ismini ve işleyişini ilk duyduğumda çok önyargılı davrananlardandım ben de bu platforma karşı. sonradan fark ettim, yanılıyormuşum. kitap fiyatlarının yersiz yere yüksek* olduğu bir dönemde anlamıştım bunu. gerçekten de ilgi alanlarınıza göre iyi içerik yazanlar çıkabiliyormuş. hatta serilerinin devamını beklediğim kitaplar da var şu an.
devamını gör...

sevişme umuduyla yanıp tutuşan hamal erkektir.
veya iyi kalpli yardım sever bir erkektir.
insan kadın dostunun evini taşımak için yardımcı olabilir. iyi kalpli erkektir.
devamını gör...

muhafazakarın anlamını bilmiyor herhalde? dediğim başlık.
devamını gör...

yukarıda zaten ne olduğunun tanımı girilmiş. tekrara düşmeden başlayayım.
günümüzde gerçeklikten uzak,net bağımlısı, hayatı herhangi bir şekilde sadece havaya bağlı yaşamak sanan bir kitlenin ufak ve tam anlam teşkil etmeyen bazı göz gedirmeleri sonucu benimsemek için can attıkları hastalıklardan biri.
aynı zamanda benim içinde yıllardır çırpındığım,çırpındıkça daha da battığım güzide hastalık.
teşhis konmadan önce karakterimin gel-gitli olduğuna inanıyordum. ki insanın kendini bile tanıyamayacağı fikrindeki ben için çok fazla üzerinde durulmayacak bir olaydı. böyleydim,böyleyim.
iki ayrı uçurum arasında sonsuz başka koordinat değişikliğini de barındırır içinde. atak döneminde atağın şiddetine de bağlı olarak hafızanın neredeyse tamamen silinmesine ramak bırakır. gündelik hafızama da ket vurması bana yaptığı ufak(!) sürprizlerden ki her şeyi neredeyse saati saatine hatırlayan ben çoğu kez kendi evimin yolunu unutup paniğe düşücek hale geldim.
balataları yaktırmayan kısmı o mükemmel iyiliğin eninde sonunda geleceğini-bazen dehşet derece zor - bilmek galiba.
dibin dibini bulmakla nirvana arası bir hayat. ne öldürüyor ne yaşatıyor. omurganı kaybedip kadrolu bir sürünme haliyle belirsiz bir boşlukta can çekişiyorsun. evinden daha fazla benliğine katmak zorunda olduğun hastane koridorları,hapishaneden farkı olmayan her yanı demir parmaklıklı lanet hastane odaları,çok arada da olsa maruz kaldığın o yoğun bakımın kelimelere gelmeyecek kadar berbat havası ( sanırım kendini kaybetmenin en önemli eşiği. hani azıcık bilincin olsa hayatta kalma ihtimalin yok ya da o eşiğe gelme durumun), hayatının tek düzeni olan her gün o bir avuç ilaç,...
bilmiyorum,kelimelere gelmeyecek sonsuz şey. yaşayan bilir. delirmenin garip bir eşiği. ve asla havalı olmayan üstelik insana soluyacak hava da bırakmayan bir girdap.
***üstelik bu benliğe +okb ve ileri derece anksiyete.(hayata dair bir kalite kalmıyor zaten. kalan sana bile ait olmayıp kendi ateşinle sevdiğin ne varsa yakıp yıktığın kocaman bir cehennem.)
devamını gör...

armance kitabı da güzeldir. nitekim ilk kitabıdır ünlü yazarın.
devamını gör...

özelikle ev işi yaparken hep kendime iş çıkarırım, dur şunu da yapayım, bunu da yapayım derken yorgunluktan ölüyorum. sürekli kendime iş çıkardığımdan ev işleri beni işimden daha çok yoruyor.. ben ev hanımı değilim, bu kadar ev işi yeter deyip bilgisayar başındaki işime sığınıyorum, çalışırken de dinleniyorum...*
devamını gör...

tarih boyunca birçok maçta gördüğümüz taraftarlardır.

bir galatasaray taraftarı olarak benim de zaman zaman içinde bulunduğum bu taraftar grubu maçın özellikle son dakikalarına doğru ya da uzatmalar oynanırken eğer takımları en az iki farkla geride ise çıkış kapısına doğru başları önlerine eğik biçimde yürürler.

o an hissedilen duygular futbolun futbol severler üzerindeki etkisini anlamayan insanlar için çok manasız olabilir. aslında o boynu bükük yürüyüşte çok büyük bir duygu fırtınası ve derin bir hayal kırıklığı vardır.

o kısa yürüyüşte spikerin muhtemelen maçı televizyondan izleyen insanlara sizi göstererek “ ve stadı erken terk eden taraftarlar” dediğini bilirsiniz. akşam eve gidince formanızı üzerinizden çıkartınca takım logosuna bakmak gelmez içinizden.

duşunuzu alıp kahvenizi yudumlarken maçı düşünmemeye çalışırsınız ve yine bilirsiniz ki o akşam hiçbir spor programını izleyemeyeceksiniz. ertesi gün hiçbir spor haberine de bakamayacak, maç sonuçlarından bahseden insanlardan köşe bucak kaçacaksınız.

zordur stadı erken terk eden taraftar olmak. omuzlarınızda bir mağlubiyet taşımak. kendi kendinize kaç yenilgi var söyle ömürde allah aşkına diye mırıldanmak.
devamını gör...

o kadar boş yer varken anlamsızca insanın yanına oturan insanlar, fırsatçı tacizciler.
devamını gör...

faşist bir ideolojinin diğer adı olsa gerek. kafatası milliyetçiliği yerine kültür milliyetçiliğine önem verilmesi gerektiği kanaatindeyim.
t: ayrımcı bir başlık.
devamını gör...

"tarafsızlık ahlaksızlıktır"
- jean paul sartre
devamını gör...

sözlüğe zarar vermesi sözlüğün sorunu olan durum. kişi yazdığı yazılardan kendi sorumlu olduğu gibi onları istediği biçimde yönetmekte kendi bileceği iştir. bu şekilde bir kısıtlamayı kabul edilemez buluyor ve yönetimi protesto ediyorum.
devamını gör...

her bilim kurgu film gibi, biraz bilim, biraz da kurgu içeren bir christopher nolan filmi.

gerçekçi mi? bakalım:



1- filmin en önemli olayı olan kara delik sahnesinden başlayayım. filmdeki gibi bir kara delik ve ona filmdeki şekilde bir giriş mümkün mü?

öncelikle, şekil bakımından filmdeki kara delik epey gerçekçi bir görünüme sahip diyebiliriz. tabi ki bunu modellemelerden ve 2019'daki olay ufku fotoğrafının o modellemeleri doğrulamasından dolayı bilebiliyoruz.

filmdeki astronotların bildiğimiz kadarıyla, bir kara deliğin içerisine tek parça girmeleri pek mümkün görünmüyor. kara deliğin olay ufkundan içeriye düşen bir insanın "spagettileşme" sürecine maruz kalacağı tahmin ediliyor. yani gittikçe uzamak, sünmek ve sonunda atomlarına ayrılmak da diyebiliriz buna. ancak son derece büyük bir kara delikte, bunun olmayacağını söyleyen fizikçiler de var. brian greene gibi...

ikinci nokta, kara deliğin olay ufkunda sıkıntısız şekilde yörüngede kalabilmeleri. eğer bir birikim diski olay ufkundan içeriye düşmeye başlamışsa, bu diskin enerjisi ve dolayısıyla da son derece yüksek sıcaklığı nedeniyle kızarırsınız. fakat dikkat ettiyseniz filmde böyle bir birikim diski yok. daha doğrusu, olay ufkundan içeriye düşen bir disk yok. görünürdeki tek disk, yutulan her neyse, ondan geriye kalmış olan ve yörüngede "sabit" olan ve görece soğuk bir disk.

2- solucan deliği mevzusu

solucan deliği, yani uzayda kestirme bir yol gerçekte mümkün mü? aslında bunun 2 cevabı var: genel göreliliğe göre mümkün değil, kuantum mekaniğine göre mümkün olabilir.

bir solucan deliği, bir kara delik ile onun tersinin bir bileşimi diyebiliriz. ilgili başlıktan detayları okuyabilirsiniz. böyle bir yapının bir tarafından girip diğer tarafından çıkabilmeniz için ortadaki geçidin, geçiş süresi boyunca açık kalabilmesi gerekir. bunun için de negatif enerjiye ihtiyaç duyarsınız. bunu öyle açık tutabilecek şekilde bir negatif enerjiye, genel görelilik "bu mümkün değil." der.

fakat elinizde "yeterli" miktarda egzotik madde varsa, o zaman bu mümkün olabilir. o zaman buradaki esas soru "egzotik madde diye bir şey var mı?" şekline dönüşür ki bunun cevabını belki de sanal parçacıklarda bulabiliriz. tabi önemli olan, ufak miktarlarda ortaya "çıkıveren" bu parçacıkların, bir anda tek bir noktada aynı anda, bir solucan deliğini yeteri kadar açık tutabilecek uzun zaman aralıklarında var olup olamayacağı ihtimalinin ne kadar yüksek (daha doğrusu düşük) olduğu bence.

3- kara delik yörüngesinde zaman yavaşlar mı?

cevap: evet. kütle çekimi uzayı büktüğü gibi zamanı da büker ve kütle ne kadar büyük olursa, yakınındaki uzay dokusu ve zaman boyutu da o kadar fazla bükülür. bu da, kara deliğe yaklaştıkça, zamanın da sizin için yavaşlayacağı ve bir noktada durabileceği anlamını taşır. bu durumda dünyadaki biri şakır şakır yaşlanırken, siz orada yaşlanmadan kalabilir ve hemen geri dönmeyi başarabilirseniz, dünyadaki yaşıtlarınızın, artık yaşıtınız değil, amcanız, halanız yaşında olduğunu görebilirsiniz.

4- satürn'e 2 yılda gidilir mi?

hızınıza göre değişir. filmdeki gibi birtakım teknolojilere sahipseniz, neden olmasın?

5- kara deliğin yörüngesindeki gibi gezegenlerin varlığı mümkün mü?

burası, yukarıdaki şıkların aksine, bilimden daha çok kurgunun rol aldığı bir yer olmuş bana göre. bir kara deliğe bu kadar yakın bir gezegende bu denli yüksek dev dalgaların var olabilmesi için, gezegenin kara delik etrafında kütle çekim kilidi nedeniyle senkronize dönme yapıyor olması gerekir (ki kip thorne da bunu varsaymıştı nolan ile birlikte çalışırken.) ancak bu öyle bir senkronize dönme olmalı ki, tam bir senkronizelik durumu olmamalı, gezegen sağa ola hafifçe "çalkalanmalı" ve gargantua gezegen sağa yalpalarken onu sola doğru çekmeli kendi kütle çekimiyle, sola yalpalarken de sağa... çünkü ancak bu şartlar altındaki sürtünme kuvveti, ortaya çıkardığı ısı nedeniyle gezegenin parçalanmasına neden olmadan onun hafif bir salınım yapmasıyla sonuçlanır.

ayrıca filmdeki dalgalarda, en azından hatırladığım kadarıyla, o tür bir hareket görünmüyor. yani sağa yahut sola doğru kayma durumu yok. bodoslama dümdüz geliyorlardı bizimkilerin üzerine. bu da demektir ki salınımlı bir senkronize dönme yok ortada.

ha bir de şu var: gezegen epey ışıklıydı hatırlarsanız. kara delikler ışık saçmaz, ancak etraflarındaki birikim diskinden bir miktar ışınım gelebilir. eğer o ışınım, gezegeni öyle gündüz gibi pasparlak yapacak kadar fazla olsaydı, atmosferi de büyük ihtimalle soyup atmış olurdu uzaya.

o halde bu gezegen genel olarak pek de ihtimal dahilinde değil gibi.

6- kara delik içerisinden dünya ile haberleşmek mümkün mü?

neden olmasın? içeride neyin nasıl işlediğini tam olarak bilmiyoruz. fakat hawking ışınımı ile bazı anti parçacıklar kara delikten kaçabiliyorsa ve eğer enerji ile bilgi kodlayıp gönderebiliyorsak (ki haberleşmede kullandığımız elektromanyetik dalgaların da belirli enerji karşılıkları var) kara delikten de bilgiyi "sızdırmamız" belki mümkün olabilir.



benim aklıma gelen "acaba"lı sahneler şu an için bu kadar. gerisini de izlemiş olan diğer arkadaşlara bırakıyorum.
devamını gör...

uzun zamandır kullanmıyorum, çünkü eskidikçe çıkardığı havlar, midemi bulandırıyor. mikrofiber bezleri daha başarılı bulup onlara terfi ettim. çamaşır suyu + sarı bez ikilisi yerine mikrofiber bez + asperox sarı güç kullanıyorum. tavsiye ederim.
devamını gör...

paletin karşısındaki salça rafı.
devamını gör...

babamı çok özledim
devamını gör...

yaşayanlarla devam ederiz. ölenle ölünmüyor.

yoldaşı anmak için her sene başlık açarız. yoldaş rozetleri olur. biraz üzülür sonra takılmaya devam ederiz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bence acilen gelmesi gereken olay.
devamını gör...

komşunun küçük oğlu bana hep abla derdi, sonra teyze demeye başladı. aynı çocuk. aynı yaş farkı. resmen yaşımdan bağımsız yaşlanmışım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim