the green mile
finali ile şahsımı hüzünlendirmiş bir filmdir. evet ne kadar fırlama gibi dursam da duygusal bir serseriyim aslında.
devamını gör...
ölümün en iyi tanımı
"... ufka bakarlar;ölüm uzaktamı uzakta...
ve tabut bekler,suya inmek için kızakta...
sultan olmak dilersen,tacı,sorgucu,unut !
zafer araban senin,gıcırtılı bir tabut!"
necip fazıl kısakürek
ve tabut bekler,suya inmek için kızakta...
sultan olmak dilersen,tacı,sorgucu,unut !
zafer araban senin,gıcırtılı bir tabut!"
necip fazıl kısakürek
devamını gör...
kafası olmayan tavuk mike
--- alıntı ---
10 eylül 1945'te kolorado'da bir çiftçi rutin işlerinden birini yapıp tavukların ve horozlarının kafasını kesiyordu. eşi ise kafası kesilen horozları temizleyip pişiriyordu. o gün de 40 - 50 tanesinin kafası kesilmişti. fakat o gün kafası kesilen horozlardan birisi ölmeyi reddetti kafası olmadığı halde çılgın gibi etrafta koşuyordu.
en sonunda çiftliğin verandasındaki elma kutusuna girdi, geceyi de orada geçirdi. çiftçi lloyd olsen ertesi sabah kalktı ve gördüklerine inanamadı. kafasız horoz hala yaşıyordu.
lloyd olsen kafasız bu horoza mike ismini taktı ve kafasız mike2ın ne kadar yaşayabileceğini görmek için beklemeye karar verdi. belli bir süre geçti mike hala yaşıyordu. en sonunda mike'ı beslemeye karar verdiler. fakat kafasız bir horoz nasıl beslenirdi?
lloyd olsen, mike'ı sıvı besinler ile beslemeye karar verdi. bir damlalık yardımıyla sıvı yiyecekleri direk yemek borusuna iletiyordu. boğazında oluşan mukusu da şırınga ile temizlemeye başladı. birkaç gün sonra lloyd olsen, mike'ı kasabaya indirmeye karar verdi. bir at arabası ve vagonu vardı. mike'ı vagona attı ve insanlara "bu vagonun içerisinde kafasız yaşayan bir horoz olduğunu iddia ediyorum. bahse var mısınız?" dedi. lloyd olsen bu şekilde aslında altın yumurtlayan tavuğunu bulmuştu. kısa bir süre içerisinde kafasız mike ülke çapında meşhur oldu. yerel gazeteler olsen ailesiyle röportaj yapmak istiyorlardı. aynı şekilde organizatörler mike'ı sirklerde göstermek istiyordu. bu şekilde de olsen ailesi ciddi bir para kazanıyordu. time dergisi bile kafasız mike'ı haber yaptı.
özellikle bilim adamları mike üzerinde çalışma yapmak istiyorlardı. olsen mike'ı utah üniversitesine götürdü. oradaki bilim adamları yaklaşık 40 tane tavuk ve horozun kafasını kestiler ama aynı sonucu alamadılar. bu nasıl mümkün olmuştu?
utah üniversitesindeki araştırmalar belli etti ki lloyd olsen'in yaptığı balta hareketi mucizeviydi. balta öyle bir yere denk gelmişti ki beyin sapı ve şahdamar zarar görmemişti. bundan dolayı kalp atışı, kan dolaşımı ve nefes alma gibi hatayi fonskiyonları devam ediyordu. bunun dışında kafasız horoz mike'ın kanı çok çabuk pıhtılaşmıştı, kanamadan da ölmemişti.
horozlarda oldukça ufak bir beyin olduğundan mike onu da kaybederek yaşadığının farkında olmayan bir horoz haline gelmişti. kilo bile alıyordu. mike bu özelliğiyle guinness rekorlar kitabına bile girdi.
1947'nin bahar aylarında time deergisinden hope wade kafasız mike ve olsen ailesiyle gösterilere başlatmaya karar vermişti. bu gösteri kapsamında olsen ailesi ve mike phoenix'e gitti. işte mike'ın hayata gözlerini yumduğu yer de tam burasıydı.
lloyd olsen her ne kadar eşine phoenix'deki gösteride mike'ı sattım dese de ölümünden birkaç yıl önce eşine gerçeği açıkladı. o zaman kadar para kaynakları olan mike'ın ölümün sorumlusu olmak istememişti. fakir bir çiftçiyken mike onları zengin birer insan haline getirmişti. acı gerçek şuydu lloyd olsen, mike'ın şırıngasını gösteride unutmuştu bu nedenle de 18 aydır yaşayan mike boğazındaki mukusla boğularak ölmüştü.
her yıl mayıs ayında kolorado'da kafasız mike horoz festivali düzenlenir. bu ise mike'ı görmek için kasabaya akın eden insanların oluşturduğu bir gelenektir. zamanla festivale dönüşen bu ziyaretler günümüzde bile hale devam etmektedir. bu arada şunu da belirtmek gerekir ki birçok çiftçi elindeki tavukları ve horozları keserek bir tane daha kafasız mike oluşturmak istemişlerdir fakat kimse lloyd olsen'in açısını yakalayıp da bir kafasız mike oluşturamamıştır.

--- alıntı --- buradan
10 eylül 1945'te kolorado'da bir çiftçi rutin işlerinden birini yapıp tavukların ve horozlarının kafasını kesiyordu. eşi ise kafası kesilen horozları temizleyip pişiriyordu. o gün de 40 - 50 tanesinin kafası kesilmişti. fakat o gün kafası kesilen horozlardan birisi ölmeyi reddetti kafası olmadığı halde çılgın gibi etrafta koşuyordu.
en sonunda çiftliğin verandasındaki elma kutusuna girdi, geceyi de orada geçirdi. çiftçi lloyd olsen ertesi sabah kalktı ve gördüklerine inanamadı. kafasız horoz hala yaşıyordu.
lloyd olsen kafasız bu horoza mike ismini taktı ve kafasız mike2ın ne kadar yaşayabileceğini görmek için beklemeye karar verdi. belli bir süre geçti mike hala yaşıyordu. en sonunda mike'ı beslemeye karar verdiler. fakat kafasız bir horoz nasıl beslenirdi?
lloyd olsen, mike'ı sıvı besinler ile beslemeye karar verdi. bir damlalık yardımıyla sıvı yiyecekleri direk yemek borusuna iletiyordu. boğazında oluşan mukusu da şırınga ile temizlemeye başladı. birkaç gün sonra lloyd olsen, mike'ı kasabaya indirmeye karar verdi. bir at arabası ve vagonu vardı. mike'ı vagona attı ve insanlara "bu vagonun içerisinde kafasız yaşayan bir horoz olduğunu iddia ediyorum. bahse var mısınız?" dedi. lloyd olsen bu şekilde aslında altın yumurtlayan tavuğunu bulmuştu. kısa bir süre içerisinde kafasız mike ülke çapında meşhur oldu. yerel gazeteler olsen ailesiyle röportaj yapmak istiyorlardı. aynı şekilde organizatörler mike'ı sirklerde göstermek istiyordu. bu şekilde de olsen ailesi ciddi bir para kazanıyordu. time dergisi bile kafasız mike'ı haber yaptı.
özellikle bilim adamları mike üzerinde çalışma yapmak istiyorlardı. olsen mike'ı utah üniversitesine götürdü. oradaki bilim adamları yaklaşık 40 tane tavuk ve horozun kafasını kestiler ama aynı sonucu alamadılar. bu nasıl mümkün olmuştu?
utah üniversitesindeki araştırmalar belli etti ki lloyd olsen'in yaptığı balta hareketi mucizeviydi. balta öyle bir yere denk gelmişti ki beyin sapı ve şahdamar zarar görmemişti. bundan dolayı kalp atışı, kan dolaşımı ve nefes alma gibi hatayi fonskiyonları devam ediyordu. bunun dışında kafasız horoz mike'ın kanı çok çabuk pıhtılaşmıştı, kanamadan da ölmemişti.
horozlarda oldukça ufak bir beyin olduğundan mike onu da kaybederek yaşadığının farkında olmayan bir horoz haline gelmişti. kilo bile alıyordu. mike bu özelliğiyle guinness rekorlar kitabına bile girdi.
1947'nin bahar aylarında time deergisinden hope wade kafasız mike ve olsen ailesiyle gösterilere başlatmaya karar vermişti. bu gösteri kapsamında olsen ailesi ve mike phoenix'e gitti. işte mike'ın hayata gözlerini yumduğu yer de tam burasıydı.
lloyd olsen her ne kadar eşine phoenix'deki gösteride mike'ı sattım dese de ölümünden birkaç yıl önce eşine gerçeği açıkladı. o zaman kadar para kaynakları olan mike'ın ölümün sorumlusu olmak istememişti. fakir bir çiftçiyken mike onları zengin birer insan haline getirmişti. acı gerçek şuydu lloyd olsen, mike'ın şırıngasını gösteride unutmuştu bu nedenle de 18 aydır yaşayan mike boğazındaki mukusla boğularak ölmüştü.
her yıl mayıs ayında kolorado'da kafasız mike horoz festivali düzenlenir. bu ise mike'ı görmek için kasabaya akın eden insanların oluşturduğu bir gelenektir. zamanla festivale dönüşen bu ziyaretler günümüzde bile hale devam etmektedir. bu arada şunu da belirtmek gerekir ki birçok çiftçi elindeki tavukları ve horozları keserek bir tane daha kafasız mike oluşturmak istemişlerdir fakat kimse lloyd olsen'in açısını yakalayıp da bir kafasız mike oluşturamamıştır.

--- alıntı --- buradan
devamını gör...
impossible (yazar)
bi anda beğeni yağmuruna tutmasıyla mesaj attığım, konuştuğumda da çok sevdiğim kibar, sanatsever ve anatomi mağduru bir yazar :)
devamını gör...
acayip hikayeler
usta çizer galip tekin'in çizgi öykülerinden uyarlanmış fantastik, kaotik, fentezik öğeleri barındıran, 2012 yılında sadece 11 bölümü yayınlanmış olan televizyon dizisi. son zamanlarda bazı akıl sağlığı sorunları yaşayanların hayat hikayelerinin dizileriyle epey tanış olduk. ne tür sorunlar yaşanabiliyormuş, insanlar ne kadar kırılmış, incinmiş, bazılarının hayatları alt üst olmuş vb. daha çok bizi etkileyen taraflarını izliyoruz. bu dizide ise daha çok bu karakterlerin karanlık tarafları ve gerçekten ne kadar sayko olabilecekleri işlenmiş. hatta toplumumuzda çok fazla denk geldiğimiz ama bizim normal karşıladığımız bazı durumlar da işlenmiştir. bu hikayeleri ise hayko cepkin'in sunumuyla izliyoruz. çok alakasız bir şekilde youtube'da geçen hafta denk gelip izlediğim dizidir. 2012 yılında böyle bir dizinin olduğunu bile hatırlamıyordum. 30-40 dakikalık gibi izlenebilir bir süresi var. zaten ilk iki bölümü izleyebiliyorsanız diğerlerini de izleyebiliyorsunuz. oyunculuklar sayesine izlenebiliyor aslında.
devamını gör...
dış görünüşün her şey olduğu gerçeği
her şey olmasa da çok şeydir.
devamını gör...
islam'ı bilmeyen yazarların islam'ı kötüleyici başlıklar açması
islamı bildiğini iddia eden bir yazarın fos iddiası.
birisi sizin iyi olduğuna inandığınız bir şeyin iyi olduğunu ezberlemek zorunda değil. siz islamı iyi yayabilmiş olsaydınız zaten hakkında kötüdür diye konuşulmazdı. islam, zamanın şartlarında iyi veya kötü niyetle bir şekilde türemiş, türetilmiş, aptal inançlardan biridir.
gelinen şu dönemde geçmişe değil geleceğe bakan insan daha aklı selimdir ve 21. yy.'da islam muhabbeti yapmaktansa, yapmayan daha evladır. sanki dini siz bulmuşsunuz, kural maddelerini siz koymuşsunuz gibi bilmediğiniz açık kaynaklı kod olan ve hurafe anlatan bir dini canhıraş savunmayın derim.
senin için iyidir, kimse sana iyi diyorsun diye laf etmez, o sebeple sen de haddini bil ve çeneni kes.
birisi sizin iyi olduğuna inandığınız bir şeyin iyi olduğunu ezberlemek zorunda değil. siz islamı iyi yayabilmiş olsaydınız zaten hakkında kötüdür diye konuşulmazdı. islam, zamanın şartlarında iyi veya kötü niyetle bir şekilde türemiş, türetilmiş, aptal inançlardan biridir.
gelinen şu dönemde geçmişe değil geleceğe bakan insan daha aklı selimdir ve 21. yy.'da islam muhabbeti yapmaktansa, yapmayan daha evladır. sanki dini siz bulmuşsunuz, kural maddelerini siz koymuşsunuz gibi bilmediğiniz açık kaynaklı kod olan ve hurafe anlatan bir dini canhıraş savunmayın derim.
senin için iyidir, kimse sana iyi diyorsun diye laf etmez, o sebeple sen de haddini bil ve çeneni kes.
devamını gör...
bir kadının en çok hoşuna giden jest
kesinlikle öncesinde öylesine bile söylemiş olduğun bir şeyi hatırladığını göstermek.
devamını gör...
çocuklarla girilen komik diyaloglar
2016 yılında cocuk oyun parkında calisiyordum. gelen cocuklarin ismini yazip, oynayacaklari sureye gore isimlerini not ediyordum. yine birgün birbirinden seker iki kiz cocugu geldi, kücügüne bakarak;
+isimlerinizi alabilir miyim, dedim.
o da hemen ve tane tane konusarak;
-tabi ki, benim adım nisa, ayşe ablamınki de ayşe, demesin mi...
dedi vala, deyiş o deyiş. o gün dedim ki iyi ki de ögretmen olacagim, cocuklar gercekten cok güzel çünkü. *
+isimlerinizi alabilir miyim, dedim.
o da hemen ve tane tane konusarak;
-tabi ki, benim adım nisa, ayşe ablamınki de ayşe, demesin mi...
dedi vala, deyiş o deyiş. o gün dedim ki iyi ki de ögretmen olacagim, cocuklar gercekten cok güzel çünkü. *
devamını gör...
sabah aç karnına tatlı yemek
akşamdan kalan pasta yeniyorsa normaldir, akşamdan kalan pasta kahvaltıda yenir zaten genelde.
devamını gör...
görüş günü
devamını gör...
bilişsel psikoloji
#bilgi
düşünme, hissetme, öğrenme, anımsama, karar verme, dil, problem çözme ve yargılama gibi zihinsel süreçlerin en geniş anlamda incelenmesidir. yani bilişsel psikologlar insanların bilgiyi anlama, saklama ve bilincine geri getirmeleriyle ilgilenirler.
düşünme, hissetme, öğrenme, anımsama, karar verme, dil, problem çözme ve yargılama gibi zihinsel süreçlerin en geniş anlamda incelenmesidir. yani bilişsel psikologlar insanların bilgiyi anlama, saklama ve bilincine geri getirmeleriyle ilgilenirler.
devamını gör...
gıcık olunan sözler
—abartma
—peki
—he he
—anlıyorum
sevgili yazarımız urlalı’nın hatırlatmasından sonraki katkılarıyla “ben böyleyim, ben buyum” denilmesine de gerçekten sinir olduğumu belirtmek isterim*.
—peki
—he he
—anlıyorum
sevgili yazarımız urlalı’nın hatırlatmasından sonraki katkılarıyla “ben böyleyim, ben buyum” denilmesine de gerçekten sinir olduğumu belirtmek isterim*.
devamını gör...
ekranın sağ altında yer alan windows'u etkinleştir yazısı
crack dosyasını bulup indirirsiniz.
sonra içindeki text dosyasından gerekli metni dos ekranında gerekli yere yapıştırır, ardından interneti kesip etkinleştirirsiniz.
geçmiş olsun...
sonra içindeki text dosyasından gerekli metni dos ekranında gerekli yere yapıştırır, ardından interneti kesip etkinleştirirsiniz.
geçmiş olsun...
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
bi yanım çok mutlu olsa da diğer yanım çok kırgın hayata. bu kadar kötü ve nankör insan varken iyi olanların onların yanında solup gitmelerine, hep üzülen taraf olmalarına anlam veremiyorum ama yine de kötü ve beni üzen insan kadar hayatımda olan beni destekleyen iyi insanların da olduğunu bilmek beni mutlu ediyo, hayata umutla bakıyorum yine onlar sayesinde*.
devamını gör...
ankara deyince akla gelenler
grinin binbir tonu..
devamını gör...
eğitim hayatı boyunca en çok zorlanılan ders
fizik. ben fizik dersini anlıyorum yapabiliyorum diyen sadece 1 kişiye rastladım sanırım şimdiye kadar hem zaten ben ortaokuldaki fizik konularından beri zorlanmışımdır. *
devamını gör...
hasretinden prangalar eskittim
seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni anlatabilmek seni,
namussuza, halden bilmeze,
kahpe yalana.
ard- arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana...
seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamlardan,
bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...
(bkz: ahmed arif)
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni anlatabilmek seni,
namussuza, halden bilmeze,
kahpe yalana.
ard- arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana...
seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamlardan,
bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...
(bkz: ahmed arif)
devamını gör...
peruk
belkide dünya'da en çok afrika'da satılıyor. kıvırcık saçlarından utanan kadın, erkek tüm siyahlar saçlarını kazıtırlar ve kadınların çoğu peruk kullanır. peruk kullanmayanlar ise saçlarını düzelttirir ve belkide bir ay saçlarım bozulacak diye başını yıkamaz yada saçları ıslanacak diye yağmur yağdığında kaçacak yer arar.
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
vücuttaki zehirler tırnak uçlarında birikir ve uzayıp kestikçe onları vücuttan atmış oluruz. bu yüzden tırnak yemek tehlikeli ve pis bir iştir.
devamını gör...