ilber ortaylı'nın orhan pamuk ve elif şafak için söyledikleri
elif şafak hakkında söyledikleriyle ilgili yorum yapmayacağım ama orhan pamuk hakkındaki söylemleri gerçek bir dayanağı olmayan söylemlerdir. çünkü en haklı eleştiriler bile, ölçüyü kaçırıp düşmanca ve hissi bir tutuma dönüşünce haksızlaşır. ilber ortaylı da orhan pamuk da bu ülke için oldukça önem arz eden isimlerken böyle şeyler okumak beni üzüyor açıkçası.
orhan pamuk, dilini, bazı romanlarında (bkz: yeni hayat) farklı bir şekilde işlemiş olsa da türkçeyi gayet güzel kullanır. ilber ortaylı'nın, pamuk ile kişisel bir münasebeti olabilir.
belki de biz türkçe bilmiyoruzdur sevgili kafa sözlük sakinleri he ne dersiniz?
orhan pamuk, dilini, bazı romanlarında (bkz: yeni hayat) farklı bir şekilde işlemiş olsa da türkçeyi gayet güzel kullanır. ilber ortaylı'nın, pamuk ile kişisel bir münasebeti olabilir.
belki de biz türkçe bilmiyoruzdur sevgili kafa sözlük sakinleri he ne dersiniz?
devamını gör...
kitap alıntıları
"tam da havanın açık olduğu, dünyanın bir atmosfer tabakası olarak her yöne doğru şeffaflaştığı ve doğanın sırf sakinliğiyle güzelleştiği günlerde, uzun zaman önce ölmüş birinin arkasında kalanın hüznü iki kat oluyormuş."*
"bir insanın özü ancak onu kaybettiğimizi görmek zorunda kaldığımızda, o insan bir veda sürecine girdiğinde ortaya çıkarmış."*
(bkz: thomas bernhard) (bkz: sarsıntı (kitap))
"bir insanın özü ancak onu kaybettiğimizi görmek zorunda kaldığımızda, o insan bir veda sürecine girdiğinde ortaya çıkarmış."*
(bkz: thomas bernhard) (bkz: sarsıntı (kitap))
devamını gör...
hacı komünist
“ülkemiz, insanlara maddesel zenginlikler sunmak için çok yoksul olsa da; onlara eşitlik duygusu, insanlık onuru sunamayacak kadar yoksul değildir!” diyen adamın gizemli adasına, yani fidel castro’nun ülkesi küba’ya, ‘şans kapıyı kırınca’ filminin çekimleri için giden sevgili ferhan şensoy’un, öyle sanıyorum ki tuttuğu günlüklerden ve kamera arkası anılarından derleyip kaleme aldığı muhteşem bir kitap ‘hacı komünist’ ...
öncelikle şunu söylemeliyim, kitap o kadar güzel ve ferhan şensoy o kadar tatlı anlatıyor ki, gümrüğünden içeri adım atmadan tüm küba’yı gezmiş gibiyim... hatta ve hatta kitap bittiğinde, oturup filmi yeniden izledim. öyle bir hal vardı ki üzerimde, sanki filmi ferhan şensoy ile beraber çekmiş gibiydim.
mesela reklam tabelaları olmayan küba sokaklarını ferhan abi ile beraber turluyor, o meşhur cohiba purolarını faturalı ve de bandrollü bir şekilde el altından nasıl temin edebilirsiniz onu öğreniyor, hem de asuman dabak, rahmetli rasim öztekin, fethi kantarcı, rahmetli zeki alasya ve adını daha hatırlayamadığım bir çok oyuncu ile birlikte filmin içinde buluyorsunuz kendinizi...
ayrıca havasını atmadan da duramayacağım...
trump towers’ta “ferhangi şeyler”i izlemeye gittiğimde, ‘kalemimin sapını gülle donattım’ kitabı ile birlikte ‘hacı komünist’i de kendisine imzalatabilmiş olmam, bu kitabı daha da anlamlı kılıyor benim için..
şiddetle tavsiye ediyorum. okuyunuz, okutunuz efendim...
öncelikle şunu söylemeliyim, kitap o kadar güzel ve ferhan şensoy o kadar tatlı anlatıyor ki, gümrüğünden içeri adım atmadan tüm küba’yı gezmiş gibiyim... hatta ve hatta kitap bittiğinde, oturup filmi yeniden izledim. öyle bir hal vardı ki üzerimde, sanki filmi ferhan şensoy ile beraber çekmiş gibiydim.
mesela reklam tabelaları olmayan küba sokaklarını ferhan abi ile beraber turluyor, o meşhur cohiba purolarını faturalı ve de bandrollü bir şekilde el altından nasıl temin edebilirsiniz onu öğreniyor, hem de asuman dabak, rahmetli rasim öztekin, fethi kantarcı, rahmetli zeki alasya ve adını daha hatırlayamadığım bir çok oyuncu ile birlikte filmin içinde buluyorsunuz kendinizi...
ayrıca havasını atmadan da duramayacağım...
trump towers’ta “ferhangi şeyler”i izlemeye gittiğimde, ‘kalemimin sapını gülle donattım’ kitabı ile birlikte ‘hacı komünist’i de kendisine imzalatabilmiş olmam, bu kitabı daha da anlamlı kılıyor benim için..
şiddetle tavsiye ediyorum. okuyunuz, okutunuz efendim...
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
salata yaparken rendelediğim havucun kalan kısmını ağzıma atıyorum.
devamını gör...
quicksand
karakterleri klasik stereotiplerin dışında yazıldığı için çokça beğendiğim ama bazı soruları cevaplamadan bittiği için sinir olduğum isveç dizisi. (örnekler aşağıda spoilerda) bir de bu yaşanan cinayeti soruşturma/dava sırasında flashbacklerle gösterme olayı önce çok inovatifti, bir noktada mainstream oldu, artık bayma noktasına geldi bence.
bir de avrupalı ailelerin rahat olduğunu biliyoruz da kim 17 yaşındaki kızını 3 gün önce tanıştığı 1 günlük sevgilisiyle 2 haftalık yat gezisine yollar allah aşkına, kafayı mı yediniz?
şimdi stereotiplerden farklı bulduğum noktaları söyleyeyim.
1) kesinlikle avukat abi: dizilerde benim gördüğüm iki tip avukat var. ya olaya kendini tamamen kaptıran, hayatını dava ve müvekkil haline getiren, "şeytani" şirketleri ve zenginleri temsil edebilecekken yardıma muhtaç insanları temsil etmeye kendini adamış fakir ama gururlu bir avukat olabilir; ya da amerikalıların "jerk" diye tabir ettiği, umursamaz, parasının peşinde, müvekkilinin duygularıyla vs ilgilenmeyen, olaya davada her şey mübahtır bakış açısıyla bakan avukat. quicksand'deki avukat abimizse hem çok profesyonel, işini iyi yapıyor, müvekkiliyle gereksiz muhabbetlere girmiyor, hem de kibar, düşünceli ve 18 yaşında bir kızcağzın aylarca görebildiği neredeyse tek insan olduğunun farkında. üzerine bir de müthiş oyunculuk ekle, resmen şölen
2) gardiyan abla: basitçe bütün gardiyanların işinden nefret etmediğinin ve mahkumların hayatını zindan etmek için yaşamadığının kanıtı gibi. fazla söze gerek yok
3) samir: yine dizilerde iki tip müslüman/arap göçmen olur: teröristler ve mükemmel insanlar. bu ikinci grup asla hata yapmaz, her zaman dürüsttür, ama bütün dünya onlara kötü davranır. samir her ne kadar çalışkanlığıyla vs mükemmele yakın çizilmiş olsa da dizi boyunca birçok hata yaptı: başlıcaları davadaki ifadesi ve videoyu seb'in babasına göndermesi. (maja'nın ailesine gönder oğlum gerizekalı mısın?)
cevaplanmayan sorular:
1) sebastian'ın babasını öldürmesinde gerçekten maja'nın etkisi var mıydı yok muydu?
2) maja sabah sebastian'ın evine bir aceleyle gittiğinde ne oldu, ne konuştular?
3) seb'in babasını ne öldürdüğünü anlıyorum. hatta samir'i öldürmesini bile anlıyorum. ama öğretmenini ve diğer çocukları neden öldürdü? okulu niye patlatmak istedi? belli ki kafayı yedi ama biz bunu görmedik. seb o sabah ne düşünüyordu, kafası hangi alemdeydi?
bir de avrupalı ailelerin rahat olduğunu biliyoruz da kim 17 yaşındaki kızını 3 gün önce tanıştığı 1 günlük sevgilisiyle 2 haftalık yat gezisine yollar allah aşkına, kafayı mı yediniz?
şimdi stereotiplerden farklı bulduğum noktaları söyleyeyim.
1) kesinlikle avukat abi: dizilerde benim gördüğüm iki tip avukat var. ya olaya kendini tamamen kaptıran, hayatını dava ve müvekkil haline getiren, "şeytani" şirketleri ve zenginleri temsil edebilecekken yardıma muhtaç insanları temsil etmeye kendini adamış fakir ama gururlu bir avukat olabilir; ya da amerikalıların "jerk" diye tabir ettiği, umursamaz, parasının peşinde, müvekkilinin duygularıyla vs ilgilenmeyen, olaya davada her şey mübahtır bakış açısıyla bakan avukat. quicksand'deki avukat abimizse hem çok profesyonel, işini iyi yapıyor, müvekkiliyle gereksiz muhabbetlere girmiyor, hem de kibar, düşünceli ve 18 yaşında bir kızcağzın aylarca görebildiği neredeyse tek insan olduğunun farkında. üzerine bir de müthiş oyunculuk ekle, resmen şölen
2) gardiyan abla: basitçe bütün gardiyanların işinden nefret etmediğinin ve mahkumların hayatını zindan etmek için yaşamadığının kanıtı gibi. fazla söze gerek yok
3) samir: yine dizilerde iki tip müslüman/arap göçmen olur: teröristler ve mükemmel insanlar. bu ikinci grup asla hata yapmaz, her zaman dürüsttür, ama bütün dünya onlara kötü davranır. samir her ne kadar çalışkanlığıyla vs mükemmele yakın çizilmiş olsa da dizi boyunca birçok hata yaptı: başlıcaları davadaki ifadesi ve videoyu seb'in babasına göndermesi. (maja'nın ailesine gönder oğlum gerizekalı mısın?)
cevaplanmayan sorular:
1) sebastian'ın babasını öldürmesinde gerçekten maja'nın etkisi var mıydı yok muydu?
2) maja sabah sebastian'ın evine bir aceleyle gittiğinde ne oldu, ne konuştular?
3) seb'in babasını ne öldürdüğünü anlıyorum. hatta samir'i öldürmesini bile anlıyorum. ama öğretmenini ve diğer çocukları neden öldürdü? okulu niye patlatmak istedi? belli ki kafayı yedi ama biz bunu görmedik. seb o sabah ne düşünüyordu, kafası hangi alemdeydi?
devamını gör...
tıp vs mühendislik
iki mesleği de icra edenlerin artılarını eksilerini yazarak yks'ye hazırlanan kardeşlerime yardımcı olsun diye açtığım başlık
tarafımı zamanında da yaptığım gibi mühendislikten yana seçiyorum
tarafımı zamanında da yaptığım gibi mühendislikten yana seçiyorum
devamını gör...
clara (yazar)
yazarın özenle seçtiği alıntılarda gönül dinlendiren bir şeyler var.
mahlasını görünce aklıma şu şarkı geliyor hep, küçük bir armağanla keyifli sözlükler diliyorum.
mahlasını görünce aklıma şu şarkı geliyor hep, küçük bir armağanla keyifli sözlükler diliyorum.
devamını gör...
da ve de ayrımı yapamayan insan cahildir
bu konuyu türk dil kurumu bile bu kadar dert etmedi. düne kadar “ yha npyrsn knk .s.s” yazanlar başımıza türkçeci kesildi ahahshsjdjdk. kardeşim ödev falan yaparken tabi dikkat ediyoruz ama şuraya yazarken bir salın bari ya. ne bu kural kural yeterince uymamız gereken kural var zaten her şey bitti tek derdimiz de-da ayrımı. keşke tek problem bu olsa.
devamını gör...
aşk evliliği vs mantık evliliği
aşık olmak, mantıklı olmayan bir evliliğe imza atacağın anlamına gelmiyor. aşık olduğum insanla mantık çerçevesinde bir evlilik seçeneğini tercih ediyorum.
devamını gör...
diğer öğrenciler maskelerini indirdi diye sınavı terk eden öğrenci
üniversite sınavında sorular zor gelince bayılayım diye dua etmiştim, olay benden çıksın diye. haberi görünce o geldi aklıma.
devamını gör...
metal müzik tarihinin en hüzünlü şarkıları
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
eline, emeğine sağlık bengaripsengüzeldünyaumutlu. 'dinle' şarkısının sevilmesi beni ayrıca mutlu etti. şebnem paker'e sevgiler, saygılar. kafasözlük insanlarına da teşekkürler, zorlu zamanların içindeki gülümseme nedeni oldunuz.
devamını gör...
bir anda girdik farkettin mi
şaka mısınız, 10 dakikası geçti bile. *
devamını gör...
betonu yarıp çıkan bitkiler
bu umut değil de ne?
devamını gör...
bütün dandik üniversiteler kapatılmalıdır
gerçekleşmeden önce, üniversite harici alanlara yönelecek insanlara yönelik olarak halihazırdaki eğitim ve istihdam koşullarının düzeltilmesi ve geliştirilmesi gereken taleptir.
devamını gör...
açık havada sigara içme yasağı
kimse kimsenin sigarasının dumanını solumak zorunda değil.
devamını gör...
sapyoseksüel
son zamanlarda özellikle ergenlik çağındaki kişilerin kendilerini tanımlarken kullandıkları kelime.
devamını gör...
ilk olup yok olmak mı son olup sonsuz olmak mı sorunsalı
--- alıntı ---
herkes ilk olmak ister,ilk aşk, ilk öpücük..oysa ilk geçicidir.sahip olduğunuz hangi ilk hala sizin, yada sizinle? hiç düşündünüz mü?oysa son da durum biraz farklıdır.ondan ötesi yoktur.heyecandan avuçlarınızın terleyerek tuttuğu ilk elle değil,güvenerek sımsıkı tuttuğunuz son elle girersiniz mezara..
--- alıntı ---
herkes ilk olmak ister,ilk aşk, ilk öpücük..oysa ilk geçicidir.sahip olduğunuz hangi ilk hala sizin, yada sizinle? hiç düşündünüz mü?oysa son da durum biraz farklıdır.ondan ötesi yoktur.heyecandan avuçlarınızın terleyerek tuttuğu ilk elle değil,güvenerek sımsıkı tuttuğunuz son elle girersiniz mezara..
--- alıntı ---
devamını gör...

