akşam vakti oyunun en güzel yerinde balkondan gelen anne sesi
hayat da böyledir.
oyunun en güzel yerinde cagrılabilirsin.ansızın.
en nihayetinde şunu demiş olmak gerek "ama ne güzel oyundu be.." sevgilerle
oyunun en güzel yerinde cagrılabilirsin.ansızın.
en nihayetinde şunu demiş olmak gerek "ama ne güzel oyundu be.." sevgilerle
devamını gör...
her zaman yanındayım
bu söz herkese söylenmez, söylendiyse de tabiri caizse iki el kanda olsa tutulur fakat bazen hep yanında olmak istediğiniz insanlar sizi hep yanında görmek istemezler, o zaman da yapacak bir şey yoktur.
nazım hikmet'in dediği gibi;*
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
nazım hikmet'in dediği gibi;*
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
devamını gör...
mikroskobun bakterilerin kişilik haklarını ihlal etmesi
az önce üniversiteden arkadaşlarımla fark ettiğimiz gerçek. üstelik bunu şimdiye kadar kimse fark etmemiş, sözlükte de aramaya inandım ancak bulamadım.
beni daha önceden tanıyanlar bilirler, dört yıldır üniversitemde "canlı haklarını savunma topluluğu" kurucu üyesi bir akademisyenim. gençlerle vakit buldukça tartışıyor, seminer veriyoruz bu hususta. şimdiden şehrimizde birçok güzel farkındalık hareketi başlattık bile.
neyse whatsapp grubumuzdan bir tartışma döndü nereye bağlanacağını merak ederek ben de katıldım bu tartışmaya.
ergin: bunun bilimle ne ilgisi var aslı? düpedüz biz bu canlıların haklarını taciz ediyoruz.
aslı: tamam ama bu da bir gözlem sonuçta, afrika'da hayvanların kameraya alınması da aynı amaca hizmet ediyor.
bu bambaşka bir durum. nasıl aynı olduğunu söylersin.
sophie: aslı doğru söylüyor. onları lamele koyuyoruz gözlemlemek için. düşünsene sen aslında bir avuç sudan aldığın örnekte neler alıyorsun?
ergin: ne alıyormuşum bakteri işte lol.
sophie: ya aldığım o örnekte, ailesinden ayırdığın bir minik bakteri varsaaa!?!?!
ergin: haha ne alakası var.
steve: *sticker*
tuğçe: *öpücük yollayan sticker*
ben: arkadaşlar gruptasınız!
*steve ayrıldı*
*mustafa steve kişisini ekledi*
steve: yanlışlıkla çıktım
ben: kızlar doğru söylüyor arkadaşlar. hiç bu perspektiften bakmamıştım ben de. onları gözlemleyerek, onları yerinden yurdundan sürerek onlara zulmediyoruz aslında. doğal ekosisteminden alınıp, hayvanat bahçesine aktarılan hayvanlara ses çıkardığımız gibi haykırıp farkındalık oluşturmalıyız bu konuda kimler benimle?
steve: *okay işareti*
tuğçe: *okay işareti*
mustafa: *okay işareti*
sophie: *okay işareti*
aslı: *okay işareti*
ergin: tamam hocam ben de okeyim *"okay" işareti*
ben: mustafa sen photoshop'tan "bakteri hakları dokunulmazdır" yazan bir afiş hazırlayıp sks sayfasına at lütfen.
mustafa: tamamdır hocam *okay işareti*
neyse işte böyle bir muhabbet geçti aramızda. bunu da kafa sözlük'te belirtme ihtiyacı duyduk. twitter'da kampüs cadıları, üniversite kolektifleri ve ekşi sözlük'te de yazacağız inşallah. insanları bilinçlendirmek gerekiyor. düşünsenize siz burada evinizde ne güzel fıstık gibi çayınızı kahvenizi yudumlayıp netflix izlerken, yukarıda sizden milyarlarca kat büyüklükte bir çift el, sizi sevdiklerinizden alıp iki camın arasında esir ediyor ve dolayısıyla beslenemediğiniz için dış yüzeyde yaşamınızı yitiriyorsunuz. inanılır gibi değil ama gerçek. bu bakteri deneylerinin de bir regüle edilmesi gerek de neyse... yarın dekanımıza bu konuyu açacağım.
beni daha önceden tanıyanlar bilirler, dört yıldır üniversitemde "canlı haklarını savunma topluluğu" kurucu üyesi bir akademisyenim. gençlerle vakit buldukça tartışıyor, seminer veriyoruz bu hususta. şimdiden şehrimizde birçok güzel farkındalık hareketi başlattık bile.
neyse whatsapp grubumuzdan bir tartışma döndü nereye bağlanacağını merak ederek ben de katıldım bu tartışmaya.
ergin: bunun bilimle ne ilgisi var aslı? düpedüz biz bu canlıların haklarını taciz ediyoruz.
aslı: tamam ama bu da bir gözlem sonuçta, afrika'da hayvanların kameraya alınması da aynı amaca hizmet ediyor.
bu bambaşka bir durum. nasıl aynı olduğunu söylersin.
sophie: aslı doğru söylüyor. onları lamele koyuyoruz gözlemlemek için. düşünsene sen aslında bir avuç sudan aldığın örnekte neler alıyorsun?
ergin: ne alıyormuşum bakteri işte lol.
sophie: ya aldığım o örnekte, ailesinden ayırdığın bir minik bakteri varsaaa!?!?!
ergin: haha ne alakası var.
steve: *sticker*
tuğçe: *öpücük yollayan sticker*
ben: arkadaşlar gruptasınız!
*steve ayrıldı*
*mustafa steve kişisini ekledi*
steve: yanlışlıkla çıktım
ben: kızlar doğru söylüyor arkadaşlar. hiç bu perspektiften bakmamıştım ben de. onları gözlemleyerek, onları yerinden yurdundan sürerek onlara zulmediyoruz aslında. doğal ekosisteminden alınıp, hayvanat bahçesine aktarılan hayvanlara ses çıkardığımız gibi haykırıp farkındalık oluşturmalıyız bu konuda kimler benimle?
steve: *okay işareti*
tuğçe: *okay işareti*
mustafa: *okay işareti*
sophie: *okay işareti*
aslı: *okay işareti*
ergin: tamam hocam ben de okeyim *"okay" işareti*
ben: mustafa sen photoshop'tan "bakteri hakları dokunulmazdır" yazan bir afiş hazırlayıp sks sayfasına at lütfen.
mustafa: tamamdır hocam *okay işareti*
neyse işte böyle bir muhabbet geçti aramızda. bunu da kafa sözlük'te belirtme ihtiyacı duyduk. twitter'da kampüs cadıları, üniversite kolektifleri ve ekşi sözlük'te de yazacağız inşallah. insanları bilinçlendirmek gerekiyor. düşünsenize siz burada evinizde ne güzel fıstık gibi çayınızı kahvenizi yudumlayıp netflix izlerken, yukarıda sizden milyarlarca kat büyüklükte bir çift el, sizi sevdiklerinizden alıp iki camın arasında esir ediyor ve dolayısıyla beslenemediğiniz için dış yüzeyde yaşamınızı yitiriyorsunuz. inanılır gibi değil ama gerçek. bu bakteri deneylerinin de bir regüle edilmesi gerek de neyse... yarın dekanımıza bu konuyu açacağım.
devamını gör...
uluslararası ilişkiler
uluslararası ilişkiler , “uluslararası sistem” içindeki aktörlerin , devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası, bölgesel, hükümetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinler arası bir disiplindir. disiplinler arası olması sebebiyle (bkz: hukuk), (bkz: iktisat), (bkz: sosyoloji), (bkz: tarih), (bkz: felsefe), (bkz: coğrafya)gibi bir çok disiplinden faydalanır.
devamını gör...
hayal edilen ölüm şekli
bana gelince ben cellatlarımdan uzun yaşayacağım.
devamını gör...
sait faik abasıyanık
türk edebiyatında denizden bu kadar hoşlanan, doğayı, hayvanları, insanları bu kadar seven ve onlara farklı pencerelerden bakmamıza olanak sağlayan bir yazarımız, sait faik'imiz olduğu için çok şanslıyız.
eğer sait faik'i daha önce hiç okumadıysanız, ilk olarak ''haritada bir nokta'' hikayesini okumanızı öneririm. sait faik, bir aradan sonra yazı dünyasına geri dönmüş ve bu çabasını daha doğrusu dönme nedenini de haritada bir nokta hikayesinde belirtmiştir:
''yazı bile yazmayacaktım. yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. hırs, hiddet neme gerekti? yapamadım. koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. oturdum. adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm. yazmasam deli olacaktım.''
ayrıca eğer yazar olmak gibi bir hayaliniz varsa, sait faik'in eserlerini muhakkak okumalısınız. özellikle sırayla okumak sait faik'i tanımak için daha yararlı olacaktır çünkü sait faik, son eseri ''alemdağ'da var bir yılan (kitap)''da hastalığının kendisine verdiği olumsuz düşüncelerle daha karamsar yazmıştır. gerçi benim için fazlasıyla kaliteli bir eserdi, sait faik'in karamsarlığı bile insana çok şey katacak cinsten çünkü. sait faik'in hastalığı ve karamsarlığı demişken, agop arad, sait faik ve hastalığı hakkında şunları söylemiştir:
küçük insanların hayatını, mutluluklarını, dertlerini yazan bu büyük deha bilmem herhalde hastanede yatmaktan korkmuştu... ''arad, galiba biz gidiyoruz,'' dedi. teselli ettim, üzülerek hastaneden çıktım. 11 mayıs sabahı büyük yazarı kaybettik. hâlâ yanarım.
eğer sait faik'i daha önce hiç okumadıysanız, ilk olarak ''haritada bir nokta'' hikayesini okumanızı öneririm. sait faik, bir aradan sonra yazı dünyasına geri dönmüş ve bu çabasını daha doğrusu dönme nedenini de haritada bir nokta hikayesinde belirtmiştir:
''yazı bile yazmayacaktım. yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. hırs, hiddet neme gerekti? yapamadım. koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. oturdum. adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm. yazmasam deli olacaktım.''
ayrıca eğer yazar olmak gibi bir hayaliniz varsa, sait faik'in eserlerini muhakkak okumalısınız. özellikle sırayla okumak sait faik'i tanımak için daha yararlı olacaktır çünkü sait faik, son eseri ''alemdağ'da var bir yılan (kitap)''da hastalığının kendisine verdiği olumsuz düşüncelerle daha karamsar yazmıştır. gerçi benim için fazlasıyla kaliteli bir eserdi, sait faik'in karamsarlığı bile insana çok şey katacak cinsten çünkü. sait faik'in hastalığı ve karamsarlığı demişken, agop arad, sait faik ve hastalığı hakkında şunları söylemiştir:
küçük insanların hayatını, mutluluklarını, dertlerini yazan bu büyük deha bilmem herhalde hastanede yatmaktan korkmuştu... ''arad, galiba biz gidiyoruz,'' dedi. teselli ettim, üzülerek hastaneden çıktım. 11 mayıs sabahı büyük yazarı kaybettik. hâlâ yanarım.
devamını gör...
türkçede 31 ingilizcede six sayısını duyunca ölü taklidi yapmak
sex sayısı değil six sayısıdır. sex olsa duramazsın.
devamını gör...
borç alıp borcunu ödemeyecek tiplerin tipik davranışları
küsmek.
dayılarım öyle yapıyor.
dayılarım öyle yapıyor.
devamını gör...
thedansözkiller
büyük resmi görme kursundan yeni çıktım ve direkt bu başlığa geldim. kızıl öfke benjamin gemi iyice azıya aldı. yahu arkadaş sizin bu muhalif yazarlarla ne alıp veremediğiniz var? bu arkadaşları niye yönetim bünyesine katıp, etkinliklerini azaltıyorsunuz? kâh, bu işte sarı göbekli pavlov'un da dahli olabilir. ihaleyi sadece nükleer güdümlü benjamin'in üzerine yıkmamak lazım. bu taktikleri biz bir yerlerden tanıyoruz. ''muhalifi kat bünyene, sonra bak keyfine!'' anlayışı yiğidin harman olduğu bu coğrafyanın vazgeçilmez unsurlarından birisi. lakin bence bu sefer baltayı taşa vurdunuz. haberiniz olsun, bizim tanıdığımız dansöz, yönetim de en fazla kanto yapar, onda da yangın var yangın var diye bağırdı mı, biz de soluğu oracıkta alıveririz. aslında bir yönden de iyi oldu. yönetimi kendi silahı ile vurma fırsatı geçti kardeşimizin eline.
şimdi canım cicim terör örgütü ve ota moka beğeni timi huzursuzlanmaya başlamıştır diye düşünüyorum. operasyon şart. inlerine girmen lazım bunların. o parça tesirli jelibonlara, el bonibonlarına falan el koyman lazım. kamuflajlı huniyi takma zamanın gelmişti diye düşünüyorum. şimdi bu pencereden bakınca belki yoldaş da artık beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısını söylemekten sıkılmıştır. ya da kandırılmıştır kim bilir? yani şu necip sözlüğün kara bahtı artık son buluyor olabilir. bilemiyorum dr. watson olabilir mi? zihin gecekondumdan görünenler bunlar. umarım şu iki ucu keskin bıçaklı mevzu, bizim gönlümüzden geçtiği şekliyle çözülür. kafa sözlük ağustos devrimi diye başlık mı açsak ne etsek? sorular... sorular... sorular!
neyse işin latifesi ve taşlaması bir yana hayırlı olsun dilerim kardeşim. sözlüğün ilk hunili modu olarak farkını hissettirmeni dileriz.
vallahi iyi oldu böyle, yine benjamine sallama fırsatı buldum. biraz rahatladım. senin nickaltında böyle olacakmış ne yapalım. kader utansın! *
şimdi canım cicim terör örgütü ve ota moka beğeni timi huzursuzlanmaya başlamıştır diye düşünüyorum. operasyon şart. inlerine girmen lazım bunların. o parça tesirli jelibonlara, el bonibonlarına falan el koyman lazım. kamuflajlı huniyi takma zamanın gelmişti diye düşünüyorum. şimdi bu pencereden bakınca belki yoldaş da artık beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısını söylemekten sıkılmıştır. ya da kandırılmıştır kim bilir? yani şu necip sözlüğün kara bahtı artık son buluyor olabilir. bilemiyorum dr. watson olabilir mi? zihin gecekondumdan görünenler bunlar. umarım şu iki ucu keskin bıçaklı mevzu, bizim gönlümüzden geçtiği şekliyle çözülür. kafa sözlük ağustos devrimi diye başlık mı açsak ne etsek? sorular... sorular... sorular!
neyse işin latifesi ve taşlaması bir yana hayırlı olsun dilerim kardeşim. sözlüğün ilk hunili modu olarak farkını hissettirmeni dileriz.
vallahi iyi oldu böyle, yine benjamine sallama fırsatı buldum. biraz rahatladım. senin nickaltında böyle olacakmış ne yapalım. kader utansın! *
devamını gör...
6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı
derbi maçları spor müsabakası değil de, sanki habil ile kabil'in kavgası gibi ülkeyi titretiyor.
not : galatasaraylı.
not : galatasaraylı.
devamını gör...
pandemi döneminde stajını online yapanlar
abi beşte uyuyup 9 da 30 tane bücüre ders anlatmak için uyanıyorum. tavsiyem yapmayın. allahın belası bir durum. her şey sıkıntı oluyor.
devamını gör...
whisper (yazar)
çok keyifli tanımları olan yazar. imla kurallarına da uyuyor, daha ne olsundur.* önerileri doğrultusunda, kaktüs yetiştirebilmeye dair içimdeki umudumu arttırmıştır. ilgi alanımdaki filmlere yönelik yazdığı tanımlarını okudum, izlemediğim filmleri de sırayla izleyeceğim. umarım bir film başlığı altında karşılaşırız demek istediğim yazardır. tanımları daim olsun...
devamını gör...
kitap yazmak için bilgili olmaya artık gerek duyulmaması
ayağını sehpaya çarpanların bile kitap yazabildiği bir ülke burası. okunması gerekenleri okumayan, ergen ve çocuklara hitap eden sözde yazarların imza günlerinde izdihamlar yaşandığı bir yer burası. ibrahim selim' in bir videosu vardı wattpad le ilgili. kitap pahalı diye almayanların wattpad i okudukları telefonları görünce üzülmekten vazgeçtik. diye. aynen öyle. yazıyorsun en berbat kitabı. sıfır bilgiyle. kitabın kapağına tam da farz olduğu üzre koreli bir yahşıhlı odun un fotoğrafini koyduruyorsun. al sana kaç bin basıyor sonra o kitap?! ama bu , '' kötü çocuk' luktur.
devamını gör...
mahlasını t-shirt'üne baskı yaptırıp gezmek
yapılabilir. fazla da tutmaz.
devamını gör...
goril
afrika'da yaşayan en güçlü ve aynı zamanda en iri otçul maymun türü. bazıları ağırlık olarak 250-300 kiloya ulaşır. bu güçlü yapılarına rağmen sakin kalmaya çalışır. çekilen birçok belgeselde yalnızca leoparlara karşı agresif davranış sergiledikleri görülmüştür. goril, ağır olmasına karşın ağaçlara en rahat tırmanan memeli türü.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
zevahirime aldanma!
şu sıralar ruhum münzevi... ehvenişer dostluklardan çok uzaklarda, gönlüm inzivada...
yeise kapılmadan umutlarda...
gözden, gönülden uzaklarda... vaveylâ zihinlerin arasında dimağım, safderun kalmaya çabalamakta...
huzur bulduğum âlem!
ruhum, gönlüm, zihnim orada; iç dünyamı inşada...
şu sıralar ruhum münzevi... ehvenişer dostluklardan çok uzaklarda, gönlüm inzivada...
yeise kapılmadan umutlarda...
gözden, gönülden uzaklarda... vaveylâ zihinlerin arasında dimağım, safderun kalmaya çabalamakta...
huzur bulduğum âlem!
ruhum, gönlüm, zihnim orada; iç dünyamı inşada...
devamını gör...
pardon
yıllardır kullandığım değişmez (bkz: ferhan şensoy) repliği "diyycekmiş gibi bi psikoz oldum"u bana kazandıran efsane muhteşör kara mizah filmimiz.
devamını gör...


