yıldırım çarpması sonucu piyaniste dönüşen cerrah
(bkz: tony cicoria)
ayrıca (bkz: savant sendromu)
olay 1994 yılında gerçekleşti. cerrah olarak görev yapan tony cicoria adlı adam, yağmurlu bir günde bir telefon görüşmesi yapmak üzere telefon kabinine girdi ancak kısa süre sonra kabine yıldırım düştü. yıldırım cicoria'nın başına isabet ettiğinden adam yere yığıldı. bir süre sonra kalbi duran adam, güçlükle hayata döndürüldü.
hastanede yatarken, o güne dek hiç olmayan bir şey oldu ve cicoria fark etti ki, kafasında sürekli olarak piyano çalma isteği dolanıyor, gözünün önünde çılgın gibi uçuşan notalar görüyor. kafaya bunu koymuş şekilde yanık bir yüz ve sol tarafı felçli bir vücutla taburcu olan cicoria, mümkün olan ilk anda, piyano çalmak için çalışmalara başladı.
o güne dek piyano ile ilgili herhangi bir hevesi olmayan adam, 3 ay sonra beste yapmaya başladı. son geldiği nokta ise şu:
ayrıca (bkz: savant sendromu)
olay 1994 yılında gerçekleşti. cerrah olarak görev yapan tony cicoria adlı adam, yağmurlu bir günde bir telefon görüşmesi yapmak üzere telefon kabinine girdi ancak kısa süre sonra kabine yıldırım düştü. yıldırım cicoria'nın başına isabet ettiğinden adam yere yığıldı. bir süre sonra kalbi duran adam, güçlükle hayata döndürüldü.
hastanede yatarken, o güne dek hiç olmayan bir şey oldu ve cicoria fark etti ki, kafasında sürekli olarak piyano çalma isteği dolanıyor, gözünün önünde çılgın gibi uçuşan notalar görüyor. kafaya bunu koymuş şekilde yanık bir yüz ve sol tarafı felçli bir vücutla taburcu olan cicoria, mümkün olan ilk anda, piyano çalmak için çalışmalara başladı.
o güne dek piyano ile ilgili herhangi bir hevesi olmayan adam, 3 ay sonra beste yapmaya başladı. son geldiği nokta ise şu:
devamını gör...
hukuk derslerine çalışmak
hukuk derslerine çalışmak değil de hukuk derslerine çalıştığını sanmak...
devamını gör...
sözlük yazarlarından alınan ilginç mesajlar
birisi adımı, yaşımı falan sorup "bu fotoğraftaki kız mı bu yaşta?" dedikten sonra "evet" cevabını alınca ana avrat dümdüz sövmüştü. artık kafasında nasıl oturtamadıysa bu bilgileri bir arada bir yere...
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'in sözlüğü bırakması
(bkz: ne belli)
devamını gör...
sezen aksu şarkılarında geçen mükemmel sözler
şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler
haydi içelim.
devamını gör...
maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi
milletimizin bihaber olduğu, son derece mühim meseledir.
çevremizi gözlemlediğimizde, ağzı açlıktan kokan nicelerinin cep telefonlarıyla övündüklerini görürüz.
çevremizi gözlemlediğimizde, ağzı açlıktan kokan nicelerinin cep telefonlarıyla övündüklerini görürüz.
devamını gör...
prezervatif kutusunu naneli şeker kutusu sanmak
ben de 7-8 yaşlarındayken şeker sanıyordum bunu annem öyle söylemişti. bir gün marketteyiz tam kasada tutturdum ben bunu istiyorum diye kasiyer ve diğer müşteriler gülüyor kıs kıs annemle babamın surat ifadesi gitmiyor hala gözümün önünden. çocuğa bu şeker dersen ister tabi benim bi suçum yoktu.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ruh halleri
kötü desem değil, iyi demeye dilim varmıyor. canım sıkkın ama belirli bir nedeni de yok. saçma sapan bir ruh hali.
devamını gör...
yavuz sultan selim
kim ne derse desin osmanlı devleti'nin en cesur, en yiğit, en gözü kara patişahıdır.
döneminin oldukça ötesinde yaşamış, tüm meseleleri kararlılıkla çözmüştür.
şehzade iken bile sakin yaşamamış, kafkas’ta gürcülerle kapışarak, kuban bölgesinde hakimiyet kurmuşur. ki bunlar bir sancak beyi şehzadenin işleri değildir; kendi başına karar verdiği cenklerdir.
oğlu kanuni sultan süleyman'ın aksine gösterişten çok uzak bir hayat yaşamış, seferler de en ön saflarda savaşmış ve dahası padişah olmadan bile tüm imparatorlukta bir efsane haline gelmiştir.
osmanlı sultanları arasında kendisine lakap takılan ender padişahlardan biridir ki kendisine "yavuz " lakabı verilmiştir.
sert bir hükümdardır. sadrazamlarını katletmekle ün yapmıştır. bunun başlıca nedeni gereken emirleri yerine getirip uygulamaları gerçekleştirememek ama daha beteri icraatında başarısızlıkları gizleyip yalan söylemektir. vezirin yalan söylemesi yavuz sultan selim han’dan beri osmanlı ananesinde hiç affedilmez bir durumdur.
tahta geçtiğinde kardeşleri şehzade korkud ve ahmed’i katlederek adet haline gelmekte olan şehzadeler arası iç harbi bu yolla önlemiştir.
1514’te çaldıran’da şah ismail'i yenilgiye uğratmış, memleketin içinde dulkadiroğluları’yla uğraşarak, bugünkü maraş ve havalisi onun sayesinde kazanılmıştır. iki yılda imparatorluğa kattığı mısır'dan fırat havzasına uzanan arap dünyası o kadar renkliliğine ve potansiyel problemlerine rağmen dört asırlık bir sulh dönemine girmiştir. 1516’da mercidabık’la bugünkü suriye, ürdün, filistin ve lübnan ile ayrı bir parça olarak haleb'i iimparatorluk topraklarına katarak istanbul’a dönmeden mısır seferine devam etmiştir; ki mısır böyle cengi az görmüş, kocaman topları ve orduyu sina çölünden geçirerek rıdaniye zaferi, memluk sultanı tomanbay’ın beklemediği bir kuşatmayla gerçekleşmiştir. uyguladığı taktikle moğolları bile def eden memluklar’ı ilk defa yenmiştir. bu haliyle emrindeki orduyu büyük bir ustalıkla idare eden bir komutan, aynı zamanda askeri alanda büyük devrimler getiren bir yenilikçidir.
onun zamanında osmanlı imparatorluğu afrika ve ortadoğu’ya yerleşmiş, iran ülkesinin ve kafkasya’nın kapıları açılmıştır.
fatih’in gerçekleştiremediği rodos’un fethine giriştiği biliniyor. şirpençe denen zehirli çıbandan muzdariptir. sinirli karakteri icabı çıbana kendi müdahale etti ve ölümü çabuklaştı. elli yaşında ölmese, muhtemelen balkanlar’ın ötesine ve italya’ya da ayak atacaktı. devrinde osmanlı hazinesi fevkalade yükseldi. askeri harcamalar ise tam üst düzeydeydi. klasik çağın büyük mimarları ve becerikli memur kadroları, hepsi onun devrinde serpilmişti.
netice itibariyle;
osmanlı hanedanın içinde fatih’ten sonra onun kadar doğu’ya ve batı’ya hakim biri gelmemiştir denilebilir.
en önemlisi de tüm bunları, sekiz yıl süren padişahlık dönemi içinde yapmış olmasıdır...
döneminin oldukça ötesinde yaşamış, tüm meseleleri kararlılıkla çözmüştür.
şehzade iken bile sakin yaşamamış, kafkas’ta gürcülerle kapışarak, kuban bölgesinde hakimiyet kurmuşur. ki bunlar bir sancak beyi şehzadenin işleri değildir; kendi başına karar verdiği cenklerdir.
oğlu kanuni sultan süleyman'ın aksine gösterişten çok uzak bir hayat yaşamış, seferler de en ön saflarda savaşmış ve dahası padişah olmadan bile tüm imparatorlukta bir efsane haline gelmiştir.
osmanlı sultanları arasında kendisine lakap takılan ender padişahlardan biridir ki kendisine "yavuz " lakabı verilmiştir.
sert bir hükümdardır. sadrazamlarını katletmekle ün yapmıştır. bunun başlıca nedeni gereken emirleri yerine getirip uygulamaları gerçekleştirememek ama daha beteri icraatında başarısızlıkları gizleyip yalan söylemektir. vezirin yalan söylemesi yavuz sultan selim han’dan beri osmanlı ananesinde hiç affedilmez bir durumdur.
tahta geçtiğinde kardeşleri şehzade korkud ve ahmed’i katlederek adet haline gelmekte olan şehzadeler arası iç harbi bu yolla önlemiştir.
1514’te çaldıran’da şah ismail'i yenilgiye uğratmış, memleketin içinde dulkadiroğluları’yla uğraşarak, bugünkü maraş ve havalisi onun sayesinde kazanılmıştır. iki yılda imparatorluğa kattığı mısır'dan fırat havzasına uzanan arap dünyası o kadar renkliliğine ve potansiyel problemlerine rağmen dört asırlık bir sulh dönemine girmiştir. 1516’da mercidabık’la bugünkü suriye, ürdün, filistin ve lübnan ile ayrı bir parça olarak haleb'i iimparatorluk topraklarına katarak istanbul’a dönmeden mısır seferine devam etmiştir; ki mısır böyle cengi az görmüş, kocaman topları ve orduyu sina çölünden geçirerek rıdaniye zaferi, memluk sultanı tomanbay’ın beklemediği bir kuşatmayla gerçekleşmiştir. uyguladığı taktikle moğolları bile def eden memluklar’ı ilk defa yenmiştir. bu haliyle emrindeki orduyu büyük bir ustalıkla idare eden bir komutan, aynı zamanda askeri alanda büyük devrimler getiren bir yenilikçidir.
onun zamanında osmanlı imparatorluğu afrika ve ortadoğu’ya yerleşmiş, iran ülkesinin ve kafkasya’nın kapıları açılmıştır.
fatih’in gerçekleştiremediği rodos’un fethine giriştiği biliniyor. şirpençe denen zehirli çıbandan muzdariptir. sinirli karakteri icabı çıbana kendi müdahale etti ve ölümü çabuklaştı. elli yaşında ölmese, muhtemelen balkanlar’ın ötesine ve italya’ya da ayak atacaktı. devrinde osmanlı hazinesi fevkalade yükseldi. askeri harcamalar ise tam üst düzeydeydi. klasik çağın büyük mimarları ve becerikli memur kadroları, hepsi onun devrinde serpilmişti.
netice itibariyle;
osmanlı hanedanın içinde fatih’ten sonra onun kadar doğu’ya ve batı’ya hakim biri gelmemiştir denilebilir.
en önemlisi de tüm bunları, sekiz yıl süren padişahlık dönemi içinde yapmış olmasıdır...
devamını gör...
birini hayatın merkezine koymak
hayatın merkezi var mıdır? yani biz zamanla değişip bükülürken biri nasıl merkezde kalabilir hep. matematiksel olarak bir çember gibi büyüyorsak hep aynı noktada kalabilir belki. ama hayat sanki çok daha karmaşık.
devamını gör...
bip tüm bilgilerinizi emniyetle paylaşabilir
o kadar uygulama içinde bip kullanacak kişinin bilgileri bırakın herkesle paylaşılsın. çevremde aklı selim hiçbir arkadaşım bu uygulamayı telefonuna dahi indirmedi.
devamını gör...
cem karaca şarkılarındaki ölümcül cümleler
devamını gör...
en sevilen black mirror bölümü
birinci sezon 2. bölüm, sezon ve bölümünü hatırlayamadığım ama gerçek hayatta insanlar görüntü olarak engelleniyor ve karıncalı oluyordu. caddede yürüyorsunuz ve sansürlü onlarca insan. korkunçtu.
devamını gör...
kalbim ege'de kaldı
sezen aksu şarkısı, ardı hep hayal.
güzel hayaller ama, 'olsun"denilen hayaller..
siz hiç pembe yeşil güzelim açelyaların koşa koşa gelip gülümseyerek kalbinize sarıldığını gördünüz mü?
ben gördüm az önce, yaşadım.
kocaman bi' ege akşamıydı, o bahçede ala sarı ege gününü bitirmeye hazırlanırken bi yandan da bahçeyi suluyor, gülümseyerek çiçekleri ile konuşuyordu.
yanındaydım, ona bakıyordum, gözleri çiçeklerinde, benim gözüm onun izindeydi..
sonra açelya'larını bana yolladı.
daha sonra, hemen sonrası bu şarkı başladı, ben de duydum.
ege'nin her yanından duyuldu, geldi ortak kalplere girdi, kaldı.
bilmem kaç kilometre ötedeki biri benim evimin bahçesi kadar yakın bu şarkı ile geldi kalbimi bir kez daha yaktı. iyi ki!
açelyalara,hayallere,
sana....
güzel hayaller ama, 'olsun"denilen hayaller..
siz hiç pembe yeşil güzelim açelyaların koşa koşa gelip gülümseyerek kalbinize sarıldığını gördünüz mü?
ben gördüm az önce, yaşadım.
kocaman bi' ege akşamıydı, o bahçede ala sarı ege gününü bitirmeye hazırlanırken bi yandan da bahçeyi suluyor, gülümseyerek çiçekleri ile konuşuyordu.
yanındaydım, ona bakıyordum, gözleri çiçeklerinde, benim gözüm onun izindeydi..
sonra açelya'larını bana yolladı.
daha sonra, hemen sonrası bu şarkı başladı, ben de duydum.
ege'nin her yanından duyuldu, geldi ortak kalplere girdi, kaldı.
bilmem kaç kilometre ötedeki biri benim evimin bahçesi kadar yakın bu şarkı ile geldi kalbimi bir kez daha yaktı. iyi ki!
açelyalara,hayallere,
sana....
devamını gör...
asla mutlu olamayacak insanlar
herkesi aynı anda mutlu etmeye çalışan ve beklentileri karşılamayı misyon haline getiren insanlardır. insanları olduğu gibi kabul etmeye çalışırken kimsenin onu olduğu gibi kabul edemediği insanlardır. benimdir.
devamını gör...
normal sözlük'ün bir seks cehennemine çevrilmeye çalışılması
konunun özgürlük cart curt olmadığını özellikle göze soka soka bu başlıkların açıldığını gerizekalı olmayan anlayabiilir. bir şey rahatsiz ediyorsa ediyordur. bunun dini ideolojisi yoktur. seksting yapacak kişi aramak için bu kadar aşağılık hale düşmemeli insan şu güzelim sözlüğün ırzına geçmemeli.
ben adam gibi tanım okumak istiyorum özellikle bu sözlükte yazıyorum. kendim rahatsız edici bir hadise yaşadım benjamin ile konuştum, hesabı tamamen kapatıp gidecektim* lakin değerli bir çehresi ve yönetimi olduğu için yazmaya devam ediyorum. çünkü keyif alıyorum çünkü bozmaya çalışan soytarilarin aynı zamanda iftiracı şerefsizlerin aksine içeride çok değerli yazarlar var.
ben adam gibi tanım okumak istiyorum özellikle bu sözlükte yazıyorum. kendim rahatsız edici bir hadise yaşadım benjamin ile konuştum, hesabı tamamen kapatıp gidecektim* lakin değerli bir çehresi ve yönetimi olduğu için yazmaya devam ediyorum. çünkü keyif alıyorum çünkü bozmaya çalışan soytarilarin aynı zamanda iftiracı şerefsizlerin aksine içeride çok değerli yazarlar var.
devamını gör...
birhan keskin
taş parçaları şiiriyle sanıyorum 2016 sonlarına doğru karşılaşmıştım. sonra gidip kütüphanede ne kadar kitabını bulduysam okudum. düz bir şiir sunmaktan ziyade, kendi yarattığı ve karşıya geçirmek istediği duyguyu, kelimeleri, heceleri uzatarak, tekrarlayarak veriyor olması değişik, alışılmadık gelmişti bana. bahsi geçen taş parçaları şiiri 43 adet her biri numaralandırılmış parçadan oluşur. şiir bir sunu metniyle başlar ve orada "her gün bir taş parçası söktüm içimden" der birhan keskin. şiiri okudukça da bu taşlar sizin yüreğinize oturur.
"ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata.
insan olmuştum ilk o zaman."
..
"gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum."
..
"oysa her âşık önce kendine sonra yanındakine cellat."
..
gibi bende iz bırakmış bir çok cümle içeren şiir şöyle biter:
sözde kalır sevgilim
sözde kalır bütün sözler
aşk çünkü, aşk çünkü kendine
bir yol, bir ideoloji ister.
bilirim, çöl rüzgârında çalıdır bazı yaşlar.
sen sevgilim ilerde, biraz daha ilerde
bir tarihe başlayacaksın, orası işte
benim tarihimle başlar.
ve say, geriye doğru, tek tek
sende kalsın şimdi al bu taşlar.
"ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata.
insan olmuştum ilk o zaman."
..
"gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum."
..
"oysa her âşık önce kendine sonra yanındakine cellat."
..
gibi bende iz bırakmış bir çok cümle içeren şiir şöyle biter:
sözde kalır sevgilim
sözde kalır bütün sözler
aşk çünkü, aşk çünkü kendine
bir yol, bir ideoloji ister.
bilirim, çöl rüzgârında çalıdır bazı yaşlar.
sen sevgilim ilerde, biraz daha ilerde
bir tarihe başlayacaksın, orası işte
benim tarihimle başlar.
ve say, geriye doğru, tek tek
sende kalsın şimdi al bu taşlar.
devamını gör...
ötüken
tarihin her döneminde türk ve moğol kağanlıklarının ve imparatorluklarının merkezi olmuş ve kutsal sayılmış şehir. bilge kağan'ın türklere oturup kalmalarını öğütlediği yurt. orta asya'nın asırlar boyunca stratejik ve kuzey ipek yolu üzerinde yer alan ticaret merkezi. tüm bozkır uruklarını bir sancak altında toplayan cengiz han'ın; hunların, göktürklerin, uyguların yaptığı gibi başkent seçtiği kadim yer. doğal zenginlikleri ile bolluk ve bereket vaat eden ötüken yış (ormanı). bugün yeri kesin olarak bilinmese de ondan övünerek bahseden bilge kağan'ın mezarından çok ötede de aramamak gerekir. şüphesiz, bu mekan, baykal gölünden çıkıp güneye inen orhun ırmağının kollarından birinin yamacında kurulu idi.
devamını gör...
normal sözlük'teki ittihat ve terakkiciler
talat paşa hayranı olarak ben de içlerinde bulunmaktayım. bu adamlara da savaşa sürüklediler diye söylenenler de önce gidip araştırsınlar bir zahmet. ittihat terakki deyince akla enver paşa gelir; lakin ittihat terakki tamamen talat paşa'dan sorulur. balkanlardaki karışıklıklar ve ayyuka çıkan milliyetçilik, özgürlük gibi olay ve olguları yorumlayıp bu yönde önlem almaya, bir yol çizmeye çalışmıştır ittihat terakki. atatürk ile sonradan ne kadar ters düşmüş olsalar da atatürk onların bıraktıkları üzerine inşasını tamamlamıştır. tarih üzerine 'acaba' denmez ama ben demeden de edemiyorum. talat paşa gibi bir zekayı abdülhamit karşısına ciddi ciddi alsaydı neler olurdu kim bilir. terk etme işine gelince de enver paşa kaçma taraftarı olmayıp izmir valisi rahmi bey onu bu gidişe ikna etmeyi başarmıştır. talat paşa gittiği berlin'de bile eski ittihatçılarla hala anadolu için ne yapabiliriz derdinde iken kendisi ve cemal paşa ermeniler tarafından alçak bir suikastle şehit edilmişlerdir. bazı şeyleri bol keseden sallamak kolaydır ama yaşananlara tarihi perspektiften az da olsa objektif bir göz atınca ne kadar da farklı ve zor olduğu anlaşılır.
devamını gör...