(bkz: yigityilmaz) zaten ilgili şahsın nickaltına bakınca sebebi açıkça belli. paylaşımları da hakeza aynı şeklde.
devamını gör...

az önce gbt'den çıktım, alkollü ama temiz bir şekilde. odama döndüm aynada yüzüme baktım, yüzüm vardı, gördüğüme sırııttım, epeydir yüzümü unutmuştum, kafamda bir imge vardı ama, soluk, yarı göçmüş, gülmeyi unutmuş tuhaf bir yüz.
onunla uzun bir zamandır idare etmiştim, gerek yoktu aynalara, gerek yoktu yeni olan hiçbir şeye, planlara, hayallere, umutlara.

sonra üstümü çıkardım, üstümdeki her şey yeni idi, yeni ve temiz. bu hal de hoşuma gitti, hatta o bücür "aldıklarının fotoğraflarını yolla bakiym" deyip yolladığım andaki o tuhaf arefe çocuğu sevinci geldi aklıma, aklım başa çıkamayacak kadar yorgundu aslında, ama aklım nihayet direksiyonu eline almıştı, olan aklım bana yetiyor ve nasıl olduysa saçmalamıyordu, buzdolabında bira ve sütlaç vardı, istediğim zaman kahve yapabilirdim, dertleşecek insanlarım vardı, galiba bir kez daha yırtmıştım o tuhaf eski halden.

birayı unuttum, gelecek / yarıda kalmış / bir telefonum vardı, gbt'em hâlâ temizdi, kahve çok ama çok iyi giderdi, ıslıkla çok güzel türkü çalabiliyordum ve türkan beni çok seviyordu.

yaşasın mıydı hayat?
devamını gör...

yazdıklarını değerli ve dikkate alınası bulduğum yazar. çoğunluğun üç maymunu oynadığı bir zamanda cesaretiyle gönlümde taht kurmuştur.
devamını gör...

kadıköy moda

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

biraz gökkuşağı

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


biraz analog

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


biraz kedi

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ekstra
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

profilimdeki resmindeki gibi olduğu tanımlarından beğenilerinden belli olan pozitif bir yazar, daha önce bir şeyler yazmadığım için kendime kızdım, affetsin yaşıma versin. * seviliyorsunuz efendim.
devamını gör...

bir cem yılmaz filmidir.
film 2018 de vizyona girmiştir. oyuncu kadrosunda cem yılmaz, ozan güven, seda bakan, zafer algöz ve özkan uğur yer almaktadır.
senaryo koltuğunda cem yılmaz vardır. filmin yönetmeni ise kıvanç baruönüdür.

film gora filminin devamı gibidir. aynı evrende aynı karakterlerle çekilmiştir. gora gibi çok beğenilen bir filmin devamı olduğu için seyirciler tarafından pek beğenilmedi.
ben çok beğendim. hatta goradan daha iyi bir film olduğunu düşünüyorum. romantik tayfa maalesef abi gora gibi değil yhaaa diyerek filmi gömmeye devam ettiler. beğenmediler. neyse.
film eleştirilmesine rağmen cem yılmaz’ın en çok izlenen filmi oldu.

filmin konusu robot 216, beklenmedik bir anda dünya'ya gelir ve arif'e insan gibi yaşamak, gülmek ve âşık olmak istediğini söyler. mahalle sakinleri uzaylı istemedikleri bir anda arif ve 216, bir kaza sonucu zaman makinesiyle 1969 yılına gider. geçmişe giden arif v 216 bir sürü eski sanatçıyla karşılaşır. farklı maceralara çıkarlar. zeki müren, sadri alışık, ayhan ışık, tarkan, mustafa sandal, ajda pekkan gibi büyük sanatçıları görürüz.

filmde bol bol gönderme bulunuyor. her izlediğinizde yeni bir gönderme bulabilirsiniz.
cem yılmaz ustalara saygı göstermek istemiş ve sürekli onları ihya eden göndermelerde bulunmuş.
eski filmlerine sık sık göndermelerde bulunmuş.
siyasi göndermeler, hollywood filmlerine göndermeler bir sürü göndermeler bulunuyor.

filmin tek beğenmediğim kısmı son sahnede olan olayların saçmalığıydı.
uçak falan pek olmamıştı.

film çok iyi tasarlanmış bir film. arka planını belgesel yapmışlardı orada izlediğimde ağzım açık kalmıştı. her saniyesi her detayı ince ince planlanmış. kostümler, müzikler, mekanlar hepsi çok büyük bir emeğin parçası.
hatta bazı kostümleri tek tek ajda pekkan’ın kendisi çizmiş.
zeki mürenin sahneleri belgesellerden alınmış. spor yaptığı malzemeler dahil.
çok beğendiğim izlemekten keyif aldığım başarılı bir film. türkiye standartlarının üstünde bir film olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ilkokulda sorulur nerelisin diye
-istanbulluyum, öğretmenim oradan bağırır kızım memleket.. ben de cevap inadına aynı, istanbul. öğretmen hafif gülümser tamam istanbullusun öyle olsun.

üniversite de mezuniyet fotoğrafçısı sorar nerelisin diye istanbul derim. istanbullu mu var der alaycı bir gülümsemeyle.
- kalmış demek ki.
+hı hı tabii.
ya sabır... sevmezler istanbul denmeyi çözemedim. memlekete gitmişim bir defa atalarım oradan gelmiş bilirim ama küçüklükten beri doğduğum yaşadığım yeri kabullenip söylemişim işte. ne bu trip halen anlamış değilim.

en son iş görüşmesinde sordular nerelisin diye. istanbul doğumluyum dedim. memleket diye sorunca ama niye ki diye sorma gereği duydum. sonuç tabii ki alınmadım işe. anlamam ben memleket kankacılığından o da ayrı bir konu. istanbul de geç.
devamını gör...

balkonda mahalleye bakarak, gökyüzüna bakarak içilen çay.
devamını gör...

(bkz: asosyal sözlük yazarı)
devamını gör...

kimileri sevmese de güzel şarkıdır aslında.
devamını gör...

olmalıdır evet, yok feminizm yok beden özgürlüğü geçiniz efenim bunları. ben de feministim, ben de maskülistim. ama kişisel bakım şart. öz saygı gereği. ama kimse de çıkıp diyemez ki şunu yapmıyorsun bakımsızsın. bakım denen şeyi kapitalizm öyle büyüttü öyle büyüttü ki kıçını yıkamaktan aciz olanlar gelip millete bakımsız diyebiliyorlar. no make up diyenlerdenim çoğu zaman için, hiç yapmam değil yaparım. ama o maddeleri hayvanlara enjekte ettiklerini duyduğumdan beri daha da almadım malzeme. sanırım bundan sonra da almayacağım.

bakım dediğimiz şey esasen temiz olmaktır.
devamını gör...

"merhaba diyelim gerisi gelir zaten" temalı, tuğba gülyeşilsiz ve aykut'un az sesi ile girift; yerel saat ile 21.00 da.
konuk falan olmak isterseniz olun, severiz.
devamını gör...

yok öyle bir şey. adamlar verimli diye yanardağın eteğine köy yapmışlar. sonra patlamış bu kadar basit.
devamını gör...

(bkz: up)
devamını gör...

mezarını sık sık ziyaret ettiğimdir.mezarındaki huzur dolu sessizlik bana her şeyi unutturuyor,yaşamak zorunda olduğum dünyayı,sorumluluklarımı kendimi bile.belki de iki adımlık yer kürenin en derin acısını nilgün çektiği için mezarında bu kadar rahatlıyorumdur.görmemiş tanımamış olabilirim ama görseydim ve tanısaydım kesin çok severdim.gittiğimde mezarını sularım,alıcısı olmayan mektuplar bırakırım.kuşların sesine kulak veririm..
devamını gör...

efendilik.
devamını gör...


33 yıl döngüsü diğer adıyla bengi dönüş. peki nedir 33 yıl döngüsü ?

içinde bulunduğunuz ve yaşadığınız yaşamın her bir 33 yılda tekrarlandığını, yaşadığınız o 33 yılın yine aynı baştan yaşanmaya başlandığını düşünebilir misiniz ? tüm o yaşanmış durumların ve olayların çerçevesi belli bir döngü etrafında her 33 yılda bir ve durmaksızın tekrarlanmasına 33 yıl döngüsü denmektedir. son zamanlarda çok sevilen dizilerden biri olan "dark" dizisinde anlatıldığı gibi...

bu varsayım ne kadar olası, yaşanmışlıklar birbirini tekrarlar mı, olaylar aynı döngüye düşer mi, aynı döngü tekrarlarsa ne kadar aynı olur, ne kadar sürede tekrarlar ve bu varsayımların temelini ne oluşturmaktadır ?

friedrich nietzsche'yi hepimiz biliriz. yani hiç değilse adını duymuşluğumuz vardır. kendisi felsefeye farklı açılardan bakmış bir filozof ve filologtur. bizlerin 33 yıl döngüsü, nietzsche'nin ise bengi dönüşü adını verdiği bir teorinin en büyük temsilcisi yine kendisidir. nietzsche’ye göre "evren ve zaman sonu olmayan ve asla da sonu gelmeyecek olan bir döngü etrafındadır. ve yaşanmış her şey kainat son bulana kadar defalarca yaşanmaya devam edecektir."

bu da her sonuçta sonsuz kere sonsuz yaşanmışlık demektir. çünkü herşey baştan yaşanacağına göre kainat son bulsa da bir daha var olacak, aynı döngüye girecek, tekrarlayacak ve bu böyle yaşanmaya devam edecektir. şöyle bir arkanıza yaslanın ve düşünün; en çok sevindiğiniz ve en çok mutluluk yaşadığınız, en çok üzüldüğünüz ve ağladığınız, mutsuz olduğunuz, ümitsizliklere kapıldığınız, kederlendiğiniz, endişelendiğiniz olayların tekrar yaşanması durumu söz konusu oldu ve siz isteseniz de istemeseniz de bu döngünün öznesisiniz. yani tüm olaylar sizin çevrenizde şekillenecek.

dark dizisinde anlatılmak istenen de budur. dizinin başlangıcında ekranda şu yazı görünmektedir; "geçmiş, şu an ve gelecek arasındaki fark inatçı bir illüzyondan ibarettir".

konu sizce de yeterince açık değil mi? nietzsche’nin bu fikri yanı bengi dönüşü olayı yorumlandığında iki farklı ana temaya dayandırılmaktadır. ilki "bilimsel teori", ikincisi ise "psikolojik test" varsayımıdır.

nietzsche'nin kendine göre yorumları ise, üç ana temele dayanmaktadır. bunlar; evrenin sonsuz enerjiye sahip olması, evrenin sahip olduğu bu enerjinin dönüşebileceği durum sayısının çok kısıtlı olması ve zamanın bilindiği kadarıyla sınırsız olması. bahsi edilen üç ana temel noktaya göre kainat sonsuz döngü içerisinde kendini tekrarlamaya devam edecektir.

bir canavar tahayyül edin; içinde olduğunuz hayatın en güzel, asla bitmesini istemediğiniz o mükemmel hatıralarını da, binlerce kez lanet edip acı çektiğiniz, ağladığınız, üzüldüğünüz o keder dolu anlarını da tekrar yaşayacağınızı söylese size, ne yapardınız? nietzsche’ye göre; söz konusu durumda bu canavarın üzerine atlayıp nefretinizi kusma ihtimaliniz gibi, onu size açıkladıklarından dolayı tanrı sayıp, yüceltip başınızı üstüne koyma ihtimaliniz de var. testte amaç tam olarak budur. teste tabi tutulan kişi mükemmel bir hayat yaşamışsa bu yaşadıklarının defalarca tekrar etmesinden rahatsızlık duymayacak ve mutlu olacaktır. ancak acılar içinde yaşamışsa bunu ancak ceza olarak görecektir.

dark dizisi, adından da anlaşılacağı gibi olaylar zinciri denilecek kadar karışık ve karanlık bir olay döngüsünün ürünüdür. nietzsche’nin bengi dönüş hipotezi gibi belli olaylar cereyan etmektedir. örneğin; her 33 yılda bir ay’ın döngüsü güneş’in dönüşü ile denk gelir, dante’nin araf’ta ve cennet’te 33 bölgesi olduğu söylenir, şeytan tam olarak 33 yaşında tanrıya başkaldırmış ve hz. isa 33 mucize gerçekleştirmiştir. bu olayların bir yapboz olduğunu düşünüp de parçaları bir araya getirmeye başladığımızda nietzsche’nin düşüncesinin hiç bir temeli olmayan, basma kalıp boşluklardan ibaret olmadığını ve dark dizisinin de bu doğrultudaki varsayımlar çerçevesinde izlenmesi gerektiğini söylemek pek de yanlış olmaz.

bizler yaşamı matematiksel olarak yaşamıyor olabiliriz ancak yaşamı matematiğin ta kendisidir. düşünsenize her bir gün 24 saat sürer, her bir günün öncesi ve sonrası 24 saatlik farklı günler. ve her bir 24 saat başlangıcı yeni bir güne başlangıç, yani sıfır noktasına dönüştür. aylar, yıllar, yüzyıllar hep birer sayı ile nitelendirilir. tüm canlıların hatta dünyanın bir yaşı, bir başı ve bir sonu vardır. öyleyse sayılar sona varışın veya başlangıcın ışığıdır diyebiliriz. ama bu başka bir kainatta, başka bir bedende aynı ruh ile yer alamayacağımız anlamına gelmez. belki de sen yaşayan ilk sen değilsindir, bilemeyiz. düşününce; her son bir başa dönüş değil midir ?
devamını gör...

franz oppenheimer; devlet denen aygıtın, göçebe hayduların yerleşik düzendeki toplumları haraca bağlamasıyla oluştuğunu iddia eder.

haraca bağlama işi zamanla sistematik hale geldiğinden, haydutlar sürekli git-gel yapmamak için yerleşik toplumun içerisine haraçların toplanacağı bir otağı kurarlar. bu otağıda haraçların düzenlenmesi işiyle uğraşan haydutlar (memurlar) çalışır. zaman içinde bu otağı, yerleşik halkın arasındaki hukuk problemlerini de çözmeye başlar. en sonunda da devlet dediğimiz ortak duygu oluşur.

tabii ben epey bir özet geçtim. sonuç olarak ortada simbiyotik bir ilişkisi var. devlet halkın hukuk ve güvenliğini sağlar, halk da devlete vergi öder. olması gereken budur. tabii bizim devletimiz hariç. bizimkinin hukuk ve güvenlik dışında yapmadığı iş yok. tiyato falan yapıyor, ne bileyim kafeterya neyin işletiyor. neyse besim tibuk'a bağlamadan bitireyim entryi en iyisi...

bu arada oppenheimer'ın devlet kuramına şu makaleden ulaşabilirsiniz.
devamını gör...

çene kaslarım zayıf olduğu için*, şeklinde cevaplayacağım sorudur.

sevmemekten öte konuşmaktan çenem yoruluyor.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim