devrin skywalker
devamını gör...
konstrüktivizm
fransızcada constructivisme denilmektedir. 1920-30 yılları arasında sovyet rusya'da yeşeren, ancak stalin rejiminin baskılarıyla sindirilen modern sanat ve mimarlık akımı. sanatçı vladimir tatlin'in soyut geometrik resim kabartmalarıyla başlattığı ve rus asıllı ressam ve heykelci antoine pevsner'in, kardeşi gabo ile birlikte, ilkelerini 1920'de "manifeste réaliste" (gerçekçi bildirge) ile ortaya koydukları bu estetik öğreti şöyle özetlenebilir:
a. sanat gerçek yaşama yanıt vermek üzere iki temel öğeye dayanır: zaman ve mekân.
b. hacim, mekânın yegâne anlatımı değildir.
c. gerçek zamanın anlatımı, statik ritimler dışında, kinetik ve dinamik ritimler gerektirir.
ç. kitlenin ve mekânın hacmi somut ve ölçülebilir iki ayrı malzemedir.
d. mekân yapıtın bütünleyici parçası durumundadır.
e. yeni biçimler bulmak için, sanat taklitçi olmaktan kurtulmalıdır.
tatlin'e göre, "sanatçı dünyanın değişmesine katkıda bulunacak şekilde toplumsal işlevi olan bir üretici-mühendistir."
konstrüktivizm sözcüğü mimarlıkta daha geniş bir anlamda, geometrik eğilimleri anlatmakta da kullanılmıştır. a. pevsner'in deyişiyle g. eiffel ilk konstrüktivisttir.
bir refah simgesi olarak görülen makinenin güzelliği ile mimarlığın yararlı işlevinden yola çıkan bu akımla ilgili çok sayıda proje vardır, buna karşılık uygulama azdır. yaratılan ürünlerde saf olmayan geometrik düzenler ve dışa yansıtılmış strüktürel biçimler gözlenir. sovyet konstrüktivizminin ünlü mimarları arasında golossov, guinzburg, melnikov tatlin ve vesnin kardeşler sayılabilir. 1930'dan başlayarak konstrüktivistler yabancı ideolojileri rusya'ya ithal etmekle suçlandılar ve çalışmalarını bu yolda sürdürmeleri engellendi. rus konstrüktivistlerine rus avangardistleri de denir.
a. sanat gerçek yaşama yanıt vermek üzere iki temel öğeye dayanır: zaman ve mekân.
b. hacim, mekânın yegâne anlatımı değildir.
c. gerçek zamanın anlatımı, statik ritimler dışında, kinetik ve dinamik ritimler gerektirir.
ç. kitlenin ve mekânın hacmi somut ve ölçülebilir iki ayrı malzemedir.
d. mekân yapıtın bütünleyici parçası durumundadır.
e. yeni biçimler bulmak için, sanat taklitçi olmaktan kurtulmalıdır.
tatlin'e göre, "sanatçı dünyanın değişmesine katkıda bulunacak şekilde toplumsal işlevi olan bir üretici-mühendistir."
konstrüktivizm sözcüğü mimarlıkta daha geniş bir anlamda, geometrik eğilimleri anlatmakta da kullanılmıştır. a. pevsner'in deyişiyle g. eiffel ilk konstrüktivisttir.
bir refah simgesi olarak görülen makinenin güzelliği ile mimarlığın yararlı işlevinden yola çıkan bu akımla ilgili çok sayıda proje vardır, buna karşılık uygulama azdır. yaratılan ürünlerde saf olmayan geometrik düzenler ve dışa yansıtılmış strüktürel biçimler gözlenir. sovyet konstrüktivizminin ünlü mimarları arasında golossov, guinzburg, melnikov tatlin ve vesnin kardeşler sayılabilir. 1930'dan başlayarak konstrüktivistler yabancı ideolojileri rusya'ya ithal etmekle suçlandılar ve çalışmalarını bu yolda sürdürmeleri engellendi. rus konstrüktivistlerine rus avangardistleri de denir.
devamını gör...
seninki de dert mi diyen psikolog
zamanında çok grup vitamin dinlemiş olabilir.
senin derdin dert mi ki a canım
benim derdim yanımda
senin epik sorunun var
benim kepek sorunum
*
senin derdin dert mi ki a canım
benim derdim yanımda
senin epik sorunun var
benim kepek sorunum
devamını gör...
sözlükteki kimseyle samimi olmamak
ben beni beğenen ve benim tanımlarını beğendiklerimle dolaylı yoldan bir samimiyet içerisindeyim. samimiyet her zaman konuşmakla ilintili değildir. bazen ortak kelimeler ve düşünceler sizleri samimi kılar.
devamını gör...
duyulan en iyi hazırcevaplar
"geldikleri gibi giderler."
atatürk 13 kasım 1918 günü öğle saatlerinde trenle istanbul’a geldikten sonra, haydarpaşa garı’ndan bindiği ‘kartal’ istimbotuyla galata’ya doğru giderken, işgal donanmasının arasından geçer.
bu geçiş sırasında yaveri cevad abbas’ın ağladığını gören mustafa kemal paşa, büyük kararlılıkla o tarihe geçen sözünü söyler.
“geldikleri gibi giderler”
bu söz, kurtuluş savaşı’nın ilk işaret fişeği olacaktır...
atatürk 13 kasım 1918 günü öğle saatlerinde trenle istanbul’a geldikten sonra, haydarpaşa garı’ndan bindiği ‘kartal’ istimbotuyla galata’ya doğru giderken, işgal donanmasının arasından geçer.
bu geçiş sırasında yaveri cevad abbas’ın ağladığını gören mustafa kemal paşa, büyük kararlılıkla o tarihe geçen sözünü söyler.
“geldikleri gibi giderler”
bu söz, kurtuluş savaşı’nın ilk işaret fişeği olacaktır...
devamını gör...
yeni açılacak tavuk dönerciye isim önerileri
döneceksin diye söz ver.
devamını gör...
işsizler iş beğenmiyor
cüzdanı kaba olan sığırların kurduğu cümledir.
devamını gör...
hoşlanılan yazarın 04.47'de online olduğunu görmek
sabah ezanına kalkmıştır, müsterih olun.
devamını gör...
edson brandao
hollanda da yaşayan bir sosyal medya fenomeni. onu ilginç kılan özelliği ise 53 yaşında olmasına rağmen 20'lerinde gibi durması. edson genç görünmesinin altında yatan en büyük nedenin pozitif düşünmek olduğunu belirtiyor. tabii bunun yanında sağlıklı beslenmeye de çok dikkat ediyor.
daha önce hiç estetik operasyon geçirmediğini dile getiren edson, şeker, kızartma, işlenmiş gıda yemeyerek, genç kalınabileceğinin en büyük kanıtı adeta. "genç gözükmemi organik gıdalara, bol meyve ve sebze tüketmeye ve bol su içmeye borçluyum" diyor. cilt bakımına da dikkat eden genç adam, yaşlanma karşıtı nemlendiriciler de kullanmayı ihmal etmiyor.
röportajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz
daha önce hiç estetik operasyon geçirmediğini dile getiren edson, şeker, kızartma, işlenmiş gıda yemeyerek, genç kalınabileceğinin en büyük kanıtı adeta. "genç gözükmemi organik gıdalara, bol meyve ve sebze tüketmeye ve bol su içmeye borçluyum" diyor. cilt bakımına da dikkat eden genç adam, yaşlanma karşıtı nemlendiriciler de kullanmayı ihmal etmiyor.
röportajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz
devamını gör...
hipokrat yemini
tıp fakültelerinin mezuniyet töreninde kullanılan ve dünya tabipler birliği cenevre bildirgesindeki hekimlik andı'nın en güncel tercümesi şu şekildedir:
hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak;
yaşamımı insanlığını hizmetine adayacağıma,
hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime,
hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime,
insan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime,
görevimle hastam arasına ; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce , ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime ,
hastamın bana açtığı sırları , yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma,
mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma,
hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime,
mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,
tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma,
hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime,
tehdit ediliyor olsam bile, tıbbi bilgilerimi, insan haklarını ve bireysel özgürlüklerini çiğnemek için kullanmayacağıma,
kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine,
ant içerim.
bu yeminin hipokrat yada onun öğrencilerinden birisi tarafından yazıldığı kabul edilir. özgün metin yıllar içinde değişikliğe uğramıştır. özgün metnin çevirisi ise şu şekildedir:
hekim apollon, asklepios, higiya, panacea üzerine ve bütün tanrı ve tanrıçaların huzurunda yemin ederim ki, yeteneğim ve gücüm elverdiğince bu and ve sözleri tutacağım:
bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım, ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim, çocuklarına kardeşim gibi bakacağım ve öğrenmek isterlerse bu sanatı ücretsiz öğreteceğim; ilaç reçetelerini, şifai bilgileri ve diğer bilgileri sadece ve sadece kendi evlâtlarıma, hocamın çocuklarına ve hekimlik kurallarına uygun sözleşmeyle bağlı ve and içmişlere öğreteceğim.
yeteneğim ve hâkimiyetim ölçüsünde hastalarımın iyiliği için tedaviler önereceğim ve asla kimseye zarar vermeyeceğim.
isteyen hiç kimseye öldürücü bir eczayı ne vereceğim ne de bunu tavsiye edeceğim; benzer şekilde, bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim.
hayatımın ve sanatımın saflığını koruyacağım.
iç organlarındaki taşı keserek almayı, hastalığı çok açık olan hastalarda bile, işin ehli olan (cerrah)lara bırakacağım.
hangi eve girersem gireyim, bütün kasıtlı kötülük ve suistimallerden ve özellikle de ister hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan kaçınarak, sadece hastaya yardım için gireceğim.
gerek sanatımın icrası sırasında gerekse insanlarla gündelik ilişkideyken edindiğim bilgileri ortalığa saçmayacağım, bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.
bu yemine sadık kalırsam hayatımı ve mesleki uygulamalarımı insanların tümünden ve her zaman saygı görerek mutlulukla sürdüreyim, ama ona ihanet eder ya da çiğnersem tam tersini yaşayayım.
hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak;
yaşamımı insanlığını hizmetine adayacağıma,
hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime,
hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime,
insan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime,
görevimle hastam arasına ; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce , ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime ,
hastamın bana açtığı sırları , yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma,
mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma,
hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime,
mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,
tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma,
hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime,
tehdit ediliyor olsam bile, tıbbi bilgilerimi, insan haklarını ve bireysel özgürlüklerini çiğnemek için kullanmayacağıma,
kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine,
ant içerim.
bu yeminin hipokrat yada onun öğrencilerinden birisi tarafından yazıldığı kabul edilir. özgün metin yıllar içinde değişikliğe uğramıştır. özgün metnin çevirisi ise şu şekildedir:
hekim apollon, asklepios, higiya, panacea üzerine ve bütün tanrı ve tanrıçaların huzurunda yemin ederim ki, yeteneğim ve gücüm elverdiğince bu and ve sözleri tutacağım:
bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım, ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim, çocuklarına kardeşim gibi bakacağım ve öğrenmek isterlerse bu sanatı ücretsiz öğreteceğim; ilaç reçetelerini, şifai bilgileri ve diğer bilgileri sadece ve sadece kendi evlâtlarıma, hocamın çocuklarına ve hekimlik kurallarına uygun sözleşmeyle bağlı ve and içmişlere öğreteceğim.
yeteneğim ve hâkimiyetim ölçüsünde hastalarımın iyiliği için tedaviler önereceğim ve asla kimseye zarar vermeyeceğim.
isteyen hiç kimseye öldürücü bir eczayı ne vereceğim ne de bunu tavsiye edeceğim; benzer şekilde, bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim.
hayatımın ve sanatımın saflığını koruyacağım.
iç organlarındaki taşı keserek almayı, hastalığı çok açık olan hastalarda bile, işin ehli olan (cerrah)lara bırakacağım.
hangi eve girersem gireyim, bütün kasıtlı kötülük ve suistimallerden ve özellikle de ister hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan kaçınarak, sadece hastaya yardım için gireceğim.
gerek sanatımın icrası sırasında gerekse insanlarla gündelik ilişkideyken edindiğim bilgileri ortalığa saçmayacağım, bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.
bu yemine sadık kalırsam hayatımı ve mesleki uygulamalarımı insanların tümünden ve her zaman saygı görerek mutlulukla sürdüreyim, ama ona ihanet eder ya da çiğnersem tam tersini yaşayayım.
devamını gör...
intihar notu
sanırım iki tip durumdan kaynaklanıyor:
ilki narsist kişilikli insanların, kendilerine karşı daha da ilgi, sevgi, nefret v.s. beslenmesi arzusu,
ikincisi ise çok hassas, naif kişilikli insanların bu dünyadaki düzende hiçbir zaman anlaşılamadığını düşünüp "en azından giderken sitemimi saklamayayım" motivasyonu.
ilk grup değil de ikinci grup boğazda bir düğümlenme hissi bırakıp gidiyor ne yazık ki.
ilki narsist kişilikli insanların, kendilerine karşı daha da ilgi, sevgi, nefret v.s. beslenmesi arzusu,
ikincisi ise çok hassas, naif kişilikli insanların bu dünyadaki düzende hiçbir zaman anlaşılamadığını düşünüp "en azından giderken sitemimi saklamayayım" motivasyonu.
ilk grup değil de ikinci grup boğazda bir düğümlenme hissi bırakıp gidiyor ne yazık ki.
devamını gör...
hayalet gemi
2002 yapımı korku, gerilim, doğaüstü tarzında film. türkiye de ocak 2003 yılında gösterime girmiştir.
stve beck yönetmenliğinde mark hanlon ve john pogue'nin senaristliğini yaptığı bu film izleyenlere bir çok travma yaşatmıştır.
başlıca oyuncuları; emily browning, francesca rettondini, desmond harrington, karl urban, julianna margulies, ron eldard, gabriel byrne' dir. iyi bir kadroya sahiptir.
herkes tarafından halat sahnesi travma sebebi olarak işaret edilmiş ki tartışma konusu dahi değil. tamamiyle travma sebebidir.
beni etkileyen birçok sahnesi olmuştu ama travma sebebim olan sahne konserve sahnesiydi. hapur hupur yedikleri fasulye konservelerinin bir anda kımıl kımıl olması ve önümüzdeki üç, dört ay benim fasulye yerken midemin ayaklanması. ki ben fasulyeyi çok severim. ah benim canım fasulye aşkıma olanlar.
değişik bir filmdi tabi özellikle o yaşlar için. abimin benim üzerimde denediği bir çok yabancı filmden biriydi. tekrar tekrar izlemiş, gözlerimizi büyüte büyüte birbirimize bakmıştık.
şimdilerde çocuklara şunu bunu izletmeyen canım aileler ne tatlısınız gerçekten bizler kobay gibi kullanıldık. ben de kedilerime izletmiyorum tabi psikoloji önemli.
stve beck yönetmenliğinde mark hanlon ve john pogue'nin senaristliğini yaptığı bu film izleyenlere bir çok travma yaşatmıştır.
başlıca oyuncuları; emily browning, francesca rettondini, desmond harrington, karl urban, julianna margulies, ron eldard, gabriel byrne' dir. iyi bir kadroya sahiptir.
herkes tarafından halat sahnesi travma sebebi olarak işaret edilmiş ki tartışma konusu dahi değil. tamamiyle travma sebebidir.
beni etkileyen birçok sahnesi olmuştu ama travma sebebim olan sahne konserve sahnesiydi. hapur hupur yedikleri fasulye konservelerinin bir anda kımıl kımıl olması ve önümüzdeki üç, dört ay benim fasulye yerken midemin ayaklanması. ki ben fasulyeyi çok severim. ah benim canım fasulye aşkıma olanlar.
değişik bir filmdi tabi özellikle o yaşlar için. abimin benim üzerimde denediği bir çok yabancı filmden biriydi. tekrar tekrar izlemiş, gözlerimizi büyüte büyüte birbirimize bakmıştık.
şimdilerde çocuklara şunu bunu izletmeyen canım aileler ne tatlısınız gerçekten bizler kobay gibi kullanıldık. ben de kedilerime izletmiyorum tabi psikoloji önemli.
devamını gör...
yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi
az önce halıya bir güzel çilek reçeli döktüm. lekesi nasıl geçecek diye kara kara düşünüyorum. aman geçmeyiversin napalım.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
“bazen sahip olmadığım hayatın yasını tuttuğumu düşünüyorum."
ırvin d. yalom -günübirlik hayatlar
ırvin d. yalom -günübirlik hayatlar
devamını gör...
seni asla bırakmayacağım
(bkz: bıraktı)
devamını gör...
algıda seçicilik
algıda seçicilik, bir anlamda, kişilerin aynı şeylere bakıp, kendi önceliklerine ve değerlerine göre farklı şeyler görmeleridir.
algı sizi yönlendiren karşı taraf için ise imajını yansıtan görüntünüzdür. en kaba tabiriyle dikkatinizdir. nereye bakıyorsunuz? neyi görüyorsunuz? sorularının cevapları bu seçimlerinizde gizli.
çoğu zaman hepimizin yaşadığı ben buna ne anlattım, o ne anladı düşüncesi algılarımızın farklılığını ortaya koyuyor. ben senin gördüğünü farkedemiyorum. sen beni anlamıyorsun. *
bir kitabı on kişiye okuttur. genel ana fikrin dışında her biri kitabın ayrı yerlerinin altını çizecektir. elbette ki sizin seçiciliğinize yakın birinin aynı yerleri çizmesi de olası bir durum. aynı durumları yaşayıp aynı gündemin içinde olmanızdan kaynaklanır. örnek verirsek; çıkan yangınlar sonrası panik olup dumanı çok daha rahat farkedebilirsiniz. aynı şey deprem olduktan sonra en ufak bir sarsıntıyı hissedebilmeniz içinde geçerli. fanatik bir beşiktaşlıysanız siyah,beyaz sizin için ayrı bir anlam ifade edebilir. daha önce aldatılmışsanız karşıdaki kişiyi daha çok izler ve kontrol etme eğiliminiz olur. hayranı olduğunuz bir kişiye her yerde denk gelmeniz onu en çok sizin farketmenizdir aslında. dikkatinizi hep yaşadığınız gündemler, seçimlerinizin size kattığı gerçekler belirler.
şu da bir gerçek ki algımızı biz yönetiyoruz. sürekli aynı düşünceyi tekrar ettiğinde onu bir seçim olarak kabul etmiş oluyorsun.

bizim psikolojimiz dışında bir algı yaratıp onu seçmemizi sağlayan ve bu teknigi kullanan en çok yayın organlarıdır. kitlesel algı seçiciliği yaratıp istenilenin görülmesini sağlarlar.

nerelerde durduğuna,neleri seçtiğine bir bak. kendine verdiğin subniminal mesajlara dikkat et. algın seni yanıltmadığı sürece seçici olman çok normal. algıladığımız her şey hayatımızı etkiler. farkındalıklarımızı doğru yerlere çekmek bizim elimizde. neyi önemsiyorsan onu hissedersin.bilinçli farkındalık ile neyi algılamak istediğini seç. kendi bakış açını oluştur.
algı sizi yönlendiren karşı taraf için ise imajını yansıtan görüntünüzdür. en kaba tabiriyle dikkatinizdir. nereye bakıyorsunuz? neyi görüyorsunuz? sorularının cevapları bu seçimlerinizde gizli.
çoğu zaman hepimizin yaşadığı ben buna ne anlattım, o ne anladı düşüncesi algılarımızın farklılığını ortaya koyuyor. ben senin gördüğünü farkedemiyorum. sen beni anlamıyorsun. *
bir kitabı on kişiye okuttur. genel ana fikrin dışında her biri kitabın ayrı yerlerinin altını çizecektir. elbette ki sizin seçiciliğinize yakın birinin aynı yerleri çizmesi de olası bir durum. aynı durumları yaşayıp aynı gündemin içinde olmanızdan kaynaklanır. örnek verirsek; çıkan yangınlar sonrası panik olup dumanı çok daha rahat farkedebilirsiniz. aynı şey deprem olduktan sonra en ufak bir sarsıntıyı hissedebilmeniz içinde geçerli. fanatik bir beşiktaşlıysanız siyah,beyaz sizin için ayrı bir anlam ifade edebilir. daha önce aldatılmışsanız karşıdaki kişiyi daha çok izler ve kontrol etme eğiliminiz olur. hayranı olduğunuz bir kişiye her yerde denk gelmeniz onu en çok sizin farketmenizdir aslında. dikkatinizi hep yaşadığınız gündemler, seçimlerinizin size kattığı gerçekler belirler.
şu da bir gerçek ki algımızı biz yönetiyoruz. sürekli aynı düşünceyi tekrar ettiğinde onu bir seçim olarak kabul etmiş oluyorsun.

bizim psikolojimiz dışında bir algı yaratıp onu seçmemizi sağlayan ve bu teknigi kullanan en çok yayın organlarıdır. kitlesel algı seçiciliği yaratıp istenilenin görülmesini sağlarlar.

nerelerde durduğuna,neleri seçtiğine bir bak. kendine verdiğin subniminal mesajlara dikkat et. algın seni yanıltmadığı sürece seçici olman çok normal. algıladığımız her şey hayatımızı etkiler. farkındalıklarımızı doğru yerlere çekmek bizim elimizde. neyi önemsiyorsan onu hissedersin.bilinçli farkındalık ile neyi algılamak istediğini seç. kendi bakış açını oluştur.
devamını gör...
mutlu olmak zorunda mıyız sorunsalı
zorunluluk kavramının olduğu her şey insanı köle yapabilir. bu, mutlu olmak zorundayım isteği için de geçerlidir. bir insan mutlu olmak için kendinde olmayanları bekler hep. o zaman buna mutluluk da denmez zaten.
esasen en gerçekçi ve hissedilebilir duygu mutluluk da değildir. tam tersi mutsuzluktur. bir psikolog koltuğuna oturduğunuzda mutlu anlarınızı hatırlamak çok zor iken, mutsuz olduğunuz anları sayfalarca sıralayabilirsiniz. çünkü en gerçek duygular acılardır.
esasen en gerçekçi ve hissedilebilir duygu mutluluk da değildir. tam tersi mutsuzluktur. bir psikolog koltuğuna oturduğunuzda mutlu anlarınızı hatırlamak çok zor iken, mutsuz olduğunuz anları sayfalarca sıralayabilirsiniz. çünkü en gerçek duygular acılardır.
devamını gör...


