dopdolu bir sanat eseri.

filmi izlemeden önce david lynch'in sinema anlayışı hakkında bilgi edinmenizi öneriyorum. aksi takdirde bu filmi tam anlamıyla anlamak ve hissetmek zorlaşacaktır.

edit: imdb puanını öğrendim az önce.. inanılmaz derecede hak ettiğinin çok altında değer görmüş bir filmmiş. fikrimce 8-9 puan aralığındaki filmlerin yüzde doksanını cebinden çıkaracak türden..
devamını gör...

gelmemiş, gelmeyen ve gelmeyecek olan.
devamını gör...

eğer ki çayı şekersiz içiyorsanız browni - negro ikilisinden birisini diyorum.
devamını gör...

fizikteki ifadesi için (bkz: nedensellik ilkesi)
devamını gör...

hayat güzeldir...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
efsane
devamını gör...

az bilinir ama mavi kuş ile küçük kız şahanedir.
devamını gör...

gider ayak golü atıp öyle gitmektir.
kız bırak arkandan rahmet okuyalım..
devamını gör...

bisküvi denince akla, hemeen onun adı gelir. eti eti eti!
devamını gör...

1995-1996 yıllarında amerika birleşik devletleri başkanı bill clinton ile yaşadığı birliktelik ile büyük bir skandala neden olan beyaz saray stajyeridir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu skandala neden olarak sadece beyaz sarayda ve bill clinton’ın kariyerinde değil aynı zamanda da dünya halklarının bilincinde de bir sarsıntı yaratmıştır. zira yaptığı açıklamalar televizyonlarda yayınlanınca diğer ülkeleri bilmem ama dönemin türk halkı üzerinde aydınlatıcı bir etki yaratmıştır.

amerikan başkanlık ofisi olarak bilinen oval ofisin isminin o dönemlerde uzun bir süre oral ofis olarak anılmasına neden olan kahramanlardan biri olan monica beyaz saray stajyeri olarak girdiği ofisten dünyanın en çarpıcı skandallarından birinin kahramanı olan ünlü biri olarak çıkmıştır.

bir yıl boyunca oval ofiste dokuz kez birliktelik yaşadıklarını iddia eden monica bunu kanıtlamak için de oral seksin nihai ürünü ile lekelenmiş ve efsane olan mavi elbisesini mahkemede delil olarak sunarak dünyaya yepyeni bir fantezi nesnesi de sunmuş oldu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
o dönem daha sonraları başkanlık için de yarışan hillary clinton ile evli olan bill ise neden amerikan tarihinin gelmiş geçmiş en yüksek iq sahibi başkanı olduğunu kanıtlayarak bunun bir cinsel ilişki sayılamayacağını çünkü kendisinin bir şey yapmadığını kendisine bir şeyler yapıldığını iddia ederek ergenler alemine bir hayal gücü bombası bırakmıştır.

skandaldan sonra bill sadece mahkemeler ile uğraşırken monica zor günler geçirmiş, ingiltere’ye taşınmak zorunda kalmış, sosyal psikoloji okumuş, tasarımcılık yapmış ama bir türlü tutunamamıştır. bütün suç monica’ya yıkıldığı için o zamana kadar onlarca seks skandalına adı karışan bill rahat rahat saksafon çalmaya devam ederken toplumda monica’ya karşı olan güvensizlik devam etmiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ilk paragrafta andığım etki ise şöyle olmuştur. o dönemler türkiye’de porno sektörü çok yaygın olmadığı, sansür yüzünden filmlerde insanların yanak yanağa öpüştüğü ve hayal gücü de çok kuvvetli olmayan türk halkı yeni bir kavramla bu kadar aleni bir şekilde tanışınca şöyle diyaloglar yaşanması kaçınılmaz olmuştur:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ayrıca şu an belediyelerin seminerler düzenleyerek cinsel eğitimler verecek boyuta gelmesine önayak olan da yine bu skandaldır.

#1089279
devamını gör...

aslında diamond blackfan anemisi olarak adlandırılan 1 yaşından küçük çocuklarda görülen hastalıktır.
hastalarda kemik iliği prekürsörlerinde azalma ile karakterize retikülositopeni görülür.
adenozin deaminaz enzim yüksekliği ve konjenital anomali olarak 3 falankslı baş parmak karakteristiktir.
devamını gör...

orijinal ismi bluto olan çizgi film karakteri.

(bkz: temel reis)
(bkz: popeye)
devamını gör...

yönetimin konuşulan iletişim çeken trollere müsama gösterdiğini düşünmeme sebep olan kişi. bu kadar düşmemişlerdir umarım. koca insanız enayi gibi hissediyorum bazen kendimi sözlük!
devamını gör...

üretirken. boyalarla haşır neşir olmuşken, hayal dünyanda kurduğun ne varsa kağıda dökebilmek, bir başına.
devamını gör...

bir çocuk; kahverengi gözlü, siyah saçları alabulus traşlı, güleç yüzünde çilleri olan, kepçe kulakları her daim kızarık, küçücük burnu çoğu zaman akma halinde olan, kolları vücuduna oranla uzun, minicik ellerindeki parmakları dolgun dolgun, genelde pantolonu belinden düşen, beyaz tenli bir çocuk.
bir sokak, çıkmaz bir sokak, üzerinde elektrik telleri olan, yeri gelince çocukların çift kale maç yaptığı, yeri gelince en ateşli tartışmalara ev sahipliği yapan, kenarında beyaz badanalı evlerin hanımeli ile örülü çitlerinin bulunduğu, cılız ışıklarıyla ancak kendisinin farkedilmesini sağlayan lambalarının olduğu, yemek kokularının birbirine karıştığı, delik deşik asfaltında fakirliğin yalın ayak yürüdüğü bir sokak.
minicik ellerinde kocaman hayaller tutan çocuk.
bir tarafından yaşamları sıkıştıran çıkmaz sokak.
çocuk çok sever sokağını. gece gündüz dışarıda. sokak çeker onu içine. çektikçe sokak, korkmaya başlar çocuk. düşen pantolonunu çekerken kocaman hayallerini, minicik elleriyle tutmakta zorlanır çocuk. bir de akan burnu yok mu?

çıkar sokaktan, evine çok uzak olmayan, arada bir gittiği boş arsanın hemen hemen ortasında olan selvi ağacının serin gölgesine oturur. öylece kalır orda. bir an yüreğine uçurtma sevdası ip salar.
sevda bu işte yüreğe düştü mü, hemen harekete geçirir insanı.
çocuk minicik elleriyle, minicik bir uçurtma yapmayı başarır. heyecanlıdır, mutludur.
yaptığı uçurtmayı havalandırmaya çalışır. tutar ipinden koşturmaya başlar. arkasına da bakamadan edemez çocuk. onun bir an önce yükselmesini görmek ister. görmez ki hiç önünü, düşer defalarca. bir çocuk, kısacık bir sürede bu kadar çok düşmüş müdür acaba?
işte daha ilk gün dizlerini paramparça eder çocuk. paramparça eder de dizlerini, ancak bir türlü havalandıramaz uçurtmayı. yine de mutludur çocuk. yüreğine sevda düşmüştür bir kere. o sokağın çıkmaz kısmından, bir çıkış ihtimali bulmuştur ya.
günler birbirini kovalarken çocuk yavaş yavaş uçurtmayı havalandırmayı başarır. yükselir uçurtma, güler çocuk.
uçar uçar, tellere takılır. elektrik tellerine. mutludur yine de çocuk. yeniden yapar uçurtmayı. yeniden takılır tellere.
sürekli sürekli takılır tellere. çocuk bıkmadan usanmadan tekrar tekrar dener. bir çocuk hiç bu kadar çok teli uçurtma ile süslemeyi başarabilmiş midir acaba? sokak sakinleri sürekli elektrik kesintilerinden muzdarip şekilde çocuğa kızarken bile mutludur çocuk.
gökyüzünün masmavi göründüğü bulutsuz bir günde çocuk o bir sürü teli atlatmayı başararak uçurtmasını yükseklere doğru gönderir. ip salmaya başlar hayallerine. en sonunda ipi biter. imdadına, mahalleli yetişir. uçurtmaya ip eklerken mahalleli, kocaman hayaller taşımaktan yorulan minicik elleri rahatlamaya başlayan çocuk daha kolay ip salar. uçurtma yükseldikçe yükselir. artık görünmez olmaya başlar.
çocuk bırakır elinden ipi. evine gider, uyur. yorulmuştur çocuk. sabah kalktığında mutsuz olduğunu hisseder. gridir çocuk. ankara’nın kış mevsimine hakim olan gri havası kadar gridir.
devamını gör...

birey, toplum, uygarlık, teknoloji, inanç, mitoloji, tanrı, din, felsefe, vicdan, aşk, ihanet, militarizm, ırk, evren, siyaset, yaşam, doğa, ego, af, ittifak, savaş, barış, ateşkes, bağlılık, ilkellik, mekanizm, ruh, insan, insan ve insan adına her şeyi masaya yatırıp içini oyan dizi. basit bir uzay-bilim dizisi değildir. çok ciddi sosyolojik noktaları dürter. ve tüm bunları yaparken o kadar gerçekçidir ki -bunlar gerçekte olamaz be- diyeceğiniz hiçbir şey bulamıyorsunuz. her bir dizi karakterleri ve unsurunun sembolize ettiği bir şey var. her biri insanoğlunun doğası düşünüldüğünde ''mümkün'' görünen ihtimalleri içeriyor. bu sebeple dizinin şahane metaforlarla destekli olan alt metni fazlasıyla yoğun.

üstelik bugün, yaşadığımız çağda; senaryodaki kurguya yakın bir gerçekliğe doğru sürüklendiğimizi söylememek için hiçbir sebep yok.

- ve insanoğlu ölümsüzlüğü yarattı (caylon yeniden diriliş teknolojisi gibi):
- ve insanoğlu hür irade sahibi robotları yarattı (cylon centurionlarını yarattığı gibi):


en saf haliyle insan'a dair ne varsa insan neye sahipse ve değilse köküne kadar her şeyi seyir halinde sorgulayabileceğiniz bir yapımdır bu. izlerken kendi uygarlığınıza dair en başından beri bildiğiniz her şeyi kabul etmek zorunda kalıyorsunuz. çünkü onlar gerçek. -bahsettiğim şey kurgu ya da senaryo değil- bahsettiğim şey yakalanan bütün detayların bugün de bünyemizde, kafamızda, uygarlığımızda var olması... değinilen her nokta sahip olduklarımızdan fazla ya da eksik değil.

en acilinden izlemeyen herkesin izlemesini öneririm. özellikle kesin yargıları olan insanların... ateislerin, dindarların, seksistlerin, sosyalistlerin, ırkçıların, milliyetçilerin, fizikçilerin, askerlerin, politikacıların, çocukların, yaşlıların, düşünsel fonksiyonları aktif halde olan her insan evladının izlemesini öneririm evet. insanoğlunun bütün iğrençliği ve mükemmelliği adına... çünkü bu yaşamın neresinde olduğumuzu bilmiyoruz. ve öğrenmek için hiçbir şansımız yok.

ardından dönüp şöyle diyeceğim; ''tüm bunlar daha önce olmuştu, yine olacak.''
devamını gör...

uzaktır çok uzaktır ama uzak olması da gereklidir.
siz uzağı hayal etmezseniz arzulamazsanız hiç bir yere gelemezsiniz.
o yüzden arzuladığınız hayat erişmesi zor ve uzak olsun.
devamını gör...

facebook kullanmayı yıllar önce bıraktığımı
twitter ve instagramı hiç kullanmadığımı
tiktokun ne olduğunu bile bilmediğimi söyleyince çevremdekiler
şaşkınlık ve gıpta ile bakıyor
önceleri ne mana olduğunu anlamadım ama galiba bir çeşit bağımlılıktan kurtarmışım kendimi
bu da hafif bir gurur yapmıyor değil

ne şaçma
keşke daha dişe dokunur gurur kaynaklarım olabilseydi
bir çocuğu okutsaydım ya da
ölemekte olan bir kediyi veterinere yetiştirseydim

benim gibi küçük bir beyaz yakaya
bu gurur ömür boyu yeter
öyle değil mi dostoyevski
ne küçüğüz
bizi gidi insancıklar
devamını gör...

30 yaşına gelmiş ve herhangi enstrüman çalamayan bireyin bir enstrümanı çalmayı öğrenmeye başlamasıdır. ayrıca bugün başladığım eylemdir.
başarabilecek miyim bilmiyorum açıkcası. bana imkansız gibi gelirdi hep, 25 yaşından sonra sanat icra edecek bir yetenek geliştirmek, enstrüman çalmayı öğrenmek.
bu konuda cesaret kazanmamı sağlayan yagami light oldu. kendisinin icra ettiği sanata kendi çabalarıyla ve geç yaşta başladığını, vincent van gogh’un da resim yapmaya 28 yaşında başladığını ifade etti.
bakalım n’olacak. hedeflediğim noktaya gelir, hala burada olur ve unutmazsam burayı editlerim.
devamını gör...

'94 yapımı tarkan hiti.

bırrrrrrra ah um ah.

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim