ne deseniz hayır demeyen, en kötü o da olur bir gün diye naifçe cevaplayan, kibar ve mütevazı kurucu yazar.
devamını gör...

en sevdiğim şey. sıradan ol tabi abi standart kafa rahat bir şekilde yaşa hayatını.

bırak flaşlar kimin yüzüne patlarsa patlasın. al eline kahveni otur pencere kenarına izle yağmuru ve gök gürültüsünü..

var mı daha huzurlu bir aktivite bu hayatta?
devamını gör...

"bu gerizekalı yapıyorsa ben de yaparım"
"aslansın lan sen"
iyiler her zaman kazanır"
"başlamak bitirmenin yarısıdır."
devamını gör...

major depresyonumun tedavisi için boşuna o ağır ilaçları her gün alıp günlerce hastanede yatmışım meğer. dışarı veya bi' balkona çıksaymışım her şey düzelecekmiş.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

pınar başı pıtırak,
gel sayın yazar oturak,
bir demlik başlığım var,
içine entry batırak.

hoş gelmiş yepisyeni yazarımız. daim olsun efenim.*
devamını gör...

semtleri karşı karşıya getiren, mahalleleri birbirinin çöküşü için dua etmeye yönelten hakikat sevgisi değil; üstün gelme arzusudur. bunların her biri hakikatin galip gelmesinin ve erdemlerin yüceltilmesinin değil de iç huzurun ve itaatin peşindedir.
-orlando-
devamını gör...

"canım çekiliyor gülüyorum, ağlamamam gerekiyorsa ağlamıyorum.. "
yalnız kalmak istedikçe insanlar benden bir şeyler bekliyorlar. yüreğim kanıyor benim, sadece yalnız kalmak istiyorum. ve delicesine ağlamak..
devamını gör...

almanların netflix için yaptıkları bilim-kurgu temalı popüler dizi.

"what we know is a drop, what we don't know is an ocean"

(diziyi izledikçe yazdığım için açıklamalar başta anlamsız gelebilir ama yazının tamamı okunduğunda bir bütünlüğü olduğu görülecektir. ayrıca ağır 'spoiler' içerdiği için diziyi izlemeden bu yazıyı okumak sakıncalı olabilir.)


-en saçmalıklara bir ek: ulrik oğlu mikkel'in gittiği 1986 yerine, 1953'e gittiğinde oğlunun ve kendinin adını söylemiyor ve 33 yıl boyunca da bu devam ediyor.
-sürekli bir konuşmama durumu (tabii, dizinin devamı açısından senaristlerce bu gerekli.) katherina çocuklarına "durun, size bir şey söylemek zorundayım." diyor, çocukları aylardır onlarla iki kelime etmeyen annelerine; "seni dinlemeyeceğiz." deyip çekip gidiyorlar. vayyy.
-dizide yaratılan en salak karakter ulrik. böyle izleyip izleyip yazıyorum. ama şu ana kadar dark o kadar da bayıldığım bir dizi olmadı. hele anlaşılmaz olması? yok daha neler!
-dizide ulrik'ten sonraki en salak karakteri de seçtim; martha.
-herkes bir yerlere bir şey saklıyor ve nedense o her neyse, saklanırken biri mutlaka izliyor oluyor.
-evet, film olsun diye yapılan saçmalıklardan biri daha; tek bir adamın (adam sadece polis) emir vermesiyle kesinlikle güvenli olmayan şekilde nükleer santralde, nükleer atıkların betonla üzerinin örtüldüğü havuzu kazıyorlar, iki tane matkapla. ve booom! bilinen dünya yok oluyor. allahım sen aklıma mukayyet ol yarabbim.

"we can do what we want but we are not free to choose what we want."
"we can do what we want but we are not free to choose our requests."
(yukarıdaki iki cümle arasındaki fark nedir?)
insan -tabii ki- istediğini yapabilir ama istediğini isteyemez. (insan belki ne isterse onu yapabilir ama ne isteyeceğini tercih edemez.)
orijinali: der mensch kann wohl tun was er will, aber er kann nicht wollen was er will.
(arthur schopenhauer)
(netflix'te böyle yazılmadı ama hepsi aynı anlama geliyor, almancam bir gün iyi olduğunda bu farkları çözebilecek miyim acaba?)

3. sezona geldim, hala helge'nin karısı kim, onunla kim evlendi, yani peter'in annesi kim, öğrenemedim, bakalım herhalde ilerleyen bölümlerde öğrenirim. sonuç olarak 3. sezon son sezon değil mi? yukarıda yazanlardan birinin de dediği gibi almanlar hiçbir şeyi açıkta komazlar.
-kara madde dünyayı yıkıp geçiyor ama jonas evine döndüğünde raftaki kavanozlar yerli yerinde!

sonunda bitti. güzel bitti. yukarıda yazılanların aksine ben son sezonu diğerlerinden daha iyi buldum.
gelelim mutlu sona. evet, regina'nın aile fotoğrafında, anne ve babası olarak, claudia ve bernd doppler görünüyordu. başta iyi gözükmediği için fotoğraftaki babayı tronte zannettim. epey kafam karıştı. çünkü, "tronte denilen oğlan, noah'ın kızkardeşi agnes'in oğlu değil miydi? o ikisi de regina'nın oğlu bartoş'un (yazılışına bakmaya üşendiğim başka bir ad daha) çocukları değil miydi? o nasıl oldu? hani regina zincirin dışındaydı ve bu nedenle yaşıyordu?" diye düşündüm. sonra internette bir sayfa buldum. paylaşayım, ingilizce bilenler okur:


buradan

sonuç olarak amerikan egemen dizi piyasasında almanlar hiç de fena bir iş çıkarmamışlar. dizi kesinlikle izlenebilir. ama şunu mutlaka eklemeliyim ki, benim 'en iyi beş dizi' listemde yer alamaz.

ek: dizide açıklanmamış, eksik bırakılmış konulardan biri de helge'nin durumuydu. sen o kadar zengin bir aileden gel, başına onca iş gelsin, sadece zeki olmadığın için hayatın boyunca sürün, olmaz böyle şey. hadi anasından gülmemişti, sözde babası ona düşkündü, ne oldu? babasının kurduğu nükleer santrale bekçi olabildi yalnızca. yaa, işte böyle. gördüğümüz üzre orada, buradaki gibi ahbap-çavuş, hısım-akraba ilişkisiyle işler yürümüyormuş. cık cık cık.
son bir ek daha: almanların dizideki mesaj kaygısıyla (da) ilgili. ayrıca bu konuya dikkat çekmek güzel bir şey bence: 'unknown' olarak nitelendirilen martha ve jonas'ın oğullarının (hala- yeğen ilişkisi dolayısıyla) tavşan dudaklı olması. 'unknown', özellikle üç ayrı yaşının bir arada göründüğü sahnelerde oldukça ürkütücüydü.
devamını gör...

posteriyor fossa malformasyonları
hemajiomlar
arteriyel anomaliler, aort koarktasyonu ve
cardiac( kardiyak)anomaliler
eyes ( göz anomalileri) ile karakterize bir nörokütan sendromdur.
devamını gör...

clara terki diyar eder
benim gönlüm olur derbeder
etme gayrı bir an önce dön gel
dipsiz kuyu gibiyim sözlük dergahında
devamını gör...

kendisi'de yunan adalarına tatil'e gitti. sakın
ha çağırmayın bir yerden bir daha ruhları bile gelmesin buraya.gerçi bırakmazlar da onu oradan pek severler kendilerini.
devamını gör...

deneme bir ki..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

konuştuğum vakit dilimi kestiler
ve gözlerimin içine bakıp gittiler
ben susturuldum
insanlığın en ağır sancısı o gece başladı
tanrının yarattığı düzende kaos vardı
insanlar anlamadı
sustuklarım boğazıma saplandı
yalanlara mahkum edilen insan
boynuna ipi doladı
ve günaha battı

* mevcutlu
devamını gör...

dayağı kastetmiştir.
devamını gör...

şuan için öğrencilik olsa da birkaç yıl içinde sosyal hizmet uzmanlığı olacaktır.
devamını gör...

“19’unda sosyalist olmayanın kalbi, 30’unda hâlâ sosyalist olanın aklı yoktur.” sözlerinin sahibidir.
devamını gör...

güneşe ateş edebilirim.
devamını gör...

söz konusu cevap 1280’li yıllarda bir posta güvercini ile yollanmadıysa hoş olmayan durumdur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim