kyk yurdunda kalmak
yeni kyk yurtlarından şikayet edilmesini anlamıyorum. eskiden yaşayanlar ya da şu an eski yurtlarda kalanlara eyvallah da yeni yapılan yurtlarda çalışma yeri ve yatakların yerleri bile farklı tam öğrenciye göre dizayn edilmiş. yemekler belki sizin için sıkıntı olabilir az gelebilir fakat ben hem kyk hem de özel yurdu deneyimlemiş biri olarak söylüyorum ki hiçbir özel yurt devlet yurdundan daha iyi değil şu anda. yemekler de dahil. özel yurtta kalırken haftada bir defa yumurta haşlanıyordu, haftada 1 kez patates kızartılıyordu mesela. porsiyonlar çok azdı yemek saatleri sıkıntılıydı ve akşam yemeklerinde bile çeşit çoğu zaman olmadığı için herkes kendi yiyeceği şeyi bulamıyordu. ben yemek seçmem ancak bazı yiyecekler beni bile zorlamıştı. fakat kyk'da hiçbir şey yiyemezseniz en kötü ihtimal pilav milav ya da makarna yersiniz. farklı şeyleri çok az gördük ki ben iyi bir özel yurtta kaldım. kyk'da kalırken çeşitler çok daha fazlaydı. her gün yumurta, patates, poğaça simit gibi yiyecekler bulunuyordu. maddi olarak pahalı gelebilir elbette ona bir şey diyemem fakat emin olun daha ucuz bir seçenek yok. daha pahalıya daha kötü seçenekler mevcut. özel yurtta paramla rezil olmuştum ne yazık ki. neyse ki kyk'nın çıkmasıyla medeniyeti gördüm.*
devamını gör...
raskolnikov'un sıradan ve olağanüstü insan kavramları
uyarı: dostoyevski'nin suç ve ceza romanı ile ilgili spoiler içermektedir. spoiler olarak belirttiğimde ne anlatmak istediğimi tam olarak anlatamayacağımı düşündüğümden spoiler oluşturmadım. bilginize.
rus yazar dostoyevski'nin suç ve ceza romanının baskarakteridir raskolnikov.onu anlamak için önce biraz romandan bahsedeceğim.
fakir bir ailenin hukuk okuyan bir çocuğudur raskolnikov.ailenin maddi sıkıntıları vardır. hatta o kadar zor durumdadırlar ki kız kardeşi sevmediği bir adamla parası için evlenmek zorunda kalır. bu durum genç raskolnikov'u oldukca rahatsız eder. bu durumu değiştirmek için bir çözüm yolu arar. aklına yaşlı,kötü kalpli, sevilmeyen ve tefecilik yapan ev sahibini öldürüp paralarını almak gelir. böylece kızkardeşi sevmediği biriyle evlenmek zorunda kalmayacak kendisi de hukuk eğitimini tamamlayabilecekti.
ancak iyi insanlar icin birini öldürmek kolay değildir.kendini ikna etmesi gerekir.bunun üzerine raskolnikov sıradan ve olağanüstü insan kavramlarını oluşturur.
ona göre kurallara uyan,güce itaat eden ve bu durumdan şikayetçi olmayan insanlar sıradan insanlardır.yanlis anlaşılmasın raskolnikov'un tanımında sıradan insanlara kızgınlık,küçük görme yoktur.
diğer grup ise olağanüstü insanlar.bu insanlar yıkıcı,yeniden kurallar oluşturan yasa koyucudur.
kendi cümleleri ile ifade etmek gerekirse
'toplum içinde birazcık sivrilen,yani topluma söyleyecek birazcık yeni bir şeyleri bulunanlar birer suçlu olmak zorundadırlar.tersi durumda zaten sivrilmelerine olanak yoktur.'
raskolnikov daha da ileri giderek olağanüstü insanların suç işleme hakkı olduğunu savunur. hatta bunu newton örneğiyle verir. eğer newton bilimsel bilgilerinin yayılmasını engelleyen bir grupla karşılassaydı onları öldürme hakkına sahipti,der. çünkü newton'un bilgilerinin çok daha fazla insanı kurtaracağını buna ulaşmak için de onu engellemek isteyenleri yok etmesi gerektiğini savunur.
olağanüstü insanların daha iyi bir düzen için kötüyü yıkmaları gerektiğini savunur ve bunların olağanüstü insanların tabiatında olduğunu söyler.ve o canalıcı soruyu sorar :
'insan tabiatından dolayı suçlanabilir mi?'
dünyayı vareden,gelişmesini,buraya kadar gelebilmesini sağlayan olağanüstü insanlardır ve hemen hepsi bu başarıyı kan dökerek kazanmışlardır.
raskolnikov kendisinin de olağanüstü insan olduğunu düşünerek ev sahibi tefeci kadını bir baltayla öldürür. o kadar korkar ve heyecanlanır ki çok az para alarak oradan uzaklaşır.parayı da bir yere gömer ve korkudan oraya gidip alamaz bile.
raskolnikov'un yaşadıkları hiç tahmin ettiği gibi değildir.
raskolnikov sıradan ve olağanüstü insan tanımında mı yanılıyordu?
yoksa kendisi olağanüstü insan değil miydi?
çünkü olağanüstü insanlar mantıklı bir yıkım ve yok ediş yaptıkları için daha çok insanı kurtarmak,iyiliğe yön vermek istediklerinden suç işlerler ve vicdan azabı çekmezler.
ama raskolnikov yoğun bir vicdan muhasebesinden geçiyordu. bütün haklı sebepler onun katil olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
sonunda teslim olur ve vicdan azabından kurtulur.
üzerine düşünüldüğünde birkaç soru kalır akılda:
raskolnikov sıradan ve olağanüstü insan tanımında haklı mıydı?
olağanüstü insanlar suç işleme özgürlüğüne sahip olmalılar mı?
bu suç onları suçlu yapar mı?
yoksa olağanüstü insan olmanın bedeli daha iyi için kötüyü yok edip kötü olmak mıdır?
rus yazar dostoyevski'nin suç ve ceza romanının baskarakteridir raskolnikov.onu anlamak için önce biraz romandan bahsedeceğim.
fakir bir ailenin hukuk okuyan bir çocuğudur raskolnikov.ailenin maddi sıkıntıları vardır. hatta o kadar zor durumdadırlar ki kız kardeşi sevmediği bir adamla parası için evlenmek zorunda kalır. bu durum genç raskolnikov'u oldukca rahatsız eder. bu durumu değiştirmek için bir çözüm yolu arar. aklına yaşlı,kötü kalpli, sevilmeyen ve tefecilik yapan ev sahibini öldürüp paralarını almak gelir. böylece kızkardeşi sevmediği biriyle evlenmek zorunda kalmayacak kendisi de hukuk eğitimini tamamlayabilecekti.
ancak iyi insanlar icin birini öldürmek kolay değildir.kendini ikna etmesi gerekir.bunun üzerine raskolnikov sıradan ve olağanüstü insan kavramlarını oluşturur.
ona göre kurallara uyan,güce itaat eden ve bu durumdan şikayetçi olmayan insanlar sıradan insanlardır.yanlis anlaşılmasın raskolnikov'un tanımında sıradan insanlara kızgınlık,küçük görme yoktur.
diğer grup ise olağanüstü insanlar.bu insanlar yıkıcı,yeniden kurallar oluşturan yasa koyucudur.
kendi cümleleri ile ifade etmek gerekirse
'toplum içinde birazcık sivrilen,yani topluma söyleyecek birazcık yeni bir şeyleri bulunanlar birer suçlu olmak zorundadırlar.tersi durumda zaten sivrilmelerine olanak yoktur.'
raskolnikov daha da ileri giderek olağanüstü insanların suç işleme hakkı olduğunu savunur. hatta bunu newton örneğiyle verir. eğer newton bilimsel bilgilerinin yayılmasını engelleyen bir grupla karşılassaydı onları öldürme hakkına sahipti,der. çünkü newton'un bilgilerinin çok daha fazla insanı kurtaracağını buna ulaşmak için de onu engellemek isteyenleri yok etmesi gerektiğini savunur.
olağanüstü insanların daha iyi bir düzen için kötüyü yıkmaları gerektiğini savunur ve bunların olağanüstü insanların tabiatında olduğunu söyler.ve o canalıcı soruyu sorar :
'insan tabiatından dolayı suçlanabilir mi?'
dünyayı vareden,gelişmesini,buraya kadar gelebilmesini sağlayan olağanüstü insanlardır ve hemen hepsi bu başarıyı kan dökerek kazanmışlardır.
raskolnikov kendisinin de olağanüstü insan olduğunu düşünerek ev sahibi tefeci kadını bir baltayla öldürür. o kadar korkar ve heyecanlanır ki çok az para alarak oradan uzaklaşır.parayı da bir yere gömer ve korkudan oraya gidip alamaz bile.
raskolnikov'un yaşadıkları hiç tahmin ettiği gibi değildir.
raskolnikov sıradan ve olağanüstü insan tanımında mı yanılıyordu?
yoksa kendisi olağanüstü insan değil miydi?
çünkü olağanüstü insanlar mantıklı bir yıkım ve yok ediş yaptıkları için daha çok insanı kurtarmak,iyiliğe yön vermek istediklerinden suç işlerler ve vicdan azabı çekmezler.
ama raskolnikov yoğun bir vicdan muhasebesinden geçiyordu. bütün haklı sebepler onun katil olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
sonunda teslim olur ve vicdan azabından kurtulur.
üzerine düşünüldüğünde birkaç soru kalır akılda:
raskolnikov sıradan ve olağanüstü insan tanımında haklı mıydı?
olağanüstü insanlar suç işleme özgürlüğüne sahip olmalılar mı?
bu suç onları suçlu yapar mı?
yoksa olağanüstü insan olmanın bedeli daha iyi için kötüyü yok edip kötü olmak mıdır?
devamını gör...
sabah kedi olarak uyanılsa yapılacak ilk şey
ben kendimi yalardım
devamını gör...
bir günlük yerim kaldı ister misiniz
bir engin geçtan romanıdır.
engin geçtan modern türk edebiyatının en iyi romancılarından biridir benim için. yazdığı bütün romanları okudum ve hepsinden büyük bir keyif aldım. her romanında sizi bir düş dünyasında seyahate çıkaran engin geçtan belki de hayal dünyası en kalabalık yazarlarımızdan biridir. daha sonra tanımını yazmayı düşündüğüm kuru su isimli romanını kadıköy’de anlamsızca dolaşırken bir kitabevi vitrininde görmüş ve alır almaz da güzel bir filtre kahve eşliğinde tek oturuşta okuyup bitirmiştim. engin geçtan cümleleri zamana meydan okur. her anlamda.
bir günlük yerim kaldı ister misiniz? romanı hacimsiz ama dopdolu bir roman. kahramanları ilginç insanlar başına buyruk, nostaljik bir bakire, hüzünlü bir palyaço, tuhaf bir yazar ve yine zamansız başka bir kadın.
eğer öldükten sonra ya da doğmaya çalışırken bir melek size dünyaya bir günlük bir ziyaret vaat etse tepkiniz ne olurdu? kurtulduğunuz o cehenneme dönmek işinize gelir miydi? bir gün daha katlanabilir miydiniz dünya denen sefih gezegene? aynı korkuları yaşamaya cesaret edebilir miydiniz?
bir günlük yerim kalsa ister miydiniz?
engin geçtan modern türk edebiyatının en iyi romancılarından biridir benim için. yazdığı bütün romanları okudum ve hepsinden büyük bir keyif aldım. her romanında sizi bir düş dünyasında seyahate çıkaran engin geçtan belki de hayal dünyası en kalabalık yazarlarımızdan biridir. daha sonra tanımını yazmayı düşündüğüm kuru su isimli romanını kadıköy’de anlamsızca dolaşırken bir kitabevi vitrininde görmüş ve alır almaz da güzel bir filtre kahve eşliğinde tek oturuşta okuyup bitirmiştim. engin geçtan cümleleri zamana meydan okur. her anlamda.
bir günlük yerim kaldı ister misiniz? romanı hacimsiz ama dopdolu bir roman. kahramanları ilginç insanlar başına buyruk, nostaljik bir bakire, hüzünlü bir palyaço, tuhaf bir yazar ve yine zamansız başka bir kadın.
eğer öldükten sonra ya da doğmaya çalışırken bir melek size dünyaya bir günlük bir ziyaret vaat etse tepkiniz ne olurdu? kurtulduğunuz o cehenneme dönmek işinize gelir miydi? bir gün daha katlanabilir miydiniz dünya denen sefih gezegene? aynı korkuları yaşamaya cesaret edebilir miydiniz?
bir günlük yerim kalsa ister miydiniz?
devamını gör...
bilgisayar almak için 2 yıl kumbarada para biriktirmek
üstteki yazara katılmakla birlikte, 2 sene sonunda istediğin bilgisayar türkiye şartlarında kur farkından dolayı 2 katına çıkacaktır. o yüzden bilgisayar almak için bi 2 sene daha kumbarada para biriktirmeyi gerektirecek olan eylemdir.
(bkz: acı gerçekler)
(bkz: kur farkı)
(bkz: welcome to turkey)
(bkz: acı gerçekler)
(bkz: kur farkı)
(bkz: welcome to turkey)
devamını gör...
ömür hanımla güz konuşmaları
her cümlesi birbirinden güzel bir eser. çoğu şeye değinilmiş, çoğu duyguyu işlemiş bir eser.
gökyüzünü öpmek isterdim ömür hanım, gözlerimle değil dudaklarımla. yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan. delilik mi dedin? kim bilir...belki de yerde sü- rünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? kim ne diyebilir ki?
(en sevdiğim kısımlarından)
gökyüzünü öpmek isterdim ömür hanım, gözlerimle değil dudaklarımla. yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan. delilik mi dedin? kim bilir...belki de yerde sü- rünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? kim ne diyebilir ki?
(en sevdiğim kısımlarından)
devamını gör...
markette küçük çocuğu taciz eden sapık
daha 2 dakika önce , idam cezasına, ülkede gerçek adalet uygulanmadığı için karşı çıkan yazar arkadaşa artı oy verdim , geldim bu taciz başlığını gördüm, okudum , ve evet idam gelsin diyenler tarafına geçtim..
bunları bulundukları şehirlerin meydanlarında şeylerin den asacaksin ve bir ay orda asılı kalacaklar.
bunları bulundukları şehirlerin meydanlarında şeylerin den asacaksin ve bir ay orda asılı kalacaklar.
devamını gör...
hologram sevgili
özellikle beyaz yakalı 30 yaşlarında yalnız yaşayan paralı japon erkekleri hedefleyen gatebox isimli bir firmanın dünyamıza dahil ettiği kavram.
efenim kavonazda yaşayan hologram bir anime kızı size günaydın, iyi geceler diliyor, siz işteyken telefonunuza "özledim aşqım çabuk gel" minvalinde mesaj atıyor, anladığım kadarıyla ışıkları açıp kapıyor falan.
tanıtım için şöyle bir videoları var:
video
hayır arkadaş gerçek sevgilim bana "bil bakalım bugün ne diye" sorsa, ilişkiye başlamanın üçüncü ayı olduğu aklıma kabotaj bayramından sonra 352. sırada falan gelebilir. hem o kadar (yaklaşık 20 bin tl) para ver üzerine ilişkinin üçüncü ayını unuttum diye trip ye. yemin ederim patlatırım o kazanozu!
manyaklara bak. çinliler bunun yarı fiyatına sixpacklı sex robotu yapıyor be!
efenim kavonazda yaşayan hologram bir anime kızı size günaydın, iyi geceler diliyor, siz işteyken telefonunuza "özledim aşqım çabuk gel" minvalinde mesaj atıyor, anladığım kadarıyla ışıkları açıp kapıyor falan.
tanıtım için şöyle bir videoları var:
video
hayır arkadaş gerçek sevgilim bana "bil bakalım bugün ne diye" sorsa, ilişkiye başlamanın üçüncü ayı olduğu aklıma kabotaj bayramından sonra 352. sırada falan gelebilir. hem o kadar (yaklaşık 20 bin tl) para ver üzerine ilişkinin üçüncü ayını unuttum diye trip ye. yemin ederim patlatırım o kazanozu!
manyaklara bak. çinliler bunun yarı fiyatına sixpacklı sex robotu yapıyor be!
devamını gör...
yek
türk ve altay inancında ''şeytan'' anlamına gelen sözcüktür.
aynı zamanda ''bir, tek'' anlamına gelen sözcüktür.
aynı zamanda ''bir, tek'' anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...
yarın yeni bir gün
bu sözü herkes, hepimiz söyleriz.
hayatımızın bir döneminde; etrafımız çepeçevre umutsuzlukla dolu olduğunda, her şey ama her şey ters giderken, sevdiğimiz insan artık bizimle bizim istediğimiz kadar ilgilenmediğinde, annemiz bize ne kadar beceriksiz olduğumuzu bas bas bağırarak söylediğinde, çok istediğimiz ve heyecanla beklediğimiz, tanıdığımız herkesin davet edildiği bir partiye davet edilmeyeceğimizi öğrendiğimizde................
öyle çok şey var ki aklıma gelen; bazıları yazmaktan bile dehşete düşeceğim kadar korkunç ve bu nedenle yazmayı tercih etmediğim.
hepsinin ortak noktası yaşadığımız, yaşıyor olduğumuz olumsuzluklar. oysa yaşarız. her birini tek tek. günlerce yataktan çıkmadığımız, saçlarımızı taramadığımız olur. o kadar çok ağlarız ki. ağladıkça kendimize daha çok acırız.
ama yaşıyorsak, hayat devam ediyorsa o yataktan çıkmak zorundayızdır. kalkıp hazırlanırız; başka insanların bakışlarıyla karşılaşmak için, hayata yeniden karışmak için. ve evet, yarın başka bir gündür. her şey her zaman ters gitmek zorunda değildir. bu umutla yeniden sarılırız hayata. -pandora annemize teşekkür.- çabalarız. eğer çabalamazsak n'olur? ölüm beklenir mi yoksa ona gidilir mi? ölüm çözüm müdür?
nereden nereye. aklımda scarlett o'hara, onun ölüm tarlasında bulduğu havucu ısırma sahnesinde söyledikleri ve filmdeki son cümlesi vardı.
onu da başka bir yazıda yazarız artık. nasıl olsa yaşadığımız sürece yarın hep yeni bir gün.
(bkz: groundhog day)
eklemek istedim, nedense yazarken kafamda hep bu şarkı çalıyordu. belki okurken siz de dinlersiniz:
bu da dursun şurada:
ve bu:
son şarkı, sözleriyle birlikte yeniden:
hayatımızın bir döneminde; etrafımız çepeçevre umutsuzlukla dolu olduğunda, her şey ama her şey ters giderken, sevdiğimiz insan artık bizimle bizim istediğimiz kadar ilgilenmediğinde, annemiz bize ne kadar beceriksiz olduğumuzu bas bas bağırarak söylediğinde, çok istediğimiz ve heyecanla beklediğimiz, tanıdığımız herkesin davet edildiği bir partiye davet edilmeyeceğimizi öğrendiğimizde................
öyle çok şey var ki aklıma gelen; bazıları yazmaktan bile dehşete düşeceğim kadar korkunç ve bu nedenle yazmayı tercih etmediğim.
hepsinin ortak noktası yaşadığımız, yaşıyor olduğumuz olumsuzluklar. oysa yaşarız. her birini tek tek. günlerce yataktan çıkmadığımız, saçlarımızı taramadığımız olur. o kadar çok ağlarız ki. ağladıkça kendimize daha çok acırız.
ama yaşıyorsak, hayat devam ediyorsa o yataktan çıkmak zorundayızdır. kalkıp hazırlanırız; başka insanların bakışlarıyla karşılaşmak için, hayata yeniden karışmak için. ve evet, yarın başka bir gündür. her şey her zaman ters gitmek zorunda değildir. bu umutla yeniden sarılırız hayata. -pandora annemize teşekkür.- çabalarız. eğer çabalamazsak n'olur? ölüm beklenir mi yoksa ona gidilir mi? ölüm çözüm müdür?
nereden nereye. aklımda scarlett o'hara, onun ölüm tarlasında bulduğu havucu ısırma sahnesinde söyledikleri ve filmdeki son cümlesi vardı.
onu da başka bir yazıda yazarız artık. nasıl olsa yaşadığımız sürece yarın hep yeni bir gün.
(bkz: groundhog day)
eklemek istedim, nedense yazarken kafamda hep bu şarkı çalıyordu. belki okurken siz de dinlersiniz:
bu da dursun şurada:
ve bu:
son şarkı, sözleriyle birlikte yeniden:
devamını gör...
rıfat ılgaz
hababam sınıfı'ndan olsa gerek, yüreğime dokunan yazarlardan biridir. açıkçası hababam sınıfı'nı henüz okumadım fakat filmi öyle işlemiş ki içime, sistem eleştirisini bu kadar güzel gözler önüne seren, hem güldürüp hem de bu kadar düşündüren bir yazarı sevmemek ve saygı duymamak elde değil.
mesela türk eğitim sisteminin ezberci olduğunu ve bilgilerin ezberlenmediği taktirde sınıfta kalmanın yüksek olduğunu işlemiştir. peki bunu nasıl işlemiş? kopya için onlarca plan düşünüldüğünü göstererek. hatta çok sevdiğim gençliğe hitabe sahnesi vardır. ben bu kadar incitmeden eleştiren başka sahne bilmiyorum. evet, bilgileri ezberlememiş ve bunlara karşı çıkmışlardır fakat gençliğe hitabe farklıdır.
''hocam! hababam sınıfı da olsak, atatürk'ün gençliğe hitabesini ezbere biliriz.''
rıfat ılgaz'ın yazarlık serüvenine gelecek olursak, ''stepne'' takma adıyla eserlerini ele almıştır. hatta öyle ki, bir süre sonra kendi adıyla bu yazıları topladığında birçok insan kendisine inanmamıştır.
ayrıca, ''sınıf şairi'' olarak bilinir.
önemli eserleri:
şiir: yarenlik, sınıf, yaşadıkça, devam
roman: hababam sınıfı, karartma geceleri, sarı yazma.
mesela türk eğitim sisteminin ezberci olduğunu ve bilgilerin ezberlenmediği taktirde sınıfta kalmanın yüksek olduğunu işlemiştir. peki bunu nasıl işlemiş? kopya için onlarca plan düşünüldüğünü göstererek. hatta çok sevdiğim gençliğe hitabe sahnesi vardır. ben bu kadar incitmeden eleştiren başka sahne bilmiyorum. evet, bilgileri ezberlememiş ve bunlara karşı çıkmışlardır fakat gençliğe hitabe farklıdır.
''hocam! hababam sınıfı da olsak, atatürk'ün gençliğe hitabesini ezbere biliriz.''
rıfat ılgaz'ın yazarlık serüvenine gelecek olursak, ''stepne'' takma adıyla eserlerini ele almıştır. hatta öyle ki, bir süre sonra kendi adıyla bu yazıları topladığında birçok insan kendisine inanmamıştır.
ayrıca, ''sınıf şairi'' olarak bilinir.
önemli eserleri:
şiir: yarenlik, sınıf, yaşadıkça, devam
roman: hababam sınıfı, karartma geceleri, sarı yazma.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının plaj fotoğrafları
angaralılar seri üzgün* siz de kuğulu parktan foto atın bari.
devamını gör...
türkan saylan
yaptıklarını ve ona yapılanları asla unutmayacağım ekmek kadar temiz, su gibi aydın cumhuriyet kadını. bugün ölüm yıldönümüynüş. yattığı yer incitmesin.
devamını gör...
normal sözlük ocak devrimi
ocak devrimi çocuklarıyız biz, içimiz geçmiş ama olsun. insan bir haber eder, eve bir iki ajan gönderir.
(bkz: uyurken devrimi kaçıran yazar)
(bkz: uyurken devrimi kaçıran yazar)
devamını gör...
daktilo
çocukken de tıkırdatmayı severdim ancak benden saklarlardı. dedemin çatı katında dururdu. orası öyle büyülü, öyle eksantrik bir yerdi ki bütün garip eşyalar oradaydı. babamın mandolini, dedemin fotoğraf makineleri, kuş kafesleri, yine babamın devasa deniz kabukları, balık kitapları, akvaryumu, çocukluk oyuncakları.. ve bu daktilo. nedir o ya tıngır mıngır?.. çocukluğum, şehrin anahtarına benzeyen o küçük çatı anahtarını, babannemin gizli sandığı yerden kaçırıp, orayı kurcalamakla geçti...
...
aradan yıllar geçti ve geçtiğimiz yıllarda alıp babamın daktilosunu, getirip çatıya koydum. bizim çatımıza. sanırım artık bizim çatı da eksantrik bir yer oldu. anneme göre öyle oldu evet hanımefendi. nerde antika var getirip başıma koydunuz baba kız. e yeter artık o çatıyı toplarken ne hale geliyorum biliyor musunuz siz? neyse neyse çaktırma şu daktiloyu bi tamir edelim. biz. zira atıyor. şık şık atıyor...
...
her neyse hala çocuğum ve hala ara ara tıkırdatırım. ancak bilgisayar klavyesinden ona fırsat kalmıyor. ya da şimdilik eriniyorum, diyelim.
...
aradan yıllar geçti ve geçtiğimiz yıllarda alıp babamın daktilosunu, getirip çatıya koydum. bizim çatımıza. sanırım artık bizim çatı da eksantrik bir yer oldu. anneme göre öyle oldu evet hanımefendi. nerde antika var getirip başıma koydunuz baba kız. e yeter artık o çatıyı toplarken ne hale geliyorum biliyor musunuz siz? neyse neyse çaktırma şu daktiloyu bi tamir edelim. biz. zira atıyor. şık şık atıyor...
...
her neyse hala çocuğum ve hala ara ara tıkırdatırım. ancak bilgisayar klavyesinden ona fırsat kalmıyor. ya da şimdilik eriniyorum, diyelim.
devamını gör...
delirmemek için yapılanlar
sözlükte takılıyoruz.
devamını gör...
pilates
3 sene boyunca spor salonunda çok tatlı bir hoca eşliğinde haftada 5 gün, günde birer saat olmak üzere düzenli yaptığım spor. pilatese başladığım ilk 2 hafta kas ağrısından uyuyamadığım zamanlar oldu ama sonra vücut alışıyor. pilatese başlama amacım, kilo vermekti. ama sonra salona kilo almak için gelenleri de görünce anladım ki sadece pilates yaparak kilo vermek mümkün değil. o dönem derin araştırmalara başladım, güç ve fitness kanalını keşfettim. meğer aslolan, kalori açığı çıkartmakmış yani gün içinde harcanan kalori, alınan kaloriden fazla olmalıymış. kalori hesaplama uygulaması olan fatsecret'i yükledim. diyetisyene gitmeden, ameliyat vb olmadan, tamamen sağlıklı beslenerek, bol su içerek kalori, makro hesabı ve pilates ile bu süreçte 25 kg verdim. verilen kiloların çoğu yağdandı. yağ oranımda bayağı düşüş oldu. bu süreçte pilates sayesinde vücutta sarkma vb. olmadı, vücudum sıkılaştı. 25 kg vermiştim ama herkes 40 kg vermiş gibisin, çok gençleştin, falan demeye başlamıştı. bir arkadaşımın tabiriyle, önceden çocuklarımın anneannesi gibi görünürken şimdi ise annesi gibi görünmeye başlamıştım. duygusal dünyama da faydası olduğunu düşünüyorum çünkü bu süreçte antidepresanı bırakmıştım eskisi kadar depresif hissetmiyordum, aslında yapılan hangi spor dalı olursa olsun, bedenin gevşemesi, zihnin de gevşemesini, sakinleşmesini sağlıyor. bu da genel olarak daha iyi hissetme hali olarak ortaya çıkıyor. pilatesi, stres atmak, temiz bir beslenme ile kas oranınızı arttırmak ve bedenen, zihnen ve ruhen sakinleşmek için tavsiye ederim.
devamını gör...
kafa filmler radyo yayını
esaretin bedeli'nde andy'nin mahkumlara dinlettiği klasik müzik çalıyor şuan. bu çok havalı dostum. biz mahkumlar unutulmaz bir an yaşıyoruz. teşekkürler coldboy.*
devamını gör...
şu yaşa kadar hiç yapılmayan şeyler
şu yaşıma kadar :
-hiç hamburger yemedim(hayatım boyunca da yemicem.)
-midye yemedim.
-alkol içmedim. esrar vb. türler kullanmadım.
- banka soygunu yapmadım.
...
gidiyor gibi. ilginç olanları yazalım, renklenelim.
-hiç hamburger yemedim(hayatım boyunca da yemicem.)
-midye yemedim.
-alkol içmedim. esrar vb. türler kullanmadım.
- banka soygunu yapmadım.
...
gidiyor gibi. ilginç olanları yazalım, renklenelim.
devamını gör...