kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bi kahve?
devamını gör...

buraya kafa dağıtıp eğlenmeye gelmiştim ama ne mümkün...

yıllar önce sosyal medyada birisiyle tanıştım, heyecan arıyorum ya tanıştık reelde. buradaki yazdığım aşk şeyi mi? o dalgasına şeyler be. neyse. öyle güzel zamanlar geçiriyoruz ki, aşık olmaya başladım ben buna. normalde yolda görsem bakmam ama deli gibi aşığım.

sonra bu beni sürekli ekmeye başladı, her buluşmayı erteliyor da erteliyor ve buluşamıyoruz. en son kavga ettik, iletişimi kestik ikimiz de. çok uzun zaman sonra bugün yazdı. iyi olmadığını söyledi. evini biliyorum, atlayayım arabaya dedim. 1 saat gösteriyor trafikte, motora bindim ama nasıl kullanıyorum. 1 saat olan yolu belki 15 dakikada gitmişimdir.

kapıyı açtı, zayıfca sarıldı. sıkıca sardım kollarımla, gücü yok sarılmaya. saçlarını kokladım, hâlâ aynı kokuyor ve ben içimde hiç bitmeyen aşkı hissettim. güney kore'ye de ondan sonra gitmiştim. şehri değil ülkeyi terk ettim ben aşkımdan.
uzun uzun konuştuk. daha doğrusu uzun uzun sustuk, tek tek konuştuk. benim tanıdığım adam ölmüş sanki, onun yerine duygusuz bir ruh var karşımda. öyle yıkıldım ki... eve gelir gelmez yaptığım ilk şey elimdeki kaskı fırlatmak oldu. sinirden kudurmuş köpek gibiydim. neden dedim, neden beni bıraktı. neden ya neden?

gururundan ölse yazmazdı bana. kafasında bir şeyler olduğuna öyle eminim ki... bu buluşma sanki bi vedaydı çünkü uzun uzun beni öptü. öpmeyi de sevmez. ah... veda olduğuna öyle eminim ki, bunu bahis yapıp canımı ortaya koyabilirim.
korkudan deliriyorum şimdi. ya kendisine bir şey yaparsa? ah minik kelebeğim, sakın gitme. ben senin yokluğunu başka kollarda unutmayı denedim ama bir bok olmadı.

psikiyatrik tedavi almaya karar vermiş ama yanında olmamı istemiyor. en çok da buna sinir oluyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

eser vincent van gogh'un “7 selvi” tablosundan biridir. eserde vurgu sol taraftaki iki selvidedir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


“belleğin azmi” ya da “eriyen saatler” ispanyol sanatçı salvador dalí tarafından 1931 yılında yapılan ve en bilinen eserlerinden biri olan tablo.

dalí'nin diğer tablolarında oldu gibi arka planda ispanyada yer alan katalonya bölgesinden bir manzara yer almaktadır.

salvador dalí "belleğin azmi" tablosunda zaman konusuna vurgu yaparak resmin içerisinde saatler çizerek bunu belirtmiştir.
tabloda bulunan saatlerin erimesi ve 4 adet saat bulunması, birinin üzerinde sinek yer alırken birinin karıncalar tarafından taşınması zamanın dayanıksızlığını ifade etmektedir.

dalí'nin eserinde insan yüzüne benzer bir objenin yer alması da zaman karşısında insanın elinden bir şey gelmediğini ve zamana yenik düşen hali olarak anlatılmaktadır.

sürrealizmin tüm özelliklerini bulunduran resimde manzara resminin arkada olması doğanın var olması ve zamana karşı yenilenebilmesini anlatırken erimiş saatlerin insan figürü ile aynı yerde bulundurulması zamana karşı yenilen insanoğlunun bunu fark etmediğine bir atıf yapılmaktadır.

kısaca belleğin azmi tablosunda anlatılmak istenen insanın zaman karşısında belleğinin ve gerçekliğinin yavaş yavaş kaybolmasını ifade etmektedir.
devamını gör...

“meczup muyum ben yoksa hakikati mi görüyorum?” mücadelesi ile takatsiz bırakan hâl. kimi zaman en güzel kaçış biçimi.
devamını gör...

asosyal değilim. dışarda bin tane arkadaşım var ama evde de hiç sıkılmam. asıl mesele olduğun yerin tadını çıkarabilmek. tek başına yaşayamıyorsan bir parazitsindir ruhen. önce kendini tanıman gerek. o kadar çok insan var ki kendini tanımayıp hep başkalarına yapışık yaşayan. yalnızlığın derinliğini tatmamıştır.

bu tipler kitap okumaz bu yüzden kendine ait fikirleri yoktur. tek başına film izleyemez başkasıyla izleyince de filme odaklanamaz. tek takılmayı bir kafeye gidip tek başına oturmak zanneder. oysa kafeler sosyal ortamlardır. eğer mecburiyet yoksa tek başına orda takılmazsın tamamen yalnız olabileceğin yerde kendini dinlersin. ama siz yani kendinin yabancısı olanlar yani hep başkalarının ağzının içine bakanlar yani sadece başkalarının fikirleri kadar düşünenler evde tek başına takılamazsınız. çünkü siz size düşmansınız. içinizde bir parça sizinle tanışmak ister diye korkarsınız. delilik zannedersiniz bunu ama değildir. insan kendini bildiği kadar başkalarını keşfeder.

zaten dikkat ederseniz bu kendi başına takılamayan insanlar bir arkadaş ortamına da uzun süre tutunamaz. gittiği her yerde başkasını çekiştirir konuşacak konu diye çünkü başka ne konuşacağını bilemez. genelde pek ciddiye de alınmazlar ve pek sır verilen biri de değildir bu insanlar. diyeceğim o ki insanları eleştirmeden önce bir dönüp kendinize bakın. çünkü mutlaka kenarda bir çuvaldız kalmıştır.
devamını gör...

gönlümde çiçekler açtıran.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sakin kalmak.
devamını gör...

yine gittin o karanlık odaya
karanlık uykularına.
sen hep gülerdin oysa, gülüverirdin
bir bakardım eğilmiş su içiyor
gamzelerinden kuşlar.
bir bakardım gözlerinde
güneşli ve sıcak iki hurma.
bir bakardım hayata dikleniyor
diktiğin horoz ibikleri saksılarda.
biriciğim, kardeşim ne oldu sana?

karşıyaka vapurunda alıştı dilim en çok acıya
acı çaylar içer ve bakardım karanlık sulara
bir balığın uykusunu düşlerdim
karanlık sularda kaybettiği rüyaları,
sigaramdan kopup giden iki kıvılcım
merak ederdim ne konuşurlar aralarında?
sen beni hep merak ederdin,
sen beni hep yemeğe beklerdin,
seni sıcacık evimizde bulduğumda
iki kıvılcım buluşmuş gibi olurdu
balığın karanlık uykusuyla.
bir kesmeşeker koymuş gibi olurdun sanki
dilimin ucuna.
devamını gör...

son 10 yılda türeyen, tüm sosyal medya mecralarında da bolca bulunan insan tipi.

tiksindik be kardeşim.
devamını gör...

feminizmin kadın üstünlüğü olduğunu düşünmeleri.bu tiplerin hala var olduğunu bilmek fazla acınası.
devamını gör...

sarhoşluğun ardına sığınmamak gerek. sarhoşken kimse "olmadığı" kişiye dönüşmez. kişiliğiniz değişmez. daha rahat bir şeyleri yapabiliyor olursunuz sadece.
devamını gör...

benden çok az var.
dur bakayım. aa valla bir tane kalmış.

eksik aramıyorum çok fazla bir şeyler var. çok fazla, fazla fazla.
her şey çok fazla.
mesela insan numarası yapan denüşük canlılar.
devamını gör...

22 yaş altının da oy kullanmaması gerek diyerek katıldığım önerme.
mevcut durumda 18'e indi de ne oldu ? sokağa çık, kimsenin beğenmediği bir yönetim 18 yıldır tepemizde.
yetişkinler iyiyi de kötüyü de gördüklerinden, kıyaslama şansı var , buna göre değerlendirebiliyorlar .
18 yaşındaki hatta 30 yaşına kadar olan adam başka bir hükümet, başka bir yönetim, başka bir tarz görmemiş ki , en iyisi bu sanıyor, iki üç parmakla kurt yapıp, allahuekber diyerek sokaklarda dolaşmayı , büyük bir mesele olarak görüyor, kendini adam yerine konmuş hissediyor .
cebine çay parasını babası veriyor ama olsun, oy kullanabiliyor.
geçiniz efendim .
80 yaşına oy hakkı verilmeli,
22 hatta 25 altına verilmemeli.
önce bir hayatın gerçek yollarına bir girsinler bakalım klavye başından kalkıp da ...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beyni terk-i diyar eylemiş zavallıdır.. evlat yahu evlat, bunun kız veya erkek diye ayrımımı olur*
devamını gör...

büyük boy pizza siparişi verir ama yanındaki içecek mutlaka diyet kola olmalı. neden mi çünkü kızımız "diyet" te.*
devamını gör...

zamandır kesinlikle.

tanım: yıllar geçtikçe değeri anlaşılan şeyleri paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

çok sevdiğim, sık sık izlediğim çok eğlenceli komedi filmidir. şimdi bu filmi inceleyeceğiz çünkü bu filmde dolaylı yoldan gördüğümüz bir takım kaypaklıkları yönetmenimiz bize net bir şekilde göstermiştir. inceleyeceğimiz kişi ise hacerdir, uzak durmamız gereken bir kadın tipidir.

hacer, zabıtanın(şener şen) evinde hizmetçilik yapan bir kadındır. zabıta, hacere hastadır, onu kuş sütüyle besleyecektir, evinin hanımı yapacaktır ancak annesi engel olmaktadır. hacerin ise ne zabıta şakir ne de kuş sütü umrunda değildir. ait olduğu sınıfı terk etmek isteyen, artık temizliklere gitmek istemeyen, evinin hanımı olmak isteyen, bunu da güzelliğini kullanarak yapabilecek olan bir kadındır. sınıf atlamak için de önündeki en iyi seçenek zabıta olduğu için yapar; bunu söylememin sebebini ilerde anlayacağız.

ülkedeki erkeklerin ısrarla görmek istemediği bir şey vardır; kendilerinde olduğu gibi kadına da sevginin yetmesi gerektiğini düşünürler. lakin gerçekler çok farklıdır. kadınlar genellikle, her insan gibi parayı da gücü de severler ve iyi bir eş, hayatta kadının önüne pek fazla çıkmayacak bir sınıf atlama basamağıdır. önlerine bu tip bir sınıf atlama imkanı doğarsa bunu değerlendirmekte müthiş soğukkanlı davranırlar. sözgelimi eli yüzü düzgün bir sayıştay hakiminin karşısında bir muhasebeci olarak durmak çok zordur. istisnalar elbette vardır ancak kadınlar bu konuda sevgiyi de hayalleri de harcamaktan çekinmezler. işte bunu bilen yönetmen, bu kaypaklığı hacer üzerinden anlatır.

hacer, zabıtayla evlenmek için muhteşem temiz bir adamı, yozgat'ın şefaatli ilçesinden doğma hakiki halk çocuğu, belediyenin 2548 yaka numaralı temizlik işçisi apti şakrak'ı kullanır. bunu da zabıtayla kavga ettikten hemen sonra, öfkeyle yapar. hiç umrunda değildir apti'nin duyguları, o bu blöf için duygularıyla oynanacak adamdır, salladır, nihayetinde bir çöpçü parçasıdır, kendi sınıfında bir insandır. bu hain karının aklından bunlar geçerken, apti şakrak hacer'in komşuyla konuşmasına kulak misafiri olmuştur ve o çok nahif, sevgi dolu yüreğiyle şu cümleleri söylemekte ve sevinçle koşturmaktadır: (bkz: parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği)

hacer vicdansızı, parkta tahteravalli ile sallanırken bile isteye apti'yle kesişir, kur yapar. zaten kendisi biliyordur ki apti ona aşıktır, istediği anda evlenecektir. kendi evlenme isteği de gerçekçi olsun, onu kullandığını, blöfe yem ettiğini anlamasın diye bu kesişmeyi yapar. neticede apti çocuklar gibi sevinerek el arabasını sürerken, bir paçavra gibi atılmadan önceki ipek kumaş değeri verilmişliği yaşar. apti istemeye gider, gelir, düğün için hazırlanır; bol bol yemek yer, guvvetli olması lazımdır. diğer taraftaysa hacer, zabıtay'a kavga ayağına iş atar. zabıta blöfü yemiştir ve anasıyla kavga etmiştir; yakında istemeye geleceklerdir. hacer amacına ulaşmıştır.

hacerin ailesi, hacerin özetidir adeta. kurnazdırlar, kaypaktırlar, hayatta bir duruşları yoktur; para neredeyse orada olmak isterler, tıpkı çoğumuz gibi. kızı zabıtaya verirken aptiyi ayazda bekletirler. apti şakrak ise tam olarak aşık bir türk erkeğidir. hahaha, evet tam olarak o salaktır çünkü "demek ki adet böyle, damadı ayazda kıçı donana kadar bekletiyorlar" der. bu, boku yediğini, çoktan kıçına teneke bağlandığını anlayan erkeğin son reddedişidir. giderken en azından çiçeğiyle çikolatasını ister, bu da üstüne içilen soğuk sudur.

apti şakrak daha sonra sahneye çıkar ve yıldızı parlar. artık apti şakrak'ın afişleri sokakları süslemektedir. işte hacer kancığı ve ailesinin tüm kaypaklığı, tüm pisliği bu afişleri gördükleri anda ortaya çıkar. önce hacerin babası ve kardeşleri görürler afişleri. daha iki gün öncesinde namussuz diye kovaladıkları, "koskoca zabıta varken çöpçü parçasına kız mı vereceğiz" dedikleri adam hakkında şunları söylerler: "baba, çöpçü şarkıcı olmuş" "eski eniştemiz buba, bir de vuracaktır herifi" babaları ise vurucu sözleri söyler: "vah vaaaah, bizim gızın da hiç şansı yokmuş be, şimdi bu ne para kırar biliyon mu. tüh be kaçırdık adamı elimizden" ve devam eder; (bkz: bayağı da güzel adammış bu eski damadım ya)

sonra arkalarından zabıta ve hacer gelmektedir, şakir "korkma artık, bir zabıta amirinin kolları arasındasın, çöpçü de kimmiş" derken hacer gururlu ve mutludur, ta ki afişleri görene kadar. haha, gerçekten harika bir sahnedir burası. ayşen gruda ise benim nazarımda muhteşem bir oyuncudur. sahnenin hakkını vermiştir doğrusu, buram buram kahpeliği hissedersiniz hacerin suratında. hacerin bir anda ağzı düğümlenir, dizlerinin bağı çözülür ve o korkunç cümleyi söyler: bak şu çöpçünün bana yaptığı işe.

peki bu lanet olası çöpçü hacer kancığına ne yapmıştır da böyle hüngür hüngür ağlamaktadır ? yaptığı şey şudur: hacer güzelliğiyle sınıf atlamak için bir seçim yaparken, o ait olduğu sınıfı terk etmiş ve hacerin seçtiği sınıftan daha yukarıda bir yere yükselmiştir. bunu nasıl yapmıştır, hacer buna inanılmaz içerler. yataklara düşer, eve erzakla gelen nişanlısını apar topar evden kovdurur ve "ben senin değerini bilemedim" diye ağlar. sonunda da yüz verilmeyince belediye zabıtasıyla evlenip hayatını mahveder.

hacer gibiler böyledir. paraya ve güce taparlar. bazı kadınların sosyal medyada, çevrenizde güce ve paraya olan sevgilerini, nasıl kelime oyunlarıyla sevgi, saygı, merhamet gibi kavramların altına gizlediklerini görebilirsiniz. evet olay budur. sevgi dediğiniz şey kadınların bir kısmı için hiçbir bok değildir. yalnızca daha iyi bir yaşama açılan kapının göstermelik anahtarıdır sevgi. bazı erkekler de buna inanırlar. apti şakraktırlar onlar.

velhasıl, yönetmen bize kadınların bir kısmının, uzak durulması gereken bir kısmının kısa bir özetini göstermiştir. harika bir filmdir gerçekten.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim