çikolata. her türlü kahvenin yanına gider.
devamını gör...

tek seferde sadece bir tane yüklenebiliyormuş, üzüldüm.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güne mutlu başlamak için sözlüğü selamla. günaydın sözlük!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aydın’da fırat delikanlı isimli işkenceci homofobik kişi, “eşcinsel” olduğu gerekçesiyle işitme engelli engin elekçi’yi ağır biri şekilde şiddete maruz bırakıp bir de bunu paylaşmış.
hassas görsel içerir şuradan ve şuradan ulaşabilirsiniz.

umarım derhal tutuklanıp hak ettiği cezayı alır.

ülkemiz hatta dünya nereye gidiyor bilemiyorum. insanlar diğer tüm canlıların neden yaşam hakkına saygı duymakta bu kadar zorlanıyor? neden sevgi ve barışla yaşamak varken her yere nefretlerini kusuyorlar?
devamını gör...

hindistan'da dinsel törenlerde allık olarak kullanılan kırmızımsı tonda, aşı boyalı kilin toz haline getirilmiş biçimi.
devamını gör...

etimolojik kökeni italyanca ''cari-care'' ye dayanmaktadır. . '' saldırı, yüklemek, doldurmak'' tan gelmektedir.
karikatür çok eski zamanlara dayansa da başlangıcı 16. yüzyılda annibale carraci’nin çizimleriyle başladığı kabul edilir,
ilk foto pompei dönemine ait, bir politikacının karikatürüdür. ikinci foto ise annibale carraciye ait bir çizimdir.

''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''

''media.mutualart.com/Images/...''

17 ve 18 yy'da ise özellikle matbaanın icadıyla birlikte geniş kitlelere ulaşabiliyor. 19 yy.'da özellikle fransız ihtilalinin etkisiyle, toplumu yönlendiren, toplumsal sorunları konu eden, düşündüren, iğneleyen bir sanat türüdür.
burada unutulmaması gereken şey; abartı ve gerçeği çarpıtan bir özelliğinin unutulmaması gerektiğidir. bu mizahın yapısıdır.
mizah insanoğlu var olduğu zamandan beri vardır. insan var olduğu süre içerisinde siyasette vardır. bu nedenle; mizahın bir dalı olan karikatürden alınmak; neblem biraz ''şey''dir.
neyse efenim konumuza dönecek olursak; karikatür mizahı çizgi yoluyla ifade eder.
ülkemizde ilk mizah dergisi 1870 yılındaki ''diyojen''dir.bazı imzasız karikatürleri bünyesinde barındırmıştır.
ilk karikatür sanatçısı ise ali fuad'dır.
ali fuad'dan iki karikatür paylaşalım; ''göbek sendeyken kimselere kapıyı açtıramazsın.''
ikinci karikatürde ise bence geleceği görmüş ve insanın tembelliğinin sınırsızlığını vurgulamıştır. bence bir baş yapıttır.
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
o zamanları osmanlı mizahı ''çok iyi'' imiş... öyle ki osmanlı mizahçıları ingiliz punch dergisinden intihal yarışına girmişler.
örnekler;
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
şu makaleyede bir göz atmanızı tavsiye ederim www.academia.edu/16532596/H...
devamını gör...

hüsamettin efendinin ümitsizliğini anlatan bölüm, kitaptaki en sevdiğim bölümdür. kitap üzerine işaretleme yapmadığım dönemlerde bu bölümü tekrar okuyabilmek için çok aradım ve bulamamıştım. 184. sayfa olur kendileri.
devamını gör...

orta çağda ispanyol mahkemelerinde sapıklar için kullanılan işkence yöntemidir.
devamını gör...

olağanüstü güzel bir filmdir ve bazen birçok hayatı kısacık bir replik ile anlatır.

devamını gör...

ne istediğini bilen ve saçma taktiklere gereksinim duymayan kadındır; ama ne yazık ki, karşı tarafta "basit kız" algısı yaratacağından korkan çoğu kadın çekinip, erkeğin ilk adımı atmasını sağlayacak ortam hazırlamaya çalışır. bakış atar, hikaye atar, tweet favlar... bu gereksiz algılardan bir kurtulabilsek neler yaparız da, bizi bu düşüncelere itip "kaçan kovalanır" saçmalıklarını uygulamamıza neden olanlar utansın.
devamını gör...

neyi nasıl yaptığıyla değil yapıyor olması ile ilgilenmesidir.
ne çocuğun sorununun asıl kaynağı ile ilgilenir ne de hissettikleriyle. sadece yapması gerekeni yapsın yeter. ister zoraki ister keyfi. bu en kötüsüdür o kadar farklı şeylere bile etkisi var ki inanamazsınız.
devamını gör...

baba lafıdır. genelde babalar olur veya olmaz sözcükleri kullanmak yerine bakarız demeyi tercih ederler. benim de en sinir olduğum cevaptır, olur ya da olmaz demeyi neden tercih etmiyorsunuz. bakarız denilir ve o iş olmaz.
devamını gör...

ya ne halt yerse yesin. bildiğin gold digger işte. bunun gibi binlerce kadın var. sorsan kadın hakları filan derler bir de. halbuki kadınlara en fazla zarar verenler de bunun gibilerdir.
devamını gör...

gün geçmiyor ki insanımız azmi ve çalışkanlığıyla bizleri şaşırtmasın, aşağıdaki habere konu olan olaydır. bir dönüm kenevirin 25 dönüm orman kadar oksijen ürettiğini düşünürsek, avcıların son birkaç aydır aldığı tüm oksijenin bu evde üretilmiş olması muhtemeldir.

buradan
devamını gör...

her gece böyleyim bir kez uyku düzenin bozulmaya gelsin böyle devam ediyor.
devamını gör...

istanbul sözleşmesi, kadınların; her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı korunmasını esas alan sözleşmedir.

özellikle son yıllarda belirli bir kesim heteroseksüel ve beyaz ya da kendini beyaz sanan erkekler (beyaz zannedenlere örnek olarak türk erkekleri mesela) ve ataerkil sistem yanlısı -stepne- kadınlar tarafından sürekli olarak söz konusu sözleşmenin, toplumun ve geleneksel aile kurumunun köküne dinamit koyacağı; bu durumun ise ne kadar kötü ve dehşet verici olduğu iddiası pompalanıyor. bu yapılan, basbayağı imtiyazlı bir kesimin mevcut imtiyazlarını kaybetme korkusuyla zehirli ve tarihi geçmiş fikirlerini bilinçli ve sistematik bir biçimde empoze etmeye çalışmasıdır. özellikle sosyal medya gibi anonim ve sanal mecralarda, son zamanlarda sıkça karşılaşılan bir durum artık bu. temelinde ise aynı, politikacılar ve din adamları tarafından yüzyıllardır insanları sindirmek ve bilinçlenmelerini önlemek maksadıyla kullanılan basit bir yöntem var; korku.
bu kesim, insanları sürekli olarak geleneksel aile ve benzeri eşitsizlik temelli kurumların ne kadar "iyi, ne kadar "güvenli" olduğuna inandırmaya çalışırken diğer taraftan bu "güvenli alandan" ayrılınca toplumun ne denli büyük bir kargaşaya sürükleneceği, nasıl yıkılacağı, her şeyin ne kadar kötü olacağı üzerine laf ebeliği yapıp durmakta. elbette onların gözünde "alternatif" diye bir şey söz konusu değil veya buna gayet art niyetli olarak değinmiyorlar.

şunu açıklığa kavuşturalım; insanlık tarihinde "geleneksel" aile kurumu var olmadan çok önce dahi insanlar topluluklar halinde yaşıyor ve bu topluluklarda çeşitli "düzenler" hüküm sürüyordu.
bu bahsedilen "geleneksel yapı" ezeli olmadığı gibi zamanla her "geleneksel" sosyal sistem parçasında ortaya çıkan entropi ve yozlaşmadan nasibini almıştır. bu noktada değişim bir gereklilik olmanın ötesinde kaçınılmazdır ve yine doğanın bir kanunu olarak (evet, malum kesimin o çok sevdiği ama sürekli kendi çıkarlarına çalışan doğa kanunları) değişim gerçekleştiğinde uyum da olağan ve kaçınılmaz olacaktır. elbette ki değişim süreçleri sancılı olur ancak yozlaşmış bir düzenin, sistemin veyahut kurumun çöküşü hiçbir toplumda, gezegende veya paralel evrende kaosa falan yol açmayacaktır.

dipnot: bu tür felaket tellalığı içeren söylemlerde çoğu zaman "ben kadına/kediye/kuşa/bilmem neye şiddeti savunmuyorum a.m.a " diyen bir güruh var. ne yazık ki yaptıkları beceriksiz bir rasyonalizasyon yapma çabasından öteye gitmiyor.
devamını gör...

matematik bahane , evlilikten kaçma şahane.
gelin damadı beğenmemiş, bahane de matematik olmuş.
devamını gör...

tek ilahi dindir. tüm peygamberler islam dinini tebliğ etmişlerdir. ama insanlar tarih boyunca her zaman aynı şeyi yapmış, dini yozlaştırıp çok tanrıcı hale getirmeye çalışmış ve hatta ismini bile değiştirerek "hıristiyanlık " veya "musevilik" gibi uydurma adlar takmaya kalkmışlardır.

ibrahim, musa, isa, muhammed ... ve daha adını bile bilmediğimiz dünyanın dört bir yanına ve her millete gönderilmiş tüm elçiler hep aynı dinin temsilcileriydiler.

bugün için korunarak elimize gelen tek kaynağı kuran'dır:

www.kurandakidin.com/

www.mucizeler.com/

emre1974tr.blogspot.com/
devamını gör...

bana kalırsa mangalı olanlar da kapanmadan muaf olabilirdi. mangal bir kere mikrop kırar, bağışıklığı güçlendirir, sevgiyi ve saygıyı arttırır, havayı temizler, moral motivasyon verir. (bkz: ah ah nerede o eski mangallar).
devamını gör...

bu parayla kaç öğrenciye burs verilirdi, kaç fakir doyurulurdu, kaç okula yeni ekipmanlar alınırdı, kaç öğrenciye kitap dağıtılırdı, kaç kurs açılırdı, kaç hastane yenilenirdi, kaç vergi düşürülürdü... neler yapılabilirdi, neler... ama yazlık bir saray yapıldı, evet, halkın vergisi buraya gitti. değer mi, allah için değer mi, bu kadar insanın hakkını yemek birkaç haftalık tatillere değer mi? söyleyin bana, ülkenin pahalılığından, eğitim sisteminin dengesizliğinden dolayı yıkılan ümitlerimizin karşılığı olarak bu saray mı bizi avutacak? yeğen bakın bizim cumhurbaşkanı da ülkeyi o kadar iyi yerlere getirdi ki, tek eksiği yazlıktı, onu da yaptı, helal olsun diyebilir mi biriniz, söyleyin, diyebilir misiniz? her gün yeni zamlar geliyor, hayat pahalılaşıyor, bu kadar şey olurken halkını hayattan bezdirmenin karşılığı yazlık bir saray mı? aslında o kadar söylenecek şey var ki, ama boğazım düğümleniyor artık. anca burada anonimliğe sığınarak dert yanabiliyorum, o kadar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim