paranın insanları değiştirmesi
insanların yaptığı sahte paralar kadar paraların da yaptığı sahte insanlar vardır. şartlar değişince birçok insan da huyunu suyunu değiştirebilir.
esasında para insanı değiştirmez, gerçek yüzünü gösterir.
çocukken monopoly oynayanlar bilirler...karşımızdaki o masum gözükenler tapuları, paraları alınca bir anda ses tonunu değiştirirler. paranın verdiği o güç var ya, monopoly oyununda bile belli olur.
paramız çok olunca çevremizdekilerin bize karşı tutumları da değişiyor. kokusunu alınca bile değişen çok.
kaldı ki değişim kötü bir şey değildir, neye dönüştüğü önemlidir. sizi hayırsever birine dönüştürüyorsa ne mutlu...
esasında para insanı değiştirmez, gerçek yüzünü gösterir.
çocukken monopoly oynayanlar bilirler...karşımızdaki o masum gözükenler tapuları, paraları alınca bir anda ses tonunu değiştirirler. paranın verdiği o güç var ya, monopoly oyununda bile belli olur.
paramız çok olunca çevremizdekilerin bize karşı tutumları da değişiyor. kokusunu alınca bile değişen çok.
kaldı ki değişim kötü bir şey değildir, neye dönüştüğü önemlidir. sizi hayırsever birine dönüştürüyorsa ne mutlu...
devamını gör...
kibar insanı zayıf görmek
kibar insanın zerafeti kimseye nasip olmaz.kendi vahşi hayatında bunu algılayamamış olabilirler çünkü saldırma iç güdüsüyle hareket ederler ve bu onlar için güçtür.fakat şöyle de bir gerçek var; yaşadığımız hayat ormandan ibaret değil bu yüzden kibarlığı hor gören bu asilliği anlamayan insanlar için diyorum ki baltalar elinizde uzun ip belinizde nereye gidiyorsunuz hayırdır!
devamını gör...
mutsuzum ama keyfim yerinde
brokoli gibiyim, sağlıklıyım ama tadım tuzum yok demek gibi bir şey sanırım.
devamını gör...
amyand hernia
fıtık kesesinin içerisinde apendiks bulunmasına verilen özel isimdir.
ismini ilk defa gören cerrah claudius amyand'tan almıştır.
ismini ilk defa gören cerrah claudius amyand'tan almıştır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
yazarların iç dünyalarını yansıttıkları, iç seslerini yazıya döktükleri mecradır.
öğrendiklerini unut!
sevgi istiyorsan sevgi göster.
merhamet istiyorsan merhamet...
huzur istiyorsan huzur ver.
umut istiyorsan umut...
ama önce bölüş, bölüşmeyi öğren!
armut piş ağzıma düş yok bu hayatta!
benim karnım tok sırtım pek olsun, el üstünde tutulayım ama kimseye de bir yararım olmasın.
ben kime ne yaptım da başıma bunlar geldi deme ayrıca belki de yapmadıklarındadır sorun.
kapı komşuna kör olmuşsundur belki kimbilir?
belki de minnak bir kedinin miyavlamalarına kulak tıkamışsındır. arkadaşım dediğin insanın en zor zamanlarında çeşitli bahanelerin arkasına sığınmışsındır?
ama çok şükür allah yardımcısı olsun demeyi öğrenmişiz bak(!)
ne güzel bir kurtuluş değil mi? tüm yükü at sırtından! vallaha üzüldüm tüh tühlerle geçiştir işi ve gece mışıl mışıl uyu...
sizin de işiniz zor be bu kadar gamsızlıkla güzel yaşıyorsunuz hayatı(!)
neysem efem ben diyeceklerimi dedim zaten her zaman ki gibi üstüne alınması gerekenler alınmayacak.
selametle, huzurla,sevgiyle...
yaşattığınız kadar yaşayın anacım ne diyeyim.
öğrendiklerini unut!
sevgi istiyorsan sevgi göster.
merhamet istiyorsan merhamet...
huzur istiyorsan huzur ver.
umut istiyorsan umut...
ama önce bölüş, bölüşmeyi öğren!
armut piş ağzıma düş yok bu hayatta!
benim karnım tok sırtım pek olsun, el üstünde tutulayım ama kimseye de bir yararım olmasın.
ben kime ne yaptım da başıma bunlar geldi deme ayrıca belki de yapmadıklarındadır sorun.
kapı komşuna kör olmuşsundur belki kimbilir?
belki de minnak bir kedinin miyavlamalarına kulak tıkamışsındır. arkadaşım dediğin insanın en zor zamanlarında çeşitli bahanelerin arkasına sığınmışsındır?
ama çok şükür allah yardımcısı olsun demeyi öğrenmişiz bak(!)
ne güzel bir kurtuluş değil mi? tüm yükü at sırtından! vallaha üzüldüm tüh tühlerle geçiştir işi ve gece mışıl mışıl uyu...
sizin de işiniz zor be bu kadar gamsızlıkla güzel yaşıyorsunuz hayatı(!)
neysem efem ben diyeceklerimi dedim zaten her zaman ki gibi üstüne alınması gerekenler alınmayacak.
selametle, huzurla,sevgiyle...
yaşattığınız kadar yaşayın anacım ne diyeyim.
devamını gör...
you shall not pass
yüzüklerin efendisi serisinin ilk filmi olan yüzük kardeşliği'nde geçen gandalf'ın efsane repliğidir.
devamını gör...
92 yaşındaki kadının cinsel saldırıya uğrayarak öldürülmesi
92 yıl bu dünyada yer etmiş insan böyle bir ölümü mü hak ediyor ulan şerefsiz! elinde sadece huzurlu bir ölüm hayali kalmış bir insana bunu nasıl yaparsın? uzuvların kopsun ama kan kaybından ölme, senelerce çaresiz o acıyı çek! bedduadan medet umar olduk böyle mahlukatlar yüzünden.
devamını gör...
mütemadiyen
aksamadan, sektirmeden, ara vermeden, sürekli, duraksız anlamına gelen sözcüktür. birkaç kez kullanıldığında kolayca anlaşılan ve cümlelerinize derinlik katan hoş sesli bu kelimeyi siz de sevin siz de mütemadiyen kullanın.
devamını gör...
muhafazakar ailenin farklı düşünen çocuğu olmak
tam olarak o çocuktum, tam olarak bükmenin dediklerini yaşadım, kuranı 5 yaşında öğrenmiştim. ezber yaptırmalar, cemaatin sıkı yönetimli yurtlarına göndermeler(camdan bakmak dahi yasaktı). soru sormaya korkardım dinsiz damgası yiyeceğim diye. sonra din algısını resetledim kafamda. ateist bir arkadaşım kuranda sadece iyi insan ol yazmalıydı demişti. ben de takıldığım yerde kitaba baktım. meğer nasıl iyi insan olunurun açıklaması da varmış. kendim buldum sonradan. hem daha sağlam, hem daha sevimli oldu böylesi. şimdilerde iyi insanım, arada polisten kaçarım arkadaşlarla buluşup üflüyoz falan...
devamını gör...
kadınların erken olgunlaştığı iddiası
kadınlar erken olgunlaşmıyor, erkekler geç olgunlaşıyor.
devamını gör...
beyaz kale
orhan pamuk'un tamamıyla tarihi içeriği olan romanının ismi. yazar, romanlarında devamlı tarihi konulara girer, tarih sevdiği bir alandır. benim adım kırmızı da öyle. cevdet bey ve oğulları da yakın tarihi anlatır. yeni çıkan veba geceleri de tarihi bir romandır.
devamını gör...
türkiye’de kadın olmak
ucu açık bir tanım. sosyo-ekonomik sosyo-politik faktörler göz ardı ediliyor. türkiye’de kadın olmak derken... ama nasıl? kadın var, kadın var. insan var, insan var. hangi kadından bahsediyoruz?
500 metre yanına yaklaşamayacağın, koluna elli bin dolarlık hermes marka çanta takan emine erdoğan mı, çankaya köşkü’nü baştan aşağı yenileyip bizim vergilerimizi çar çur eden, 15 yaşında gelin olmuş hayrünnisa gül mü? hiçbir vasfı olmamasına rağmen, akrabalık ve partizanlık sayesinde devlet mertebelerinde yüksek makamlar elde eden, haksız güç ve zenginliğe kavuşan liyakatsizler mi? okula gitmesi gereken yaşta zorla evlendirilen kızlar, koca dayağı yiyip öldürülen kadınlar mı? tecavüze uğrayan vahşice katledilen özgecan, şule mi? standartların üstünde bir hayat tarzı sürdüklerini tahmin ettiğim dolar milyarderi güler sabancı, arzuhan doğan yalçındağ, semahat arsel, ipek kıraç, caroline koç mu? kendi hayatını mesleği uğrunda ve toplum için feda eden türkan saylan mı? fantazilerini anlatarak toplumu tehlikeli bir şekilde tahrik eden kabataş yalanı baş karakteri yandaş gazeteci elif çakır mı? sırtını önce cemaate, sonra iktidara dayamış, hödük kocasıyla tv’ler de her gün kendisini gösteren yalancı yandaş nagehan mı? pelikancılar mı? yoksa hayatıyla bedel ödeyen aydın yazar bahriye üçok mu? hemcinsleri her gün şiddete uğrayıp öldürülürken, onları yaşatmaya çalışan bir sözleşmenin iptal edilmesini savunan kadınlar mı? kimden bahsediyoruz?
türkiye’de kadın olmak derken, kastedilen türkiye’nin şu an, afganistan ve iran gibi 3.dünya ülkesi durumuna gelmesi. oysa, türkiye’de kadın olmak, 1923 sonbaharında çok güzel olmalı. ya da 1934’te kadınlar seçme ve seçilme hakkı kazandığı zaman. o kadınlar, türkiye’de yaşarken gururlu, mutlu, geleceğe dair umutluydular.
o zamanları yaşamadım elbet, okuduklarımdan biliyorum. ayrıca rahmetli anneannem çocukluğunu ve gençliğini cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşamış, o dönemi bilen, iki kere atatürk’ü yakından görmüş bir kadındı. onun hatıralarını anlattıklarını ilgiyle dinlerdim. şu an hayatta olsa, haberleri izlerken kahrından ölürdü.
kadınıyla erkeğiyle el ele emperyalizme karşı milli mücadele vermiş kurtuluş savaşı kazanmış, devlet kurmuş, cumhuriyet’i ilan etmiş, medeni kanunlar yapmış bir türkiye’den bugünlere geldik. işin ironik yanı, bugünlerde kadın olmaktan ve türkiye’nin bugünkü durumundan şikayet eden bazı kadınların, bir ara konjönktür ve kendi gündemleri gereği, türk kadınlarına fırsat eşitliği, hak ve özgürlükler veren o zamanları ve atatürk ilkelerini tu kaka ilan etmesi, görmezden gelmesi, milliyetçi-ırkçı diye yaftalaması.
inkilaplar yarım kaldı, tam olarak hayata geçemedi, köy enstitüleri “ahlaksızlık yayıyor” gerekçesiyle kapatıldı, insanlar eğitilemedi, cahil kaldı, öylelerinin işine geldiği için. toprak reformu yapılamadı, feodal ağalar zenginleşirken cumhuriyet’in birey yaptığı insanlar kul kalmaya, fakir yaşamaya devam etti. türkiye nato’ya girdi, abd’nin dayattığı yeşil kuşak siyasal islam'ı adım adım benimsedi, tarikatlar ve cemaatler tekrar güç kazanıp sinsice devletin kılcal damarlarına kadar girdi, darbeler vesaireler ile hak ve özgürlükler yavaş yavaş çiğnenerek bugünlere global çağa kadar gelindi. şimdi kafamızı kaldırıp bakınca, "türkiye nasıl bu hale geldi?" diyor, her gün duyduğumuz acı iğrenç haberlere önce şaşırıp sonra kanıksıyoruz. türkiye’de kadın olmak şöyledir böyledir diyoruz. konu sadece cinsiyet üzerinden değerlendirilecek bir şey değil. roma bir günde inşa edilmedi.
500 metre yanına yaklaşamayacağın, koluna elli bin dolarlık hermes marka çanta takan emine erdoğan mı, çankaya köşkü’nü baştan aşağı yenileyip bizim vergilerimizi çar çur eden, 15 yaşında gelin olmuş hayrünnisa gül mü? hiçbir vasfı olmamasına rağmen, akrabalık ve partizanlık sayesinde devlet mertebelerinde yüksek makamlar elde eden, haksız güç ve zenginliğe kavuşan liyakatsizler mi? okula gitmesi gereken yaşta zorla evlendirilen kızlar, koca dayağı yiyip öldürülen kadınlar mı? tecavüze uğrayan vahşice katledilen özgecan, şule mi? standartların üstünde bir hayat tarzı sürdüklerini tahmin ettiğim dolar milyarderi güler sabancı, arzuhan doğan yalçındağ, semahat arsel, ipek kıraç, caroline koç mu? kendi hayatını mesleği uğrunda ve toplum için feda eden türkan saylan mı? fantazilerini anlatarak toplumu tehlikeli bir şekilde tahrik eden kabataş yalanı baş karakteri yandaş gazeteci elif çakır mı? sırtını önce cemaate, sonra iktidara dayamış, hödük kocasıyla tv’ler de her gün kendisini gösteren yalancı yandaş nagehan mı? pelikancılar mı? yoksa hayatıyla bedel ödeyen aydın yazar bahriye üçok mu? hemcinsleri her gün şiddete uğrayıp öldürülürken, onları yaşatmaya çalışan bir sözleşmenin iptal edilmesini savunan kadınlar mı? kimden bahsediyoruz?
türkiye’de kadın olmak derken, kastedilen türkiye’nin şu an, afganistan ve iran gibi 3.dünya ülkesi durumuna gelmesi. oysa, türkiye’de kadın olmak, 1923 sonbaharında çok güzel olmalı. ya da 1934’te kadınlar seçme ve seçilme hakkı kazandığı zaman. o kadınlar, türkiye’de yaşarken gururlu, mutlu, geleceğe dair umutluydular.
o zamanları yaşamadım elbet, okuduklarımdan biliyorum. ayrıca rahmetli anneannem çocukluğunu ve gençliğini cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşamış, o dönemi bilen, iki kere atatürk’ü yakından görmüş bir kadındı. onun hatıralarını anlattıklarını ilgiyle dinlerdim. şu an hayatta olsa, haberleri izlerken kahrından ölürdü.
kadınıyla erkeğiyle el ele emperyalizme karşı milli mücadele vermiş kurtuluş savaşı kazanmış, devlet kurmuş, cumhuriyet’i ilan etmiş, medeni kanunlar yapmış bir türkiye’den bugünlere geldik. işin ironik yanı, bugünlerde kadın olmaktan ve türkiye’nin bugünkü durumundan şikayet eden bazı kadınların, bir ara konjönktür ve kendi gündemleri gereği, türk kadınlarına fırsat eşitliği, hak ve özgürlükler veren o zamanları ve atatürk ilkelerini tu kaka ilan etmesi, görmezden gelmesi, milliyetçi-ırkçı diye yaftalaması.
inkilaplar yarım kaldı, tam olarak hayata geçemedi, köy enstitüleri “ahlaksızlık yayıyor” gerekçesiyle kapatıldı, insanlar eğitilemedi, cahil kaldı, öylelerinin işine geldiği için. toprak reformu yapılamadı, feodal ağalar zenginleşirken cumhuriyet’in birey yaptığı insanlar kul kalmaya, fakir yaşamaya devam etti. türkiye nato’ya girdi, abd’nin dayattığı yeşil kuşak siyasal islam'ı adım adım benimsedi, tarikatlar ve cemaatler tekrar güç kazanıp sinsice devletin kılcal damarlarına kadar girdi, darbeler vesaireler ile hak ve özgürlükler yavaş yavaş çiğnenerek bugünlere global çağa kadar gelindi. şimdi kafamızı kaldırıp bakınca, "türkiye nasıl bu hale geldi?" diyor, her gün duyduğumuz acı iğrenç haberlere önce şaşırıp sonra kanıksıyoruz. türkiye’de kadın olmak şöyledir böyledir diyoruz. konu sadece cinsiyet üzerinden değerlendirilecek bir şey değil. roma bir günde inşa edilmedi.
devamını gör...
15 yaşında çocukların evlenmesine insan hakkı demek
#989956 iletideki bazı hususları açıklığa kavuşturmak lazım. insanların fikirlerini beyan etmelerini ve bu beyanlarını akıcı bir lisanla dile getirmelerini seviyorum. hele ki tezlerini örneklerle desteklemelerine bayılıyorum. buraya kadar tamamım. amma velâkin algı yönetimi ve manipülasyon için verilen örneklerin kesilip kırpılmasına tabiri caizse gıcık oluyorum ve bu hareket tarzını doğru bulmuyorum. birazdan yazacaklarım bir takım zevatı elbette rahatsız edecek. amma velâkin benim yazacaklarım sadece söz konusu çarpıtmaya ilişkin olacak. o yüzden mahlasıma falan bakıp, olayı başka yerlere taşımaya kalkmayın ayıp edersiniz ve samimiyetinizi de sorgulatırsınız. bu şerhi de koyduktan sonra gelelim ana meseleye:
şimdi orada şöyle bir ifade var;
1917'de kabul edilen hukuk-i aile kararnamesi 1926'da medeni kanun olarak yasalaşır ve evlenme yaşı erkeklerde 18 kızlarda 17 olur. ancak 1938 yılında yani henüz atatürk'ün yaşadığı dönemde bu yasada değişiklik yapılarak evlilik için yaş sınırı kızlarda 15'e, hakim onayıyla da 14'e düşürülür. kaynak "o dönemlerde yaşanan savaşlar dolayısıyla nüfusun azalması göz önüne alınarak böyle bir yasa yürürlüğe girdi" şeklinde bir savunma yapacaklara şunu hatırlatmak istiyorum ki pedofili dönemin şartlarına göre yeni anlamlar kazanmaz çünkü pedofili pedofilidir.
beyan kendi içerisinde tutarlı. ilk okuduğunuzda konu hakkında bilginiz yoksa anlatılanlara hak vermemeniz içten bile değil. zira argümanlar güzelce sıralanmış. bu yapılırken de tezi güçlendirmek için ''atatürk'' döneminin altı kalınca çizilmiş. yani çaktırmadan aba altından sevimli bir şekilde sopa gösterilmiş; bakın mevzuya karşı çıkarsanız ''atatürk''ün iradesini çiğnersiniz ha! gibi ufak bir zihinsel baskı uygulanmış. zekice buldum, bu yönden de taktir ettim. * zira manipülasyon zeka ve ustalık gerektirir.
ama söz konusu yasa metnine dair en ufak bir kelam yok. metnin istisnai bölümü alınmış ve sonrasındaki ifadeler kaf dağına doğru bir yolculuğa çıkartılmış.
verilen örnekteki madde 88'in tam metnini şuraya yazalım;
''erkek on yedi, kadın on beş yaşını ikmal etmedikçe evlenemez. şu kadar ki, hakim fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni olan * on beş yaşını ikmal etmiş bir erkeğin veya on dört yaşını bitirmiş olan bir kadının evlenmesine müsaade edebilir. karardan önce ana, baba veya vasinin dinlenmesi şarttır.
kalınlaştırdığım noktayı iyi okuyunuz! genel kaide orada açıkça ifade edilmiş. peki istisnai durumlar genel kaideymiş gibi gösterilerek nereye varılmak isteniyor? savunduğunuz şeye çarpık bir dayanak noktası yaratarak argümanlarınızı haklı hale getirmeniz mümkün değildir. bu kadar akıcı şekilde kendi tezlerini ifade edebilen insanların böyle küçük algı oyunlarına ihtiyacı var mı? orası da okuyanların takdirine kalsın.
şimdi gelelim genel kaideymiş gibi gösterilen şu istisnai kaideler mevzusuna; birincisi fevkalade haller için mevzu hakim takdirine bırakılıyor. yani ortada bir şart var. hakim takdir hakkını kullanacak ve fevkalade durumun* gerçekleştiğine kanaat getirecek ki, verilen örnekte ki evlilik gerçekleşsin. ha bu maddenin nüfus azalması vesaire gibi saçma sapan argümanlarla savunulmasını da komik buluyorum. zira öyle bir durum yok. bu hükmün getirilme sebebi tamamen farklı! o yıllar özelinde duruma bakmanız lazım. toplum henüz imam nikahı alışkanlığından çıkamamıştır. peki bu durumun sonuçları nelerdir? evvela salt imam nikahı yapılması evliliğin yok hükmünde sayılmasına neden oluyordu. bu da ciddi sorunlar ortaya çıkarıyordu. bu evlilikler toplum nezdinde kabul görse dahi hukuki sonuç doğurmadığı içinde türlü sıkıntılar ortaya çıkıyordu; bir kere bu evliliklerden doğan çocuklar gayri sahih nesep'li sayıldıkları için bu çocuklara nüfus cüzdanı çıkarmak, bu çocukları okullara kayıt ettirmek gibi temel olaylarda sıkıntı çıkarken daha ileri boyutlarda miras hukuku açısından da çok ciddi olumsuz sonuçların doğmasına neden oluyordu. iş bu sebeple de, söz konusu istisnai haller düzenlendi ve hakim takdirine bırakılarak en azından oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçilmesi amaçlandı. yüzyıllar boyunca şerri ve örfi hukuk kaideleri ile yönetilmiş bir toplumun 10-15 yıl içerisinde medeni kanunu ve onun zaruri kıldığı hukuki işlemleri özümseyebileceğini düşünmek de ne bileyim biraz fantastik kurgu hikaye gibi duruyor.
hülasa; ortada böyle bir genel kaide yoktur. istisnai durum üzerinden bir algı yönetimi yapılmaya çalışılmıştır. bu da şık olmamıştır. düşüncelerin, fikirlerin çarpışması her ne kadar uç olursa olsun başımızla beraber. amma velâkin bu çarpıtılan bilgiler ve gölgelenen gerçekler üzerinden olursa, biz de gerçekleri not düşmek zorunda kalırız ve böylece parmaklarımız yorulur. *
tahrif edilen bu noktanın altını çizmek önemliydi. ayrıca diğer mevzulara hiç girmeyeceğim herkes o konularda kendi vicdani kanaatini verir zaten. önemli olan bu kanaatlerin gerçek bilgiler çerçevesinde oluşması.
şimdi orada şöyle bir ifade var;
1917'de kabul edilen hukuk-i aile kararnamesi 1926'da medeni kanun olarak yasalaşır ve evlenme yaşı erkeklerde 18 kızlarda 17 olur. ancak 1938 yılında yani henüz atatürk'ün yaşadığı dönemde bu yasada değişiklik yapılarak evlilik için yaş sınırı kızlarda 15'e, hakim onayıyla da 14'e düşürülür. kaynak "o dönemlerde yaşanan savaşlar dolayısıyla nüfusun azalması göz önüne alınarak böyle bir yasa yürürlüğe girdi" şeklinde bir savunma yapacaklara şunu hatırlatmak istiyorum ki pedofili dönemin şartlarına göre yeni anlamlar kazanmaz çünkü pedofili pedofilidir.
beyan kendi içerisinde tutarlı. ilk okuduğunuzda konu hakkında bilginiz yoksa anlatılanlara hak vermemeniz içten bile değil. zira argümanlar güzelce sıralanmış. bu yapılırken de tezi güçlendirmek için ''atatürk'' döneminin altı kalınca çizilmiş. yani çaktırmadan aba altından sevimli bir şekilde sopa gösterilmiş; bakın mevzuya karşı çıkarsanız ''atatürk''ün iradesini çiğnersiniz ha! gibi ufak bir zihinsel baskı uygulanmış. zekice buldum, bu yönden de taktir ettim. * zira manipülasyon zeka ve ustalık gerektirir.
ama söz konusu yasa metnine dair en ufak bir kelam yok. metnin istisnai bölümü alınmış ve sonrasındaki ifadeler kaf dağına doğru bir yolculuğa çıkartılmış.
verilen örnekteki madde 88'in tam metnini şuraya yazalım;
''erkek on yedi, kadın on beş yaşını ikmal etmedikçe evlenemez. şu kadar ki, hakim fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni olan * on beş yaşını ikmal etmiş bir erkeğin veya on dört yaşını bitirmiş olan bir kadının evlenmesine müsaade edebilir. karardan önce ana, baba veya vasinin dinlenmesi şarttır.
kalınlaştırdığım noktayı iyi okuyunuz! genel kaide orada açıkça ifade edilmiş. peki istisnai durumlar genel kaideymiş gibi gösterilerek nereye varılmak isteniyor? savunduğunuz şeye çarpık bir dayanak noktası yaratarak argümanlarınızı haklı hale getirmeniz mümkün değildir. bu kadar akıcı şekilde kendi tezlerini ifade edebilen insanların böyle küçük algı oyunlarına ihtiyacı var mı? orası da okuyanların takdirine kalsın.
şimdi gelelim genel kaideymiş gibi gösterilen şu istisnai kaideler mevzusuna; birincisi fevkalade haller için mevzu hakim takdirine bırakılıyor. yani ortada bir şart var. hakim takdir hakkını kullanacak ve fevkalade durumun* gerçekleştiğine kanaat getirecek ki, verilen örnekte ki evlilik gerçekleşsin. ha bu maddenin nüfus azalması vesaire gibi saçma sapan argümanlarla savunulmasını da komik buluyorum. zira öyle bir durum yok. bu hükmün getirilme sebebi tamamen farklı! o yıllar özelinde duruma bakmanız lazım. toplum henüz imam nikahı alışkanlığından çıkamamıştır. peki bu durumun sonuçları nelerdir? evvela salt imam nikahı yapılması evliliğin yok hükmünde sayılmasına neden oluyordu. bu da ciddi sorunlar ortaya çıkarıyordu. bu evlilikler toplum nezdinde kabul görse dahi hukuki sonuç doğurmadığı içinde türlü sıkıntılar ortaya çıkıyordu; bir kere bu evliliklerden doğan çocuklar gayri sahih nesep'li sayıldıkları için bu çocuklara nüfus cüzdanı çıkarmak, bu çocukları okullara kayıt ettirmek gibi temel olaylarda sıkıntı çıkarken daha ileri boyutlarda miras hukuku açısından da çok ciddi olumsuz sonuçların doğmasına neden oluyordu. iş bu sebeple de, söz konusu istisnai haller düzenlendi ve hakim takdirine bırakılarak en azından oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçilmesi amaçlandı. yüzyıllar boyunca şerri ve örfi hukuk kaideleri ile yönetilmiş bir toplumun 10-15 yıl içerisinde medeni kanunu ve onun zaruri kıldığı hukuki işlemleri özümseyebileceğini düşünmek de ne bileyim biraz fantastik kurgu hikaye gibi duruyor.
hülasa; ortada böyle bir genel kaide yoktur. istisnai durum üzerinden bir algı yönetimi yapılmaya çalışılmıştır. bu da şık olmamıştır. düşüncelerin, fikirlerin çarpışması her ne kadar uç olursa olsun başımızla beraber. amma velâkin bu çarpıtılan bilgiler ve gölgelenen gerçekler üzerinden olursa, biz de gerçekleri not düşmek zorunda kalırız ve böylece parmaklarımız yorulur. *
tahrif edilen bu noktanın altını çizmek önemliydi. ayrıca diğer mevzulara hiç girmeyeceğim herkes o konularda kendi vicdani kanaatini verir zaten. önemli olan bu kanaatlerin gerçek bilgiler çerçevesinde oluşması.
devamını gör...
rusya ukrayna savaşı
ön edit:( 22 ocak 2022) arkadaşlar galiba bu sene gerçekten o sene , 2020 ve 2021'den beri ruslar hazırlık ve tatbikat yapıyordu ve bu sene büyük ihtimalle işgale başlayacaklar
22 ocak 2022
- almanya deniz kuvvetleri komutanı schonbach:
putin saygı istiyor. biraz saygı göstermenin maliyeti düşüktür ve ücretsizdir. rusya saygıyı hak ediyor. çin'e karşı rusya'ya ihtiyacımız var. ukrayna, nato'ya üyelik için gerekli şartları taşımıyor. ( bence almanya ukrayna meselesinde rusya'ya karşı tavır almayacağına bir nevi beyan etti)
- abd kiev büyükelçiliğinde görevli personelin aileleri tahliye ediliyor
-ukrayna güvenlik servisi (sbu) eski çalışanı vladimir mulik | sputnik
•ingiltere'nin ukrayna'ya gönderdiği tanksavar silahının hizmet ömrü 20 yıl.
•yani aslında, bize hizmet ömrü bu yıl dolacak olan silahları göndermişler. :ddddddd
- rusların sevkiyatı halen devam ediyor
- rusya dışişleri bakanı lavrov'a sorulan bir soru
* is an invasion likely, as president biden suggested?
+ unless the united states doesn't go to bed with ukraine , i dont think so
-ülkelerin dışişleri bakanlıklarından, ardı ardına ukrayna’ya seyahat uyarısı paylaşılıyor.
24 ocak 2022
- nato polonya için türkiye'den asker ve uçak talep edebilir
- abd savunma bakanlığı 1. zırhlı tümen 82. ve 101. hava indirme tumenlerini polonya ve baltık ulkelerine sevk edebilir
- abd dışişleri bakanlığı ukrayna'da her an askeri bir hamle olabilir açıklaması yaptı
- rusya dışişleri bakanlığı, japonya’yı ukrayna krizinden uzak durması konusunda uyardı.
22 ocak 2022
- almanya deniz kuvvetleri komutanı schonbach:
putin saygı istiyor. biraz saygı göstermenin maliyeti düşüktür ve ücretsizdir. rusya saygıyı hak ediyor. çin'e karşı rusya'ya ihtiyacımız var. ukrayna, nato'ya üyelik için gerekli şartları taşımıyor. ( bence almanya ukrayna meselesinde rusya'ya karşı tavır almayacağına bir nevi beyan etti)
- abd kiev büyükelçiliğinde görevli personelin aileleri tahliye ediliyor
-ukrayna güvenlik servisi (sbu) eski çalışanı vladimir mulik | sputnik
•ingiltere'nin ukrayna'ya gönderdiği tanksavar silahının hizmet ömrü 20 yıl.
•yani aslında, bize hizmet ömrü bu yıl dolacak olan silahları göndermişler. :ddddddd
- rusların sevkiyatı halen devam ediyor
- rusya dışişleri bakanı lavrov'a sorulan bir soru
* is an invasion likely, as president biden suggested?
+ unless the united states doesn't go to bed with ukraine , i dont think so
-ülkelerin dışişleri bakanlıklarından, ardı ardına ukrayna’ya seyahat uyarısı paylaşılıyor.
24 ocak 2022
- nato polonya için türkiye'den asker ve uçak talep edebilir
- abd savunma bakanlığı 1. zırhlı tümen 82. ve 101. hava indirme tumenlerini polonya ve baltık ulkelerine sevk edebilir
- abd dışişleri bakanlığı ukrayna'da her an askeri bir hamle olabilir açıklaması yaptı
- rusya dışişleri bakanlığı, japonya’yı ukrayna krizinden uzak durması konusunda uyardı.
devamını gör...
şark'ın sultanları
faruk nafiz çamlıbel'in ilk dönem şiir anlayışıyla yazılmış şiirlerinden oluşan bu kitapta bir çağlayan sesi var. sözcüklerin, seslerin ahengiyle birlikte anlamın da taşıdığı yüce bir ahenk sarıyor ruhumu. bütün seviler ve kederler doğa ile koyun koyuna. gizemli sevgililer, ulaşılmaz sevgilinin hissettirdikleri yine doğanın yansımalarıyla dile geliyor. nedim etkisinin fazlaca hissedildiği eserde nedim için kaleme alınmış iki şiir de mevcut.
ilk kez yayımı 1918 yılında gerçekleşen kitap, çamlıbel'in yayımlanmış ilk eseri. dile hakimiyetinde ustalık ve berraklık gelecek yapıtlarının ayak sesleri gibi. 2018 yılında yapı kredi yayınları tarafından tekrar okuyucuya sunulan kitabın sonunda küçük bir sözlüğe de yer verilmiş. çamlıbel kalemi berrak bir şair olsa da sadabat'ta yazdığı bu şiirlerde bilinmez sözcükler mevcut.
ilk kez yayımı 1918 yılında gerçekleşen kitap, çamlıbel'in yayımlanmış ilk eseri. dile hakimiyetinde ustalık ve berraklık gelecek yapıtlarının ayak sesleri gibi. 2018 yılında yapı kredi yayınları tarafından tekrar okuyucuya sunulan kitabın sonunda küçük bir sözlüğe de yer verilmiş. çamlıbel kalemi berrak bir şair olsa da sadabat'ta yazdığı bu şiirlerde bilinmez sözcükler mevcut.
devamını gör...
tüberküloz
etkeni mycobacterium tuberculosistir. en sık damlacık yoluyla bulaşır. bulaştırmada dört faktör etkilidir:
-enfekte kişinin yaydığı mikroorganizma sayısı
-mikroorganizmanın havadaki yoğunluğu
-kişinin kontamine havaya maruz kalma süresi
-mikroorganizma ile karşılan kişinin immün yanıtı
tedavisinde antitüberkiloz ilaçlar kullanılır. eğer tedavi yarıda kesilirse ilaca karşı direnç gelişir ve iyileşme süresi uzar ve hastalık daha da ilerler. tedavi süresi en az 6 aydır. hastalar verem savaş dispanserlerine yatırılır ve orda tedavi olurlar.
-enfekte kişinin yaydığı mikroorganizma sayısı
-mikroorganizmanın havadaki yoğunluğu
-kişinin kontamine havaya maruz kalma süresi
-mikroorganizma ile karşılan kişinin immün yanıtı
tedavisinde antitüberkiloz ilaçlar kullanılır. eğer tedavi yarıda kesilirse ilaca karşı direnç gelişir ve iyileşme süresi uzar ve hastalık daha da ilerler. tedavi süresi en az 6 aydır. hastalar verem savaş dispanserlerine yatırılır ve orda tedavi olurlar.
devamını gör...
telefon uygulamalarının alakasız izinler istemesi
kullandığımız neredeyse tüm uygulamaların veri madenciliği yaptığının bir göstergesi olan durum. banka uygulamaları hiç bıkmadan soruyor özellikle yapı kredi.
devamını gör...
elleri güzel olan kadın
"ellerinden belli olur bir kadın, denizin dibinde geziyor gibi" diyor sezai karakoç bizlere mona roza adlı şiirinde. söyleyeceklerim bu kadar hakim bey.
sacit onan' ın sesinden:
sacit onan' ın sesinden:
devamını gör...
hatıra olsun diye saklanan garip nesneler
annemin hala sakladığı göbek kordonumun içinde olduğunu düşündüğüm garip nesneler kategorisi.
devamını gör...
