tefrika roman
gazeteler aracılığıyla yapılan roman yayıncılığı türü. daha önce basılmış veya ilk defa okurun karşısına çıkacak olan romanların bir bölümü her gün gazete sayfasında yayımlanırdı. gazeteyi alan, haberi okumasa bile, her gün o romanı takip ederdi. bu gelenek, türk edebiyatı için önemli eserlerin ve yazarların kazanılmasına yol açmıştır. sonra bu geleneğe devam edilmemiş ve sonlandırılmıştı.
devamını gör...
uyanışlar
başrollerinde robert de niro ve robin williams ve onların muhteşem oyunculukları olan, bu zamana kadar nasıl izlemedim diye üzüldüğüm, dr. oliver sacks'ın uyanışlar isimli romanından uyarlanmış müthiş film.
hayatlarının çoğunu uyku hastalığı encephalitis lethargica sebebiyle komada gibi geçiren hastaların, dr. sayer * tarafından uygulanan bir tedavi ile beyindeki dopamin seviyesini arttırıcı işleve sahip el-dopa adlı ilaç sayesinde uyanışlarını anlatır. önceleri her şey yolundadır ama belki de kaybettikleri yılların telafisi olmamasının ağırlığı ile hastalar bir süre sonra eski hallerine geri dönerler. filmin sonunda verilen bilgiye göre dr. sayer ve ekibi devamında da tedavilere ve araştırmalara devam etmişler ama hiç birisi ilk seferdeki kadar etkili olmamış maalesef.
dr.sayer ve eleanor arasında geçen kısacık ama beni çok etkileyen bölümü de iletmek isterim.
s: ona iyi bir olduğumu söylemişsin. tekrar geri almak için hayat vermenin nesi iyi?
e: hayat hepimize verilir ve geri alınır.
s. bu bana neden teselli olmuyor?
e. çünkü sen iyi birisin...çünkü o senin dostun.
çıkarılacak çok ders olan, mutlaka izlenmesi gereken bir filmdir.
hayatlarının çoğunu uyku hastalığı encephalitis lethargica sebebiyle komada gibi geçiren hastaların, dr. sayer * tarafından uygulanan bir tedavi ile beyindeki dopamin seviyesini arttırıcı işleve sahip el-dopa adlı ilaç sayesinde uyanışlarını anlatır. önceleri her şey yolundadır ama belki de kaybettikleri yılların telafisi olmamasının ağırlığı ile hastalar bir süre sonra eski hallerine geri dönerler. filmin sonunda verilen bilgiye göre dr. sayer ve ekibi devamında da tedavilere ve araştırmalara devam etmişler ama hiç birisi ilk seferdeki kadar etkili olmamış maalesef.
dr.sayer ve eleanor arasında geçen kısacık ama beni çok etkileyen bölümü de iletmek isterim.
s: ona iyi bir olduğumu söylemişsin. tekrar geri almak için hayat vermenin nesi iyi?
e: hayat hepimize verilir ve geri alınır.
s. bu bana neden teselli olmuyor?
e. çünkü sen iyi birisin...çünkü o senin dostun.
çıkarılacak çok ders olan, mutlaka izlenmesi gereken bir filmdir.
devamını gör...
küfürbaz olan insanların kafasının çalışmaması
tam aksini düşünüyorum. o yaratıcı küfürlerin çıktığı beyinler kesinlikle daha fazla çalışıyor olmalı.
devamını gör...
niğde
patatesi, elma ağaçları, hurdacıları ile ünlüdür. buna ilave olarak da gazozu isim yapmıştır.
devamını gör...
yüzmek
kişinin doğduğunda yapabildiği fakat sonrasında unutup, ancak tekrardan öğrenirse yapabileceği eylemdir.
devamını gör...
ramatçılık
kuyumculuk sektöründe altın işlenirken havaya, suya ya da toza karışan parçacıkların geri dönüşümünü sağlamak işlemine ramat, bu işi meslek haline getirerek yapanlara da ramatçı adı verilir.
devamını gör...
yazarların bitmesini istemediği yaş
15
devamını gör...
vecibe
arapça kökenli bir kelime olup; ödev, boyun borcu anlamına gelmektedir.
devamını gör...
the blind girl
ingiliz ressam john everett millais'nin 1856 tarihli tablosu.

iki kız, muhtemelen iki kız kardeş, dinlenmek için bir kasabanın yakınlarında oturmuşlar. yağmur sonrası çifte gökkuşağı çıkmış, küçüğü çok etkilenmiş manzarayı izliyor. büyüğünün ise gözleri kapalı.
resme yaklaşıp detaylarına bakalım çünkü detaylar bize eseri daha iyi açıklıyor.

büyük kızın boynunda ''köre merhamet edin'' (pity the blind) yazısı asılı. kızın kucağında bir akordiyon duruyor ve ikisinin de kıyafetleri eski püskü. demek ki bu iki kız akordiyon çalarak geçinmeye çalışıyor.

kıyafetlerinin eski olduğunu burada daha net görebiliyoruz. bunun yanında, kör olan büyük kızın çimenleri nasıl sıkıca tuttuğuna dikkat edelim. sol eliyle de küçük kızın elini tutmuş.
arkasında muhteşem bir manzaranın olduğunu biliyor olsa gerek, küçük kız muhteşem manzararaya bakarken o manzaraya arkasını dönmüş. güneş ışığı yüzüne vuruyor, çimenlere dokunarak, belki etrafındaki hayvanların sesini dinleyerek ya da yağmur sonrası toprağın kokusunu alarak etrafı hissediyor.
kör kızın diğer duyularına yoğunlaştığını anlayabiliyoruz aslında. ressam bize kızın gözleri kapalı olduğu halde onun kör olduğunu anlatacak bir çok ipucu bırakmış.
eser ne kadar muhteşem gökkuşaklarıyla canlı renklere sahip olsa da hüzünlü bir hava veriyor. bu kızların burada ne kadar uzun süre otururlarsa otursunlar, kalkıp yola devam etmeleri gerektiğini ve hayat şartlarının ne kadar zor olduğunu az çok tahmin edebiliyoruz çünkü. bu tezatı yansıtması açısından çok başarılı bana göre.
millais'nin resmin sağ altındaki imzasına, özellikle m harfine hayran kaldım ayrıca. böyle detaylara bayılıyorum. onu da ekleyeyim buraya. çünkü neden olmasın.

iki kız, muhtemelen iki kız kardeş, dinlenmek için bir kasabanın yakınlarında oturmuşlar. yağmur sonrası çifte gökkuşağı çıkmış, küçüğü çok etkilenmiş manzarayı izliyor. büyüğünün ise gözleri kapalı.
resme yaklaşıp detaylarına bakalım çünkü detaylar bize eseri daha iyi açıklıyor.

büyük kızın boynunda ''köre merhamet edin'' (pity the blind) yazısı asılı. kızın kucağında bir akordiyon duruyor ve ikisinin de kıyafetleri eski püskü. demek ki bu iki kız akordiyon çalarak geçinmeye çalışıyor.

kıyafetlerinin eski olduğunu burada daha net görebiliyoruz. bunun yanında, kör olan büyük kızın çimenleri nasıl sıkıca tuttuğuna dikkat edelim. sol eliyle de küçük kızın elini tutmuş.
arkasında muhteşem bir manzaranın olduğunu biliyor olsa gerek, küçük kız muhteşem manzararaya bakarken o manzaraya arkasını dönmüş. güneş ışığı yüzüne vuruyor, çimenlere dokunarak, belki etrafındaki hayvanların sesini dinleyerek ya da yağmur sonrası toprağın kokusunu alarak etrafı hissediyor.
kör kızın diğer duyularına yoğunlaştığını anlayabiliyoruz aslında. ressam bize kızın gözleri kapalı olduğu halde onun kör olduğunu anlatacak bir çok ipucu bırakmış.
eser ne kadar muhteşem gökkuşaklarıyla canlı renklere sahip olsa da hüzünlü bir hava veriyor. bu kızların burada ne kadar uzun süre otururlarsa otursunlar, kalkıp yola devam etmeleri gerektiğini ve hayat şartlarının ne kadar zor olduğunu az çok tahmin edebiliyoruz çünkü. bu tezatı yansıtması açısından çok başarılı bana göre.
millais'nin resmin sağ altındaki imzasına, özellikle m harfine hayran kaldım ayrıca. böyle detaylara bayılıyorum. onu da ekleyeyim buraya. çünkü neden olmasın.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük, bu sabah ağır misafirlerim var.
kafasına abajur takan kediler derneği'nin marmara bölge sorumlusu ve özel dolma kalemi ziyaretime geldi. *
sordum,"oruç musunuz?" diye.
-"sorduğunda soru mu? seferiyiz biz oruç tutmuyoruz." dediler.
heyet yetkilileri
*
kafasına abajur takan kediler derneği'nin marmara bölge sorumlusu ve özel dolma kalemi ziyaretime geldi. *
sordum,"oruç musunuz?" diye.
-"sorduğunda soru mu? seferiyiz biz oruç tutmuyoruz." dediler.
heyet yetkilileri
*
devamını gör...
the theory of şu bardak
devamını gör...
zerdüştlük
kutsal kitabı (bkz: avesta)‘dır. dörtlük mısralar şeklinde yazılmıştır. istanbul’un küçük bir semtinde yaşayan kadar inananı kalmıştır. 150.000-200.000 kadar. moderatörümüzün de vurguladığı gibi ölülerini yakarak ya da gömerek degil, üstü açık yüksek kulelerin üzerinde bir başına bırakarak sonsuzluğa uğurluyorlar. akbaba, leş yiyen hayvanlar ve doğal yollardan çürüyerek beden ortadan yok oluyor.
devamını gör...
lionel messi
gelmiş geçmiş en iyi futbolculardan biridir. bir teknik harikasıdır.
ha ben ronaldocuyum ama messi'nin de hakkını yedirmem.
ha ben ronaldocuyum ama messi'nin de hakkını yedirmem.
devamını gör...
1 mayıs işçi ve emekçi bayramı
türkiye'de,işçinin tatil olarak gördüğü,anlam ve önemini bilmediği gün.
bizde patron devletten, işçi patrondan, devlet bütün herkesten çaldığı için , bu günün de ne anlamı ne önemi var, sıradan bir tatil günü.
bizde patron devletten, işçi patrondan, devlet bütün herkesten çaldığı için , bu günün de ne anlamı ne önemi var, sıradan bir tatil günü.
devamını gör...
sevgilinin dizinde uyumak
başımı dizine koyup yattığımda baya güzel huzur verici bir eylemdi ama uyuyabilecek kadar vaktim olmadı hiç malum zar zor uyuyabilen bi insanım zaten kafamı koyar koymaz uyuyabilenlerden olsaydım asla kaldırmazdım başımı dizinden
devamını gör...
kızlık zarı
asıl namussuzluk bu zarı diktirip bir insanı kandırmaktır. adam bakire istiyorsa kendinizi diktirip yamalanmaktan utanmiyor musunuz? bakire istemeyen birini bulunuz kendinize. evlilik gorusmesinnde de belirtin bakire olmadığınızı. bazıları sormaya utanıyor. kıvrandırmayin insanları.
devamını gör...
kuzey ege'de görülen deniz salyaları
kalbim acıyor. dayanamıyorum artık yeter. bu oluşumdan sorumlu birisi karşıma geçmesin. karadelik üzerine yemin ederim boğarım. mahvettiniz güzelim memleketi. it herifler diyeceğim köpeklerin ne zararı var? diye düşünüyorum. buldum siz kötüsünüz basbayağı kötü insanlar.
devamını gör...
normal sözlük moderasyonu
orantısız troll ya da kaostan nemalanan art niyetli yazarların, lanetlediği, empati kurmadan, muhakeme yapmadan, desteksiz salladıkları oluşum.
sayın bekir pakdemirli'nin "küçükbaş hayvan varlığına bakıyorum, tüm sığır varlığında avrupa birliğinde birinci sıradayız. " beyanı gibi
evet bence de birinci sıradayız. birisi "meeee meee" diyor.koro halinde "meeeeeeee"liyoruz. bir araştıralım, işin aslını öğrenelim.
muhteşem yüzyıl izleyip kanuni'n çıktığı yere zorlayan müptezeller gibi olmayalım.
sözlüğün yazılı ve yazısız kuralları vardır.
twitter ya da facebook'ta yazar gibi entry yazılmaz.
yetkililer verilmiş salayiheti sırf birine gıcıklık olsun diye kullanamazlar. yürek ister o yürek.o işler öyle olmuyor abicim.
rusya var işin içinde hey!
silinen entry'ler hakkında subjektif bakmak yerine nesnel bakarsak konuya şahsi algılamazsak inanıyorum başarabiliriz.
başıma gelmiş bir olayı anlatayım;
başlık :kadınların sürekli sınıflandırılması
entry'm :kim o terbiyesiz ?
şimdi ne kadar g*te g*t diyemezsek de,
moderatörler bu entry'yi silmelerinde haklılar.
ortada bir yanlış anlaşılma ya da hata olduğuna eminseniz anlayışlılardır ne kadar portakal suyu kafa yapsada soru(n)larınızı dile getirip çözebilirsiniz. yeter ki kapılarını çaldığınız vakit elinizde portakal olsun.
moderatörler bir nevi memur hocam kim ister entry silip, düzeltmek, mesaj atıp iletişim kurmak, tek tek anlatmak...
formata uyan yazar ve yazı olursa aklı başında olan her moderetör, "oh bugün de az çalıştık " diye sevinir. saygılar.
sayın bekir pakdemirli'nin "küçükbaş hayvan varlığına bakıyorum, tüm sığır varlığında avrupa birliğinde birinci sıradayız. " beyanı gibi
evet bence de birinci sıradayız. birisi "meeee meee" diyor.koro halinde "meeeeeeee"liyoruz. bir araştıralım, işin aslını öğrenelim.
muhteşem yüzyıl izleyip kanuni'n çıktığı yere zorlayan müptezeller gibi olmayalım.
sözlüğün yazılı ve yazısız kuralları vardır.
twitter ya da facebook'ta yazar gibi entry yazılmaz.
yetkililer verilmiş salayiheti sırf birine gıcıklık olsun diye kullanamazlar. yürek ister o yürek.o işler öyle olmuyor abicim.
rusya var işin içinde hey!
silinen entry'ler hakkında subjektif bakmak yerine nesnel bakarsak konuya şahsi algılamazsak inanıyorum başarabiliriz.
başıma gelmiş bir olayı anlatayım;
başlık :kadınların sürekli sınıflandırılması
entry'm :kim o terbiyesiz ?
şimdi ne kadar g*te g*t diyemezsek de,
moderatörler bu entry'yi silmelerinde haklılar.
ortada bir yanlış anlaşılma ya da hata olduğuna eminseniz anlayışlılardır ne kadar portakal suyu kafa yapsada soru(n)larınızı dile getirip çözebilirsiniz. yeter ki kapılarını çaldığınız vakit elinizde portakal olsun.
moderatörler bir nevi memur hocam kim ister entry silip, düzeltmek, mesaj atıp iletişim kurmak, tek tek anlatmak...
formata uyan yazar ve yazı olursa aklı başında olan her moderetör, "oh bugün de az çalıştık " diye sevinir. saygılar.
devamını gör...
çeviri
edebiyatta yeri çok ayrıdır. yabancı yazarların eserlerini kendi dilinizde hakkıyla okuyabilmek, yazarın vermek istediklerini yakalayabilmek için iyi bir çeviriden dolayısıyla iyi bir çevirmenden okumak çok çok önemlidir. ayrıca yazıldığı dilden yapılan çeviriler her zaman daha makbuldür. kısacası o kitabı dilinizde vezir de rezil de edebilecek kişi çevirmendir.
devamını gör...
