dünya hayatı iniş çıkışlarla doludur. allah dışında kalan hiçbir şey ebedi değildir. yeryüzünden güçlü, kuvvetli, kudretli, zengin nice insanlar, devletler vb. gelip geçmiş; ancak sünnetullah gereği her şey zirveye ulaştıktan sonra inişe geçmeye başlamıştır.

bu hususta (dünya hayatının iniş-çıkışlara dolu olması) ibretlik olması açısından şu kıssa dikkate şayandır:

medine’de heyecan ve coşkunun zirvede olduğu zamanlardan biriydi. allah rasûlü (sav)’nün dişi binek devesi adba ile bir bedevinin genç yük devesi yarışacaktı. o güne dek adba’yı geçebilen hiçbir deve olmamıştı.

ashab bu yarışta da aksinin olacağını düşünmüyordu. derken yarış başladı. bir müddet sonra bedevinin devesi adba’yı geçti. kimsenin aklına gelmezdi hz. peygamber’in devesinin yenileceği. bu durum müslümanların gücüne gitti. “adba yenildi” dediler. ashabının şaşkınlığına rağmen allah rasûlü (sav) bu durumu gayet tabii karşılamıştı, üzülmeye gerek yoktu. zira her kemalin bir zevali vardı. şöyle dedi allah’ın elçisi: “dünyada yükselttiği her şeyi geri indirmek allah’ın bir kanunudur!” (buhari, cihad, 59, rikak, 38)

hz. peygamber bu hadisle aslında hayatımızı kuşatan ama çoğu zaman unutmaya yüz tuttuğumuz ilahi bir kanunu hatırlatır: dünya hayatı, iniş ve çıkışlarla doludur. göz alıcı parlaklığıyla gündüzleri semayı süsleyen güneş, geceleri yerini aya ve yıldızlara bırakırken; baharda rengârenk çiçeklerle, yaz mevsiminde çeşit çeşit meyvelerle kuşanan ağaçlar, kış geldiğinde kurumuş dallarıyla bir başına kalırken; asırlarca hüküm süren devletler bir anda yeryüzünden silinip giderken hep aynı gerçekle yüzleştirir insanı: dünya ve içindeki her şey gelip geçicidir, her şeyin bir sonu vardır, dünyadaki her şey nakıstır, hiçbir şey mükemmel değildir. dünyadaki bu vazgeçilmez kanuna, her canlı gibi âdemoğlu da tabidir. öyle ki insan, anne karnındaki halinden başlayarak ihtiyarlığına kadar hayatı boyunca geçirdiği evreleri (rûm, 30/54) gözlemlediğinde, ömrü uzadıkça yaratılışının tersine çevrildiğini ve böylece gücünü kaybettiğini, (yasin, 36/68) nihayetinde her canlı gibi ölümü tadacağını (âl-i imran, 3/185) düşündüğünde şunu yakinen idrak eder: her türlü eksiklikten ve kusurdan münezzeh tek mükemmel varlık, baki olan yüce allah’tır. dünya hayatının geçiciliği ve aldatıcılığı kur’ân-ı kerîm’de şöyle bir benzetmeyle ifade edilir: gökten yağmur iner ve onun sayesinde yeryüzündeki bitkiler boy verip birbirine karışır. nihayet yeryüzü ziynetini takınıp rengârenk süslenir. sahipleri tam da onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları zaman ansızın bir afet/rüzgar geliverir ve onları sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi kökünden yolunmuş bir hâle getirir. (yunus, 10/24; ayrıca bkz. kehf, 18/45; hadid, 57/20) rabbimizin tayin ettiği gün gelince “aldatıcı metadan başka bir şey olmayan” (âl-i imran, 3/185) dünya da kuruyup kaybolan bu bitkiler misali yok olup gidecektir. insan bu hakikatin farkında olduğu sürece üstünlük, şan şöhret, asalet, mal mülk, güzellik, makam mevki, zenginlik vb. geçici dünya menfaatlerine aldanmayacaktır. “sakın dünya hayatı sizi aldatmasın” (fatır, 35/5) buyuran allah teâlâ’nın da kullarından beklentisi, geçici bir eğlenceden ibaret olan dünya hayatına aldanmadan ebedî kalınacak gerçek yurt olan ahirete hazırlanmalarıdır. yarışta kaybeden taraf olmak gibi hayatta herkesin başına gelebilecek basit bir örnekten hareketle dünyalık nimetlerin geçiciliğine dikkat çeken bu hadis, aynı zamanda allah rasûlü’nün mütevazı kişiliğini de yansıtır. nitekim ashabının gerek sevinçli gerekse üzüntülü anlarında hep yanlarında olan hz. peygamber, bir bedeviyle devesini yarıştıracak ve ona yenilmeyi gurur meselesi haline getirmeyecek kadar insani ve mütevazı bir tavır sergilemiştir.
devamını gör...

'kafacısın!' sonucuna ulaşınca nedense çok mutlu oldum. *
devamını gör...

ben orhan veli, 1914'te doğdum. bir yaşında kurbağadan korktum, iki yaşında gurbete çıktım, yedisinde mektebe başladım; dokuz yaşında okumaya, on yaşında yazmaya merak saldım. on üçte oktay rıfat'ı, on altıda melih cevdet'i tanıdım. şarkı söylemesini çok severim. on dokuzundan sonra âvarelik devrim başlar. yirmi yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. yirmi beşte başımdan bir otomobil kazası geçti. çok âşık oldum, hiç evlenmedim.

ben orhan veli
devamını gör...

ne bileyim, toplu taşımada , parkta bahçede, kalabalıklar ortasında nasıl tanıyacak. şimdiden söyleyeyim, ben sticker yapacam kağıttan, üzerine kafasına tekme atan adam çizip telefonumun kılıfına yapıştıracağım. siz genede görürseniz, yanıma gelmeyin.
devamını gör...

biraz övüneyim. bir saat içinde iç harcını hazırlayıp 20 adet biber dolması ve 25 adet yaprak sarması hazırladım. an itibari ile masterchef'te etli yaprak sarma için cebelleşiyorlar. garibim saplarını bıçakla çıkartıyor.
devamını gör...

bazı yazarlarımızın fikirlerine anlam verememekle beraber şunu söylemek isterim ki yerçekiminin olmadığını söyleyen,bebeklere yapılan aşıların işe yaramaz olduğunu söyleyen makaleler ve bilimsel yazılarda var.o zaman ne yapıyormuşuz her gördüğümüz duyduğumuz çalışmayı ciddiye almıyormuşuz.kaldı ki bir insan çok yemek yaptığı için yada ağır bir işte çalıştığı için kimliksel farklılaşmaya bürünmez aksine siz kadın şunu yapar erkek bunu yapar diye kesin yargılarla çerçevelediğiniz için yaptıkları size garip gelir.yani şunu demek istiyorum ki "kadınsılaşma" yada "erkeksileşme" diye bir şey yoktur. çünkü her insanın kendi doğruları ve kendi (bkz: nomal)leri vardır ve bu sizin normal sınırlarınız içinde kalmak zorunda değil yani demek istediğim bir kadın pekala sizin "kadınsı" bulduğunuz ojesini sürüp yine sizin "erkeksi" bulduğunuz dozeri kullanabilir.bu tamamen insanın öz benliğiyle alakalıdır ve ahlaksız bir durum yoktur. bana kalırsa iki tarafında işten kaçmak için uydurduğu bahanelerdir efendim.bunun yerine sizinle aynı temel görüşte biriyle bir hayat geçirmeniz daha kolay olacaktır.umarım derdimi anlatabilmişimdir.iyi geceler dilerim.
devamını gör...

adapazarı doğumlu gezgin-düşünür hikaye yazarı. lise eğitimi için istanbul'a gelen abasıyanık burgazada ve nişantaşı'ında yaşamaktaydı. çağdaş türkiye hikayeciliğine neredeyse tek başına yön verdiği söylenebilir. aylak karakteriyle toplumun alt sınıfına ait bireyler üzerine yaptığı gözlemler, hikayelerine de yansımıştır. her yıl adına hikaye dalında ödül verildiği yazar, en önemli hikayelerini hastalık döneminde yazmıştır. benim için sığınmayı ifade eder; hem hikayeleri hem de sayesinde tanıyıp sevmiş olduğum burgazada benim için sığınılacak birer limandır. şu an müze olarak faaliyet gösteren adadaki evinde sergilenmekte olan pasaportunda "meslek" ibaresinin karşısına "yok" yazdırdığını görmemle birlikte kendisine duyduğum saygı katlanmıştır.
devamını gör...


sus kimseler duymasın
duymasın ölürüm ha
aymışam yarı gece
seni bulmuşam sonra
seni kaburgamın altın parçası
seni dişlerinde elma kokusu
bir daha hangi ana doğurur bizi

ahmed arif - suskun


ahmet kaya - suskun
devamını gör...

espirisine gülünmeyen adamla çok yakın açıdan empati kurma şansı bulmuş yazardır.
devamını gör...

bembeyaz bir kar çölünün içinde, kış ayazında 90.000 genç donarak kırıldı. derler ki; bölgedeki köpekler insan eti yemekten domuz gibi olmuştu.
enver paşa açısından durum şundan ibaretti: "bunlar nasıl olsa bir gün ölecek değiller miydi?"

hatıralarının önünde saygıyla eğiliyorum.

bir kar yağar ince ince, yatan şehitler ışılar

sarıkamış altın bulak
soğanlı’ yı biz nerden bilek
bizim uşak göycek gezer
ağca zıbın kara yelek

yüzbaşılar binbaşılar
tabur tabur karşılar
bir kar yağar ince ince
yatan şehitler ışılar

gözünü sevdiğim eşe
tekerin dayandı taşa
seferberliği durdur
elin öpem enver paşa
devamını gör...

sms e çok yüklenmeyin. sms kasıyor. darbe mi olmuş efendim bu saatte? ülkede yine neler oluyor dedirten durum. asla gerçekten neden olduğunu öğrenemeyeceğimiz durum aynı zamanda. tekrar ediyorum sms e yüklenmeyin kasıyor. yıllardır kullanmıyoruz hep pas tutmuş oralar.
devamını gör...

granül kahveden sonra son zamanlarda sık sık tüketmeye başladığım, türk kahvesinden sonra favorimdir.
t: demleme usülü hazırlanan, granül kahveye 5 basar öğütülmüş kahve.
devamını gör...

için kurudu be kızanım*
sulu yemek yeyiniz yemediğiniz takdirde, anacığınız hep aç kaldığınızı düşünür.
fırın yemeklerinin müptelası olsam da, tencere yemekleri candır miss.
devamını gör...


şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum!”dedi. bu eksik sana değil, bana ait... bende inanmak noksanmış...


sabahattin ali- kürk mantolu madonna
devamını gör...

masterchef'de sürekli büyük büyük lokmalarla tadım yapan, danilo'nun rızkını yiyen şef.
devamını gör...

dünden beri bir milyon yüz otuz sekizinci kez dinlediğim 'siyah' şarkısına bayıldığım şarkıcıdır kendisi.
siyah
devamını gör...

internet üzerinden ufak bir kitap araştırması yapmama vesile olan kampanya. ortaokul türkçe öğretmenimizin okumamızı önerdiği hatta dönem ödevi hazırladığım kitaplara denk geldim. bunun sevinciyle de destek oluyorum. bir çocuğun gülümsemesi günleri güzelleştirecektir.
devamını gör...

elini yıkarken sweatin kolundan içeri su girmesi.

t: cinnet sebebi olaylardır, bazen de hayata felsefik baktırır.
devamını gör...

yorumunu selena gomez'in dj snake ile paylaştığı ve geçen haftalarda kamuya açılan eğlence bazında yabancı pop şarkı.

bilen bilir, selena gomez'e karşı boş değilim fakat cidden şarkı çok güzel olmuş. zaten bazı kısımları ingilizce harici bir dil. *
selena kızımız bir işini daha fevkalâde bir şekilde tamamlamış. dj snake'in de yetenekli duruşunu unutmamak lazım elbet.

dinlemek isterseniz eğer;
devamını gör...

psikolojisi bozuk olup kendini sorgulamayan insanlar tehlikelidir. sorgulamak iyidir,erdemli bir davranıştır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim