edip cansever şiirlerinden bir alıntı
olmadı, olmayacak da
işte... kırık taşlar gibi bir anlatım!
üstelik teker teker düşüyorlar yere, kayboluyorlar.
işte... kırık taşlar gibi bir anlatım!
üstelik teker teker düşüyorlar yere, kayboluyorlar.
devamını gör...
aspava
allah
sağlık
para
afiyet
versin
amin
bu klişeyi tekrarlayalım da başkentli olduğumuz belli olsun.
sağlık
para
afiyet
versin
amin
bu klişeyi tekrarlayalım da başkentli olduğumuz belli olsun.
devamını gör...
güne bir söz bırak
belki ben
o günden
çok daha evvel,
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım. *
o günden
çok daha evvel,
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım. *
devamını gör...
23 nisan 2021 akp'nin twitter fotosu değiştirmesi
ampule hapsedilmiş bir çocuk içerendir.
devamını gör...
yazarların cinlerle anıları
çok değerli yazar arkadaşlarımızın cinler ile yaşadıkları übersonik olaylardır. ben de mahallenizin cincisi olarak sizle bu anımı paylaşmak istedim.
her neyse, geçen aradılar işte dediler "hocam biz sülalecek cinlendik"
ben de dedim ooo hemen geliyorum herkesi toplayın.
kapıyı tıklattım. kapıyı boylu boslu, esmer, kalın kaşlı 40 yaşında bir adam açtı. yerlere kadar eğildi, buyrun hocam dedi. ben de girdim işte içeriye.
içerde 10-15 kişi var büyüklü küçüklü. baktım herkes korkmuş, neyse bi çember oluşturun bakem dedim. hemen geçtiler. ben de "açılın ben doktorum" edasıyla çemberin ortasına geçtim oturdum.
başladım duaya bağıra bağıra, ciiiiin! ey yüce yaratık! baktım hafiften yer sallanıyor. gözlerini kapatmışlar enayiler. ben de çaktırmadan onları izliyorum. bizimkiler de iyice tırsmış tabii. ben de bu arada cin diye bağırıyorum.
çocuklardan biri bir anda ağlamaya başlıyor. dabbe izlemiş sanırsam geçen. yanındaki adam* sus lan diyor. ben de bağırma lan çocuğa diyorum. adam ayağa kalkıyor "sen kimsin ya?" diyor. sonra bir anda kalın ve reverblü bir ses sanane diye bağırıyor. bana bakıyorlar, benden gelmiyor. herkes kafayı sıyıracak gibi duruyor hahah. sonra cin bir anda görünür oluyor. tekrarlıyor, "sanane!" ben tamam diyorum cine, ramazan ramazan girme günaha, ayıp. sen iste diyor, hepsinin ağzından gireyim kulağından çıkayım. gerek yok canım diyorum cine. sen git orucunu aç. bir anda bir abla bayılıyor, ben de polis çağırırlarsa başım yanmasın diye tüyüyorum.
bu da böyle bir anımdır.
her neyse, geçen aradılar işte dediler "hocam biz sülalecek cinlendik"
ben de dedim ooo hemen geliyorum herkesi toplayın.
kapıyı tıklattım. kapıyı boylu boslu, esmer, kalın kaşlı 40 yaşında bir adam açtı. yerlere kadar eğildi, buyrun hocam dedi. ben de girdim işte içeriye.
içerde 10-15 kişi var büyüklü küçüklü. baktım herkes korkmuş, neyse bi çember oluşturun bakem dedim. hemen geçtiler. ben de "açılın ben doktorum" edasıyla çemberin ortasına geçtim oturdum.
başladım duaya bağıra bağıra, ciiiiin! ey yüce yaratık! baktım hafiften yer sallanıyor. gözlerini kapatmışlar enayiler. ben de çaktırmadan onları izliyorum. bizimkiler de iyice tırsmış tabii. ben de bu arada cin diye bağırıyorum.
çocuklardan biri bir anda ağlamaya başlıyor. dabbe izlemiş sanırsam geçen. yanındaki adam* sus lan diyor. ben de bağırma lan çocuğa diyorum. adam ayağa kalkıyor "sen kimsin ya?" diyor. sonra bir anda kalın ve reverblü bir ses sanane diye bağırıyor. bana bakıyorlar, benden gelmiyor. herkes kafayı sıyıracak gibi duruyor hahah. sonra cin bir anda görünür oluyor. tekrarlıyor, "sanane!" ben tamam diyorum cine, ramazan ramazan girme günaha, ayıp. sen iste diyor, hepsinin ağzından gireyim kulağından çıkayım. gerek yok canım diyorum cine. sen git orucunu aç. bir anda bir abla bayılıyor, ben de polis çağırırlarsa başım yanmasın diye tüyüyorum.
bu da böyle bir anımdır.
devamını gör...
şu yaşa kadar hiç yapılmayan şeyler
aldatmadım. hiç kimseyi. sadece sevgili olarak bakmayın olaya. kimseye umut verip yüz üstü de bırakmadım. böyle yapıcam deyip yapmamazlık da etmedim. sözümün eri oldum her zaman. ölene kadar da olmaya devam edeceğim.
devamını gör...
popoya sürülen lif ve havlunun yüze sürülmesi sorunsalı
sürme, vücut icin başka baş icin başka kullan.*
devamını gör...
8 mart dünya emekçi kadınlar günü
bize bu kadınlar gününde çiçek almayın bize adaleti hediye edin
devamını gör...
ceyda düvenci'nin kızının regl olmasını sosyal medyadan duyurması
aylar oldu buna. şimdi neden fırsattan fesat çıkarılıyor ki?
milyonlarca erkeğin sünneti alkışlarla kutlanırken genç bir kızın ilk regl oluşu neden tiksinilip ayıplanıyor anlamak kábil değil. gerdek çarşafını yedi sülaleye göstermek isteyen erkekler regli sevmiyor. anladım ki insanoğlu bir tek kendi döktüğü kanı göstermeyi seviyor. okey.
milyonlarca erkeğin sünneti alkışlarla kutlanırken genç bir kızın ilk regl oluşu neden tiksinilip ayıplanıyor anlamak kábil değil. gerdek çarşafını yedi sülaleye göstermek isteyen erkekler regli sevmiyor. anladım ki insanoğlu bir tek kendi döktüğü kanı göstermeyi seviyor. okey.
devamını gör...
renklerin yazarlar için anlamı
beyaz- ölüm
siyah- asillik
mavi- sonsuzluk
sarı - masumiyet
yeşil - doğa
siyah- asillik
mavi- sonsuzluk
sarı - masumiyet
yeşil - doğa
devamını gör...
saçma sapan iltifatlar
ne söylediğinden haberi olmayan insanlara ait laflardır. “senin kafanı ısırmak istiyorum.” gibi mesela. meali; çok şirinsin, demekmiş.
devamını gör...
random veya emoji ile gülen insan iticiliği
"hahaha" da yapmacık bir gülme oluyor. ses atarak gülünüz. hem daha inandırıcı olur.*
devamını gör...
dünyayı gezmek
yalnızca cesareti, imkânı, azmi ve enerjisi olan insanların yapabildiğini düşündüğüm bir çeşit avantür.jules verne'in '80 günde devrialem' indeki devri alem kısmı .
oldum olası iki şehir öteye gitmeye dahi mızmızlanmadan yanaşmayan biri olarak bunu başarabilenlere çok saygı duyar ve özenirim. işin ilginç tarafı, tüm imkânlar ve hususiyetlere sahip olsam dahi böyle bir geziye asla kalkışmam zannediyorum.çünkü dünyayı gezmek fikrini bir insan için çekici yapan şeyin yalnızca merak duygusu değil, bu duyguyu tatmin etmenin o insana verebileceği hoşnutluk duygusuna ulaşma arzusu olduğunu düşünürüm.ben ise bu arzuya, bir masa başında yaptığım özenli okumalarla ya da izlediğim videolarla ulaşırım çoğu kez. bazen, okuduğum bir romanda fransa'nın gettolarını oranın bir parçasıymışçasına yaşar,bazen londra çevresinin yağmur sonrası ıslak çimen kokusunu duyumsar, bazen de 150 sene öncesinin soğuk sisli petersburg'unu birebir tahayyül ederim.
ancak bir yeri bilmek, orayı hayal etmek değil; dokunmak, koklamak, görmektir.bunu çok iyi bilirim.bu sebepledir ki, eskiden gezgin hikaye anlatıcıları çokça itibar görür, yaşama ve geldikleri diyarlara dair sırlar ve gizli hakikatler bildikleri düşünülürdü. gerçekten de birbirinden habersiz binlerce yıl geçirmiş bu insanların gözünde öte diyarlar oldukça esrarengizdi.şimdi eskisi kadar gizemli olmadığını düşünüyoruz dünyanın.oysa bu sadece, teknolojinin ve uzak iletişim nimetinin bize verdiği küstah bir bilmişlik duygusundan başka bir şey değil.
dünyayı gezmeyi hiç bir zaman göze alamayacak olmam için iki sebep daha var ki, sanırım bunlardan kurtulmak için tek yol yine dünyayı gezmektir.
değişmeyi bekleyen bildiklerim.
kırılmayı bekleyen ön yargılarım.
oldum olası iki şehir öteye gitmeye dahi mızmızlanmadan yanaşmayan biri olarak bunu başarabilenlere çok saygı duyar ve özenirim. işin ilginç tarafı, tüm imkânlar ve hususiyetlere sahip olsam dahi böyle bir geziye asla kalkışmam zannediyorum.çünkü dünyayı gezmek fikrini bir insan için çekici yapan şeyin yalnızca merak duygusu değil, bu duyguyu tatmin etmenin o insana verebileceği hoşnutluk duygusuna ulaşma arzusu olduğunu düşünürüm.ben ise bu arzuya, bir masa başında yaptığım özenli okumalarla ya da izlediğim videolarla ulaşırım çoğu kez. bazen, okuduğum bir romanda fransa'nın gettolarını oranın bir parçasıymışçasına yaşar,bazen londra çevresinin yağmur sonrası ıslak çimen kokusunu duyumsar, bazen de 150 sene öncesinin soğuk sisli petersburg'unu birebir tahayyül ederim.
ancak bir yeri bilmek, orayı hayal etmek değil; dokunmak, koklamak, görmektir.bunu çok iyi bilirim.bu sebepledir ki, eskiden gezgin hikaye anlatıcıları çokça itibar görür, yaşama ve geldikleri diyarlara dair sırlar ve gizli hakikatler bildikleri düşünülürdü. gerçekten de birbirinden habersiz binlerce yıl geçirmiş bu insanların gözünde öte diyarlar oldukça esrarengizdi.şimdi eskisi kadar gizemli olmadığını düşünüyoruz dünyanın.oysa bu sadece, teknolojinin ve uzak iletişim nimetinin bize verdiği küstah bir bilmişlik duygusundan başka bir şey değil.
dünyayı gezmeyi hiç bir zaman göze alamayacak olmam için iki sebep daha var ki, sanırım bunlardan kurtulmak için tek yol yine dünyayı gezmektir.
değişmeyi bekleyen bildiklerim.
kırılmayı bekleyen ön yargılarım.
devamını gör...
yavru kedi sahiplenmek
annesi yoksa ve iyi koşullarda bakılacaksa iyidir ama zordur. gece gündüz saatli olarak beslenmesi gerekir, ıslak pamukla karnı silinerek çişinin yaptırılması gerekir. insan yavrusuna bakmaktan farkı yoktur hatta daha zordur.
devamını gör...
kamyonlar kavun taşır
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm
niksar'da evimizdeyken
küçük bir serçe kadar hürdüm
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak
mevsimler ne çabuk geçiverdi
unutmak, unutmak, unutmak
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti
yine kamyonlar kavun taşır
fakat içimde şarkı bitti
şeklinde cahit külebi şiiridir.
boyuna onu düşünürdüm
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm
niksar'da evimizdeyken
küçük bir serçe kadar hürdüm
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak
mevsimler ne çabuk geçiverdi
unutmak, unutmak, unutmak
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti
yine kamyonlar kavun taşır
fakat içimde şarkı bitti
şeklinde cahit külebi şiiridir.
devamını gör...
el criticon
ispanyol yazar ve rahip baltasar gracián tarafından yazılmış alegorik roman. eser gracián'ın pesimist görüşlerinin bir yansımasıdır fakat critilo ve andrenio karakterlerinin arayışları bir parça umut taşıyormuş izlenimi yaratır oysa gracián bu konuda nettir, karamsarlık bu üç ciltlik eserin her yanına işlemiştir. mutluluğu (felisinda) hatta başka bir bakış açısı ile gerçeği aramanın hikayesini gracián öyle güzel anlatıyor ki çoğu zaman alt metinde geçen fikirlere katılmasanız bile sürüklenip gidiyorsunuz. gracián, hayal kırıklığını kişileştiren bilge bir adam olan critilo ve masumiyeti ve ilkel dürtüleri temsil eden doğal bir adam olan andrenio üzerinden toplumu hicvediyor. 17. yüzyıl ispanyol edebiyatına yön veren conceptismo hareketinin izleri eserin her yanından açıkça akıyor diyebilirim. sakin kafa ile okunması taraftarıyım çünkü eseri anlamlandırmak için uzun süre kafa yormak gerekiyor.
--- alıntı ---
el atildado, está dicho, el mirlado, el abemolado y que habla con
voz aflautada, con tonillo de falsete; el ceremonioso, el espetado, el
acartonado, y otros muchos de la categoría del enfado; todos estos se
descifran por la qutildeque. s.437
--- alıntı ---
--- alıntı ---
el atildado, está dicho, el mirlado, el abemolado y que habla con
voz aflautada, con tonillo de falsete; el ceremonioso, el espetado, el
acartonado, y otros muchos de la categoría del enfado; todos estos se
descifran por la qutildeque. s.437
--- alıntı ---
devamını gör...
ömer hayyam
kendisi bilim insanı olmakla birlikte akıllara rubaileriyle kazınmış efsane şairlerden birisidir.
devamını gör...
save ralph
desteklediğim başlıktır. bilim uğruna, kozmetik uğruna, politika uğruna hiçbir şey için hiçbir canlı zarar görmemeli.
makyajı temelli bırakacak kadınlar, kusursuz yüz aramayan erkekler doğanın dengesini yeniden yaşanabilir kılacaktır.
makyajı temelli bırakacak kadınlar, kusursuz yüz aramayan erkekler doğanın dengesini yeniden yaşanabilir kılacaktır.
devamını gör...
büyük boy prezervatif
böyle düşmez dediğim gereksiz başlık.
devamını gör...
sözlük dergisi duyuruları
sevgili yazarlar, eğer yazılar sözlükten alıntı ise bunu belirtmek için bir girizgâh yazısı rica ediyoruz sizden. bunu söylemeyi unutmuşum.
devamını gör...