şeker portakalı.
devamını gör...

ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
devamını gör...

birkaç saat girmediğim sözlükte az önce 191 bildirim gördüm. halbuki o kadar içmemiştim. neyseki kanıt ta aldım.

garip olan ne takipçim değişmiş ne de nickaltımda birşey var :(

ibb.co/XsHBbDR ahanda kanıtım.

düdüt: nedense link oluşmadı.

düdüt: yalan olmadığını açıklama gereksinimine girmeyeceğim. server şahit.
devamını gör...

bir kaç yıldır geliyoruz diyen, teker teker beni alıştıra alıştıra gelen, onlara kızamadığım yeni canlar.
buyrun gelin, ben burdayım.
devamını gör...

over tümörlerinin en büyügü,overi en çok büyüten tümörlerdir.
müsin salgılayan intestinal veya endoservikal epitele benzemektedir.
histolojik olarak gastrointestinal kaynaklı karsinom metastazından ayrımında zorluk olabilmektedir. bu yüzden metastaz mutlaka ekarte edilmelidir.
yapışkan müsin salgılanmasıyla pseudomiksoma peritonei görülebilmektedir.
devamını gör...

sulak yerde yetişmiş bir kızın yalnızlığıdır aynı zamanda.
devamını gör...

pandemi süreci ile neredeyse 1 yıldır işsiz kalan onca vatandaşına sadece bin(1000) lira yardım etmesine rağmen hala saraylarını düşünen devlet adamları, simülasyonun bölüm sonu canavarları olur umarım bir an önce canları tükenip önümüzden çekilirler biz de sonraki bölüme ışınlanırız.
devamını gör...

burada, sevgisizlik hüküm sürer.
bahçelerinde, güller bitmez.
çiçekleri, kan çiçekleridir.
umut mezarlığıdır burası.

topraklarını benlik işler.
insanı, hayvanları dişler.
kendi ruhunu fişler.
umutsuzluk diyarıdır burası.

çitlerini sarmaşıklar sarar.
yağmurları, topraklar yarar.
fikirleri yüreklere zarar.
cehennemin ta dibidir burası.

burası ruh zindanıdır.
sokakları çıkmazdır.
denizleri hayaller boğar
güneşi batıdan doğar
devamını gör...

yumurtayı kırıp kabuğunu tavaya, içini çöpe atmak.
bunu üç kez tekrarlayıp olayı kabukların kokusunu alınca farketmek.
bir de derste istemdışı hareket eden masadaki elimden korkup hoplamak suretiyle sınıfı ayağa kaldırma anım var.
devamını gör...

sözlükte bulunması gerektiğini düşündüğüm numaralardır. malum, filmlerde gavurlar ne olursa olsun 911'i arıyorlar. bizde ise durum biraz karışık.

110 : itfaiye
114 : zehir danışma
153 : zabıta
155 : polis
156 : jandarma
158 : sahil güvenlik
177 : orman yangını ihbar
183 : çocuğa, aileye şiddet
185 : su ihbar
186 : elektrik ihbar
187 : gaz ihbar

not: 112'yi yazmamışım iyi mi! acil çağrı numarası.

gereksiz bir de not. ekran kilidini açmadan 112 acil çağrı numarasını direkt arayabilirsiniz.
devamını gör...

bir yazar başka yerden aldığı bilgiyi (wiki, başka sözlükler vs.) aynen buraya da yazıyor ve hiçbir kaynak belirtme ihtiyacı hissetmiyorsa en hafif tabiriyle ''intihalci'' olarak anılmayı göze almalıdır. çünkü en iyi kendisi biliyordur o bilgiyi pervasızca kullanıp hırsızlık yaptığını. şahsen böyle durumlarda yazarı ilk olarak kaynak göstermeye davet ediyorum. hala umursamıyorsa özelden yazarak bilgi aşırması yaptığı yerin linkini atıyorum. hala anlamıyorsa -ki hiç yapmadım ama- nickaltına bilgi hırsızlığı yaptığı bilgisini düşmeyi düşünüyorum. bugüne değin 3 yazara denk geldim bu şekilde.. birisi bir roman'ın önsözünden duyguların ön planda olduğu bir tasviri kendisinin gibi yazmıştı.. yazara yazdıklarından çok etkilendiğimi söyledim ve kendisi bana ''beni utandırıyorsunuz'' şeklinde bir yanıt verdi.. o yazara açıkçası daha fazla bir şey diyemedim, zira kendisi de inanıyordu o sözlerin kendisine ait olduğuna ve hatta ironik övgülerin altında ezilecek bir utanma duygusuna sahipti. bir diğeri kıyıda köşede kalmış bir siteden parça parça aşırma yapıp kendisine ait gibi yazmıştı ki komik olanı da bir moderatörün bu kişinin nickaltına sürekli övgüler dizip yazdıklarının özgünlüğüne atıf yapmasıydı. o yazarı da uyardım ve entrisini sildi. ki beklenti yazdıklarını silmesi değil basitçe kaynak göstermeyi öğrenmesi aslında ama beyefendi ya da hanımefendiler o kadar gururlu ki kaynak göstermek yerine aman kimse anlamasın diye yazdıklarını silmeyi yeğliyorlar. en ilginç olanı da google translate ile bir siteden çeviri yaptırıp buraya kendi özgün tanımı gibi giren arkadaştı. o resmen zirveydi. kendisiyle konuştuğumda sözlüğe ''türkçe içerik'' kazandırmak istediğini söyledi. o da sonradan sildi yazdıklarını. bu arkadaşlarda ortak olan şey de şu: yakalandıklarında bir süre sözlüğe bakmamayı ve yazı yazmamayı tercih etmeleri.. bu da böyle bir anı işte.
devamını gör...

ha yırttık ha yırtacağız derken ortaya çıkıp tamam tamam sakin ben hallediceğim diye ortamı yumuşatacak yazarımızdır.. bu ulvi görevi yerine getireceğine eminim hadi çık bir yerden ve tamam bu sefer yırttık de artık.
devamını gör...

koronavirüsten 1,5 kat daha hızlı bulaşabilen virüs. yayıldığı takdirde tedbir olarak mesafeyi 1,5 metreden 2 metreye çıkarmak, aynı ortamda bulunma süresini 10 dakikaya düşürmek, tek maske kullanımını çift maskeye çıkarmak gerekiyor.
devamını gör...

kişinin empati duygusunu kendisine zarar verecek bir noktaya taşımasın sebep olan bir hastalık. bu sendrom kişiye büyük oranda zarar verir ve kontrolünü zaman zaman kaybetmesine neden olabilir.

--- alıntı ---

bulunduğunuz yerde birinin yüzü asıldığında, bunu ilk fark eden siz mi oluyorsunuz? bir konferansta, 100 kişiye bir şeyler anlattığınızı düşünün. diğer 99 kişi sizi ilgiyle dinlerken, siz o 1 kişiye odaklanıp “sanırım onun için çok sıkıcı oldum!” diye mi düşünürsünüz? belki de bir sınıftasınız ve öğretmen birinin hatası için sınıfa tepki gösterdiğinde, hatayı sanki siz yapmışsınız gibi o tepkiyi üzerinize alınıyorsunuz. ya da arkadaşlarınızla yemeğe çıktığınızda; hesap gelmeden önceki o sessiz gerilim anında, herkes hesabı kim ödeyecek diye beklerken, o gerilime ilk dayanamayan, ilk bozan siz olursunuz. masaya gelen hesabı ödedikten sonra kendi kendinize şöyle söylersiniz; “ya ne olacak, elime mi yapıştı?”. bazen kendinizi, bu tarz cümleleri sık sık kurarken bulursunuz; “ne var ki! ben böyleyim”. “ben ince düşünüyorum biraz.”, “ben hassasım”. bu tip cümleleri sık sık kuruyorsanız, siz de aşırı empati probleminden muzdarip olabilirsiniz.

--- alıntı --- buradan
devamını gör...

insanların huzurlu olması, suç oranının düşük olması.
devamını gör...

o bakışlar ya dijital ekranda ya kapıda ya da zemindedir,zaman geçmek bilmez iki kat arasında,düşününce bile darlandım.
devamını gör...

(bkz: michael schur) abimizin elinden çıkma 4 sezonluk tatlı bir dizi.
tramvay problemi gibi düşündüren soruların komedi ile işlenmesiyle hem güldürdüğü hem düşündürdüğü olur.
komedi dizisi denilip geçilecek bir dizi değildir ama çok büyük beklentilerle izlenmemesi gerekir .
devamını gör...

ileride torunlarıma ''bakın işte bu haldeydik'' diyebileceğim bir fotoğraf olsun çok mu.
devamını gör...

başlık ve tanım yanlış bilgi içermektedir. köpek aşığı sigmund freud'dan bahsediyoruz burada. başlık sahibi kaynak vermemiş, biz kaynaklara kendimiz bakalım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

köpekler sigmund freud ve eşi anna'nın hayatında her zaman önemli yer tutmuştur. hatta öyle ki çoğu zaman evlerinde birden fazla köpek olmuştur. eşi anna'nın alman kurdu, sigmund'un ise chow show köpekleri. sigmund freud'un son aşkı ise yine bir chow olan lun'dur. nazilerin 1938'de viyana'yı işgalinde köpeklerini bırakmamışlar ve son köpekleri lun onlarla birlikte londra'ya taşınmıştır.
eşi 71. yıldönümünde köpeği wolf'un kaleminde üç köpeklerinin isimleri olan wolf, jofi ve tattoun isimli şiiri wolf'un tasmasına kurdeleyle bağlayarak sigmund'a hediye etmiştir.
freud ailesinin köpeklerine dair detaylı bilgi freud.org.uk
freud'un köpeklerle ilgili olan sözlerine sıkça internette rastlarsınız.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

freud marie bonaparte'a mektubunda chow chow köpeği topsy'e olan sevgisinden bahseder
"topsy (veya jofi) gibi bir hayvanın neden olağanüstü yoğunlukta sevebileceğini gerçekten açıklıyor: kararsızlık olmadan sevgi, medeniyetin neredeyse dayanılmaz çatışmalarından arınmış hayatın sadeliği, kendi içinde tamamlanmış bir varoluşun güzelliği ... jofi. kendimi bir melodiyi mırıldanırken yakaladım, don giovanni'nin aryası olarak tanımaktan kendimi alıkoyamadığım kadar müziksiz: 'bir dostluk bağı ikimizi de birleştirir ...' ”
freud'un köpeklere olan düşkünlüğünü sabitledikten sonra hemen onun köpekler ve köpek sahipleri konusunda psikoanaliz çalışmalarına ve sözlerine bakalım. hemen belirtelim freud'dan bu yana pek çok bilimsel araştırma yapılmıştır. freud'un görüşleri arasında bugün artık geçerliliğini korumayan, yanlışılığ ispatlanmış teori ve görüşleri vardır.
freud hayvanların insanları sakinleştirici özelliği olduğunu belirtti.
hayvanların sakinleştirici bugün bilimsel anlamda kanıtlanmıştır. petlerin evcil hayvan ebeveynleri üzerindeki olumlu etkilerini bir başka yazıya bırakalım ve asıl konumuza devam edelim.
freud çocuklarla hayvanlar arasındaki yakınlıktan bahseder. özellikle konuşma öncesi dönemde çocukla hayvan arasında empatiye dayalı kurulan ilişkiye dikkat çeken ilk kişidir. freud çocukların yetişkinlerin askine hayvanlara küstahça ya da üstünlük taslayarak yaklaşmadığını ve kurulan bağın kendiliğinden oluştuğuna ve çocukla hayvanın benzerlikleri üzerine kurulu ilişkiden bahşediyor. buradaki benzerlik üstünlük kurma ve kullanma çabasının olmaması ve empati.
hayvanlar tüm kültürlerde ve zamanlar çocuklara yaşamın gerçeklerini öğrettiğini belirtir.
konuşma öncesi dönemde empatinin yanı sıra iletişime hazır olma durumundan bahsediyor.
rüyalarda görülen hayvan imgesinin çocukluktan kalma semboller olduğunu ifade ediyor.
buradan
peter gay -freud: a life for our time adlı kitabında freud yetişkinlerle petler arasındaki bağdan bahsetmemiştir ancak onun kendi köpeklerine olan hayranlığı ve köpeklerini terapiler sırasında kullanmasından anlayabiliriz diyor. gay freud'un köpekler hakkındaki sözlerinden örnekler veriyor.
freud hayvanlardan korkan kişilerin fobilerini antropolojik temelle totem ve tabu anlayışı kapsamında ele aldı. 1920-1930 arasındaki dönemde hermann's psikoanalitik konseptiyle birlikte fobileri içgüdüler ve özellikle ölüm korkusuyla açıkladı. cambridge üniversitesi
ayrıca konu hakkında araştırma yaparken denk geldiğim diğer çalışmalar .
pets and psychoanalysis: a clinical contribution
buradan
devamını gör...

aslında hava değil azot gazı dolu bunun sebebi ise oksidasyona uğrayıp tadının bozulmaması ve bayatlamaması için .
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim