kuran kursu anıları
bizim mahallenin imamı çalışkan adamdı. kapı kapı dolaşır çocukların kuran kursuna gitmesi için ailelerle görüşürdü. görüşmeyi anneannemin bulunduğu bir zaman dilimine denk getirince doğal olarak başarılı oldu. anneannem; ''dinini öğrensin çocuk. gitsin tabi !'' diyerek, bizim top sahası hayallerimizi, caniggia olma beklentilerimizi moria madenlerinin dibine gömdü. neyse efendim başladık tabi biz kursa. bin bir tembihle evden çıkıp camiye gidiyoruz. yalnız benim bir kusurum var. ben solağım. yani o zamana kadar bunun bir kusur olduğunu pek bilmiyordum tabi. imam efendi sağ olsun benim kusurlu bir yaratık olduğumu o süreçte öğretti bana. adamın gözü sürekli benim üstümde, sol elimi kaldırdığım an kaşları kalkıyor. usulca indiriveriyorum o anarşist kolu ve sağ el ile çeviriyorum sayfaları. öyle böyle derken bir an daldık işte, sol elimizi kullandık. anarşist kolumun bu haltı yemesi yüzünden, imam efendi ''kızılcıklar oldu mu?'' türküsünün girizgahını yapıverdi. bizim kuşak iyi bilir bu türküyü * kızılcık sopası diye bir gerçeklik var o dönemde. ha orada şöyle bir durumda var, sopa kızılcıktan yapılmış olmasa dahi kızılcık sopasıdır o. değişmez adı. etkisi kızılcıktır.
eh hal böyle olunca uzattık elleri. tabi bu işin sistematiği mühim. ellerin parmak uçları yukarı doğru gelecek vaziyette uzatılması gerekiyor. şılak, şılak, şılak... yalnız dikkatimi çeken şu oldu ki imam efendi sol elime daha bir aşkla ve şevkle vuruyor. o gün kan kustuk ama kızılcık şerbeti içtik resmen. gidip de evdekilere durumu falan anlatmadık. kızılcık işi böyledir. sopasını yersin, şerbetini içerisin ondan sonra da çaktırmadan odana gidersin. tabi benim içime dert oldu bu durum. kursa gidiyorum geliyorum, sağ elimi yani efendi ve mümin elimi güzelce kullanıyorum ama durumu bir türlü kabullenemiyorum. başlarım dedim böyle işe, hocanın gözünün içine baka baka kullanmaya başladım solumu. biliyorum ki, fırlayıp gelecek ama ben ondan önce fırladım ve başladım koşmaya. o gün ben johnson gibi koşuyorum. carl lewis gibi üç adım atlıyorum. en sonunda hoca pes etti. ıslık çala çala evin yolunu tuttum. isyanın ve kurtuluşun haklı gururunu yaşıyordum. ama o da ne? bizim sokağa girdiğimde evin önünde beni kim bekliyor dersiniz? bizim çalışkan imam. neyse bu seferde sol kulağı verdik kiraya. güzel güzel çekiştirerek götürdü beni camiye. tabi bana laflar hazırlamış. çekiş gücü ile birlikte dinleyince kulağa farklı bir giriyor söylenenler. *
ceza aldık elbette. camiyi yıkama görevini verdi bana. ''camiyi yıka!'' demişti eliyle avluyu işaret ederek. aslında cami avlusunu kast ettiğini anlamıştım lakin aptala yatmak elzem olmuştu. önce güzelce hortumla avluyu elden geçirdim. sonra etrafı kolaçan ettim ve caminin içini de misler gibi yapmak için gerekli adımı attım. sol elim, lanetli elim hortumu istemsizce (!) ve hunharca kullanıyordu. tabi sonra yine vınnn!
diğer ayrıntılara çok girmeden olayın sonuna gelelim. eve kaçış, mevzuyu anneye babaya anlatış. bu sefer kan kusup kızılcık şerbeti içmemiştim, olayı olanca yalın bir şekilde anlatmıştım. hocanın gelişi, babamın yalandan azarlayışı, kapı kapandıktan sonra da hafif bir göz kırpıp hadi odana git deyişi. böylece kuran kursu maceram saygı duruşu ve istiklal marşı ile bitmiş oluyordu. tüm duaları öğrenmiş bir şekilde caniggia olma hayallerime geri dönebilirdim. ertesi gün ilk işim boş arsada top koşturmak oldu.
eh hal böyle olunca uzattık elleri. tabi bu işin sistematiği mühim. ellerin parmak uçları yukarı doğru gelecek vaziyette uzatılması gerekiyor. şılak, şılak, şılak... yalnız dikkatimi çeken şu oldu ki imam efendi sol elime daha bir aşkla ve şevkle vuruyor. o gün kan kustuk ama kızılcık şerbeti içtik resmen. gidip de evdekilere durumu falan anlatmadık. kızılcık işi böyledir. sopasını yersin, şerbetini içerisin ondan sonra da çaktırmadan odana gidersin. tabi benim içime dert oldu bu durum. kursa gidiyorum geliyorum, sağ elimi yani efendi ve mümin elimi güzelce kullanıyorum ama durumu bir türlü kabullenemiyorum. başlarım dedim böyle işe, hocanın gözünün içine baka baka kullanmaya başladım solumu. biliyorum ki, fırlayıp gelecek ama ben ondan önce fırladım ve başladım koşmaya. o gün ben johnson gibi koşuyorum. carl lewis gibi üç adım atlıyorum. en sonunda hoca pes etti. ıslık çala çala evin yolunu tuttum. isyanın ve kurtuluşun haklı gururunu yaşıyordum. ama o da ne? bizim sokağa girdiğimde evin önünde beni kim bekliyor dersiniz? bizim çalışkan imam. neyse bu seferde sol kulağı verdik kiraya. güzel güzel çekiştirerek götürdü beni camiye. tabi bana laflar hazırlamış. çekiş gücü ile birlikte dinleyince kulağa farklı bir giriyor söylenenler. *
ceza aldık elbette. camiyi yıkama görevini verdi bana. ''camiyi yıka!'' demişti eliyle avluyu işaret ederek. aslında cami avlusunu kast ettiğini anlamıştım lakin aptala yatmak elzem olmuştu. önce güzelce hortumla avluyu elden geçirdim. sonra etrafı kolaçan ettim ve caminin içini de misler gibi yapmak için gerekli adımı attım. sol elim, lanetli elim hortumu istemsizce (!) ve hunharca kullanıyordu. tabi sonra yine vınnn!
diğer ayrıntılara çok girmeden olayın sonuna gelelim. eve kaçış, mevzuyu anneye babaya anlatış. bu sefer kan kusup kızılcık şerbeti içmemiştim, olayı olanca yalın bir şekilde anlatmıştım. hocanın gelişi, babamın yalandan azarlayışı, kapı kapandıktan sonra da hafif bir göz kırpıp hadi odana git deyişi. böylece kuran kursu maceram saygı duruşu ve istiklal marşı ile bitmiş oluyordu. tüm duaları öğrenmiş bir şekilde caniggia olma hayallerime geri dönebilirdim. ertesi gün ilk işim boş arsada top koşturmak oldu.
devamını gör...
en sevilen özlü sözler
“yaşaması kolay değil ki, anlatması kolay olsun.”
vedat türkali.
vedat türkali.
devamını gör...
annenin ölmesi
devamını gör...
google'da arama yaparken sonuna ekşi eklemek
hala yaptığım, büyük ihtimalle yapmaktan vazgeçmeyeceğim eylemdir. şu an içinde bulunanlar yüzünden içeriğini yok saymak doğru olmaz.
devamını gör...
meyhaneye meyhane demenin yasaklanması
ne denecek mahmut mu?
devamını gör...
spotify'a story özelliği gelmesi
geriye sadece story özelliği gelmeyen 2 site kalmıştır; e-devlet ve kafa sözlük. benjamin franklin elini çabuk tutarsa trendi yakalarız yoksa story özellığini biz getirdik diyerek sürü psikolojisine karşı olduğumuzu ifade ederiz.
devamını gör...
toı 849-b
şu ana dek keşfedilmiş en büyük kayaç gezegen. yıldızı olan toı 849'un yaklaşık 2.3 milyon kilometre kadar yakınında döner ki bunun ne demek olduğuna birazdan değineceğim. bu arada yıldızı etrafındaki 1 tam tur dönüşünü de 19 saatte tamamlar.
boyutları itibariyle benim için açık ara evrenin en güzel kızı olan neptün boyutlarındadır. jüpiter'in ise yaklaşık üçte biridir. cm^2 başına kütlesi 5,7 gram kadardır ki bu da dünyamıza oldukça yakın bir değerdir. tahmin edilen yüzey sıcaklığı ise 1500 sanrigrat derecedir. inceden olsa da atmosferi olduğu hatta içerisinde sıvı formunda nitrojen, helyum ve de su olduğu da düşünülmektedir. 2020 yılında nasa tarafından varlığı açıklanmıştır ve dünyaya mesafesi yaklaşık 741 ışık yılıdır. gezegenin yer çekiminin ise dünya'nın 2 ila 20 katı arasında bir yerde olduğu tahmin ediliyor. kütlesi ise dünya'nın yaklaşık olarak 39,1 katı.
oluşum öyküsü için ise bilim insanlarının ilginç fakat mantıklı bir tezi vardır. normal şartlarda bu boyutta bir kütle, gerek mekanik çözünmeler gerekse de kırılmalar sonucu kopan parçalarla oluşabilecek boyutun çok üzerindedir.
hal böyle olunca da teori şöyle şekilleniyor. toı 849-b zamanında tıpkı jüpiter, satürn, uranüs ve neptün gibi bir gaz deviydi. ve zaman içinde yıldızına bu denli yakın dönmesi ve etrafında da bu kadar hızlı dönmesi neticesinde gaz katmanlarını oluşturan atomlar yüksek ısı ve radyasyon neticesinde iyonize olarak gezegenden uzaya dağıldı ve gezegenin sadece çekirdeği kaldı ki gezegen yüzey sıcaklığının ortalama 1500 derece olması da bu noktada epey mantıklı geliyor.
bu gezegen için yapılabilecek incelemeler muhtemelen evrendeki gaz devleri için de farklı kapılar açacaktır. bir kaç milyon yıl sonra ise yıldızına bu kadar yakın olmasından ötürü maruz kaldığı etkiler nedeniyle aynı çözünmenin gezegenin kayaç yapısı için de gerçekleşip toı 849-b'nin yok olacağı düşünülüyor.
boyutları itibariyle benim için açık ara evrenin en güzel kızı olan neptün boyutlarındadır. jüpiter'in ise yaklaşık üçte biridir. cm^2 başına kütlesi 5,7 gram kadardır ki bu da dünyamıza oldukça yakın bir değerdir. tahmin edilen yüzey sıcaklığı ise 1500 sanrigrat derecedir. inceden olsa da atmosferi olduğu hatta içerisinde sıvı formunda nitrojen, helyum ve de su olduğu da düşünülmektedir. 2020 yılında nasa tarafından varlığı açıklanmıştır ve dünyaya mesafesi yaklaşık 741 ışık yılıdır. gezegenin yer çekiminin ise dünya'nın 2 ila 20 katı arasında bir yerde olduğu tahmin ediliyor. kütlesi ise dünya'nın yaklaşık olarak 39,1 katı.
oluşum öyküsü için ise bilim insanlarının ilginç fakat mantıklı bir tezi vardır. normal şartlarda bu boyutta bir kütle, gerek mekanik çözünmeler gerekse de kırılmalar sonucu kopan parçalarla oluşabilecek boyutun çok üzerindedir.
hal böyle olunca da teori şöyle şekilleniyor. toı 849-b zamanında tıpkı jüpiter, satürn, uranüs ve neptün gibi bir gaz deviydi. ve zaman içinde yıldızına bu denli yakın dönmesi ve etrafında da bu kadar hızlı dönmesi neticesinde gaz katmanlarını oluşturan atomlar yüksek ısı ve radyasyon neticesinde iyonize olarak gezegenden uzaya dağıldı ve gezegenin sadece çekirdeği kaldı ki gezegen yüzey sıcaklığının ortalama 1500 derece olması da bu noktada epey mantıklı geliyor.
bu gezegen için yapılabilecek incelemeler muhtemelen evrendeki gaz devleri için de farklı kapılar açacaktır. bir kaç milyon yıl sonra ise yıldızına bu kadar yakın olmasından ötürü maruz kaldığı etkiler nedeniyle aynı çözünmenin gezegenin kayaç yapısı için de gerçekleşip toı 849-b'nin yok olacağı düşünülüyor.
devamını gör...
hayvan mezarlığı
kitapta stephen king diğer kitaplarına göndermelerde bulunur. king evreni içinde geçmektedir olay. benim denk geldiğim “paskalya yumurtaları (easter eggs)” şunlar:
jud crandall, louis’e kuduz olmuş bir saint bernard cinsi köpekle ilgili bir şeyler anlatır*. bu, king’in diğer kitabı (ve uyarlanan filmi) cujo’ya bir göndermedir.
ikincisi, rachel kiraladığı araçla ludlow’a, evine dönmeye çalışırken bir yol tabelasını okur; jerusalem’s lot. bir yerleşim yeri için rahatsız edici bir isim olduğunu düşünür. orada huzursuzluk verici bir şeylerin var olduğunu hisseder. bu da yine king evreni’ndeki salem’s lot’a bir göndermedir.
bir diğeri de, çok emin olmamakla birlikte, the shining’e gönderme olabilir. yirmi dördüncü bölümde steve telefonda louis’e “all work and no play makes jack a dull boy, you know” diyor. evet, king kubrick’in the shining’ini çok da sevmiyor, doğru. ancak yine de bir gönderme yapmış olabilir mi? kitapta (the shining - medyum) bunun geçtiğini hatırlamıyorum.

(bkz: stephen king)
(bkz: salem’s lot)
(bkz: cujo)
(bkz: the shining)
jud crandall, louis’e kuduz olmuş bir saint bernard cinsi köpekle ilgili bir şeyler anlatır*. bu, king’in diğer kitabı (ve uyarlanan filmi) cujo’ya bir göndermedir.
ikincisi, rachel kiraladığı araçla ludlow’a, evine dönmeye çalışırken bir yol tabelasını okur; jerusalem’s lot. bir yerleşim yeri için rahatsız edici bir isim olduğunu düşünür. orada huzursuzluk verici bir şeylerin var olduğunu hisseder. bu da yine king evreni’ndeki salem’s lot’a bir göndermedir.
bir diğeri de, çok emin olmamakla birlikte, the shining’e gönderme olabilir. yirmi dördüncü bölümde steve telefonda louis’e “all work and no play makes jack a dull boy, you know” diyor. evet, king kubrick’in the shining’ini çok da sevmiyor, doğru. ancak yine de bir gönderme yapmış olabilir mi? kitapta (the shining - medyum) bunun geçtiğini hatırlamıyorum.

(bkz: stephen king)
(bkz: salem’s lot)
(bkz: cujo)
(bkz: the shining)
devamını gör...
sahip olunan ilk forma
kendi paramı kazanmaya başladıktan sonra aldığım formadır. üzerindeki yıldızlara güncelleme gelse de halen değerlidir benim için.
devamını gör...
babaların kızlarının odalarına destursuz girmemesi
aynı zaman da çocuk eğitiminin bir parçasıdır. 3.5 yaşındaki kızımdan onu da ilgilendiren konularda izin istiyorum ki hem bir birey olduğunun farkına varsın, hem de babasının bile izin istediği konular da başkası izinsiz birşey yapamasın.
devamını gör...
kaltakçı
kaltak imal eden kişilere verilen addır. eyerin üzeri meşin, halı gibi şeylerle kaplanan tahta bölümüne kaltak denir.
kuskunu (atın kuyruğu altından geçirilip eyere bağlanan kayış) bulunmayan eyere de kaltak denir.
yüksek olur arap atın kaltağı
ıssız kalmaz koç yiğidin yatağı (karacaoğlan)
eskiden anadolu’nun bazı yörelerinde çamaşır yıkamak için kullanılan tahtalardan oluşan alet yapan kişilere de kaltakçı denmiştir.
1934 yılında soyadı kanunu çıkınca birçok kişi meslek dalları olan kaltakçı soyadını almıştır. ne var ki zaman içinde yanlış anlaşılmalardan ötürü “kaltakçı” soyadlarını değiştirmişlerdir.
halen bu mesleği icra edenler bulunmaktadır.
kuskunu (atın kuyruğu altından geçirilip eyere bağlanan kayış) bulunmayan eyere de kaltak denir.
yüksek olur arap atın kaltağı
ıssız kalmaz koç yiğidin yatağı (karacaoğlan)
eskiden anadolu’nun bazı yörelerinde çamaşır yıkamak için kullanılan tahtalardan oluşan alet yapan kişilere de kaltakçı denmiştir.
1934 yılında soyadı kanunu çıkınca birçok kişi meslek dalları olan kaltakçı soyadını almıştır. ne var ki zaman içinde yanlış anlaşılmalardan ötürü “kaltakçı” soyadlarını değiştirmişlerdir.
halen bu mesleği icra edenler bulunmaktadır.
devamını gör...
bir erkeğin en değerli hazinesi oturulmamış yüzüdür
twitter'da gördüğüm atasözü.
oturulmamış yüz bulmak artık imkansız diyolla.
oturulmamış yüz bulmak artık imkansız diyolla.
devamını gör...
sözlük nedir ne değildir sorunsalı
sözlük forum değildir.
sözlük wiki değildir.
sözlük forum ve wiki sentezi değildir.
sözlük ebeveynleri forum ve wiki değildir.
forumda armut üzerine ikili tartışmalar üçlü tartışmalar grup tartışmaları yapılır.
wikide armutun edebi, biyolojik, botanik, tarihsel vb tanımları yapılır.
sözlük armutun wiki halinin kişisel tecrübe ve yorum katılmış halidir.
yani sözlük forumla alakasızdır. wikinin samimiyetle gelişmişi gibidir.
wikide armutu anlatan sayfanın altına "sen armuttan ne anlarsın" yazılamaz. sözlükte de yazılamaz.
wikide armutu anlatan sayfanın altına "falan ildeki armutlar diğerlerine nazaran suludur ama erken bozulur" yazılamaz. sözlükte yazılması tercih edilir.
wikiden yada benzer mecralardan kopyala/yapıştır bir yer de değildir sözlük. bir miniwiki değildir yani. bilakis wikinin kişisel tecrübeleri de kapsayan halidir. yani sözlükler wikinin parçası değildir. aksine, sözlükler wikileri içinde barındıran tecrübe tahtalarıdır.
ancak forumdan fersah fersah uzaktır sözlük. iki ve daha fazla kişinin karşılıklı muhabbet ortamı değildir. bu yüzdendir aynı başlığa birden fazla tanım girilememesi. forumlardaki gibi armut hakkında benim fikrime karşı/yandaş polemik geliştirilmez sözlüklerde. herkes kendi tecrübesini tanımlar ve bu tanım bir başkasının hoşuna gitmese o da tanımlar. odakta kişiler olmaz başlıklar olur.
"burası forum değil" ifadesi, yazılan tanımın kişinin fikrini diğerlerinin işine geldiği şekilde ifade etmemesi anlamında değildir. olayı sözlükten uzaklaştırıp iki ya da daha fazla kişi arasında polemiğe ya da muhabbete dönüştürülmemesi anlamındadır. odağın, başlık hakkındaki fikirlerimizden, tanımlayan kişilere doğru kaymaması hakkında uyarıdır.
neticede sözlük forum değildir. moderasyonun inisiyatifi ile forumsal başlıklara müsamaha gösterilen sözlüktür.
forumdan çok uzak bir başka özelliği de edit ahlakıdır. tanımını editlediğin zaman tanım altına editi ve amacını belirtmek de sözlük etiği gereği gereklidir. tanımını beğenen ve favoriliyenler ve editten sonra okuyacaklar için uyarıdır. "bu tanımdaki beğeniler editten önceki haline gelmiş olabilir. ben bu tanımda bunu bunu editledim" demeye çalışmaktır.
sözlüğün neden forum olmadığına dair sayfalarca yazılabilir ama o anafikir o sayfalar okunduğunda anlanılacak bir şey değildir. zamanla öğrenilir.piştikçe anlamlandırılır.
troller geçicidir yazarlar kalır.
metnin tamamını okumaya üşenenler için özet: üşendiyseniz okumalısınız. tam da sizin için yazıldı.
sözlük wiki değildir.
sözlük forum ve wiki sentezi değildir.
sözlük ebeveynleri forum ve wiki değildir.
forumda armut üzerine ikili tartışmalar üçlü tartışmalar grup tartışmaları yapılır.
wikide armutun edebi, biyolojik, botanik, tarihsel vb tanımları yapılır.
sözlük armutun wiki halinin kişisel tecrübe ve yorum katılmış halidir.
yani sözlük forumla alakasızdır. wikinin samimiyetle gelişmişi gibidir.
wikide armutu anlatan sayfanın altına "sen armuttan ne anlarsın" yazılamaz. sözlükte de yazılamaz.
wikide armutu anlatan sayfanın altına "falan ildeki armutlar diğerlerine nazaran suludur ama erken bozulur" yazılamaz. sözlükte yazılması tercih edilir.
wikiden yada benzer mecralardan kopyala/yapıştır bir yer de değildir sözlük. bir miniwiki değildir yani. bilakis wikinin kişisel tecrübeleri de kapsayan halidir. yani sözlükler wikinin parçası değildir. aksine, sözlükler wikileri içinde barındıran tecrübe tahtalarıdır.
ancak forumdan fersah fersah uzaktır sözlük. iki ve daha fazla kişinin karşılıklı muhabbet ortamı değildir. bu yüzdendir aynı başlığa birden fazla tanım girilememesi. forumlardaki gibi armut hakkında benim fikrime karşı/yandaş polemik geliştirilmez sözlüklerde. herkes kendi tecrübesini tanımlar ve bu tanım bir başkasının hoşuna gitmese o da tanımlar. odakta kişiler olmaz başlıklar olur.
"burası forum değil" ifadesi, yazılan tanımın kişinin fikrini diğerlerinin işine geldiği şekilde ifade etmemesi anlamında değildir. olayı sözlükten uzaklaştırıp iki ya da daha fazla kişi arasında polemiğe ya da muhabbete dönüştürülmemesi anlamındadır. odağın, başlık hakkındaki fikirlerimizden, tanımlayan kişilere doğru kaymaması hakkında uyarıdır.
neticede sözlük forum değildir. moderasyonun inisiyatifi ile forumsal başlıklara müsamaha gösterilen sözlüktür.
forumdan çok uzak bir başka özelliği de edit ahlakıdır. tanımını editlediğin zaman tanım altına editi ve amacını belirtmek de sözlük etiği gereği gereklidir. tanımını beğenen ve favoriliyenler ve editten sonra okuyacaklar için uyarıdır. "bu tanımdaki beğeniler editten önceki haline gelmiş olabilir. ben bu tanımda bunu bunu editledim" demeye çalışmaktır.
sözlüğün neden forum olmadığına dair sayfalarca yazılabilir ama o anafikir o sayfalar okunduğunda anlanılacak bir şey değildir. zamanla öğrenilir.piştikçe anlamlandırılır.
troller geçicidir yazarlar kalır.
metnin tamamını okumaya üşenenler için özet: üşendiyseniz okumalısınız. tam da sizin için yazıldı.
devamını gör...
sözlükte kadın olmak
kafa sözlük büyük sözlükler içinde en çok kadın oranına sahip sözlük. benim gördüğüm yazarların belki yüzde yetmişi kadındır. küfür yasak, cinsiyetçi başlıklar da başıboşlara alınıyor. bu tarz bir uygulama başka hiçbir sözlükte görmedim. kafa sözlük'ün bir kadın yazar için gayet iyi bir ortam olduğunu düşünüyorum. bazı arkadaşlara taciz mesajı gelmiş üzücü bir durum. şahsi olarak ben hiç bu tarz mesaj almadım. ancak bir iki sapık illa olur böyle anonim yerlerde. bu tarz taciz mesajları varsa onları yönetime şikayet edebilirsiniz. bunun yerinin burası olduğunu düşünmüyorum. bir iki haddini bilmez sapığın davranışının da kafa sözlük'ün genel haliymiş gibi yansıtılmasını doğru görmedim.
devamını gör...
el kanun fi’t-tıb
türkçe’ye “tıbbın kanunu” olarak çevrilebilir. ibn-i sina’nın kaleme aldığı 14 ciltlik tıp ansiklopedisidir. arapça yazılmış olan bu eser, ibn-i sina’nın kendi tecrübelerinden tutun yaşadığı dönem itibari ile orta çağ islam tıbbından, antik yunan hekimlerin yazılarına, antik hint tıp geleneğinden ve dahi antik arap ve pers tıp geleneklerine dayanmaktadır.
tıp tarihi konusunda çok önemli bir yere sahip olan eser, gerek avrupa gerekse islam topraklarında tıbbi standardı belirlediği gibi, eser ibn-i sina'nın en tanınmış eseri konumuna gelmiştir. nitekim eser fransa'daki montpellier üniversitesi gibi birçok farklı tıp okulunda, 1650 senesine kadar kullanılmıştır.
devamını gör...
izin kağıdı
genellikle devlet okullarında kullanılan bir belgedir.
öğrencinin velisi ile okuldan ayrılması ve kapıda zorluk yaşanmaması için müdür yardımcıları tarafından verilir.
öğrencinin velisi ile okuldan ayrılması ve kapıda zorluk yaşanmaması için müdür yardımcıları tarafından verilir.
devamını gör...
örnek vatandaş (yazar)
başka bir mecradan tanıdığım oldukça sağlam karakterli adamdır. tanımlarıyla alakalı söylenecilecek her şey söylenmiş zaten, kişiliği de aynı şekilde pırlantadır.
keyifli sözlükler.
keyifli sözlükler.
devamını gör...