bu başlıkta kendimizi kandırıyoruz
yaşadığım şehri çok seviyorum.
devamını gör...
kendi başlığına gelen tüm tanımlara favori atan yazar
elimde değil. başlığı açınca bakıyorum kim ne yazmış diye sonra beğeniyorum yani. bence bunda bir sakınca yok.*
devamını gör...
21 yaşındaki sana nasihat bırak
annene sarıl ve onu sakın bırakma.
devamını gör...
kesmeşeker
onu bunu boşver de hakikaten bu tren ne zaman gitti? bitmeyen derslerde mi, kalbi kırıklar bankasındayken mi? tek kişiyim ben hala zaten, e zaten.
derin uyku adamı, azın azı. içten. uçsuz bucaksız değil. mükemmel değil, şehirde. en sevdiğim kum. sonra aşk ve para gelir. karanlıktan korkan bebekler olduğumuz için vahşiyizdir. el mecbur abi.
daha nizami olabilecek çok şey vardır muhakkak, yapılabilir de. kusura bakma, eskiler çok doluydu.
ilk duyduğum, kirazdan küpe, sallanır bize, ayaz ayaz.
cenk taner az insanda çok derin izler bırakmıştır bence, kaç değil kim olanlarda. zaten.
derin uyku adamı, azın azı. içten. uçsuz bucaksız değil. mükemmel değil, şehirde. en sevdiğim kum. sonra aşk ve para gelir. karanlıktan korkan bebekler olduğumuz için vahşiyizdir. el mecbur abi.
daha nizami olabilecek çok şey vardır muhakkak, yapılabilir de. kusura bakma, eskiler çok doluydu.
ilk duyduğum, kirazdan küpe, sallanır bize, ayaz ayaz.
cenk taner az insanda çok derin izler bırakmıştır bence, kaç değil kim olanlarda. zaten.
devamını gör...
deepwater horizon petrol sızıntısı
tarihin gördüğü en büyük çevre felaketlerinden biridir. denizin 1.5 km altından milyonlarca litre ham petrol suya karışıyor. her gün yüzlerce varil petrolün okyanusa akması ile o hayvancıkların simsiyah zifte bulanmasını izledik günlerce.
ne bitmez petrolmüş diyerek günlerce sövdüydük o zamanları...
haritada petrol altında kalan yerler verilmiştir. ''
''
''
''
''
''
ne bitmez petrolmüş diyerek günlerce sövdüydük o zamanları...
haritada petrol altında kalan yerler verilmiştir. ''
''''
''''
''
devamını gör...
post-rock
melankolik yönü baskın olan*, genellikle enstrümental * bir türdür.
rock müzikten farkı ise gitarda sesin rengini ve dokusunu yönetmektir. *
ben bu müzik türünü tek kişilik post rock grubu olan (bkz: sleep dealer)* ile tanıdım. geçen kış kendisinin zorluda konser vermiş olduğunu öğrenmemle bir miktar üzülmüş olabilirim.
çok uzun bir dinleme geçmişim olmasa da son zamanlarda başka şarkılar dinleyemez oldum diyebilirim. özellikle genelinin enstrümental olması ders çalışırken saatlerce dinlememe olanak sağlıyor.
buraya birkaç çok sevdiğim parçayı bırakıyorum.
low-lullaby
sleep dealer-the way home
no clear mind- escher's waterfall carried us away
the evpotaria report-taijin kyofusho
rock müzikten farkı ise gitarda sesin rengini ve dokusunu yönetmektir. *
ben bu müzik türünü tek kişilik post rock grubu olan (bkz: sleep dealer)* ile tanıdım. geçen kış kendisinin zorluda konser vermiş olduğunu öğrenmemle bir miktar üzülmüş olabilirim.
çok uzun bir dinleme geçmişim olmasa da son zamanlarda başka şarkılar dinleyemez oldum diyebilirim. özellikle genelinin enstrümental olması ders çalışırken saatlerce dinlememe olanak sağlıyor.
buraya birkaç çok sevdiğim parçayı bırakıyorum.
low-lullaby
sleep dealer-the way home
no clear mind- escher's waterfall carried us away
the evpotaria report-taijin kyofusho
devamını gör...
kadının adı yok
ulu önder duygu asena nın füzesi kitap
müthiş bir kadındır,
kendisi çocuk gelişimi okumuş ve bu alanda çalıştığı yıllarda, çocuk sahibi olmamaya
"karar vermiş"
bir röportajında diyorki;
"çocuk sahibi olmamak, benim üzerinde düşünüp, değerlendirip, bilinçli olarak karar verdiğim bir konudur..."
kaç kadın çocuk istemediğini anlama, çocuk yapmama, hakkının olduğunun, farkında acaba..
bunun ayıp değil, kendi tercihi olduğunun, oturup bunu düşünebileceğinin, karar verme yetkisinin, hakkının kendisinde olduğunu bilen kadın varmı acaba,
çünkü düşünse çocuk yapmaz birçok kişi,
ama düşünse..
insanların uzun uzun düşünmeye vaktide yok sabrıda, hep kısa süren aktivitelerle meşgul herkes, kısa süren ve kolay şeylerle...
düşünmek cesur insanlara özgü bir şey bence, ve düşünmeye vakit ayırmak, önem vermek, öncelikleri arasına koymak...
çağının, zamanının çok ilerisinde bir insan duygu asena,
"insan yaşamında eksik olanı herşey sanıyor"
diyerek bilinmeyene (x) yüklenen, aslında "herşey" kadar da değerli olmayana, nasıl gereğinden fazla değer yüklediğimizi, hesap edebilecek kadar iyi bir matematiği vardı bence...
ve
"hep verici olmak da doğru değil, hep almak da"
derken de yine hakkaniyetini, matematiğini ve adaletini görüyorum...
iyiki bunları düşünmüş, iyiki bukadar düşünmüş, iyiki yazmış...
müthiş bir kadındır,
kendisi çocuk gelişimi okumuş ve bu alanda çalıştığı yıllarda, çocuk sahibi olmamaya
"karar vermiş"
bir röportajında diyorki;
"çocuk sahibi olmamak, benim üzerinde düşünüp, değerlendirip, bilinçli olarak karar verdiğim bir konudur..."
kaç kadın çocuk istemediğini anlama, çocuk yapmama, hakkının olduğunun, farkında acaba..
bunun ayıp değil, kendi tercihi olduğunun, oturup bunu düşünebileceğinin, karar verme yetkisinin, hakkının kendisinde olduğunu bilen kadın varmı acaba,
çünkü düşünse çocuk yapmaz birçok kişi,
ama düşünse..
insanların uzun uzun düşünmeye vaktide yok sabrıda, hep kısa süren aktivitelerle meşgul herkes, kısa süren ve kolay şeylerle...
düşünmek cesur insanlara özgü bir şey bence, ve düşünmeye vakit ayırmak, önem vermek, öncelikleri arasına koymak...
çağının, zamanının çok ilerisinde bir insan duygu asena,
"insan yaşamında eksik olanı herşey sanıyor"
diyerek bilinmeyene (x) yüklenen, aslında "herşey" kadar da değerli olmayana, nasıl gereğinden fazla değer yüklediğimizi, hesap edebilecek kadar iyi bir matematiği vardı bence...
ve
"hep verici olmak da doğru değil, hep almak da"
derken de yine hakkaniyetini, matematiğini ve adaletini görüyorum...
iyiki bunları düşünmüş, iyiki bukadar düşünmüş, iyiki yazmış...
devamını gör...
bulgaristan göçmenleri
ailem 7 kuşaktır köyde yaşıyor. hiç köyden ayrılmamış insanlar. ben eğitim nedenli köyden çıkan tek kişiyim. bizim köyde hiç bulgaristan göçmeni yok ama bizimkiler hiç sevmez. onlar çok cimridir, bir savaş durumunda ilk kaçacak olanlardandır, bizim gibi devlet sevdalısı değildir derler hep. ailem tarih boyunca hiç savaşa şahit olmamış, ailemizde hiç şehit bile yok ama şehirlileri terörist olarak görürler. aldığım eğitime rağmen kendimi hiç geliştiremediğim için aynı şekilde düşünüyorum.
yazılan olumsuz tanımların meali budur. hayatları boyunca belki 1-2 göçmen görüyorlar, hepsi bir anda sosyolog haline geliyor. sosyolog, avukat, hakim, asker, savcı, öğretmen falan ne ararsan hepsi olarak geziyorlar. küçük celal şengörler ya, bayılıyorum hepsine. ayküsü 80 olan insanların şu kendine ve bilgisine güveni beni hep şaşırtmıştır.
gerçek yorumuma gelecek olursam çoğunu severim. evlilik nedenli akrabam olan bulgaristan göçmeni insanlardan hiçbir yanlış görmedik onca yıldır. özgürlük anlayışları, sağlam içici olmaları, eğlence varsa kasılmıyor olmaları ve misafir ağırlama anlayışları nedenli hepsi aşkımdır. bunun yanında patronum yine bulgaristan göçmeni, adamla tanıştıktan sonra özel sektörün beni nasıl sömürdüğünü daha iyi anlamış oldum. sabah kahvaltı, aralarda meyve ikramı, öğle yemeği, bir süre sonra tatlı ikramı ve mesaiye kalınca pizza ile besliyor çalışanlarını. ara ara içmeye götürüyor, dans ettirip getiriyor. yine göçmen arkadaşlarımın hepsi yemeğini, evini, sevgisini paylaştıran insanlardı.
bitirmeden önce şunu söylemem gerekiyor. babam, annem, babaannem, büyükannem falan hep farklı ülkelerden gelmiştir. yine evlilik nedenli farklı farklı kültürlerden insanlar katıldı aramıza. hepsinin ortak özelliği sevmediği insanlara bir selamı, bir çayı, bir iyiliği çok görmeleridir. biz terslik görünce iyilik ile cevap vermeyiz. o yüzden bi de karşı taraf sorgulamalı acaba beni neden sevmediler de böyle ters davranıyorlar diye.
bulgaristan göçmenleri kalp siz ben.
yazılan olumsuz tanımların meali budur. hayatları boyunca belki 1-2 göçmen görüyorlar, hepsi bir anda sosyolog haline geliyor. sosyolog, avukat, hakim, asker, savcı, öğretmen falan ne ararsan hepsi olarak geziyorlar. küçük celal şengörler ya, bayılıyorum hepsine. ayküsü 80 olan insanların şu kendine ve bilgisine güveni beni hep şaşırtmıştır.
gerçek yorumuma gelecek olursam çoğunu severim. evlilik nedenli akrabam olan bulgaristan göçmeni insanlardan hiçbir yanlış görmedik onca yıldır. özgürlük anlayışları, sağlam içici olmaları, eğlence varsa kasılmıyor olmaları ve misafir ağırlama anlayışları nedenli hepsi aşkımdır. bunun yanında patronum yine bulgaristan göçmeni, adamla tanıştıktan sonra özel sektörün beni nasıl sömürdüğünü daha iyi anlamış oldum. sabah kahvaltı, aralarda meyve ikramı, öğle yemeği, bir süre sonra tatlı ikramı ve mesaiye kalınca pizza ile besliyor çalışanlarını. ara ara içmeye götürüyor, dans ettirip getiriyor. yine göçmen arkadaşlarımın hepsi yemeğini, evini, sevgisini paylaştıran insanlardı.
bitirmeden önce şunu söylemem gerekiyor. babam, annem, babaannem, büyükannem falan hep farklı ülkelerden gelmiştir. yine evlilik nedenli farklı farklı kültürlerden insanlar katıldı aramıza. hepsinin ortak özelliği sevmediği insanlara bir selamı, bir çayı, bir iyiliği çok görmeleridir. biz terslik görünce iyilik ile cevap vermeyiz. o yüzden bi de karşı taraf sorgulamalı acaba beni neden sevmediler de böyle ters davranıyorlar diye.
bulgaristan göçmenleri kalp siz ben.
devamını gör...
insanı yoran şeyler
beklenti.
her konuda beklentilerinizi minimalize etmek hayatın olumsuzluklarına karşı bir kalkandır.
her konuda beklentilerinizi minimalize etmek hayatın olumsuzluklarına karşı bir kalkandır.
devamını gör...
nova
çift yıldız sistemlerinde görülen ve süpernovalarla karıştırılmaması gereken patlama türü.
çift yıldız sistemlerinin büyük kısmında yıldızlardan biri bir beyaz cücedir. sistemde bir de hayatının farklı evresinde olan, mesela kırmızı dev gibi bir yıldız bulunur. bu yıldızlardan daha parlak olana "baş bileşen", diğerine "yoldaş bileşen" denir.
bu tip sistemlerde, tıpkı güneş sistemi'nde de olduğu gibi, cisimler birbirlerinin kütle merkezi etrafında dolanırlar. eğer yıldızlar birbirlerine yeterince yakınsa, bileşenlerden biri, beyaz cücenin kütle çekim etkisi nedeniyle madde kaybına uğrar. yıldızdan beyaz cüceye doğru çekilen plazma/gaz, hidrojeni tutuşturacak yani füzyona sebep olacak kadar ısındığında patlamalar gerçekleşir ve hidrojen helyuma dönüşür. bu olay nova olarak adlandırılır ve sitem içerisinde defalarca tekrarlanabilen bir olaydır.
çift yıldız sistemlerinin büyük kısmında yıldızlardan biri bir beyaz cücedir. sistemde bir de hayatının farklı evresinde olan, mesela kırmızı dev gibi bir yıldız bulunur. bu yıldızlardan daha parlak olana "baş bileşen", diğerine "yoldaş bileşen" denir.
bu tip sistemlerde, tıpkı güneş sistemi'nde de olduğu gibi, cisimler birbirlerinin kütle merkezi etrafında dolanırlar. eğer yıldızlar birbirlerine yeterince yakınsa, bileşenlerden biri, beyaz cücenin kütle çekim etkisi nedeniyle madde kaybına uğrar. yıldızdan beyaz cüceye doğru çekilen plazma/gaz, hidrojeni tutuşturacak yani füzyona sebep olacak kadar ısındığında patlamalar gerçekleşir ve hidrojen helyuma dönüşür. bu olay nova olarak adlandırılır ve sitem içerisinde defalarca tekrarlanabilen bir olaydır.
devamını gör...
sözlük içi konular
3 kuruşluk aklı ile algı yapıp kitleleri yanına çekebileceğini sanan bir yazarın boş nafile çabası.
burası tanıdığım en özgür sözlük, küfürsüz olması bunu değiştirmez.
kaldı ki senin yaşından daha fazladır benim sözlük tecrübelerim.
o yüzden boş boş algı yapmayı bırak.
hangi sözlüğün neferiysen açıkça yaz *
burası tanıdığım en özgür sözlük, küfürsüz olması bunu değiştirmez.
kaldı ki senin yaşından daha fazladır benim sözlük tecrübelerim.
o yüzden boş boş algı yapmayı bırak.
hangi sözlüğün neferiysen açıkça yaz *
devamını gör...
ama kafamız nasıl güzel radyo programı
mutsuzluk için dediğini
o gün nereye koymuştun ki
şimdi anlat bana bilmeden
geceyi, görmediğimiz geceyi.*
neden mutsuzuz hadi konuşalım sayın dinleyen… 23’te sözlük radyodayız bekleriz…
o gün nereye koymuştun ki
şimdi anlat bana bilmeden
geceyi, görmediğimiz geceyi.*
neden mutsuzuz hadi konuşalım sayın dinleyen… 23’te sözlük radyodayız bekleriz…
devamını gör...
bir tek gördüğüm
bir tek gördüğüm
sözü ve müziği mabel matiz 'e, düzenlemesi ozan çolakoğlu'na ait, ayşegül aldinç tarafından harika yorumlanmış, maalesef geç keşfettiğim şarkı...
sen biliyorsun beni aşkım bitmez
kaybediyorsam da gönül dert etmez
sevme diyorsun beni öldür bari
geçti geçiyor demimiz gel vazgeç...
sözü ve müziği mabel matiz 'e, düzenlemesi ozan çolakoğlu'na ait, ayşegül aldinç tarafından harika yorumlanmış, maalesef geç keşfettiğim şarkı...
sen biliyorsun beni aşkım bitmez
kaybediyorsam da gönül dert etmez
sevme diyorsun beni öldür bari
geçti geçiyor demimiz gel vazgeç...
devamını gör...
çernobil faciası
facia, 20. yüzyılın en büyük nükleer felaketi olarak kayıtlara geçti. binlerce kişi kansere yakalanmış. reaktörden çıkan radyoaktif maddeler rüzgar ve yağmurla iskandinav ülkelerinden türkiye'ye geniş bir coğrafyaya yayılmıştı.
devamını gör...
orsalesta anafor
sevdiğim yazarlardan.
hani diyorsunuz ya "niye bilgi başlıkları görmüyoruz? niye düzgün tanımlar girmiyor kimse?" diye; bu yazar giriyordu mesela. okuyor muydunuz? yoksa "adını ilk kez görüyorum" diyenlerden misiniz? magazinsel hareketler yapmadığı için olsa gerek, pek de göze batmıyor değil mi? maksadımız üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi diye düşünüyor insan böyle ortamlarda...
kendisiyle başlıca ortak paydamız bilim. arada sohbet ederiz ama öyle bilime gömülüp sıkıcılaşmayız. her telden çalabiliriz. bir ara kızdırmışım onu farkında olmadan ve istemeden, başka bazı yazarlara da yaptığım gibi... konuştuk, anlaştık, hallettik çünkü dinlemeyi ve "neden yaptın?" sorusunun kafasındakinden farklı bir cevabı olabileceğini bilen biri. kendi düşündüğüne inanıp yargılamaya devam etmek yerine, beni dinlemeyi tercih ettiği için bir kez de buradan teşekkür ederim kendisine.
aşırı özel bir durum olmadıkça nickaltı yazılarını çok uzatmayı sevmem. o nedenle kısa keseceğim. küstürmeyin böyle yazarları lütfen. başlarda "kim giderse gitsin. geride kalanlar sözlüğe yeter" dersiniz ama bir grup yazar vardır ki onların tamamı gittiğinde ortam malum sözlüğe döner ve hepiniz "keşke o eski yazarlar gitmeseydi. zamanında sözlüğe küstürdüler" dersiniz. geç olmadan kıymetini bilin insanların.
hani diyorsunuz ya "niye bilgi başlıkları görmüyoruz? niye düzgün tanımlar girmiyor kimse?" diye; bu yazar giriyordu mesela. okuyor muydunuz? yoksa "adını ilk kez görüyorum" diyenlerden misiniz? magazinsel hareketler yapmadığı için olsa gerek, pek de göze batmıyor değil mi? maksadımız üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi diye düşünüyor insan böyle ortamlarda...
kendisiyle başlıca ortak paydamız bilim. arada sohbet ederiz ama öyle bilime gömülüp sıkıcılaşmayız. her telden çalabiliriz. bir ara kızdırmışım onu farkında olmadan ve istemeden, başka bazı yazarlara da yaptığım gibi... konuştuk, anlaştık, hallettik çünkü dinlemeyi ve "neden yaptın?" sorusunun kafasındakinden farklı bir cevabı olabileceğini bilen biri. kendi düşündüğüne inanıp yargılamaya devam etmek yerine, beni dinlemeyi tercih ettiği için bir kez de buradan teşekkür ederim kendisine.
aşırı özel bir durum olmadıkça nickaltı yazılarını çok uzatmayı sevmem. o nedenle kısa keseceğim. küstürmeyin böyle yazarları lütfen. başlarda "kim giderse gitsin. geride kalanlar sözlüğe yeter" dersiniz ama bir grup yazar vardır ki onların tamamı gittiğinde ortam malum sözlüğe döner ve hepiniz "keşke o eski yazarlar gitmeseydi. zamanında sözlüğe küstürdüler" dersiniz. geç olmadan kıymetini bilin insanların.
devamını gör...
sevgili insanı mutlu eder mi sorunsalı
kendini sevmeyen insanı ne aşk ne para ne makam hiç birşey mutlu edemez..
mutluluk içerden gelen bir duygudur ki kendini sevmeyi bilmeyen insan başkalarını sevmeyi de bilemez sevdiğini zanneder onun ki sadece karşıdan değer gorebilmek adına karşıya sunulmuş geçici süreli ilgidir.
bu sebeple de karşılığını alamadığını hissettiğinde nefret ve öfke beslenir.
sevmek her şartta sevmektir nefrete öfkeye dönüşmez karşılık bulamayan sevgi evrilse evrilse belki bir parça hayal kırıklığına dönüşür ama yine nereden baksan sevgidir ..
mutluluk içerden gelen bir duygudur ki kendini sevmeyi bilmeyen insan başkalarını sevmeyi de bilemez sevdiğini zanneder onun ki sadece karşıdan değer gorebilmek adına karşıya sunulmuş geçici süreli ilgidir.
bu sebeple de karşılığını alamadığını hissettiğinde nefret ve öfke beslenir.
sevmek her şartta sevmektir nefrete öfkeye dönüşmez karşılık bulamayan sevgi evrilse evrilse belki bir parça hayal kırıklığına dönüşür ama yine nereden baksan sevgidir ..
devamını gör...
normal sözlük için ukde dolduran ve sözlük tanımı yapan emekçiler
bazıları kopyala yapıştır yapılmasından son derece rahatsızdır. el emeği göz nuru entryler yazarken başkalarının açıkça hırsızlık yapmalarını ayıplarlar.
(bkz: intihal)
(bkz: intihal)
devamını gör...
beşiktaşlı sözlük yazarları
hayal meyal hatırlıyorum..
eskişehirspor ile kupada yarı final oynuyor beşiktaş..
ailecek beşiktaşlıyız.. penaltılara kalmış maç, tabi şimdiki gibi ciks çim zemin yok, yarısı çamur.. hele hele altıpasın içi çamur deryası..
evde heyecan dorukta, benim dünyadan haberim yok, balkonda oyuncak peşindeyim.
rıza penaltı atmaya geliyor. rızayı bilenler bilir, garanticidir. tıpkı şimdiki teknik direktörlüğü gibi.
rıza topu garanti olsun diye ortaya vururken top çamura yapışıp kalıyor. kaleci de hemen atlıyor ve topu tutuyor.
abim topuğuyla evin zeminine vurunca evde bir gümbürtü koptu.
ben koşarak "ne oldu attı mı beşiktaş?" diye sormuşum.
abim de o sinirle tuttu tuttu. gel lan buraya deyip dizine oturttu beni ve başladı saymaya;
söyle bakalım dıbırış
"1- zalad 2- recep 3-kadir 4- ulvi 5- gökhan 6- zeki 7- şifo 8- rıza 9- feyyaz 10- ali 11- metin"
bütün kadroyu yarım saatte ezberledim.
ama abim her sabah iştimasında bana saydırıyor bu kadroyu. benim için öncelikli görev olmuştu resmen.
aradan bir kaç hafta geçti..
evin önünde oynarken düşüp kafamı çarptım, kulağımın arkası açıldı ve kanıyor.
küçüğüm tabi korktum, babam kucakladığı gibi hastaneye götürdü.
doktor elinde iğne iplikle dikiş atmaya geliyor..
korkuyorum ama babam da bana "korkma oğlum acımayacak" diyor.
doktor tam operasyona başlarken babam dedi ki;
"amcası sen biliyor musun benim oğlum beşiktaşlı, hem de bütün kadroyu sayabilir"
doktor dedi ki ;
say bakalım ben de öğreneyim..
" tabi amca.. 1- zalad 2- recep.......11 metin"
ben ne olduğunu anlayamadan gözümden bir damla bile yaş akmadan doktor dedi ki
hadi geçmiş olsun bitti gitti. bak beşiktaşlı adamın canı acımaz.. kafana dikiş attık ama sen hissetmedin..
o günden beri ne zaman canım yansa başlarım hemen "1-zalad...."
sırada oğluş var.. ama artık "zalad yok"
eskişehirspor ile kupada yarı final oynuyor beşiktaş..
ailecek beşiktaşlıyız.. penaltılara kalmış maç, tabi şimdiki gibi ciks çim zemin yok, yarısı çamur.. hele hele altıpasın içi çamur deryası..
evde heyecan dorukta, benim dünyadan haberim yok, balkonda oyuncak peşindeyim.
rıza penaltı atmaya geliyor. rızayı bilenler bilir, garanticidir. tıpkı şimdiki teknik direktörlüğü gibi.
rıza topu garanti olsun diye ortaya vururken top çamura yapışıp kalıyor. kaleci de hemen atlıyor ve topu tutuyor.
abim topuğuyla evin zeminine vurunca evde bir gümbürtü koptu.
ben koşarak "ne oldu attı mı beşiktaş?" diye sormuşum.
abim de o sinirle tuttu tuttu. gel lan buraya deyip dizine oturttu beni ve başladı saymaya;
söyle bakalım dıbırış
"1- zalad 2- recep 3-kadir 4- ulvi 5- gökhan 6- zeki 7- şifo 8- rıza 9- feyyaz 10- ali 11- metin"
bütün kadroyu yarım saatte ezberledim.
ama abim her sabah iştimasında bana saydırıyor bu kadroyu. benim için öncelikli görev olmuştu resmen.
aradan bir kaç hafta geçti..
evin önünde oynarken düşüp kafamı çarptım, kulağımın arkası açıldı ve kanıyor.
küçüğüm tabi korktum, babam kucakladığı gibi hastaneye götürdü.
doktor elinde iğne iplikle dikiş atmaya geliyor..
korkuyorum ama babam da bana "korkma oğlum acımayacak" diyor.
doktor tam operasyona başlarken babam dedi ki;
"amcası sen biliyor musun benim oğlum beşiktaşlı, hem de bütün kadroyu sayabilir"
doktor dedi ki ;
say bakalım ben de öğreneyim..
" tabi amca.. 1- zalad 2- recep.......11 metin"
ben ne olduğunu anlayamadan gözümden bir damla bile yaş akmadan doktor dedi ki
hadi geçmiş olsun bitti gitti. bak beşiktaşlı adamın canı acımaz.. kafana dikiş attık ama sen hissetmedin..
o günden beri ne zaman canım yansa başlarım hemen "1-zalad...."
sırada oğluş var.. ama artık "zalad yok"
devamını gör...

