kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

dayım ve yengemin evliliği. dayım denizci yengem endonezyalı. ikisi de türkiye'de çok az vakit geçiriyor. burada olduklarında da sürekli tatil falan yapıyorlar. bir keresinde sırf uyku tutmadı diye gecenin bir vakti tatil yapmaya gittiler. böyle bir evlilik istiyorum işte.
devamını gör...

mutluluk.
devamını gör...

1980 tarihli biyografisinin anlatıldığı kitap, 2002 yılında steven spielberg tarafından çekilmiştir.
filmde bir çok önemli isim oynamıştır bu isimlerden bazıları, tom hanks, christopher walken, amy adams, martin sheen ve nathalie baye'dir. abagnale'i ise; leonardo dicaprio oynamıştır. halen izlemeyen olduğunu sanmıyorum ama izlemeyen varsa izlesin.


peki kimdir bu abagnale; 16 yaşında anne-babasının boşanmalarına kızıp evi terk eden bir çocuk. terk ederken yanına bir çek defteri de alıyor. 1.80 boylarında iri yapılı olan bir çocuk kendisinin 20 li yaşlarda görünmesinin verdiği rahatlıkla, 16 olan yaşını kimlik belgesinde sahtecilik yaparak 26 yaşında yapıyor. o zamanları kuyrye olarak çalışan bu kişi, bu kadar çok çalışmasına ancak ; gelirinin bu kadar az olmasına sinirlenerek karşılıksız çekler yazıyor.
o artık karşılıksız çeklerin arananıdır ve polis onu aramaktadır.
miamiye kaçtığı bir sırada, aynen fildeki gibi, pilot pilotun çevresinde taş gibi hatunlar görünce yav bir pilot belgesi uydurabilirim diye düşündü.
düşündüğünüde yaptı arkadaşlar. pan am şirketinin pilotlarına bedava uçuş imkanı vardı; böylelikle dünyayı gezdi.
ayrıca bir pilot üniforması giyen birinin çeklerinden asla kimse şüphe etmez ve hemen nakde çevirebilirdi.
bu şekilde iki yıl geçiren bu gözü pek arkadaşımız, utahta frank adams oldu. sosyoloji profesörü olarak çalışmak istedi canı, hooop hemen bir diploma uydurdu. brigham young ünivertesi sosyoloji profesörü olarak işe girdi.
sonra canı avukat olmak istedi. baro sınavını geçmesi gerekiyordu onu da geçti. bu çok zor bişeymiş amerikada...
neyse sonra louisania başsavcılığana danışmanlık bile yaptı herif.
bitti mi? tabi ki hayır.
canı bir de doktor olarak çalışmak istedi. tanıştıralım:
georgia hastanesi çocuk doktoru, frank williams.
bu arada halaa karşılıksız çek imzalıyordu. bu bıraktığı izler 1969'da fransada yakalanmasına sebep olacaktır.
bu film burada biter dediğinizi duyorum ama bitti mi? tabi ki hayır.
fransa'dan amerika'ya sınırdışı edildiğinde uçaktan kaçtı. tekrar yakalandı kanada'ya kaçtı. yakalandı bida kaçtı,, yakandı bidaha kaçtı .....
en sonunda washingtonda bir polis arabası yanından geçerken iki polis onu yakaladı ve 12 sene ceza aldı.
ancak cezasını yatarken 4 yılda fbi, kendilerine danışmanlık yapması şartıyla ,şartlı edebileceği teklifiyle geldi.
fbi danışmanlığı, bankaların dolandırıcılığı öneleme danışmanlıkları yaptı ve bankalara güvenlik danışmanlığı ile ilgili şirket kurdu.
neden bilmem ama en sevdiğim suçlulardan biridir bu adam.
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
devamını gör...

kadronun liyakatsızca doldurulma olasılığını geçtim hukuk fakültesi açmadığınız bir bizim evin salonu kaldı.
devamını gör...

1 sms in 2 kontör olduğu zamanlarda, sms ve dakika hakkının hemen bitmesi sonucunda aklımdasın anlamında yapılan eylem.
devamını gör...

bıktım.

teknolojiyle içli dışlı birisi olup, orta-seviye ürünlere bile sahip olamamaktan,
eğlenmek için ucuz hobi kovalamaya mecbur olmaktan,
alacağım her bir şeyde bütçemi düşünmekten,
her gün kahredici ölüm haberleri almaktan,
önümde büyük bir engel olan eğitim sistemine boyun eğmekten,
ağır bir şekilde çalışıp bu ülkeden gitmenin planlarını kurmaktan,
sağa sola nefret kusup hakaretler eden yurdum insanından,
bu şartlar altında motivasyonumu yüksek tutup çalışmaya çalışırken cebini doldurmaya devam eden samimiyetsiz siyasilerden,
okumak istediğim kitapları inanılmaz fiyatları yüzünden alamayıp pdf olarak okumaktan,
o pdf'i okumak için bir e-kitap okuyucu bile alamayıp telefondan okumaya çalışmaktan,
gelecek endişesiyle yaşamaktan,
sevmeyi çok istediğim ülkemden bıktım.

bir z kuşağı bireyi olarak tek kurtuluşum, canımı dişime takmaya devam ederek bu diyarları terk etmek.

gurur duyun eserinizle!
devamını gör...

ben moderatör olsaydım bu başlık altındaki tanımlar beni çok üzerdi. zaten hepi topu 12 kişiler. bazılarının adı hiç yazılmıyor. ben e şıkkı hepsi demek istiyorum.
devamını gör...

hep garip bir hüznün kollarında gelen ve hep hüznü çağrıştıran bir mevsimdir sonbahar. sonbahar hep hüzün müdür, pekala?
bu soruya “evet” dersek, sonbahara biraz haksızlık etmiş oluruz, gibi geliyor bana.

sonbahar, bir anlamda, yazın aldatıcı sarhoşluğundan hayata ve gerçeklere ayılmaktır, aslında. güneşli, sıcak ve uzun yaz günlerinin günlük yaşantılarımızda dağıttığı her şeye sonbaharın bir çeki düzen verişini sevmişimdir, hep.

sonbaharda aradığınız her şey yerli yerindedir ve ulaşmak istediğiniz herkes olmaları gereken yerdedir. sonbahar bir kanadıyla hüzün getirirken diğer kanadıyla da hareket getirir hayatımıza. insanlar yeniden şehirlere dönüp yazın bıraktıkları işlerine sarılırlar ve bir kez daha çalışmanın ve bir şeyler üretmenin keyfini yaşarlar. caddeler yeniden kalabalıklaşır; okullar gerçek sahipleriyle yeniden hayat bulur.
devamını gör...

genel anlamda şiddet ve mala zarar- ziyan vermeye karşıyım ama bu tarz durumlarda önce sileceği kırmak sonra farı yamultmak daha sonra anahtarla arabayı boydan boya çizmek ve lastikleri bıçakla kesmek istiyorum. başta da söylemiştim şiddete ve mala zarar- ziyana karşıyım.
devamını gör...

şu ülkede hala birini dolandırmamış olmam büyük salaklık. millet resmen zorla dolandırılıyor. en iyileri bile yoldan çıkartırlar.
devamını gör...

savaş esnasında yağan top yağmuru, o yağmurdan korkmayanı, korkana kıyasla daha az ıslatır.

(bkz: zabit ve kumandan ile hasbihal)
devamını gör...

ölümden sonra; bedenin pozisyonuna göre, zeminle birleşik olan kısımlarda kanın pıhtılaşması sonucu oluşan morluklar.
ölümden 6 saat sonra görülür.
ölüm lekesi
devamını gör...

surata yumruk yemek.
devamını gör...

dante'nin cehennem kapısının üzerindeki okuduğu cümledir:

" ey buradan içeri girenler! bütün umutlardan vazgeçin!"
devamını gör...

magomaev diyor ki:

efsanevi yılbaşı gecesi filmi. daha önce parçalar halinde izledim çünkü film yaklaşık üç saat sürüyor. ve bugün, karısıyla sonuna kadar bitirdik. ne kadar sıcak bir film. bu harika. herkese tavsiye ederim izleyin.

vanderwalls diyor ki:

o benim erkek kardeşim.

pluviophile diyor ki:

abi, geç oldu. yatağa git, istersen uyu.

magomaev 2. tanımında diyor ki:

yarın işe geldiğim için üzgünüm. hepinize sağlıklı, mutlu ve iyi bir yeni yıl diliyorum çocuklar! ben uyuyorum. her güle, güle!

merdivenaltı_müzisyen diyor ki:

evala kardeşim, evala, evala pelvis kadındı.

*
devamını gör...

kafa sözlüğün ilk entrysi bana nasip olan başlığı. ilişkiler üzerine harika filmleri vardır. 5*2 (five times two) en sevdiğim filmlerindendir.
devamını gör...

tam adı johann christian friedrich hölderlin olan şairdir.
hayatı boyunca hayal edemeyeceğimiz acılar çekmiştir. zaten kendisine acının ve melankolinin şairi derler.
onunla tanışmam şule gürbüz sayesinde olmuştu. "hölderlin hangi taş ezdi seni tadın böyle güzelleşmiş sorusunu soruyordu şule gürbüz" hölderlin küçük bir çocukken babasını, büyük babasını ve kardeşlerini kaybediyor.
sonra sevdiği kadında ölünce hölderlin acıdan deliriyor kendisi ailesinden kalma bir evde yaşamaya devam ediyor. işte böyle sebepler yüzünden kendisine mutsuzluğun ve melankolinin şairi diyorlar.

yaşadıklarından dolayı neden böyle şiirler yazdığını anlamak çok zor gelmiyor insana.
hölderlin doğayı anladığını insanları anlamadığını söyleyen bir şairmiş. kendisi bir kulede 36 yıl boyunca acı çekerek yaşamıştır.

insanın yaşadıklarının sanatına olan katkısı çok fazla oluyor. üslubunu belirliyor. hölderlin öyle bir şairmiş. yaşadıkları üslubunda belirleyici olmuş.
kendi canı çok fazla yandığı için kelimeleri yan yana koyarak okuyucularının canını yakmış.
kendisinin yaşadığı dönemde pek değeri bilinmemiş. öldükten sonra anlamışlar ve değerini bilmişler. bu işler maalesef her yerde böyle oluyor.
ben daha çok kendisinin şair tarafına odaklansam da kendisi aynı zamanda felsefecidir. kendisi çocukluğundan beri iyi bir din eğitimi almıştır. o yüzden şiirlerinde bol bol tanrıya sorular sorar veya onunla konuşur.
bütün bunları bilince şule gürbüz o soruyu sormakta çok haklıymış diyoruz.

hölderlin hangi taş ezdi seni tadın böyle güzelleşmiş?
devamını gör...

böyle yorumlar da geldiğine göre sözlük insan kaynıyor demek istediğim başlıktır. bir toplulukta böyle sesler çıkıyorsa insanlar fikir ayrılığı yaşıyor demektir. gayet sevindirici. abi kafa sözlükte çok bozdu yaaaa o eski tadı alamıyorum.
devamını gör...

insan gözüne güzel gelmeyeni sev(e)miyor.
bir yaştan sonra pek takmamak lâzım.
zamanla geçer.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim