yazarların uyumama sebepleri
az daha kitap okuyayım diye.
devamını gör...
tosun yusuf
rahmetli barış manço'nun aslında ilk ismiymiş.
mehmet ismi dedesinin, yusuf ismi de erken yaşta vefat eden dayısının ismiymiş. bunun yanına da tosun ismi eklenip hepsi bir araya gelince sünnet konvoyu gibi isim ortaya çıkmış.
oğlu doğukan manço anlatmış bu durumu. beş kiloya yakın doğduğu için hastanede hemşireler isminin tosun olmasına karar vermişler. böylece ismi de kayıtlara mehmet yusuf tosun barış manço olarak geçmiş. kendisi de, ortaokuldayken dalga geçmemeleri için nüfus müdürlüğüne başvurmuş ve yusuf tosun ismini kaldırmışlar.
mehmet ismi dedesinin, yusuf ismi de erken yaşta vefat eden dayısının ismiymiş. bunun yanına da tosun ismi eklenip hepsi bir araya gelince sünnet konvoyu gibi isim ortaya çıkmış.
oğlu doğukan manço anlatmış bu durumu. beş kiloya yakın doğduğu için hastanede hemşireler isminin tosun olmasına karar vermişler. böylece ismi de kayıtlara mehmet yusuf tosun barış manço olarak geçmiş. kendisi de, ortaokuldayken dalga geçmemeleri için nüfus müdürlüğüne başvurmuş ve yusuf tosun ismini kaldırmışlar.
devamını gör...
geometri bilmeyen giremez
platon’un akademiası olarak bilinen üniversitenin kapısında yazılı sözdür. anlamak için önce matematiksel olarak kavramak gerekir. felsefeyi küçümseyenlere bir uyarı diyebiliriz. bugün felsefe, pek çok kişi için ilim kapısını aralayan, insanı anlamak için atılan olmazsa olmaz bir ilk adımdır.
devamını gör...
uçurtma deneyi
benjamin franklin tarafından yapılmış olan, yıldırımın bir yük boşalması olduğunu göstererek paratonerin icadına zemin hazırlayan deney.
aslında franklin'in yıldırımlarla ilgili deney konusunda başka bir hayali vardı. ucu sivri, uzun, metal çubuklarla yapmak istediği bu deney için yüksek bir yer gerekiyordu. ancak yaşadığı dönemde bu işe uygun olan gökdelen gibi yapılar olmadığından, franklin yeni yapılacak olan bir kilise binasının tamamlanmasını beklemeye başlamıştı. çevredeki en yüksek bina o olacaktı çünkü.
zaman ilerledi ve franklin inşaatın bitmesini beklemek yerine deneyini bir uçurtma ile yapmaya karar verdi. oğluyla birlikte, sedir ağacından yapılma çıtaları çapraz şekilde birleştirerek bir uçurtma yaptılar. uçurtmaların normalde kâğıttan yapılan kısmınıysa, rüzgârda yırtılmaması için ipek bir mendilden yaptılar. uçurtmanın tepe kısmında sivri ve iletken bir tel bulunmaktaydı. telin devamında, uçurtmayı tuttukları kısmı yine ipek bir kurdeleden yaptılar ve bu kurdelenin en alt ucuna da metal bir anahtar bağladılar. bu metal anahtar, yine iletken bir tel ile bir leyden şişesine * bağlanmıştı.
***
deney günü uçurtmaya doğrudan yıldırım düşmedi ancak uçurtma, yüklü bir buluttan negatif elektrik çekerek leyden şişesine bu elektriği depolamayı başardı. hatta franklin elini metal anahtara yaklaştırdığında ufak bir elektriksel şok da hissetti. tabii deneyden hemen öncesine kadar, ipi eliyle tuttuğu kısmı kuru tutmayı akıl etmişti franklin. böylece bulutların (hatta yıldırımların) elektrikle yüklü olduğunu ve uygun bir sistemle bu yükün havayla yer arasında güvenli şekilde aktarılabileceğini kanıtlamış oldu.
***
kanıtladı dedik ama deneyin gerçekten yapılmış olup olmadığına ilişkin çeşitli iddialar var. bir grup insana göre franklin, deneyin başarısız olması ihtimaline karşın, oğlu dışındaki kimseyi deney yerine çağırmamıştı. hatta bazılarına göre böyle bir deney hiç yapılmamıştı. ancak pennsylvania gazette adlı gazetenin 1752 yılında, deney hakkında bir açıklama yazısı yayımladığı biliniyor.
***
ice adlı yazarımızın ukdesidir.
aslında franklin'in yıldırımlarla ilgili deney konusunda başka bir hayali vardı. ucu sivri, uzun, metal çubuklarla yapmak istediği bu deney için yüksek bir yer gerekiyordu. ancak yaşadığı dönemde bu işe uygun olan gökdelen gibi yapılar olmadığından, franklin yeni yapılacak olan bir kilise binasının tamamlanmasını beklemeye başlamıştı. çevredeki en yüksek bina o olacaktı çünkü.
zaman ilerledi ve franklin inşaatın bitmesini beklemek yerine deneyini bir uçurtma ile yapmaya karar verdi. oğluyla birlikte, sedir ağacından yapılma çıtaları çapraz şekilde birleştirerek bir uçurtma yaptılar. uçurtmaların normalde kâğıttan yapılan kısmınıysa, rüzgârda yırtılmaması için ipek bir mendilden yaptılar. uçurtmanın tepe kısmında sivri ve iletken bir tel bulunmaktaydı. telin devamında, uçurtmayı tuttukları kısmı yine ipek bir kurdeleden yaptılar ve bu kurdelenin en alt ucuna da metal bir anahtar bağladılar. bu metal anahtar, yine iletken bir tel ile bir leyden şişesine * bağlanmıştı.
***
deney günü uçurtmaya doğrudan yıldırım düşmedi ancak uçurtma, yüklü bir buluttan negatif elektrik çekerek leyden şişesine bu elektriği depolamayı başardı. hatta franklin elini metal anahtara yaklaştırdığında ufak bir elektriksel şok da hissetti. tabii deneyden hemen öncesine kadar, ipi eliyle tuttuğu kısmı kuru tutmayı akıl etmişti franklin. böylece bulutların (hatta yıldırımların) elektrikle yüklü olduğunu ve uygun bir sistemle bu yükün havayla yer arasında güvenli şekilde aktarılabileceğini kanıtlamış oldu.
***
kanıtladı dedik ama deneyin gerçekten yapılmış olup olmadığına ilişkin çeşitli iddialar var. bir grup insana göre franklin, deneyin başarısız olması ihtimaline karşın, oğlu dışındaki kimseyi deney yerine çağırmamıştı. hatta bazılarına göre böyle bir deney hiç yapılmamıştı. ancak pennsylvania gazette adlı gazetenin 1752 yılında, deney hakkında bir açıklama yazısı yayımladığı biliniyor.
***
ice adlı yazarımızın ukdesidir.
devamını gör...
4-3-3 oynatan aykut
ilk olarak mahlası ile dikkatimi çekmişti. aykut kocaman'ı ne zaman ekranda görsem aklıma aykut geliyor ve gülmeye başlıyordum. bugün de aynı şey oldu. aykut hoca'yı ekranda gördüm ve istemsizce gülümsedim. beğendiğim ve ters köşe yapan bir mahlasa sahip *
esasen tanımları da öyle. fikri ezberden kendisini arındırmış, tek taraflılıktan ve tutuculuktan uzak, oksijen miktarı yüksek tanımların altına imza atıyor. hal böyle olunca da onun tanımları ile karşılaştığınız başlıklarda, bir nefeslenip, yola öyle devam ediyorsunuz. kimi zaman katılmadığım düşünceleri olur, * o durumlarda da yazdıklarının üzerine iki kere düşünür ve kararımı öyle veririm.
sözlük için önemli bir değer zira dediğim gibi eğmeden/bükmeden olması gerekeni açıkça dile getiriyor. umarım ki, çizgisini asla bozmaz zira sahte demokratlardan ve duruma göre vaziyet alanlardan gına geldi.
omurga sahibi bir orta saha dizilişin var aykut! vurduğun gol olsun!
esasen tanımları da öyle. fikri ezberden kendisini arındırmış, tek taraflılıktan ve tutuculuktan uzak, oksijen miktarı yüksek tanımların altına imza atıyor. hal böyle olunca da onun tanımları ile karşılaştığınız başlıklarda, bir nefeslenip, yola öyle devam ediyorsunuz. kimi zaman katılmadığım düşünceleri olur, * o durumlarda da yazdıklarının üzerine iki kere düşünür ve kararımı öyle veririm.
sözlük için önemli bir değer zira dediğim gibi eğmeden/bükmeden olması gerekeni açıkça dile getiriyor. umarım ki, çizgisini asla bozmaz zira sahte demokratlardan ve duruma göre vaziyet alanlardan gına geldi.
omurga sahibi bir orta saha dizilişin var aykut! vurduğun gol olsun!
devamını gör...
bir ülkenin gelişmişlik seviyesini gösteren detaylar
insanların huzurlu olması, suç oranının düşük olması.
devamını gör...
kırmızı saçlı kadın
orhan pamuk'un okuduğum ilk kitabı. evet daha önce nasıl okumazsın nidalarını duyar gibiyim (kimden duyacaksam :d)
neyse işin şakası bir yana okuduğum yazılara bakılırsa orhan pamuk severlerinin pek sevmediği bir kitap olmuş kırmızı saçlı kadın. ama sanırım benim gibi ilk kez okuyanlar yine benim gibi sevecektir.
kitabın konusuna şöyle genel hatlarıyla bakarsak , kitap cem adında henüz lise çağındaki gencin babasının kendilerini bırakıp gitmesi sonrası annesi ile istanbul'dan gebze'ye giderek bir kuyucunun yanında çırak olarak çalışmaya başlaması ile başlıyor. cem bu süre zarfında hem baba eksikliğiyle hem babasının yerine koyduğu ustasıyla hem de bu iki karakterin üzerinde oluşturduğu otorite ile savaşırken bir de şehre tiyatro oynamaya gelen kendinden yaşça büyük kırmızı saçlı bir kadına aşık olarak daha da karmaşıklaştırıyor içini. sonrası da zaten bunun etrafında şekilleniyor ama öyle bir şekilleniyor ki hem bir oğlun babasını öldürüp annesiyle birlikte olduğu sophokles'in ''kral oidipus'unu'' okuyor hem de karşısındakinin oğlu olduğunu bilmeden oğlunu öldüren firdevsi'nin ''rüstem ve sürhab''ını.
babayı öldüren oğullar, oğlunu öldüren babalar.. bunun etrafında şekillenen efsaneler, efsanelerin bir gün gerçekleşeceğine olan inanç ve sonunda gerçekleşmesi..
bu efsanelerle cem'in babasına karşı duyduğu duygular, çok sonradan oğluna karşı duydukları..
beni esas şaşırtan nokta ise cem'in babasını aşkı olan kırmızı saçlı kadınla beraber olup ondan bir oğlu olması ve sonra oğlunun kendi katili olmasıydı. kitapta sürekli bahsettiği gibi ''efsaneler inanılırsa gerçekleşir'' çok fazla inanılan şeylerin bir şekilde gerçekleşmesi gibi.
orhan pamuk severler sevmemişler ama bence kendisini tanımaya başlamakta belki doğru olmasa da güzel bir kitap.
okuyun, okutturun..
neyse işin şakası bir yana okuduğum yazılara bakılırsa orhan pamuk severlerinin pek sevmediği bir kitap olmuş kırmızı saçlı kadın. ama sanırım benim gibi ilk kez okuyanlar yine benim gibi sevecektir.
kitabın konusuna şöyle genel hatlarıyla bakarsak , kitap cem adında henüz lise çağındaki gencin babasının kendilerini bırakıp gitmesi sonrası annesi ile istanbul'dan gebze'ye giderek bir kuyucunun yanında çırak olarak çalışmaya başlaması ile başlıyor. cem bu süre zarfında hem baba eksikliğiyle hem babasının yerine koyduğu ustasıyla hem de bu iki karakterin üzerinde oluşturduğu otorite ile savaşırken bir de şehre tiyatro oynamaya gelen kendinden yaşça büyük kırmızı saçlı bir kadına aşık olarak daha da karmaşıklaştırıyor içini. sonrası da zaten bunun etrafında şekilleniyor ama öyle bir şekilleniyor ki hem bir oğlun babasını öldürüp annesiyle birlikte olduğu sophokles'in ''kral oidipus'unu'' okuyor hem de karşısındakinin oğlu olduğunu bilmeden oğlunu öldüren firdevsi'nin ''rüstem ve sürhab''ını.
babayı öldüren oğullar, oğlunu öldüren babalar.. bunun etrafında şekillenen efsaneler, efsanelerin bir gün gerçekleşeceğine olan inanç ve sonunda gerçekleşmesi..
bu efsanelerle cem'in babasına karşı duyduğu duygular, çok sonradan oğluna karşı duydukları..
beni esas şaşırtan nokta ise cem'in babasını aşkı olan kırmızı saçlı kadınla beraber olup ondan bir oğlu olması ve sonra oğlunun kendi katili olmasıydı. kitapta sürekli bahsettiği gibi ''efsaneler inanılırsa gerçekleşir'' çok fazla inanılan şeylerin bir şekilde gerçekleşmesi gibi.
orhan pamuk severler sevmemişler ama bence kendisini tanımaya başlamakta belki doğru olmasa da güzel bir kitap.
okuyun, okutturun..
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
"... kendi suskunluğumda boğulmak üzereyim."
stefan zweig - amok koşucusu
stefan zweig - amok koşucusu
devamını gör...
dili ensesinden çekilsin
kötü sözler söyleyen ya da bıktıracak denli konuşan bir kimse için bir ilenme sözü olarak yokluğunda söylenen deyim.
devamını gör...
insanlar neden ölünce kıymete biner sorunsalı
en kolay kıymet verme şekli olduğu için.
teşekkür etmeye gerek yok,
mutlu etmeye gerek yok.
bu esnada yaşayan kıymetlileri de fark etmeye gerek yok.
aynı anda bir bir çok şey es geçilebiliyor.
teşekkür etmeye gerek yok,
mutlu etmeye gerek yok.
bu esnada yaşayan kıymetlileri de fark etmeye gerek yok.
aynı anda bir bir çok şey es geçilebiliyor.
devamını gör...
cümlenin sonuna nokta koyunca asabi görünmek
onu bilmiyorumda noktalama işaretlerini ciddiyet göstergesi olarak kullanan insanlar var.
devamını gör...
freelancer
evden çalışma olayının en ciddi destekçisi olan internet sitesidir www.freelancer.com
basit tanımı: kişilerin bilişim teknolojileri alanında ortaya çıkardığı projelerin alıcılara ulaşmasını ve bunun karşılığında ücret ödenmesini sağlayan bir aracıdır
ortaya çıkmasının belirli nedenleri var
y kuşağı kendimi ofise kapatacağıma biraz az para alırım bmw 7 yerine bir vespa kullanırım kapitalizme kendimi alet etmem diyor.
(ofis dediysek y kuşağının tümünü konformist orta sınıf olarak kabul etmiyoruz sadece bir örnek ofiste çalışmak isteyip çalışamayanlar da var daha doğrusu o ünlü şiirde dendiği gibi "sistem bir tahterevalli yukarının dengede durması aşağının kalabalıklığına bağlı" ofiste çalışıp beyin gücünü satabilmek için gereken elemelerden geçemeyenler çoğunlukta)
iş bulamayanlar için de bir fırsat bilgisayar beceriniz olduğu ve payooner köpeklik yapmadığı sürece iyi kötü çorbanız kaynıyor.
basit tanımı: kişilerin bilişim teknolojileri alanında ortaya çıkardığı projelerin alıcılara ulaşmasını ve bunun karşılığında ücret ödenmesini sağlayan bir aracıdır
ortaya çıkmasının belirli nedenleri var
y kuşağı kendimi ofise kapatacağıma biraz az para alırım bmw 7 yerine bir vespa kullanırım kapitalizme kendimi alet etmem diyor.
(ofis dediysek y kuşağının tümünü konformist orta sınıf olarak kabul etmiyoruz sadece bir örnek ofiste çalışmak isteyip çalışamayanlar da var daha doğrusu o ünlü şiirde dendiği gibi "sistem bir tahterevalli yukarının dengede durması aşağının kalabalıklığına bağlı" ofiste çalışıp beyin gücünü satabilmek için gereken elemelerden geçemeyenler çoğunlukta)
iş bulamayanlar için de bir fırsat bilgisayar beceriniz olduğu ve payooner köpeklik yapmadığı sürece iyi kötü çorbanız kaynıyor.
devamını gör...
anlam verilemeyen insan davranışları
hazırlanan sofranın fotoğrafının wp durumunda çok şükür diye paylaşilmasi.
özellikle bunun ramazanda her akşam yapılması.
bir kaç tanıdigimi bu sebeple engellemek istiyorum.
özellikle bunun ramazanda her akşam yapılması.
bir kaç tanıdigimi bu sebeple engellemek istiyorum.
devamını gör...
difenbahya çiçeği
difenbahya, ağlayan çiçek anlamına gelen bu bitki evlerde çok sık tercih edilen süs bitkilerindendir.ana vatanı güney amerika olan bu bitki tropikal çiçek olarak bilinir.difenbahya, gün ışığını filtrelenmiş şekilde bolca alan evin aydınlık, gölge odalarını sever. yaprakları gün ışığına doğru eğilimde bulunacağından dolayı bitki her ay düzenli olarak ışık yönüne doğru çevrilmelidir.böylece yaprakların yönü ve gelişimi eşit ilerleyecektir. yaprakları üzerinde eğer minik kuruma ya da yaralar gözlemlerseniz bitkinin hoşlanmadığı bir durum söz konusu demektir.
eğer bitki başka bir cisme temas ediyorsa, (duvar gibi)esinti, cereyana maruz kalıyorsa,kalorifer, klima gibi kaynaklara yakın noktalarda ise mutlaka yeri değiştirilmeli ve bu kaynaklardan uzaklaştırılmalıdır.difenbahya’nın toprağı yılda bir defa değiştirilmelidir. ayrıca vitamin ve mineral ihtiyacını karşılayabileceği takviye besinlerden de yararlanırsanız bitki gelişiminde olumlu sonuçlar elde edersiniz. difenbahya’nın sulaması toprak nemi kontrol edilerek toprağın her yeri eşit ıslanacak şekilde yapılmalıdır.suyun dinlendirilmiş olması önemlidir.

devamını gör...
ilk buluşmada masaya lamborghini anahtarı koyan erkek
ikna edici bir hareket.
porcshe daha iyi olur da neyse.
porcshe daha iyi olur da neyse.
devamını gör...
american pie
senaryosu adam herz tarafından yazılan, yönetmenliğini chris & paul weitz'in yaptığı 4 ana ve 4 yan filmden oluşan ilki 1999'da çekilen film serisidir.başrollerinde jason biggs,seann william scott,shannon elizabeth ve how ı met your mother dizisinden de tanıdığımız alyson hannigan paylaşmaktadır. film tipik bir amerikan absürd gençlik komedisi'dir.
en dikkat çeken karakter seann william scott'ın oynadığı stiffler karakteridir,boş zamanlarda gülmek için izlenebilecek fazla bir mesaj beklenmemesi gerekn komedi filmidir diyebiliriz.
en dikkat çeken karakter seann william scott'ın oynadığı stiffler karakteridir,boş zamanlarda gülmek için izlenebilecek fazla bir mesaj beklenmemesi gerekn komedi filmidir diyebiliriz.
devamını gör...
geceye yaşamak için bir sebep bırak
ingilizce de çok sevdiğim bir sözcük var;
nothing (hiçbir şey)
nothing (hiçbir şey)
devamını gör...
telefonu sürekli sessizde olan kişi
çok önemli telefon beklediğim zamanlar hariç benim.gerekirse dönüş yaparım.arayan hemen ulaşacak şeklinde bir kanun yok.
yabancı arıyorsa menfaati düşmüştür.ne kadar az iletişim o kadar az sıkıntı.
yabancı arıyorsa menfaati düşmüştür.ne kadar az iletişim o kadar az sıkıntı.
devamını gör...
sevgiliyi kısıtlamak
kısıtlamaktan ziyade iki kişinin sevmediği hoşnut olmadığı şeyleri bir taraf yapmıyorsa diğer tarafta yapmamalı.
aksi halde " aşkım aksam halısaha maçına gitmek yok" veya " mini etek giymek yok" tarzı saçma sapan insanı sık boğaz eden kısıtlamalara dönüşür. ilişki çıkmaza sürüklenir ve hoop ayrılık. saygı, hoşgörü ve anlayış diye boşa demiyoruz.
-hayatimizdaki tek kısıtlama pandemiden dolayı sokağa çıkma yasağı olsun sevgilim..
+tamam askim ama sen yine de o mini eteği giyme.
-sen de akşam 8-9 halisahaya gidemezsin o zaman.
+neaalakasi var ya??
- peki.
+sen zaten her şeyi kafanda kurmuşsun.
- ok.
+ bari engel atmadan bi boydan atsaydın.
- (profil resmi giden kız pp'si)
aksi halde " aşkım aksam halısaha maçına gitmek yok" veya " mini etek giymek yok" tarzı saçma sapan insanı sık boğaz eden kısıtlamalara dönüşür. ilişki çıkmaza sürüklenir ve hoop ayrılık. saygı, hoşgörü ve anlayış diye boşa demiyoruz.
-hayatimizdaki tek kısıtlama pandemiden dolayı sokağa çıkma yasağı olsun sevgilim..
+tamam askim ama sen yine de o mini eteği giyme.
-sen de akşam 8-9 halisahaya gidemezsin o zaman.
+neaalakasi var ya??
- peki.
+sen zaten her şeyi kafanda kurmuşsun.
- ok.
+ bari engel atmadan bi boydan atsaydın.
- (profil resmi giden kız pp'si)
devamını gör...