mutlu bir çift görünce akıldan geçenler
"dışarıdan bu kadar mutlular ama eminim ki içerisi dağınıktır." diye düşünmüşümdür hep.
kapı kapandıktan sonrasını bilmiyoruz sonuçta.
edit: imla.
kapı kapandıktan sonrasını bilmiyoruz sonuçta.
edit: imla.
devamını gör...
yazmayan yazarlar kalırken yazan yazarların gitmesi
herkesin yazma motivasyonunu etkileyen şeyler başka.
ben mesela, yazılarım ister oylansın ister hiç okunmasın. o an yazmak istemişim yazmışım. bazen bir bilgiyi bazen bir öfkeyi paylaşmışım. çok yazdığım da olur arada durduğum da. kimseyi tanımadan kimseyi bilmeden ortaya attığım her cümle benim için çok rahatlatıcı. birine söyleyemediğimi, içimde kalanları veyahut sürekli tekrar ile boğduklarımı buradan kendimle konuşurmuşum gibi yazıyorum ya değmeyin keyfime. buradan keyif alıp almama meselesi tamamen kişisel. bazıları sıkılıyor ki, bu çok doğal. yazacağın bir şey kalmadığında gitmen normal. fakat gidildiğinde burası çok kötü bir yer denmesi saçma. çoğunluk ne yazar çizerden çok aslında bazen sadece yazdıklarımla ilgileniyorum. yazım tarzlarını beğendiğim bir çok yazar gitti. okudukça keyif aldığım acaba bugün ne yazdı dediğim bir kaç kişi kaldı. kalanlarda benim gibi bireysel takılanlar. çünkü biz bir ekip değiliz.. ben vişne olarak bu sözlükte varım ve misyonum halen yazmak.
yalnız hiçbir beklenti olmadan yazmak, okumak ve oylamak gibisi yok.
sözlüğün havası sürekli değişim halinde bence sen takıl kendi halinde..
bu tanımı uzay boşluğuna yolluyorum..
ben mesela, yazılarım ister oylansın ister hiç okunmasın. o an yazmak istemişim yazmışım. bazen bir bilgiyi bazen bir öfkeyi paylaşmışım. çok yazdığım da olur arada durduğum da. kimseyi tanımadan kimseyi bilmeden ortaya attığım her cümle benim için çok rahatlatıcı. birine söyleyemediğimi, içimde kalanları veyahut sürekli tekrar ile boğduklarımı buradan kendimle konuşurmuşum gibi yazıyorum ya değmeyin keyfime. buradan keyif alıp almama meselesi tamamen kişisel. bazıları sıkılıyor ki, bu çok doğal. yazacağın bir şey kalmadığında gitmen normal. fakat gidildiğinde burası çok kötü bir yer denmesi saçma. çoğunluk ne yazar çizerden çok aslında bazen sadece yazdıklarımla ilgileniyorum. yazım tarzlarını beğendiğim bir çok yazar gitti. okudukça keyif aldığım acaba bugün ne yazdı dediğim bir kaç kişi kaldı. kalanlarda benim gibi bireysel takılanlar. çünkü biz bir ekip değiliz.. ben vişne olarak bu sözlükte varım ve misyonum halen yazmak.
yalnız hiçbir beklenti olmadan yazmak, okumak ve oylamak gibisi yok.
sözlüğün havası sürekli değişim halinde bence sen takıl kendi halinde..
bu tanımı uzay boşluğuna yolluyorum..
devamını gör...
nicolas boileau
klasisizm'in fikir babalarından biri olan fransız şair. régent du parnasse olarak anılmaktadır. ilk önemli eseri satires bir taşlamadır ve scudéry, chapelain, quinault gibi çağdaşlarını hedef almıştır. insan olmanın başlıca bir delilik olduğunu düşündüğünü eserlerinden sezebiliyoruz aslında. seçtiği kelimeler ve kurduğu cümleler açık ve net bir şekilde saldırıya uğramış gibi hissetmeniz için yazılmış. françois girardon tarafından yapılmış bir büstü bulunmaktadır.
