1982 yılında japon hükümeti tarafından; şehirde yaşayan insanların şehir hayatının getirdiği stres ve gerginlik düzeylerini azaltmak için orman banyosu anlamına gelen "shinrin -yoku" kavramını ortaya çıkardı. orman banyosu " biz doğanın bir parçasıyız ve bu bağlantıyı hissetmek için derin bir temasa ihtiyacımız var." düşüncesinden yola çıkar. insanların doğaya dönüşünü ve doğayla bütünleşerek rahatlamasını amaç edinmiştir.
devamını gör...

blok evren teorisi ile desteklenebilecek iddia.
devamını gör...

piliç çevirme- chicken translate.
evet gördük efendim, suçlusu google translate.
devamını gör...

- çene kaslarım ağrıyor. behlül mahvetti beni arabada.

nihal ziyagil.
devamını gör...

halk arasında "sanat zehirlenmesi" anlamına da gelen psikoloji alanında “hiperkültüremi” olarak bilinen bu rahatsızlık, farklı kültürlerdeki sanat eserlerin gezen insanlarda görülüyor. bu insanlar tek başlarına ziyaret eden, o yörenin dilini bilmeyen turistler oluyor genellikle.bu sendroma yakalanan insanlar, gezdikleri sırada sanat eserlerinin güzelliği, ihtişamı karşısında kalp hızları artıyor.baş dönmesi, yoğun şaşkınlık, baygınlık gibi durumları yaşıyorlar.
devamını gör...

gördüğüm, tanıdığım herkesi mutlu etmeye çalışırım. gücüm yettiğince, bu can bu bedende oldukça. en güzeli nedir bilir misiniz bence ? başkaları için yaşayabilmek, bir tebessüm hediye edebilmektir.
devamını gör...

(bkz: okuyamadım abi durumum yoktu)
devamını gör...

alejandro amenábar'ın 97 yapımı gizem/bilim kurgu türündeki filmi. penélope cruz, najwa nimri ve amenábar'ın filmlerinde görmeye alışık olduğumuz eduardo noriega ve fele martinez başrolleri oynuyor. film ilk başta konunun işlenmesindeki en önemli ipuçlarından birini bize başından sunuyor ama bunu içerisinde öyle bir yediriyor ki, böyle küçük bir detayın en ince yerinden filmi götüreceğini düşünmüyorsunuz.

noriega'nın canlandırdığı cesar karakteri, zengin, yakışıklı ve çapkın biri olarak sunuluyor izleyicilere. herkesin yapmayı sevdiği şeyleri seven biri olduğunu kendisi söylüyor. ancak sevdiği şeylerin başına açtığı olaylarla baş etmesinin zorluğunu görüyoruz bu filmi izlerken. gerçeklik ve rüyalar arasında gidip geliyoruz. bir süre sonra hangisinin gerçek olduğunu öğrenmek isteği duyuyoruz. her şey birbirine girmiş durumdayken, zaman ve mekan algısı yıkılmaya başlıyor. amenábar'ın bu noktadan çok ince bir detaya değindiğini söyleyebilirim: bazen uykudan uyandıktan sonra, çok kısa bir an da olsa zaman ve mekan algımızı kaybettiğimiz olur. tüm film boyunca bu hissiyatı hatırlayarak izledim cesar'ı. sanki psikiyatrın ona sorduğu sorular karşısında "bilmiyorum" derken bu durumu yaşıyordu. her şeyi anladıktan sonra olayları çözmeye başlarken, kendi gerçekliğinden bir parça görüyoruz, o da cesar'ın yüzü. kaza sonrası yüzündeki değişimin olduğu sahnelerin gerçek hayattan bir parça olduğunu anlamamızı sağlıyor bu detay. ancak son sahne, bize bir kere daha gerçeği sorgulatmaktan başka iş bırakmıyor.
devamını gör...

ışıklar ağlıyor gibi.
hilal belli olmak istemiyor
seni düşünüyor gibi her şey
iyi ol diyorlar sanki.
s. r.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

her kuşu öptük bir leylek kaldı zaten.
devamını gör...

tebrikler, hogwarts cadılık ve büyücülük okuluna kabul edildiniz. hes kodunuzu almayı unutmayın.
devamını gör...

valla ben bi minnoşluğunu görmedim diyerek reddettiğim önermedir.

bonus olarak:
iko, eyluling, yoldaş çok hojdır ama benena. *
devamını gör...

kirli ve hasarlı kitap gönderen kitap sitesi.

daha önce tek seferde 10 civarı kitap siparişi vermiştim. paketin içinde birbirlerine girmişlerdi ama çoğunu çok uygun fiyata aldığım için umursamamıştım. geçen hafta bazı durumlardan dolayı tekrar bir sipariş vermek durumunda kaldım. tek bir kitap siparişi verdim ve kitap sorunsuz gelsin diye güzelce uyardım. fakat ne yazık ki kitap kirli ve yamulmuş olarak geldi. kendilerine yazdım. özür dileyip iade koşulları için whatsappa yönlendirdiler. iade edersem daha mutsuz olacağım için kabul etmedim. kitabı iyice sildim, şimdi duruşunu düzeltmekle uğraşıyorum. bugünden itibaren bir daha bkmden asla sipariş vermeyeceğim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

isviçre'de gelen 17 yaşındaki öz yeğenini tecavüz eden ve bütün bunlar dna ile kanıtlanmasına rağmen serbest bırakılan osman cur denen insanlıktan nasibini almamış zat tutuklansın.
devamını gör...

asaf
ateş
göktuğ
deniz
bu isimlerin hastasiyiz dostlar.
devamını gör...

yahu burada istemeyin bari.
her sabah babamı radyoterapi için hastaneye götürüyorum dün sabah da babamı beklerken hastane alanını mesken tutmuş köpekleri seveyim dedim. bir tanesi ne yaptıysam yaklaşmadı öyle korkuyor ki zavallı. bir başkasını seveyim dedim zorla korka korka yaklaştı. yemin ederim gariban hayvancağızın sevgi açlığını ve korkusunu gözlerinde gördüm. bak yazarken bile o çocuğun bakışları gözümün önüne geldi yine gözlerim doldu.
öyle bir bakıyordu ki, sanki bu dünyaya köpek olarak gelmiş olmak bir suçmuş gibi ezik, tedirgin, korku dolu.
ne yapıyor abicim bu garibanlar bize. biri zehirler, öteki taşlar, beriki keser biçer, tecavüz eder. elbette kimsenin zarar görmesini onaylamıyoruz ama eğer hayvan sevgisi ve bilincini oturtabilecekseniz, sokakta görmek istemediğiniz bu garibanlar için sokak yerine uygun olduğunu düşündüğünüz yaşam alanlarını onlar için her yönden uygun yaşam alanları yapabileceksiniz hadi belki. ama köpeksiz sokağı isterken o köpeklerin barınaklarda yok olup gitmesi ise buna hayır.
sokaklarda burun buruna oldukları envai çeşit tehlikeden uzak, güvenli ve mutlu yaşayabilecekleri ortamları oluşturamıyoruz, bireyleri bu hayvanların da can taşıdığı, onların da bizim gibi duyguları olduğu vb birçok konuda eğitemiyoruz ama kolay olanı istiyoruz o da ne? göz önünde olmasınlar. bu bir çözüm değildir.
devamını gör...

tıpkı fiziksel şiddet gibi insanın canını yakar. üstelik kaçıp kurtulması da kolay değildir. kimi zaman psikolojik şiddete uğradığınızı fark etmezsiniz bile.
devamını gör...

yıllardır içli dışlı olduğum bir konu telepati. bu konuda yazmayı uzun süredir istiyordum kısmet bugüneymiş. şimdi geçelim telepatiyee.

telepati, duyu organlarımızı kullanmadan gerçekleştirdiğimiz bir iletişimdir. ruhsaldır yani. aslında hepimiz etrafımıza belirli sinyaller, enerjiler yayarız. düşüncelerimiz ortaya çıktığında bunlar etrafa belirli sinyaller yayar ve aslında bu yolla iletildiğinde bu telepati olur, diyebiliriz kabaca.

telepati doğal (bilinçsiz) ve yapay (bilinçli) olarak ikiye ayrılır. doğal telepati aslında hepimizin fark etmeden gün içerisinde yaptığı telepatidir. yani aslında bilinçsiz bir şekilde de olsa herkes telepati yapabilir. bu telepati daha çok yakınlık derecesi yüksek olan insanlar arasında olur. en basitinden bazen içinizde bir sıkıntı hissedersiniz ve sonrasında bir olay yaşandığını öğrenirsiniz ve "ben hissetmiştim bir şey olduğunu" dersiniz. ya da mesela aklınıza sevdiğiniz ama uzun süredir konuşamadığınız bir arkadaşınız gelir ve kısa bir süre sonra ondan bir mesaj ya da arama alırsınız. hatta belki de siz de onu aramayı düşünüyordunuz. bu gibi örnekler doğal telepatidir.

yapay telepati ise bir insana mesaj göndermek için bilinçli olarak yapılan telepatidir. burada siz o kişiye özel olarak gönderdiğiniz için başkaları tarafından anlaşılmaz. tabii eğer telepati bir şekilde yanlış olmuş ve o kişiye iletilememişse bu mesajlar etrafta başıboş sinyaller gibi gezerler. bu da bilinçli olan telepatlar tarafından algılanabilir.

telepati doğuştan gelen bir yetenek olabildiği gibi sonradan da kazanılabilir. doğuştan sizde var olup olmadığını anlamak için doğum haritanızı çıkarmanız ve sonrasında haritanızda hangi ruhsal yetenek konumları olduğuna bakmanız gerekmektedir. telepati yeteneğiniz olup olmadığı böylelikle anlayabilirsiniz.
ayrıca isterseniz telepatik çalışmalar yaparak sonradan da telepati yeteneği kazanabilir ve geliştirebilirsiniz.

şimdi kısaca telepati nasıl yapılır ondan bahsedeyim. şimdi burada şu çok önemlidir: telepati yaptığınız kişi sizin güçlü bir bağınızın olduğu (aileniz, yakın arkadaşlarınız, sevgiliniz vb.) kişiler olursa vermek istediğiniz mesaj çok daha kolay bir şekilde iletilir. bağınız ne kadar güçlüyse o kişi, o mesajı o kadar kolay alır. telepati yaparken çok farklı yöntemler vardır. ama genelinde imajinasyon yatar. fotoğrafa bakarak yapılanları da vardır.

telepati yaparken üçüncü gözünüzden (iki kaşınızın ortasının bir tık üstü) bir ışık çıktığını hayal edersiniz ve o ışığın mesaj göndermek istediğiniz kişinin üçüncü gözünden içeri girdiğini imajine edersiniz. yani hayallersiniz. sonra göndermek istediğiniz mesajın, kısa olacak şekilde, o kişinin üçüncü gözünden girdiğini imajine edersiniz. kısa olması önemlidir. çünkü kısa cümlelerin iletilmesi ve kaybolmaması daha kolaydır. bu en basit örneğiydi. dediğim gibi farklı yolları da var.

ama şu unutulmamalıdır ki kişinin iradesini etkileyemezsiniz. yani siz o kişiye mesajı gönderirsiniz ama o kişinin o mesajı yapıp yapmaması ona kalmıştır. ona "beni ara" mesajı gönderirsiniz. o mesajı alsa bile sizi arayıp aramaması ona kalmıştır. yani aslında burada, basit bir telepatide, bir insanı yönetme yok. çünkü sonuç olarak o işi yapıp yapmaması yine kişinin iradesine kalmıştır. tabii daha ileri çalışmalarda zihin yönetme gibi deneyler yapılmıştır.

sizlere telepatiyi en basit haliyle anlatmaya çalıştım. umarım yanlış bilgi vermemişimdir. kendimce, bildiğim kadarıyla anlattım. sanılanın aksine telepati öyle büyü gibi bir şey değildir. kötü bir şey de değildir. aksine günlük hayatta bilinçli ya da bilinçsiz herkesin yaptığı bir şeydir. daha fazla bilgi için parapsikoloji sitelerine bakabilirsiniz. bol telepatili günler dilerimm.
devamını gör...

eskisi gibi olmadığım bir arkadaşımın bir olay çıkartıp bana küsmesini bekliyorum. artık konuşmak için açtığı konular o kadar bayat geliyor ki, sanki ayıp olmasın diye mesaj atıyor, konuşuyormuş hissiyatı veriyor. konuşuyor da denemez, konuşmuş gibi yapıyor işin doğrusu. neden bilmiyorum bir anda aramızdaki yakınlığı olabildiğine uzaklaştırması canımı yakıyor. geçenlerde bu soğukluğun geçmesi amacıyla onu bir yere davet ettiğimde gelmemek için yalan söylemesi kadar gücüme giden bir şey olmamıştı dostluğumuzda. onun hakkında bir çok şeyi biliyorum, çünkü yakın bir arkadaşıydım. bir şey yapmak istemediği vakitlerde hep aynı yalanı söyledi mesela şimdiye kadar. oysa istemediğini o gün açıkça söylese üzülmezdim bile. belki de eskisi kadar ilgisini çekmiyorumdur ya da onu eğlendirmiyorumdur. bilemiyorum. yazarken farkettim de sanki eğlenceli biri gibi gözükmezsem arkadaş edinemeyeceğimi düşünerek hareket ediyormuşum. ki böyle olmayınca edinemiyorum da. sorun galiba benim o kadar da eğlenceli birisi olmadığımı, onun sıkıcı diye nitelendirdiği şeyleri yaparken keyif aldığımı fark etmesidir. bilemiyorum. isteğim eğer olacaksa ya eskisi gibi olmamız ya da aradaki garip arkadaşlık ilişkisinin tamamen bitmesi, böyle sahiden iyi hissettirmiyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim