powerbank'e türkçe isim önerileri
güç bankası. basit düşün.
devamını gör...
ülke ekonomisinin temmuz'da sıçrama yapacak olması
sallamadır. adamlar sallıyorlar tutarsa mutlu oluyorlar.
kafayı yiyeceğim.
kafayı yiyeceğim.
devamını gör...
ruh adam
hüseyin nihal atsız’ın ince ama dev romanıdır. ideolojik olarak yazara ve dolayısı ile bu esere önyargılı yaklaşanlar olacaktır. önyargılarını yıkıp okuyan türk edebiyat tarihinin en iyi psikolojik romanlarından birini okumuş olmanın hazzını duyacak, belki 2. kez okuyacak yada başucu kitabı yapacaktır. önyargılı olanlar ise okumadığı halde nihal atsız gibi dev bir yazara burun kıvıracaktır.
ayrıca romanda öyle güzel diyaloglar, öyle ince düşünce, fikir ve sözler yer almaktadır ki insan ezberlemek ister, arada aklına geldikçe açar okur.
selim pusat, güntülü, leyla mutlak gibi karakterlerin arasında, çevremde ki okurlardan gözlemlediğim kadarıyla geri planda kalan bir karakter var ki beni esas etkileyen karakter odur. ayşe pusat. yanımda öyle güçlü duracak bir kadın olduğunu düşünürüm de, ah ulan iradesiz selim derim, sen adam mısın diye kızarım.
+ niçin severiz güntülü.
- sevginin niçini olmaz ki efendim... düşünsem makul bir sebep bulabilirim. fakat bu hakiki sebep olmaz. çünkü biz önce severiz. sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. bu da hodbinliğimizden doğar.
ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar.
insanlar, babalarıyla analarının dağ gibi ümitleriyle dünyaya geldikten sonra denizler gibi ümitsizlikler içinde boğularak kaybolup gidiyorlardı.
-bazen bir sevgili için her şey bırakılır yüzbaşım.
insan bir öfke anında arkadaşını; bir buhran dakikasında kendini öldürebildiği gibi, aşk denen hastalığın şiddetlendiği bir sırada da istikbalini, halini, mazisini, her şeyini feda edebilir.
pusat doktora istihkarla baktı:
+bunları iradesiz, karaktersiz ve zayıf adamlar yapar.
doktor büsbütün hüzünlenen bakışlarını pencereden ta uzaklara çevirerek cevap verdi:
-en kuvvetli insanların da zayıf anları olur
bana insanlardan mı bahsediyorsun? insanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir.
tiyatro bitti, beklemeye lüzum görmüyorum.
roman kısmen hüseyin nihal atsız’ın otobiyografisidir. baş kahramanımız yzb.selim pusat en iyi subayların krallık rejimlerinde yetiştiğini savunması nedeniyle kralcılıkla suçlanarak ordudan atılmış bir subaydır.(romanda tarih geçmez ancak anlatılan yıllar tahminimce 1940 lardır.) selim pusat’ın babası ve dedesi de subaydır.
hüseyin nihal atsız tıbbiyeden arap kökenli olduğu için bir teğmene selam vermemesi nedeniyle atılmış bir subay namzetidir. onun da babası ve dedesi subaydır.
ayrıca romanda öyle güzel diyaloglar, öyle ince düşünce, fikir ve sözler yer almaktadır ki insan ezberlemek ister, arada aklına geldikçe açar okur.
selim pusat, güntülü, leyla mutlak gibi karakterlerin arasında, çevremde ki okurlardan gözlemlediğim kadarıyla geri planda kalan bir karakter var ki beni esas etkileyen karakter odur. ayşe pusat. yanımda öyle güçlü duracak bir kadın olduğunu düşünürüm de, ah ulan iradesiz selim derim, sen adam mısın diye kızarım.
+ niçin severiz güntülü.
- sevginin niçini olmaz ki efendim... düşünsem makul bir sebep bulabilirim. fakat bu hakiki sebep olmaz. çünkü biz önce severiz. sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. bu da hodbinliğimizden doğar.
ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar.
insanlar, babalarıyla analarının dağ gibi ümitleriyle dünyaya geldikten sonra denizler gibi ümitsizlikler içinde boğularak kaybolup gidiyorlardı.
-bazen bir sevgili için her şey bırakılır yüzbaşım.
insan bir öfke anında arkadaşını; bir buhran dakikasında kendini öldürebildiği gibi, aşk denen hastalığın şiddetlendiği bir sırada da istikbalini, halini, mazisini, her şeyini feda edebilir.
pusat doktora istihkarla baktı:
+bunları iradesiz, karaktersiz ve zayıf adamlar yapar.
doktor büsbütün hüzünlenen bakışlarını pencereden ta uzaklara çevirerek cevap verdi:
-en kuvvetli insanların da zayıf anları olur
bana insanlardan mı bahsediyorsun? insanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir.
tiyatro bitti, beklemeye lüzum görmüyorum.
roman kısmen hüseyin nihal atsız’ın otobiyografisidir. baş kahramanımız yzb.selim pusat en iyi subayların krallık rejimlerinde yetiştiğini savunması nedeniyle kralcılıkla suçlanarak ordudan atılmış bir subaydır.(romanda tarih geçmez ancak anlatılan yıllar tahminimce 1940 lardır.) selim pusat’ın babası ve dedesi de subaydır.
hüseyin nihal atsız tıbbiyeden arap kökenli olduğu için bir teğmene selam vermemesi nedeniyle atılmış bir subay namzetidir. onun da babası ve dedesi subaydır.
devamını gör...
sigara bağımlılığı
7/18 içiyorum bi bağımlılık göremedim.
devamını gör...
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
seni böyle evire çevire öpesim var.
eşek sudan gelinceye kadar sevesim var.
eşek sudan bir ömür gelmesin.
yüreğindeki solgun çiçekleri atıp yenisini ekeceğiz, sulayacağız,rengarenk çiçek bahçesi yapacağız.
eşek sudan gelinceye kadar sevesim var.
eşek sudan bir ömür gelmesin.
yüreğindeki solgun çiçekleri atıp yenisini ekeceğiz, sulayacağız,rengarenk çiçek bahçesi yapacağız.
devamını gör...
bir kitapta tecavüzcünün ruh halinin anlatılması
gayet olağan bir şeydir.
şöyle ki, bu durumun olağandışı olduğunu kabul etmek, birincisi yazarın halet-i ruhiyesini karakterle özdeşleştirmeye, ikincisi, de sade, bataille, anais nin ve masoch gibi büyük yazarların kitaplarının engellenmesine, ortadan kaldırılmasına, sansürlenmesine yol açar. tecavüz her koşulda suçtur ve asla savunulamaz, ancak edebiyatın hayatta mevcut olan kötülükleri dile getirmesi engellendiği vakit, o kötülüklerin mevcudiyetini dünyaya anlatacak kişi sayısını da azaltırsınız.
yazar ve psikolog, gözlemcilik payesinde bir araya gelen iki farklı kişidir, ancak ikisi de bugüne kadar tahlilin sorumluluğunu omuzlarının üzerine yüklemişlerdir. yazarı bu görevinden, isteğinden alıkoymanın, tecavüz suçunu işleyen kişiyi psikanalize tabi tutan ruh doktorunun çalışmalarını yayınlamasından beri bırakmaktan çok bir farkı yoktur.
şöyle ki, bu durumun olağandışı olduğunu kabul etmek, birincisi yazarın halet-i ruhiyesini karakterle özdeşleştirmeye, ikincisi, de sade, bataille, anais nin ve masoch gibi büyük yazarların kitaplarının engellenmesine, ortadan kaldırılmasına, sansürlenmesine yol açar. tecavüz her koşulda suçtur ve asla savunulamaz, ancak edebiyatın hayatta mevcut olan kötülükleri dile getirmesi engellendiği vakit, o kötülüklerin mevcudiyetini dünyaya anlatacak kişi sayısını da azaltırsınız.
yazar ve psikolog, gözlemcilik payesinde bir araya gelen iki farklı kişidir, ancak ikisi de bugüne kadar tahlilin sorumluluğunu omuzlarının üzerine yüklemişlerdir. yazarı bu görevinden, isteğinden alıkoymanın, tecavüz suçunu işleyen kişiyi psikanalize tabi tutan ruh doktorunun çalışmalarını yayınlamasından beri bırakmaktan çok bir farkı yoktur.
devamını gör...
fakirliğini tek cümleyle anlat
--- alıntı ---
hevesim olsa param olmuyor,
param olsa hevesim...
attila ilhan
--- alıntı ---
ağustos çıkmazı
hevesim olsa param olmuyor,
param olsa hevesim...
attila ilhan
--- alıntı ---
ağustos çıkmazı
devamını gör...
fakirlik belirten detaylar
yaz sıcağında bot ve mont almak.
gerçi trilyonlarım olsa dahi ben bunu yaparım gibi ya, yarı fiyatından daha ucuza alıyorsun.
gerçi trilyonlarım olsa dahi ben bunu yaparım gibi ya, yarı fiyatından daha ucuza alıyorsun.
devamını gör...
korona'ya bir cümle kur
allah belânı versin
allah seni kahretsin
bana gelen, sana gelsin ya
hayatımı sen mahvettin
acımadın neler çektim
kader seni de kör etsin... *
allah seni kahretsin
bana gelen, sana gelsin ya
hayatımı sen mahvettin
acımadın neler çektim
kader seni de kör etsin... *
devamını gör...
kadınların kendilerini çok değerli hissetmesi
"bunu bir de sabah akşam dayak yiyen kadınlara sormak gerek" düşüncesine yol açan iddia.
normal şartlarda sadece kadınlar değil, herkes değerli hissetmek ister. bunu anormal ya da psikolojik bir rahatsızlık gibi ele almanın anlamı yok. normal bir şey bu. birlikte olduğunuz kişinin de size bunu hissettirecek gibi davranmasını istersiniz elbette. "şununla evleneyim de bana pislik muamelesi yapsın" demezsiniz, akıl sağlığınız yerindeyse.
adet, gelenek, görenek... bunlar kadına değerli gibi hissetirmez. ettirse de uzun sürmez. "kız alırken kendini gösteren adaletsiz ritüeller" kısa sürer. sonra gelsin o kızı tepesi atınca dövmeler, kıza tüm sülalenin hizmetçiliğini yaptırmalar, sürekli çocuk doğurtmalar... şu ülkedeki çoğu evliliğin sonu bu. bırakın da kısacık da olsa değerli hissetsin böyle yaşayan kadınlar. keşke elimizden gelse de hepsine ömür boyu değerli olduklarını hissetirebilsek. bunu biz çözemeyiz, eğitim sistemi çözer ancak.
normal evliliği olanlara gelince... onların da zaten "bana bak, seni istemeye geldiğimizde değerli hissettin. şimdi sıra bende" gibi bir hesabı olamaz. onlar olması gerektiği gibi, karşılıklı şekilde değerli hissettirir zaten.
özetle, tartışılması bile abes bir konu bu bence. biraz rahat mı bıraksanız artık diğer insanları da kendinizi de?
normal şartlarda sadece kadınlar değil, herkes değerli hissetmek ister. bunu anormal ya da psikolojik bir rahatsızlık gibi ele almanın anlamı yok. normal bir şey bu. birlikte olduğunuz kişinin de size bunu hissettirecek gibi davranmasını istersiniz elbette. "şununla evleneyim de bana pislik muamelesi yapsın" demezsiniz, akıl sağlığınız yerindeyse.
adet, gelenek, görenek... bunlar kadına değerli gibi hissetirmez. ettirse de uzun sürmez. "kız alırken kendini gösteren adaletsiz ritüeller" kısa sürer. sonra gelsin o kızı tepesi atınca dövmeler, kıza tüm sülalenin hizmetçiliğini yaptırmalar, sürekli çocuk doğurtmalar... şu ülkedeki çoğu evliliğin sonu bu. bırakın da kısacık da olsa değerli hissetsin böyle yaşayan kadınlar. keşke elimizden gelse de hepsine ömür boyu değerli olduklarını hissetirebilsek. bunu biz çözemeyiz, eğitim sistemi çözer ancak.
normal evliliği olanlara gelince... onların da zaten "bana bak, seni istemeye geldiğimizde değerli hissettin. şimdi sıra bende" gibi bir hesabı olamaz. onlar olması gerektiği gibi, karşılıklı şekilde değerli hissettirir zaten.
özetle, tartışılması bile abes bir konu bu bence. biraz rahat mı bıraksanız artık diğer insanları da kendinizi de?
devamını gör...
ukde sayısının 6 bine ulaşması
ya kendi mahlasını ukde diye koyanlar var.
hobi niyetine ukde bırakılmaz ki.
hobi niyetine ukde bırakılmaz ki.
devamını gör...
akıllı ilaç
kanser tedavisinde eskiden beri kullanılan klasik kemoterapilere ek olarak, belirli şartları sağlayan hastalarda kullanılabilen yeni nesil, hedefe yönelik ilaçlar.
- bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini yok etmesini kolaylaştırır,
- kanser hücresinin büyümesini durdurur,
- tümörlü dokudaki damarlanmayı engelleyerek, tümörün büyümesini ve yayılmasını engeller,
- kemoterapinin, vücudun her tarafına değil de, büyük oranda sadece tümörün bulunduğu bölgeyi hedef almasına yardımcı olur, bu özelliği sayesinde de, bu ilaçları kullanabilen hastalarda, saç dökülmesi gibi etkiler görülmez.
bugün farklı kanser türlerinde kullanılan az sayıda da olsa akıllı ilaçlar olup, hangi hastada kullanılıp kullanılamayacağı konusunda, bir dizi test ( tümör mutasyon testi vs.) yapılır, bunun sonucunda akıllı ilacın fayda sağlayıp sağlamayacağı en başta tespit edilir ve buna göre tedavi protokolü içine ilave edilir.
bazı akıllı ilaç isimleri ;
(bkz: transtuzumab) , meme kanseri tedavisinde ,
(bkz: bevacizumab) , kolon kanseri tedavisinde,
(bkz: rituximab) , lenfoma tedavisinde,
(bkz: cetuximab) , kolorektal kanserlerin tedavisinde kullanılan akıllı ilaçlardan bazılarıdır.
- bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini yok etmesini kolaylaştırır,
- kanser hücresinin büyümesini durdurur,
- tümörlü dokudaki damarlanmayı engelleyerek, tümörün büyümesini ve yayılmasını engeller,
- kemoterapinin, vücudun her tarafına değil de, büyük oranda sadece tümörün bulunduğu bölgeyi hedef almasına yardımcı olur, bu özelliği sayesinde de, bu ilaçları kullanabilen hastalarda, saç dökülmesi gibi etkiler görülmez.
bugün farklı kanser türlerinde kullanılan az sayıda da olsa akıllı ilaçlar olup, hangi hastada kullanılıp kullanılamayacağı konusunda, bir dizi test ( tümör mutasyon testi vs.) yapılır, bunun sonucunda akıllı ilacın fayda sağlayıp sağlamayacağı en başta tespit edilir ve buna göre tedavi protokolü içine ilave edilir.
bazı akıllı ilaç isimleri ;
(bkz: transtuzumab) , meme kanseri tedavisinde ,
(bkz: bevacizumab) , kolon kanseri tedavisinde,
(bkz: rituximab) , lenfoma tedavisinde,
(bkz: cetuximab) , kolorektal kanserlerin tedavisinde kullanılan akıllı ilaçlardan bazılarıdır.
devamını gör...
kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt
mal mal yatma kalk 2 test çöz.
devamını gör...
evde terlik giyme bağımlılığı
yaz-kış evde terlik giyme bağımlılığım var. 3 çeşit pofuduk terliğim var ve değişmeli olarak yaz-kış giyiyorum. değişik bir bağımlılıktır.
devamını gör...
saçmalama sınırı olmayan kişi
kendi limitini aşar, fakat var olduğu evrenin sınırını aşamaz. ayrıca deli değilse bu kadar saçmalaması da pek önerilmez.
devamını gör...
uzaktan eğitim
ülkemizde internet altyapısı oldukça kötü olduğu için pek işe yaramayan eğitim türüdür.
ne olursa olsun yüz yüze eğitimin yerini tutamaz.
ne olursa olsun yüz yüze eğitimin yerini tutamaz.
devamını gör...
bir ömür nasıl yaşanır
ilber ortaylı'nın kendi yaşam tecrübesinden yola çıkarak ele aldığı kitabı. ilk yayınlanma tarihi 2019.
ilber ortaylı'nın başarısı ve deneyimleri gözardı edilemez . o yüzden ' bir ömür nasıl yaşanılır ?' sorusuna cevaplar arıyorsanız bu kitaptan başlayabilirsiniz.
ilber ortaylı'nın başarısı ve deneyimleri gözardı edilemez . o yüzden ' bir ömür nasıl yaşanılır ?' sorusuna cevaplar arıyorsanız bu kitaptan başlayabilirsiniz.
devamını gör...
sevgilinin yanında yere 50 kuruş düşse alır mısın sorusu
yılların ekşici sorusudur.
"tabii ki alırım lan" demeyen bizden değildir. ben ki bir keresinde yerden son sürat yuvarlanan 1 tl'yi koştur koştur yakalamaya çalışırken az daha kamyonetin altında kalayazan bir kişiyim aliminyumm. gidip de yere düşen parayı almayacağım öyle mi? yeri hiltiyle kazar yine alırım hacı o parayı. boru mu lan, saatlerce belimiz bıkımız bükülüyor o parayı kazanmak için.
"tabii ki alırım lan" demeyen bizden değildir. ben ki bir keresinde yerden son sürat yuvarlanan 1 tl'yi koştur koştur yakalamaya çalışırken az daha kamyonetin altında kalayazan bir kişiyim aliminyumm. gidip de yere düşen parayı almayacağım öyle mi? yeri hiltiyle kazar yine alırım hacı o parayı. boru mu lan, saatlerce belimiz bıkımız bükülüyor o parayı kazanmak için.
devamını gör...

