halihazırda yazmış olduğum kitabın girişi şu şekildedir;

"soğuk ve yağışlı bir güz sabahıydı. güneş henüz doğmamıştı. kül rengi bulutlar gökyüzünü kapatıyor, yeryüzündeki her şeyin hastalıklı bir griye bürünmesine neden oluyordu. uzaklarda bir karga sürüsünün çığlıkları savaşı bekleyen askerlerin yüreklerine uğursuzluk korkusu salıyordu."
devamını gör...

şaşkınlıkla karışık sevimlilik

hizliresim.com/C5Naiy
devamını gör...

gitti.
devamını gör...

evet bedava ama gerçek hayata dönüp baktığımda çoğu zaman büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor benim için.
devamını gör...

bazı durumlarda insanları fazla boğuyorum, buna engel de olamıyorum. ama bir gün buna dur diyebileceğime inanıyorum.
devamını gör...

emevi hanedanına karşı halifeliğini ilân eden sahabi. babası cennetle müjdelenen 10 sahabi'den olan hz. zübeyr bin avvam'dır. yezid bin muaviye halife olunca, medine valisi velîd bin utbe'ye bir mektup yazarak, hz. hüseyin, hz. abdullah bin zübeyr ve hz. abdullah bin ömer'den zorla biat almasını istedi. kerbelâ faciası'ndan sonra, hz. abdullah, yezîd'e karşı muhalefetin lideri haline geldi. ama beklemeyi tercih etti. yezid buna kızdı ve medine valisi amr bin saîd'e, hz. abdullah'ın üzerine bir ordu göndermesini söyledi. ve o da, hz. abdullah'a düşman olan kardeşi amr bin zübeyr kumandasında bir kuvvet gönderdi.

bu arada amr bin zübeyr, hz. abdullah bin zübeyr'in baba bir kardeşidir. ama aralarında anlaşmazlık vardı. amr âni bir baskına uğrayarak hapsedildi.

yezid öldükten sonra hz. abdullah bin zübeyr, emirü'l-mü'minîn unvanıyla halifeliğini ilan etti. husayn bin nümeyr kendisine eğer dımaşk'a gelirse halife olarak tanınacağını söyledi. ama hz. abdullah bin zübeyr bu teklifi kabul etmedi. suriyeliler daha sonra ii. muaviye sonra da mervan bin hakem'e biat ettiler. humus, filistin ve kınnesrîn ordugâhları hz. abdullah bin zübeyr'e biat etmeye hazırlanmışken, mervan kısa sürede durumu ele aldı.

haccâc kendisinin başını kesmiş ve suriye'ye göndermiştir. cesedi bir süre darağacında asılı kalmıştır. defnine annesinin ricası üzerine izin verilmiştir.

hz. abdullah bin zübeyr'in, haccac kendisini harem'de muhasara ettiği günlerde bile kalkıp namaza durduğu, mancınıktan atılan taşların önüne ve arkasına düştüğü halde asla namazını bozmadığı rivayet edilir.

allah hz. abdullah bin zübeyr'e rahmet etsin.
devamını gör...

sivas'ta düzenlenen pir sultan abdal şenlikleri sırasında madımak oteli'nin radikal islamcı bir grup tarafından yakılması ve çoğunluğu alevi 33 yazarın, ozanın, düşünürün ve 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan daha sonra halk arasında "yananlardan mısın yoksa yakanlardan mısın" sorusu ile gündeme gelen ve halen devam eden aslında yananında yakanında aynı olduğu sonraları anlaşılan.. dönemin başbakanı gevşek çiller tarafından otel dışında halkımız zarar görmemiştir demesi ve ve diğer gevşek iç işleri bakanı mehmet gazioğlunun tüm suçu aziz nesine yüklediği olaylardır.
olay sonrası göz altına alınanlardan 22 sanık hakkında on beşer yıl, 3 sanık hakkında onar yıl, 54 sanık hakkında üçer yıl, 6 sanık hakkında ikişer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verilmiştir. yargıtay 9. ceza idaresi olayı daha sonra yeniden gündeme getirerek.
28 kasım 1997'de açıklanan kararda, 33 sanık türk ceza yasası'nın 146/1 maddesine göre idama ve 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezasına mahkum edilmiştir. yargıtay 9. ceza dairesi 24 aralık 1998'de hapis cezalarını onamış.. 33 idam cezasını ise usul noksanlıkları nedeniyle bozmuştur.. şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 haziran 2000'de 33 sanık devlet güvenlik mahkemesi'nce yeniden idam cezasına çarptırılmış ancak 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrilmiştir.

hayatını kaybedenler ise..

muhlis akarsu - 45 yaşında, sanatçı
muhibe akarsu - 45 yaşında, muhlis akarsu'nun eşi
gülender akça - 25 yaşında
metin altıok - 53 yaşında, şair, yazar, felsefeci
mehmet atay - 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı
sehergül ateş - 29 yaşında
behçet sefa aysan - 44 yaşında, şair
erdal ayrancı - 35 yaşında
asım bezirci - 66 yaşında, araştırmacı, yazar
belkıs çakır - 18 yaşında
serpil canik - 19 yaşında
muammer çiçek - 26 yaşında, aktör
nesimi çimen - 62 yaşında, şair, sanatçı
carina cuanna thuijs - 23 yaşında, hollandalı akademisyen
serkan doğan - 19 yaşında
hasret gültekin - 22 yaşında şair, sanatçı
murat gündüz - 22 yaşında
gülsüm karababa - 22 yaşında
uğur kaynar - 37 yaşında, şair
asaf koçak - 35 yaşında, karikatürist
koray kaya - 12 yaşında
menekşe kaya - 15 yaşında
handan metin - 20 yaşında
sait metin - 23 yaşında
huriye özkan - 22 yaşında
yeşim özkan - 20 yaşında
ahmet özyurt - 21 yaşında
nurcan şahin - 18 yaşında
özlem şahin - 17 yaşında
asuman sivri - 16 yaşında
yasemin sivri - 19 yaşında
edibe sulari - 40 yaşında, sanatçı
inci türk - 22 yaşında
ahmet öztürk - 21 yaşında (otel çalışanı)
kenan yılmaz - 21 yaşında (otel çalışanı)
devamını gör...

yılmaz erdoğan’ın anneannesinden esinlenerek yarattığı yasemin yalçın'ın oynadığı karakter.
devamını gör...

özellikle birinci dünya savaşı'nda askerlerde açıklanamayan semptomları tanımlamak için kullanılmış bir terimdir. o dönemdeki genel fikir birliğine göre ağır silahların neden olduğu travmadır, arkasındaki psikolojik nedenler daha sonra bir dereceye kadar kabul edilmiştir. tedavisi ise ülkeden ülkeye farklılık gösteriyordu. örneğin, fransa bu askerleri cephede tedavi etmenin önemli olduğuna inanıyordu, oysa almanya bu kişileri çiftliklerde veya fabrikalarda, yakınlarında "sinir doktorları" ile beraber çalıştırmayı tercih ediyordu.
devamını gör...

(bkz: spot ışığı etkisi)
devamını gör...

son dönemlerin favori tatlılarından biridir. seven ve sevmeyen kesim oranı baya yüksek olmakla beraber en güzel nerede yenir tartışmaları var sormayın gitsin. hiç ilgilenmiyorum. evde yapabileceğiniz aşırı basit bir tatlı kendisi. ben seven taraftan olsam dahi dışarıda yediklerimle evde kendi yaptığım arasında farklar olduğundan kendi yaptığımı tercih ederim. hafif bir tatlı olarak tercih edilebilir. yaptığım tarifi vermeyeceğim ama içine 6/7 tane yumurta doldurmanıza gerek olmadığını belirtmek isterim.
devamını gör...

efendim, karnınız toksa ve başınızın üstünde bir çatı varsa, bu yeni sıkıntı aşamamıza hoş geldiniz. burada kendinizi farklı cümlelerle ifade edebilirsiniz. bana göre ise en güzeli anton çehov'un şu sözüdür:

"ne kadar harika bir gün. çay mı demlesem kendimi mi assam karar veremiyorum."

zaten bu çehov da hep insanın yüzüne yüzüne vurur.

seçenekler bu kadar genişken hâlâ kendinizi asma fikri bir yerlerden pörtlüyorsa, üzerine titrenecek bir varoluş sıkıntınız var demektir. bana hayatımda bir kez geldi ve o anda itçe gülümsediğimi hatırlıyorum.

sıkıntınızın kadrini kıymetini bilin ama çok da şımartmayın derim.

çay wins.
devamını gör...

1. ile 2. yazar arasında 10.000 (onbin) fark var. bu puan farkı artık alman liginde bayern münih yapamıyor.
1. olan yazar arkadaşı tebrik ederim. 2. olan arkadaşa mutlaka teselli hediyesi olarak bir kitap hediye edilmeli çabaları için. 1. yazara hediye yok ona şampiyon olma mutluluğu yeter.

ben mi?
güldürmeyin adımın a'sı bile yok. okuyorum genelde. yazasım yok bu aralar. ha maaş bağlarlarsa ek iş olarak düşünebilirim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1- önceliğiniz asla kendiniz olmasın.
2- şikayet etme evresinden çıkmayıp düzeltmeye geçmeyin.
3- her şeyden pişman olun, tonlarca keşke biriktirin.
4- insanlara göre yaşayın, ben ne isterim demeyin.
5- yanlış insanlara doğru anlamlar yükleyin.
6- kitap okumayın, film izlemeyin, yalnız hiçbir aktivite yapmayın.
devamını gör...

kendini seven, kedyleri seven, yemeyi seven, japon yapıştırıcısı hayranı olmasının yanı sıra boş gevgev’i zerre sevmeyen yazar kişisi.

tüm bunlar bir kenara, denizden babası çıksa yermiş. o derece seviyor yani deniz mahsüllerini. deniz atları üzgün. karidesler yasta.

tüm şunlar da bir kenara, iyi yazıyor. hep yazsın.
devamını gör...

dünya sağlık örgütünün dünyanın farklı bölgelerinde yaptığı çalışma kırsal alanda depresyonun korkutucu boyutlarını ve nedenlerini ortaya koyuyor.
türkiye ile ilgili olarak ise şehir ve kırsal alanda cinsiyetlere bağlı olarak depresyonu kıyaslayan bir araştırma var. istanbul'da doğum büyümüş kişilerde depresyon oranı daha düşük ve kadın ve erkeklerde depresyon aynı seviyede. van'da yaşayanlar ve van'dan istanbul'a göçenlerde depresyon oranı daha yüksek ve erkeklerin depresyon oranı kadınlardan daha yüksek.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ekonomik durumu iyi, eğitimli kişiler depresyona girdiklerinde bunu depresyon olarak tanımlayabilmekte ve gerekli psikolojik yardımı alabilmekteler.
depresyona giren köylü ise genel olarak derdi olan köylüdür. derdinden, çilesinden çökmüştür. huysuz ve suratsız olan köylüdür, afra tafra yapan köylüdür. nazarlara gelmiştir, basmaması gereken yere basmıştır, cinler basmıştır, al basmıştır, bedduaya gelmiştir, hayırsız evlat olmuştur vb. tanımlamanın farklı olması ve bu kişilerin depresyona girdiklerinde gerekli desteği alamıyor olmaları depresyona girmedikleri anlamına gelmiyor.
şehir ve köy arasında yapılacak bir çalışmanın istanbul, van kapsamında yapılan çalışmaya benzer sonuçlar doğurması muhtemeldir. çalışmaların büyük bölümünde yoksulluk ve eğitim oranının düşüklüğü ile depresyon arasında direkt bağlantı görülmekte.
devamını gör...

dünya hiçbir şey hissetmeyenlere aittir. eylem adamı olmanın birinci şartı, duyarsız olmaktır.

fernando pessoa
devamını gör...

arkadaşım nurettin ile dandanakan savaşı'nı konuşup horasan'ın jeopolitik önemi ve selçukluların devlet yönetiminde attığı adımları tartışıp analiz ederken aklıma gelen düşünce.

masanın üzerindeki karper peynire baktım. o da bana baktı. sonra yedim. afiyet olsun abi.

evet ne diyordum sevgili dostlarım. babalarımız bir kutu ezine peynirinin nerede olduğunu bulabilmek için bir ömrü arayışla geçiriyor. ellerine oradan buradan, işyerindeki arkadaşın köyünden vesair peynirler geçiyor lakin hiçbiri mükemmel beyaz peynir değil. hatta öyle ki, birçoğu mükemmel olmaktan fersah fersah uzak, fabrikasyon peynirler.

babacığınız sağsa yanına gidin, yanınızda değilse telefonla arayıp sorun:

"baba nasılsın?" diye.

"iyiyim aynı oğlum-kızım senden n'aber?" der.

bu pek düşünülmeden verilen cevabın arkasında aslında büyük bir anlam gizlidir. o da şudur: "bir ömrü mükemmel kalitede beyaz peyniri aramakla geçiriyorum."

babaların bu arayış halinde olduğu kutsal yiyeceği düşünmediği bir zaman dilimi yoktur. evet, uykuda bile...

şimdi babamı anlayabiliyorum. baba değilim henüz ama anlayabiliyorum babamı. bir gün onun durumunda olacağım çünkü. biz erkeklerin toplumsal kodlarında sünnet, ilk aşk, askerlik, iş, aşk, evlilik, çocuk sıralamasında son hedefi budur. bu arayışa hiçbir zaman ulaşamadan göçüp gideceğiz ancak...

mükemmel, tıpkı platon'un dediği gibi 'idealar' dünyasında gizlidir.

ama onu aramakla geçen bir ömür bile dostlarım, inanın boşa geçmez.
devamını gör...


sezen aksu-son bakış.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim