kul himmet
seyyah oldum şu âlemi gezerim
bir dost bulamadım gün akşam oldu
kendi efkârımca okur yazarım
bir dost bulamadım gün akşam oldu
kul himmet, 16. yüzyılda yaşamış bir halk ozanıdır.
bir dost bulamadım gün akşam oldu
kendi efkârımca okur yazarım
bir dost bulamadım gün akşam oldu
kul himmet, 16. yüzyılda yaşamış bir halk ozanıdır.
devamını gör...
avrupa basınında çıkan orman yangınları haberleri
bitmek, bitirilmek bilmeyen yangınlar hepimizi üzdü. bunlar yetmiyormuş gibi, birisi çıkıp “keşke benim de evim yansaydı diyeceksiniz” dedi. birisi, yangına dökecek bir damla su arayan halkın kafasına çay attı. rtük denen garabet kurum, yangın haberleri değil, söndürülen yerlerin haberlerini yapın dedi. bu süreçleri biliyorsunuz. ben bugün avrupa basınında çıkan haberlere bir bakayım dedim. sizler için aşağıya linkleri bırakıyorum. ingilizce ve almanca olan haberlerde uzmanların görüşlerine de yer verilmiş. italya, yunanistan ve türkiye’de çıkan yangınların, iklim değişikliği nedeniyle çıktığı ve almanya’da yaşanan sel felaketinin de bunun sonucu olduğu vurgulanıyor. özellikle akdeniz ülkelerinde yangın tehlikesinin artacağı haberlerde vurgulanıyor.
die welt
dw deutsch
guardian news
bbc news
sky news
die welt
dw deutsch
guardian news
bbc news
sky news
devamını gör...
yardıma muhtaç yazarımıza destek oluyoruz
üst edit : kalacak yer ve iş konusunda tıkandık.
ahbab ekibine yazıp çözüm bulmaya çalışacağız.
aramızdan pek sevdiğim bir yazarın maddi sıkıntılardan ötürü intiharın eşiğinde olmasını öğrenmemiz ile başlattığımız yardımdır.
yazarımız izmir'de oturuyor, 50-55 yaşlarında eğitimli ve ince, kibar biri.
--! yazarın ağzından !--
ocak şubat aylarında kendi salaklığım yüzünden işimi kaybettim, sonra covid girdi hiç çalışamaz oldum (okullarla çalışıyordum ), sonra kira veremez hale geldim, ev sahibi ve çevresinin tehditleriyle baş edemedim, yanıma bir sırt çantası alıp evimi terk ettim, istanbula gittim. oradaki dostlarım yardım eder sandım ama yanılmışım. sokaklarda veya ucuz otellerde kaldım, baktım olmuyor tekrar ( depremden 2-3 önce) izmire döndüm, bir şekilde bana yardım eden kişiler sayesinde günlüğü 40 lira olan wc'si bile olmayan bir otel odasında kalıyorum epeydir. emekliyim ama maaşımın yarısı zaten daha önceden çektiğim kredinin taksitlerine gidiyor elime geçmeden. kalanla da borç ödüyorum. istanbul ve izmirde belediye, stk, her yere başvurdum ama kalacak yer bulamadım
--! yazarın ağzından !--
acil olarak neye ihtiyaç var ?
ikinci el üst baş, kaban-mont vb. sıcak tutabilecek giysi.
kalacak bir yer.
yiyecek ihtiyacı. konserve ürün vs.
şu an izmir - basmahane'de bulunan kafkas otel'de geceliği 40 tl'ye kalıyor.
pazartesine kadar kalması gerekli(sokağa çıkma yasağı) pazartesi itibari ile otelin kendisine 160 tl borcu var.
otel numarası : (0232) 425 45 85
en önemlisi ise yazar iş arıyor.
yaş ve nefes darlığından ötürü ağır işlerde çalışa durumu yok(hamallık vb.)
bilgisayardan ve teknik işlerden anlıyor.
editörlük geçmişi var.
muhasebe programlarından anlar.
yardımcı olmak isteyen kişiler bana özelden yazabilir.
yazarın kullanıcı adını ve telefon numarasını paylaşabilirim.
not : internete her an erişimi olmayabiliyor.
bu sebepten doğrudan numarasından aramak daha sağlıklı bir iletişim yolu olabilir.
ahbab ekibine yazıp çözüm bulmaya çalışacağız.
aramızdan pek sevdiğim bir yazarın maddi sıkıntılardan ötürü intiharın eşiğinde olmasını öğrenmemiz ile başlattığımız yardımdır.
yazarımız izmir'de oturuyor, 50-55 yaşlarında eğitimli ve ince, kibar biri.
--! yazarın ağzından !--
ocak şubat aylarında kendi salaklığım yüzünden işimi kaybettim, sonra covid girdi hiç çalışamaz oldum (okullarla çalışıyordum ), sonra kira veremez hale geldim, ev sahibi ve çevresinin tehditleriyle baş edemedim, yanıma bir sırt çantası alıp evimi terk ettim, istanbula gittim. oradaki dostlarım yardım eder sandım ama yanılmışım. sokaklarda veya ucuz otellerde kaldım, baktım olmuyor tekrar ( depremden 2-3 önce) izmire döndüm, bir şekilde bana yardım eden kişiler sayesinde günlüğü 40 lira olan wc'si bile olmayan bir otel odasında kalıyorum epeydir. emekliyim ama maaşımın yarısı zaten daha önceden çektiğim kredinin taksitlerine gidiyor elime geçmeden. kalanla da borç ödüyorum. istanbul ve izmirde belediye, stk, her yere başvurdum ama kalacak yer bulamadım
--! yazarın ağzından !--
acil olarak neye ihtiyaç var ?
ikinci el üst baş, kaban-mont vb. sıcak tutabilecek giysi.
kalacak bir yer.
yiyecek ihtiyacı. konserve ürün vs.
şu an izmir - basmahane'de bulunan kafkas otel'de geceliği 40 tl'ye kalıyor.
pazartesine kadar kalması gerekli(sokağa çıkma yasağı) pazartesi itibari ile otelin kendisine 160 tl borcu var.
otel numarası : (0232) 425 45 85
en önemlisi ise yazar iş arıyor.
yaş ve nefes darlığından ötürü ağır işlerde çalışa durumu yok(hamallık vb.)
bilgisayardan ve teknik işlerden anlıyor.
editörlük geçmişi var.
muhasebe programlarından anlar.
yardımcı olmak isteyen kişiler bana özelden yazabilir.
yazarın kullanıcı adını ve telefon numarasını paylaşabilirim.
not : internete her an erişimi olmayabiliyor.
bu sebepten doğrudan numarasından aramak daha sağlıklı bir iletişim yolu olabilir.
devamını gör...
çok bilgili olmaktan dolayı dışlanmak
allam şükürler olsun, asla dışlanmayacağımı öğrendim.
cehalet sadece mutluluk değilmiş, ayrıca dışlanmamakmış.
cehalet sadece mutluluk değilmiş, ayrıca dışlanmamakmış.
devamını gör...
orkide
orkideler hep taç bölgelerinden yeni yaprak ürettiği için bir anlamda ölümsüz canlılardır aslında. yani yeni kat çıkarlar altlardaki katlar zamanla kaybolur. bakın üç hafta sulamayın bu arkadaşları yine yaşarlar. bu orkidelerin istediği basittir. 2 haftada bir sulayacaksınız. havadar bir alanda direkt güneş ışığını almayan bir noktada olacak. yani aydınlık olacak ve arada vasistas usulü pencere açılarak oda havalandırılacak. bunu yaptınız mı öldürmesi imkansız gibidir. dolayısıyla onları sevelim koruyalım.
devamını gör...
körlük
kitab'ın en can alıcı cümleleri:
-hepimiz susalım,sözlerin işe yaramadığı anlar var.
-biz zaten kördük.gördüğü halde göremeyen körler.
-hepimizin içinde adını koyamadıgımız birşey var işte biz oyuz.
bu kitap okunmalı hemde tekrar tekrar..
-hepimiz susalım,sözlerin işe yaramadığı anlar var.
-biz zaten kördük.gördüğü halde göremeyen körler.
-hepimizin içinde adını koyamadıgımız birşey var işte biz oyuz.
bu kitap okunmalı hemde tekrar tekrar..
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
biliyorum, yuvarlak ayak başparmağımla dalga geçilmesine bozulduğumu ancak bozuntuya vermediğimi düşünüyorsunuz çoğunuz. ancak bozulmuyorum, nedenini aşağıda açıklayacağım. yine de zorbalığa nickaltımda karşı çıkan yazar arkadaşlarıma teşekkür eder ve özellikle ergenler için çok önemli bir duruş sergilediklerini tekrar vurgulamak isterim.
neden bozulmuyorum? çünkü ben kendini eleştirme konusunda dibi gördüm arkadaşlar. ben bir “penye insanı”ydım. saçım da sürekli “kendime saygım yok dağınık topuzu” modelindeydi. bacaklarımdaki tüyleri aylarca temizlemediğim oldu. nutella yiye yiye yaşlı teyze selülitleri bacaklarımı sarmıştı. çünkü ciddi bir depresyondaydım. en ciddisinden hem de. ama atlattım. güçlüydüm, desteğim de vardı atlattım.
ben de kendimi baştan yarattım. hem de burada çok azınızın göğüs gerebileceği irade sınavlarından geçerek. o gördüğünüz karnı, karnımdan ameliyat geçirdikten sonraki 3. ayda spora başlayarak yaptım. hayatımda ulaştığım en yüksek kilodan kurtuldum. berbat ötesi selülitlerimden kurtuldum. biliyor musunuz kaşımın hemen üstünde uzun bir dikişim var ve kaşımı mahvetmişti. azmettim, e vitaminiyle kaşıma sabah akşam masaj yapıp kaşımı tamamladım. gardrobumu eledim, alışveriş yaptım, saçımı kestirdim, manikür pediküre başladım.
yani hey yavrum hey. ben nerelerden geçip de nerelere geldim. varsın ayak baş parmağım kalın olsun. bu bir kusur mu allah aşkına? benim ihmalimden mi oldu sanki? bakın mesela beyaz ve yoğun spor yapmış bir kadın olarak biraz varisim de var. tedavi ettireceğim. burnum bir taraftan fındık gibi öbür taraftan hafif kemikli, hiçbir şey yapmayacağım. bendeki kusur algısını anladınız mı?
okuyup da kavrayanı tebrik ederim. haydi selametle.
son not, omza bacak yaparken ayak parmağımı yakalayıp emen adam takılmıyor da size mi kaldı yahu derdi?
neden bozulmuyorum? çünkü ben kendini eleştirme konusunda dibi gördüm arkadaşlar. ben bir “penye insanı”ydım. saçım da sürekli “kendime saygım yok dağınık topuzu” modelindeydi. bacaklarımdaki tüyleri aylarca temizlemediğim oldu. nutella yiye yiye yaşlı teyze selülitleri bacaklarımı sarmıştı. çünkü ciddi bir depresyondaydım. en ciddisinden hem de. ama atlattım. güçlüydüm, desteğim de vardı atlattım.
ben de kendimi baştan yarattım. hem de burada çok azınızın göğüs gerebileceği irade sınavlarından geçerek. o gördüğünüz karnı, karnımdan ameliyat geçirdikten sonraki 3. ayda spora başlayarak yaptım. hayatımda ulaştığım en yüksek kilodan kurtuldum. berbat ötesi selülitlerimden kurtuldum. biliyor musunuz kaşımın hemen üstünde uzun bir dikişim var ve kaşımı mahvetmişti. azmettim, e vitaminiyle kaşıma sabah akşam masaj yapıp kaşımı tamamladım. gardrobumu eledim, alışveriş yaptım, saçımı kestirdim, manikür pediküre başladım.
yani hey yavrum hey. ben nerelerden geçip de nerelere geldim. varsın ayak baş parmağım kalın olsun. bu bir kusur mu allah aşkına? benim ihmalimden mi oldu sanki? bakın mesela beyaz ve yoğun spor yapmış bir kadın olarak biraz varisim de var. tedavi ettireceğim. burnum bir taraftan fındık gibi öbür taraftan hafif kemikli, hiçbir şey yapmayacağım. bendeki kusur algısını anladınız mı?
okuyup da kavrayanı tebrik ederim. haydi selametle.
son not, omza bacak yaparken ayak parmağımı yakalayıp emen adam takılmıyor da size mi kaldı yahu derdi?
devamını gör...
trt arşivden video bırak
çok güzel.
devamını gör...
geçti bor'un pazarı sür eşeği niğde'ye
orada vakit kaybetme bir de niğde'yi dene.oralar da güzeldir diyor.
devamını gör...
lucifer (yazar)
kendimi bilmiyorum hocaa. kayboldum.
yalan yok, meme alevinden kör oldum.
nolucak bu arsız halim? kimbilir. birisi çıkıp haddimi mi bildirse? linçleseler mi beni ne dersin?
solcu olsam özsavunma verirdim o heyetin karşısında. beni yargılayacaklara dahi son sözüm ‘meme’ olurdu galiba.
bu bir hastalık, kimisini grip düşürür yatağa beni de meme.
tanrı affetsin beni, ıslah eylesin.
yalan yok, meme alevinden kör oldum.
nolucak bu arsız halim? kimbilir. birisi çıkıp haddimi mi bildirse? linçleseler mi beni ne dersin?
solcu olsam özsavunma verirdim o heyetin karşısında. beni yargılayacaklara dahi son sözüm ‘meme’ olurdu galiba.
bu bir hastalık, kimisini grip düşürür yatağa beni de meme.
tanrı affetsin beni, ıslah eylesin.
devamını gör...
içerik üretmek yerine şikayet eden sözlük yazarı
herkeste bir şikayet, herkeste bir veryansın.
sol akışı mahvetmişler. şahtı şahbaz oldu. zaten bi olayı yoktu ki?
şikayet eden; kaliteli yazarları takip eder, kaliteli tanım yazar, güzel başlıklar açar.
t: anca kafa ütüleyen yazardır!
sol akışı mahvetmişler. şahtı şahbaz oldu. zaten bi olayı yoktu ki?
şikayet eden; kaliteli yazarları takip eder, kaliteli tanım yazar, güzel başlıklar açar.
t: anca kafa ütüleyen yazardır!
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
dinlemiyorum sanılmasın, istek şarkılarım ve yetişemediğim güzel doksanlar yılları için nöbetteyim dostlarım, iyi dinlemeler olsun hepimize!
sevgili yazar bu güzel radyoda sesin hiç kısılmasın, nice yayınlara, nice şarkılara!!
sevgili yazar bu güzel radyoda sesin hiç kısılmasın, nice yayınlara, nice şarkılara!!
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
harika bir turku ve iki harika ses birlesmis
ortaya bu çıkmış.
httpss://youtu.be/jk9am_j1vpq
ortaya bu çıkmış.
httpss://youtu.be/jk9am_j1vpq
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
bir yere yetişmek için fazla telaşlı bir ay
anı yaşamak içinse fazla ihtiraslı
vakur gibi görünen günler ise çok heyecanlı
vakit yetmiyor bir kere
sonsuzluğu hapsettim suretine
nüktedan bakışmalar
kalıyor hatıralarıyla
zaman bir kaptan edasıyla
siniyor her bir köşeye
sihrini sergiliyor inanmayan suretlere
değiştiriyor dünü, bugünü ve dahi anlamları
hapsediyor kendi gerçekliğine.
anı yaşamak içinse fazla ihtiraslı
vakur gibi görünen günler ise çok heyecanlı
vakit yetmiyor bir kere
sonsuzluğu hapsettim suretine
nüktedan bakışmalar
kalıyor hatıralarıyla
zaman bir kaptan edasıyla
siniyor her bir köşeye
sihrini sergiliyor inanmayan suretlere
değiştiriyor dünü, bugünü ve dahi anlamları
hapsediyor kendi gerçekliğine.
devamını gör...
mansur yavaş'ın 3 mayıs türkçülük gününü kutlaması
buradan
omurgalı devlet adamını nasıl özlediğimizi bir kez daha bize hatırlattı. her hareketiyle nasıl da gönlümüzü çalıyor bu adam...
sen bu ülkenin son zamanlarda başına gelen en güzel şeysin... seni başkan yapacağız *
edit: ulan adam türk! malmisiniz, yorumlara bak. türk birisi kendi ülkesinde türkçülük gününü kutluyor, ecdadını atalarını yad ediyor buna ırkçılık deniyor. hangi ülkede hangi millette böyle bi kafa var?
hainleri çıldırtarak doğru bildiği yoldan sapmadan, 3 5 oy için başkalarına şirin gözükmek eğilmeyen bu adam bu ülkede cumhurbaşkanı olmazsa kimse olmasın. adam türk olduğu için oy vermeyecek kansizlar gram umrumuzdaysa kahrolayım. başkanın da umrunda değil çok belli.
gidin şimdi özgürlük adı altında etnik kökenizi yuceltici başlıklara yazarak, türklere ırkçı hakaretler ederek etnik masturbasyon yapmaya devam edin.
omurgalı devlet adamını nasıl özlediğimizi bir kez daha bize hatırlattı. her hareketiyle nasıl da gönlümüzü çalıyor bu adam...
sen bu ülkenin son zamanlarda başına gelen en güzel şeysin... seni başkan yapacağız *
edit: ulan adam türk! malmisiniz, yorumlara bak. türk birisi kendi ülkesinde türkçülük gününü kutluyor, ecdadını atalarını yad ediyor buna ırkçılık deniyor. hangi ülkede hangi millette böyle bi kafa var?
hainleri çıldırtarak doğru bildiği yoldan sapmadan, 3 5 oy için başkalarına şirin gözükmek eğilmeyen bu adam bu ülkede cumhurbaşkanı olmazsa kimse olmasın. adam türk olduğu için oy vermeyecek kansizlar gram umrumuzdaysa kahrolayım. başkanın da umrunda değil çok belli.
gidin şimdi özgürlük adı altında etnik kökenizi yuceltici başlıklara yazarak, türklere ırkçı hakaretler ederek etnik masturbasyon yapmaya devam edin.
devamını gör...
enstalasyon
fransızca bir kelime olup “installation“ dan dilimize geçmiştir.yerleştirme sanatı da denmektedir.
bir ışık enstalasyonu:
bir ışık enstalasyonu:
devamını gör...
yazarların yaşadığı en büyük şanssızlık
sağlam kış olmuştu her yer buz. eskişehir köprübaşında yürürken ayağım kaydı yere düştüm, ben düşersem en çok ben gülerim, kalktım iki adım atım yine düştüm. bu sefer biraz oturdum yerde kendimi toparladım. tamam dedim hadi, tutundum bir yere kalktım küçük adımlarla gidiyorum, sen nasıl bir ayakkabısın, üçüncü kez tekrar düştüm. bu sefer daha hızlı kalktım, yola ve ayakkabıya söverken o sinirle biraz hızlanmışım sanırım, bu sefer daha artistlik düştüm. kafamı bir kaldırdım bütün insanlık durmuş beni izliyor. birisi koluma girdi, beni güvenli bir yere götürdü. uzun bir süre hareket edemedim.
devamını gör...
11 eylül 2021 önemli sözlük duyurusu
mr.franklin, malesef böyleleri her yerdeler.. kendinize iyi bakın, inadına daha güçlü olun, dik durmak size yakışır.. burası birçok insanın ruhen yaralarını sardığı ve bol bol fikir transferinde bulunduğu bir mecra, en azından benim için öyle..
ad sadece araçtır, önemli olan içindeki fikirlerdir..
size sevgi ve saygılarımı iletiyor ve böyle bir sözlük için teşekkür ediyorum..
ad sadece araçtır, önemli olan içindeki fikirlerdir..
size sevgi ve saygılarımı iletiyor ve böyle bir sözlük için teşekkür ediyorum..
devamını gör...
sözlük içi konular
son günlerde sıkmaya başlamış olan konular. hadi 1 olur yazarsın, 2 olur tamam dersin ama sürekli sürekli "onu yapan yazar/bunu yapmayan yazar,/falanca yazarın eli kolu sağı solu" falan...
koskoca bir evren, içerisinde evrene göre küçük olsa da bize göre koskoca bir dünya ve o dünyada hakkında yazılıp çizilebilecek bir sürü konusu olan bir ülke... sanki yazacak hiç konu bulamıyormuşuz, isveç parlamentosuymuşuz da başka sıkıntımız yokmuş gibi boş işleri gündem yapma çabasındayız. akıllarda * kocamaaan bir soru: neden?
yani ne bileyim, şöyle çok ilgi çekici bir konu dururken ben neden üsttekine atılacak bir iftirayı okumak için merak duyayım ya da bir başkası neden duyuyor bu merakı? şimdi birileri çıkıp "sana ne!" ya da "faşist" falan diyecek. ben bunlar yazılıp çizilmesin, yasaklansın demiyorum ki ama. benim derdim başka. ben merak ediyorum, başkalarını neden bu kadar merak ettiğini insanların. ne bileyim, çok merak ettiğin yazara mesaj atabilirsin mesela. belki şurada fotoğrafına bakıp bayıldığın kişiyle konuşsan hiç anlaşamayacaksın, belki 2 yazdığı konuya bakıp yargıladığın insanı tanısan çok seveceksin... ne bileyim yani, mesajlaşma özelliği bulunan bir sözlükte bazı konular özelden halledilebilecekken sürekli yazarların konuşulması son derece garip geliyor bana.
çok tuhaf, çok... belki de tuhaf olan benim, bilemiyorum.
koskoca bir evren, içerisinde evrene göre küçük olsa da bize göre koskoca bir dünya ve o dünyada hakkında yazılıp çizilebilecek bir sürü konusu olan bir ülke... sanki yazacak hiç konu bulamıyormuşuz, isveç parlamentosuymuşuz da başka sıkıntımız yokmuş gibi boş işleri gündem yapma çabasındayız. akıllarda * kocamaaan bir soru: neden?
yani ne bileyim, şöyle çok ilgi çekici bir konu dururken ben neden üsttekine atılacak bir iftirayı okumak için merak duyayım ya da bir başkası neden duyuyor bu merakı? şimdi birileri çıkıp "sana ne!" ya da "faşist" falan diyecek. ben bunlar yazılıp çizilmesin, yasaklansın demiyorum ki ama. benim derdim başka. ben merak ediyorum, başkalarını neden bu kadar merak ettiğini insanların. ne bileyim, çok merak ettiğin yazara mesaj atabilirsin mesela. belki şurada fotoğrafına bakıp bayıldığın kişiyle konuşsan hiç anlaşamayacaksın, belki 2 yazdığı konuya bakıp yargıladığın insanı tanısan çok seveceksin... ne bileyim yani, mesajlaşma özelliği bulunan bir sözlükte bazı konular özelden halledilebilecekken sürekli yazarların konuşulması son derece garip geliyor bana.
çok tuhaf, çok... belki de tuhaf olan benim, bilemiyorum.
devamını gör...
