13 mayıs 2021 turizm bakanlığı'nın yayınladığı video
üniversitedeki son yıllarımı turistler ülkeye geldiğinde güvende hissetsin diye evde geçirdiğime ve bu videonun gerçek olduğuna inanamıyorum cidden gerçeklik algılarımla oynuyor bu ülkedeki pandemi süreci
devamını gör...
jean baptiste poquelin moliere
'sizi gülümsetebilen insanların peşine takılın, çünkü sadece bir gülümseme karanlık bir günü aydınlatabilir.' diyen yazar.
devamını gör...
sanat tarihi bölümü
caravaggio, da vinci, raffaello diyerek gittiğim ve umduğumu bulamadığım, daha çok türk-islam sentezi neticesiyle türk ve islam sanatı ile bunaldığım çok sevgili eski bölümüm...
ne yazık ki bu güzel bölüm, birçok üniversite *içerisinde mezun olduğum üniversite başını çekebilir* siyasetin de getirisi ile avrupa sanatına ilgi duyan insanları bölümden soğutmaya yemin etmiş, avrupa sanatı kısmını oldukça yüzeysel anlatmış ve mezun olan birçok insanın 3 rönesans ressamı, 2 gotik dönem mimarı sayamayacak kadar bilgi birikiminden uzak insanları mezun vermişlerdir.
şunu da ne yazık ki söylemeden edemeyeceğim, oldukça düşük sıralama-puan ile girilebilen bu güzel bölüm, üniversiteyi bir yüksek öğrenim olarak görmekten çok uzak insanların da içinde bulunması ile yozlaşmış ve üzücü bir şekilde sadece öğrencilerin değil, öğretmenlerin de artık eğitim vermekten ziyade, "şu itleri mezun edelim de ne halleri varsa görsün..." moduna girmelerine neden olmuştur bana kalırsa...
ne yazık ki bu güzel bölüm, birçok üniversite *içerisinde mezun olduğum üniversite başını çekebilir* siyasetin de getirisi ile avrupa sanatına ilgi duyan insanları bölümden soğutmaya yemin etmiş, avrupa sanatı kısmını oldukça yüzeysel anlatmış ve mezun olan birçok insanın 3 rönesans ressamı, 2 gotik dönem mimarı sayamayacak kadar bilgi birikiminden uzak insanları mezun vermişlerdir.
şunu da ne yazık ki söylemeden edemeyeceğim, oldukça düşük sıralama-puan ile girilebilen bu güzel bölüm, üniversiteyi bir yüksek öğrenim olarak görmekten çok uzak insanların da içinde bulunması ile yozlaşmış ve üzücü bir şekilde sadece öğrencilerin değil, öğretmenlerin de artık eğitim vermekten ziyade, "şu itleri mezun edelim de ne halleri varsa görsün..." moduna girmelerine neden olmuştur bana kalırsa...
devamını gör...
the monster
stephan crane tarafından yazılan ve okurken insanı duygudan duyguya savuran öyküdür.
2021 yılındayız. yani üçüncü bin yılın içindeyiz. yani 21 yüzyıl geride kaldı milattan sonra. uzaya araba yolluyoruz, içinde stevie wonder şarkıları çalan. elimizde üstün zekalı makinelerle dolaşıp istediğimiz insana ulaşıyoruz, istediğimiz bilgiyi elde ediyoruz. 3d yazıcılarla organlar üretmeye, onlarca onulmaz hastalığı tarihe gömmeye başladık. birkaç saat içinde ülke değiştiriyoruz, uçuyoruz resmen. çok şey öğrendik dünya hakkında, yığınla bilgi depoladık.
25 mayıs 2020 tarihinde george floyd bir insan müsveddesi tarafından boğazına basılarak katledildi. dünya ayağa kalktı, ya da kalkarmış gibi yaptı. tartışmamız gereken şeyler vardı ve uğruna savaşmamız gereken. george için bir şeyler yapmalıydık. elbette “ black lives matter” ama yeterli değil.
george floyd afro-amerikalı olduğu için öldürüldü. bu kesin ve iğrenç bir gerçek. ten rengi yüzünden öldürülen bir adam nefret uyandırmalı ama şu da aklımızda olsun ki beyaz bir adam da polis şiddeti sonucu ölebilir. ve bu da aynı derecede iğrençtir. ırkçılığa karşı dururken polis devletlerine de karşı çıkmalıyız.
velhasılı çok modern bir çağdayız, öyle olduğunu sanıyoruz. ve george öldürülüyor. soluğunuz kesilmiyor mu bu vahşetle. canavar 122 yıl önce yazılmış bir kitap küçük bir çocuğu yangından kurtarmak için kendi yüzüne feda eden bir afro-amerikalı kölenin hikayesi. ne kadar benzer şeyler göreceğinize şaşıracaksınız.
bu kitabı okuyun ve ırkçılık karşısında ses çıkarın çünkü “ ı can’t breathe.”
2021 yılındayız. yani üçüncü bin yılın içindeyiz. yani 21 yüzyıl geride kaldı milattan sonra. uzaya araba yolluyoruz, içinde stevie wonder şarkıları çalan. elimizde üstün zekalı makinelerle dolaşıp istediğimiz insana ulaşıyoruz, istediğimiz bilgiyi elde ediyoruz. 3d yazıcılarla organlar üretmeye, onlarca onulmaz hastalığı tarihe gömmeye başladık. birkaç saat içinde ülke değiştiriyoruz, uçuyoruz resmen. çok şey öğrendik dünya hakkında, yığınla bilgi depoladık.
25 mayıs 2020 tarihinde george floyd bir insan müsveddesi tarafından boğazına basılarak katledildi. dünya ayağa kalktı, ya da kalkarmış gibi yaptı. tartışmamız gereken şeyler vardı ve uğruna savaşmamız gereken. george için bir şeyler yapmalıydık. elbette “ black lives matter” ama yeterli değil.
george floyd afro-amerikalı olduğu için öldürüldü. bu kesin ve iğrenç bir gerçek. ten rengi yüzünden öldürülen bir adam nefret uyandırmalı ama şu da aklımızda olsun ki beyaz bir adam da polis şiddeti sonucu ölebilir. ve bu da aynı derecede iğrençtir. ırkçılığa karşı dururken polis devletlerine de karşı çıkmalıyız.
velhasılı çok modern bir çağdayız, öyle olduğunu sanıyoruz. ve george öldürülüyor. soluğunuz kesilmiyor mu bu vahşetle. canavar 122 yıl önce yazılmış bir kitap küçük bir çocuğu yangından kurtarmak için kendi yüzüne feda eden bir afro-amerikalı kölenin hikayesi. ne kadar benzer şeyler göreceğinize şaşıracaksınız.
bu kitabı okuyun ve ırkçılık karşısında ses çıkarın çünkü “ ı can’t breathe.”
devamını gör...
sözlüğe ne olduğunu sorgulamak
ne olduğunu çözemedim ben. sözlükle ilgili değil yazarlarla ilgili bir durum. arkadaşlar bir tanımı beğenmek çok kötü bir şey değil ki. en fazla birilerini mutlu edersiniz.
tamam uzun zamandır yokum. unutulmuş olabilirim ama herkes mi unutuldu?
niye kimse kimseyi beğenmiyor.
tanım girip diğer gün usul usul siliyorum.
suç işlemiş gibi hissediyorum ya.
gidip bir kahve falan için kendinize gelin a dostlar.
tamam uzun zamandır yokum. unutulmuş olabilirim ama herkes mi unutuldu?
niye kimse kimseyi beğenmiyor.
tanım girip diğer gün usul usul siliyorum.
suç işlemiş gibi hissediyorum ya.
gidip bir kahve falan için kendinize gelin a dostlar.
devamını gör...
shock shock
nickaltı açılışını yapanı görünce umarım fenalaşmayacak olan yazar.
kendileri benim 100. takipçim oldu ben hala kendime gelemedim malum.
isim vermiyorum tabi baş harfi durumumuz yoktu sevisemedik *
yeni gelmiş hoş gelmiş yazar. kısa öz, sakin tanımlarla ilerleyeceğe benziyor. ihtiyaç olan bir durum. biz sevdik, beğendik, hoş geldinimizi yaptık. sevgiyle kalın sayın yazar. keyifli sözlükler.
kendileri benim 100. takipçim oldu ben hala kendime gelemedim malum.
isim vermiyorum tabi baş harfi durumumuz yoktu sevisemedik *
yeni gelmiş hoş gelmiş yazar. kısa öz, sakin tanımlarla ilerleyeceğe benziyor. ihtiyaç olan bir durum. biz sevdik, beğendik, hoş geldinimizi yaptık. sevgiyle kalın sayın yazar. keyifli sözlükler.
devamını gör...
15 aralık 2020 tuzla'daki kadın cinayeti
her gün mutlaka şiddet haberi duyulan ülkemizde artık nasıl sıradanlaştırdıysak durum giderek insanlar için normal oluyor! sadece haberi 20 saniye okuyor ardından interaktif alanlarda 3 satır kahrolsun yazıp bir sonraki post veya entrylerde kadın memesi ölçüsünden, vajinasından, kalçasından bahsediyoruz.
potansiyel katiller aslında bu şekilde aramızda dolanıyor ve gözümüzün önündekileri görmezden geliyoruz.
bu defa olay istanbul tuzla'da gerçekleşiyor ve kocasının bıçakladığı kadın sürünerek kapı önüne çıkıp hayatını kaybediyor...
buradan
potansiyel katiller aslında bu şekilde aramızda dolanıyor ve gözümüzün önündekileri görmezden geliyoruz.
bu defa olay istanbul tuzla'da gerçekleşiyor ve kocasının bıçakladığı kadın sürünerek kapı önüne çıkıp hayatını kaybediyor...
buradan
devamını gör...
yağmura en çok yakışan şey
sevgili ile el ele tutuşup sahilde yürümektir tahminimce.
hiç sevgilim olmadığı için yaşamadım bu durumu ama hayal ettiğim kadarıyla en güzeli budur.
hiç sevgilim olmadığı için yaşamadım bu durumu ama hayal ettiğim kadarıyla en güzeli budur.
devamını gör...
bir gecede 18 erkek ile yattım
okyanuslar ötesinde evli bir kadın bir gece 18 beyle birlikte oluyor. eşi de bu durumdan hoşnut. çünkü canları öyle istiyor. canları nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşıyorlar. sevgilerinin önünde herhangi bir engel yok, evliliklerinin önünde de. ama gelin görün ki yine binlerce km ötedeki bizim anadolulu yağızlar, bundan herkesin olduğundan çok daha çok rahatsız oluyorlar.
devamını gör...
albert bandura
''kendinize güvenmek başarıyı garanti etmez, ancak bunu yapmamak başarısızlığı garanti eder.''
burrhus frederic skinner'ın [#1784113] davranışların öğrenildiği görüşüne katılan fakat bir noktada ondan ayrılan psikolog. skinner'ın insanlardan ziyade hayvan konusuna vurgu yapmasını eleştirmiştir. sosyal bağlamın insan davranışı üzerindeki etkisini incelemiştir. skinner'ın pekiştirme-ceza görüşünün aksine davranışın gerçekleştiği bağlamın daha önemli olduğunu söylemiştir. tabii pekiştirmelerin ve cezaların bir davranışın ortaya çıkma/çıkmama olasılığını artırdığını bandura da savunur.
diğer insanların davranışlarını gözlemlemek öğrenmede etkilidir. evet bir pekiştirme vardır, gözlemleyerek dolaylı pekiştirme yoluyla öğreniriz.
bobo doll deneyi
deneyi detaylarıyla anlatmayacağım çünkü sonucuna odaklanmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. bir yetişkinin hacıyatmaza agresif davranışlarda bulunduğunu gözlemleyen çocuklar benzer şekilde agresif davranışlar sergilemişlerdir.
araştırmalar, bir kişinin bir davranışı normal bağlamda bastırdığını veya engellediğini, bir modelin etkisi altında bu davranışı daha kolay gerçekleştirebileceğini göstermiştir. örneğin: uçuşunuz var ve 3 saatliğine ertelendi. içinden hayal kırıklığına uğrayan yolcular, bir yolcunun görevliye bağırmasıyla içindeki agresifliği göstermeye başlar. ülkemizde ne yazık ki sık rastladığımız bir başka örnek ise, bir kadına sırf giyinişinden ötürü saldırgan davranışlarda bulunan kişilerdir. ülkemizde yaygın olan bu davranış birçok kişi tarafından yapıldığı için, başka birisinin sergilemesi de kolaydır.
burrhus frederic skinner'ın [#1784113] davranışların öğrenildiği görüşüne katılan fakat bir noktada ondan ayrılan psikolog. skinner'ın insanlardan ziyade hayvan konusuna vurgu yapmasını eleştirmiştir. sosyal bağlamın insan davranışı üzerindeki etkisini incelemiştir. skinner'ın pekiştirme-ceza görüşünün aksine davranışın gerçekleştiği bağlamın daha önemli olduğunu söylemiştir. tabii pekiştirmelerin ve cezaların bir davranışın ortaya çıkma/çıkmama olasılığını artırdığını bandura da savunur.
diğer insanların davranışlarını gözlemlemek öğrenmede etkilidir. evet bir pekiştirme vardır, gözlemleyerek dolaylı pekiştirme yoluyla öğreniriz.
bobo doll deneyi
deneyi detaylarıyla anlatmayacağım çünkü sonucuna odaklanmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. bir yetişkinin hacıyatmaza agresif davranışlarda bulunduğunu gözlemleyen çocuklar benzer şekilde agresif davranışlar sergilemişlerdir.
araştırmalar, bir kişinin bir davranışı normal bağlamda bastırdığını veya engellediğini, bir modelin etkisi altında bu davranışı daha kolay gerçekleştirebileceğini göstermiştir. örneğin: uçuşunuz var ve 3 saatliğine ertelendi. içinden hayal kırıklığına uğrayan yolcular, bir yolcunun görevliye bağırmasıyla içindeki agresifliği göstermeye başlar. ülkemizde ne yazık ki sık rastladığımız bir başka örnek ise, bir kadına sırf giyinişinden ötürü saldırgan davranışlarda bulunan kişilerdir. ülkemizde yaygın olan bu davranış birçok kişi tarafından yapıldığı için, başka birisinin sergilemesi de kolaydır.
devamını gör...
en yakın 5 arkadaşının ortalamasısın
yakın 5 arkadaşım yok, ben neyim o zaman?
isviçreli bilim adamlarını açıklamaya davet ediyorum.
isviçreli bilim adamlarını açıklamaya davet ediyorum.
devamını gör...
cafede yalnız başına oturan insanın yalnızlık sebebi
'yahu yalnızız diye çay, kahvede mi içmiyek?' dedirten başlık.
bir gün bir avm'de bir arkadaşımla denk geldim. 'ne yapıyorsun sen burda?' dedi. 'sinemaya geldim' dedim. 'kimle?' dedi. 'tek' dedim. 'nasıl yani tek?' , 'tek gidilir mi? beni çağırsaydın. beraber izlerdik.' dedi.
o ve bir çok arkadaşım hala benim tek başıma sahilde yürüş yapmama, bir cafede oturmama, alışverişe gitmeme vsvs anlam veremiyorlar. hele ki yalnız yaşıyor oluşum toplum tarafından 'hep hadi canım' la karşılandı. (uzun yıllar sonra bir süredir annemle yaşıyorum buarada. sahi siz neden birileriyle yaşıyorsunuz? bakın bu çok daha zor ve sıkıcı.)
asıl soru şu siz bu yalnızlıktan neden bu kadar korkuyorsunuz? yalnız zaman geçirmek, yalnız yaşamak, yalnız yemek yemek, yalnız vakit geçirmek neden anlaşılması güç bir olay gibi geliyor size?
her şey sürü halinde yapılmaz ki ay. bu da kafa, insan az tek başına zaman geçirmek istiyor.
bir gün bir avm'de bir arkadaşımla denk geldim. 'ne yapıyorsun sen burda?' dedi. 'sinemaya geldim' dedim. 'kimle?' dedi. 'tek' dedim. 'nasıl yani tek?' , 'tek gidilir mi? beni çağırsaydın. beraber izlerdik.' dedi.
o ve bir çok arkadaşım hala benim tek başıma sahilde yürüş yapmama, bir cafede oturmama, alışverişe gitmeme vsvs anlam veremiyorlar. hele ki yalnız yaşıyor oluşum toplum tarafından 'hep hadi canım' la karşılandı. (uzun yıllar sonra bir süredir annemle yaşıyorum buarada. sahi siz neden birileriyle yaşıyorsunuz? bakın bu çok daha zor ve sıkıcı.)
asıl soru şu siz bu yalnızlıktan neden bu kadar korkuyorsunuz? yalnız zaman geçirmek, yalnız yaşamak, yalnız yemek yemek, yalnız vakit geçirmek neden anlaşılması güç bir olay gibi geliyor size?
her şey sürü halinde yapılmaz ki ay. bu da kafa, insan az tek başına zaman geçirmek istiyor.
devamını gör...
nickaltı yalakalığı
ben okumayı seviyorum açıkcası. kimse kimseye yazmak zorunda değil, yazıyorsa demek ki içinden gelmiş. bizim içimizden güzel şeyler yazmak gelemez mi canım? ayrıca yazarın kendisi de mutlu oluyor. ne yapalım yalakalık olarak algılanır diye samimi bir şekilde yazmayalım mı. ben içimden geldiğince en güzel şekilde yazmaya çalışıyorum. çünkü hoşuma gidiyor. isteyen istediğini düşünebilir tabii.
devamını gör...
canım
genelde samimi olduklarınız için kullanılır. ancak hadi canım cümlesini hiç tanımadığınız birine de söyleyebilirsiniz.
devamını gör...
düopson
bir piyasada aynı malın iki alıcısının bulunması durumudur.
devamını gör...
sempatik hitap şekilleri
balım
eriyorum bunu duyunca ay çok güzel.
eriyorum bunu duyunca ay çok güzel.
devamını gör...
orta çağ'da yaşayacak olsan yapacağın meslek
yine bir memurluk falan kovalarmışım gibi geliyor.
devamını gör...
ahmakiye
mihail saltukov-şçedrin’in romanıdır ve anlatılan her şehir herkese tanıdık gelecektir.
bir şehrin yöneticilerinin iyi olması o şehrin sakinlerini diledikleri huzur ve refah seviyesine çıkarmak için yeter de artar bile. hele bu yönetici - sadece yöneticilik vasıfları ile değil- karakteri ile de örnek bir şahsiyetse muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak an meselesi olur. şehir sakinlerinin kendi mizaçlarına uygun bir yönetici bulması az bir şey midir? damarlarındaki asil kanda mevcut olan kudretin yöneticilerinde de olduğunu bilmek az şey midir? ancak eğer mevzu ahmakiye ise o zaman damarlarında kan yerine bambaşka şeyler dolaşan valiler de iş görecektir.
ahmakiye tarihi yetenekleri tartışmaya açık olmayan valilerle doludur. ayrıca bu valiler sadece yönetim becerileri ile değil kişilik özellikleri ile de büyüleyici insanlardır. hatta fiziksel özelliklerini de pastanın üzerine konulan bir çilek olarak düşünebiliriz. ahmakiye şanslıdır. ahmakiye aç kalır ama kendini ezilmenin, işkencenin, açlığın büyük zevklerinden asla mahrum bırakmaz. ahmakiye ne kadar saçma olursa olsun bir kanun görünce huzura kavuşur. ahmakiye özgürlüktense kırbacı tercih eder.
ahmakiyenin tarihi valilerin tarihidir. bu kadim şehir kafası dolma içi ile dolu olan ve hazin bir şekilde bu dünyaya veda eden valisini hiç unutmaz. ahmakiye kafasının içinde bir müzik kutusu olan ve istediği zaman kafasını çıkartabilen valisine hayrandır. ahmakiye hardal üretimi ile kafayı bozmuş valisini hayırla anar. ahmakiye kanun çıkarmak için yanıp tutuşan valisi için derin bir sevgi besler. ahmakiye, şehri yönetirken kadın düşkünlüğünü bir tarafa bırakmayı eksiklik sayan ve yorgunluktan ölen valisinin adı anılınca hüzünlenir. ahmakiye, sonradan kadın olduğu ortaya çıkan valisi aklına gelince hafiften yüzü kızararak gülümser. ahmakiye, kırbaçlanınca sırtından hazinler çıkan valisi için göz yaşı döker.
ahmakiye herhangi bir şehirdir, belki sizin de içinde yaşadığınız.
bir şehrin yöneticilerinin iyi olması o şehrin sakinlerini diledikleri huzur ve refah seviyesine çıkarmak için yeter de artar bile. hele bu yönetici - sadece yöneticilik vasıfları ile değil- karakteri ile de örnek bir şahsiyetse muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak an meselesi olur. şehir sakinlerinin kendi mizaçlarına uygun bir yönetici bulması az bir şey midir? damarlarındaki asil kanda mevcut olan kudretin yöneticilerinde de olduğunu bilmek az şey midir? ancak eğer mevzu ahmakiye ise o zaman damarlarında kan yerine bambaşka şeyler dolaşan valiler de iş görecektir.
ahmakiye tarihi yetenekleri tartışmaya açık olmayan valilerle doludur. ayrıca bu valiler sadece yönetim becerileri ile değil kişilik özellikleri ile de büyüleyici insanlardır. hatta fiziksel özelliklerini de pastanın üzerine konulan bir çilek olarak düşünebiliriz. ahmakiye şanslıdır. ahmakiye aç kalır ama kendini ezilmenin, işkencenin, açlığın büyük zevklerinden asla mahrum bırakmaz. ahmakiye ne kadar saçma olursa olsun bir kanun görünce huzura kavuşur. ahmakiye özgürlüktense kırbacı tercih eder.
ahmakiyenin tarihi valilerin tarihidir. bu kadim şehir kafası dolma içi ile dolu olan ve hazin bir şekilde bu dünyaya veda eden valisini hiç unutmaz. ahmakiye kafasının içinde bir müzik kutusu olan ve istediği zaman kafasını çıkartabilen valisine hayrandır. ahmakiye hardal üretimi ile kafayı bozmuş valisini hayırla anar. ahmakiye kanun çıkarmak için yanıp tutuşan valisi için derin bir sevgi besler. ahmakiye, şehri yönetirken kadın düşkünlüğünü bir tarafa bırakmayı eksiklik sayan ve yorgunluktan ölen valisinin adı anılınca hüzünlenir. ahmakiye, sonradan kadın olduğu ortaya çıkan valisi aklına gelince hafiften yüzü kızararak gülümser. ahmakiye, kırbaçlanınca sırtından hazinler çıkan valisi için göz yaşı döker.
ahmakiye herhangi bir şehirdir, belki sizin de içinde yaşadığınız.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ölüm tercihleri
uykumda farketmeden gideyim ya. ama içimde bir ukde kalmadan, yaşayabileceğim kadar yaşamış olarak. azıcık hayatın tadını çıkarmış olsam mis olur.* neyse her şeyin hayırlısı tabii.
devamını gör...
