güneş sisteminde sadece güneş ve dünyanın işe yaraması
makedonyalı iskender'in, o günkü bilinen dünyada, etraftaki bir kaç devleti işgal edip, artık bütün dünyanın hükümdarıyım demesi gibidir.
devamını gör...
şekersiz sütsüz filtre kahve
filtre kahvenin olması gereken halidir. içine şeker, süt girince pek de filtre kahve olmuyor bence. zaten tercihe göre az-çok öğütülmüş, aromalı daha yumuşak ve sert çeşitleriyle damak tadınıza en çok hitap edenini bulabilirsiniz.
devamını gör...
moderatörün artı oy vermesi
ne zaman başıma gelse içimde köy düğünü kurulup sabah kadar eğleniliyor.
eli beğen butonuna değdi/
hem ben yandım hem kendi
eli beğen butonuna değdi/
hem ben yandım hem kendi
devamını gör...
normal sözlük moderatör alım ilanından ses seda çıkmaması
#512343 ilgili tanımda editte belirttiğim üzere şahsi yoğunluğum sebebiyle herkese hemen dönüş sağlanamamakta diye yanıtlamak istediğim husus.
konuyla alakalı dönüşler yapılmakta ve yapılacak.
not: hep derim başlık açmak yerine keşke gelip sorsanız. *
konuyla alakalı dönüşler yapılmakta ve yapılacak.
not: hep derim başlık açmak yerine keşke gelip sorsanız. *
devamını gör...
divan edebiyatından şahane beyitler
gitdün ammâ kodun hasret ile cânı bile
istemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile
neşâti
istemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile
neşâti
devamını gör...
joseph mccarthy
tam adı joseph raymond mccarthy dir. 1908-1957 yılları arasında yaşamış, abd tarihinin en nefret edilen politik karakterlerindendir. 1947–57 yılları arasında senatoda cumhuriyetçi partiden wisconsin senatörü olarak görev yapmış , politikada mccarthyizm terimine adını veren kişi olmuştur.
1950'lerin başlarından itibaren abd'de nice bilim adamı, sinemacı, entellektüel ve yazarı komünist olmakla suçlamış ve zamanında abd siyasi iklimine egemen olmuştur.
1947 de ilk kez senatoya girdiğinde sessiz sakin, pek etliye sütlüye karışmayan bir senatör olarak takılmaya başlamış ama daha sonra şubat 1950 de abd dışişleri bakanlığına 205 komünistin sızdığı beyanatı ile dikkatleri çekmeye başlamıştır. devir ikinci dünya savaşı sonrası soğuk savaş dönemidir ve dünya artık ikiye bölünmüştür. bu iddaları karşısında senato dış ilişkiler komisyonunda ifade verir ve ispatla dendiğinde tabii ki kem küm eder ama dünya savaşından yeni çıkmış, devam eden kore savaşı'ndan bıkmış ve doğu avrupa ile çin'deki komünist ilerlemeler karşısında dehşete düşmüş bir ülkenin korkularındanda yararlanarak suçlama kampanyasına artan bir halk desteği ile devam etmiştir. mccarthy, artık ülke çapında anti-komünist “haçlı seferi” başlatmıştır.
mccarthy'nin 1952'de yeniden seçilmesinden sonra, senato'nun hükümet operasyonları komitesi'nin ve onun daimi soruşturma alt komitesinin başkanlığına seçilir. sonraki iki yıl boyunca, çeşitli devlet dairelerindeki komünist bağlantıları
(iddaları) nedeniyle sayısız tanığı sorgular, kimseye karşı makul bir suçlamada bulunamamasına rağmen, yaptığı şov ve kurnazca hamlelerle pek çok kişiyi işinden ettirir, kimisi çareyi ülkeden ayrılmakta (kaçmakta) bulur.
bu namussuzun kariyerinin düşüşü 1954 yılında televizyondada yayınlanan abd ordusu içindeki komünist subayların sorgulandığı oturumlarla başlar. televizyonda günlerce tefrika halinde yayınlanan bu oturumlarda halk mccarthy'nin gerçek yüzünü görmeye başlar. aynı zamanda avukat olan joseph n. welch, mccarthy'e tarihe geçecek aşağıdaki sözleri söyleyerek kapağı mccarthy'e monte eder:
“have you no sense of decency, sir, at long last? have you left no sense of decency?” sözleri; sen de hiç terbiyenin kırıntısı yok mu be adam, hiç mi kalmadı sende? mealindedir.
bu tarihi anın görüntüleri aşağıdan seyredilebilir:
kasım ayında yapılan ara seçimlerde cumhuriyetçiler senato'nun kontrolünü kaybeder. abd tarihinde pek eşi benzeri olmayan bir durum olarak aralık 1954'te , “senato geleneklerine aykırı” davranışı nedeniyle senatoda ezici bir çoğunlukla sert bir şekilde kınanır, böylece adını verdiği mccarthyizm dönemi sona erer, çanlar artık mccarthy için çalmaktadır, meslektaşları ve daha sonra medya tarafından görmezden gelinir ve ikinci görev süresini tamamlayamadan arkasında binlerce kişinin ahı ile ölür.
tarihe epey meraklıyımdır, bu adam ile ilgili epey belgesel seyrettim epey kitap okudum. bu ve eski fbi başkanı j. edgar hoover gibi adamlar abd tarihinde nasıl yer alabilmiş, anlayamıyorum. abd de de o dönem aralarında albert einstein gibi meşhur bilim adamları, orson welles, charlie chaplin, joseph losey gibi aktör ve yönetmenler, bertolt brecht, artur miller gibi yazarlar hep bu adamın tezgahından geçmiş, çareyi ülkeden kaçmakta bulmuşlardır.
bir de türkiye doğumlu ünlü abdli yönetmen elia kazan gibi olanlar var. 1947 de gentleman's agreement ve 1954 de on the waterfront filmleri ile en iyi yönetmen akademi ödülünü alan bu yönetmen, işini kaybetmemek için hollywoodda olan pek çok kişiyi komünist diye gammazlar. bu hareketi onun laneti olur, devir değişince 2003 yılındaki ölümü ne kadar yaptıkları peşini bırakmaz, eski saygınlığını hiçbir zaman geri kazanamaz.
bu dönemde bir de bu adama kafa tutanlar vardır ki takdir edilesi adamlardır. 1951 yılında ray bradbury "fireman=itfaiyeci" adıyla bir kitap yayınlar, bu 1953 yılında fahrenheit 451 adıyla yayınlanacak olan ünlü eserinin temelini oluşturur. daha sonra bradbury, mccarthy döneminde amerika birleşik devletleri'nde işin kitap yakmaya kadar varacağı endişesi nedeniyle bu kitabı yazdığını söyler.
1953'te oyun yazarı arthur miller, the crucible (cadı kazanı) isimli kitabını yayınlar, aslında salem kasabasında cadı avını anlatsada bu kitap birebir yazıldığı o döneme bir göndermedir. yukarıda "haçlı seferi" demiştim ama "cadı avı" belki daha doğru bir tabir olur.
aklıma gelen bu dönem ile ilgili daha önce yazdığım tanımlarım ise aşağıda, belki o atmosfer kafanızda daha iyi canlanacaktır:
#329023
#208444
1950'lerin başlarından itibaren abd'de nice bilim adamı, sinemacı, entellektüel ve yazarı komünist olmakla suçlamış ve zamanında abd siyasi iklimine egemen olmuştur.
1947 de ilk kez senatoya girdiğinde sessiz sakin, pek etliye sütlüye karışmayan bir senatör olarak takılmaya başlamış ama daha sonra şubat 1950 de abd dışişleri bakanlığına 205 komünistin sızdığı beyanatı ile dikkatleri çekmeye başlamıştır. devir ikinci dünya savaşı sonrası soğuk savaş dönemidir ve dünya artık ikiye bölünmüştür. bu iddaları karşısında senato dış ilişkiler komisyonunda ifade verir ve ispatla dendiğinde tabii ki kem küm eder ama dünya savaşından yeni çıkmış, devam eden kore savaşı'ndan bıkmış ve doğu avrupa ile çin'deki komünist ilerlemeler karşısında dehşete düşmüş bir ülkenin korkularındanda yararlanarak suçlama kampanyasına artan bir halk desteği ile devam etmiştir. mccarthy, artık ülke çapında anti-komünist “haçlı seferi” başlatmıştır.
mccarthy'nin 1952'de yeniden seçilmesinden sonra, senato'nun hükümet operasyonları komitesi'nin ve onun daimi soruşturma alt komitesinin başkanlığına seçilir. sonraki iki yıl boyunca, çeşitli devlet dairelerindeki komünist bağlantıları
(iddaları) nedeniyle sayısız tanığı sorgular, kimseye karşı makul bir suçlamada bulunamamasına rağmen, yaptığı şov ve kurnazca hamlelerle pek çok kişiyi işinden ettirir, kimisi çareyi ülkeden ayrılmakta (kaçmakta) bulur.
bu namussuzun kariyerinin düşüşü 1954 yılında televizyondada yayınlanan abd ordusu içindeki komünist subayların sorgulandığı oturumlarla başlar. televizyonda günlerce tefrika halinde yayınlanan bu oturumlarda halk mccarthy'nin gerçek yüzünü görmeye başlar. aynı zamanda avukat olan joseph n. welch, mccarthy'e tarihe geçecek aşağıdaki sözleri söyleyerek kapağı mccarthy'e monte eder:
“have you no sense of decency, sir, at long last? have you left no sense of decency?” sözleri; sen de hiç terbiyenin kırıntısı yok mu be adam, hiç mi kalmadı sende? mealindedir.
bu tarihi anın görüntüleri aşağıdan seyredilebilir:
kasım ayında yapılan ara seçimlerde cumhuriyetçiler senato'nun kontrolünü kaybeder. abd tarihinde pek eşi benzeri olmayan bir durum olarak aralık 1954'te , “senato geleneklerine aykırı” davranışı nedeniyle senatoda ezici bir çoğunlukla sert bir şekilde kınanır, böylece adını verdiği mccarthyizm dönemi sona erer, çanlar artık mccarthy için çalmaktadır, meslektaşları ve daha sonra medya tarafından görmezden gelinir ve ikinci görev süresini tamamlayamadan arkasında binlerce kişinin ahı ile ölür.
tarihe epey meraklıyımdır, bu adam ile ilgili epey belgesel seyrettim epey kitap okudum. bu ve eski fbi başkanı j. edgar hoover gibi adamlar abd tarihinde nasıl yer alabilmiş, anlayamıyorum. abd de de o dönem aralarında albert einstein gibi meşhur bilim adamları, orson welles, charlie chaplin, joseph losey gibi aktör ve yönetmenler, bertolt brecht, artur miller gibi yazarlar hep bu adamın tezgahından geçmiş, çareyi ülkeden kaçmakta bulmuşlardır.
bir de türkiye doğumlu ünlü abdli yönetmen elia kazan gibi olanlar var. 1947 de gentleman's agreement ve 1954 de on the waterfront filmleri ile en iyi yönetmen akademi ödülünü alan bu yönetmen, işini kaybetmemek için hollywoodda olan pek çok kişiyi komünist diye gammazlar. bu hareketi onun laneti olur, devir değişince 2003 yılındaki ölümü ne kadar yaptıkları peşini bırakmaz, eski saygınlığını hiçbir zaman geri kazanamaz.
bu dönemde bir de bu adama kafa tutanlar vardır ki takdir edilesi adamlardır. 1951 yılında ray bradbury "fireman=itfaiyeci" adıyla bir kitap yayınlar, bu 1953 yılında fahrenheit 451 adıyla yayınlanacak olan ünlü eserinin temelini oluşturur. daha sonra bradbury, mccarthy döneminde amerika birleşik devletleri'nde işin kitap yakmaya kadar varacağı endişesi nedeniyle bu kitabı yazdığını söyler.
1953'te oyun yazarı arthur miller, the crucible (cadı kazanı) isimli kitabını yayınlar, aslında salem kasabasında cadı avını anlatsada bu kitap birebir yazıldığı o döneme bir göndermedir. yukarıda "haçlı seferi" demiştim ama "cadı avı" belki daha doğru bir tabir olur.
aklıma gelen bu dönem ile ilgili daha önce yazdığım tanımlarım ise aşağıda, belki o atmosfer kafanızda daha iyi canlanacaktır:
#329023
#208444
devamını gör...
cinsiyet öğrenme partisi
(bkz: iq ortalaması düşük ortamlar)
devamını gör...
durumumuz yoktu sevisemedik
tanımlarını severek okuduğum tanımlarını sevdiğim yazardır.
sağ olsun.
sağ olsun.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
jose saramago-mağara
devamını gör...
antalya
elbet bir gün tası tarağı toplayıp gidip yerleşeceğim şehirdir. iç taraflarda insanları havası gibi sıcak, naif ve içtendir.
tatil bölgesi olarak çok tercih edilen ilçelere sahip olmasıyla beraberde turizim açısından önemli yere sahiptir.
herkesin gittiği plajlardansa kuytu, sakin koylar ve plajlar daha da çok sevmeme sebep olmuştur.
--! spoiler !--

--! spoiler !--
tatil bölgesi olarak çok tercih edilen ilçelere sahip olmasıyla beraberde turizim açısından önemli yere sahiptir.
herkesin gittiği plajlardansa kuytu, sakin koylar ve plajlar daha da çok sevmeme sebep olmuştur.
--! spoiler !--

--! spoiler !--
devamını gör...
paylaşılmış psikoz
diğer bir adıyla paylaşılmış psikotik bozukluk. sağlıklı bir bireyin yakın ilişki içinde bulunduğu hasta bir bireyin etkisinde kalarak hastalanmasıdır. bir psikoz türüdür. bulaşıcıdır.
örnek olarak inançlı birilerine şurda cin gördüm derseniz muhtemelen onlar da oraya gittiklerinde cin görecektir. diğer bir örnek olarak almanya'nın bizi kıskanması verilebilir.
örnek olarak inançlı birilerine şurda cin gördüm derseniz muhtemelen onlar da oraya gittiklerinde cin görecektir. diğer bir örnek olarak almanya'nın bizi kıskanması verilebilir.
devamını gör...
twitter'da fahrettin koca'yı taciz eden abla
sabah sabah gülmeme sebep olan olay. lan cok utanç verici. ınsallah görmemiştir.
devamını gör...
büyükada’da cinselliğimizi keşfedelim zirvesi
abazan of the world turkey/büyükada.
tanım: cinselliğini henüz keşfetmemiş, açılışını büyükada'da yapmak isteyen yazar beyanı.*
tanım: cinselliğini henüz keşfetmemiş, açılışını büyükada'da yapmak isteyen yazar beyanı.*
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
ben hayatım boyunca insanların hayatlarına rızaları olmadan dahil olmamaya ve izin verdikleri kadarında da hep parmak ucunda gezinip elimden geldiğince kimseye ağırlık, zorunluluk vs vermemeye çalıştım.
ama aynı insanlar başka bahçelerden ayaklarına sürülen çamurlarla lap lap girdiler hayatıma, her yeri tarumar edip sonra da gittiler. ve biliyorum yine gidecekler.
ben akıllanacak mıyım? hayır... *
ha unutmadan (bkz: neden italik, çünkü hüzünlü bence) *
ama aynı insanlar başka bahçelerden ayaklarına sürülen çamurlarla lap lap girdiler hayatıma, her yeri tarumar edip sonra da gittiler. ve biliyorum yine gidecekler.
ben akıllanacak mıyım? hayır... *
ha unutmadan (bkz: neden italik, çünkü hüzünlü bence) *
devamını gör...
maya uygarlığı
orta amerika'da yaşamış olan, en gelişmiş antik medeniyetlerden biri.
haritadaki turuncu bölge, mayaların yaşadığı bölgeyi gösteriyor:

(görsel, slideserve. com'dan alıntıdır.)
öyle ilgi çekici bir uygarlık ki, buraya ne yazsam yetmeyecek bana ama başlığın açılmamış olarak kalmasına da gönlüm razı gelmedi. o nedenle uzun uzun anlatmak yerine link koyacağım meraklıları için.
genel bilgi
çöküşlerine ilişkin ipuçları
videolu anlatım
haritadaki turuncu bölge, mayaların yaşadığı bölgeyi gösteriyor:

(görsel, slideserve. com'dan alıntıdır.)
öyle ilgi çekici bir uygarlık ki, buraya ne yazsam yetmeyecek bana ama başlığın açılmamış olarak kalmasına da gönlüm razı gelmedi. o nedenle uzun uzun anlatmak yerine link koyacağım meraklıları için.
genel bilgi
çöküşlerine ilişkin ipuçları
videolu anlatım
devamını gör...
bir erkeği kırmadan ona tipsiz olduğunu söylemek
bu hadsizliği yapacaksanız, sende kendimi görüyorum diyebilirsiniz.
devamını gör...
gigantizm
çocuklarda büyüme hormonunun fazla salınmasıyla beraber epifizyal plak henüz kapanmadığından, uzun kemiklerde aşırı büyümeyle seyreden "gigantizm" hastalığı gözlenir.
gigantizm: devlik.
gigantizm: devlik.
devamını gör...
hülya avşar'ın zenginlik ile ilgili açıklaması
söylediklerinde samimi olduğunu düşünsek bile zengin olmadan önce böyle düşünmediğini biliyoruz. biz de zengin değiliz, yani ortada bizi ilgilendiren bir beyan yok.
devamını gör...

