bir fincan su için 2 tepeleme çay kaşığı kahve koyulur. az kahveyle köpük olmaz, çok kahve olursa dibe çok çöker.içtikten sonra fincanlarda kalan telveye bakarak ikinci sefere daha doğru miktarda ayarlarsınız.

uzun sürede pişen kahve acı olur. çok kısık ateş ve soğuk su pişme süresini uzatır. ılık su ve orta ateş daha iyidir. hatta bir duayen 60 derece demişti. kahve 2-2,5 dakikada pişecek şekilde ısı ayarlanmalı. bakır cezve ısıyı daha çabuk iletir. su miktarı, cezve tipine göre pişirme süresi ayarlanır.

kahve su ve şeker karıştırılır. pişirmeden önce bir süre bekletmek de tanelerin iyice ıslanmasını ve lezzetli olmasını sağlıyor.

kaynatırsanız köpüğü gider. kahve kabarınca taşmasına izin vermeden cezvelere 1/3 oranında dökülür. tekrar ocağa alınıp bir daha az kabartılıp fincanların geri kalanı tamamlanır. ikinci sefer dökerken fincan sıralamasını değiştirirseniz fincanlara daha dengeli bir köpük dağılımı olur. (ben kaşıkla alıp koymadığım için böyle eşitlemiş oluyorum)

bu şekilde lezzetli ve köpüklü kahve yapıyorum. bir kaza olur da köpük olmazsa başka fincandan köpük alıp kaşıkla yayabilirsiniz. önemli misafir var ve risk almak istemiyorsanız bir fincan fazla su ve ona göre kahve koyun, onun payına düşecek köpük de içilecek fincanlara paylaşmış olsun.
devamını gör...

piramitler olaylarıdır. çocukluğumda evdeki kitapları okurdum. piramitlerle ilgili kitaplar denkgeldi . çok enteresan bir olay kendileri. araştırın derim. antik mısır hala ciddi bir gizem. çözülemiyor. -1
bermuda şeytan üçgeni -2
stonhange -3
beyin -4
tanrı -5
devamını gör...

sözlükten kaldırılması gereken bölücü ve ayrımcılık kokan bir başlıktır. insanları ayrıştırmayı ne zaman bırakacaksınız? bir kişinin dini inancı onun para kazanmasına da engel değil pahalı şeylere sahip olmasına da. bu başlık yakışmadı sözlüğe.
devamını gör...

hareket körlüğü ya da akinetopsi. nörofizyolojik bir hastalıktır. beyinde ilgili bölgenin hasarlanmasından ötürü söz konusu kişide hareketler algılanamaz. kişi nesneleri görür fakat hareketlerini algılayamaz.

hayatın bir çok alanında sıkıntı yaşayan akinetopsia hastaları trafikte karşıdan karşıya geçemezler. çünkü araçları görür fakat hareketlerini algılayamazlar. daha basiti sürahiden bardağa su dahi dolduramazlar. suyu, sürahiyi, bardağı görür, sürahiyi bardağa doğru eğer, fakat suyun hareketini algılayamazlar. suyu bardakla sürahi arasında bir kütle gibi görür, bardağa akıp bardaktan taştığını hissedemezler.

tedavisi olmayan bir hastalıktır.
devamını gör...

geleceği görmek.
devamını gör...

tanımak istediğim, saygıyı hak eden kibar kardeşimiz.yolum düşerse evinin bahçesinde demli çayını içmek istediğimi de belirteyim.
devamını gör...

oturdum düşündüm aklıma sevdiğim yazarlardan birçok söz geldi. ben de buraya bazılarını bırakmak istedim.

"sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin."*

"öylesine güzel
seviyorum ki seni,
öylesine saf.
öylesine temiz.
öylesine derin,
ve 'öylesine' değil!.."
*

"küçük bir çocuğun yokuş aşağı koşması gibi seni düşünmek... biraz heyecan, biraz da düşecekmiş korkusu..."*

"ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi."
*

"rüzgar yine kokunu getirdi. anlayacağın yine canım burnumda."*

"gel beraber alalım
nefesimizi sevdiğim.
sensiz boğazımdan geçmiyor."
*

"hep seni düşünmek için kimsenin yüzüne bakmadım."*

"sen oradan bir söz söylersin, ben burada bir şiir yazarım."*

ben en güzeli hangisi seçemedim. siz seçebildiniz mi?
devamını gör...

lisede kendi yerime arkadaşımı gönderdiğim olaydır. hayatımın hatasını yaptığımı sonradan anladım. kız, ben mezun olmadan önceki son günlerde o çocuk sen miydin diye şaşırdı. artık arkadaşım beni nasıl tarif ettiyse bilemiyorum. vekâleten teklif olmazmış. bizim zamanımızda öyle modaydı ne yapalım.
devamını gör...

bazen kapağında 5. sınıf fotom ve altında bu günlüğü izinsiz okumayın yazılı günlüğümu üzerinden 10 sene geçmesine rağmen açar okur, şimdiki halimden de notlar alarak o küçük halime duygulanıp aglarim. sanki beraber oturmusuz ben okuyorum o küçük kiz beni dinliyor. hemen yanı basimda beni izliyor. her sayfada o küçük beni tekrar tekrar severim. yazdığım bazı cümlelerde gerçekten kocaman olmama rağmen hala çocuk gibi ağlarım. muhtemelen bir 10 sene sonra da o küçük benle birlikte oturup o günlüğü gözlerim dolu dolu okuyacagim. değişik bir terapi.
devamını gör...

yakanların tarafında olanların gizli gizli dinleyecekleri yayın olacak.
cesareti olan buyursun başlığa gelsin. gerçi sanmıyorum gölgelerin arkasından salya akıtmayı sever o sıfatına tükürdüklerim!

öfkemi bastırmıyorum. hadi bakalım.
devamını gör...

özgürlük ve kendinizi ifade edebilme imkanı sağlar. kısaca benim gibi paranoyak biri için bulunmaz bir nimettir.
devamını gör...

yunanca kökenli bir kelimedir. ödünç olarak verdiğimiz kitapların bir daha geri verilmemesi, kişinin kitabı vermemesi ve çalması anlamına gelmektedir.

-herkesin başına geldiğini düşündüğüm durumdur. ödünç olarak verilir ama asla o kitap gelmez ve üstüne bahaneler uydurulur.
devamını gör...

(mantıkta) iki önermesi bulunan ve iki önermenin vargısı aynı olan kıyas, dilem, ikilem
atasözlerinde de bu durumu anlatan örnekler olsa da birebir aynı değildir.

mantık sorularında da kullanılan bu kıyas türünün kullanım örneklerine tarihte de epey rastlamaktayız. mesela tekerrür eden tarihi bir olay ebu zer el-gifari'nin ak saray için muaviye'ye söyledikleridir. her iki durumda da haklı çıkar:

"ey muaviye! eğer sen bu sarayı halkın parasıyla yaptırdıysan, ihanettir, kul hakkıdır. ve eğer kendi paranla yaptıysan israftır, haramdır"


diğer bazı meşhur örnekler için de:

(bkz: kralın dilemması)
(bkz: fatih sultan mehmet paradoksu)
devamını gör...

mektup yazıyor şair, ve diyor ki; "dün 3 tane şiir yazıp gönderdim sana. dilersen, eğer kabul edersen bu şiirlerden biri senin düğün hediyen olsun." adam, nasıl yüreğin dayandı senin buna? canın bildiğin, aşkının acısıyla kavrulan sevdana şiir yazıp da bunu "düğün hediyesi" olarak sevdalı olduğun kadına göndermek... çok yüce bir aşk bu. muazzam bir sevda...
devamını gör...

müziği, müzisyenliği, müzisyenleri ve eserlerini kültürel bağlamında inceleyen; dilbilim, matematik, coğrafya, antropoloji, tarih, sosyoloji, etimoloji gibi birçok bilim dalından beslenen disiplinler arası bir bilim dalıdır.
devamını gör...

arkadaşlar burada bir çok yazar, bir çok kez, başlığının, entryrsinin hak etmediği biçimde, ortada geçerli net bir eylem olmamasına rağmen silindiğini konu etti , bu konudaki rahatsızlığını dile getirdi .

özellikle küfür konusunda moderasyonun ve ben de dahil bir çok yazarın hassasiyetine rağmen, bu konuda bir çok kişinin, moderasyonun tırpanını yediği bir gerçek.

şimdi problem şu.

moderasyon , kimine göre masum olduğu iddia edilen, tartışmaya açık entryleri bile anında görüp bulup, cımbızlayıp, aradan çıkarırken,

sözlük gündemini bu kadar sorunlu bir biçimde sürekli meşgul eden bazı kişilerle ilgili ,
' yapmayın, etmeyin , bize bildirin ' demesi , bütün bunlar açığa çıkmasına rağmen, bu kişilere hala ciddî yaptırımlar uygulanmaması,
bu ve benzer konularda iyi niyetle de olsa yaptıkları açıklamaların inandırıcılığını, samimiyetini yitirmesine sebep oluyor .

benim veya bir başkasının küfür içermeyen, ama ima yoluyla bu sonuca varilan entry mi nasıl kimsenin bildirimine gerek kalmadan görüyorsanız, bunları da görmelisiniz.

yoksa bu sekilde giderseniz işiniz epey zor görünüyor...

edit:

burada taraf olmayı seçenlerle bir türlü anlaşamıyoruz.

' moderasyon bunlara yetisemediğinden ' cumlesine ,
' bana nasıl yetişiyor da genellikle belirli kişilere yetişilmiyor ' derim.

sorunun ana konusu zaten bu .

ben veya benim gibi düşünenler,
hiç kimse , hic birimiz ' bizim istediğimiz olsun ' demiyoruz ki ,

bu yargıda bulunanlar bunu nerden nasıl çıkarıyor anlamak güç.

bana işleyen kural , ayrım gözetmeksizin herkese işlesin.

bütün söylediğimiz bu. bunun neresi anlaşılmıyor, gercekten ilginç.

ok , sözlükle bir bağınız, veya çalışanlarla bir ilişkiniz, iletisiminiz olabilir ,

ama ortada apaçık duran bir meseleyi de sütten çıkma ak kaşık gibi temizleyip, bunu dile getirenleri de hiiç rahatsız olmadan , sıkılmadan devre dışı birakmaya çalışmak ne derece etik ,

bunun yorumunu herkes kendi yapmalı.

edit 2 :

başlık açmayın, şikayet edin diyenler var .
hiçbirşey değişmiyor, yapılmıyor, ortadaki yanlışa ve haksızlığa başka türlü nasıl dikkat cekilebilir ?

edit 3 :

ben yaptığım tespitlerin ve izlediğim yolun doğru olduğundan oldukça eminim .
bir moderator, keşke birebir bana buradan cevap vermeden önce, yukarıda yaptığım tanımı iyice okusaydı.

öyleydi böyleydi demiyorum artık.

herkesi önce kendi vicdanıyla, sonra da topmumsal etiklik sorgulamasiyla baş başa bırakıyorum.

sizler , bütün entryleri saçma sapan küfürler, iğrenç cinsellikler içeren ve bu durumun diğer yazarların da onayıyla tescillendiği adamları savunup kollayarak , bir anlamda harakiri yapıyorsunuz,
umarım bir gün bundan pişman olmazsınız.
devamını gör...

bu olaylar herkesin gözü önünde yaşanıyor ve yazık sesimiz çıkmıyor. soydaş dediğimiz insanlar zulüm görüyor, protesto için çin büyükekçiliği önüne gidiyor, biz bu zulüme sessiz kaldığımız yetmez gibi sesini çıkarmaya çalışanlara polis marifetiyle müdahele ediyoruz.

hani haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı, hani mazlumun yanındaydık, hani ensardık, hani o kardeşlerimizi o zorlukların içerisinde bırakamazdık? yoksa bunları yapmamız için o mazlumun arap kökenli mi olması gerekiyor? türk ise bizim tavrımız mı değişiyor?

bana bile ırk muhabbeti yaptırdınız ya helal olsun size...
devamını gör...

anneler işte.
devamını gör...

1526 yılında mohaç meydan savaşında ii. lajos'un askerlerine karşı savaşırken başımıza gelmiş durumdur.

küffar ile savaşın en hararetli noktasında cepheleri hiç durmadan bombalıyorduk, pargalı ibrahim paşa kesinkez ikaz etmişti: "normal bomba serbest, sis yok beyler unutmayın!" diye. herkes anlamış görünüyordu ancak birdenbire, "açılın beyler bombalıyorum!" diye bir ses duyduk. ondan sonra hepimiz bir anda kör olmuş gibi bir metre bakış açısından uzağı göremez hale gelmiştik. içimizden bir hıyar, paşayı duymamış ve normal bomba alacağına sis almıştı. bombayı da uzağa atamadı düşman kör olacağına biz iptal hale gelmiştik.

bu basiretsiz durum, yeniçerilerimizden bazılarının ölmesine ve malkoçoğlu bali bey'in savaşta körü körüne kılıç sallamasına neden olmuştu.

allahtan savaş farkla bizim galibiyetimizle sonuçlandı da kelleleri koruyabildik.

not: arkadaş ocaktan atıldı, 200 sopa falaka yedikten sonra son ulufesine el konuldu.
devamını gör...

günaydın sözlük.
bir hava durumu sunucusu vardı, yıllar önce.
z kuşağı bilmez.
renkli miniler giyer yüzü hep gülerdi.
hava durumunu da şöyle bitirdi.
havalar nasıl olursa olsun sizin havanız iyi olsun
günler, haftalar, aylar ne olursa olsun
hepsi sizin için en iyisi olsun
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim