başörtüsüyle okumak isteyenler arabistan'a gitsin
herhangi bir inancım yok. hee kendime inanıyorum ama o başka. neyse efem ben hep kendime saygı bekliyorum biliyor musunuz? ama o beklediğim saygıyı insanlara da gösteriyorum.
neden bu kadar tahammülsüz olduk biz?sana ne abi kadının başındakinden sana ne? sonra tutup kendiniz için saygı bekliyorsunuz. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ya da kremalı pasta.
işte bunun inançla, kültürle, eğitimle alakası yok. geri kafalı ne yaparsa yapsın geri kafalı...
.
neden bu kadar tahammülsüz olduk biz?sana ne abi kadının başındakinden sana ne? sonra tutup kendiniz için saygı bekliyorsunuz. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ya da kremalı pasta.
işte bunun inançla, kültürle, eğitimle alakası yok. geri kafalı ne yaparsa yapsın geri kafalı...
.
devamını gör...
huzur sokağı
ismini bile duyduğumda "ığğğğğğğğ" olduğum. dini pazarlayan, tamamen gerçek dışı, kağıt israfı bir kitaptır
devamını gör...
günün sözü
dost edinmeye bak.
düşmanını annen bile doğurur.
mehmet akif ersoy
düşmanını annen bile doğurur.
mehmet akif ersoy
devamını gör...
türk dizilerinin temel sorunu
toplum vasatını yansıtamamaktır.
dizi senaryolarında bir kaç tema işlenir. zengin kız fakir oğlan*, aşiret, mafya, asker, polis temalı diziler vs vs.
asıl üzerinde konuşulması gereken; toplumun isteği bu doğrultuda olduğu için mi bu temalar işlenir, yoksa toplumu dizayn etmek için mi bu temalar işlenir? olmalıdır.
şahsi fikrim televizyon programlarının hemem hemen hepsinde, bir toplum mühendisliğinin söz konusu olduğu yönündedir. çünkü televizyon dediğimiz olgu; bir ikna mekanizmasıdır. bu mekanizma, kitleler üzerinde müthiş etkiler bırakır.
televizyonda gördüğümüz saati, elbiseyi, arabayı almak isteriz. televizyon dizilerinde ise; izlediğimiz, gördüğümüz hayatları yaşama isteği belirir. özgün senaryoların ortaya çıkmaması, yapılan işlerin tekrara düşmesi bu durumun sonucudur. yani bir dayatma söz konusudur. kabullenen zaten kabullenmiştir, asıl hedef kitle, kabullenmeyen kitledir. aslında izlediğimiz dizilerde bile, reklama maruz kaldığımız gerçeği söz konusudur.
türk dizilerinin sorunlarından biri de kendini tekrar etmesidir.
her yıl yaz dizilerinde gördüğümüz saçma sapan kurgular ile kendini tekrar eden yavan tatil dizileri, her sezon yeni baştan başka isimlerle izlediğimiz mafyavari kahramanlık öyküleri, polisiye tarzında başarılı olmuş dizilere tekrardan bir yenisinin eklenmesi; yeni şeyler üretmek yerine, denenmiş ve kolay olan garantili işlerdir.
bu durumun toplum tarafından karşılığı vardır. malum dizinin tişörtünün basılmış olması, her sokağa malum simgenin karalanmış olması; bu durumun toplum tarafından kabullendiğini gösterir.
asıl mesele; toplumun neyin iyi, neyin kötü olduğu noktasında doğru kararlar verememesidir. yapılan işlerin kalitesiz olmasının bir nedeni de, arz-talep döngüsünün sonucudur.
özgün dizilerin ortaya konulduğu zaman; efsane olmasının nedeni de bu durumdur. izleyici leyla ile mecnun* izlediğinde, daha önce izlemediği gerçek anlamda kaliteli bir iş görmüştür. ya da işler güçler* izlediğinde, öncesinde cesaret edilemeyen bir öykünün varlığını fark eder.
uzun lafın kısası; kaliteli işler bekliyor isek, kaliteli işlere destek vermeliyiz.
dizi senaryolarında bir kaç tema işlenir. zengin kız fakir oğlan*, aşiret, mafya, asker, polis temalı diziler vs vs.
asıl üzerinde konuşulması gereken; toplumun isteği bu doğrultuda olduğu için mi bu temalar işlenir, yoksa toplumu dizayn etmek için mi bu temalar işlenir? olmalıdır.
şahsi fikrim televizyon programlarının hemem hemen hepsinde, bir toplum mühendisliğinin söz konusu olduğu yönündedir. çünkü televizyon dediğimiz olgu; bir ikna mekanizmasıdır. bu mekanizma, kitleler üzerinde müthiş etkiler bırakır.
televizyonda gördüğümüz saati, elbiseyi, arabayı almak isteriz. televizyon dizilerinde ise; izlediğimiz, gördüğümüz hayatları yaşama isteği belirir. özgün senaryoların ortaya çıkmaması, yapılan işlerin tekrara düşmesi bu durumun sonucudur. yani bir dayatma söz konusudur. kabullenen zaten kabullenmiştir, asıl hedef kitle, kabullenmeyen kitledir. aslında izlediğimiz dizilerde bile, reklama maruz kaldığımız gerçeği söz konusudur.
türk dizilerinin sorunlarından biri de kendini tekrar etmesidir.
her yıl yaz dizilerinde gördüğümüz saçma sapan kurgular ile kendini tekrar eden yavan tatil dizileri, her sezon yeni baştan başka isimlerle izlediğimiz mafyavari kahramanlık öyküleri, polisiye tarzında başarılı olmuş dizilere tekrardan bir yenisinin eklenmesi; yeni şeyler üretmek yerine, denenmiş ve kolay olan garantili işlerdir.
bu durumun toplum tarafından karşılığı vardır. malum dizinin tişörtünün basılmış olması, her sokağa malum simgenin karalanmış olması; bu durumun toplum tarafından kabullendiğini gösterir.
asıl mesele; toplumun neyin iyi, neyin kötü olduğu noktasında doğru kararlar verememesidir. yapılan işlerin kalitesiz olmasının bir nedeni de, arz-talep döngüsünün sonucudur.
özgün dizilerin ortaya konulduğu zaman; efsane olmasının nedeni de bu durumdur. izleyici leyla ile mecnun* izlediğinde, daha önce izlemediği gerçek anlamda kaliteli bir iş görmüştür. ya da işler güçler* izlediğinde, öncesinde cesaret edilemeyen bir öykünün varlığını fark eder.
uzun lafın kısası; kaliteli işler bekliyor isek, kaliteli işlere destek vermeliyiz.
devamını gör...
yaşam nedir
ne şekilde bakıyor olursak olalım kuantum biyolojisi'nin temeli diyebiliriz. ( kuantum biyoloji -veya biyolojisi de denilebilir-hakkında genel bir bilgi için kaynak bırakacağım en alta.) başlık sahibi yazar biraz bahsetmiş fakat eksik olan çok küçük bir bilgiyi ben tamamlayayım; erwin schrödinger bu eseri ile dna molekülünün yapısını keşfeden watson, crick ve wilkins'e ilham olmuştur ve araştırmalarının temellerini atan önemli etkenlerden biri schrödinger'in ortaya sunduğu görüşlerdir. termodinamik yasasına göre hepimiz çürüme yasasına tâbiyiz, schrödinger ise önemli bir noktaya parmak basıyor; entropiye gösterilen direnç eğilimi ve bunu bir noktada başarıyor olmanın altında yatan etken. üzerinde durulması gereken pek çok şeyi zaten başlık sahibi yazar aktarmış. bu yüzden küçük bir alıntı bırakıyorum yalnızca.
--- alıntı ---
"an isolated system or a system in a uniform environment (which for the present consideration we do best to include as a part of the system we contemplate) increases its entropy and more or less rapidly approaches the inert state of maximum entropy. we now recognize this fundamental law of physics to be just the natural tendency of things to approach the chaotic state (the same tendency that the books of a library or the piles of papers and manuscripts on a writing desk display) unless we obviate it. (the analogue of irregular heat motion, in this case, is our handling those objects now and again without troubling to put them back in their proper places.)"
--- alıntı ---
www.google.com/url?sa=t&...
( pdf formatında, yüzeysel ve kafa karıştırmayacak türkçe bir kaynak tercih ettim, daha kapsamlı bir kaynak için araştırma yapma hakkınız saklıdır.) *
--- alıntı ---
"an isolated system or a system in a uniform environment (which for the present consideration we do best to include as a part of the system we contemplate) increases its entropy and more or less rapidly approaches the inert state of maximum entropy. we now recognize this fundamental law of physics to be just the natural tendency of things to approach the chaotic state (the same tendency that the books of a library or the piles of papers and manuscripts on a writing desk display) unless we obviate it. (the analogue of irregular heat motion, in this case, is our handling those objects now and again without troubling to put them back in their proper places.)"
--- alıntı ---
www.google.com/url?sa=t&...
( pdf formatında, yüzeysel ve kafa karıştırmayacak türkçe bir kaynak tercih ettim, daha kapsamlı bir kaynak için araştırma yapma hakkınız saklıdır.) *
devamını gör...
didem madak'ın kızı füsun'a yazdığı mektup
canım kızım sana mektup yazacağım. çünkü artık başka bir şey yazamıyorum. bu konuda pek de dertli değilim doğrusunu istersen. sen bana belki bugüne kadar yazdığımdan başka türlü bir yazı yazmayı öğretirsin. kendimi bir sonbahar ağacı gibi hissediyorum. mutlu bir sonbahar ağacıyım ben. yere düşen yapraklarımı eğilip topluyorum. saçıma tutuyorum. bakın yakışmış mı diye soruyorum. sonra yaprakları havaya savuruyorum. ben iki kişilik bir kabilenin me isimli kölesiyim. çünkü sen acıktığında me diye ağlıyorsun ve bu ismimi seviyorum reis! canım kızım, cehaletimden şair oldum… annesizlikten. sen sakın şair olma!
devamını gör...
polonya
2010 yılında “katin katliamı” nı anma törenleri için, devlet zirvesini rusya’ ya taşıyan uçağın düşmesiyle yakın tarihinin en büyük faciasını yaşamış ülke.
bu elim kazada 96 kişi hayatını kaybetti ve ölenler arasında cumhurbaşkanı ve eşi, genelkurmay başkanı, merkez bankası başkanı, dışişleri bakan yardımcısı ve meclis başkan yardımcısı gibi üst düzey devlet yöneticileri vardı.
hatta kazayı rusya’nın düzenlediğine dair komplo teorileri gündemi bir süre işgal etti.
bu elim kazada 96 kişi hayatını kaybetti ve ölenler arasında cumhurbaşkanı ve eşi, genelkurmay başkanı, merkez bankası başkanı, dışişleri bakan yardımcısı ve meclis başkan yardımcısı gibi üst düzey devlet yöneticileri vardı.
hatta kazayı rusya’nın düzenlediğine dair komplo teorileri gündemi bir süre işgal etti.
devamını gör...
istanbul sözleşmesi olayının çok abartılması
okuyun da çok büyüttüğümüz sözleşmenin ne işe yaradığını görün.
yıllar önce 21 yaşında çarşaflı bir kadına barodan avukat olarak görevlendirilmiştim. buradaki çarşaf vurgusu tamamen bağlı bulunduğu tarikatle ilgilidir ve kesinlikle ayrımcılık içermemektedir. yanlış anlaşılmak istemem.kadın 8.5 aylık hamileydi. kadının eşi bir camide imamdı ve hamile olduğu halde kadını tekmeleyerek dövmüştü. 20 aylık büyük kızını da annesinden koparmış ve kadını sokağa atmıştı. kadın ağzı yüzü dağılmış vaziyette ve iki gözü iki çeşme ofise geldi. hemen 6284 sk gereği tedbir talep ettim ve istanbul sözleşmesi'ne atıf yaparak 20 aylık bebeğin annesine teslim edilmesini sağladım. sonra da müftlüğe başvurarak imam hakkında soruşturma açılmasını sağladım. hatta konuyu basına açacağımı söyleyerek müftülüğü harekete geçmeye zorladım. 8.5 aylık hamile kadının bebekleriyle birlikte kurtulmasını istanbul sözleşmesi sağladı. genç kadının annesi arada bir beni arar ve kendi bildiği dille teşekkür eder. "kızım da torunlarım da senin emeğin ve çabanla kurtuldu" der. ben işimi yaptım elbette. ama elimde başvuracağım bir uluslararası sözleşme vardı ve yargıcı ikna ederek 2 gün içinde gerekli tüm tedbirleri almasını ve işlemleri yapmasını kolaylaştıran istanbul sözleşmesi olmuştu. dünkü cb kararından o hamile kadın ölse veya 20 aylık bebeğe bir zarar gelse daha çok mutlu olacaklarını anladım
.
kaynak
yıllar önce 21 yaşında çarşaflı bir kadına barodan avukat olarak görevlendirilmiştim. buradaki çarşaf vurgusu tamamen bağlı bulunduğu tarikatle ilgilidir ve kesinlikle ayrımcılık içermemektedir. yanlış anlaşılmak istemem.kadın 8.5 aylık hamileydi. kadının eşi bir camide imamdı ve hamile olduğu halde kadını tekmeleyerek dövmüştü. 20 aylık büyük kızını da annesinden koparmış ve kadını sokağa atmıştı. kadın ağzı yüzü dağılmış vaziyette ve iki gözü iki çeşme ofise geldi. hemen 6284 sk gereği tedbir talep ettim ve istanbul sözleşmesi'ne atıf yaparak 20 aylık bebeğin annesine teslim edilmesini sağladım. sonra da müftlüğe başvurarak imam hakkında soruşturma açılmasını sağladım. hatta konuyu basına açacağımı söyleyerek müftülüğü harekete geçmeye zorladım. 8.5 aylık hamile kadının bebekleriyle birlikte kurtulmasını istanbul sözleşmesi sağladı. genç kadının annesi arada bir beni arar ve kendi bildiği dille teşekkür eder. "kızım da torunlarım da senin emeğin ve çabanla kurtuldu" der. ben işimi yaptım elbette. ama elimde başvuracağım bir uluslararası sözleşme vardı ve yargıcı ikna ederek 2 gün içinde gerekli tüm tedbirleri almasını ve işlemleri yapmasını kolaylaştıran istanbul sözleşmesi olmuştu. dünkü cb kararından o hamile kadın ölse veya 20 aylık bebeğe bir zarar gelse daha çok mutlu olacaklarını anladım
kaynak
devamını gör...
sevgilin ya da eşin tarafından aldatılsan affeder misin sorunsalı
"attığın kazık bana yeterli gelmedi, gel bir daha at." demenin eyleme dökülmüş versiyonudur.
(bkz: mazoşizm)
(bkz: mazoşizm)
devamını gör...
tarihi şahsiyetler yazar olsa açacağı başlıklar
başlık: anan güzel mi?
başlık sahibi: freud
başlık sahibi: freud
devamını gör...
iv. murad
osmanlı imparatorluğu son dönem padişahlarından birisi olan ıv.murat han içki yasağının hem uygulayıcısı hemde içki seven padişahı olarak bilinir. o zamanların en büyük berduşu bekri mustafa’da aynı dönemde yaşamıştır. ıv.murat bu yasağa uyulup uyulmadığını zaman zaman halkın içine çıkıp bizzat kontrol eder. etmekle de kalmaz en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlardı. bir sabah padişah ıv.murat han yanına veziri bayram paşayı da alarak kılık değiştirip tüccar kılığında bekri mustafa'nın kayıkçılık yaptığı üsküdar iskelesine gelir. duyum aldığı üzere sora sora bekri mustafa'yı bulur, selam verir.
-selamın aleyküm babalık bizi karşıya atar mısın?
+olur tabi evlat! dedikten sonra sahilden baya açılırlar. bekri mustafa kayığın oturağının altına gizlenmiş bölmeden şarap testisini çıkarır, tepesine diker.
-ohh serinledim! dedikten sonra testiyi sultana uzatır.
+al bakalım evlat bir yudum da sen çek. sultan murat:
- içki yasağını bilmez misin babalık, der.
+kayıkçı bekri iç ulen iç burada kimse bizi görmez, der. sultan murat ve veziri testiden bir yudum içerler. kayıkçı bedri cebinden çıkardığı tütünüde yakıp içmeye başlayınca sultan hiddetlenir.
-yeter babalık anlaşılan sen sultanı tanımazsın. ben sultan murat bu da vezirim, der.
bekri mustafa kürekleri atıp gülmeye başlar.
+vay köftehorlar sizi, iki yudumcuk almayla biriniz padişah biriniz vezir olmaya kalktı, der.
-selamın aleyküm babalık bizi karşıya atar mısın?
+olur tabi evlat! dedikten sonra sahilden baya açılırlar. bekri mustafa kayığın oturağının altına gizlenmiş bölmeden şarap testisini çıkarır, tepesine diker.
-ohh serinledim! dedikten sonra testiyi sultana uzatır.
+al bakalım evlat bir yudum da sen çek. sultan murat:
- içki yasağını bilmez misin babalık, der.
+kayıkçı bekri iç ulen iç burada kimse bizi görmez, der. sultan murat ve veziri testiden bir yudum içerler. kayıkçı bedri cebinden çıkardığı tütünüde yakıp içmeye başlayınca sultan hiddetlenir.
-yeter babalık anlaşılan sen sultanı tanımazsın. ben sultan murat bu da vezirim, der.
bekri mustafa kürekleri atıp gülmeye başlar.
+vay köftehorlar sizi, iki yudumcuk almayla biriniz padişah biriniz vezir olmaya kalktı, der.
devamını gör...
depresyon belirtileri
genel bir durgunluk ve daha az konuşmak bazı belirtileridir.
devamını gör...
insanları aşağılayan başlıklar açmak
(bkz: hem çirkin olup hem profiline foto koyan yazar)
(bkz: kafa sözlük kadınlarının güzel olmadığı gerçeği)
(bkz: fakir varoşların sürekli olarak zenginlere çatması)
son yarım saattir sözlüğün gündemi bu başlıklar. biri birine * kendinde üstün gördüğü şeyler üzerinden sallıyor ve gündem yaratmaya çalışıyor ama aslında nefret topluyorlar. en kötüsü de bundan zevk alıyorlar.
artık buna bir dur mu desek?
(bkz: kafa sözlük kadınlarının güzel olmadığı gerçeği)
(bkz: fakir varoşların sürekli olarak zenginlere çatması)
son yarım saattir sözlüğün gündemi bu başlıklar. biri birine * kendinde üstün gördüğü şeyler üzerinden sallıyor ve gündem yaratmaya çalışıyor ama aslında nefret topluyorlar. en kötüsü de bundan zevk alıyorlar.
artık buna bir dur mu desek?
devamını gör...
sürekli susan insan modeli
en sinsi insan modeli olmayabilir.
bazıları çocukluktan susturulmaya alıştırılıyor.
devamlı " sen sus karışma, konuşma, dur " gibi sözlerle büyüyen çocuklar vardır.
bu huy haline gelince, haliyle yetişkin olunca da huy olarak yerleşmiş oluyor.
onun için susandan daha fazla, çok konuşandan korkun derim.
susanın illa ki bir sebebi vardır, susuyordur.
susuyordur ki kırıcı konuşanların verdiği hasardan uzak kalsın.
selam olsun susanlara...
bazıları çocukluktan susturulmaya alıştırılıyor.
devamlı " sen sus karışma, konuşma, dur " gibi sözlerle büyüyen çocuklar vardır.
bu huy haline gelince, haliyle yetişkin olunca da huy olarak yerleşmiş oluyor.
onun için susandan daha fazla, çok konuşandan korkun derim.
susanın illa ki bir sebebi vardır, susuyordur.
susuyordur ki kırıcı konuşanların verdiği hasardan uzak kalsın.
selam olsun susanlara...
devamını gör...
sevgilisi olmayan bireylerin yaptıkları
sıradan bir öğrenci gibi ders çalışıyorum, kitap okuyorum ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
tanım: sevgilisi olmayan bireylerin ne yaptıklarını paylaştığımız başlıktır.
tanım: sevgilisi olmayan bireylerin ne yaptıklarını paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
gri pasaportla insan kaçakçılığı önergesinin reddedilmesi
sözde mağduru oldukları 15 temmuz' un bile araştırılmasını reddettiler. bu millet de hala inanıyor ya bunlara...
çiftlik bank yolsuzluğu, soma ve daha nicesinin araştırma önergesinin reddini istediler. sonra da parmaklarının olmadığına inanmamı bekliyorlar. ben koyun değilim.
akif'in dediği gibi;
"doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!"
akp'liler asım nesli yetiştiriyordunuz,* sahi ne oldu o iş?
sizin yetiştirdiğiniz nesli, paraya, lükse tamah eder şekilde, pudra şekerine bulanmış olarak gördüm de...
çiftlik bank yolsuzluğu, soma ve daha nicesinin araştırma önergesinin reddini istediler. sonra da parmaklarının olmadığına inanmamı bekliyorlar. ben koyun değilim.
akif'in dediği gibi;
"doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!"
akp'liler asım nesli yetiştiriyordunuz,* sahi ne oldu o iş?
sizin yetiştirdiğiniz nesli, paraya, lükse tamah eder şekilde, pudra şekerine bulanmış olarak gördüm de...
devamını gör...
matematik keşif midir buluş mudur sorunsalı
aslında hem keşif hem icat hem de modellemedir . örneğin evrendeki ışık hızı bellidir bunu matematik ile modelliyoruz. icattır evrende fonksiyon yoktur , biz işimizi kolaylaştırmak için icat ettik . keşiftir evrenin bir çok yerinde matematik vardır , fraktallar , altın oran gibi gibi ..
devamını gör...
cep telefonu numarasını hiç değiştirmemiş insan
içinde olduğum guruptur. hiç ihtiyaç duymadım kartı değiştirdim sadece.
devamını gör...