kafembir
kafa sözlük emekli moderatörler birliği kısaltması. yazın serin, kışın sıcak iklime sahip bir yer. içeride vakit geçmesi için türlü kağıt oyunu, okey vs. mevcut. oraletler benjaminden tabii ki.
devamını gör...
kendini yetersiz hissetmek
özgüven eksikliğinden kaynaklandığını düşündüğüm,kişinin hayatını gerçekten kötü etkileyeceğine inandığım durum. temel sebeplerden birisi küçük yaşlardan itibaren aileden,arkadaşlardan ya da öğretmenlerden takdir veya ilgi görememektir.
devamını gör...
zeka
insanın düşünme, algılama ve yönetme gibi yeteneklerinin tümüne verilen isim.
insandan insana değişiklik gösterebilir.
insandan insana değişiklik gösterebilir.
devamını gör...
incognito
nörobilime merak duyanların okuması gereken david eagleman kitabı. “içimizdeki kozmos” da denilen çok sevdiğim tanımlamasıyla beyin ve onun muazzam karmaşıklıktaki yapısı, kararları veren ne kadar biz sorusu ve nasıl çalıştığını okudukça bazı önyargıların yine o beyin içinde tuz buz olması. okumak isteyenler için sinirbilim dünyasına iyi bir başlangıç olacaktır. en azından bende öyle olmuştu.
devamını gör...
v for vendetta
alan moore'nin ustalık eserlerinden birisi olan okunası çizgi romandır. en az onun kadar güzel bir de filmi vardır. v, her karşıma çıktığında aklıma şu sözleri gelir:
"beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea, mr. creedy, and ideas are bulletproof."
"beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea, mr. creedy, and ideas are bulletproof."
devamını gör...
geceye bir söz bırak
bilmezden gelişim, aptala yatışım, karşımdakinin yalan söyleme potansiyeline olan merakımdandır.
(bkz: nazım hikmet).
(bkz: nazım hikmet).
devamını gör...
kilo vermenin zor oluşu
özellikle 30undan sonra olan durum. eskiden çok rahat ve kolaydı. ya da eskiden corona diye bir lanetle tanışıp kendimizi evlere kapatmamıştık. sağlıklı beslenir, her gün spor yapar, düzenli uyur uyanırdım ve yaşam kalitem çok daha yüksekti. şimdi esamesi okunmuyor o günlerin. gel de kilo ver şimdi. öhüm öhüm modu düşürmüyoruz tabi geçen ay 4 kilo verdim. duraksar gibi oldu fakat yılmak yok. güle güle yağlar, kilolar, sağlıksız yaşam. hoş geldin düzen, sağlık, rahat uyku ve daha mutlu bir hayat.
devamını gör...
acem
arap ırkından olmayanlara araplar’ın verdiği isimdir. dünyayı kendinden ibaret görüp kendi ırkından olmayanlara aynı ifadeyle anmak bana baya ırkçı göründü.
kaynak
kaynak
devamını gör...
eğilirken göğüs dekoltesini kapatan erkek
belki göğüs kıllarını gizlemek istiyordur.
devamını gör...
normal sözlük'te mutlu olmak
çok mutluyum çok..
iyi ki hepimiz varız..
hepinizi çok seviyorum..
iyi ki hepimiz varız..
hepinizi çok seviyorum..
devamını gör...
tavuk dönercinin tek dürüm mü çift dürüm mü diye sorması
lavaştır o, dürüm olsa duramazdın.
devamını gör...
friedrich engels
ailenin, özel mülkiyeti ve devlet kökeni adlı kitabı marksizm'in daha popüler hale gelmesine yardım etmiştir.
devamını gör...
kanije savunması
1593’te başlayıp, 1606 zitvatorok antlaşması’yla sona eren osmanlı-avusturya savaşları devam ettiği sırada avusturyalıların budin’i tazyik ederek eflak-boğdan bölgesinde faaliyette bulunmaları sebebiyle sadrazam damat ibrahim paşa, 1599’da sefere çıkarak belgrad’a geldi. burada iken peçuy şehrinde oturmakta olan eski budin beylerbeyi ve tiryaki hasan paşa, emrindeki askerlerle “baranyavar” civarında bir avusturya kuvvetini imha ettikten sonra orduya katıldı.
kahve’ye olan düşkünlüğü sebebiyle “tiryaki” denilen hasan paşa, 80’li yaşlarda bulunuyordu. uzun yıllar devlete hizmet etmiş paşa’nın tecrübesinden faydalanmak isteyen sadrazam son derece memnun olarak kendisine itimat gösterdi. estergon üzerine yapılacak harekâtın tartışıldığı harp meclisinde, tiryaki hasan paşa kendisine söz sırası geldiği zaman, estergon yerine basocsa kalesi ve ilk defa kanûnî sultan süleyman döneminde fethedilmiş olan kanije’nin zaptıyla budin yolunu güvenceye almanın mümkün olacağı değerlendirmesinde bulundu. teklifi kabul edilerek basocsa kalesi ve kanije kalesi zorlu bir kuşatmanın ardından alındı.
kanije, tahkim edildi. kale muhafızı yani dizdar olarak ise tiryaki hasan paşa, 4-5 bin kadar asker ve 100 parça topla burada bırakıldıktan sonra osmanlı ordusu kışı geçirmek üzere belgrad’a döndü. sadrazam ibrahim paşa’nın burada ölmesi üzerine yerine yemişçi hasan paşa sadrazamlığa getirildi. serdar-ı ekrem unvanıyla derhal ordunun başına geçen yemişçi hasan paşa bölgeye geldiği sırada macaristan’da bulunan iki düşman ordusu, kanije’yi kuşatmıştı. işte bu kuşatmayla beraber osmanlı tarihinin en parlak savunma savaşlarından biri yaşandı ve “tiryaki hasan paşa” ismi “kanije” ile birlikte tarihe geçti. tiryaki hasan paşa, bölgede kurduğu istihbarat ağı sayesinde arşidük ferdinad’ın kanije’ye doğru gelmekte olduğunu haber alınca derhal tedbir ittihazına girişti. erzak stoklayarak, beylerbeyliği’nde bulunduğu kanije çevresinden asker topladı.
bu tedbirler sayesinde emrindeki kuvvetler dokuz bini buldu. alman, italyan, ispanyol, fransız, macar, malta ve papalık askerlerinden mürekkep 80 bin civarındaki düşman ordusu ise kırktan fazla topa sahipti. ilerleyen yaşına rağmen tiryaki hasan paşa, cesaret ve şecaat sahibi, oldukça akıllı ve kurnaz bir kumandandı. “harp hiledir.” taktiğini iyi kavramış olduğu için düşmanı aldatmakta son derece mahirdi.
nitekim avusturya ordusunun öncülerini teşkil eden beş bin civarındaki kuvvete top ateşi açtırmayarak, kalede batarya bulunmadığına dair kanaat uyanmasını sağlamış, bu sebeple düşman ordusu kanije önüne gelip de genel bir hücumla kaleyi düşürmeye çalıştığı zaman ağır zayiata uğramıştı. bunun yanında muhasara boyunca huruç hareketleriyle düşman ordusunu yıpratmaya çalışarak, kaledeki durumunun iyi olduğunu anlatan ve serdar-ı ekrem yemişçi hasan paşa’ya yazılmış sahte mektupları düşman eline geçirtmek suretiyle onları yanlış bilgilendirme yoluna gitmişti. ayrıca düşman ordusundaki macarların hıyanet içerisinde oldukları şayiasını yaydı.
kalede mevcudu azalmakta olan müdafilerin moralinin yüksekliğine karşılık düşman cephesinde ise tam bir ümitsizlik hâkimdi. 80 binden fazla askerle kanije’yi kuşatmış olmalarına rağmen ele geçirememişlerdi. ayrıca düşman ordusu pek çok kayba uğramış, kanije çevresinin bataklık olması sebebiyle kaleye bile yaklaşamamış, şiddetli müdafaa neticesinde siperlerinden dahi çıkamamışlardı.
düşmanın kötü vaziyetinden faydalanmak isteyen tiryaki hasan paşa, sadrazam’a gönderdiği haberle tekrar yardım talep etti. bunun üzerine maiyetindekilerin muhalefetine rağmen zigetvar’a kadar gelen sadrazam burada yeniçerilerin olumsuz hareketleri üzerine kanije’yi önce allah’a sonra tiryaki hasan paşa’ya emanet ettiğini bildiren bir cevap verdi. fakat yine de sadrazam’ın zigetvar’a kadar gelişi düşman üzerinde olumsuz bir tesir yaptı.
kalede kuşatma günleri ilerledikçe her taraf yanmış, yıkılmış, kale harabeye dönmüştü fakat moraller hâlâ yüksekti. askerler çok güvendikleri ve “paşa baba” dedikleri tiryaki hasan paşa’nın etrafında kenetleniyorlar, tiryaki hasan paşa ise bir taraftan kaledeki askerlere güven ve moral verirken bir taraftan da kaleyi kuşatanlara kalede sanki çok asker ve mühimmat varmış havası veriyordu. hasan paşa, vur-kaç taktiği ile aldığı esirlere, yanındaki macar asıllı bir paşa vasıtasıyla salıverdirtiyor, paşa salıverilen esirlere iki taraflı oynuyormuş gibi “ben aslında sizdenim.” diyerek kale hakkında hasan paşa’nın düşmana gitmesini istediği bilgileri verdirtiyor böylece salıverilen macar askerler düşman karargâhına gidip az kalmış asker sayısı ve mühimmat sayısını değil daha fazla rakamlar vererek düşmanların direncini kırıyordu.
daha sert saldırılara başlayan haçlı ordularına tiryaki hasan paşa uzun müddet direnmiştir. içerideki silahlarla kalenin uzun müddet savunulamayacağını anlayan hasan paşa düşmanın moralini bozacak çalışmalar yapmış, ölen askerlerin cebine mektup yerleştirmiştir. bu mektuplarda kalenin uzun süre savunulacağını ve padişah ordusu’nun çok yakında olduğunu bildiren ifadeler bulunmaktadır. bununla beraber hasan paşa kalede sürekli mehter marşı çaldırarak, sanki kalenin içinde sürekli şenlik yapılıyormuş görüntüsü vermiş ve böylece kuşatma uzun sürdükçe düşman askerlerinin moralleri iyice düşmeye başlamıştır. bu arada düşmanlar saldırıları artırmış fakat kaleden gelen tüfek ve bazen top atışlarıyla 18.000 ölü vererek hücumdan vazgeçmişlerdir. bu saldırılarda papa’nın kardeşi yaralanıp, kahrından ölmüştür.
kuşatmanın 2. ayına yaklaşılırken kalede cephane ve erzak ciddi miktarda azalmıştı. bunu gören tiryaki hasan paşa endişelenmiş fakat yüzbaşı ahmet ağa imdadına yetişmiş ve gerekli malzemeler verildiği takdirde barut üretebileceğini söylemiş ve imalata başlanmıştır. üretilen bu barut, 2-3 hafta kadar idare etti. ama bu barut da bitmek üzereydi. erzaklar da artık ihtiyaçları karşılayamıyordu. bir de sert kış geliyordu. bu şekilde kalenin müdafaası imkânsızdı. bu durum tiryaki hasan paşa’yı umutsuz bir şekilde düşünmeye sevk etti. ama aklına son bir çare geldi. o da olmazsa, bu kale düşecekti. gece baskını (huruç) yapılacaktı. orduya haber salındı ve düşmana farkettirilmeksizin gece baskını için hazırlıklara başlandı.
kalede 4000 kişi kalmıştı. kuşatmanın 73. gecesi, yani 18 kasım 1601’de, açıkta ve çadırda kalan düşman askerlerinin morallerinin bozulduğu bir sırada osmanlı kuvvetleri, hasan paşa ve kurmayları dâhil 3000 kişilik kuvvetle kaleden dışarı çıkıp düşmana hücum etti. aynı zamanda kaledeki toplara da hep birden ateş ettirerek, düşman ordugâhını alt-üst etti. haçlılara gece baskını düzenledi. birbirine giren ve osmanlı’dan yardım geldi zanneden düşman kuvvetleri, her şeyi bırakıp kaçmaya başladılar. düşmandan 45 top, 14.000 tüfek, 50 otağ ve 10.000 çadırın yanında, ferdinand’ın otağı, tahtı, altın ve gümüş eşyaları, arabaları, hasan paşa’nın eline geçti. bozgundan kaçanlar, arşidük’ün etrafında yeniden toplandılarsa da hasan paşa, düşmandan ele geçirdiği topları bunların üzerine çevirerek perişan etti.
tiryaki hasan paşa, düşman karargâhının tamamının temizlendiğini haber alınca, arşidük’ün otağına doğru gitti. otağın içerisinde etrafı altın ve gümüş parmaklıklı, başları mücevherli ve direklerinin başı elmaslı bir taht vardı. tahtın iki yanında sırma saçaklı on iki koltuk bulunuyordu. tahtın önünde dört metre uzunluğunda süslü yemek masası duruyordu. bunları gören hasan paşa, şükür namazı kıldı ve tahta oturdu diğer beyler de derecelerine göre koltuklara oturdular. hasan paşa, bu büyük muzafferiyeti dört temel esasla kazandıklarını söyledi. bu esaslar sabır, sebat, birlikte hareket ve kumandana itaattı. bu şekilde harekete devam ederlerse, allahu teâlâ’nın kendilerine daha nice zaferler vereceğini söyleyerek emrindekilere nasihat etti.
üç ay sürmüş olan kanije muhasarası’ndan sonra hasan paşa, elde ettiği ganimeti ancak iki ayda kaleye nakledebildi. muhasara esnasında hizmeti görülen beylere ve kumandanlara hediyeler dağıtarak rütbelerini yükseltti.
tiryaki hasan paşa’ya vezir rütbesi verilip, haslar, murassa kılıç, muhteşem şekilde donatılmış üç hilâlli sancak ve bir de hatt-ı hümâyun gönderdi.
padişah, hatt-ı hümâyununda hasan paşa’yı; “berhudar olasın, sana vezaret verdim ve seninle mahsur olan asker kullarım ki, manen oğullarımdır, yüzleri ak ola. makbûl-i hümâyunum olmuştur. cümleyi hak teâlâ hazretleri’ne ısmarladım.” diyerek methediyordu.
padişahın fermanını okuyan hasan paşa, ağladı. sebebini soranlara: “kanije müdafaası gibi küçük hizmetlere de vezirlik verilmeye, padişah mektubu yazılmaya başlandı. bizim gençliğimizde böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez, padişah mektubu yazılmazdı. biz ne idik, neye kaldık diye ağlıyorum.” cevabını verdi. kanije savunmasını zafere dönüştürüp destanlaştırırken, kanije savunması neredeyse düşman kuvvetlerinin onda biri asker ile başarılı olmuş ve zafer haline gelmiş, tarihimize altın harflerle yazılmıştır.
kaynak
kahve’ye olan düşkünlüğü sebebiyle “tiryaki” denilen hasan paşa, 80’li yaşlarda bulunuyordu. uzun yıllar devlete hizmet etmiş paşa’nın tecrübesinden faydalanmak isteyen sadrazam son derece memnun olarak kendisine itimat gösterdi. estergon üzerine yapılacak harekâtın tartışıldığı harp meclisinde, tiryaki hasan paşa kendisine söz sırası geldiği zaman, estergon yerine basocsa kalesi ve ilk defa kanûnî sultan süleyman döneminde fethedilmiş olan kanije’nin zaptıyla budin yolunu güvenceye almanın mümkün olacağı değerlendirmesinde bulundu. teklifi kabul edilerek basocsa kalesi ve kanije kalesi zorlu bir kuşatmanın ardından alındı.
kanije, tahkim edildi. kale muhafızı yani dizdar olarak ise tiryaki hasan paşa, 4-5 bin kadar asker ve 100 parça topla burada bırakıldıktan sonra osmanlı ordusu kışı geçirmek üzere belgrad’a döndü. sadrazam ibrahim paşa’nın burada ölmesi üzerine yerine yemişçi hasan paşa sadrazamlığa getirildi. serdar-ı ekrem unvanıyla derhal ordunun başına geçen yemişçi hasan paşa bölgeye geldiği sırada macaristan’da bulunan iki düşman ordusu, kanije’yi kuşatmıştı. işte bu kuşatmayla beraber osmanlı tarihinin en parlak savunma savaşlarından biri yaşandı ve “tiryaki hasan paşa” ismi “kanije” ile birlikte tarihe geçti. tiryaki hasan paşa, bölgede kurduğu istihbarat ağı sayesinde arşidük ferdinad’ın kanije’ye doğru gelmekte olduğunu haber alınca derhal tedbir ittihazına girişti. erzak stoklayarak, beylerbeyliği’nde bulunduğu kanije çevresinden asker topladı.
bu tedbirler sayesinde emrindeki kuvvetler dokuz bini buldu. alman, italyan, ispanyol, fransız, macar, malta ve papalık askerlerinden mürekkep 80 bin civarındaki düşman ordusu ise kırktan fazla topa sahipti. ilerleyen yaşına rağmen tiryaki hasan paşa, cesaret ve şecaat sahibi, oldukça akıllı ve kurnaz bir kumandandı. “harp hiledir.” taktiğini iyi kavramış olduğu için düşmanı aldatmakta son derece mahirdi.
nitekim avusturya ordusunun öncülerini teşkil eden beş bin civarındaki kuvvete top ateşi açtırmayarak, kalede batarya bulunmadığına dair kanaat uyanmasını sağlamış, bu sebeple düşman ordusu kanije önüne gelip de genel bir hücumla kaleyi düşürmeye çalıştığı zaman ağır zayiata uğramıştı. bunun yanında muhasara boyunca huruç hareketleriyle düşman ordusunu yıpratmaya çalışarak, kaledeki durumunun iyi olduğunu anlatan ve serdar-ı ekrem yemişçi hasan paşa’ya yazılmış sahte mektupları düşman eline geçirtmek suretiyle onları yanlış bilgilendirme yoluna gitmişti. ayrıca düşman ordusundaki macarların hıyanet içerisinde oldukları şayiasını yaydı.
kalede mevcudu azalmakta olan müdafilerin moralinin yüksekliğine karşılık düşman cephesinde ise tam bir ümitsizlik hâkimdi. 80 binden fazla askerle kanije’yi kuşatmış olmalarına rağmen ele geçirememişlerdi. ayrıca düşman ordusu pek çok kayba uğramış, kanije çevresinin bataklık olması sebebiyle kaleye bile yaklaşamamış, şiddetli müdafaa neticesinde siperlerinden dahi çıkamamışlardı.
düşmanın kötü vaziyetinden faydalanmak isteyen tiryaki hasan paşa, sadrazam’a gönderdiği haberle tekrar yardım talep etti. bunun üzerine maiyetindekilerin muhalefetine rağmen zigetvar’a kadar gelen sadrazam burada yeniçerilerin olumsuz hareketleri üzerine kanije’yi önce allah’a sonra tiryaki hasan paşa’ya emanet ettiğini bildiren bir cevap verdi. fakat yine de sadrazam’ın zigetvar’a kadar gelişi düşman üzerinde olumsuz bir tesir yaptı.
kalede kuşatma günleri ilerledikçe her taraf yanmış, yıkılmış, kale harabeye dönmüştü fakat moraller hâlâ yüksekti. askerler çok güvendikleri ve “paşa baba” dedikleri tiryaki hasan paşa’nın etrafında kenetleniyorlar, tiryaki hasan paşa ise bir taraftan kaledeki askerlere güven ve moral verirken bir taraftan da kaleyi kuşatanlara kalede sanki çok asker ve mühimmat varmış havası veriyordu. hasan paşa, vur-kaç taktiği ile aldığı esirlere, yanındaki macar asıllı bir paşa vasıtasıyla salıverdirtiyor, paşa salıverilen esirlere iki taraflı oynuyormuş gibi “ben aslında sizdenim.” diyerek kale hakkında hasan paşa’nın düşmana gitmesini istediği bilgileri verdirtiyor böylece salıverilen macar askerler düşman karargâhına gidip az kalmış asker sayısı ve mühimmat sayısını değil daha fazla rakamlar vererek düşmanların direncini kırıyordu.
daha sert saldırılara başlayan haçlı ordularına tiryaki hasan paşa uzun müddet direnmiştir. içerideki silahlarla kalenin uzun müddet savunulamayacağını anlayan hasan paşa düşmanın moralini bozacak çalışmalar yapmış, ölen askerlerin cebine mektup yerleştirmiştir. bu mektuplarda kalenin uzun süre savunulacağını ve padişah ordusu’nun çok yakında olduğunu bildiren ifadeler bulunmaktadır. bununla beraber hasan paşa kalede sürekli mehter marşı çaldırarak, sanki kalenin içinde sürekli şenlik yapılıyormuş görüntüsü vermiş ve böylece kuşatma uzun sürdükçe düşman askerlerinin moralleri iyice düşmeye başlamıştır. bu arada düşmanlar saldırıları artırmış fakat kaleden gelen tüfek ve bazen top atışlarıyla 18.000 ölü vererek hücumdan vazgeçmişlerdir. bu saldırılarda papa’nın kardeşi yaralanıp, kahrından ölmüştür.
kuşatmanın 2. ayına yaklaşılırken kalede cephane ve erzak ciddi miktarda azalmıştı. bunu gören tiryaki hasan paşa endişelenmiş fakat yüzbaşı ahmet ağa imdadına yetişmiş ve gerekli malzemeler verildiği takdirde barut üretebileceğini söylemiş ve imalata başlanmıştır. üretilen bu barut, 2-3 hafta kadar idare etti. ama bu barut da bitmek üzereydi. erzaklar da artık ihtiyaçları karşılayamıyordu. bir de sert kış geliyordu. bu şekilde kalenin müdafaası imkânsızdı. bu durum tiryaki hasan paşa’yı umutsuz bir şekilde düşünmeye sevk etti. ama aklına son bir çare geldi. o da olmazsa, bu kale düşecekti. gece baskını (huruç) yapılacaktı. orduya haber salındı ve düşmana farkettirilmeksizin gece baskını için hazırlıklara başlandı.
kalede 4000 kişi kalmıştı. kuşatmanın 73. gecesi, yani 18 kasım 1601’de, açıkta ve çadırda kalan düşman askerlerinin morallerinin bozulduğu bir sırada osmanlı kuvvetleri, hasan paşa ve kurmayları dâhil 3000 kişilik kuvvetle kaleden dışarı çıkıp düşmana hücum etti. aynı zamanda kaledeki toplara da hep birden ateş ettirerek, düşman ordugâhını alt-üst etti. haçlılara gece baskını düzenledi. birbirine giren ve osmanlı’dan yardım geldi zanneden düşman kuvvetleri, her şeyi bırakıp kaçmaya başladılar. düşmandan 45 top, 14.000 tüfek, 50 otağ ve 10.000 çadırın yanında, ferdinand’ın otağı, tahtı, altın ve gümüş eşyaları, arabaları, hasan paşa’nın eline geçti. bozgundan kaçanlar, arşidük’ün etrafında yeniden toplandılarsa da hasan paşa, düşmandan ele geçirdiği topları bunların üzerine çevirerek perişan etti.
tiryaki hasan paşa, düşman karargâhının tamamının temizlendiğini haber alınca, arşidük’ün otağına doğru gitti. otağın içerisinde etrafı altın ve gümüş parmaklıklı, başları mücevherli ve direklerinin başı elmaslı bir taht vardı. tahtın iki yanında sırma saçaklı on iki koltuk bulunuyordu. tahtın önünde dört metre uzunluğunda süslü yemek masası duruyordu. bunları gören hasan paşa, şükür namazı kıldı ve tahta oturdu diğer beyler de derecelerine göre koltuklara oturdular. hasan paşa, bu büyük muzafferiyeti dört temel esasla kazandıklarını söyledi. bu esaslar sabır, sebat, birlikte hareket ve kumandana itaattı. bu şekilde harekete devam ederlerse, allahu teâlâ’nın kendilerine daha nice zaferler vereceğini söyleyerek emrindekilere nasihat etti.
üç ay sürmüş olan kanije muhasarası’ndan sonra hasan paşa, elde ettiği ganimeti ancak iki ayda kaleye nakledebildi. muhasara esnasında hizmeti görülen beylere ve kumandanlara hediyeler dağıtarak rütbelerini yükseltti.
tiryaki hasan paşa’ya vezir rütbesi verilip, haslar, murassa kılıç, muhteşem şekilde donatılmış üç hilâlli sancak ve bir de hatt-ı hümâyun gönderdi.
padişah, hatt-ı hümâyununda hasan paşa’yı; “berhudar olasın, sana vezaret verdim ve seninle mahsur olan asker kullarım ki, manen oğullarımdır, yüzleri ak ola. makbûl-i hümâyunum olmuştur. cümleyi hak teâlâ hazretleri’ne ısmarladım.” diyerek methediyordu.
padişahın fermanını okuyan hasan paşa, ağladı. sebebini soranlara: “kanije müdafaası gibi küçük hizmetlere de vezirlik verilmeye, padişah mektubu yazılmaya başlandı. bizim gençliğimizde böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez, padişah mektubu yazılmazdı. biz ne idik, neye kaldık diye ağlıyorum.” cevabını verdi. kanije savunmasını zafere dönüştürüp destanlaştırırken, kanije savunması neredeyse düşman kuvvetlerinin onda biri asker ile başarılı olmuş ve zafer haline gelmiş, tarihimize altın harflerle yazılmıştır.
kaynak
devamını gör...
yazarların itiraf edemediği şeyler
duygularımı yaşamamak. hepsini içimde bir kutuya hapsediyorum. acımı, üzüntümü, sevgimi.. elbet bu kutuya biriktirdiğim duyguların acısı çıkacak bir gün biliyorum ama hala içime atmaya devam ediyorum. pişman olacağım.
devamını gör...
killing eve
#kitap-film
phoebe waller-bridge önderliğinde, jodie comer ve sandra oh'un başrollerini paylaştığı casuslu komedili dizi.
başrollerin kadın olması ve kadınlar etrafında dönmesi süper, müzikler harika. zamanında bu yüzden ilgimi çekmiş umutlarla izlemiştim fakat dizide olmayan bir şey var. mantık hataları mı ne bilmiyorum sevmekle sevmemek arasında gidip geliyorum. zaten 3. sezonu da bitirmedim hala duruyor devam edememiştim. ilk iki sezon yine iyiydi ama son sezon başlangıcı diziden tamamen koparmıştı beni. sanırım istediğim o büyüleyici atmosferi hissi, elektriği bilmiyorum bir şeyi tam olarak yakalayamadım. tam olacakken bünyem de hopp olmuyor.
--! spoiler !--
iki kadın arasındaki hastalıklı ilişki, birbirlerine olan benzerlikleri, kaçma kovalamaca takipler bunlar güzel şeyler. bir sonraki bölüme geçmek istiyorsun. pat bir yerde villanelle'nin cinayet işlemesi de şaşırtıyo çılgın şey. başlangıçta kendisini sevememiştim. zamanla ısınmıştım. özellikle hiçbir şey hissetmiyorum dediği bölümde. bunda jodie'nin oyunculuğu etkili sanırım. çok iyi ruh hali geçişlerini yansıtıyor. ama yine de abartı bir karakter olduğunu düşünüyorum. özellikle ilk izlediğimde bunu çok hissetmiştim. eve karakteri de başta sevip sonra nefret ettirdi kendinden.
sürekli ülke şehir değişikliği olması hoş. farklı atmosferler dinç tutuyor izleyiciyi. yine de bilemiyorum 3. sezonu bitirir miyim bitirmez miyim. çifti de merak ediyorum, sonlarını. ayh bilemiyorum böyle bir dizi işte.
--! spoiler !--
phoebe waller-bridge önderliğinde, jodie comer ve sandra oh'un başrollerini paylaştığı casuslu komedili dizi.
başrollerin kadın olması ve kadınlar etrafında dönmesi süper, müzikler harika. zamanında bu yüzden ilgimi çekmiş umutlarla izlemiştim fakat dizide olmayan bir şey var. mantık hataları mı ne bilmiyorum sevmekle sevmemek arasında gidip geliyorum. zaten 3. sezonu da bitirmedim hala duruyor devam edememiştim. ilk iki sezon yine iyiydi ama son sezon başlangıcı diziden tamamen koparmıştı beni. sanırım istediğim o büyüleyici atmosferi hissi, elektriği bilmiyorum bir şeyi tam olarak yakalayamadım. tam olacakken bünyem de hopp olmuyor.
--! spoiler !--
iki kadın arasındaki hastalıklı ilişki, birbirlerine olan benzerlikleri, kaçma kovalamaca takipler bunlar güzel şeyler. bir sonraki bölüme geçmek istiyorsun. pat bir yerde villanelle'nin cinayet işlemesi de şaşırtıyo çılgın şey. başlangıçta kendisini sevememiştim. zamanla ısınmıştım. özellikle hiçbir şey hissetmiyorum dediği bölümde. bunda jodie'nin oyunculuğu etkili sanırım. çok iyi ruh hali geçişlerini yansıtıyor. ama yine de abartı bir karakter olduğunu düşünüyorum. özellikle ilk izlediğimde bunu çok hissetmiştim. eve karakteri de başta sevip sonra nefret ettirdi kendinden.
sürekli ülke şehir değişikliği olması hoş. farklı atmosferler dinç tutuyor izleyiciyi. yine de bilemiyorum 3. sezonu bitirir miyim bitirmez miyim. çifti de merak ediyorum, sonlarını. ayh bilemiyorum böyle bir dizi işte.
--! spoiler !--
devamını gör...
roxa
bugün doğum günüsü olan evet günüsü, gartic oyununun prensesiiii.
ilk ben kutlayacağım demiştim ama unutmuş bulundum sayın seyirciler ve çok utanıyorum.
neyse ki hiçbir şey için geç değil:
yeni yaşının ona mutluluk, heyecan, canı ne istiyorsa onu getirmesini umuyorum.
elim boş da gelmedim pastamı da aldım say, yasakmış pasta paylaşmak.
üfle gitsin morcuğum, canımcığım.
ilk ben kutlayacağım demiştim ama unutmuş bulundum sayın seyirciler ve çok utanıyorum.
neyse ki hiçbir şey için geç değil:
yeni yaşının ona mutluluk, heyecan, canı ne istiyorsa onu getirmesini umuyorum.
elim boş da gelmedim pastamı da aldım say, yasakmış pasta paylaşmak.
üfle gitsin morcuğum, canımcığım.
devamını gör...
johari penceresi
bireyin kendini nasıl tanıdığı, başkalarının onu nasıl tanıdığı ile ilgilenen, 1955'te amerika'lı psikologlar joseph luft ve harry ingham tarafından ortaya çıkmış bir modeldir.
devamını gör...
sokak hayvanlarına selam veren insan
hayvanlardan bir ümit karşılık alacağını umarak sataşandır. genelde karşılığı alınır. hayvanlar nankör değildir ,halini hatrını soranın kıymetini bilir. *
devamını gör...

