70 yaşından sonra bir insanın ihtiyacı olan huzurdur diye biliriz ama ne yazık ki öyle de değilmiş.
devamını gör...

ajanslara düşen habere göre gerçekleşen olaydır.
katar'lıların bu kadar ekonomimizin içinde olmasına da anlam yükleyemediğimdir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak
devamını gör...

en doğrusunu yapan insandır.

mantığıyla hareket etmeyi kendisine düstur edinmiş bir kadın olarak başıma açılan bütün işlerin altından mantığımın çıktığını söyleyebilirim. ya bende zerre mantık yok ya da bu mantık dedikleri pek bir işe yaramıyor. içim dışım rasyonellik olmuş. kavga ederken falan dahi rasyonel olmaya çalışıyorum. aşkta falan mesela rasyonel olunur mu? ben oluyorum. olamasam da yelteniyorum. duygusuz bir insan oldum çıktım. ne nefretim nefret ne de sevgim sevgi. varsa yoksa aklım.

yapacak bir şey de yok gerçi. yaşayıp gidiyoruz işte.
devamını gör...

insan, alıştığı gürültüyü bile arar.

(bkz: john steinbeck)
devamını gör...

uzun zamandır dinleyemiyorum ama bir kere başladığın zaman tiryakisi oluyorsun. 15 yıl olmuştur; 23'er dakikadan 8 bölümlük "arkası yarın"ımsı dizi çekmiştim. basit bir teyple 46'lık boş kasetlere ses kaydediyorum yani. tanıdıklarıma, hatta rahmetli babaanneme bile rol vermiştim. efekt için, gerçekçi olsun diye bardak falan da kırıyordum. bu amatör çalışmayı kasetten mp3'e aktartıp trt ankara radyosu'na postaladım bir gün. yayınlayacaklarını düşünmüştüm. 2 hafta sonra ankara'dan bir yazı geldi. senaryo göndermeliymişim. "trt radyo oyunu yazarları için bilgiler" adlı bir de kitap yollamışlar. hayal dünyanızda "sinema" keyfi yaşamak isterseniz, maksimum 55 dakika süren radyo tiyatrosunu tavsiye ederim. açın bir oyun, gözlerinizi kapatın... insanlar, hayvanlar, bitkiler, mekân; ambians gözünüzde ister-istemez canlanır zaten. meselâ televizyonda bir film izleseniz, belki radyodaki kadar hissedemeyebilirsiniz. çünkü o sahneleri beyninizde oynatan sizsiniz.
devamını gör...

algonkin dili konuşan narragansett'ler, ingiliz'ler topraklarına geldiklerinde rhode island, connecticut ve massachusetts civarında yaşıyorlardı.
ilk başlarda beyazlarla iyi ilişkileri oldu ve hatta 1635'deki pequot savaşı'nda beyazlarla birlikte pequot kabilesine karşı savaştılar.
aradan yıllar geçtikçe ingilizlerin sayıları çoğaldı ve artık sıra onlara gelmişti. 1675'te king philip savaşı'nda ingilizlere büyük baskınlar verdiler, birçok kasabayı yok ederek, çok sayıda yerleşimciyi öldürdüler. ama birkaç yıl süren savaşta ingiliz ve ittifakları mohegan kabilesinin sürekli saldırılarına uğradılar. sonunda reisleri canonchet öldürüldü. kabilenin köylerine yapılan saldırılarda çok sayıda kadın ve çocuk öldürüldü yada köle yapılıp karayip adalarına satıldılar.
kaçıp kurtulabilen az sayıda kişi niantic kabilesine ve algonkin dili konuşan başka kabilelere sığındılar.
amerikan iç savaşı'ndan sonra, bu kabilenin artık asimile olmuş üyeleri son bir gayretle eski topraklarında hakları olduğunu savundular. artık kızılderili tehlikesinin olmadığı bir yer olan new england bölgesindeki beyazlar onlara hak vererek eski topraklarındaki bir bölgeyi rezervasyon olarak verdiler. bugün rhode island'daki rezervasyonlarında yaşıyorlar.
devamını gör...

1974 istanbul doğumlu yazar aynı zamanda bir saat tamircisi. kimi okurların tabiriyle zaman bükücü bir yazar. cambridge üniversitesi'nde felsefe eğitimi almış yazar, kitaplarında da felsefe ve edebiyatı hep içiçe kullanmıştır. 2012 yılında zamanın farkında kitabıyla oğuz atay öykü ödülünü kazanmıştır.

saat tamiriyle ilgili kısa video

katıldığı bir radyo programı
devamını gör...

sözlüğe troll gelmiş.
devamını gör...

bizim nesil görmez onu hiç ümitlenmeyin.

zaten finali bu gezegende çekilmez o dizinin o derece iddialılar.
devamını gör...

caner özyurtlu'nun çekip de keyif almadığım bir filmi yok sanırım, filmlerinde sanat yönetmenliğini kim yapıyorsa hepsi de hakkını veriyorlar. başarılı ve başarısız noktaları arasındaki fark çok da keskin değil, bu yönü ile büyük bir eleştiriyi hak etmiyor.
filmde emrah ve neziş kesinlikle rollerinin haklarını verip, öyle bir oynamışlardı ki sanki gerçek hayatta emrah ve neziş vardı. filmde oyunculuğun ve rolün hissiyatını veren, dinamik tutan, gülümseten en iyi ikiliydiler.
filmin sonunda yaşananların bir döngü içerisine girecek olması ve klişe sonlarla bitmemesi beni çok sevindirdi. her filmde her aşk mutlu bitiyor klişesi artık baymıştı, hayatın gerçek çizgisinden bu yönüyle uzaklaşmamış olması çok güzeldi.
film bir kez daha berrak tüzünataç'ın canlandırdığı emre karakteri ile bana gösterdi ki; yaş kaç olursa olsun bir şeylerden kaçmak adına yapılan her eylem kişiyi o yönde çok çocukça gösteriyor. filmde aşırı absürt karakterler de yoktu. her yerde gördüğümüz, görebileceğimiz, dolaylı veya doğrudan tanıdığımız insanlardı. en azından bana yabancı olan herhangi bir karakter yoktu ortada. o yüzden de değişik olmuş.
tunç bey'in canlandırmasını yapacak olan tiyatrocu adamın herhangi bir şekilde kılık kıyafet değiştirmeden olduğu gibi gelmesi de taktiri hak ediyor. çünkü genellikle diğer film ve dizilerde bu tür durumlarda kılık değiştiriliyor. beğendim bunu.
yan rollere odaklanacak olursak eğer, eşlerin rolleri de çok güzeldi. mesela burak altay'ın canlandırdığı eş davranışı her yerde var. kendisi adına söz hakkı doğmaz, eşi ne derse onu onu yapar, her iş eşinin onayı doğrultusunda yapılır vs.
aynı şekilde candaş, efsun'un canlandırdığı ''medeni insan''ın tamamlanması için vardı.
bir gece yarısı gelen itiraflar da güzeldi. film her şeyi bir anda vermek yerine veya bir öncesi bir de şu an gitmek yerine böyle taze taze, belli bir düzende bütün sırlarını bize açmış olması beni filmden sıkılmamam için daha da çok kendisine bağladı.
film biraz fransız film tadını verse de kendi içerisinde orijinalliğini koruyup, türk sineması adına tat bırakan bir film olmuş. be-ğen-dim!
devamını gör...

samimi , anlaşılma gibi bir derdi olan insandır.

n'apalım anlamsız random atmak yerine smile atıyoruz. zaten etkili iletişemiyoruz yazarken. jest yok mimik yok tonlama yok tavır yok. kuru kuru yazı. bir nevi emojiler ile ruh hali yansıtılabilir dimi? yoksa niye icat ettiler bu seveyimsonik şeyi..?
devamını gör...

meze şeklinde hazırlanabilen tüm yemekleri içerir.

(bkz: kırmızı pancar salatası)

diğer bir alternatif olarak tavuğu haşlayıp yoğurt, mayonez, göbek marul ve kırmızı pul biberle karıştırdığınızda müthiş bir salata ortaya çıkıyor.
devamını gör...

uykusunda konuşuyor bazen...
devamını gör...

yüz mimikleri el ve kol hareketleri ile belli bir temanın anlatılmaya çalışıldığı sözsüz tiyatro oyunu
devamını gör...

geldik çok az kişinin bildiği 1984 yapımı fantastik türk filmi klasiğimize izlemeden söyleyeyim bu filmin yanında dünyayı kurtaran adam bir the shawshank redemption'dan 100 kat kaliteli kalıyor. yönetmenler yavuz yalınkılıç ve giovanni scognamillo nasıl bir iş çıkarmış diye soruyorsanız? dünyayı kurtaran adamı yöneten çetin inanç yavuz yalınkılıç ve giovanni scognamillo isimlerinin yanında bir tarantino gibi parıl parıl parlıyor derim size.
konuya gelince;
bıyıklı süpermenler , alakasız çinliler, geçmişe dönmeler alakası olmayan absürt sahneler ,mezdeke dansı ile dua eden abla ,sürekli bir veliefendi hipodrom'a dönmeler ,ku klux klan tipinde tipler, bol dekolteli ablalar, antik yunanda olan kara yağız bıyıklı abiler, sigara içen süpermen abimiz (yılmaz köksal) , sapır saçma bir feminst ayaklanma sahnesi, herkesi sürekli döven süpermenler ve unutmadan dünyayı kurtaran adama rahmet okutacak robot.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu nedir yahu?

bir de türk-italyan yapımı film bence ne italyanlar ne de bizimkiler biz ne çekiyoruz aga dememiştir hatta film çektiklerini bile bilmiyorlardır. ya da bunu çekerken kesin bir madde etkisi altındadırlar.

kısacası kötü film izlemeyi seven yazar arkadaşlarıma bile önermeyeceğim derece de filmimsi bir video oluşumu.

edit: o çıkan beyazlı imam abimiz senide unutmadım.
devamını gör...

kimin yaktığını bilmem ama kimin söndürtmediği apaçık. en sonunda ülkeyi pek bayıldıkları arapların lanet ülkesi misali çöl yapacak soysuzlar. buradan malum* ve yalamalarına en sövgülü dileklerimle...
devamını gör...

çoğu kişinin ilk kez istiklal marşında karşılaştığı kelimedir. sevilen yerden ayrılma anlamına gelir. osmanlıca bir kelimedir.
‘’canı, cananı bütün varımı alsın da hüda
etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda’’
-mehmet akif ersoy
devamını gör...

gayet mantıklı kavga. birçok hayvan türü göz kontağını tehdit algılar.
devamını gör...

son 5-6 yılda çekilmiş olan tüm fotoğraflarımı taradım ve unutmak istemediğim anılara ait olanları seçip bastırarak iki albüm yaptım. gezdiğim yerler, çevremdeki insanlar, yüzümdeki gülümsemeler... tüm fotoğrafları yerleştirip baştan albümlere baktığımda aklımdan tam da bu geçti. ben bu kızı ne kadar da özlemişim. heyecanını, yıpranmamış ruhunu ve en güzeli de gölgelenmemiş gülüşünü. şimdilerde o kızı arıyorum.
devamını gör...

universite sinavina girdigimde iceren sorulari bos birakmama neden olan fizik kurali. (bkz: solak olmak)

hayir zaten fizik sevilesi bir ders degildi benim icin; ustun caba sarf ederek dinlememe ragmen zorlaniyordum, bir de bu kurali cikardilar basima. yahu zaten solagim bastan kaybediyorum; bobinin etrafindaki olaylara nasil hakim olayim, ilhami abi sen soyle.

yapabilseydim sorulari belki simdi farkli bir hayatim olabilirdi. dertlendim yine bak gece gece.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim