fırından yeni çıkan 33. avrupa film ödüllerinde en iyi film seçilmiştir. ingilizceye “another round” olarak çevrilmiş.

filmi thomas vinterberg (bkz: thomas vinterberg)yönetmiştir ki, film severler kendisini “jagten” ve “festen” gibi muntazam filmlerden hatırlayacaklardır.

edit: yazım hatası
devamını gör...

bazı çizgi filmlerin yeri hiç dolmuyor çünkü. özleyince açıp izlerim sevdiğim çizgi filmleri. belki de hiç büyümemişizdir.
devamını gör...

kutlu olsun!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günlük konuşmalarımda da tanım yapıyorum.
devamını gör...

kesinlikle katıldığım bir durumdur. bu yasa hayvanların eziyet görmeleri veya öldürülmesi karşılığından verilen kanun dur.
hayvan hakları yasasının bir an önce çıkması gerektiğine inanıyorum çünkü onların da bir canı var. ve canları yanıyor. gerçekten de durup seyirci kalıyoruz. kimsenin buna dur dediği falan yok. 'hayvanlar allah'ın sessiz kullarıdır' peki sessiz oldukları için mi acı çekmelerine göz yuma biliyoruz.
hayvanlara deney yapan, hayvanları zehirleyerek öldürenler, tekmeleyenler, bir çuvala taşla koyup nehre atanlar...
bunların sonu gelmeyecek gibi.

şiddetin her türlüsü kötü ve doğru değildir.
çünkü hayvanlar hissedebilir düşünemezler. o senin elini ısırdı diye sen onu öldüreceksin diye bir şey yok!!!
hayvanlar doğanın bir parçasıdır...
bizim onlara ihtiyacımız var fakat onların bize ihtiyacı yok!! onlar biz sizde yaşayabilirler ancak biz onlarsız...
ülkemizde ve dünyada bu yaşanılan bir durum ve bilinçli insanlarımız olduğu sürece daha doğrusu vicdanlı insanların yeryüzünde var olduğu sürece diğer insanları uyararak bunlara son verilebilir.


minik bir dostun size mesajı var;

ben ölmek istemiyorum...
benim canım yanıyo ama sen canımı yakmaya devam ediyorsun.
bana zarar vererek değil, bana zarar verene tepki göstermeyerek...*
devamını gör...

bülbülün şakıması, ötmesine denir. çile bülbülüm de şakı, neşeyle öt ey bülbül anlamına gelir. şarkıda gülüyor içim dışım derken çoğunun yanlış düşündüğü gibi dertlenmek olmaz.
devamını gör...

her seferinde karşımda insan mı var yoksa keşkül mü diye sorgulatan insan tipidir, olmaz olsundur, puh!

edit : pandemi döneminden önce de vardı bu tipler, şimdiye has değil yani.
devamını gör...

birbirlerinden fiziksel olarak uzaklaşan eş parçacıkların, birbirlerinden ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, birinin kuantum durumunda olan değişikliğin diğerini anında etkilemesi durumu. bazı kaynaklarda kuantum dolaşıklık olarak da anılır. zamanında albert einstein gibi önemli isimlerin tepkisini çekmiş ama günümüzde kabul görmüştür.

örneğin 1 tane foton alalım. bunu, bilinen birkaç yöntemden herhangi birini kullanarak 2 eş foton haline getirelim. sonra bu fotonlardan birini dünyada bırakıp diğerini mesela andromeda galaksisi'ne gönderelim. sonra dünyada kalan parçacığın, ekseni etrafındaki dönüş hareketini, yani spinini değiştirelim. bunu yaptığımız anda, aradaki onca mesafeye rağmen, eşzamanlı olarak diğer parçacığın dönüş hareketi de etkilenir.

bu durum her ne kadar ışıktan hızlı bilgi iletebilir miyiz sorusunu akla getirse de, bunu imkânsız yapan 2 şey vardır:
1- bu parçacıkların durumunu değiştirip elde edeceğiniz bilgi rastgeledir. istediğiniz bilgiyi iletemezsiniz.

2- eğer istediğiniz bilgiyi iletebilecek bir yol olsaydı, bu kez bilgiyi karşı tarafın deşifre etmesi için gerekecek olan makineler, ışıktan hızlı çalışmadığı için, bilgiyi deşifre edebilmek için geçecek süre yine ışıktan hızlı iletime izin vermeyecekti.
devamını gör...

(bkz: eyluling)

bu sozlugun tek bot hesabi benim arkadaslar.*

hey,
hey bot,
hey eyluling,
hey bot!
hey,
waaazzzzaaaappp!*
devamını gör...

küfür sevmeyen ama konu neyzen'e gelince orada bir dur diyenlerdenim. ney'ini üflerken ki nahifliği de güzeldir döktürdüğü rübailer de aralara serpiştirdiği küfürler de.


hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden,
softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü.
kara bir kinle taassup pusudan çıktı yine,
yurdu şâhâne cehâlet yeni baştan bürüdü


dini bütün geçinen bir dostu neyzen’e sorar, “beni tanırsın. cennetin anahtarı sende olsa beni oraya almaz mıydın?” neyzen, karşısındakini baştan ayağa şöyle bir süzdükten sonra gülümser, “bende cennetin değil de cehennemin anahtarı olsaydı, senin için daha hayırlı olurdu. belki seni oradan çıkarırdım!” diye cevap verir.
devamını gör...

lanet olsun dediğim, hiç almadığım bildirim.* *
devamını gör...

progressive: sürekli ilerleyen/gelişen/değişen anlamında.

0-1 gibi net bir tanımı yoktur. en ayırt edici özelliği, bilindik "giriş-köprü-nakarat" ve bunların tekrar etmesi şeklinde olan standart şarkı düzenlerinden farklı olmasıdır. aynı şekilde, alışıldık akor geçişlerinin olmaması, melodilerin ve gamların sürekli değişmesi de özellikleri arasında sayılabilir.
bu yüzden çoğunlukla (bkz: aktif dinleme) yapılarak dinlenmesi, bu müziği daha takip edilebilir kılar.

progresif bir üst türdür. yani tek başına bir tür değildir.
prog metal, prog rock, prog soul, prog jazz, prog house, prog techno ve türevleri şeklinde bahsedilebilir.
fazlaca klasik müzik esintileri barındırır.
devamını gör...

bir pedro manas kitabıdır.

ö.t.e.k.i. gizli bir topluluktur. açılımını sizinle paylaşamam, bunu ancak kitabı okuduğunuz zaman öğrenebilirsiniz. ama çok tehlikeli olmasa da gizli bir topluluk olduğunu bilmenizde fayda var.

her şey franz’ın tembel gözünü kurtarmak için bir göz doktorunun tavsiyesi ile o gözüne bir bant takmaya başlamak zorunda kalması ile başlar. aslında çok daha önceden başlamalıydı ama kısmet o güneymiş.

her okulda, bahçede tek başına dolaşan, farklı olduğu için dışlanan, hiçbir gruba dahil olmayan, olamayan çocuklar vardır. bu çocuklar kekeme oldukları, fazla uzun boylu oldukları, yüzlerinde bir iz taşıdıkları, saçları başka türlü göründüğü, kocaman gözlükler takmak zorunda kaldıkları için dışlanmakla kalmayıp bir de bu çocuklara çok da yaratıcı olmayan ama ziyadesiyle aşağılayıcı isimler takılır.

işte ö.t.e.k.i. böyle çocukların oluşturduğu bir topluluk. franz ise dünyanın en normal çocuğu iken bir anda bir göz bandı takmak zorunda kalınca dışlananlar arasında yerini alır ve gizli topluluk da bu şekilde kurulmaya başlar.

topluluk belli kurallar çerçevesinde - aslında altı kural var ve bu kuralları eğer topluluğa kabul edilirseniz öğrenebilirsiniz- örgütlenir. her kural iyilikle bezenmiş olsa da sadece bir kez uygulanan altıncı kural ağır intikam içerir.

daha fazla anlatmak istemiyorum. kitabı okuyun ve bu topluluğa dahil olmak için benimle görüşün. sizin için eski kütüphanedeki kızılderili masalları isimli kitabın arasına bir not bırakacağım. beni bulun!
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bazen bulanık da olsa güzel olabilir.
devamını gör...

samanyolu fon müziği.
devamını gör...

sahabiler birbirleriyle, barekallahu lena ve leküm yani allah hem bizden, hem sizden kabul etsin diyerek bayramlaşırlardı.

iyi bayramlar...
devamını gör...

nil nehri yakınlarında yaşayan ve timsahların dişleri arasındaki kırıntılarla beslenen kuş türü.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çoğusunun kanatları siyah renkte, başı ve bedeninin birçok kısmı gri renktedir. kalan yerleri ise beyaz-mavi-turuncu renklerin üçlemesinden oluşur. oldukça görkemli, yakışıklı bir kuştur.
••

şimdi en başta verdiğim "timsahların dişleri arasındaki kırıntılarla beslendiği" bilgisini unutun çünkü öyle bir şey yok. ayrıca bunun fotoğraflarla kanıtlanmış herhangi bir hali de yok. bu kuş türü trochilus adı verilen kuş türüyle karıştırılıyor, hatta onunla bir tutuluyor ama siz amerika'nın bu oyununa gelmeyin.

ünlü bir biyolog olan thomas howell'de olaya gayet şüpheli bir şekilde yaklaşıyor. yani biyologların da fikir ayrılığına düştüğü bir konu. yine de siz, siz olun, bunun o* olmadığını bilin.
devamını gör...

tsk zamanları, şırnak'ta yeni gelmiş askercağızlarımıza silah eğitimi veriyoruz.

60mm komando havanına geldi sıra, tek kişinin kullandığı basit bir boru. olayı nedir? havan mermisini içine bırakmadan önce dibine barut hakkı denilen, atılacak mesafeye göre ayarlanan barut yaprakları koyuyoruz, mermiyi bırakınca dipteki iğneyle oluşan tetiklemeyle barut alev alıyor mermi fırlayıp gidiyor.

benim barut hakkını koymayı unutmam, mermiyi havana bıraktıktan sonra o yarım saniyede bunun farkına varıp şimdi ne olacak bakışım, merminin kendi ivmesiyle çıkıp 3 metre ötemize düşmesi ama patlamaması, çünkü havan mermisinin de pimini çıkartmayı unutmam.

ve evet, o vakitler haberlere "eğitim zayiatı" olarak çıkmamamızın yegane sebebi o minnak pimdir.
devamını gör...

asker eğlencesi.
devamını gör...

çünkü düşünürse "iyiyim" demeyecek. anlatacak, söyleyecek ama dinleyecek, anlayacak biri var mı etrafında?
dilimize yapışmış bu söz "iyiyim". ne fazlasını söyleyecek takatimiz ne de başkasını anlayacak ahvalimiz kalmamış. herkes yorgun.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim