ölmekten değil yaşamaktan korkmak
ölüm ile ne zaman tanıştı ilk insan.
uyuduğunu sanığı arkadaşı bir daha uyanmadığında mı.
yoksa yüksekten düşen bir arkadaşı bir daha ayağa kalkmadığında mı. gerçekten bilebilir miyiz bunu.
peki ya ölüm korkusu ile ne zaman tanıştı. bunu bilebilir miyiz.
evet, tabi ki biliriz.
ölüm korkusu bizim yaradılış gereği beynimize işlenmiştir. hayatta kalma güdüsünün bir parçasıdır bu.
beden hayatta kalmaya programlıdır ve tehlikeli durumlarda kontrolü sürüngen beyin devralır. adrenalin salgılanmaya başlanır.
bazı vahşi hayvanlara verdiğimiz, bazı doğal afet durumlarına verdiğimiz refleks benzeri tepkiler bunun kanıtıdır.
insanoğlu varoluş gereği bir şekilde yaşamını sürdürmek ister ve istemsiz de olsa ölümden korkar.
peki bu kadar tutku ile bağlı olduğumuz yaşamdan, yaşamaktan ne zaman korkar olduk.
bu bizim doğamızın dışında bir davranıştır.
insan hayatta kalmak için avlanır, eker biçer, koşar, göç eder, savaşır ve sevişir.
günümüzde ki insan ise similasyona doğmuştur. kendi balonunun içinde yaşamaktadır. çünkü orası rahattır, güvenlidir.
balonun dışarısındaki dünya ise büyük ve korkutucudur.
normalde korku durumunda salgılanması gereken adrenalin alışılmışın dışına çıkıldığında da salğılanmaya başlar. heyecanlanır, panikler, önce avuç içleri sonra bütün vücudu terlemeye başlar, kaygılanmaya başlar. "ya huzurum kaçarsa", " ya terk ederse", "ya düzenim bozulursa", "ya benim kadar sevmezse", " ya başarısız olursam", "ya balonum patlarsa".
bir an önce o ufacık, sıcacık balonuna dönmek ister.
ve bu onun suçu değildir aslında. toplum mühendisleri ve pazarlamacıların emeğidir bu post modernist yapı.
yaşamaktan işte bunun için korkar insan. kendisi için oluşturulmuş balonun dışarısına çıkar ise başına kötü şeylerin gelebilme olasılığıdır aslında korkusunun sebebi.
kısacası yine hayatta kalma dürtüsüdür, ölüm korkusudur insanın yaşamaktan korkmasının sebebi.
yaşamak risk alanların işi.
uyuduğunu sanığı arkadaşı bir daha uyanmadığında mı.
yoksa yüksekten düşen bir arkadaşı bir daha ayağa kalkmadığında mı. gerçekten bilebilir miyiz bunu.
peki ya ölüm korkusu ile ne zaman tanıştı. bunu bilebilir miyiz.
evet, tabi ki biliriz.
ölüm korkusu bizim yaradılış gereği beynimize işlenmiştir. hayatta kalma güdüsünün bir parçasıdır bu.
beden hayatta kalmaya programlıdır ve tehlikeli durumlarda kontrolü sürüngen beyin devralır. adrenalin salgılanmaya başlanır.
bazı vahşi hayvanlara verdiğimiz, bazı doğal afet durumlarına verdiğimiz refleks benzeri tepkiler bunun kanıtıdır.
insanoğlu varoluş gereği bir şekilde yaşamını sürdürmek ister ve istemsiz de olsa ölümden korkar.
peki bu kadar tutku ile bağlı olduğumuz yaşamdan, yaşamaktan ne zaman korkar olduk.
bu bizim doğamızın dışında bir davranıştır.
insan hayatta kalmak için avlanır, eker biçer, koşar, göç eder, savaşır ve sevişir.
günümüzde ki insan ise similasyona doğmuştur. kendi balonunun içinde yaşamaktadır. çünkü orası rahattır, güvenlidir.
balonun dışarısındaki dünya ise büyük ve korkutucudur.
normalde korku durumunda salgılanması gereken adrenalin alışılmışın dışına çıkıldığında da salğılanmaya başlar. heyecanlanır, panikler, önce avuç içleri sonra bütün vücudu terlemeye başlar, kaygılanmaya başlar. "ya huzurum kaçarsa", " ya terk ederse", "ya düzenim bozulursa", "ya benim kadar sevmezse", " ya başarısız olursam", "ya balonum patlarsa".
bir an önce o ufacık, sıcacık balonuna dönmek ister.
ve bu onun suçu değildir aslında. toplum mühendisleri ve pazarlamacıların emeğidir bu post modernist yapı.
yaşamaktan işte bunun için korkar insan. kendisi için oluşturulmuş balonun dışarısına çıkar ise başına kötü şeylerin gelebilme olasılığıdır aslında korkusunun sebebi.
kısacası yine hayatta kalma dürtüsüdür, ölüm korkusudur insanın yaşamaktan korkmasının sebebi.
yaşamak risk alanların işi.
devamını gör...
evli birinin eşinden başka birine aşık olması
olur. hayatta her şey olur. en çok da "bana olmaz" diyenler olur.
gönüldür, bilemezsin. belki boşluktur, belki ihtiyaçtır, belki güzel bakan gözlerdir, belki seni yakalayan bir cümledir gönlü düşüren. olur mu olur.
sonrasında ne olur işte orası meçhul. aşık olundu diye hemen sevişilecek aldatılacak demek değil. çoğu insan içine gömüp kaldığı yerden devam eder. bazen bir kadeh rakıda gözleri dolar, derin bir nefes alır sonra şarkıya eşlik eder.
çünkü çoğunlukla sadece aşk yetmediği gibi evlilikleri devam ettiren de aşk değildir.
gönüldür, bilemezsin. belki boşluktur, belki ihtiyaçtır, belki güzel bakan gözlerdir, belki seni yakalayan bir cümledir gönlü düşüren. olur mu olur.
sonrasında ne olur işte orası meçhul. aşık olundu diye hemen sevişilecek aldatılacak demek değil. çoğu insan içine gömüp kaldığı yerden devam eder. bazen bir kadeh rakıda gözleri dolar, derin bir nefes alır sonra şarkıya eşlik eder.
çünkü çoğunlukla sadece aşk yetmediği gibi evlilikleri devam ettiren de aşk değildir.
devamını gör...
dionisos ve anadolu köylüsü
anadolu kültür dünyası hakkında bildiklerimizin önemli bir kısmında silinmez bir izi bulunan (bkz: metin and)'ın (bkz: yky) tarafından basılan kitabıdır.
tiyatro tarihi üzerinden incelemelerde bulunan yazarımız mezopotamya medeniyetlerinden heybetli imparatorluklar arasından yüzülen bu coğrafyanın insanları üzerine eğiliyor. önemli bir soru soruyor; bu kadar medeniyet, devlet zamanı yaşayan insanlara ne oldu? bir devlet sona erdiğinde oradaki insanlar toz mu oluyor?
türklerin anadoludaki serüveni, getirdikleri kültür, görüp kabul ettikleri ve her türlü diğer folklar temalarını dönemine göre cesurca yorumlayan, satır aralarında verdiğim muazzam bilgilerle bunu pekiştiren yazarımızın eseri bu konulara ilgi duyan herkes için okunası bir eser.
ölüm geleneklerinde saklı duran antik yunan, trakyaya taşınan orta asya ritleri, köy seyirlik oyunlarında gözlenen mezopotamya kültürün etkileri ve daha niceleri.
tiyatro tarihi üzerinden incelemelerde bulunan yazarımız mezopotamya medeniyetlerinden heybetli imparatorluklar arasından yüzülen bu coğrafyanın insanları üzerine eğiliyor. önemli bir soru soruyor; bu kadar medeniyet, devlet zamanı yaşayan insanlara ne oldu? bir devlet sona erdiğinde oradaki insanlar toz mu oluyor?
türklerin anadoludaki serüveni, getirdikleri kültür, görüp kabul ettikleri ve her türlü diğer folklar temalarını dönemine göre cesurca yorumlayan, satır aralarında verdiğim muazzam bilgilerle bunu pekiştiren yazarımızın eseri bu konulara ilgi duyan herkes için okunası bir eser.
ölüm geleneklerinde saklı duran antik yunan, trakyaya taşınan orta asya ritleri, köy seyirlik oyunlarında gözlenen mezopotamya kültürün etkileri ve daha niceleri.
devamını gör...
zeki olmanın dezavantajları
zeki olanların cevaplaması gereken dezavantajlardır. zeki olmamanın dezavantajları başlığı açıldığında fikirlerimi sıralayacağım.
devamını gör...
yazarların duyduğu en efsane isim kısaltmaları
hasan - hasso.
doğulular çok kısaltıyorlar hasan ismini de, kısaltılmışı da 5 harfli bunun, bir ekonomikliği yok ki anasını satayım.
doğulular çok kısaltıyorlar hasan ismini de, kısaltılmışı da 5 harfli bunun, bir ekonomikliği yok ki anasını satayım.
devamını gör...
yazarların vermeyi sevdiği şeyler
okumuş olduğum kitapları okunmaları için başkalarına vermeyi severim. biriktirip biriktirip evde yer kaplatmaya ne lüzum var? fiyatlar uçmuş zaten. verin ki okunsun, fark edilsin, gelişisilsin..
devamını gör...
görgüsüzce davranışlar
toplu taşıma, asansör veya herhangi bir şey için sıra beklerken, son anda sizi ittirip öne geçmeye çalışmak. buna görgüsüzlük demek hafif olur ya, gerçekten. bu başka bir şey. yani görüyorsun önünde insan var, bekliyor, sıra onun. daha neyin mücadelesini yapıyorsun. bekle sıranı dangoz.
devamını gör...
ruh sağlığı için uzak durulması gereken şeyler
(bkz: istanbul trafiği)
(bkz: kırmızı oda)
(bkz: masumlar apartmanı)
(bkz: instagram)
(bkz: facebook)
cahillerle sohbet etme, kibirlilerle hemhal olma, yobazlarla din muhabbeti, partizanlarla siyaset, eş ile inatlaşma. bunlar insanın ömrünü yer yiyip bitirir.
(bkz: kırmızı oda)
(bkz: masumlar apartmanı)
(bkz: instagram)
(bkz: facebook)
cahillerle sohbet etme, kibirlilerle hemhal olma, yobazlarla din muhabbeti, partizanlarla siyaset, eş ile inatlaşma. bunlar insanın ömrünü yer yiyip bitirir.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'in sözlüğü bırakması
devamını gör...
mutlu aşkın olmaması
turgut uyar'ın "sibernetik" şiiri gelir akıllara:
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
"mutlu aşk yoktur"
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
kare kökü de yoktur
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
"mutlu aşk yoktur"
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
kare kökü de yoktur
devamını gör...
olmayacak şeylerin hayalini kurmak
inanmak başarmanın yarısıdır sözünü akıllara getiren başlık.olmayacak hayal yoktur,uğrunda uğraşmaya tenezzül etmeyen insan vardır.basaramasam bile uğrunda ölürüm yani buda bişey.
devamını gör...
italya
insanların gezi için daima yanlış yerleri tercih ettiği, tarihi dokusu oldukça iyi korunmuş ülke. italya'nın en göz ardı edilen yerlerinden biri monza'da bulunan santa maria al carrobiolo kilisesi. çok büyük olmamasına rağmen bünyesinde barındırdığı heykeller ve mimarisi ile kesinlikle görülmeye değer bir yer. tarihe ilginiz varsa yine dokusu çok iyi korunmuş cremona'dan geziye başlayıp carrobiolo'ya gidebilirsiniz. maggiore gölü ve sancarlone'de görülmeye değer ama sancarlone anıtının iç bölgesi şu an ziyarete açık mı bilmiyorum. çevresinde uygun fiyata bir şeyler yiyebileceğiniz pek bir yer yok diye hatırlıyorum ama şimdiye kadar çok değişmiştir. viboldone, görülmeye değer bir yer ama çevresinde san giuliano milanese dışında pek bir şey yok ve san giuliano milanese oldukça sıradan hatta neredeyse oldukça çirkin bir yer. milano'ya uğrarsanız güzergahınızı saydığım yerlere muhakkak çevirin derim. araba ile yolculuk ediliyorsa eğer gölgede kalmış bu bölgeler gidilecek gizli tapınaklar gibidir.
edit: imla
edit: imla
devamını gör...
uzat sarı saçlarını rapunzel
orijinal versiyonda rapunzel hapsedildiği kulede şarkı söylerken sesini duyan bir prens onun muhteşem güzelliğini görüp aşık olur. prens sarmaşıklı kuleye tırmanır ama cadı tarafından kör edilir. prens sevdiği kızdan vazgeçmez ve rapunzel’in kadife sesini takip ederek sarmaşıklara tutuna tutuna ona ulaşır. rapunzel gözyaşlarını prensin gözlerine sürerek onu iyileştirir. sonrasında ise iyilik perisi olup kafa sözlük’e gelmeye karar verir. uzat sarı saçlarını rapunzel nicki ile gelmek için altın sarısı saçlarını uzatır. amacı bizi cadılardan, trollerden, orklardan koruyup sihirli sözleri ile ruhlarımızı iyileştirmektir.
sihirli tanımların ile sözlüğü çoşturuyorsun rapunzel. hoş geldin güzel yazar.
sihirli tanımların ile sözlüğü çoşturuyorsun rapunzel. hoş geldin güzel yazar.
devamını gör...
ekmek 10 lira olsa olacaklar
ekmekle mi karnini doyuruyosun diyemezler çünkü ekmek dışında bişey yiyen insan fazla kalmadı.
devamını gör...
keşke bana yazılsaydı dediğiniz türkü
güzel ne güzel olmuşsun
görülmeyi görülmeyi
siyah zülfün halkalanmış
örülmeyi örülmeyi
mendilim yudum arıttım
gülün dalında kuruttum
adın ne idi unuttum
sorulmayı sorulmayı
seğirttim ardından yettim
eğildim yüzünden öptüm
adın bilirdim unuttum
çağırmayı çağırmayı
benim yarim bana küsmüş
zülfünü gerdana dökmüş
muhabbeti benden kesmiş
sevilmeyi sevilmeyi
çağır karac'oğlan çağır
taş düştüğü yerde ağır
yiğit sevdiğinden soğur
sarılmayı sarılmayı
kuanın yorumu için buyrunuz
görülmeyi görülmeyi
siyah zülfün halkalanmış
örülmeyi örülmeyi
mendilim yudum arıttım
gülün dalında kuruttum
adın ne idi unuttum
sorulmayı sorulmayı
seğirttim ardından yettim
eğildim yüzünden öptüm
adın bilirdim unuttum
çağırmayı çağırmayı
benim yarim bana küsmüş
zülfünü gerdana dökmüş
muhabbeti benden kesmiş
sevilmeyi sevilmeyi
çağır karac'oğlan çağır
taş düştüğü yerde ağır
yiğit sevdiğinden soğur
sarılmayı sarılmayı
kuanın yorumu için buyrunuz
devamını gör...





