kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

erciyes dağı ve mantı. ek olarak da ailemin burada yaşaması beni bu şehre bağladı.
devamını gör...

karşımdaki insanın iki lafından birinin küfür olması.
devamını gör...

bir dik üçgende dik açının gördüğü kenardır. üçgendeki en büyük kenar olma özelliğine sahiptir. hipotenüs uzunluğu pisagor teoremi ile bulunabilir.
devamını gör...

iyi davranan insanlara genelde salak muamelesi yapılır. sonra suratına bile bakmamaya başlarsın. bu sefer de aman bu da kendisini çok beğenmiş derler. insanların geneli nankördür, tutarsızdır.
devamını gör...

ampule hapsedilmiş bir çocuk içerendir.
devamını gör...

ölümle yaşam birbirinden ayrılamaz bir bütündür. insan birden ölmez. her aldığı nefes onu bir adım daha yaklaştırır ölüme.
devamını gör...

a. yaşlı, engelli ve hamile insanlara yer vermek,
b. yayalara yol önceliği tanımak,
c. engelliler için tasarlanmış bölümleri (yaya yolu-kaldırım, otopark vb) işgal edecek girişimden uzak durmak, her kaldırımda bir rampa olması.
ç. kaldırımlarda kalabalık halde yürüyüp insanları engellememek,
d. bir yerde toplanıp, çevreyi rahatsız edecek şekilde sesler çıkarmamak,
e. izmarit, sakız gibi çöpleri yerlere atmak ve yerlere tükürmemek,
f. toplu ulaşım yapılan araçlarda yüksek sesle müzik dinlememek,
g. toplu ulaşım araçlarında kapı ağzında bekleyip insanları engellememek gibi birçok durumlar önemli detaylardır.
ğ. bir yere girmeden önce kapı tıklatmak. kendiniz eviniz dahil olsa, dolu bir odaya girerken kapı mutlaka tıklatılmalı ve gel/müsait değilim çağrısına uyulmalıdır,
h. karşı tarafın fikirlerine saygı duymasanız bile fikirleri hakkında kötüleyici herhangi girişimde bulunmamak. *

ğ maddesini genelde ofis tipi halka açık ama kısmen kapalı mekanlarda uygularız (şartlar oluşmuşsa tıklatmaya gerek yok) ama ev halkı tarafından çoğunlukla da uygulamayan bir davranıştır. aile bağlarından gelen yakınlıktan dolayı yani bir nevi "evin insanısın" mantığından kaynaklıdır. şahsen kendi evimde olsa her seferinde kapıyı tıklatırım, yapılmasını da tavsiye ederim.
devamını gör...

biri evde veya bar/cafe/restaurant vs gibi bir mekanda, öteki de kamp, piknik veya mobil bir durumda tercih edilesi opsiyon, versus.
devamını gör...

(bkz: seinfeld), (bkz: friends), (bkz: that '70s show), (bkz: how i met your mother) ve (bkz: brooklyn nine-nine) gibi birçok sitcom izleyen biri olarak en iyilerinden birini en sona bıraktığımı düşünmeme sebep olmuş efsane bir dizidir kendisi. henüz daha üçüncü sezonun ortalarında olsam da -itiraf etmeliyim ki ilk bölümlerde asla beni sarmamıştı- bitmemesini diliyorum. evet, dizi her ne kadar absürt komedi gibi olsa da beni kendisine bağlayan unsur komedi noktalarından daha çok jim ve pam oldu.

diyeceksiniz ki, her şeyi de romantizme bağlamayın! şu an içerisinde bulunduğum durum ilk üç sezondaki pam ile oldukça orantılı olduğundan kadının her mimiğini, her düşüncesini anlayabiliyor gibiyim ve bu dizinin içerisinde kendime yakın birini bulunca sanki daha çok bağlandığımı rahatlıkla söyleyebilirim. tabii, michael ve dwight ikilisinin dinamiği, jim'in kameraya attığı bakışlar, konuları ele alış şekillerinin hayranlık duyulacak kadar zekice olması da izleme sebeplerim; ama jim ve pam'e baktığımda bir türlü bir ilişkiye varamadığım arkadaşım geliyor aklıma, benden uzaklaştıkça canımın nasıl yandığı da geliyor, onların sonunu biliyor olsam da "belki bizde de bir gelecek vardır" umuduyla ekrana gülümseyerek baktığımı fark ediyorum. bir sitcom için bunları düşünmem biraz üzücü sanırım... eğlenmeme bakmam gereken yerde kendi hayatımı sorgularken buluyorum; sanırım en çok da bunun için sevdim ben diziyi.
devamını gör...

böyle bir edebiyat türü mümkün mü değil mi tartışma konusudur ancak günümüzde bu "türün" kapsamında sayılan eserlerin alayı biçimsel olarak aynıdır. aynı zamanda içerikleri de inanılmaz benzerlik gösterir.

olmazsa olmazları:

problemden ölüp bitmiş bir adam.
karakteri bozuk bir takım insanlar.
kasvetten erimiş tükenmiş bir çevre.
argonun cilası yeni çekilmiş bir üst versiyonu.
çok enteresan sayılabilecek "uç" ne kadar olay varsa, sıradanlaştırma.
kara bulutlar altında yalnız gezen klinik vakalar... vb.
devamını gör...

evet. bir gözlüklü şirin taraftarı olarak size ateşli bir şekilde savunacağım görüşüm bu.

efendim malumunuz güzel şirin köyümüzü uzunca bir süredir şirin baba yönetmektedir. fakat şirin babanın da vakti geldiğinde koltuğu bırakması gerekecek. bırakmasa bile geçkin yaşından ötürü pek uzak olmayan bir zamanda şirin cennetine şirinlenecek.

peki sonra?

çoğunuzunun gözlüklü şirine karşı pozitif duygular beslemediğinizi biliyorum. ama gelin şirin şapkalarımızı önümüze koyup bir düşünelim. hatta bunun bir provası olarak şirin babanın köyde olmadığı zamanları gözümüzün önüne getirelim..
taşkınlıklar yapan şirin halkını şirin babanın yöntemlerini kullanarak, kibarca, anlatmaya çalışarak, güç sarhoşluğu yaşamadan ve en önemlisi her seferinde arkadaşları tarafından köyden şirinleneceğini bilerek doğruları savunan elinde kitabı ile kendini sürekli geliştirmeye çalışan gözlüklü şirin mi köyün umudu?

yoksa şirin baba ne zaman köyden gitse taşkınlıklar yapan kimi steroid bağımlısı, kimi narsist, kimi sırf şaka olsun diye şirin arkadaşlarını bombalayan bir manyak, kimi gayet sağlıklı şirin çileklerini fırınında şeker hastalığına çeviren ve bunlar gibi saymakla bitmeyecek, şirinliği mavi olmaktan ibaret gören diğer vasıfsızlar mı?

şirinlikler dilerim.
devamını gör...

rastgele numaralar yazıyordum ben. allah affetsin.*
devamını gör...

kalite kokusunu buradan aldık şimdiden. merakla bekliyor olacağım. içerisinde şiir olan bir yapımda emeği olan arkadaşlar, elinize yüreğinize sağlık.
devamını gör...

krotonlu theano
aspasia
hypatia
hildegard
marguerite porete
sienalı katharina
christine de pizan
ısotta nogarola ve liste uzayıp gider. tarih boyunca sandığınızın aksine kadınlar sadece doğurup yemek yapmamışlardır. ataerkil düzenin uzun süre dünyayı bırakmamasından mütevellit kadın yazarlar, şairler, filozoflar hep gölgede kalmış hatta saklanmışlardır. uzak bir örnek olmayan j.k. rowling bile harry potter kitaplarını yayınlarken kadın olduğu belli olmasın diye bu isimle basmıştır kitaplarını. bu konuyla ilgili virginia woolf kendine ait bir oda’yı okumanızı şiddetle öneriyorum.
devamını gör...

bir tarjei vesaas kitabıdır.

unn ve siss’in hikayesi norveç’in doğal arka planını oluşturan bir kış mevsiminde geçiyor. birbirlerinden her anlamda çok farklı olan iki kız çocuğu aniden gelişen ve çok derinlere kök salan bir arkadaşlık salıncağında bulurlar kendilerini ancak bu git gelli salıncak çok dayanmaz bu yüke ve kızlardan biri kaybolur ve arkadaşlık daha da güçlenir.

her kaybı bir arayış takip ettiği için ve her arayışın içinde bir şekilde insan kendine dönmek zorunda kaldığı için kaybolan ile arayan arasında bir foucault sarkacı gider gelir. dünyanın dönmeye devam ettiğini kanıtlamak için kayıplar bulunmalı, arayanlar artık dinlemeye çekilmelidir.

norveç edebiyatının soğuğunu seviyorum. içime işliyor her okuduğum kitapla. keşfettiğim her yazar içimdeki kışa bir kürek kar daha atıyor.

bence arkadaşlıklar da aşklar da kışın daha derin yaşanır. zira sıcak, insanlar arasına mesafe koyarken; soğuk, insanları hem ruhsal hem fiziksel açıdan yakınlaştırır.

eğer aşık olacaksanız ya da yakın bir arkadaş istiyorsanız kendinize bir buz sarayı bulun. sarayınız eriyene kadar arayışınız son bulamayacaktır.
devamını gör...

sözlüğün en uzun nickine sahibim. sayılır mı?
devamını gör...

yiyip-içip, okuyup-gezen
devamını gör...

bu ülkede emekçi kadınlar, ezilen kadınlar dururken danla gibi gereksiz ve popülist bir figür ile trübinlere oynamak imamoğlu'nun gerizekalı danışmanlara sahip olduğunu göstermektedir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim