maske takmanın olumlu yönleri
dişlerimi yaptırıyorum.
ağzım görünmüyor bu yüzden benim için en artı noktası bu. dişlerim bitsin maske takanı öpsünler. *
ağzım görünmüyor bu yüzden benim için en artı noktası bu. dişlerim bitsin maske takanı öpsünler. *
devamını gör...
girişi güzel olan şarkılar
mor ve ötesi- cambaz
devamını gör...
açılan başlıkları belgeleri ile yalanlayanlar
bolca kıskançlık dolu tanımları yazan yazarlardır.
onlara da yazık.
onlara da yazık.
devamını gör...
bütüncül psikoterapi
iki şekilde ele alalım;
-geçmiş öğrenmelerimizden ve koşullanmalarımızdan kaynaklı sıkıntılar.örneğin, kedi tüyünden hastalık kapmış ve bu yüzden ameliyat geçirmiş bir kişi, kedilere karşı fobik reaksiyon geliştirebilir.
-bilgiyi işlerken yapılan hatalardan kaynaklı yaşanılan sorunlar. örneğin, sosyal ortamlardan kaygı hisseden bir kişinin, kaygılarının altında, insanların onu red edeceği, onunla alay edecekleri, konuşurken hata yapacağı gibi düşünceler yatıyor olabilir.
tüm bu katmanlar bütüncül psikoterapi'nin ilgilendiği konular dahilindedir.bu sorunlar üzerinde yoğunlaşıp bireyi tedavi etmeyi amaç edinmiştir.
-geçmiş öğrenmelerimizden ve koşullanmalarımızdan kaynaklı sıkıntılar.örneğin, kedi tüyünden hastalık kapmış ve bu yüzden ameliyat geçirmiş bir kişi, kedilere karşı fobik reaksiyon geliştirebilir.
-bilgiyi işlerken yapılan hatalardan kaynaklı yaşanılan sorunlar. örneğin, sosyal ortamlardan kaygı hisseden bir kişinin, kaygılarının altında, insanların onu red edeceği, onunla alay edecekleri, konuşurken hata yapacağı gibi düşünceler yatıyor olabilir.
tüm bu katmanlar bütüncül psikoterapi'nin ilgilendiği konular dahilindedir.bu sorunlar üzerinde yoğunlaşıp bireyi tedavi etmeyi amaç edinmiştir.
devamını gör...
instagram'ın gereksiz bir uygulama olduğu gerçeği
instagram değil ama içindeki bazı insanlar çok gereksiz. onları çıkardığınızda gayet güzel oluyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
bugün boncuğumuzu kaybedeli tam 10 gün olmuş sözlük, özlüyorum.
annem dün boncuğun kafesinin olduğu boşluğa yeşil bitkiler koymuş, gözüm her oraya kaydığında boncuğun değişiyle "boncuk bir çiçeeeeeek!" diye bağırmak istiyorum. gerçekten sadece bunu yapmak istiyorum.
kardeşimin eve geldiğinde yıkılacağını düşünmüştüm hep. şimdi düşününce sanki o benden daha güçlüymüş gibi geliyor. kulağa bencilce geldiğinin farkındayım ama belki de ayakta daha sağlam durabilmek onu biraz düşük görmeye ihtiyacım vardı. söz konusu kendim olduğunda* nedense ayakta durmak için daha az sebebim oluyor ama bir başkası söz konusu olduğunda* hiçbir şey beni yıkamaz gibi geliyor. o kişi için ayakta duruyorum, o kişi için omuz oluyorum, o kişi için yaşıyorum.
son 10 günü gerçekten yaşadım mı bilmiyorum. bir o kadar yavaş ama bir o kadar da hızlı geçti diyebilirim sadece.
yazımı aslında bu süreçte öğrendiğim önemli* bir ders ile bitirmek istiyorum. benim üzülecek daha önemli şeylerim var, hayatta üzülecek daha önemli şeyler var.
bu 10 günden önce tek kafamı taktığım şey okuldu. okulla yattım, okulla kalktım, okulla kızdım. sonra sınavlarım bitti ve sadece 2 gün sonra, 12 saat arayla çok sevdiğim 2 kişiyi kaybettim. o zaman kafama dank etti hayatta üzülecek daha önemli şeyler olduğu. inanın kaldığım dersler oluyor, diyorum ki olsun, düzeltirsin. hayatta üzülecek daha önemli şeyler var.
her zorluk kendi içinde kolaylığıyla* geliyor ve her zorlukta mutlaka bir şeyler öğreniliyor, bunu hemen veya yıllar sonra görsekte.
iyi akşamlar.
annem dün boncuğun kafesinin olduğu boşluğa yeşil bitkiler koymuş, gözüm her oraya kaydığında boncuğun değişiyle "boncuk bir çiçeeeeeek!" diye bağırmak istiyorum. gerçekten sadece bunu yapmak istiyorum.
kardeşimin eve geldiğinde yıkılacağını düşünmüştüm hep. şimdi düşününce sanki o benden daha güçlüymüş gibi geliyor. kulağa bencilce geldiğinin farkındayım ama belki de ayakta daha sağlam durabilmek onu biraz düşük görmeye ihtiyacım vardı. söz konusu kendim olduğunda* nedense ayakta durmak için daha az sebebim oluyor ama bir başkası söz konusu olduğunda* hiçbir şey beni yıkamaz gibi geliyor. o kişi için ayakta duruyorum, o kişi için omuz oluyorum, o kişi için yaşıyorum.
son 10 günü gerçekten yaşadım mı bilmiyorum. bir o kadar yavaş ama bir o kadar da hızlı geçti diyebilirim sadece.
yazımı aslında bu süreçte öğrendiğim önemli* bir ders ile bitirmek istiyorum. benim üzülecek daha önemli şeylerim var, hayatta üzülecek daha önemli şeyler var.
bu 10 günden önce tek kafamı taktığım şey okuldu. okulla yattım, okulla kalktım, okulla kızdım. sonra sınavlarım bitti ve sadece 2 gün sonra, 12 saat arayla çok sevdiğim 2 kişiyi kaybettim. o zaman kafama dank etti hayatta üzülecek daha önemli şeyler olduğu. inanın kaldığım dersler oluyor, diyorum ki olsun, düzeltirsin. hayatta üzülecek daha önemli şeyler var.
her zorluk kendi içinde kolaylığıyla* geliyor ve her zorlukta mutlaka bir şeyler öğreniliyor, bunu hemen veya yıllar sonra görsekte.
iyi akşamlar.
devamını gör...
sözlük yazarlarını şaşırtan şeyler
kedim.
evde mama kabı hiç boş kalmaz. 5 kişi yemek yiyorsa ayrıca o 5 kişi tabağından alıp alıp et falan uzatıyor buna. kapı açıldığı an şerefsiz usain bolt gibi koşuyor. ışık hızında. bunu bir bacağı olmadığı halde yapıyor. apartman kapısı kapalıysa alt katta yaşayanların kapıyı tırmalayıp onlara açtırıyormuş. eve girmek istediği zaman ise karşı apartmanda yaşayan amcanın kapıyı tırmalıyor. sistemi kurmuş durumda. kediler aleminin aynştaynı.
uzun zamandır haberleri geliyor, mama koyulan her apartmana gidiyormuş tek tek. kadının biri her gün aynı saatlerde mama koyuyormuş, saati biliyor ha bu diyor bana, burada bekliyor, yiyip gidiyor sonra. bi de adamın biri var, o bir başka sahibiymiş. ona da kendini sevdirip ciğer falan yiyip eve geliyor. kahveden gelen koca sanki leş gibi sigara kokuyor eve geldiği zaman. sanki onu değil de o sigara içen adamı okşuyor gibi hissediyorum.
bu kadar aç nasıl oluyor anlamıyorum. geçen kaldırmak istedim, naim süleymanoğlu gibi hissettim kendimi. boyumuz zaten aynı. zorlandım. hani hayvan şekilli biblolar vardır, yerde durur, ulan dersin dur şunu tutup çalayım. kaldıramazsın çünkü ev sahipleri onu yere sabitlemişlerdir ve kameradan gelen geçeni izleyip gülüyorlardır. kedi o hale geldi. kaldıramıyorsun öyle kolay.
ve şaşırıyorum. nasıl bu kadar açsın minik dobillom? bu yeme motivasyonunun sebebi nedir? neden doymuyorsun? duygusal bir açlık mı? kötü bir ebeveyn miyim? nedir yani?
evet iç dökme seansımın sonuna geldim. şu an buradan gidiyorum.
evde mama kabı hiç boş kalmaz. 5 kişi yemek yiyorsa ayrıca o 5 kişi tabağından alıp alıp et falan uzatıyor buna. kapı açıldığı an şerefsiz usain bolt gibi koşuyor. ışık hızında. bunu bir bacağı olmadığı halde yapıyor. apartman kapısı kapalıysa alt katta yaşayanların kapıyı tırmalayıp onlara açtırıyormuş. eve girmek istediği zaman ise karşı apartmanda yaşayan amcanın kapıyı tırmalıyor. sistemi kurmuş durumda. kediler aleminin aynştaynı.
uzun zamandır haberleri geliyor, mama koyulan her apartmana gidiyormuş tek tek. kadının biri her gün aynı saatlerde mama koyuyormuş, saati biliyor ha bu diyor bana, burada bekliyor, yiyip gidiyor sonra. bi de adamın biri var, o bir başka sahibiymiş. ona da kendini sevdirip ciğer falan yiyip eve geliyor. kahveden gelen koca sanki leş gibi sigara kokuyor eve geldiği zaman. sanki onu değil de o sigara içen adamı okşuyor gibi hissediyorum.
bu kadar aç nasıl oluyor anlamıyorum. geçen kaldırmak istedim, naim süleymanoğlu gibi hissettim kendimi. boyumuz zaten aynı. zorlandım. hani hayvan şekilli biblolar vardır, yerde durur, ulan dersin dur şunu tutup çalayım. kaldıramazsın çünkü ev sahipleri onu yere sabitlemişlerdir ve kameradan gelen geçeni izleyip gülüyorlardır. kedi o hale geldi. kaldıramıyorsun öyle kolay.
ve şaşırıyorum. nasıl bu kadar açsın minik dobillom? bu yeme motivasyonunun sebebi nedir? neden doymuyorsun? duygusal bir açlık mı? kötü bir ebeveyn miyim? nedir yani?
evet iç dökme seansımın sonuna geldim. şu an buradan gidiyorum.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
"şimdi biliyorum artık son sabahın ne zaman olacağını
— ışığın ne zaman artık ürkütemeyeceğini geceyi ve aşkı,
mahmurluğun ne zaman sonrasız olarak ve tek,
bitip tükenmez bir rüyaya dönüşeceğini."
novalis - geceye övgüler
— ışığın ne zaman artık ürkütemeyeceğini geceyi ve aşkı,
mahmurluğun ne zaman sonrasız olarak ve tek,
bitip tükenmez bir rüyaya dönüşeceğini."
novalis - geceye övgüler
devamını gör...
kız yurdunda yaşanan tuhaf olaylar
her sene bir kızın bir erkek için bayıldığını ve ambulansın geldiğini biliriz. bunun goygoyunu yurtta çok yapardık. (bizim erkek yurduna kadar haberi gelirdi)
devamını gör...
en uzun öpüşme rekoru
taylandlı ekkachai ve laksana tiranarat'a ait rekor.
58 saat 35 dakika 58 saniye öpüşerek tarihe geçmişler. bir çift, bir önceki bu garip rekor denemesinde oksijen yetersizliği nedeniyle hastaneye kaldırılmış.
58 saat 35 dakika 58 saniye öpüşerek tarihe geçmişler. bir çift, bir önceki bu garip rekor denemesinde oksijen yetersizliği nedeniyle hastaneye kaldırılmış.
devamını gör...
yazarların hüzünlüyken dinlediği şarkılar
şuraya yabancı şarkılar yazayım da entel gözükeyim.
devamını gör...
ngugi wa thiong'o
1938 doğumlu kenyalı yazar. başlıkta karakter kuralından dolayı ismini türkçe karakterlerle yazdım. gerçek ismi ngũgĩ wa thiong'o , vaftiz ismi ise james ngugi. kendisiyle ne yazık ki yeni tanıştım. mizahına, hayal gücüne, yazımına, akıcılığına hayran kaldım. popüler yazarlara daldığımızda maalesef bu tür yazarları okuma fırsatını kaçırabiliyoruz.
kendisi de bir düşünce suçundan mahkum olan bir yazar. daniel arap moi ‘nin yönettiği bir ülkede bu suçla itham edilmesi çok normaldi. uluslararası af örgütü’nce de düşünce mahkumu kabul edilen yazar, hapisten çıktıktan sonra ülkeyi terketmiştir. ama içinde hep vatan hasreti kalmasından dolayı, bir süre ingilizce eserler vermiş , sonrasında kendi dilinde ( gikuyu dili) eser vereceğini belirtmiştir. kolonileşme karşıtlığını eserlerinde de yansıtmış ve bu nedenledir ki kendi dilini kullanmakta ısrar etmiştir. ama bir röportajında:
bütün kitaplarımın konusu kenya’da geçiyor, ancak bir tanesini oradayken yazabildim.” demiştir. o bir tanesini de ironik bir şekilde kenya’da bir hapishanede tuvalet kağıdının üzerine yazmıştır
aslında bu özgürlük kanı aile genlerinde de vardır. ingiliz sömürgesine karşı üvey kardeşi ‘kenya toprak ve özgürlük ordusu’nda yer almış; mau mau isyanında kardeşi öldürülmüş ve annesi işkence görmüştür.
yazarın eserleri portföyünde oyunlar, denemeler, eleştiriler, öyküler yer almaktadır; ‘weep not,child’ adlı eseri onun ilk romanıdır. bu roman aynı zamanda bir ilktir: doğu afrikalı bir yazar tarafından yayımlanan ilk ingilizce roman. sonraki romanı ‘the river between’, ve ondan sonraki ‘a grain wheat’. sonraki eserlerini kendi dilinde yazmayı tercih etti ama ngaahika ndeenda (ı will marry when ı want) adlı eserinde siyasi eleştirileri onu hedef tahtası yaptı ve tutuklandı. 1982’den sonra ingiltere’ye sürgün edildi ve 1989’da abd’ye göç etti. şu an okuduğum kitabı ‘kargalar büyücüsü’ nde de esprili bir dille aslında ülkesindeki diktatörlüğü eleştirmektedir. ama şu an okuduğum kitabı daha yeni bir tarih olan 2006 yılına ait. onunla ilgili bitirince uzun uzun yazacağım.
yazar sürgün süresi 2004’te bitince ülkesi kenya’ya bir aylık bir gezi organize etmiş. ancak daha bir hafta dolmadan evi soyulmuş ve eşi tecavüze uğramıştır. kendisine göre bu saldırının amacı siyasi olup, hırsızlık sadece maskeydi. sonrasında apar topar amerika’ya döndü ve hala orada yaşamaktadır.
yazar aynı zamanda yale üniversitesi’nde öğretim üyeliği , new york üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat ve performans çalışmaları dalında profesörlük yaptı.
kendisi de bir düşünce suçundan mahkum olan bir yazar. daniel arap moi ‘nin yönettiği bir ülkede bu suçla itham edilmesi çok normaldi. uluslararası af örgütü’nce de düşünce mahkumu kabul edilen yazar, hapisten çıktıktan sonra ülkeyi terketmiştir. ama içinde hep vatan hasreti kalmasından dolayı, bir süre ingilizce eserler vermiş , sonrasında kendi dilinde ( gikuyu dili) eser vereceğini belirtmiştir. kolonileşme karşıtlığını eserlerinde de yansıtmış ve bu nedenledir ki kendi dilini kullanmakta ısrar etmiştir. ama bir röportajında:
bütün kitaplarımın konusu kenya’da geçiyor, ancak bir tanesini oradayken yazabildim.” demiştir. o bir tanesini de ironik bir şekilde kenya’da bir hapishanede tuvalet kağıdının üzerine yazmıştır
aslında bu özgürlük kanı aile genlerinde de vardır. ingiliz sömürgesine karşı üvey kardeşi ‘kenya toprak ve özgürlük ordusu’nda yer almış; mau mau isyanında kardeşi öldürülmüş ve annesi işkence görmüştür.
yazarın eserleri portföyünde oyunlar, denemeler, eleştiriler, öyküler yer almaktadır; ‘weep not,child’ adlı eseri onun ilk romanıdır. bu roman aynı zamanda bir ilktir: doğu afrikalı bir yazar tarafından yayımlanan ilk ingilizce roman. sonraki romanı ‘the river between’, ve ondan sonraki ‘a grain wheat’. sonraki eserlerini kendi dilinde yazmayı tercih etti ama ngaahika ndeenda (ı will marry when ı want) adlı eserinde siyasi eleştirileri onu hedef tahtası yaptı ve tutuklandı. 1982’den sonra ingiltere’ye sürgün edildi ve 1989’da abd’ye göç etti. şu an okuduğum kitabı ‘kargalar büyücüsü’ nde de esprili bir dille aslında ülkesindeki diktatörlüğü eleştirmektedir. ama şu an okuduğum kitabı daha yeni bir tarih olan 2006 yılına ait. onunla ilgili bitirince uzun uzun yazacağım.
yazar sürgün süresi 2004’te bitince ülkesi kenya’ya bir aylık bir gezi organize etmiş. ancak daha bir hafta dolmadan evi soyulmuş ve eşi tecavüze uğramıştır. kendisine göre bu saldırının amacı siyasi olup, hırsızlık sadece maskeydi. sonrasında apar topar amerika’ya döndü ve hala orada yaşamaktadır.
yazar aynı zamanda yale üniversitesi’nde öğretim üyeliği , new york üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat ve performans çalışmaları dalında profesörlük yaptı.
devamını gör...
güno diyen tip
haha sana da güno deyip kafa atılması gereken tiptir.
arkadaşlar şu sosyal medya dili ve edebiyatını gerçek hayatta kullanmayın. illa kullanacağım diyorsanız yarasanın karşısına çıkmayın.
gerçekten döverim bu arada.
söverim de. annenize hemde.
arkadaşlar şu sosyal medya dili ve edebiyatını gerçek hayatta kullanmayın. illa kullanacağım diyorsanız yarasanın karşısına çıkmayın.
gerçekten döverim bu arada.
söverim de. annenize hemde.
devamını gör...
ilkokul öğretmenine söylemek istenenler
o zamanlar çocuk kafasıyla anlayamadıydım, senin ne kadar adi karaktersiz bir kadın olduğunu! öğrencileri arasında babasının gelir durumuna göre ayrım yapan aşağılık bir mahluksun sen!
devamını gör...
normal sözlük’teki oylama alışkanlığı
düzenli olarak okuduğum yazarların kaçırdığım tanımlarını oylarım,
gözüme yeni bir nick çarparsa girer okuyabildiğim kadar okur, oy hakkım bitene kadar oylarım.
teşvik edici bir alışkanlıktır.
gözüme yeni bir nick çarparsa girer okuyabildiğim kadar okur, oy hakkım bitene kadar oylarım.
teşvik edici bir alışkanlıktır.
devamını gör...
arabayla uzun yolda giderken gelen tuvalete gitme isteği
allah'ım sen abdulseyidbincabbar'a akıl , bize'de açtığı başlıklar için sabır ihsan eyle amin.
devamını gör...



