dinsiz ahlak
gayet de var olan bir olgudur. ahlaklı bir insan olmak için demokles’in kılıcı gibi tepenizde bir tanrının ödül ve cezalarına gereksinim duyuyorsanız kendinizi bir sorgulayın derim.
tabii burada ahlaktan ne anladığımız da önemlidir. geniş bir kesim için ahlak flört etmemek, mini etek giymemek gibi dar kalıplar içine hapsolunmuşken dar bir kesim için de ahlak daha geniş kalıplar içerisindedir.
tabii burada ahlaktan ne anladığımız da önemlidir. geniş bir kesim için ahlak flört etmemek, mini etek giymemek gibi dar kalıplar içine hapsolunmuşken dar bir kesim için de ahlak daha geniş kalıplar içerisindedir.
devamını gör...
16 şubat 2021 hindistan'da 40 kişinin hayatını kaybettiği otobüs kazası
hindistan'da olmasa kiminle yarışır'dık.
devamını gör...
kürtajın yasaklanması gerekliliği
kürtaj bir hak olduğu için aslı olmayan gerekliliktir. kadınları kafasında dert edinmiş insanlar tabiki de onun doğurup doğuramayacağına da karışacak. kesinlikle insanların barbarca 15 çocuk yapıp imkansızlık sefillik içinde büyütmesi daha normaldir! tamamen kendi hayatını etkileyecek bir konuda bile kendinden çok bu meraklı güruhun aptalca söylemlerine maruz kalmaktadır. üreyip üremeyeceği de ataerkinin inisiyatifine kalmış demek ki.
devamını gör...
yazarların koleksiyonunu yaptığı şeyler
önemli olay ,tartışma ,tanışmalar yaşadığım kafelerdeki ıslak mendiller yada şeker paketleri.
devamını gör...
regina phalange
friends isimli sitcomda phoebe buffay'in oluşturduğu, farklı farklı özelliklere bürünebilme yeteneğine sahip bir persona. hatta bunun yanı sıra phalange, phoebe'nin dünyasında uçaklarda bulunması ve sağlam bir biçimde çalışması çok elzem olan bir uçak parçasıdır. bilakis sol phalange.
regina phalange
aman tanrım, bu uçakta bir phalange bile yok!!!
regina phalange
aman tanrım, bu uçakta bir phalange bile yok!!!
devamını gör...
sözlüğün en sevilen yazarı
canım kendim ben seni severim.
devamını gör...
çocukken aşık olunca yapılanlar
bisiklet yarışı, su savaşı yapardık.
o benim sokağa inmemi beklerdi, ben de onu futbol oynarken izlerdim.
cezalı olursam camdan aşağı bakar beni gözlediğini görürdüm.
o bana bahçelerden çiçek toplar, ben ona aşk mektupları yazardım el yazısıyla.
sonra taşındılar, bir daha da göremedim...
tanım: yazarların çocukken aşık olduğunda yaptıklarını paylaştığı başlık.
o benim sokağa inmemi beklerdi, ben de onu futbol oynarken izlerdim.
cezalı olursam camdan aşağı bakar beni gözlediğini görürdüm.
o bana bahçelerden çiçek toplar, ben ona aşk mektupları yazardım el yazısıyla.
sonra taşındılar, bir daha da göremedim...
tanım: yazarların çocukken aşık olduğunda yaptıklarını paylaştığı başlık.
devamını gör...
her şey bitti derken çıkagelen insan
zamanın da gelmemisse.. gerek yok..
devamını gör...
felsefeden anlayan kadın vs mantı yapabilen kadın
kadın sizin için sokakta öyle, mutfakta böyle, yatakta şöyle olacaktı? şimdi salonda da felsefeci mi olmalı? ergonomik tasarımlı kadınlara düm düz erkekler. ne güzel istanbul be.
devamını gör...
normal sözlük'ün kadın yazarları
haklı bir isyan. ben de kırılıyorum açıkçası. kadınları genelleyen, aşağılayan her başlığı hakaret olarak gören ben, bu insanlara prim vermek istemesem de yapamıyorum. susarsam kabullenmişim gibi hissediyorum. susamıyorum. kadın adı altında yazılan her şeyin hepimizi ilgilendirdiğini unutmamak lazım. bugün bunların önüne geçmezsek yarın tacizin, tecavüzün önüne nasıl geçeceğiz? sonuçta şiddet dilde başlar. dili değiştirmemiz lazım.
devamını gör...
çevirinin belirsizliği
indeterminacy of translation
willard van orman quine tarafıdan 'word and object' adlı eserde ortaya atılmış olan iddiadır. üç maddeyle mutlak geçerli bi çevirinin imkanını reddeder quine. burada dikkat edilmesi gereken husus, çeviriden kastedilenin bir dilden bir diğer dile nakledilen anlamın işlem sırasında uğradığı dezenformasyon, hatta transformasyon olduğu. yani kısaca soruşturmanın ucu pozitif bilimlerden dilin imkanına kadar dayanmakta.
üç maddeden ilki 'referansın belirsizliği', yani kelimenin göndergesini saptamanın mümkün olmadığıdır. quine'in burada işaret ettiği şey direkt dil ve gönderge problemidir. burada meşhur gavagai örneğini verir. anadili bilinmeyen bi kabile mensubu tavşan gördüğü zaman gavagai dediğinde o dile yabancı olan biri tavşanı kastettiğini düşünür ve gavagai'i bir tavşan olarak çevirmiş olur kendi diline. ancak belki de o kabileci dayının kastettiği şey ''aa yiyecek bulduk lan'', ''hadi şu köftehoru avlayalım'', ''offf yavrum hepsi senin mi'' olamaz mı?? heh tabi ki zamanla gözlem ve deneme/yanılma yoluyla bu opsiyonlar azalır ve doğru çeviri için elimizde daha az şık kalır. ancak quine burda da devreye girer ve der ki, kardeşim eyvallah daha az ihtimal kalır diyosun da senin bu gözlemler ile şıkları elemen için doğru soruları soruyo olabilmen lazım, doğru soruyu sorman için de o kabile dilinin gramer ve jargonunu biliyo olman lazım. biliriz ulan ne var dediğinizi duyar gibiyim ama bunu insanoğlunun dil dediğimiz şeyin ilk farkına vardığı zaman için düşünün bi de. felaket bi tablo gerçekten..
ikincisi holofrastik belirsizlik.. yani bu çok uzun gider ama kısaca şöyle diyebiliriz: tercüme yapan kişilerin sahip olduğu inançlar tercüme ettikleri metni etkiler. iki farkı inanca sahip kişi aynı metni iki farklı şekilde tercüme eder ve bizim hangisinin doğru olduğunu söyleyecek nesnel bi ölçütümüz yoktur. özellikle quine'in naturalized epistemology dediği şey bunla direkt bağlantılı
üçüncüsü de bilimsel teorilerin belirsizliğidir. bu en uzun gidecek olan itirazdır. hala bu konudaki tartışmalar alev alev devam eder. quine'den sonra bayrağı pierre duhem almış yürütmüş ve bilim felsefesi literatürüne sokmuş. mevzu şu ki hiçbi bilimsel teori asla ve asla analitik incelemeyle empirik olarak kanıtlanamaz. kesinlikle her teorinin bir bütün olarak test edilmesi gerekir ki bu da mümkün değildir. çünkü deney ceteris paribus gibi kavramlarla yürür başlatmayın biliminize..
çok girift metinlerdir quine'in metinleri. özellikle indeterminacy of translation bölümü için hilary putnam, transendental dedüksiyon'dan sonra en kazık metin demiş.
willard van orman quine tarafıdan 'word and object' adlı eserde ortaya atılmış olan iddiadır. üç maddeyle mutlak geçerli bi çevirinin imkanını reddeder quine. burada dikkat edilmesi gereken husus, çeviriden kastedilenin bir dilden bir diğer dile nakledilen anlamın işlem sırasında uğradığı dezenformasyon, hatta transformasyon olduğu. yani kısaca soruşturmanın ucu pozitif bilimlerden dilin imkanına kadar dayanmakta.
üç maddeden ilki 'referansın belirsizliği', yani kelimenin göndergesini saptamanın mümkün olmadığıdır. quine'in burada işaret ettiği şey direkt dil ve gönderge problemidir. burada meşhur gavagai örneğini verir. anadili bilinmeyen bi kabile mensubu tavşan gördüğü zaman gavagai dediğinde o dile yabancı olan biri tavşanı kastettiğini düşünür ve gavagai'i bir tavşan olarak çevirmiş olur kendi diline. ancak belki de o kabileci dayının kastettiği şey ''aa yiyecek bulduk lan'', ''hadi şu köftehoru avlayalım'', ''offf yavrum hepsi senin mi'' olamaz mı?? heh tabi ki zamanla gözlem ve deneme/yanılma yoluyla bu opsiyonlar azalır ve doğru çeviri için elimizde daha az şık kalır. ancak quine burda da devreye girer ve der ki, kardeşim eyvallah daha az ihtimal kalır diyosun da senin bu gözlemler ile şıkları elemen için doğru soruları soruyo olabilmen lazım, doğru soruyu sorman için de o kabile dilinin gramer ve jargonunu biliyo olman lazım. biliriz ulan ne var dediğinizi duyar gibiyim ama bunu insanoğlunun dil dediğimiz şeyin ilk farkına vardığı zaman için düşünün bi de. felaket bi tablo gerçekten..
ikincisi holofrastik belirsizlik.. yani bu çok uzun gider ama kısaca şöyle diyebiliriz: tercüme yapan kişilerin sahip olduğu inançlar tercüme ettikleri metni etkiler. iki farkı inanca sahip kişi aynı metni iki farklı şekilde tercüme eder ve bizim hangisinin doğru olduğunu söyleyecek nesnel bi ölçütümüz yoktur. özellikle quine'in naturalized epistemology dediği şey bunla direkt bağlantılı
üçüncüsü de bilimsel teorilerin belirsizliğidir. bu en uzun gidecek olan itirazdır. hala bu konudaki tartışmalar alev alev devam eder. quine'den sonra bayrağı pierre duhem almış yürütmüş ve bilim felsefesi literatürüne sokmuş. mevzu şu ki hiçbi bilimsel teori asla ve asla analitik incelemeyle empirik olarak kanıtlanamaz. kesinlikle her teorinin bir bütün olarak test edilmesi gerekir ki bu da mümkün değildir. çünkü deney ceteris paribus gibi kavramlarla yürür başlatmayın biliminize..
çok girift metinlerdir quine'in metinleri. özellikle indeterminacy of translation bölümü için hilary putnam, transendental dedüksiyon'dan sonra en kazık metin demiş.
devamını gör...
kalanşo
bilimsel adı kalanchoe olan, etli yapraklı ve minik çiçekli bir bitki türüdür.
çok suyu sevmez. çok sıcak olmayan ama güneş alan yerleri sever. don olmadığı sürece alışınca dışarıda da gayet güzel olur. sonbahardan ilkbahara kadar açar ama çok sıcak sevmediği için yazın çiçek açmaya ara verir. evde bakılanlar ise genel olarak aralık ayı başında tomurcuklanıp aralık ayı sonu, ocak ayı başı ise çiçekleri açmaya başlıyor. tam zamanı yani şimdi. pembe, sarı, kırmızı, beyaz, turuncu renkleri mevcuttur.
çok suyu sevmez. çok sıcak olmayan ama güneş alan yerleri sever. don olmadığı sürece alışınca dışarıda da gayet güzel olur. sonbahardan ilkbahara kadar açar ama çok sıcak sevmediği için yazın çiçek açmaya ara verir. evde bakılanlar ise genel olarak aralık ayı başında tomurcuklanıp aralık ayı sonu, ocak ayı başı ise çiçekleri açmaya başlıyor. tam zamanı yani şimdi. pembe, sarı, kırmızı, beyaz, turuncu renkleri mevcuttur.
devamını gör...
kıta tektoniği teorisi
1912 yılında alman meteorolog alfred weneger tarafından ortaya konulmuştur.
alfred weneger bu teorisinde "kıtaların hareket halinde olduğunu, milyarlarca yıl önce pangea (tek kıta)'nın parçalanarak şimdiki kıtaları oluşturduğunu" söyler. buna kanıt olarak kıtaların birbirini tamamlar şekilde olmasını göstermiştir.
alfred weneger bu teorisinde "kıtaların hareket halinde olduğunu, milyarlarca yıl önce pangea (tek kıta)'nın parçalanarak şimdiki kıtaları oluşturduğunu" söyler. buna kanıt olarak kıtaların birbirini tamamlar şekilde olmasını göstermiştir.
devamını gör...
sözlük yazarlarının arkadaş ortamındaki konumu
en arka masa cam kenarı.
devamını gör...
çaylaklardan mesaj bekleyen yazarlar veri tabanı
işin esprisi yukarıda güzelce yapılmış, hatta suyu çıkmış abartısız. *
bu nedenle ben direkt ciddili yazayım. lanet olmasın ki; her seferinde ciddili konuşmak bana düşüyor! yoldaş benim kadar ciddi değildir ya. *
tüm esprileri siz yapıyorsunuz! *
neyse, başka başlık da ağlarım.
şimdi öncelikle hoş geldiniz sevgili çaylak arkadaşlar. ben sözlüğe bir soğuk kasım günü, gececi olarak kayıt yaptırmış marslı arkadaşınız son feci mars.
eğer beni yeterince tanımak istiyorsanız; nickaltımı veya tanımlarımı okuyabilirsiniz. bir yazar en iyi böyle tanınır.
sonrasında söylemek istediğim birkaç bir şey var, söyleyip boşaltacağım dükkanın önünü. *
buradaki her yazar arkadaş gibi ben de sizlere yardımcı olmak adına çaylak yazarlardan mesaj alımımı açık bırakacağım. aklınıza gelebilecek her soruda tecrübeli bir sözlük yazarı olarak elimden geleni yaparım.
sizden şimdilik başlık açarken dikkat edilmesi gereken kurallar başlığına bakmanızı rica ediyorum. entrylerinizin sonuna nokta koymanız dileğiyle.
başka bir sorun olursa; yoldaş sizi bulur.
*
edit: imla.
bu nedenle ben direkt ciddili yazayım. lanet olmasın ki; her seferinde ciddili konuşmak bana düşüyor! yoldaş benim kadar ciddi değildir ya. *
tüm esprileri siz yapıyorsunuz! *
neyse, başka başlık da ağlarım.
şimdi öncelikle hoş geldiniz sevgili çaylak arkadaşlar. ben sözlüğe bir soğuk kasım günü, gececi olarak kayıt yaptırmış marslı arkadaşınız son feci mars.
eğer beni yeterince tanımak istiyorsanız; nickaltımı veya tanımlarımı okuyabilirsiniz. bir yazar en iyi böyle tanınır.
sonrasında söylemek istediğim birkaç bir şey var, söyleyip boşaltacağım dükkanın önünü. *
buradaki her yazar arkadaş gibi ben de sizlere yardımcı olmak adına çaylak yazarlardan mesaj alımımı açık bırakacağım. aklınıza gelebilecek her soruda tecrübeli bir sözlük yazarı olarak elimden geleni yaparım.
sizden şimdilik başlık açarken dikkat edilmesi gereken kurallar başlığına bakmanızı rica ediyorum. entrylerinizin sonuna nokta koymanız dileğiyle.
başka bir sorun olursa; yoldaş sizi bulur.
*
edit: imla.
devamını gör...
eşine 12 lira bırakarak canına kıyan genç
ah be kardeşim.
ah be .
bir bardak suyu tutamadım , bir yudum su dahi içemedim öyle tıkandım kaldım.
ah.
covid-19’a yakalandığı için çalışamayan fedai kuşçu, cebindeki 12 tl’yi eşine bırakarak yaşamına son verdi. öte yandan akp’li canikli, dün akşam yaptığı açıklamada ‘128 milyar dolar nerede?’ sorusuna “36 milyar dolar hane halkının elinde” demişti ancak türkiye’de insanlar yoksulluktan canına kıyıyor. üç çocuk babası fedai kuşçu, işkur üzerinden bir devlet okulunda geçici olarak asgari ücret ile çalışıyordu. covid-19’a yakalanan kuşçu, bu süre içinde çalışamadığı için ücretini alamadı. bakkala ve çevreye borçlarını ödemekte zorlanan kuşçu, pazar günü eşine cebindeki 12 lirayı verdi ve “allahaısmarladık” dedikten sonra evin balkonundan kendini boşluğa bıraktı.
ah be .
bir bardak suyu tutamadım , bir yudum su dahi içemedim öyle tıkandım kaldım.
ah.
covid-19’a yakalandığı için çalışamayan fedai kuşçu, cebindeki 12 tl’yi eşine bırakarak yaşamına son verdi. öte yandan akp’li canikli, dün akşam yaptığı açıklamada ‘128 milyar dolar nerede?’ sorusuna “36 milyar dolar hane halkının elinde” demişti ancak türkiye’de insanlar yoksulluktan canına kıyıyor. üç çocuk babası fedai kuşçu, işkur üzerinden bir devlet okulunda geçici olarak asgari ücret ile çalışıyordu. covid-19’a yakalanan kuşçu, bu süre içinde çalışamadığı için ücretini alamadı. bakkala ve çevreye borçlarını ödemekte zorlanan kuşçu, pazar günü eşine cebindeki 12 lirayı verdi ve “allahaısmarladık” dedikten sonra evin balkonundan kendini boşluğa bıraktı.
devamını gör...
allahtan kork diyen ateist
cevap vereyim, laf dokundurayım, oradan çakayım, buradan sallayayım mantığı ile tanım girilince işte böyle oluyor. başlığı açan yazar arkadaş çok basit anlaşılır ve gayet olağan olan bir şeye dikkat çekmiş. söylediğinde riyakarlık yok. çelişki de yok, tespit var. bu ülkede yaşayan ateistler yine bu ülkenin kültürü ile yoğurularak büyüdüler. o yüzden söz ve cümle kalıpları doğal olarak, kişilerin bu lisanı kullanırken, kendilerini ifade etmek için başvurdukları birer araç. yani hemen duyar kasıp bunlara kutsiyet atfetmeyin.
misal toplumsal yaşamla ilgili bir örneğine şu iletimde değinmiştim; #458993 orada da söylediğim gibi ben o kandil simidini yerim. evime de kimseyi ayakkabı ile sokmam. bu artık bizim için kültürel bir davranış tarzı olmuş. bunun inanç ile öte beri ile alakası yok.
günlük diyaloglar için de aynısı geçerlidir. çok garibime giden bir olaya; ''hayret bir şey.'' ya da ''allah allah'' diye tepki veririm. biri benden bir şey gizlemeye çalışıyorsa ''allah'ın bildiğini kuldan mı saklıyorsun?'' derim. bunlar artık dilimize yerleşmiş gündelik kullanılan söz öbekleri, deyimler. ben bunları söylerim ve çevremdekiler de benim ateist olduğumu bilir. yani riyakarlık yoktur ortada. gayet basit bir olay aslında. tabi anlamak isteyene.
idrak edemediğiniz şey şu ki; bir insanın inanmıyor olması, yoğrulduğu kültürün tüm ögelerini reddettiği ve onların hiç birini kullanmayacağı anlamına gelmediğidir. ama amaç üzüm yemek değil ki, amaç bağcıyı dövmek. amaç linç kültürüne katkım bulunsun, yakaladığım yerden yapıştırayım diye mevzuya dalmak. allah akıl fikir versin size.* işte bunlar hep dile yerleşen kalıplar. ama siz kendi kalıplarınızda sıkıştığınız için bundan memnun olmak yerine, bunlara sallamayı tercih ediyorsunuz. garip tabi. allah sizi bildiği gibi yapsın. aaa yine kullandım. hay allah! bak sen şu allah'ın işine...
misal toplumsal yaşamla ilgili bir örneğine şu iletimde değinmiştim; #458993 orada da söylediğim gibi ben o kandil simidini yerim. evime de kimseyi ayakkabı ile sokmam. bu artık bizim için kültürel bir davranış tarzı olmuş. bunun inanç ile öte beri ile alakası yok.
günlük diyaloglar için de aynısı geçerlidir. çok garibime giden bir olaya; ''hayret bir şey.'' ya da ''allah allah'' diye tepki veririm. biri benden bir şey gizlemeye çalışıyorsa ''allah'ın bildiğini kuldan mı saklıyorsun?'' derim. bunlar artık dilimize yerleşmiş gündelik kullanılan söz öbekleri, deyimler. ben bunları söylerim ve çevremdekiler de benim ateist olduğumu bilir. yani riyakarlık yoktur ortada. gayet basit bir olay aslında. tabi anlamak isteyene.
idrak edemediğiniz şey şu ki; bir insanın inanmıyor olması, yoğrulduğu kültürün tüm ögelerini reddettiği ve onların hiç birini kullanmayacağı anlamına gelmediğidir. ama amaç üzüm yemek değil ki, amaç bağcıyı dövmek. amaç linç kültürüne katkım bulunsun, yakaladığım yerden yapıştırayım diye mevzuya dalmak. allah akıl fikir versin size.* işte bunlar hep dile yerleşen kalıplar. ama siz kendi kalıplarınızda sıkıştığınız için bundan memnun olmak yerine, bunlara sallamayı tercih ediyorsunuz. garip tabi. allah sizi bildiği gibi yapsın. aaa yine kullandım. hay allah! bak sen şu allah'ın işine...
devamını gör...
geceye bir dörtlük bırak
...
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
ismet özel/münaacat
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
ismet özel/münaacat
devamını gör...
kafede yalnız başına oturan insan
kafa dinleyen, düşünen belki de sadece sakince oturan ya da çayıyla, kahvesiyle; işiyle, gücüyle ilgilenen insandır.
devamını gör...
çocukken sahip olmak isteyip sahip olamadığınız şeyler
akülü araba. çok istemiştim peder bey sağ olsun almadı, hep parklarda 1tl verip binerdim. ilerde eğer çocuğum olursa ona ilk alacağım oyuncaktır.
devamını gör...