kimsenin en yakın arkadaşı olmamak
güven duygusu fazlasıyla zedelenmiş insanların tercih ettiği eylem..kimseye ne yakın ne uzak olmakta denebilir..
devamını gör...
dinozorların hiç jurassic park izleyememiş olması
asıl dram süngerlerin hiç sünger bob izleyememiş olmalarıdır ve de yengeçlerin hiç yengeç burger yememiş olmaları.*
devamını gör...
kendimizi hafiflemiş hissetmemizi sağlayan şeyler
tartıda olmasını istediğimiz kilogramdan daha az çıkmış olmak.
devamını gör...
in the army now
orjinali hollandalı rob ve ferdi bolland kardeşlere ait olan ama genelde herkesin ingiliz grup status quo ya ait olduğunu sandığı şarkıdır. bolland biraderler şarkıyı 1981 yılında besteleyip, kaydetmişler. 1986 yılında ise status quo kendi yorumları ile aynı adlı albümde yayınlamışlar. yeni nesil belki bu şarkıyı bilmeyebilir ama güzel şarkıdır. aşağıdaki kısımda şerefsiz çavuşun stand up and fight diye bağırması, şarkıya başka bir güzellik katar:
shots ring out in the dad of night
the sergeant calls stand up and fight
you're in the army now
oh, oh, you're in the army now
şarkının kliplerine gelince, önce bolland biraderlerin orjinal şarkısı:
sonra status quo'nun ki:
shots ring out in the dad of night
the sergeant calls stand up and fight
you're in the army now
oh, oh, you're in the army now
şarkının kliplerine gelince, önce bolland biraderlerin orjinal şarkısı:
sonra status quo'nun ki:
devamını gör...
sinirli kadınları sakinleştirme yolları
hiç ilişmeyin.
bağırsın, çağırsın, kırsın döksün,soğusun.
bağırsın, çağırsın, kırsın döksün,soğusun.
devamını gör...
eşinin genital bölgesine demir çubuk sokarak öldüren adam
pis herifler ya, ne yapacaklarını şaşırdılar iyice. hadım edeceksin böylesini.
devamını gör...
küfür etkisi yaratan ama küfür olmayan sözler
kürtler de insandır
karıncayı bile incitmem
kadınlar acizdir, allah'ın emanetidir
kızını dövmeyen dizini döver
karı gibi... yapmak
karıncayı bile incitmem
kadınlar acizdir, allah'ın emanetidir
kızını dövmeyen dizini döver
karı gibi... yapmak
devamını gör...
bir şey anlattığınızda bana ne diyen insan
her aradığında ya da yazdığında ya da bir araya geldiğinizde sürekli kendi aptal sıkıntılarını anlatıp candan bi "sen nasılsın" bile demiyorsa size çöp kovası muamelesi yapıyordur. oradan güzel tınılı bir "bane ne, ne anlatıyorsun" çekerek size fırlattığı çöpleri iade edersiniz, ondan sonra herkes kendi çöplüğüne. ohh mis.
devamını gör...
temel karamollaoğlu’ndan sedat peker’e açık mektup
buradantemel karamollaoğlu’ndan
sedat peker’e manifesto gibi açık mektup..
sayın sedat peker,
son bir ayda sosyal medyada yayınladığınız beş videoyu milyonlarca kişi gibi ben de izledim.
size yapılan türlü suçlamalar ve bunlara karşı sizin yapmış olduğunuz sarsıcı savunmalar üzerinde duracak değilim. bunu şu anda yapan onlarca gazeteci, televizyon yorumcusu bulunmaktadır.
sayın sedat peker,
bir türküde ya da bir şarkıda belirli aralıklardan sonra tekrarlanan bölüme “nakarat” denilir.
sizin beş videoda yapmış olduğunuz konuşmaların tümünde de şu ‘nakarat’ yer almaktadır:
biz bu vatanın fedaileriyiz!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz!
biz bu vatanın delileriyiz!
işte, bu mektubumda sizin bu nakarat bölümünüzü irdeleyeceğim.
sayın sedat peker,
son 35 yılda, özelleştirme adı altında, vatanın varlıkları, yani türk milletinin birikimleri ve zenginlikleri yabancı-yerli şirket ve kişilere satıldı.
vatanın yer altı ve yer üstü madenleri yağmalanırken siz kimlere fedailik yapıyordunuz?
vatanın fabrikaları ve işletmeleri yabancı ve yerli kişilere, peşkeş çekilirken siz kimlere karşı serdengeçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
bodrum’da yalıkavak yat limanı’na mehmet ağar’ın “çökmüş” olduğunu iddia ederek uzun uzun hesap soruyorsunuz. peki, vatanın tüm limanlarına yabancılar “çökerken” görünür bir delilik yaptınız mı, yani vatanı delicesine sevdiğinizi dosta da düşmana da gösterdiniz mi?
sayın sedat peker,
vatanın tarım toprakları yabancıların eline geçerken siz kimlerin fedailiğini yapıyordunuz?
türk çiftçisinin yerli tohum kullanması yasaklandığında, başta siyonist israil devleti olmak üzere yabancı ülkelerden ithal edilen, dna’sı değiştirilmiş kısır tohumlar türk çiftçisine dayatıldığında kimlerin adına serden geçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
türk bankaları birer birer yabancıların eline geçerken, vatanın delileri olarak ortaya çıktığınızı gören oldu mu?
sayın sedat peker,
türkiye cumhuriyeti devleti’nin malı, yani türk halkının varlıkları konya şeker fabrikasına, amasya şeker fabrikasına, kütahya şeker fabrikasına ve adapazarı şeker fabrikasına, sizin deyiminizle, çöktüler!
neden o zaman, “biz bu vatanın fedaileriyiz” deyip ortaya çıkmadınız?
2003 yılında, türk halkının malı olan dev kuruluş petkim’e çöktüler!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz diyerek ayağa fırlamanız gerekmez miydi?
haziran 2003’de, türkiye’de en çok ciro yapan, en çok para kazanan ve devlete en çok vergi veren, her yıl türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde birinci sırayı alan, 4 bin işçinin çalıştığı, türk halkının malı, dev kuruluş tüpraş’a çöktüler!
biz bu vatanın delileriyiz, vatanımızı deliler gibi severiz, varlıklarımızı kimseye kaptırmayız deyip neden ortaya çıkmadınız?
sayın sedat peker,
şubat 2019’da, yani bundan iki yıl önce, “vatanı satanlar” adlı kitabım yayımlandı.
bu kitabımın kapağında 76, içinde ise yaklaşık 300 vatan satıcısının adı bulunmaktadır.
toplam sayıları yaklaşık 400’ü bulan bu kişiler sıradan kişiler değildir! bu kişiler cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, başbakan yardımcılığı ve bakanlık yapmış kişilerdir.
devletimizin en üst yönetiminde bulunmuş bu kişilerin birer vatan satıcısı olduğunu doğruluğu tartışmasız belgelerle ortaya koydum.
sizin saygıda kusur etmediğiniz devlet bahçeli, kitabımdaki kişilerden biridir!
sizin ağır biçimde suçladığınız mehmet ağar, berat albayrak ve süleyman soylu, kitabımda adları geçen vatan satıcılarıdır!
sayın sedat peker,
kitabımda adları vatan satıcıları olarak geçen dört eski bakan yargıya koştular: namık kemal zeybek, abdüllatif şener, sadettin tantan ve rıfat serdaroğlu.
bu dört eski bakan yargıdan şunları talep ettiler: kitabın baskısı hemen durdurulsun, ülke genelinde kitaplar toplatılsın ve kitabın yazarı hapse atılsın!
sonuç ne oldu biliyor musunuz? yargı tüm iddia ve talepleri reddetti.
ancak bu kişiler bağlantılarını kullanarak kitabımın dağıtımını ve satışını engellemeye çalıştılar, bu çabaları sürmektedir…
sayın sedat peker,
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’a “recep abi” demektesiniz.
kişiler arasındaki dostluklara elbette karışma hakkım yok.
ancak size, “recep abiniz” hakkında biraz bilgi sunmak isterim.
vatanı satanlar kitabımda kendisine 25 sayfa ayırdım, sattığı vatan varlıklarının listesi o denli uzun yer aldı!
şimdi size sormam gerekiyor: vatanın varlıklarını satan “recep abinizin” karşısına dikilebilir misiniz, ‘ben bu vatanın fedaisiyim’ deyip ondan hesap sorabilir misiniz?
çok önemli bir konu daha var:
dünyadaki en büyük, en zengin bor madenleri türkiye’dedir. başta amerika olmak üzere çok sayıda ülkenin gözleri bor madenlerimizdedir.
bakın ne oldu: bor madenleri, türkiye varlık fonu’na devredildi. fonun başında da recep tayyip erdoğan var! sizin dilinizle söyleyeyim: bor madenlerimize “tayyip abiniz” çöktü! istediği zaman, istediği kişilere, istediği fiyata satabilir!
bu çok önemli konuyu da “vatanı satanlar” kitabımda, ayrı bir bölümde, belgeleriyle okurlara sundum.
bu konuda size sorum şu olsun: “tayyip abiniz” bu vatanın, bu milletin varlığı olan bor madenlerini yabancılara satmaya kalkışırsa, bir vatan fedaisi olarak, bir vatan serdengeçtisi olarak, bir vatan delisi olarak, karşısına dikilebilecek misiniz?
sayın sedat peker,
kişinin aynası, yaptığı işlerdir, söylemleri değil!
söylemleriyle tozu dumana katan, vatanseverliği, milliyetçiliği kimseye bırakmayan bir kişiye hemen inanıp kanar mıyız, yoksa dönüp somut olarak ne yaptığına, ortaya ne tür yapıtlar bıraktığına mı bakarız?
işte, ben öyle yapıyorum.
söylemlerinizdeki nakaratı ele alıyor ve vatanımız satılırken neden ‘vatanın fedailiğini’ yapmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıklarına yerli ve yabancılar ‘çökerken’ niçin ‘vatanın serdengeçtisi’ olduğunu göstermediğinizi soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıkları birer birer yerli ve yabancı sömürgecilerin eline geçerken neden ‘vatanın delisi’ olduğunuzu haykırmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
sayın sedat peker,
siz, konuşmalarınızda şu iki kavrama, haklı olarak, çok önem veriyorsunuz: dürüst olmak ve namuslu olmak. size suç atanlara, tüm karşıtlarınıza “dürüst olun!”, “namuslu olun!” diye parmak sallıyorsunuz.
şimdi ben de size, ama parmağımı sallamadan uygarca sesleniyorum:
dürüst olun, namuslu olun!
siz bugüne kadar ne bir vatan fedaisi, ne bir vatan serdengeçtisi ne de bu vatanın delisiydiniz!
siz, adlarını kitabımda verdiğim bazı vatan satıcılarına, türlü biçimlerde uşaklık yapmış bir kişisiniz!
henüz 50 yaşındasınız, yani gençsiniz.
eğer bundan sonra dürüst ve namuslu davranırsanız gerçek bir vatansever olamaz mısınız?
ben, kişilerin geleceği hakkında her zaman olumlu düşünmeyi yeğlerim…
sedat peker’e manifesto gibi açık mektup..
sayın sedat peker,
son bir ayda sosyal medyada yayınladığınız beş videoyu milyonlarca kişi gibi ben de izledim.
size yapılan türlü suçlamalar ve bunlara karşı sizin yapmış olduğunuz sarsıcı savunmalar üzerinde duracak değilim. bunu şu anda yapan onlarca gazeteci, televizyon yorumcusu bulunmaktadır.
sayın sedat peker,
bir türküde ya da bir şarkıda belirli aralıklardan sonra tekrarlanan bölüme “nakarat” denilir.
sizin beş videoda yapmış olduğunuz konuşmaların tümünde de şu ‘nakarat’ yer almaktadır:
biz bu vatanın fedaileriyiz!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz!
biz bu vatanın delileriyiz!
işte, bu mektubumda sizin bu nakarat bölümünüzü irdeleyeceğim.
sayın sedat peker,
son 35 yılda, özelleştirme adı altında, vatanın varlıkları, yani türk milletinin birikimleri ve zenginlikleri yabancı-yerli şirket ve kişilere satıldı.
vatanın yer altı ve yer üstü madenleri yağmalanırken siz kimlere fedailik yapıyordunuz?
vatanın fabrikaları ve işletmeleri yabancı ve yerli kişilere, peşkeş çekilirken siz kimlere karşı serdengeçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
bodrum’da yalıkavak yat limanı’na mehmet ağar’ın “çökmüş” olduğunu iddia ederek uzun uzun hesap soruyorsunuz. peki, vatanın tüm limanlarına yabancılar “çökerken” görünür bir delilik yaptınız mı, yani vatanı delicesine sevdiğinizi dosta da düşmana da gösterdiniz mi?
sayın sedat peker,
vatanın tarım toprakları yabancıların eline geçerken siz kimlerin fedailiğini yapıyordunuz?
türk çiftçisinin yerli tohum kullanması yasaklandığında, başta siyonist israil devleti olmak üzere yabancı ülkelerden ithal edilen, dna’sı değiştirilmiş kısır tohumlar türk çiftçisine dayatıldığında kimlerin adına serden geçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
türk bankaları birer birer yabancıların eline geçerken, vatanın delileri olarak ortaya çıktığınızı gören oldu mu?
sayın sedat peker,
türkiye cumhuriyeti devleti’nin malı, yani türk halkının varlıkları konya şeker fabrikasına, amasya şeker fabrikasına, kütahya şeker fabrikasına ve adapazarı şeker fabrikasına, sizin deyiminizle, çöktüler!
neden o zaman, “biz bu vatanın fedaileriyiz” deyip ortaya çıkmadınız?
2003 yılında, türk halkının malı olan dev kuruluş petkim’e çöktüler!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz diyerek ayağa fırlamanız gerekmez miydi?
haziran 2003’de, türkiye’de en çok ciro yapan, en çok para kazanan ve devlete en çok vergi veren, her yıl türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde birinci sırayı alan, 4 bin işçinin çalıştığı, türk halkının malı, dev kuruluş tüpraş’a çöktüler!
biz bu vatanın delileriyiz, vatanımızı deliler gibi severiz, varlıklarımızı kimseye kaptırmayız deyip neden ortaya çıkmadınız?
sayın sedat peker,
şubat 2019’da, yani bundan iki yıl önce, “vatanı satanlar” adlı kitabım yayımlandı.
bu kitabımın kapağında 76, içinde ise yaklaşık 300 vatan satıcısının adı bulunmaktadır.
toplam sayıları yaklaşık 400’ü bulan bu kişiler sıradan kişiler değildir! bu kişiler cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, başbakan yardımcılığı ve bakanlık yapmış kişilerdir.
devletimizin en üst yönetiminde bulunmuş bu kişilerin birer vatan satıcısı olduğunu doğruluğu tartışmasız belgelerle ortaya koydum.
sizin saygıda kusur etmediğiniz devlet bahçeli, kitabımdaki kişilerden biridir!
sizin ağır biçimde suçladığınız mehmet ağar, berat albayrak ve süleyman soylu, kitabımda adları geçen vatan satıcılarıdır!
sayın sedat peker,
kitabımda adları vatan satıcıları olarak geçen dört eski bakan yargıya koştular: namık kemal zeybek, abdüllatif şener, sadettin tantan ve rıfat serdaroğlu.
bu dört eski bakan yargıdan şunları talep ettiler: kitabın baskısı hemen durdurulsun, ülke genelinde kitaplar toplatılsın ve kitabın yazarı hapse atılsın!
sonuç ne oldu biliyor musunuz? yargı tüm iddia ve talepleri reddetti.
ancak bu kişiler bağlantılarını kullanarak kitabımın dağıtımını ve satışını engellemeye çalıştılar, bu çabaları sürmektedir…
sayın sedat peker,
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’a “recep abi” demektesiniz.
kişiler arasındaki dostluklara elbette karışma hakkım yok.
ancak size, “recep abiniz” hakkında biraz bilgi sunmak isterim.
vatanı satanlar kitabımda kendisine 25 sayfa ayırdım, sattığı vatan varlıklarının listesi o denli uzun yer aldı!
şimdi size sormam gerekiyor: vatanın varlıklarını satan “recep abinizin” karşısına dikilebilir misiniz, ‘ben bu vatanın fedaisiyim’ deyip ondan hesap sorabilir misiniz?
çok önemli bir konu daha var:
dünyadaki en büyük, en zengin bor madenleri türkiye’dedir. başta amerika olmak üzere çok sayıda ülkenin gözleri bor madenlerimizdedir.
bakın ne oldu: bor madenleri, türkiye varlık fonu’na devredildi. fonun başında da recep tayyip erdoğan var! sizin dilinizle söyleyeyim: bor madenlerimize “tayyip abiniz” çöktü! istediği zaman, istediği kişilere, istediği fiyata satabilir!
bu çok önemli konuyu da “vatanı satanlar” kitabımda, ayrı bir bölümde, belgeleriyle okurlara sundum.
bu konuda size sorum şu olsun: “tayyip abiniz” bu vatanın, bu milletin varlığı olan bor madenlerini yabancılara satmaya kalkışırsa, bir vatan fedaisi olarak, bir vatan serdengeçtisi olarak, bir vatan delisi olarak, karşısına dikilebilecek misiniz?
sayın sedat peker,
kişinin aynası, yaptığı işlerdir, söylemleri değil!
söylemleriyle tozu dumana katan, vatanseverliği, milliyetçiliği kimseye bırakmayan bir kişiye hemen inanıp kanar mıyız, yoksa dönüp somut olarak ne yaptığına, ortaya ne tür yapıtlar bıraktığına mı bakarız?
işte, ben öyle yapıyorum.
söylemlerinizdeki nakaratı ele alıyor ve vatanımız satılırken neden ‘vatanın fedailiğini’ yapmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıklarına yerli ve yabancılar ‘çökerken’ niçin ‘vatanın serdengeçtisi’ olduğunu göstermediğinizi soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıkları birer birer yerli ve yabancı sömürgecilerin eline geçerken neden ‘vatanın delisi’ olduğunuzu haykırmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
sayın sedat peker,
siz, konuşmalarınızda şu iki kavrama, haklı olarak, çok önem veriyorsunuz: dürüst olmak ve namuslu olmak. size suç atanlara, tüm karşıtlarınıza “dürüst olun!”, “namuslu olun!” diye parmak sallıyorsunuz.
şimdi ben de size, ama parmağımı sallamadan uygarca sesleniyorum:
dürüst olun, namuslu olun!
siz bugüne kadar ne bir vatan fedaisi, ne bir vatan serdengeçtisi ne de bu vatanın delisiydiniz!
siz, adlarını kitabımda verdiğim bazı vatan satıcılarına, türlü biçimlerde uşaklık yapmış bir kişisiniz!
henüz 50 yaşındasınız, yani gençsiniz.
eğer bundan sonra dürüst ve namuslu davranırsanız gerçek bir vatansever olamaz mısınız?
ben, kişilerin geleceği hakkında her zaman olumlu düşünmeyi yeğlerim…
devamını gör...
dünyaya bir daha gelseniz ne olursunuz sorunsalı
mandal yayı.
devamını gör...
ford mustang boss 429
ford mustang'in yüksek performanslı modellerinden biridir.. ayrıca muscle car'lar arasındaki en nadir ve en değerli modellerden biridir.. amerika'da bile nadirdir..

boss 429, sadece 1969 ve 1970 yılları arasında 1359 adet üretilmiş bir modeldir.. ford'un big block denilen büyük bloklu motor ailesinin* en büyük hacimli motorlarından birisidir.. nascar yarışları için homologasyon amaçlı üretilmiş özel bir motora sahiptir.. yani amaç nascar yarışlarında kullanılacak motorun halk tarafından satın alınmış bir motor olmasıydı.. bu sebeple nascar'da chrysler'ın 426 kübik inçlik motoruyla baş edebilmesi için bu motor geliştirildi..

adından da anlaşılabileceği üzere bu aracın en büyük olayı motorudur.. 429 kübik inç yaklaşık 7 litreye denk gelmektedir.. oldukça büyük bir motordur.. forged*** krank mili, ve piston kolları, alüminyum yarı-küresel üst kapak, ford'un "crescent" dediği, düz olmayan, özel olarak tasarlanmış piston kafası sayesinde oluşturduğu özel bir yanma odası tasarımı vardı.. bu geliştirmeler ile bu motor kağıt üstünde 375 hp güç üretiyordu ancak söylentiler bundan çok daha fazla ürettiği yönündeydi, yasal sıkıntılar çıkmaması için kağıt üstünde daha az yazıyordu.. motor devri 6200 devire sınırlandırılmıştı ve bunun da yasal sebeplerden olduğu söylenmektedir.. 0-100'ü 7 saniyedir..

(resim kaynağı :https://slideplayer.com/slide/3620686/)
"dry-deck" denilen motor bloğu ile üst kapak arasındaki birbirinden geçen soğutma ve yağlama kanallarını iptal edilip bu iki motor bileşeni için ayrı soğutma sistemleri kullanılması gibi özellikler barındırıyordu.. normal bir motorda bloktan üst kapağa geçen yağ ve su kanalları, arada kullanılan contalar vasıtasıyla birbirine veya yanma odasına karışmıyordu.. ancak bu kanalların varlığı blokta, silindir çevresinde ve üst kapakta sıcaklığın toplandığı noktalar oluşmasına sebep olabiliyordu.. bunları azaltmak için blok ve üst kapağa kendilerine özel yağ ve su kanalları ve tesisatı yapıldı.. bu aynı zamanda bu kadar büyük hacimde olan motorun soğutma verimini de artırdı.. ayrıca sistemler ayrıldığı için birinde yaşanacak bir arıza, diğerini etkilemiyordu..

bu kadar büyük motoru bir mustang'in kaputuna yerleştirmek kolay bir iş değildir.. bunun için mustang cobra jet modelleri seçilmişti ve bu iş için de kar kraft isimli tesis ile anlaşılmıştı.. bu tesis 1966 yılında ve 1967 yılında le mans'ı kazanan gt40'ların tasarlandığı yerdi.. bunun yanında ford'un özel araçlarının geliştirildiği bir yerdi.. boss 302'ler vs. de burada yapılıyordu.. yani bu iş için biçilmiş kaftandı..
motorun ön şasesi ve şasede ön tekerlek üzerine denk gelen çamurluk kısımları güçlendirilmişti.. öyle ki bu araçların üretileceği fabrikada, aracın ön tarafının yapılacağı kısım bile elden geçirilmişti.. fabrikadaki bu üretimde yapılan geliştirmeler, ön çamurluğun üretiminde de titiz ve özenli bir çalışma sağlamıştı..

motorun sığdırılması için ön tarafta bulunan akü, bagaja alınmış, ve önde büyük bir motor olduğu için ağırlık sıkıntısından dolayı arka yürüyen aksama viraj denge çubuğu eklenmiş ki, arka tarafta viraj denge çubuğu bulunan ilk mustang'dir, bu yol tutuşunu büyük ölçüde geliştirmiştir.. yağ soğutucusu eklenmişti ve bu sayede üst devirlerde ısınmayı engelliyordu, ayrıca kaputtaki o zamanlar tüm mustang modellerinkinden daha büyük olan hava girişi açılıp kapanabiliyordu ve bu sayede motora rahatça hava girişi sağlanabiliyordu.. arkada kilitli diferansiyele sahipti..

kocaman motorundan dolayı boss 429'ün önü daha alçaktır.. sürtme sıkıntısı olmaması için öndeki kanat daha kısa yapılmıştır.. önde amortisör kulelerini genişletmek zorunda kalmıştır.. yine motor bölümünde yer kalmadığı için klima eklenememiştir..
aracın içine bakarsak da ahşap detayların yoğun olduğu trimler, bucked seat denilen oturduğunuzda vücudu saran sportif deri koltuklar, göz yormayan sade ve lüks detaylar dikkat çekmektedir..

1969 yılında 859 adet, 1970 yılında da 499 adet üretilmiştir.. üretim maliyetinin yüksek olması, akaryakıt fiyatları ve ford'un kendi içinde yaşadığı sıkıntılar sebebiyle 1970 yılında üretimi durmuştur..

bazı söylentilere göre 1969 yılında üretilen motorlarda magnezyum alaşımlı üst kapak, nascar araçlarında kullanılan bir kaç motor bileşenlerinin 1970 yıllarında üretilen motorlarda emisyon kuralları sebebiyle kullanılmadığı ve bundan dolayı 1969 yılında üretilen araçların 1970 yılında üretilenlerden daha güçlü olduğu yönünde bir söylenti vardır..
günümüzde fiyatları oldukça yüksektir.. 2016'da restore edilmiş bir örneği 500,000$ fiyattan açık artırmada satılmıştır.. günümüz fiyatı kim bilir ne kadardır..

dip not: bu motorlardan 2 tanesi mercury cougar isimli bir araca da konmuştur.. sadece 2 tane vardır, dolayısıyla mercury cougar eliminator 429 boss isimli bu araç, ultra nadir bir araçtır..

boss 429, sadece 1969 ve 1970 yılları arasında 1359 adet üretilmiş bir modeldir.. ford'un big block denilen büyük bloklu motor ailesinin* en büyük hacimli motorlarından birisidir.. nascar yarışları için homologasyon amaçlı üretilmiş özel bir motora sahiptir.. yani amaç nascar yarışlarında kullanılacak motorun halk tarafından satın alınmış bir motor olmasıydı.. bu sebeple nascar'da chrysler'ın 426 kübik inçlik motoruyla baş edebilmesi için bu motor geliştirildi..

adından da anlaşılabileceği üzere bu aracın en büyük olayı motorudur.. 429 kübik inç yaklaşık 7 litreye denk gelmektedir.. oldukça büyük bir motordur.. forged*** krank mili, ve piston kolları, alüminyum yarı-küresel üst kapak, ford'un "crescent" dediği, düz olmayan, özel olarak tasarlanmış piston kafası sayesinde oluşturduğu özel bir yanma odası tasarımı vardı.. bu geliştirmeler ile bu motor kağıt üstünde 375 hp güç üretiyordu ancak söylentiler bundan çok daha fazla ürettiği yönündeydi, yasal sıkıntılar çıkmaması için kağıt üstünde daha az yazıyordu.. motor devri 6200 devire sınırlandırılmıştı ve bunun da yasal sebeplerden olduğu söylenmektedir.. 0-100'ü 7 saniyedir..

(resim kaynağı :https://slideplayer.com/slide/3620686/)
"dry-deck" denilen motor bloğu ile üst kapak arasındaki birbirinden geçen soğutma ve yağlama kanallarını iptal edilip bu iki motor bileşeni için ayrı soğutma sistemleri kullanılması gibi özellikler barındırıyordu.. normal bir motorda bloktan üst kapağa geçen yağ ve su kanalları, arada kullanılan contalar vasıtasıyla birbirine veya yanma odasına karışmıyordu.. ancak bu kanalların varlığı blokta, silindir çevresinde ve üst kapakta sıcaklığın toplandığı noktalar oluşmasına sebep olabiliyordu.. bunları azaltmak için blok ve üst kapağa kendilerine özel yağ ve su kanalları ve tesisatı yapıldı.. bu aynı zamanda bu kadar büyük hacimde olan motorun soğutma verimini de artırdı.. ayrıca sistemler ayrıldığı için birinde yaşanacak bir arıza, diğerini etkilemiyordu..

bu kadar büyük motoru bir mustang'in kaputuna yerleştirmek kolay bir iş değildir.. bunun için mustang cobra jet modelleri seçilmişti ve bu iş için de kar kraft isimli tesis ile anlaşılmıştı.. bu tesis 1966 yılında ve 1967 yılında le mans'ı kazanan gt40'ların tasarlandığı yerdi.. bunun yanında ford'un özel araçlarının geliştirildiği bir yerdi.. boss 302'ler vs. de burada yapılıyordu.. yani bu iş için biçilmiş kaftandı..
motorun ön şasesi ve şasede ön tekerlek üzerine denk gelen çamurluk kısımları güçlendirilmişti.. öyle ki bu araçların üretileceği fabrikada, aracın ön tarafının yapılacağı kısım bile elden geçirilmişti.. fabrikadaki bu üretimde yapılan geliştirmeler, ön çamurluğun üretiminde de titiz ve özenli bir çalışma sağlamıştı..

motorun sığdırılması için ön tarafta bulunan akü, bagaja alınmış, ve önde büyük bir motor olduğu için ağırlık sıkıntısından dolayı arka yürüyen aksama viraj denge çubuğu eklenmiş ki, arka tarafta viraj denge çubuğu bulunan ilk mustang'dir, bu yol tutuşunu büyük ölçüde geliştirmiştir.. yağ soğutucusu eklenmişti ve bu sayede üst devirlerde ısınmayı engelliyordu, ayrıca kaputtaki o zamanlar tüm mustang modellerinkinden daha büyük olan hava girişi açılıp kapanabiliyordu ve bu sayede motora rahatça hava girişi sağlanabiliyordu.. arkada kilitli diferansiyele sahipti..

kocaman motorundan dolayı boss 429'ün önü daha alçaktır.. sürtme sıkıntısı olmaması için öndeki kanat daha kısa yapılmıştır.. önde amortisör kulelerini genişletmek zorunda kalmıştır.. yine motor bölümünde yer kalmadığı için klima eklenememiştir..
aracın içine bakarsak da ahşap detayların yoğun olduğu trimler, bucked seat denilen oturduğunuzda vücudu saran sportif deri koltuklar, göz yormayan sade ve lüks detaylar dikkat çekmektedir..

1969 yılında 859 adet, 1970 yılında da 499 adet üretilmiştir.. üretim maliyetinin yüksek olması, akaryakıt fiyatları ve ford'un kendi içinde yaşadığı sıkıntılar sebebiyle 1970 yılında üretimi durmuştur..

bazı söylentilere göre 1969 yılında üretilen motorlarda magnezyum alaşımlı üst kapak, nascar araçlarında kullanılan bir kaç motor bileşenlerinin 1970 yıllarında üretilen motorlarda emisyon kuralları sebebiyle kullanılmadığı ve bundan dolayı 1969 yılında üretilen araçların 1970 yılında üretilenlerden daha güçlü olduğu yönünde bir söylenti vardır..
günümüzde fiyatları oldukça yüksektir.. 2016'da restore edilmiş bir örneği 500,000$ fiyattan açık artırmada satılmıştır.. günümüz fiyatı kim bilir ne kadardır..

dip not: bu motorlardan 2 tanesi mercury cougar isimli bir araca da konmuştur.. sadece 2 tane vardır, dolayısıyla mercury cougar eliminator 429 boss isimli bu araç, ultra nadir bir araçtır..
devamını gör...
13 ekim 2021 bilal erdoğan açıklamaları
sosyal medyada gördüğüm açıklamalardır. bunlar hangi kafayla hangi dünyada yaşıyorlar vallahi anlamıyorum.
bilal erdoğan:
benim uzmanlık alanım avrupa, avrupa diye bir yer kalmayacak. avrupa’da lider denilecek bir tane adam yok. hepsi komik duruma düşmüş durumda.
bunlar inançsız toplumların yaşamaya mahkum olduğu meseleler, sıkıntılar.
buradan
kafayı yedirtecekler bize bunun için uğraşıyorlar. dolar her gün zirve yaparken hangi cesaretle böyle açıklamalar yapıyorlar. hepsi komik duruma düşmüş durumda diyor *
bilal erdoğan:
benim uzmanlık alanım avrupa, avrupa diye bir yer kalmayacak. avrupa’da lider denilecek bir tane adam yok. hepsi komik duruma düşmüş durumda.
bunlar inançsız toplumların yaşamaya mahkum olduğu meseleler, sıkıntılar.
buradan
kafayı yedirtecekler bize bunun için uğraşıyorlar. dolar her gün zirve yaparken hangi cesaretle böyle açıklamalar yapıyorlar. hepsi komik duruma düşmüş durumda diyor *
devamını gör...
mustafa kemal'in ne işi var burada diyen şey
ooofff oooff!!!
yıllardır bunların içinde yaşıyorum.
'rahmetli atatürk 'dedim diye annem 'o kefereye rahmetli denmez' diyerek, bana dayak attığını bilirim.
medreselerde 7 sene beynimi yıkadılar. ben yine de öğrendim atatürk kimdir ve neden önemlidir.
ben bile başardım da, bunlar mal kaldı.
ooooff!!!
yıllardır bunların içinde yaşıyorum.
'rahmetli atatürk 'dedim diye annem 'o kefereye rahmetli denmez' diyerek, bana dayak attığını bilirim.
medreselerde 7 sene beynimi yıkadılar. ben yine de öğrendim atatürk kimdir ve neden önemlidir.
ben bile başardım da, bunlar mal kaldı.
ooooff!!!
devamını gör...
aspidistra
gordon para yasasına isyan etmiş bir adam. ailesi sınıf atlamak için gerekli parayı kazanabilecek tek varis olarak onu gördüğünden tüm eğitimi için ellerinden geleni yaparken bir yandan da onu bu durum için işleyerek yetiştirmiştir.
gordan ise iyi bir işte çalışıp paranın kölesi olmaktansa sefil işlerde az para ile çalışarak ruhunu özgürleştireceğine inanır.
ancak her şeyin yolu da paradır. sadakat bile para ile satın alınır. iyi bir iş hapishanesine razı olmadığından kadınlarla olan bütün ilişkilerine süreksizlik ve aldatma egemendir. paradan feragat etmek, kadından da feragat etmeyi getirir ona göre. ya para tanrısına hizmet edecek ya da kadınsız kalacaktır.
ona aşık olan rosemary'in sevgisini isterken de bir yandan onu kendinden uzaklaştırmak ister. çünkü ne kadar iyi bir insan olsa da rosemary'nin de bir gün onu yoksulluğundan dolayı aşağılayacağına inanır. bu yüzden katı, kıskanç bir bağımsızlıkla özsaygısını korumak için elinden geleni yapar.
kitabın adı da* sınıf atlama özentisindeki dar gelirlilerin bir statü göstergesi olan çiçeksiz bir zambak türünden gelir.
"insanoğlunun ve meleklerin diliyle konuşsam da, param olmadığından, ses üfleyen bir trompet ya da çınlayan bir çembalo konumundayım. geleceği görme, bütün gizemleri ve bütün bilgileri anlama yetim olsa da, dağları yerinden oynatacağıma inansam da param yoksa, bir hiçim. bütün varlığımı yoksulları doyurmaya adasam da, yakılmak üzere bedenimi sunsam da, param yoksa, bunların bana hiçbir yararı yok. para çok acı çeker, naziktir; para kıskanmaz; para kendini övmez, şişinmez, uygunsuz davranmaz, kendini düşünmez, kolay aldanma, kötü şey düşünmez; eşitsizlikten hoşlanmaz ama hakikatle coşar; her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umar, her şeye dayanır... ve şimdi, inanç, umut ve para hüküm sürmekte; bu üçü egemen ama içlerinde en yücesi, para."
gordan ise iyi bir işte çalışıp paranın kölesi olmaktansa sefil işlerde az para ile çalışarak ruhunu özgürleştireceğine inanır.
ancak her şeyin yolu da paradır. sadakat bile para ile satın alınır. iyi bir iş hapishanesine razı olmadığından kadınlarla olan bütün ilişkilerine süreksizlik ve aldatma egemendir. paradan feragat etmek, kadından da feragat etmeyi getirir ona göre. ya para tanrısına hizmet edecek ya da kadınsız kalacaktır.
ona aşık olan rosemary'in sevgisini isterken de bir yandan onu kendinden uzaklaştırmak ister. çünkü ne kadar iyi bir insan olsa da rosemary'nin de bir gün onu yoksulluğundan dolayı aşağılayacağına inanır. bu yüzden katı, kıskanç bir bağımsızlıkla özsaygısını korumak için elinden geleni yapar.
kitabın adı da* sınıf atlama özentisindeki dar gelirlilerin bir statü göstergesi olan çiçeksiz bir zambak türünden gelir.
"insanoğlunun ve meleklerin diliyle konuşsam da, param olmadığından, ses üfleyen bir trompet ya da çınlayan bir çembalo konumundayım. geleceği görme, bütün gizemleri ve bütün bilgileri anlama yetim olsa da, dağları yerinden oynatacağıma inansam da param yoksa, bir hiçim. bütün varlığımı yoksulları doyurmaya adasam da, yakılmak üzere bedenimi sunsam da, param yoksa, bunların bana hiçbir yararı yok. para çok acı çeker, naziktir; para kıskanmaz; para kendini övmez, şişinmez, uygunsuz davranmaz, kendini düşünmez, kolay aldanma, kötü şey düşünmez; eşitsizlikten hoşlanmaz ama hakikatle coşar; her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umar, her şeye dayanır... ve şimdi, inanç, umut ve para hüküm sürmekte; bu üçü egemen ama içlerinde en yücesi, para."
devamını gör...
iyi erkeklerin nerede olduğu problemi
iyi kadınların yanındalar merak etmeyin.
devamını gör...
yoksul insanların videolarının paylaşılması
son zamanlarda sosyal medyada sıkça rastlanılan bi rezilliktir bu. çok takipçili hesaplar(kimi zaman fenomenler) yardım veya sosyal deney adı altında rezil bi tavırla yoksul insanları ziyaret edip ''farkındalık'' yaratmaya çalışıyorlar. bu arkadaşları alıp sorsak, yahu kardeşim senin bu insanlarla video çekmenin amacı nedir, diye sorsak, cevap değişmez: ''farkındalık oluşturma''. ben hayatımda bu kadar leş, bu kadar çukur bi yöntem görmedim farkındalık için. ulan sanki biz bilmiyoruz senin sürekli içerik üretmen gerektiğini, sürekli gündemi takip etmen, güzel reklam yapman gerektiğini. herkes 'iletişim' uzmanı bu ülkede. (bunu ironi yapmadan söylüyorum. en cahili bile vitrine ne koyması gerektiğini bilir) gidip buluyolar bi fakir fukara, koyuyolar cebine max 500 lira. bi güzel video, iki efekt. böyle bi insafsızlık olabilir mi ya? o adam zaten yüz lira da versen kabul edecek kadar çaresiz. sen ona belki onu o hayattan kurtarabilecek bi ümit veriyosun. bunu ona vaadetmesen de, adamı kamuoyunun haberdar olacağı bi platformda meze olarak kullanıyosun. milletin gözünde acındırıp zavallı pozisyona düşürüyosun. ne videolar gördüm, hangi birine söveyim şaşırdım. pazarda kaçak satış yapmak zorunda olan teyzeyi ''biz zabıtayız'' diye kandırıp ağlatıyolar, sonra ''deney yaptık biz hehehe diyip 200 lira veriyolar. başka bi tanesi yoldan kağıtçı çocuğu çağırıp ampır ampır konuşup gönderiyo. daha sonra ''işte bizim anadolu insanı yaaa'', ''ne kadar mert, doğru insanlar var bak görüyosunuz'' gibi kusmuk ötesi leş bi romantizmle gariban övüyolar. onların hayatını iki gün yaşasa kendi bokunda boğulup ölecek adamlar, güzellik naraları atabiiliyo. hitler'deki merhamet bile yok bu insafsızlarda...
devamını gör...
türkiye'deki akılalmaz gürültü kirliliği
abartı egzoz ile taçlanan durum.
işin kötü yanı o abartı egzolar filan hepsi kız etkilemek içinmiş. düşünebiliyormusunuz bundan etkilenen kızlar var .
işin kötü yanı o abartı egzolar filan hepsi kız etkilemek içinmiş. düşünebiliyormusunuz bundan etkilenen kızlar var .
devamını gör...


