nickaltı örümcek bağlayanlar
belki de vahiy gelecektir. korkmayın.
devamını gör...
vanilya
kokusu harika olan bir bitkidir.
devamını gör...
dübe
kişisel almamaları gerekir ama ilgili başlıktaki entrylerin çoğu çöptür. artı oy vermede cömert olan yazarlar başlığına
"hani nerede dedirten sorunun başlığıdır." şeklindeki tanımı beğenecek nasıl bir strateji güdüyorsunuz bilmiyorum.
sözlüğe bir beğeni alışkanlığı getirmek, sözlüğün kişi ve entry sayısını artırmak gibi amaçları gayet makul buluyorum. neticede burası da ticari bir oluşum, ortada ciddi hayaller var. ancak ben, başarı için özgünlüğe gerek duyulduğunu düşünüyorum. eğer siz ekşi sözlük gibi bir platformun en çöp entrylerine benzeyen entryleri "beğenilen entryler" diye listelerseniz, az çok kaliteli bir platform arayan insanları uzaklaştırırsınız.
şimdi, niteliğin değil, niceliğin önemli olduğunu düşünen yöneticilere de kesinlikle saygım olmakla beraber, sayıya odaklanan yöneticilerin iyi bilmesi gereken bir şey de bu saçmalıkları yazmak için ekşi ve twitter gibi sosyal medya mecraları var. oralardan kaçıp gidecek insanlar genellikle o atmosferden boğulan insanlar. ben de onlardan biriyim ve buraya geldiğimde, diğer platformlarda engeli ve eksiyi bastığım, sözlüğe artık girmemeye başlamama sebep olan ne kadar garip entry varsa burada da görüyorum. ben bunlara yazanlara ya da yazılana bir şey demiyorum aslında, sistem belli format belli. ancak bir tür kirliliğe sebep oluyorlar ve bunlar kalabalıklaştıkça, içinde oldukları platform berbat bir hal alıyor.
elbette güncellenecek, en verimli haline dönüştürülecektir ama şimdiden bunun hatırlatılması iyi olur. eğer kalabalıklar haklı olsaydı, yıllardır siyasal islamın altında inliyor olmazdık.
"hani nerede dedirten sorunun başlığıdır." şeklindeki tanımı beğenecek nasıl bir strateji güdüyorsunuz bilmiyorum.
sözlüğe bir beğeni alışkanlığı getirmek, sözlüğün kişi ve entry sayısını artırmak gibi amaçları gayet makul buluyorum. neticede burası da ticari bir oluşum, ortada ciddi hayaller var. ancak ben, başarı için özgünlüğe gerek duyulduğunu düşünüyorum. eğer siz ekşi sözlük gibi bir platformun en çöp entrylerine benzeyen entryleri "beğenilen entryler" diye listelerseniz, az çok kaliteli bir platform arayan insanları uzaklaştırırsınız.
şimdi, niteliğin değil, niceliğin önemli olduğunu düşünen yöneticilere de kesinlikle saygım olmakla beraber, sayıya odaklanan yöneticilerin iyi bilmesi gereken bir şey de bu saçmalıkları yazmak için ekşi ve twitter gibi sosyal medya mecraları var. oralardan kaçıp gidecek insanlar genellikle o atmosferden boğulan insanlar. ben de onlardan biriyim ve buraya geldiğimde, diğer platformlarda engeli ve eksiyi bastığım, sözlüğe artık girmemeye başlamama sebep olan ne kadar garip entry varsa burada da görüyorum. ben bunlara yazanlara ya da yazılana bir şey demiyorum aslında, sistem belli format belli. ancak bir tür kirliliğe sebep oluyorlar ve bunlar kalabalıklaştıkça, içinde oldukları platform berbat bir hal alıyor.
elbette güncellenecek, en verimli haline dönüştürülecektir ama şimdiden bunun hatırlatılması iyi olur. eğer kalabalıklar haklı olsaydı, yıllardır siyasal islamın altında inliyor olmazdık.
devamını gör...
japon olmayı arzulamak
sahip olmadığım bir düşüncedir. bence iş ırkta değil kafada bitiyor.
hangi ırka sahip olursan ol kendini geliştirmediğin sürece nafile.
hangi ırka sahip olursan ol kendini geliştirmediğin sürece nafile.
devamını gör...
muhammed musaddık
1951 - 1953 yılları arası aşbakanlığı sırasında ilk icraatı ülkesinde bulunan petrolleri millileştirmek olan ve bu nedenle ingilizler'in baskısıyla karşılaşan iranlı lider.
devamını gör...
güne bir erkek yalanı bırak
kızım sorunlarım var benim anlatamayacağım şeyler...
devamını gör...
hz. ali
muhammed peygamber'den sonra en fazla ilme sahip olduğu anlatılan halife.
“zülfikar'dan keskin kılıç, ali'den büyük yiğit yoktur.” yazar kılıcının üzerinde.
“zülfikar'dan keskin kılıç, ali'den büyük yiğit yoktur.” yazar kılıcının üzerinde.
devamını gör...
reklamların artık taciz boyutuna ulaşması
televizyon izlemiyorum, izleyene de geçmiş olsun diyorum (o kutuya hapsolmak gerçekten o kadar üzücü ki tanrı kurtarsın diyorum). bilgisayar, telefon, tablet vs. ortamlarda da adblock (reklam engelleme) uygumaları var, kurun-kullanın, kullandırın. bilgisayarda, telefonda kullanıyorum gayette kafam sakin ve rahat, bir tane reklam ile uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz. yaşlı insanların anlarım da umarım gençler tv izlemiyordur.
devamını gör...
meja (yazar)
meja kelimesi eski nors dilinde (iskandinavya'da ve vikinglerin kontrol ettiği deniz aşırı yerleşim birimlerinde konuşulmuş) güç anlamına gelmektedir.
vikinglerde kadınlar erkekler ile birlikte savaşlara katılırdı. gözü pek, kuvvetli anlamına gelen bu kelime birçok savaşçı kadının ismi olmuştur. günümüzde ise yurtdışında başkalarının ne dediğini umursamayan, bu benim hayatım, kimseyi ilgilendirmez diyen kadınlara söylenen bir lakaptır.
anna pernilla bäckman adlı isveçli şarkıcı meja lakabını kullanarak özellikle all about the money parçasıyla büyük başarı elde etmiştir. 2009'da urban gypsy ve 2010'da animeja adında iki albüm daha çıkarmıştır. 1992 yılından beri ilk yılları legacy of sound adlı pop-dans grubunda olmak üzere müzik piyasasındadır ve birçok albüm ve single çalışması olmuştur.
kafa sözlükte meja nickli yazar ise sözlüğün en başarılı yazarlardan biridir. "bilgili olan güçlü olur" misali kafa sözlük meja gibi ışık saçan yazarlar ile güç kazanacaktır. bilgi, bölüşüldükçe artan bir hazinedir. her gün bu hazineyi bizlerle paylaşan, ruhumuzun gıdası bilgiyi bize veren böyle yazarlar sözlüklerde ender bulunur. her tanımını özenle hazırlayıp sözlüğü güzelleştirmektedir.
vikinglerde kadınlar erkekler ile birlikte savaşlara katılırdı. gözü pek, kuvvetli anlamına gelen bu kelime birçok savaşçı kadının ismi olmuştur. günümüzde ise yurtdışında başkalarının ne dediğini umursamayan, bu benim hayatım, kimseyi ilgilendirmez diyen kadınlara söylenen bir lakaptır.
anna pernilla bäckman adlı isveçli şarkıcı meja lakabını kullanarak özellikle all about the money parçasıyla büyük başarı elde etmiştir. 2009'da urban gypsy ve 2010'da animeja adında iki albüm daha çıkarmıştır. 1992 yılından beri ilk yılları legacy of sound adlı pop-dans grubunda olmak üzere müzik piyasasındadır ve birçok albüm ve single çalışması olmuştur.
kafa sözlükte meja nickli yazar ise sözlüğün en başarılı yazarlardan biridir. "bilgili olan güçlü olur" misali kafa sözlük meja gibi ışık saçan yazarlar ile güç kazanacaktır. bilgi, bölüşüldükçe artan bir hazinedir. her gün bu hazineyi bizlerle paylaşan, ruhumuzun gıdası bilgiyi bize veren böyle yazarlar sözlüklerde ender bulunur. her tanımını özenle hazırlayıp sözlüğü güzelleştirmektedir.
devamını gör...
yazarların apartman girişine asmak istediği duyurular
gece gündüz demeden zilimize basmayın! kimse sizin kapıcınız değil!
sigara izmaritinizin yeri balkonum mu!
bina içinde ve dış kapı önünde yarım saat telefonda konuşmayın!iğrenç sesinizi duymak istemiyorum!
asansörü çöpünüz hatta tuvaletiniz olarak kullanmayın!
herkes herkesle konuşacak diye bir şey yok.olmayan beyninize sokun bunu!
otopark giriş çıkışına park etmeyin!
mağara adamı gibi yaşamayın insan olun biraz!
sigara izmaritinizin yeri balkonum mu!
bina içinde ve dış kapı önünde yarım saat telefonda konuşmayın!iğrenç sesinizi duymak istemiyorum!
asansörü çöpünüz hatta tuvaletiniz olarak kullanmayın!
herkes herkesle konuşacak diye bir şey yok.olmayan beyninize sokun bunu!
otopark giriş çıkışına park etmeyin!
mağara adamı gibi yaşamayın insan olun biraz!
devamını gör...
doyduğunu anlamayıp yemeye devam etme sorunsalı
kortizon ilacı kullanırken karşılaşılan durum, hiç bir zaman midendeki tokluk hissi gelmiyor, boğazından bir şey geçiyorsa hala boşluk var demektir, yürü ya kulum! (yavaş karşim 100 kilo oldun).
devamını gör...
yoksunluk sendromu
bağımlı olunan her hangi bişeyin olmaması durumunda yaşanan sendrom.
bu bir eylemde olabilir,alkolde
uyuşturucu da olabilir,sevgili de
kimisinde psikolojik ve atlatılması kolay yaşanabilirken kimisinde fiziksel ve yıkıcı bir şekilde yaşanır.
psikolojik ve tıbbi destek alınmalıdır.
bu bir eylemde olabilir,alkolde
uyuşturucu da olabilir,sevgili de
kimisinde psikolojik ve atlatılması kolay yaşanabilirken kimisinde fiziksel ve yıkıcı bir şekilde yaşanır.
psikolojik ve tıbbi destek alınmalıdır.
devamını gör...
selvi boylum al yazmalım
aşk ile sevgi arasında ki farkı gösteren ve sevginin aşkı yendiği, kalbimize taht kurmuş, unutulmayan yeşil çam klasiklerinden.
“sahi neydi sevgi? sevgi iyilikti, dostluktu, emekti.”
“sahi neydi sevgi? sevgi iyilikti, dostluktu, emekti.”
devamını gör...
ifade edilmemiş duygular
belirli bir noktadan sonra, şiddetli ve kontrolsüz duygusal patlamalar şeklinde dışa vurması muhtemel duygulardır.
devamını gör...
arthur rimbaud
"ben bir başkasıdır" diyen ozandır. içinde derin anlam barındıran bu cümleyi yıllardır düşünüyorum.
devamını gör...
erkek cinayetleri
cinayet denilen şey başlı başına eril bir şeydir zaten. kadın cinayeti olarak tanımlanan cinayetlerde kadınlara yönelik pozitif bir ayrımcılık yapılmıyor. "kadın cinayeti" olarak politize edilen cinayetlerde kadınlar genellikle en yakınları tarafından öldürülüyor. kaç erkek sevgilisi, eşi, flörtü vs. tarafından öldürülüyor? kadınların salt kadın olduğu için öldürüldüğü cinayetler "kadın cinayeti" olarak tanımlanıyor. iki kadın yolda kavgaya tutuşup kavganın sonunda biri ölse "kadın cinayeti" diye vurgulanmaz. burada dikkat çekilmesi gereken husus tam olarak bu.
devamını gör...
sayın cumhurbaşkanımızla külliye'de birlikte olduk
devamını gör...
the wolf of wall street
güzel film. 3 saat olduğuna bakmayın, film o kadar akıcı, tempo o kadar yüksek ki, 3 saatin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. bu filmi spoiler vermeden de anlatmak zor, filmi izlemeyenler okumasın bundan sonrasını;
--! spoiler !--
aslında, film bir dark side 'a geçme hikayesi. kahramanımız filmin başında çömez, utangaç bir borsacı olarak işe başlıyor. burada patronu * ona öğle yemeğinde bazı tüyolar veriyor. patronu küfürbaz, alkolik, uyuşturucu bağımlısı ve seks düşkünü bir adamken, leo öğle yemeğinde sadece su içen sıradan bir çalışan. kara pazartesi sonrası, işsiz kalınca, kendine pazarlamacı olarak iş ararken, karısı, çok zengin olacaksın, sen çok zekisin, aslansın, kaplansın diye gaz veriyor, tabi ki zengin olunca kocasının onu terkedeceğini hiç hesaba katmıyor. günler, aylar geçiyor, bir zamanlar çömez olan leo kardeşimiz, parayı vurunca, kendisini şaşırtan ilk patronu gibi oluyor. ve dark side 'a geçiyor. para kazanmak, çok para kazanmak için herşey mübahtır diye düşünüyor ve çok para kazanıyor. tabi ki, illegal yollardan. ve her türlü ahlaki değerden uzak aşırılıklarla dolu bir hayat yaşıyor. filmin sonundaki mesaj ise, aslında bir günah çıkarma. illegal yollarla para kazanabilirsiniz, ama illa ki sonunda enselenirsiniz, hayatınız mahvolur. işte amerika budur..
--! spoiler !--
--! spoiler !--
aslında, film bir dark side 'a geçme hikayesi. kahramanımız filmin başında çömez, utangaç bir borsacı olarak işe başlıyor. burada patronu * ona öğle yemeğinde bazı tüyolar veriyor. patronu küfürbaz, alkolik, uyuşturucu bağımlısı ve seks düşkünü bir adamken, leo öğle yemeğinde sadece su içen sıradan bir çalışan. kara pazartesi sonrası, işsiz kalınca, kendine pazarlamacı olarak iş ararken, karısı, çok zengin olacaksın, sen çok zekisin, aslansın, kaplansın diye gaz veriyor, tabi ki zengin olunca kocasının onu terkedeceğini hiç hesaba katmıyor. günler, aylar geçiyor, bir zamanlar çömez olan leo kardeşimiz, parayı vurunca, kendisini şaşırtan ilk patronu gibi oluyor. ve dark side 'a geçiyor. para kazanmak, çok para kazanmak için herşey mübahtır diye düşünüyor ve çok para kazanıyor. tabi ki, illegal yollardan. ve her türlü ahlaki değerden uzak aşırılıklarla dolu bir hayat yaşıyor. filmin sonundaki mesaj ise, aslında bir günah çıkarma. illegal yollarla para kazanabilirsiniz, ama illa ki sonunda enselenirsiniz, hayatınız mahvolur. işte amerika budur..
--! spoiler !--
devamını gör...
yaran olaylar
yaşanan ilginç ve komik olayları yaran olay diye arkadaşlarımıza anlatırız.
aşağıdaki gerçek olayda hukuki nedenlerden dolayı yer, tarih, isim belirtilmemiştir.
bakanlık, illere bir genelge yollar: “ tarıma zarar veren hayvanların sayısını bildirin... eğer yaban domuzu sayısı 150'yi geçerse, sürek avı başlatın... vurulan yaban domuzlarının kuyruğunu da kesip gönderin.
il tarım müdürleri, genelgeyi okumuşlar. herkes "bazı hayvanları... bazı rakamları" yazmış. ((b: kim gidecek dağda bayırda yaban domuzu sayacak))
tabii kimse "başına iş almak" istememiş.
kimse de yaban domuzu sayısını "150'nin üzerinde" göstermemiş. (150’nin üzerinde derse sürek avını başlatmak için bir sürü bürokrasi işi çıkacak.)
kimi 60 demiş, kimi 70, kimi 80. böylece "görev yerine getirilmiş."
ankara'nın genelgesine göre her yıl "rakamları yenilemek" gerekiyor.
müdürler onun da "çaresini" bulmuşlar.
bir yıl önce "bizim ilde 70 yaban domuzu var" diyen, bir yıl sonra "75'e çıktı" demiş.
sayı 150'yi bulmadığı için ne "sürek avı" gerekmiş, ne de "domuzun kuyruğunu kesip, ankara'ya yollamak."
bir gün, bir ilin tarım müdürü değişmiş. yeni mezun, idealist biri. yeni müdür "eski listeyi" incelemiş.
bakmış ki her yıl sayı 3'er, 5'er arta arta, ildeki yaban domuzu sayısı "145'e ulaşmış görünüyor."
düşünmüş, taşınmış.
"nasıl olsa ankara fark etmez" demiş.
"kafasına göre uydurduğu yeni rakamı" ankara'ya bildirmiş:
- 95.
bakanlıktaki "araştırma, planlama, koordinasyon" birimindeki dikkatli bir uzman illerdeki "tarım zararlılarının listesini" incelerken görmüş ki:
bir ildeki yaban domuzu sayısı 145'ten, 95'e inmiş.
hemen durumu "makama" arz etmiş. makam da "il müdürüne" soruları dayamış:
- 145 eksi 95 eşittir 50... bu 50 yaban domuzuna ne oldu?.. vurulduysa, kuyruklar nerede?
il müdürünü almış bir telaş. düşünmüş, taşınmış. aklına bir "çıkış yolu" gelmiş.
ankara'ya cevabı döşenmiş:
- sayı 150'ye yaklaştığı için sürek avına çıkıldı... yaban domuzları takip edildi... vurulacağını anlayan 50 yaban domuzu komşu kente geçti.
ankara cevabı okumuş. ve hemen "komşu kente" bir yazı yazılmış:
- bitişiğindeki kentten size 50 yaban domuzu geçti... ne yaptınız?.. acele olarak bildiriniz.
komşu ili almış bir telaş.
onlar da "aynı formülle" yanıt vermişler:
- ilimize 50 yaban domuzunun geçtiğini haber alınca, sürek avına çıktık... yaban domuzlarını kovaladık... tam vuracağımız sırada öteki komşu kentin sınırları içine girdiler.
yazışmalar sürmüş, gitmiş.
50 domuz hep "komşuya... komşunun komşusuna doğru" gidiyormuş.
sonunda iş doğu'daki "sınır kentine" gelip, dayanmış.
ankara sormuş:
- 50 yaban domuzunun akıbetinin acele bildirilmesi... vurulduysa, kuyruklarının gönderilmesi.
sınır kentinden yanıt gelmiş:
- sürek avına çıkıldı... yaban domuzları izlendi... ancak komşu ülkeye kaçtıkları için vurulamadı.....
komşu ülke "ermenistan." ankara'nın "oraya soracak hali yok."
(b: böylece "yaban domuzu sorunu" çözülmüş.)
aşağıdaki gerçek olayda hukuki nedenlerden dolayı yer, tarih, isim belirtilmemiştir.
bakanlık, illere bir genelge yollar: “ tarıma zarar veren hayvanların sayısını bildirin... eğer yaban domuzu sayısı 150'yi geçerse, sürek avı başlatın... vurulan yaban domuzlarının kuyruğunu da kesip gönderin.
il tarım müdürleri, genelgeyi okumuşlar. herkes "bazı hayvanları... bazı rakamları" yazmış. ((b: kim gidecek dağda bayırda yaban domuzu sayacak))
tabii kimse "başına iş almak" istememiş.
kimse de yaban domuzu sayısını "150'nin üzerinde" göstermemiş. (150’nin üzerinde derse sürek avını başlatmak için bir sürü bürokrasi işi çıkacak.)
kimi 60 demiş, kimi 70, kimi 80. böylece "görev yerine getirilmiş."
ankara'nın genelgesine göre her yıl "rakamları yenilemek" gerekiyor.
müdürler onun da "çaresini" bulmuşlar.
bir yıl önce "bizim ilde 70 yaban domuzu var" diyen, bir yıl sonra "75'e çıktı" demiş.
sayı 150'yi bulmadığı için ne "sürek avı" gerekmiş, ne de "domuzun kuyruğunu kesip, ankara'ya yollamak."
bir gün, bir ilin tarım müdürü değişmiş. yeni mezun, idealist biri. yeni müdür "eski listeyi" incelemiş.
bakmış ki her yıl sayı 3'er, 5'er arta arta, ildeki yaban domuzu sayısı "145'e ulaşmış görünüyor."
düşünmüş, taşınmış.
"nasıl olsa ankara fark etmez" demiş.
"kafasına göre uydurduğu yeni rakamı" ankara'ya bildirmiş:
- 95.
bakanlıktaki "araştırma, planlama, koordinasyon" birimindeki dikkatli bir uzman illerdeki "tarım zararlılarının listesini" incelerken görmüş ki:
bir ildeki yaban domuzu sayısı 145'ten, 95'e inmiş.
hemen durumu "makama" arz etmiş. makam da "il müdürüne" soruları dayamış:
- 145 eksi 95 eşittir 50... bu 50 yaban domuzuna ne oldu?.. vurulduysa, kuyruklar nerede?
il müdürünü almış bir telaş. düşünmüş, taşınmış. aklına bir "çıkış yolu" gelmiş.
ankara'ya cevabı döşenmiş:
- sayı 150'ye yaklaştığı için sürek avına çıkıldı... yaban domuzları takip edildi... vurulacağını anlayan 50 yaban domuzu komşu kente geçti.
ankara cevabı okumuş. ve hemen "komşu kente" bir yazı yazılmış:
- bitişiğindeki kentten size 50 yaban domuzu geçti... ne yaptınız?.. acele olarak bildiriniz.
komşu ili almış bir telaş.
onlar da "aynı formülle" yanıt vermişler:
- ilimize 50 yaban domuzunun geçtiğini haber alınca, sürek avına çıktık... yaban domuzlarını kovaladık... tam vuracağımız sırada öteki komşu kentin sınırları içine girdiler.
yazışmalar sürmüş, gitmiş.
50 domuz hep "komşuya... komşunun komşusuna doğru" gidiyormuş.
sonunda iş doğu'daki "sınır kentine" gelip, dayanmış.
ankara sormuş:
- 50 yaban domuzunun akıbetinin acele bildirilmesi... vurulduysa, kuyruklarının gönderilmesi.
sınır kentinden yanıt gelmiş:
- sürek avına çıkıldı... yaban domuzları izlendi... ancak komşu ülkeye kaçtıkları için vurulamadı.....
komşu ülke "ermenistan." ankara'nın "oraya soracak hali yok."
(b: böylece "yaban domuzu sorunu" çözülmüş.)
devamını gör...

