"σαν απόκληρος γυρίζω" diyen bir şarkı duyduğum ilk zamanın tadı çoktan kaçtı, sürüden ilk ayrıldığım zamanlardı, daha doğrusu sürüden ayrıldığımı sanacak kadar saf zamanlardı.

şimdi o şarkının izi yine üstümde tepiniyor, o çok iyi bildiği sol tarafımın en tutmaz yerini mesken ediniyor, öylece, kıpırtısızca duruyor.
"bu dünya sana da kalmaz" diyorum, gözlerinin en mavimsi rengi ile gülüyor, öyle bir mavi ki bu, arşipel ardından koşsa yetişemez..

uçuyor sonra, yılgın bir şarkının yılgın sözü paşalimanı'ndan çıkıyor, tüm pire halkını selamlıyor, orada yenilgi yüzü görmüş her insan ve ikonanın içine siniyor, ikonaların çinko kaplı kenarları bile ısınıyor, halkın sol tarafında bir ayazma beliriyor, onları her zaman yalnız bırakan, en iyi zamanlarında bile yanlarına uğramayan panagia'ları bir anda oradaymış gibi davranıyor, halk ona inanıyormuş gibi yapıyor, ben de bu halkı tanıyormuş gibi yazıyorum, çark tamamlanıyor..
devamını gör...

dinlerken hiç buna benzer bir hayatım olmamasına rağmen sanki tüm o insanları dinliyor, anlıyor gibi hissettiğim her seferinde gözlerimi dolduran efsane şarkı.
devamını gör...

belirli konularda uzman olan, bilir kişi ve baskın olan kişilere duyulan hayranlıktır. o kişinin fikirlerini benimsemek ve etkilenmek anlamına gelmektedir.
devamını gör...

the godfather...
mario puzo'nun aynı adlı romanından uyarlanan, francis ford coppola yönetmenliğinde çekilen, ilki 1972 yılında vizyona giren üçlemedir. dünya sinema tarihinde bir külttür. serinin ilk filmi imdb listesine göre dünyanın en iyi ikinci filmidir. serinin ikinci filmi ise yine imdb listesinde dördüncü sırada kendine yer bulmuştur. serinin üçüncü filmi ne yazık ki bekleneni karşılayamamıştır. ilk iki filme göre oldukça aşağıda kalmıştır.

"en iyi ikinci film buysa birincisi ne ola ki?" diye sorarsanız sizi şu başlığa alayım: the shawshank redemption
ufak bir de bilgilendirme yapmayı kendime görev bilirim. the shawshank redemption *filminin yönetmeni frank darabont filmin imdb listesinde zirvede yer almasına ilişkin şu sözleri sarf etmiştir; "bu benim için gerçek dışı bir şey. esaretin bedeli gerçekten de baba'dan daha mı iyi? buna inanmak hakikaten biraz güç."

filmimiz sinema tarihinin akışını değiştiren efsane bir filmdir. kimi sahneleri gerçek olaylardan esinlenilerek çekilmiştir. çok ince nüanslar bulunmaktadır. sizi incelikle ve ustalıkla içine çekip olaylara dahil eder.
filmde zamanının yıldızı marlon brando, bu filmle devleşen al pacino, serinin ikinci filminde ortalığın tozunu attıran robert de niro ve birçok harika oyuncu yer almakta. baştan aşağı yıldızlar geçidi.

hele ki senelerdir insanların dinlemekten bıkmadığı, korna sesi, zil sesi olarak kullandığı o şahane müzikleri çok başka güzeldir. bu şaheserlerin bestesi nino rota'ya aittir. şu eser eşliğinde tanımıma spoilerda devam ediyorum.




film henüz ilk sahnesiyle zamanından günümüze gelen adaletsizlik kavramına parmak basar ve izleyicide merak uyandırır. ilk sahnede eski bir dost don corleone'den adalet istemekte. film daha ilk sahneden babanın gücünün ne denli kuvvetli olduğunu kendisinden adalet isteyen bir adamla izleyiciye aktarıyor.
i believe in america.


filmin tamamında harika replikler bulunmakta ama biri var ki çok başka. ayrıca bu replik "amerikan film enstitüsü" tarafından sinema tarihinin en etkili ikinci repliği seçilmiştir. evet, doğru tahmin,
ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım.

ve o teklif yapılıyor. şüphesiz filmin en muazzam sahnesidir. sahnenin adı at kafası.

ek bilgi: bu sahnede aktörümüz john marley'e haber verilmemiş ve tepkisi tamamen gerçektir.

yönetmenimiz coppola filmi çekerken hep kısıtlanmış, istediklerini yeterince gerçekleştirememiş, beğendirememiş ta ki meşhur restoran sahnesine kadar. bu sahnede coppola eşsiz yeteneğini kanıtlamıştır ayrıca bu sahne yaşanmış bir olaydan esinlenilerek çekilmiştir.


filmde bizim için en dikkat çeken noktalardan biri uyuşturucu ticareti yapan sollozo'nun lakabının "türk" oluşu. kendisi gerçekten türk değildir. sollozo'nun o dönemde türkiye'de haşhaş tarlaları bulunmakta. buradaki haşhaşı alıp sicilya'daki atölyelerinde işleterek uyuşturucu işinin tepesine oturmuştur. kendisine türk denmesinin sebebi de budur.

ve portakal. filmde ne zaman bir portakal görülse bu, ya ailemizin ya da ailenin yakınlarından birinin başına bir felaket geleceğine delalet eder. yani portakal uğursuzluktur.

devamını gör...

tüylerim diken diken oldu, güzel düşünülen bir reklam olmuş.

toplumumuzun cinayete bakış açısı, nedenine göre değişiyor. örneğin kadın kıskançlıktan öldürülüyorsa bu cinayeti normal karşılayan ve "namus cinayeti" olarak gören çok kişi var. ha eğer olur da ekonomik sıkıntıdan kaynaklanan bir şiddet varsa işte o zaman şiddetle ve cinayetle biraz da olsa ilgileniyorlar. ekonomik sıkıntı olunca kadında suç bulamıyorlar çünkü, oysa bir kadının sırf yemeğin suyunu az yaptığı için şiddet görmesine "görevini yapmıyor" damgası yapıştırılarak haklı gören bile var.

"yemeğin suyunu az yapan kim? kadın. o halde suçludur. akşam dışarıda olup şiddet gören ya da cinayete kurban giden kim? kadın. o halde suçludur." bu anlayış ve aterki, toplumumuzun sonunu getirecek. umarım bilinçli nesiller yetişir fakat kadını aşağılamaya ve küçük görmeye çalışan, erkekleri ise ağlamaması gereken duygusuz kişilere dönüştürmeye çalışan cinsiyet rolleri varken güç gözüküyor bu.
devamını gör...

çok faydalı güzel kokulu bir bitkidir. makarnaya en çok yakışan baharatlar arasındadır. bir de fesleğen sevmeyen gitsin çocuk sevsin ne bileyim.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

the apartment (1960)
le trou (film) (1960)
cool hand luke (1967)
papillon (1973)
anatomy of a murder(1959)
devamını gör...

istisnalar dışında, bilimsel olayları masalsı ve hayali bir şekilde açıklama işlevine sahiptir.

bunu açıklamadan evvel fantazya ve sihirli gerçeklik arasındaki farka değinmek isterim. sebebi ise türkiye'de bu konudaki algı yanılmasıdır. fantastik edebiyat her anlamda farklı evrenleri, farklı isimleri ve farklı bir sürü unsuru içinde barındırır. sihirli gerçeklik ise gerçek olan bir dünyada yaşanan spiritüel ve mistik olayları konu alır. fakat ülkemizde bu eserler fantazya tarzı altında okura sunulmaktadır.

buradaki sorun ülkemizde fantazyanın ne kadar şeffaf ve geniş bir tür olduğunun perdelenmesinden kaynaklanıyor. tamam... sihirli gerçeklik gerçekten çok güzel bir tür, benimde sevdiğim eserleri olmuştur ama yayınevleri ülkemizde büyük bir yanlışa doğru koşuyor... edebiyatı endüstriyelleştiriyoruz.

bu endüstriyel edebiyatın yegane ürünleri ise illüstrasyonlu, renkli ve soyut çizgilerle çizilmiş kitapları bir köşeye kaldırıp, fotoğraf kapaklı kitaplara yönelmiş olmamız. kaslı erkekler, büyük memeli kadınlar... bütün bunlar bizi o hayal aleminden alıp, modern dünyanın aslında bize dayattığı güzellik, çirkinlik anlayışına itmiyor mu?

fakat esasında fantazya da böyle değildir. endüstriyelleşme ülkemizde fantazyanın üzerinde bir perde. belli başlı fantazya eserlerinin en önemli karakterlerinin bazılarını ele alalım.

tolkien'ın yarattığı evrendeki tom bombadil, radagast, gimli gibi karakterler pek çekici değildir. asoiaf serisinde tyrion gibi çirkin bir cüce, brandon gibi sakat bir çocuk ana karakter olabilmektedir. zaman çarkı -ki en sevdiğim fantazya eseridir- gibi bir eserde ana karakterin eli kesik olabilir, bir diğer ana karakterin gözü kör olabilir. yani imajinasyon aslında çok önemli olsa da kişilere ve benliklere olan değil. dünya ve barındırdığı düşüncelere karşı bir imajinasyon vardır. bizi roman boyunca karanlık düşüncelere düşürür, yeri geldiğinde güldürür, yeri geldiğinde bir ozan ile, bir hanın sandalyesinde şarkı söyler, şarap içeriz. ama roman boyunca karanlık düşünceler içerisinde, bir aydınlığa doğru yol alma çabasında oluruz hep.

hayatta böyledir, fantazya dünyasının bu konuda neden bu kadar elverişli olduğunu bir türlü anlatamayız ama ben dilimin döndüğünce anlatmaya çalışmak istiyorum.

ilk cümlede dediğim gibi aslında fantazya dünyası tamamen hayal gücü ve düşünceler üzerine kurulur. sihirli gerçekliğin barındırdığı, "a sokağının, 567 numaralı evinin, 5.dairesi"ne bağımlı değiliz. dünya düzenini değiştiremeyebiliriz, bizim anlatacağımız fikir o kadar büyük olabilir ki, bu insanlığın dünya üzerindeki doğasına tamamen aykırı olabilir.

işte burada fantazyanın bir diğer en önemli unsuru ortaya çıkıyor; şehadet unsuru... daha açık bir dille amaç. ama sıradan bir amaç değil, ilahi ve sonu belirleyen esas amaç. bir romansın, bir polisiyenin ve bir kişinin hayatını anlatan küçük bir novellanın yapamayacağı bir tarzda. bireye yönelik değil, topluma, hatta evrene yönelik. bu yeri geldiğinde melkor'a, yeri geldiğinde sauron'a, yeri geldiğinde karanlık varlık "shai'tan" a karşı verilen savaş oldu...

...ve imajine edilebilecek her şey, bu şehadet unsuru doğrultusunda, onlara uyumlu, o unsuru güçlendirecek ve daha fazla hissettirecek bir şekilde tasarlandı. işte fantazya budur. dünyadaki her unsurun eriyip, sadece sizin görüşlerinize ve anlatmak istediğiniz, yegane, "tek" amaç doğrultusunda tekrar oluşup, canlanması. kimi zamanda bilimin anlatılamayan, anlaşılamayan ve keşfedilmemiş, varsayımlarda kalmış yönü sihirli ve masalsı bir şekilde fantazyalarda anlatılır.

işte bu nedenle fantazya diğer edebiyat türlerinden farklı bir yolda ilerlemekte. birden fazla görüşün bir şekilde girift bir örgüyü oluşturabilme gücünü barındırdığı belki de yegane ortam olmakta.

tek cümlelik özeti; anlatmak ve öğretmek arasındaki farkı gösteren bir edinim, bir nimet…
devamını gör...
(tematik)

afrika'nın güney doğusunda bulunan malavi ülkesinin başkentidir.
devamını gör...

kitap sarrafı olarak gördüğüm, bilgi birikimi karşısında şapka çıkarttığım bir yazar. hep yazsın. hep okuyalım. var olsun.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ismi kısa olabilir
devamını gör...

yazarların engellediği ilk yazarlar listesine "tüm moderatörleri" diyerek gönlümü fethetmiş yazar. moderatörleri engelleyemeceğini yakın zamanda uyarı mesajı attığımda öğrenir umarım.
devamını gör...

yaklaşık 3 bin* kelimesinin kürtçe ile ortak-benzer olduğu teorisi bulunan dil.

azıcık örnek:

spas-spasibo (teşekkür)

bra-brad (kardeş)

mişk-miş (fare)
devamını gör...

mahallenin çocuklarının koşu yarışını izliyorum. 10/10 aktivite. sanırım ben bir ayşe teyze oldum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yüz örtüsü, baş örtüsü, ince perde, atkı olarak kullanılan bir çeşit tülbenttir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

insanların en verimli olduğu çağda tükendim. her anı, ne yapmam gerektiğini düşünerek geçirdiğim için çabuk yoruldum. bana müsaade.
oğuz atay
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: maho ağa kaçışı)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

can sıkıntısı. öyle sizler gibi özel sebepler yazamayacağım üzgünüm canlarım.
devamını gör...

iskenderun da olabilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim