muhalefette olup, iktidar yerine muhalafete muhalefet eden dünyadaki tek lider herhalde kendisidir.
devamını gör...

şef joseph ile ilgili iki kitap önermek isterim. bunlardan birincisi ''chief joseph & the flight of the nez perce: the untold story of an american tragedy'', kent nerburn'un yazdığı bu kitapta hin-mah-too-yah-lat-kekt'in ve nez perce kabilesinin yaşadıkları güzel bir dille anlatılmış.

ikincisi ise ''chester anders fee, chief joseph: the biography of a great indian'' adlı 1936 yılında yayınlanan bir kitap.

kanımca kendisi ile ilgili yazılmış en önemli kaynaktır. bu kitabı okuduğunuzda hin-mah-too-yah-lat-kekt'in ne kadar önemli bir ruhani lider olduğunu anlıyorsunuz. kitapta kendisinin yaşanan her olayla ilgili görüşlerini direkt kendi ağızından okuma şansına erişiyorsunuz ki bu da kendisini daha iyi tanımanıza katkı sağlıyor.

başlığı açan değerli yazar arkadaşıma ek olarak da bir iki şey yazayım.

hin-mah-too-yah-lat-kekt adı nez perce dilinden ''gümbürdeyen gök gürültüsü'' olarak da çevrilmektedir. açıkçası bu isim benim daha çok hoşuma gidiyor.

nez perce kabilesi, diğer kabilelere nazaran beyaz adamın isteklerine daha çabuk boyun eğmiştir. toplu halde hristiyanlığı kabul etmiş ve vaftiz olmuşlardır. ancak buna rağmen, beyaz adamın gazabından kurtulamamışlardır. topraklarının tamamı ellerinden alınmak istenmiş ve idaho'da bir rezervasyon alanına kapatılmalarına karar verilmiştir. hal böyle olunca nez perce kabilesinden bir grup savaşçı -ki bunların arasında beyaz kuş ve aynaya bakan da vardır- isyan etmişlerdir. bu isyan sonrası şef joseph'in amerikan hükümetinin baskılarının iyice artması nedeni ile kendilerine verilen incili yaktığı söylenir.

bu olaylar sırasında da şu sözleri söyler; ''durumumuzu düşündükçe kalbim ağırlaşıyor. kendi halkımdan bazılarını kanun kaçağı olarak gösteriyorlar, onları ülkenin bir ucundan bir ucuna sürüyorlar yada hayvanlar gibi vurup avlıyorlar.

amerikan hükümeti isyanı gerekçe göstererek, nez percelerin üzerine iki süvari birliği gönderince, hin-mah-too-yah-lat-kekt, oturan boğa gibi kanada'ya göç etmek zorunda kalmıştır. bu göç esnasında arkalarında iki süvari birliği vardır. zaman zaman sıcak çatışmalar yaşanmış. her defasında nez perce'ler amerikan birliklerini püskürterek, isyancı grupla birleşmeyi başarmışlardır.

bu seferde, general nelson a. miles tarafından yönetilen ve cheyenne izcilerini kullanan yeni bir birlik, göç eden grubun peşine düşmüş ve ayı pençesi dağlarında nez perceleri sıkıştırmıştır. bu sırada nez percelerin savaş şefi olan hin-mah-too-yah-lat-kekt'in kardeşi ollikut öldürülmüştür. dondurucu soğukta aç ve susuz 5 gün direnmişlerdir. teslim olduklarında sayıları sadece 87'dir. teslim olduğunda şu meşhur konuşmayı yapar;

general howard’a söyleyin onun kalbini biliyorum. daha önce bana, bende bir kalbe sahibim demişti. savaşmaktan yoruldum. şeflerimiz öldürüldü. looking glass öldü. yaşlı adamların hepsi öldü. tu-hul-hil-sote öldü. gençlerin lideri ollikut öldü. hava soğuk ve battaniyemiz yok. çocuklar donuyor. halkımın bazıları tepelere kaçtı. yiyecek ve battaniyeleri yoktu. kimse nerede olduklarını bilmiyor. belki de donarak öldüler. çocuklarımı aramak, ve onlardan kaçını kurtarabileceğimi görmek için zamanım olsun istiyorum. belki onları ölüm yakaladığı sırada bulacağım...

dinleyin beni ! şeflerim ! yoruldum. kalbim hasta ve üzgün. yine de güneş nereden şimdi doğuyorsa orada beyaz adama karşı durup savaşacağım.


bu olaydan sonra hin-mah-too-yah-lat-kekt 27 yıl boyunca rezervasyon alanında tutsak olarak yaşadı ve orada hayata gözlerini yumdu.

rezervasyon alanları ile ilgili sözleri ise can yakıcıdır;

eğer beyaz adam huzur içinde yaşayan kızılderililerle barış içinde yaşamak istiyorsa, bu kadar zor kullanmaya ihtiyaçları yok. bize kendi insanlarına davrandıkları şekilde davranmalı, hepimize eşit şekilde yaşama ve büyüme şansı vermeli.

tüm insanlar büyük ruh tarafından yaratılmıştır. hepsi kardeştir. doğa ana tüm insanların annesidir ve tüm insanlar onun üzerinde eşit haklara sahiptir.

atları kazıklara bağlarsanız onların iyi büyüyeceğini umabilir misiniz? eğer kızılderilileri dünyadaki küçük bir leke gibi görür ve rezervasyın alanlarında kalmaya zorlarsanız, o zaman ne memnun olacaktır ne de gelişip başarılı olacaktır.

bazı beyaz adam şeflerine sordum, kızılderililere sadece bir tek yerde yaşamalarını söyleyebilecek otoriteyi kimden aldılar, bana bunun cevabını veremediler.

özgür bir adam olmama izin verin, özgür seyahat etmeme, özgür alışveriş yapmama, özgür çalışmama, seçtiğim yerde özgürce ticaret yapmama, özgürce kendi öğretmenlerimi seçebilmeme, özgürce büyüklerimin inançlarını takip edebilmeme, özgürce konuşmama, düşünmeme ve kendimce hareket etmeme...

ancak böylelikle sizin kanunlarınıza uyabilirim.
devamını gör...

asıl başlık ; tartışma yaratan uygulama: konya selçuk üniversitesi'nde aşısız öğrencilerin ismi panoya asıldı bu şekilde olacaktı ama sığmadı.

konya selçuk üniversitesi mimarlık ve tasarım fakültesi'nde aşısız ve eksik aşılı öğrencilerin okul panosunda ifşa edildiğine ilişkin görüntüler sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. türkiye'de 6 eylül'den itibaren aşı olmayan kişilerin konser, sinema ve tiyatro gibi insanların toplu olarak bulunduğu faaliyetlere katılımında negatif sonuçlu pcr testi ibraz etmesi zorunlu hale gelirken, içişleri bakanlığı tarafından yayınlanan genelgede aşılama çalışmalarının gönüllülük esasına göre yürütüleceği vurgusu yapıldı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

aşı ile ilgili herkesin fikri aynı ama bu şekilde ateşe körükle gitmek ne derece doğru ? yani bu şekilde mi yöntem uygulanıyor. hayvan mı bu insanlar yahu ? eksik aşılı ne demek. zaten yapılan da suç ‘ kişisel verileri başkasına verme, yayma veya ele geçirme suçunun cezası tck madde 136' ya göre kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme suçunun cezası 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır.’ sözde bir üniversite burası.

haber
devamını gör...

“ burası senin evin değil, karışma buraya. beğenmiyorsan git kendi evine.” tamam.
devamını gör...

kusura bakma içerde zikir var şu an arkadaşlarla manevi yönümüzü geliştirmeye çalışıyoruz. sen mümkünse hiç uğrama sıkılursun.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
minnak haylazım.
devamını gör...

rus yazar ivan gonçarov'un bir ayda yazdığı romanı. kitabı okurken resmen ürperdim çünkü kitap benimle alakalı çok şey anlatıyordu.
oblomov, sorunların farkındadır, çözümün ne olduğunu da biliyordur. hayatını değiştirmek için sürekli birbirinden güzel planlar yapmaktadır. fakat o planları uygulamaz. ciddi işleri bir yana bırakarak içine kapanmak, kendi yarattığı hayal dünyasında yaşamak oblomov’un en büyük zevkidir.


"bir gün bir şeyi istersin, ertesi gün tutkuyla, ölesiye ona bağlanırsın, daha ertesi gün onu istediğinden utanırsın, arzun yerine geldiği için hayata lanet edersin. işte insan hayatta kendi isteğinin peşinden serbestçe giderse böyle olur. bastığımız yeri yoklayarak yürümeliyiz; bazı şeylerden gözlerimizi çevirmeliyiz, mutluluk hülyalarına kapılmamalıyız, mutluluk elimizden kaçarsa isyan etmemeliyiz; hayat budur işte... kim demiş hayat zevk ve mutluluktur diye. ne saçma düşünce! hayat hayattır, bir ödevdir, ödev dediğin de çetin bir iştir."

" stoltz: ama bu hayatta sevmediğin şey ne? onu söyle.
oblomov: her şey, durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de aç gözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler.konuşmalarını dinledikçe insan budalalaşıyor. ilk bakışta zeki insanlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: "falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." başka birisi: " aa! olur şey değil niçin acaba?!" yahut: "falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti, bir başkası üçyüz bin kazandı." illallah bunlardan. bunlar arasında insanlık nerede? insanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? insanlık ufak paralar haline gelmiş... hayat amma da hayat ha. ne bulabilir insan orada? fikir meseleleri mi var, duygu meseleleri mi var? bu hayatın bir ekseni yok: derin, hayati hiç bir yanı yok!"

“ insan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. bugün nasıl yaşadım sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.”

"zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, sizinle ölçüyorum: "onu gördüm, görmedim, göreceğim, görmeyeceğim, gelecek, gelmeyecek..."

"- gerekirse senin için seve seve ölebilirim.
- buna gerek yok. senden bunu isteyen yok. ne diye hayatını feda etmeni isteyeyim? sadece kendi işini yapmanı istiyorum. ancak dürüst olmayan insanlar kendilerinden istenen şeyi yapmamak için istenmeyen ve yapılmayacak fedakârlıklardan söz ederler."
devamını gör...

prezervatif markası okey bu cümleye ''olsaydık, olmazdın'' şeklinde harika bir cevap vermişti birkaç sene önce.


tanım: saçma sapan bir söz.
devamını gör...

beklediğim başlıktır. edebiyatla ilgilenen, okuyan herkese saygım büyük.
devamını gör...

sabah sabah bu karda ise gitmek zorunda olan tüm emekçilere günaydin.
devamını gör...

çabalaman gerek. en kısa haliyle söylemem gerekirse evet çabalaman gerek. hem kendin için hem sevdiklerin hem de geleceğin için çabalaman gerek. sıkılıyorsun, yoruluyorsun ya da vazgeçmek istiyosun ama yapmak zorundasın. kısa bi süre daha düzgünce çabalarsan uğraşırsan bi şeyler için her şeyin yoluna gireceğini de biliyorsun zaten. hayallerini hatırla ; onlar sana her güne mutlu uyanmak için sebep olacaklar, emin olabilirsin.
devamını gör...

böyle bir şeyi yapan bir camii hocası ya da ilahiyat profesörü olsaydı neler olurdu acaba ?
devamını gör...

"devamlı burada yaşayınca burayı dünyanın merkezi sanıyorsun.
hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanırsın. sonra bir ya da iki seneligine gidersin. döndüğünde her şeyi değişmiş bulursun. aradıklarını bulamazsın. eskiden senin olanlar şimdi çoktan gitmiştir bile."
devamında da şunu diyordu sanırım.
"git ve bir daha dönme toto."
devamını gör...

küçük bir sahil kasabası, yemyeşil bahçeli bir ev, birkaç kedi, minik bir masada sıcacık kahvem ve yazımında son aşamaya geldiğim kitabım. akşamında kocaman bir sofra etrafında dostlarım, huzur, mutluluk, aşk güzel olan ne varsa bu hayale sığdırdım.
devamını gör...

(bkz: sabreden derviş beklemekten gebermiş)
devamını gör...

bir işe yaramıyorlar bari böyle faydaları olmuş olur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir tanımını beğendiğim yazarı tanımak ve düşüncelerini öğrenmek adına, gidebildiğim kadar eski tanımlarına inerim. bazen bir kitap okuyormuş hissi verir bana. güzel aktivite.
devamını gör...

bir balinanın beni yutması, çok uzak yerlere götürmesini, ben oralarda gezip tozduktan sonra da beni evime geri götürmesini hayal ederdim.
devamını gör...

sırf moderatörlere gıcıklık olsun diye ısrarla, bile bile yapmayacağım harekettir bak yine koymadım. istesem koyuyorum ama gıcıklık olsun işte... sen misin benim tanımlarımı silen! günde onlarca tanım gireceğim ve hiçbirine nokta koymayacağım, işin ne otur hepsini sil, sayın moderatör!
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim