uykusuzkahve
bonservisi elinde genç yetenek.
kafa sözlük yönetimi durur mu? kaptı hemen.
kafa sözlük yönetimi durur mu? kaptı hemen.
devamını gör...
el paso
and'nin teksas eyaletin'nin en büyük şehirlerinden biridir. aynı zamanda meksika ile sınırı vardır fakat meksikaya oranla suç oranı hayli düşüktür. meksikadan kaçak geçiş yapanlar genelde el paso üzerinden geçiş yaparlar. çok uzun gizli tünellerin olduğu söylenenler arasındadır.yukarıdan çöl gibi görünen el paso, düz şehir görünümüyle dağlık bir bölgede konumlanmıştır. aynı zamanda meksikalıların en yoğun yaşadığı şehir konumundadır. en fazla ispanyolca konuşulan 2. şehir olarak bilinir. birincisi ise miami.
devamını gör...
günün sözü
“etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.”
-yeraltından notlar
dosto.
-yeraltından notlar
dosto.
devamını gör...
fazıl say'ın gazze tweeti
linke tıklamak istemeyenler için:
“gazze’deki yaşlı bir adamın elinde şunlar yazıyordu”.
"suyuma el koy,
evimi yık,
işimi elimden al,
toprağımı çal,
babamı hapse at,
annemi öldür,
ülkemi bombala,
hepimizi aç bırak,
hepimizi aşağıla,
ama yine de ben suçlu olayım,
neden mi:
çünkü bir roketle karşılık verdim."
“gazze’deki yaşlı bir adamın elinde şunlar yazıyordu”.
"suyuma el koy,
evimi yık,
işimi elimden al,
toprağımı çal,
babamı hapse at,
annemi öldür,
ülkemi bombala,
hepimizi aç bırak,
hepimizi aşağıla,
ama yine de ben suçlu olayım,
neden mi:
çünkü bir roketle karşılık verdim."
devamını gör...
normal sözlük 800'ler kulübü
sözlüğün elit seviyesine yükselmiş burjuva kesiminin yer aldığı topluluktur. bu kulübe girenler yapılacak ilk genel konseyde, yüksek şura&hazirunun takdimiyle, (bkz: kafa sözlük liyakat nişanı) ve d&r dan hediye çeki takdim edilecektir. futbol derbisinde gol atmış futbolcu misali bundan sonra sözlük hayatına gerçek bir kafacı olarak devam edendir.
devamını gör...
perşembe ilçesinden çarşamba ilçesine gidersek zamanda geriye gitmiş olur muyuz sorunsalı
türkiye simülasyonu somut olarak zaman yolculuğunu anlatmış aslında. bu da zamanın kontrol edildiğine inanmayanlara kapak olsun.
devamını gör...
moderatörün dayakla tehdit etmesi
mevzu bahis kızıl nelson ise sonuna dek moderatör haklıdır. ne yaptında "ayran" hanımefendiyi çileden çıkardın ey kızıl nelson?
devamını gör...
kütle vs ağırlık
fizikte, biri madde miktarı, diğeri kuvvet ölçüsü olan 2 kavram arasındaki farklılık. bir benzeri için (bkz: hız ve sürat farkı)
kütle, belirli bir maddenin miktarıdır. fizikte genellikle m harfi ile gösterilir. "50 kiloyum" gibi bir cümle kurduğunuzda bahsettiğiniz şey, sizin kütlenizdir. yani kilogram, gram gibi birimlerle ifade edilir kütle. eşit kollu terazi ile ölçülür.
ağırlık ise belirli bir kütledeki madde üzerine, üzerinde bulunulan gezegen tarafından uygulanan kuvvettir. dinamometre ile ölçülür.
***
newton'un meşhur 2. yasasındaki f = m.a formülü ile bu iki kavram arasındaki ilişkiyi daha iyi anlayabilirsiniz.
az önceki 50 kg örneğinden gidelim. formülde a dediğimiz değer, yer çekimi ivmesidir. bu değer yaklaşık olarak 9.8 m/s^2 olarak ölçülür.
formülde kütlenizi ve a değerini yerine koyduğunuzda, üzerinize etkiyen kuvvet 490 newton olur. işte bu da dünya üzerindeki ağırlığınızdır.
***
"hangi gezegende kaç kilo gelirsiniz" temalı caps'ler, yukarıda yazdığım sebepten hatalıdır. nereye giderseniz gidin, sizi oluşturan maddenin miktarı, yani kütleniz değişmez. değişen şey, gittiğiniz gezegenin size uygulayacağı kuvvet, dolayısıyla ağırlığınızdır. bu nedenle soruyu "hangi gezegende ne kadar ağırsınız" şeklinde sormak ve sayıları kg ile değil newton ile ifade etmek gerekir.
kütle, belirli bir maddenin miktarıdır. fizikte genellikle m harfi ile gösterilir. "50 kiloyum" gibi bir cümle kurduğunuzda bahsettiğiniz şey, sizin kütlenizdir. yani kilogram, gram gibi birimlerle ifade edilir kütle. eşit kollu terazi ile ölçülür.
ağırlık ise belirli bir kütledeki madde üzerine, üzerinde bulunulan gezegen tarafından uygulanan kuvvettir. dinamometre ile ölçülür.
***
newton'un meşhur 2. yasasındaki f = m.a formülü ile bu iki kavram arasındaki ilişkiyi daha iyi anlayabilirsiniz.
az önceki 50 kg örneğinden gidelim. formülde a dediğimiz değer, yer çekimi ivmesidir. bu değer yaklaşık olarak 9.8 m/s^2 olarak ölçülür.
formülde kütlenizi ve a değerini yerine koyduğunuzda, üzerinize etkiyen kuvvet 490 newton olur. işte bu da dünya üzerindeki ağırlığınızdır.
***
"hangi gezegende kaç kilo gelirsiniz" temalı caps'ler, yukarıda yazdığım sebepten hatalıdır. nereye giderseniz gidin, sizi oluşturan maddenin miktarı, yani kütleniz değişmez. değişen şey, gittiğiniz gezegenin size uygulayacağı kuvvet, dolayısıyla ağırlığınızdır. bu nedenle soruyu "hangi gezegende ne kadar ağırsınız" şeklinde sormak ve sayıları kg ile değil newton ile ifade etmek gerekir.
devamını gör...
sözlüğün medar-ı iftiharı kadın yazarlarımız
iyi ki varız.. hepinizi seviyorum..
devamını gör...
ramazan davulcusu
kendisiyle hiç de hoş anılarımın olmadığı davulcudur.
annemle babam çalıştığı için 4-5 yaşlarımdayken hafta içlerinde babannemlerde kalıyordum. ramazan ayına denk gelen kahvaltılarda dedem ve babannem kahvaltı ederken ben de onlarla beraber sofraya oturur üzüm hoşafı içerdim.
işte yine o kahvaltılardan birinde, şimdi nedenini hatırlayamadığım bir yaramazlık(!) yüzünden ramazan davulcusu ile tehdit edilmiştim. yaramazlığı hatırlamıyorum ancak babannemle aramda geçen diyaloğu çok net hatırlıyorum;
babannem: bak işte davulcu geçiyor, böyle yaparsan veririm seni davulcuya götürür.
ben: ben davulcudan korkuyorum vermeyin beni.
babannem: uslu durursan vermeyiz.
ben: dede verme beni.
dedem: vermem ben kızımı verir miyim hiç, deme öyle ninesi.
dede seni çok seviyorum, keşke bu kadar erken gitmeseydin, keşke hep bu kadar kolay rahatlatabilseydin içimi ve keşke camiden dönerken bana bir sürü şekerli sakız getirseydin yeniden.
ve sevgili ramazan davulcusu, seni sevmiyorum. hala sokağımdan geçtiğin her an tüylerim diken diken oluyor, hoşlanmıyorum bu sesten.
ve sevgili anne babalar, eğer bu yazdıklarımı okuyorsanız çocuklarınızı hiçbir meslek grubu ile korkutmayın. "bak polis geliyor yaramazlık yaparsan seni ona veririm, bak doktor geldi sana yaramazlık yaptığın için iğne verecek, bak bu abla öğretmenmiş yaramazlık yapan çocuklara ceza verirmiş" diyerek çocuklarınızı bu meslek gruplarından uzaklaştırıp korkutuyorsunuz. onlara yapabileceğiniz en büyük kötülük belki de toplumdaki bu insanlardan korkutmanız. polisini, doktorunu, öğretmenini sevmeyen çocuk onlardan korkacak ve kendisine yakışmayan şeyler yapacaktır ilerde.
annemle babam çalıştığı için 4-5 yaşlarımdayken hafta içlerinde babannemlerde kalıyordum. ramazan ayına denk gelen kahvaltılarda dedem ve babannem kahvaltı ederken ben de onlarla beraber sofraya oturur üzüm hoşafı içerdim.
işte yine o kahvaltılardan birinde, şimdi nedenini hatırlayamadığım bir yaramazlık(!) yüzünden ramazan davulcusu ile tehdit edilmiştim. yaramazlığı hatırlamıyorum ancak babannemle aramda geçen diyaloğu çok net hatırlıyorum;
babannem: bak işte davulcu geçiyor, böyle yaparsan veririm seni davulcuya götürür.
ben: ben davulcudan korkuyorum vermeyin beni.
babannem: uslu durursan vermeyiz.
ben: dede verme beni.
dedem: vermem ben kızımı verir miyim hiç, deme öyle ninesi.
dede seni çok seviyorum, keşke bu kadar erken gitmeseydin, keşke hep bu kadar kolay rahatlatabilseydin içimi ve keşke camiden dönerken bana bir sürü şekerli sakız getirseydin yeniden.
ve sevgili ramazan davulcusu, seni sevmiyorum. hala sokağımdan geçtiğin her an tüylerim diken diken oluyor, hoşlanmıyorum bu sesten.
ve sevgili anne babalar, eğer bu yazdıklarımı okuyorsanız çocuklarınızı hiçbir meslek grubu ile korkutmayın. "bak polis geliyor yaramazlık yaparsan seni ona veririm, bak doktor geldi sana yaramazlık yaptığın için iğne verecek, bak bu abla öğretmenmiş yaramazlık yapan çocuklara ceza verirmiş" diyerek çocuklarınızı bu meslek gruplarından uzaklaştırıp korkutuyorsunuz. onlara yapabileceğiniz en büyük kötülük belki de toplumdaki bu insanlardan korkutmanız. polisini, doktorunu, öğretmenini sevmeyen çocuk onlardan korkacak ve kendisine yakışmayan şeyler yapacaktır ilerde.
devamını gör...
insan neden okumalı sorunsalı
okumak başka dünyalara konuk olma imkanı tanıdığı gibi, beyninizdeki nöronlarda yeni köprülerin kurulmasını yani bir şeyleri anlamlandırmanızı kolaylaştırır. bu kolaylığa ulaşmak için okumak gerekli bir eylemdir, bunun dışında insana yeni tatlarla, heyecanlarla karşılaşma olanağı verdiği gibi, okuduğu türe göre insana entelektüel birikim de kazandırır. her seferinde farklı bir düşünceyle karşılaşmak çok yönlü düşünmenize, daha doğrusu düşünmenize ve sorgulamanıza neden olur. tabii bu durumda ne okuduğunuz önemli; gidip pucca filan okuyorsanız, bu kadar büyük beklentilere girmemelisiniz. ama ne olursa olsun okumanın bir alışkanlık haline dönüşmesi taraftarıyım. en uyduruk kitaplar bile olsa, bahsettiğim gibi; en kötü, olaylardaki bağlantıyı kolay görmenize; bu sayede hem rasyonel zekanıza, hem de kültürünüze katkı sağlamaya yarayacaktır.. dünyayı sorgulayıp, mutsuz olmaya gelince; bir şeyleri okumak dünyayı sorgulama sürecinizin erken gelişine neden oluyor. farklı deneyimler insanın ufkunu açıyor ve tarihin tekerrürden ibaret olduğuna şahit oluyorsunuz. bu da sizi sorgulamaya iten nedenlerden biri. karşıdaki fikirleri düşünüp, sürekli "neden?" diye sordukça en sonunda sadece kitabı ya da yazarı değil, kendi düşüncelerinizi ve dünyayı sorguluyorsunuz. aslında ortada o kadar da kompleks bir argüman söz konusu değil. sorgulamak, sorgulamak istemek kişinin kendi tabiatıyla ilgili olduğu gibi; çoğu zaman herkesin eninde sonunda yaptığı bir şey. farklı olan ulaştıkları sonuçlar. bu sebepten insanlar "hey gibi kahpe dünya, kader kısmet" vs dedikleri gibi, "düşünüyorum; öyleyse varım" da diyebilmişlerdir.
devamını gör...
yazarların kendilerini teselli etmek için kullandığı cümleler
(bkz: her şey çok güzel olacak)
edit: olmadı lan. yine olmadı.
neyse, hiç değilse zihinsel faaliyetlerden vergi almıyorlar da hayal kurabiliyoruz.
hayal kurmaya devam. olmuyor, bari hayalini kuralım di mi...
edit: olmadı lan. yine olmadı.
neyse, hiç değilse zihinsel faaliyetlerden vergi almıyorlar da hayal kurabiliyoruz.
hayal kurmaya devam. olmuyor, bari hayalini kuralım di mi...
devamını gör...
bi bitmediniz dedirtenler
herşeyi kendinin bildiğini sanan insancıklar
devamını gör...
1 yıl sonraki kendine not
umarım başarmışsındır. umarım kurtulmuşsundur. eğer başaramadıysan da üzülme. seni sevmediler hiç biliyorum ama ben seni seviyorum.
devamını gör...
şimdiki maymunlar neden insan olmuyor sorunsalı
zamane maymunu , nerede o eski maymunlar .
devamını gör...
gbt
genel bilgi toplama sistemi'nin kısaltmasıdır. polisin bizimle ilgili gerekli gereksiz bir çok bilgiyi görmesini sağlar.
devamını gör...
tolstoy vs dostoyevski
evet, saçma bir versus olduğunu ben de düşünüyorum ama uğruna güzelim memleketimizde kavgaların da çıkmasına sebebiyet verebilen bir versus kendisi.
benim seçeceğim tercih (her ne kadar zor bir tercih olsa da) dostoyevski olacak. belirtmeden edemeyeceğim, iki yazara ait kitaplardan en çok beğendiğim (bkz: savaş ve barış)'tır. sadece bir kitapla sınırlandırılacak olsaydım savaş ve barış'ın karamazov kardeşlerden çok daha iyi olduğunu belirterek tercihimi tolstoy'dan yana kullanırdım.
gelelim neden dostoyevski'yi seçtiğime:
karamazov kardeşlerde din unsuru her ne kadar yoğun bir şekilde ön planda olsa da tolstoy'un neredeyse bütün eserlerinde din unsuru kendini gerçek anlamda hissettiriyor, bu benim ilgimi çok da çekmeyen bir durum olmasının yanında karamazov kardeşlerdeki yansıtılan din (bence) ahlaktan, iyi insan olmaktan yana geri planda kalıyor. oysa tolstoy hıristiyanlığı gözümüze soka soka işliyor.
dostoyevski'nin insan psikolojisi tahlillerini daha çok beğeniyor, her ne kadar karakterlerinin neredeyse hepsinin psikolojik sıkıntıları olsa da gerçeği daha çok yansıttığını düşünüyorum. (dostoyevski'nin buradaki averajı, daha sefil bir hayat yaşadığı için olduğunu düşünenlerdenim)
dostoyevski'nin romanlarında karakterlerin analizi çok başarılı yapıldığı için ( burada tolstoy başarısızdır demiyorum) roman boyunca karakterleri birbiriyle karıştırmıyoruz, kimden bahsettiğini derhal hatırlıyoruz. oysa tolstoy'da ( (bkz: savaş ve barış), (bkz: anna karenina) ) karakterlerin birbirine girdiğini, hikayenin sonunda bazılarının hatırlanmadığını görüyoruz. romanlarının kurgusunda dostoyevski tolztoy'un eline su dökemez, o bir gerçek.
daha fazla uzatmak da istemiyorum. her ikisine de okuyun, her ikisi de dünya edebiyatında yerleri doldurulamayacak büyük üstadlardır. saygıyla, selamlar.
benim seçeceğim tercih (her ne kadar zor bir tercih olsa da) dostoyevski olacak. belirtmeden edemeyeceğim, iki yazara ait kitaplardan en çok beğendiğim (bkz: savaş ve barış)'tır. sadece bir kitapla sınırlandırılacak olsaydım savaş ve barış'ın karamazov kardeşlerden çok daha iyi olduğunu belirterek tercihimi tolstoy'dan yana kullanırdım.
gelelim neden dostoyevski'yi seçtiğime:
karamazov kardeşlerde din unsuru her ne kadar yoğun bir şekilde ön planda olsa da tolstoy'un neredeyse bütün eserlerinde din unsuru kendini gerçek anlamda hissettiriyor, bu benim ilgimi çok da çekmeyen bir durum olmasının yanında karamazov kardeşlerdeki yansıtılan din (bence) ahlaktan, iyi insan olmaktan yana geri planda kalıyor. oysa tolstoy hıristiyanlığı gözümüze soka soka işliyor.
dostoyevski'nin insan psikolojisi tahlillerini daha çok beğeniyor, her ne kadar karakterlerinin neredeyse hepsinin psikolojik sıkıntıları olsa da gerçeği daha çok yansıttığını düşünüyorum. (dostoyevski'nin buradaki averajı, daha sefil bir hayat yaşadığı için olduğunu düşünenlerdenim)
dostoyevski'nin romanlarında karakterlerin analizi çok başarılı yapıldığı için ( burada tolstoy başarısızdır demiyorum) roman boyunca karakterleri birbiriyle karıştırmıyoruz, kimden bahsettiğini derhal hatırlıyoruz. oysa tolstoy'da ( (bkz: savaş ve barış), (bkz: anna karenina) ) karakterlerin birbirine girdiğini, hikayenin sonunda bazılarının hatırlanmadığını görüyoruz. romanlarının kurgusunda dostoyevski tolztoy'un eline su dökemez, o bir gerçek.
daha fazla uzatmak da istemiyorum. her ikisine de okuyun, her ikisi de dünya edebiyatında yerleri doldurulamayacak büyük üstadlardır. saygıyla, selamlar.
devamını gör...
kpss'ye çalışan sözlük yazarları
toplanın faydalı bir kaç bilgi bırakıyorum. telegram indirip telegram gruplarındaki pdf lerden ysrarlanabilirsiniz.
benim hocam ve hoca webde benim sevdiğim iki kanal ama kendinize uygun hocayı bulun. ben ilk başlarsa sıkılıyordum oynatma hızını arttırınca dikkatimi verebildim sıkılmadan izledim deneyebilirsiniz.
kendinize bir masa kurun ve asla dağınık bırakmayın her an çalışmaya hazır şekilde olsun.
en sevdiğiniz ders ile başlayın ki çabuk sıkılıp pes etmeyesiniz.
deneme çözmek için acele etmeyin konu bitirmeden deneme çözmek fazla yanlış çıkınca motivasyonunuzu düşürecektir. kolaylıklar dilerim.
benim hocam ve hoca webde benim sevdiğim iki kanal ama kendinize uygun hocayı bulun. ben ilk başlarsa sıkılıyordum oynatma hızını arttırınca dikkatimi verebildim sıkılmadan izledim deneyebilirsiniz.
kendinize bir masa kurun ve asla dağınık bırakmayın her an çalışmaya hazır şekilde olsun.
en sevdiğiniz ders ile başlayın ki çabuk sıkılıp pes etmeyesiniz.
deneme çözmek için acele etmeyin konu bitirmeden deneme çözmek fazla yanlış çıkınca motivasyonunuzu düşürecektir. kolaylıklar dilerim.
devamını gör...

