çikolatalı pasta insanı fazlasıyla şişiriyor. her zaman tabağım yarım kalarak kalkıyorum masadan. bir de yanında kola içince daha da şişiyoruz.

meyveli pasta daha hafiftir, insanın karnını şişirmez. masadan 3 tabak yiyip kalktığım oluyor.
devamını gör...

ankara'da yaşayan insanların başına gelmesi muhtemel aşk.
la diyen bir insan yeri geldiğinde la da der yeri geldiğinde medeniyetin dibini de sıyırır. bu konu nerde ne konuşacağını bilmekle alakalı. bende la diyorum ama her yerde her cümlemde değil, arkadaş ortamında laf denk geldiğinde. bu bir kişiye aşık olmak/ olmamak için engel bir durum teşkil etmez. aşk kriter bilmez.

edit: öz be öz anadan da babadan da ankaralıyım.
devamını gör...

anne frank'in naziler tarafından işgal sırasında ailesiyle birlikte saklanırken günlük tuttuğu defter.
--- alıntı ---

'' ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.''

--- alıntı ---
devamını gör...

1996 yılında çıkan enfes bir yaşar şarkısı.
devamını gör...

rusya federasyonu'nun, yamal yarımadası'nda yaşayan yerli halkı. yamal, türkçe'de 'dünyanın sonu' anlamına geliyor. -30 dereceyi bulan (hatta -50 dereceyi bulabiliyor) soğuk hava şartlarında yaşamaya uyum sağlayan insanlar düşünelim. göçebe yaşayanları soğuk neredeyse oradalar. bunun sebebi ren geyiği ile geçimlerini sağlamaları. küresel ısınmayla birlikte bu hayvanların doğal yaşam alanlarında değişmeler yaşanıyor. ısıya göre yer değişmeleri şart oluyor. göçebe halkın daha da kuzey'e gitmeleri gerekiyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yanakları soğuktan kızarmış, ren geyiğinin vitaminli kanı ile tombikleşmiş çocuklar. o kan kısmına değineceğim birazdan.

zor şartlar altında yaşamalarına rağmen yaşam tarzlarından kabilenin çoğu memnun. az evvel izlediğim belgeselde hanenin büyükanne'si şehirde bir dönem yaşadığını fakat bu durumdan hoşnut olmadığından bahsediyor. gökyüzünü görmeliyim diyor. çadırlarda yaşayan yerliler her zaman etrafı bembeyaz olan günlere uyanıyor. geçim kaynakları olan ren geyiğin her halinde istifade ediyorlar. geyiklerin boynuzlarını çin'e afrodizyak olarak ihraç ediyorlar. vee şaşırdığım bir durum. kesilen hayvanın derisini yüzdükten sonra hemen yemeğe başlıyorlar. yani çiğ et yiyorlar. hayvanın kanını içiyorlar. bu bir gelenek olsa gerek fakat ürpertici.

kar ve buzların içinde yaşanan hayatlar.. unutmadan belirteyim bulundukları bölgede doğalgaz rezervlerinin dörte biri yer alıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ren geyiği derilerinden yapılan kıyafetleri tercih ediyorlar. tüm giyecekleri kendileri dikip, süslüyorlar.

özetle, ren geyiği ekmekleri.
devamını gör...

ileride “aaah! ah! ellerimde büyüdü kerata” hissiyle karışacak duygu yoğunluğu.
devamını gör...

başka bir canlının yaşamasına izin vermeyenlerdir. psikolojik ya da fiziksel olarak birinin yaşamını engelleyenlerin tek bir nefes almaya bile hakkı olmamalı bence, nefret etmeliler aldıkları nefesten.
devamını gör...

adı liste olan ama liste namına bir şey barındırmayan başlık.

bana yürüyenleri yazsam ortalık karışmaz. muhtemelen bana yürüyenlerle size yürüyenlerin büyük kısmı aynı kişiler. yoksa kendinize özel mi sanıyorsunuz? eğer öyleyse erkekleri hiç tanımamışsınız demektir.
devamını gör...

bu kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır.(bkz: buraya dikkat) ((b: de ki):) “şüphesiz ben size o’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."

1. ve 2. ayet, diyanet işleri meali.
bazen sadece doğru yere bakmamız gerekir.
saygılar.

edit: üsttekini internetten bulmuştum, buyrun bu da evimdeki mealden.

resimag.com/p1/8af824344cc8.jpeg
devamını gör...

bu ülke kimseye saygısı kalmamış ruh hastası bir topluluk haline geldi. açık,kapalı,müslüman,hristiyan,ateist, çarşaflı,şortlu kimsenin anlamı yok. bizden farklı olana saygımız kalmamış.
devamını gör...

hem en çok kırılan hem en çok sevilen, bankamatik yerine koyulan, evin direği, kahraman, küçükseniz akşamları eve çikolata getiren, büyükseniz arada bir telefon bekleyen, iyiliğin ve huzurun sembolü, güven kelimesini sırtında taşıyan kocaman çok sevilen ve anne ile evli kişidir.
devamını gör...

uzun zaman oldu gözlükleri çıkaralı. ve o zamandan beri at olarak bakıyorum hayata
devamını gör...

allah akıl fikir versin tanrısı , içinde bir tapınak kursa lar , çok iyi olacak; tamam inançlara saygılı olalım , kimse kimsenin inancını kötüleme sin , ama herşeye de tapilmaz , fare nin içtiği sütten içiyor, dünyanın en pis suyunda yıkanıyor ve aynı suyu içiyor eee inanç , bırak kardeşim hiç bir şeye inanma daha iyi.
devamını gör...

“hoşgörü” kavramı ihtiva ettiği anlam itibarıyla “eşitsizliğe” vurgu yapar.
ben senden daha kıymetliyim, seni yok edebilecek kuvvete sahibim fakat buna rağmen zor kullanmıyorum ve sana tahammül ediyorum demektir esasında.
bu anlayışın bir ürünü olarak: “millet-i sadıka” benzetmesi yapılmıştır ermenilere. yani bize itaat eden, sadık kalan, sözümüzden çıkmayan, haddini bilen ulus manasında...
devamını gör...

boş zamanlarında anketörlük yapan veya "ya istatistik yapcam" diye yalan söyleyen kompleksli, özgüveni eksik kişidir.
30 kişi olmasıyla hiç olmaması arasındaki fark nedir henüz anlayabilmiş değilim.
devamını gör...

nâzım hikmet her gün sevgilisi vera'yı ziyaret edermiş ve çikolata, şekerleme götürürmüş. bir gün vera'nın arkadaşı onu uyarmış; "vera çikolata sevmez."

"ne sever?

" salatalık turşusu!"

nâzım bunu öğrendikten sonra her gün elinde bir kavanoz salatalık turşusuyla vera'nın kapısını aşındırmaya devam etmiş.
devamını gör...

ağzımı bozmak istemezdim ama bazı arkadaşlar gerizekalı mı yoksa taklit mi yapıyor?
adam kişisel fikrini beyan etmiş adamlara saldırmamış hakaret etmemiş hala onlarda özgür saygı duy bilmemne yazıyorlar. bu bazı liberal tayfanın aptallığı beni benden alıyor resmen. kızdığınız insanların lacivertisiniz.

edit: kimi sevip sevmeyecegimiz bizim kararımız hiçbir hakla benim düşünce ve kararlarıma müdahale edemezsiniz. ifade ve düşünce özgürlüğünden haberiniz yok mu zeka küpleri?
devamını gör...

hıyar gibi tatvan'daki birliğime dağıtılmak için elazığ ktm'ye giriş yaptığım gün. akşam gece yarısına doğru, sağda solda köşede takılmıştık. sonra sıra olup yatakhaneye. yatakhane dediğim 200 kişilik bir yer, 100 ranza vardır! lan ben ne arıyorum burada alüminyum düşüncelerinin beynimi yediği, gübreden oluşma bir battaniye altında uyu uyuyabilirsen. 4 gün burada geçti sözlük, para versem alamayacağım bir hayat dersiydi.
devamını gör...

bütün sistemlerde olduğu gibi islam dininde de kavramlar birbirlerinden bağımsız olarak ele alınamaz, alınmamalıdır. ideolojilerde ve değer sistemlerinde her kavram ve açıklama yap-boz gibi birbirini tamamlar. "cihat" ne olduğunu anlamak için islam dininin inananlara yüklediği sorumluluklara bakmak gerekir. islami bir terim olarak kullanıldığında tebliğ kavramı "hakikat"ın ilgililere ulaştırılması anlamına gelir. ve müslümanlar bu ulaştırma işi ile görevli bulunurlar, islam dinini insanlara açıkılama göreviyle yükümlüdürler. ilgililer diye bahsedilenler ise insanlardır. tebliğ bir görevdir, ve bu görevin yerine getirilmesine engel olan şartlar varsa o şartların bertaraf edilmesi de tebliğin ilgililere ulaştırılması bakımından, sözü geçen görev içinde düşünülmelidir. böylece kendini tebliğe görevli sayan kimse engelleri söz konusu ederek yükleneceği görevi yerine getirmekten kaçınamaz. bu da müslüman için aktif, dinamik bir hayat yaşamasına sebep verir. tebliğe engel olan şeyler de açıklanmıştır. islam'a karşı muhalif bir tavır belirten herkes ve her şey, bütün toplumsal ve siyasal düzenler, aynı zamanda tebliğe de karşı sayılırlar. yani müslümanın tebliğ görevini hakkıyla yerine getirmesine engel olurlar. öyleyse tebliğ yapan kimsenin en başta bu engelleri ortadan kaldırması, bertaraf etmesi gerekmektedir. teknik deyimiyle buna "cihat" diyoruz. bu aynı zamanda insanın kendisi ile yaptığı savaş olarak da düşünülmelidir. çünkü bırakın herhangi bir dini, bir siyasi ideolojiyi benimsemek bile çok büyük bir efor sarf etmemize sebep oluyor. çünkü insan bazı şeyleri kabul etmek istemiyor, o anki tavrı veya o anki düşünce sistemi bunu reddediyor. dolayısıyla "din" gibi büyük ve geniş bir değer bütününü kabul edip benimsemek insanın içinde çekişmelere sebep olabiliyor.

dinde zorlama yoktur. bu, islam dininde genel bir kuraldır. islam tebliğcisi engelleri bertaraf etmeye çalışırken, dini zorla kabul ettirmek için savaşmamalıdır. o tebliğine engel olan şartları ortadan kaldırmak için savaşmaktadır. buradaki inceliğe dikkat etmek gerek. söz konusu engellerin kaldırılması, tebliğin zorunlu bir safhasıdır. yoksa dini zorla kabul ettirmekle ilgisi yoktur. böylece cihat sadece islam için değil bütün dinler için tebliğ fırsatı sunar. bu da insanların ön yargılarını kırar ve özgür düşünce ortamını hazırlar.
ne yazık ki dinleri inceleyip dine inandım diyen kişileri yargılamak yerine dindarları inceleyip dini yargılıyoruz. bu da birçok karmaşaya ve yanlışlıklara yol açıyor.
devamını gör...

evde bulamadığım her eşyam için annemin kullandığı cümle, ‘belki çöpe gitmiştir’. attım da demiyor eşyanın kendi özgür iradesinden bahsediyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim