"sen kalbimin mehtabısın, güneşisin
sen ruhumun vazgeçilmez bir eşisin
...

ruhum senin, kalbim senin, ömrüm senin
yıllar geçse ölmeyecek bende sevgin

bir şarkısın sen ömür boyu sürecek
dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek"
devamını gör...

belki bu zamana kadar karşısına çıkmadım diye düşünüyorum.
yani en azından ben öyle yapıyorum, beğeni ile sayfaya girip okuduklarımı beğeniyorum.
çok ciddi de yaklaşıyor olabilirim*
devamını gör...

efenim, her biri pırlanta gibi insanlar. düşünüldüğünün aksine bırakın para pulu, karma puan bile vermiyorum hiçbirisine.

sözlüğü idame ederken, hataları olmuş mudur? e olmuştur tabi, insanız nihayetinde.

sizinle uğraşmak kolay mı sanıyorsunuz? *

efenim işin özeti: bundan sonra, mümkün mertebe geri planda kalacak ekiptir.
devamını gör...

rayonizm, ışıncılık ya da rayizm 20. yüzyılın ilk yarısında, 1911-14 yılları arasında rusya'da gelişen bir sanat akımıydı. ışık ışınlarından türetilen doğrusal çizgiler ile yapılan bu soyut sanat mihayil larionov ve nataliya gonçarova tarafından, edebiyatta fütürizm'in kurucusu filippo tommaso marinetti'yi moskova'daki bir turnesinde dinledikten sonra geliştirilmişti.

gonçarova 1909 yılında rayonist denebilecek eserler yapmaya zaten başlamıştı fakat 1912'de gonçarova ve larionov rayonist manifesto'yu yazdı ve 1913'te yayımladılar. bu avangard (yenilikçi) sanat anlayışının ismi yansıtılan zıt renkli ışık ışınlarının dinamik kullanımından gelmektedir. bu, kesişen ve yansıyan ışınların tabloda yer aldığı akım kısa süreli olsa da rus soyut resminin gelişmesinde önemli bir adım olmuştur.

rayonizm, ışığın manzara veya şehir manzaraları üzerindeki etkisine dayanıyordu. 1954 yılında sanatçı michel larionov, kendi eseri olan noktyurn (nocturne) (tr: gece) hakkında ''bu resim odessa'daki alacakaranlıktan esinlenmiştir. evlerin merdivenleri, iç ve dış cephelerinin birleştirilmesi sorunudur ve koyu renklerin gövdesinin yarı açık tonlar üzerindeki baskısını temsil eder. bu resmin sorunu, bu tonları belirli bir düzende düzenlemektir. yarı ışık ışınlarının karanlık ışınlarla çatışmasıdır.'' yorumunda bulunmuştu.

çeşitli nesneler üzerinden yansıyan ışınların birbirleri ile çatıştığı bu sanat akımında nesneler sadece yansıyan ışınların başlangıç noktaları konumundaydı. değer yaratacak olan şey ışığın kendisiydi. 1895'te alman fizikçi wilhelm conrad röntgen bir maddeyi kartona koyduğunda bile parladığını gördü. ışığın katı maddenin içinden geçerek parlamaya devam etmesi bazı kimseler için ışığın, nesneden daha öncelikli olması fikrine ilham oldu. yani rayonistlerin fikirlerinde, gerçek dediğimiz şeyler ışığın ikincilleriydi. bu yüzden gerçek dediğimizi resmetmeyi değersiz gördüler.

bunu larionov'un "rayizm, nesnelerin dış hatlarıyla, hatta biçimsel renkleriyle bile değil, her şeyin birliğini oluşturan ışınların bitmek bilmeyen ve yoğun dramasıyla ortaya çıkan uzayın resmidir." sözü ile de anlayabiliyoruz. sadece geleceğe bakmayı değil, geçmişin yükünden kurtulmayı da kapsıyordu yazdıkları manifestonun konusu. sanatın zaman kavramı ile incelenemeyeceğini söylüyor, bireyselliği de reddediyorlardı. batı kültürüne net bir karşıtlık belirttikleri halde geliştirdikleri akımın kübizm, fütürizm ve orfizm gibi batı stillerinin bir sentezi olduğunu da kabul etmişlerdi.

kaynakça ve daha fazlası: tate.org.uk, theartstory.org, britannica.com, ideelart.com, vikipedi
devamını gör...

19. yüzyıl sonlarında, kentucky'deki içki kaçakçılarının giydiği "toynaklı ayakkabı"...

bu ayakkabı, yetkililer tarafından ilk kez port tampa adlı bölgede bulunmuş ve böylece bazı gerçekler ortaya çıkmış. içki yasağı nedeniyle o dönem içki kaçakçıları türemiş ve ayakkabıları da onların giydiği sonradan anlaşılmış. üstelik yasağa rağmen talep daha da artmış.

***

alkolün üretilmesinin ve taşınmasının yasak olduğu o yıllarda, kaçakçılar çareyi, ormanlık bölgelerde bu tür ayakkabılar giyip izlerini gizleyerek üretim yapmakta bulmuş. neticede polisin, ormana girip çıkan toynak izlerinden şüphelenmesi için bir neden olmadığında hepimiz hemfikirizdir sanırım.

bu kaçakçılar "moonshiner" adıyla anılırmış. büyük ihtimalle gece karanlığında, ay ışığında böyle gizli saklı işler yaptıkları için... moonshine kelimesi, damıtılmış içki anlamında da kullanılıyor. hatta hükümet vergi alamadığı için, yine moonshine isimli ev yapımı likörhâlâ bazı yerlerde yasak. üstelik alkol oranı çok yüksek olduğundan ölüm riski de taşıyor.

bahsi geçen alkol yasağı 1933 yılında sona ermiş aslında ama kaçakçılık sektörü o kadar gelişmiş ki, maalesef yasağın kaldırılması da bu işi önlemeye yetmemiş. zira bu tür işlerde kârın yüksek olduğunu biliyoruz. kaçakçılar da bunun tadını aldıklarından, bu işler neredeyse bir sektör haline gelmiş.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı
devamını gör...

üniversiteler, belediyeler.
devamını gör...

gençlik zamanlarımız. oksijen çekiyoruz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben sevdim burayı aşık atışması, yoldaşı,
olmayanı villaya destek, dalarım saçı, başı,
şimdi geldim ve gidiyorum amma,
banane lan olamam ben aşı, maşı.
devamını gör...

#835619 tecavüz etmeye hakkı var mıydı yani? çok tehlikeli bir düşünceye sahip bir yazar.

kendini ve diğer kadınları bu adamdan korumuş kişidir. tebrik ederim, hak ettiğini bulmuş tecavüzcü.

edit: başlık tecavüzcünün penisini koparan kadın olmalıydı. sadece hırsızlık yaptığını düşünüyor insanlar ve adama acıyor.
devamını gör...

2020 yapımı netflix'te yayınlanan komedi, dram ve cinsel içerikli +18 dizisidir. şimdilik iki sezon 8, 8 şeklinde 16 bölüm yayınlanmış ve izleyenlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır.

dört yakın arkadaşın yaşadığı her şeyi tüm detayıyla izleyiciye yansıtıyor dizi. başrolde valeria (diana gomez) olmak üzere lola, (silma lopez) carmen (paula malia), nerea (teresa riott) isimli bu dört kadın acısı, tatlısı, kahkahası, sevgisi, aşkı, seksiyle yansıyor ekranlara.

valeria'nın etrafında dönüyor konular. onun iç buhranı, yaşadıkları, yaşayamadıkları, evliliği, tutunamadığı işi... arkadaşlarının ona desteği ve kendi yaşam örgüleri...

valeria ne istediğini bilmeyen 29 yaşında evli ama evliliği iyi gitmeyen bir yazar. yazar ama ne yazacağını bilmeyen kısır bir döngüye düşmüş tıkanmış bir yazar. kocası
adrian'ın (ıbrahim al shami j.) ilgisizliği ve onu desteklemeyişi aksi gibi onunda işlerinin ters gitmesiyle evliliği de aynı döngünün içinde erimeye başlar. onu başka bir kola iter başka bir aşka sürükler. gizli bir aşka. victor'a. (maxi ıglesias) bir insan önce kendini kaybetmeli midir bulması için? valeria karakteri bu bağlamda bize bunu düşündürür.

lola, uçarı, seks düşkünü, özgürlük delisi fakat bunları geride bırakmayı göze alabilecek kadar aşık. evli bir erkeğe gönlünü kaptırmış bir kadın. onu yok sayması, her defasında 2. 3. plana atmasına rağmen yinede onsuz olamayışı. eski lola ve yeni lola arasında sıkışıp kalan bir kadın. eskiyi özleyen ama yeniden vazgeçemeyen bir kadın. ailesinin özellikle annesinin kendini seçmesi kendi yoluna gitmesiyle arada sıkışmış kalmış. aile hayatına özlem duyarken bir yandanda yaşadığı travmalar sonucu ben 'tek ve özgür bir kadınım' mottosuna sığınıyor. onda da başarılı olamadığı bir gerçek. evli bir erkeğe takıntısı yine bunun eseri. peki ya lola'yı neler bekliyor?

carmen için başarılı bir iş kadını diyebiliriz. hayatında eksik olan, yakalayamadığı bir duygu var. aşk. onu da iş arkadaşı borja'da (juanlu gonzalez) arıyor. düz bir hayatı var gibi görünen carmen kendi eksikliklerini ve isteklerini biliyor ama her istenilenin olmamasının karmaşasında boğuluyor.

nerea, buzlar kraliçesi. aralarında en soğuk en mesafeli en kontrollü gitmeye çalışan. ailesinin zoruyla avukat olmuş onların kanatları altında ama dik bir şekilde hayata tutunmaya çalışmış bir kadın. cinsel tercihi, hayata bakışı, aile şirketini bırakıp kendine yeni bir hayat kurma çabası hepsi bir çelişki hepsi bir muamma. kontrolü bir bıraksa bir akışın tadına varsa belki her şey daha güzel olacak. aşk hayatından iş hayatına elinde tutmaya çalıştığı yücelerini artık yıkma vakti ama bunu yapacak cesaret var mı?

bu dize size olaganüstü bir kurgu, olay örgüsü sunmuyor. sunduğu şey şu, 'içimizdeki kadın şuan ne istiyor ve ne yapıyor?' bize içimizdeki kadını sunuyor dizi. bize sorgulama şansı veriyor. 'hepimiz valeriayız, hepimiz lolayız, hepimiz carmeniz, hepimiz nereayız' diyor bize.

ilk sezon 8 kısımdan oluşuyor ve bu kadınların iç buhranlarının tüm sancılarını yansıtıyor bizlere. kendinizi bile sorgulatabilir eğer izlediğiniz, duyduğunuz, gördüğünüz kesitler sizi içine çekiyorsa.

ikinci sezon biraz daha başka. karakterler ne istediğini bulmaya başlıyor ve bu yolda kendileri olmak için kendilerinden vazgeçiyor ya da kendilerini yeniden inşa etme çabasına girişiyorlar.

ikinci sezon 5. bölüm çok sinir bozucu ama çok güzel bir şekilde başlıyor. ben izlerken hem kendim hem tüm kadınlar adına üzülmüştüm. 'evdeyim, merak etmeyin, evdeyim şimdi kapıdan girdim, evdeyim sıkıntı yok, tamam geldim öpüyorum, sağ salim vardım öptüm...' mesajları uçuşuyor havalarda ve bir not beliriyor ekrana 'bir kadın daha eksilmeyeceğiz'

bu dizi kadınların hayatına kadınca değiniyor. yaşadıkları zorlukları, yaptıkları hataları, çektikleri acıları, sorumluluklarını, sorumsuzluklarını, hüzünlerini, sevinçlerini yansıtıyor. her kadın kendinden bir şeyler bulabiliyor. mükemmel mi hayır ama hayatın o kadar içinden ki. tabi bunu yazdığım için şuan şu tepkiyi alabilirim 'hangi hayatın yahu burası türkiye' diye. biraz daha evrensel bir kadın hayatı bu anlatılan. ben kendimi buldum zaman zaman ama tabi bizim ülkemiz mevzu bahisse sorunlarımız ve acılarımız daha başka tabi. farklı bir bakışla izlenebilir ve yorumlanabilir.

iyi seyirler...
devamını gör...

kendine gel bihter, biz zenginiz. (bkz: firdevs yöreoğlu)
devamını gör...

ne yazık ki olmayan kültürdür. gerek böyle platformlardaki tartışma konusu yaratacak başlıkların altındaki tanımlarda, gerek izlediğimiz herhangi bir sokak röportajında kolaylıkla görebiliriz. tartışmak aslında güzel bir şeydir. iki taraf da düşüncelerini söyler, kendini ifade eder. bir sonuca bağlanmaz. sadece bu tartışma vesilesiyle taraflar karşıdakinin bakış açısını kazanır. ancak bizde bir tartışma olduğunda kişi kendi düşüncesini öyle savunuyor ki, tartışma bittiğinde senin de o düşünceyi savunmanı bekliyor. seni kendi düşüncenden ötürü yargılıyor ve hatta aşağılıyor. e haliyle işler kızışıyor ve tartışma kavgaya dönüşüyor. bir kere insan başka düşüncelere açık olmalıdır. en doğrusunu düşünsen bile düşündüğün hiçbir şeyin fanatiği olmamalısın. zamanla düşüncelerin değişmelidir, gelişmelidir, yeniliğe açık olmalıdır. ama insanlarımız bu özelliklerden noksan olduğu için gayet keyifli bir şey olabilecek olan tartışma, kavga kıyamete dönüşüyor. umarım bir gün bu dünyada başka insanların da olduğunu, onların da senden farklı düşüncelere sahip olabileceğini fark ederiz.
devamını gör...

nietzsche'nin oluşturduğu bir kavramdır. (bkz: böyle buyurdu zerdüşt)

nietzsche öldükten sonra, nazilerle işbirliği içerisindeki ablası, nietzsche'nin notlarını çarpıtıp onu şovanist bir nazi gibi göstermeye çalışmıştır. naziler übermensch'i alıp kendilerine uyarlamışlardır. eminim nietzsche kendisi öldükten sonra olanları görseydi ağlardı. bunun dışında üstinsan nedir?
üstinsan, eli kanlı insanların ulaşabileceği bir mertebe midir?
karanlıkta kaybolmuş insanlığın, bakarak yolunu tayin edebileceği bir yıldızdır üstinsan.
tüm eski levhaları, tanrı katillerinin levhalarını kırıp ardından kendi levhalarını oluşturan bir güçtür.
bütün değerleri kendisi yaratan, eski ve çürümüşü reddedendir.

bakıyorum üstinsanın gözünden insana,
gördüğüm bir kahkaha ya da acı verici bir utanç olmalı.
insan aşılması gereken bir şeydir.
devamını gör...

kafa sözlüğe minnettar olduğum yardım çalışmasıdır.
en büyük değilsin belki ama çok büyüksün be kafa sözlük çok büyük.

bütün sosyal medya hesaplarımdan paylaşım yapacağım.
bütün wp gruplarına bütün eşe dosta akrabalara haber vereceğim.

ayrıca çocukların geleceğine yardımcı olacağımız için çok mutluyum.
çocukların tebessüm etmesine yardımcı olacağımız için çok mutluyum.

emeği geçenlere düşünenlere teşekkürler.
devamını gör...

girdiği 90'lar pop şarkılarını
beğenemiyorum artık sözlük beni uyarıyor bu yazara yakın zamanda fazla oy verdiniz diye.
ne olacak şimdi, ben anılarım olan o şarkıları nasıl beğeneceğim?
help.
bu ne cevher bu ne hız, sözlükten önceki hayatında dj miydin?
az soluklan kardeş.
devamını gör...

edwin hubble tarafından 1926'da galaksiler için tanımlanmış olan sınıflandırma sistemi. hubble sıralaması ya da hubble çatal diyagramı olarak da bilinir.

hubble, galaksileri başlıca 3 sınıfa ayırdı: eliptikler, merceksiler ve spiraller. aslında 4 de diyebiliriz çünkü bu sınıfların hiçbirine ait olmayan ve düzensiz olarak da bilinen galaksiler de var.

diyagramda eliptik ve spiral galaksiler bulunur. eliptikler büyük e, spiraller büyük s harfiyle gösterilir. bunlar da özelliklerine bağlı olarak kendi içlerinde alt kollara ayrılır. örneğin eliptik galaksiler, küresel şekilli olanlardan başlar ve gittikçe basıklaşır. küresel olanlar e0 olarak adlandırılır. basıklık arttıkça ve elips şekli belirginleştikçe sayı da büyür ve e7'ye kadar gider.

spiral galaksiler ise sarmal kollarıyla merkezlerindeki çubuğa göre farklı tiplere ayrılır. isimlendirme s0'dan başlar. sarmal kollar arttıkça sa, sb, sc ve sd tipleri ortaya çıkar. eğer merkezi bölgede çubuk varsa bunlar da kolların ne kadar sıkı ya da gevşek göründüğüne bağlı olarak sba, sbb, sbc ve sbd olarak adlandırılır.

diyagram şöyle:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı

düzensiz galaksiler bu türlerin dışında kalır. bunlar da ingilizce'de düzensiz anlamına gelen irregular kelimesinden dolayı irr 1, irr 2 ve dirr olarak üçe ayrılırlar. bunlardan ilki, biraz çubuğumsu ya da sarmal kolumsu yapıları olan ancak bu yapıları, sınıflandırmaya alınamayacak kadar belirsiz olanlardan oluşur. 2. grupta ise yukarıdaki özelliklerden herhangi biri bulunmaz. dirr sınıfı düzensiz cüce galaksileri kapsar.
devamını gör...

bırakın bu ayakları çomarlar hepinizin aslî fantezisi türbanlı kadınlardır. açık giyinirse bakarmış da bilmem ne... yan yana namaz kıldığın adamlar sokaklarda türbanlı eşini ve kızını takip edip fotoğraflarını çekiyorlar. sonra bu fotoğrafları twitter sayfalarında paylaşıp hep beraber mastürbasyon yapıyorlar. iki yüzlü bok çuvalları.
devamını gör...

dünyanın 8 yılı venüsün 13 yılına eşittir, yörüngede şu şekilde görünürler:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak : uzaydan haberler
devamını gör...

kötü troll yazarlar dense katılacağım kampanyadır ama olmadığı için katılmıyorum. çünkü çok iyi bir troll yazar gelirse bence sözlük şenlenir. ama haddini bilmeli ve hassas konulara hassas yaklaşabilmeli. bu sebeple iyi trollere evet ama kötü trollere hayır.

trollü zeka işi olduğundan kah güleriz kah ders alırız.
devamını gör...

4 takipçim var , onlarda nickaltımda okey oynamak için buluşan kahve tayfası , hiç merak etmiyorum ama 15-20 kişiyi takip ediyorum. karma puanımı gergedan kılıklı yazarlar için harcayamam.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim