harem arapça kökenli bir kelimedir. girilmesi yasak, muhterem, mukaddes gibi anlamları vardır. eski yıllarda ve günümüzde nadiren olsa da konak, evler, saraylar iki kısma ayrılırdı. kadınların olduğu kısma harem ve erkeklerin olduğu kısma selamlık denirdi. haremlik değil çünkü selamlık kelimesinde lık ek değildir ve selamlık erkeklerin toplaştığı oda manasına gelen kelimedir. bu uygulamanın farz mı yoksa töre mi olduğu tartışmalıdır. farz olduğunu söyleyenler ahzab suresi 53. ayeti kanıt gösterir.

peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. bu hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır.

diğer bir kanıtları ise avret ve örtü kurallarıdır. erkekler mahremi olmayan kadınlara, kadınlar ise mahremi olmayan erkeklere belirli ölçüler dışında bakamaz derler. mahremin ne olduğu şu şekildedir:

fakihlerin çoğunluğuna göre bir kadının mahremi olmayan erkeklerin yanında yüz ve ellerinin dışında kalan bütün organlarını örtmesi gerekmektedir. bazı fakihler yüz ve elleri örtmenin de gerekli olduğu görüşündedir. şâfiî ve hanbelî mezhebine mensup fakihler ayakların örtülmesini gerekli görürken hanefî ve mâlikîler bunun gerekli olmadığını söylemişlerdir. mahrem olmayan kadın ve erkeklerin günlük hayatın zaruretleri çerçevesinde birbirinin örtülmesi icap etmeyen yerlerine bakmalarında bir sakınca olmamakla birlikte bunlara şehvet hissiyle bakmaları hiçbir şekilde meşrû görülmemiştir. (müsned, ıı, 276, 317; buhârî, “istiʾẕân”, 12; müslim, “ḳader”, 20-21).

bu islamda yoktur diyenler nur suresi 61. ayeti işaret eder. böyle düşünen birinin yazısını ekleyeceğim farklı düşüncelere bakmak için okuyunuz.

köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca yoktur: babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin evleri yahut kızkardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. hep birlikte yahut ayrı ayrı yemenizde sizin için hiçbir sakınca yoktur. evlere girdiğinizde, allah katından bir esenlik, bir bereketlilik, bir temizlik dileği olarak kendinize de selam verin. allah size ayetleri işte böyle ayan beyan bildiriyor ki, aklınızı çalıştırabilesiniz.

islamda yoktur diyenlerin işaret ettiği diğer bir ayet tevbe suresi 71. ayettir.

mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. iyilik ve güzelliği belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar. namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. allah'a ve resulüne itaat ederler. allah bunlara rahmet edecektir. allah azîz'dir, hakîm'dir.

islamda farz mı yoksa gelenek mi tartışmalarına fazla girmiyoruz çünkü işin içinden çıkamayız.*bundan dolayı harem selamlık kuralının örneklerini inceleyeceğiz. safranbolu evleri, gaziantep'te eski evler, şimdi çok olmasa da oda sayısının yanında 2 olan yani iki salonlu evler,* bazı evlerin salonları misafir gelince ortadan perde gibi materyallerle bölünmesi. günümüzde revaçta olan islami oteller, yakın zamanda çok konuşulan ve fazlasıyla ecdad güzellemesi yapılan kadınlar için ince ses erkekler için kalın ses çıkaran çiftli kapı tokmakları örnektir. bu tokmakları bir yerde gördüm oraya kötülememek için söylemeyeceğim.* binaya restorasyon yapıldıktan sonra konulmuş aslı böyleymiş.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir örnek de dedemgilin evidir. evini ailesiyle oturmak için yapan ama göç ettiğinden evini dedeme satan adam çok dindardır* ve evin salonunu |_ şeklinde yaparak harem selamlık kuralını uygulamıştır. bizim aile bu kuralı uygulamadığından dolayı dedemin evinde salonda otururken rahat sohbet etmek ve sesini duyurmak için bağırılır, kafalar çevrilir böyle ilginç aksiyonlar alınır ya da yerde oturulur.* karşı komşumun oldukça dindar babasını ziyarete gittiğimizde salonunu ortadan perdeyle kapattı. bir tarafa erkekleri bir tarafa kadınları aldı. zaten ülkemizde misafirliklerde çoğunlukla kadın ve erkekler ayrı odalarda ağırlanır ve adı konulmadan harem selamlık uygulanır. misafir odası* ve oturma odası gibi iki adet oturmak için odanın olmasının bir nedeni kadın erkeklerin ayrı oturması amacıdır.

şahsi düşüncem ise insanlar hayat arkadaşlarına, çocuklarına, akrabalarına, dostlarına güvenmelidir onlara böyle uygulamalar yaparak sana güvenmiyorum, sen birini taciz edersin, beni aldatırsın gibi mesajlar vermemelidir zaten ne olabilir kadın erkek aynı yerde durunca? her anlamda çağdışı kalmış bu adet bir daha gelmemesi üzerine tarihin tozlu sayfalarına karışmalıdır!
devamını gör...

menemen diye okumam dışında hiç bir sorun yok. açken ben, ben değilim
devamını gör...

kırk yıllık hatıra lâyık olup, kömür hâline gelinceye dek kavrulması hâlinde içilmesinin şeyhü'lislâm ebu's-suud efendi tarafından haramlığına fetvâ verilmiş, türklere has bir pişirme ve sunum merâsimine tâbi tutulmakla özel bir lezzet olarak iştihâr etmiş, içeni de özel hissettiren bir içecektir. mâzi derelerini geçip 16. yüzyıla hayâlen seyahat ettiğimizde bizleri şimdi tebessüme sevk eden kahve tartışmalarına şahit oluyoruz. bakınız dönemin ulemâsı, kahve üzerine neler neler döktürmüşler:


''....kanunî döneminin meşhur şeyhü'lislâmı ebu's-suud efendi'nin “kömür derecesinde kavrulmuş kahvenin içilmesi haramdır.” dediği fetvasıyla istanbul'a kahve getiren gemiler batırılmıştır. ebu's-suud efendi'nin bu fetvası kahve etrafında oluşacak iki grubun fitilini ateşlemeye yetmiştir. 1589-1598 yıllarında iki defa şeyhu'lislâmlık yapan bostanzâde mehmet efendi'ye iştipli vaiz emin efendi'nin vermiş olduğu manzum dilekçe, şeyhü'lislâm tarafından ehl-i keyfi memnun edecek manzum bir cevapla karşılık bulur. bostanzâde mehmet efendi, manzum fetvasında kahvenin haram olduğuna dair ifadenin bir vehim ve riya sebebi olduğunu, kahvenin sağlığa zararlı olmayıp tam tersine faydalı olduğunu, ağrıları giderip kusmayı önlediğini, göz kapağı sivilcelerine devâ olduğunu, kulunca ve nefes darlığına iyi geldiğini, ayrıca gamı giderip safâ verdiğini anlatır:''
''kahve hakkında zikr olan şübehât
vehmdür cümlesi medâr-ı riyâ
evvela balgamı izâle ider
eridüp mahv idüp komaz aslâ
gaseyân ile kay'a mâni'dür
nef'i vardur agrıya dimiş hükemâ
kat' idüp cümle-i rütûbâtı
hem haşâda olan riyâha devâ
gözin açdurmaya hücûm-ı seyl
tâ elif gibi kâmetini ide dü-tâ
çâresi def'i kahve içmekdür
kahvedürür âna ilâv u şifâ
kahve iç kahve dâfi'-i gamdur
vire saykal dimâga 'akla cilâ.''
(klasik türk edebiyatı ışığında edebiyat ve kültür tarihimizde kahve ve kahvehâneler makalesinden iktibas edilmiştir. / yrd. doç. dr. hakan yalap , nevşehir hacı bektaş veli üniversitesi eğitim fakültesi / insan ve toplum bilimleri araştırmaları dergisi cilt:6 sayı: 3-2017 sayfa: 1907-1930)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

cinsellikle alakalı bilimsel veriler paylaşılırsa kimsenin bundan rahatsız olacağını düşünmüyorum.* açılan başlıklar daha çok kadınlar üzerinden dönmekte ve aşağılama boyutuna kadar gitmekte. neden erkeklerle alakalı bu tür başlıklar açılmıyor. bu tür başlık açanları, gizli iç dünyalarını ve bastırılmış duygularını buraya yazarak rahatlama yolu seçtiklerini düşünüyorum artık.
cinsellik içeren başlıklardan ziyade; gerçek hayatında yapamadığını, gerçekmiş gibi hayal dünyasını yazan ve daha çok kadınları aşağılayan kişilerden rahatsız olmak.
devamını gör...

konuşmak istemiyorum mesajını veriyordur ve bunu bir mesele haline bile getirmeye gerek duymuyordur. mantıklı bir yöntem, salınız gitsin.
devamını gör...

babamı çok özledim
devamını gör...

8 yıllık kadim dostum. çoğu şeyimiz beraber geçer. okumayı çok sever. onun kadar hızlı olamasam da bende okuma konusunda kovalıyorum arkasından. buralara da kendisi alıştırdi beni.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

profosyonel örgücü olan annem sayesinde ilkokulda iken öğrendiğim el işi.
ortaokulda kendi ördüğüm kazağı giymişliğim var.
çok cici bebek yeleği örerim.
bebeği olacak olan yazsın.
devamını gör...

iki tane senaryo yazım formatı vardır ve yazılan tüm senaryolar bu ikisinden biri baz alınarak yazılır. bunlar; fransız formatı ve amerikan formatı'dır. fakat korkmanıza ya da çekinmenize göre yok çünkü formatlar biçimsel olarak birbirinden farklıdır.
kısa bir ders almıştım bununla ilgili*, oradan öğrendiğim bilgiler ve aldığım notlar ışığında tanımımı yapacak olursam:

fransız format:
- sahneyi betimleyen ögeler (mekanın iç/dış olması, zamanın gece/gündüz olması vb.) senaryonun sol tarafına yazılır.
- karakterlerin konuşmaları/ diyaloglar ise sağ tarafta yer alır.
- araştırmalarıma göre en çok kullanılan senaryo yazım formatıdır.

amerikan format:
- sahneyi betimleyen ögeler, bir üst başlık gibi aynı satır içinde verilir.
- karakterlerin konuşmaları/ diyaloglar ise, sahneyi betimleyen ögelerin yazıldığı satırın altındaki sayfanın ortasına* gelecek şekilde yazılır.
- amerikan format genel olarak hollywood'da kullanılıyormuş.

bu iki yazım formatında ortak olan unsurlar:
- elbette sahne numarası
- yukarıda bahsettiğim gibi sahneyi betimleyen ögeler (üst bilgiler)
- karakter bilgileri (alt bilgiler)

formatların biçim farklılıklarını görsel olarak görmek için buradan daha ayrıntılı bakabilirsiniz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu aralar çok yorgunum*. şöyle bir yatsam bir hafta uyurum sanki. sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da yoruldum. fazla koşuşturmaca insanı yoruyor. işte o yüzden bu patates benim*.
devamını gör...

eyüp sabri tuncer
devamını gör...

artık iyice şımardılar halk gerekeni yapmıştır. ellerine sağlık
devamını gör...

kendi fikirlerini zorla kabullendirmeye çalışan ve sadece kendisinin haklı olduğunu düşünen yazardır olgunlaşamamıştır.
devamını gör...

konuşmayı bilmeyenin, eğitimi olmayanın kolay yoldan sosyal medya fenomeni olup, şarkı söylemesi, youtuber olması ya da adı her ne saçmalık ise o olması. biz çalışıyoruz onlara kazandırıyoruz.
devamını gör...

kadın yalakalığından ziyade yazarın yazara yaptığı kayırmadan kaynaklanır. kankacılık falan. bu kişiler tanımın içeriğinden ziyade yazarların mahlaslarına bakıyorlar.

(bkz: tanıma değil yazara oy vermek)
devamını gör...

l’éternité şiiri ile tanıştığım ve yalnızca bir dize ile aklımı bulandıran şair. l’éternité şiirinde bir dize var, rimbaud bunu iki kere kullanıyor ve une saison en enfer'de bu dizeyi değiştiriyor.

"denizdir giden güneşle" (c’est la mer allée avec le soleil) bilinen ilk hali fakat une saison en enfer'de ikinci halini alıyor. "denizdir karışan güneşe" (c’est la mer mêlée au soleil)

şiirleri basit bir kelime oyunu olarak görmemek gerekir diye düşünüyorum, rimbaud her kelimeyi özenle seçiyordu yazarken. neden giden yerine karışan olarak değiştirdiği üzerine uzun süre düşündüm. rimbaud giden derken ölüm ve mutlak kavuşmayı mı ifade etmek istiyordu? gitmekte bir sonsuzluk var, iki sonsuzluğun mutlak buluşması fikri.
devamını gör...

bık-tım.
devamını gör...

bu yaz çektiğim karelerdir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

internetin yaygınlaşmasıyla birlikte unutulmaya yüz tutan televizyon uygulaması.
haberler, yayın akışı, maç sonuçları, gelecek hafta fikstürü, hatta 3 lig.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim