hemşireler bu ülkenin şımarık çocuğudur
(bkz: don't feed the troll)
devamını gör...
joey tribbiani
devamını gör...
sekspiyonaj
cinsellik ve romantizm gibi ögeleri kullanarak casusluk yapmaya denir. istihbarat örgütleri, kadın ya da erkek casuslarını bu şekilde de kullanarak bilgi edinirler ve istedikleri kişilerde itibar kaybı oluşturabilirler. bu kişiler de manipülasyona oldukça açık hale gelir. bu duruma "bal tuzağı" adı verilir.
eğer toplumda bilinir kişilerin -özellikle siyasiler ve iş insanları- ani çizgi değişiklikleri söz konusuysa, burada bal tuzağı söz konusu olabilir. tarihte ve günümüzde birçok örneği vardır. bu konuda mata hari, tarihte bilinen en iyi kadın casuslardan biridir.
eğer toplumda bilinir kişilerin -özellikle siyasiler ve iş insanları- ani çizgi değişiklikleri söz konusuysa, burada bal tuzağı söz konusu olabilir. tarihte ve günümüzde birçok örneği vardır. bu konuda mata hari, tarihte bilinen en iyi kadın casuslardan biridir.
devamını gör...
siddhartha
hermann hesse tarafından yazılmış 1946 nobel edebiyat ödülünü almış kitaptır.
insanın öz benliğini bulmak için gelenekselleşmiş biçimlerden kurtulup kendi arayışını oluşturmasını anlatır.
hesse: "bu kitapta, tüm dinlerde insanların benimsediği tüm inanış biçimlerine ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım." der.
--! spoiler !--
kutsallığa ulaşmak için keşiş olan, bir hayat kadınından sevgiyi öğrenen, bir tacirden paragözlü olmayı ve lüks içinde yaşamayı öğrenen tekrar boşlukta olduğunu fark ederek her şeyini yeniden geride bırakan ve bir ırmakta hayatın gizini bulan siddhartha'nın öyküsüdür. keyifle okutur.
--! spoiler !--
insanın öz benliğini bulmak için gelenekselleşmiş biçimlerden kurtulup kendi arayışını oluşturmasını anlatır.
hesse: "bu kitapta, tüm dinlerde insanların benimsediği tüm inanış biçimlerine ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım." der.
--! spoiler !--
kutsallığa ulaşmak için keşiş olan, bir hayat kadınından sevgiyi öğrenen, bir tacirden paragözlü olmayı ve lüks içinde yaşamayı öğrenen tekrar boşlukta olduğunu fark ederek her şeyini yeniden geride bırakan ve bir ırmakta hayatın gizini bulan siddhartha'nın öyküsüdür. keyifle okutur.
--! spoiler !--
devamını gör...
tokat'ta alevi köylerinin kırmızı ile işaretlenmesi
almanya’da bir lise müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş.
“bir nazi toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
iyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar…
eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum.
sizlerden isteğim şudur:
öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin.
eğitim çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.”www.ogretmensitemiz.com/m/y...
bu zihniyetlerin iyi bir yerlere gelmesi çok can sıkıcı bir durum. okumuş ama adam olamamışın hikayesini bilirsiniz. ne yazık ki hep aynı hikaye bu kafayla bir arpa boy yol kat edemeyiz.
“bir nazi toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
iyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar…
eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum.
sizlerden isteğim şudur:
öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin.
eğitim çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.”www.ogretmensitemiz.com/m/y...
bu zihniyetlerin iyi bir yerlere gelmesi çok can sıkıcı bir durum. okumuş ama adam olamamışın hikayesini bilirsiniz. ne yazık ki hep aynı hikaye bu kafayla bir arpa boy yol kat edemeyiz.
devamını gör...
sen misin rektörün kızını sınavda kazandırmayan
kahramanmaraş sütçü imam üniversitesi rektörü prof. dr. niyazi can, kızı esra aslancan'ın doktora sınavını kazanamaması üzerine ortalığı birbirine kattı. sınav değerlendirme komisyonu başkanı doç. dr. mahmut sağır, rektörün sınav öncesi görüşme talebini reddettiği için bölüm başkanlığından istifa ettirildi, ardından da kavga bahanesiyle açığa alındı.
ilginç olaylar zinciri, kahramanmaraş sütçü imam üniversitesi (ksü) rektörü prof. dr. niyazi can'ın önce gaziantep üniversitesi'nde görev yapan, ardından da kahramanmaraş istiklal üniversitesi'ne tayin edilen öğretim görevlisi kızı esra aslancan'ın ksü sosyal bilimler enstitüsü eğitim bilimleri anabilim dalı eğitim yönetimi doktora programı bilim sınavı'na başvurmasıyla başladı.
21 eylül 2020 tarihinde yapılan sınav öncesi iddiaya göre, rektör prof. dr. niyazi can, sınav komisyonunda görevli eğitim fakültesi dekanı prof. dr. nail yıldırım ve diğer komisyon üyelerinden kızının alınması telkininde bulundu.
rektörün bu amaçla görüşme girişiminde bulunduğu sınav değerlendirme komisyonu başkanı doç. dr. mahmut sağır, talebe olumsuz yanıt verdi.
dekan iki defa istifa etti
23 eylül 2020'de açıklanan sınav sonucuna göre rektör prof. dr. niyazi can'ın kızı esra aslancan kazananlar listesine giremedi. rektör can'ın kızının sınavda başarısız olmasından sorumlu gördüğü kişilerden eğitim fakültesi dekanı prof. dr. nail yıldırım, iddiaya göre baskı nedeniyle iki kez görevinden istifa etti.
ancak, rektör'ün huzursuzluğun ifşa olmaması için istifayı kabul etmediği ileri sürüldü. bu arada, rektör prof. dr. niyazi can'ın istifasını işleme koymadığı fakülte dekanı nail yıldırım aracılığıyla istifaya zorladığı sınavın komisyon başkanı mahmut sağır'ın istifası için yaptığı zorlamalar sonuç verdi. baskıya dayanamayan doç. dr. sağır bölüm başkanlığı görevinden istifa etti
buradan
kız babaları yakmaya devam ediyor.
devamını gör...
jacque fresco
venüs projesinin mimarı, 101 yaşında aramızdan göçüp gitmiş fütürist. çok değerli fikirleri var, bence kesinlikle dinlenilmeli.
hepsinde türkçe altyazı seçeneği mevcuttur:
depresyon ve özsaygı
bolluk, dini simgeler ve bilimin dürüstlüğü
koyvermek, meditasyon, fantazi
kaynak bazlı ekonomi
insanlaşmak
alakalı:
(bkz: zeitgeist: the movie)
hepsinde türkçe altyazı seçeneği mevcuttur:
depresyon ve özsaygı
bolluk, dini simgeler ve bilimin dürüstlüğü
koyvermek, meditasyon, fantazi
kaynak bazlı ekonomi
insanlaşmak
alakalı:
(bkz: zeitgeist: the movie)
devamını gör...
el âlem ne der
başlığı görünce aklıma cem karaca'nın bir röportajında bernard shaw'dan alıntı yapması geldi.
bernard shaw'ın bir sözü vardır: "derler, ne derler, ne derlerse desinler."
aşağıdaki röportajın 51. saniyesi
bernard shaw'ın bir sözü vardır: "derler, ne derler, ne derlerse desinler."
aşağıdaki röportajın 51. saniyesi
devamını gör...
barda tek başına bir bira içip kalkabilen tip
ara ve sıra yaptığım eylemdir. ancak yaptığım eylem nedeniyle hiç pişman değilimdir.
sap’ların* bira içme hakkı engellenemez.
sap’ların* bira içme hakkı engellenemez.
devamını gör...
insan sorgulamalı mı sorgulamamalı mı sorunsalı
bunu bile sorguluyor zaten...
devamını gör...
cadillac man
1990 yılı yapımı robin williams filmi.
istekleri bitmek bilmeyen metresi, sürekli para harcayan sevgilisi, ondan maddi destek bekleyen eski karısı, parasal yönden kendisine bağımlı genç kızı, dul annesi derken hepsine yetişmek zorunda kalan galerici adamın macerasını anlatıyor. bu yüzden de pazar sabahları leblebi misali araba satmak zorundadır. bu arabaları satmak o kadar da kolay olmayacaktır ki bu yüzden de stres had safhaya çıkmıştır.
bu arada, galeride çalışan güzel sekreterin kıskanç kocası, galeride çalışanlardan biriyle eşinin ilişkisi olduğundan şüphelenip galeriye gelir ve suçlunun ortaya çıkmasını isteyerek galeride bulunanları rehin alır.
ölü ozanlar derneği filminde unutulmaz kaptan keiting rolüne hayat veren başrol oyuncusu rolündeki robin williams , bu filmde de saat ayarlı bomba gibi ortaya çıkan kıskanç koca tarafından rehin alınan, tehdit edilen çenesi düşük, mazlum, sevimli italyan asıllı bir new yorklu bir araba satıcısı performansı sergiliyor. oynadığı filmlerde renkten renge, kılıktan kılığa giren oyuncunun yeteneklerini sergilediği bir komedi yapımı. sinema ve video kulüplerin en ilgi çeken ve eğlenceli filmlerinden biri.
istekleri bitmek bilmeyen metresi, sürekli para harcayan sevgilisi, ondan maddi destek bekleyen eski karısı, parasal yönden kendisine bağımlı genç kızı, dul annesi derken hepsine yetişmek zorunda kalan galerici adamın macerasını anlatıyor. bu yüzden de pazar sabahları leblebi misali araba satmak zorundadır. bu arabaları satmak o kadar da kolay olmayacaktır ki bu yüzden de stres had safhaya çıkmıştır.
bu arada, galeride çalışan güzel sekreterin kıskanç kocası, galeride çalışanlardan biriyle eşinin ilişkisi olduğundan şüphelenip galeriye gelir ve suçlunun ortaya çıkmasını isteyerek galeride bulunanları rehin alır.
ölü ozanlar derneği filminde unutulmaz kaptan keiting rolüne hayat veren başrol oyuncusu rolündeki robin williams , bu filmde de saat ayarlı bomba gibi ortaya çıkan kıskanç koca tarafından rehin alınan, tehdit edilen çenesi düşük, mazlum, sevimli italyan asıllı bir new yorklu bir araba satıcısı performansı sergiliyor. oynadığı filmlerde renkten renge, kılıktan kılığa giren oyuncunun yeteneklerini sergilediği bir komedi yapımı. sinema ve video kulüplerin en ilgi çeken ve eğlenceli filmlerinden biri.
devamını gör...
christopher mccandless
''happiness is only real when shared.''
hayatı,toplumun bize dayattığı sınırlar ve kurallar çerçevesinde yaşamayı reddedip gerçek olanın peşine düşen ve uzağını arayan bir gezgin christopher mccandless.
''sınır tanımayan bir maceracı,evi yolar olan ve güzelliklere yolculuk yapan bir seyyah olmaktır amacım.''
bankasındaki parayı hayır kurumlarına bağışlayıp, ailesine ve arkadaşlarına haber vermeden 1990 yılında 23 yaşında sırra kadem basıyor mccandless. otostopla belirli bir süre yolculuk yaptıktan sonra hayatı boyunca düşlediği alaska'nın uçsuz bucaksız doğasına ulaşıyor. orada'da fairbanks belediyesine ait 142 nolu terkedilmiş otobüsün içinde yaşamaya başlıyor.

diğer insanlardan bağımsız yaşamak,maddi ve yapay olanı reddetmek, kendini bulmak için yola çıkmak ve gerçeği aramak..
parayı,kapitalist düzeni ve toplumu reddedip özgürlüğüne kavuşan mccandless uzun süren macerasının ardından alaska'nın derinliklerinde ciddi düzeyde kilo kaybetmeye başlayınca geri dönmek istiyor. ancak gelirken geçtiği nehir, eriyen buzullar yüzünden derinleşmiş ve yüzülemeyecek kadar soğuyunca 4 ay boyunca ona ev sahipliği yapan fairbankse geri dönüyor. bu kez de gelirken yanında getirdiği bitki tohumlarıyla beslenmeye başlayayan mccandless ölümcül bir hata yapıyor ve yediği tohum toksik etki yapınca vücudu geri dönüşü olmayan bir sona giriyor. alaska'nın kuzeyinde toplumdan uzak,düşlediği doğaya ve yaşama kavuşmuş olarak hayata gözlerini yumuyor.
cesedi ölümünden yaklaşık olarak 18 gün sonra fairbanksın yanından geçen iki gezgin tarafından bulunuyor. ve mccandless'ın ablası, gökyüzünden alaska'nın ormanlarına salıyor küllerini.
27 nisan 1992
''fairbanks'ten selamlar! bu benden alacağınız son haber. buraya iki gün önce ulaştım. otostop çekmek biraz zor oldu ama nihayet buradayım işte. bana gelen tüm mektupları gönderenine geri iletin lütfen. tekrar güney'e dönene kadar uzun zaman geçebilir.bu macera ölümle sonuçlanır ve benden bir daha ses çıkmazsa,harika bir adam olduğunu bilmeni isterim. artık yabana doğru yürüyorum.
''
''insan yaşamının mantık ile yönetildiğini kabul edersek hayatın olasılığı kaybolur.''
''ya yüzümde bir gülümsemeyle kollarınıza koşuyor olsaydım, o zaman siz de benim şu an gördüklerimi görüyor olur muydunuz?''
''mutlu bir hayat yaşadım ve bunun için tanrıya müteşekkirim. hoşça kalın ve tanrı hepinizi kutsasın!''
christopher mccandless'in yolculuğunun filmini izlemek isteyenler için: (bkz: into the wild)
hayatı,toplumun bize dayattığı sınırlar ve kurallar çerçevesinde yaşamayı reddedip gerçek olanın peşine düşen ve uzağını arayan bir gezgin christopher mccandless.
''sınır tanımayan bir maceracı,evi yolar olan ve güzelliklere yolculuk yapan bir seyyah olmaktır amacım.''
bankasındaki parayı hayır kurumlarına bağışlayıp, ailesine ve arkadaşlarına haber vermeden 1990 yılında 23 yaşında sırra kadem basıyor mccandless. otostopla belirli bir süre yolculuk yaptıktan sonra hayatı boyunca düşlediği alaska'nın uçsuz bucaksız doğasına ulaşıyor. orada'da fairbanks belediyesine ait 142 nolu terkedilmiş otobüsün içinde yaşamaya başlıyor.

diğer insanlardan bağımsız yaşamak,maddi ve yapay olanı reddetmek, kendini bulmak için yola çıkmak ve gerçeği aramak..
parayı,kapitalist düzeni ve toplumu reddedip özgürlüğüne kavuşan mccandless uzun süren macerasının ardından alaska'nın derinliklerinde ciddi düzeyde kilo kaybetmeye başlayınca geri dönmek istiyor. ancak gelirken geçtiği nehir, eriyen buzullar yüzünden derinleşmiş ve yüzülemeyecek kadar soğuyunca 4 ay boyunca ona ev sahipliği yapan fairbankse geri dönüyor. bu kez de gelirken yanında getirdiği bitki tohumlarıyla beslenmeye başlayayan mccandless ölümcül bir hata yapıyor ve yediği tohum toksik etki yapınca vücudu geri dönüşü olmayan bir sona giriyor. alaska'nın kuzeyinde toplumdan uzak,düşlediği doğaya ve yaşama kavuşmuş olarak hayata gözlerini yumuyor.
cesedi ölümünden yaklaşık olarak 18 gün sonra fairbanksın yanından geçen iki gezgin tarafından bulunuyor. ve mccandless'ın ablası, gökyüzünden alaska'nın ormanlarına salıyor küllerini.
27 nisan 1992
''fairbanks'ten selamlar! bu benden alacağınız son haber. buraya iki gün önce ulaştım. otostop çekmek biraz zor oldu ama nihayet buradayım işte. bana gelen tüm mektupları gönderenine geri iletin lütfen. tekrar güney'e dönene kadar uzun zaman geçebilir.bu macera ölümle sonuçlanır ve benden bir daha ses çıkmazsa,harika bir adam olduğunu bilmeni isterim. artık yabana doğru yürüyorum.
''
''insan yaşamının mantık ile yönetildiğini kabul edersek hayatın olasılığı kaybolur.''
''ya yüzümde bir gülümsemeyle kollarınıza koşuyor olsaydım, o zaman siz de benim şu an gördüklerimi görüyor olur muydunuz?''
''mutlu bir hayat yaşadım ve bunun için tanrıya müteşekkirim. hoşça kalın ve tanrı hepinizi kutsasın!''
christopher mccandless'in yolculuğunun filmini izlemek isteyenler için: (bkz: into the wild)
devamını gör...
sherlock holmes
bilmeyene anlatılmaz, bilmeyenle tartışılmaz sherlock.
devamını gör...
farkında olmadan acayip zeki ve birikimli birine sataşmak
volvo arabaya çarpan tofaş gibi bir durumdur.
bilgiziz taraf karton gibi ezilir, bilgili taraf ise sapasağlam kalır.
bilgiziz taraf karton gibi ezilir, bilgili taraf ise sapasağlam kalır.
devamını gör...
the dark side of the moon
pink floyd'un başından sonuna kadar kusursuz bir albümüdür. zamanının çok çok ötesinde olmasının yanı sıra hala dinlenme rekorları kıran da bir albümdür.
devamını gör...
sınavdan önceki son gece
uyku tutmayan, çalışılmak istense çalışılamayan kara gecedir. en iyisi uyku meditasyonu videoları eşliğinde uyunmaya çalışılmalıdır. süt sabah midede rahatsızlık oluşturabileceğinden laktozsuzu içilerek uykunun gelmesine katkıda bulunulabilir. lakin papatya çayı, felç olan mide-bağırsak sistemine de iyi geleceğinden nispeten daha işlevsel bir uyku getirici olacaktır.
devamını gör...
veliahd şehzade mahmud'un idamı
7 haziran 1603 yılında vuku bulan hadise. aynı zamanda sultan 1.ahmed han'a taht yolunun açılmasını sağladı. celali isyanlarının en sert olduğu bir safhada veliahd şehzade mahmud babası 3.mehmed'in huzuruna çıkıp kendisine anadolu serdarlığı vasfı ile birlikte ordunun başına geçmek istediğini söylemiştir. veliahd şehzade mahmud celalilerin yalnızca sertlikle değil aynı zamanda osmanoğullarının prestijinin kullanılarak yumuşak muamele ile bastırılabileceğini düşünüyordu.
fakat sultan 3.mehmed bu duruma pek şehzade ile aynı pencereden bakmıyordu. çevresinin ve haremde etkisinde kaldığı diğer kadınların da etkisiyle şehzadesinin tahtına göz diktiğini düşünmeye başladı. dedikodu kazanı yüksek ateşte kaynıyordu aynı zamanda, sarayda söylentiler almış başını gitmişti. son çıkan söylentiler şehzade mahmud'un babasına karşı bir suikast hazırlığı içinde olduğu yönünde olunca 7 haziran 1603 günü kendi ölümünden 6 ay 13 gün önce boğularak idam edildi.
sonradan padişah olan sultan ahmed abisini birçok kez uyardığını şu sözler ile açıklamıştır: "her zaman ileri geri söyledikçe men ederdim. zira saadetli padişah'ın bi-huzur olduğunu görürdüm. müfid olmazdı." şehzade mahmud'un naaşı şehzade camiine gömülmüştür.
fakat sultan 3.mehmed bu duruma pek şehzade ile aynı pencereden bakmıyordu. çevresinin ve haremde etkisinde kaldığı diğer kadınların da etkisiyle şehzadesinin tahtına göz diktiğini düşünmeye başladı. dedikodu kazanı yüksek ateşte kaynıyordu aynı zamanda, sarayda söylentiler almış başını gitmişti. son çıkan söylentiler şehzade mahmud'un babasına karşı bir suikast hazırlığı içinde olduğu yönünde olunca 7 haziran 1603 günü kendi ölümünden 6 ay 13 gün önce boğularak idam edildi.
sonradan padişah olan sultan ahmed abisini birçok kez uyardığını şu sözler ile açıklamıştır: "her zaman ileri geri söyledikçe men ederdim. zira saadetli padişah'ın bi-huzur olduğunu görürdüm. müfid olmazdı." şehzade mahmud'un naaşı şehzade camiine gömülmüştür.
devamını gör...
immoralizm
ahlakın dışlandığı bu felsefi anlayışın en önemli temsilcisi friedrich nietzsche'dir. nietzsche'ye göre iki tür ahlak anlayışı vardır. bunlardan birincisi, her şeye boyun eğen, zamanının ahlak anlayışına körü körüne inanan "sürü insan"ın ahlakı diğeri ise "köle ahlakı" dır.
''güç iradesi" ni simgeleyen "üst insan ", "köle ahlakı"nı yıkıp yerine "efendi ahlakı" nı koymalıdır. "iyi" ve "kötü" ile uğraşmak yerine "güce" dayanan bir ahlak anlayışı oluşturulmalıdır şeklinde bir felsefi anlayıştır.
''güç iradesi" ni simgeleyen "üst insan ", "köle ahlakı"nı yıkıp yerine "efendi ahlakı" nı koymalıdır. "iyi" ve "kötü" ile uğraşmak yerine "güce" dayanan bir ahlak anlayışı oluşturulmalıdır şeklinde bir felsefi anlayıştır.
devamını gör...

