feyzi akkaya
türk inşaat firmalarından stfa ( sezai türkeş-feyzi akkaya) firmasının f ve a harfini temsil eder .itü inşaat mühendisliği mezunu olup hem doktor hem de yüksek mühendistir. kendisi inşaat mühendisi olmasına rağmen değme makine mühendisi , değme elekrik mühendisine taş çıkartır, mühendislik camiasında efsanedir. şantiyelerde yapmış olduğu ekipmanlar, mühendislik yöntemleri ile dünya literatürüne geçmiştir. özgeçmişini en sona yazıyorum.
kendisi ile 10 seneye yakın yan yana çalışmışlığımız vardır. (yan yana derken çalıştığım yere 50 metre mesafe de evi vardı, gelir sohbet eder, tecrübelerinden faydalanırdık.)
makine mühendisi olarak kendisinden çok şey öğrendim. bu nedenle kendisini bu başlıkta anmak istiyorum. ışıklar içinde uyusun. şantiye el kitapları adında 11 adet el kitabı mühendislik camiasında özel bir yeri vardır. ömrümüzün kilometre taşları adında ki kitabında hayatını ve mühendislik tecrübelerini paylaşmıştır. bu kitap kendisi tarafından imzalanmış şekilde, kütüphanemde müstesna bir yerdedir.
kendisine ait mühendislik eğrisinde aşağıdaki şekilde mühendisi tarif eder:
incelediğimiz mühendis 25 yaşında diploma almıştır. dağarcığında birçok bilgi ile şantiyeye ayak basmıştır. fakat bu bilgisini kullanma tecrübesine sahip bulunmuyor, heyecanlı ve ürkektir. ilk görevi kendisine teslim edilir edilmez bu bilgiler, kafasında, sıra gözetmeden birbirini itip öndekinin yerini almaya başlar, hepsi kifayetsiz, gözükür, sarıldığı mektep kitapları bile derdine çare olamaz. (aslında bu bilgilerini kullanma tecrübesine henüz sahip değil.)
ilk günlerin heyacanı geçtikten sonra, yavaş yavaş bilgisini kullanma tecrübesini edinmeye başlar. 8 ile 10 senelik bir devreden sonra, 35 yaşlarında, tecrübe eğrisi, bilgi eğrisi ile çakışır, mühendis artık bilgisini kullanma tecrübesini edinmiştir. artık bir inşaat nosyonuna sahip olmuştur.
bu devre yürür geçer, mühendis mektep kitaplarından gayri kitaplar edinmeye ve kütüphanesini teşkil etmeye başlar. tecrübesi arttıkça, kafasında bilgileri tasnifli olarak yerleşir, bunlara yenileri eklenir ve mühendisin bilgi dağarcığı 65 yaş civarına kadar artmakta devam eder...(nokta. devam
edelim :)
65 yaşına gelen mühendis, o zamana kadar edindiği tecrübe ve bilgiye sahiptir, ama yenilerini edinme kabiliyeti artık kalmamıştır.
yaşı ilerledikçe hafızası da gerilemeye başlar, 70'e kadar kendini idare eder, 75'de artık eskimiştir, ama kendisi farkında değildir. 75'den sonra ise hafızası süratle gerilemeye başlar, yenilerinden eskilere doğru gerek bilgi gerekse tecrübe dağarcığı hızlanarak boşalır. boşaldıkça mühendis eski günlerin tatlı hikayelerini anlatmakla yetinir, taki emrihak vakti olup nalları dike...(takriben yaş 80 !)
eğer bu mühendis devlet memuru ve 65 yaşında emekli olmuş ve köşeye çekilmiş ise, pek hikaye anlatmaya vakti kalmaz, çoğu zaman fakir, iki sene içinde toparlanır gider...
25 - 35 yaş arası : tecrübesizlik devresi
bu devrede mühendis hatalar yapacaktır. bu hataların bir kısmı zarasızca bertaraf edilirse de bir kısmı direkt veya endirekt zararlara sebeb olur.
(işinden dolayı şantiyeyi yekun bir gün geciktirse, bir günlük şantiye masrafı = endirekt zarar)
zaman ileledikçe hata oranı azalır, fakat yaptığı hatalar ilk günkülerden ağır olur. bunun sebebi kendisine duymaya başladığı emniyettir, halbuki daha kafi miktarda hata işlememiştir.
böylece mühendis devre sonuna erişir, dağarcığında yetişiri kadar (hata/zarar) derslerinden oluşan bir tecrübe birikimi vardır, artık bilgilerini emniyetle kullanacak tecrübeye sahip olmuştur.
not : herşey bir bedel karşılığı elde edilir. bu devredeki zarar yekünü mühendisin tecrübe edinmesi için önenen bedeli teşkil eder. (küçücük bir fark : bedel mühendisin cebi yerine şantiye kasasından karşılanır. (vakti ile bizler için de karşılandığı gibi.))
45 - 65 yaş arası : en verimli devre
birinci devreden çıkan mühendisin bilgi ve tecrübe eğrileri yükselmeye devam eder ve nihayet 45~65 yaşları arasında en verimli devresine ulaşır.
ama zannedilmesin ki hiç hata yapmaz, o da beni beşere özgü hataları yapabilir. fakat bu hatalar, asgari düzeydedir ve büyük zararlar doğurmayacak niteliktedir. (işin garibi, bir hata işlerler, arkasından aynı hatayı bir daha işlerler.)
bu devreye ulaşmış olan mühendis, dizayn yapabilir, projeleri kritik edebilir, alternatifler düzenleyebilir, inşa metodları tespit edebilir düzeye erişmiştir.
rahatça şantiye ve teknik büro şeflikleri yapabilir, şirket hatta şirketler yönetebilir.
65 - 75 yaş arası ve sonrası
65'e ulaşan mühendisin bilgi ve tecrübesi doruğa ulaşmıştır. ama bu yaştan sonra heyacanı azalır, evvelce sefa görünenler yavaş yavaş cefa rengine boyanmaktadır.
mühendis 70'e kadar idare eder, 75'den sonra ise koyuverir. (75'den sonrası için söz yok!)
mühendis yavaş yavaş faal hayattan çekilmeye başlar, yeni bilgi ve tecrübe edinmez, fakat dağarcığında kıymetli bir hayat tecrübesi birikmiştir. danışmanlık, yönetim kurulu üyelikleri için (fakat ancak ve en çok 75'e kadar) biçilmiş kaftandır.
incelemede prototip mühendis olarak 25 yaşında diploma alıp 80'e kadar yaşayan bir mühendis seçildi.
prototipin dışındaki bazı mühendislerde, tecrübe eğrisi az veye çok yükselirse de, bilgi eğrisi, start noktası olan diploma tarihinden sonra, mektep bilgi seviyesinin altına düşmeye başlar. zamanla bilgi ile alakalarını keserler. bunlar kendilerine 'metremikap mühendisi' derler, hemen hemen yalnız tecrübeleri ile iş görürler, okumuş formene eşittirler.
halbuki : bir mühendisin kıymeti, her yaşta, bilgisi ile tecrübesinin toplamı ile ölçülür.
mühendisler şaraba benzerler, eskidikçe kıymetlenirler derler. doğrudur ama grafikleri prototipe benzeyenler için ve 70 yaşına kadar geçerli olmak üzere...
metre mikap mühendislerine gelince, bunlar hava almışlardır ve sirkeye dönüşmüşlerdir.
iyi bir projeci için min devre 35 yaş sonrası, iyi bir büro şefi için min. devre 45 yaş sonrasıdır.
bir mühendis 25 - 35 yaş arasındaki tecrübe devresini şantiyede geçirmeden hele ilk günden büro mühendisliğine karar verirse, bilmelidir ki ebediyen eksik kalır, şantiyeye hitab eden projeler yapamaz, statikerlikten öteye geçemez.
not : burada sözü edilen bilgiden kasıt, şüphesiz bütün kütüphaneyi nokta virgül kafada emre amade bulundurmak değildir. nokta virgül hariç, mektepte veya mektep sonrası edinilen klasik ve teknik bilgilerin işe yarar veya günlük işte kullanılır halde tutulması, derinleşmek istenilen mevzularda başvurulacak literatürün bilinmesidir.
not: feyzi akkaya 'şantiyeci el kitabı'ndan alıntıdır.
özgeçmişi:
23 aralık 1907'de istanbul'da doğdu. osmanlı paşalarından tatar osman paşa'nın torunu olan akkaya, 1926'da yüksek öğrenim için girdiği istanbul yüksek mühendis mektebi'nden (istanbul teknik üniversitesi) 1932'de inşaat yüksek mühendisi olarak birincilikle mezun oldu. itü'deki eğitimi sırasında tanıdığı sezai türkeş ile başlayan sınıf arkadaşlığı ve dostluk, 1998'de sezai türkeş ölünceye kadar sürecek fikir ve iş ortaklığına dönüştü.1943 yılında ortaklıklarını kağıt üzerine geçiren iki arkadaş, isimlerinin baş harflerini kullanarak ''st-fa inşaat müteahhitliği'' unvanını aldılar. iki arkadaş böylece 1976'da kurulan ve zaman içinde çatısı altında 43 şirket toplayan stfa holding'in de temelini attılar.1943-1973 döneminde, yurtiçinde çeşitli köprü, iskele, liman, baraj, tünel ve yüksek gerilim hatları sezai türkeş-feyzi akkaya tarafından inşa edildi. bunlar arasında sivas-erzurum demiryolları köprüleri, kuşadası, bartın ve ereğli limanları ve kadıncık hidroelektrik santralı yer alıyor. yurtdışına giden ilk müteahhitler olarak sektöre yabancı ülkelerin kapılarını açan ortaklık, özellikle inşaat alanında literatüre geçen yeni usuller, makineler, prosesler bulmaları ile de dikkati çekti.
keman teli ile köprüyü test etti
feyzi akkaya'nın, erzincan demiryolu inşaatında 44 nolu köprüye keman telleri bağlayıp, ''la'' sesine akort ederek, çelik elemanların fazla gerilip gerilmediğini izlemesi, günümüzde aynı iş için kullanılan ''meihak gauge''lerin ilk habercisi oldu. zemin inceleme sondajları ve kazık çakılması ile ilgilenmeye başlayınca, ''zorluk emsali''ni ortaya attı ve uzun yıllar başarı ile kullanılan ve kazık boyunun pratik olarak ve büyük bir isabetle belirlenmesini sağlayan bir yöntem oluşturdu. sezai türkeş-feyzi akkaya ikilisi, iş hayatları boyunca mühendislik sektörüne 500'ün üzerinde yeni buluş getirdiler. bu buluşların bir kısmı mühendislik literatürüne geçti, bazıları ise türk tezi olarak tanındı. ortaklar, 1972 yılında libya'da trablus limanı inşaatı ihalesi'ne katılarak, 1973 başında ilk yurtdışı sözleşmesini imzaladılar. bu tarihten sonra, libya, suudi arabistan, iran ve tunus'ta önemli işler aldılar. stfa grubu, 1982'den sonra yeniden türkiye'de, 2. boğaz köprüsü ve çevre yolları, orhaneli termik santrali, haliç tünelleri, galata köprüsü gibi projelerde çalıştı. stfa grubu'nun iki kurucusundan biri olan inşaat yüksek mühendisi feyzi akkaya (97), 9 aralık 2004 tarihinde istanbul'da vefat etti.
kendisi ile 10 seneye yakın yan yana çalışmışlığımız vardır. (yan yana derken çalıştığım yere 50 metre mesafe de evi vardı, gelir sohbet eder, tecrübelerinden faydalanırdık.)
makine mühendisi olarak kendisinden çok şey öğrendim. bu nedenle kendisini bu başlıkta anmak istiyorum. ışıklar içinde uyusun. şantiye el kitapları adında 11 adet el kitabı mühendislik camiasında özel bir yeri vardır. ömrümüzün kilometre taşları adında ki kitabında hayatını ve mühendislik tecrübelerini paylaşmıştır. bu kitap kendisi tarafından imzalanmış şekilde, kütüphanemde müstesna bir yerdedir.
kendisine ait mühendislik eğrisinde aşağıdaki şekilde mühendisi tarif eder:
incelediğimiz mühendis 25 yaşında diploma almıştır. dağarcığında birçok bilgi ile şantiyeye ayak basmıştır. fakat bu bilgisini kullanma tecrübesine sahip bulunmuyor, heyecanlı ve ürkektir. ilk görevi kendisine teslim edilir edilmez bu bilgiler, kafasında, sıra gözetmeden birbirini itip öndekinin yerini almaya başlar, hepsi kifayetsiz, gözükür, sarıldığı mektep kitapları bile derdine çare olamaz. (aslında bu bilgilerini kullanma tecrübesine henüz sahip değil.)
ilk günlerin heyacanı geçtikten sonra, yavaş yavaş bilgisini kullanma tecrübesini edinmeye başlar. 8 ile 10 senelik bir devreden sonra, 35 yaşlarında, tecrübe eğrisi, bilgi eğrisi ile çakışır, mühendis artık bilgisini kullanma tecrübesini edinmiştir. artık bir inşaat nosyonuna sahip olmuştur.
bu devre yürür geçer, mühendis mektep kitaplarından gayri kitaplar edinmeye ve kütüphanesini teşkil etmeye başlar. tecrübesi arttıkça, kafasında bilgileri tasnifli olarak yerleşir, bunlara yenileri eklenir ve mühendisin bilgi dağarcığı 65 yaş civarına kadar artmakta devam eder...(nokta. devam
edelim :)
65 yaşına gelen mühendis, o zamana kadar edindiği tecrübe ve bilgiye sahiptir, ama yenilerini edinme kabiliyeti artık kalmamıştır.
yaşı ilerledikçe hafızası da gerilemeye başlar, 70'e kadar kendini idare eder, 75'de artık eskimiştir, ama kendisi farkında değildir. 75'den sonra ise hafızası süratle gerilemeye başlar, yenilerinden eskilere doğru gerek bilgi gerekse tecrübe dağarcığı hızlanarak boşalır. boşaldıkça mühendis eski günlerin tatlı hikayelerini anlatmakla yetinir, taki emrihak vakti olup nalları dike...(takriben yaş 80 !)
eğer bu mühendis devlet memuru ve 65 yaşında emekli olmuş ve köşeye çekilmiş ise, pek hikaye anlatmaya vakti kalmaz, çoğu zaman fakir, iki sene içinde toparlanır gider...
25 - 35 yaş arası : tecrübesizlik devresi
bu devrede mühendis hatalar yapacaktır. bu hataların bir kısmı zarasızca bertaraf edilirse de bir kısmı direkt veya endirekt zararlara sebeb olur.
(işinden dolayı şantiyeyi yekun bir gün geciktirse, bir günlük şantiye masrafı = endirekt zarar)
zaman ileledikçe hata oranı azalır, fakat yaptığı hatalar ilk günkülerden ağır olur. bunun sebebi kendisine duymaya başladığı emniyettir, halbuki daha kafi miktarda hata işlememiştir.
böylece mühendis devre sonuna erişir, dağarcığında yetişiri kadar (hata/zarar) derslerinden oluşan bir tecrübe birikimi vardır, artık bilgilerini emniyetle kullanacak tecrübeye sahip olmuştur.
not : herşey bir bedel karşılığı elde edilir. bu devredeki zarar yekünü mühendisin tecrübe edinmesi için önenen bedeli teşkil eder. (küçücük bir fark : bedel mühendisin cebi yerine şantiye kasasından karşılanır. (vakti ile bizler için de karşılandığı gibi.))
45 - 65 yaş arası : en verimli devre
birinci devreden çıkan mühendisin bilgi ve tecrübe eğrileri yükselmeye devam eder ve nihayet 45~65 yaşları arasında en verimli devresine ulaşır.
ama zannedilmesin ki hiç hata yapmaz, o da beni beşere özgü hataları yapabilir. fakat bu hatalar, asgari düzeydedir ve büyük zararlar doğurmayacak niteliktedir. (işin garibi, bir hata işlerler, arkasından aynı hatayı bir daha işlerler.)
bu devreye ulaşmış olan mühendis, dizayn yapabilir, projeleri kritik edebilir, alternatifler düzenleyebilir, inşa metodları tespit edebilir düzeye erişmiştir.
rahatça şantiye ve teknik büro şeflikleri yapabilir, şirket hatta şirketler yönetebilir.
65 - 75 yaş arası ve sonrası
65'e ulaşan mühendisin bilgi ve tecrübesi doruğa ulaşmıştır. ama bu yaştan sonra heyacanı azalır, evvelce sefa görünenler yavaş yavaş cefa rengine boyanmaktadır.
mühendis 70'e kadar idare eder, 75'den sonra ise koyuverir. (75'den sonrası için söz yok!)
mühendis yavaş yavaş faal hayattan çekilmeye başlar, yeni bilgi ve tecrübe edinmez, fakat dağarcığında kıymetli bir hayat tecrübesi birikmiştir. danışmanlık, yönetim kurulu üyelikleri için (fakat ancak ve en çok 75'e kadar) biçilmiş kaftandır.
incelemede prototip mühendis olarak 25 yaşında diploma alıp 80'e kadar yaşayan bir mühendis seçildi.
prototipin dışındaki bazı mühendislerde, tecrübe eğrisi az veye çok yükselirse de, bilgi eğrisi, start noktası olan diploma tarihinden sonra, mektep bilgi seviyesinin altına düşmeye başlar. zamanla bilgi ile alakalarını keserler. bunlar kendilerine 'metremikap mühendisi' derler, hemen hemen yalnız tecrübeleri ile iş görürler, okumuş formene eşittirler.
halbuki : bir mühendisin kıymeti, her yaşta, bilgisi ile tecrübesinin toplamı ile ölçülür.
mühendisler şaraba benzerler, eskidikçe kıymetlenirler derler. doğrudur ama grafikleri prototipe benzeyenler için ve 70 yaşına kadar geçerli olmak üzere...
metre mikap mühendislerine gelince, bunlar hava almışlardır ve sirkeye dönüşmüşlerdir.
iyi bir projeci için min devre 35 yaş sonrası, iyi bir büro şefi için min. devre 45 yaş sonrasıdır.
bir mühendis 25 - 35 yaş arasındaki tecrübe devresini şantiyede geçirmeden hele ilk günden büro mühendisliğine karar verirse, bilmelidir ki ebediyen eksik kalır, şantiyeye hitab eden projeler yapamaz, statikerlikten öteye geçemez.
not : burada sözü edilen bilgiden kasıt, şüphesiz bütün kütüphaneyi nokta virgül kafada emre amade bulundurmak değildir. nokta virgül hariç, mektepte veya mektep sonrası edinilen klasik ve teknik bilgilerin işe yarar veya günlük işte kullanılır halde tutulması, derinleşmek istenilen mevzularda başvurulacak literatürün bilinmesidir.
not: feyzi akkaya 'şantiyeci el kitabı'ndan alıntıdır.
özgeçmişi:
23 aralık 1907'de istanbul'da doğdu. osmanlı paşalarından tatar osman paşa'nın torunu olan akkaya, 1926'da yüksek öğrenim için girdiği istanbul yüksek mühendis mektebi'nden (istanbul teknik üniversitesi) 1932'de inşaat yüksek mühendisi olarak birincilikle mezun oldu. itü'deki eğitimi sırasında tanıdığı sezai türkeş ile başlayan sınıf arkadaşlığı ve dostluk, 1998'de sezai türkeş ölünceye kadar sürecek fikir ve iş ortaklığına dönüştü.1943 yılında ortaklıklarını kağıt üzerine geçiren iki arkadaş, isimlerinin baş harflerini kullanarak ''st-fa inşaat müteahhitliği'' unvanını aldılar. iki arkadaş böylece 1976'da kurulan ve zaman içinde çatısı altında 43 şirket toplayan stfa holding'in de temelini attılar.1943-1973 döneminde, yurtiçinde çeşitli köprü, iskele, liman, baraj, tünel ve yüksek gerilim hatları sezai türkeş-feyzi akkaya tarafından inşa edildi. bunlar arasında sivas-erzurum demiryolları köprüleri, kuşadası, bartın ve ereğli limanları ve kadıncık hidroelektrik santralı yer alıyor. yurtdışına giden ilk müteahhitler olarak sektöre yabancı ülkelerin kapılarını açan ortaklık, özellikle inşaat alanında literatüre geçen yeni usuller, makineler, prosesler bulmaları ile de dikkati çekti.
keman teli ile köprüyü test etti
feyzi akkaya'nın, erzincan demiryolu inşaatında 44 nolu köprüye keman telleri bağlayıp, ''la'' sesine akort ederek, çelik elemanların fazla gerilip gerilmediğini izlemesi, günümüzde aynı iş için kullanılan ''meihak gauge''lerin ilk habercisi oldu. zemin inceleme sondajları ve kazık çakılması ile ilgilenmeye başlayınca, ''zorluk emsali''ni ortaya attı ve uzun yıllar başarı ile kullanılan ve kazık boyunun pratik olarak ve büyük bir isabetle belirlenmesini sağlayan bir yöntem oluşturdu. sezai türkeş-feyzi akkaya ikilisi, iş hayatları boyunca mühendislik sektörüne 500'ün üzerinde yeni buluş getirdiler. bu buluşların bir kısmı mühendislik literatürüne geçti, bazıları ise türk tezi olarak tanındı. ortaklar, 1972 yılında libya'da trablus limanı inşaatı ihalesi'ne katılarak, 1973 başında ilk yurtdışı sözleşmesini imzaladılar. bu tarihten sonra, libya, suudi arabistan, iran ve tunus'ta önemli işler aldılar. stfa grubu, 1982'den sonra yeniden türkiye'de, 2. boğaz köprüsü ve çevre yolları, orhaneli termik santrali, haliç tünelleri, galata köprüsü gibi projelerde çalıştı. stfa grubu'nun iki kurucusundan biri olan inşaat yüksek mühendisi feyzi akkaya (97), 9 aralık 2004 tarihinde istanbul'da vefat etti.
devamını gör...
otostopçunun galaksi rehberi
küçük bir kızken lafarasında okunacak listemde olduğunu söylediğim, haftasında dünyanın en güzel notu ile hediye edilen, o zamandan beri de başucu kitabım olan eser. bu kadar güzel bir şeyi nasıl tanımlarım bilmiyorum, tek söyleyebileceğim; bu, o kızın öyküsü değil.
dünya üzerinde yazılmış en güzel notu da buraya bırakıyorum. belki birileri başka birilerini kitaptan çok sevindirmek ister.
"hayat, evren ve her şey" hakkında tüm bilip bilmediklerimizi "çoğunlukla zararsız" bir şekilde konuşup "kuşkucu somon"a danışacağımız bir "evrenin sonundaki restoran" akşam yemeğinden, garsona "elveda ve bütün o balıklar için teşekkürler" diyerek ayrılıp otostopa devam etmek dileğiyle.
dünya üzerinde yazılmış en güzel notu da buraya bırakıyorum. belki birileri başka birilerini kitaptan çok sevindirmek ister.
"hayat, evren ve her şey" hakkında tüm bilip bilmediklerimizi "çoğunlukla zararsız" bir şekilde konuşup "kuşkucu somon"a danışacağımız bir "evrenin sonundaki restoran" akşam yemeğinden, garsona "elveda ve bütün o balıklar için teşekkürler" diyerek ayrılıp otostopa devam etmek dileğiyle.
devamını gör...
panseksüel
tahminimce tavalardan hoşlanan cinsiyet.
devamını gör...
13 mayıs 2021 doların 8.50 tl olması
bayram bereketiyle (?) geldi.
devamını gör...
ankara üniversitesi kreiken rasathanesi
hollandalı astronom prof. dr. egbert adriaan kreiken önderliğinde, yurt dışından getirilen gözlem araçlarıyla, ahlatlıbel'de kurulan gözlemevi.
rasathane 1963 yılında açıldı ve hâlâ faaliyette. incek bulvarı üzerinde, or-an köprüsü'nden 2 km uzaklıkta. pandemiden önce halk günü etkinlikleriyle, ziyaretçilerin çeşitli gezegenleri teleskopla izlemesi sağlanıyor ve astronominin önemli konuları hakkında bilgiler veriliyordu. en azından pandemi bittiğinde bilgi almak isteyen olursa diye site linkini bırakıyorum buraya.
bu da pandemi dönemlerinde etkinliklerin yasak olması nedeniyle, online şekilde düzenlenen etkinlikler için youtube linki.
rasathane 1963 yılında açıldı ve hâlâ faaliyette. incek bulvarı üzerinde, or-an köprüsü'nden 2 km uzaklıkta. pandemiden önce halk günü etkinlikleriyle, ziyaretçilerin çeşitli gezegenleri teleskopla izlemesi sağlanıyor ve astronominin önemli konuları hakkında bilgiler veriliyordu. en azından pandemi bittiğinde bilgi almak isteyen olursa diye site linkini bırakıyorum buraya.
bu da pandemi dönemlerinde etkinliklerin yasak olması nedeniyle, online şekilde düzenlenen etkinlikler için youtube linki.
devamını gör...
regl anıları
yemin ederim şu regl olayına gösterdiğiniz duyarı başka çok az şeye gösteriyorsunuz ha. adam sormuş işte, yanıtla geç. hem neden regl başlığında erkekler var ki? siz buraya ne gibi bir anı yazabilirsiniz allasen? *
bir başkası da diyor ki normalleşme falan fıstık; sayın yazar kadınlar bunu kendileri için değil, anlamakta zorlanan zihniyetler için "normalleştirmeye" çalışıyor.
••
"kanser olduuuuğğm" diye ağlamıştım. annemin sakinleştirene kadar canı çıkmıştı, bir de "babamı araaağğ hastaneye götüüğğrsün beniğğ" diye çığlıklar atmıştım. *
bir başkası da diyor ki normalleşme falan fıstık; sayın yazar kadınlar bunu kendileri için değil, anlamakta zorlanan zihniyetler için "normalleştirmeye" çalışıyor.
••
"kanser olduuuuğğm" diye ağlamıştım. annemin sakinleştirene kadar canı çıkmıştı, bir de "babamı araaağğ hastaneye götüüğğrsün beniğğ" diye çığlıklar atmıştım. *
devamını gör...
mahlaslardan meslek tahmin etmek
beni de edin beni de edin.
devamını gör...
karambol (yazar)
anlayışlı, sabırlı, yardımsever birisidir.
devamını gör...
dünyanın en büyük üçüncü elmasının bulunması
elma nasıl karatla ölçülüyor diye düşünüyorum yarım saattir.* başlık dünyadaki en büyük üçüncü elmasın bulunması olarak düzeltilirse iyi olur.(bkz: modlar göreve)
edit: tarih 18 haziran saat 20.57 ve modlar hala göreve gelmedi. ama başlığın bu hali çok güzel değiştirmeyin.*
edit: tarih 18 haziran saat 20.57 ve modlar hala göreve gelmedi. ama başlığın bu hali çok güzel değiştirmeyin.*
devamını gör...
dorukhan toköz
2015 yılında profesyonelliğe geçiş yapan 2018'de eskişehirspor'dan beşiktaş'a transfer olan milli futbolcu.
devamını gör...
cedric
eğer 8 yaşındaysanız hayat gerçekten zor repliğini hafızalara kazımış çizgi film karakteri.
devamını gör...
sabahattin ali
yazdığı dar paltolu manolya kitabıyla türk edebiyatında çığır açmış yazar.
devamını gör...
birinin kıyamadığı olmak
ya sevimli bir oğlan/kız çocuğu ya da bir kedi/köpek eniğidir. özellikle hanımlar bunları görür görmez " ayy kıyamam" derler.
devamını gör...
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
“söz uçar, yazı kalır.” cümlesindeki asıl olay “hani söz uçar, gitmesi gerektiği yere gider. yazı ise öylece kalır” şeklindeymiş. en azından ben öyle biliyorum.
devamını gör...
cenaze namazına katılan ateist günaha girer mi sorunsalı
cenaze namazına katılan ateist günaha girer mi değil de ateist birinin cenaze namazı kılınır mı olsa başlık daha çok ilgi çekerdi benim açımdan. çünkü katıldığı kendi iradesi, inanmadığı bir dinin günahı sevabı da onu ilgilendirmez diye düşünüyorum, sevdiği birisini son yolculuğunda yalnız bırakmak istememiştir ya da çok sevdiği birisine destek oluyordur. kime ne bundan? öldüğünde ise başkaları onun yerine karar veriyor. bu daha korkunç bir şey değil mi?
gerçi bu gündem olacak kadar önemli bir şey mi? bu ülkede evet. vakitlice ve insan gibi ölmeyi becerelim de günah öteki tarafın mevzusu zaten...
gerçi bu gündem olacak kadar önemli bir şey mi? bu ülkede evet. vakitlice ve insan gibi ölmeyi becerelim de günah öteki tarafın mevzusu zaten...
devamını gör...
5 dakikada duş alınır mı sorunsalı
alelacele, babaannemin deyimiyle "köpeğin suya banıp çıktığı gibi" yıkanabilirsiniz.
devamını gör...
düalite
ikili olma durumunu ifade eden kelime.
fizikte, parçacıkların dalga ve parçacık özelliklerini aynı anda göstermesi için de kullanılır.
fizikte, parçacıkların dalga ve parçacık özelliklerini aynı anda göstermesi için de kullanılır.
devamını gör...
ülkemizin değerini bilemediği sanatçılar
genco erkal. muhteşem bir tiyatral yeteneği ve hitabet sanatı olan büyük usta fazla değer görmeyen nicelerinden biri.
devamını gör...

