"ben iyi değilim ya.eskisi gibi değilim ben."
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

etiğe inanmayan benim bile nefret ettiğim,evrimsel sürecini tamamlamamış canlıların sözde "hastalık" olarak nitelendirdiği çocukları çekici bulma sapıklığı. çocukların daha zihinsel kişiliği oturmadığı için onlar için cinsellik sadece eğitim namına kalmalıdır.
devamını gör...

güneş'in anonsuyla tam gece yarısı güneş gibi doğduğu, bizi de oynattığı yayın.
devamını gör...

karakterleri klasik stereotiplerin dışında yazıldığı için çokça beğendiğim ama bazı soruları cevaplamadan bittiği için sinir olduğum isveç dizisi. (örnekler aşağıda spoilerda) bir de bu yaşanan cinayeti soruşturma/dava sırasında flashbacklerle gösterme olayı önce çok inovatifti, bir noktada mainstream oldu, artık bayma noktasına geldi bence.

bir de avrupalı ailelerin rahat olduğunu biliyoruz da kim 17 yaşındaki kızını 3 gün önce tanıştığı 1 günlük sevgilisiyle 2 haftalık yat gezisine yollar allah aşkına, kafayı mı yediniz?


şimdi stereotiplerden farklı bulduğum noktaları söyleyeyim.
1) kesinlikle avukat abi: dizilerde benim gördüğüm iki tip avukat var. ya olaya kendini tamamen kaptıran, hayatını dava ve müvekkil haline getiren, "şeytani" şirketleri ve zenginleri temsil edebilecekken yardıma muhtaç insanları temsil etmeye kendini adamış fakir ama gururlu bir avukat olabilir; ya da amerikalıların "jerk" diye tabir ettiği, umursamaz, parasının peşinde, müvekkilinin duygularıyla vs ilgilenmeyen, olaya davada her şey mübahtır bakış açısıyla bakan avukat. quicksand'deki avukat abimizse hem çok profesyonel, işini iyi yapıyor, müvekkiliyle gereksiz muhabbetlere girmiyor, hem de kibar, düşünceli ve 18 yaşında bir kızcağzın aylarca görebildiği neredeyse tek insan olduğunun farkında. üzerine bir de müthiş oyunculuk ekle, resmen şölen

2) gardiyan abla: basitçe bütün gardiyanların işinden nefret etmediğinin ve mahkumların hayatını zindan etmek için yaşamadığının kanıtı gibi. fazla söze gerek yok

3) samir: yine dizilerde iki tip müslüman/arap göçmen olur: teröristler ve mükemmel insanlar. bu ikinci grup asla hata yapmaz, her zaman dürüsttür, ama bütün dünya onlara kötü davranır. samir her ne kadar çalışkanlığıyla vs mükemmele yakın çizilmiş olsa da dizi boyunca birçok hata yaptı: başlıcaları davadaki ifadesi ve videoyu seb'in babasına göndermesi. (maja'nın ailesine gönder oğlum gerizekalı mısın?)

cevaplanmayan sorular:
1) sebastian'ın babasını öldürmesinde gerçekten maja'nın etkisi var mıydı yok muydu?
2) maja sabah sebastian'ın evine bir aceleyle gittiğinde ne oldu, ne konuştular?
3) seb'in babasını ne öldürdüğünü anlıyorum. hatta samir'i öldürmesini bile anlıyorum. ama öğretmenini ve diğer çocukları neden öldürdü? okulu niye patlatmak istedi? belli ki kafayı yedi ama biz bunu görmedik. seb o sabah ne düşünüyordu, kafası hangi alemdeydi?
devamını gör...

iki derviş, yolculukları sırasında bir dere kenarına varmışlar. genç bir kadın dere kenarında karşıya nasıl geçeceğini bilemez halde umutsuzca beklemekteymiş. dervişlerden biri, genç kadını kucaklayıp suyun öteki tarafına bırakmış. öteki derviş, arkadaşının bu davranışını hiç hoş karşılamamış ancak sesinide çıkarmamış. dervişler tekrar yola revan olmuşlar. yolda giderken diğer derviş kendi kendine söylenip,
-bir dervişin bir kadını kucaklaması, olacak iş değil, diye kendi kendine söylenirken artık dayanamayarak yanındaki dervişe;
- sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? biz dervişiz! bırak bir kadını kucaklayıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile yasaktır! hatta seni baştan çıkarabilirdi.
öteki derviş oldukça sakin karşılık vererek;
- dostum ben o kadını dereden geçirdikten sonra orada bıraktım. sen neden hala içinde taşırsın? demiş.
günümüzde boş yere, zihnimizde taşıdığımız o kadar gereksiz ve boş vesvese ve suizan var ki, bütün bunları bir kenara bırakmalıyız. çünkü hayat çok kısa ve yapılacak çok iş var.
devamını gör...

immanuel kant'ın hukuk ve/veya yasa ve erdem üzerine 1797 yılında yazdığı iki bölümden* oluşan geç dönem eserlerinden. königsbergli bana kalırsa öyle çok anlaşılma kaygısı ile yazmasa bile -ki kendisini tam olarak anladığını iddia edene sadece gülüyorum- grundlegung zur metaphysik der sitten (ahlak metafiziğinin temellendirilmesi) ve kritik der praktischen vernunft (pratik usun eleştirisi) okunduktan sonra die metaphysik der sitten okunması açıkça şart olan bir eser. dilimize çevrilmiş bir eser değil fakat eserin ismi kabaca ahlak metafiziği olarak çevrilebilir. türkçe çevirisini bulmak mümkün olmasa bile illa bu aksiyona girmek isteyen varsa the metaphysics of morals ismi ile ingilizce çevirisini bulmak mümkün.

königsbergli ahlak metafiziği'nin girişinde ahlaki doktrinin neden deneysel bir deneyim üzerine kurulamayacağını, bunun yerine genel akıl yürütme üzerine inşa edilmesi gerekliliğini açıklar. herkesin bir “arzu kapasitesi” * vardır. kant arzu etme yeteneğini basitçe bir şeyi yapıp yapmama isteği olarak ifade ediyor. tamamen içgüdülerine göre hareket eden hayvanların aksine, insanlar arzularına yanıt verebilir. eylemlerin olası sonuçları hakkında düşünme, bunları değerlendirme ve eylemlerini nedenlere göre etkileme pratik özgürlüğüne sahiptir. yani kısaca insanın bir iradesi vardır ve iradesine göre hareket edebilir. yalnızca düşüncelerden kaynaklanan ve arzulara aldırış etmeyen nedenlerle yönlendirilirse, ahlaki açıdan mantıklı bir şekilde hareket eder. kategorik zorunluluğa da yansıyan temel ahlaki ilke, eşit haklara sahip diğer kişiye saygı göstermektir.


“ıt is a remark which needs no subtle reflection to make, but which we may assume that even the commonest understanding can make, although it be after its fashion by an obscure discernment of judgment which it calls feeling, that all the 'ideas' that come to us involuntarily (as those of the senses) do not enable us to know objects otherwise than as they affect us; so that what they may be in themselves remains unknown to us, and consequently that as regards 'ideas' of this kind even with the closest attention and clearness that the understanding can apply to them, we can by them only attain to the knowledge of appearances, never to that of things in themselves.”
devamını gör...

eksikliğini bir ömür yaşadığım ve yaşamaya devam ettiğim çok güzel duygu.
devamını gör...

fikirleri ve bakış açısı ile tam bir atatürk milliyetçisidir ve kendime bu anlamda yakın bulurum. ama üzülerek söylüyorum, senden siyasetçi olmaz muharrem abi. sen yine öğretmenlik yap, devrimci çağdaş çocuklar yetiştir.

hadi herkes yazmış zaten diye seçim gecesi falsonu bir kenara bırakıyorum.

- egoların duruşunun önüne çıkıyor. bu senin iflah olmaz zaafın. cumbaba seçimlerinde iyi başladın mesela. meydanlarda neler yapacağını anlatıyordun ilk dönem. sonra oy oranların arttıkça egon seni öyle bir noktaya çekti ki, bir baktık bütün mitinglerin erdoğan'la ağız dalaşına döndü. o dönem malum sözlükte benim gibi yüzlerce yazar, yapma etme dedik. hatta halkla ılişkiler danışmanına varana kadar mesajlar attık. yine bildiğini okudun.
- stresi yönetemiyorsun maalesef. yorgunluktan kaynaklı bile olsa siyasetçi pasif agresif tavırlar sergileyemez, hele ki bütün gözler üzerindeyken yaptığın en küçük hata göze batar. bakışlar, vücut dili herşey önemlidir. stresin arttıkça yandaş medyaya malzeme vermeye başladın. bence egonu bir kenara bırak. stres yönetimi için ekrem imamoğlu'ndan bir kaç seans koçluk al bence.
- zamanlamaların facia. sen parti kuracağım diyince havuz medyası, hatta akp trolleri bile sana destek atıyorsa bir durup düşün mesela. nedenlerini sorgula. bazen geri adım atmak iyidir. atatürk'ün samsun'a nasıl geçtiğini ben mi hatırlatayım sana? okun fırlaması için yayı geri çekmek gerekir.

maalesef onca yıllık siyasal kariyerini ve emeğini 3 ayda çöpe attın. keşke böyle olmasaydı. biz seni hep 2013 yılında meclis kürsüsünde yaptığın şu efsane konuşmayla hatırlasaydık.

ahı var
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günümüzde insanların yüzde doksanı hiçbir şey üretmeden para kazanıyorlar. dilenciliği modern ve ilkel olarak ikiye ayırmalıyız sanırım. bizim kınadıklarımız sadece ilkel olanları. diğerlerini görmüyoruz yahut görmek istemiyoruz.
devamını gör...

bazı eserlerin icrası neticesinde ortaya çok iyi işler çıkaran müzik aleti.
benim için o eser ise lacrimosa’dır.
devamını gör...

#217534

böyle tanımlari olan sözlük yazarı. çok yakışmış sözlüğe.
devamını gör...

bence saçma bir haktır.
yani evlat edinilen çocuk ne olacak? garip bir dünyada yaşamış olduğunu hissetmeyecek mi ?
çocuğun psikolojisi ne olacak?
bilen arkadaşlar aydınlatsın garip bir durum gibi geldi bana.
devamını gör...

en sevdiğim dexter sahnelerinden birinde kullanılan söz:


ablam annemi aradığında, annem meşgulse ve telefona ben çıkmışsam bunu söylerim genelde.
devamını gör...

insana güç veren, sınırlarını çizmesine yardımcı olan ancak hayata geçirilmesi çok zor olan eylemdir. aslında bunun altında yatan en büyük nedenlerden biri çatışmadan kaçınmaktır. hayır dediğimizde genelde bu konunun üstüne gidileceğini biliriz, o yüzden bu çatışma ile uğraşmamak adına bu eylemi gerçekleştirmekten kaçınırız. dolayısıyla bazen bahaneler bulup aslında hayır demek istemediğimizi ancak zorunda kaldığımızı ifade ederiz, bazen de hiçbir cevap vermeyerek bu eylemin pasif halini gerçekleştirmiş oluruz.

aslında çocukken bu eylem bizi* hiç zorlamaz. biri oyuncağımızı almaya kalktığında rahatça 'hayır, o benim!' diyebiliriz. ancak büyüdükçe bu yeteneğimizi kaybederiz.


hayır diyememek, doğrudan başkalarından onay alma ihtiyacıyla bağlantılıdır. bu ihtiyaç da çoğunlukla, sadece kendimiz olarak sevgiye erişemeyeceğimizi hissettiğimiz bir çocukluktan kaynaklanır. her nasılsa, en iyi niyetlerine rağmen, ebeveynlerimiz veya bakıcılarımız, sevgilerini "kazanmak" için uyum sağlamamız veya performans göstermemiz gerektiğini hissettirirler. sonuç olarak bu çocuk zamanla, sevilmek için başkalarının onayına ihtiyacı olduğuna inanır.

hayır diyememek psikolojik olarak anksiyete, stres, kötü ilişkiler, kendi kişiliğini oluşturamamak gibi sonuçlar doğurur. örneğin kendi hedeflerinizi tamamlamak yerine birilerinin isteklerini yerini getirmek anksiyeteye yol açar. bu istekleri yerine getirdikçe kendinize ayırdığınız zaman azalır, bu da stresi doğurur. ve hep başkalarının isteklerini karşılama olayı kendinizi değersiz ve kötü hissetmenize sebebiyet verir, bu duruma da depresyon eşlik eder.

sırf bunları bile göz önüne aldığımızda bu eylemin ne kadar gerekli ve yaşamsal olduğunu anlayabiliriz. tabii ki her zaman hayır demek gerektiği anlamını çıkarmamalıyız buradan, yardım etmek güzel bir şey. ama başkalarını kendi isteklerimizin önüne koymak bize düşündüğümüzden çok daha fazla zarar veriyor.


kaynak 1, 2
devamını gör...

bugün itibari ile netflix'e geldi. haluk bilginer'in son zamanlarda yer aldığı projelerden dolayı eleştiriler almıştı. ama gerçekte ne kadar başarılı bir oyuncu olduğunu hepimiz biliyoruz. bazı projelerde öyle olabilir. bu filmde gerçek haluk bilginer'i izliyorsunuz.
ali atay'ın oyunculuğunu imrenerek izlerim. bu filmde de karakterinin hakkını fazlasıyla vermiş. izlenmesi tavsiyedir.

filmde okuduğu kitabı ilk gördüğüm zamanlar merak etmiştim. ama ilerleyen sahnelerde dostoyevski 'nin budala kitabı olduğunu görüyoruz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

eski van şehri - hüsrev paşa camii
devamını gör...

ofsayt: şimdi bir mağazaya arkadaşınızla gitmişsiniz. arkadaşınız kasaya yakın siz bir kıyafet gördünüz aynı anda başka bir kadın da o kıyafeti gördü. siz kadından önce kaptınız ve kıyafeti kasadaki arkadaşınıza atarak satın aldınız. işte bu haksızlık işte bu ofsayt.
ofsayt bilmeyen sevgiliye, ofsayt anlatma yolları.*
devamını gör...

ortaylı, pamuk için, "orhan pamuk’u tavsiye etmiyorum çünkü olmaz, türkçesi bozuk" derken, şafak için, "elif şafak ingilizce yazıyor, türkçe bilmiyor. bu türk yazarı sayılmaz. türktür tabi ama türk yazarı sayılmaz" dedi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim