bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
teşekkür ederim miko. sesin çok güzel.*
devamını gör...
ekmek 10 lira olsa olacaklar
çok yakında onu da görürüz
devamını gör...
aleyna tilki
18 yaşındaki gençlerin hepsi böyleyken hanımefendi şarkıcı diye daha olgun biri olması bekleniyor. laf edenler kendi hayatlarına baksın.
devamını gör...
erken kalkacağını bile bile uyumamak
deliliktir.
ertesi gün etrafta ruh gibi dolaşacağını, gözlerinin kızaracağını, hayattan ×2 kat nefret edeceğini biliyorsun. neden uyumuyorsun güzel kardeşim, değil mi?
ya da hadi bir gün yaptın diyelim bu hatayı. ertesi gün aynı şeyleri yaşayacağını bile bile neden hâlâ o güzel gözlerini kapatıp derin bir uykunun kollarına bırakmıyorsun kendini?
cidden anlamıyorum.
bu arada bunları kendime söyledim, üstünüze alınmayınızdır.*
ertesi gün etrafta ruh gibi dolaşacağını, gözlerinin kızaracağını, hayattan ×2 kat nefret edeceğini biliyorsun. neden uyumuyorsun güzel kardeşim, değil mi?
ya da hadi bir gün yaptın diyelim bu hatayı. ertesi gün aynı şeyleri yaşayacağını bile bile neden hâlâ o güzel gözlerini kapatıp derin bir uykunun kollarına bırakmıyorsun kendini?
cidden anlamıyorum.
bu arada bunları kendime söyledim, üstünüze alınmayınızdır.*
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
devamını gör...
görünmez heykelin 150 bin liraya satılması
görünmez çekle ödediyse hakkıdır
devamını gör...
heves
kırılan, kalmayan, tükenen şey.
devamını gör...
ince ama ufuk açıcı kitaplar
okunduktan sonra "vay bee" dedirten, kendi küçük, etkisi büyük kitaplardır.
kitap okuma alışkanlığı edinmek isteyenler de bu tarz kitaplardan faydalanabilir.
ve başlıyorum:
- küçük prens - antoine de saint-exupery
- epiktetos - içsel huzur iyi yaşamın kapısını açar
- epiktetos- enkheırıdon
- epiktetos - kendisinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir
- edouard leve - intihar
- albert caraco - kaos'un kutsal kitabı
- jean giono - ağaç diken adam
- arthur schopenauer - aşkın metafiziği
- arthur schopenauer - tartışma sanatının incelikleri
- lev tolstoy - insan ne ile yaşar
- lev tolstoy - itiraflarım
- wilhelm reich - dinle küçük adam
- albert camus - yabancı
- yusuf atılgan - aylak adam
- ibn rüşd - ilim anavatanımızdır, cehalet ise yabancı bir yer
- franz kafka - babaya mektup
- sun tzu - savaş sanatı
şimdilik aklıma gelen bunlar, eklemeler yaparım ileride.
kitap okuma alışkanlığı edinmek isteyenler de bu tarz kitaplardan faydalanabilir.
ve başlıyorum:
- küçük prens - antoine de saint-exupery
- epiktetos - içsel huzur iyi yaşamın kapısını açar
- epiktetos- enkheırıdon
- epiktetos - kendisinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir
- edouard leve - intihar
- albert caraco - kaos'un kutsal kitabı
- jean giono - ağaç diken adam
- arthur schopenauer - aşkın metafiziği
- arthur schopenauer - tartışma sanatının incelikleri
- lev tolstoy - insan ne ile yaşar
- lev tolstoy - itiraflarım
- wilhelm reich - dinle küçük adam
- albert camus - yabancı
- yusuf atılgan - aylak adam
- ibn rüşd - ilim anavatanımızdır, cehalet ise yabancı bir yer
- franz kafka - babaya mektup
- sun tzu - savaş sanatı
şimdilik aklıma gelen bunlar, eklemeler yaparım ileride.
devamını gör...
yasak ilişkiden doğan çocuk
bu yanlış bir ifade değil mi?
"yasak ilişki" çocuğunun zıddı "yasal ilişki" çocuğu mudur? çocuğun bu ilişkideki suçu nedir ki toplum tarafından bu şekilde yaftalanıyor, hayatı boyunca bu etiketle yaşıyor. bu durum ilişkinin taaa başından tarafların oturmuş veya oturmamış bilinçleriyle ve birbirlerine olan saygılarıyla ilgili. çünkü sonuçları konuyla hiç ilgisi olmayan üçüncü kişiyi ilgilendiriyor.
bu durum geleceğe dönük ortak planları olan, evliliklerini farklı sebeplerle erteleyen ama çok iyi bir uyum içinde olan çiftlerin yaşadığı bir olay ise olası süreci hızlandırıp, çocuk sebebiyle işin resmi boyutunu tamamlamalarına sebep oluyor ve sonucunda çoğunlukla güzel yürüyen bir yuva kuruluyor. ancak aynı halin olumsuz örnekleri de oluyor ki yakın çevremde bu durumların her ikisini de yaşayanlar oldu.
eğer sevgililik dönemlerdeki ilişkilerini dahi kör-topal ilerleten bir çift iseler, bu durumla karşılaştıklarında özellikle toplum baskısı sebebiyle çözümü evlilik olarak görüyorlar. kendi aralarındaki uyumu dahi sorguladıkları bir süreçte, yanlışı ikinci bir yanlışla çözmenin çıkar yol olduğunu düşünme gafletine düşüyorlar. bu durumda çocuk, sadece o başlıktaki etiketi yemesin diye yapılan bir evliliğin meyvesi oluyor ve yürümeyeceği ilk günden belli bir ailenin evladı olarak dünyaya geliyor.
başka bir başlıkta çocuk yaparak evliliği kurtarmak şeklinde benzer bir konuya değinilmişti. çocuk yaparak evlilik kurtarılamadığı gibi, sözüm ona çocuğun adını lekelememek* için yapılan evlilikler de yuva olamıyor, maalesef yürümüyor. sürecin çilesini de en çok, en masum taraf, bir ömür boyunca çekiyor.
"yasak ilişki" çocuğunun zıddı "yasal ilişki" çocuğu mudur? çocuğun bu ilişkideki suçu nedir ki toplum tarafından bu şekilde yaftalanıyor, hayatı boyunca bu etiketle yaşıyor. bu durum ilişkinin taaa başından tarafların oturmuş veya oturmamış bilinçleriyle ve birbirlerine olan saygılarıyla ilgili. çünkü sonuçları konuyla hiç ilgisi olmayan üçüncü kişiyi ilgilendiriyor.
bu durum geleceğe dönük ortak planları olan, evliliklerini farklı sebeplerle erteleyen ama çok iyi bir uyum içinde olan çiftlerin yaşadığı bir olay ise olası süreci hızlandırıp, çocuk sebebiyle işin resmi boyutunu tamamlamalarına sebep oluyor ve sonucunda çoğunlukla güzel yürüyen bir yuva kuruluyor. ancak aynı halin olumsuz örnekleri de oluyor ki yakın çevremde bu durumların her ikisini de yaşayanlar oldu.
eğer sevgililik dönemlerdeki ilişkilerini dahi kör-topal ilerleten bir çift iseler, bu durumla karşılaştıklarında özellikle toplum baskısı sebebiyle çözümü evlilik olarak görüyorlar. kendi aralarındaki uyumu dahi sorguladıkları bir süreçte, yanlışı ikinci bir yanlışla çözmenin çıkar yol olduğunu düşünme gafletine düşüyorlar. bu durumda çocuk, sadece o başlıktaki etiketi yemesin diye yapılan bir evliliğin meyvesi oluyor ve yürümeyeceği ilk günden belli bir ailenin evladı olarak dünyaya geliyor.
başka bir başlıkta çocuk yaparak evliliği kurtarmak şeklinde benzer bir konuya değinilmişti. çocuk yaparak evlilik kurtarılamadığı gibi, sözüm ona çocuğun adını lekelememek* için yapılan evlilikler de yuva olamıyor, maalesef yürümüyor. sürecin çilesini de en çok, en masum taraf, bir ömür boyunca çekiyor.
devamını gör...
kitap alıntıları
''kendimi anlatmak artık ilginç gelmiyordu. hem daha kaç kez anlatacaktım ki kendimi? daha kaç kez aynı şeyleri söylemek üzere, dudaklarımı aralayacaktım?''
daha (kitap).
daha (kitap).
devamını gör...
tepee
değerli yazar arkadaşım ogalalalakota için aşağıya güzel bir görsel bırakıyorum. w.r. cross tarafından görüntülenmiş, bir kızılderili şamanı ve çadırı. özellikle çadırın üzerindeki motiflere dikkat etmenizde fayda var. çok sevdiğim fotoğraflardan birisidir.

tanım: fotoğraf bıraktığım başlıktır *

tanım: fotoğraf bıraktığım başlıktır *
devamını gör...
lütfen açar mısınız efendim kapıyı
sözlüğe tekrar üye olsam alacağım nick (bkz: sayın bezmenler lütfen açar mısınız efendim kapıyı)
devamını gör...
hidroklorik asit
hidrojen ve klor elementlerinden oluşan, oda sıcaklığı ve normal basınçta gaz hâlinde olan hidrojen klorürün sulu çözeltisine verilen ad. kaynak
tanım düzeltme edit: breaking bad'de kullanılan hidroflorik asitmiş yanlışlık için sorry.
tanım düzeltme edit: breaking bad'de kullanılan hidroflorik asitmiş yanlışlık için sorry.
devamını gör...
korku ve titreme (soren kierkegaard)
(korku ve titreme) soren kierkegaard'ın en ünlü eseridir. kierkegaard estetik, etik ve iman kavramlarını ishak ve ibrahim'in hikayesi üzerinden yorumlar. ibrahim oğlunu kurban ederken absurdün inayetine ve oğlunun bir şekilde ölmeyeceğine inanır. bu imanın gücüdür. etikle çeliştiği ve imanın özünde paradoksal bir yapısı olduğu bu şekilde ifade edilir. dinsel öğeler, dini yerler ve mitler insanlarda ürpermeye ve titremeye sebep olur. bunun esas nedeninin kutsala duyulan korku olduğu ileri sürülür. kierkegaard için tanrıya inanmak basit bir karar değildir hatta karanlığa adım atmayı gerektirir ve inanca dayanarak karar almak ne yapmamız gerektiğini söyleyen geleneksel etiğe ters düşebilir. bunu sıçrayış olarak nitelendirir. imandaki paradoksu bu şekilde açıklar. öyle bir paradoks ki cinayeti tanrıyı memnun eden kutsal bir eyleme dönüştürüyor yine aynı paradoks hiç bir düşüncenin kavrayamayacağı şekilde ibrahime oğlunu geri veriyor ve imanın başladığı yerde düşünme biter diyor kierkegaard. bu şekilde toplumsal görevlerin bazen en yüksek değerde olmadığını ifade ediyor ( bir babanın oğlunu koruması), tanrıya iman etmesi bazen bütün görevlerin üstüne çıkar ve insan etiği artık anlamını kaybeder. kierkegaard'ın üç aşamalı varoluş anlayışını ( etik, estetik, dinsel varoluş) adım adım takip edebileceğimiz okuması keyifli felsefe metni.
- ishakı boğazından yakalayıp yere fırlattı ve ona şöyle dedi: " aptal çocuk, senin baban ben miyim sanıyorsun? ben bir putperestim. bu tanrının emri mi sanıyorsun? hayır , bu benim arzum." ishak titreyip dehşet içinde yalvardı. : " ey yüce rabbim, bana merhamet et. ibrahim'in rabbi, bana merhamet et. eğer yeryüzünde bir babam yoksa sen benim babam ol!" ve ibrahim kendine fısıltıyla şöyle söyledi: " ey yüce rabbim, sana şükürler olsun. sana olan imanını yitireceğine benim bir canavar olduğuma inansın, böylesi onun için daha hayırlı." sy 21
- ama herkes kendi yolunca ve sevdiğinin büyüklüğünce büyüktü. çünkü kendini seven, kendisi kadar büyüktü ve diğerlerini seven, herkesten büyüktü. hepsi anımsanacaktı; ama herkes bekleyişi kadar büyüktü. biri olabilecek olanı beklediği için, diğeri ebedi olanı beklediği için büyüktü; oysa imkansızı bekleyen herkesten büyüktü. hepsi anımsanacaktı; ama hepsi mücadele ettiği şeyin büyüklüğü kadar büyüktü. sy 26
- bir insan bu vaizin ortaya koyduğu çelişkiyi nasıl açıklar? bu çelişkinin kökeni, ibrahim'ın yaptığı her şeyi şanlı kılan bir " büyük adam" olma icazetinin bulunması ve aynı şeyi bir başka yaptığında bunun günah, iğrenç bir günah sayılması mıdır? bu durumda ben böylesine pervasız bir övgüye katılmaz istemezdim. eğer iman kişinin oğlunu katletmesini mübarek kılmıyorsa, bırakın aynı mahkumiyet kararı, herkese olduğu gibi, ibrahim'e de çıkarılsın. eğer kişinin, bir düşünceyi başından sonuna dek taşıyacak ve ibrahim'in bir katil olduğunu söyleyecek cesareti yoksa, hak edilmiş övgüler üzerinde zaman yitireceğine bu cesareti bir an evvel kazanması daha yeğdir. ibrahim'in yaptığının ahlaki ifadesi şudur: o ishak'ı katledecekti. dini ifadesi ise şudur: o ishak'ı kurban edecekti. sy 41
- ibrahim hiçir durumda trajik bir kahraman değildir, bambaşka biridir, ya bir katildir ya bir mümin. sy 77
- imandaki paradoks budur, birey, evrenselden yücedir; birey (şimdilerde pek seyrek duyulan dogmatik bir ayrımı anımsayacak olursak) evrenselle ilişkisini mutlak olanla ilişkisine göre belirler, mutlakla ilişkisini evrenselle ilişkisine göre değil. paradoks, tanrıya karşı mutlak görev vardır diyerek de ifade edilebilir; çünkü bu görev ilişkisinde kişi birey olarak mutlakla mutlak ilişkidedir. böylece, bu ilişkide, tanrıyı sevmenin bir görev olduğu söylendiğinde, daha önce söylenenlerden farklı bir şey söylenmiş olur; çünkü bu görev mutlak ise, etik olan, bir görelilik konumuna indirgenmiş demektir. böyle olması etik olanın ortadan kaldırılmasını gerektirmez gerçi; fakat tamamen farklı bir ifade, paradoksal bir ifade kazanır - öyle ki örneğin, tanrı sevgisi iman erinin komşu sevgisine, etik açıdan görevinin gerektirdiği ifadeye zıt bir ifade vermesine sebep olabilir. sy 94
- sessizliği, hiçbir şekilde ishak'ı kurtarmak niyeti taşımıyordu, ve onun, ishak'ı kendi adına ve tanrı uğruna kurban etme görevi, estetiğe bir saldırıdır; çünkü estetik gayet iyi anlamıştır ki kendimi kurban edebilirim ama kendi uğruma başkasını kurban edemem. estetik kahraman sessizdir. oysa etik onu mahkum eder, çünkü estetik kahraman, kazara oluşan tikelliği nedeniyle sessizdir. sessiz kalmasını karara bağlayan şey, onun insanı önsezisidir. bu etiğin bağışlayacağı bir şey değildir, bu türden insanı seziler birer yanılsamadır sadece; etik sonsuz bir hamle gerektirir, açığa vurma gerektirir. o halde estetik kahraman konuşabilir, fakat konuşmaz. sy 148
- her şeyi söyleyebilir ama bir şeyi söyleyemez, yani başka birinin anlayabileceği şekilde söyleyemez, demek ki ibrahim konuşmamaktadır. konuşmadaki ferahlık, konuşmanın beni evrenselin diline çevirmesidir. ibrahim ishak'ı nasıl sevdiğini, bir dilin sahip olduğu en güzel ifadelerle anlatabilir. ama yüreğindeki sözler bunlar değil, onu kurban edeceğinin - çünkü bu bir sınamadır- derin düşüncesidir. bunun bir sınama olduğunu hiç kimse anlayamaz, bu yüzden ishak'ı kurban etme eylemini herkes sadece yanlış anlayabilir. sy 149
- ishakı boğazından yakalayıp yere fırlattı ve ona şöyle dedi: " aptal çocuk, senin baban ben miyim sanıyorsun? ben bir putperestim. bu tanrının emri mi sanıyorsun? hayır , bu benim arzum." ishak titreyip dehşet içinde yalvardı. : " ey yüce rabbim, bana merhamet et. ibrahim'in rabbi, bana merhamet et. eğer yeryüzünde bir babam yoksa sen benim babam ol!" ve ibrahim kendine fısıltıyla şöyle söyledi: " ey yüce rabbim, sana şükürler olsun. sana olan imanını yitireceğine benim bir canavar olduğuma inansın, böylesi onun için daha hayırlı." sy 21
- ama herkes kendi yolunca ve sevdiğinin büyüklüğünce büyüktü. çünkü kendini seven, kendisi kadar büyüktü ve diğerlerini seven, herkesten büyüktü. hepsi anımsanacaktı; ama herkes bekleyişi kadar büyüktü. biri olabilecek olanı beklediği için, diğeri ebedi olanı beklediği için büyüktü; oysa imkansızı bekleyen herkesten büyüktü. hepsi anımsanacaktı; ama hepsi mücadele ettiği şeyin büyüklüğü kadar büyüktü. sy 26
- bir insan bu vaizin ortaya koyduğu çelişkiyi nasıl açıklar? bu çelişkinin kökeni, ibrahim'ın yaptığı her şeyi şanlı kılan bir " büyük adam" olma icazetinin bulunması ve aynı şeyi bir başka yaptığında bunun günah, iğrenç bir günah sayılması mıdır? bu durumda ben böylesine pervasız bir övgüye katılmaz istemezdim. eğer iman kişinin oğlunu katletmesini mübarek kılmıyorsa, bırakın aynı mahkumiyet kararı, herkese olduğu gibi, ibrahim'e de çıkarılsın. eğer kişinin, bir düşünceyi başından sonuna dek taşıyacak ve ibrahim'in bir katil olduğunu söyleyecek cesareti yoksa, hak edilmiş övgüler üzerinde zaman yitireceğine bu cesareti bir an evvel kazanması daha yeğdir. ibrahim'in yaptığının ahlaki ifadesi şudur: o ishak'ı katledecekti. dini ifadesi ise şudur: o ishak'ı kurban edecekti. sy 41
- ibrahim hiçir durumda trajik bir kahraman değildir, bambaşka biridir, ya bir katildir ya bir mümin. sy 77
- imandaki paradoks budur, birey, evrenselden yücedir; birey (şimdilerde pek seyrek duyulan dogmatik bir ayrımı anımsayacak olursak) evrenselle ilişkisini mutlak olanla ilişkisine göre belirler, mutlakla ilişkisini evrenselle ilişkisine göre değil. paradoks, tanrıya karşı mutlak görev vardır diyerek de ifade edilebilir; çünkü bu görev ilişkisinde kişi birey olarak mutlakla mutlak ilişkidedir. böylece, bu ilişkide, tanrıyı sevmenin bir görev olduğu söylendiğinde, daha önce söylenenlerden farklı bir şey söylenmiş olur; çünkü bu görev mutlak ise, etik olan, bir görelilik konumuna indirgenmiş demektir. böyle olması etik olanın ortadan kaldırılmasını gerektirmez gerçi; fakat tamamen farklı bir ifade, paradoksal bir ifade kazanır - öyle ki örneğin, tanrı sevgisi iman erinin komşu sevgisine, etik açıdan görevinin gerektirdiği ifadeye zıt bir ifade vermesine sebep olabilir. sy 94
- sessizliği, hiçbir şekilde ishak'ı kurtarmak niyeti taşımıyordu, ve onun, ishak'ı kendi adına ve tanrı uğruna kurban etme görevi, estetiğe bir saldırıdır; çünkü estetik gayet iyi anlamıştır ki kendimi kurban edebilirim ama kendi uğruma başkasını kurban edemem. estetik kahraman sessizdir. oysa etik onu mahkum eder, çünkü estetik kahraman, kazara oluşan tikelliği nedeniyle sessizdir. sessiz kalmasını karara bağlayan şey, onun insanı önsezisidir. bu etiğin bağışlayacağı bir şey değildir, bu türden insanı seziler birer yanılsamadır sadece; etik sonsuz bir hamle gerektirir, açığa vurma gerektirir. o halde estetik kahraman konuşabilir, fakat konuşmaz. sy 148
- her şeyi söyleyebilir ama bir şeyi söyleyemez, yani başka birinin anlayabileceği şekilde söyleyemez, demek ki ibrahim konuşmamaktadır. konuşmadaki ferahlık, konuşmanın beni evrenselin diline çevirmesidir. ibrahim ishak'ı nasıl sevdiğini, bir dilin sahip olduğu en güzel ifadelerle anlatabilir. ama yüreğindeki sözler bunlar değil, onu kurban edeceğinin - çünkü bu bir sınamadır- derin düşüncesidir. bunun bir sınama olduğunu hiç kimse anlayamaz, bu yüzden ishak'ı kurban etme eylemini herkes sadece yanlış anlayabilir. sy 149
devamını gör...
yağmura en çok yakışan şey
çay..
devamını gör...



