uzak mesafe ilişkisi
2015 yılında üniversitede tanışıp toplam 3 ay boyunca yanında kalabildiğim ardından 5 yıl uzaktan sevdiğim hanımla son 5 aydır nişanlıyız. eylülde nikahımız var. mesafeler buluşmaya engeldir sevmeye değil.
devamını gör...
bir üstteki yazar hakkında düşünülenler
insan tanımaya üşenen biri.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının kullandığı hitap şekilleri
ağa, dostum, tatlım, çok tatlım.
devamını gör...
güne bir söz bırak
"sesinden öpüyorum, yüreğime serçeler bırakan sesinden"
cemal süreya
cemal süreya
devamını gör...
saadet partisi kadın kolu başkanlığına erkek atanması
saadet partisi genel başkanı sivas katliamında yargılananların avukatlığını yapmış biri. akp ye/erdoğan a her an yanlayabilecek bir parti saadet. akp nin iktidarda olmayanı ve emin olun akplilerden daha radikal cumhuriyet düşmanı seçmeni var. bu yüzden hiç şaşırmadığım bir haber. en azından kadın kolları var, o da olumlu.
devamını gör...
kediyi köpeği eve hapsedip hayvanseverlikten dem vurmak
benim efendim o dem vurucu. çünkü benim kedim sokakta yapamaz.
neden? çünkü o bir pers prensi.

gözünü hırs bürümüş şekilci insan ırkı onu yapay olarak çiftleştirmiş, istedikleri görünüme kavuşana dek.
ondan sonra genetik bazı özellikler meydana gelmiş;
burunları küçük olduğundan rahat nefes alamama,
yine aynı sebepten göz sıvısının burun yoluyla değil de direkt göz aracılığıyla dışarı atılması* ve göz çevresinde lekeler oluşması, (düzenli silinmesi gerekiyor o göz çevresinin),
küçük bir çene( yavrum, parçalarlar vallahi bizim pamuk prensi sokakta),
topaklanan tüyler( düzenli taranma ihtiyacı).
evet, barbara palvin olmanın bedeli bu saydıklarım.
buradan
tabi ben bunları ne zaman öğreniyorum?
kedimi sahiplendikten sonra*.
meğer bu arkadaşlar doğal yollardan meydana gelmiyormuş.
meğer allah'ın yarattığı* iran kedisi bu değilmiş.
öyle de olması gerekir, doğada mücadele edemeyecek bakıma muhtaç bir kediyi neden yaratsın değil mi?
eski bir çizim. hiç günümüz iran kedilerine benzemiyor.
buradan
bu da westminster'da düzenlenmiş bir yarışmadan(1899). gördüğünüz gibi barbara palvin'le alakası bile yok.
buradan
ve bu da 1902 yılından. böyle kedi mi olur? kedi diye aslan yarıştırmışlar. korkarım ben bu kediyi beslemeye vallahi. gece suratımı parçalar falan...
buradan
görüleceği üzere işler çok değişmiş. ah şu ingilizler!
sonuç olarak geldiğim noktada kedi şöyle beslenir, böyle beslenmez, cins kedi beslemeyin sokak kedisi besleyin, satın almayın sahiplenin falan diyemeyeceğim. artık orası size kalmış.
daha fazlası için buradan ve buradan.
tanım editi: adı üstünde evcil olan hayvanı evde beslemek mümkün olduğundan mantıklı bir dem vurmaktır.
neden? çünkü o bir pers prensi.

gözünü hırs bürümüş şekilci insan ırkı onu yapay olarak çiftleştirmiş, istedikleri görünüme kavuşana dek.
ondan sonra genetik bazı özellikler meydana gelmiş;
burunları küçük olduğundan rahat nefes alamama,
yine aynı sebepten göz sıvısının burun yoluyla değil de direkt göz aracılığıyla dışarı atılması* ve göz çevresinde lekeler oluşması, (düzenli silinmesi gerekiyor o göz çevresinin),
küçük bir çene( yavrum, parçalarlar vallahi bizim pamuk prensi sokakta),
topaklanan tüyler( düzenli taranma ihtiyacı).
evet, barbara palvin olmanın bedeli bu saydıklarım.
buradan
tabi ben bunları ne zaman öğreniyorum?
kedimi sahiplendikten sonra*.
meğer bu arkadaşlar doğal yollardan meydana gelmiyormuş.
meğer allah'ın yarattığı* iran kedisi bu değilmiş.
öyle de olması gerekir, doğada mücadele edemeyecek bakıma muhtaç bir kediyi neden yaratsın değil mi?
eski bir çizim. hiç günümüz iran kedilerine benzemiyor.
buradan
bu da westminster'da düzenlenmiş bir yarışmadan(1899). gördüğünüz gibi barbara palvin'le alakası bile yok.
buradan
ve bu da 1902 yılından. böyle kedi mi olur? kedi diye aslan yarıştırmışlar. korkarım ben bu kediyi beslemeye vallahi. gece suratımı parçalar falan...
buradan
görüleceği üzere işler çok değişmiş. ah şu ingilizler!
sonuç olarak geldiğim noktada kedi şöyle beslenir, böyle beslenmez, cins kedi beslemeyin sokak kedisi besleyin, satın almayın sahiplenin falan diyemeyeceğim. artık orası size kalmış.
daha fazlası için buradan ve buradan.
tanım editi: adı üstünde evcil olan hayvanı evde beslemek mümkün olduğundan mantıklı bir dem vurmaktır.
devamını gör...
ben robot
ünlü bilimkurgu yazarı ısaac asimov’un bilimkurguya en büyük katkısı üç robot kanunu’dur. üç robot kanunu’na göre;
1. robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz.
2. robotlar, birinci kanun’la çakışmadığı sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır.
3. robotlar, birinci ya da ikinci kanun’la çakışmadığı sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.
ben, robot’ta, ısaac asimov en ünlü 9 robot öyküsünü toplamıştır. bu öyküler, gelecek nesillerin robot öyküleri için bir yol gösterici olmuş, bilimkurguda robotun ciddiye alınmasını sağlamıştır. asimov, bu öykülerle konuşma yetisi olmayan robotlardan insanlığın iyiliğini gözeten makinelere kadar, robot tarihinin izini sürüyor.
1. robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz.
2. robotlar, birinci kanun’la çakışmadığı sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır.
3. robotlar, birinci ya da ikinci kanun’la çakışmadığı sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.
ben, robot’ta, ısaac asimov en ünlü 9 robot öyküsünü toplamıştır. bu öyküler, gelecek nesillerin robot öyküleri için bir yol gösterici olmuş, bilimkurguda robotun ciddiye alınmasını sağlamıştır. asimov, bu öykülerle konuşma yetisi olmayan robotlardan insanlığın iyiliğini gözeten makinelere kadar, robot tarihinin izini sürüyor.
devamını gör...
bu yazara yakın zamanda çok fazla beğeni yaptığınız için oyunuz kaydedilmedi
okunmadan ve gelişigüzel verilen seri oyları benimsemem. fakat beni bilen yazarlar bilirler, yavaş yavaş ve sırayla oy veren ( seri oy ile karıştırılmasın) ve aynı şekilde oy alan bir yazar olarak iyi olmayan tarafları da var.
mesela benim yazdıklarımı başka bir yazar gelip oylayacak. sayfamı inceleyecek, belki de sayfadan ayrılamayacak, yazılanlar takdirini kazanacak ve beğeni butonlarını yeşillendirecek. şimdi üç oydan sonra bundan sonra oy veremiyorum deyip sayfadan ayrılacak. beş dakika kadar bekleyip tekrar oylayacak ama yine üçer üçer oylayacak, belki de bu sebeple yazar, sayfaya dönüş yapmayacak.
oy veren yazar arkadaşlar var sağ olsun, daim olsunlar. aralarında belli saatlerde sözlüğe girip oylayanlar oluyordu. şimdi bu değişiklikten sonra sayfadan çıkıp geri dönmeyecekler belki ve yeni yeni tanımlar okunmadan araya kaynayacak.
bu seri olmayan, okuyarak ve yavaş puanlama sayesinde karşıdaki yazar hakkında iyi kötü bir fikir sahibi oluyorduk, karşıdaki yazar ancak böyle tanınabilir.
not : tanıma başlamadan önce sayın köylü yazardan ironiler rumuzlu yazarımızı ne güzel de okuyup oylayacaktım ki karşıma başlıktaki yazı çıktı. allah var, yazarın tanımları bir ışık ve huzur saçıyor. klavye takımları zeval görmesin.
mesela benim yazdıklarımı başka bir yazar gelip oylayacak. sayfamı inceleyecek, belki de sayfadan ayrılamayacak, yazılanlar takdirini kazanacak ve beğeni butonlarını yeşillendirecek. şimdi üç oydan sonra bundan sonra oy veremiyorum deyip sayfadan ayrılacak. beş dakika kadar bekleyip tekrar oylayacak ama yine üçer üçer oylayacak, belki de bu sebeple yazar, sayfaya dönüş yapmayacak.
oy veren yazar arkadaşlar var sağ olsun, daim olsunlar. aralarında belli saatlerde sözlüğe girip oylayanlar oluyordu. şimdi bu değişiklikten sonra sayfadan çıkıp geri dönmeyecekler belki ve yeni yeni tanımlar okunmadan araya kaynayacak.
bu seri olmayan, okuyarak ve yavaş puanlama sayesinde karşıdaki yazar hakkında iyi kötü bir fikir sahibi oluyorduk, karşıdaki yazar ancak böyle tanınabilir.
not : tanıma başlamadan önce sayın köylü yazardan ironiler rumuzlu yazarımızı ne güzel de okuyup oylayacaktım ki karşıma başlıktaki yazı çıktı. allah var, yazarın tanımları bir ışık ve huzur saçıyor. klavye takımları zeval görmesin.
devamını gör...
35
cahit sıtkı tarancı’nın ‘dante gibi ortasındayız ömrün’ diyerek yolun yarısı olarak ifade ettiği yaşanmış yılların sayısı.
‘...
delikanlı çağımızdaki cevher,
...
gözünün yaşına bakmadan gider.’
‘...
delikanlı çağımızdaki cevher,
...
gözünün yaşına bakmadan gider.’
devamını gör...
emre şah
onedio takip eden yazarlar varsa bilirler. bu arkadaş onedio'nun en sapık en trol en gereksiz üyesidir. nerde cinsiyetçi yaklaşımı öne çıkaran bir haber yapılıyorsa bilinki müsebbibi emre şah isimli trol arkadaştır.
son zamanlar da burada da takılmaya başlayınca belki aramızda bile olabileceğini düşünmeye başlamadım değil hani. haberlerinden bazıları'nın başlıklarını bırakayım kararı siz verin.
bu akım kalp krizi geçirtir;tiktok kadınlarından popo görmeye dayanamayacağınız mü-kem-mel akım!
tiktok kadınlarından yine çok konuşulacak ir akım; popo ile nesne yakalama akımı
ukraynalı kadınlar, türk erkekleri hakkında ne düşünüyor?
tiktok kadınları ışıkları kapatıp en seksi ve ateşli pozlarını verdiler.
gerdeğe girmeden öne arkadaşlarından dayak yememek için duayı ışık hızında bitirir bitirmez eve koşan damat!
uzun boylu kadınlar koşun; tiktok kadınlarından, yılbaşı yaklaşırken victoria's secret akımı!
bunlar aklımda kalanlar. bu tek hücreli yaratık bu başlıkları haber niyetine hergün paylaşıyor. onedio'da buna bir dur demiyor. troller galiba her yerde ve her zaman var olmaya devam edecekler.
son zamanlar da burada da takılmaya başlayınca belki aramızda bile olabileceğini düşünmeye başlamadım değil hani. haberlerinden bazıları'nın başlıklarını bırakayım kararı siz verin.
bu akım kalp krizi geçirtir;tiktok kadınlarından popo görmeye dayanamayacağınız mü-kem-mel akım!
tiktok kadınlarından yine çok konuşulacak ir akım; popo ile nesne yakalama akımı
ukraynalı kadınlar, türk erkekleri hakkında ne düşünüyor?
tiktok kadınları ışıkları kapatıp en seksi ve ateşli pozlarını verdiler.
gerdeğe girmeden öne arkadaşlarından dayak yememek için duayı ışık hızında bitirir bitirmez eve koşan damat!
uzun boylu kadınlar koşun; tiktok kadınlarından, yılbaşı yaklaşırken victoria's secret akımı!
bunlar aklımda kalanlar. bu tek hücreli yaratık bu başlıkları haber niyetine hergün paylaşıyor. onedio'da buna bir dur demiyor. troller galiba her yerde ve her zaman var olmaya devam edecekler.
devamını gör...
2k takipçim olmasına karşın kapattığım sosyal medya şeysi.nedenine gelirsek ; çok fazla şiddet içeriyor. hem sözlü hem de görsel.sözlü şiddetle millet birbirine küfürler edip , aşağılıyor, hakaret ediyor.kendi gibi olmayanı ötekileştirip ,anormal ilan ediyor. hani kimsiniz ki ?? nesiniz siz ??? bana yapılmamasına rağmen çok fazla görmekten, karşılaşmaktan midem bulanmıştı. görsel olarak da;her dakika şiddet gören,ölen kadınların fotoları ,sakat bırakılan hayvanların videolarını görmekten insanlığımdan utanır hale gelmiştim.sonunda kapattım rahatladım. tv'de izlemiyorum yıllardır. bir şeyler ne zaman daha iyiye giderse o zaman belki böyle platformlara daha çok dahil olurum.o da biraz zor gibi.
devamını gör...
davetiye
genelde düğün nişan sünnet törenlerine davet etmek için kullanılan kart türü.
başkasına vereceğimiz ve belki de çöpe atılacak bir kağıt parçası gibi düşünsek de benim gibi koleksiyonunu yapan, kendi davetiyesini seçmekte çok zorlanan, tasarım ve eşyanın tabiatı ile ilgilenenlerde önem arzeder. her davetiyeyi biriktirmem. ya sevdiğim birisine ait olacak ya da orjinal olacak. biriktirdiğim davetiyeleri arada sırada incelerim. aradan kaç yıl geçtiğini hesaplarım. bana davetiyesini getirdiğinde kendi anne babasının davetiyesini görüp sevinen insanları hatırlıyorum. davetiye biraz o çiftin ve ailenin yapısı hakkında bilgi veriyor bence. aynı zamanda o dönemin toplum yapisina da ipuçları veriyor. kemeralti'nda davetiye matbaalarinin olduğu bir iki pasaj ve nikah sekerlerinin satildigi bir sokak vardir. ne zaman alışverişe çıksam bu dükkanlarda biraz zaman geçirip inceler ve degisimi gozlemlerim.
80'li yıllarda ve 90 'li yılların ilk yarisinda davetiyeler genelde küçük, üstünde gelin damat resmi olan ya da çiçek buketli sade ve beyaz zarf içinde verilirken 90 lı yıllarin ikinci yarısından itibaren ebatları büyümeye, içinde davetiye sahibinin ideolojik ya da dini inancı ile ilgili sözlerin olduğu, farklı yazı fontlarinin kullanıldığı türlere dönüştü. aynı ailenin iki çocuğunun birinde said-i nursi'ye ait bir söz diğerinde nazım hikmetten bir şiir vardı mesela. 2000'li yılların sonuna doğru ise davetiyelerde renk paletleri oluşmaya basladi. bordolar, kırmızılar, maviler hatta siyahlar bile kullanılmaya baslandi. yine aynı dönemde önceki dönemlere göre daha belirgin altın ve gümüş renkli bantlar ve yazılar, mühürlü veya aşırı klasik süslemeleri olan zarflar kullanılmaya baslandi. son 10 yılda ise davetiyede jüt ipi, buğday başağı, dantel gibi objeler, zarf üzerine mühürler, kurdaleler, ferman şeklinde hazirlanip yuvarlanmis, kullanımı sadece o yıla ait moda renkler (örneğin çivit mavi, lavanta ya da kuskonmaz yeşili vb),
çiçekli arajmanlar (ki bunlar gelin çiçeği ya da düğün salonu süslemesi ile uyumlu (b: konsept) tabir edilen davetiyelerde daha ön plana çıkıyor.
eskiden iki direğin arasına çekilen bir elektrik kablosuna bağlanan beş on ampül ışığı altında kuru pasta limonata, çerez ile geçen, kiralık gelinlik ya da yüzyıllarca giyilecek bir damatlık takım elbise ile geciştirilen düğünler bugün mevsime göre mekanın değiştiği, after ile before ile bitmek bilmeyen partilere evrilen bir insta hikayesine dönüştü. düğün pastasından gelin başına, fotoğrafından drone çekimlerine kadar tam bir prodüktörlü yapım haline getirilen düğünler için davetiye yine de yeterince keşfedilmiş değil. buzdolabı süsünden sabununa varan geniş ürün seçenekli nikah sekerleri ile kiyaslanirsa...
günümüz için en güzel davetiye bir kuruma bağışta bulunularak davetli adına sertifika gönderip, davetiye metnini alt kısma eklemek suretiyle sosyal sorumluluk projesine sevdiklerinizi de eklemek olabilir.
koleksiyonumun en sevdiğim örneklerini birakayim. ilk fotograftakiler 80 li yıllara ait. ben en çok orta sıra soldan ikinciyi sevmiştim. zaten koleksiyona da daha küçük bir kızken o davetiye ile başlamıştım. şimdi ki gibi kırtasiyeler de envai çeşit kağıt karton renkli ürün bulamadigim için davetiyeler benim için renkli bir dünyaya açılan kapıydı adeta.
ikinci resim ise son donem örneklerden.
başkasına vereceğimiz ve belki de çöpe atılacak bir kağıt parçası gibi düşünsek de benim gibi koleksiyonunu yapan, kendi davetiyesini seçmekte çok zorlanan, tasarım ve eşyanın tabiatı ile ilgilenenlerde önem arzeder. her davetiyeyi biriktirmem. ya sevdiğim birisine ait olacak ya da orjinal olacak. biriktirdiğim davetiyeleri arada sırada incelerim. aradan kaç yıl geçtiğini hesaplarım. bana davetiyesini getirdiğinde kendi anne babasının davetiyesini görüp sevinen insanları hatırlıyorum. davetiye biraz o çiftin ve ailenin yapısı hakkında bilgi veriyor bence. aynı zamanda o dönemin toplum yapisina da ipuçları veriyor. kemeralti'nda davetiye matbaalarinin olduğu bir iki pasaj ve nikah sekerlerinin satildigi bir sokak vardir. ne zaman alışverişe çıksam bu dükkanlarda biraz zaman geçirip inceler ve degisimi gozlemlerim.
80'li yıllarda ve 90 'li yılların ilk yarisinda davetiyeler genelde küçük, üstünde gelin damat resmi olan ya da çiçek buketli sade ve beyaz zarf içinde verilirken 90 lı yıllarin ikinci yarısından itibaren ebatları büyümeye, içinde davetiye sahibinin ideolojik ya da dini inancı ile ilgili sözlerin olduğu, farklı yazı fontlarinin kullanıldığı türlere dönüştü. aynı ailenin iki çocuğunun birinde said-i nursi'ye ait bir söz diğerinde nazım hikmetten bir şiir vardı mesela. 2000'li yılların sonuna doğru ise davetiyelerde renk paletleri oluşmaya basladi. bordolar, kırmızılar, maviler hatta siyahlar bile kullanılmaya baslandi. yine aynı dönemde önceki dönemlere göre daha belirgin altın ve gümüş renkli bantlar ve yazılar, mühürlü veya aşırı klasik süslemeleri olan zarflar kullanılmaya baslandi. son 10 yılda ise davetiyede jüt ipi, buğday başağı, dantel gibi objeler, zarf üzerine mühürler, kurdaleler, ferman şeklinde hazirlanip yuvarlanmis, kullanımı sadece o yıla ait moda renkler (örneğin çivit mavi, lavanta ya da kuskonmaz yeşili vb),
çiçekli arajmanlar (ki bunlar gelin çiçeği ya da düğün salonu süslemesi ile uyumlu (b: konsept) tabir edilen davetiyelerde daha ön plana çıkıyor.
eskiden iki direğin arasına çekilen bir elektrik kablosuna bağlanan beş on ampül ışığı altında kuru pasta limonata, çerez ile geçen, kiralık gelinlik ya da yüzyıllarca giyilecek bir damatlık takım elbise ile geciştirilen düğünler bugün mevsime göre mekanın değiştiği, after ile before ile bitmek bilmeyen partilere evrilen bir insta hikayesine dönüştü. düğün pastasından gelin başına, fotoğrafından drone çekimlerine kadar tam bir prodüktörlü yapım haline getirilen düğünler için davetiye yine de yeterince keşfedilmiş değil. buzdolabı süsünden sabununa varan geniş ürün seçenekli nikah sekerleri ile kiyaslanirsa...
günümüz için en güzel davetiye bir kuruma bağışta bulunularak davetli adına sertifika gönderip, davetiye metnini alt kısma eklemek suretiyle sosyal sorumluluk projesine sevdiklerinizi de eklemek olabilir.
koleksiyonumun en sevdiğim örneklerini birakayim. ilk fotograftakiler 80 li yıllara ait. ben en çok orta sıra soldan ikinciyi sevmiştim. zaten koleksiyona da daha küçük bir kızken o davetiye ile başlamıştım. şimdi ki gibi kırtasiyeler de envai çeşit kağıt karton renkli ürün bulamadigim için davetiyeler benim için renkli bir dünyaya açılan kapıydı adeta.
ikinci resim ise son donem örneklerden.

devamını gör...
musicbuddy
ingiliz punk rock grubu the stranglers
devamını gör...
evlenmelerine izin verilmeyen gençlerin intihar etmesi
ölmez sağ kalırsak ciddi olduğumuzu anlayıp bizi evlendirirler diye bu yola başvurdular belki de.
neyse geçmiş olsun.
neyse geçmiş olsun.
devamını gör...
beğeni butonu
en sevdiğim buton. canım beğeni butonu, balım beğeni butonu.
devamını gör...
sözlüğün en feminist yazarları
kendimize "ben feministim" diyebilmek için önce "feminizm"in ne olduğunu bilmemiz gerek. feminizm, dediğimiz şey, kadınların erkeklere üstünlük sağlamaya çalışabileceği ya da bir tartışma esnasında " ayhhh, ben pozitif ayrımcılık hakkımı kullanıyoğğummm benn bir kadınımmmmm, susar mısınnnn" deme hakkına sahip olabileceği bir müessese değildir. feminizm, kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekler ile eşit olması gerektiğini ileri süren ve bu fikri gerçek hayata yansıtmaya çalışan bir akımdır. ayrıca feminizm kavramını daha iyi anlayabilmek için "toplumsal cinsiyet" olgusunun da iyi bir şekilde idrak edilmesi gerekir. ayrıca tamam, feminist olabilirsiniz ama hangi türünü savunuyorsunuz? feminizmin o kadar çok alt dalı vardır ki.. kısacası, "ben feministim" demek o kadar da kolay bir şey değildir.
devamını gör...
we could be the same
en iyi iki eurovision şarkımızdan genç olanıdır. diğeri için şebnem paker - dinle
devamını gör...
türklerin birinci olduğu konular
vurarak tamir etmedir muhtemelen. işin garibi işe de yarıyor.
devamını gör...

