kötü günlerde kişiye güç veren sözler
çocukken amak-ı hayal'de okuduğum, hz. ali'ye ait olduğu söylenen şiirden alıntı:
katlanılmaz bir kötülük gelirse eğer başına,
suskun kayalar gibi dur ve diren tek başına,
rahat günler de gelir geçer, zor günler de,
sabırlı ol, dünya harcı değmez gözyaşına.
en bilge insan, eksiğini kusurunu bilen kişidir,
sözünü tutan, bencil tutkuları silen kişidir, kötülüklere yüz vermeyen, iyiliklerle güzelleşen, dünya yıkılsa, kendi değerlerini söyleyen kişidir.
katlanılmaz bir kötülük gelirse eğer başına,
suskun kayalar gibi dur ve diren tek başına,
rahat günler de gelir geçer, zor günler de,
sabırlı ol, dünya harcı değmez gözyaşına.
en bilge insan, eksiğini kusurunu bilen kişidir,
sözünü tutan, bencil tutkuları silen kişidir, kötülüklere yüz vermeyen, iyiliklerle güzelleşen, dünya yıkılsa, kendi değerlerini söyleyen kişidir.
devamını gör...
burhan altıntop replikleri
ben de üniversite ohudum..
ben de nişantaşı çocuğuyum..
beni niye aranıza almıyoonuzzz..
ben de nişantaşı çocuğuyum..
beni niye aranıza almıyoonuzzz..
devamını gör...
evli çiftlerin itici davranışları
birbirlerini sevmediklerini düşündürecek eylemleri... hani sevmiş, evlenmişler ama bi'şeyler zamanla tükenmiş gibi. çok da zaman geçmemiş esasında ama birşeyler ya yanlış yahut düşündükleri gibi gitmemiş..
o yoksunluk. .. eksiklik adına ne derseniz, işte o hüzünlük hissi için bu garip çiftler bilinçli ya da bilinçsiz bir şey geliştirmişler: yılışık hareketler, mutluyuz ifadeleri, çakma sevgi durumları, snaplar, yapışık hitaplar, ifadeler, övgüler...
gizleyemiyor hiçbir sözcük ya da ifade birbirinizi sevmediğinizi anlasanıza.. yapmacık her şey.. hep birşeyler eksik.. ya kaybetmişsiniz zamanında size verilen değeri ya da birbirinizde bulamamışsınız aradığınız o her şeyi.. .
oysa birbirini hiç sevmediğini sandığınız bir çiftin, uzaktan birbirine bakışını gördüğünüz an anlarsınız: aşk aslında odur... ne canım, cicimdir.. ne o yılışık hallerdir.. aşk odur ve insanın aşka olan inancını sağlam tutan da, bu realitedir. kavga ederler, amiyane tabirle; masalar sandalyeler havada uçuşur, sevseler öyle mi olur?.. dersin, lakin değildir işte. yılışmaktan öte birşeydir aşk...
görürsün, anlatamazsın...
o yoksunluk. .. eksiklik adına ne derseniz, işte o hüzünlük hissi için bu garip çiftler bilinçli ya da bilinçsiz bir şey geliştirmişler: yılışık hareketler, mutluyuz ifadeleri, çakma sevgi durumları, snaplar, yapışık hitaplar, ifadeler, övgüler...
gizleyemiyor hiçbir sözcük ya da ifade birbirinizi sevmediğinizi anlasanıza.. yapmacık her şey.. hep birşeyler eksik.. ya kaybetmişsiniz zamanında size verilen değeri ya da birbirinizde bulamamışsınız aradığınız o her şeyi.. .
oysa birbirini hiç sevmediğini sandığınız bir çiftin, uzaktan birbirine bakışını gördüğünüz an anlarsınız: aşk aslında odur... ne canım, cicimdir.. ne o yılışık hallerdir.. aşk odur ve insanın aşka olan inancını sağlam tutan da, bu realitedir. kavga ederler, amiyane tabirle; masalar sandalyeler havada uçuşur, sevseler öyle mi olur?.. dersin, lakin değildir işte. yılışmaktan öte birşeydir aşk...
görürsün, anlatamazsın...
devamını gör...
kendini geliştirmemiş kişi
yarım kilo kömüre oy verenlerdir.
devamını gör...
hayattan zevk alıyorum aktiviteleri
karavanla gezmek bence hem de sevdiğin bir insan yanında olursa tadından yenmez.
devamını gör...
sözlüğün zıvanadan çıkması
format mı değişti küfür mü serbest bırakıldı haberim yok fakat açık açık artık seks hikayesi yazan kadın eli tutmamış otuz birci ergenler var. yakında porno videoları da burada paylaşılırsa hiç şaşırmam. burada 18 yaş altında gençlerde var bu tarz içeriklere nasıl izin veriyorlar anlamıyorum.
devamını gör...
elmalı çocuk istismarı davası
iki pislige nasil hakaret edecegimi sasirdigim durum. basından, internetten cocuk istismariyla ilgili bir duzine haber gordum ama hicbiri bu denli mide bulandirici degildi. oz annesi yahu oz anne! cidden bu olaya nasil yorum yapilir, ne soylense yerini bulur bilmiyorum ben tikandim. soylecek cok sey var halbuki... bu cocuklara bunlari yapanlari, onlara para karsiligi dokunanlari, o insan musveddelerini serbest birakanlarin tez vakitte belasini bulmasi dilegiyle.
devamını gör...
her an sözlükten kovulabilirim hissi
ne demek kalbimizdesin. hani ben bu sözlüğün herşeyiydim. hani sözlüğü üzerime yapacaktınız. noldu şimdi.
devamını gör...
sevgilinin bir başkasını sevdiğini açıklaması
hayatımın en büyük travmasıdır. ilacı yoktur, tedavisi yoktur, kalbine oturmuş olan yük ile senelerce yaşamak zorunda kalırsın.
devamını gör...
hayatı izliyormuş hissi
bu aslında bir farkındalık boyutu. hayatı izlediğimizi farkettiğimiz zamanlarda gerçekten yaşıyoruz. mağaradan çıktığımız anlar bu anlar. gölgeleri değil her şeyin gerçeğini gördümüz altın zamanlar.
özellikle günlük tutuyor ya da kendinize gelecekte tekrar okumak üzere mektup yazıyorsanız hayatınızın 'bir dönemini' izlemiş gibi de hissetmeniz mümkün.
özellikle günlük tutuyor ya da kendinize gelecekte tekrar okumak üzere mektup yazıyorsanız hayatınızın 'bir dönemini' izlemiş gibi de hissetmeniz mümkün.
devamını gör...
sözlüğe sadece okumak için kaydolup yazmadan duramayanlar
anlık ziyaretçi sayısına bakıldığında, sayısının oldukça fazla olduğunu söyleyebileceğim yazarlardır.
belki kaynaşmaktan çekiniyor da olabilirler ancak bilsinler ki bağrımıza basmaya hazır ve nazırız efendim*
belki kaynaşmaktan çekiniyor da olabilirler ancak bilsinler ki bağrımıza basmaya hazır ve nazırız efendim*
devamını gör...
bubbles of death
kendisini sözlükte ne zamandır görmediğimden eksikliğini hissettiğim (gerçi sanırım artık dönmüş ama bilemiciim), kitap edebiyat kulübü'nün ilgili üyelerinden biri, tanımlarını okumayı sevdiğim sözlük yazarı ayrıca.
umarım her şey yolundadır, sağlıkla kal bubble.
umarım her şey yolundadır, sağlıkla kal bubble.
devamını gör...
balkon
çok önemli bir özelliğini yitiren ev bölümü.
eskiden hatırlar mısınız bir bekleme yeriydi bu balkonlar* . ebeveynlerin akşam üzeri çocuklarını beklediği yerdi. akşam karanlıkta okuldan dönerken yarı oranında insanlar balkonda eşini, çocuğunu bekliyor olurdu. bildiğin night watch gibi lan*
eve birisi geç kaldığında balkona çıkıp sokağın başına bakmak vardı. lan bu nasıl bir acizlikti ya. gelen kişi nerede, bir şey mi oldu, bir yere mi takıldı bilmiyorsun. sıfır bilgi ile balkonda tahmin yürütüyorsun. hele karamsar bir manyak isen haftada bir kaç kez bu ızdırabı yaşıyordun. bu telefonlar, internet ağları falan çok büyük olay. buzdolabından sonra en iyi icatlar bence telekomünikasyon sektöründe oldu. ben şimdi şimdi eve gelecek kişiye canlı konum attırıyorum eve tam girme saatini bileyim diye* sağındaki markete gir oradan şunu al diyorum. bütün bilgileri emiyorum. düşünmüyorum nerede bu diye. bu yoktu daha on beş yıl önce. balkonunun ne kadar çevreyi görüyorsa iletişim ağın ondan ibaretti. şaka gibi *mk.
eve geç kaldıysan da sorun. tam hoşuna giden bir ortam geliyor kalamıyorsun evdekilerin haberi yok diye. şimdi akıllarına kötü şeyler gelir endişesi çocuk yaşında içinde. balkonda seni bekleyeni düşünüyorsun. s**eyim böyle bir dert olamaz. o sokağa girdiğinde anneyi görüyorsun genelde balkonda. durduk yere can sıkıcı bir durum. niye beklettin bakışları balkondan. benim suçum yok dosti telefon geç bulunmuş olabilir en fazla.
birde balkondan seslenme var yakın mesafeye. eve çağırma. anneler bağırırken kelimeyi uzatıp sesin yönünü dağıtıyordu kafalarını çevirerek. kapsama alanını artıyor.* bildiğin bildirim gibi düşüyordu hayatına yemek hazır diye. ilkel iletişim aracıydı balkon. binlerce yıldır bağırarak iletişim kuruluyordu. son 15 yılda değişmesi ve her iki döneme de şahit olmamız nereden baksan şans.
eskiden hatırlar mısınız bir bekleme yeriydi bu balkonlar* . ebeveynlerin akşam üzeri çocuklarını beklediği yerdi. akşam karanlıkta okuldan dönerken yarı oranında insanlar balkonda eşini, çocuğunu bekliyor olurdu. bildiğin night watch gibi lan*
eve birisi geç kaldığında balkona çıkıp sokağın başına bakmak vardı. lan bu nasıl bir acizlikti ya. gelen kişi nerede, bir şey mi oldu, bir yere mi takıldı bilmiyorsun. sıfır bilgi ile balkonda tahmin yürütüyorsun. hele karamsar bir manyak isen haftada bir kaç kez bu ızdırabı yaşıyordun. bu telefonlar, internet ağları falan çok büyük olay. buzdolabından sonra en iyi icatlar bence telekomünikasyon sektöründe oldu. ben şimdi şimdi eve gelecek kişiye canlı konum attırıyorum eve tam girme saatini bileyim diye* sağındaki markete gir oradan şunu al diyorum. bütün bilgileri emiyorum. düşünmüyorum nerede bu diye. bu yoktu daha on beş yıl önce. balkonunun ne kadar çevreyi görüyorsa iletişim ağın ondan ibaretti. şaka gibi *mk.
eve geç kaldıysan da sorun. tam hoşuna giden bir ortam geliyor kalamıyorsun evdekilerin haberi yok diye. şimdi akıllarına kötü şeyler gelir endişesi çocuk yaşında içinde. balkonda seni bekleyeni düşünüyorsun. s**eyim böyle bir dert olamaz. o sokağa girdiğinde anneyi görüyorsun genelde balkonda. durduk yere can sıkıcı bir durum. niye beklettin bakışları balkondan. benim suçum yok dosti telefon geç bulunmuş olabilir en fazla.
birde balkondan seslenme var yakın mesafeye. eve çağırma. anneler bağırırken kelimeyi uzatıp sesin yönünü dağıtıyordu kafalarını çevirerek. kapsama alanını artıyor.* bildiğin bildirim gibi düşüyordu hayatına yemek hazır diye. ilkel iletişim aracıydı balkon. binlerce yıldır bağırarak iletişim kuruluyordu. son 15 yılda değişmesi ve her iki döneme de şahit olmamız nereden baksan şans.
devamını gör...
yök'ün galatasaray üniversitesi hakkında aldığı karar
yök'te çalışan adamların tamamının kariyerini toplasan, bu şart getirdikleri akademisyenlerin herhangi birinin kariyerinin 10'da 1'i falan etmez herhalde. adaletini sevdiğimin ülkesi.*
devamını gör...
11 farklı yerden maaş alan devlet memuru
başlık hatalı, devlet o adamın memuru olmuş.*
devamını gör...
ülkeler sözlük yazarı olsaydı alacakları nickler
çin-yarasa adam
devamını gör...
yazarların kendini tanımlama şekli
yıldız tozu.
devamını gör...
araba sürerken olmasından en çok korkulan şey
geçen hafta yaşadığım şey'dir.yüzde yüz kusurlu karşı taraf yüzünden araba hasar gördü bi haftadır uğraşıyorum.neyse ki maddi hasarla atlattım.
devamını gör...
dincilerin gençlerin cinsel hayatı olmasını hazmedememesi
kendilerine ve peygamberlerine 4 eş ve sayısız cariyeyi hak gören kimi cibiliyetsiz yobazlarin, kimi türk gençlerinin cinsel yaşamı olmasına kuduzca karşı cıkmasi. olanlara da fuhuş yapıyorlar demesi. en son ebubekir adlı mikrop tarafından ifade edilmis. zaten soyadindan da ne ayak olduğu belli. bu yaptığının hesabını vereceksin ahlaksız herif.
devamını gör...
termagant
sanal dünyada "inandığı değerler uğruna şiddete başvurmaktan ve kavgadan çekinmeyen atarlı kadınlara" termagant denir.
ejderha dövmeli kız filmindeki lisbeth karakteri termagant için örnek gösterilir.
kendisini taciz eden erkeğe öyle bir şey yapmıştır ki o erkek uzun süre oturamamıştır.
o sahneyi izleyenlerin birçoğu “helal olsun, tacizci erkeklere böyle yapılmalı” demiştir.
kelimenin kökenine bakınca hristiyanlar ortaçağ’da çocuklarına “müslümanlar korkunç, şiddet tutkunu, kurnaz ve zorba uzun cübbeli bir putu tanrı edinmişler ve ona termagant demişler” diye anlatırlarmış.
daha sonra ise şirret, çirkef, kavgacı kadınlara termagant denmiş.
zaman içinde hem erkeklere hem kadınlara hakaret anlamında kullanılmaya başlanmış termagant.
shakespeare eserlerinde bu kelimeyi küfür eden karakterler için kullanmıştır.
“bu, bir azizin bir termagant gibi küfür etmesine neden olur"
thomas shadwell ise “the squire of alsatia” komedi oyununda intikam almak isteyen öfkeli kadın karaktere bayan termagant ismini vermiştir.
sanal dünya termagant kelimesine farklı bir anlam yüklemiştir…şöyle ki;
uzun bir dönem romanlardaki ve filmlerdeki kadın karakterler korunmaya muhtaç, şiddet karşısında susan, ürkek, mağdur olarak gösterilmiştir.
kadın hakları savunucuları ise kadınların bu şekilde tasvir edilmemesi gerektiğini, termagant kadınların da var olduğunu vurgulamıştır zeyna gibi.
termagant kadın sadece erkeklere değil kendisine fiziksel, sözlü, duygusal, psikolojik ve ekonomik şiddet uygulayan kadınlara da haddini bildirir...özellikle işyerlerinde kendisine mobbing uygulayan hemcinslerine karşı.
şiddetin her türlüsüne karşıyız derler… ziya paşa gibi “nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir” de derler.
cehaletin kol gezdiği bir ülkede kadınları koruyan kanunlar kabul edilir ama uygulanmaz.
uluslararası sözleşmeler imzalanır ama uygulanmaz.
neden imzalandı neden feshedildi, tatmin edici bir açıklama yapılmaz.
“halk balık hafızalıdır, birkaç gün konuşurlar, sonra unuturlar. kadın cinayetlerini sona erdirecek yeni bir sözleşme yaparız deriz, olur biter” diye düşünürler.
kadın cinayetlerinin nedeninin küflü kafalar olduğunu hüseyin rahmi gürpınar 1939 yılında anlatmıştır.
“bugün bu çeşit cinayetleri işleyenler kendi egoist hayvanlıklarından başka karşısındakilerin tabii haklarına saygı göstermeyi bilmeyen geçmiş yüzyılların küflü kafalarıdır.
bir kadını sevmek o kadın üzerinde bazı hakları olmak için bir sebep sayılıyorsa kadının nefreti de ondan ayrılmak özrünü gerektirecek yasal bir gerekçe sayılmalıdır. hep bu fenalıklar kanun kaçakçılıklarıdır.
hep bu ışığa doğru gidiyoruz. fakat bu olgunluğa varana kadar şehit vereceğimiz kadınların sayıları mezarlıkları dolduracaktır”.
yapılan bilimsel araştırmalara göre sanal ortamlarda kadınları sık sık cinsel obje olarak gösterip, kadınlara tecavüz fantazisi yazan sapıkların potansiyel kadın katili olduğu anlaşılmıştır.
#205337 hibristofili hastası olan kadınlar dışında hiçbir kadın böyle sapıklara ilgi duymaz.
bir adam bir kadını severse ona şiddet uygulamaz, tecavüz etmez.
kadın kendisine yapılan şiddeti asla unutmaz, sineye çeker! zamanı gelince, aynen iade eder sonra da ona termagant derler.
"bir adam bir kadını severse aklını başka bir şeye veremez… dünyasını kadına verir" der michael bolton “when a man loves a woman” adlı şarkısında.
ejderha dövmeli kız filmindeki lisbeth karakteri termagant için örnek gösterilir.
kendisini taciz eden erkeğe öyle bir şey yapmıştır ki o erkek uzun süre oturamamıştır.
o sahneyi izleyenlerin birçoğu “helal olsun, tacizci erkeklere böyle yapılmalı” demiştir.
kelimenin kökenine bakınca hristiyanlar ortaçağ’da çocuklarına “müslümanlar korkunç, şiddet tutkunu, kurnaz ve zorba uzun cübbeli bir putu tanrı edinmişler ve ona termagant demişler” diye anlatırlarmış.
daha sonra ise şirret, çirkef, kavgacı kadınlara termagant denmiş.
zaman içinde hem erkeklere hem kadınlara hakaret anlamında kullanılmaya başlanmış termagant.
shakespeare eserlerinde bu kelimeyi küfür eden karakterler için kullanmıştır.
“bu, bir azizin bir termagant gibi küfür etmesine neden olur"
thomas shadwell ise “the squire of alsatia” komedi oyununda intikam almak isteyen öfkeli kadın karaktere bayan termagant ismini vermiştir.
sanal dünya termagant kelimesine farklı bir anlam yüklemiştir…şöyle ki;
uzun bir dönem romanlardaki ve filmlerdeki kadın karakterler korunmaya muhtaç, şiddet karşısında susan, ürkek, mağdur olarak gösterilmiştir.
kadın hakları savunucuları ise kadınların bu şekilde tasvir edilmemesi gerektiğini, termagant kadınların da var olduğunu vurgulamıştır zeyna gibi.
termagant kadın sadece erkeklere değil kendisine fiziksel, sözlü, duygusal, psikolojik ve ekonomik şiddet uygulayan kadınlara da haddini bildirir...özellikle işyerlerinde kendisine mobbing uygulayan hemcinslerine karşı.
şiddetin her türlüsüne karşıyız derler… ziya paşa gibi “nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir” de derler.
cehaletin kol gezdiği bir ülkede kadınları koruyan kanunlar kabul edilir ama uygulanmaz.
uluslararası sözleşmeler imzalanır ama uygulanmaz.
neden imzalandı neden feshedildi, tatmin edici bir açıklama yapılmaz.
“halk balık hafızalıdır, birkaç gün konuşurlar, sonra unuturlar. kadın cinayetlerini sona erdirecek yeni bir sözleşme yaparız deriz, olur biter” diye düşünürler.
kadın cinayetlerinin nedeninin küflü kafalar olduğunu hüseyin rahmi gürpınar 1939 yılında anlatmıştır.
“bugün bu çeşit cinayetleri işleyenler kendi egoist hayvanlıklarından başka karşısındakilerin tabii haklarına saygı göstermeyi bilmeyen geçmiş yüzyılların küflü kafalarıdır.
bir kadını sevmek o kadın üzerinde bazı hakları olmak için bir sebep sayılıyorsa kadının nefreti de ondan ayrılmak özrünü gerektirecek yasal bir gerekçe sayılmalıdır. hep bu fenalıklar kanun kaçakçılıklarıdır.
hep bu ışığa doğru gidiyoruz. fakat bu olgunluğa varana kadar şehit vereceğimiz kadınların sayıları mezarlıkları dolduracaktır”.
yapılan bilimsel araştırmalara göre sanal ortamlarda kadınları sık sık cinsel obje olarak gösterip, kadınlara tecavüz fantazisi yazan sapıkların potansiyel kadın katili olduğu anlaşılmıştır.
#205337 hibristofili hastası olan kadınlar dışında hiçbir kadın böyle sapıklara ilgi duymaz.
bir adam bir kadını severse ona şiddet uygulamaz, tecavüz etmez.
kadın kendisine yapılan şiddeti asla unutmaz, sineye çeker! zamanı gelince, aynen iade eder sonra da ona termagant derler.
"bir adam bir kadını severse aklını başka bir şeye veremez… dünyasını kadına verir" der michael bolton “when a man loves a woman” adlı şarkısında.
devamını gör...