idük
ıduk kavramının barındırdığı iki anlam (kut) (kutlu olan) ve (kansız kurban) esasen birbiriyle ziyadesiyle bağlantılı. zaten yarasa seneca anlamsal açılımı yapmış obagezen lan bırak'ta verilen pası iyi değerlendirip fişek gibi ceza alanına sokularak, yayın üzerinden topa vurmak suretiyle golü yapmış ve işin kansız kurban kısmını ayrıntılandırmış. * ben de bu bağ üzerine bir kaç kelam edeyim ki, maç sonrası yayına çıkan spor yorumcuları edasıyla sırtımı koltuğa yaslayıp şöyle rahat rahat yorum yapayım. netice olarak adanan kurbanın kutsala atfedilmesi gerekiyor ve ona gönderilmesi zaruri. peki o zaman bu hayvanları nerelere salmak lazım gelir? bunun cevabı şöyle verilebilir; misal bilge kağan, ötüken yış'ı (ormanlık dağ) ve altın yış'ı (altay dağları) ıduk saymış ve bu mekanlar türkler tarafından kut almış olan kutsal yerler olarak görülmeye başlanmış. yine benzer şekilde kimekler'de irdiş ırmağını ululamış ve kutsamış, ıduk saymışlar. bu şekilde bir çok türk boyu özellikle dağ ve nehirlere ıdukluk vermiş. işte hayvanın bu şekilde kutsanan mekanlara salınması gerekir ki ritüel tamamlansın ve etki icra etsin. aksi taktirde orman ve dağ ruhlarının adaktan ve dilekten haberi olmaz.
burada lan bırak'ın kadınlarla ilgili yaptığı saptama esasen altay türklerine ait bir uygulama. özellikle de kan akıtılan kurban mevzusu için geçerli. ancak doğaya salınan kurbanlarda da benzer uygulamanın olduğundan bahsediliyor. ama orada şöyle bir ayrım var sanki; adağın kim için serbest bırakıldığı mühim. ülgen'e adanmışsa bu durum geçerli. hatta kamlaniyeyi yöneten kam'ın bile bu durumda erkek olması şart. yani bu 50 adım şartı vesaire, gerek kanlı gerekse kansız kurbanda seçilen tanrı ile ilintili. misal umay'a yapılacak adaklar için ki altaylılar için çocukların koruyucusudur (başka türk toplumlarında farklı görevleri ve güçleri de vardır.) bu tarz bir koşul ve şarttan bahsedilmiyor. anneler çocukları için bu tarz bir adak adayabiliyor. artı misal türgişler'de sadece seçilmişler hariç girilemeyen ıduk ilan edilen bölgeler var. burada kadın/erkek ayrımı hiç yok. sadece ulunan yere girebilecek insanlar belirleniyor. minorsky su-lu kağanın böyle bir ıduk ilanı yaptığından bahsetmiş. sadece sefer zamanı üç günlüğüne seçilmişler haricinde askerler bu bölgeye girebilirmiş. yine su iyelerine yapılan adaklarda da kadın erkek farkı gözetilmediğini görüyoruz. o yüzden mevzunun tamamen adağın yapıldığı tanrı ile doğrudan ilintisi olduğunu düşünmemiz yanlış olmaz diye düşünüyorum.
burada lan bırak'ın kadınlarla ilgili yaptığı saptama esasen altay türklerine ait bir uygulama. özellikle de kan akıtılan kurban mevzusu için geçerli. ancak doğaya salınan kurbanlarda da benzer uygulamanın olduğundan bahsediliyor. ama orada şöyle bir ayrım var sanki; adağın kim için serbest bırakıldığı mühim. ülgen'e adanmışsa bu durum geçerli. hatta kamlaniyeyi yöneten kam'ın bile bu durumda erkek olması şart. yani bu 50 adım şartı vesaire, gerek kanlı gerekse kansız kurbanda seçilen tanrı ile ilintili. misal umay'a yapılacak adaklar için ki altaylılar için çocukların koruyucusudur (başka türk toplumlarında farklı görevleri ve güçleri de vardır.) bu tarz bir koşul ve şarttan bahsedilmiyor. anneler çocukları için bu tarz bir adak adayabiliyor. artı misal türgişler'de sadece seçilmişler hariç girilemeyen ıduk ilan edilen bölgeler var. burada kadın/erkek ayrımı hiç yok. sadece ulunan yere girebilecek insanlar belirleniyor. minorsky su-lu kağanın böyle bir ıduk ilanı yaptığından bahsetmiş. sadece sefer zamanı üç günlüğüne seçilmişler haricinde askerler bu bölgeye girebilirmiş. yine su iyelerine yapılan adaklarda da kadın erkek farkı gözetilmediğini görüyoruz. o yüzden mevzunun tamamen adağın yapıldığı tanrı ile doğrudan ilintisi olduğunu düşünmemiz yanlış olmaz diye düşünüyorum.
devamını gör...
film noir
bir film türüdür. fransızca kara film demektir. bu terim ilk kez 1946 yılında isviçreli eleştirmen nino frank tarafından kullanılmıştır.
bu film türünün özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
önce canımız ciğerimiz kadınlardan başlayalım. bu filmlerin vazgeçilmez ögelerindedir femme fatale. masum, ezik, dayak yiyen kadın gibi görünürler ama aslında çok fettandırlar, genelde çok seksidirler ve filmimizin baş kahramanını suça teşvik eden karakterleri vardır. zaten bu tarz filmlerde kadın-erkek ilişkileri hep bir çıkar üzerine inşaa edilmiştir, gerçek sevgi asla yoktur. kahramanımız başta bu kadına kapılır genelde de filmin sonunda kadına galip gelir.
baş kahramanımız olan erkek karakterimiz bir polis, bir dedektif ya da savcı gibi kanun adamı olabileceği gibi hayatta başarılı olamamış tiplerde olabilir. bazen kanun adamı olsa bile yozlaşmış biri olur.
film suç üzerine kurulmuştur, cinayet bu filmlerin vazgeçilmezidir.
mekan olarak büyük şehirler bu tarzın favorisidir, buranın batakhaneleri, barları, gece kulüpleri sıklıkla filmin geçtiği yerlerdir. içki ve sigara bol bol tüketilir.
film genelde karanlıktır, genelde siyah-beyaz çekilmiştir. kasvet her sahnede gözükür, ışık ve gölge oyunları boş sokaklarda gece birinden kaçarken duvarlara yansır, yağan yağmurda bu fonun vazgeçilmez ögesidir. sisli sokaklar sahneyi daha da germekte kullanılır.
hikayeyi anlatırken mutlaka "geriye dönüşler" yapılır, bazende "ileri gidişler" yapılır. genelde filmde mutlaka bir dış ses vardır. bu dış ses kahramanlarımız olabileceği gibi bir başkası da olabilir, genelde bu dış ses hikayeyi anlatır ve çoğunlukla erkek olur.
kara film siyah ve beyaz gibidir. karakterler başta iyiyken sonradan kötü veya tam tersi olabilir.
şuana kadar seyrettiğim bu türün en iyi örnekleri :
the maltese falcon (1941), çoğu kişi tarafından türünün ilk örneği olarak kabul edilir.
double indemnity (1944),
the big sleep (1946),
out of the past (1947),
the third man (1949),
sunset boulevard (1950),
touch of evil (1958),
chinatown (1974)
bu film türünün özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
önce canımız ciğerimiz kadınlardan başlayalım. bu filmlerin vazgeçilmez ögelerindedir femme fatale. masum, ezik, dayak yiyen kadın gibi görünürler ama aslında çok fettandırlar, genelde çok seksidirler ve filmimizin baş kahramanını suça teşvik eden karakterleri vardır. zaten bu tarz filmlerde kadın-erkek ilişkileri hep bir çıkar üzerine inşaa edilmiştir, gerçek sevgi asla yoktur. kahramanımız başta bu kadına kapılır genelde de filmin sonunda kadına galip gelir.
baş kahramanımız olan erkek karakterimiz bir polis, bir dedektif ya da savcı gibi kanun adamı olabileceği gibi hayatta başarılı olamamış tiplerde olabilir. bazen kanun adamı olsa bile yozlaşmış biri olur.
film suç üzerine kurulmuştur, cinayet bu filmlerin vazgeçilmezidir.
mekan olarak büyük şehirler bu tarzın favorisidir, buranın batakhaneleri, barları, gece kulüpleri sıklıkla filmin geçtiği yerlerdir. içki ve sigara bol bol tüketilir.
film genelde karanlıktır, genelde siyah-beyaz çekilmiştir. kasvet her sahnede gözükür, ışık ve gölge oyunları boş sokaklarda gece birinden kaçarken duvarlara yansır, yağan yağmurda bu fonun vazgeçilmez ögesidir. sisli sokaklar sahneyi daha da germekte kullanılır.
hikayeyi anlatırken mutlaka "geriye dönüşler" yapılır, bazende "ileri gidişler" yapılır. genelde filmde mutlaka bir dış ses vardır. bu dış ses kahramanlarımız olabileceği gibi bir başkası da olabilir, genelde bu dış ses hikayeyi anlatır ve çoğunlukla erkek olur.
kara film siyah ve beyaz gibidir. karakterler başta iyiyken sonradan kötü veya tam tersi olabilir.
şuana kadar seyrettiğim bu türün en iyi örnekleri :
the maltese falcon (1941), çoğu kişi tarafından türünün ilk örneği olarak kabul edilir.
double indemnity (1944),
the big sleep (1946),
out of the past (1947),
the third man (1949),
sunset boulevard (1950),
touch of evil (1958),
chinatown (1974)
devamını gör...
ben sizin babanızım
barbaros hayrettin'e ait olan türk müzik tarihinin en eğlenceli şarkısıdır. klibi ayrı efsanedir.
"şimdi hop hop yapıcam. hop hop hop."
"şimdi hop hop yapıcam. hop hop hop."
devamını gör...
nada
ispanyolca ve portekizce * hiçbir şey anlamına gelen kelimedir.
shakira'nın güzel, yavaş bir şarkısının adıdır aynı zamanda.
shakira'nın güzel, yavaş bir şarkısının adıdır aynı zamanda.
devamını gör...
castle rock
hulu originals yapımı ve 2 sezonu olan gizem türünde bir dizi. stephan king'in aynı isimdeki romanından uyarlama dizide castle rock isimli kasabada yaşayan ve kasabanın geçmişinden bu yana süregelen doğaüstü bir takım olayları ele alıyor. dizinin genel anlamda korku-gerilim temasında olduğunu da söylemek lazım. aynı zamanda dram unsurları da sert.
dizinin 1. sezonunu izledim ve 2. sezonuna henüz başlamadım yalnız ilk sezonun sonunu çok anlayamadım. bitince "eee yani?" dedim ve kaldım. 2. sezonun farklı oyuncular ve karakterler içerdiğini duyunca da üzülmedim değil.
dizinin havası suyu, kamera çekimleri vs. oldukça başarılı. sürükleyici ve hikayesi güzel bir dizi. öneririm.
vakit bulunca 2.sezona da başlayacağım.
edit: 2.sezonu da oturup izledim ve 2.sezonu daha heyecanlı olmuş diyebilirim. kesinlikle izlenmesi gereken bir dizi. 2.sezonu ile 1.sezonun birbirlerine direkt olarak değil fakat dolaylı yoldan bir bağlantısı var. spoiler vermeden böyle bir bilgi vermek isterim. yani esasında 1.sezonu izleyip 2.sezonu izlemezseniz pek bir şey kaybetmezsiniz hikaye babında fakat. 2.sezonu izlemek 1.sezonda aklınıza takılan bazı şeyleri az buçuk netliğe kavuşturuyor. ama az buçuk :)
imdb
dizinin 1. sezonunu izledim ve 2. sezonuna henüz başlamadım yalnız ilk sezonun sonunu çok anlayamadım. bitince "eee yani?" dedim ve kaldım. 2. sezonun farklı oyuncular ve karakterler içerdiğini duyunca da üzülmedim değil.
dizinin havası suyu, kamera çekimleri vs. oldukça başarılı. sürükleyici ve hikayesi güzel bir dizi. öneririm.
vakit bulunca 2.sezona da başlayacağım.
edit: 2.sezonu da oturup izledim ve 2.sezonu daha heyecanlı olmuş diyebilirim. kesinlikle izlenmesi gereken bir dizi. 2.sezonu ile 1.sezonun birbirlerine direkt olarak değil fakat dolaylı yoldan bir bağlantısı var. spoiler vermeden böyle bir bilgi vermek isterim. yani esasında 1.sezonu izleyip 2.sezonu izlemezseniz pek bir şey kaybetmezsiniz hikaye babında fakat. 2.sezonu izlemek 1.sezonda aklınıza takılan bazı şeyleri az buçuk netliğe kavuşturuyor. ama az buçuk :)
imdb
devamını gör...
neutral milk hotel
kısaca nmh, yaklaşık 20 yıl önce psikodelik esintiler içeren alternatif/bağımsız müzik ve indie rock türünde başarılı albümler yayınlamalarına rağmen bir süre sonra sessizce ortadan kaybolan kendine has müzik grubudur.ilk albümleri 1996 yılında piyasaya çıkardıkları on avery island 'dır. 1998'de ise benim de favorim olan in the aeroplane over the sea albümünü çıkarmışlardır.bu albümün giriş şarkısı olan king of carrot flowers part 1'ı elbette ki unutmamalıyız zira nmh'in her şarkısı özeldir ama bu şarkı cidden bir başkadır.
ilk dinleyişinizde melodileri size hitap etmeyebilir ama her bir şarkıyı eğer çevirisi eşliğinde dinlerseniz inanıyorum ki sevmeyi geçelim,en saygı duyduğunuz gruplardan biri olacaktır neutral milk hotel.
in the aeoplane over the sea;
holland,1945 (enerji ve mutluluk yüklemesi yapıyormuş gibi kulağa gelen melodisi sizi aldatmasın. zira naziler tarafından katledilen yahudi çocuklarından, silahlardan ve üzerine sinekler konmuş ölü bedenlerden bahsediyor)
bu ise king of carrot flowers part 1,buyrun;
ilk dinleyişinizde melodileri size hitap etmeyebilir ama her bir şarkıyı eğer çevirisi eşliğinde dinlerseniz inanıyorum ki sevmeyi geçelim,en saygı duyduğunuz gruplardan biri olacaktır neutral milk hotel.
in the aeoplane over the sea;
holland,1945 (enerji ve mutluluk yüklemesi yapıyormuş gibi kulağa gelen melodisi sizi aldatmasın. zira naziler tarafından katledilen yahudi çocuklarından, silahlardan ve üzerine sinekler konmuş ölü bedenlerden bahsediyor)
bu ise king of carrot flowers part 1,buyrun;
devamını gör...
unutulmaz yeşilçam replikleri
“durun! siz evlenemezsiniz, çünkü kardeşsiniz!”
devamını gör...
friedrich nietzsche sözleri
kim namus ve ahlâk şövalyeliği yapıyorsa bilin ki en namussuzu o' dur.
devamını gör...
telefonuna 100 kontör yüklemiş insan
100 kontöre 10 dakika konuşurdun. bir mesaj 2 kontördü, çok karanlık dönemlerdi o zamanlar.
o yüzden çağrı atardık 1 kontör kalınca hesapta.
1 çağrı geliyor musun.
2 çağrı birazdan geliyorum.
3 çağrı bensiz devam edin.
o yüzden çağrı atardık 1 kontör kalınca hesapta.
1 çağrı geliyor musun.
2 çağrı birazdan geliyorum.
3 çağrı bensiz devam edin.
devamını gör...
kibar insanı zayıf görmek
kendi halinde ,yardımsever ve iyi kalpli insanların hep maruz kaldığı durum. oysa ki kalbiniz karanlık ,kibirli ve kaba olursanız da ilginç bir şekilde güçlü bir imaj oluşuyor bunu oluşturan ise yine insanlar çünkü iyiler azınlıkta kalanlardır.
devamını gör...
kendime saygım yok davranışları
istenmediğin bir ortamda kalmaya ısrarla devam etmek.
devamını gör...
fikret kızılok
devamını gör...
abazan vs abhaz
abaza, kuzey kafkas halkıdır.
abazan ise cinsel açlık yaşayan kimsedir.
bi öğrenin artık veletler.
abazan ise cinsel açlık yaşayan kimsedir.
bi öğrenin artık veletler.
devamını gör...
kafa sözlük
az biraz renklerinin cıvıl cıvıl olmasını da isterdim. sadece turuncu da az geldi. ne bileyim şöyle laciverttir, turkuazdır, fuşyadır, kırmızıdır, yeşildir… serpiştirin şöyle eccük. uyumlu bişeyler.
üç beş tema yapsanız da bizde dilediğimizi seçsek. gece modunda veya gündüz modunda. fena olmaz değil mi!*
üç beş tema yapsanız da bizde dilediğimizi seçsek. gece modunda veya gündüz modunda. fena olmaz değil mi!*
devamını gör...
drama köprüsü
halk kahramanı eşkıya debreli hasan için yazılmıştır.
drama köprüsü hasan dardır geçilmez
soğuktur suları hasan bir tas içilmez
at martinini de bre hasan dağlar inlesin
drama mahpusunda hasan dostlar dinlesin
sözlük radyosunda yer verilmesi gülümsetmiştir.
drama köprüsü hasan dardır geçilmez
soğuktur suları hasan bir tas içilmez
at martinini de bre hasan dağlar inlesin
drama mahpusunda hasan dostlar dinlesin
sözlük radyosunda yer verilmesi gülümsetmiştir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının uzmanlık alanları
yemek yapmak ve yemek.
devamını gör...
ahmet hamdi tanpınar
saatleri ayarlama enstitüsü gibi bir kitabı yazan büyük insandır.
öyle bir eser yazmak ortaya çıkarmak gerçekten çok büyük bir şey.
huzur ve beş şehir kitaplarını da okudum ama saatleri ayarlama enstitüsü başka bir seviyedir.
bir insan halit ayarcı karakterini nasıl yazabilir helal olsun enfes.
huzur içinde uyusun.
öyle bir eser yazmak ortaya çıkarmak gerçekten çok büyük bir şey.
huzur ve beş şehir kitaplarını da okudum ama saatleri ayarlama enstitüsü başka bir seviyedir.
bir insan halit ayarcı karakterini nasıl yazabilir helal olsun enfes.
huzur içinde uyusun.
devamını gör...
biraz mizah
devamını gör...
yazarları iğrendiren hareketler
devamını gör...
elde sprey boya olsa duvara yazılacak şey
(bkz: aysel git başımdan)
devamını gör...
