kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazılım mühendisi margaret heafield hamilton ve ekibinin 1969'da apollo projesi için yazdığı kodlar:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hamilton'a göre bu alan çok yeniydi ve bu nedenle tam bir serbestlik içerisinde çalışmalarına izin verilmişti. bu tür bir olayda öncü olmaktan başka bir seçeneklerinin olmadığını söyleyen hamilton "başarılı olmak zorundaydık çünkü ikinci bir şansımız yoktu." diyor.

bu arada kendisinin hermione ile harry potter'ın bir karışımı olduğu da gözümüzden kaçmıyor.
devamını gör...

nazım hikmet şiiri.

“tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş tahirle zühre olabilmekte
yani yürekte.

meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
yani tahiri zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
tahir ne kaybederdi tahirliğinden?

tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.”
devamını gör...

bu dünyada yokluk çeken öteki tarafta zenginlik içinde olacakmış.

hadi oradan!
devamını gör...

beni tanıtırken bu da diğer kızım, oğlumun eşi diyen canparçasını nasıl ötekileştirebilirim ki mantığından yola çıkarak 'anne' benim kullanım şeklim. evet, ilk zamanlar beyin yaktığı doğrudur. yıllar içerisinde zaten çok da olağan bir duruma dönüşüverdi.
bence asıl sorun ailelerin bir arada olduğu zaman. "baba çay ister misin?" sorusuna senkronize bir şekilde "evet" yanıtını alınca hala kahkaha atıyorum. karışıklık olmasın diye de "x baba sen, y baba peki sen?" şeklinde evirdim kendimce. tabii eşle konuşurken 1.tekil alanlar benimkiler, 2. tekil alan onunkiler. bu da yine karışıklık olmasın diyedir, yoksa çift anne-babalı olmak güzel.
ha bu arada, onları tanımadan ve evlenmeden önce ben de "yaaa ben tanımadığım insana nasıl anne-baba derim? diyenlerdendim. üstelik bana daha zor gelen annemi-babamı eşimle paylaşmak olmuştu." anne mi, hayır o benim annem!" söylemlerime gülerek ve daha çok söyleyerek kızdıran kişi de eşim olur. zamanla sindirdim. şimdi hoşuma giden bir durum.
devamını gör...

heves etmiş millet geçer zamanla demek istediğim başlıktır.
devamını gör...

güney pasifik okyanusunda yer alan, şilinin valparaiso bölgesine bağlı dünyanın en gizemli adası.
dünyanın karaya en uzak noktası olma özelliğini taşıyan adanın gövdesi üç adet sönmüş volkandan oluşmaktadır. güneydoğudaki rano kao, doğudaki poike ve kuzeydeki maunga terevaka yanardağıdır.

ada, şili sahillerine 3700 km. tahitiye ise 4000 km. uzaklıktadır. 1687 yılında ada'yı ilk gören avrupalı korsan edward davis ve adamlarıdır. fakat adaya çıkmaları mümkün olmamıştır. bu günkü adı 1722 yılının paskalya bayramının arifesinde adayı keşfeden hollandalı denizci jacob roggeveen tarafından verilmiştir.

1967 yılında ilk yolcu uçağının bu adaya inmesinden sonra önemli turistik bir yer haline gelmiştir. adanın turizm açısından ilgi odağı olması 1000’in üzerinde moai heykellerini üzerinde bulundurmasından kaynaklanmaktadır. adaya şili'den ve tahiti'den 5 saatlik uçuşlarla ulaşılabilmektedir. yaklaşık 5000 kişi olan ada halkının ağırlıklı geçim kaynağı turizmdir. gelen turistler buradaki pansiyonlarda ya da 3 yıldızlı otellerde konaklayabilirler.
devamını gör...

fahrettin eğrisi ile gayet mümkün.
devamını gör...

herşey bilinemez elbette ancak bazıları çok uğraşıp, çok öğreniyor.

ee tabi o da sora sora öğreniyor.

burada gerçekten bilen ile blöf yapanı ayırt etmenin püf noktası ; egosunu ölçmek, ego varsa saf bilgi yoktur.
devamını gör...

iyi niyetlerini suistimal eden insanlar tarafından; “kafasına vur ekmeğini al”,” saf” veya “yapmasaydın- vermeseydin- almasaydın” gibi sözlere maruz kalan, temiz kalpli ama kıymetleri bilinmeyen insanlar olmaları.
devamını gör...

kadınlar için yüksek oranda ölüm, şiddet ve tecavüz tehlikesi içerir, taciz ise kaçınılmaz.
devamını gör...

aşağıdaki videoda görüleceği üzere bazı japonlar kelimelerin nasıl yazıldığını hatırlamıyorlar.



japonca, gramer bakımından türkçe'ye çok benzemektedir. sondan eklemelidir; türkçe'deki gibi yansıma ve ikilemeler vardır; yapım ekleri vardır; durum-hal ekleri vardır. ancak "rırr" sesi gibi bazı harfler japon dilinde yoktur. bu sesi "lıı" olarak verirler. türkler için konuşması kolay olan bu dili yazmak gerçekten zordur. çünkü japonca üç farklı alfabeden oluşmaktadır; kanji, hiragana ve katakana

filologlar arasında en çok kabul gören görüşe göre ilk japon dili lehçeleri 5 bin yıl önce korece'den türemiştir. dilbilimciler, japonca'nın tarihini dört dönemde incelerler: eski japonca (8. yüzyıla kadar), geç dönem eski japonca (9-11. yy), orta japonca (12-16. yy) ve çağdaş çaponca (17. yüzyıl sonrası). bu dönemler boyunca, dilin dil bilgisinde veya diziliminde önemli bir değişiklik olmamıştır. fakat söz dağarcığı önemli ölçüde değişim göstermiştir.

japonya'da dil standartı imparator meiji'nin adını taşıyan meiji restorasyonu'ndan (1868) sonra iletişim gereksinimi için başkent konuşulan dilden türetilmiştir. standart japonca okullarda öğretilir, televizyonda, gazetelerde ve resmî yazılarda kullanılır.

meiji restorasyonları, mustafa kemal atatürk'ün dikkatini çekmiştir. imparator meiji'nin çağdaş japonya fikri türkiye cumhuriyeti'nde neredeyse bire bir uygulanmıştır. ancak imparator meiji harf inkılabını yapmamıştır.

bu 10 yıllık restorasyon süreci tam anlamıyla japonya'yı hollanda'yla ticaret yapan bir liman ülkesiyken şahlandırmış ve japonya ilerleyen yıllarda doğu asya'da rusya ve çin topraklarını işgal edecek güce ulaşmıştır. bu şahlanışın sonu atom bombasıyla bitmiştir ve japonya şu an nüfus-yıllık gelir ile borç oranına göre dünya'nın en borçlu ülkesidir.

not: videoda tatlı bir mesaj var, japonlar "rüşvet" kelimesinin nasıl yazıldığını hatırlamıyorlar.
devamını gör...

fizikteki ifadesi için (bkz: nedensellik ilkesi)
devamını gör...

yitirmeyin. belki de yakındadır. kapatmayın kitabı. belki de diğer sayfadadır.
devamını gör...

kafa sözlük ailesi olarak, yeni yılda çocuklarımızı bir nebze de olsa mutlu etme şansımız varsa, ne mutlu bize.
devamını gör...

auguste comtekitabıdır.bu kitabında ;insan düşüncesini ve toplumsal gelişmeyi,teolojik,metafizik ve pozitif olmak üzere üç evrede incelemiştir.
devamını gör...

bu durum yüzünden ülkedeki gençler intihar ediyormuş, gençlerin derdi ve tasası olmadığı için intihar girişimi çok fazlaymış.
devamını gör...

suda çözündüğünde ortama hidrojen iyonu bırakan, aşındırıcı kimyasal. tadı ekşidir ve turnusol kâğıdını kırmızıya çevirmesiyle ile tespit edilebilir.

ph değeri 7'nin altında olan çözeltiler asidiktir. örneğin midemizin ph değeri genellikle 3'ten düşüktür. mide asidi dediğimiz madde bu ph değerinde düzgün çalışır.

edit: asitler, bazlarla birleştiklerinde tuz oluştururlar.
devamını gör...

benim evde jakuzi var. hatta benim evde jakuziden başka bir şey yok. jakuzili bir fakir olmak, jakuzisiz fakir olmaktan daha zor.

bir keyif yapma aracı olan jakuzime girdiğimde düşündüğüm şeyler su faturası ve ay sonunu nasıl getireceğim oluyor. bazı bazı kendi dertlerimi küvetin dışına bıraktığımda ülke sorunlarını da düşünürüm.

bu dertler kafamdayken, deliklerden fışkıran ve vücuduma masaj yaparak beni rahatlatması gereken suların benim için tek anlamı elektrik faturasına katacağı artılardır. anı yaşayamam. geçmiş ve gelecekte takılı kalırım.

fakir fakirdir. jakuzi sadece tasa getirir.
devamını gör...

ilkokul ödevi gibi logo yapmışlar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim