fizanda olsa gedilir.
devamını gör...

santkrikçe kaynaklı bir kelime olup, tekerlek ya da dönüş anlamına da gelmektedir. omurga hizasında ve başın tepesine kadar 7 ana çakra yani enerji giriş çıkış merkezleri vardır. bunlardan farklı olarak bedenimizde birçok önemli çakra olduğu düşünülüyor. örnek verecek olursak avuç içleri, diz kapakları, dirsekler bunlar arasında sayılabilir. 7 ana çakra taç çakrası( sahasrara), üçüncü göz çakrası( ajna), boğaz çakrası ( vishuddha), kalp çakrası( anahata), solar plexus çakrası( manipura), sakral çakra( swadhishthana) ve kök çakrası( muladhara)' ndan oluşmaktadır.
her çakranın rengi, elementi, gezegeni, duyusu, değerli taşı, notası, burcu, etkilediği salgı bezi, sinir ağı kendine özeldir.
devamını gör...

kardeşim sizin iyi erkek dediğiniz kişiler konuşmayı bilmeyen eğlenmeyi eğlendirmeyi bilmeyen tipler. yani bu insanlarda genellikle sosyal fobi oluyor o yüzden rahat iletişime geçemiyor kadınlar olarak da ilk adımı atmak istemiyoruz bu toplumda haklı olarak. kötü erkek dediğiniz tipler de ağzı iyi laf yapan kadınlarla iletişim kurabilen insanlar kadınlar da kendisiyle rahat iletişim kurabilen özgüvenli erkekleri seçiyor.
fakat kötü erkekten kasıt cinsiyetçi şiddete meyilli ve kıskanç kişilerse o erkeklerle birlikte olan kadınlar da genel olarak baba baskısı yüzünden o erkekleri seçerler çünkü özgür kadın nasıl olunur bilemedikleri için benliklerini babadan sonra "kötü erkeklere" emanet ederler.
devamını gör...

cougar tipi bir helikopterle yaşanmış elim kazadır.

google'da biraz araştırdım ve ordu envanterine 1977 yılında girdiğini gördüm. yani tam 44 yıl önce. savunmaya bu kadar bütçe ayrılıyor, ihalarımız, sihalarımız, yerli üretim helikopterlerimiz falan var ama 9 tane gencecik askerimiz uçan bir tabutta şehit oluyor.

bu işin uzmanları "o helikopterlerin bakımı ve modernizasyonu sürekli yapılıyor." diyecektir. inanırım, sürekli yapılıyordur. ama 1977 model bir aracı ne kadar modernleştirebilirsiniz?

maalesef ateş yine düştüğü yeri yakacak. ailelerin çektiği acıyı tahmin edemiyorum. çok zor çok.

edit: işimbu'nun uyarısıyla cougar'ın ordu envanterine 95-96 yılında girdiğini düzeltmek isterim. ilk üretim yılı 1977'ymiş. ama cougar'ın sabıkası kabarık. link
devamını gör...

dillerde gezen adım:
bir seciyesiz, bir it.
nedense olamadım,
sizin gibi bir yiğit...

ne gaye taşıyorum,
ne bir dağ aşıyorum;
delice yaşıyorum,
ne ihtiras, ne ümit...

yuh...eğer hayat buysa,
bu ahmakça uykuysa...
bana kim sokulduysa
hadi dedim, hadi git!...

bende çok şey var ama,
akıl filan arama...
ciddiyetle arama
koydum dikenli bir çit.

saçıma düşen aklar,
ne bir macera saklar;
çıkarmaz bu dudaklar,
ne bir küfür ne tevhit...

korkutmaz beni ölüm,
bir şeytan kadar hürüm.
süremez bende hüküm
ne allah, ne de nahit...

sabahattin ali- bütün insanlara.
devamını gör...

bazı yazarlarımız kitap alıntılarıyla kendilerini ifade ediyor,
okudukları kitapların can alıcı yerlerini tanımlarda paylaşıyor,
hislerine daha önce tercüman olmuş yazarlarla bizleri tanıştırıyorlar.
elbette bu tarz tanımlar yazabilmeniz için öncelikle iyi bir okur olmalısınız.
şahsen kitap alıntılarıyla tanım yazan yazarlarımıza imreniyorum.
ne kadar da okumuşlar diyorum içimden.
kafa sözlük yazarı da çok iyi ve müstesna bir okur yazar.
kafa iznindeymiş. umarım kafasını dinledikten sonra aramıza döner.
devamını gör...

ermenistan ı haritada gösteremeyecek koca popolu bir kadının gündemde kalma çabaları. lan senin baban oj simpson ı savunmuş, oranın kültürüyle yetişmişsin sana ne ermenistan dan.
devamını gör...

başka insanların çoğunluğunun düşüncelerinden bağımsız hareket eden tek şey insanın vicdanıdır.

(bkz: bülbülü öldürmek)
devamını gör...

diğer kıkırdak türlerinden farklı olarak tip 1 kollajenden zengin discus intervertebralis olarak isimlendirilen omurgalar arası eklemde, sternoklavikular ve temporamandibular(çene eklemi) eklemlerde bulunan kıkırdak türüdür.
perikondriyuma sahip değildir.
ek olarak diğer kıkırdaklardan farklı olarak en yoğun bulunan glikozaminoglikan versikan'dır.
devamını gör...

artık başörtülü, başörtüsüz, türbanlı, türbansız, açık, kapalı kelimelerini duymak dahi istemiyorum. senelerdir aynı terane. herkesi birer birey olarak kabul edebilecek olgunluk bile yok bunlarda. (bkz: bir bitmediniz)(bkz: bağıracağım artık yeter diye)
devamını gör...

moda

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazarlarımızın çizmiş olduğu her resme uzun uzun baktım. en fazla vakit geçirdiğim başlık herhalde budur. çizim bırakan tüm yazarlarımızın ellerine sağlık. hepsi çok güzel.
devamını gör...

sessizlik...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kafaya takılmaması gereken durum.
önemli olan sizin istediğiniz kişi olup olamama durumunuz.
hayatımız başkalarına göre şekillendirmek için çok kısa.
devamını gör...

kitapsever, gündemi takipte, kalemi sağlam yazarımız.

arada mesajlaşıp bol bol çiçekleşip gülüştüğümüz doğrudur. *
devamını gör...

“hata işlemek ve bunu düzeltmek için çaba harcamaktan kaçınmak, asıl yanlış davranış budur. yanlış bir iş yapmışsan, onu düzeltmekten hiçbir zaman utanmamalısın.”
elias canetti.
devamını gör...

tarihsel süreç doğrultusunda değerlendirildiğinde türkiye ve yunanistan arasında sıklık oranı değişkenlik göstererek daima iniş çıkışların yaşandığı ilişkilerdir.

kronolojik olarak ilişkilerin geçmişten günümüze dek yaşanan olaylarla sıralaması şu şekildedir:

ilişki ve ilişki doğrultusunda sorunların çıkış noktasını iki ülkenin de birbirilerine karşı sürdürdükleri mücadeleler sonucunda kurulmuş olmasına bağlayabiliriz. yunanlılar osmanlı'da ulusal bilinci ilk uyanan ve bağımsızlığını ilk kazanan ulus olmuştur. yunan ulus ayaklanması 1821'de başlamış, 1829'da özerklik kazanmış, 1832'de ise bağımsızlık kazanmıştır. bu noktadan itibaren yunanistan megali idea doğrultusundaki politikalarını sürdürmeye (teselya, balkan, 1919 mücadeleleri ile) devam etmiştir.

1922 bu anlamda megali idea'nın sonu olmuş gibi gözükmüş; mübadele sözleşmesi, etabli meselesi, lozan barış andlaşması ile türk yunan ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. buradan ikinci dünya savaşına dek ilişkiler altın çağ olarak adlandırılmıştır. ancak savaşın başlaması ile bu dönem son bulmuş 1950'li yıllara kıbrıs sorunu damgasını vurmuştur.

1954'te imzalanan balkan paktı iki ülke arasında kültürel yakınlaşmayı sağlamış, bu dönemde pek çok görüşme yaşanmıştır.

1955'te yunanistan kıbrıs sorununu self determination talebiyle bm'ye götürmüştür. aynı yıl yaşanan 6-7 eylül olayları türkiye'yi hem uluslararası alanda hem de yunanistan'a karşı güç durumda bırakmıştır.

1956-1959 yıllarında kıbrıs sorunu temel olmak üzre; özellikle kıbrıs'ta yaşanan toplumlar arası şiddet olayları iki ülkenin arasında gerginliklere sebep olmuştur.

1959'da imzalanan anlaşmalarla kıbrıs bağımsızlık kazanmış, iki ülke arasında 1964 yılına dek sürecek dingin bir dönem başlamıştır. bu dönem ikinci bahar olarak adlandırılmaktadır.

1960'lar kıbrıs sorununu her iki ülkenin dış politikasının merkezine yerleştirdiği yıllardır ve taraflar sıcak çatışmanın eşiğine gelmiştir.

1964'te tekrar ateşlenen toplumlar arası çatışmalar türkiye'yi müdahale etme kararı almaya itmiştir. ancak abd başkanı johnson tarafından yollanan mektup (bkz: johnson mektubu) müdahale kararını engellemiş; bu mektup türkiye'nin dış politikasında dönüm noktası olmuştur. türkiye bu noktadan itibaren kıbrıs sorununu dış politikasının odak noktası yapmasının hatasını görmüş ve çok yönlü bir politika izleme kararı almıştır. artık ulusal çıkarlar ön plana koyulmuştur.

1967'de kıbrıs'ta tekrar baş gösteren şiddet olaylarıyla türkiye müdahale etmenin eşiğine gelmiş, ancak talepler yerine getirilince müdahale durdurulmuştur. kıbrıs'ta toplumlar arası olumlu görüşmeler başlayınca iki ülke arasında nispi dinginlik dönemine girilmiştir.

1970'ler kıbrıs sorununun belirleyici olduğu ve ege denizi sorunlarının ortaya çıktığı yıllar olmuştur. 1973 yılında türkiye'nin türk petrolleri anonim ortaklığına ege kıta sahanlığında petrol aramasına izin vermesiyle iki taraf arasında tekrar gerginlikler yaşanmaya başlanmıştır. 1975'ten sonra iki ülke arasındaki temel sorun ege denizine ilişkin olmuştur.

1980'ler papanreu ve turgut özal görüşmelerinin sıcak yaşandığı, kktc'nin ilanı ile gerginliklerin devamının sürdüğü ancak gerginliklerden çok çözüm çabalarının yoğun olduğu yıllar olmuştur.

1990'lar sovyetler'in dağılmasıyla birlikte balkanlarda yaşanan istikararsızlık ve güç boşluğunun yarattığı türk-yunan rekabeti sebebiyle ikili ilişkilerde en sancılı süreç olmuştur. bu dönemde kardak krizi, s-300 füze krizi, pkk/öcalan olayları ilişkilerin düzeyini ve gerginliğin yoğunluğunu etkileyici sebeplerdir.

2000'li yıllar ise ilişkilerde yumuşamanın ve işbirliğinin hakim olduğu dönemdir.

sonuç olarak iki ülke arasında daima güvensizlik ve gerilim hakim olmuş; ilişkiler doğrusal bir seyir izlemiş, sürekli iniş çıkışlar yaşanmıştır.

kısa hatırlatma notlarıyla türk-yunan ilişkilerinin tarihsel süreci böyledir. bilahare aynı başlığa gelip yukarıda bahsi geçen yıllardaki olayları detaylarıyla anlatacağım.
devamını gör...

birtakım hususlardır efendim.
bilgili yazarlarımız bilgi içerikli entry girdikleri vakit bir nevi "fl studio giriş" dersi olacak başlıktır.

bir soruyla başlayalım, besteyi yapıp fl studio'da real guitar, close grand vs dvs sax ile çalıyorum çok yavan geliyor, sonra mix-mastering'den reverb2 seçip katedrali veyahut diğerlerini seçiyorum ses daha dolgun oluyor ama bu sefer de olmamışlık var, sesler aşırı rezonanslı çıkıyor.

ikinci sorun ise real guitar 5'te nota devam ettirme ayarı nerede? sustain ve hold pedal ayarlarını açıyorum ama yine de tam olmuyor. fl studio stock gitar'da release'i sona alınca tam dediğim gibi oluyor amma lakin real guitar vst'sin de yapamıyorum. kısaca notaya hızlı basıp çekince "tın" etmesin "tınnnnnnnnnn" etsin istiyorum. delay olan efekt değil.
devamını gör...

t.c. sağlık bakanlığı'nın internet adresinden beden kitle indeksinizi hesaplayarak bulabileceğiniz orandır.
devamını gör...

enis blayton tarafından yazılmış, serüven serisi: serüven adası, serüven şatosu, serüven vadisi, serüven denizi, serüven dağı, serüven gemisi...
hayatımda okuduğum en efsane hissettiren, küçücük dünyamda hayal peşinde koşmamı sağlayan, kendi maceralarımı yaşamaya heves ettiren kitaplardı. ilk önce bir çırpıda hızlıca okur, sonrasında da benzer bir hayatı hayal ederdim. ikisi de çok keyif verirdi.
türkçeye can, canan, gül, mete diye geçen dört arkadaşın maceralarını içeren romanın adaptasyon olarak çevrildiği ve de içeriğinde çokça cinsiyetçi bir tutum sergilediğini fark etmek ise yetişkinlik zamanımın halleri. çok merak ediyor olmama rağmen kitapları bir kez daha okuma cesaretim yok. hayal kırıklığı yaşamaktan, üzerimdeki tesirini yitirmekten korktuğum için yaklaşık yirmi-yirmi beş yıllık* anıların izinden aklımda kalan heyecan, çok heyecan.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim