hem garip bir genelleme yapan hem de "ee böyleyse ne olmuş?" denilecek başlıktır.
devamını gör...

“köpeğimi ben vurmalıydım george. bir yabancının köpeğimi vurmasına izin vermemeliydim”
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
izlemeden önce kitabını okumamıştım. beklemediğim bir şeydi. çok üzülmüştüm.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

led zeppelin'in en sevdiğim şarkılarından.

devamını gör...

(bkz: n'oldu paşinyan)
devamını gör...

deniz tekin - böyle bir kara sevda (aslı zeki müren)
kalben - haydi söyle (aslı ibrahim tatlıses)
devamını gör...

hadi bakalım kulaklıkları taktık dinliyoruz.


ceza ve sagopayı bile barıştırabilecek tek platformun kafa sözlük olduğunu biliyor muydunuz?


edit: kızıl ordu korosu'nun hemen ardından cem karaca çaldı.


kafa sözlüğe gel, seviyeli bilgi paylaşımının tadını çıkar.
devamını gör...

güneş ulukuş tarafından hazırlanan yazı.

gerçekten güzel noktalara değinilmiş.

--- alıntı ---
beynimiz matematik kullanımına uygun gelişmiş. ne de olsa ilkel toplumlar için, matematiği anlamak, ölüm kalım meselesine dönüşebiliyordu. bir noktada saymaya, kuralları anlamaya, ilişkileri çözüp yakın çevremizdeki dünyayı düzenlemeye de başladık. ancak nil nehri kıyılarında yaşayan mısırlılar onu bambaşka şekillerde kullanmayı da öğrendi.

mısır tarımı, nil nehrinin taşmasıyla gerçekleşiyordu. bu sebeple nil’in taşmasını yeni bir yılın başlangıcı olarak kabul ettiler. zamanı ölçmeye başlayan mısırlılar belirli zaman aralıklarında yaşanan değişimleri de kayda geçiriyordu. örneğin ay’ın evrelerini ve iki evre arasında geçen süreyi biliyorlardı.

antik mısır uygarlığı hızla gelişip büyüdü ve böylece düzeni oturtacak yeni yöntemlere ihtiyaç duyuldu. örneğin artık tarım topraklarının kapladığı alanı, ürün miktarını hesaplamaları gerekecekti. vergiler de düzenli olarak toplanmalıydı. bu sırada ölçüm yapmak için vücutlarını kullandılar. bir el genişliği ölçüsü (palm) ve dirsekten parmak
uçlarına olan mesafe (cubit) gibi standartları vardı. ikincisini daha büyük ölçekli alanlara da uygulayabildiler. tarım alanlarını da aynı şekilde ölçtüler. hatta firavunlar bu ölçümlerin sürekli yapılmasını emretmiş olmalı. ne de olsa değişimler de sürekliydi. ancak bu hesaplamaları kayıt altına almak için de bir yöntem bulmaları gerekiyordu. iki elde toplam 10 parmak olduğu için onluk sistemi kullandılar; 1 rakamı için düz bir çizgi, 10 için at nalı,
100 için çengel, 1000 içinse lotus çiçeği sembolleri kullanıldı.

mısır sayı sisteminde basamak değeri kavramı bulunmuyordu. böyle büyük bir sayıya hiç ihtiyaç duydular mı, bilinmez. ama örneğin 1.000.000 yazabilmek için 9 düz çizgi, 9 at nalı, 9 çengel diye devam ederek toplamda 54 karakter çizmek zorunda kalmaları gerekirdi.
--- alıntı ---

yazının tamamı için buradan
devamını gör...

belli bir yaşı aşmış insanlara sırf büyük olduğu için saygı duyma zorunluluğu.
bu yaşa gelmişsin ve kendini geliştirememişsin, üstüne hiçbir şey katmamışsın, kalp kırmaktan çekinmiyorsun ve saygı bekliyorsun.
üzgünüm ama yeri geliyor yüz yıllık bir ağaçtan bile ilham alıyorum, sizde o ışık yok.
bazı genç arkadaşlar var o kadar yetkin ve altı dolu konuşuyorlar ki, lütfen sen konuş ben dinleyeyim diyorum.
aradaki ince çizgiyi tutturabilene ne mutlu.
devamını gör...

netflix'te bütün filmlerin olmadığını, dahası güzel film sayısının bir hayli az olduğunu bilmeyen bir "insan" söylemidir.

yahu kardeşim netflix'teki güzel filmleri, kaliteli yapımları izlersin biter. sonra saçma sapan film, dizi izlemek için aboneliği devam ettirmenin manası mı var. girersin internete gaspar noe, von trier, godard izlersin. netflix'te bul bakayım bulabilirsen. abuk subuk sinema filmleri izlemek istiyorsan netflix'e abone olmaya devam et. bunu söyleyen kişi filmin f'sini bilmiyordur.

(evet, film izlemeyi severim.)
devamını gör...

başıma gelen olaydır. ergenliğimin doruklarını yaşadığım hesabım kabak gibi ortada. rezillik ya. arada açıp bakıp utanıyorum kendimden.
devamını gör...

şiirsel ticaret kazanı.
devamını gör...

güneş'ten gelen beyaz ışık dünya atmosferinde yol alırken birçok parçacıkla çarpışarak saçılır. güneş gökyüzünde yükseldiği zamanlarda güneş'ten gelen kısa dalga boylu mavi ışık daha uzun dalga boylu renklere göre çok daha fazla saçılarak her yöne dağılır ve bu durum gökyüzünün mavi görünmesine sebep olur.
link
devamını gör...

benden habersiz planlar yapılıp, dahil olmamı istemeleri.
devamını gör...

hayatında toplum tarafından başarılı sayılacak şeyleri olmayan insanlar belli metalarla övünür.ırk ya da takım gibi. onların başarısından kendisine pay çıkarır.gece özeti yeterli bu kadar şimdilik
devamını gör...

spor pabucu,nedir allasen 400 tlnin altında yok nerdeyse.bildin araba lastiği gibi fiyat biçiyorlar,ha giyince hızlansam ,trafik görmesem,1 saatlik yeri yuruyerek 15 dk da gitmemi sağlasa anlarım oda yok,niye yani niye 1000 küsurlarda fiyatlar.
devamını gör...

linç, yapanı sevimsiz yapıyor maruz kalana bulaşmıyor. kim korkar linçten?
radikal değilim ama popüler gündemlikde değilim ben sadece bana ait olan bir yerdeyim.
45 yaşı görürken içimde yenilene yenilene oluşan çok katı olmayan ama kimsenin de etkisi altına alınmayacak fikirlerle geldim.
onlarla benim.
neşeli olduğum kadar düşüncemi söyleyecek kadar rahatım da.
saygısızlık etmem bana saygısızlığa müsaede etmem.
sevdiğim birinin fikri onunla arama sınır koymaz, hiç koymadı.
fikir uçurum oluşturmaz uslüp uçurum oluşturur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

annemin hala sakladığı göbek kordonumun içinde olduğunu düşündüğüm garip nesneler kategorisi.
devamını gör...

bugün annneanme laf arasında "ah bir anlasalar şu içimdeki derdi." dedim. anlamadı tabii ki, uyumaya devam etti. öyle ağlak bir sesle de söylemedim bu cümleyi. sanki "çok susadım bir bardak su alayım." cümlesindeki gibi basitçe laf arasında söyleyiverdim.
normalde söylemem böyle şeyleri aslında. birden ağzımdan dökülüverdi işte.
anlayacak, dinleyecek bir allahın kulu yok yanımda.
yalnızım ben. yalnızlığı eşsiz olmakla karıştırıyoruz ama yanılıyoruz. yalnızlık insanın dinleyen ve anlayan kimsesi olmaması halidir.
tek başıma kalmakla ilgili bir zorum yok hatta severim de. tek başıma gezerim, film izlerim, yemek yaparım, oyalanacak illaki bir şey bulurum. yıllarımı böyle geçirdim ben. böyle geçirmekten de gocunmam ama gün içerisinde bir saat bile olsa güzel bir sohbet edemedikten sonra bu yalınlık hali insana öyle bir koymaya başlıyor ki.
ilk üzüyor sonra insanın kendine şaşıracağı eylemler yaptırtıyor. yanlış ellere sarılıyorsunuz mesela. yanlış olduğunu bile bile ısrarla tutunmaya, sizi istemeyen insaların hayatlarında kendinize yer açmaya çalışıyorsunuz. sizi sevmeleri için bin türlü takla atıyorsunuz. o yalnızlıktan o muhabbetsizlikten o kadar bıkıyorsunuz ki kendi gururunuzu bile göremez hale geliyorsunuz.
dün beni çoktan silen bir insana sıkı sıkı uzunca bir süre sarıldım. bir insan kırk dakika boyunca arada küçük boşluklarla birine sarılabilir mi? sarılabilirmiş.
sarıldığım onun eti kemiği değil içimdeki boşluklar.
ışıksızlığıma, sessiz odaların verdiği bıkkınlığa duyulan nefretimi "sevgi" başlığı altında mantığımın hiç onaylamadığı biriyle örtmeye çalışmak.
derdim tam olarak bu.
devamını gör...

ne şehittir ne gazi, pisi pisine gitti niyazi mi diyorduk?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim