üniversitede yaşanmış en büyük pişmanlık
yapmadığım için pişman olduğum tek şey sanırım hoşlandığım çocuğa açılmamak oldu. sonra geldi kızın biri kaptı, yetmedi çocukceğizi üzdü, ve yüz üstü bıraktı. sonra da çocuk gitti evlendi. fırsat mı bıraktılar. **
devamını gör...
cennetiniz nasıl bir yer olurdu sorunsalı
cenneti bilemem. lakin beni tekrar 3 ay önceki mutlu, güzel yaşantıma döndürmesi için ruhumu şeytana düşünmeden satarım. yazar arkadaşlar arasında şeytan dostlarımız varsa özelden yazsınlar. pazarlıkta anlaşırız sıkıntı yok.
devamını gör...
çay demlemek
halkımızın ne zaman sıkışsa yaptığı eylem.
faturalar ödenemeyecek kadar fazla mı?
çay koy!
işsiz misin?
çay koy!
gelecek kaygın mı var?
çay koy!
sorunlarla baş etmeye çalışmak, çay koyup "bu da geçer..." deyip şükretmekten daha mantıklı diye düşünüyorum.
faturalar ödenemeyecek kadar fazla mı?
çay koy!
işsiz misin?
çay koy!
gelecek kaygın mı var?
çay koy!
sorunlarla baş etmeye çalışmak, çay koyup "bu da geçer..." deyip şükretmekten daha mantıklı diye düşünüyorum.
devamını gör...
normal sözlük fenerbahçeliler kulübü
bu kulübe niye katılmalısınız biliyor musunuz arkadaşlar.. bu kulüpte ortak bir sevda var, ruh var, dayanışma var, iyi günde kötü günde birliktelik var.. ama en önemlisi neşe var, huzur var. hristiyanismail boş yere fenerli olmadı..
devamını gör...
alman hükümet sözcüsünün erdoğan'ı anlamakta güçlük çekmesi
biz aynı dili konuşuyoruz biz bile anlamıyoruz. elin almanı nasıl anlasın?
devamını gör...
enerjiyi düşüren şeyler
hiçbir şeyden memnun olmayan, bencil insanlar. ne kadar uğraşırsan uğraş memnun edemezsin, her zaman daha fazlasını isterler ama en sonunda elindekilerden de olurlar.
devamını gör...
başlık başıma
akıllara 'fes başıma ' sahnesini getiren durum.
devamını gör...
daddy fan club
daddy’e laf atmayın taş olursunuz. cehennem ateşinde cayır cayır yanarsınız. ya şu sempatik, tatlı mı tatlı insan tanesinin neyini sevmiyorsunuz allasen.(swh) gerçi şu karma listesini boş bırakmayıp, hep birinci hep birinci olduğu zamanlarda; bana da ağzına tuvalet terliğiyle vurma, o yazan parmaklarını kerpetenle sıkıştırma isteği doğuyor ama olsun. her yazdığını olmasada (siyaset), sevdiğimiz güzel tanımlarını beğenerek oyluyoruz efenim. herkes şahsına münhasırdır. daddy de öyle. olduğu gibi sevin, sevilin. hayat sevince güzel.
hayat sevince güzel
hayat sevince güzel
devamını gör...
transhümanizm
sembolü h+ (human +) gösterilen ve nedense bir din ya da tarikat sanılan, ama asıl amacı insanların sahip olduğu bedensel dezavantajlardan, hastalıklardan kurtarmak ve daha ilerisine geçip süper insan ütopyasını kurmak isteyen düşüncedir. basit bir örnekle protezler, extremiteleri olmayan insanlara kolaylık sağlar ve bu amaca hizmet eder. yapay organlar, beyne takılan piller vs bu amaca hizmet eder. hastalık harici en büyük hedeflerinden biri insanları sınırlayan bedensel aktivitelerden kurtulup, cyborg ve daha ötesinde bilinci ve beyni bilgisayar yazılımlara geçirebilmektir. yani bir tarikat ve din değildir. toplanıp planlar yapmaz, labaratuvarlarda sabahlarlar.
devamını gör...
yaş ilerledikçe fark edilen şeyler
- gereksiz gürültü ve insanlara tahammülün kalmayışı.
devamını gör...
insanın kendini çaresiz hissettiği anlar
görmezden gelindiği, fikri sorulmadığı anlar.
devamını gör...
libido yükselten şeyler
delici bakış
yıkıcı gülüş
etkileyici ses*.
yıkıcı gülüş
etkileyici ses*.
devamını gör...
normal sözlük'ün sıkıcı olmaya başlaması
yine etkileşim kısırlığının sebebiyet verdiği bir histir. okumuyor yazarlarımız, beğenmiyor, takip etmiyor, naifçe yazarlarla iki kelam konuşmuyor. bunlar hareket katacaktır buraya ama nafile! aylardır konuşuyoruz efenim bunları ay lar dır.
devamını gör...
30 yaşından fazla olup kendini genç gören insan
ben 36 yaşındayım. eğer ben size yaşlı geliyorsam siz de 10 yaşlarında falan olmalısınız. şimdi ben sana bir şey desem; çocukla çocuk olma derler, o yüzden susuyorum.
devamını gör...
tanımadığın biriyle sohbet etmek
sokak temizlikçileri.
otobüs host ları.
avm temizlikçileri (özellikle wc) temizlikçileri.
satış elemanları.
bally'ciler, tinerciler.
garsonlar.
normal sıradan, yani gündelik her yerde karşılaşabileceğiniz insan ile sohbet etmek olasıdır, ama bu arkadaşlar gerek toplum gerek çevre dışından bir şekilde asimile edilip görmezden gelinir genelde.
sıradan olan bizlerin hepimizin bir hikayesi gibi onlarında kendine özgü, ders nitelikte hikayeleri olur.
sıradan insanlara oranla sohbetleri daha samimidir, çünkü yalan söyleme gereği pek duymazlar, ve kendini kabul ettirip kanıtlama eyleminde bulunmazlar.
toplumun onları görmezden gelinmesinin yanında, onlarda bunun etkisi ile sışlanmışlık hissi yüzlerine vurmuştur.
otobüs host ları.
avm temizlikçileri (özellikle wc) temizlikçileri.
satış elemanları.
bally'ciler, tinerciler.
garsonlar.
normal sıradan, yani gündelik her yerde karşılaşabileceğiniz insan ile sohbet etmek olasıdır, ama bu arkadaşlar gerek toplum gerek çevre dışından bir şekilde asimile edilip görmezden gelinir genelde.
sıradan olan bizlerin hepimizin bir hikayesi gibi onlarında kendine özgü, ders nitelikte hikayeleri olur.
sıradan insanlara oranla sohbetleri daha samimidir, çünkü yalan söyleme gereği pek duymazlar, ve kendini kabul ettirip kanıtlama eyleminde bulunmazlar.
toplumun onları görmezden gelinmesinin yanında, onlarda bunun etkisi ile sışlanmışlık hissi yüzlerine vurmuştur.
devamını gör...
helal olsun dedirten olay
tayland'da 11 yaşındaki kıza tecavüz eden 4 kişi serbest bırakıldı. halk serbest kalan tecavüzcüleri tren raylarına bağlayıp infaz etti. olaya yüzlerce kişi katıldığı için kimseye ceza verilmedi. olaydan sonra 5 aydır ülkede tecavüz vakası görülmedi. helal olsun tayland halkına.
devamını gör...
üsküdar'da el ele gezen çifte müslüman değil misiniz dayağı
işte türkiye’de şeriat olsa bu çiftler anında öldürülür. şeriat yokken bile milletin hayatına burnunu sokan şerefsizler var bir de olsa ne yaparlar kim bilir. bizim ülkemizin en büyük sorunu herkesin hayatına karışmamız, üstümüze vazife olmayan şeylere müdahale etmemizdir. sonra biz bunlara yobaz dediğimizde de bazıları kızıyor bize! nedir bu şimdi yobazlık değil midir kardeşim? bırakın hümanizmi, gerçekleri görün artık. yobaza yobaz, çomara da çomar dediğimizde kızmayın bizlere…
devamını gör...
temizlik hastası
yakın ailemde buna yatkınlığı olan aile bireylerim var. çok zor bir durum hem bu takıntıyı yaşayan hem de aile üyeleri tarafından. misal siz daha kanepeye oturmadan oradan bir ses fışkırıyor;”- örtüyü bozuyorsun.” yanii! tamam bozuyorum ama ne yapıyım? ayakta mı durayım? taş mı kesileyim, ne yapayım? neyse zamanla alışıyorsunuz haliyle, otururken eliniz kanepenin örtüsünde düzelterek oturuyorsunu. bu bir nebze idare ediyor. ayrıca mevzu bahis olmuşken bu kanepe örtülerinede uyuzum. kim nereden bulmuşta icat etmiş, lanet gitsin.
ön edit: “lanet okumak iyi bir şey değildir. döner dolaşır sizi bulur.” biyorum efendim, saygılar.
ön edit: “lanet okumak iyi bir şey değildir. döner dolaşır sizi bulur.” biyorum efendim, saygılar.
devamını gör...
sojourner truth
afrika amerikalı feminist, kölelik karşıtı, kadın hakları savunucusu ve yazar.
1797'de köle bir ailenin çocuğu olarak isabella baumfree adını alarak doğmuştur. 9 yaşındayken bir koyun sürüsü ile birlikte 100 dolar karşılığında satılmıştır. henüz ergenliğini tamamlamadan 2 kez daha başkalarına satılmıştır. 18 yaşlarındayken köle olduğu çiftlikteki başka bir köle olan robert'a aşık olmuş fakat evlenmelerine izin verilmemiştir. "sahibi" dumont'un başka bir kölesi tarafından evlendirilmeye zorlanmıştır. evliliğinden doğan çocukların defalarca köle olarak satılmasına tanık olacaktır.
eğer iyi ve sadık olursa onu özgür bırakacağını söyleyen dumont, zamanı geldiğinde bu fikirden vazgeçmiş ve onu özgürleştirmeyi reddetmiştir. ailesinin köleleştirilerek satılması ve gördüğü şiddetlerden sonra bebeğini de yanına alarak kaçmıştır. kendisi bunu "inanarak yürüdüm" diyerek ifade etmiştir. bu kaçışla birlikte diğer çocuklarını geride bırakmak zorunda kalmıştır çünkü yasal olarak hala dumont'a bağlıydılar.
isabella kızıyla birlikte kendilerinin özgür insanlar olarak tanındığı bir bölgeye, ısaac ve maria van wagenen'in yanına gitmiştir. dumont "sahibi" olduğu şeyi almaya geldiğinde ise maria van wagenen kölelik karşıtı yasa çıkana dek hizmetlerini satın almak için 20 dolar ödemiştir.
kölelik karşıtı yasanın kabul edilmesine rağmen dumont, isabella'nın 5 yaşındaki oğlunu satmıştı. isabella, dumont'a karşı açtığı davayı kazanarak abd mahkemelerinde beyaz birine davan açan ve kazanan ilk siyahi olmuştur.
van wagenen'in isabella üzerinde büyük bir etkisi olmuş ve onun ateşli bir hristiyan olmasına sebep olmuştur. isabella kendisinin dini bir yükümlülük taşıdığını düşündüğü için ismini sojourner truth olarak değiştirmiştir.
bundan sonra hayatını birçok dernek ve örgüte katılarak kölelik karşıtı insanlarla bir araya gelerek eşit haklar savunucusu olarak devam ettirmiş ve yaptığı konuşmalar ile kitleleri etkilemeyi başarmıştır. onun hakkında en çok bilinen şey* "ben kadın değil miyim?" retorik sorusudur.
1797'de köle bir ailenin çocuğu olarak isabella baumfree adını alarak doğmuştur. 9 yaşındayken bir koyun sürüsü ile birlikte 100 dolar karşılığında satılmıştır. henüz ergenliğini tamamlamadan 2 kez daha başkalarına satılmıştır. 18 yaşlarındayken köle olduğu çiftlikteki başka bir köle olan robert'a aşık olmuş fakat evlenmelerine izin verilmemiştir. "sahibi" dumont'un başka bir kölesi tarafından evlendirilmeye zorlanmıştır. evliliğinden doğan çocukların defalarca köle olarak satılmasına tanık olacaktır.
eğer iyi ve sadık olursa onu özgür bırakacağını söyleyen dumont, zamanı geldiğinde bu fikirden vazgeçmiş ve onu özgürleştirmeyi reddetmiştir. ailesinin köleleştirilerek satılması ve gördüğü şiddetlerden sonra bebeğini de yanına alarak kaçmıştır. kendisi bunu "inanarak yürüdüm" diyerek ifade etmiştir. bu kaçışla birlikte diğer çocuklarını geride bırakmak zorunda kalmıştır çünkü yasal olarak hala dumont'a bağlıydılar.
isabella kızıyla birlikte kendilerinin özgür insanlar olarak tanındığı bir bölgeye, ısaac ve maria van wagenen'in yanına gitmiştir. dumont "sahibi" olduğu şeyi almaya geldiğinde ise maria van wagenen kölelik karşıtı yasa çıkana dek hizmetlerini satın almak için 20 dolar ödemiştir.
kölelik karşıtı yasanın kabul edilmesine rağmen dumont, isabella'nın 5 yaşındaki oğlunu satmıştı. isabella, dumont'a karşı açtığı davayı kazanarak abd mahkemelerinde beyaz birine davan açan ve kazanan ilk siyahi olmuştur.
van wagenen'in isabella üzerinde büyük bir etkisi olmuş ve onun ateşli bir hristiyan olmasına sebep olmuştur. isabella kendisinin dini bir yükümlülük taşıdığını düşündüğü için ismini sojourner truth olarak değiştirmiştir.
bundan sonra hayatını birçok dernek ve örgüte katılarak kölelik karşıtı insanlarla bir araya gelerek eşit haklar savunucusu olarak devam ettirmiş ve yaptığı konuşmalar ile kitleleri etkilemeyi başarmıştır. onun hakkında en çok bilinen şey* "ben kadın değil miyim?" retorik sorusudur.
devamını gör...
kitap okuyamamak
çeşitli sebeplerden dolayı istenildiği halde kitap okunamaması durumu.
ocak ayında 13 kitap okuyabilmiş biri olarak şubat ayında henüz tek bir kitabı bile okuyamamış olmam durumu. 3 kitaba başlamış bulunuyorum birbirinden farklı tarzlarda ama tek satır okumaya fırsatım olmuyor.
en büyük etken vakit olmaması.* günler 27 saat olsaydı o zaman 3 saat okumayla geçebilirdi.
ocak ayında 13 kitap okuyabilmiş biri olarak şubat ayında henüz tek bir kitabı bile okuyamamış olmam durumu. 3 kitaba başlamış bulunuyorum birbirinden farklı tarzlarda ama tek satır okumaya fırsatım olmuyor.
en büyük etken vakit olmaması.* günler 27 saat olsaydı o zaman 3 saat okumayla geçebilirdi.
devamını gör...