biraz kitap okuyan veya sanata ilgi duyan herhangi birinin izleyince beğeneceğine emin olduğum filmdir. filmde karşınıza birden yazarlar ve ressamlar çıkar ve sizi bambaşka dünyalara çeker götürür. woody allen'ın aşağı yukarı tüm filmleri aynı tadı verir.


filmde zelda'nın intihar etmeye kalkıştığı sahnede gil'in zelda'ya verdiği ilaç olan vilium'un halüsinasyonlar görme gibi bir yan etkisi vardır ve gil bu ilacı rahatlamak için içtiğini ve ona iyi geldiğini söyler. bu da aslında filmdeki her şeyin gil'in gördüğü halüsinasyonlardan ibaret olduğuna işaret eder.
devamını gör...

birkaç kez araç alıp sattım. son sattığım aracımın şeceresini noktası virgülüne telefonda anlattıktan sonra araca bakmaya geldi üç kişi. hızlı bir selamlaşmanın ardından aracı incelemeye başladılar ama ne inceleme. sanırsınız narkotikten ekipler gelmiş uyuşturucu arıyor araçta. bir köpek eksik yanlarında. derken içlerinden biri bagaj kapağını suratı ekşimiş vaziyette bir çarptı sormayın. nerden bu araca bulaştım dedim içimden. böyle bu adamlar çok acımasızlar. aracınızı bir an evvel elimden çıkarayım düşüncesine sevk ederler araç sahibini.
devamını gör...

altı üstü binlerce ihtimalden birisin. ve öbürü de olabilirdin.
devamını gör...

ülkemizin biz gençlerin gezip görmesini, dünya kültürünü tanımasını, sanatsal çalışmalara katılmasını istemesi;
ama bunun için hiçbir imkan tanımaması. *
devamını gör...

solunum yolu tıkanıklıklarında, tıkanmaya neden olan cismin çıkartılması için yapılan, hayat kurtaran bir müdahale tekniğidir.

yetişkinlerde;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bebeklerde;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kişinin yalnız olması halinde uygulaması;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

en çirkini benim.
hepiniz güzel insanlarsınız.
devamını gör...

hayatın boş olduğunu düşünen insanların, içi fazla doludur..

murathan mungan
devamını gör...

göreslenmek. görmek istemek. kavuşmak istemektir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

harlow'un maymunlar üzerinde gerçekleştirdiği acımasız deneylerdir.

1950-60'lı yıllarda bazı psikologlar bebeklerin annelerine olan düşkünlüklerinin nedeninin annenin yavruya besin vermesi olduğunu düşünüyordu. o dönem psikologlarından harry harlow ise bunun sadece besinle alakalı olmayıp annenin yavruya verdiği rahatlık, sevgi gibi faktörlerin de önemli olduğunu ileri sürdü. elinde kanıt olmadığı için deney yapmaya karar verip talihsiz denekleri de rhesus maymunları olarak seçti.

1932'de zaten laboratuvarında maymun evi açan harlow, bazı maymunları ebeveynlerinden ayrı büyütüp gözlemledi (buna anneden yoksunluk denir ve etik olmadığı için günümüzde yasaktır). deneylerde ne kadar maymunların tüm bakımları yapılsa da anneyle büyüyen maymunlar ve annesiz büyüyen maymunların davranışlarının farklı olduğu gözlemlendi:
''...içe dönüklerdi, sosyal becerilerden yoksunlardı. çünkü bu yavrular sadece annelerinden değil, diğer yaşıtlarından da yoksun bir şekilde büyüyorlardı. bu şekilde büyüyen yavruların daha agresif ve korku dolu olduklarını fark ettiler. bir de... bebek bezlerine aşırı düşkünlerdi.''

harlow, bebek bezine olan bu aşırı düşkünlüğün huzur, konfor, sevgi, sıcaklık, vb. faktörlerden ileri geldiğini düşündü. bezlerine son derece düşkünlerdi çünkü annelerinden almayı bekledikleri sıcaklığı ve konforu bu bez parçasında buluyorlardı.

deneye gelecek olursak, harlow sahte maket maymun anneler üretti. bir tarafta bezlerle üretilmiş anne, bir tarafta ise tellerle üretilmiş anne... harlow, ilk koşulda tel olan annenin eline biberon ve maymunların çok sevdiği yiyeceklerden koyuyor. bez annede ise biberon olmuyor. diğer koşulda, bez annede biberon oluyor ve tel annede olmuyor. yürekleri dağlayan kısım ise maymunlar her iki koşulda da bez anneyi tercih ediyor. bez annenin elinde biberon varken maymunların onu seçmesi zaten beklenen bir durum (bezlere düşkünlükleri vardı) fakat tel annenin elinde biberon varken orada beslendikten sonra bez annenin yanına gidiyorlar! o sıcaklığı hissedebilmek için. tabi o dönem psikologlarına bu durum tokat gibi çarpıyor çünkü ‘’bebekler annelerine, kendilerine sağladıkları besin için değil, yumuşak ve sıcak bedenleri için bağlanıyor!’’ bu deneylerle kalınmayıp çok daha ileri gidiliyor ve her seferinde bezden annenin yanında olan yavrunun daha rahat olduğu gözlemleniyor.

harlow etik sınırlarını zorlayarak her seferinde yavruları izole ederek deneylerini sürdürüyor.. maymunlar bu deneylerden etkilenip intihara kalkışınca eleştirilere maruz kalıyor ve "maymunları nasıl sevebilirsiniz ki?" diye bir cümle sarf ediyor, bunu da sizin yorumunuza bırakıyorum.
devamını gör...

iyi olmuş. birgün herkes yeşilaycı olacak.

not: yine yeşillendi fındık dalları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kardeş payı
devamını gör...

ne gerek var abi modunda contented takıldığım için, çekilişlere de katılmayarak artırıyorum. yazıyoruz işte daha ne.
devamını gör...

fransız ihtilali'nden önce hizmet vermiş olan fransız meclisi.

başlarda fransız kralı, yasama yetkisini curia regis adı verilen, rahipler ve senyörlerden oluşan bir kurulla paylaşıyordu. fransa kralı iv. philippe (yakışıklı philippe) 1302 tarihinde bu meclise bazı kent temsilcilerini de davet ederek toplumun üç kesiminin de temsil edildiği bir parlamento geleneğini başlatmış oldu. "états généraux (genel meclis)" olarak adlandırılmasının sebebi budur.

bu meclis kralın isteğiyle zaman zaman toplanan, özellikle ekonomik kararların alındığı bir meclis niteliğindedir. ihtilalden önce son kez 1614 yılında toplanır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir états généraux tasviri.

ve işte o meşhur zaman yaklaştığında, ihtilale beş kala, fransız hazinesi suyunu çekmişti. bunda amerikan bağımsızlık savaşı'na verilen desteğin katkısı büyüktür. nitekim 1783'te savaş sonlandığında hazinede beş kuruş para kalmamış, üzerine, iç borçlanma almış başını gitmişti. bu ekonomik çalkantıyı dizginleyebilmek birbiri ardına değişen adına maliye bakanları, asillerin de vergi vermesini istiyordu. zira asiller o zamana kadar vergilerden muaf tutulmuştu.

beklenen oldu ve asillerin çok büyük tepkileriyle karşılaştılar. konu parlement adı verilen eyalet meclislerine kadar gitti. özellikle paris parlementi'nde hararetli tartışmalar yaşandı. bu tartışmalar sırasında bir üye, bütün dünyanın kaderini değiştireceğinden habersiz, "bize états généraux lazım!" diye bağıracaktı. diğer üyeler tarafından da beklenmedik bir destek gördü. ve kral, nihayetinde bir états généraux toplamak zorunda kaldı.

175 yıldan beri toplanmayan états généraux'nun nasıl toplanacağını ne kral ne de devlet adamları biliyordu. bu sebepten tarihçiler görevlendirildi. arşivler tarandı ve yol yordam bulunmaya çalışıldı. nihayetinde 300 asil, 300 ruhban ve 600 tiers état olmak üzere 1200 üyeyle toplanacak olan états généraux seçimleri 1789'un şubat'ında yapıldı. ve meclis de kralın gözetiminde 5 mayıs 1789'da versailles sarayı'nda toplandı.

esasen bütçe açığını çözüme ulaştırmak için toplanan mecliste karar almak hiç de kolay değildi. zira her grup kendi menfaatini düşünüyordu. daha ilk toplantıda üç sınıfın nasıl toplanacağı ve oyların nasıl verileceği tartışması çıktı. soylular ve ruhbanlar ayrı ayrı salonlarda toplanılmasını ve sınıf esasına göre oy kullanılmasını istiyor, tiers état grubu ise herkesin tek bir salonda olmasını ve herkesin oyunun eşit sayılmasını istiyordu. bu oy tartışması tam altı hafta sürdü. ama sonuç alınamadı.

sonunda tiers état üyeleri haksızlığa uğrayacaklarını anlayınca, tarihte görülmemiş bir kıvılcımla; önce başkanlarını seçtiler, sonrasında ise kendilerini assemblée nationale (milli meclis) olarak ilan ettiler.

ve böylece 5 mayıs 1789'da tarihte son kez toplanmış olan états généraux, 17 haziran 1789'da yerini assemblée nationale'e bırakıyor ve dünyanın göreceği en büyük devrimin patlak verdiği yer oluyordu.
devamını gör...

amerika' nin ikinci dunya savasi doneminde japonya'nin iki farkli sehri olan hirosima ve nagasaki 'ye yaptigi atom saldirisidir. olayin ucu aslinda adollf hitler'e kadar gitmektedir. adolf hitler ikinci dunya savasi'nin seyrini degistirmek icin, bunyesinde barindirdigi bilim adamlariyla atom bombasi gibi tehlikeli nukleer silahlar uretip kullanmayi dusundu. bu durumundan endise duyan,iclerinde albert einstein'nin da bulundugu bir kac bilim adami careyi donemin abd baskanina mektup yazmakta buldu. "vay canina bu bizim neden aklimiza gelmedi" diye dusunmus olmalilar ki, akabinde atom bombasi uretimine basladilar ve tarih 6 agustos 1945 saat 8:15 civarinda "little boy" adli atom bombasiyla ilk saldiri gerceklesti. suanki kaynaklara gore bombanin atildigi bolgenin ilk 500 m. uzakliginda insanlarin %90'i saldirida vefat etti ve sehrin
%70' lik bolumu yok oldu. bu saldirinin uc gun sonrasinda ise (9 agustos 1945) nagasaki kentine "fat man" adini verdikleri atom bombasi atildi. soylentilere gore iki saldirininda sabah saatlerinde yapilmasinin nedeni, japonlarin en cok disarida bulunduklari zaman diliminin sabah olmasidir. kisacasi amac aslinda japon kraliyetini devirmekten ote halkini da yok etmektir. nagasaki sehrinin ise kayitli raporlara gore %50'lik bolumu saldirida yok olmustur. nagasaki saldirsindan cok kisa bir sure sonrasinda jopon kraliyeti teslim oldu. ayriyeten tarihte bu saldirinin iki farkli onemi vardir.birinci neden bir ulkeye/sehre duzenlenen ilk atom bombasi saldirisi olmasi, ikincisi ise ikinci dunya savasi'ni sonlandiran bir saldiri olmasi...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
nagasaki_temple_destroyed.jpg


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hayatın yeni bir bölümüne geçiş anları da diyebiliriz. genelde aniden gerçekleşen, hazırlıksız yakalandığımız ya da çok önceden planlanan ve beklediğimiz şeylerin gerçekleşmesiyle ulaştığımız bölümlerdir. bölüm sonu canavarına yakalanmazsak güzel bir yerde olabiliriz.
devamını gör...

eruhlu muhdi ve birkonla beraber sönmez reyizin en büyük düşmanlarından biri.

(bkz: eruhlu muhdi)

(bkz: birkon)
devamını gör...

birinci dünya savaşı'nda 194 askerin hayatını kurtarmış olan bir güvercindir.


1. dünya savaşında, almanlar argonne ormanında amerikan 77. tümeninden 554 kadar askeri izole eder. almanlarla girdikleri çatışmada tümenin büyük bir kısmı ölür veya esir düşer. geriye kalan askerler ise, orada olduklarını bilmeyen amerikan topları tarafından bombalanmaktadır. 3 posta güvercini uçururlar. ilk 2 güvercin hedeflerine ulaşamadan vurulur. 4 ekim 1918 günü ellerinde kalan son güvercin olan cher ami (fr. maskülen, değerli dostum) sol bacağına bağlanan mesajı iletmeyi başarır. cher ami havalanırken almanlar tarafından vurularak düşürülür, ancak tekrar uçmayı ve 40 kilometrelik mesafeyi 25 dakika kadar kısa bir sürede almayı başararak mesajı iletir.
devamını gör...

burası muş değil huş'tur.
devamını gör...

bazı şeyleri tecrübe etmiş kişilerin yaptığı eylemdir. formül basit dostlar:
beklentiyi en aza düşür = kafan rahat olsun .
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim