gelmiş geçmiş en iyi soru cümlesi
devamını gör...
sevdiğin kadar sevilmemek
bu durumu farketmek biraz can acıtır. hele de uzun süre farketmemek için üstünü örttüyseniz.
devamını gör...
en kötü sonuç bile belirsizlikten iyidir
dayanılması güç durumdur belirsizlik. önünü arkasını düşünmek bir sürü ihtimaller sonucun kötü olmasını da istemeyince belirsizliğe tahammül ediyor insan sonra orada boğuluyor maalesef.
devamını gör...
pofuduk
türk dil kurumu sözlüğünde neden bulunmadığını anlamadığım ama olması gerektiğine canı gönülden inandığım, güncel konuşma dilinde çokça kullanılan sözcüktür. genelde çocukların kullanımında yoğun olarak rastlanan sözcük güzel bir sevgi ve beğeni ifadesi olarak kullanılmaktadır.
bir yabancı dil öğretmeni olarak bütün dillere büyük bir tutku ile bağlı olduğum için dillere katılan yeni sözcükler beni her zaman büyülemiştir. ama türkçenin resmiyette bu konuda çok tutucu olduğunu düşünüyorum. yeni sözcükler eğer mantıklı iseler dilleri güçlendirir.
sözcük aslında mantıklı bir temele oturtularak sözlüğe ve sözcük dağarcığımıza katılabilir bence.
pofurdamak diye bir sözcük vardır sözlükte. can sıkıntısını belli etmek için yanakları şişirdikten sonra havayı pof sesi ile dışarı vermek için kullanılır. pofuduk sözcüğü de burdan hareketle türemiş olabilir. zira despicable me’den hatırlayacağımız gibi agnes’in yanakları çok pofuduktur.
pofuduk kelime anlamı olarak yumuşak ve hafif, sevimli ve yumuşacık anlamına gelir. bu kadar sevimli bir sözcüğün sözlük dışında kalıp resmiyet kazanmamış olması gerçekten büyük bir kayıptır.
yanakları pofuduk olan insanlara sesleniyorum: dünyanın bütün pofudukları birleşin!
bir yabancı dil öğretmeni olarak bütün dillere büyük bir tutku ile bağlı olduğum için dillere katılan yeni sözcükler beni her zaman büyülemiştir. ama türkçenin resmiyette bu konuda çok tutucu olduğunu düşünüyorum. yeni sözcükler eğer mantıklı iseler dilleri güçlendirir.
sözcük aslında mantıklı bir temele oturtularak sözlüğe ve sözcük dağarcığımıza katılabilir bence.
pofurdamak diye bir sözcük vardır sözlükte. can sıkıntısını belli etmek için yanakları şişirdikten sonra havayı pof sesi ile dışarı vermek için kullanılır. pofuduk sözcüğü de burdan hareketle türemiş olabilir. zira despicable me’den hatırlayacağımız gibi agnes’in yanakları çok pofuduktur.
pofuduk kelime anlamı olarak yumuşak ve hafif, sevimli ve yumuşacık anlamına gelir. bu kadar sevimli bir sözcüğün sözlük dışında kalıp resmiyet kazanmamış olması gerçekten büyük bir kayıptır.
yanakları pofuduk olan insanlara sesleniyorum: dünyanın bütün pofudukları birleşin!
devamını gör...
mezopotamya
iki nehir arasında anlamına gelen, fırat ve dicle nehirlerinin suladığı bereketli topraklar.
devamını gör...
sanatsal imge
imge kelime manası olarak bir şeyi temsil eden, yansıtan anlamına gelmektedir. daha doğrusu hayali bir tasavvurun, gerçekte bulduğu şekil, tasarı anlamını taşır.
bunun sanatsal olması ise; hangi sanat dalına mensup olmasına, hatta bu dalda yansıtması beklenen duygu ve tasarıya göre çeşitlilik kazanır.
örneğin konu resimse, sanatsal imge için, resmin hangi tür olduğuna bakmamız gerekir. şöyle ki nü bir çalışmadan bahsediyorsak, sanatçı hangi imgeyi burada vurgulamıştır yahut vurgulayacaktır?, tasavvuru ön plana çıkar.
keza tiyatroda da aynı gaye güdülmektedir. örneğin korku imgesi bir müzikalde hem müzikle hem de tiyatro oyuncusunun jest ve mimiklerine ek dansıyla izleyiciye aktarılmaya çalışılır.
şiirde şair bunu, betimleme yoluyla gerçekleştirmeye çalışır. sudan bahseyorsa misal s ve ş seslerini daha çok kullanır ki okuyucu da su imgesi yansımasını bulsun. benzetme yoluyla yahut suyu anımsatan ögelerle de bu tasarı okuyucuya aktarılır. ahmet haşim bunu, maharetle yapabilen ender şairlerdendir mesela:
gece
titreyen ellerimle penceremi
açtım âfak-ı leyle karşı... yine
gecenin gölgeden menâzırına
imtizâc eylemiş nücûm-ı bahâr...
sihr-i eb'ad içinde şimdi gümüş
bir sehâb andıran miyâh uyumuş..
kalb-i şeydâ-yı leyl olan rüzgâr
esiyor gölgelerde velvelekâr...
ah o bir aşk-ı bî-tenâhi mi
geceden, tûde-i menâzırdan
yükselen ra’şe-i hümâr ü buhâr?
sanki hulyâ-yi vasla müstağrak
şeb-i bir ıtr-ı hisle doldurarak
dolaşan, titreşen kadınlardı...
sanki bir savt-ı gâib ü mühtez
kalbe bir aşk-ı bî-vefâ yetmez
“seviniz, muttasıl sevin! ” derdi!
bu şiirinde geceyi aktarırken kullandığı, titreyen el, afak-ı leyl, gölge, nücum-u bahar, hülya, ıtri his, bi-vefa gibi kelimelerle sağlar. ve gecenin, karanlığın, ümitsizlikle olan bağını anlatır.
bunu daha anlaşılır bir dille, başka bir şiiriyle ele alacak olursak:
bir yaz gecesi hatırası
işveyle, fısıltıyla, gülüşle
olmuş sebi sevda yine bihap
oklar gibi saplanmada kalbe
düştükçe semadan yere mehtap...
buseyle kilitlenmiş ağızlar
gözler neler eyler neler israp! ...
uçmakta bu ateşli havada
vuslat demi bir kuş gibi bitap...
burada da şair, şiire adını veren bir yaz gecesi hatırasını, sevgilinin işvesi, cilvesi, fısıltı ve gülüşü, vuslat, ateşli hava ve uçmak kavramlarıyla aktarır.
her ne kadar sinema 7. sanat adıyla anılsa da, burada da bir sanat gayesi güdülmektedir. izleyiciye, yönetmen senarist ve hikaye oluşturucusunun üçleminde, oyuncu ve dış mekan vasıtasıyla belli bir imge aktarılmaya çalışılır. burada güdülen gaye, elbetteki yine sanatsal imgedir.
sinema konusunda yetkiliğini kanıtlamış andrey tarkovski bu konuda şöyle söyler:
"sanatsal imge gibi bir kavramı açık, kolay anlaşılır biçimde sunabilmek altından kolay kalkılacak bir iş değil kuşkusuz. böyle bir şey mümkün olmadığı gibi gerekli de değildir. burada belki yalnızca şu söylenebilir: imge sonsuza ulaşmaya çalışır ve mutlak'a doğru gider. hatta imgenin düşüncesi diye adlandırabileceğimiz şeyi de, çok boyutluluğu ve çok anlamlılığı içinde sözcüklerle anlatabilmek ilkesel bakımdan imkansızdır. bunu pratikte sanat yapar." mühürlenmiş zaman
kısaca belirtmeliyiz ki sanatsal imge düzleminde sanatçı, dış dünyadan edindiği imgeyi, sanatıyla aktarmaya, yansıtmaya çalışır.
bunun sanatsal olması ise; hangi sanat dalına mensup olmasına, hatta bu dalda yansıtması beklenen duygu ve tasarıya göre çeşitlilik kazanır.
örneğin konu resimse, sanatsal imge için, resmin hangi tür olduğuna bakmamız gerekir. şöyle ki nü bir çalışmadan bahsediyorsak, sanatçı hangi imgeyi burada vurgulamıştır yahut vurgulayacaktır?, tasavvuru ön plana çıkar.
keza tiyatroda da aynı gaye güdülmektedir. örneğin korku imgesi bir müzikalde hem müzikle hem de tiyatro oyuncusunun jest ve mimiklerine ek dansıyla izleyiciye aktarılmaya çalışılır.
şiirde şair bunu, betimleme yoluyla gerçekleştirmeye çalışır. sudan bahseyorsa misal s ve ş seslerini daha çok kullanır ki okuyucu da su imgesi yansımasını bulsun. benzetme yoluyla yahut suyu anımsatan ögelerle de bu tasarı okuyucuya aktarılır. ahmet haşim bunu, maharetle yapabilen ender şairlerdendir mesela:
gece
titreyen ellerimle penceremi
açtım âfak-ı leyle karşı... yine
gecenin gölgeden menâzırına
imtizâc eylemiş nücûm-ı bahâr...
sihr-i eb'ad içinde şimdi gümüş
bir sehâb andıran miyâh uyumuş..
kalb-i şeydâ-yı leyl olan rüzgâr
esiyor gölgelerde velvelekâr...
ah o bir aşk-ı bî-tenâhi mi
geceden, tûde-i menâzırdan
yükselen ra’şe-i hümâr ü buhâr?
sanki hulyâ-yi vasla müstağrak
şeb-i bir ıtr-ı hisle doldurarak
dolaşan, titreşen kadınlardı...
sanki bir savt-ı gâib ü mühtez
kalbe bir aşk-ı bî-vefâ yetmez
“seviniz, muttasıl sevin! ” derdi!
bu şiirinde geceyi aktarırken kullandığı, titreyen el, afak-ı leyl, gölge, nücum-u bahar, hülya, ıtri his, bi-vefa gibi kelimelerle sağlar. ve gecenin, karanlığın, ümitsizlikle olan bağını anlatır.
bunu daha anlaşılır bir dille, başka bir şiiriyle ele alacak olursak:
bir yaz gecesi hatırası
işveyle, fısıltıyla, gülüşle
olmuş sebi sevda yine bihap
oklar gibi saplanmada kalbe
düştükçe semadan yere mehtap...
buseyle kilitlenmiş ağızlar
gözler neler eyler neler israp! ...
uçmakta bu ateşli havada
vuslat demi bir kuş gibi bitap...
burada da şair, şiire adını veren bir yaz gecesi hatırasını, sevgilinin işvesi, cilvesi, fısıltı ve gülüşü, vuslat, ateşli hava ve uçmak kavramlarıyla aktarır.
her ne kadar sinema 7. sanat adıyla anılsa da, burada da bir sanat gayesi güdülmektedir. izleyiciye, yönetmen senarist ve hikaye oluşturucusunun üçleminde, oyuncu ve dış mekan vasıtasıyla belli bir imge aktarılmaya çalışılır. burada güdülen gaye, elbetteki yine sanatsal imgedir.
sinema konusunda yetkiliğini kanıtlamış andrey tarkovski bu konuda şöyle söyler:
"sanatsal imge gibi bir kavramı açık, kolay anlaşılır biçimde sunabilmek altından kolay kalkılacak bir iş değil kuşkusuz. böyle bir şey mümkün olmadığı gibi gerekli de değildir. burada belki yalnızca şu söylenebilir: imge sonsuza ulaşmaya çalışır ve mutlak'a doğru gider. hatta imgenin düşüncesi diye adlandırabileceğimiz şeyi de, çok boyutluluğu ve çok anlamlılığı içinde sözcüklerle anlatabilmek ilkesel bakımdan imkansızdır. bunu pratikte sanat yapar." mühürlenmiş zaman
kısaca belirtmeliyiz ki sanatsal imge düzleminde sanatçı, dış dünyadan edindiği imgeyi, sanatıyla aktarmaya, yansıtmaya çalışır.
devamını gör...
değişik kelimeler ve anlamları
hiss-i kable'l vuku : bir sey olmadan önce hissetme, önsezi.
devamını gör...
yolu uzatmaya sebep olan şeyler
eve girmeden yakılan yolluk sigarası. bazen de evde ki istenmeyen misafirlerin varlığı.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
devamını gör...
dışarıda koca bir dünya varken odasında takılan genç
dışarıdaki koca dünyayı keşfetmesini engelleyen iki şey vardır.
1-aile
2-para
bu yüzden odasında durarak konfor alanından çıkmaz.
1-aile
2-para
bu yüzden odasında durarak konfor alanından çıkmaz.
devamını gör...
beğeni alınca mutlu olan yazar
ben. dönüp dönüp yazdığımı okuyorum ve daha da mutlu oluyorum. *
devamını gör...
yapacak bir şey yok
sadece, sonuna kadar mücadele edip sınırları zorladıktan sonraki gerçek bir imkansızlık durumunda kurulmasıyla meşruiyet kazanabilecek cümle.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın romalılar! bigün yine çalışıyorum... bugün anlamsız bir huşu ve sakinlik var üstümde. yani şu an bulunduğum bina yansa alevler lavaboya ulaşmadan geçerim ayna karşısına saçlarımı tararım. bu sebeple bir milyoncudan saçma renk dönüşlü, genelde üç büyük takım renklerinde 1 liralık tarak alıp arka cebime koydum, ne oluuur ne olmaz! (bkz: swh) kısacası güzel bir hissiyat, tüm bıkkın dostlara buradan minnak minnak gönderiyorum bu histen. havada kapın ve sağlıcakla kalın.
devamını gör...
the crow (1994)
sinema tarihinde yeri ayrı olan ve ayrı köşede de durması gereken bir film. zamanında film afişi de duvarımı süslerdi , hey gidi hey.
sayın yarasa seneca çok güzel anlatmış. çekim sahneleri ve karanlık bir canlı olarak görülen karga kullanılması isabetli olmuş. ondan dolayıdır ki ,kolumda da bir karga dövmesi mevcut. neden karga? karga yapılan iyiliği ve kötülüğü unutmaz derler. yani kuşlar dünyasında intikam amacı güden tek kuş. eee burda da kahramanımız intikam almak istiyor ve yeniden diriliş var; kargadan daha iyi bir canlı düşünemiyorum. hoş kedi kadında da kedi kullanılmıştı, hatta constantine filminde de kedilerin öteki dünya ile bağlantısı olan gizemli bir canlı olması rolüyle yer almıştı ama karga sanırım zaten doğasında olan intikam güdüsünden dolayı daha doğru bir seçim olmuş.
ayrıca brandon lee ‘nin ölümüyle ilgili de bir çok komplo teorisi ortaya atıldı. babası bruce lee’nin erken yaşta ölümü ile onun erken yaşta ölümü bir çeşit mafya hesaplaşması olarak görüldü. bruce lee’nin ya kullandığı ilaçlardan ya da beynindeki bir problemden öldüğü yazar her yerde. ben sadece komplo teorisini dile getirdim.
yani brandon lee aslında filmin çoğunda yoktu. ya dublörle ya da efektlerle filmi bitirmesi sağlandı. intikam filmleri için klasik sayılabilecek bir konu evet ama ben filmin karanlık havasını çok sevdim. kısa da bir not gireyim dedim film hakkında. iyi seyirler.
sayın yarasa seneca çok güzel anlatmış. çekim sahneleri ve karanlık bir canlı olarak görülen karga kullanılması isabetli olmuş. ondan dolayıdır ki ,kolumda da bir karga dövmesi mevcut. neden karga? karga yapılan iyiliği ve kötülüğü unutmaz derler. yani kuşlar dünyasında intikam amacı güden tek kuş. eee burda da kahramanımız intikam almak istiyor ve yeniden diriliş var; kargadan daha iyi bir canlı düşünemiyorum. hoş kedi kadında da kedi kullanılmıştı, hatta constantine filminde de kedilerin öteki dünya ile bağlantısı olan gizemli bir canlı olması rolüyle yer almıştı ama karga sanırım zaten doğasında olan intikam güdüsünden dolayı daha doğru bir seçim olmuş.
ayrıca brandon lee ‘nin ölümüyle ilgili de bir çok komplo teorisi ortaya atıldı. babası bruce lee’nin erken yaşta ölümü ile onun erken yaşta ölümü bir çeşit mafya hesaplaşması olarak görüldü. bruce lee’nin ya kullandığı ilaçlardan ya da beynindeki bir problemden öldüğü yazar her yerde. ben sadece komplo teorisini dile getirdim.
yani brandon lee aslında filmin çoğunda yoktu. ya dublörle ya da efektlerle filmi bitirmesi sağlandı. intikam filmleri için klasik sayılabilecek bir konu evet ama ben filmin karanlık havasını çok sevdim. kısa da bir not gireyim dedim film hakkında. iyi seyirler.
devamını gör...
fetüs
özellikle anne adaylarının sıklıkla işittiği tıbbi bir terim. bebeğin anne karnındaki gelişim aşamalarından biri.
üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadar olan süre içinde ana rahmindeki canlıya verilen isimdir.
üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadar olan süre içinde ana rahmindeki canlıya verilen isimdir.
devamını gör...
nick altım akışa düşsün kampanyası
kendime nickaltı girerek yapabileceğim şey.
devamını gör...
neden bu kadar cok başlık açılıyor
seks, sevişme olunca başlık olmuyor mu?
sözlük burası. daha fazla açılsa keşke.
sözlük burası. daha fazla açılsa keşke.
devamını gör...
akıl kurcalayan sorular
patagonyalı zavallı biri. gözünüzde bir şeye benzetmeyiniz lütfen.
devamını gör...


