burayı ele geçirme çalışmalarım son gaz devam ediyor. bugün uyanıp biraz kendi kendime reggae çaldıktan sonra, neden bir kaçak yayınla radyo dinleyicilerinin de kulaklarına farklı tonlar katmayayım diye düşünüp, baskın basanındır diyerek bir anda yayına girme kararı aldım.

benim için biraz radyo software'ine ısınma turu olacak olan yayında az konuşup* sizlere bol bol rastalılık tattıracağım. malesef bu yayında robnaja'nın kahkahası sizlerle olamayacak, eğer uygun olursa ve ben ses ayarlarını yapabilirsem belki minik bir sürpriz olabilir ama o güzel kahkahalar için pazartesiyi iple çekmeniz gerekecek gibi görünüyor.

15:30'da baskın için hazırım. kahvemi içip geliyorum, dinleyecek olanlara şimdiden bol keyif ve özür dileyerekten.
devamını gör...

"kar yağarken yağan o sessizliği" anlatan şiirlerdir. sezai karakoç'un kar şiiri bunlardan biridir.

"karın yağdığını görünce
kar tutan toprağı anlayacaksın
toprakta bir karış karı görünce
kar içinde yanan karı anlayacaksın

allah kar gibi gökten yağınca
karlar sıcak sıcak saçlarına değince
başını önüne eğince
benim bu şiirimi anlayacaksın

bu adam o adam gelip gider
senin ellerinde rüyam gelip gider
her affın içinde bir intikam gelir gider
bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın

ben bu şiiri yazdım âşık çeşidi
öyle kar yağdı ki elim üşüdü
ruhum seni düşününce ışıdı
her şeyi beni anlayınca anlayacaksın"
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güzel türkçemizin, güzide deyimlerinden biridir. ilk kelime olan asıl: gerçek, hakikat, öz , şecere gibi manalar taşırken; ermek : erişmek, ulaşmak, anlamak, bilmek, edinmek manalarına gelir.....

kelime grubu, deyim halinde; gerçek manasıyla; şeceresine kadar bilmek, soyunu öğrenmek anlamına gelirken, elbette ki deyim olma özelliğinden mütevellit mecaz anlamı da taşır ve asıl olarak, işte bu mecaz kast edilir. bilhassa meraklı kişiler için kullanılan deyim; bir konunun, olayın, meselenin kökenine kadar öğrenme, iyice bilme, böylece içini rahatlatma anlamına gelir...

örnek verecek olursak; mahallede bir kız sözden ayrılmıştır ve mahallenin dedikoducu teyzesi, mağdur kızımızın üzüntüsünü, perişanlığını; üzgün ailenin halini, can sıkıntısını ve buhranını hiiiiiç umursamadan, hatta hesaba katmadan, işin aslına ermek istemektedir. araştırır, soruşturur, karıştırır hatta buruşturur ve nihayet kılı kırk yararak, her türlü haberi, veriyi gözden geçirdikten sonra, bir çıkarsama yapar. işte burada mobese yahut gözetleme kulesi olarak adlandırdığımız bu teyzemizin yaptığı şey: işin aslına ermektir... işin aslına erer ve mahalleliyi de aydınlatır.**
devamını gör...

anne ve babanın tutumlarının çocuğun kişisel gelişiminde etkili olduğu bilinir. aile eğitimi çok önemlidir. çocuklar neyi görürse onu yapar. sevgi ise sevgi, şiddet ise şiddet. çocuk, ailenin aynasıdır. aile, çocuğunu sağlıklı, mutlu yetiştirip çevresine duyarlı olmayı öğrettiği gibi onun gelişimi için gerekli ortamları hazırlama görevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmelidir.
devamını gör...

benim korkmadığımdır. bunun nesinden korkacağım yahu ?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sanki bütün ülkeler can ciğer kardeşimiz de, bir yunanistan kötü. deli misiniz siz? tabii ki böyle durumlarda her ülke bu tarz açıklamalarda da bulunur, yardım da eder.
misal, bugün ukrayna iki yangın söndürme uçağı göndermiş. bizim günlerdir yapamadığımızı onlar yapacak. hayır deme lüksümüz mü var, olmayan yangın söndürme uçaklarımızla?
devamını gör...

tabiki bulbasaur.şu tatlığa baksana.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu resmi hayal ediniz işte tam olarak böyle hissediyorum. cıvıl cıvıl.
devamını gör...

sessiz ve gözle okunduğunda daha hızlı oluyor. ama doğru telaffuz için sesli okumak şart.

bana göre çok okursanız zamanla hızlı da okursunuz.
devamını gör...

bir orhan veli şiiri.

gemiler geçer rüyalarımda,
allı pullu gemiler, damların üzerinden;
ben zavallı,
ben yıllardır denize hasret,
"bakar bakar ağlarım."
hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
bir midye kabuğunun aralığından;
suların yeşili,göklerin mavisi,
lapinaların en harelisi...
hala tuzlu akar kanım
istiridyelerin kestiği yerden.
neydi o deli gibi gidişimiz,
bembeyaz köpüklerle, açıklara!
köpükler ki fena kalpli değil,
köpükler ki dudaklara benzer;
köpükler ki insanlarla
zinaları ayıp değil.
gemiler gecer rüyalarımda,
allı pullu gemiler,damların üzerinden;
ben zavallı,
ben yıllardır denize hasret.
devamını gör...

aklıma anneannemin gece lambalı saatini aklıma getiren başlıktır.
saatte bugün allah için ne yaptın yazıyordu.
devamını gör...

bir büyük boşluğa düşme akabinde gerçekleşen sorunsaldır. genellikle sesli kitapla son bulur .
devamını gör...

özlem, ayrılıktaki birlikteliktir-
bir o kadar da, birlikteki ayrılış...

özlem, sana, yalnızlığın değerini de öğretir, yakıcılığını da...

özlem geçmişin geçmemiş —ve geçmeyecek— olmasını ister.

ey özlem çeken
yalnızlığını besle...

özlem, yeri gelir, buruşturulup bir kenara atılmış boş sigara paketi gibi olur - öyle hisseder kendini özleyen ...

özlem, pencerenin buğusunda oluşacak aşağı doğru süzülen damladır.

(bkz: oruç aruoba)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

merhaba sevgili gönül dostlarım. 5 aydır yoktum hepimizi inanılmaz özledim. hepiniz ailemsiniz. uzun süredir arkadaşımın aşırı karizmatik abisine duygusal bir çocuk olduğum için -bazılarınız biliyorsunuz- bazemleri oldukça edepli şiirler yazıyorum. arkadaşım kara kedi gibi aramızda durduğu için bu aşk başlayamıyor, dua edin arkadaşım ölsün dedim, aramızdan çıkması için biraz beddua falan edin ricasında bulundum ama hiç oralı olmadınız. olsun. yine de sizi seviyorum. şimdi elimi tutun hep birlikte şiirimi okuyalim hadi.

ellerinin uzaklığı bir kara ölüm yetmiş beş milyon öldü benden
sen hiç gülmedin ama olsun ben bir gülüşüne dirildim
kimsem yok ben bile ben değilim ben miyim bana ait sen bilirsin
ben beni bilmem ama bir tek senin yüzünü bilirim
hep öyle durdum eğildi karşımda ne dağlar taşlar şeytan dizleri üzerinde
üzerimden geçtiğin tüm yollar en büyük en kanlı devrimim

kirpiğinin ucunda sallanır boynum, olsun, gözüne yakınlığında başlar yaşamım
bin nefes olur bir öpücüğün o günden sonra bir daha hiç ölmem
çocukluğumun başladığı gün elimden tutuşun, götür beni bulutlara oynayalım
kır beni, dök, ser üstünden döküleyim çarşafa
bundan sonra daha fazla zaten incinemem


özgürlüğüm tasmamı senin tuttuğun odalarda başlar
ve senin ağzında biter kronik susuzluğum
iki parmağının arasında tut beni son nefesine kadar çek içine
boynuna sinmiş tütün kokusudur daha önce cennette soluduğum
melekler bile bilmez bir ben bilirim

tüm savaşlarımdan galip çıktım sana yenilmek için
ve seninle savaşmamak için savaştım tüm insanlarla
beraber dua edelim diye kaç kez kardeşinin ölmesini istedim ah bir bilsen
öbüyorum aşkım keşke tenimi tenime bekletmeden çabuk giysen
devamını gör...

(bkz: ne salak salak başlıklar bunlar ya)
devamını gör...

şizofreni hastası bir kızın annesini katletme haberi.

şöyle bir şey var, şizofreni hastalığına sahip kişilerin şiddet gösterme olasılıkları tedavi olduklarında yüksek değil. şiddet gösterseler de genelde kendilerine gösterirler fakat tabii ki başkalarına da zarar verebilirler. terapi ve ilaç desteğiyle şizofreninin pozitif ve negatif semptomlarını büyük oranda düşürmek mümkündür.

kısaca pozitif ve negatif semptomları açıklayacak olursam; bu isimler, belirtilerin iyi ya da kötü olduğunu göstermez. pozitif belirtiler, olmaması gereken şeylerin ortaya çıkmasıdır (halüsinasyon, hezeyan, düşünce ve davranış bozuklukları). negatif belirtiler ise olması gereken özelliklerin azalmasıdır (asosyallik, hayattan zevk alamamak, ilgisizlik, vb.)
haberde ismi geçen kadının ilaçlarını kullanmadığını düşünüyorum ve şizofreni'nin yanında ona eşlik eden başka bir ruhsal bozukluğu da bulunabilir.

kısaca, dehşet verici bir haber evet. terapi ve ilaçların şizofreni tedavisinde ne kadar önemli olduğunu da gösteren bir haber ayrıca. olan anneye olmuş.

edit: kadın önceden kızının şiddet eğilimini görüp gerekli yerlere başvurduğu halde sonuç alamamış. önlem almanız, hasta kızı hastaneye yatırmanız için kadının ölmesi mi gerekiyordu?
devamını gör...

bazı yazarların yaptığı bir şovdur. hatta belki ben bile yapmışımdır bilmiyorum.
ama bir tanım gerçekten bilgi veriyorsa ve uzunsa bu normaldir. insan bazı meramlarını kısa anlatamıyor.

madalya sistemiyle gelen bir şov durumu varsa uzun sürmeyecektir. çünkü ortaya konulan sistem saçma olmuş. modlar tanım okumaktan intiharın eşiğine gelebilirler o yüzden pek mümkün olmayacak diye düşünüyorum.
kısa sürede bir düzenleme veya değişim olacaktır.
o kadar tanımı kim okuyacak nasıl okuyacak.
müracaat sistemi ise saçmalık.
bu benim tanımım bak bakalım sınavı geçiyor mu madalya hak ediyor mu muhabbeti garip.
ayrıca bazı tanımlar kısa olunca çok güzel oluyor.
metinde kelimeler ne kadar kısaysa o kadar süratli bir okuma deneyimi sunuyor.
akışkan ve hızlı.
devamını gör...

türk edebiyatının en güzel şiirlerinden biridir. attila ilhan tarafından yazılmıştır. (bu kadar entry'de büyük şairin adının verilmemesi de ilginç olmuş.)

ben sana mecburum
ben sana mecburum, bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum, bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.

ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir, o eski istanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum, sen yoksun.

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur,
tutsak ustura ağzında yaşamaktan.
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem.
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum, sen yoksun.

belki haziranda mavi benekli çocuksun
ah, seni bilmiyor kimseler, bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın, tüylerin ürperiyor
belki körsün, kırılmışsın, telaş içindesin
kötü rüzgar saçlarını götürüyor

ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim