aşk bu romanda toz pembe olarak anlatılmaz. emily bronte aşkın en karanlık,en tutkulu gotik bir halini gösterir bize.zaten gerçek aşklar böyledir o yüzden bu duyguyu anlatan en iyi romanlardan birisi olmuştur.

herkes heathcliff şöyle böyle demiş ama benim romanda en sevdiğim karakter o oldu çünkü adam haklı.siz fakir kimsesiz bir çocuk olun ,en sonunda bir yuva buldum derken herkes size zorbalık yapsın. heathcliff'te üvey babasının ona olan zaafını kullanarak hindley'i bastırmaya çalışmıştır. kendince haklıdır.
o evde ona sadece catherine iyi davranmıştır ve o da catherine'yi canından daha çok sevmiştir.daha sonra heathcliff kadar sevmediği halde sümsük edgar linton'u seçmiştir.sırf ailesine daha uygun diye.

sonra heathcliff niye kötü.
adam kendine yediremedi şımarık catherine'nin onu yok saymasını.intikam almaya çalıştı çünkü kız kendi sevgisine ihanet etti.
catherine ölüm döşeğinde ona yalvarırken bile affetmemiştir onu ama o öldüğünde heathcliff'te ölmüştür.
daha sonra linton ailesinden intikam almaya çalışarak edgar'ın kendisi gibi sümsük kardeşi ısabella ile evlenip adı gibi linton'lara benzeyen bir çocuğu olmuştur.

ısabella heathcliff'in kendisinden nefret ettiğini biliyordu zaten uğultulu tepelerden kaçtı.
romanın 2.kısmında edgar,hindley ve heathcliff'in çocuklarının olayları anlatılıyor. catherine'nin kızı adı gibi catherine sırf daha soylu diye linton'a yaklaşırken daha zeki ve daha çok sevdiği hareton'u sırf kötü yetiştirildiği için onunla dalga geçer.(tarih tekerrür etmiştir.)
heathcliff'te bu konuyla ilgili iki çocuğu karşılaştırırken birisine kaldırım taşı gibi kullanılan altın birisine de gümüş süsü verilen teneke demiştir.
sonunda heathcliff iki aileyi yok etmeye çalışsa da kendi oğlu öldükten sonra hareton ile catherine sevgili olur.bence bu heathcliff'in umrunda değildir.o intikamını almış ve öldükten sonra affettiği catherine ile uğultulu tepelerde dolaşmaya devam etmiştir.
tanım:yıllar geçse de unutulmayacak gerçek aşkın romanı
devamını gör...

çok güzelim
128 milyar dolar nerde?
devamını gör...

(bkz: vizontele)

sevdiklerimle, ailemle hep birlikte olduğumuz zamanların, tüm güzel günlerin vesikasıdır. bugüne kadar hayatımın en güzel yıllarının temsilidir. çok severim, gülerim ama izlerken çok hüzünlenirim. elim gitmez kolay kolay açıp izlemeye. biraz da filmden bahsedelim.

açık ara en sevdiğim, neredeyse her repliğine her sahnesine hakim olduğum yılmaz erdoğan şaheseridir. türk sinemasının pik noktasıdır. her karakteri ayrı bir film yapılabilir. bir tanesini anlatayım, ahmet'i.

ahmet, hikayesi yürek burkan biridir.

ahmet alkoliktir. gençken leman adında kaymakamın kızına aşıktır. leman onu seviyordur, o lemanı. ama bu ilişki olmamıştır zira sınıf farkı vardır aralarında. leman koskoca kaymakamın kızıdır. o ise gariban ahmettir. aralarına neler girmişti? hangi duyguların katilleri üşüşmüşlerdi başlarına? leman, iki sene kalmıştır orada.

bu 2 senede ne hayaller kurmuştur ahmet kim bilir. lemanla evlenecek, bir yuvası, çocukları olacaktır. seviyordur işte lemanı. hayatını bu sevdanın üstüne kurma fikri ne kadar da muhteşemdir.

ama dedik ya, leman kooskoca kaymakamın kızıdır be. belki de istemişlerdir ama vermemiştir babası. ahmet kimdi ki? sevginin ne önemi vardı, para, makam, mevki olmadıktan sonra!

leman izmire gitmiştir. gitmeden önce ahmet'e bir mektup bırakmıştır, "izmire gelirsen ara" demiştir.

ahmet beş sene sonra hazırlandı, belki yüzük de aldı yanına, sağdan, soldan biriktirdiği parasıyla gitti izmire. ne umutlarla, ne hayallerle gitmişti. o yolculuk nasıl geçmişti acaba? 2. dakikada sıçrayıp topu köşeye taktığı gibi yüzüğü de takacaktı lemanın parmağına. evleneceklerdi, çocukları olacak, damdan düşüp bileğini kıracaktı. ahmet kendi elleriyle götürecekti çocuğunu çıkıkçıya. "yarın koşar" haberini aldığında rahatlayacaklar, sarılıp eve döneceklerdi.

büyük işler yapacaktı ahmet. sevgisi, onun motivasyonuydu. leman olacaktı ya yanında, gerisi boştu. bu sevdanın gücüyle artosları bile dümdüz edebilirdi ahmet. ah o artoslar. ne büyük hayal kırıklıklarına şahit olmuş yüce artoslar. belki de artosları bu denli büyüten ve ulaşılmamış yapan, şahit olduğu acılardı.

ahmet gitti izmire, lemanı aradı. ne kadar da heyecanlıydılar. buluştular. ama davetsiz bir misafir daha vardı.

leman evlenmişti...

kocası da gelmişti. o çay ne kadar da acı gelmişti ahmete. hayalleri o cam bardağın düşmesi gibi paramparça olmuştu. ahmet kalan bir miktar parasıyla içti. sonra evine döndü. acılıydı. yıllarca atamadı üstünden bu kederi. kendini alkole verdi. kendi gibi acılarla, kederlerle dolu, bambaşka hikayelerin kahramanlarıyla demlendi. içti. her gün içti.

alkolik olan ahmeti belki kurtulur, düzen kurar diye gülizarla evlendirdiler. gülizar, gariban bir kızdı. aynı sınıfın insanlarıydılar. bu insanların kaderi güzel olamazdı ki! şan yoktu, şöhret yoktu, para yoktu. şerefleri vardı bir de en hasından sevgileri. ama başkalarına...

evlendiler ahmetle gülizar. 3 çocukları oldu. ahmet, gülizarı hiç sevmedi. hayatları daha da kötüye gitti. yazık olan bir gülizar, yazık olan bir ahmet. ahmet içmeye devam etti. ölene kadar da içecektir. bir gün bu evliliği, reis bey ile oturduğu bir sofrada, kendisine çıkışılınca, dayanamayarak "evlendirirken bana mı sordunuz?" diyecek ve tüm bu yaşanılanları içerisinde binlerce yaşanmışlık içeren bir cümleye özetleyecektir.

geriye kocaman bir keder kalmıştır. ve bu kederin mahvettiği ahmet, gülizar ve sevgisiz büyüyen, sahipsizlikten kendi başlarına büyüyen üç çocuk. ahmet'in hikayesi yer yer umut, kocaman bir sevgi ama hayatı mahveden bir kederle noktalanmıştır.ahmet bir de can kardeşi rıfat'ın ölümünü öğrenmiştir. herşeyin üstüne bir de kardeşi gitmiştir. leman yok, rıfat yok.

camiiye gidecek ve diz çökecektir allah'ın karşısında. yıllardır kızgındır yaradana. ama ona meydan okuyamayacaktır. zayıflığını, acizliğini alıp çıkmıştır allah'ın karşısına. dizlerinin bağı çözülüp oturduğunda "tamam, sen kazandın" mı demişti acaba? allah'a hala öfkeli miydi ? ahmet, bunca acıya dayanamayacak, bir süre sonra siroz olacaktır. yine bir içki masasında, leman'ı, ona korneri kullanan can kardeşi rıfat'ı düşünürken, aniden fenalaşacak ve hayata gözlerini yumacaktır. bize de paranızın, şanınızın allah belasını versin diyeceğimiz bir dünya bırakacaktır.

yeni ahmetler, lemanlar, gülizarların olmayacağı bir dünya kurmak bu kadar mı zordur? değildir. bencilliğimizi, para denilen sahte kağıt parçalarına tapışımızı, gösterişimizi bıraktığımız zaman, duygulara değer verdiğimiz zaman bu dünyayı kurabiliriz. en azından çabalar, çabalarken de ölürüz.,son anında lemanları düşünerek, içki masalarında ölen bir kişiyi dahi kurtarabilmişsek, kazanmışızdır.

filmde, ahmetle alakalı birkaç sahne, kendisinin de birkaç repliği vardır. bu kadar az sahne ve replikten böyle bir hikayeyi kafamızda oluşturabilen bir yılmaz erdoğan gerçeği var. bu adam gibi birinin döneminde yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.


ahmet'in ağzından:

o zamanlar kaymakamın bir kızı vardı ya "leman"
saçları taa buralarında.
rüzgarda yürüdü mü sanki pelerin sahibi bir balerin gibi oluyordu.
o gün de maça gelmiş. ben davamlı terliyorum, daha maç başlamadan haa.
neyse maç başladı, hemen bir korner oldu. korneri bizim rıfat atmıştı, bir yükseldim topa ikinci dakkada köşeye taktım topu.
alkış, kıyamet. bir döndüm bizim leman ayağa kalkmış alkışlıyor.
-kaç sene kalmıştı o kız burada?
2 sene. giderken bana bir mektup bırakmıştı, izmire gelirsen ara diye, ben de 5 sene sonra gittim.
-ee bulabildin mi?
buldum. hatta bir de çay içtik. ben o bir de kocası.
o ara golü yemişiz haberimiz yok anlayacağın.
devamını gör...

yanlış insanla evlendiğinizi size gösteren eştir.
devamını gör...

mezarlıklar. şöyle ağız tadıyla ölemiyoruz bile.
devamını gör...

sanki biraz 80'ler gibi hissettirdi bana nostaljik gibi.
devamını gör...

bağışıklık hücrelerinden olan t hücresinin fonksiyonlarını ölçen en duyarlı testtir.
devamını gör...

her gencin bir zamanlar hayali olan; simdilerde doviz kuru, pasaport ve yurtdisi cikis zimbirti bedelleri ve tabii ki pandemi sebebiyle imkansiz aktivite.
devamını gör...

göbüşü tabi.

hele biraz da tombişse yürürken sarkan cinsten.
devamını gör...

temizlik viledasıyla ocağı kapattım az önce. saniyelik bir salaklık ya da korkuyla aklına başka bir şey gelmemesi arasında gidip gelmekteyim, olayı anlatayım siz karar verin ama bence salaklık.
düdüklü tencere ile ne zaman yemek yapsam aklım mutfakta kalıyor. zaten yemek yapmayı seven biri değilim işkence iki katına çıkıyor.
mesela az önce (neden diye sormayın) karnabaharı çabuk haşlansın diye düdüklü tencereye koydum. düdüklü tencerenin çığlıklarını duyup mutfağa koştum bir de ne göreyim, tencere bağımsızlığını ilan etmiş isyan çıkarmış! altı üstü karnabahar, sen neden ocağın üzerinde isyan çıkarır ortalığı ayağa kaldırırsın be tencere! korkumdan ocağa da yaklaşamıyorum, viledanın sapıyla kapattım ocağı. şeytan diyor at pencereden aşağı tencereyi. hayır canım ne alakası var benim iş bilmezliğimle, beceriksizliğimle. düdüklü tencere sorunlu!
devamını gör...

günümüzde çoğu insan bu dertten muzdarip. zaman bizi tembelleştirdi sanırım. istiyoruz, istiyoruz ve istiyoruz. ancak nedense yeteri kadar çaba göstermiyoruz. en kolay yolu seçiyoruz her zaman. biraz zoru görünce neyse bi dursun şimdilik deyip sıvışıveriyoruz. oysa ne güzel demiş sezen aksu: ne söylesen, ne beklesen / yaradandan ya da kaderinden / ele geçmez istediğin / uğruna savaş vermediysen... savaşmayı unutmuşuz biz.
devamını gör...

kontrol kalemi.
devamını gör...

"nankörlük yapma. tutunacak dalın yokken , ağaç oldum ben sana . "
devamını gör...

kafanıza göre sözlük.
kafası güzellerin sözlüğü.
kafa bulmak isteyenlerin buluşma yeri.
kafa yapanların mekanı.
küfürsüz, özgür, trolsüz aile sözlüğü.
devamını gör...

türk dizilerindeki dramatizeyi çevirilerde de gördüğümüz gerçeğini ortaya çıkaran başlıktır.

leon ya leon... leon: the professional nasıl sevginin gücü olarak çevrilebilir? illa acıklı bir isim mi katmanız gerek.
devamını gör...

şirinler' deki şirine.
devamını gör...

mordor kapılarına dayanıp sauron diye bağırayım mı ne yapayım anlamadım ki.

tanım: çok büyük beklentileri olan başlık
devamını gör...

benim de bugün bir kelimenin doğru yazılışını öğrenmemi sağlamış olan, oldukça da kibar ve açıklayıcı olan yazar arkadaşımızdır kendileri.

takibe aldım kendilerini. saygılarımla.
devamını gör...

#118431 şurada ki tanımı ile gönlümü fethetmiştir. yazdığı tanımlar, gereksiz başlıklar yüzünden kaybolup giden, başlığı görünce inceleme fırsatı bulduğum, anında takibe aldığım yazar arkadaş.
devamını gör...

bağırarak konuşmak.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim