iz bırakan kitap karakterleri
puslu kıtalar atlası- ebrehe
notre dame' in kamburu- quasimido
oblomov- oblomov
bulantı-roquentin
otomatik portakal- alex
mai ve siyah- ahmet cemil
suç ve ceza- raskolnikov
beyaz geceler- nastenka
anna karanina- anna karanina
karamazov kardeşler- aleksey
satranç- dr.b
çalıkuşu- feride
sefiller- jean valjean
ölü ozanlar derneği- neil perry
beyaz gemi- çocuk
şeker portakalı- zeze
ince memed- ince memed
notre dame' in kamburu- quasimido
oblomov- oblomov
bulantı-roquentin
otomatik portakal- alex
mai ve siyah- ahmet cemil
suç ve ceza- raskolnikov
beyaz geceler- nastenka
anna karanina- anna karanina
karamazov kardeşler- aleksey
satranç- dr.b
çalıkuşu- feride
sefiller- jean valjean
ölü ozanlar derneği- neil perry
beyaz gemi- çocuk
şeker portakalı- zeze
ince memed- ince memed
devamını gör...
özdeyiş
bilim, sanat gibi alanlarda tanınmış ve belirli bir kültürü olan insanların söylemlerine verilen isimdir. söyleyen kişinin bilinmesi dolayısıyla atasözlerinden farklılık gösterir.
devamını gör...
mustafa kemal atatürk'ün vecizeleri
tbmm açılmış ve yurdun dört bir yanından mebuslar ankara'ya gelmiştir. ancak bu mebusların büyük bir kısmı ankara'daki yoksulluğu, imkansızlıkları görerek savaşı kazanacaklarına dair inançlarını kaybetmişler ve geldikleri yerlere dönmeyi düşünür olmuşlar. çünkü mebusları yatıracak yer bile yokmuş. o sırada mustafa kemal kürsüye çıkar ve her umutsuzluğa düştüğümde açıp okuduğum aşağıdaki konuşmayı yapar:
--! spoiler !--
işittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. hatta, hepiniz gidebilirsiniz. asker mustafa kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde elmadağı’ na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. ben buna and içtim!
--! spoiler !--
--! spoiler !--
işittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. hatta, hepiniz gidebilirsiniz. asker mustafa kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde elmadağı’ na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. ben buna and içtim!
--! spoiler !--
devamını gör...
ekmek arasına en çok yakışan yiyecek
beyaz peynir en sevdiginizden,şöyle taze bir ekmeğin ucunu hemen kopartıp içine katacaksın üff yemede yanında yat(orucum ben oruç,oruçç).buzdolabını açıp boş boş bakınıp yiyecek bir sey bulamadığımda peynir arası ekmek yapıp yerim o benim aç gözlülüğümü hemen bastırır.
devamını gör...
deus ex machina
bir kurgu veya dramada beklenmedik, yapay veya imkânsız bir karakter, alet veya olayın senaryo akışı içinde beklenmedik bir yerde aniden ortaya çıkması olayıdır. latince anlamı makineden tanrıdır. antik yunan dönemi tiyatro oyunlarında çok sık kullanılır. hikaye o kadar karmaşık içinden çıkılmaz hal alır ki işleri ancak ve ancak tanrı yoluna koyabilir.
örnek olarak yüzüklerin efendisi iki kule filminde miğfer dibi savaşı sırasında 5. günün şafağında gandalf’ın doğudan rohirrim ile gelişi buna bir örnektir. korkusuz korkak filminin sonundaki yazı tura sahnesinde de atılan para dik gelmiştir.
örnek olarak yüzüklerin efendisi iki kule filminde miğfer dibi savaşı sırasında 5. günün şafağında gandalf’ın doğudan rohirrim ile gelişi buna bir örnektir. korkusuz korkak filminin sonundaki yazı tura sahnesinde de atılan para dik gelmiştir.
devamını gör...
çok kısa bir hayatımız olduğu gerçeği
o kısa hayatta koronaya denk geldi. bu bahtsızlığımız üzüyor beni.
devamını gör...
abidin dino
nazım hikmet'in "bana mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?" sorusuna bir şiir ile cevap vermiş çok yönlü bir insan.
kokusu buram buram tüten
limanda simit satan çocuklar
martıların telaşı bambaşka
işçiler gözler yolunu.
inebilseydin o vapurdan
ayağında varna’nın tozu
yüreğinde ince bir sızı.
mavi gözlerinde yanıp tutuşan
hasretle kucaklayabilseydim
seninle, bir daha.
davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
bağrımıza bassaydık seni nazım,
yapardım mutluluğun resmini
başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır
bahriyeli adımlarla düşüp yola
gidebilseydik meserret kahvesine,
ilk karşılaştığımız yere
ve bir acı kahvemi içseydin.
anlatsaydık
o günlerden, geçmişten, gelecekten,
ne günler biterdi,
ne geceler…
dinerdi tüm acılar seninle
bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan.
ve dolaşsaydık türkiye’yi
bir baştan bir başa.
yattığımız yerler müze olmuş,
sürgün şehirler cennet.
işte o zaman nazım,
yapardım mutluluğun resmini
buna da ne tuval yeterdi;
ne boya…
kokusu buram buram tüten
limanda simit satan çocuklar
martıların telaşı bambaşka
işçiler gözler yolunu.
inebilseydin o vapurdan
ayağında varna’nın tozu
yüreğinde ince bir sızı.
mavi gözlerinde yanıp tutuşan
hasretle kucaklayabilseydim
seninle, bir daha.
davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
bağrımıza bassaydık seni nazım,
yapardım mutluluğun resmini
başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır
bahriyeli adımlarla düşüp yola
gidebilseydik meserret kahvesine,
ilk karşılaştığımız yere
ve bir acı kahvemi içseydin.
anlatsaydık
o günlerden, geçmişten, gelecekten,
ne günler biterdi,
ne geceler…
dinerdi tüm acılar seninle
bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan.
ve dolaşsaydık türkiye’yi
bir baştan bir başa.
yattığımız yerler müze olmuş,
sürgün şehirler cennet.
işte o zaman nazım,
yapardım mutluluğun resmini
buna da ne tuval yeterdi;
ne boya…
devamını gör...
2020'de yazarların başına gelen iyi şeyler
!! geçersiz url !!buradan1(bir) yaşındaki kedim sevdiği adamdan hamile kaldı ve bana dört tane bebek verdi. başıma gelen en güzel şey buydu. başka da yok.
devamını gör...
dürüstlük
victor hugo'nun bahsettiği gibi cesaret işidir, günümüzde çoğunlukla kaybetmekle sonuçlanan bir tercihtir çünkü. dürüst olduğum için kazandığım tek şey gerçek arkadaşlarım oldu şimdiye kadar. günümüzde ise herkesin çok önem verdiği, aradığı ama kendisindeki yokluğunu farkedemediği bir özelliktir.
devamını gör...
en cool anime karakteri
l lawliet.
devamını gör...
carnage
bir roman polanski filmi (dram/komedi). başrolde kate winslet, jodie foster, christoph waltz, john christopher reilly oynamaktadır. zaten tek mekan filmiydi. 4 karakter üzerinden ilerliyor hikayemiz. yasmina reza'nın vahşet tanrısı isimli oyunundan uyarlamadır.
ben christoph waltz ve john c. reilly için izledim tabii bu filmi, yoksa roman polanski umrumda değildi açıkçası.
oyunculuklar müthişti yine. christoph waltz'u ağzım açık izliyorum her seferinde. *
kısacası hikayemiz şöyle: ortada iki aile var, bu iki ailenin erkek çocukları kavga eder ve ikisinden birinin dişi kırılır. bunun üzerine aileler münakaşa etmek üzere bir araya gelir. güya orta yol bulacaklar. fakat yaşananlar neticesinde durum içler acısı bir hal alır. çocukların kavgası ailelerin kavgasına, ailelerin kavgası eşlerin kavgasına dönüşür. adı üstüne carnage. türkçeye acımasız tanrı olarak çevrilmiş.
aslında böyle bir tek mekan filmi insanı sıkabilirdi ama beni sıkmadı. zaten süresi de epey kısa: 1 buçuk saatten azdı.
film eğlenceliydi çünkü karakterleri güzel tanıtmışlardı ve psikolojilerini hatta felsefelerini anlayabiliyorduk. iyilik melekleri, iyilikten bıkmış iblislere karşıydı gibi bir şey söyleyebilirim bu bağlamda. fakat nihayetinde insana özgü o değişmez yasaları güzel tarif etmişlerdi.
kimse kendinden başkasını umursamaz. elbette ki her birimiz bencillikten uzak insanlar olmamızı sağlayacak bir değişime uğramayı ümit ederiz.
notum: 3,5/5
ben christoph waltz ve john c. reilly için izledim tabii bu filmi, yoksa roman polanski umrumda değildi açıkçası.
oyunculuklar müthişti yine. christoph waltz'u ağzım açık izliyorum her seferinde. *
kısacası hikayemiz şöyle: ortada iki aile var, bu iki ailenin erkek çocukları kavga eder ve ikisinden birinin dişi kırılır. bunun üzerine aileler münakaşa etmek üzere bir araya gelir. güya orta yol bulacaklar. fakat yaşananlar neticesinde durum içler acısı bir hal alır. çocukların kavgası ailelerin kavgasına, ailelerin kavgası eşlerin kavgasına dönüşür. adı üstüne carnage. türkçeye acımasız tanrı olarak çevrilmiş.
aslında böyle bir tek mekan filmi insanı sıkabilirdi ama beni sıkmadı. zaten süresi de epey kısa: 1 buçuk saatten azdı.
film eğlenceliydi çünkü karakterleri güzel tanıtmışlardı ve psikolojilerini hatta felsefelerini anlayabiliyorduk. iyilik melekleri, iyilikten bıkmış iblislere karşıydı gibi bir şey söyleyebilirim bu bağlamda. fakat nihayetinde insana özgü o değişmez yasaları güzel tarif etmişlerdi.
kimse kendinden başkasını umursamaz. elbette ki her birimiz bencillikten uzak insanlar olmamızı sağlayacak bir değişime uğramayı ümit ederiz.
notum: 3,5/5
devamını gör...
bir yazarın en güzel yeri
o güzel entry leri giren parmaklarıdır. parmaklarınız dert görmesin efenim.
devamını gör...
evli çiftlerin osurması
nereden biliyorsunuz acaba, kaç tane evli çiftin yanında bulundunuz, özeline girdiniz.
bırakın şu sağdan soldan duyduğunuz bilgilerle ahkam kesmeyi.
üstelik siz kimsinizki insanları eleştirebiliyorsunuz. benim karım hakkında bunu söyleyecek adamın aklını alırım.
bırakın şu sağdan soldan duyduğunuz bilgilerle ahkam kesmeyi.
üstelik siz kimsinizki insanları eleştirebiliyorsunuz. benim karım hakkında bunu söyleyecek adamın aklını alırım.
devamını gör...
trans yağ yoktur ibaresinin yasaklanacak olması
sağlık yönünden düşünmeyi tamamen bir kenara bıraktığımızı varsayarsak, geçen gün yasaklanan gökkuşağı olayından sonra, "trans" kelimesi yüzünden kaldırılmış olabilir diye düşündürüyor insana.
devamını gör...
normal sözlük meme fikri
öylece boş boş tavanı seyrederken aklıma geldi bilmem belki kimse umursamaz belki saçma gelir ama yine de yazayım dedim :
biliyorsunuz ki ülkemizde ve dünyada "meme" kültürü acayip bir yükseliş de bilmeyen için kısaca anlatayım bir olayı ona yakışır komik bir fotoyla altına yada üstüne de yazıyla o anı anlatan yazıların yazılmasıyla güldürme hedefli bir kültür bir örnek vereyim kafanızda otursun
örnek1
örnek2
örnek3
sadece böyle değil bir çok taslak halinde üretilebilen bir içerik
bende diyorum ki arkadaşlar bunu güç olarak kullanabiliriz sözlüğümüze bir meme bölümü olur insanlar oraya bu fotoğrafları atar ve bir ortam oluşur ama bizi ayırıcı bir şey olması lazım bizim kendi komedimiz olmalı bu gerek yazarların adına oluşturulan goy goylar olabilir veya kgb ajanı , portakal, vb vb... kendi aramızda da daha fazla özgünlüğümüz olabilir hem bize hem de yeni gelenlere cazip gelebilir tabi ki bunu yapmak için bunu yapacak kişilerde lazım aklıma gelen fikrin en zor kısmı da bu aramızda çoğunluk belki meme ne bilmiyor olabilir nasıl yapıldığı hakkında fikri olmaya bilir veya üretkenliğimiz az olabilir sorunumuz bu ama şöylede yapabiliriz belki oraya da modlar atayıp onlar sürekli meme üretebilir e tabi bunlar bana kalmadı sadece bir fikir bunu yetkili arkadaşların ilgilenmesi gerek ben ne yapabilirim ki ? aklıma geldi bende yazayım dedim belki size de mantıklı gelebilir diye
buradan
(bkz: yoldaş benjamin franklin)
(bkz: iko)
ve
(bkz: moderatör)
arkadaşlara ulaşması dileğiyle selamlarımı yolluyorum
aslında bunu kafa sözlüğe öneriler adlı entrye yazacaktım ama görünmez diye paylaşmak istedim.
tekrar belirtiyorum ben "mod" değilim ben sadece aklına fikir gelmiş birisiyim ona göre yorum yapın.
biliyorsunuz ki ülkemizde ve dünyada "meme" kültürü acayip bir yükseliş de bilmeyen için kısaca anlatayım bir olayı ona yakışır komik bir fotoyla altına yada üstüne de yazıyla o anı anlatan yazıların yazılmasıyla güldürme hedefli bir kültür bir örnek vereyim kafanızda otursun
örnek1
örnek2
örnek3
sadece böyle değil bir çok taslak halinde üretilebilen bir içerik
bende diyorum ki arkadaşlar bunu güç olarak kullanabiliriz sözlüğümüze bir meme bölümü olur insanlar oraya bu fotoğrafları atar ve bir ortam oluşur ama bizi ayırıcı bir şey olması lazım bizim kendi komedimiz olmalı bu gerek yazarların adına oluşturulan goy goylar olabilir veya kgb ajanı , portakal, vb vb... kendi aramızda da daha fazla özgünlüğümüz olabilir hem bize hem de yeni gelenlere cazip gelebilir tabi ki bunu yapmak için bunu yapacak kişilerde lazım aklıma gelen fikrin en zor kısmı da bu aramızda çoğunluk belki meme ne bilmiyor olabilir nasıl yapıldığı hakkında fikri olmaya bilir veya üretkenliğimiz az olabilir sorunumuz bu ama şöylede yapabiliriz belki oraya da modlar atayıp onlar sürekli meme üretebilir e tabi bunlar bana kalmadı sadece bir fikir bunu yetkili arkadaşların ilgilenmesi gerek ben ne yapabilirim ki ? aklıma geldi bende yazayım dedim belki size de mantıklı gelebilir diye
buradan
(bkz: yoldaş benjamin franklin)
(bkz: iko)
ve
(bkz: moderatör)
arkadaşlara ulaşması dileğiyle selamlarımı yolluyorum
aslında bunu kafa sözlüğe öneriler adlı entrye yazacaktım ama görünmez diye paylaşmak istedim.
tekrar belirtiyorum ben "mod" değilim ben sadece aklına fikir gelmiş birisiyim ona göre yorum yapın.
devamını gör...
yazarların kendilerini tanımlama şekli
dengesiz.
bir gün aşırı mutlu, umutlu, heyecanlıyım;
bir gün aşırı karamsar, öz güvensiz, paranoyak.
ama çoğunlukla hep iyiye odaklanırım ve kendime kurduğum hayal dünyasında yaşarım.
bir gün aşırı mutlu, umutlu, heyecanlıyım;
bir gün aşırı karamsar, öz güvensiz, paranoyak.
ama çoğunlukla hep iyiye odaklanırım ve kendime kurduğum hayal dünyasında yaşarım.
devamını gör...
iyi hissetmek
hiç beğenmediğim, ileri giderek burns’un neredeyse bir şarlatan olduğunu düşüneceğim (bu egosuna ve kibrine olan öfkemden ileri gelmekte), kişisel gelişimin bilimsel soslara bulandırılmış hâli olan kitap.
bilişsel davranışçı terapi, her ne kadar yeterince benimsemediğim bir yöntem olsa da, bilim dünyasında özellikle son zamanlarda yer bulabilen bir görüş. bu terapi yönteminden ziyade kitap üzerine olacak görüşlerim de zaten.
kitapta burns oldukça üstten bakan, ben bilirimci bir tavırla yaklaşmış ve hatta bana göre diğer psikoloji yaklaşımlarını da oldukça küçümsemiştir. kitapta anlattığı şeylerin doğru olduğuna okurları inandırabilmek için adeta diğer yaklaşımları göz göre göre silikleştirmiş ve en işe yarar yöntemin kendisinde olduğunu öne sürüp durmuş. ayrıca bunu egoist ve bana göre narsist bir tutumla yapmış. bu sebepten, henüz bitirememiş olsam da, aşırı itici bir kitap hâlini aldı benim için.
fakat benim bu söylediklerim kitabın işe yarar olabileceği olasılığını değiştirmiyor elbette. kitapta söylendiğine göre bireyler üzerinde oldukça olumlu etkilere neden olmuş. içerisindeki teknikler uygulanırsa bireye yardımcı olabileceğini de düşünüyorum. yalnızca yazarın tavrını, kibrini beğenmedim. her şeyi düşünceye bağlayan ve duyguları neredeyse yok sayan tutumunu beğenmedim.
beğenmediğim son nokta olarak da, kitapta anlatılanlar sanki soruna kesin çözümden ziyade, geçici bir etkiye katkı sağlayabilir diye düşündürdü bana. elbette düşüncelerimiz duygularımız üzerinde kesinlikle etkilidir ve kendi bakış açılarımızdan düşüncelerimize göre yorumlarız olayları ancak bunun değişmesi yalnızca bir kitapla olabilecek bir şey değil ve ayrıca büyük travmalarda, kötü olaylarda bu yöntemin ne denli işe yarayabilir olduğu da tartışılır. başına gelen çok kötü bir olayı nasıl bir düşünce şekliyle yaklaşırsan yaklaş yeterince iyi hâle getiremeyebilirsin.
bu sebeple hafifletici, geçici bir tedavi olabilir ancak özellikle daha ağır durumlarda kalıcı bir etkisi olabileceğine inancım yeterince yok. düşüncelerimizi değiştirerek pek çok olayı daha olumlu yönden görebilir, üzerimizdeki olumsuz etkisini azaltabiliriz ancak her olayda bunu tam olarak uygulayabileceğimizi sanmıyorum.
bilişsel davranışçı terapi, her ne kadar yeterince benimsemediğim bir yöntem olsa da, bilim dünyasında özellikle son zamanlarda yer bulabilen bir görüş. bu terapi yönteminden ziyade kitap üzerine olacak görüşlerim de zaten.
kitapta burns oldukça üstten bakan, ben bilirimci bir tavırla yaklaşmış ve hatta bana göre diğer psikoloji yaklaşımlarını da oldukça küçümsemiştir. kitapta anlattığı şeylerin doğru olduğuna okurları inandırabilmek için adeta diğer yaklaşımları göz göre göre silikleştirmiş ve en işe yarar yöntemin kendisinde olduğunu öne sürüp durmuş. ayrıca bunu egoist ve bana göre narsist bir tutumla yapmış. bu sebepten, henüz bitirememiş olsam da, aşırı itici bir kitap hâlini aldı benim için.
fakat benim bu söylediklerim kitabın işe yarar olabileceği olasılığını değiştirmiyor elbette. kitapta söylendiğine göre bireyler üzerinde oldukça olumlu etkilere neden olmuş. içerisindeki teknikler uygulanırsa bireye yardımcı olabileceğini de düşünüyorum. yalnızca yazarın tavrını, kibrini beğenmedim. her şeyi düşünceye bağlayan ve duyguları neredeyse yok sayan tutumunu beğenmedim.
beğenmediğim son nokta olarak da, kitapta anlatılanlar sanki soruna kesin çözümden ziyade, geçici bir etkiye katkı sağlayabilir diye düşündürdü bana. elbette düşüncelerimiz duygularımız üzerinde kesinlikle etkilidir ve kendi bakış açılarımızdan düşüncelerimize göre yorumlarız olayları ancak bunun değişmesi yalnızca bir kitapla olabilecek bir şey değil ve ayrıca büyük travmalarda, kötü olaylarda bu yöntemin ne denli işe yarayabilir olduğu da tartışılır. başına gelen çok kötü bir olayı nasıl bir düşünce şekliyle yaklaşırsan yaklaş yeterince iyi hâle getiremeyebilirsin.
bu sebeple hafifletici, geçici bir tedavi olabilir ancak özellikle daha ağır durumlarda kalıcı bir etkisi olabileceğine inancım yeterince yok. düşüncelerimizi değiştirerek pek çok olayı daha olumlu yönden görebilir, üzerimizdeki olumsuz etkisini azaltabiliriz ancak her olayda bunu tam olarak uygulayabileceğimizi sanmıyorum.
devamını gör...
kötü insanları tanıma senesi
düşersem yanarım şarkısında ''yediğim darbelerle sığındım rabb'ba 365 gün 52 berbat hafta ağıtlarımla rafta en büyük destekler çıkarsızlıktan ötürü lafta'' diyerek içimi delen sözlerin geçtiği albümdür.
devamını gör...
angström
metrenin 10 milyarda birine eşit olan uzunluk ölçüsü birimi.
1 å = 0,0000000001 m
ışığın dalga boyu ya da bazı atomik özellikler gibi küçük ölçekli hesaplamalarda kullanılır.
1 å = 0,0000000001 m
ışığın dalga boyu ya da bazı atomik özellikler gibi küçük ölçekli hesaplamalarda kullanılır.
devamını gör...
herkesle aram iyi olsun insanı
(bkz: ekrem imamoğlu)
devamını gör...