kumanda.

bazen elimde olduğu halde tüm evin içinde arar da ararım. bulduğumda ise ağlamaklı bir kahkahayla koltuğa oturup boş gözlerle hayatı sorgularım.
devamını gör...

-alo, merhaba yagami hanım değil mi?
+evet, buyurun.
-kanada hükümeti adına arıyoruz. hiçbir koşul olmaksızın size vatandaşlık verdiğimizi haber vermek için aradık.
+neden ingilizce konuşmuyorsunuz peki hıı?
-ee sonuçta bu konuşma hayal olduğu için çok da şey yapmak istemedik.
+doğru. geliyorum o zaman.
devamını gör...

şu sıralar kitaplar iyi ki var en azından o kadar da boş yaşamıyoruz dediğim.
devamını gör...

aşırı samimiyetsiz ve çıkar kokan edebiyattır. milyonlarca liralık köşklerinde yaşayan bu zenginler şayet erkekse askere gitmemiş, vatan millet için herhangi bir şey yapmamışlardır. çoğu da ülkeyi hiç de ahlaklı şekilde temsil etmemişlerdir. sadece bazı isimlere yaranmak için çıkıp çıkıp "bayrak için ölürüz" vs. açıklamalar yaparlar. örneğin burak yılmaz. mesut özil'e "benimle milli takım forması altında savaşmış futbolcularla ilgili konuşmak istiyorum" tarzı bir yorumla saldırmış. karısını döven bir adam olarak, gazeteciye saldırıp bir şarkıcıya silah çeken adamla da en yakın arkadaş kendisi. daha örnekler çoğaltılabilir.
devamını gör...

kürtlerin nesini tartışacağız. pamir türkleri, yörükler gibi avrasya kökenli göçebelerdir. dna araştırmaları onların orta asya kökenli olduklarını kanıtlar. bereketli hilal denen bölgede eski iran halklarıyla birlikte yaşamışlardır. kuvvetle muhtemel eski iran halkının benimsediği ibrahimi dinleri kabul etmemişlerdir ve böylece kendilerini o kültürden ayrıştırabilmişlerdir. tıpkı şimdi olduğu gibi 'biz türk değiliz' diye bağırıyorlar. bu konudaki şahsi önerim ermenistana bakıp ders almalarıdır. 21. yüzyılda 'bağımsız ülke kurcam ulus devlet olucam' diyemezsiniz. çünkü küreselleşme, çünkü şirketokrasi, çünkü dijital takip, çünkü ekonomi, çünkü borçlu devletler

the origin of the kurds kitabının yazarı ferdinand hennerbichler dilbilimsel olarak bir toplumun kökenini bulmanın zorluğuna dikkat çekerek mtdna ve y-kromozomu analizlerine okuyucuyu yönlendiriyor. gerçekten de genom bilimi hayalimizdeki millet, ulus, ırk, kabile, soy, aşiret gibi kavramları sarsmaktadır.
max planck enstitüsü bilim insanlarının 2005 yılında yalnızca kürtleri inceleyen ilk esaslı genetik çalışması olan “kürt gruplarında mtdna ve y-kromozomu çeşitliliği" isimli makalesinde kürtlerin en eski ataları bereketli hilal bölgesinde yaşayan yerli halklardan biriydi ve asya’dan gelen ve askeri açıdan örgütlü olan (r1a1) göçmen seçkinleri tarafından farklı dalgalar halinde dilsel olarak iranileştirildiler. kürtlerin atalarının, hem tarihsel hem de toplumsal katmanlar olarak tamamen farklı topluluklardan meydana geldiği disiplinler arası yapılan çalışmalarda açıkça anlaşılmaktadır.

yani diyor ki makalede: ne olursan ol kürdistan dediğin bölgede yalnız yaşamadınız ki sizin olsun. e zaten kimin sesi çok çıkarsa diğerlerini bastırır.

türkiya'daki kürtlere ve türkiya gençliğine günümüzde yeni medya aracılığıyla propaganda yapılmaktadır. bunlar bizzat abdullah öcalan ve ekibi tarafından planlanmaktadır (bkz: imralı notları). abdullah öcalan 1980lerde 'kürtler devlet memuru olmalıdır, yargıya sızmalıdır' dediği için kürt vatandaşlarımız başka fakültelerde de okuyabilecekken hukuk fakültelerini doldurmuşlar ve şimdilerde yargı mensubu olmuşlardır. onlardan biri de selahattin demirtaş'tır. üniversite sınavına ikinci kez girerek 1993 yılında ankara hukuk fakültesine yerleşmiştir.

ben özbeöz türküm diyen gitsin dna testi yaptırsın. ben özbeöz kürdüm diyen gitsin dna testi yaptırsın.

hah ama ne alakası var genetikle biz 'ulus bilinci yaratma' hakkında konuşuyoruz diyorsanız sizi kimlerin desteklediğine bakın, sizin liderlerinize kimler para veriyor ona bakın.
mesela atatürk'e milli mücadelede kimler yardım etti pakistan'dan, hindistan'dan, kafkaslardaki müslüman ruslardan, moskova'dan, küçük ada ülkelerinden, yeni zelanda'dan ve hatta düşmanımız olan fransa dahi çekilirken silah, top, mühimmat bırakmıştır.
şu an kürdistan milli mücadelesi için kimler kürtlere yardım ediyor? tabi ki de dünya'nın emperyal güçleri almanya, amerika, rusya.

ne güzel memleket ya. bölün anasını satayım bölün.

tarihte kürt toplumlar başka devletlerin tarih kayıtlarına geçmiştir. homeros bile genetik araştırmalar günümüzde kürtlerle yahudiler arasındaki genetik yakınlığa dikkat çekmektedir. kürtler kendilerine tarih uydurmasınlar lütfen. kendilerini başka ulus devletler üzerinden tü-kaka şeklinde bir siyasetle var etmeye çalışmasınlar lütfen.
kaldı ki türkiya kürtleri öyle bir toplumsal sınıf oldu ki suriye kürtlerini aralarında istemiyorlar. ilk referandumda herkes suriyeliler gitsin diye oy verecektir. ırak kürdistan yönetimi ile anlaşın mübadele yapın o zaman. madem 'varlığım kürt varlığına armağan olsun' diyorsunuz selahattin demirtaş'ın kardeşi nurettin demirtaş ırak kürdistan yönetimi başkenti erbil'dedir. zaten
halkların demokratik partisi (bkz: hdp), abdullah öcalan liderliğinde kurulmuştur. selahattin demirtaş'a kimse 'başkanım' demez çünkü hdp başkanı abdullah öcalandır. hdp'nin meclise girmesini sağlayan seçim-reklam kampanyasını ünlü bir amerikalı reklam şirketi twitter üzerinden kampanyayı yönetmişti. bu propagandalar direk türkiya gençliğini hedef almaktadır.
devamını gör...

müziğin, kehanetlerin, sanat ve bilginin tanrısı olarak bilen, artemis'in ikizi olan tanrıdır. zeus ve leto'nun oğludur.

apollo veya apollon ismi, homeros'un ilyadasında anadolu'dan geldi şeklinde tabir edilmektedir. daphne ile aşkı dillere destandır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
god of light by charles meynier

edit: imla.
devamını gör...

ona göre insan düşüncesi sistemleri kırarak gelişir, çünkü hiçbir sistem hayatı ve insanı bütün zenginliğiyle kucaklayamaz.*
devamını gör...

(bkz: tartışma kültürü)
devamını gör...

ingiltere'de enstrüman marketlerinde çalınmasının bir dönemler yasaklandığı şahane deep purple şarkısıdır. ayrıca bildiğim kadarıyla riff'in yazılması ve tonunun verilmesinde ritchie blackmore'a ilham veren sesler, ingiltere'de fabrikaların yakınından geçerken duyduğu ritmik endüstriyel seslerdir.

hikayesini sizler için onur ataoğlu'nun blog'undan alıntılamak istediğimdir:

--- alıntı ---

meşhur hikayedir; deep purple, 1971 aralığında rolling stones’un mobil stüdyosu ile isviçre montreux’ya gelir. ertesi gün stüdyoyu yanaştırıp kayıt yapacakları mekanda frank zappa ve grubu “icadın anaları” konser vermektedir. casino’nun yanında, montreux caz festivaline de ev sahipliği yapan mekan, aşka gelen bir dinleyicinin fişek tabancasını ateşlemesi sonucu alev alır, kısa sürede yanıp kül olur. bunun üzerine deep purple der ki;

we all came out to montreux
on the lake geneva shoreline
to make records with a mobile
we didn't have much time
frank zappa and the mothers
were at the best place around
but some stupid with a flare gun
burned the place to the ground
smoke on the water, fire in the sky


deep purple, ellerinde mobil stüdyo ile ortada kalır; montreux caz festivalinin direktörü claude nobs onlara bir yerel tiyatro binası bulur. kayda başlarlar, ama komşular gürültüden şikayetçi olur. daha sonra boşaltılmış bir otel binasında kaydı tamamlarlar, ve deep purple’ın en başarılı albümlerinden biri ortaya çıkar: machine head!

we ended up at the grand hotel
ıt was empty cold and bare
but with the rolling truck stones thing just outside
making our music there
with a few red lights and a few old beds
we make a place to sweat
no matter what we get out of this

roger glover, casino yangınının montreux gölü üzerinde yükselen dumanlarına bakarak şarkının adını koyar: smoke on the water! ilginçtir ki, machine head albümünde montreux gölü kıyısındaki otelde kaydedilmeyen tek şarkı budur! grup bu şarkıdan çok ümitli olmasa da, yıllar içinde şarkı rock dünyasının istiklal marşı haline gelir.

şarkının en can alıcı noktası, dinleyeni avucuna alan girişteki gitar riff’i... hepimizin bildiği “dat dat daaaat / dat dat da daaaat/ dat dat daaaat/ dat daaaaaat” girişi hem akılda kalıcı, hem de çalması kolaydır. öylesine kolaydır ki, ben bile vaktiyle çalmışımdır; yani o derece ayağa düşmüştür.

çalmanın bu kolaylığı yüzünden parçanın başına neler gelmiş... örneğin, ingiltere’de bazı müzik mağazaları, dükkana girip gitar denemek bahanesiyle smoke on the water’ın girişinin çalınmasını yasaklamış! herhalde mağaza çalışanları günde yüzlerce kez dinliyorlardı bu meşhur riff’i. 2009 yılında ise, polonya’daki bir organizasyonda 6000 küsür gitarist aynı anda smoke on the water’ın girişini çalarak guiness rekorlar kitabı’na girmiş.
--- alıntı ---
devamını gör...

ben aslında yoğum.
devamını gör...

muhteşem bir dizidir, keşke zamanım olsa ve yeniden izleyebilsem. her biri kendi içinde hayatı ve ölümü ve onunla başa çıkma yollarını arayan sıradan hayatları olan bir ailenin hikayesi. daha ilk bölümden öyle çekiyor ki kendisine. ağır ağır artan bir dramla baş başa bırakıyor gittikçe. tıpkı yaşamlarımız gibi. finali izlediğinizde boğazınızda bir yumru takılıp kalıyor. ve izleyicisine farkındalık yaratacak, yeri dolmayacak türden bir yapım.
devamını gör...

döllenme olmadan üreme. dişi gamet gelişir ve yeni birey meydana gelir.
devamını gör...

kedi insanın efendisidir, köpek can dostudur.
devamını gör...

sevgili sözlük yazarları selam,
haftanın mis günlerini * geride bıraktığımız, yataktan sürünerek çıkıp keşke akşam erkenden uyusaydım dediğimiz bir pazartesi gününü daha devirdik.
bugünü güzelleştirmek, sisifos misali birbirinin aynısı geçirdiğimiz günlere bir soluk olsun diye fantastik dünyaların kapılarını aralayıp, en kral * büyücüleri konuşup biraz sohbet edelim, istiyoruz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sevgili cenk'in arka bahçesi ile birlikte saat 21.00'de sözlük radyosu'nda olacağız. siz de "biraz kafa dağıtayım, tanım girip sohbete katılayım." derseniz mutlu edersiniz.
görüşmek üzere, sevgiyle kalın. *

görsel için kaynak: cenk'in arka bahçesi*
devamını gör...

mualla sanırım senelerce aynı muallaklığa sebebiyet veren bir isim, aramızda mualla varsa kusura bakmasın ama ne bileyim şarkılardaki bir leyla açıklığı yok bu isimde. leylayı görünce duyunca insan anlıyor ki hattın diğer ucunda yanık biri var.

ama bu mualla kim, ne ayak?

dün gece saat 4-5 civarı olmayacak şarkılar dinliyorum, karşıma çıka çıka bu isim çıktı, bir gazapizm şarkısı. şarkı da demek doğru mu bilmiyorum, orhan veli'nin o dalgalı anlatımı yok, gazap eline geçirse dövecek kadını, öyle bir tarz?

"kendine bile katlanamayan bir adamım ben artık mualla!
anlayacağın yürekten yedik yiyeli façayı,
hani o ilk aşk dokunuşundan;
yani geç gelince yeni yetmelik ağıran saçlardan
sen kurtulursun aslında kırklanırsanda.
olsa olsa teneşir paklar beni
sonrasında kırkımdan!

kendine bile inanmayan bir adamım ben artık mualla!
tanrı var mı? yok mu?
nerdedir derdi nedir?
felsefik takılma şimdi ben kendime salıncak yapmışken alkolik efkarlanışlardan,
sallanıyoruz bak fena mı
sen kucağımda,
hayalden falan,
saçlarını da okşarım birazdan
ellerini de tutarım hatta

bozma işte fiyakasını çok durmıcak zaten kanımda
gerçi sen beni kansız da sanırdın gamsız da ama
ben içanaboşu bir türkçeyle anlatmaya çalışırken sana içimin akışını
sen fransız lügatından yan çevirmiştin hatırlarsan.

neyse ne, artık zamanlarındayız değil mi ‘artık mualla’?
bakışın fingirderken gözbebeğimin içine içine
tam belinden yakalarken hadiseyi
zorla güzellik değilse de zorbadır güzellik,
öğrenirken kaçışsız
teslim olmadım da ben esir alındım sayarsın ‘artık!kelepçelendim lan sana
iki gözün bir dizi parmaklık.

ölümüm olacaksın diye fısıldayan o ahmağı
unutmasan ne çıkardı ulan?
bilmem kaç santimden başka ne boşluk kalırdı içinde?
yüreğin çok mu doluydu, yersiz kaçtım bütün vakitlerinde?
unutkan randevulaştığın hani
hep sonradan.
kendine bile eğreti bir adamım ben artık mualla.
ellerim ceplerimde
ne zaman sokaklara serseri dalsam
aklımdasın
en saklımdasın hala
öylece ortada duran
.."

hadi bakalım, buyurun cenaze namazına seneler sonra yeniden ama bambaşka bir kimlikte ve tarzda ortaya çıkan bu mualla kim?





hiç alakasız dipçe : murteke candır ve kibariye onun elçisidir.
devamını gör...

aslında ölmek ama sevdiğin yada normal birisi için değilde, sevilmeyen, nefret edilen birinin ölmesi.
devamını gör...

en basit örneğiyle canlı önüne çıkan maddeye şu üç soruyu sorar:
bunu yiyebilir miyim? bununla çiftleşebilir miyim? bu beni öldürür mü? bu soruların cevapları üzerine ya savaşırız, ya sevişiriz ya da kaçarız.
devamını gör...

temmuz bitti!
devamını gör...

tahammül. kimse huyuna, hareketlerine tahammül edemediği insanın yanında durmaz. sevse bile.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim