yazarların engellediği ilk yazar
(bkz: lucifer)
bir ara herkes engelliyordu. hürriyet gazetesinden bile tam sayfa duyuranı vardı. youtube kafa sözlük röportajının yorum kısmında ‘atın o herifi’ yazılı hala.
noldu o iş ya. havaya sıka sıka engelliyordunuz. inşallaa engellemişlerdir. sısısıs
bir ara herkes engelliyordu. hürriyet gazetesinden bile tam sayfa duyuranı vardı. youtube kafa sözlük röportajının yorum kısmında ‘atın o herifi’ yazılı hala.
noldu o iş ya. havaya sıka sıka engelliyordunuz. inşallaa engellemişlerdir. sısısıs
devamını gör...
huzur islamda

izlanda dır o.
(bkz: huzur izlanda) #590160 burada anlatmıştık nedenini detaylara girmeden.
tüm verilere rağmen reddedenler olacaktır.

onları temiz hava almaya davet ediyorum.
bol bol su içmeyi de unutmayalım.
devamını gör...
normal sözlük'te speaking kulübü olmaması
ingilizce'nin tüm dünyada geçerli olduğu bu zamanda, sözlükte böyle bir kulübün olmaması bana ilginç geldi.
var ve ben bilmiyorsam, yazın.
orta derecede ingilizcesi olup, speaking kulübü olsa katılırım diyenler olursa, açalım diyorum.
konuşulacak bir sosyal medya ve beş on kişi ile çözülür.
senaryolar kurulur ve ardından ingilizce lak lak edilir.
hem kelime dağarcığı artar hem gramer gelişir.
açıkçası ben bunun ihtiyacı içindeyim.
arkadaşlar ne dersiniz?
kuralım mı bu kulübü?
ses verin.
var ve ben bilmiyorsam, yazın.
orta derecede ingilizcesi olup, speaking kulübü olsa katılırım diyenler olursa, açalım diyorum.
konuşulacak bir sosyal medya ve beş on kişi ile çözülür.
senaryolar kurulur ve ardından ingilizce lak lak edilir.
hem kelime dağarcığı artar hem gramer gelişir.
açıkçası ben bunun ihtiyacı içindeyim.
arkadaşlar ne dersiniz?
kuralım mı bu kulübü?
ses verin.
devamını gör...
sizin hayatınızda sadece mum vardı gaz lambası vardı
en azından bir ışık vardı, siz onu da aldınız elimizden cevabını tokat gibi yüze vurmalık söylem.
devamını gör...
geceye bir aforizma bırak
nerede aptal olacağını biliyorsan yeterince zekisindir.
devamını gör...
deus ex machina
bir kurgu veya dramada beklenmedik, yapay veya imkânsız bir karakter, alet veya olayın senaryo akışı içinde beklenmedik bir yerde aniden ortaya çıkması olayıdır. latince anlamı makineden tanrıdır. antik yunan dönemi tiyatro oyunlarında çok sık kullanılır. hikaye o kadar karmaşık içinden çıkılmaz hal alır ki işleri ancak ve ancak tanrı yoluna koyabilir.
örnek olarak yüzüklerin efendisi iki kule filminde miğfer dibi savaşı sırasında 5. günün şafağında gandalf’ın doğudan rohirrim ile gelişi buna bir örnektir. korkusuz korkak filminin sonundaki yazı tura sahnesinde de atılan para dik gelmiştir.
örnek olarak yüzüklerin efendisi iki kule filminde miğfer dibi savaşı sırasında 5. günün şafağında gandalf’ın doğudan rohirrim ile gelişi buna bir örnektir. korkusuz korkak filminin sonundaki yazı tura sahnesinde de atılan para dik gelmiştir.
devamını gör...
herkes mahlasına yakışanı yapsın
sonra yaparız.
devamını gör...
kur'an'daki saçma ayetler
ya harbiden aduket çekesi geliyor adamın. oğlum inanmıyorsan, inanmayın lan. salın ulan şu kitabı. ben sorgulayarak müslüman oldum, ben bu kadar kitabı okumuyorum artık. (4 kez türkçe meal ile hatmettim, azıcık da ondan.)
hayır kusur aramaya debelenmeyin yani bu kadar. gidip krem peyine tapabilirsin aslan, önünde engel yok. her seçimin ve her eylemin, bu hayatta olduğu gibi diğer hayatta da ödülü de var, cezası da. ceza alınca mahallenin ispikçi ve mızıkçı bebesi gibi ağlamak niye? ödül olsa eminim ki zerre ses çıkartmayacaktınız. neyse, ayete gelelim.
yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. işte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur." - nisa 3
ama aynı surede bu da var ;
"tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. o halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. barışı esas alıp sakınırsanız, allah çok affedici, çok merhametli olacaktır." - nisa 129
ayrıca yetim kız yani "üvey" ile evlenmenin nesinde sakınca var? aynı kan bağın mı var, hayır yok. yaş farkı? iki insan ve bu insanlar 18 yaşlarından büyükse, özgür irade ile yapıyorsa sana mantıklı gelmese bile itiraz edemezsin. gelelim nelerin "asla olamayacağına"
"geçmişte kalanlar hariç, babalarınızın nikâhlamış olduğu kadınlarla evlenmeyin. böyle bir şey açık bir edepsizlik, nefret gerektiren bir kötülüktür. çirkin bir yoldur bu. size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. iki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. eskide kalanlar müstesna. allah çok affedici, çok merhametlidir." - nisa 22 ve 23
bunlar çok açık bize haram kılınmıştır. üvey kızlarımızı da ancak dışarıdan evlat edinirsek ya da o kadının önceki eşinden olmuş bir kızsa, ancak o şartla mehirini vererek nikahlayabiliriz. 2 kız kardeşi de aynı anda alamıyoruz.
ben bu kadını beğendim, bir de baldızı alayım yok yani. bu ayetlerle bakıp yine "siz de çok eşlilik var bir kereğğğ tağam mığğ" diyeceklere de aynı sureden bu ayetle cevap vermiş yüce allah. öyle tüm sülale düdüklenemiyor yani duydun mu düdükleyen bekçişi kardeş? do you hear me? duyamazsan, megafon modumuz da var. ona göre yani. az önce attım, yine atıyorum.
"tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. o halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. barışı esas alıp sakınırsanız, allah çok affedici, çok merhametli olacaktır." - nisa 129
allah diyor ki, erkek nefsi bir "harem" ister kendisine mutlaka ama siz buna güç yetirecek ve onları eşit sevecek konumda asla değilsiniz. görünüşte adil olsan da, içten içe bir tanesine kayacaksın gönlünde mutlaka. o zaman bırak da seni seven diğerlerine yazık etme ve çok eşli olma, tek eşli ol! barışı esasdan kasıt da, tek eşli olmaktır. zaten kilit nokta burada çok net olarak veriliyor.
ama sen de haklısın. neticede "bakmak" ile "görmek" aynı şeyler değil.
edit ; 600'li yılın sosyolojisini göz ardı edip, 2021 kafasıyla sorgulama da olmaz. yapacaksan o devrin koşullarını, şartlarını da göz önüne alacaksın ve artık "üvey evlat" almak da kalkmıştır günümüzde ama ben yine de senin kafandan sorgulama yaptım.
gerçeklerin hep ortaya çıkmak gibi iğrenç bir huyu var, sivilce gibi işte. n'apcan yani di mi bebek?
hayır kusur aramaya debelenmeyin yani bu kadar. gidip krem peyine tapabilirsin aslan, önünde engel yok. her seçimin ve her eylemin, bu hayatta olduğu gibi diğer hayatta da ödülü de var, cezası da. ceza alınca mahallenin ispikçi ve mızıkçı bebesi gibi ağlamak niye? ödül olsa eminim ki zerre ses çıkartmayacaktınız. neyse, ayete gelelim.
yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. işte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur." - nisa 3
ama aynı surede bu da var ;
"tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. o halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. barışı esas alıp sakınırsanız, allah çok affedici, çok merhametli olacaktır." - nisa 129
ayrıca yetim kız yani "üvey" ile evlenmenin nesinde sakınca var? aynı kan bağın mı var, hayır yok. yaş farkı? iki insan ve bu insanlar 18 yaşlarından büyükse, özgür irade ile yapıyorsa sana mantıklı gelmese bile itiraz edemezsin. gelelim nelerin "asla olamayacağına"
"geçmişte kalanlar hariç, babalarınızın nikâhlamış olduğu kadınlarla evlenmeyin. böyle bir şey açık bir edepsizlik, nefret gerektiren bir kötülüktür. çirkin bir yoldur bu. size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. iki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. eskide kalanlar müstesna. allah çok affedici, çok merhametlidir." - nisa 22 ve 23
bunlar çok açık bize haram kılınmıştır. üvey kızlarımızı da ancak dışarıdan evlat edinirsek ya da o kadının önceki eşinden olmuş bir kızsa, ancak o şartla mehirini vererek nikahlayabiliriz. 2 kız kardeşi de aynı anda alamıyoruz.
ben bu kadını beğendim, bir de baldızı alayım yok yani. bu ayetlerle bakıp yine "siz de çok eşlilik var bir kereğğğ tağam mığğ" diyeceklere de aynı sureden bu ayetle cevap vermiş yüce allah. öyle tüm sülale düdüklenemiyor yani duydun mu düdükleyen bekçişi kardeş? do you hear me? duyamazsan, megafon modumuz da var. ona göre yani. az önce attım, yine atıyorum.
"tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. o halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. barışı esas alıp sakınırsanız, allah çok affedici, çok merhametli olacaktır." - nisa 129
allah diyor ki, erkek nefsi bir "harem" ister kendisine mutlaka ama siz buna güç yetirecek ve onları eşit sevecek konumda asla değilsiniz. görünüşte adil olsan da, içten içe bir tanesine kayacaksın gönlünde mutlaka. o zaman bırak da seni seven diğerlerine yazık etme ve çok eşli olma, tek eşli ol! barışı esasdan kasıt da, tek eşli olmaktır. zaten kilit nokta burada çok net olarak veriliyor.
ama sen de haklısın. neticede "bakmak" ile "görmek" aynı şeyler değil.
edit ; 600'li yılın sosyolojisini göz ardı edip, 2021 kafasıyla sorgulama da olmaz. yapacaksan o devrin koşullarını, şartlarını da göz önüne alacaksın ve artık "üvey evlat" almak da kalkmıştır günümüzde ama ben yine de senin kafandan sorgulama yaptım.
gerçeklerin hep ortaya çıkmak gibi iğrenç bir huyu var, sivilce gibi işte. n'apcan yani di mi bebek?
devamını gör...
türkiye'de yaşamaktan nefret etme sebepleri
ben nefret edemiyorum bu coğrafyadan. garip bir bağ var bu topraklarla aramda.
gezdim, gördüm, dolaştım yine döndüm soluğu kürkçü dükkanında aldım.
nefes alamadım buralardan uzakta.
ne yaparlarsa yapsınlar olmuyor. nefret ettiremiyorlar beni bu coğrafyadan...
çocukluğum geliyor aklıma, birlikte japon kale, dokuz taş, yakan top, saklambaç oynadığım rum ve ermeni arkadaşlarım...
hele ki plastik borularla oynadığımız külah atmaca yok mu?
ucuna iğne iliştirilirdi külâhların. külah adres sormazdı. kime isabet ederse etsin acıtırdı. hemde ne fena acıtırdı. herkes yandım anam diye bağırırdı...
isimlerimiz, tabiyetlerimiz , mezheplerimiz, oyumuz, buyumuz fark etmezdi.
mahalle maçlarında tek vücuttuk. mahalle kavgalarında voltron'ı oluşturmadığımız tek bir an olmadı.
son demleriydi, bizimkisi sanırım bu güzelliklerin, haliyle bu güzellikleri yaşayınca unutamıyor insan. içinde bir umut taşıyor. nefrette edemiyor. hatta nefret etmekten utanıyor.
burukluk sadece benimkisi, üzüntü, keder...
bir şeylerin yarım kalmışlığı.
işte o yarım kalmışlık varsa insanın içinde, ne yapsalar ne etseler de nefret ettiremiyorlar. mavi gökyüzünü size dar etseler de, içinizden hep güneşin yeniden doğacağı o anı bekliyorsunuz.
gideniyle, kalanıyla, acısı ile sevinci ile buradayım işte...
bu memleket benim neticede, kimilerinin zoruna gitse de, buradayız... tekkeyi bekliyoruz bizim gibilerle.
sanmayın çorbayı da içmeyeceğiz. içeceğiz elbette.
gezdim, gördüm, dolaştım yine döndüm soluğu kürkçü dükkanında aldım.
nefes alamadım buralardan uzakta.
ne yaparlarsa yapsınlar olmuyor. nefret ettiremiyorlar beni bu coğrafyadan...
çocukluğum geliyor aklıma, birlikte japon kale, dokuz taş, yakan top, saklambaç oynadığım rum ve ermeni arkadaşlarım...
hele ki plastik borularla oynadığımız külah atmaca yok mu?
ucuna iğne iliştirilirdi külâhların. külah adres sormazdı. kime isabet ederse etsin acıtırdı. hemde ne fena acıtırdı. herkes yandım anam diye bağırırdı...
isimlerimiz, tabiyetlerimiz , mezheplerimiz, oyumuz, buyumuz fark etmezdi.
mahalle maçlarında tek vücuttuk. mahalle kavgalarında voltron'ı oluşturmadığımız tek bir an olmadı.
son demleriydi, bizimkisi sanırım bu güzelliklerin, haliyle bu güzellikleri yaşayınca unutamıyor insan. içinde bir umut taşıyor. nefrette edemiyor. hatta nefret etmekten utanıyor.
burukluk sadece benimkisi, üzüntü, keder...
bir şeylerin yarım kalmışlığı.
işte o yarım kalmışlık varsa insanın içinde, ne yapsalar ne etseler de nefret ettiremiyorlar. mavi gökyüzünü size dar etseler de, içinizden hep güneşin yeniden doğacağı o anı bekliyorsunuz.
gideniyle, kalanıyla, acısı ile sevinci ile buradayım işte...
bu memleket benim neticede, kimilerinin zoruna gitse de, buradayız... tekkeyi bekliyoruz bizim gibilerle.
sanmayın çorbayı da içmeyeceğiz. içeceğiz elbette.
devamını gör...
insan
kadim felsefe öğretileri, insanı yedi katlı bir yapı ile tanımlar.
1- fiziksel beden (fizik beden): ruhun taşıyıcısıdır. hareketsizdir. hacimsel olarak canlının kapladığı alandır.
2- enerjik beden (prana): bedenin can kaynağıdır. o olmadan beden eyleme geçemez.
3- duygusal beden (astral beden): duygu, bir olay, kimse yada nesnenin kişinin iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı, yankı, etki, tepki ve izlenimdir. her insanın duyumsadığı şeylere karşı farklı tepkiler vereceği çok açıktır. olaya bu gözle bakacak olursak, duyguların çoğu zaman gerçeği yansıtmaktan uzak olduklarını görürüz.
4- somut zihin (kama- manas): bireyin günlük yaşamındaki kararları vermesinde etkilidir. arzular, işte bu katmanda bulunur. somut zihin için arzulu zihin ismi de kullanılır. somut zihin ile kişi seçimlerini, kararlarını, arzularına göre kullanır. günün şartlarına göre hareket ederek bireyin çıkarları doğrultusunda kararlar almasını sağlar.
5- saf zihin (manas): bireyin içinde bulunduğu şartlara ve sahip olduğu arzulara göre karar vermeyen, sadece doğru eylemi yapmaya odaklanan zihindir. bu durumda doğru eylemi açıklamak yerinde olacaktır. doğru eylem, hiçbir karşılık beklemeden, ölümsüz değerler ışığında, erdemli bir şekilde eylemde bulunmaktır.
6- sezgi: sezginin kelime anlamı, gerçeğin dolaysız, içgüdüsel bir biçimde kavranmasıdır. duyu organlarımız dışında gerçek, göklerin krallığından doğrudan gelir . ruhsal öğrenme kanalıdır.
7- irade: yedi katlı yapının en üst kısmını oluşturur. yapabilme, gerçekleştirebilme yetisidir. bir ve her şeyin başlangıcı olana has bir yetidir. bu yetinin bir kısmı da insana bahşedilmiştir.
binlerce yıldan beri süregelen öğretiler hakikata açılan kapılardır. bu öğretiler, insan nedirin cevabını çok güzel vermektedir. insan bu yedi katı içinde barındıran bir canlıdır.
peki ya insan olmak ne demektir?
yedi katlı yapının ilk dört katı kişiliği ( alt beden, geçici), diğer üç katı ise bireyi (üst beden, ölümsüz ) ifade eder. üst üç katman alttaki dört katmanı yönetmeyi başarırsa işte o zaman görünüşte insan olan şahıs gerçekte de insan olmayı başarabilir.
bu bir savaştır. alt 4 kat ile üst 3 katın savaşı. eğer savaşı kişilik kazanırsa o zaman birey insanlıktan çıkıp diğer canlıların altında bir yer bulur kendine. savaşı benlik kazanırsa o zaman bu yedi katman birbiri ile uyumlu bir hale gelir ve tamamlanma durumu oluşur.
1- fiziksel beden (fizik beden): ruhun taşıyıcısıdır. hareketsizdir. hacimsel olarak canlının kapladığı alandır.
2- enerjik beden (prana): bedenin can kaynağıdır. o olmadan beden eyleme geçemez.
3- duygusal beden (astral beden): duygu, bir olay, kimse yada nesnenin kişinin iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı, yankı, etki, tepki ve izlenimdir. her insanın duyumsadığı şeylere karşı farklı tepkiler vereceği çok açıktır. olaya bu gözle bakacak olursak, duyguların çoğu zaman gerçeği yansıtmaktan uzak olduklarını görürüz.
4- somut zihin (kama- manas): bireyin günlük yaşamındaki kararları vermesinde etkilidir. arzular, işte bu katmanda bulunur. somut zihin için arzulu zihin ismi de kullanılır. somut zihin ile kişi seçimlerini, kararlarını, arzularına göre kullanır. günün şartlarına göre hareket ederek bireyin çıkarları doğrultusunda kararlar almasını sağlar.
5- saf zihin (manas): bireyin içinde bulunduğu şartlara ve sahip olduğu arzulara göre karar vermeyen, sadece doğru eylemi yapmaya odaklanan zihindir. bu durumda doğru eylemi açıklamak yerinde olacaktır. doğru eylem, hiçbir karşılık beklemeden, ölümsüz değerler ışığında, erdemli bir şekilde eylemde bulunmaktır.
6- sezgi: sezginin kelime anlamı, gerçeğin dolaysız, içgüdüsel bir biçimde kavranmasıdır. duyu organlarımız dışında gerçek, göklerin krallığından doğrudan gelir . ruhsal öğrenme kanalıdır.
7- irade: yedi katlı yapının en üst kısmını oluşturur. yapabilme, gerçekleştirebilme yetisidir. bir ve her şeyin başlangıcı olana has bir yetidir. bu yetinin bir kısmı da insana bahşedilmiştir.
binlerce yıldan beri süregelen öğretiler hakikata açılan kapılardır. bu öğretiler, insan nedirin cevabını çok güzel vermektedir. insan bu yedi katı içinde barındıran bir canlıdır.
peki ya insan olmak ne demektir?
yedi katlı yapının ilk dört katı kişiliği ( alt beden, geçici), diğer üç katı ise bireyi (üst beden, ölümsüz ) ifade eder. üst üç katman alttaki dört katmanı yönetmeyi başarırsa işte o zaman görünüşte insan olan şahıs gerçekte de insan olmayı başarabilir.
bu bir savaştır. alt 4 kat ile üst 3 katın savaşı. eğer savaşı kişilik kazanırsa o zaman birey insanlıktan çıkıp diğer canlıların altında bir yer bulur kendine. savaşı benlik kazanırsa o zaman bu yedi katman birbiri ile uyumlu bir hale gelir ve tamamlanma durumu oluşur.
devamını gör...
istediğini düşün ama kimseyi yargılama
insanın hayatta huzur bulması için yapması gereken şeylerin başında gelendir.
devamını gör...
yazarların duyduğu reddedilme cümleleri
benimkiler klasikti hep, yukarıda da birçok yazar arkadaş yazmış zaten. ama benim birine söylediğim şey geldi aklıma, hadi bana eyvallah, yolun açık olsun inşallah.
lisedeyiz, en yakın kız arkadaşım ve sevgilisi beni baş göz etmeye çalışıyor, bense istemiyorum. zaten üniversite sınavı var, dershane, okul, sınavlar derken yıpranmışız, ben kendime vakit ayıramıyorum, başkasına ayıracak vaktim de yok.
neyse o kadar ısrar ettiler ki görüşmem için artık bıktım ve kabul ettim. ama kafamda da bin türlü bahane arıyorum. buluştuk bir kafede, çocukla konuşuyoruz. çocuk mevzuyu açtı ve ben direkt dedim ki “birine ayıracak vaktim yok, yorgunum da zaten” gelen soru “nasıl yorgunsun? fiziksel mi ruhsal mı?” yahu çocuğum bir saattir ben ne anlatıyorum. baktım anlamıyor, ne desem derken, radyoda o zamanlar meşhur gökhan özen-hadi bana eyvallah çalıyor. masadan kalkacağım zamanı nakarat kısmına (hadi bana eyvallah, yolun açık olsun inşallah) denk getirip söylemeye başladım ve dönüp gittim.
en son çocuk donup kalmış, boş gözlerle bana bakıyordu. vaktim olsa da senle nasıl olurdu, diyemedim. üzücü biraz, gurur da duymuyorum yaptığımla ama insanları bazı şeyler için fazla zorlamaya gerek yok diye düşünüyorum.
lisedeyiz, en yakın kız arkadaşım ve sevgilisi beni baş göz etmeye çalışıyor, bense istemiyorum. zaten üniversite sınavı var, dershane, okul, sınavlar derken yıpranmışız, ben kendime vakit ayıramıyorum, başkasına ayıracak vaktim de yok.
neyse o kadar ısrar ettiler ki görüşmem için artık bıktım ve kabul ettim. ama kafamda da bin türlü bahane arıyorum. buluştuk bir kafede, çocukla konuşuyoruz. çocuk mevzuyu açtı ve ben direkt dedim ki “birine ayıracak vaktim yok, yorgunum da zaten” gelen soru “nasıl yorgunsun? fiziksel mi ruhsal mı?” yahu çocuğum bir saattir ben ne anlatıyorum. baktım anlamıyor, ne desem derken, radyoda o zamanlar meşhur gökhan özen-hadi bana eyvallah çalıyor. masadan kalkacağım zamanı nakarat kısmına (hadi bana eyvallah, yolun açık olsun inşallah) denk getirip söylemeye başladım ve dönüp gittim.
en son çocuk donup kalmış, boş gözlerle bana bakıyordu. vaktim olsa da senle nasıl olurdu, diyemedim. üzücü biraz, gurur da duymuyorum yaptığımla ama insanları bazı şeyler için fazla zorlamaya gerek yok diye düşünüyorum.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
önüne et attım, dönüp bakmadı
n'eyleyim dostlar ben böyle pisiyi?
format atam dedim, lakin olmadı
kahretsin allah'ım böyle pc'yi!
n'eyleyim dostlar ben böyle pisiyi?
format atam dedim, lakin olmadı
kahretsin allah'ım böyle pc'yi!
devamını gör...
ilk buluşmaya beş tane bıçakla gitmek
benim yaptığımdır efendim.
tamam arada sırada mini bir ruastası olduğum doğrudur ama psikopat değilim.
valla.
tamamen üşengeçlikten oldu.
şimdi burada da yazar olan ama benim tamamen başka bir platformdan tanıdığım dengesizdengesiz bey ile beşiktaş'ta buluşup bir kahve içip iki dedikodu yapacağız. kendisi ile çokça sohbet etmemize karşın yüz yüze ilk kez görüşeceğiz.
ben de o sıralar cağnım beşiktaşk'ımı bırakıp lanet olası mecidiyeköy'e taşınmak zorunda kalmışım. artık ne günah işlediysem her gün dünya hayatında mahşeri yaşıyorum. zaten her yer plaza ya da avm; bi aktar, efendime söyliyim manifaturacı arasanız resmen semt değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. bundan dolayı ufak tefek işlerimi halletmek için hala alıştığım, bildiğim beşiktaş mahalle esnafına götürüyorum. tabii her zaman da yolum düşmüyor. bu yüzden buluşma konumu olarak beşiktaş belirlendiğinde aha dedim, neden bir taşla iki taş olmasın.
şimdi yemek yapmayı sevdiğimden evde bir şef bıçağı setim var ki boyları yaklaşık otuz (rakamla 30) santim. bunların da bileyletme zamanı gelmiş geçiyor. şunları yanıma alayım, buluşmadan önce iki dakikada hallederim şeklinde dahiyene bir fikirle bıçakları aldım. güzelce bileylettim. sonra oturup minnoş minnoş kahvemi içerken birden hepsi real time ninja fruit oynayabileceğiniz keskinliğe ulaşmış 5 tane bıçağın olduğu poşetimle göz göze geldim.
neyse kendisi efendi bi insan çıktı, olaysız dağıldık yine de siz siz olun sözlük kızları ile buluşurken dikkatli olun beyler.
not: sanıyorum kendisinin bu durumdan haberi yok.
bu da yıllar sonra gelen böyle bir itiraftır.
tamam arada sırada mini bir ruastası olduğum doğrudur ama psikopat değilim.
valla.
tamamen üşengeçlikten oldu.
şimdi burada da yazar olan ama benim tamamen başka bir platformdan tanıdığım dengesizdengesiz bey ile beşiktaş'ta buluşup bir kahve içip iki dedikodu yapacağız. kendisi ile çokça sohbet etmemize karşın yüz yüze ilk kez görüşeceğiz.
ben de o sıralar cağnım beşiktaşk'ımı bırakıp lanet olası mecidiyeköy'e taşınmak zorunda kalmışım. artık ne günah işlediysem her gün dünya hayatında mahşeri yaşıyorum. zaten her yer plaza ya da avm; bi aktar, efendime söyliyim manifaturacı arasanız resmen semt değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. bundan dolayı ufak tefek işlerimi halletmek için hala alıştığım, bildiğim beşiktaş mahalle esnafına götürüyorum. tabii her zaman da yolum düşmüyor. bu yüzden buluşma konumu olarak beşiktaş belirlendiğinde aha dedim, neden bir taşla iki taş olmasın.
şimdi yemek yapmayı sevdiğimden evde bir şef bıçağı setim var ki boyları yaklaşık otuz (rakamla 30) santim. bunların da bileyletme zamanı gelmiş geçiyor. şunları yanıma alayım, buluşmadan önce iki dakikada hallederim şeklinde dahiyene bir fikirle bıçakları aldım. güzelce bileylettim. sonra oturup minnoş minnoş kahvemi içerken birden hepsi real time ninja fruit oynayabileceğiniz keskinliğe ulaşmış 5 tane bıçağın olduğu poşetimle göz göze geldim.
neyse kendisi efendi bi insan çıktı, olaysız dağıldık yine de siz siz olun sözlük kızları ile buluşurken dikkatli olun beyler.
not: sanıyorum kendisinin bu durumdan haberi yok.
bu da yıllar sonra gelen böyle bir itiraftır.
devamını gör...
berserk_gloria
gerçekten çok güzel tanımları olan yazar. keyifle okuyoruz efendim.
takipteyiz, nice güzel tanımlara...
takipteyiz, nice güzel tanımlara...
devamını gör...
takipçisi olmayan yazar
tam benimdir. hatta eziğin önde gidenidir diyecektim ama 4 kişi nerden pörtledi şimdi ya? kimsiniz siiiz? teşkilat mısınııığğzzz?
edit: 5 oldu. ama ayıptır günahtır ben onu görecek karmaya sahip olacak kadarlık yazar değilim. lütfen.*
edit: 5 oldu. ama ayıptır günahtır ben onu görecek karmaya sahip olacak kadarlık yazar değilim. lütfen.*
devamını gör...
unutulmaz dede sözleri
burnunu havaya dikip yürüme der. yani sağına soluna bak sakarlık etme anlamında söylediği bir sözdür. çok severim bu sözü. burnunuzu havaya dikip yürümeyiniz sevgili yazarlar.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
burda bir yazar var. neydi adı hatırlayamadım. o yazar beni bulsun.
devamını gör...
