mutlu yıllar sözlük
sersala we pîroz be! yeni yılınız kutlu olsun!
devamını gör...
maniyerizm
bu üslübu diğer üsluplardan ayırmak için resime, heykele bakın,
eğer; insan vücudunu en güç hareketlerde bulyorsanız ve mükemmel kaslar ön plandaysa maniyerizm'dir.
resim hareketli görünür arkadaşlar. yada heykel
aşağıdaki; sabinli kadınların kaçırılışıbuna en iyi örnektir.
''
''
eğer; insan vücudunu en güç hareketlerde bulyorsanız ve mükemmel kaslar ön plandaysa maniyerizm'dir.
resim hareketli görünür arkadaşlar. yada heykel
aşağıdaki; sabinli kadınların kaçırılışıbuna en iyi örnektir.
''
''
devamını gör...
bölge insanını hdp’nin siyasi tasallutundan kurtaracağız
önce selahattin demirtaş'ı serbest bırakın dediğim açıklama.
hdp'nin kazandığı ve 10larca kayyum atadığınız belediyelerin hali ortada.
ağzınızla kuş tutsanız da (öyle bir ihtimal olduğundan değil) o halk size oy vermez.
not : hdp'li değilim.
not 2 : kürt değilim.
hdp'nin kazandığı ve 10larca kayyum atadığınız belediyelerin hali ortada.
ağzınızla kuş tutsanız da (öyle bir ihtimal olduğundan değil) o halk size oy vermez.
not : hdp'li değilim.
not 2 : kürt değilim.
devamını gör...
nauru
bağımsızlığına yaklaşık 50 yıl önce kavuşan, dünyanın en küçük yüzölçümlü ve başkentsiz ülkesi.
kendisi ayrıca çok güzel bir ada ülkesidir. yaşanabilirliği yüksektir.
kendisi ayrıca çok güzel bir ada ülkesidir. yaşanabilirliği yüksektir.
devamını gör...
normal sözlük'ün ekşi sözlük’ten farkı
* sıcacık moderatörler tarafından karşılanmak
* en ufak sorunda muhattap olacağın, moderatör ve yöneticilere ulaşabilmek,
* küfürsüz ve sıcacık bir ortamda yer almak,
* yazar olabilmek için yıllarca beklememek,
bunlar kafa sözlüğü sevmem ve burada yer almam için yeterli özellikler.
* en ufak sorunda muhattap olacağın, moderatör ve yöneticilere ulaşabilmek,
* küfürsüz ve sıcacık bir ortamda yer almak,
* yazar olabilmek için yıllarca beklememek,
bunlar kafa sözlüğü sevmem ve burada yer almam için yeterli özellikler.
devamını gör...
zaten kur’an’da yazıyormuş terör örgütü
karşınıza çıkabilecek en cahil adamı düşünün.
şimdi o cahil adamdan kırk kat daha cahil birini düşünün. işte bu ve bunun gibi tiplerin oluşturduğu örgüt.
bu örgüte üye olmak kolay değil.
bir takım özellikleriniz olmalı.
bir kaç tanesini yazıyorum ki üye olmak isteyen mü’min kardeşler için kolaylık olsun. hem sevaptır.
1. teslimiyetçi olacaksın.
2. mantık denen şeye ihtiyaç olmadığından evde bırak.
3. sıkışınca “gerçek islam bu değil.” demesini öğren.
4. joker olarak kullanmak üzere “inanmasan da saygı duy.” demeyi unutma.
5. birisi bilim, fen, teknoloji hakkında konuştu ve sen anlamadan bön bön mü baktın?
korkma ve yapıştır lafını: “zaten kuran’da yazıyormuş.” de. şimdi o çıksın işin içinden.
not: ya hu el insaf.
ulan herkese kafir deyip bir de hassas ve alıngan olmuyorlar mı işte bu adamı deli ediyor.
yazdığımın arkasındayım.
asla silmem.
mahkeme orada.
şimdi o cahil adamdan kırk kat daha cahil birini düşünün. işte bu ve bunun gibi tiplerin oluşturduğu örgüt.
bu örgüte üye olmak kolay değil.
bir takım özellikleriniz olmalı.
bir kaç tanesini yazıyorum ki üye olmak isteyen mü’min kardeşler için kolaylık olsun. hem sevaptır.
1. teslimiyetçi olacaksın.
2. mantık denen şeye ihtiyaç olmadığından evde bırak.
3. sıkışınca “gerçek islam bu değil.” demesini öğren.
4. joker olarak kullanmak üzere “inanmasan da saygı duy.” demeyi unutma.
5. birisi bilim, fen, teknoloji hakkında konuştu ve sen anlamadan bön bön mü baktın?
korkma ve yapıştır lafını: “zaten kuran’da yazıyormuş.” de. şimdi o çıksın işin içinden.
not: ya hu el insaf.
ulan herkese kafir deyip bir de hassas ve alıngan olmuyorlar mı işte bu adamı deli ediyor.
yazdığımın arkasındayım.
asla silmem.
mahkeme orada.
devamını gör...
en son alınan hakaret
kendini bu kadar önemseme.
ne yani seni mi önemseyeyim ?
hıh.
ne yani seni mi önemseyeyim ?
hıh.
devamını gör...
insanların mal olması
olaya roma hukuku açısından bakarsak doğru önerme. zira köleler res mancipi mal sınıfına girerdi. evlilikleri dahi mümkün değildi artı cinsel birleşmeleri bile contubernium olarak nitelendirilirdi, yani hayvanların çiftleşmesi ile eş değer görülürdü. yine bu açıdan bakarsak, mal olma ve hayvan olma göndermesi bu noktada da doğruluk arz ediyor.
peki ben bunları niye yazdım? inanın bende bilmiyorum. öyle içimden geldi herhalde...
mevzuya dönecek olursak, her şey karşıtı ile kaim diyerek söze başlamam gerekir zira sözlükteki trollerden şikayet ediliyorsa, bu sıfatın tam zıttı sıfatı haiz, bu sözlük için ciddi anlamda içerik üreten pek çok yazar var. peki siz bunların kaçının hakkını veriyorsunuz? bazen öyle tanımlar görüyorum ki, sarıp sarmalayıp saklamak istiyorsunuz, içinde emek var, bilgi var, özgünlük var yani var oğlu var! peki akıbeti ne?
üç beş kişi okumuş/beğenmiş. sonra aynı konuda gayet düz, tek düze, hiç bir özellik barındırmayan bir tanımla karşılaşıyorsunuz, o da ne 33456 tane beğeni almış. nedir efendim bunun açıklaması? var mı?
var elbette, çünkü canım cicim kuzum terör örgütü ortaya eylem koymuş. ballı lokma tatlılarının, jelibonların fünyesini çekmiş başlığa fırlatmış, tahrip gücü de inanılmaz yüksek. işin aslı, belirli bir seviyede içerik üreten arkadaşlar bunu takmaz/umursamaz. olaya bir kişi dahi beni okusa kârdır gözüyle bakar. peki ben niye bunu yazıyorum?
trollerden bu kadar şikayet edip, ciddi içerik üreten insanları okumamak, durumumuz yoktu okuyamadık gibi zırvalıklarla ortada arzı endam etmek hoş karşılanırken, trollerin yaptıkları tu kaka oluyor ya işte burada bir gariplik var.
bir işe doğru başlamadığınız müddetçe, o iş sittin sene doğru gitmez. trollere yapılan nick altı girdilerinin 212 bin katı, canım cicim terör örgütü tarafından yazarların nick altına yapılmıyor mu?
giriyorum nick altına, amacım yazarı tanımak. ne yazar ne çizer, insanların heybesini nasıl doldurur bunu öğreneyim diyorum ya da nükteli anlatımlar vesaire var mıdır diyorum lakin bir bakıyorum yolu şaşırmışım meğer pastaneye girmişim. tatlılar, profiteroller havada uçuyor. şekerler, baklavalar, un kurabiyeleri başlıkta bağımsızlıklarını ilan etmişler; ''arım balım peteğim gülüm dalım çiçeğim, bilsem ki öleceğim yine seni seveceğim!'' tarzı binlerce tanım okuduk, okumaya devam ediyoruz. bu arada nick altı girilmesi önemli bir şey. sözlüklerin haritası gibidir. tabi doğru kullanılmak kaydı ile. ona ilişkin görüşlerimi de şuraya iliştireyim #458655 sonra gümbürtüye gitmeyelim.
ez cümle; sözlükte elbette aksayan yönler olacak, insanlar kendi mecralarında hareket edecek ve kendilerine göre olana yönelecek, bunlar doğal şeyler. önemli olan bu saydığım şeylerin karakteristik özellik haline gelmemesi. malum sözlükte bu oldu. troller sözlüğün alameti farikası oldular. burada şimdilik o durum söz konusu değil. amma velakin siz troller şöyle troller böyle derken, cidden burada emek veren ve içerik sağlayan insanları görmezden gelirseniz, trollerin yaptığının farklı bir versiyonunu yapmış olmaktan öteye gitmezsiniz. yazayım ama okumasam da olur. okumayayım ama beni okusunlar. bu benim canım, cicim, kuzu sarmam (a) dese beğenirim (b) dese favorilerim kafasında devam ederseniz, bir bakmışsınız hepiniz troll olmuşsunuz ama farkında değilsiniz.
başlığı görünce genel olarak düşüncelerimi yazmak istedim. başlığı açan yazar arkadaşın programını keyifle dinliyorum bu arada. sinirlendiği için direkt dalmış olaya. ama bence işe tek pencereden bakmamak lazım. dediğim gibi terazinin diğer tarafını da görmek lazım. bu arada maymun işine içerledim. zira maymunlar kolektif yaşam konusunda insanlardan daha ileri varlıklar. bencillikleri ve egoları sebebi ile arıza çıkarıp düzen bozmazlar. insanoğlu smokin de giyse maymun olamaz. bir maymun sürüsünün içinde şu davranışları sergilesin de göreyim. maymun ederler vallahi adamı (!)
işte böyle içimizi dökmüş olduk...
peki ben bunları niye yazdım? inanın bende bilmiyorum. öyle içimden geldi herhalde...
mevzuya dönecek olursak, her şey karşıtı ile kaim diyerek söze başlamam gerekir zira sözlükteki trollerden şikayet ediliyorsa, bu sıfatın tam zıttı sıfatı haiz, bu sözlük için ciddi anlamda içerik üreten pek çok yazar var. peki siz bunların kaçının hakkını veriyorsunuz? bazen öyle tanımlar görüyorum ki, sarıp sarmalayıp saklamak istiyorsunuz, içinde emek var, bilgi var, özgünlük var yani var oğlu var! peki akıbeti ne?
üç beş kişi okumuş/beğenmiş. sonra aynı konuda gayet düz, tek düze, hiç bir özellik barındırmayan bir tanımla karşılaşıyorsunuz, o da ne 33456 tane beğeni almış. nedir efendim bunun açıklaması? var mı?
var elbette, çünkü canım cicim kuzum terör örgütü ortaya eylem koymuş. ballı lokma tatlılarının, jelibonların fünyesini çekmiş başlığa fırlatmış, tahrip gücü de inanılmaz yüksek. işin aslı, belirli bir seviyede içerik üreten arkadaşlar bunu takmaz/umursamaz. olaya bir kişi dahi beni okusa kârdır gözüyle bakar. peki ben niye bunu yazıyorum?
trollerden bu kadar şikayet edip, ciddi içerik üreten insanları okumamak, durumumuz yoktu okuyamadık gibi zırvalıklarla ortada arzı endam etmek hoş karşılanırken, trollerin yaptıkları tu kaka oluyor ya işte burada bir gariplik var.
bir işe doğru başlamadığınız müddetçe, o iş sittin sene doğru gitmez. trollere yapılan nick altı girdilerinin 212 bin katı, canım cicim terör örgütü tarafından yazarların nick altına yapılmıyor mu?
giriyorum nick altına, amacım yazarı tanımak. ne yazar ne çizer, insanların heybesini nasıl doldurur bunu öğreneyim diyorum ya da nükteli anlatımlar vesaire var mıdır diyorum lakin bir bakıyorum yolu şaşırmışım meğer pastaneye girmişim. tatlılar, profiteroller havada uçuyor. şekerler, baklavalar, un kurabiyeleri başlıkta bağımsızlıklarını ilan etmişler; ''arım balım peteğim gülüm dalım çiçeğim, bilsem ki öleceğim yine seni seveceğim!'' tarzı binlerce tanım okuduk, okumaya devam ediyoruz. bu arada nick altı girilmesi önemli bir şey. sözlüklerin haritası gibidir. tabi doğru kullanılmak kaydı ile. ona ilişkin görüşlerimi de şuraya iliştireyim #458655 sonra gümbürtüye gitmeyelim.
ez cümle; sözlükte elbette aksayan yönler olacak, insanlar kendi mecralarında hareket edecek ve kendilerine göre olana yönelecek, bunlar doğal şeyler. önemli olan bu saydığım şeylerin karakteristik özellik haline gelmemesi. malum sözlükte bu oldu. troller sözlüğün alameti farikası oldular. burada şimdilik o durum söz konusu değil. amma velakin siz troller şöyle troller böyle derken, cidden burada emek veren ve içerik sağlayan insanları görmezden gelirseniz, trollerin yaptığının farklı bir versiyonunu yapmış olmaktan öteye gitmezsiniz. yazayım ama okumasam da olur. okumayayım ama beni okusunlar. bu benim canım, cicim, kuzu sarmam (a) dese beğenirim (b) dese favorilerim kafasında devam ederseniz, bir bakmışsınız hepiniz troll olmuşsunuz ama farkında değilsiniz.
başlığı görünce genel olarak düşüncelerimi yazmak istedim. başlığı açan yazar arkadaşın programını keyifle dinliyorum bu arada. sinirlendiği için direkt dalmış olaya. ama bence işe tek pencereden bakmamak lazım. dediğim gibi terazinin diğer tarafını da görmek lazım. bu arada maymun işine içerledim. zira maymunlar kolektif yaşam konusunda insanlardan daha ileri varlıklar. bencillikleri ve egoları sebebi ile arıza çıkarıp düzen bozmazlar. insanoğlu smokin de giyse maymun olamaz. bir maymun sürüsünün içinde şu davranışları sergilesin de göreyim. maymun ederler vallahi adamı (!)
işte böyle içimizi dökmüş olduk...
devamını gör...
tarihteki muazzam ayarlar
1934 yılında mussolini, iyice şımarmış, antalya'nın italyanlara verilmesi gerktiğini söyleyerek tehditler savurmaya başlamıştı. ayrıca italyan öğrencilerine roma'daki türk elçiliği önünde gösteri yaptırtıyor; antalya'yı istiyoruz diye avaz avaz bağırttırıyordu.
atatürk, o günlerde bir akşam italyan büyükelçisinin ankara palas'ta yemek yemekte olduğunu duyunca, onun yanındaki masayı kendisine hazırlamalarını emretti ve birkaç dakika sonra oraya gitti. büyükelçi ile selamlaşıp yerine oturdu fırsatı kaçırmada herkesin duyması için tercüman aracılığı ile yüksek sesle ona hitap etti:
- antalya'yı istiyormuşsunuz. antalya, bizim italya'daki elçimizin cebinde değil ki, çıkarıp size versin. antalya buradadır, anadolu'da? niçin gelip almıyorsunuz? ekselans duce'ye( mussolini'ye) bir teklifim var:
ordusunu göndersin, dövüşelim. kim kazanırsa antalya onun olur.
büyükelçi:
- bu bir savaş ilanımı ekselans? diye sordu.
- hayır. ben burada herhangi bir vatandaş gibi konuşuyorum. türkiye adına savaş ilanına sadece türkiye büyük millet meclisi yetkilidir. ama şunu da hatırlatayım: büyük millet meclisi, zamanı gelince, benim gibi basit yurttaşların duygularını da göz önüne alır.
büyükelçi yemeğini bitirmişti. atatürk'ü selamlayıp, tek kelime söylemeden ankara palas'ı terk etti.
mussolini'nin hala aynı saçmalıklara devam ettiği görülmekte idi. sanki, atatürk'ün o sözlerine cevap vermek istiyormuşçasına, rodos adasına asker yığmaya başladı.
birkaç ay sonra da italyan büyükelçisi, cumhurbaşkanımızla görüşmek üzere randevu istedi. belki hükümetinin bir notasını, bir ültimatomunu o'na vermek niyetinde idi.
atatürk, elçiyi günlük kostümü ile kabul etti.
fakat, daha onun konuşmasına fırsat bırakmadan :
- bana on dakika müsaade etmenizi rica ederim, diyerek yandaki odaya geçti.
on dakika sonra atatürk, mareşal üniformasını ve çizmelerini giymiş olarak elçinin yanına döndü ve:
-buyurun, şimdi sizi dinliyorum, dedi.
italyan büyükelçisi, afallamış gözlerle o'na baktıktan sonra, kekeleye kekeleye şunları söyleyebildi:
- ekselanslarına, duce'nin selamlarını ve iyi dileklerini takdim etmek için rahatsız etmiştim.
başka tek laf etmeden çıktı, gitti.
ertesi gün mussolini, rodos'daki askerlerini geri çekmiş bir daha da antalya'nın adını ağzına almamıştır.
atatürk, o günlerde bir akşam italyan büyükelçisinin ankara palas'ta yemek yemekte olduğunu duyunca, onun yanındaki masayı kendisine hazırlamalarını emretti ve birkaç dakika sonra oraya gitti. büyükelçi ile selamlaşıp yerine oturdu fırsatı kaçırmada herkesin duyması için tercüman aracılığı ile yüksek sesle ona hitap etti:
- antalya'yı istiyormuşsunuz. antalya, bizim italya'daki elçimizin cebinde değil ki, çıkarıp size versin. antalya buradadır, anadolu'da? niçin gelip almıyorsunuz? ekselans duce'ye( mussolini'ye) bir teklifim var:
ordusunu göndersin, dövüşelim. kim kazanırsa antalya onun olur.
büyükelçi:
- bu bir savaş ilanımı ekselans? diye sordu.
- hayır. ben burada herhangi bir vatandaş gibi konuşuyorum. türkiye adına savaş ilanına sadece türkiye büyük millet meclisi yetkilidir. ama şunu da hatırlatayım: büyük millet meclisi, zamanı gelince, benim gibi basit yurttaşların duygularını da göz önüne alır.
büyükelçi yemeğini bitirmişti. atatürk'ü selamlayıp, tek kelime söylemeden ankara palas'ı terk etti.
mussolini'nin hala aynı saçmalıklara devam ettiği görülmekte idi. sanki, atatürk'ün o sözlerine cevap vermek istiyormuşçasına, rodos adasına asker yığmaya başladı.
birkaç ay sonra da italyan büyükelçisi, cumhurbaşkanımızla görüşmek üzere randevu istedi. belki hükümetinin bir notasını, bir ültimatomunu o'na vermek niyetinde idi.
atatürk, elçiyi günlük kostümü ile kabul etti.
fakat, daha onun konuşmasına fırsat bırakmadan :
- bana on dakika müsaade etmenizi rica ederim, diyerek yandaki odaya geçti.
on dakika sonra atatürk, mareşal üniformasını ve çizmelerini giymiş olarak elçinin yanına döndü ve:
-buyurun, şimdi sizi dinliyorum, dedi.
italyan büyükelçisi, afallamış gözlerle o'na baktıktan sonra, kekeleye kekeleye şunları söyleyebildi:
- ekselanslarına, duce'nin selamlarını ve iyi dileklerini takdim etmek için rahatsız etmiştim.
başka tek laf etmeden çıktı, gitti.
ertesi gün mussolini, rodos'daki askerlerini geri çekmiş bir daha da antalya'nın adını ağzına almamıştır.
devamını gör...
gece balkonda sigara içmek
babam odamda içmeme izin vermemesi nedeniyle bir zorunluk olsa da zorunluluğu keyifli bir ruhumla baş başa kalma zamanına çevirdiğim zamandır. balkonumun etrafının limon ve portakal ağaçlarıyla çevrili olması ve yağmur yağdığında su geçirmemesi de şansım olsa gerek.
devamını gör...
29 nisan 17 mayıs arası tam kapanma
tam kapanma değil kapanmacık!
devamını gör...
ülkedeki en değerli şeyin vajina olması
muhakkak. her kadın genellikle vajinası olduğu için tecavüz edilene, dayak yiyene, öldürülene kadar belli bir müddet tanrıça muamelesi görür. kesinlikle katılıyorum.
devamını gör...
sinema kulübü
uzun zamandır film izlemeye vakit ayıramıyorum fakat buraya katılırsam şart olur, izlerim. mükemmel bir me time fırsatı.
devamını gör...
bismillahirrahmanirrahim
esirgeyen ve bağışlayan allah'ın adıyla. ne muhteşem bir kelime.
devamını gör...
berat albayrak'ın içki içmediği için işe alınmaması
dinci retoriklerinin mutlaka gelip dayanacağı nokta içki ve başörtüsüdür. ellerinden bu iki argümanı aldığınızda geriye koca bir sıfır kalır. bir dincinin üç beş yabancı dil bilmesi veya kravat takması kimseyi yanıltmasın. görünüş her ne kadar değişse de zihnin altında yatan modernizme ve seküler yaşama olan ilkel düşmanlık refleksleri hiç değişmez. onlar için türkiye dahil tüm dünya darü'l-harb alanıdır ve savaşta hile mübahtır. kendilerinden olmayana karşı yapılan hukuksuzluklar cihadın gereğidir. üzücü olan şu ki bunların tam karşısında olan ve muhalefeti şekillendiren kürtçü mantelite de bundan farklı değildir. o da insan hakları ve kardeşlik söylemlerinin ardına sığınarak kendilerinden olmayanı faşist diyerek yaftalar. onlar da sadece kendilerine demokrattır. her iki kesimin de gerçek yüzünü görmenizi sağlayacak ve turnusol görevi görmekte olan çok basit bir yol vardır. her iki kesim de çoğu konuda ayrışsa da türk ve atatürk düşmanlığı öznesinde anında birleşirler.
devamını gör...
türkiye’de asla değişemeyecek şeyler
bir şeyin fanatikliğini yapmak. fanatik şekilde herhangi bir şeyi savunmak. siyaset, futbol.
devamını gör...
hassas türk aile yapısı (yazar)
eksik olmasın. bana da cömert davranır oy hususunda. huzura kavuşması dileğiyle. sağ olsun var olsun.
devamını gör...