(bkz: l'art poétique) pierre clarac'a göre bu eser, yüzyılın ilk yarısında fransa'da geliştirilen klasik doktrinin bir özetidir.
(bkz: épîtres)
(bkz: le lutrin).
(bkz: dialogue sur les héros de roman)
(bkz: les satires)
--- alıntı ---
“la rime est une esclave et ne doit qu'obéir. ”
--- alıntı ---
(bkz: l'art poétique) pierre clarac'a göre bu eser, yüzyılın ilk yarısında fransa'da geliştirilen klasik doktrinin bir özetidir.
(bkz: épîtres)
(bkz: le lutrin).
(bkz: dialogue sur les héros de roman)
(bkz: les satires)
--- alıntı ---
“la rime est une esclave et ne doit qu'obéir. ”
--- alıntı ---
devamını gör...
konseri bedava olsa bile gidilmeyecek şarkıcı
demet akalın
devamını gör...
weimar insan hakları ödülü selahattin demirtaş'a verilmesi
körler sağırlar birbirini ağırlar. bozacının şahidi şıracı.
tanım : bu ülkenin partisi olmak yerine takıldığı terör örgütünün sözcülüğünü yapan şahsa emir verenleri tarafından verilen ödüldür.
tanım : bu ülkenin partisi olmak yerine takıldığı terör örgütünün sözcülüğünü yapan şahsa emir verenleri tarafından verilen ödüldür.
devamını gör...
hayalimdeki sevgili
bir yazarın* önerisi üzerine izlediğim filmdir. dream girl sahnelerini hiç anlamadım sanırım keserken oraları unuttular, başka bir açıklaması yok. filmin sonunu daha etkili bekliyorsunuz fakat daha etkili olmaktan çıkıp ilk tahmininiz neyse o gerçekleşiyor, keşke daha güzel olsaydı dedirten bir sonla bitiyor. genel itibariyle izlenebilir bir film, övmeye de yermeye de gerek yok da "abi o sonu bi revize etsek?" demedi mi kimse ya? 10 üzerinden 6.
devamını gör...
memento mori
"fani olduğunu hatırla", "öleceğini hatırla" gibi çevrilebilecek latince bir deyiştir.
insan bundan ne alır tabii bilinmez.
kimisi çabasızlığı kendine düstur edinip basit bir tabirle ölüm var diyerek yan gelip yatabilir,
kimisi de bu dünyada belli süre kalabileceğim, ne yaparsam, ne yaşarsam yanıma kâr kalacak diyerek bir yaşam geçirebilir.
insan bundan ne alır tabii bilinmez.
kimisi çabasızlığı kendine düstur edinip basit bir tabirle ölüm var diyerek yan gelip yatabilir,
kimisi de bu dünyada belli süre kalabileceğim, ne yaparsam, ne yaşarsam yanıma kâr kalacak diyerek bir yaşam geçirebilir.
devamını gör...
feminizm
feminizm yalnızca kadınları savunan bir düşünce tarzı değildir.
kadın ve erkeğin haklarını eşit oranda savunan, haksızlığa uğrayan tarafın haklarını eşit şekilde koruyan ve toplumda iki cinsiyeti de hukuken eşit olması gerektiğini kabul eden bir düşünce tarzıdır feminizm.
teorik olarak ortaya çıkışı; 18-19. yüzyıllarda fransa’da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılıp savunulsa da - kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne sürüp,bunu gerçekleştirmeye çalışsa da- sadece kadını temel almaz!
bizim ülkemizde ki sorunlardan biri de - bunu hep söylerim- ideolojilerin, fikirlerin, akımların, uygulamaların alıştırılarak/öğretilerek aktarılması/benimsenmesi yerine sürü psikolojisiyle hareket edilmesi.. türkiye'de feminazi ile feminizm karıştırılıyor ve ülkemizde feminizmin layıkıyla uygulandığını düşünmüyorum..
kadın ve erkeğin haklarını eşit oranda savunan, haksızlığa uğrayan tarafın haklarını eşit şekilde koruyan ve toplumda iki cinsiyeti de hukuken eşit olması gerektiğini kabul eden bir düşünce tarzıdır feminizm.
teorik olarak ortaya çıkışı; 18-19. yüzyıllarda fransa’da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılıp savunulsa da - kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne sürüp,bunu gerçekleştirmeye çalışsa da- sadece kadını temel almaz!
bizim ülkemizde ki sorunlardan biri de - bunu hep söylerim- ideolojilerin, fikirlerin, akımların, uygulamaların alıştırılarak/öğretilerek aktarılması/benimsenmesi yerine sürü psikolojisiyle hareket edilmesi.. türkiye'de feminazi ile feminizm karıştırılıyor ve ülkemizde feminizmin layıkıyla uygulandığını düşünmüyorum..
devamını gör...
bilfiil
ilk tanım olarak yanlış tanımın girildiği * sözcük. bilfiil-->fiilen demektir. yani eyleme geçmiş olarak, yani lafta değil gerçekten işi üstlenerek anlamları vardır.
komik olan ilk tanımı giren yazarın sözcüğü yanlış yazanlara çemkirmesi. gerçi ben de ona çemkirmiş gibi oldum ama benimki çemkirme sayılmamalı. çünkü derdimi başka türlü anlatamazdım. neyse gelelim cümleyi bilfiil örneklemeye:
"amerikan vatandaşı olmak için 'green card'ı aldıktan sonra, en az iki yıl bilfiil orada ikamet etmek, yaşamak gerekir."
komik olan ilk tanımı giren yazarın sözcüğü yanlış yazanlara çemkirmesi. gerçi ben de ona çemkirmiş gibi oldum ama benimki çemkirme sayılmamalı. çünkü derdimi başka türlü anlatamazdım. neyse gelelim cümleyi bilfiil örneklemeye:
"amerikan vatandaşı olmak için 'green card'ı aldıktan sonra, en az iki yıl bilfiil orada ikamet etmek, yaşamak gerekir."
devamını gör...
erkeklerin düştüğü 3 şey
yollardaki yarıklar,
su birikintisi,
koltuk.
su birikintisi,
koltuk.
devamını gör...
kemal kılıçdaroğlu
17 aralık 1948 yılında tunceli’nin nazımiye ilçesinde doğan siyasetçi, bürokrat ve cumhuriyet halk partisi genel başkanıdır. eğitimli bir adamdır kılıçdaroğlu, kibardır, halktan biridir. öyle göründüğü gibi değildir. bazı kitle her ne kadar kendisini eleştirse de bence adamın kendine has tarzı üslubu var. gazi üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi‘nden mezun olmuştur ve sosyal sigortalar kurumunda belli bir süre genel müdür olarak görev yapmıştır. 2002 yılı genel seçimlerinde de istanbul’dan adaylığını koymuştur ve chp milletvekili olarak meclise girmiştir. ardından deniz baykal istifa edince de kendisi olağan kurultayında chp genel başkanı seçilmiştir.
kılıçdaroğlu’nun iki kızı ve bir tane de oğlu vardır, hatta oğlu diğer siyasetçilerin oğulları gibi askerliğini bedelli yapmamıştır. paşa gibi askerliğini yapıp gelmiştir. kılıçdaroğlu şahane şekilde de fransızca bilir, güzel konuşur fransızcayı yani. alevi bir ailenin 7 çocuğundan 4. olarak dünyaya gelmiştir. aynı zamanda babası tapu memuru imiş annesi de normal ev hanımı, öyle çocukken lüks yaşantısı olmamış ve halen bunu devam ettiriyor. bildiğim kadarıyla mal varlığını açıkladığı sırada 2 tane evi, bankada belli miktarda parası olduğunu belirtmiş.
kılıçdaroğlu’nu sever ya da sevmezsiniz o size kalmış ama kendisini sevmeme neden olan şey sıradan olması, genel başkanlığının arkasında sığınıp da öyle aşırı şekilde lüks yaşantısının olmamasıdır. kendisine siyaset hayatı boyunca çokça da saldırı düzenlendi fakat o her şeye rağmen yılmadı pes etmedi. adamda adeta ilginç bir sabır var ve üslubunu da bozmuyor. misal kendisine saldırı yapıldığı zaman bile alttan alarak üstünü kapatmaya çalışmıştır olayların fazla karıştırmamıştır işin aslını. yani ne bileyim değişik adam kılıçdaroğlu, alevi oluşu da kalitesine kalite katıyor bence. neyse, sevgiler saygılar olsun kendisine, her zaman destekçisiyiz kendisinin. fazla abartmadan kaçayım en iyisi.
kılıçdaroğlu’nun iki kızı ve bir tane de oğlu vardır, hatta oğlu diğer siyasetçilerin oğulları gibi askerliğini bedelli yapmamıştır. paşa gibi askerliğini yapıp gelmiştir. kılıçdaroğlu şahane şekilde de fransızca bilir, güzel konuşur fransızcayı yani. alevi bir ailenin 7 çocuğundan 4. olarak dünyaya gelmiştir. aynı zamanda babası tapu memuru imiş annesi de normal ev hanımı, öyle çocukken lüks yaşantısı olmamış ve halen bunu devam ettiriyor. bildiğim kadarıyla mal varlığını açıkladığı sırada 2 tane evi, bankada belli miktarda parası olduğunu belirtmiş.
kılıçdaroğlu’nu sever ya da sevmezsiniz o size kalmış ama kendisini sevmeme neden olan şey sıradan olması, genel başkanlığının arkasında sığınıp da öyle aşırı şekilde lüks yaşantısının olmamasıdır. kendisine siyaset hayatı boyunca çokça da saldırı düzenlendi fakat o her şeye rağmen yılmadı pes etmedi. adamda adeta ilginç bir sabır var ve üslubunu da bozmuyor. misal kendisine saldırı yapıldığı zaman bile alttan alarak üstünü kapatmaya çalışmıştır olayların fazla karıştırmamıştır işin aslını. yani ne bileyim değişik adam kılıçdaroğlu, alevi oluşu da kalitesine kalite katıyor bence. neyse, sevgiler saygılar olsun kendisine, her zaman destekçisiyiz kendisinin. fazla abartmadan kaçayım en iyisi.
devamını gör...
altın orta
felsefeye, akıl dünyasından sonra duyu dünyasını da kazandıran hatta modern bilimlerden birçoğunun* da kurucusu olan aristoteles'in öğretilerinden biridir.
bu öğretiye göre; insan denen akıl sahibi varlığın mutlu olabilmesi için tek şart vardır: o da ölçülü olmalısıdır. nitekim her türlü yanlılığı reddeden aristoteles, mutlak surette her iki taraftan da biraz biraz insanda mevcut olması gerekliliğine vurgu yapar. şöyle ki o'na göre; cesaretin fazlası zararlı olduğu olduğu gibi, korkaklığın da fazlası zararlıdır. gereğinden az harcama yapmak cimriliğe gireceği gibi, çok harcama yapmak da savurganlığa girmektedir.
insan ne yaparsa yapsın, belli bir ölçüyü tutturamadı mı? mutlu olamayacaktır.
aristo'nun bu görüşü, elbetteki daha öncesinde çizdiği mutlu insan formülündeki, 3 betimlemeden kaynaklıdır mutluluğun; ona göre 3 yolu yahut şekli vardır:
1- keyif ve hazdan beslenmek. yaşamda bu yolu seçmek.
2- hür ve sorumluluk sahibi bir vatandaş olarak yaşam sürdürmek.
3- bakılan her konuda, araştırmacı ve filozofluk yolunu seçmek.
işte bu noktada da insanlara, yine bir öğütte bulunur: mutluluk için seçim yapılan yolda hangi adım atılırsa atılsın, iki uçtan da uzak durulsun'dur. yani, keyif ve haz konusunda da belli bir ölçü olmalı, sorumluluk konusunda alınan yükün de bir ortası olmalı, araştırma ve filozofluğun da bir yeri ve zamanı olmalıdır.
esasında vurgusu hep, ölçü ve belli bir rota üzerine olunmalılığıdır. bu gerçekleştiği takdirde insan; mutlu olacaktır.
işte aristo'nun, insanın mutlu olması yolunda yapması gerekeni belirttiği bu görüşüne altın orta kanunu ve/veya öğretisi denmektedir.
bu öğretiye göre; insan denen akıl sahibi varlığın mutlu olabilmesi için tek şart vardır: o da ölçülü olmalısıdır. nitekim her türlü yanlılığı reddeden aristoteles, mutlak surette her iki taraftan da biraz biraz insanda mevcut olması gerekliliğine vurgu yapar. şöyle ki o'na göre; cesaretin fazlası zararlı olduğu olduğu gibi, korkaklığın da fazlası zararlıdır. gereğinden az harcama yapmak cimriliğe gireceği gibi, çok harcama yapmak da savurganlığa girmektedir.
insan ne yaparsa yapsın, belli bir ölçüyü tutturamadı mı? mutlu olamayacaktır.
aristo'nun bu görüşü, elbetteki daha öncesinde çizdiği mutlu insan formülündeki, 3 betimlemeden kaynaklıdır mutluluğun; ona göre 3 yolu yahut şekli vardır:
1- keyif ve hazdan beslenmek. yaşamda bu yolu seçmek.
2- hür ve sorumluluk sahibi bir vatandaş olarak yaşam sürdürmek.
3- bakılan her konuda, araştırmacı ve filozofluk yolunu seçmek.
işte bu noktada da insanlara, yine bir öğütte bulunur: mutluluk için seçim yapılan yolda hangi adım atılırsa atılsın, iki uçtan da uzak durulsun'dur. yani, keyif ve haz konusunda da belli bir ölçü olmalı, sorumluluk konusunda alınan yükün de bir ortası olmalı, araştırma ve filozofluğun da bir yeri ve zamanı olmalıdır.
esasında vurgusu hep, ölçü ve belli bir rota üzerine olunmalılığıdır. bu gerçekleştiği takdirde insan; mutlu olacaktır.
işte aristo'nun, insanın mutlu olması yolunda yapması gerekeni belirttiği bu görüşüne altın orta kanunu ve/veya öğretisi denmektedir.
devamını gör...
neşe palamudu kadın tipi
beni mi anlatıyor bilemedim?
şuan çok detay vermek istemiyorum malum kafa bidünya yarın pişman olmayalım. neysem olduğu kadar artık.
şuan çok detay vermek istemiyorum malum kafa bidünya yarın pişman olmayalım. neysem olduğu kadar artık.
devamını gör...
normal sözlük nesil sistemi
göremediğim 1. nesil, 2. nesil vb. bilinen sözlüklerde görülen nesil sistemi. umarım buraya gelmez, yazarların birbirinden nesil olarak ayrılması -bana- doğru gelmiyor. sonra bilinen sözlüklerde olduğu gibi nesilcilik goygoyculuğunun burada da yapılabilmesi ihtimali fazlasıyla yüksek olacaktır. ilk gelen yazar ile son gelen yazarın arasında bir fark yoktur. herkes kalemiyle (tanımlarıyla) ön plana çıkmalıdır. 1. nesil olmak bir ayrıcalık ve farklılık değildir ya da örnek veriyorum 10. nesil, 1. nesilden daha geri değildir. burası da diğer sözlükler gibi rütbe sistemine (hiyerarşik düzen) göre kurulu bir sözlük olmamalıdır.
hiyerarşik derken abartmış olabilirim. *
/
edit: geldi tipini sevdiğim. *
hiyerarşik derken abartmış olabilirim. *
/
edit: geldi tipini sevdiğim. *
devamını gör...
şiddete meyilli erkek
ailesi şiddete meyillidir ve şiddeti kafasında normalleştirmiştir.
devamını gör...
yağmur sonrası toprak kokusu
insanın içini huzurla dolduran kokudur. doğayla birleştiğini hissettirir.
devamını gör...



