rütbe profil uyumu
valla 10000 karma olayım rütbemi versinler de isterse uyumsuz olsun. *
devamını gör...
yoldaş'ın yetkisini kötüye kullanması
çalışıyor mu diye kontrol içindir.
devamını gör...
lose yourself
eminem'in mükemmel bir şarkısı. ne dinlerdik bu şarkıyı beee. 1 milyar oluyor :)
devamını gör...
optimum arkadaş sayısı
dost dediğin şey en fazla 1 kişidir.
devamını gör...
yemek pişirmenin püf noktaları
kısık ateş. harlı ateşte her şeyi kontrol edemezsiniz ama kısık ateşte yavaş pişirmeyle daha lezzetli yemekler yapabilirsiniz.
devamını gör...
11 yaşındaki suriyeli çocuğun öldürülmesi
ankara'da 2 gündür kayıp olan muhammed h. gecekondu da başı taşla ezilmiş şekilde bulunmuş.
sonuna kadar mülteci karşıtıyım fakat ölen kişi bir çocuk, buna sevinmek için hiçbir şekilde makul bir gerekçe olamaz.
haberi gördüğüm her yerde çocuğun ölmesi coşku ile kutlanmış, yorumlara bakınca sanki 11 yaşındaki sabinin beyni dağılınca bütün dertlerimiz bitiyormuş gibi...
haber linki
sonuna kadar mülteci karşıtıyım fakat ölen kişi bir çocuk, buna sevinmek için hiçbir şekilde makul bir gerekçe olamaz.
haberi gördüğüm her yerde çocuğun ölmesi coşku ile kutlanmış, yorumlara bakınca sanki 11 yaşındaki sabinin beyni dağılınca bütün dertlerimiz bitiyormuş gibi...
haber linki
devamını gör...
haksızlığa dur demek için ne yapılabilir sorunsalı
haksızlığa uğrayana destek olunmalıdır.
görülen haksızlığa ses çıkartılmalıdır.
bu gün ona yarın sana olabilir.
(bkz: haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır)
görülen haksızlığa ses çıkartılmalıdır.
bu gün ona yarın sana olabilir.
(bkz: haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır)
devamını gör...
güne bir şiir bırak
kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden?
çıkarsın bir dağ başına,
bir ağaç bulursun tellersin
pullarsın gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
köpürmüş gelen bulutları.
başka ne gelir elden?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!
yaşar kemal
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden?
çıkarsın bir dağ başına,
bir ağaç bulursun tellersin
pullarsın gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
köpürmüş gelen bulutları.
başka ne gelir elden?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!
yaşar kemal
devamını gör...
winter bear
çok nadir de olsa ilk duyduğunuz anda büyüleyip sizi bambaşka diyarlara götüren şarkılar olur ya hani... içinizde tarif edilemeyen duyguların barınmasına neden olur bu şarkılar. sanki çok sevdiğiniz bir dostunuzla uzun zaman sonra tekrar görüşmenin verdiği huzur ve o kavuşmadan sonra ayrılacağınızı bilmenin hüznü aynı anda nüfuz etmiş gibidir şarkının yaşattığı bu duygu karmaşası.
işte öyle bir şarkı kim taehyung'un winter bear'ı. kışın içinizi sıcacık yapan, yazın ise içinizin huzurla dolmasını sağlayacak bir melodiye ve sözlere sahip. kim taehyung'un tüm yapımını üstlenip ingilizce yazdığı ilk şarkı ayrıca.
franz kafka diyor ya hani bir eserinde ''müzikten anlamıyorum, ama bu müziği, müzikten anlayan insanların tümünden daha iyi biliyorum.'' diye. bu sözü ilk gördüğümde aklıma gelen şarkılardan biri de winter bear oldu.
ne zamandır başlığı açmayı düşünsem de erteliyordum. bir ara sevgili mementomori'ye şarkıyı önerince çok beğendiğini söyledi ve başlık açmam gerektiğini söyledi. ertelediğim şeyi hatırlattığı için teşekkürlerimi sunuyorum.
merak edeni için o cevher şarkı burada:
işte öyle bir şarkı kim taehyung'un winter bear'ı. kışın içinizi sıcacık yapan, yazın ise içinizin huzurla dolmasını sağlayacak bir melodiye ve sözlere sahip. kim taehyung'un tüm yapımını üstlenip ingilizce yazdığı ilk şarkı ayrıca.
franz kafka diyor ya hani bir eserinde ''müzikten anlamıyorum, ama bu müziği, müzikten anlayan insanların tümünden daha iyi biliyorum.'' diye. bu sözü ilk gördüğümde aklıma gelen şarkılardan biri de winter bear oldu.
ne zamandır başlığı açmayı düşünsem de erteliyordum. bir ara sevgili mementomori'ye şarkıyı önerince çok beğendiğini söyledi ve başlık açmam gerektiğini söyledi. ertelediğim şeyi hatırlattığı için teşekkürlerimi sunuyorum.
merak edeni için o cevher şarkı burada:
devamını gör...
kitapların pahalı olduğu gerçeği
türkiye'de kitap fiyatlarının ateş pahası olduğu gerçeğidir. dün ünlü bir kitapçı zincirinin alsancak'taki şubesine gittiğimde hiçbir kitabın 50 liranın altında olmadığı gerçeğiyle yüzleştim. ben zaten öyle kitap kurdu bir insan değilim. dün heves ettim bir kitap alayım dedim, insanların tuvalette okudukları ikinci el kitapları şu pandemi sürecinde okumayı doğru bulmadığım için sıfır alayım istedim ama yok yok yok! param yetmedi. 9.5 liraya komünist manifesto gördüm onu alayım bari dedim, kasada cüzdanımdan parayı çıkarmak için bir köşeye koydum ama geri almak için davrandığımda kitap koyduğum yerde yoktu. kaşla göz arasında yürütmüşler. başka da kopyası yoktu. şaka gibi değil mi? arkadaşım da çok güldü bu duruma. ''gezme ceylan buralarda seni harcarlar'' diye dalga bile geçti.
bana göre eğer anıtsal bir değeri yoksa ve hacimli değilse bir kitap 25 liradan pahalı olmamalıdır. kitap fiyatlarının bu kadar el yakmasının sebebi şüphesiz ki bir takım ekonomik parametrelere dayanıyordur ama burası okuru pek ilgilendirmemelidir. kitap okumak yemek, içmek gibi temel bir ihtiyaç olarak görülmeli ve ona göre asgari fiyatlandırılmalıdır (hayır yani, gören de bunu yazanın pempe fularlı bir kitap kurdu olduğunu sanacak).
ha ucuz yayınevleri yok mu? elbette var ama çok kalitesizler. üniversitedeyken dünya klasiklerini iğrenç bir çeviri ve okurken mide bulandıran bir basımla yayınlayan bir yayınevinden o dönemin parasıyla 365 liraya 64 tane kitap almıştım. kıyak iş gibi değil mi? hepsini okumam iki senemden biraz fazlasını aldı ve sürenin sonunda size samimi olarak söylüyorum ki türkçem bozuldu yahu. tercümesi o kadar kötüydü yani. özne-tümleç-yüklem şeklindeki türkçe sentaks yerine yıllarca yüklem-özne-tümleç hatta yükleç-öznem-tümle şeklinde cümleler kurdum inanabiliyor musunuz? bu durumu yeni yeni düzelttiğimi düşünüyorum. kötü baskıdan dolayı migrenim bile çıkmıştı. neyse ki kitap okumayı bıraktım da migrenden de kurtuldum.
peki hem ucuz hem de kaliteli yayınevleri hiç mi yok? benim bildiğim sadece hasan ali yücel klasikleri serisi var. külliyattaki kitapların olması gereken fiyatta olduklarını düşünüyorum.
bana göre eğer anıtsal bir değeri yoksa ve hacimli değilse bir kitap 25 liradan pahalı olmamalıdır. kitap fiyatlarının bu kadar el yakmasının sebebi şüphesiz ki bir takım ekonomik parametrelere dayanıyordur ama burası okuru pek ilgilendirmemelidir. kitap okumak yemek, içmek gibi temel bir ihtiyaç olarak görülmeli ve ona göre asgari fiyatlandırılmalıdır (hayır yani, gören de bunu yazanın pempe fularlı bir kitap kurdu olduğunu sanacak).
ha ucuz yayınevleri yok mu? elbette var ama çok kalitesizler. üniversitedeyken dünya klasiklerini iğrenç bir çeviri ve okurken mide bulandıran bir basımla yayınlayan bir yayınevinden o dönemin parasıyla 365 liraya 64 tane kitap almıştım. kıyak iş gibi değil mi? hepsini okumam iki senemden biraz fazlasını aldı ve sürenin sonunda size samimi olarak söylüyorum ki türkçem bozuldu yahu. tercümesi o kadar kötüydü yani. özne-tümleç-yüklem şeklindeki türkçe sentaks yerine yıllarca yüklem-özne-tümleç hatta yükleç-öznem-tümle şeklinde cümleler kurdum inanabiliyor musunuz? bu durumu yeni yeni düzelttiğimi düşünüyorum. kötü baskıdan dolayı migrenim bile çıkmıştı. neyse ki kitap okumayı bıraktım da migrenden de kurtuldum.
peki hem ucuz hem de kaliteli yayınevleri hiç mi yok? benim bildiğim sadece hasan ali yücel klasikleri serisi var. külliyattaki kitapların olması gereken fiyatta olduklarını düşünüyorum.
devamını gör...
5 eylül 2021 gine'de darbe girişimi
gine mi ya..
devamını gör...
ölmedim ama hafif sürünüyorum (yazar)
nicki her şeyi anlatıyor zaten. üzerine gitmeyin, sevin onu. seviyoruz kendisini efenim.
devamını gör...
iki çeşit normal sözlük kullanıcısı olması
arttırıyorum; 3 çeşit vardır.
3. çeşit: hem okuyup hem yazanlar. olması gereken.
3. çeşit: hem okuyup hem yazanlar. olması gereken.
devamını gör...
eş cinsel sözlük yazarları
hala hastalıktır diyenler var. size referans vermeye bile gerek yok. hastalık falan da değildir.
bütün yoldaşlarımı sevgiyle kucaklıyorum. canlarım benim iyi ki varsınız!
bütün yoldaşlarımı sevgiyle kucaklıyorum. canlarım benim iyi ki varsınız!
devamını gör...
23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı
...tanrı türk çocuğuna çok bayramlar göstersin!...
kutlu olsun bayramımız.
şu minnoşları hatırlayalım.
kutlu olsun bayramımız.
şu minnoşları hatırlayalım.
devamını gör...
ep
müzikte extended play'in kısaltması olarak kullanılan tabir.
albümlerde single olmayan ama maxi single'dan da hallice olan bir içeriği* temsil eder.
albümlerde single olmayan ama maxi single'dan da hallice olan bir içeriği* temsil eder.
devamını gör...
kalbim
fikret kızılok'un 1995 yılında yayınlanan yadigar adlı albümünde yer alan şarkısı. geçirdiği ilk kalp rahatsızlığının ardından yazmış bu dizeleri. *
bu şarkıya karşı duygularım karışık; bazen çok hoşuma gidiyor bazen ise şarkıda ki bir şey eğreti geliyor.
kalbim
neden hep olmazlarda?
neden hep çıkmaz sokaklarda?
dayanmak artık kolay değil
bırakacak gibisin yarı yolda
kalbim
sevdin olmadı
bir dünya istedin kardeşçe
olamadı
dayanmak artık kolay değil
bırakacak gibisin yarı yolda
kalbim.
bu şarkıya karşı duygularım karışık; bazen çok hoşuma gidiyor bazen ise şarkıda ki bir şey eğreti geliyor.
kalbim
neden hep olmazlarda?
neden hep çıkmaz sokaklarda?
dayanmak artık kolay değil
bırakacak gibisin yarı yolda
kalbim
sevdin olmadı
bir dünya istedin kardeşçe
olamadı
dayanmak artık kolay değil
bırakacak gibisin yarı yolda
kalbim.
devamını gör...
türkiye'de eğitim sisteminin başarısız olma nedenleri
(1) neredeyse her milli eğitim bakanı değişikliğinde milli eğitimde reform adı altında köklü değişiklikler yapılması, bir önce yapılan değişikliklerin sonuçlarını görmeden yeni bir sistemin "şakkadanak" hayata geçirilmesi.
(2) türkiye’deki öğretmenlerin moralinin düşük, (uluslararası) ortalamanın altında olması.
(3) öğretmenlerin içeriğe, yönetime katılımının zayıf olması. (pisa verilerine göre öğretmenlerin özerkliğinde sonuncuyuz.)
(4) çocukların evlerinde de çoğu zaman zengin öğrenme kaynaklarının olmaması. (bir başka deyişle ab ülkeleri arasında, ailenin sosyo ekonomik statüsünden, kullandığı kelime haznesine, gelir ve mesleğine kadar pek çok başlıkta sonuncu sırada olmamız. pisa’ya katılan öğrencilerin verdiği cevaplara göre türkiye’de evinde 100'den fazla kitap olan öğrencilerin oranı yüzde 18. evlerin yarısından fazlasında 25’ten az kitap var. bunun başarıya etkisini rakamlar kanıtlıyor. evinde 10 kitap olan öğrenciler evlerinde 200 kitap olanlara göre fende 87, matematikte 108 puan daha düşük başarı gösteriyor. 108 puan farkı demek iki buçuk öğrenme yılı geride olmak demek. tatillerde veya okul dışı zamanlarda kitap okuyan, müzeleri gezen, deneyler yapan, yaz okullarına katılan çocuklar öğrendiklerini bir sonraki yıla taşıyor ve daha başarılı oluyor.)
(5) yapılan son reformlarda eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcı düşünme gibi becerilerin kazandırılacağı bir müfredat oluşturulmasına rağmen bunun kağıt üzerinde kalması, hayata geçirilememesi.
(6) her okulun şartlarının eşit olmaması. örneğin, kimi okullarda sınıflar kalabalık kimilerinde daha az öğrenci olması. (yine pisa verilerinden kıyaslama yapacak olursak, türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin okuduğu okullarda ortalama sınıf mevcudu 44 kişi. avrupa’da en kalabalık sınıflar bizde. finlandiya’da sınıflar 20 kişilik. ab ortalaması 25. öğretmen başına düşen öğrenci sayısı arttıkça başarı düşüyor. müfredatın uygulanamamasında okullarda kaynak eksikliği sorunun da payı var. deney gereçleri, kütüphane çok eksik. okulların kütüphanesi pek çok şeyin göstergesidir oysa. pisa‘ya katılan öğrencilerin okuduğu okullarda 5 binin üzerinde kitabı olan kütüphane oranı yüzde bir. güney kore’de bu oran yüzde 92. pisa’da fen ve matematikte başarı sıralamasında ilk üçte olan singapur’da ise bu oran yüzde 77.)
(7) üniversiteye girişte uygulanan sınav sistemimizin (test) bu başarısızlıkta çok etkili olması. (örneğin pisa sadece çoktan seçmeli test olsa türkiye oecd ortalamasını yakalardı. türkiye'de çocuklar test çözmeyi biliyor. ancak test, bildiğini tekrarlama üzerine. bir anlamda biz hafızayı ölçüyoruz. bilgiyi kullanmayı, sentez yapmayı, olmayan bir şeyi ortaya koymayı ölçmüyoruz. liseye ve üniversiteye geçişte de sınavlar olacaktır, bu kaçınılmazdır. ancak sorun, sınavların niteliğidir. koyduğunuz sınav sistemi eğitim sistemini mıknatıs gibi oraya çeker. yani siz test yöntemi ile ortaya ezber sorular koyarsanız, eğitim ezbere olur. bizim sınavlarımız hayal gücünü, vizyonunu, deney yapma becerisini ölçmeyen sınavlar. çocuklara sınavlarda google’dan bulacakları ve daha sonra da unutacakları şeyler soruluyor.)
(8) okul öncesi eğitime katılımda yüksek bir oran yakalanamamış olması. (pisa’ya katılan öğrencilerin yüzde 29’u okul öncesi eğitim almış. okul öncesi eğitim alan ve almayan öğrenciler arasında 60 puanlık fark var. yani okul öncesi eğitim alanlar 60 puan daha fazla almış sınavlarda. okul öncesi eğitim alan öğrenci her zaman pek çok anlamda daha önde oluyor.)
(9) dünyada yeni bir ekonomik düzen kurulmuş olması ve adına "bilgi ekonomisi" denen bu düzende artık doğal kaynaklar, tarımsal kaynaklar, jeopolitik kaynaklar kadar önemli olan başka bir girdinin de "yüksek beceri seviyesine sahip bireyler" olması. (hayal gücü yüksek, muhakeme kabiliyetine sahip, analiz ve sentez yapabilen ve yeni fikir ve düşünceleri ortaya koyan bireyler bu yeni ekonominin taşıyıcıları olarak görünmesi.)
(10) türkiye'nin fen ve matematikte pisa'da çuvallamasının üzerine düşünülüyor olunsa bile çözüm üretil(e)memesi, üretilse bile hayata geçiril(e)memesi. (okul öncesinden itibaren yaparak, proje bazlı öğrenme, yazın deneylerle uğraşacakları ortamlar sunmak lazım. aslında sorun çözüm bulmak değil. çözümü hayata geçirme noktası. burada da en somut söylenebilecek şey reform yapma şeklini değiştirmek gerektiği. "içeriğe şunu koyayım" demenin anlamı yok. zaten bunlar denenmiş ve içeriğe konmuş. uygulamada neden olmuyor, niye başarı sağlanamıyor buna bakmalıdır.)
(11) ilköğretimde sınıfta kalmanın kaldırılmış olması.
(12) toplam eğitim-öğretim sürecinin sonunda öğrencinin temel düzeyde bile olsa yabancı dil bilgisine hakim olmamasına rağmen mezun olması. (bkz: öğrenciye 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistem)
(13) branş öğretmenlerinin alanlarında yetersizlikleri (bkz: ingilizce bilmeyen ingilizce öğretmenim oldu). örneğin, ösym tarafından açıklanan 2017 yılında yapılan öğretmenlik alan bilgisi testi (öabt) raporuna göre bu sınavda her bölüm için adaylara alanlarında 50’şer soru yöneltilmiş ancak türkçe öğretmenliği testinde iki soru iptal edildiği için bu testin ortalaması 48 soru üzerinden hesaplanmıştır. buna göre testlerde en düşük başarı 11.82 ortalamayla fen bilimleri/fen ve teknoloji öğretmenliğinde, en yüksek ortalama ise 34.88 ile psikolojik danışma ve rehberlik öğretmenliğinde gerçekleşmiştir. sosyal bilgiler, tarih, coğrafya, biyoloji, ingilizce ile sınıf öğretmenliği alan testlerinde hesaplanan ortalama değerleri 21 ile 25 arasında değişmiştir. türkçe, din kültürü ve ahlak bilgisi, psikolojik danışma ve rehberlik ile okul öncesi öğretmenlikleri alan testlerinin ortalama değerleri ise, 25’in üzerinde çıkmıştır. daha açık bir ifade ile öabt'ye giren fen bilimleri öğretmen adaylarının kendilerine yöneltilen soruların yaklaşık yüzde 80'ini bilmediği; sosyal bilgiler, tarih, coğrafya, biyoloji, ingilizce ile sınıf öğretmenliği alan testlerinde hesaplanan ortalama değerleri 21 ile 25 arasında değişmesi nedeniyle bu alanlardaki öğretmen adaylarının da alanlarının yüzde 75'ine hakim olmadığı/bilmediği öne sürülebilecektir.
ezcümle, son 18 yıllık kesintisiz tek parti iktidarında bile toplam 6 kez milli eğitim bakanı değişikliğinin yapıldığı , gelen her yeni bakanın reformlar yapmak üzere kolları sıvadığı göz önünde bulundurulursa "neden başarısızız?" sorusu üzerine düşünmek için daha çok nedenimiz olduğu görülecektir.
not: söz konusu maddeler zaman içinde güncellenecek ve yeni maddeler eklenecektir.
(2) türkiye’deki öğretmenlerin moralinin düşük, (uluslararası) ortalamanın altında olması.
(3) öğretmenlerin içeriğe, yönetime katılımının zayıf olması. (pisa verilerine göre öğretmenlerin özerkliğinde sonuncuyuz.)
(4) çocukların evlerinde de çoğu zaman zengin öğrenme kaynaklarının olmaması. (bir başka deyişle ab ülkeleri arasında, ailenin sosyo ekonomik statüsünden, kullandığı kelime haznesine, gelir ve mesleğine kadar pek çok başlıkta sonuncu sırada olmamız. pisa’ya katılan öğrencilerin verdiği cevaplara göre türkiye’de evinde 100'den fazla kitap olan öğrencilerin oranı yüzde 18. evlerin yarısından fazlasında 25’ten az kitap var. bunun başarıya etkisini rakamlar kanıtlıyor. evinde 10 kitap olan öğrenciler evlerinde 200 kitap olanlara göre fende 87, matematikte 108 puan daha düşük başarı gösteriyor. 108 puan farkı demek iki buçuk öğrenme yılı geride olmak demek. tatillerde veya okul dışı zamanlarda kitap okuyan, müzeleri gezen, deneyler yapan, yaz okullarına katılan çocuklar öğrendiklerini bir sonraki yıla taşıyor ve daha başarılı oluyor.)
(5) yapılan son reformlarda eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcı düşünme gibi becerilerin kazandırılacağı bir müfredat oluşturulmasına rağmen bunun kağıt üzerinde kalması, hayata geçirilememesi.
(6) her okulun şartlarının eşit olmaması. örneğin, kimi okullarda sınıflar kalabalık kimilerinde daha az öğrenci olması. (yine pisa verilerinden kıyaslama yapacak olursak, türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin okuduğu okullarda ortalama sınıf mevcudu 44 kişi. avrupa’da en kalabalık sınıflar bizde. finlandiya’da sınıflar 20 kişilik. ab ortalaması 25. öğretmen başına düşen öğrenci sayısı arttıkça başarı düşüyor. müfredatın uygulanamamasında okullarda kaynak eksikliği sorunun da payı var. deney gereçleri, kütüphane çok eksik. okulların kütüphanesi pek çok şeyin göstergesidir oysa. pisa‘ya katılan öğrencilerin okuduğu okullarda 5 binin üzerinde kitabı olan kütüphane oranı yüzde bir. güney kore’de bu oran yüzde 92. pisa’da fen ve matematikte başarı sıralamasında ilk üçte olan singapur’da ise bu oran yüzde 77.)
(7) üniversiteye girişte uygulanan sınav sistemimizin (test) bu başarısızlıkta çok etkili olması. (örneğin pisa sadece çoktan seçmeli test olsa türkiye oecd ortalamasını yakalardı. türkiye'de çocuklar test çözmeyi biliyor. ancak test, bildiğini tekrarlama üzerine. bir anlamda biz hafızayı ölçüyoruz. bilgiyi kullanmayı, sentez yapmayı, olmayan bir şeyi ortaya koymayı ölçmüyoruz. liseye ve üniversiteye geçişte de sınavlar olacaktır, bu kaçınılmazdır. ancak sorun, sınavların niteliğidir. koyduğunuz sınav sistemi eğitim sistemini mıknatıs gibi oraya çeker. yani siz test yöntemi ile ortaya ezber sorular koyarsanız, eğitim ezbere olur. bizim sınavlarımız hayal gücünü, vizyonunu, deney yapma becerisini ölçmeyen sınavlar. çocuklara sınavlarda google’dan bulacakları ve daha sonra da unutacakları şeyler soruluyor.)
(8) okul öncesi eğitime katılımda yüksek bir oran yakalanamamış olması. (pisa’ya katılan öğrencilerin yüzde 29’u okul öncesi eğitim almış. okul öncesi eğitim alan ve almayan öğrenciler arasında 60 puanlık fark var. yani okul öncesi eğitim alanlar 60 puan daha fazla almış sınavlarda. okul öncesi eğitim alan öğrenci her zaman pek çok anlamda daha önde oluyor.)
(9) dünyada yeni bir ekonomik düzen kurulmuş olması ve adına "bilgi ekonomisi" denen bu düzende artık doğal kaynaklar, tarımsal kaynaklar, jeopolitik kaynaklar kadar önemli olan başka bir girdinin de "yüksek beceri seviyesine sahip bireyler" olması. (hayal gücü yüksek, muhakeme kabiliyetine sahip, analiz ve sentez yapabilen ve yeni fikir ve düşünceleri ortaya koyan bireyler bu yeni ekonominin taşıyıcıları olarak görünmesi.)
(10) türkiye'nin fen ve matematikte pisa'da çuvallamasının üzerine düşünülüyor olunsa bile çözüm üretil(e)memesi, üretilse bile hayata geçiril(e)memesi. (okul öncesinden itibaren yaparak, proje bazlı öğrenme, yazın deneylerle uğraşacakları ortamlar sunmak lazım. aslında sorun çözüm bulmak değil. çözümü hayata geçirme noktası. burada da en somut söylenebilecek şey reform yapma şeklini değiştirmek gerektiği. "içeriğe şunu koyayım" demenin anlamı yok. zaten bunlar denenmiş ve içeriğe konmuş. uygulamada neden olmuyor, niye başarı sağlanamıyor buna bakmalıdır.)
(11) ilköğretimde sınıfta kalmanın kaldırılmış olması.
(12) toplam eğitim-öğretim sürecinin sonunda öğrencinin temel düzeyde bile olsa yabancı dil bilgisine hakim olmamasına rağmen mezun olması. (bkz: öğrenciye 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistem)
(13) branş öğretmenlerinin alanlarında yetersizlikleri (bkz: ingilizce bilmeyen ingilizce öğretmenim oldu). örneğin, ösym tarafından açıklanan 2017 yılında yapılan öğretmenlik alan bilgisi testi (öabt) raporuna göre bu sınavda her bölüm için adaylara alanlarında 50’şer soru yöneltilmiş ancak türkçe öğretmenliği testinde iki soru iptal edildiği için bu testin ortalaması 48 soru üzerinden hesaplanmıştır. buna göre testlerde en düşük başarı 11.82 ortalamayla fen bilimleri/fen ve teknoloji öğretmenliğinde, en yüksek ortalama ise 34.88 ile psikolojik danışma ve rehberlik öğretmenliğinde gerçekleşmiştir. sosyal bilgiler, tarih, coğrafya, biyoloji, ingilizce ile sınıf öğretmenliği alan testlerinde hesaplanan ortalama değerleri 21 ile 25 arasında değişmiştir. türkçe, din kültürü ve ahlak bilgisi, psikolojik danışma ve rehberlik ile okul öncesi öğretmenlikleri alan testlerinin ortalama değerleri ise, 25’in üzerinde çıkmıştır. daha açık bir ifade ile öabt'ye giren fen bilimleri öğretmen adaylarının kendilerine yöneltilen soruların yaklaşık yüzde 80'ini bilmediği; sosyal bilgiler, tarih, coğrafya, biyoloji, ingilizce ile sınıf öğretmenliği alan testlerinde hesaplanan ortalama değerleri 21 ile 25 arasında değişmesi nedeniyle bu alanlardaki öğretmen adaylarının da alanlarının yüzde 75'ine hakim olmadığı/bilmediği öne sürülebilecektir.
ezcümle, son 18 yıllık kesintisiz tek parti iktidarında bile toplam 6 kez milli eğitim bakanı değişikliğinin yapıldığı , gelen her yeni bakanın reformlar yapmak üzere kolları sıvadığı göz önünde bulundurulursa "neden başarısızız?" sorusu üzerine düşünmek için daha çok nedenimiz olduğu görülecektir.
not: söz konusu maddeler zaman içinde güncellenecek ve yeni maddeler eklenecektir.
devamını gör...

