dostoyevski'ye göre sevmek, bir kişide, beklemediğin bir zamanın beklemediğin bir anında kendini bulmaktır.
devamını gör...

1984 yılında wes craven tarafından ilk filmi çekilmiş teen slasher serisi. aslında seri wes craven's new nightmare ismi ile anılan new nightmare (1994) filmi ile sonlanıyor ve yedi filmden oluşan efsane seri bu film ile olabilecek en iyi finali veriyor daha sonra çekilen iki film wes craven imzası taşımadığı gibi rezilce bir kopya olmaktan da öteye geçememiş. teen slasher filmleri yapısı gereği korkmak için izlenilecek filmler kategorisine girmez; kendi klişelerine sahiptir hatta bu klişeler ile beslenir ve tüm film bu klişeler etrafında şekillenir bundan dolayı bu filmler korkutucu olmaktan ziyade kendi tekrar komedisini içinde barındırır. ( burada ayrı bir parantez açmak gerekir çünkü the cabin in the woods filmi bu klişeleri belirli bir mantığa oturtuyor ve farklı bir yol izliyor) ek olarak; özellikle wes craven imzalı olan teen slasher'lar korku filmi klişelerini kendi klişeleri ile alaya alır. teen slasher'ın tanımı bu değil elbette; düşük bütçeli, daha çok gençlerin sırayla ve mümkünse vahşi bir şekilde katledildiği filmler olarak ele alabiliriz ama onları komik yapan zaten budur; daha izlemeden kimin öleceğini bile sırayla tahmin edebiliyor olmak. bu tahmin edilebilirlik özellikle insanı germesi ve korkutması gereken çoğu tür için bir handikap sayılırken teen slasher filmleri için izlenebilirlik kazandırıyor ve wes craven'da bunu sonuna kadar kullanıyor aslında. nancy'nin dediği gibi; don't fall asleep!*



seriye adını vermiş olan ilk filmin (a nightmare on elm street) daha açılış sekansında craven izleyiciyi nasıl bir kâbus'un içine çektiğinin sinyallerini veriyor. seride ilk tanıdığımız karakter tina -ki kendisinin başrol olmadığı saçının renginden bile bariz belli çünkü herhangi bir teen slasher filminde sarışınların hayatta kalması çoğu zaman söz konusu bile değildir- ve film özünde tina üzerinden şekilleniyor gibi görünüyor çünkü kâbus onunla başlıyor ama filmin odak noktası ne tina ne de nancy; filmin odak noktası freddy krueger. film boyunca nancy karakteri başrol gibi sunulsa bile son sahnede craven yanlış yere bakıyorsunuz aptallar der gibi freddy'nin yok olup gitmediğini ve devam filmi geleceğini açıkça gösteriyor. craven ilk filmde freddy'nin kimliğine dair bir şeyler sunuyor aslında ve bu katliamları yapmasının altındaki motivasyonu bir parça görebiliyoruz ( freddy'nin çocuklarını taciz ettiğini ve öldürdüğünü düşünen ebeveynler tarafından canlı canlı yakılmış olması) ama esas hikayeyi devam filmlerine saklamış. ayrıca ikonik telefondan çıkan dil sahnesi de yine bu filmdedir.

1985 yılında ikinci film freddy's revenge çekiliyor. bu filmle beraber hem a nightmare on elm street seri hâlini alıyor hem de craven freddy'nin asıl başrol olduğunu kesinleştiriyor yine de hikaye nancy karakterinden tamamen kopmuş değil çünkü hikaye kaldığı yerden yani nancy'nin evinden devam ediyor. film yine bir rüya sahnesi ile başlıyor ve hiç tanımadığımız bir karakteri (jesse) izliyoruz fakat burada esas nokta şu; ilk film tina karakterinin rüya sahnesi ile başlamıştı ve biz ilk onun ölümünü izledik ama film jesse karakterinin rüyası ile başlasa bile craven onu öldürmek yerine başka bir yol izliyor yani daha filmin başında ilk filmin kötü bir kopyasını izlemeyeceğimiz ortada. burada bir noktaya değinmek gerek; freddy çoğu teen slasher filmlerindeki evil karakterlerden farklı tasarlanmış, rüyaları kontrol edebilen bir karakter oradaki tüm gerçekliği eğip bükebilir bundan ötürü herhangi bir seri katil -ölümsüz olması bir şeyi değiştirmez- freddy kadar çok yönlü olamaz çünkü bir kaç tanesini çiğneyebiliyor olsa bile belirli fizik kurallarına uymak zorundadır ama freddy karakteri mantığın bize sunduklarını tamamen ezip geçebildiği için craven onu özgürce istediği noktaya çekme hakkını akıllıca kullanmış durumda. bunun en bariz örneği; freddy'nin yeniden güç kazanmak ve bir bedene bürünmek için jesse karakterinin vücuduna el koyması.

1987 yılında üçüncü film (dream warriors) çekiliyor ve seri kaldığı yerden devam ediyor. bu filmi önemli noktaya taşıyan iki detay var:

1- daha sonraki filmlerde karşımıza çıkacak olan kristen karakteri seriye bu film ile giriyor. kendisinin insanları rüyaların içine çekebiliyor olması zaten bu ve bundan sonraki iki filmin ana konusunu belirliyor aynı zamanda.

2- freddy krueger'ın geçmişine yolculuk ediyoruz ve kötülüğün kaynağına iniyoruz. yine bir klişe olan kötü kan muhabbeti de burada ortaya çıkıyor zaten. ek olarak hikayeye değinmek gerekirse; rahibe mary helena, rehabilitasyon merkezine ait azılı suçluların tutulduğu ek binada üç gün boyunca mahsur kalıyor ve bu süreçte onlarca suçlu tarafından tecavüze uğruyor. tamamen perişan ve yarı delirmiş hâlde oradan kurtarılıyor fakat dokuz ay sonra freddy doğuyor. filmde sık sık onun kötü kana sahip olduğu ve onlarca suçlunun çocuğu olduğuna değiniliyor.

bu filmin güzel yanı hayatta kalan çok fazla karakter olması. normalde ilk iki filmde neredeyse herkesi öldüren craven istisna yaparak çoğu karakteri hayatta bırakmayı -sonraki filmde öldürmek için- tercih ediyor. normalde rüyalarda sonsuz bir güce sahip olan freddy çoğu kurbanını hızlıca öldürüp geçiyordu ve onların uykuya direnmek dışında yapabilecekleri pek bir şey yoktu ama bu film ile beraber tek taraflı bir katliamdan ziyade bir mücadele de başlamış oldu.
son olarak craven burada ufak bir şaşırtmaca yapmak için nancy'nin ilk filmdeki evinin önemli bir detay olduğu fikrini iyice izleyicinin kafasına sokuyor (kristen karakterinin düzenli olarak hiç görmediği bu evin maketini yapması ve aniden rüyalarında bu evde uyanmaya başlaması)


sonraki iki film (dream master ve dream child) ise serinin yavaş yavaş düşüşe geçtiği ve vasat olarak değerlendirebileceğimiz filmler. 1988 yılında çekilen dream master tamamen kristen karakteri üzerine ilerlerken 89 yapımı dream child filmi daha çok kristen'ın oğlu üzerine şekillenmiştir. önceki filmde karşımıza iyi niyetli bir ruh olarak çıkan rahibe mary helena (freddy'nin annesi) bu iki filmde de yer alıyor. daha çok freddy karakterinin kendine has mizahı ve öldürme biçimleri için katlanılabilecek filmler.

91 yapımı altıncı film (final nightmare) muhtemelen serinin en komedi unsuru barındıran filmi yine de bu durum filmi kurtarmaya yetmiyor çünkü serinin açık ara en kötü filmi. her şeye rağmen craven tarafından çekilmemiş iki elm street filminin bu filmden daha berbat olduğu da ortada.


serinin son filmi olma özelliğini taşıyan yedinci film (new nightmare) ise craven'ın sert mizahından nasibini alıyor. filmin kadrosunda nancy karakterini oynayan heather langenkamp ismini görünce; "craven muhtemelen ağır saçmalıyor bu kadın üçüncü filmde ölmemiş miydi?" diye düşünüp filmi izlemeyi bir süre reddettim ama craven böyle bir seriyi olabilecek en iyi şekilde sonlandırmış.

heather langenkamp bu filmde karşımıza nancy olarak değil a nightmare on elm street serisinin yıldızı parlayan oyuncusu yani kendisi olarak çıkıyor. heather'ın yeni bir film projesi için çağrılmasından sonra craven'ın yeni bir a nightmare on elm street filminin senaryosu üzerine çalıştığı söyleniyor ve heather bu durumdan rahatsızlık duymaya başlıyor. daha sonra oğlunun gördüğü rüyalar ve etrafında şekillenen tanıdık ölümler yüzünden heather freddy'nin gerçek olduğunu düşünmeye başlıyor ve craven ile irtibata geçiyor. burada oldukça hoş bir detay var; seri boyunca freddy korkulardan beslendi ve onu tamamen yok etmenin tek yolu damnatio memoriae'ydi. heather freddy'nin gerçek olduğuna inandıkça ve craven senaryoyu yazmaya devam ettikçe gerçek hayattaki saf kötülük büyük korkuların şeklini almaya başladı. yani seri boyunca korkulardan beslenen freddy, beyaz perdeden dışarı yine bu korku sayesinde çıkmış oldu.


bu kadar güzel bir finalden sonra wes craven imzası olmayan sekizinci film freddy vs. jason - friday the 13th - çekildi. bu film yine biraz tahammül edilebilirdi çünkü hem freddy'nin çarpık mizah anlayışı korunmuştu hem de teen slasher izleyicisi zaten bu iki karakteri bir arada izlemek istiyordu ama daha sonra 2010 yılında çekilen film tam olarak fiyaskodan başka bir şey değildi; freddy karakterinin komedi unsurunu yok sayıp tamamen korkutucu bir figür yaratmak isteyerek ucuz bir kopya yapmaktan öteye geçemediler çünkü bu seri freddy'nin çarpık mizah anlayışından besleniyordu. bu detayı bile isteye yok sayarak basit bir korku filmi ortaya çıkarmaları bir yana daha iyi efektler kullanmak bile kurtarıcı etken olamadı.





kincaid: see you in hell!
freddy krueger: tell them freddy sent you.

- a nightmare on elm street 4: the dream master
devamını gör...

bu sene 65. yılını kutlayacak olan okulum.

akademik ve sosyal anlamda türkiye'nin en başarılı üniversitelerinden biridir. akademik kadrosunda bulunan her biri yurtdışında öğrenim görmüş ve yüksek lisans veya doktora derecelerinden en az birini yabancı üniversitelerde almış yüzlerce değerli öğretim üyesi ve odtü'de öğrenim gören binlerce zeki, çalışkan ve idealist öğrenci sayesinde odtü kuruluşundan itibaren her daim türkiye'nin yüz akı olmayı başarmıştır. her sene, yapılan üniversite giriş sınavlarında en yüksek puan alan 1000 öğrencinin üçte birinden fazlası odtü'yü tercih etmektedir. odtü mühendislik fakültesi'ndeki tüm lisans programları amerika birleşik devletleri'nin akreditasyon kurumu olan abet tarafından değerlendirilmiş ve akreditasyon almıştır.

odtü, öğrencilerine sadece bölümleriyle ilgili bir eğitim vermez. bir dünya görüşü, bir kültür kazandırır. odtü'de öğrenciler bir hak arama, bir protesto kültürü edinir. odtü'de öğrenciler sadece verilen bilgileri ezberlemez, fikir üretebilme yeteneği de kazanırlar. öğrenci toplulukları sayesinde ilgi duyulan birçok alanda fikir ve deneyim sahibi olunabilir. çeşitli konserler, tiyatro oyunları, film gösterimleri çok ucuza veya bedavaya izlenebilir. arkeolojiden astronomiye, ekonomiden tarihe kadar birçok alanda yapılan atölyelere katılınabilir, okumalar ve tartışmalar yapılabilir. quidditch'ten orienteering'e, snowboard'dan rugby'ye kadar birçok spor çok düşük maliyetlerle yapılabilir.

odtü'nün öğrencilerine kazandırdığı en önemli yeteneklerden biri de kendi başına sorunların üstesinden gelebilme yeteneğidir. öğrencilerine tuttuğunu koparan, zorluklara karşı yılmayan, teslim olmayan, zorluklara göğüs geren, sonuna kadar hakkını arayan insanlar olmayı öğretir. öğrencilerinin birey olduklarının ve hayatları boyunca karşılaştıkları sorunları tek başlarına çözmeleri gerektiğinin, yere düşseler bile yerden daha güçlü bir şekilde kalkmaları gerektiğinin farkına varmalarını sağlar.

ancak tabii ki bütün bu güzelliklerinin yanında zorlukları da vardır. istisnaları olmakla beraber odtü'de birçok bölümden mezun olmak o bölüme girmekten daha zordur. curve'ün sıfıra yakınsadığı, kalem bile oynatılamayan dersler vardır. bu dersler genelde bağlayıcıdırlar yani başka dersleri bağlarlar. bağlayıcı bir dersi geçmeden o dersin bağladığı dersi alamazsınız, bu da okulun uzamasına yol açar. odtü'de eğer öğrenci son yarıyılında değilse bütünleme yoktur, vize(ler) ve final sonucunda bir dersten kaldıysanız o dersten kalmışsınızdır, bütünleme olmadığı için kurtarma imkanınız yoktur, bu da okulun uzamasına yol açar. bazı bölümler yaz okulunda hiç ders açmazlar, bu da okulun uzamasına yol açar. odtü’de hemen hemen her şey okulun uzamasına yol açar.

benim odtü'de en sevmediğim zamanlar ders seçimi zamanlarıdır. çünkü genellikle ders seçme dönemlerinde istediğiniz dersi seçemezsiniz, hatta bazen istemediğiniz dersleri bile seçemezsiniz çünkü o derslerin kontenjanı bile hemen dolar. odtü'de ders seçme sistemi açıldıktan saniyeler sonra tüm seçmeli derslerin kontenjanı dolar, almanız gereken sayıda seçmeli ders alamayabilirsiniz, bazen almanız gereken zorunlu dersi bile alamayabilirsiniz. ancak dersi veren hocaya mail atarak kontenjanı arttırmasını isteyebilir, hoca dersin kontenjanını arttırırsa dersi alabilirsiniz. kontenjan arttırılmasa bile yılmayıp 3 gün süren ders seçimi dönemi boyunca bilgisayar başından ayrılmadan sürekli ders almayı denerseniz belki ilk başta alamadığınız ders(ler)i alabilirsiniz. eğer alamazsanız, ders seçimi döneminde (a.k.a. etkileşimli kayıtlar)* alamadığınız ders(ler)i ders ekleme-bırakma döneminde* de alabilirsiniz. eğer tüm bu süreçler sonunda mutlaka almanız gereken ve almanız için herhangi bir engel bulunmayan dersi alamadıysanız bölüm sekreterliğine ve bölüm başkanlığına mail atarak fakülte kararıyla ilgili dersi ders programınıza ekletebilirsiniz.
devamını gör...

“ne yani, saç dökülmesi için tavsiye mi alacağız” dediğim garip başlık. “dökülen saçlar için tavsiye” ya da “saç dökülmesine iyi gelen şeyler” falan olsaymış bari.
devamını gör...

ağırlıklı olarak görünen hali şöyledir: yazıyor...
whatsapp'a durum atar. başkalarının whatsapp durum değerlendirilmesi yapılır. bu durumlar genellikle facebook göndelerinin ekran görüntülerinden oluşur. akrabalar ile oradan görüntülü görüşülür.
devamını gör...

gözlerimin gördüğü bu güzel tabloyu siz de görün isterim. iyi geceler dünya.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel yuli yulyevich klever - winter sunset in a pine forest (1898)
devamını gör...

hayrına halka bedava dağıtılan şeyleri birden fazla almak.
devamını gör...

henüz anne olmadım nasıl bir his olduğunu bilmiyorum. elbette ki özel bir histir ama ben kutsallaştırılmasını doğru bulmuyorum. çünkü bu şekilde davranarak doğal sebeplerle ya da kendi isteği doğrultusunda çocuk sahibi olmayan kadınların kendini eksik hissetmesine yol açılıyor. daha geçen gün bir kadının beren saat'in fotoğrafının altına "hala çocuğu olmadı mı? eksik kadın" yazdığını gördüm.
devamını gör...

köken, din, kültür benim için önemli değildir. sevgi varsa gerisi küçük şeyler.
devamını gör...

bir radyo, bir sözlük her duyguyu aynı anda yaşatabilir mi ya. çok güzel herkes. benim bu sözlükte, çocuğu okuma bayramında şiir okuyan ebeveyn mutluluğu, gururu, hüznü, duygusallığı yaşamam normal mi ki?
gerçekten hepinizle aynı yolculuğa çıkmış gibiyim. güzelmiş.
*
devamını gör...

düşünmesek de o bunu okuyor.
işine gelmezse içeri atıyor.
devamını gör...

mütevazı ve mütevazi. ilki alçak gönüllü anlamına gelirken ikincisi birbirine paralel olan anlamına gelir
devamını gör...

bazı şarkıların dibine kadar yaşatabildiği durumdur.
devamını gör...

!öneridir!
kendinizi iyi tanıdığınız için size normal gelen ama yabancı gözle itici gelebilecek özelliklerinizden bahsetmeyin.
tabii yalan söyleyin demiyorum ama bu özelliğinizin nedenlerini anlayabilecek kadar sizi tanıyabileceği zamanı verin muhatabınıza.
devamını gör...

fotoğrafı çektikten sonra görememek, filmi banyoya verdikten sonraki bekleme süreci ve ne çıkacağını bilmemenin heyecanını telefon kameraları vermediği için merak saldığım hede.
ilk filmimi yıkatmaya verdiğimde filmi makineye takmadığım için hiç bir fotoğrafımın çıkmamış oluşuyla hüzünlere sürüklendim gerçi. nasıl takamamayı başardıysam.
devamını gör...

dert mi bilmiyorum ama şu an ki şarkının her zerresinde o var, onu düşünüyorum ondan.



"üzülme üzülürüm kıyamam sana
bilirsin kötü söz diyemem sana
ben düşler ülkesinin gelgit akıllısıyım
ayrılık hakkaten sonradan koydu bana(koymadı. ayrılık, sensizliğin cehennemi.)

ne emeğini inkar etmem
ne hakkını ödemem mümkün
hakkettiğin içine sinsin
oof sen altın kalpli bir adamsın. "

seni sevmek güzel şey. ayrılınca sevmiyorum diyemem, seviyorum.
sonra geçer gidersin. sesini, gülüşünü duymam, mesaj, telefon beklemem ve yavaş yavaş sulamadığın gülün ölür, gider, kurur.
devamını gör...

can oflaz yorumu beni benden alan eser. nasıl sevilmez?


devamını gör...

sevilmediğim düşüncesi beni deli ediyor.
devamını gör...

nasipse gelir çinden, yemenden
nasip değilse ne gelir elden.
devamını gör...

üst katta bitmek bilmeyen inşaat faaliyeti. sabahın köründe bana kalmah dinletiyorlar bana da yazık.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim