sözlüğe 90'lardan bir şarkı bırak
ufuk yıldırım-çabuk gel annem.
devamını gör...
ne için yaşadığını bulamamak
tanrının (tabi varsa) insanın yaratmasında bir amaç olmadığı gibi yaşamanında bir amacı yoktur, bu dünyada sadece basit zevkler için yaşıyoruz, yapabildiğimiz tek şey doğuyor büyüyor bir fiil çalışıyoruz sonra yaşlanıp ölüyoruz, bir de hayatı kolaylaştırmak için buluşlar yapıyoruz, başka yaptığımız bir şey yok, ölmeyecek gibi yaşamaya ve sürekli bir şeyler yapmaya çalışıyoruz
devamını gör...
wie geht es dir
almancadan dilimize çevrildiğinde nasılsın? anlamına gelen soru cümlesidir. birçok şekilde cevaplayabiliriz.
- danke, es geht mir gut!
- na ja, es geht so!
- es geht mir schlecht!
- es geht mir prima!
- es geht!
edit: yazım hatası.
- danke, es geht mir gut!
- na ja, es geht so!
- es geht mir schlecht!
- es geht mir prima!
- es geht!
edit: yazım hatası.
devamını gör...
kuzey kore'de uygulanacak yeni yasaklar
aslında ülkede neler serbest, ben onu daha çok merak ediyorum.
yasaklar ülkesi olduğunu zaten biliyoruz.
yasaklar ülkesi olduğunu zaten biliyoruz.
devamını gör...
rachel getting married
yönetmenliğini jonathan demme'nin -kuzuların sessizliği filminin yönetmeni aynı zamanda- yaptığı, 2008 yapımı amerikan filmi.
65. venedik film festivali'nin ve toronto film festivali'nin açılışı bu filmle yapılmıştır.
filmde önemli rollerde oynayan oyuncular; anne hathaway, rosemarie dewitt, bill irwin, anna deavere smith, tunde adebimpe ve debra winger.
müzikleriyle dikkati çeken filmin müziklerini, donald harrison jr. ve zafer tawil hazırlamış.
anne hathaway'in, bu filmdeki rolüyle en iyi kadın oyuncu dalında oscar adaylığı var.
kişisel not: benim sevdiğim filmlerdendir.
filmde uyuşturucu alışkanlığı nedeniyle, kendini küçük kardeşinin ölümünden sorumlu tutan kym (anne hathaway), ablasının evlenme törenine katılmak için ailesinin yanına döner. düğün hazırlıkları ve töreni sırasında yaşananlar filmin konusunu oluşturuyor.
aşağıda, rachel evleniyor filmindeki bütün müzikleri kopyaladım. ama en çok 'rachel loves sidney'i severim. filmin 'theme' müziğidir.
“rachel getting married” soundtrack tracklist:
1. unknown legend – tunde adebimpe
2. wedding – waltz zafer tawil
3. kym’s homecoming – zafer tawil
4. america – robyn hitchcock
5. here come the bride – brooklyn demme & barry eastmond, jr.
6. rachel loves sidney – donald harrison jr.
7. samba for shiva – cyro baptista & beat the donkey
8. ethan’s theme – zafer tawil
9. up to our nex – robyn hitchcock
10. dread natty – congo sister carol east
11. dancing with shiva – black bombay
12. it’s been done – angela mccluskey
13. lower ninth ward blues – al “carnival time” johnson
14. ın my soul – tavash graham featuring tamyra gray
15. trilla – brooklyn demme
16. rachel loves sidney (studio version) – donald harrison jr.
sizi filmin 'theme' müziğiyle başbaşa bırakayım, eminim seveceksiniz. iyi dinlemeler.
buradan
65. venedik film festivali'nin ve toronto film festivali'nin açılışı bu filmle yapılmıştır.
filmde önemli rollerde oynayan oyuncular; anne hathaway, rosemarie dewitt, bill irwin, anna deavere smith, tunde adebimpe ve debra winger.
müzikleriyle dikkati çeken filmin müziklerini, donald harrison jr. ve zafer tawil hazırlamış.
anne hathaway'in, bu filmdeki rolüyle en iyi kadın oyuncu dalında oscar adaylığı var.
kişisel not: benim sevdiğim filmlerdendir.
filmde uyuşturucu alışkanlığı nedeniyle, kendini küçük kardeşinin ölümünden sorumlu tutan kym (anne hathaway), ablasının evlenme törenine katılmak için ailesinin yanına döner. düğün hazırlıkları ve töreni sırasında yaşananlar filmin konusunu oluşturuyor.
aşağıda, rachel evleniyor filmindeki bütün müzikleri kopyaladım. ama en çok 'rachel loves sidney'i severim. filmin 'theme' müziğidir.
“rachel getting married” soundtrack tracklist:
1. unknown legend – tunde adebimpe
2. wedding – waltz zafer tawil
3. kym’s homecoming – zafer tawil
4. america – robyn hitchcock
5. here come the bride – brooklyn demme & barry eastmond, jr.
6. rachel loves sidney – donald harrison jr.
7. samba for shiva – cyro baptista & beat the donkey
8. ethan’s theme – zafer tawil
9. up to our nex – robyn hitchcock
10. dread natty – congo sister carol east
11. dancing with shiva – black bombay
12. it’s been done – angela mccluskey
13. lower ninth ward blues – al “carnival time” johnson
14. ın my soul – tavash graham featuring tamyra gray
15. trilla – brooklyn demme
16. rachel loves sidney (studio version) – donald harrison jr.
sizi filmin 'theme' müziğiyle başbaşa bırakayım, eminim seveceksiniz. iyi dinlemeler.
buradan
devamını gör...
konusu açıldığında strese sokan şeyler
sizin evlilik işi ne oldu?
evlilik ne zaman?
bu sene evlilik var mı?
şeklindeki sorularla beni kuyuya çekmeye çalışmaları.
çözüm buldum ama 'evlendik biz sizi çağırmadık' diyorum onlar stres oluyor. şimdi onlar düşünsün.
evlilik ne zaman?
bu sene evlilik var mı?
şeklindeki sorularla beni kuyuya çekmeye çalışmaları.
çözüm buldum ama 'evlendik biz sizi çağırmadık' diyorum onlar stres oluyor. şimdi onlar düşünsün.
devamını gör...
morg
adli tıp incelemesi veya otopsi gibi sebeplerle tutulan ölen insan bedenlerinin işlem yapılmadan önce bekletildiği hastanelerde bulunan soğuk odadır. içinde de cesetlerin muhafaza edilebilmesi için metal bölmeli dolaplar bulunur. gerekli işlem tamamlanınca, ceset, cenaze için teslim edilir.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
emeği geçen yazarlara teşekkürler. neşe kattınız. var olun.
devamını gör...
arketip
ilkörnek, ilkimge. bir varlıkla yeniden oluşmayan, var olan.
carl gustav jung arketip kavramı ile ilgili "arketipin kendisi boş, salt biçimsel bir unsurdur, kendi tasvirinin a priori bir olasılığından, facultas praeformandi'den (tasarlanan yeti) başka bir şey değildir." demiştir. arketipler çeşitlidir.
carl gustav jung arketip kavramı ile ilgili "arketipin kendisi boş, salt biçimsel bir unsurdur, kendi tasvirinin a priori bir olasılığından, facultas praeformandi'den (tasarlanan yeti) başka bir şey değildir." demiştir. arketipler çeşitlidir.
devamını gör...
rehberde babayı kaydetme şekli
sadece numara.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
kadınların hepsi.*
devamını gör...
nullius in verba
tek bir anlama gelmez. kullandığınız cümle içerisinde farklılık gösterir. siz bunu, sorgula, şüpheci ol diye de kullanabilirsiniz. bağımsız düşünce olarak da niteleyebilirsiniz. yukarıdaki yazılan iki anlamıyla da kullanabilirsiniz. ama tabi menşei olarak baktığınızda, ünlenmesi ve bir motto olarak kabul edilmesi royal society ile söz konusu olmuştur.
zaten kiliseye başkaldırı olarak gelişen her hareket genel olarak güzel, hoş ve aydınlanmacı bir yönelim izlemiş, tabiri caizse beyinlerimizin pasını silmiştir. at gözlükleri çıkarılınca işler yoluna giriyor işin açığı lakin o gözlük çıkana kadar da akla kara seçiliyor. neyse bazen bu söz yanlış anlaşılabiliyor. burada bilimin siyasi ve dini otoriteye bağlı olmaması kast ediliyor. bilimsel olmayan her otoritenin reddi söz konusudur. zaten ortaya çıktığı dönem özelliklerine bakarsanız bu da gayet doğal. kilisenin astığı astık kestiği kestik. kral herkesin yanağından makas alıyor, lakin o esnada kilise de kralın kaba etinden makas alıyor. karışık ilişkiler yani* neyse çok da uzatmanın lüzumu yok. bilimsel olmayan dogmaları çok ciddiye almayın demiş adamlar işte. adamlar derken de öyle üstlerini çiziyor gibi falan oluruz maazallah. aman yanlış anlaşılmasın. newton'a, faraday'a, hooke'a falan gider yapacak halimiz yok. saygımız sonsuz.
aynı zaman da yeni yazar arkadaşımızın da mahlası imiş. kendisine de bu vesile ile hoş geldin diyoruz. umarız mahlası gibi davranır da, gözlerimizin pası silinir.
zaten kiliseye başkaldırı olarak gelişen her hareket genel olarak güzel, hoş ve aydınlanmacı bir yönelim izlemiş, tabiri caizse beyinlerimizin pasını silmiştir. at gözlükleri çıkarılınca işler yoluna giriyor işin açığı lakin o gözlük çıkana kadar da akla kara seçiliyor. neyse bazen bu söz yanlış anlaşılabiliyor. burada bilimin siyasi ve dini otoriteye bağlı olmaması kast ediliyor. bilimsel olmayan her otoritenin reddi söz konusudur. zaten ortaya çıktığı dönem özelliklerine bakarsanız bu da gayet doğal. kilisenin astığı astık kestiği kestik. kral herkesin yanağından makas alıyor, lakin o esnada kilise de kralın kaba etinden makas alıyor. karışık ilişkiler yani* neyse çok da uzatmanın lüzumu yok. bilimsel olmayan dogmaları çok ciddiye almayın demiş adamlar işte. adamlar derken de öyle üstlerini çiziyor gibi falan oluruz maazallah. aman yanlış anlaşılmasın. newton'a, faraday'a, hooke'a falan gider yapacak halimiz yok. saygımız sonsuz.
aynı zaman da yeni yazar arkadaşımızın da mahlası imiş. kendisine de bu vesile ile hoş geldin diyoruz. umarız mahlası gibi davranır da, gözlerimizin pası silinir.
devamını gör...
arşipel
ege denizinin antik adı olarak bilinmekte.
"arkhi" ve "pelagos" kelimelerinden oluşmakta. baktığım, gördüğüm çoğu yerde anlamı "adalar denizi" olarak karşıma çıktı. bazı yerlerde de "eski deniz" olarak görebilirsiniz. ben dilbilimci değilim fakat "arkhi" kelimesi antik yunancada "ada" kelimesinin karşılığı değil bildiğim kadarıyla. kelimenin anlamına baktığımda "lider, şef" gibi anlamlar çıktı. belki en çok kullandıkları bu denize lider deniz adını takmış olabilirler.
fakat dediğim gibi dilbilimci değilim. bilenler aydınlatabilir.
"arkhi" ve "pelagos" kelimelerinden oluşmakta. baktığım, gördüğüm çoğu yerde anlamı "adalar denizi" olarak karşıma çıktı. bazı yerlerde de "eski deniz" olarak görebilirsiniz. ben dilbilimci değilim fakat "arkhi" kelimesi antik yunancada "ada" kelimesinin karşılığı değil bildiğim kadarıyla. kelimenin anlamına baktığımda "lider, şef" gibi anlamlar çıktı. belki en çok kullandıkları bu denize lider deniz adını takmış olabilirler.
fakat dediğim gibi dilbilimci değilim. bilenler aydınlatabilir.
devamını gör...
a little learning is a dangerous thing
bir alexander pope özdeyiş'idir. az bilgi tehlikeli bir şeydir. anlamına gelir.
devamını gör...
her şeyin gittikçe korkunçlaşması
ben... bu konuya çok kafa yordum. internet, sosyal medya etkisiyle insanlar artık sahte. insanlar gerçek değiller artık. hepsi maskeler takıyor, rol yapıyor. herkesin bir kompleksi var ve durmadan bu iğrenç komplekslerini ne ünlüyse ne popülerse onu alarak tatmin etmeye çalışıyor. herkes çok yalancı. artık dinlenilen müzikler, okunan kitaplar, düşünceler, felsefeler ilgi çektiği için değil de sosyal medya malzemesi için gündem oluyor. gitmek istiyorum buralardan. birileri beni insanların olmadığı bir yere götürsün.
devamını gör...
yazarların yaşama tutunma nedenleri
her zaman yarına bırakılmış işlerim vardır. bugünün işini ertelemek gibi düşünmeyin. bir şeyle meşgulken bile daha sonrasında ne yapacağımı düşünürüm. haliyle bu da ertesi güne kadar uzar gider. sanırım istemeden de olsa bir sonraki zaman dilimiyle bağımı koparmamaya çalışıyorum.
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
pirinç pilavını ilk denemesinde yapabilen cindir. resmen lapa oldu biraz şeker atsam sütlaç olacaktı.
devamını gör...
uçurtma
penceresi göğü görmeyen odamdan içeri 2 tanesi bugün süzüle süzüle giren çocuk mutluluğu.
birinci hali bir fotoğraftaydı, dışarı yürüyüşe çıktığında beni çekmiş, rica etmiştim ondan, kırmamış.
büyük, dalları kalabalık ama kuru bir ağacın üzerinde soluk sarı mavi renkli bir uçurtma. yalnız, yapayalnız, öylece duruyor niye ve nerde olduğunu bilmeden. ama yine de çok güzel, üstelik ondan.
ikinci hali bir gitar sesi ile başlıyor, yaşlı bir ses, yaşlı bir beden ama gencecik bir şarkı hali, onu da çok sevdim, aldım kabul ettim, üstelik ondandı bu da, banaydı, mutlu oldum.
sonra, az önce / ikisini bir kefeye koydum / ölçtüm biçtim, güzel bi ambalaja sardım ona benim uçurtmamı yolladım, gülümsesin diye. bana yolladıkları ile mutlu olan / mutlu eden insanın yüzündeki gülümseme bir milim daha büyüsün diye.
"senden haber almadan..."
birinci hali bir fotoğraftaydı, dışarı yürüyüşe çıktığında beni çekmiş, rica etmiştim ondan, kırmamış.
büyük, dalları kalabalık ama kuru bir ağacın üzerinde soluk sarı mavi renkli bir uçurtma. yalnız, yapayalnız, öylece duruyor niye ve nerde olduğunu bilmeden. ama yine de çok güzel, üstelik ondan.
ikinci hali bir gitar sesi ile başlıyor, yaşlı bir ses, yaşlı bir beden ama gencecik bir şarkı hali, onu da çok sevdim, aldım kabul ettim, üstelik ondandı bu da, banaydı, mutlu oldum.
sonra, az önce / ikisini bir kefeye koydum / ölçtüm biçtim, güzel bi ambalaja sardım ona benim uçurtmamı yolladım, gülümsesin diye. bana yolladıkları ile mutlu olan / mutlu eden insanın yüzündeki gülümseme bir milim daha büyüsün diye.
"senden haber almadan..."
devamını gör...

