itiraf ve karalama defteri başlıklarına yazanların bazılarını eski sevgilim sanıyorum. sonra gidip bütün girilerini okuyorum. sonunda haa yok ya değilmiş diyip rahatlıyorum. (bir iki kişiden şüpheleniyorum hâlâ biraz. gözüm üstlerinde).

minik tatlı paranoyalarımdan ötürü baya yeni yazar okumuş oldum ama.
devamını gör...

(bkz: filozof atakan)
çocuğun parlamasıyla unutulması bir oldu.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gargamel.
devamını gör...

kapkaranlık bir atmosfer. sefalet içindeki insanlar.darağaçlarının gıcırtısı. pislik içinde sokaklar. açlıkla terbiye edilen ezilmişler. onlar ezdikçe, kendi ezilmişliklerini unutan, yok sayan diğerleri. işte böyle bir dünyaya doğar oliver twist.

ismi alfabetik sıraya göre konulur düşkünlerevinde. ancak sanki isim dickens tarafından “kaderin bir cilvesi” olarak verilmiştir küçük oliver’a. oliver düşkünlerevinde çektikleri yetmezmiş gibi bir cenaze levazımatçısının yanına çırak verilir. burda da aynı şeyler vardır. onu ezmek için bekleyen ezilmişler. öyle bir durum hüküm sürmektedir ki haklıysanız ve güçsüzseniz bu sizin haksız olduğunuz anlamına gelmektedir. oliver buraya fazla dayanamayarak kaçar ve londra’ya doğru taban tepmeye başlar ve burda da onu hırsızlar, yankesiciler ve dolandırıcılar beklemektedir. ama oliver’ın hamurunda dürüstlük olduğu için onlarına arasında barınamaz. charles dickens’ın kurduğu labirentte tesadüflerin da yardımıyla büyük güçlükler yaşayarak çıkış yoluna doğru yönelir oliver. asıl ailesinin kimler olduğunu öğrenir. neden bir hırsız olması için insanların onu zorladığının farkına varır. çok iyi kalpli insanlarla karşılaşır ki bunların tamamı zengin ve asildir.

hırsızlık yapmak için zorla sokulduğu bir evde vurulur oliver ve hayatı değişmeye başlar. bu olayla birlikte sanki londra üzerindeki sis ağır ağır dağılır. aydınlık orataya çıkmaz elbette ama tam karanlık da sayılmaz londra. insanın ruhunun temiz olması durumunda şartların onu kötü yola sürükleyemeyeceğinin bir örneğidir oliver twist. baskısı hiç bitmeyen kitapların yazarı charles dickens’in gözünden bir londra panaroması ve ezilmiş ve aşağılanmışların resmi geçididir. sonu mutlu biten roman yine de gotik diyebileceğimiz bir kasvet havasındadır. o hava bazen dağılır gibi olur ama asla tam olarak kaybolmaz.
2005 yılında roman polanski tarafından sinemaya aktarılır oliver twist ve başarılı bir uyarlamadır bu. kitapta verilmeye çalışılan hava filmde ele tutulur bir hal alır. roman polanski’nin başarılı yönetmenliği ile charles dickens’in gözlerinden londra’yı ve londra’nın ara sokaklarını, en tenha köşelerini, kötülüğe meykleden ya da kötülükten kaçmaya çabalayan insanlarını izleyebiliriz.

roman polanski’nin bu başarılı çalışmasında 36 sene önce ise yeşilçam olaya el atmış ve daha önce pollyanna‘da da bahsettiğimiz gibi zeynep değirmencioğlu’nu oliver twist rolüyle karşımıza çıkarmıştır. filmde charles dickens’dan izler bulmak elbette ki mümkün değildir. derinliği olmayan salya sümük bir film çevrilmiş olan bu filmin yönetmeni orhan aksoy, senaristi(!) ise hamdi değirmencioğlu’dur. cik’lerle acı dozu artırılan filmi ismi ise ayşecik ile ömercik’tir.

oliver twist, okudukça sizi farklı katmanlarda dolaştıran, bazen sinir bozucu derecede karanlık ama dickens’in büyüleyici üslubuyla kendinizi kaptırmaktan kaçınamayacağınız bir roman.
devamını gör...

sessizliğim bir çığlıktı,hepiniz mi sağırdınız? sözünü aklıma getirdi başlık.

kişi konuştuğu zaman yeterli etkileşim alamayınca dolu dolu susmaya başlar.ağırlığı olur.bir zaman sonra o sessizliğin kişiliği olur.karakter değişikliği olur. isyan edersin ama olan olmuştur.

artık duvarlarda sessizliğin sessiz çığlıkları yankılanır.

zera ama kartal olan ukdesi
devamını gör...

(bkz: ilkokuldamasaaltındaunutulanresimcantasi)
devamını gör...

saçlarımı kestirirken bile kuaföre ecel terleri döktürüyorum. kısaldığında hem o mutsuz hem de ben mutsuz olurum. asıl mutsuzluğu o zaman yaşıyorum yani neymiş bu önerme herkes için geçerli değilmiş.
devamını gör...

uzayacağa benzer,
tutuştuğumuz lades.

işi gücü bırakıp,
mezarlığa nazır,
bir eve taşındım.

ölüm;
sen beni aldatamazsın.
aklımda...

behçet necatigil
devamını gör...

errare humanum est,perseverare diabolicum.

hata insana mahsustur,ancak hata yapmakta diretmek şeytancadır.
devamını gör...

manibrium sterni ve claviculanın medialinden başlayan, temporal kemikteki mastoid çıkıntıda biten kastır. boyun kısmında sağda ve solda olmak üzere iki adet vardır. kas tek taraflı çalıştığında kafa kasılan tarafa eğilir ve surat karşı tarafa döner. iki taraflı kasıldığında ise boynu öne eğer. bazen bu kası doğuştan kısa olarak doğan çocuklar olur. bu durumda boynun bir tarafa doğru eğik olduğu ve boyunda hareket kısıtlılığıyla karakterize olan bir hastalık ismini alır. buna torticollis denir.
devamını gör...

özellikle günaydın tanımlarının fanı olduğum yazar.
bir kitap tanımı ile aramızda geçen dm sohbeti esnasında kibar olduğu ve tamda nicki gibi olduğu kanaatine vardım.
bana o günaydın mesajları gibi coşku dolu bana özel bir iyi günler mesajı yazdı. *
sözlüğün coşku dolu rengi.
hani yağmur sonrasında çıkan gökkuşağındaki en canlı renk gibi.
rengin hiç solmasın.
devamını gör...

özellikle girişi ile insanın kalbine dokunan cem karaca şarkısı. son olmayacak biliyorum fakat üzerime alınmak istiyorum.

bugün sen çok gençsin yavrum
hayat ümit neşe dolu
mutlu günler vaad ediyor
sana yıllar ömür boyu
ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni
doğarken ağladı insan
bu son olsun bu son.
devamını gör...

seküler ve modern düşüncelerden taviz vermek istemeyen müslümanların son dayanak noktası olan kişidir. ancak caner taslaman gibi sözüm ona "reformist" dinciler, ancak ayet bükücülüğü, kuran-ı kerim'den kelime oyunu ve sözde mucize buluculuğu yaparlar. hep aynı edebiyat. bunun yanı sıra hadis diyorsa kesin sahih değildir, ayet diyorsa kesin yanlış çevrilmiştir mottosunu benimsemişlerdir. hep aynı hikayeler. siz bunlarla ancak hikaye duymak isteyenleri kandırırsınız efendim.

ancak işin kötü yanı şu ki, hikaye dinlemek isteyen insan sayısı da oldukça fazla, hatta çoğunlukta.
devamını gör...

severek aldırdığı ama hiç giymenin nasip olmadığı bir kot mont, kırmızı tüylü bir toka, bir iki kez taktığı halka küpeler, hiçbir anısını yazmadığı hatıra defteri ve içinde mürekkebi kurumuş bir tükenmez kalem, ara ara kokladığım ve burnumun direğini sızlatan bir tişört, bolca anı bolca hayal ve bolca yaşanmamışlık...
devamını gör...

halini hatrını sorduğun kişinin iyiyim sağ ol dedikten sonra senin halini hatrını sormaması.
devamını gör...

heh ben de diyorum nerde kaldı bu başlık diye. neyse ki ekşide bunu destekleyenlere bol bol küfür ettim rahatladım hadi yine iyisiniz sakinim artık.
tanım: tecavüz vakalarını ikiye katlayacak olay.
devamını gör...

"bazı insanlar huzur verir; kimileri gelişiyle kimileri gidişiyle."

bugüne özel bonus olarak eklemek istiyorum;
"az insan çok huzur."
devamını gör...

dünyadaki tüm yılan balıkları sadece meksika körfezi'ndeki sargasso denizi'nde çiftleşir.bunun için dünyanın çeşitli bölgelerinden yetişkin yılan balıklarının sargasso denizi'ne yolculuk eder. anadolu'da da en fazla bafa gölü ile menderes ve gediz nehirlerinde yaşayan yılan balıkları her yıl yaklaşık 6 bin kilometrelik yolculuğa çıkar. yılan balıkları bafa gölü'nden büyük menderes yoluyla akdeniz'e, oradan da cebelitarık'ı geçerek meksika körfezi'ndeki sargasso denizi'ne ulaşır. eğer yolunuz aydın'a düşerse meksika göçmeni yılan balıklarının tadına bakmayı ihmal etmeyin.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim