cat stevens'ın 1977 yılında müslüman olup yusuf islam adını almadan çok önce 1970 yılında çıkardığı tea for the tillerman albümünden bir şarkıdır. genelde her cat stevens şarkısında olduğu gibi basit ama duygulu bir müzik üzerine yazılmış, vurucu sözleri olan bir şarkıdır.

stavros georgiou olarak doğan daha sonra cat stevens sahne adını kullanan, en son yusuf islam isminde karar kılan sanatçımız bu şarkısında biraz da kendi babası ile arasında geçen olaylardan esinlenerek şarkıyı yazdığını belirtir. babası bir yunan restaurantı işleten cat stevens babasının tüm karşı çıkmalarına rağmen aile işini yapacağına şarkıcı olmaya karar verir. ancak hiçbir zaman baba ile oğulun arası bu olay yüzünden limoni olmaz, ikiside gene birbirini sever ve sayar.

aşağıdaki sözlerde normal harflerle yazılan kısımlar babanın evladına, kalın harflerle yazılanlar ise evladın babasına seslenişi/sitemidir, sözlerden sonra ise klibi mevcut, şarkıyı hiç dinlememişseniz bir şans verin, cat stevens'ın müziği sözleri ile birlikte her zaman çok şey ifade eder, keşke şarkıcılığına devam etseydi.:


it's not time to make a change,
just relax, take it easy
you're still young, that's your fault,
there's so much you have to know
find a girl, settle down,
if you want you can marry
look at me, i am old, but i'm happy

i was once like you are now, and i know that it's not easy,
to be calm when you've found something going on
but take your time, think a lot,
why, think of everything you've got
for you will still be here tomorrow, but your dreams may not

how can i try to explain, when i do he turns away again
it's always been the same, same old story
from the moment i could talk i was ordered to listen
now there's a way and i know that i have to go away
i know i have to go
.

it's not time to make a change,
just sit down, take it slowly
you're still young, that's your fault,
there's so much you have to go through
find a girl, settle down,
if you want you can marry
look at me, i am old, but i'm happy

all the times that i cried, keeping all the things i knew inside,
it's hard, but it's harder to ignore it
if they were right, i'd agree, but it's them you know not me
now there's a way and i know that i have to go away
i know i have to go



devamını gör...

yatmak. yatmayı keşfettim bu ara. çok güzel yatıyorum öyle böyle değil.
devamını gör...

din sana senden olmayan ve senin gibi düşünmeyeni yargılamanı söylemiyor.
din sana herkes ve herşey ile bir olmanı tavsiye eder, kimi farklı düşünür kimi farklı amaç için kullanır, iyi ve kötü kullanan inandığı şeyi farklı yorumlamakla bir ilgisi yok.
bu iki kişinin farklı benlik düşüncenin elindeki din kozu iyi veya kötü yönde kullanmaktan kaynaklıdır.

kişi ateist, dinsiz, deist olabilir bu bana zarar vermediği gib herhangi bir yarar da vermez. saygı duyarım.
fakat benim seni inancımın aksine olan düşüncenlw kabul edip yargılayıp sorgulamıyorsam, dışlayıp kötülemiyorsam, fikrini yok sayıp bilgi tezini çürütmüyorsam; senin inancımdan olan bu nefretin sebebi ne? amacın ne?

her siyasi parti karşı zıt görüşle propagandasını yapar, elinde somut veya soyut hiç bir parti varlığını süedüremez, kitle toplayamaz.

şimdi şuraya çok şey bırakırım geçmiş siyasetin şimdi andavalların din sömürüsü üzerinden rant sağladığı gibi, geçmiş siyasilerin yürüttüğü ve türkiyenin içini çürüttüğü politikaları ama!

malum, bugünlerde konuşan herkes çok kolay hain terörist ilan edilebiliyor, ansızın kapı çalınıp götürülebiliyor, sosyal ortamda da sert cahilce eleştiriler alınabiliyor, aynı örneği şuan bu ortamda olduğu gibi.
devamını gör...

yazarlara yardıma açık olduğumu belirterek gönül rahatlığıyla paranazı bana verebileceğinizi, parayı sizin yerinize harcayabileceğimi söylemek istiyorum. ne kadar yardımsever biri olduğumu tahmin edin artık.
devamını gör...

kozmetik sektörünün ve deneylerin arka yüzünü çarpıcı bir şekilde ortaya koyan kısa film.
devamını gör...

şahit olmadığım çılgınlık türü. daha sık gördüğüm başlıklar var ona gelene kadar. sanırım dediğiniz gibi, algıda seçicilik olmuş biraz.

mesela exxen'in günlerdir konuşulmasını saçma buluyorum ama insanlar konuşur efendim işte, durduramayız bunu. saçma bulduğum daha onlarca konu var, üzerinde uzun uzun konuşmaya değmeyeceğini düşündüğüm fakat aynı şeyi bir başkası da benim konuştuğum konular için düşünebilir. yapacak bir şey kalmıyor bu durumda pek.
devamını gör...

progressive rockın bendeki soluğunu oluşturan grup. asia minor'de bu türün en güzel dokunuşları mevcut. türkler ve fransızlar birleşip adeta yeniden yontmuşlar müziği, müzik ise ne yonttukları parça ne de bu parçadan arta kalanlar. müzik doldurul-a-mayandan meydana gelip nüfuz ediyor.

üyeleri eril tekeli, robert kempler, setrak bakirel ve lionel beltrami'den oluşan asia minor kendi devriyle sınırlı kalamayacak kadar zengin ama ulaşılamamış. erişilememesinden onlar değil ulaşamayanlar sorumludur deyip topu boşluğa doğru atıyorum.


"bir ömür boyu sessizlik için gerçek sonsuzluğu aradım"
devamını gör...

beni aydınlatan başlıktır.
siyah kalbi hep “zencilerden hoşlanıyorum” sanıyordum. öyle değilmiş.
devamını gör...

online sınavdayken kargonun gelmesi.
devamını gör...

gezi parkı eylemlerinde hayli fazla kullanılmış, insanları esprili bir biçimde alanlara davet eden sözdür.
devamını gör...

minimalizm felsefesini tanımlamadan önce minimum kelimesini tanımak daha anlamlı olur. minimum sözcüğü fransızca kökenli bir sözcük olup "bir şey için en az veya asgari derece" anlamına gelir. minimalizm felsefesi ise insan hayatındaki maddi ve manevi değerleri ihtiyaçlara göre sınıflandırıp en aza indirgemedir. bu indirgeme sayesinde hayat içinde hareket serbestliği kazanırız ve ayrıca amaç konfor ve kaliteyi arttırmaktır. minimalizm sadeliği,basitlik olarak düşünmemek gerekli. alabileceğimizin en azını ve şartlar içerisinde en kalitesini ve iyisini almak bu akımın temel prensiplerindendir.
devamını gör...

ayfer tunç “bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi” adlı romanıyla yazın dünyasına bir hareketlilik getirdi ama bence ayfer tunç’un en iyi kitabı “aziz bey hadisesi”dir ve bu öykü kitabının en iyi öyküsü de kitabın adını taşıyan öyküdür.

ayfer tunç bu kitapta bize 5 öykü anlatıyor. beş güzel öykü. kitabın ilk öyküsü ve adaşı olan “aziz bey hadisesi”de tanburi aziz bey’in ölümünden sonra hikaye başa sarılarak anlatılıyor. birçok raslantı aziz bey’in hayatını şekillendiriyor.

aziz bey’in kişiliği dedesinin ve babasının kişiliğinin bir karmasıdır. gururludur aziz bey ve duyguludur da. babasına kafa tutup sevdiği kızın ardından beyrut’a gider, kızdan yüz bulamayınca, dil bilmez, iz bilmez ortalarda kalır. bir ermeni ona yardım eder ve tanbur çalarak hayatını kazanmasını sağlar. babası aziz bey’in tanbur çalmasına oldum olası karşıdır. ama aziz bey’in hayata kalması için tanbur çalması şarttır. ki bu cümle çok önemlidir.aziz bey istanbul’a döndüğünde annesini ölmüş bulur ve babası tarafından affedilmez. babası ölenen kadar onu affetmeyecektir.

aziz bey istanbul’da bir üstad olarak yaşamını sürdürür aynı gece birçok yerde sahne aldığı olur ve bu debdebe salaş meyhanelerde son bulur. son çalıştığı meyhaneden saygılı bir şekilde kovulmaya çalışsa da hüznü ve gururu buna engel olur ama sonunda yaka paça atıldığında, artık yaşamasına gerek kalmamıştır çünkü aziz bey’in hayata kalması için tanbur çalması şarttır.

diğer bir “kadın hikayeleri yüzünden” de kendi halinde bir esnaf olan bir adamın, yan dükkana taşınan kız düşkünü esnafla bir akşam felekten gece çalmasıyla başlar.o adamın kadınlarla olan münasebetinden ve eve geç kaldığında karısının yüzündeki merak ve endişeden büyük haz alan adam, her gece yeni senaryolar kurguluyıp, karısını kadınlarla ilişkisi olduğuna inandırır. bu esnafımızın küçük oyunudur. ama bu oyun kontrolden çıkınca karısının kendini asmasıyla son bulur;

“…ama kalbi olan bir kadındı. ben yok sandım.”

soğuktan kurtulmak için bir hamam giren semavi bey’in öyküsünün adı “soğuk geçen bir kış”tır. semavi bey karısına o kadar düşkündür ki onu bir saniye yalnız bırakmaz. lafın gelişi değil gerçekten bir saniye bile yanından ayrılmaz. artık bu dayanılmaz hale geldiğinde kadın semavi bey’e beni hiç bırkamayacak mısın diye sorar, semavi bey bin saniye bile deyip aşkını ispat ettiğinde kadının elindeki gaz lambası yere düşer ve kadın alev alır. o günden sonra semavi bey ateşe dayanamaz. ısınmak için gittiği hamamda karısına kavuştuğunda bunlar geçmektedir aklından.

diğer üç öykü de yukarıda anlatılanlar kadar kaliteli ve okunmaya değer. bu öyküler bulup okumak sana düşer. kırmızı azap, gerçekle kurguyu birbirine karıştırır mesela; bir kar yolcusu kurtlarla garip bir oyun oyanayan adamın aşk öyküsüdür; mikail’in kalbi durdu ise hem aşk hem düşmanlıkla karılmış muzip ve hüzünlü bir öyküdür. benden bu kadar, gerisi sana kalmış…
devamını gör...

cahil bir insanın paylaşımı, paylaştığı yer bile tutarsız.
devamını gör...

(bkz: sağ ol canım övüldüm de geldim)

pek tabii kafa sözlük diye bir yer varmış üye olucam lan'dır. halihazırda sözlüğün en yakışıklı, en entelektüel ve en karizmatik yazarı olmasının yanı sıra şimdiden efsaneleri arasına girmiş, çokça övgüye mazhar olmuş, hemen her gün +50 mesajla "caffe macchiato" teklifleri almıştır.

ayrıca teşekkür ve takdirlerinizi mesaj yoluyla iletebilirsiniz sevgili güzide sözlük hanımefendileri.

not: bu entry herhangi bir hayal ürünü değildir, ironi içermemektedir.
devamını gör...

bireyler için ayri, şehirler, bölgeler ve ülkeler için ayrı ayrı hesaplanabilen ölçü birimi. alan.
karbon ayak izinin çok daha geniş hali.
ne kadar çevreci bir yasam sürüyorsanız o kadar küçük ekolojik ayak iziniz oluyor.
yaşarken tükettikleriniz; (ahşap, cam, kağıt, metal, su, pamuk, gıda...) ve bu tükettiklerinizin doğa tarafından yerine konulabilmesi için gerekli alan, artı ürettiğiniz çöplerin saklanabilmesi için gerekli alan. km kareler ile ölçülebilir.
avm'de, metro istasyonunda yürüyebileceği yerde asansör kullananların, toplu taşıma kullanmayanların, kullanmıyorsan söndür uyarısına uymayanların, bez torba yerine plastik poşet kullananların, çöplerini ayrıştırmadan atanların, zırt pırt cep telefonu değiştirenlerin, motor hacmi yüksek araç kullananların, yemek israfı yapanların, ihtiyacı yokken ayakkabı alışverişi yapanların, otel odasında klimayı açık bırakmayi niyetlenenlerin, kısacası benden sonrası tufan koy gitsin düşüncesinde olan insanların ekolojik ayak izi büyüktür.
ihtiyaçindan fazlasını tüketmek, lükse kaçmak, geri dönüşüm yapmamak, enerji sarfiyatı yapmak ekolojik ayak izini büyütür.

dünyada en büyük ekolojik ayak izine sahip ülkeler için şöyle bir liste var.
en büyük ekolojik ayak izi listesi ilk 10

liste başında birleşik arap emirlikleri var. taksi kullanımının toplu taşımadan daha yaygın olması ve özel jet kullanma ve abartılı yaşam tarzı onları liste başı yapıyor.

bae
katar
bahreyn
danimarka
belçika
abd
diye devam ediyor liste.
devamını gör...

hem emek hırsızlığı hem de bir garip durum. belli ki çalan kişi başka sözlüklerden haberimiz olmadığını zannediyor veya daha da kötüsü herkesin ulaşabileceğini bildiği platformlardan "çaldıklarını" temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koyuyor önümüze. birini fark edeceğiz, geri kalan yitip gidecek belki. en azından kişi girdiyi kendine göre yorumlasa, kendi yorumunu katıp öyle sunsa, hiç olmazsa sahibine selam gönderse kabul görebilir bir nebze ama noktası virgülü bir olunca maalesef çok sırıtıyor.
devamını gör...

bana kadar kaç ile seviştiği değil, seviştiği ve sevişeceği en son ben olma amacını güderim.
geçmişi yoklamak, takılmak kimseye fayda sağlamaz zarardan başka.
devamını gör...

sanat sanat için midir sanat toplum için midir sorunsalı
sanat para için midir sanat için mi sorunsalı
sanat sanat için mi yoksa sanat insan için mi sorunsalı

başlıklarının cevabı bu bölümdedir. sanat senin içindir. herkesin kendini ifade ediş tarzı farklı. kimi yoğurt üfler kimi yayla çorbası. bazı sanatçıların tarzlarını kendimize hitap edilmiş gibi bulabiliriz veya kendi sanatımızı yapabiliriz. iki türlü de bizi rahatlatıp, ruhumuza dokunduğuna kanaat getirdim. ben tuvalimi magenta ile kirletmeyi severim de konumuz zima mavisi şimdi. buradan sonrası:


bu bölümde anlatılan normal, bizim robotlara benzeyen kendi çapında bir robotun memnuniyetsiz sahibi tarafından sürekli güncellenerek akıl ve duygusal zeka verildiğidir.* ilerleyen zamanda robotumuz kendi kendini güncelleyerek, insana dönüşür. bi ruh sahibi oluyor da diyebilirim sanırım... sanat icraat etmeye başlar ve ünlü, herkes tarafından bilinen bir sanatçı olur. maviye yoğunlaşmasının sebebi ise ilk bulunduğu "ortamın" özlemindendir. en sonunda her insanın bi dönem düştüğü o varoluşsal sancıyı tadar ve bu acı da "boğulur".
devamını gör...

sanık osman ç., kendisini aklamak için psikolojisinin bozuk olduğunu iddia etti.

14 yaşında bir çocuk senin yüzünden ömür boyu nasıl bir hayat yaşayacak hiç haberin var mı? ben gerçekten artık o kadar yoruldum ki bu iğrenç insanlardan, bu ahlaksızlıklardan ve bu ülkedeki adaletsizlikten. faili koruyorsunuz resmen, ortada bir mağdur var, çocuk, 14 yaşında, yaşı, cinsi, cinsiyeti ne olursa olsun. mağdur var ya bunun mantıklı bir açıklaması olamaz, bu kabul edilemez. ama burası türkiye. yaptığı suça kılıf bulup, pişmanım deyip çıkıyor bu adamlar sonra gidip aynı suçu tekrar işliyor. ne zaman akıllanacağız biz? ne zaman adalet haklıdan yana, mağdurdan yana olacak? ne zaman?
devamını gör...

yalnızca özgüvensiz, karaktersiz insanların yapacağı durumdur. çünkü düşünebilen, aklı eren insanlar hayattaki belki de en önemsiz şeyin dış görünüş olduğunu bilir. birinin dış görünüşüyle dalga geçiyorsanız ya kendinizle barışamamışsınızdır ya da salaksınızdır. başka bir açıklaması ne yazık ki yok.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli portakal radyo renk modu sözlük kütüphanesi online yazarlar kulüpler yazarak kitap kazan puan tablosu sıkça sorulan sorular yönetim kadrosu istatistikler iletişim