tütün üretimiyle tanınan yunanistan şehri. bu sebeple, 1923 mübadelesinde daha çok samsunlu rumlarla buralı türkler değiş tokuş edilmiş. zaten mübadele sonrası çoğu nüfus geldikleri yerlere göre yerleştirilmiş, örneğin selanik vilayetinden gelenler iç ege taraflarına, adalılar ayvalık'a foça'ya... 2018 haziranının sonu temmuz başında balkan turu kapsamında ziyaret etmiştik bu şehri.

şehre girince önce su kemerleri göze çarpıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ardından kiliseye çevrilmiş ibrahim paşa camisini gezmedik ama önünden geçtik.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
aslında bu cami olduğu çok belli, sadece minarenin yuvarlak gövdeli kısmını kesip çan kulesi çıkmışlar.

eeee kavala'ya gelince mehmet ali paşa olmazsa olur mu? nitekim şehrin âyanından olan paşanın doğduğu ev ve babasının yaptırdığı imarethane ziyarete açık. imaret binası başka bir şey için kullanılıyor (buraya ne olduğunu bilmediğim için böyle yazdım), konak da müze. keza konağın avlusunda atlı bir heykeli var kavalalı'nın.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel (mısır bayrağı var evet, sonuçta mısır'ı bizden koparan, 1952'de nâsır gelene kadar torunları mısır'ı yöneten mehmet ali paşa'ya vefa etmiş adamlar, yunanlılar da bunişten sahip çıkıyor olsa gerek).

selanik'e geçmeden önce (ki öğleden sonra oraya gittik, sonraki ayakta orayı anlatacağım) şehrin limandan bir manzarayı verelim:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu manzarayı hep ayvalık'a benzetmişimdir nedense. ahşap evler, daha üst katta yeni binalar ve hepsi tepenin eteklerinde uzanıp gidiyor...
devamını gör...

#1347113 takip etmekten keyif aldığım yazarlar böyle başlıklar açınca sözlükten daha büyük bir keyif alıyorum ve yazar arkadaşıma çok teşekkür ediyorum bu başlık için.

bilginin tanrısallığı var olduğunu kabul etmemiz gereken durumdur. bilginin insan ırkına verdiği gücün farkında olmamız türün devamı açısından çok önemli bence.

sahip olduğumuz bilgiyi aktararak çoğalttıkça diğer türler üzerinde kurduğumuz vahşi ve baş edilemez hükümranlık da güç kaybetmeden sürecek böylelikle. bilgi gücü elde tutmanın yegane yoludur aslında.

ben bu tanrısallığı çok uzun zaman önce kabul ettim. bilgili insanlara değil ama bilgiye biat etmeyi öğrendim küçük yaşta. öğrendikçe kendimi daha güçlü hissetmeye başladım. tanrılar katına henüz edilemedim belki ama en azından yazmaya başladıkça kendi öykülerimin tanrısı olmayı başardım.

ben edindiğim bütün bilgileri bir araya getirip üzerlerine her gün yeni bilgiler eklemeye ant içerek döngüsel ve çıkmaz sokak bir ibadete giriştim yıllardır. yalancı tanrılığımı ilan etmek üzere olduğum kendi evrenimin inanmış tek müridi olmaktan dolayı gururluyum.

in knowledge i trust!
devamını gör...

insanın özü var mıdır ? yok mudur ?

ideallerimiz mıdır ? mutluluk mudur ? merhamet midir ? sevgi midir ? antartika da yaşayan insanda da afrika da asya avrupa'da amerika bulunan veya hiç modern hayatla tanışmamış insanın ortak paydası nedir ?

her insanda bulunan insanı insan yapan öz nedir ?
devamını gör...

kendisi mükemmel bir yazma yeteneğine sahip çok sevdiğim bir dostumdur. yazılarının mükemmelliği dışında kendisinin de mükemmel bir dost, arkadaş, sırdaş, olduğunu söyleyebilirim *
onu tanıdığım için çok şanslıyım. malesef siz diğer yazarlar bu şansa sahip değilsiniz efenimm *
bu çokkk sevdiğim yazarın yazılarını okumadan geçmeyiniz sakın. yazılarının sizi büyüleyeceğine eminim.
iki ay ara vermesine rağmen tekrar sahalara döndüğü için ayrı bi mutlu oldum.
kendisinin yazma eylemine teşvik ettiği o güzel yazılarını okumaktan zevk duyuyorum.
zaten bu sözlüğe onun sayesinde girdim. teşekkür ederim*
zioland.00
devamını gör...

hinlik şeytanlık düşünmemeleri.dost olarak gördükleri insanlara koşulsuz sevgi ve sadakat ile bağlı olmaları.
devamını gör...

bilerek yapıyorsa iletişimin kesilmesi gereken insan modelidir.
devamını gör...

ırk üstünlüğü yoktur, millet üstünlüğü vardır. üstün milletler vardır, bu tartışmasız bir gerçek. benim gözümde ise üç üstün millet var.
almanlar. tartışmasız bir gerçek ki dünyadaki en çalışkan millet, almanlar. iki dünya savaşı kaybetmelerine rağmen, sevr antlaşmasından beter bir anlaşmaya kurban gitmelerine rağmen hâlâ sanayi deviler.
ruslar. ruslar, dünyadaki en savaşçı millettir. hırslıdır, pes etmezler, aşağı kalmaktan hoşlanmazlar. defalarca bölünmelerine rağmen, hâlâ diri bir şekilde kurtlar konseyinde yerlerini alıyorlar.
türkler. türkler de çok savaşçı bir millettir. özgürlüklerine düşkündür. ancak türklerin sorunu bölünmek. bölündükçe bölünmek, ayrıldıkça ayrılmak. bunun çözümü de bir lider. atatürk gibi bir lider.

bunların haricinde; ırkın ırktan kesinlikle üstünlüğü yoktur. vücudunuzda taşıdığınız kan ile kahraman olamazsınız. öyle basit bir şey değil bu unvan. söke söke kendiniz alacaksınız. bunun haricinde, "ben safkanım" diye dolaşan bir kişinin, milletinden taşıdığı maks. gen %10 %11. "ırk" bu dönemde safsatadır.
devamını gör...

budur.
devamını gör...

bi türlü beceremedim bunu.
denediğim zaman saçma sapan bir manzara çıkıyor karşıma lan ben böyle gülmüyorum ki diyorum.
nası gülüyonuz lan siz.
devamını gör...

bu fobinin fazla olduğu erkeklerin içinde bir homoseksüelin yattığı söylenir. kendileri içlerinden geleni yapamadığı için mutlu mesut gay çiftlerden nefret ederler.
devamını gör...

sebeplere tevessül ettikten sonra neticesini allah'a bırakmak. kadere razı olmak. hakka güvenmek.*
devamını gör...

haddinden fazla umut aşılar bünyeye umut stoklarını tüketir, yapmayın!
devamını gör...

nizanim üstadım, sensiz yok tadım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

binbaşı enver bey'in, bir avuç askerle beraber, hükümet binası olan bab-ı âli'yi basmasıyla yapılan askeri darbe.

bab-ı âli'nin basılmasıyla birlikte bina içinde çatışmalar başlar. sesleri duyan harbiye nazırı nazım paşa'nın "ne oluyor kardeşim? ne bu tantana?" diyerek odadan çıkmasıyla enver bey ile karşılaşması bir olur. enver bey, komutanına olayı izah edecekken friendly-fire modu açık kalan yüzbaşı yakup cemil, nazım paşa'nın yanına yaklaşıp kafasında bir adet hava deliği açmak suretiyle paşanın amel defterini kapatır. "ulan adamı niye vurdun? o da bizdendi." demek yerine bozuntuya vermeden devam eden enver bey, hükümetin istifasını imzalatır.
devamını gör...

herkes hayattan bir şey almak ister. ancak ona bir şey vermek istemez. çoğu kimse hayata menfaatçi, zorba, asalak bir halde atılır. hayatın anlamını bu asalaklıkta arar.

| beyaz zambaklar ülkesinde
devamını gör...

suudi arabistan'ın çılgın projesi. tebük civarlarında yapılacak* olan fütüristik bir şehir ve hatta belki de şehir devleti. projenin fikir babası ise meşhur reformist (?) veliaht muhammed bin selman.

gelin biraz anlatayım.

öncelikle, tam olarak nerede olduğunu tahayyül edebilmek için harita şöyle:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

görüldüğü üzere, projenin göze çarpan ilk özelliği mükemmel bir konumun seçilmiş olması. bu bölge, iklimi ve doğal güzellikleri bakımından, suudi arabistan'ın neredeyse en güzel ve en yaşanabilir bölgesi. hatırlatayım, suudi arabistan'ın coğrafyası özelinde konuşuyoruz, anadolu topraklarını görmüş olan bizlere "bu ne ya böyle, her yer dağ toprak?" dedirtebilir elbette ama malzeme de ortada sonuçta. ayrıca bu konumun çok büyük bir avantajı daha var: dünya nüfusunun %70'i sadece 8 saatlik bir uçuş mesafesinde yaşıyor. yani hemen hemen her yere yakın bir yer neom.

peki, anladık, lokasyonu güzel. tamam da nedir bu neom?

neom her anlamda gelecek düşünülerek tasarlanan bir şehir. robotlar ve yapay zekâlar tarafından sürdürülecek olan; bütün iş kollarının, sektörlerinin ve bunlarda çalışacak olan iş gücünün; bilimin, sporun, sanatın ve bunları icra edecek olan bilim insanlarının, sporcuların ve sanatçıların geleceği tahayyül edilerek geliştirilen bir proje. mevzubahis insanların çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesiyle buraya beyin göçü çekilmesi ve bu şekilde de neom'un, tabiri caizse, "yeni dünyanın bilim, kültür, sanat ve spor başkenti" yapılması ön görülüyor.

peki, bütün bunlar ne için?

size bir sır vereyim mi? dünyanın petrol rezervi, her geçen yıl artan taleple birlikte, 2034 yılında tükenecek olabilir. yani sadece 13 yıl sonra. tesadüf budur ki, neom da suudi arabistan'ın saudi vision 2030 ismini verdiği hedefleri çerçevesinde gerçekleştiriliyor.* bu vizyonun en büyük görüşü ise petrole olan bağımlılığı azaltma üzerine. yine tesadüfe bakın ki, neom'un geliştirilme sürecinin neredeyse her alanında yenilenebilir enerji kavramı ön plana çıkıyor.

örneğin dubai kadar ve hatta hizmet sektörünün gelişkinliğiyle ondan daha da fazla turist çekecek bir bölgeye her türlü maddi ve manevi üretimi de eklerseniz ne olur? neom olur.

bilim insanlarına refah bir yaşam alanı sunarsanız, sanatçılara özgür bir ortam yaratırsanız, sporculara verilebilecek en geniş imkanları verirseniz ne olur? o insanlar harika şeylere imza atarlar. bütün bunları da sizin adınızın altında yaptıkları için, ister istemez sizin reklamınızı yapmış olurlar. böylece nur topu gibi yeni şehrinize nüfus yaratmış olmakla kalmaz, üzerine, daha çok turist çekmiş de olursunuz. bütün bu insanlar, yarattığınız refahın da etkisiyle, deliler gibi tüketirler ve siz de deliler gibi para kazanırsınız. ayrıca yeni yerli nüfusunuz da tükettikçe üreteceklerdir. ve bingo! sonsuz döngü.

işte böyle. teoride her şey çok güzel. fakat pratikte ne kadar başarılı olabilir ki neom? sonuçta suudi arabistan'dan bahsediyoruz. herhalde sizin de aklınıza takılıyordur. işte tam da bu yüzden, henüz söyleyeceklerimi bitirmedim.

öncelikle bu projenin her anlamda uluslararası düşünülerek tasarlanan ve geliştirilen bir proje olduğunu bilmek gerek. yani aslında bütün bunlar arap vatandaşları için değil, dünya vatandaşları için yapılıyorlar. new world order'cı komplo teorisyenlerine de gün doğdu, hadi yine iyisiniz. ama herhalde siz de böyle olması gerektiğini kabul edersiniz. takdir edersiniz ki, böylesine büyük bir projeye ancak küresel düşünerek imza atılabilir. bakın, yalnızca yerel bir vizyonla geliştiriliyor olsaydı şimdiye kadar kimsenin dikkati çekmeyecek olan bir şey hakkında ben yazıyorum ve siz okuyorsunuz bile. ayrıca, 34 milyon kişilik suudi nüfusuna hitap etmek yerine 7,5 milyar insana hitap etmek çok daha mantıklı değil mi? böylelikle yukarıda bahsettiğim kalifiye insanlara ulaşma ihtimali kat kat artmaz mı?

ve "last but not least"... hatta en güzel şeyi de sona sakladım. neom'da şeriat yok! vay efendim şu kadın şunu giymiş, şu erkek şunla zina etmiş, şu kafirmiş... yok! neom kendi insanları tarafından geliştirilecek evrensel bir hukukla, kendi insanlarının seçtiği yöneticiler tarafından yönetilecek. "şehir devleti" dememin sebebi de bu işte. suudi arabistan'a bağlı fakat kendi içinde özgür bir siyasi yapıdan bahsediyoruz çünkü.

biraz ırkçı kaçacak ama, vallahi söylemesem olmaz, elin arap'ındaki vizyona bakar mısınız? bak şerefsiz evladıyım ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.

tabii ki bütün bunlar şimdilik yalnızca kâğıt üzerindeler. ileride ne olacağını, nasıl olacağını kimse bilemez. ama şimdiye kadar bu konularda çok büyük bir farkındalık sezinlediğimi söylemeliyim.

peki, suudi arabistan'dan bile böyle bir vizyon örneği çıkabiliyorken, bizim insanımızın vizyonu ne durumda? malum, artık dünyanın düşünsel açıdan geri kalmış medeniyetleri bile yapay zekâdan, robotikten, yenilenebilir enerjiden bahsediyor. bizim insanımız nasıl bakıyor bu olaya? şöyle (aynen başlıklarıyla):

"deccal'in devleti neom !!"
"deccal'in robot devleti: neom"
"neom, arabistan da kuruluyor. robot sayısı insandan fazla olacak! kıyamet gibi proje. neom şehri..."
"yecüc-mecüc istilasının içinde miyiz? yapay insanlar mı geliyor?"

deccal? kıyamet? yecüc-mecüc? pardon? ne alaka? ne diyorsunuz siz? kimsenin mi ağzından çıkanı kulağı duymuyor ya?

vay be!

---

ayrıca:

resmi internet sitesi
ve: (bkz: the line).
devamını gör...

yokluğun manas destanı içimde, bir de manasız.

evet, olsaydın güleceğin aptalca kelime tellerinden geçiyorum, o tellerdeki mavi muhabbet kuşlarının çok selamı var sana.
sonra kedilerimin de selamı var.

dediğin bişi, bi ima geliyor aklıma benim zilli kıza her baktığımda, kedilerimin aslında seninle ortak çalışan canlılar olduğu. bana bakışları "iyi bok yedin" gibi oluyo bazen, o zaman iyice inanıyorum.
hava şımarıkça, zalimce sıcak yine, çay hararet hariç her şeyi alıyor, ha bi de hasreti almıyor, ondan eminim, alkol de almıyor, uyku da almıyor, şarkılar da almıyor, bunların tam zıddı olan her şey de almıyor, o öylece askıda duruyor.

askıda hasret olsa nasıl olurdu acaba, hiç alıcısı çıkmazdı sanırım, aklım almıyor, aklım karışık.
tam unuttum diyorum, tam unutuyorum diyorum, tam karşıma "bak bu unutturacak onu" diye birini oturtup efes içiyorum ama olmuyor.
bak, efes içecek kadar zor durumdayım, anla beni.*

niye anlamadın ya sen beni, zakkum anladı, kedi anladı, kaldırım taşları anladı, ot anladı, bok anladı bi sen anlamadın.
neyse, mavi renkli muhabbet kuşu didem madak şiirinin içine kaçtı ben böyle tuhaf şeyler söyleyince gördün mü?

bak, tekrar söylüyorum, o sorunun cevabı yok, sen yokken kimse bakmıyor, o soru öylece süzülüyor, o soru öylece süzülecek, o soruya senden başka kimse muhattap olmayacak, sahi ya kadın ;

mutsuza kim bakacak?
devamını gör...

türk rock müziğinin en gözde sanatçılarından biridir. pentagram yıllarının dışında, solo projeleriyle de büyük izler bıraktı. her ne kadar saydım şarkısıyla tanınsa da, en üretken rockçılarımızdan diyebilirim. kendisini uzun yıllar daha doyasıya dinlemek isterim.
devamını gör...

hali hazırda öğrenci olarak bulunduğum eskişehir'dir bence, havası biraz sert fakat aradığınız her şeyi bulabileceğiniz, kaostan uzak bir şehirdir. izmir, ankara ve istanbul'u da gezip gördüm, farklı şehirler de gördüm, pek fazla yaklaşabileni görmedim açıkçası.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim