uranyum elementi ile yaptığı deneyler sonucunda radyoaktiviteyi keşfeden, fizik ve kimya alanında nobel ödüllerine sahip olan kadın bilim insanıdır.

aynı zamanda radyoloji biliminin kurucusudur.

nobel ödülünü alan ilk kadın ve bu ödülü iki kere alan ilk bilim insanıdır.
devamını gör...

çok sinir bozucudur. hani benim özgünlüğüm der insan.
devamını gör...

cahile laf anlatmaya çalışmak gibi bir çabadır.

gereksizdir.
devamını gör...

insanların çevreye verdiği zararın karbondioksit emisyonu ile ölçümüdür. doğrudan ve dolaylı karbon ayak izi olmak üzere iki çeşittir. doğrudan karbon ayak izi ulaşımda ve diğer faaliyetlerde kullanılan fosil yakıtların çevreye verdiği zararın ölçümü iken dolaylı karbon ayak izi ömrümüz boyunca kullandığımız ürünlerin üretiminden bertarafına kadar olan süreçte çevreye verdiği zararın ölçümüdür.
devamını gör...

charlie chaplin’in oyuncu, yönetmen ve senarist olduğu 1931 yılına ait zamanın çok çok ötesine geçmeyi başarmış kemal sunal'ın başrolünde olduğu en büyük şaban filmi ile türk sinemasına'da uyarlanmış şaheseri. charlie chaplin bu filmde öyle bir oynar ki...
en başta belirteyim charlie chaplin filmlerinin çoğu gibi sessiz bir film ama bütün çığlıkları atıyorsunuz filmde karakterlerin yerine. zaten, chaplin'in olayı budur sesle söyleyemediklerimizi mimikler ile öyle bir anlatır ki...
film sizi şehirde başıboş umarsamaz bir şekilde gezen charlie chaplin ile açıyor, ama bir gün bu gezintiler sırasında köşe başında çiçek satan bir kıza rastlar. kızdan çok etkilenir ama güzelliğinden değil kızın gözlerinin görmüyor oluşundan. filmimizin merkezine yerleştirdiğimiz olay işte burada başlıyor. hemen ardından film bir trajıkomik sahne ile devam ediyor . sebebini bilmediğimiz bir şekilde intihar etmeye çalışan sarhoş bir adamın yanında buluyor kendini chaplin ve onu engelliyor burada olan hareketlerini izlemeniz gerekmektedir. intihar etmeye çalışan adam chaplin’i dost beller ve onu bir an bile yanından ayırmak istemez. sahip olduğu her şeyden charlie’nin de yararlanmasını isteyecektir. soluğu hemen gözleri görmeyen kızın yanında alır. charlie’nin film boyunca tek bir amacı vardır: kıza yardım edip, gözlerinin görmesini sağlamak. sonu çok hüzünlü bitse de izlenilmesi gereken bir charlie chaplin filmidir.

virginia cherrill kör çiçekçi kız rolünde duyguyu çok güzel geçirir insana, ayrıca çokta güzel bir hanımefendidir.harry myers zengin adamdır resmen chaplinle beraber ikili sahnelerinde döktürmüşlerdir.

boks sahnesinde gülmekten karnınıza ağrılar girebilir benden söylemesi. modern times'tan sonra olan en sevdiğim chaplin filmidir.
devamını gör...

görüntüde e*meni suka'larını izliyorsunuz.
bildik bileli aynı oğraşlıklarına devam ediyorlar.
çünkü adı üstünde e*meni.
savunmasız çoluk çocuğa, kadına , yaşlıya, masuma saldıran, savaşma adabından habersiz, it sürüsü.
azerbaycan bayrağına basarak kendilerini tatmin etmeye çalışıyorlar.
cephede enik gibi viyaklayıp, silah arkadaşını yarı yolda bırakanlara bak hele, adam olmuşlar da şova başlamışlar.
ne kadar aciz bir durum.

insanlık aleminin veba mikrobu bunlar.
asla iflah olmazlar.

instagram
devamını gör...

hacı yağının uhrevi kokusunu ciğerlerinize çektiğinizde cereyan edebilecek durumdur. hacı yağının tuhaf ama zevk verici kokusu zihninizi baştan çıkarır ve algılarınızla oynar, öyle ki gülme krizinden çıkamazsınız bile.

beyninizde bir virüs misali sinir sisteminizle oynar durur o koku ve bütün bedeninizi ele geçirir. artık gülmekten kim olduğunuzu hatırlayamayacak seviyeye gelmişsinizdir ve çok geçtir.
devamını gör...

habib baba, 4.murad devrinin gizli, kimsenin bilmediği allah dostlarındandır. yaşlıdır,fakirdir, gariptir. fakat rabbinin katında da alemlere denk bir değerin sahibidir.
yaşlı habib baba, uzun bir kervan yolculuğunun sonunda istanbul'a gelmiştir.yolculuğ unun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider... niyeti, şöyle iyice bir keselenip, paklanmak... bedenini de ruhuna denk kılmaktır.
fakat hamamcı habib babayı içeri sokmak istemez.
'bugün' der, 'sultan murad'ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz.'
habib baba üzülür... rica, minnet eder, yalvarır...
'ne olursun' der, 'kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım.bu tozlu bedenle rabbime ibadet ederken utanıyorum.binbir dil döker.hamamcı ehl-i insaftır... dayanamaz... kabul eder... hamamın en sonundaki odayı göstererek ...

'baba şu odada hızla yıkanıp çık, parada istemem. yeter ki vezirler, senin farkına varmasınlar.'
habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. yıkanmaya başlar... ve bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. boylu, poslu, genç, yakışıklı biridir bu gelen. onunda görünümü fakirdir... ama sadece görünümü... ikinci müşteri kılık değiştirmiş, 4.murad'dır. o gün vezirlerinin topluca hamam alemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir.
'hele bir bakalım' demiştir, 'bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına ne yaparlar, nasıl eğlenirler?'
ve bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirmiştir.

az önce yaşananlar bir kez daha tekrarlanır.. .
hamamcı vezirler der almak istemez... padişah ise, ne olursun der, bastırır ve padişah galip gelir... habib babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç padişahın kulağına fısıldar:
'şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. sende sar peştemali beline gir yanına... beraber sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın... ve ekler: 'aman ha! vezirler varlığınızı bilmesinler.'
sonra 4.murad da habib babanın yanına süzülür. beraber sessizce yıkanmaya başlarlar. bu arada, hamamın büyük salonundan gelen tef, dümbelek, şarkı, türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır...

habib babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. biraz kirlenmiş gibi gelir ona... allah hikmeti gereği dostuna, o yanındakinin tedbil-i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir...
ve yanındakini, görüntüsüne uygun, kendi gibi fakir bir delikanlı zanneden habib baba yumuşak bir sesle konuşur:
'evladım' der, 'sırtın fazlaca kirlenmiş, müsade edersen bir keseleyivereyim.'
padişah aldığı bu teklif karşısında şaşkınlaşır ve bü yük bir haz duyar...
haz duyar, çünkü ömründe ilk defa biri ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan olarak, karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir.
memnuniyetle habib babanın önünde diz çökerken: 'buyur baba' der, 'ellerin dert görmesin'
bu arada içerideki alemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir. habib baba, 4.murad'ın sırtını bir güzel keseler... fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez.. ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine yapılan iyiliklerin kölesidir.

'baba' der, 'gel bende senin sırtını keseliyeyim de ödeşmiş olalım.' habib baba, teklifin kimden geldiğinden habersiz, tebessümle;
'olur evlad' deyip, sultanın önünde diz çöker. bu arada, sultan murad kese yaparken bir yandan da habib babayı yoklar, ağzını arar...
'baba' der, 'görüyormusun şu dünyayı... sultan murad'a vezir olmak varmış...

bak adamlar içerde tef,dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız gibi...'
habib baba sultan murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi hükmünü söyler... sultan murad'ın habib babadan duydukları, ağzı açık bırakıp, keseyi elden düşürten cinstendir:
'be evladım' der, habib baba, 'sultan murad dediğin kimdir? sen asıl alemlerin sultanına kendini sevdirmeye bak ki, o seni sevince sırtını bile sultan murad'a keselettirir.
devamını gör...

burada gördüğümüz pek çok yazarın düşüncelerini dinlemek gayet güzel olacaktır, özellikle birkaç yazarı bekliyor olacağım.
devamını gör...

-yemek mi yapsan acaba?
-dışarı çıkıcam ben. gelecek misin?
-bu havada mı? içki içtin?
-eee? çıkıcam. hava almam lazım. gelecek misin?
-hayır. bence sen de çıkmamalısın. mutfağa girsen çok daha iyi.

o kadar uzun süre kendim için düşünmek zorunda kalmadım, beni benden iyi tanıyan biri benim yerime düşündü ki benimle ilgili şeyleri, umursamayıp kendi bildiğimi okuduğum zamanlarda bile -ki çoğu zaman böyle oldu bu- düştüğüm çukurlardan sağ salim çıkacağımı bilmenin güvenini yaşadım hiç farkında olmayarak. insan böyle şeyleri yitirdiğinde anlıyor. yitirip kendiyle ilgili kendisi düşünmek zorunda kaldığında ve o çukurlara, hep orada olan, düşüp durduğumuz çukurlara düştüğünde nasıl çıkacağını, çıkınca da bir daha ne zaman düşeceğini, çıkmaya mecali olup olmayacağını düşünürken… o gece girmedim mutfağa. dışarı çıktım. dondum soğuktan. içkiliydim, ağladım; açılmadım. ıslandım. zavallı gibi hissettim kendimi. daha çok içtim, daha çok ağladım ve daha çok açılmadım. çıktığımdan daha yüklü döndüm eve. ıslak saçlarım, üşümüş bedenim, incinmiş ruhumla. incittiğim.

“tek başına, böyle bir zamanda, bok gibi bir yere, bok gibi bir ruh haliyle, üstelik de otobüsle nereye gidiyorsun? mutfağa gir sen miko.”

otogarlar iğrenç yerler. pis yemek aşığı benim için bile, benim için çok özel bir yeri olan “tost”un yenmeyecek halde olduğu bir yer. bağıran, çağıran insanlar. her yerinden çomarlık akıyor. tayt giydim evet, ne bakıyosun yaprağım! silerim ebeni dünyadan. ah bir enerjim olsa.

yoruldum. yorgunum. düşünemiyorum.
devamını gör...

ilk işlenen günahtır.

şeytan bu günahı işledikten sonra cennetten kovulmuştur.

kibir; haseti,
haset; dünya sevgisini,
dünya sevgisi; makam sevgisini,
makam sevgisi; rahatlığa düşkünlüğü,
rahatlığa düşkünlük; yücelik sevgisini,
yücelik sevgisi; zenginlik sevgisini,
zenginlik sevgisi; hırsı doğurmuştur.
bütün bu günahların temeli kibirdir.
devamını gör...

televizyonda yayınlandığında türkiye'de hayatın felç olduğu dallas dizisinin kötü adamı. türk televizyon tarihinde zengin ve yoksul (rich man, poor man) dizisinin kötü adamı olan anthony falconetti ile birlikte belkide en fazla nefret edilen iki dizi karakterinden biridir, birbirleriyle yarışır bu itler. kötü adamlar için genelde ceyar denir ama o tek gözü bantlı falconetti de az pislik değildir.

larry hagman tarafından canlandırılan ceyar yada orjinal adıyla john ross "j.r." ewing jr. ; babası john ross ewing sr. a karakter olarak benzeyen, istediğini elde etmek için rüşvet ve şantaja başvurmaktan çekinmeyen, karısını (sadece baldızı olsa iyi) herkesle aldatan pislik adamın tekidir. kardeşi bobby'nin (ki o da annesi bayan ellie'nin tıpatıp ruh ikizidir) antitezidir adeta.

dizide vurulduğu aşağıdaki sahne, o zaman tv tarihinde en fazla izlenen sahne olmuştur. abd'de 21.03.1980 de yayınlanmış olan bu bölüm, türkiye'de hangi tarihte yayınlandı hatırlamıyorum ama o zaman çocuk olmama rağmen bu sahneyi dün gibi hatırlıyorum. ayrıca çiçek abbas filminde de kendisi hakkında bir sahne vardır, onu da aşağıya ikinci video olarak ekledim:



devamını gör...

okuduğun gezegenlerde gezmeyi becerebilirsen yahut gezdiğin yerleri en ince ayrıntısına kadar okuyabilirsen aynı olan başlıktır.
devamını gör...

"1 yıl önceki hâlini düşün ve ne kadar ilerlediğini gör. gör ve 1 sene sonrası için de çok çalış. yorulsan da vazgeçme. uyku her şey değil, hem alıştın da zaten uyuyamıyorsun pek. hayalindeki kütüphaneyi kur ve mümkün olduğundan daha fazla kitap oku. bıçak takımları için dert etme çünkü en iyi bıçak takımı sende. şu piyano olayını da halledersin knk artık"
*unutmadan! kedilerinin sana ne kadar iyi geldiğini düşün ve motive et kendini. kahkaha atmana gerek yok. tebessümlerin eksilmesin yeter ki...*
devamını gör...

pazartesi'den_

o, bir yanılma sanıldı,sabaha bırakıldı.
(sabaha kaldım)
bir çerçeveyi ansıyordu,baktıkça kımıldamayan..

"kutsal yenilgi!..şimdiki.
o'na bağımsızlığını hatırlatıyorsun şimdi,
herşeye yeniden başlaman,
kanattıkça..

turgut'dan uyar'lı cümleler_
devamını gör...

karşı cinse inanılmaz yakıştırdığım süper model.monica da kusursuz bu haliyle.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

karşıt görüş olmazsa ilerleme olmaz. hoş, ilerleme dediğimiz şey de bir illüzyon ama o farklı bir başlık konusu. herkes aynı şeyi, aynı şekilde düşünürse bir sürüden farkımız kalmaz. muhalefet iyidir, ice'ında dediği gibi yeter ki saygı çerçevesinde olsun.
devamını gör...

akp'nin kuyusunu iyice kazan şartlardır. aynı zamanda insanlarımızın ne kadar vicdansız ve acımasız olduğunu gösteren şartlardır, destekleyicileri çoktur çünkü. cumhurbaşkanı denen insan kutsal değil, hakarete uğraması kaçınılmazdır. hangi insan hakarete uğramıyor ki zaten bu devirde? hiçbir şey yapmasanız bile dahil olduğunuz bir genellemede hakarete uğruyorsunuz.
hal böyleyken kendini dokunulmazlaştırıp, hatta ilahlaştırıp bu kararları alan bir insan gençleri iyice karşısına almaktadır. bu karar yüzünden eğitim hakkından olacak gençlerin yaşayacakları da tamamen akp'nin sorumluluğundadır.
bir de ne yazık ki bu dünyada zaten bu yaptıklarının acısını çekmeyecekler, diğer dünyanın da varlığına inanmıyorum. yaptıkları yanına kalacak bu durumda, işte bu açıdan da insanı iyice umutsuzluğa sürükleyen kararlardır.
devamını gör...

dudağınızdan şap diye öpülme ihtimaliniz yüksektir. başıma gelir gibi oldu bu durum. yaşlıca bir amcayla az daha ağız göz birbirimize giriyorduk. neyse ki müthiş refleksim sayesinde amcanın dudağının kenarından döndüm. amcanın çok hoşuna gitmedi bu durum, tövbelerle yoluna devam etti. eh be amca ne bu acele? az daha götürüyordun beni. birkaç kusura bakma, 3-5 pardon, 7 özür dilerim ile uğurladım kendisini.
devamını gör...


“bir kundura dünyanın en tuhaf formudur.”


j.jose millas’ın yazdığı bu olağan dışı roman seni ummadığın yerlere götürecek.
evet,dünyada yalnız değiliz ama millas’a göre bu dünyada bizimle birlikte yaşayanlar ne uzaylılar ne de hayaletler. bizim cansız varlıklar olarak nitelediğimiz ayakkabılar, askılıklar, terlikler, çoraplar… bunlar kendi aralarında bir topluluk oluşturan yarı canlı varlıklar. bitki mi hayvan mı olduğu tam olarak belirlenemeyen deniz yıldızı gibi canlı ile cansız arasındaki yaşam formları.

“sakın yatağın altına bakma”da iki roman okuyacaksınız. biri romanın adı olan, diğeri ise bu romanı okuyanların yaşamlarını anlatan.romandaki herkes takıntılı insanlar. savcı elena rincon ölmüş olan babasıyla telefon konuşmaları yapmakta, yasak aşk yaşadığı adli tabip dünyanın sonuna takıntılı, vicente holgado ayaklarla kafayı bozmuş, holgado’nun masör sevgilisi teressa dolabında yaşayan bir canavarın varlığına inanmakta, teressa’nın annesi hastalık belirtileriyle babası ise alet edrevatla meşgul…

romandaki insanların yolları kıyısından köşesinden kesişmekte. ama asıl dünya yatağın altında dönmektedir. holgado’nun ayakkabıları ayakları kandırarak fare formunda yaratıklara dönüşebilme umudu taşıyan bireysellik peşinde koştukları için birbirlerinden ayrı hareket etme hevesinde olan varlıklardır. amaçları üzerlerinde taşıdıkları bedenden kurtulup özgürlüklerini ilan etmektir.

yukarıda da benzer bir mücadele sürmektedir. vicente ve teressa bir arada oldukları halde birbirlerinden bağımsızdırlar. tıpkı savcı ve adli tabip gibi. vicente teressa’nın ailesiyle yediği bir yemekten sonra ordan koşarak uzaklaşır ve yatağının altına girer. orda bulunduğunda artık ölüdür ve adli tabibe göre korkudan ölmüştür. zira orası hem ayakkabıların vatanıdır, hem de holgado kendini bir yatak altı canavarı olarak görür. bu da demektir ki holgado ölmek için başlangıç noktasına dönmüştür.

holgado’nun ölümüyle ilgili asıl ilginç olan şey ise ayaklarının olamamasıdır. ayaklar holgado’nun ölümünü fırsat bilip ayakkabılarla birlikte özgürlüklerini yaşamaya başlamışlardır. adli tabipse kendini siyah beyaz gören, televizyonunu şöminenin içine koyup asla kapatmayan savcı’nın evinde, yatakta iken savcı’nın korkması üzerine yatağın altına bakmak için eğildiğinde kalp krizi geçirip ölür. savcı’ya göre yatağın altında yatak altı canavarı holgado bulunmaktadır. adli tabibin ölümünde ilginç olan şeyse adli tabibin bir ayağı ile savcı’nın bir ayağının yer değiştirmiş olmasıdır. bunu kimse fark etmez ama savcı bu olaydan sonra topal kalır ve bu onu daha güçlü ve farklı bir insan yapar. artık holgado’dan korkmamaktadır. ayakkabılar ve ayaklar ne yapmıştır bu olaylardan sonra bilinmez ama adli tabibin ayakkabılarından biri savcı’nın balkonunda sokaktan topladığı dul ayakkabılarla sohbet ederek ve en sevdiği yiyecek olan çorapları yiyerek hayatını sürdürür.

“sakın yatağın altına bakma” romanını okuyan herkes 147. sayfada bırakmaktadır okumayı. bir kez de sen dene bakalım.
bu gece yatmadan hemen önce ayakkabılarına iyi geceler dile ya da sakın yatağın altına bakma…
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim