yakında allah'ın izniyle balzac gibi kahve çekirdeği çitleyeceğim.
devamını gör...

zıkkımın kökünü yiyesiceler diyerek dua edilesi insanlardır bunlar. eşiyle zaman geçirmektense başka şeyler yapmayı sevdiğini, önceliğinin başkası olduğunu, başkasıyla daha çok keyif aldığını, eşi için zaten bir şey yapmasına gerek olmadığını gösterir. en azından adamın böyle düşündüğü aşikardır. hevesini aldıktan ve gerçek hayata döndükten sonra bu kez hani iyi günde kötü günde birlikte olacaktık, hani hastalıkta sağlıkta ayrılmayacaktık sitemlerinin muhatabı eşi olacaktır. eşi de diyecektir ki kimi yemeğe çıkardıysan, kime hayatında öncelik verdiysen, kime özenle davrandıysan ona git, sana o baksın, onunla yaşlan, ona dayan. hadi canım ikile.
devamını gör...

dengesizliğim. ruh halim o kadar geçişli ki hızına yetişemiyorum.
devamını gör...

deneyimleri, bilgi ve birikimleri okunan ve ilgi duyulan bir mecra'da yazmak.

"aha da buraya yazıyorum." sanki başka yazacak yerim var da. hakikaten yazacak yerimiz yok arkadaşlar.
devamını gör...

herhangi bir şeyi kaynar şekilde içebilen insanların geneli bana insanüstü birer yaratık gibi göründüğünden ötürü çay kısmına takılmadığım başlık.

benim, kantinde öğrencilerin alıp o anda içtikleri kaynar kahveyi elime döküp üç hafta elimde sargıyla dolaşmışlığım var:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

içmeden önce de 577464 saat bekliyordum nalet şey soğusun diye kjkgjffhhchg. yarıya kadar doldurup üzerine soğuk su eklemek sonradan aklıma geldi tabii lol.
devamını gör...

emine gürsoy naskali’nin çevirisiyle türkçeye kazandırılan altay türkleri destanıdır. söyleyişindeki kuvveti bakımından dikkat çekici tasvirleri bulunuyor. kendi anlatımım yeterli olmayacağından yapı kredi yayınlarının kitap hakkındaki bilgisini aşağıya alıntılıyorum.



maaday-kara, güney sibirya’da yaşayan altay türklerinin destanıdır. binlerce yıllık yaşam mücadelesinin iki nesli temsil eden yaşlı baba maaday kara ve yaşamı sürdürecek olan oğlu kögüdey mergen’in yaşamına sığdırılarak anlatıldığı destanda odak noktası, ölüm korkusu ve ölümsüzlük arayışıdır: destanın kahramanı -aynı zamanda bir “şaman” prototipi olan- kögüdey mergen, hayatın sırrını çözmek, annesiyle babasını ölüler diyarından yeryüzüne geri getirmek, sürülerini ve halkını ölümün pençesinden kurtarmak için yeraltı dünyasına iner. şamanist bir toplumun ürünü olan (ancak yer yer budizm ve lamaizm etkisi de görülen) destanda, bu dünyayı ve öbür dünyayı algılayış biçimi şamanist düşünce doğrultusundadır. olaylar üç farklı boyuta uzanır: yeryüzü, yeraltı ve gökyüzü. yeryüzü canlıların mekânıdır; yeraltı ruhların yani ölülerin âlemidir, bu âleme karanlık güçler hâkimdir; gökyüzü de yine insan ötesi bir boyuttur. ancak, bu üç boyutun kapıları birbirine kapalı değildir; birinden diğerine gitmek ve geri dönmek mümkündür. maaday-kara’nın -nerdeyse bütün destanlarda olduğu gibi-kozmogonik yönleri de vardır: destan, büyükayı ve orion takımyıldızları ile kutupyıldızı’nın nasıl ve niçin meydana geldiğini de anlatır. kitapta, maaday-kara destanının sazon saymoviç surazakov’un 1964’te aleksey grigoreviç kalkin’in anlatımından derlediği altay türkçesi metninin çevrimyazısı ile türkiye türkçesine çevirisi yanında, destanı çeviren prof. dr. emine gürsoy-naskali’nin aykıntılı “giriş” yazısı, metinde geçen altayca kelimeler ve özel isimler için birer dizin ve geniş bir bibliyografya yer alıyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
sitemizin ünlü kedisi
devamını gör...

bu bebişin videoları beni anlık da olsa iyi yapıyor.
devamını gör...

kullandığı dil o kadar sade ve o kadar içerden ki. siyasi duruşundan sebep türkiye'de çok sıkıntılar çekmiş ve ince memed kitabını yayınevleri basmaya yanaşmamıştır. daha sonra (bkz: tilda yaşar), (bkz: münevver andaç) ve (bkz: güzin dino) tarafından kitap ingilizce'ye çevrilmiş, hak ettiği değeri ancak bu sayede görmüştür malesef. nobel'e kadar gitmiştir.
devamını gör...

herhangi bir düşüncenin kendi içindeki uyumudur.

felsefeye göre bir düşünce çelişki içermiyorsa tutarlı olarak kabul edilir.
devamını gör...

belli bir yanının olmamasıdır. bu tuhaf gelebilir size, açıklayayım. istanbul'un aşağı, yukarı, orta yanı denizdir ve ona bir ışıltı katar. izmir yukarıdan aşağı deniz, ardı dağdır ve ruhu bunaltmaz. antalya yukarı yanı yüksek toroslar, aşağı yanı masmavi akdeniz. bursa bir yanını yeşille beyazın dans ettiği uludağ'a verirken, bir yanını denize vermiştir. lafı uzatmayalım ankara'nın dört bir yanı tuhaf yükseltilerle kaplanmış, inişli çıkışlı bir şehir dersin fakat o da değildir. her yanı ne gri, ne sarımsı, ne kahverengidir; olumsuz yahut bıkkın renklerin cümbüş yaptığı bir sahadır. yeşillik bir görünür bazı .yanlarda ancak o da bir anda serap gibi kaybolur. nezaket, saygı bir yanda kendini belli edecekken bir bakarsın ilginç bir keko darma duman eder o yanı. ankara'nın bir yanı yok, kendince bir cereyanı hatta insanı kendinden uzaklaştıran heyelanı vardır.
devamını gör...

devamını gör...

çok yüksek enerjili bir fotonun bir atom çekirdeğiyle etkileşim süreci. bu etkileşim neticesinde atom çekirdeği parçalanır, ortama çekirdek içindeki nötron, proton gibi hafif parçacıklar dağılır.

bu süreç yıldızlarda süpernova aşamasından hemen önce ortaya çıkar. çekirdekler öyle süratli bir şekilde parçalanır ki, yıldızın çekirdeğinde milyonlarca yıl boyunca olup biten her şey geriye döner. yıldız yaşamı boyunca çekirdeğinde hafif elementleri nükleer füzyonla birleştirip ağır elementlere dönüştürmüştür. ancak foto parçalanma ile bu ağır elementler tekrar ilk hallerine dönene, hatta ondan da geriye giderek proton ve nötronlarına ayrışana kadar parçalanır. bu süreç ile yıldızın çekirdeği, kendisini ayakta tutan desteği kaybettiğinden, büyük bir hızla çöker ve süpernova gerçekleşir.
devamını gör...

antep'li biri olarak kanımın hemen ısındığı yazardır.
kendisiyle mutfağa girip çeşit çeşit yemek yapasım var.
neyse şimdi buzluktaki içli köftelerden bir 5 tane götüreyim.*
devamını gör...

khaled hosseini'nin uçurtma avcısı kitabını severek okumuştum. hatta hızımı alamayıp aynı yazarın bin muhteşem güneş ve ve dağlar yankılandı kitaplarını da hemen okuyup bitirmiştim.
devamını gör...

fazladan bir dil daha öğrenememiş olmak.

burayı okuyacaklara tavsiye vermek istiyorum. ülkedeki çoğu üniversite ve bölüm müfredatı size oldukça boşluk bırakacak şekilde hazırlanmış. ve bu boşluklar hayatınızdaki son boşluklar. iş hayatı başlayınca insanın kendine çok az vakti kalıyor.
o yüzden yapmak istediğiniz ve hem efor hem sabır gerektiren her şeyi bu yıllarda yapmanız lazım. hayatınızın ilerleyen yıllarında da yapabilirsiniz elbet ama şimdikinden çok daha zor olur.

-dil öğrenmek bunlardan bir tanesidir. asla size bir şey kaybettirmez aksine illa ki bir gün işinize yarar.
-tarih ve edebiyat alanlarında kültürlenmek de yine bunlardan bir tanesidir. ufkunuzu genişletir, bir insanın başına gelebilecek en iyi şey ufku genişletmektir.
-yurt dışına çıkmak mutlaka yapılmalıdır. bana sorarsanız gezmek için değil, bir süre çalışmak için yaz tatilini değerlendirebilirsiniz hem para kazanmış hem de başka hayatları görmüş olursunuz. hayatı anlamak yolunda önemli bir adımdır. work and travel yapılabilir.
-bir çalgı aleti çalmayı öğrenmek insanı çok değiştirebilir duygularınızı yoğun olarak aktarabileceğiniz bir yer bulmuş olursunuz.
-tabi ki tüm bunları yaparken okul hayatını da boşlamamak lazım. mutlaka kendinizi kütüphane kültürüne alıştırın. vaktinizi daha değerli geçirdiğinizi farkedeceksiniz.

tavsiye etmediğim şeylerin başında ise saçma sapan size hiçbir şey katmayacak dizi ve filmleri izlemek. arkadaşlarla boş boş çay kahve içmek kağıt oyunları bilgisayar oyunları ile oynayıp zaman öldürmek. arkadaşlar zaman evrenin başından beri var onu kimse öldüremedi. zamanı öldürmeye çalışan ancak kendini öldürür.
devamını gör...

bu da benim prensesim!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yaz günü haşlanmış tavuk kokusu. etten soğuyorum.
devamını gör...

the great dictator (charlie chaplin, 1940)
hitler almanya'sının en ateşli döneminde böyle bir filmi bütün dünyada izlettirmek. işte sinema budur.
devamını gör...

hakkında yazılmış uzun bir bilgisel okudum az önce. ailesinin tek çocuğuymuş, koyu fenerbahçeliymiş, maden mühendisliğini bitirmiş. askerlik aradan çıksın diye askere gitmiş. terhisine de 30 gün varmış. kahpe bir saldırıda şehit olmuş. allah rahmet eylesin, nurda yatsın.
gencecik evlatlarımızı toprağa koyuyoruz. içimizde bir anlığına bir sıkıntı yerleşiyor, sövüyoruz, sayıyoruz ve unutuyoruz.

koy kendini anasının yerine, uyuyabilir misin?
koy kendini babasının yerine, gülebilir misin?
koy kendini yarinin yerine, unutabilir misin?

toprağa düşen her evlat bizimmiş gibi davranmalıydık yıllardır. kaybettiğimiz her vatan evladı içimizde yara açmalıydı. kalbimiz yanmalıydı.
hiçbirini yapmadık, sokaklar, caddeler, okullar, parklar şehitlerin adlarıyla doldu. biz hepsini unuttuk.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim