normal sözlük yazarlarından tavsiyeler
yds gibi yabancı dil sınavlarında;
reading comprehension bölümünde içinde “ only, always, never” gibi kesin ifadeler bulunan şıklar büyük ihtimalle yanlıştır.
irrelevant sentence sorularında a şıkkı çıkma olasılığı düşüktür. atacaksanız c ya da d şıklarını deneyin.
restatement sorularında soru kökünde olan cümlenin içindeki conjunction, adverb ve adjective’i seçin ve şıklardan bunları karşılayanı işaretleyin.
an itibariyle bütün soru tipleri ile ilgili başlık açıp ip uçları verme kararı aldım. artık ösym düşünsün!
reading comprehension bölümünde içinde “ only, always, never” gibi kesin ifadeler bulunan şıklar büyük ihtimalle yanlıştır.
irrelevant sentence sorularında a şıkkı çıkma olasılığı düşüktür. atacaksanız c ya da d şıklarını deneyin.
restatement sorularında soru kökünde olan cümlenin içindeki conjunction, adverb ve adjective’i seçin ve şıklardan bunları karşılayanı işaretleyin.
an itibariyle bütün soru tipleri ile ilgili başlık açıp ip uçları verme kararı aldım. artık ösym düşünsün!
devamını gör...
kına seven insan
devamını gör...
seleukos imparatorluğu
büyük iskender'in ölümünden sonra yetişkin erkek çocuğu olmadığından ülkesi 4 komutanı arasında pay edildi... buna göre bu dört komutan erkek çocukları büyüyene kadar büyük iskender'in ülkesine sahip çıkacaklardı...
tahmin ettiğiniz gibi büyük iskender'in çocukları hiç bir zaman büyüyemediler!
komutanlar arasında ise müthiçş bir rekabet ve güç savaşı doğdu ...
bu 4 komutan arasındaki savaşın kesin kazananı ipsus zaferinden sonra seleukos samandağ oldu.
m.ö. 63 yılına yani romalılar tarafından yıkılana kadar, 250 yıllık bir süreçte ortadoğu'nun büyük bir bölümüne hükmetmiş büyük bir imparatorluktu efem..
1. seleucus nicator; ipsus savaşından sonra büyük iskenderin en büyük komutanı antigonus'u mağlup edince onun daha önce yönettiği topraklardaki yeni kuracağı merkezi bir efsane ile malalas denilen bir tahçi şöyle anlatıyor.
seleucus kel dağına çıkar ve bir kurban keser... zeusa yeni kenti nereye kurması gerektiğini sorar ve ona yol göstermesi için dua eder. bunun üzerine bir kartal gelir ve etten bir parça alarak bu eti bugün hatay samandağ ilçesindeki musa dağı eteğindeki mağaracık- çevlik bölgesine bırakır böylece burası kent merkezi olur...kentin adıda ''seleucia''olur.
kentin arkasındaki musa dağı tepelerini ise kendi doğup büyüdüğü yer olan makedonya'daki tempe şehrindeki pierra dağlarını benzettiğinden şehrin adına
''seleucia pierra'' olarak adlandırmıştır.
oğlu antiocochus'un adını vereceğ şehir belirleme törenini de aynı şekilde kel dağı yerine silpıus dağına çıkarak yapıyor...
antioch antakya böylece kurulmuş oluyor efem...
bugün hatay-samandağ çevlikte bulunan seleucia limanı tüm bakımsızlığına ve hor kullanılmasına rağmen görkemli bir şekilde musa dağının eteğine yaslanmış bir şekilde durmaktadır.
o taraflara giderseniz muhakkak gezmenizi tavsiye ederim.
www.google.com/search?q=sel...
tahmin ettiğiniz gibi büyük iskender'in çocukları hiç bir zaman büyüyemediler!
komutanlar arasında ise müthiçş bir rekabet ve güç savaşı doğdu ...
bu 4 komutan arasındaki savaşın kesin kazananı ipsus zaferinden sonra seleukos samandağ oldu.
m.ö. 63 yılına yani romalılar tarafından yıkılana kadar, 250 yıllık bir süreçte ortadoğu'nun büyük bir bölümüne hükmetmiş büyük bir imparatorluktu efem..
1. seleucus nicator; ipsus savaşından sonra büyük iskenderin en büyük komutanı antigonus'u mağlup edince onun daha önce yönettiği topraklardaki yeni kuracağı merkezi bir efsane ile malalas denilen bir tahçi şöyle anlatıyor.
seleucus kel dağına çıkar ve bir kurban keser... zeusa yeni kenti nereye kurması gerektiğini sorar ve ona yol göstermesi için dua eder. bunun üzerine bir kartal gelir ve etten bir parça alarak bu eti bugün hatay samandağ ilçesindeki musa dağı eteğindeki mağaracık- çevlik bölgesine bırakır böylece burası kent merkezi olur...kentin adıda ''seleucia''olur.
kentin arkasındaki musa dağı tepelerini ise kendi doğup büyüdüğü yer olan makedonya'daki tempe şehrindeki pierra dağlarını benzettiğinden şehrin adına
''seleucia pierra'' olarak adlandırmıştır.
oğlu antiocochus'un adını vereceğ şehir belirleme törenini de aynı şekilde kel dağı yerine silpıus dağına çıkarak yapıyor...
antioch antakya böylece kurulmuş oluyor efem...
bugün hatay-samandağ çevlikte bulunan seleucia limanı tüm bakımsızlığına ve hor kullanılmasına rağmen görkemli bir şekilde musa dağının eteğine yaslanmış bir şekilde durmaktadır.
o taraflara giderseniz muhakkak gezmenizi tavsiye ederim.
www.google.com/search?q=sel...
devamını gör...
(tematik)
kızılbaş
afganistan tarihi boyunca kızılbaşlar önemli rol oynamışlardır. kırmızı başlıkları nedeniyle kızılbaş olarak anılmalarının yanı sıra aynı zamanda tāj-e ḥaydar ( haydarın tacı ) olarak bilinirler. nadir şah tarafından getirilen kızılbaşlar abdur rahman han dönemine kadar ülke yönetiminde etkili pozisyonlarda yer almışlardır.
kızılbaşların yönetimdeki etkinliği gerek pashtun gerek ise tacikler tarafından hoş karşılanmamıştır. kızılbaşlar pek çok defa toplu katliamların hedefi olmuştur. sivil savaş döneminde ve sivil savaş sonrasında tacikler tarafından katledilmişlerdir. yine pashtun ağırlıklı olan taliban'ın şii müslümanlara yönelik olan katliamlarında on binlerce hazaralar ve kızılbas öldürülmüştür. diğer şii etnik gruplar gibi kızılbaşlar katliamlardan kaçabilmek için ülkeyi terketmişlerdir. afganistan'da yeni yönetimle birlikte pek çok kızılbash ülkeye geri dönmüştür.
bugün afganistan'da sayıları tam bilinmemekle birlikte iki yüz bine yakın kızılbaş olduğu tahmin edilmektedir. kızılbaşlar eğitime verdikleri önemle ve ticaret alanındaki etkinlikleriyle bilinirler.
afganistan kızılbaşları bayāt, shahseven, ansarlu, shaaghasi, shāmlu, afshār soylarından gelir. kabil, herat, logar, mezar-ı sharif ve kandahar bölgelerinde kızılbaş aşiretlerine rastlanır.
afganistan'ın yanı sıra iran, pakistan, suriye, lübnan, bulgaristan, türkiye gibi ülkelerde kızılbaş aşiretleri bulunmaktadır.
kızılbaşların yönetimdeki etkinliği gerek pashtun gerek ise tacikler tarafından hoş karşılanmamıştır. kızılbaşlar pek çok defa toplu katliamların hedefi olmuştur. sivil savaş döneminde ve sivil savaş sonrasında tacikler tarafından katledilmişlerdir. yine pashtun ağırlıklı olan taliban'ın şii müslümanlara yönelik olan katliamlarında on binlerce hazaralar ve kızılbas öldürülmüştür. diğer şii etnik gruplar gibi kızılbaşlar katliamlardan kaçabilmek için ülkeyi terketmişlerdir. afganistan'da yeni yönetimle birlikte pek çok kızılbash ülkeye geri dönmüştür.
bugün afganistan'da sayıları tam bilinmemekle birlikte iki yüz bine yakın kızılbaş olduğu tahmin edilmektedir. kızılbaşlar eğitime verdikleri önemle ve ticaret alanındaki etkinlikleriyle bilinirler.
afganistan kızılbaşları bayāt, shahseven, ansarlu, shaaghasi, shāmlu, afshār soylarından gelir. kabil, herat, logar, mezar-ı sharif ve kandahar bölgelerinde kızılbaş aşiretlerine rastlanır.
afganistan'ın yanı sıra iran, pakistan, suriye, lübnan, bulgaristan, türkiye gibi ülkelerde kızılbaş aşiretleri bulunmaktadır.
devamını gör...
kuzey ışıkları
norveç denilince akla ilk gelen manzaralardan biridir. renklerin geçişleri ve gökyüzündeki dans eder gibi ahenkli hareketlerinden büyüye kapılmamak imkansız. ortaya çıkan bu eşi benzeri olmayan manzara, fotoğrafçıların iştahını kabartır.
devamını gör...
normal sözlük için öneriler
son günlerde sözlük genelinde bulunan gergin ortam sebebiyle, sözlüğün bir yazarı olarak bu başlığa yazma sorumluluğu hissettim.
benim gözümde kafa sözlük, çeşitli diğer sözlük yönetimlerinin yanlış politikaları ve yazar kalitesinin düşüklüğünden dem vurarak ortaya çıkmış; bir tepkinin somutlaştırılmış hali. lakin bu yalnızca çıkışı, ilerleyişinde yine bu yolu izlemek zorunda değil. bazen düzeni sağlamak için yanlış yapmak da gerekir.
yönetimin yaptığı büyük bir iş var ortada. gerek yoldaş'ın almış olduğu radikal kararın güçlüğü, iko'nun teknik anlamda yaptıkları olsun, gerek diğer moderasyon ekibinin kendi alanlarındaki sorumluluklarını yerine getirmesi olsun. bunların hepsine saygı duyuyorum. duymadığım gün burada olmam zaten.
ama gel görelim, sözlükteki huzur ortamını korumak adına taviz verdikleri davranışlar huzursuzluğun asıl sebebi. evet, teoride burası düşüncelerimizi özgürce ifade edebileceğimiz ve günlük hayatın stresinden uzak vakit geçirebileceğimiz bir sanal ortam. ütopik anlamda çok güzel olsa da, realiteye döndüğümüzde anlaşmazlıklar ve taşkınlıklar hep yaşanır. bence tahammül sınırlarını biraz daha aşağı çekmeli, aman tadımız kaçmasın davranışlarını sürdürmemeliler.
eğer bu şekilde davranılırsa eleştiri yağmuruna tutulacak, evet. kendi eleştirdikleri zihniyetten bir farkları kalmayacak, hayır. orada bir duracaksınız işte. diğer platformlarda görünmezden hallice olup, sesini duyuramayan kimseler, burada küçük de olsa bir kitlenin yazdıklarını okuduğunu, yer yer beğendiğini ve hatta interaktif ilişkilere girdiğini görünce şımarıp hadsizlik yapıyorlar. her şeyin bir sınırı var. kaç yaşında insanlara hak ve özgürlüğün tanımını yazacak değiliz sonuçta.
burada mevzubahis fikir ayrılıkları yaşanması ve bu konuda ortaya çıkan zıtlıklar değil. bunlar özgür düşüncenin güzel yanları zaten. burada olay, moderasyonun sabrının denenmesi. arkadaşlar, siz sanıyor musunuz ki bu insanların sınırını görüp, ona göre sınırlarda geziyorsunuz? siz o sınıra her yaklaştığınızda, nirengi biraz daha yukarıya çıkıyor. nafile çabalarınız yalnızca sözlük yazarlarının göz zevkini bozuyor, o kadar. insan yerine konulup tepki aldınız diye ateşi harlayıp durmayın. yangınlar içinde uyanırsınız.
sözlük, evet güzel sözcük. bu konuda da birkaç sözüm var.
şimdi öncelikle burası bir sözlük, yani her ne kadar etkileşim halinde olan bir sözlük olup yazarların güzel düşünceleri, anıları ve yorumlarına yer veriliyor olsa da temel amaçlarından biri de bilgi platformu olarak kullanılmaya açık olması. eğer her dilediğinizi, dilediğiniz jargonla ifade edebileceğiniz bir ortam hayaliniz varsa bulunduğunuz muhitlerin kıraathaneleri, ucuz publarına ya da evinin kapısını aralayıp dışarıya çıkacak kadar bile özgüveniniz yoksa forumlar başta olmak üzere bu amaca hizmet eden siber platformlara yönelebilirsiniz.
moderasyonun daha büyük bir kitleye hitap etmek istemesini nedeniyle bazı şeyleri haddinden fazla tolere ettiği açık. haklılar çünkü buraya büyük bir emek vermişler/veriyorlar ve haliyle emeklerinin layık olduğu karşılığı da somut olarak görmek istiyorlar. insanların iyi niyetini suistimal etmeyin. şu kafadaki insanların içten içe aşağılanmaya ve baskı görmeye eğilimli olduğunu izah etmek istemiyorum. ki inanın ederim, yapmayın.
gelelim küfür hususuna. küfür etmeden alttan alttan birbirini hakaret yağmuruna tutan çok insan var. hatta ben de bu yazarlardan biriyim. nefret söylemi, birkaç küfürden çok daha kötü bu konuda anlaşalım. iki taviz verirseniz üçüncüsünü isteyecek, görmezden gelseniz tepenize çıkacak şebeklerin eğlencesi olmayın. değmez, değmiyor. hiçbir zaman da değmeyecek.
e madem öyle, madem böyle durumlar da var, neden yasak? şimdi küfür etmek yasak evet, harika. küfür, işte bu seviyesizler yüzünden yasak. bildikleri küfür ve hakaretleri çıkardığınızda on yedi kelimeden oluşan dağarcıklarıyla cümle kurup kendilerini ifade etmeleri oldukça zorlaşan ilgili kitlenin bundan rahatsızlık duymasının yegane sebebi de bu. ben de isterim yeri geldiğinde rahat rahat küfür kullanabileyim ama işte bazen katı kurallar almak gerekiyor. bu ülkede samimiyet çizgilerinden ve sağlıklı iletişimden bihaber, hödük gelmiş hödük gidecek insan sayısı hiç de azımsanacak düzeyde değil. o yüzden yasak.
önünüze gelen emekçiye alenen hakaret edemezsiniz. o insanlar sizin yazdıklarınızı görüyor, belki aralarında konuşuyor ve uygun olan dönüte beraber karar veriyorlar. sağda solda anasına sövseniz gıkı çıkmayan site yöneticileri var ya, rahat olduklarından değil; onların gözünde karıncadan farksız olduğunuzdan tepkisiz kalıyorlar. yazdıklarınızın hiçbirinden haberdar bile değiller. burada gördüğünüz değer burnunuzu o kadar kaldırmasın.
en nihayetinde bir sanal ortam deyip umursamayanlarınız da, buraya herhangi bir siteden daha çok değer verenleriniz de elbet vardır. değer gördüğünüz yerde saltanatınız yoktur arkadaşlar. onun bir parçasısınızdır ve sizi bütünün içinde gören bir topluluğa karşı bu kadar duyarsız olmamak gerekir. bilirsiniz, kan gitmeyen kol kangren olur. kangren de kesip atılır. sonra sağda solda gözyaşlarınızla mektuplar yazarsınız da dönüp okuyan olmaz.
"küçük, sevimli bir tatil kasabası" diyoruz ya... en iyi ihtimalde biter sizin tatil, önceki değer görmediğiniz ve varlığınızın bir anlam ifade etmediği yerlerde karalamaya devam edersiniz. size yalnızca bir sayı gözüyle bakmayan herkese temel seviyede de olsa bir saygınız olsun. yoksa bir yazar eksik, bir yazar fazla. "kafa" rahatlar.
saygılarımla.
benim gözümde kafa sözlük, çeşitli diğer sözlük yönetimlerinin yanlış politikaları ve yazar kalitesinin düşüklüğünden dem vurarak ortaya çıkmış; bir tepkinin somutlaştırılmış hali. lakin bu yalnızca çıkışı, ilerleyişinde yine bu yolu izlemek zorunda değil. bazen düzeni sağlamak için yanlış yapmak da gerekir.
yönetimin yaptığı büyük bir iş var ortada. gerek yoldaş'ın almış olduğu radikal kararın güçlüğü, iko'nun teknik anlamda yaptıkları olsun, gerek diğer moderasyon ekibinin kendi alanlarındaki sorumluluklarını yerine getirmesi olsun. bunların hepsine saygı duyuyorum. duymadığım gün burada olmam zaten.
ama gel görelim, sözlükteki huzur ortamını korumak adına taviz verdikleri davranışlar huzursuzluğun asıl sebebi. evet, teoride burası düşüncelerimizi özgürce ifade edebileceğimiz ve günlük hayatın stresinden uzak vakit geçirebileceğimiz bir sanal ortam. ütopik anlamda çok güzel olsa da, realiteye döndüğümüzde anlaşmazlıklar ve taşkınlıklar hep yaşanır. bence tahammül sınırlarını biraz daha aşağı çekmeli, aman tadımız kaçmasın davranışlarını sürdürmemeliler.
eğer bu şekilde davranılırsa eleştiri yağmuruna tutulacak, evet. kendi eleştirdikleri zihniyetten bir farkları kalmayacak, hayır. orada bir duracaksınız işte. diğer platformlarda görünmezden hallice olup, sesini duyuramayan kimseler, burada küçük de olsa bir kitlenin yazdıklarını okuduğunu, yer yer beğendiğini ve hatta interaktif ilişkilere girdiğini görünce şımarıp hadsizlik yapıyorlar. her şeyin bir sınırı var. kaç yaşında insanlara hak ve özgürlüğün tanımını yazacak değiliz sonuçta.
burada mevzubahis fikir ayrılıkları yaşanması ve bu konuda ortaya çıkan zıtlıklar değil. bunlar özgür düşüncenin güzel yanları zaten. burada olay, moderasyonun sabrının denenmesi. arkadaşlar, siz sanıyor musunuz ki bu insanların sınırını görüp, ona göre sınırlarda geziyorsunuz? siz o sınıra her yaklaştığınızda, nirengi biraz daha yukarıya çıkıyor. nafile çabalarınız yalnızca sözlük yazarlarının göz zevkini bozuyor, o kadar. insan yerine konulup tepki aldınız diye ateşi harlayıp durmayın. yangınlar içinde uyanırsınız.
sözlük, evet güzel sözcük. bu konuda da birkaç sözüm var.
şimdi öncelikle burası bir sözlük, yani her ne kadar etkileşim halinde olan bir sözlük olup yazarların güzel düşünceleri, anıları ve yorumlarına yer veriliyor olsa da temel amaçlarından biri de bilgi platformu olarak kullanılmaya açık olması. eğer her dilediğinizi, dilediğiniz jargonla ifade edebileceğiniz bir ortam hayaliniz varsa bulunduğunuz muhitlerin kıraathaneleri, ucuz publarına ya da evinin kapısını aralayıp dışarıya çıkacak kadar bile özgüveniniz yoksa forumlar başta olmak üzere bu amaca hizmet eden siber platformlara yönelebilirsiniz.
moderasyonun daha büyük bir kitleye hitap etmek istemesini nedeniyle bazı şeyleri haddinden fazla tolere ettiği açık. haklılar çünkü buraya büyük bir emek vermişler/veriyorlar ve haliyle emeklerinin layık olduğu karşılığı da somut olarak görmek istiyorlar. insanların iyi niyetini suistimal etmeyin. şu kafadaki insanların içten içe aşağılanmaya ve baskı görmeye eğilimli olduğunu izah etmek istemiyorum. ki inanın ederim, yapmayın.
gelelim küfür hususuna. küfür etmeden alttan alttan birbirini hakaret yağmuruna tutan çok insan var. hatta ben de bu yazarlardan biriyim. nefret söylemi, birkaç küfürden çok daha kötü bu konuda anlaşalım. iki taviz verirseniz üçüncüsünü isteyecek, görmezden gelseniz tepenize çıkacak şebeklerin eğlencesi olmayın. değmez, değmiyor. hiçbir zaman da değmeyecek.
e madem öyle, madem böyle durumlar da var, neden yasak? şimdi küfür etmek yasak evet, harika. küfür, işte bu seviyesizler yüzünden yasak. bildikleri küfür ve hakaretleri çıkardığınızda on yedi kelimeden oluşan dağarcıklarıyla cümle kurup kendilerini ifade etmeleri oldukça zorlaşan ilgili kitlenin bundan rahatsızlık duymasının yegane sebebi de bu. ben de isterim yeri geldiğinde rahat rahat küfür kullanabileyim ama işte bazen katı kurallar almak gerekiyor. bu ülkede samimiyet çizgilerinden ve sağlıklı iletişimden bihaber, hödük gelmiş hödük gidecek insan sayısı hiç de azımsanacak düzeyde değil. o yüzden yasak.
önünüze gelen emekçiye alenen hakaret edemezsiniz. o insanlar sizin yazdıklarınızı görüyor, belki aralarında konuşuyor ve uygun olan dönüte beraber karar veriyorlar. sağda solda anasına sövseniz gıkı çıkmayan site yöneticileri var ya, rahat olduklarından değil; onların gözünde karıncadan farksız olduğunuzdan tepkisiz kalıyorlar. yazdıklarınızın hiçbirinden haberdar bile değiller. burada gördüğünüz değer burnunuzu o kadar kaldırmasın.
en nihayetinde bir sanal ortam deyip umursamayanlarınız da, buraya herhangi bir siteden daha çok değer verenleriniz de elbet vardır. değer gördüğünüz yerde saltanatınız yoktur arkadaşlar. onun bir parçasısınızdır ve sizi bütünün içinde gören bir topluluğa karşı bu kadar duyarsız olmamak gerekir. bilirsiniz, kan gitmeyen kol kangren olur. kangren de kesip atılır. sonra sağda solda gözyaşlarınızla mektuplar yazarsınız da dönüp okuyan olmaz.
"küçük, sevimli bir tatil kasabası" diyoruz ya... en iyi ihtimalde biter sizin tatil, önceki değer görmediğiniz ve varlığınızın bir anlam ifade etmediği yerlerde karalamaya devam edersiniz. size yalnızca bir sayı gözüyle bakmayan herkese temel seviyede de olsa bir saygınız olsun. yoksa bir yazar eksik, bir yazar fazla. "kafa" rahatlar.
saygılarımla.
devamını gör...
insan ilişkilerinden çıkarılmış en önemli ders
- "dürüstlük" diye kendilerini paralayanlar, en büyük yalanları söylerler.
kişi neyden yoksunsa onu diline dolar.
bir de şey der bunlar:
" yalandan nefret ederim, tahammülüm yoktur." şunun kadar gereksiz ve beni irite eden çok az cümle var.
aynen bir tek sen nefret ediyorsun, biz bayılıyoruz, istiyoruz ki herkes bize yalan söylesin.
bu konuda marcus aurelius'a kulak verelim:
"sana dürüst davranmak istiyorum, diyen birisi nasıl çürümüş ve sahtekardır. ey insan, sen ne yapıyorsun? bunu söylemene gerek yok. dürüstlük kendiliğinden anlaşılmalı. yüzünde yazmalı, sesinde çınlamalı. tıpkı sevgilinin bir bakışında her şeyi anlayabilmesi gibi dürüstlük baktığın an gözlerinden taşmalıdır."
- insanlara verdiğimiz değeri hissettirme durumu ile onların bizden uzaklaşma hızı doğru orantılıdır.
ne kadar değerli hissettirirsek o kadar çok uzaklaşırlar bizden.
ne demiş schopenhauer reis:
"birisi sizin için gerçekten çok değerliyse, bunu ondan bir suçmuş gibi gizleyin.
bu hoş bir şey değildir ama doğrudur.
çünkü bırakın insanları, köpekler bile büyük dostluklara katlanamazlar."
kişi neyden yoksunsa onu diline dolar.
bir de şey der bunlar:
" yalandan nefret ederim, tahammülüm yoktur." şunun kadar gereksiz ve beni irite eden çok az cümle var.
aynen bir tek sen nefret ediyorsun, biz bayılıyoruz, istiyoruz ki herkes bize yalan söylesin.
bu konuda marcus aurelius'a kulak verelim:
"sana dürüst davranmak istiyorum, diyen birisi nasıl çürümüş ve sahtekardır. ey insan, sen ne yapıyorsun? bunu söylemene gerek yok. dürüstlük kendiliğinden anlaşılmalı. yüzünde yazmalı, sesinde çınlamalı. tıpkı sevgilinin bir bakışında her şeyi anlayabilmesi gibi dürüstlük baktığın an gözlerinden taşmalıdır."
- insanlara verdiğimiz değeri hissettirme durumu ile onların bizden uzaklaşma hızı doğru orantılıdır.
ne kadar değerli hissettirirsek o kadar çok uzaklaşırlar bizden.
ne demiş schopenhauer reis:
"birisi sizin için gerçekten çok değerliyse, bunu ondan bir suçmuş gibi gizleyin.
bu hoş bir şey değildir ama doğrudur.
çünkü bırakın insanları, köpekler bile büyük dostluklara katlanamazlar."
devamını gör...
türk gencinin ömrünü mahveden üç şey
popülizm. görgüsüzlük. idealsizlik.
devamını gör...
normal sözlük t-shirtleri
ne güzel düşünülmüş ama 20.000 karma puan zor gibi gözüyor.gerçi 800 tanım içinde aynı şeyi düşünmüştüm bir başladım gerisi çorap söküğü gibi geldi. benim vişneli kupayı ayırın lütfen onu istiyorum.
devamını gör...
bâcıyân-ı rûm
13 yüzyılda anadolu'da kurulan ilk kadın teşkilatıdır. ahi teşkilatının kadın koludur. türkmen hanımlarından oluşan bu örgüt dönemin ekonomik ve kültürel yapısına önemli katkılar sağlamıştır.
devamını gör...
o iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler
devamını gör...
dıgıdık
atların koşarken, nallarından çıkan seslerin, insanlar tarafından söyleniş şeklidir. (bkz: yansıma sözcük)

ankaralı namık şarkısıdır.

ankaralı namık şarkısıdır.
devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
şifre, arapça cifir kelimesinden gelmektedir. arapçadan fransızya chiffre ve ordan da tekrar türkçeye şifre olarak geçmiştir.
devamını gör...
özgürlüğü aradığımız yerler
(bkz: trekking) gibi doğa sporları.
sırtında çanta, yeşillikler içinde tertemiz havada alabildiğine yürüyorsun, şehirden, stresten, insanlardan uzak kendinle başbaşa.
*
sırtında çanta, yeşillikler içinde tertemiz havada alabildiğine yürüyorsun, şehirden, stresten, insanlardan uzak kendinle başbaşa.
*
devamını gör...
yazarların üzülünce yaptıkları şeyler
ağlamak, gerçi kendini daha kötü hissediyorsun ama battı balık yan gider hesabı.
devamını gör...
meja (yazar)
mükemmel bir yazar, kendisine hayranım ve tanımlarını da dikkatle ve bayılarak okuyorum. umarım kendisi hep burada olur.
devamını gör...
büyük resmi görmek
büyük resmi görmek zordur .çok uzaklaşmak gerekir resimden.soyutlaması gerekir insanın kendini .ama bizim insanımızın büyük resmi görmesi için bakması yeterli.
devamını gör...
lucifer
yunanca ışık ya da şafak getiren demektir. venüs ve mitolojide onunla ilgili karakter için de kullanılmıştır çünkü venüs’ün en parlak dönemi güneş doğmadan hemen öncesidir. venüs’ün dengesiz hareketleri ve şekli yüzünden venüsle ilgili karakterler her daim ya dünyaya düşer cennetten ya da yer altına. bu yüzden de şeytan ile ilişkilendirilen lucifer da cennetten düşmüştür ancak yeni nesil incillerde lucifer bir isim olarak geçmez sadece morningstar ya da shining one ( parlak şey) olarak geçer. zıttı ise noctifer yani karanlık getirendir.
devamını gör...


