tarih
dolaylı ya da direkt olarak gelecekle ilgilenen diğer bütün bilim dallarının aksine, geçmişle ilgilenen tek bilim. bir de kendisine bağlı olarak gelişen bilim dalları var tabi, onları saymıyorum, çünkü onların da yazgısı ister istemez tarih etrafında şekilleniyor.
bir uğraşının bir yandan alabildiğine eğlenceli, diğer yandan da olanca sıkıcı olabileceğini öğretmiştir bana. öğrenirken değil de daha çok öğrendiklerinin üzerine kafa yorarken eğlencelidir mesela.
malumunuz, pek sevilmez tarih. işte bunlar hep yanlış anlatılagelmiş olmasından. yıllarca beceriksiz tarihçiler ya da tarih öğretmenleri saçmasapan ezber istemleriyle insanların kafasını allak bullak ettiler. halbuki bu uğraşı nitelikli kılabilen şey, bilimsel değerlendirmenin aktif şekilde kullanılabilmesidir. demek istediğim şu; örneğin, istanbul'un fethi'nin 29 mayıs 1453 tarihinde gerçekleştiğini bilmek zerre işinize yaramaz. önemli olan fetihle birlikte avrupa'ya kaçan bilim insanlarının ve onların ardıllarının avrupa'da gerçekleştirdiği bilimsel devrimi düşünebilmek, aradaki bağı kurabilmek, anlamdırabilmektir. bunun sonucunda da osmanlı'nın aslında o meşhur fetihle birlikte bir nevi kendi ayağına sıktığını anladığınızda aydınlanırsınız. ama bizim memlekette işler öyle yürümez. kimse işin eğlenceli tarafıyla ilgili beyin fırtınası yapmanızı istemez sizden. 29 mayıs 1453'ü ezberleyeceksiniz, sanki google'da yapacağınız beş saniye bile sürmeyecek bir aramayla öğrenemeyecekmişsiniz gibi.
tarih sıkıcı değil esasında. sıkıcı insanlar uğraşıyor sadece, o kadar. gerçi nihayet son zamanlarda bir iki eğlenceli insan çıkıp popüler olabildi de genel kanı biraz biraz değişiyor sanki. değişsin de.
falan filan. her neyse. son derece kişisel bir sitem olarak kalsın bu da. sürçülisan ettiysek affola.
bir uğraşının bir yandan alabildiğine eğlenceli, diğer yandan da olanca sıkıcı olabileceğini öğretmiştir bana. öğrenirken değil de daha çok öğrendiklerinin üzerine kafa yorarken eğlencelidir mesela.
malumunuz, pek sevilmez tarih. işte bunlar hep yanlış anlatılagelmiş olmasından. yıllarca beceriksiz tarihçiler ya da tarih öğretmenleri saçmasapan ezber istemleriyle insanların kafasını allak bullak ettiler. halbuki bu uğraşı nitelikli kılabilen şey, bilimsel değerlendirmenin aktif şekilde kullanılabilmesidir. demek istediğim şu; örneğin, istanbul'un fethi'nin 29 mayıs 1453 tarihinde gerçekleştiğini bilmek zerre işinize yaramaz. önemli olan fetihle birlikte avrupa'ya kaçan bilim insanlarının ve onların ardıllarının avrupa'da gerçekleştirdiği bilimsel devrimi düşünebilmek, aradaki bağı kurabilmek, anlamdırabilmektir. bunun sonucunda da osmanlı'nın aslında o meşhur fetihle birlikte bir nevi kendi ayağına sıktığını anladığınızda aydınlanırsınız. ama bizim memlekette işler öyle yürümez. kimse işin eğlenceli tarafıyla ilgili beyin fırtınası yapmanızı istemez sizden. 29 mayıs 1453'ü ezberleyeceksiniz, sanki google'da yapacağınız beş saniye bile sürmeyecek bir aramayla öğrenemeyecekmişsiniz gibi.
tarih sıkıcı değil esasında. sıkıcı insanlar uğraşıyor sadece, o kadar. gerçi nihayet son zamanlarda bir iki eğlenceli insan çıkıp popüler olabildi de genel kanı biraz biraz değişiyor sanki. değişsin de.
falan filan. her neyse. son derece kişisel bir sitem olarak kalsın bu da. sürçülisan ettiysek affola.
devamını gör...
boney m
bet sesli playback kralı (bkz: bobby farrel)'ın genellikle göğsü açık ispanyol paça ilginç sahne kıyafetleri ve dansları ile zihinlere kazınan über grup. böyle bir efsaneyi 90larda odtü bahar şenliği konserinde ve bir tenis kortunda 40 dakika da olsa izlemiş olmak? tarif edilemez...
keyifli bir yazı için tık.
keyifli bir yazı için tık.
devamını gör...
utanmadan ramazan bayramı kutlayan ateist
benimkini kutlayanları ben de nezaketen kutluyorum. ne diyeyim insanlara ben müslüman değilim kutlamayın mı diyeyim.
devamını gör...
kula bela gelmez hak yazmadıkça hak bela yazmaz kul azmadıkça
doğmadan önce başlayan çilem, genetik hastalıklarım, kapkaranlık bir çocukluk hayatı.
ben kimsenin hakkını yemedim ki şimdiye kadar.
kimseye zarar vermedim ki, hep mücadele ettim, hep iyiyi bekledim.
hep hayal kırıklığına uğradım, hep yıkıldım,
kimsem kalmadı.
ben kimseye kötülük etmedim ki...
ben kimsenin hakkını yemedim ki şimdiye kadar.
kimseye zarar vermedim ki, hep mücadele ettim, hep iyiyi bekledim.
hep hayal kırıklığına uğradım, hep yıkıldım,
kimsem kalmadı.
ben kimseye kötülük etmedim ki...
devamını gör...
herr mannelig
bir isveç baladı, isveççe öğrenme isteği doğuran şarkılardan. herr mannelig
devamını gör...
muğla türküleri
en güzel muğla türkülerini tolga çandar üstad söyler. aynı zamanda kendisi de muğlalıdır.
(bkz: tolga çandar)
(bkz: tolga çandar)
devamını gör...
sonra döndüm ve dedim ki
duyamadığın keşke sadece şarkılar olsaydı. sen beni paramparça eden çığlıklarımı duymadın.
devamını gör...
herhangi bir rahatsızlığı google'da aratmak
yegane sonuç kansersiniz, yapmayın o yüzden a dostlar.
devamını gör...
çağımızın hastalığı
cehalet.. cahillik..
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'in nick renginin sürekli değişmesi
bence 5000 karma puanını harcayan her yazar istediği rengi seçebilmeli. ben mor rengi istiyorum çok şey mi istiyorum?
(bkz: seninki de dert mi diyen psikolog)
(bkz: seninki de dert mi diyen psikolog)
devamını gör...
hoşlanılan kızın gömlek cebinde uzun tekel 2000 görmek
kızın yılların kamyoncusu olduğunu gösterir. ciğerlerinin akıbeti hakkında ilginç düşüncelerim var.
devamını gör...
annenin ölmesi
2010 yılı. 26 haziran cumartesi. yeni evimizi alalı iki ay olmuş.
öğlen 2 gibi eve geldim.anneme tost yapmasını söyledim. yaptı. çay da demlemiş. onu da içtim. salonda biraz uzandım anne uyursam 7 gibi uyandır beni dedim. bir de banyonun önündeki halıyı değiştirir misin dedim. tamam dedi. en son uyurken üstüme bir pike örttüğünü hatırlıyorum ve beni öptüğünü.
saat 19:15 gibi bir irkilme ile uyandım. gayri ihtiyari evde sadece annem olduğunu düşündüğüm için anne anne diye seslendim. ses yok. odasına doğru yürümeye başladım. o sırada banyo önünden geçerken halıyı değiştirdiğini gördüm.
odasına girdim. ters bir şekilde sanki başı ağrıyormuş gibi yatakta yatıyordu. anne anne dedim ses yok. ters çevirdim gözler kapalı ses yok.
o gün son anne deyişimmiş ona halbuki. uykuda kalp durması ölüm nedeni.
10 seneyi geçti. her gün biraz daha çok özlüyorum. en çokta kara kuzum demesini ve kokusunu.
öğlen 2 gibi eve geldim.anneme tost yapmasını söyledim. yaptı. çay da demlemiş. onu da içtim. salonda biraz uzandım anne uyursam 7 gibi uyandır beni dedim. bir de banyonun önündeki halıyı değiştirir misin dedim. tamam dedi. en son uyurken üstüme bir pike örttüğünü hatırlıyorum ve beni öptüğünü.
saat 19:15 gibi bir irkilme ile uyandım. gayri ihtiyari evde sadece annem olduğunu düşündüğüm için anne anne diye seslendim. ses yok. odasına doğru yürümeye başladım. o sırada banyo önünden geçerken halıyı değiştirdiğini gördüm.
odasına girdim. ters bir şekilde sanki başı ağrıyormuş gibi yatakta yatıyordu. anne anne dedim ses yok. ters çevirdim gözler kapalı ses yok.
o gün son anne deyişimmiş ona halbuki. uykuda kalp durması ölüm nedeni.
10 seneyi geçti. her gün biraz daha çok özlüyorum. en çokta kara kuzum demesini ve kokusunu.
devamını gör...
among us
hiç arakadaşım olmadığı için oynayamadığım oyun
devamını gör...
insanın kendine yaptığı en büyük haksızlık
kendini sevmemek.
devamını gör...
dünyanın en büyük yalanları
sana dönemeyecek kadar meşguldüm.
devamını gör...
14 şubat'ta sevgiliye alınabilecek hediye
kitapçı olduğumdan kitap gönderirdim ona.
arasına bir mektup, pullu.
belki bir kartpostal, karlı bir manzara.
bir de iki içimlik kahve.
bir de içine yuklenilmis ikimizin müziğinin olduğu bir hafıza kartı.
çok romantikmisim..
arasına bir mektup, pullu.
belki bir kartpostal, karlı bir manzara.
bir de iki içimlik kahve.
bir de içine yuklenilmis ikimizin müziğinin olduğu bir hafıza kartı.
çok romantikmisim..
devamını gör...
arapları rahatlatmak için atatürk'ü madalyadan çıkardık
atatürk'e ne yaparlarsa yapsınlar, ölmemiştir, ölmemektedir ve ölemez.
resimlerini kaldırırlar, olmaz.
ismini anmazlar ama stadyum "atatürk" diye inler.
silmek isteseler, bulutlarda yükselir.
birine hayatta iken yenilmek neyse ama birine öldükten sonra yenilmek de çok ıstıraplı olmalı.
resimlerini kaldırırlar, olmaz.
ismini anmazlar ama stadyum "atatürk" diye inler.
silmek isteseler, bulutlarda yükselir.
birine hayatta iken yenilmek neyse ama birine öldükten sonra yenilmek de çok ıstıraplı olmalı.
devamını gör...
arka sokaklar final bölümü
(bkz: çok beklersiniz) mesut'u kurtardılar hakan'ın başı derde girdi. sıradaki başı belaya girecek ekip üyesine bahis açıyorum: benden ali'ye 10 bin papel oynar. tarafını seç beklemeye başla.
devamını gör...
pandemide akıl ve ruh sağlığını koruma yolları
pandemi döneminde türkiye’nin ruh sağlığı %61 bozulmuş. o kadar çok etken var ki ruh sağlığını kaybetmek için pandemi bunlardan sadece bir tanesi.
hobiler falan akıl sağlığını korumamıza yardımcı olur diyecek oluyorum ama bu da aslında ekonomik durumla da alakalı. insanlar eve ekmek götüremeyecek hale geldi. hobilere ayıracak para da yok. ne yapmak gerek bilemiyorum. herkese akıl ve beden sağlığı dilerim.
hobiler falan akıl sağlığını korumamıza yardımcı olur diyecek oluyorum ama bu da aslında ekonomik durumla da alakalı. insanlar eve ekmek götüremeyecek hale geldi. hobilere ayıracak para da yok. ne yapmak gerek bilemiyorum. herkese akıl ve beden sağlığı dilerim.
devamını gör...
şarkılarda sorulan en zor soru
mevsimlerden ilkbaharken
gönüllere aşk dolarken
sevenler hep eş ararken
neden benden kaçıverdin?
hani beni seviyordun
yalnız benle gülüyordun
yokluğumda özlüyordun
neden benden bıkıverdin?
leylaklarla acıyordun
mutluluklar saçıyordun
seni sevdim biliyordun
neden bana küsüverdin?
ismini hep anar oldum
hiç dinmeyen acı duydum
gidişinle harap oldum
neden benden kaçıverdin?
seni sordum yıldızlara
seni sordum yalnızlara
seni sordum kuşlara
uçan kuşlara.
bir zeki müren şarkısı.
devamını gör...