ca ceyli cala cula da cumburceyli cap cup
bunu hatırlayan kesim depresyonda.
t. söylemesi hoş kelimeler bütünü.
t. söylemesi hoş kelimeler bütünü.
devamını gör...
hazall
umarım yaralı tüm yanların iyi olur.
tanım: favori moderatör, güzel insan.
tanım: favori moderatör, güzel insan.
devamını gör...
yaşadığını hissettiğin anlar
-ılık bir bahar sabahında rüzgarın yüzünü yumuşacık okşaması
- açık hava da bulunmak doğayla olup bol oksijenli havayla ciğerlerinin bayram etmesi
- açık hava da bulunmak doğayla olup bol oksijenli havayla ciğerlerinin bayram etmesi
devamını gör...
yazarların asla yapmam dediği bir şey
asla asla demem.
devamını gör...
çocukken yapılan psikopatlıklar
şimdi bir anımı anlatıyorum dostlarım, ben henüz yürüyebilme gücümü yeni kazanmış olduğum yaşlarda bayram gezmesindeyiz. anne babam hasbihal ederken ben koltuğun arkasında fanta şişesi buldum. içtik bi güzel 1,5 litrelik fantayı. başka bi eve geçtik ardından. malumunuz karadeniz dağları midemi bulandırınca araba da, yeni gittiğimiz evde kustum ortalık gaz yağı koktu. mazot tiner kokularına hala hastayımdır tiryakisi de diyebilirim bence *
devamını gör...
osmanlı döneminde olası normal sözlük başlıkları
(bkz: yeniçeri ocağı rezaleti)
devamını gör...
sözlüğü terk ediyoruz kampanyası
(bkz: ben yokum)
devamını gör...
orhan veli kanık
meşhur olmak için değil; halktan insanların hayatını anlatmak için yazan şair. garip akımına öncülük etmesi ve halkın dilini şiirlerine yansıtması da bu yüzden.
sait faik, 7 gün mecmuaları’nda kendisinden şöyle bahsediyor:
“üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkar, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair vardır.
iki incecik bacak, kısaca bir trençkot, kanarya sarısı bir kaşkol, müselles bir yüz, şişirilmiş bir göğüse benzeyen sırt, ergenlik bozuğu bir yüz. işte görünüşte orhan veli.”
sait faik, 7 gün mecmuaları’nda kendisinden şöyle bahsediyor:
“üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkar, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair vardır.
iki incecik bacak, kısaca bir trençkot, kanarya sarısı bir kaşkol, müselles bir yüz, şişirilmiş bir göğüse benzeyen sırt, ergenlik bozuğu bir yüz. işte görünüşte orhan veli.”
devamını gör...
12 mart 2021 danıştay'ın andımız kararı
öğrenci andının okunmasını yürürlükten kaldıran yönetmeliğin iptaline karar veren danıştay 8. dairesi’nin kararı bozuldu. danıştay idari dava daireleri kurulu’nda 11'e karşı 4 oyla alınan kararın gerekçesi önümüzdeki günlerde yazılacak. yani okullarda andımız artık kesin okutulmayacak.
bilindiği gibi açılım dönemi icraatlerindendi. bence isteğe bağlı olarak kalmalıydı. ya da sadece pazartesi günleri de okunabilirdi. "andımız"dan rahatsız olmak, okunmasın şeklinde karar almak yakışmadı.
kaynak
bilindiği gibi açılım dönemi icraatlerindendi. bence isteğe bağlı olarak kalmalıydı. ya da sadece pazartesi günleri de okunabilirdi. "andımız"dan rahatsız olmak, okunmasın şeklinde karar almak yakışmadı.
kaynak
devamını gör...
heykelden tahrik olmak
damacanadan, cansız mankenden tahrik olan yurdum insanının yanında daha masum kalan hislenme durumu.
devamını gör...
evladına sen onu beceremezsin diyen ebeveyn
hep duyduğum sözdür.
neye heves etsem ne yapmayı planlasam ya böyle olumsuz konuşurlar ya da alaycı bi sesle "iyi yap bakalım."derler.
efendim bu ebeveynlern çocukları nasıl oluyor gelecekte diye merak ediyorsanız şayet ben canlı bir örneğiyim. 20.yıldan bildiriyorum size:
onu yapma, şunu beceremezsin gibi lafları duya duya tembelleştim. çok basit görevleri bile yapmıyorum.
kılımı kıpırdatmıyorum. tembelim diye de bir sürü laf duyuyorum tabii ama umursamıyorum artık. söylenip söylenip susuyorlar.
aciz değilim çok şükür her işi yapabilirim ama yapmamayı seçiyorum. bu onlara verdiğim tepki.
ee iletişim kurmayı denesen daha kolay olmaz mıydı sevgili yazar diye söylerseniz... *
iletişim mi? o ne?
kötü niyetli oldukları için yaptıklarını düşünmüyorum. her şeyin başı eğitim kısaca.
neye heves etsem ne yapmayı planlasam ya böyle olumsuz konuşurlar ya da alaycı bi sesle "iyi yap bakalım."derler.
efendim bu ebeveynlern çocukları nasıl oluyor gelecekte diye merak ediyorsanız şayet ben canlı bir örneğiyim. 20.yıldan bildiriyorum size:
onu yapma, şunu beceremezsin gibi lafları duya duya tembelleştim. çok basit görevleri bile yapmıyorum.
kılımı kıpırdatmıyorum. tembelim diye de bir sürü laf duyuyorum tabii ama umursamıyorum artık. söylenip söylenip susuyorlar.
aciz değilim çok şükür her işi yapabilirim ama yapmamayı seçiyorum. bu onlara verdiğim tepki.
ee iletişim kurmayı denesen daha kolay olmaz mıydı sevgili yazar diye söylerseniz... *
iletişim mi? o ne?
kötü niyetli oldukları için yaptıklarını düşünmüyorum. her şeyin başı eğitim kısaca.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'e soru sor
will you marry me?
devamını gör...
bitirilince üzülünen şeyler
valla benim aklima diziler geliyo
(bkz: fleabag) (bkz: sherlock holmes) (bkz: the good place) (bkz: black mirror)
(bkz: fleabag) (bkz: sherlock holmes) (bkz: the good place) (bkz: black mirror)
devamını gör...
emilie du chatelet
neden hiç kadın fizikçi yok?, neden hiç kadın matematikçi yok?, neden hiç kadın filozof yok?, diyen arkadaşla karşılaşıyoruz. alın ''üçü bir arada'' diye anılan bir kadın kendisi
semur-en-auxois valisi marquis florent du chatelet ile 19 yaşında evlendi. kocası bir askerdi ve işleri nedeniyle karısını az gördü...
ayrıldılar yani kısacası efem...
fransız yazar ve filozof voltaire'in ile bir ilişkiye girdi. voltaire'nin sevgilisi olarak anılır.
20 yaşında fransız bilimler akademisi'ne eğitim almak için başvurdu. ancak cinsiyeti nedeniyle reddedildi.
sonraki yıllarda, kendisini reddeden bu okul; chatelet'in tabiat üzerine tezler adlı kitabını yayınlamıştır.
chatelet, ısaac newton'ın principia kitabının fransızca'ya çevirmiştir. başka bir dile uzun zaman çevrilmedi. fransa'nın, newton'ı chatelet'nin çevirisi ile tanımıştır.
newton, hareket eden cismin enerjisinin, kütlesi ile doğrudan orantılı olmadığını savundu.
emilie du chatelet, kütle ve hızının karesi ile orantılı olduğunu düşünerek newton'un tam tersi bir düşünceye sahipti.
ki bu da; (e=mc²) destekleyen bu düşüncedir.
kendisi ''kadın '' olması sebebiyle hemcinslerinin eğitim almasının ateşli bir savunucusu idi.
semur-en-auxois valisi marquis florent du chatelet ile 19 yaşında evlendi. kocası bir askerdi ve işleri nedeniyle karısını az gördü...
ayrıldılar yani kısacası efem...
fransız yazar ve filozof voltaire'in ile bir ilişkiye girdi. voltaire'nin sevgilisi olarak anılır.
20 yaşında fransız bilimler akademisi'ne eğitim almak için başvurdu. ancak cinsiyeti nedeniyle reddedildi.
sonraki yıllarda, kendisini reddeden bu okul; chatelet'in tabiat üzerine tezler adlı kitabını yayınlamıştır.
chatelet, ısaac newton'ın principia kitabının fransızca'ya çevirmiştir. başka bir dile uzun zaman çevrilmedi. fransa'nın, newton'ı chatelet'nin çevirisi ile tanımıştır.
newton, hareket eden cismin enerjisinin, kütlesi ile doğrudan orantılı olmadığını savundu.
emilie du chatelet, kütle ve hızının karesi ile orantılı olduğunu düşünerek newton'un tam tersi bir düşünceye sahipti.
ki bu da; (e=mc²) destekleyen bu düşüncedir.
kendisi ''kadın '' olması sebebiyle hemcinslerinin eğitim almasının ateşli bir savunucusu idi.
devamını gör...
peki
pek iyi sözcüğünden evrilmiş bir kelimedir. ama kullanıldığında pek de iyi hissedilmez. bir şeylerin üstünü kapatmak, daha fazla kendini açıklamakla uğraşmamak, bir şey iyi olmasa da 'aman tamam' denmek için kullanılan bir sözcüktür genelde. bazen de direkt olarak "tamam" kelimesi yerine kullanılabilir.
devamını gör...
(tematik)
tractus tectospinalis
ani görsel, işitsel uyarana karşı oluşan baş boyun hareket refleksinin oluşumundan sorumlu sinir sistemi yolağıdır.
devamını gör...
carl gustav jung
sigmund freud ile işbirliği yapan daha sonra,cinselliğin önemlilik derecesi üzerinde anlaşmazlığa düşerek ayrılmışlardır.
devamını gör...
big reset
great reset olarak da bilinen, yeni dünya düzeni denen baş belası nanenin büyük sıfırlama adı altında insanlara kaktırılması için uydurulmuş bol yalan soslu terim.
aslına bakarsanız bu tür konuları komplo teorisi çukuruna düşmeden konuşmak oldukça zor. çok fazla unsuru bir araya getirdiğiniz zaman iş komplo teorisi olmaktan çıkıp burnumuzun dibindeki gerçeğe dönüşse bile, birçok kişinin bu tür konulara bakış açısı maalesef ciddiyet içermiyor.
yeni dünya düzeni dediğimiz şey, ulus devletlerin ortadan kalkması temeline dayanıyor. bu nedenle bu düzeni kurmak isteyenler (artık siz adına ne derseniz deyin), öncelikle ülkeleri bir arada tutan kültürel ve milli değerleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapıyorlar. en basitinden ülkemizde milliyetçilik, atatürkçülük, din gibi ortak toplumsal paydalarda günümüzde bulunduğumuz noktaya bakarsanız, birçoğunun feci şekilde yıpratıldığını rahatlıkla görebilirsiniz.
böyle bir düzeni kurup insanları tek elden kontrol etmek tabii ki bugün dünyanın içinde bulunduğu koşullarda tam olarak mümkün değil. yukarıda bahsettiğim toplumsal dejenerasyon dışında da bazı değişiklikler gerekiyor. insan nüfusunun biraz daha az olması, o az nüfusun en iyi şekilde takip ve kontrol edilebilmesi gibi gibi... georgia guidestones'un üzerini incelerseniz "insan nüfusunu
500 milyondan düşük tut" diye bir ibare görürsünüz mesela.
büyük sıfırlama olayı, pandemi ile beraber gündeme geldi. burada şöyle bir "tesadüf" var: pandemiler insan nüfusunu azaltabilecek olaylar. bu nedenle bu virüsün çin'de insan eliyle üretildiğini ve büyük sıfırlama'ya bilerek zemin hazırlandığını düşünen birçok insan var. * ardından yan etkileri ve insan vücuduna müdahale olup olmadığı konusunda, hakkındaki tartışmalar ayyuka çıkan aşı olayları patlak verdi. biliyorsunuz, dünyanın birçok ülkesinde "küreselcilerin yeni dünya düzenine geçiş oyunu" gerekçesi ile aşı karşıtı gösteriler yapılıyor. tüm bunlar birbirinden bağımsız olarak düşünülmemesi gereken olaylar.
farkındaysanız bitcoin gibi kriptopara olayları da özellikle son yıllarda bir yayılım gösterdi dünya çapında. bu da genel olarak yeni dünya düzenine geçişin bir simgesi olarak görülüyor. bireylerin elindeki mal varlıklarının bir gecede anlamsız hale getirilmesinin ve bir anda hiçbir şeysiz kalacak insanların daha rahat kontrol edilmesinin önünü açacağı düşünülen bir şey dijital para. senelerdir insanları sömüren zengin sınıfı nedeniyle, eskiden ortadirek adı verilen kesim yavaş yavaş yok oluyor/oldu. insanların çok büyük bir kısmı gittikçe fakirleşiyor. bakmayın siz "cebinde telefonun var ya!" diyen enine çizgili tişört giymiş malum kafalı dayılara! ne yazık ki işin gerçeği bu. üstelik sadece bizim ülkemiz için de geçerli değil bu durum.
sözde iyiliğimizi düşünen bu zengin sınıfı "her şeyiniz olacak ama hiçbir şeyiniz olmayacak ve mutlu yaşayacaksınız" diyor. yani gerçekte size ait olan hiçbir şey olmayacak; ne oturduğunuz ev ne kullandığınız araba ne de başka bir şey... bunları yaşadığınız müddetçe devletten (ya da o yönetimin adı artık her neyse ondan) kiralamış gibi olacaksınız. sözde amaç, kaynakları adilce bölüşmek olacak ama düşünün bir kez; bugüne dek dünyada gücü elinde bulunduran odakların, halklar lehine adil bir bölüşüm yaptığına kaç kez şahit oldunuz? görünürde kapitalizmi resetliyormuş gibi olsanız da aslında aynı elin farklı bir oyununa figüran olacaksınız sadece. bu tıpkı deccal'in cennet dediği sahte yerin gerçekte cehennem olması gibi. bu durumda deccal gerçekten varsa, bu düzeni deccal olarak görmenizde hiçbir sakınca yok gibi görünüyor.
malum, insanları kontrol etmek konusu açıldığında çip mevzusuna değinmezsek olmaz. bunu daha önce jose manuel rodriguez delgado başlığında anlatmıştım * ama burada da kısaca anlatayım. cep telefonlarımız, dijitale geçmenin ilk adımlarından olan yeni kimliklerimiz bizi takip etmek konusunda kullanılır ama kontrol etmek için kullanılamaz. delgado'nun 1960'larda yaptığı beyin ve uzaktan kumanda + çip deneyi, herhangi bir canlının kontrol edilebilmesini de sağlıyor. bu durumda düşünün: 1984 romanındakine benzer bir dünya kurup, insanları hiçbir şeyi sorgulamayıp her şeye tamam diyen birer robota dönüştürmek gibi manyakça bir planınız olsaydı, son yıllarda çok ilerleyen nanoteknoloji ve çipleri kullanmaz mıydınız? evet; eğer öyle bir planınız olsaydı, bence de çipler biçilmiş kaftan olurdu o iş için. itiraz etme, itaat et! hangi yönetici bunu istemezdi ki?
her neyse... yukarıda da değindiğim gibi, bu tür konular çoğu kişi için paranoyak insanların uydurup takıntı haline getirdiği asılsız komplo teorileri. ancak ben size yine de "ya doğruysa?" sorusunu sormanızı öneririm.
aslına bakarsanız bu tür konuları komplo teorisi çukuruna düşmeden konuşmak oldukça zor. çok fazla unsuru bir araya getirdiğiniz zaman iş komplo teorisi olmaktan çıkıp burnumuzun dibindeki gerçeğe dönüşse bile, birçok kişinin bu tür konulara bakış açısı maalesef ciddiyet içermiyor.
yeni dünya düzeni dediğimiz şey, ulus devletlerin ortadan kalkması temeline dayanıyor. bu nedenle bu düzeni kurmak isteyenler (artık siz adına ne derseniz deyin), öncelikle ülkeleri bir arada tutan kültürel ve milli değerleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapıyorlar. en basitinden ülkemizde milliyetçilik, atatürkçülük, din gibi ortak toplumsal paydalarda günümüzde bulunduğumuz noktaya bakarsanız, birçoğunun feci şekilde yıpratıldığını rahatlıkla görebilirsiniz.
böyle bir düzeni kurup insanları tek elden kontrol etmek tabii ki bugün dünyanın içinde bulunduğu koşullarda tam olarak mümkün değil. yukarıda bahsettiğim toplumsal dejenerasyon dışında da bazı değişiklikler gerekiyor. insan nüfusunun biraz daha az olması, o az nüfusun en iyi şekilde takip ve kontrol edilebilmesi gibi gibi... georgia guidestones'un üzerini incelerseniz "insan nüfusunu
500 milyondan düşük tut" diye bir ibare görürsünüz mesela.
büyük sıfırlama olayı, pandemi ile beraber gündeme geldi. burada şöyle bir "tesadüf" var: pandemiler insan nüfusunu azaltabilecek olaylar. bu nedenle bu virüsün çin'de insan eliyle üretildiğini ve büyük sıfırlama'ya bilerek zemin hazırlandığını düşünen birçok insan var. * ardından yan etkileri ve insan vücuduna müdahale olup olmadığı konusunda, hakkındaki tartışmalar ayyuka çıkan aşı olayları patlak verdi. biliyorsunuz, dünyanın birçok ülkesinde "küreselcilerin yeni dünya düzenine geçiş oyunu" gerekçesi ile aşı karşıtı gösteriler yapılıyor. tüm bunlar birbirinden bağımsız olarak düşünülmemesi gereken olaylar.
farkındaysanız bitcoin gibi kriptopara olayları da özellikle son yıllarda bir yayılım gösterdi dünya çapında. bu da genel olarak yeni dünya düzenine geçişin bir simgesi olarak görülüyor. bireylerin elindeki mal varlıklarının bir gecede anlamsız hale getirilmesinin ve bir anda hiçbir şeysiz kalacak insanların daha rahat kontrol edilmesinin önünü açacağı düşünülen bir şey dijital para. senelerdir insanları sömüren zengin sınıfı nedeniyle, eskiden ortadirek adı verilen kesim yavaş yavaş yok oluyor/oldu. insanların çok büyük bir kısmı gittikçe fakirleşiyor. bakmayın siz "cebinde telefonun var ya!" diyen enine çizgili tişört giymiş malum kafalı dayılara! ne yazık ki işin gerçeği bu. üstelik sadece bizim ülkemiz için de geçerli değil bu durum.
sözde iyiliğimizi düşünen bu zengin sınıfı "her şeyiniz olacak ama hiçbir şeyiniz olmayacak ve mutlu yaşayacaksınız" diyor. yani gerçekte size ait olan hiçbir şey olmayacak; ne oturduğunuz ev ne kullandığınız araba ne de başka bir şey... bunları yaşadığınız müddetçe devletten (ya da o yönetimin adı artık her neyse ondan) kiralamış gibi olacaksınız. sözde amaç, kaynakları adilce bölüşmek olacak ama düşünün bir kez; bugüne dek dünyada gücü elinde bulunduran odakların, halklar lehine adil bir bölüşüm yaptığına kaç kez şahit oldunuz? görünürde kapitalizmi resetliyormuş gibi olsanız da aslında aynı elin farklı bir oyununa figüran olacaksınız sadece. bu tıpkı deccal'in cennet dediği sahte yerin gerçekte cehennem olması gibi. bu durumda deccal gerçekten varsa, bu düzeni deccal olarak görmenizde hiçbir sakınca yok gibi görünüyor.
malum, insanları kontrol etmek konusu açıldığında çip mevzusuna değinmezsek olmaz. bunu daha önce jose manuel rodriguez delgado başlığında anlatmıştım * ama burada da kısaca anlatayım. cep telefonlarımız, dijitale geçmenin ilk adımlarından olan yeni kimliklerimiz bizi takip etmek konusunda kullanılır ama kontrol etmek için kullanılamaz. delgado'nun 1960'larda yaptığı beyin ve uzaktan kumanda + çip deneyi, herhangi bir canlının kontrol edilebilmesini de sağlıyor. bu durumda düşünün: 1984 romanındakine benzer bir dünya kurup, insanları hiçbir şeyi sorgulamayıp her şeye tamam diyen birer robota dönüştürmek gibi manyakça bir planınız olsaydı, son yıllarda çok ilerleyen nanoteknoloji ve çipleri kullanmaz mıydınız? evet; eğer öyle bir planınız olsaydı, bence de çipler biçilmiş kaftan olurdu o iş için. itiraz etme, itaat et! hangi yönetici bunu istemezdi ki?
her neyse... yukarıda da değindiğim gibi, bu tür konular çoğu kişi için paranoyak insanların uydurup takıntı haline getirdiği asılsız komplo teorileri. ancak ben size yine de "ya doğruysa?" sorusunu sormanızı öneririm.
devamını gör...
organ bağışı
organ bağışı, tedaviye rağmen fonksiyonlarını yerine getiremeyen bir organın bertaraf edilerek, transplantasyon yöntemiyle donörden alıcıya nakledilmesidir. 18 yaşından büyük bireylerin özgür iradesiyle ya da öldükten sonra ailesinin onayıyla yapılan hayat kurtarma girişimidir. kalp, karaciğer, böbrek, pankreas, akciğer, ince bağırsak gibi organlar ve kalp kapağı, kemik, tendon, yüz, el, kol, bacak, uterus gibi organların nakilleri yapılabilmektedir. organ bağışı oldukça önemli bir meseledir. birçok insan organ için sırada bekliyor, bazen sırası geliyor ama organ uyum göstermiyor. bu insanlar yaşamaya devam ediyor ama makinelere bağımlı olarak, hayat kaliteleri çok düşük. beyin ölümü gerçekleşen bir insanın sağlıklı birçok organı bağışlanarak birçok insana umut olunabilir. bu konuda toplum olarak bilincimizi artırmamız ve böylesine hassas bir konunun üzerine daha fazla eğilmeliyiz diye düşünüyorum. organ bağışı bekleyen hastalar ve hasta yakınları için gerçekten çok zor bir süreç. organ bağış kartı'na sahip olmak ise çok kolay. tabii bu karta sahip olsanız bile öldükten sonra yine de aileden onay alınıyor. bunun için de ailelerde farkındalık oluşturmalı.
devamını gör...
