ralph nelson tarafından 1970 yılında beyaz perdeye aktarılan, revizyonist western filmlerinin en önemli örneklerinden birisidir.

yine aynı yıl gösterime giren ''little big man'' adlı filmle birlikte, amerikan sinemasının ''kızılderili meselesi''ne karşı geliştirdiği tek taraflı bakış açısını yerle yeksan etmiştir.

yıllarca vahşi ve barbar kızılderili kavramını beyaz perdede ince ince işleyen ve yarattığı algı ile tarihte yaşananları ters yüz eden amerikan sineması, bu iki film ile birlikte tabiri caizse yüzüne sert bir tokat yemiş ve sonrasına kendisine gelmiştir.

bu iki filmin arkasından kızılderili katliamlarını ele alan daha objektif yapımlar ortaya çıkmış, bazıları akademi ödülüne bile layık görülmüştür.

film, bu yönü ile değerlendirildiğinde dahi efsanelerin arasına girmeye hak kazanır zira çıkış noktası olmuştur.

"soldier blue" 1864 yılında yaşanan "sand creek katliamı''nı konu alır.

amerikan askerlerinin savunmasız bir cheyenne köyünü basarak, kadın - çocuk ayırt etmeksizin yüzlerce insanı öldürdüğü bu katliamın beyaz perdeye aktarılmış olması, amerikan toplumu açısından da bir nevi travmaya yol açmış ve tartışmalara neden olmuştur.

afişlerinde ''sinema tarihinin en vahşi filmi" tanımı yer almış, bazı eyaletlerde afişlerin toplatılması kararı verilmiştir.

yönetmenin yapmak istediği şey tam olarak yerini bulmuştur. özellikle katliam ve tecavüz sahnelerinin uzun dakikalar boyunca gösterilmesi, katliamın gerçekliğini ön plana çıkarmak için yapılan yakın plan çekimler insanın içine bir yumru gibi oturur.

film türkiye'de ise 1973 yılında vizyona girmiş, pek çok sahne makaslanmıştır.

filmde özellikle honus gent karakterini ben kendi adıma yüzbaşı silas soule ile özdeşleştirdim. işin esasına bakılırsa bu hesaplaşmayı yaşayıp, kızılderili katliamlarının önüne geçmeye çalışan onlarca amerikan subayı olduğunu tarihi anlatılardan biliyoruz. ya öldürüldüler, ya ordudan atıldılar ya da hapis cezası aldılar. sonrasında çoğunun itibarı iade edilse de, gent karakteri bu iade-i itibarın sanki beyaz perde de vücut bulmuş hali gibidir. bir nevi işin beyaz vicdanıdır. ve o beyaz vicdana beyaz şeytan tarafından yapılanların aktarılmış olması da geçmişle hesaplaşma adına önemlidir.

hülasa; bu filmi izlememiş olanların izlemesini elbette tavsiye ederim. ancak konuya ilgisi olmayanlar tarafından sıkıcı olarak da, değerlendirilebilir. bu şerhi de koymuş olayım ki, sonra ne biçim filmmiş diye bana sarmayın.

tarihi filmleri sevenler için ise biçilmiş kaftandır. izlemek konusunda tereddütünüz olmasın.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

düşünce çok güzel* ama varsayılan olarak görüntülenmesi çok kötü. bu hâliyle profili açar açmaz görüntülenen "son tanımları" bölümünü tamamen kapatmış ve listeye ulaşmak da yukarıdaki bütün tanımları listeleyen "tanım: x" butonundan yapılabiliyor anca. böyle çok kullanışsız bana kalırsa.

bunun yerine aşağıdaki gibi bir geçiş butonuyla sağlansa daha hoş olurdu:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

muhtemelen anlatamadım ama deneyin, garipseyeceksiniz siz de.
devamını gör...

ne kadar özür dilesek az bunun için değerli hanımlar.
öküzlük desen bizde, düşüncesizlik desen bizde.
nasıl olur da düşünemeyiz bazı şeyleri ya, kadına şiddet resmen bu.
erkek doğmak zaten kadın doğasına aykırı.
neymiş, eşimden çay istiyormuşum. oha artık terbiyesiz.
kendimize köle arıyoruz sanki.

lütfen bizleri affedin.

edit: ironiyi anlamayan arkadaşlar var. üzülüyorum.
devamını gör...

çok güzel bir ağaçtı, ömrü uzun olsun.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

alex turner'ın şarkı sözleri ile insanın suratına sert bir yumruk attığı arctic monkeys şarkısı. favourite worst nightmare albümü baştan sona efsane fakat bu şarkının başka bir çarpıcı yönü var. bir şeyleri kurtarmak yerine tüm bu durumu acı içinde kabul eden karakterin and do me a favor, and ask, if you need some help kısmında aslında şarkının genel gidişine baktığımızda bir nevi gerçekten gitmemi mi istiyorsun yoksa çabalamamı mı düşüncesi içerisinde son bir işaret beklemesi ve do me a favor, and stop flattering yourself cevabını aldıktan sonra aradaki tüm bağların koptuğunu kabul etmesi benim için büyük hüsrandır çünkü benim gibi anında durumu kabul edip ne halt etmesi gerektiği hakkında tek bir fikri olmayan insanların bir özeti gibidir. bu tamamen "bana bir işaret vermen gerek çünkü tamamen batırdım mı ve gitmem mi gerek yoksa çabalamam mı gerekiyor" anı, şarkı boyunca tamamen kabullenmiş ve acı içinde olan karakterin ilk defa durumu değiştirmek için son anda aklına gelen klasik 'bir şeye ihtiyacın olursa söyle' cümlelerini araya sıkıştırması ve karşılığında basitçe 'kibirli davranma, yağ çekmeye çalışma!' cevabından sonra orada sahiden istenmediğini fark etmesi şarkının vuruculuğunu oldukça yükseltiyor ve basit bir ayrılık şarkısı olmaktan çıkartıyor. şarkının sonunda alex'in dediği gibi: "s****r git dese daha kibar olurdu belki."

well, the morning was complete
where there was tears on the steering wheel, dripping on the seat
several hours or several weeks
ı'd have the cheek to say they're equally as bleak


pekala, matem bitmişti
gözyaşları direksiyondan koltuğun üzerine dökülüyorken
birkaç saat ya da birkaç hafta
biraz küstahlığa ihtiyacım olacak, ikisinin de aynı derecede iç karatıcı olduğunu söylemek için


ıt's the beginning of the end
the car went up the hill and disappeared around the bend
ask anyone, they'll tell you
that it's these times that it tends
to start to break in half, to start to fall apart
hold on to your heart


bu sonun başlangıcı
araba tepeye doğru ilerledi, ve virajın orada gözden kayboldu
her hangi birine sor sana anlatacaktır
genelde böyle zamanlarda eğilim gösterdiğin zaman
dağılmaya ve parçalara ayrılmaya
kalbine tutunmaya çalışırken


and do me a favor and break my nose
or do me a favor and tell me to go away
or do me a favor and stop asking questions


bana bir iyilik yap ve burnumu kır!
ya da bana bir iyilik yap ve defolmamı söyle!
ya da bana bir iyilik yap ve sorular sormayı bırak!


well, she walked away while her shoes were untied
when the eyes were all red
you could see that we'd cried
and ı watched, and ı waited 'til she was inside
forcing a smile and waving goodbye


yürüyüp uzaklaştığı sırada ayakkabıları bağlı değildi
ve gözler kıpkırmızıydı, ağladığımızı tamamen anlayabilirdiniz
ve ben izleyip bekledim o içeri girene kadar
zorlama bir gülüşle el sallayıp veda ederek


curiosity becomes a heavy load
too heavy to hold, too heavy to hold
curiosity becomes a heavy load
too heavy to hold, will force you to be cold


merak ağır bir yüke dönüşür
taşımak için fazla ağır
merak ağır bir yüke dönüşür, taşıması oldukça güç
soğuk olmaya itecek kadar


and do me a favor, and ask, if you need some help
she said, do me a favor, and stop flattering yourself
and to tear apart the ties that bind
perhaps "fuck off" might be too kind
perhaps "fuck off" might be too kind


"bana bir iyilik yap ve yardıma ihtiyacın varsa söyle!"
o "bana bir iyilik yap ve yağ çekmeyi bırak!" dedi
ve birbirine bağlanmış tüm bağları koparmak için
s****r git dese daha nazik olurdu belki
s****r git dese daha nazik olurdu muhtemelen
devamını gör...

hz. ibrahim peygamberin sünnetidir.
devamını gör...

ben de başlıkta su ayısını görünce atladım tabi

cahillik işte.....
devamını gör...

okunacak paylaşımları ile kendini belli eden bir yazardır. takipçim ve takipçisi olduğumdan keyifle okuyorum yazılarını. küçük bir sohbetimiz olmuştur.
sağolsun, değerli bir yazardır.
devamını gör...

kendisiyle sohbet etmekten aşırı keyif aldığım yazardır.
tartışırken muhabbet ederken donanımlı bir insan olduğunu belli ediyor.
sağ olsun.
devamını gör...

üniversite ikinci sınıf, termodinamik sınavı. sınava geç kalan arkadaş telaşla yerini arıyor. o sırada iş bilir asistan aklınca laf sokmaya çalışıp böyle sorumsuzca sınava geç kalırsan hiçbir şey olmaz senden diye çıkışıyor.

bunu duyan yürek yemiş hazır cevap arkadaşımız hiçbir şey olamazsam okulda kalır asistan olurum diyor ve amfiyi bir ooooo uğultusu kaplıyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eyluling konuşurken sesinin yanaklarından sıkasım geldi. *
devamını gör...

apollon smietheon

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ingilizce'den dilimize "yalaka" olarak geçmiş kalıp.
devamını gör...

sözlükte herkesin birbiri ile senli benli konuşması durumu. ben sizli bizli konuşanları anlamıyorum şahsen. aga sözlük burası. ben neden gidip trollere siz demeliyim. ya da diyelim ki troll olmayanlara dedim, o zaman da ayrımcılık olur. karşımdaki 1 kişiyse, ben neden ona siz demeliyim. bu adam yüce konsey mi, çete lideri mi, tek bir kişi abi. ben salağım galiba.

edit: tabiki bana siz diyene ben de siz demek zorundayım. ama bunun haricinde çoğunlukla sen derim.
devamını gör...

don lastiği.
bir miktar gevşeğin tekiyimdir de.
devamını gör...

bugüne kadar yoktu ama galiba en yeni takıntım bu radyoda abuk sabuk şeyler dışında bir şey konuşmamak konusunda sevgili yayın ortağım dışınızdaki irlandalı'yı zorlamak...
kadın her hafta bi sürü öneriyle geliyor ya aralarından en saçma olanı için yalvarıyorum ya da kendi saçma önerim için n'olur n'oluur diyorum.
neden acaba?

şaka yabtım. bi de saçma şakalar yapmaya takıntılıyım. ben de balon yalayabiliyorum bu arada. sıkıntı yok.
akşam görüşelim!
devamını gör...

bence de en uygun olanı olmuş.

100 karma puan ciddi ciddi zor toplanıyor, çoğu yazar yarıda bırakıp kaçıyor. hal böyleyken sevgili daddy gibi güne 300 karma puanla başlayan yazarlardan çaylaklara sıra gelmiyor. *
hayırlı olsun, inşallah kafa store'da gönlümce gezebilmem adına, benim de güne 300 karma puanla başlayabilmem için güzel bir güncelleme gelir. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim