6 milyonun da buharlaşması
soran olursa mevlana şehri dersin.
devamını gör...
nick üzerinden yürümeye çalışmak
yine iyi bak yürüyorlarmış size bana olmaz olsun senin gibi queen diyolar, queenliğin batsın diyolar, queen of the damned diyolar..
devamını gör...
bir filmde başrol olsanız ne olurdu sorunsalı
fight club.
devamını gör...
üç kelimede türkiye
görmem-duymam-bilmem...
devamını gör...
28 şubat normal sözlük darbesi
dış minnaklar gene başaramadı.* yolumuzdayız yine beraberiz a dostlar!
devamını gör...
zevk alınan sapıklıklar
süpermarkette alışveriş yaparken biskivüleri parçalamak, kola su vb. toplu halde satılan ambalajlı içeceklerin ambalajına parmak sokmak, manav reyonundan bir meyve alıp et reyonuna bırakmak.
devamını gör...
hayatı nasıl yaşamak gerekir meselesi
ben herşeyin zorlanarak illaki yorularak hakedilmesi gerektiğine inanmıyorum, herkesin imkanları farklı, içine doğduğu coğrafya farklı, kolay bir hayat da anlamlı olabilir, bunlar bizi çalıştırmak için söylenen hipnozlar bence, hayatını sürdürmek için çalışmak zorunda olmak başka, temel ihtiyaçlarının sağlanıp, sadece istediğin şeyleri yapmak başka, şu an evde takılan bir kuşak olduğunu söylüyorlar, bence çok akıllılar, okudukları mesleğin, yada yapmak istedikleri işin hakkını vermeyen kimse için çalışmasınlar, insan rahat ederse mutlu olur ve mutlu olmak için yaşar, ama bize hep alınteri, emek olmadan yemek olmaz filan, hep bunlara mecbur olduğumuz öğretiliyor, kimse de niye ya demiyor... bence varsa bütün imkanlar sonuna kadar kullanılmalı ve bize kazanç sağlayacak bir sistem yaratılmalı, kişisel beceriler alınan eğitimle yapılabilecek, özgür olmak için gelir şart.
devamını gör...
tirat
tiyatro oyunlarında genellikle başrol oyuncularının yaptığı uzun soluklu ve kulağa hoş gelen konuşmalardır. monolog şekilde bir savın kesintisiz anlatımı olan tiratlar bir iç hesaplaşma edası taşıyan repliklerdir.
devamını gör...
uyanık kütüphane
ankara'da birçok şubesi bulunan, sesli ve sessiz çalışma salonları ile hizmet veren, girişte ödediğiniz 10 küsür tl (güncelden haberim yok) fiyat ile bir içecek alabileceğiniz çok tercih edilen kütüphaneler arasındadır. bahçeli şubesinin yanındaki ağaçlarıyla çok güzel bir görüntüsü var. kızılay şubesi biraz daha boğuk ve genelde liselilerin tercih ettiği bir yer. benim en sık gittiğim bahçeli şubesiydi. sabah 9'dan gece 2'ye kadar açıktı yanlış hatırlamıyorsam. bir yerden sonra yer bulamıyorsunuz. sesli salonun küçük bir balkonu da var. sabahın erken saatlerinde geldiğinizde belli bir saate kadar çok güzel oluyor, ondan sonrasında içerisi iyice havasız oluyor. yine de kendisi zaman zaman milli kütüphaneye alternatif olarak tercih ettiğim bir kütüphaneydi. tabii girişi ücretli olduğu için sürekli gitmek biraz bütçeyi zorlar, biz arkadaşlarla arada bir ödül olarak gidiyorduk. tıpçının ödülü de böyle oluyor ne yapalım*
devamını gör...
rosenhan deneyi
1973 te ‘delilerin arasında akıllı olmak’ isimli bi çalışma tüm dünyada psikolog ve psikiatrist’lere olan bakış açısını değiştirdi.
david rosenhan (1929-2012) amerikalı psikolog tarafından yürütülen deney tarihin en çarpıcı çalışması olarak kayıtlara geçmiş.
rosenhan’da dahil 8 kişi akıl hastanelerine ‘sesler duyuyorum’ diye başvuruyor. tamamen sağlıklı olan bu insanlar hastaneye kabul edildikleri ilk günden artık ses duymadıklarını ve iyileştiklerini söylemelerine rağmen hiç biri taburcu edilmiyor.
bizim rosenhan’da bunun bi deney olduğunu çaktırmıyo, işlerin ne raddeye gidebileceğini görmek için. sonunda her biri taburcu ediliyor. en kısa kalan 7 gün en uzun süre kalan ise 52 gün. hiç bişeyleri yok halbüki ama taburcu edilebilmek için hasta olduklarını kabul ediyorlar.
sözde hastalarımızın hepsine bi teşhis konuyor. hastalar rosenhan’ın özellikle seçtiği “boşluk” kelimesini duyduklarını söylüyolar. çünkü bu kelime varoluşsal krizi işaret edebiliyormuş.
8 kişiden 7’sine şizofren ve 1 kişiyede manik depresif psikoz tanısı konuyor. halbüki bunlar rosenhan’la çalışan insanlar. belli süre sonra doktorlar taburcu ediyorlar ama tam iyileştiklerine de inanmıyolar çünkü onlara göre 1 kere akıl hastalığına tutulmuşsan artık ömür billah kurtuluşun yok.
bizim rosenhan çalışmanın ilk sonuçlarını yayınlar ve ortalığı karıştırır. ‘sistemi bilinçli aldatıyor’ diyenler mi dersin, ‘sen dolandırıcısın’ diyenler mi dersin. adama neler neler saydırıyorlar.
bir sürü meslektaşı bizim rosenhan’a meydan okuyor. “ben kesin gerçek hastaları, sahtelerinden ayırt edebilirim” vs diye hatta bi hastane özellikle “bize haber vermeksizin, sahte hasta gönder” talebinde bulunmuş rosenhan’a.
meydan okumayı kabul ediyor rosenhan. hastaneye gerçek olmayan hastalar göndericeğini belirtiyor.
hastane yönetimi 3 ay boyunca hastaneye yatan 93 hastanın nerdeyse yarısının gerçek olmadığından şüphelendiklerini ve hatta 19 kişinin kesinlikle hasta olmadıklarını tespit ettik diye kamuoyuna açıklama yapıyor.
bunun üstüne rosenhan amcamız “aslında hiç hasta göndermedik” açıklamasını yapınca ortalık yine şenleniyo. sonuçta akıl sağlığı bozuk olan 19 kişiyi öylece salmışlar dışarı. bunun üzerine artık tüm meslektaşları boyun eğiyor.
rosenhan: “bu tip ciddi hatalara düşen sisteme güvenemeyiz” diyor.
bana göre asıl bomba da şu: üstte belirttiğim 8 sözde hastalarla konuşan bazı ‘gerçek hastalar’ onlara kaldıkları süre boyunca inanmamışlar. “ya gazeteci ya da doktorsun ama hasta değilsin” demişler. yani doktorlar bile anlayamazken neyin ne olduğunu, gerçek akıl hastaları “kendinden olmayanı” ayırabiliyor.
david rosenhan (1929-2012) amerikalı psikolog tarafından yürütülen deney tarihin en çarpıcı çalışması olarak kayıtlara geçmiş.
rosenhan’da dahil 8 kişi akıl hastanelerine ‘sesler duyuyorum’ diye başvuruyor. tamamen sağlıklı olan bu insanlar hastaneye kabul edildikleri ilk günden artık ses duymadıklarını ve iyileştiklerini söylemelerine rağmen hiç biri taburcu edilmiyor.
bizim rosenhan’da bunun bi deney olduğunu çaktırmıyo, işlerin ne raddeye gidebileceğini görmek için. sonunda her biri taburcu ediliyor. en kısa kalan 7 gün en uzun süre kalan ise 52 gün. hiç bişeyleri yok halbüki ama taburcu edilebilmek için hasta olduklarını kabul ediyorlar.
sözde hastalarımızın hepsine bi teşhis konuyor. hastalar rosenhan’ın özellikle seçtiği “boşluk” kelimesini duyduklarını söylüyolar. çünkü bu kelime varoluşsal krizi işaret edebiliyormuş.
8 kişiden 7’sine şizofren ve 1 kişiyede manik depresif psikoz tanısı konuyor. halbüki bunlar rosenhan’la çalışan insanlar. belli süre sonra doktorlar taburcu ediyorlar ama tam iyileştiklerine de inanmıyolar çünkü onlara göre 1 kere akıl hastalığına tutulmuşsan artık ömür billah kurtuluşun yok.
bizim rosenhan çalışmanın ilk sonuçlarını yayınlar ve ortalığı karıştırır. ‘sistemi bilinçli aldatıyor’ diyenler mi dersin, ‘sen dolandırıcısın’ diyenler mi dersin. adama neler neler saydırıyorlar.
bir sürü meslektaşı bizim rosenhan’a meydan okuyor. “ben kesin gerçek hastaları, sahtelerinden ayırt edebilirim” vs diye hatta bi hastane özellikle “bize haber vermeksizin, sahte hasta gönder” talebinde bulunmuş rosenhan’a.
meydan okumayı kabul ediyor rosenhan. hastaneye gerçek olmayan hastalar göndericeğini belirtiyor.
hastane yönetimi 3 ay boyunca hastaneye yatan 93 hastanın nerdeyse yarısının gerçek olmadığından şüphelendiklerini ve hatta 19 kişinin kesinlikle hasta olmadıklarını tespit ettik diye kamuoyuna açıklama yapıyor.
bunun üstüne rosenhan amcamız “aslında hiç hasta göndermedik” açıklamasını yapınca ortalık yine şenleniyo. sonuçta akıl sağlığı bozuk olan 19 kişiyi öylece salmışlar dışarı. bunun üzerine artık tüm meslektaşları boyun eğiyor.
rosenhan: “bu tip ciddi hatalara düşen sisteme güvenemeyiz” diyor.
bana göre asıl bomba da şu: üstte belirttiğim 8 sözde hastalarla konuşan bazı ‘gerçek hastalar’ onlara kaldıkları süre boyunca inanmamışlar. “ya gazeteci ya da doktorsun ama hasta değilsin” demişler. yani doktorlar bile anlayamazken neyin ne olduğunu, gerçek akıl hastaları “kendinden olmayanı” ayırabiliyor.
devamını gör...
yazarların doğduğu sene gerçekleşmiş önemli olaylar
(bkz: magna carta)
devamını gör...
yeni bir geometrik şeklin keşfedilmesi
çok uzun zamandır var olup da henüz fark edilmemiş geometrik şeklin keşfi bilim dünyasına bomba gibi düştü. bilim insanları, epitel hücrelerin matematikçiler tarafından tanımlanmış bir şekle büründüğünü gördüler. hafif bir eğime sahip iki kenarı olan ve bir köşesi kesilmiş bir prizmayı andıran bu şekle scutellum ismini taşıyan bir böceğin üçgen şeklindeki toraksından esinlenerek “scutoid” adını verdiler.
--- alıntı ---
kaynak: özçekim dergisi, eylül-ekim 2018, sayı 7.
buradan
dilerseniz yukarıdaki linkten barış özcan’ın bu yeni geometrik şekil hakkında çektiği videoyu izleyebilirsiniz.
--- alıntı ---
kaynak: özçekim dergisi, eylül-ekim 2018, sayı 7.
buradan
dilerseniz yukarıdaki linkten barış özcan’ın bu yeni geometrik şekil hakkında çektiği videoyu izleyebilirsiniz.
devamını gör...
denize düşen anne mi ilk kurtarılır sevilen hatun mu
ne ben bu başlığı görmüş olayım ne de sen açmış ol! anne mevzubahis iken hatun kim alüminyum!
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
merhaba sevgili portakallar,
bu hafta çarşamba -yani yarın- yapacağımız madımak anma gecesine anons göndermek için son günün bugün olduğunu hatırlatmak isterim. yarın gelecek olan anonsları akışa koyamayacağımı üzülerek bildiriyorum. anons göndermek isteyenler isteyeceği şarkının daha önce istenip istenmediğini sorarlarsa şarkılarımız çakışmamış olur.
sevgiler..
bu hafta çarşamba -yani yarın- yapacağımız madımak anma gecesine anons göndermek için son günün bugün olduğunu hatırlatmak isterim. yarın gelecek olan anonsları akışa koyamayacağımı üzülerek bildiriyorum. anons göndermek isteyenler isteyeceği şarkının daha önce istenip istenmediğini sorarlarsa şarkılarımız çakışmamış olur.
sevgiler..
devamını gör...
normal sözlük'teki z kuşağı yazarlar
engelle beni engelle. mutluluk duyarım. *
devamını gör...
yaz tatillerinde camiye gitmek
bir tık üstü yatılı olarak kuran kursuna gitmek ve 3 ay orada geçirmektir. şahsımın 2 yaz üst üste yaşayıp lanet getirdiği ve dinden diyanetten tamamen soğuduğu bir gerçektir..velhasıl insanın içinde olacak efendim,olmadımı olmuyor.
devamını gör...
ülkede aç yok diyen insan
gözlem yeteneği olmayan insandır. lüks içinde yaşayıp başkasını düşünmeyen iki yüzlü insandır. bu ülkede evi yemeği olmayan tonlarca insan vardır. öyle düşünenlere yazık diyorum sadece yazık.
devamını gör...
(tematik)
bartolomeu dias
portekiz doğumlu kaşif ve denizcidir.
afrika'nın güney ucu olan ümit burnu'nu gemiyle dolaşan ilk insandır.
afrika'nın güney ucu olan ümit burnu'nu gemiyle dolaşan ilk insandır.
devamını gör...
yazarların en sevdiği söz
böylesine güzel bir gökyüzünün altında, bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu.
dostoyevski
dostoyevski
devamını gör...
