voyage voyage
dinlemekten sıkılmayacağım enfes klasik.
devamını gör...
her erkeğe kardeşim diye hitap eden kız
her erkeğe degilde ilgilenmedigi erkege hitap eden kızdır. yanladığını farkettigi erkeğe tazyikli su sıkarak itici güç uygular.
devamını gör...
henceforth dance radyo yayını
03.04.2021 - 22:00 ' de;
90'lar türkçe & tech house live dj set'i ile yayında olacak program.
kullanılacak ekipmanlar : technics sl 1210 mk2 turntable * 2 / pioneer djm 600 mixer / ableton live & mixmeister software
90'lar türkçe & tech house live dj set'i ile yayında olacak program.
kullanılacak ekipmanlar : technics sl 1210 mk2 turntable * 2 / pioneer djm 600 mixer / ableton live & mixmeister software
devamını gör...
the big bang theory
her ne kadar yarım bırakmış olsam da güzel bir dizi. sonuna kadar izleyeceğim ama. sitcom dizileri seviyorsanız bunu da seversiniz.
devamını gör...
halkın seçtiği cumhurbaşkanına diktatör demek
adolf hitler'in de seçimler kazandığı halde hâlen diktatör olarak anıldığını atlamış bir insan beyanı.
devamını gör...
iyi erkeklerin nerede olduğu problemi
her yerdeler. bu nasıl bir tatavadır, sanki hiç iyi erkek kalmamış gibi sürüp gidiyor ya. biraz kafalarımızın netleşmesi lazım.
öncelikle, benim sosyal çevrem çok geniştir. her nesepten her meşrepten insanla iletişim kurdum. o kadar çok iyi erkek var ki anlatamam. çoğunun sevgilisi yok, bazıları evlendi ve mutlular. herkesin bir aşk acısı var. herkes kalbine bir sevda gömmek zorunda kalmış ve sağa sola açılmaktan imtina ediyorlar. neden ? çünkü bu insanların kafasına, bazı kadınların tutarsız davranışları yüzünden, iyi bir insan olmak, sahiplenmek ilişki dünyasında kişiye negatif yazılmış. iyiysen, mülayimsen, birazcık kafa dinginliğini seviyorsan "ilişki dünyasında yerin yok" olayına dönmüş.
en kötüsü de "seven insan olma" "sen çok seven olma da ne olursa olsun" gibi şeyler var. geçenlerde kalabalık bir arkadaş grubuyla muhabbet ederken "abi ben tekrar aşık olmak istiyorum, güzel bir şey ya" dedim diye "aşık ol da gör ebeyin hörekesini" "hayatını gaydırır valla" "seni avucunun içine alır sonra hamur gibi yoğurup duvara fırlatır(haha, mübalaga)" gibi şeyler söylendi. insanlar sevmekten çok korkuyor. bu durumun karakterlerle alakası yok aslında. iyi insanlar her yerdeler, bunun kadını erkeği yok. lakin sosyal medya etkisi mi diyelim, ülke ekonomisinin sosyal yaşama etkisi mi yoksa gençliğin kültürüne yabancılaşması mı diyelim bilmiyorum. belki hepsi buna sebep oluyor ama ortada bir "birini sevmenin tehlikeli bir yatırım olduğu" düşüncesi var.
bu dengesizlik, ciddi bir mutsuzluğa sebep oluyor. herkesin dilinde aynı şey: "iyi kadın yok, iyi erkek yok. neredeler ? atlara binip gittiler, p.çlere kaldık" falan. bir zamanlar ben de böyleydim. sevgiden, insanlardan çok korkardım. ancak yaşam, bana hayatın ne kadar zalim olabileceğini gösterdiğinde daha iyi anlamaya başladım. diplerden baktığınızda, hayattaki beklentilerinizi düşürdüğünüzde insanların aslında çok güzel olduklarını anlıyorsunuz. birileri bir yerlerde kötülük peşinde koşuyor olabilir ama bu ayrımı yapmak da tecrübeyle alakalı bir durum. iyi insanları artık anlayacak yaşa geldik. mimiklerinden, bakışlarından bile bir insanın şeytana mı meleğe mi hizmet ettiğini anlayabiliyorsunuz.
iyi erkekler her yerdeler. fiziksel, psikolojik şiddet hayatında hiçbir şekilde var olmayan, karıncayı bile incitmeyecek, içinde bulunduğu toplumun yasalarına uyan, ülkesini, milletini seven, zorluklara cesurca göğüs germiş ve hayat tarafından pişirilmiş erkekler var. bu insanlar hayat kavgasıyla meşgul olduklarından bir yerlerden sizle temas kuramıyor olabilirler. bir insanla tanışmanın iyice zorlaştığı bir dönemde "tacizci" denilerek ifşa edilmek istemiyor olabilirler. ancak emin olun her yerdeler. sevdikleri için ne fedakarlıklar yapan insanlar var duyduğumuzda, gördüğümüzde şaşırtır bizleri.
modern dünyanın korkunçluğu ruhunuzu esir etmesin. iyi insanlara ve güzel bir yaşamın varlığına inanın, inanmak zorundayız.
öncelikle, benim sosyal çevrem çok geniştir. her nesepten her meşrepten insanla iletişim kurdum. o kadar çok iyi erkek var ki anlatamam. çoğunun sevgilisi yok, bazıları evlendi ve mutlular. herkesin bir aşk acısı var. herkes kalbine bir sevda gömmek zorunda kalmış ve sağa sola açılmaktan imtina ediyorlar. neden ? çünkü bu insanların kafasına, bazı kadınların tutarsız davranışları yüzünden, iyi bir insan olmak, sahiplenmek ilişki dünyasında kişiye negatif yazılmış. iyiysen, mülayimsen, birazcık kafa dinginliğini seviyorsan "ilişki dünyasında yerin yok" olayına dönmüş.
en kötüsü de "seven insan olma" "sen çok seven olma da ne olursa olsun" gibi şeyler var. geçenlerde kalabalık bir arkadaş grubuyla muhabbet ederken "abi ben tekrar aşık olmak istiyorum, güzel bir şey ya" dedim diye "aşık ol da gör ebeyin hörekesini" "hayatını gaydırır valla" "seni avucunun içine alır sonra hamur gibi yoğurup duvara fırlatır(haha, mübalaga)" gibi şeyler söylendi. insanlar sevmekten çok korkuyor. bu durumun karakterlerle alakası yok aslında. iyi insanlar her yerdeler, bunun kadını erkeği yok. lakin sosyal medya etkisi mi diyelim, ülke ekonomisinin sosyal yaşama etkisi mi yoksa gençliğin kültürüne yabancılaşması mı diyelim bilmiyorum. belki hepsi buna sebep oluyor ama ortada bir "birini sevmenin tehlikeli bir yatırım olduğu" düşüncesi var.
bu dengesizlik, ciddi bir mutsuzluğa sebep oluyor. herkesin dilinde aynı şey: "iyi kadın yok, iyi erkek yok. neredeler ? atlara binip gittiler, p.çlere kaldık" falan. bir zamanlar ben de böyleydim. sevgiden, insanlardan çok korkardım. ancak yaşam, bana hayatın ne kadar zalim olabileceğini gösterdiğinde daha iyi anlamaya başladım. diplerden baktığınızda, hayattaki beklentilerinizi düşürdüğünüzde insanların aslında çok güzel olduklarını anlıyorsunuz. birileri bir yerlerde kötülük peşinde koşuyor olabilir ama bu ayrımı yapmak da tecrübeyle alakalı bir durum. iyi insanları artık anlayacak yaşa geldik. mimiklerinden, bakışlarından bile bir insanın şeytana mı meleğe mi hizmet ettiğini anlayabiliyorsunuz.
iyi erkekler her yerdeler. fiziksel, psikolojik şiddet hayatında hiçbir şekilde var olmayan, karıncayı bile incitmeyecek, içinde bulunduğu toplumun yasalarına uyan, ülkesini, milletini seven, zorluklara cesurca göğüs germiş ve hayat tarafından pişirilmiş erkekler var. bu insanlar hayat kavgasıyla meşgul olduklarından bir yerlerden sizle temas kuramıyor olabilirler. bir insanla tanışmanın iyice zorlaştığı bir dönemde "tacizci" denilerek ifşa edilmek istemiyor olabilirler. ancak emin olun her yerdeler. sevdikleri için ne fedakarlıklar yapan insanlar var duyduğumuzda, gördüğümüzde şaşırtır bizleri.
modern dünyanın korkunçluğu ruhunuzu esir etmesin. iyi insanlara ve güzel bir yaşamın varlığına inanın, inanmak zorundayız.
devamını gör...
yanlış zamanda yaşamak
kalbim, yüreğim bu çağın dengi değil...
devamını gör...
insana mutluluk veren sıradan olaylar
size gösterilen zorunlu olmayan nezaket ve kibarlıklar. bir küçük iyilik bütün gününüze etki edebiliyor bence.
devamını gör...
kronoloji
adı yunanca chronos (zaman) ve logos (söz) sözcüklerinden türetilmiş, zamanı sıralayan ve olayları meydana geldikleri sıraya yerleştirmek için kullanılan bir yöntemdir. takvim sistemleriyle yakından ilgili olan insanlık tarihini kaydetmek için kullanılan kronoloji sistemleri, bunları kullanan insanların amacına, karmaşıklık derecesine ve becerilerine göre kapsam, doğruluk ve yöntem açısından farklılık gösterir.
tüm olayları meydana geldikleri sırayla ve doğru orantılı aralıklarla sabit bir ölçekte yerleştirmeyi amaçlayan bilimsel kronoloji, birçok disiplinde kullanılmaktadır ve çok geniş çağları kapsama almak için kullanılabilir. örneğin astronomi, binlerce milyon yıldaki kozmik olayların sırasını ölçer; jeoloji ve paleontoloji, dünya'nın ve yaşamın evriminin izini sürerken, yüzlerce veya binlerce milyon yıllık dönemleri kullanmak durumundadır. bunların kapsamı, doğruluğu ve yöntemi, ayrılmaz bir şekilde bağlı oldukları takvim sistemlerine göre değişiklik gösterdiği gibi, bunları kullanan insanların amacına, karmaşıklık derecesine ve becerisine göre de değişir.
antik tarihsel kronolojileri bilimsel kronoloji ile ilişkilendirmek zordur. eski halkların referans terimleri, modern standartlara göre değerlendirildiğinde belirsiz ve tutarsızdı ve yazıt ve yazılarının çoğu kaçınılmaz olarak zaman içerisinde ortadan kaybolmuştur.
arkeolojik kazıların sonuçlarıyla kayıtlarındaki boşluklar giderek daha fazla doldurulmakta ve tutarsızlıkları giderilmektedir. bu bulgulara rehberlik eden bilim adamları, önceden geçici olarak yapılmış kronolojik yeniden yapılandırmaları doğrulayabilir, çürütebilir veya değiştirebilir. astronomik hesaplama ve radyoaktif karbon içeriğiyle tarihlendirme yöntemleri, antik kronolojileri düzeltme çalışmasında da yardımcı olmaktadır.
kaynak
devamını gör...
biten ilişkinin ardından yapılanlar
önce ağır üzülüyorum, baya bi dramatize ediyorum, ama öyle böyle değil, komik bi melankoli benimkisi, bir noktaya kitlenip, karanlıkta uyanık yatmalar filan :)))
sanırım çocukluğumuzda çok fazla televizyona maruz kaldığımızdan, öğrenilmiş tepkilerimiz var,
daha ileriki yaşlarda, (bende 40+)
aslında "kendi" halinizi "bulduğunuzda" yani sürekli izlemek, duymak, görmek durumunda bırakıldığınız ve otomatik olarak öğrendiğiniz şeyleri, aslında "kendi" nizin yapmayı tercih etmediğini görüyorsunuz...
işte bu yaşadığım melankoli gittikçe daha da kısa sürüyor, hele bir de hava güzelse :) değilse de :)
son 10 yıldır genelde tanışma ve başlangıç aşamasından öteye gidemediği için hiçbir deneme, ertesi gün filan, ufak bir "oh be" durumu yaşadığımı farkettim, resmen seviniyorum :) kendime kavuştuğum için..
hemen kahvemi alıp, atıyorum kendimi, kadıköy, moda, eskici antikacı, retro vitntage, bir de vapura binersem, karaköy, cihangir, tasarımcı dükkanları, hem yürüyorum, hem de bir yandan çay/kahve, tatlı tuzlu bir şeyler yiyorum, işler iyiyse bir doz da ayakkabı (antidepresan) alabilirsem, hiç bir şeyim kalmıyor :)
eve çok mutlu dönüyorum.
zaten benim bu güzergahımdaki dükkanlar ve sahipleri hatta müşterileri bile ahbabım olduğu için, en az bir aydır da beni görmedikleri için, akşama kadar, nerelerdesin, niye gelmiyorsun ne yaptın işlerin ne oldu, zayıflamışsın, şu saçının rengini değiştir noolur :) muhabbetleriyle, (saçım mavi filan değil, bakır rengi ama, benimkiler tekrar esmer olmamı istiyor :) bütün gazımı alıyorlar sağolsunlar,
şimdi yazınca farkettim, gerçekten yalnızken ne kadar mutluyum ya :)
tek başıma sağladığım huzuru aratmayacak birisi ile karşılaşmam çok zor galiba...
sanırım çocukluğumuzda çok fazla televizyona maruz kaldığımızdan, öğrenilmiş tepkilerimiz var,
daha ileriki yaşlarda, (bende 40+)
aslında "kendi" halinizi "bulduğunuzda" yani sürekli izlemek, duymak, görmek durumunda bırakıldığınız ve otomatik olarak öğrendiğiniz şeyleri, aslında "kendi" nizin yapmayı tercih etmediğini görüyorsunuz...
işte bu yaşadığım melankoli gittikçe daha da kısa sürüyor, hele bir de hava güzelse :) değilse de :)
son 10 yıldır genelde tanışma ve başlangıç aşamasından öteye gidemediği için hiçbir deneme, ertesi gün filan, ufak bir "oh be" durumu yaşadığımı farkettim, resmen seviniyorum :) kendime kavuştuğum için..
hemen kahvemi alıp, atıyorum kendimi, kadıköy, moda, eskici antikacı, retro vitntage, bir de vapura binersem, karaköy, cihangir, tasarımcı dükkanları, hem yürüyorum, hem de bir yandan çay/kahve, tatlı tuzlu bir şeyler yiyorum, işler iyiyse bir doz da ayakkabı (antidepresan) alabilirsem, hiç bir şeyim kalmıyor :)
eve çok mutlu dönüyorum.
zaten benim bu güzergahımdaki dükkanlar ve sahipleri hatta müşterileri bile ahbabım olduğu için, en az bir aydır da beni görmedikleri için, akşama kadar, nerelerdesin, niye gelmiyorsun ne yaptın işlerin ne oldu, zayıflamışsın, şu saçının rengini değiştir noolur :) muhabbetleriyle, (saçım mavi filan değil, bakır rengi ama, benimkiler tekrar esmer olmamı istiyor :) bütün gazımı alıyorlar sağolsunlar,
şimdi yazınca farkettim, gerçekten yalnızken ne kadar mutluyum ya :)
tek başıma sağladığım huzuru aratmayacak birisi ile karşılaşmam çok zor galiba...
devamını gör...
ceviz ağacı
nazım hikmet'in efsane şiiridir. cem karaca tarafından bestelenmiştir. şahsiyet dizisi sayesinde de ününe ün katmıştır. artık yediden yetmişe herkesin dudaklarından şu mısralar dökülebilir :
ceviz ağacı
başım köpük köpük bulut
içim dışım deniz
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
budak budak
şerham şerham ihtiyar bir ceviz
ne sen bunun farkındasın
ne polis farkında
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil
yapraklarım ellerimdir
tam yüz bin elim var
yüz bin elle dokunurum sana istanbul'a
yapraklarım gözlerimdir
şaşarak bakarım
yüz bin gözle seyrederim seni istanbul'u
yüz bin yürek gibi
çarpar çarpar yapraklarım.
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
ne sen bunun farkındasın
ne polis farkında
ceviz ağacı
başım köpük köpük bulut
içim dışım deniz
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
budak budak
şerham şerham ihtiyar bir ceviz
ne sen bunun farkındasın
ne polis farkında
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil
yapraklarım ellerimdir
tam yüz bin elim var
yüz bin elle dokunurum sana istanbul'a
yapraklarım gözlerimdir
şaşarak bakarım
yüz bin gözle seyrederim seni istanbul'u
yüz bin yürek gibi
çarpar çarpar yapraklarım.
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
ne sen bunun farkındasın
ne polis farkında
devamını gör...
cevaben
neyzen tevfik'e atfedilen aslında mutlu çelik'e ait olan enfes bir taşlama.
yobazlara verilecek en güzel cevapları ihtiva eder:
--! spoiler !--
ne ararsın tanrı ile aramda
sen kimsin ki orucumu sorarsın?
hakikaten gözün yoksa haramda,
başı açığa niye türban sorarsın!
--! spoiler !--
bestelenmiş formları da hoştur.
yobazlara verilecek en güzel cevapları ihtiva eder:
--! spoiler !--
ne ararsın tanrı ile aramda
sen kimsin ki orucumu sorarsın?
hakikaten gözün yoksa haramda,
başı açığa niye türban sorarsın!
--! spoiler !--
bestelenmiş formları da hoştur.
devamını gör...
kendimizde değişik bulduğumuz bazı durumlar
-"can" ismi ile uyarlanan isimler bana daha sempatik, tatlı geliyor. kanım kaynıyor nedense.
-diyarbakırlıları seviyorum. mutlaka yakın bir arkadaşım olmalı. onların yemeklerini, kültürlerini, konuşma biçimlerini, ninelerini, dedelerini yakından tanımak istiyorum. karış karış gezmek istiyorum oraları.niçin diyarbakırlılar? 1 kişi tanıdım diyebilirim sebebi o galiba.
- cansız varlıkları canlılara göre özellikle insanlar grubu olarak daha çok seviyorum. misal ayıcığım, hep gülümsüyor, bir tanem. kesinlikle herkesin bir tane sarılacağı, öpeceği ayıcığı olmalı. ayıcık da diyarbakırlı. benim bu şehre zaafım var bence.
- ahmed arif, nazım hikmet, özdemir asaf ile öldüğümde sevgili olmak istiyorum. özellikle nazım hikmet ile. ben razıyım onun biriciği olmamaya. sevdiceği grubuna girsem çok mutlu olabilirim.
-diyarbakırlıları seviyorum. mutlaka yakın bir arkadaşım olmalı. onların yemeklerini, kültürlerini, konuşma biçimlerini, ninelerini, dedelerini yakından tanımak istiyorum. karış karış gezmek istiyorum oraları.niçin diyarbakırlılar? 1 kişi tanıdım diyebilirim sebebi o galiba.
- cansız varlıkları canlılara göre özellikle insanlar grubu olarak daha çok seviyorum. misal ayıcığım, hep gülümsüyor, bir tanem. kesinlikle herkesin bir tane sarılacağı, öpeceği ayıcığı olmalı. ayıcık da diyarbakırlı. benim bu şehre zaafım var bence.
- ahmed arif, nazım hikmet, özdemir asaf ile öldüğümde sevgili olmak istiyorum. özellikle nazım hikmet ile. ben razıyım onun biriciği olmamaya. sevdiceği grubuna girsem çok mutlu olabilirim.
devamını gör...
anlık mutluluk veren şeyler
sokakta bir çocuğun gülüşüne denk gelmek. o gülümsemenin altında nice umutlar vardır.
devamını gör...
at fobisi
at fobisi yaşamak için atın çiftesini yemek gerek. başka da bir şey düşünemiyorum. bir de yalan mı gerçek mi bilinmez atın ısırdığı da söylenir.
at ısırması deyince aklıma geldi. böyle ortaokuldayken sınıfta hiç sevilmeyen bir oğlan vardı. o gün okula gelmeyince öğretmen nerede olduğunu sınıfa sorar. babası rahatsızlanmış, güya babasını at ısırmış. tabi konu tam anlaşılamadı. oğlan sevilmiyor ya bir kere, sınıfın muzip öğrencileri yokluğunda dalga yollu öğretmene durumu şöyle anlatırlar.
"hocam, babası önce atı ısırmış, babası atı ısırınca at da babasını ısırmış. "
at ısırması deyince aklıma geldi. böyle ortaokuldayken sınıfta hiç sevilmeyen bir oğlan vardı. o gün okula gelmeyince öğretmen nerede olduğunu sınıfa sorar. babası rahatsızlanmış, güya babasını at ısırmış. tabi konu tam anlaşılamadı. oğlan sevilmiyor ya bir kere, sınıfın muzip öğrencileri yokluğunda dalga yollu öğretmene durumu şöyle anlatırlar.
"hocam, babası önce atı ısırmış, babası atı ısırınca at da babasını ısırmış. "
devamını gör...
üç anadolu efsanesi
yaşar kemal'in halk efsanelerine dayanan köroğlu, karacaoğlan ve alageyik adındaki üç efsaneyi kendine has üslubu ve anlatımı ile aktardığı güzel ve akıcı kitaptır.
kitapta ilk olarak köroğlu efsanesi anlatılmış. köroğlu'nun atlara olan merakını ve bilgisini, bolu beyi ile olan çatışmasını ve sevdalanmasını konu alıyor. köroğlunun atlara dair sırlarına ve babasının öğütlerine ortak oluyorsunuz bu efsane ile.
ikinci olarak, bağlaması ile söylediği türkülerle efsaneleşen karacaoğlan diyar diyar geziyor. ve sonunda bir gurbette duruyor. bir bey kızına sevdalanmasını ve gelişen olayları konu ediniyor.
son olarak alageyik efsanesiyle geyik avına sevdalı halil ve nişanlısı zeynep arasındaki aşkı, başka bir bey oğlunun zeynep'e olan aşkını ve yaşanan olayları anlatıyor.
halil ve zeynep'in düğün günü ölmesi ile bu efsane son buluyor.
her efsanenin vazgeçilmezi dillere destan bir sevda.
halk deyişlerine, folklorik öğelere ve mitlere, türkü ve ağıtlara bolca yer veren yaşar kemal dönemin sosyal ve kültürel yapısını da bize ustaca aktarıyor.
kitapta ilk olarak köroğlu efsanesi anlatılmış. köroğlu'nun atlara olan merakını ve bilgisini, bolu beyi ile olan çatışmasını ve sevdalanmasını konu alıyor. köroğlunun atlara dair sırlarına ve babasının öğütlerine ortak oluyorsunuz bu efsane ile.
ikinci olarak, bağlaması ile söylediği türkülerle efsaneleşen karacaoğlan diyar diyar geziyor. ve sonunda bir gurbette duruyor. bir bey kızına sevdalanmasını ve gelişen olayları konu ediniyor.
son olarak alageyik efsanesiyle geyik avına sevdalı halil ve nişanlısı zeynep arasındaki aşkı, başka bir bey oğlunun zeynep'e olan aşkını ve yaşanan olayları anlatıyor.
halil ve zeynep'in düğün günü ölmesi ile bu efsane son buluyor.
her efsanenin vazgeçilmezi dillere destan bir sevda.
halk deyişlerine, folklorik öğelere ve mitlere, türkü ve ağıtlara bolca yer veren yaşar kemal dönemin sosyal ve kültürel yapısını da bize ustaca aktarıyor.
devamını gör...
paragraf kullanmayan yazar
göz kanatan kişiler.
ben ki uzun yazı okumaktan hiç kaçmam, hele o yazı ilgi alanımla paralelse... ama bu insanlar öyle bir kaçırıyor ki hevesimi, bir süre kısası dahil hiçbir yazıyı görmek istemiyorum. işin kötüsü gayet güzel yazanlar da var. yazık ediyorlar kendilerine.
bunun daha beteri, o tek paragrafta zinhar noktalama işaretlerini kullanmayanlar.
(bkz: bunu insan okuyacak)
ben ki uzun yazı okumaktan hiç kaçmam, hele o yazı ilgi alanımla paralelse... ama bu insanlar öyle bir kaçırıyor ki hevesimi, bir süre kısası dahil hiçbir yazıyı görmek istemiyorum. işin kötüsü gayet güzel yazanlar da var. yazık ediyorlar kendilerine.
bunun daha beteri, o tek paragrafta zinhar noktalama işaretlerini kullanmayanlar.
(bkz: bunu insan okuyacak)
devamını gör...
çocuk yaşta evlilik
afganistan'da çocuk evliliklerine karşı bilinçlendirme konusunda ve çocuk seks istismarını önleme konusunda katıldığım çalışmalar sanırım benim için en zor olanıydı.
afganistan'da yasal evlenme yaşı anayasaya göre kızlar için 16, erkekler için 18 olmasına rağmen anayasada yer alan afganistan yasaları islam kuralları ile çelişemez ve çelişmesi durumunda islam kuralları izlenir dendiği için hem erkekler hem de kızlar çok daha erken yaşta aileleri tarafından evlendirilmekte.
afganistan'da bizdeki beşik kertmesi gibi 3-5 yaşındaki çocuklar nişanlandırılır ve genelde 9 yaştan itibaren ve bazen 6 yaştan itibaren evlendirilirler. burada 9 yaş ve 6 yaş farklılığı o bölgedeki mollanın muhammed'in ayşe ile olan evliliğinde ayşe'nin yaşına bağlı yorumundadır.
iki çocuğun evlendirilmesinin dışında aynı zamanda özellikle kız çocukları ekonomik nedenlerden ötürü başlık parası için evlendirilir. bir kız çocuğunun bedeli 35 kilo buğdaya kadar düşer. konuştuğum aileler içinde ya evlendireceğiz en azından onun karnı doyacak ve kardeşleri bu kışı sağ salim geçirecek ya da hem kız hem de diğer çocuklar açlıktan ölecek diyerek çaresizliklerini ortaya koymaktaydılar.
yine borç ve kan davası durumlarında çoğu zaman kadılar ailenin diyet olarak kızlarını borçlu olunan ya da kan davasının olduğu aileye gelin vermelerini isterler ya da oğlan çocukları o aileye hizmet etmek için verilir. çay oğlanı denilen bu çocuklardan kimi bache bazı olarak kullanılır.
dünyada çocuk evliliklerinin önlenmesinin tek yolu herkese evrensel temel gelir sağlanması, ailelerin çocuk evliliklerine, seks istismarına karşı bilinçlendirilmesi, çocuk hakları konusundaki düzenlemelerde dini ve kültürel hiç bir istisnanın kabul edilmemesi, yasaların uygulanmasıdır. çocukların yeri okul olmalıdır, karı-koca yatağı değil.
afganistan'da yasal evlenme yaşı anayasaya göre kızlar için 16, erkekler için 18 olmasına rağmen anayasada yer alan afganistan yasaları islam kuralları ile çelişemez ve çelişmesi durumunda islam kuralları izlenir dendiği için hem erkekler hem de kızlar çok daha erken yaşta aileleri tarafından evlendirilmekte.
afganistan'da bizdeki beşik kertmesi gibi 3-5 yaşındaki çocuklar nişanlandırılır ve genelde 9 yaştan itibaren ve bazen 6 yaştan itibaren evlendirilirler. burada 9 yaş ve 6 yaş farklılığı o bölgedeki mollanın muhammed'in ayşe ile olan evliliğinde ayşe'nin yaşına bağlı yorumundadır.
iki çocuğun evlendirilmesinin dışında aynı zamanda özellikle kız çocukları ekonomik nedenlerden ötürü başlık parası için evlendirilir. bir kız çocuğunun bedeli 35 kilo buğdaya kadar düşer. konuştuğum aileler içinde ya evlendireceğiz en azından onun karnı doyacak ve kardeşleri bu kışı sağ salim geçirecek ya da hem kız hem de diğer çocuklar açlıktan ölecek diyerek çaresizliklerini ortaya koymaktaydılar.
yine borç ve kan davası durumlarında çoğu zaman kadılar ailenin diyet olarak kızlarını borçlu olunan ya da kan davasının olduğu aileye gelin vermelerini isterler ya da oğlan çocukları o aileye hizmet etmek için verilir. çay oğlanı denilen bu çocuklardan kimi bache bazı olarak kullanılır.
dünyada çocuk evliliklerinin önlenmesinin tek yolu herkese evrensel temel gelir sağlanması, ailelerin çocuk evliliklerine, seks istismarına karşı bilinçlendirilmesi, çocuk hakları konusundaki düzenlemelerde dini ve kültürel hiç bir istisnanın kabul edilmemesi, yasaların uygulanmasıdır. çocukların yeri okul olmalıdır, karı-koca yatağı değil.
devamını gör...


