karl friedrich lessing bir mimar olarak yetişmesine rağmen tarihi, dini resimler ve manzara çizimleri ile ilgilenmiş gotik romantik bir ressamdır. 15 şubat 1808 yılında polonya'nın güneybatısındaki wroclaw/breslau kentinde doğmuş. aydınlanma döneminin önde gelen alman eleştirmenlerden, yazar ve filozof olan gotthold ephraim lessing'ın torunu olan friedrich 4 ocak 1880 yılında karlsruhe, almanya'da hayatını kaybetmiştir.

küçüklüğünü wartenberg'de geçiren lessing, babasının isteğine karşı olarak bir ressam olma yolunu seçti. berlin'de prusya sanat akademisinde aldığı eğitim süresince samuel rösel, heinrich anton dählin gibi eğitmenlerden dersler görmüştür ve hayatının sonraki dönemlerinde johann wilhelm schirmer gibi farklı ressamlar ile birlikte de çalışmıştır.

kariyerinin ilk yıllarında, ''wanderer above the sea of fog'' (bulutların üzerinde yolculuk) ile ünlü ressam caspar david friedrich gibi karanlık ve hayali manzaralar çizmişti ve ondan etkilenmişti: kale harabeleri, mezarlıklar, şövalye ve keşiş figürleri... zamanında städel enstitüsüne başkan olması teklif edilen, karlsruhe'da staatliche kunsthalle sanat müzesinde müdürlük yapan -bu sebeple düsseldorf'ten gelen teklifi reddeden- , berlin akademi üyesi olan lessing; çeşitli ödüller de kazanmıştı. (başka bir kaynakta da staatliche galerisinde kalmak yerine düsseldorf resim okulunda [arkadaşı olan başkan, italya'ya gittiği zaman] başkanlık yaptığı ve bu okul üzerinde büyük etkiler bıraktığı yazıyor.)


1826 yılında cemetery in ruins eseri ile bir ödül kazanmıştı. 1848 yılında dönemin kralı friedrich wilhelm ıv tarafından profesör ilan edilen lessing, pour le mérite madalyasını almış ilk sanatçılardan da biridir. bir kraliyet çiftinin yasını yansıttığı das trauernde königspaar eseri ile büyük popülerlik kazanmış sanatçı, son yıllarında çeşitli felçler geçirdiği için resim ile ilgilenememeye başlamış, 1880 yılında hayata veda etmiştir.

kaynakça ve daha fazlası: wikipedia, british museum, hisour.com, peoplepill.com, eclecticlight.co
devamını gör...


bir tarık mengüç eseridir. bir yemek üzerinden aşkı tarif etmek ne kadar zordur bilir misiniz? dahası aşkı tarif ederken bir yemeği mi kullanıyor diye düşündürtmek ne kadar zordur?.. o adam, o aşık, şakşuka yemek istiyor. yedir diyor aşkına ve şöyle haykırıyor: "şakşukala beni! şakşukala sonuna kadar!"

ama hayat bu işte... bazen sadece şakşukalanmak istersin de şakşukalanamazsın ve kederle oturursun evinde. o ünlü, görkemli şiir kitaplarına gömülürsün... edip cansever'den attila ilhan'a ve daha nicesine... sonra aklınıza yine o soğuk gün gelir. beyaz bir gecedir. şakşukalanamadığınız beyaz bir gece.

ama içten içe düşünürsünüz: ayarını tutturamadı o. "bende hata yok! o yapamadı, ben değil!" der, önünüze bakar ve çökersiniz koltuğunuza. kaderiniz budur sanki: şakşukalanamamak. şakşukalanmak isterken ve buna çok yakınken, tam da şakşukalayacak insan sizi şakşukalayacakken şakşukalamayınca afallarsınız ve şakşukanın bu kadar da önemli olup olmadığı konusunda derin hülyalara kapılırsınız. kan damardan çıkmak ister coşarcasına, bir kan yolu açmak istersiniz size sonsuz özgürlüğü verecek.

ama hayır, tarık mengüç de bunu diyor zaten... o büyük sanatçı, aşkı öğretmeyi teklif ediyor: "tarif edeyim öğreteyim/hoşuna gider şakşuka" yani diyor ki: "aşk büyüktür, yücedir; bırak kendini bana, mutlu edeyim seni."

ama burada da sosyolojik olgular giriyor işin içerisine... ne de olsa türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız insan doğasının keskin acısını iliklerinize kadar hissedersiniz.

neyse, bu kadar yazmak bile saygıdeğer tarık mengüç'e hakaret sayılabilir. haddime değildi bu şaheser hakkında konuşmak. yine de dedim bir şeyler. aşk hep sizinle olsun. şakşukalanmanız dileğiyle, şakşukalanmayla kalın.


yine bana tadını tattıramadın
yine kalamadık baş başa
ayarını canım tutturamadın
yediremedin şakşuka

şakşuka şakşuka şakşuka şakada şuka
doyamadım tadamadım yiyemedim şakada şuka

tarif edeyim öğreteyim
hoşuna gider şakşuka
canım istiyor pişir de yiyeyim
doyayım hadi tıka basa


arkadaki müziğin ihtişamından bahsetmeyeceğim. zaten apayrı. duyar duymaz içiniz cıvıl cıvıl oluyor!
devamını gör...

"yazarların yazdıklarından cinsiyetlerini nasıl anlayabiliyorsunuz?" merakımı körükleyen başlıktır.
devamını gör...

bu gece ahaliye harika bir rock gecesi yaşatan kafa sözlük yazarı. bakın, daha yayın başlayıp konuşmaya başlamasıyla benim onu takip etmeye başlamam arasında hiç abartmıyorum 15 saniye filan geçti. o derece etkileyici bir giriş yaptı. profesyonel bir radyocu gibi temasına hakim bir şekilde programını sundu. tüm kafa sözlük halkını bir güzel eğlendirdi. kendisine kafa sözlük adına teşekkür ediyor, kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum.
devamını gör...

yüzüne özlem duymadığınız kimsenin fotosunu istemeyin yahu.
ben çok özlersem, göresim gelirse istiyorum. başka türlüsü hep bir tuhaf geliyor bana. bir saçmalık, bir bir ayarsızlık gibi.
devamını gör...

iran'nın doğu azerbaycan eyaletinin yönetim merkezidir. van'dan otobüsle 3-4 saat gibi bir sürede ulaşabilirsiniz, eğlencesine tren ile gitmeye karar verirseniz 12 saatlik bir gece yolculuğu var ve manzara görme şansınız çok düşük. sabaha karşı tren tebriz'e girerken şehir dışında çorak topraklar, dağlar ve gecekondular dışında çok bir şey görmeniz olası değil. tren yolcu ve yük treni olarak çalışıyor, sadece 2-3 vagon yolculara ayrılmış durumda ve kalabalık değil. iran'a giden avrupalı turistler çoğunluktaydı ben giderken. yalnız kompartmanlar 6 kişilik ve çiftler çiftlerle ve bekar erkekler kendi aralarında olacak şekilde yerleştiriliyorsunuz. birde van'ın köylerinden birisinden geçerken çocuklar camları indirmeyi alışkanlık haline gelmiş, türkiye'den çıkana kadar cam kenarlarından uzak durmak sağlık açısından iyidir.

türk ve kürt yoğunluğu oldukça fazla olan bir şehir, türkçe konuşarak her işinizi halledebilirsiniz. türkiye'den gelenlere karşı büyük bir sempati var. ulaşım oldukça ucuz metro ve otobüs için kart almanız gerekiyor ama turist olduğunuzu fark eden görevliler genelde misafirperverlik adına bilet bastırmıyorlar. taksiler oldukça ucuz şah gölünden merkeze 10 tl gibi paraya gittim. ramazan ayında gittiğim için restoranlar hakkında çok fazla birşey söyleyemiyorum. iftar sonrasında gittiğim küçük restoranlarda ise genelde bol tereyağlı pilav üstü kebap dışında birşey bulamadım. yemek öncesi lavaş, şehriye çorbası ve soğan ikram ediliyor.
devamını gör...

doğru sandığımız haksız davranışları bir kenara koyar ve iyi bir anlayış tutumu öğrenilirse, diğer cinsiyet insanı kadar değerli olduğu anlaşılır. asıl, islam'ın kadına değer vermediği sanısı, bilgisizlikten ve dogmatiklikten doğmuştur.

islam evrensel bir dindir. istanbul gibi metropolik bir bölgede yaşayan biri için de, amerika gibi özgür ve ileri bir ülkede yaşayan biri için de, doğunun en ücra köşesinde bir köyde yaşayan insan için de geçerlidir. bu saydığım üç yerde yaşayış ve değer anlayışları birbirinden farklıdır. ama islam'ın yaptığı bu noktalarda yaşam konusunda haksızlığa uğrayacak insanların hakkını korumaktır.

kadın erkeğin malıdır diye bir sanı var mesela. bu, açıkça söyleyebilirim ki, tamamen yanlıştır. kadın tek başına bir bireydir, erkek tek başına bir bireydir. ikisi de başlangıç olarak eşit seviyede kuldur. üstünlük ancak takvadadır.* ikisi de allah tarafından yaratılmıştır. birinin sevabını/günahını, bir diğeri üstlenemez. düşününce, allah'ın yarattığı aynı tür canlıya farklı cinsiyetlerde yarattı diye farklı değerler vermesi mantıklı değildir. hiçbir cinsiyet tanrılığa daha yakın değildir, yalnızca insandırlar.

kadının işi evidir diye bir sanı da var ki bu da doğru değildir. aile bir kurumdur ve ev içinde yapılması gereken işler vardır ama kadın bu ev işlerinin hiçbirini yapmak zorunda değildir. ne yazık ki evdeki erkek birey bu konuda daha çok yükümlülüğe sahiptir ve evin ihtiyaçlarını bir şekilde karşılamak zorundadır, kural olarak. tabii bu kural olduğu için, ama karşılıklı birbirini seven iki insan bir aile kurmuşlarsa iki birey de zorunda hissetmeden işleri ortaklaşa yapacaktır. *

başka bir yanlış anlaşılmanın aksine, kadın çalışıp kendi parasını kazanabilir * ve kendi rızası dışında hiçbir alanda harcamak zorunda değildir. bu noktada da yine, erkek birey karısının ve ailesinin maddi ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür ve karısının parasını talep edemez, kural olarak. kadın isterse ailesiyle parasını paylaşabilir pek tabii. sanıyorum ki metreopolik bölgelerde yaşayan aydın insanların hiçbiri kocam kazansın ben harcayayım şeklinde düşünmeyecektir, kimse de böyle düşünecek biriyle hayatını birleştirmek zorunda değildir. yine de islam anlayışı olarak kadın, kendi kazandığı parayı ailesi adına harcamak zorunda değildir, kimse tarafından zorlanamaz.

erkeklerin dört kadınla evlenebilmeleri hakkında: bu bir izindir, islam'da vardır ve bir müslümanın kuran'ın devamı gibi iman etmesi gereken bir kaidedir. yalnız, çoklu nikah tavsiye edilmemiştir. hatta bir erkeğin bunu yapabilmesi için adaletli davranması gerekir ve kuran'da açıkça yazar ki bu adaleti sağlamak ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın mümkün değildir *. ama yine de izindir. peki neden izindir? belki gerçek nedenini bilemeyiz ama normalüstü anlarda gerekebilir: kadın popülasyonunun aşırı artması gibi ya da insan popülasyonunun çok azalması sebepli nüfusu daha çok arttırabilmek için.

gelelim bunun kadınla bağlantısına. bir kadın evlenme akdinde kocasının başka evlilik yapmayacağını talep edebilir, kocası da bunu kabul ederse söz vermiş olur. verilen sözü tutmak bir kul hakkıdır. verdiği söze karşı başka evlilik yapar ise en büyük günahlardan olan kul hakkına girmiş olur. ve karısı, bu durumu kabul etmek zorunda da değildir, mahkemeye gidip boşanabilir.

çok (dörde kadar) evliliğin hak olduğuna inanmak imanın gereğidir. ancak, buna inanmak kadının, kocasının kendi üzerine evlenmesini onaylayarak rıza göstermesi, tasvip etmesi zorunluluğunu getirmez. link sorularla islamiyet


genel anlamda bir kadın istemediği biriyle evlenmek zorunda da değildir, kimse tarafından da zorlanamaz. gerektiği taktirde de boşanabilir *.

boşanma hakkında da yine nikahta kadın kocasının üç boşama hakkından birini talep edebilir. kocası razı olursa verir, verildiyse geri alınamaz. vermediyse de kadın nikahı gerçekleştirmek zorunda değildir. (bu konular genelde nikah öncesinde konuşulur tabii.) neden iki tanesini isteyemiyor diye düşünmeye gerek yok bence, zira bunun asıl amacı tek bir kişide toplanan gücü bölmektir.

mehir, denen bir şey vardır ve kadının inkar edilemez hakkıdır. nikahta erkek birey bu mehir miktarını kabul ederek evlenmişse, artık kadın ne kadar ne istediyse, bunu temin edip karısına vermek erkeğin sorumluluğudur. kadının erkeğe mehir verme gibi bir zorunluluğu yoktur.

miras konusunda çok ayrıntı var. ama erkek kardeşin 2 pay, kız kardeşin 1 pay almasında adaletsizlik var gibi görünüyor. yalnız, kadın evlendiğinde kocası tarafından ihtiyaçları karşılanmak zorunda olduğu için, kız kardeş kocası tarafından ihtiyaç halinde bırakılmayacak zaten. ve erkek kardeş de kendi karısının ihtiyaçlarını karşılamak zorunda. kız kardeş evlenmese de erkek kardeş tarafından ihtiyaçları karşılanmak durumunda. hiçbir durumunda kadın çalışmak zorunda kalmadan ihtiyaç halinde bırakılamaz zaten. ki öncesinde dediğimiz ve modern dünyada da dememiz gerektiği gibi hiçbir kadın bir erkeğe muhtaç değildir ve kendi emeğiyle çalışıp kazanabilir. evet, bir kadın bir erkeğe muhtaç değildir ama ihtiyacı olan durumlarda yakınlık derecesine göre erkekler tarafından ihtiyacının karşılanması o erkeklerin sorumluluğudur.

şiddet konusunda: allah'ın verdiği vicdanı kullanan herkes bir insana fiziksel, psikolajik, maddi-manevi herhangi bir şiddet uygulamanın yanlış olduğunu bilir, hisseder. bu konuda ayette* geçen "dövün" ifadesi iyi irdelenmelidir. herhangi sinirli olunan bir durumda yapılabilir gibi bir algı oluşmasın, çünkü bu doğru değil. kadının kocasına karşı aşırı kötü bir şey yapması lazım. ona rağmen öncelik uyarmada ve yatakları ayırmadadır. dövmenin boyutu da asla toplum tarafından aşağılayıcı olarak nitelendirilen boyutta olamaz, buna bağlı olarak bir tokat dahi bizim kültürümüzde yanlış kabul edildiğinden, bu dövme ifadesini, haberlerde gördüğümüz olayların bir izni olarak düşünemeyiz. tefsircilerden ata, tüm hadislerle birlikte ayeti anlayarak "koca, karısını dövemez." demiştir. tefsir için sonuç olarak islam erkeğe şiddet uygulama hakkını vermez. iyi niyetli, kendini kontrol edebilen bir insan da, bu hak verilmiş olsa dahi, bir insanı incitemez, incitmeyi vicdanına yediremez.

cinsellik konusunda herhangi bir ayrım yoktur. çiftlerinin birbirini sevmesine dayanır. hayır, hayırdır. karşılıklı rıza yoksa tecavüz vardır. insan olan bunu anlar. bu konuyla alakalı hadis, seksi emelleri için kullanmaya çalışacak insanlar içindir. açıklamalı link sorularla islamiyet

şahitliğinin kabul edilmemesi gibi bir durum da yoktur. *

kadın bu bakımdan da ikinci sınıf ve dereceden bir insan olarak algılanmadığı içindir ki, “erkek bulunmadığı takdirde” denilmemiş, erkek bulunsa bile kadınların tanıklığı kabul edilmiştir. âyetin ifadesine dikkat edildiğinde anlaşılacağı üzere iki kadının şahitliğinde tanıklık eden yine bir kadındır; yani nisabı (şahitlik için gerekli sayı) doldurma bakımından bir kadın, bir erkek gibidir. diğer kadının işi, hemcinsinin unutması veya yanılması halinde ona hatırlatmaktan, hatırlamasına yardımcı olmaktan ibarettir. kaynak


peki nedir bu erkek > kadın algısı? ayette şöyle geçiyor: "erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. yalnız, erkekler için onların üzerinde bir derece vardır. allah´ın izzeti var, hikmeti var." *

ayette geçen “erkeklerin onların üzerindeki hakları bir derece daha fazladır.” mealindeki ifadeden maksat, mirastaki farklılık ve cihatla mükellefiyettir. güzel bir açıklama sorularla islamiyet


----

ben burada kadının islam'da ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışmadım zira en başında dediğim gibi üstünlük ancak takvadadır. "islam kadına değer vermiyor." algısının yanlış olduğunu anlatmaya çalıştım. başka şeyler aklıma gelirse eklerim.
devamını gör...

“suyun içinden bakıldığında bardağın her tarafı dolu görünür.”

*
devamını gör...

yataktan kalkmamak için son 2 saattir bir o yana bir bu yana dönerek yatağın her köşesini aşağılı yukarılı sağlı sollu keşfederek siz sevgili yazarlarımı okuyarak geçiriyorum. pek keyifli efem hepinize saygılar sevgiler benden.

birazdan zil çalacak ve bu rüyadan uyanacağım. dün 08.00 de bir fırladım sokağa gece 22.00 ı birazcık ama miniminnacık geçerken geldim geri eve.
son bir haftam hep böyle. günler nasıl geçiyor anlamıyorum ekstra birde pertim çıkıyor. garip bir şey var ama manyakça sevdim bu durumu. bedeni bu kadar yormak zihni boşalttı sanırım. dün 19 bin ondan önceki gün 24 bin adım atmışım. bakın bunlar sadece adım.
dün yeni eve kombi takılırken ve diğer ustaları beklerken madem boş boş duruyorum bari şuraları temizleyeyim deyip bugün temizlik için hanım abla gelecek evi şöyle bir üsten temizledim. malum bizde adettir eve temizlik yapmaya gelenlerden önce evi elden geçirmek.

bugün, boşaltacağım hali hazırda bir yandan boşaltmaya çalıştığım evi temizleyeceğim ben de. kimse beni karamürsel sepeti sanmasın yani öyle evi başkasına temizletiyoruz diye hihihhh. ya da sanın aman zaten valla bu işler hiç bana göre değilmiş anam ağladı. dün arayıp sordum ağladın mı diye yoo niye ağlayayım hadi çabuk hallet işleri sıkıldım buralarda biran önce evime gelmek istiyorum dedi. işte evlat düşkünlüğü, işte evlat sevgisi, işte evlat kayırma ayırma adı her neyse budur.
şaka şaka kadıncağızım ameliyatlı ben zorla götürüp çorlu'ya ablama bıraktım buralarda hasta olmasın diye.

uzun uzun dert anlatırken zil çaldı efem. mecburen yataktan kalkıp balkona geçtim. bir yandan vitaminimi yudumlarken bir yandan kahvaltı hazırlıyorum. ablam ve minnakları bana yardıma geldiler.
herkeslere güzel haftasonları diliyorum.
hoşça kalınız, sevgiler...
devamını gör...

herkesle iyi geçinen samimiyetsiz biri olmaktansa sadece kendine yakın hissettiği insanlarla derin ve samimi iletişim kurmayı tercih eden insandır. onu yeterince tanıdığınızda söyleyeceğiniz şey “hiç de göründüğün gibi değilmişsin” olur.
devamını gör...

samsung'un hayatımdaki tek yararı iphone'un gerçekten muazzam bir marka olması farkındalığını kazandırmasıdır.
devamını gör...

saçlarımın oldukça kısa ve kıvırcık olması sebebiyle lahana bebeklere benzediğim söylenir. uzun süreler boyunca saçlarımı hep uzun kullandım. yine kafama estiği bir gün gecenin saat 3'ü. banyoda makası gördüm, aynada kendimle bakıştım ve hiç düşünmeden gögüslerime kadar olan saçlarımı kısacık kestim. tam 1 yıldır da bu şekilde kullanıyorum. saçlarım şu an tam olarak profil fotografimda olduğu gibi. kısa saç yakışana büyük rahatlıktir dostlar-bana yakışıp yakışmadığı tartışılır tabii-
devamını gör...

çoğu insan için saçın beyazlaması yaşlanıldığını bize hatırlatıyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ankara
devamını gör...

misafirim var.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

örneği var zaten, macaristan. kökenleri hun türkleridir. ülkenin ingilizce ismi olan hungary de bu kökenden gelmektedir.
devamını gör...

hazırsanız sorayım. benzer soruları başka bir sözlükte de sormuştum.

1- yaşadığınız birkaç kötü deneyim nedeniyle tüm kadınları aynı zannedip, sosyal medya üzerinde kadınlar hakkında genellemeler yaparken, yanlış yapıyor olabileceğiniz hiç aklınıza geliyor mu? bu yaptığınız genellemeler ve sürekli kadınlardan bir kazık yemeyi bekler halde olmanız nedeniyle mutsuz ilişkiler yaşıyor olabileceğinizi düşünüyor musunuz? hayatınızda kimseye kötülük etmediğiniz halde, mesela bir sözlükte açılan "bütün erkekler şeref yoksunudur" gibi bir başlığa üzülmez misiniz? eğer üzülürüm diyorsanız, aynısını kadınlara neden yapıyorsunuz?

2- kendinize kadınların gözüyle bakma şansınız yok. kendi gözünüzle kendinizi ya da yakın arkadaşlarınızı hep en iyi kalpli, en yakışıklı, en efendi olarak görüyor olmak size de tuhaf gelmiyor mu? kadınların sizi nasıl gördüğü hakkında bir fikre sahip değilken nasıl kendinizden bu kadar emin olabiliyorsunuz? belki sandığınız gibi biri değilsinizdir.

3- neden "kadınlar paradan başka şeye bakmaz." şeklinde son derece aptalca genellemeler yaparken, çoğunuz kadınları sadece seks oyuncağı olarak görüyor? bir insanı karakteri, yaşam tarzı, hayata bakış açısı için değil sadece ama sadece sevişmek için istemeyi etik buluyor musunuz? buluyorsanız, benzer şeyi yapan ve sizi sadece paranız için isteyen kadınlardan neden şikayetçisiniz? bulmuyorsanız, etik olmayan bir şeyi neden yapıyorsunuz?

4- kadınları asla kendini geliştirmeyen boş kafalı ve dedikoducu "kezbanlar" olarak yaftalarken, bunu yapanlardan kaçınız bir kadının karşısında sanat, bilim, teknoloji gibi konular hakkında çok iyi bir konuşma yapabilir? mesela içinizden kaç tanesiyle kuantum mekaniği hakkında konuşabilirim, kaçınız bana yapay zekâ hakkında hiç bilmediğim şeyler anlatabilir yahut kaçınız edebi eserleri çok anlamlı şekilde yorumlayabilir? sürekli başkalarından beklediğiniz şeylerin ne kadarını kendiniz yapıyorsunuz?

5- türkiye'de kadın olarak doğup yaşamak ister miydiniz? böyle bir şey olsaydı, türk erkekleri ile mutlu yaşayabileceğinizi düşünüyor musunuz?

***

ben cevapları merak etmiyorum. merak eden arkadaşlar için amme hizmeti olsun dedim. istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.

edit: burada söylediklerimi yapmayanlara hiçbir sözüm yok. ben genellemelere her zaman karşıyım. ön yargım da yok erkeklere karşı. gayet aklı başında, düzgün erkekler var bu ülkede. sorular, bu sorduklarımı yapanların, üzerinde biraz düşünmesi amacıyla soruldu. böyle davrananlar varsa aranızda, onların cevaplarını gerçekten merak etmiyorum. sadece düşünmelerini ve çifte standart davranışları bırakmalarını temenni ediyorum.
devamını gör...

saygı sanırım. yaşamın temelini oluşturduğuna inanıyorum.
devamını gör...

psikolojik hastalığı yüzünden intihar eden bir kız vardı bizim yurtta. ama hap falan içmemişti kollarını kesip yatağa yatmış üstünü örtmüştü. arkadaşları odanın içinde kan içinde bulmuşlardı. ambulans polis derken gün boyu yurtta kıyamet kopmuştu. neyse ki kızı çok kan kaybetmeden bulmuşlar. oda arkadaşları kafayı yiyip yurttan ayrılmışlardı.
devamını gör...

canı ne zaman istese sıra dayağına çeken ve hatta dersten çok 'bir öğrenciye nasıl dayak atılır' bize en çok bunları öğretmeye çalışan biriyle görüşmek mi imkansız .
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim