ne diyem mahmut mu diyem?
devamını gör...

yürüyüş parkuruna dönmesi ihtimaller dahilinde olan başlığımsı.yapmayın böyle şeyler be kardeşim.
devamını gör...

--- alıntı ---

herhangi bir dine inanmayan, ölümden sonra tamamen yok olacağını düşünen birinin hangi motivasyon ile iyi ve ahlaklı olabileceğini merak ediyorum.

--- alıntı ---


iyi bir insan olmak için korku ve mükafat motivasyonu gerekmez. sizler dişini sıkınca hayali cennetinizde karşılığını alacağınızı, eğer kötü bir şey yaparsanız tanrınızın sizi şişe geçirilmiş piliç gibi kızartacağını düşündüğünüzden korkuyla hareket edebilirsiniz.
bir dine inanmayan insan önce kendi vicdan muhakemesinden korkar. karşısındakiyle empati kurar. başına gelmesini istemediği şeyi başkasına yapmamaya çalışır.

albert einstein benden daha iyi açıklamış: eğer insanlar sadece cezalandırılmaktan korktukları ya da ödüllendirileceğini umut ettikleri için iyi kalplilerse, o halde gerçekten çok acınacak haldeyiz.

şu sözle de kapatayım:
"din insanlık onuruna bir hakarettir. din olsa da olmasa da iyi insanlar iyi şeyler, kötü insanlar kötü şeyler yapacaktır; ama iyi insanların kötü şeyler yapması için din gerekir." - steven weinberg
devamını gör...

bir arkadaş söylemiş ama bende birşeyler eklemek istiyorum, evet net olarak, bir tarafın istememesidir, tek başına "istememek" geçerli bir sebeptir aslında, bunun sorgulanmasınıda anlamıyorum,
"niye istemiyorsun" ne demekse..
bir aydır flört bile etmediğim, bir şekilde tanıştığım ve arkadaş olarakda kendisinden hoşlanmadığımı, hiçbir şekilde görüşmek istemediğimi kibarca söylediğim biriyle uğraşıyorum, ya kabus gibi, engelliyorum, arıyor yazıyor, birde kızmak için hemde, "sen niye benimle konuşmuyosun" filan diye kızıyor bana telefonu açar açmaz, en son yasal yollara başvurucağımı söyledim, bu sefer mesaj atıyor, oturduğum yeri biliyor ve çok korkuyorum, bildiğiniz kabus yani, öyle bir tipki, reddettikçe hırslanıyor, artık nasıl travmaları varsa, nasıl bir kompleksse..
işin kötüsü niye yaptığını ondan iyi biliyorum.. böyle insanları gördükçe insanın hiç umudu kalmıyor erkeklerden gerçekten, ben bir erkeği rahatsız eden bir kadın görmedim hiç, istisnalar alınmasın ama, varsa tabi.. yoksa isteyince her türlü zamanda yaratılır etkinlikde bulunur vs. başta oluşan ilgiyi maalesef azaltarak öldürecek hareketler yapılmıştır bence..
devamını gör...

beni neden sevmedin?..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

belirsizlik ve gelecek kaygısı.
devamını gör...

ne yazık ki ülkemizde "deli olmak" ile eşdeğer tutulan eylem. oysa nasıl ki elimiz kolumuz, kafamız gözümüz hasta olunca bunların doktoruna gidiyorsak, ruhumuz da yaralanıp berelendiğinde bunun doktoruna gitmek son derece normal.

yalnız dikkatimi çeken şey şu ki, son yıllarda hemen hemen herkesin yolu bir şekilde buraya düşüyor. biz eski toprak olduğumuzdan mı bilinmez, hiç böyle bir ihtiyaç hissetmedim, hisseden pek fazla tanıdığım da yok. belki de ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle umutsuzluk ve karamsarlık boyutları çok yükseldiğinden durum bu hale geldi, bilmiyorum. yani şimdi bu doktorların da işsiz, aç kalmasını istemeyiz tabi ama umarım ihtiyaç duyan fazla insan kalmaz demekten de kendimi alamıyorum.
devamını gör...



sözleri ahmed arif'e ait olan, sevdiğim bir şarkı.
devamını gör...

cerenylw ukdesi.

başlık paul auster'dan bir alıntı cümlesi içeriyor ancak eksik. sözün tamamını aşağıya bırakıyorum.

"birisini unutmak zorundaysanız bunu sindire sindire yapın çünkü aklın zamansız öldürdükleri, yürekte amansız dirilir."
devamını gör...

"herkesin bildiği ama kimsenin söylemeye cesaret edemediği gerçek" anlamına gelir.
devamını gör...

+1
devamını gör...

çok güzel olmuş, bolca emek içerdiği belli. dergiyi oluşturan herkesin emeğine sağlık. ilerleyen zamanda ben de yazılar göndermek isterim.*
devamını gör...

acılar...
mutsuz geçen çocukluğum...
kelimelere dökerek içimde katran karası olan hüzünlerimi, biraz olsun sulandırmış oluyorum...
yazmak, günden güne iyileşmeme yardımcı oluyor...
benimle aynı yollardan geçenlerle duygudaşlık yapmak...
anlaşılma ihtiyacımı gidermek...
bir derdi olan yazar...
dertsiz birinin yazdığını görmedim ben...
derdini anlatmanın en güzel yoludur yazmak...
zihni berraklaştırıp karar vermeyi kolaylaştırıyor...
hayata dair yol haritası çıkartmamı sağlıyor...
kelimeler, hep en iyi dostum oldu...
önceleri sadece okurdum, hiç yazamazdım...
okuduğum yazılarda kendi duygularımı parça parça bulur,
"vay be dünya üzerinde benimle aynı şeyleri hisseden birileri varmış"
diyerek acımı az da olsa hafifletirdim...
sonra baktım ki içimdeki acılar beni dürtüyor, kelimeler teker teker dışarı çıkmak için beni dürtüyor...
akabinde, yazmaya başladım, yazdım, yazdım, durmaksızın yazdığım, gözyaşlarımın sicim gibi aktığı,
aşırı yağmurlu günlerde arabada giderken sileceklerin yağmur sularına yetişemediği gibi,
benim de gözyaşlarım o kadar çok aktı ki yazılarımın çoğu okunamaz hale geldi..
sırf gözyaşlarımdan oluşan günlüklerim oldu, o da yetmezmiş gibi annem o günlükleri bulup yaktı,
"hatırda kalmaz, satırda kalır, yazma" dedi, yazmamı engelledi...
onun yüzünden yıllarca yazmadım, küstüm kaleme kağıda... *
bir gün baktım ki içimdeki acı halen taze, ne yapsam geçmiyor...
annem kusura bakma ben yine yazmaya başladım...
açtığın yaralar ancak böyle kapanmaya başlıyor...
hep dersin ya "insanlara faydalı olalım", oluyorum işte...
yazarak faydalı oluyorum işte...
yazdığım yazıları/tercüme ettiğim makaleleri okuyup
"yüreğimde bir yerlere dokundunuz, çok teşekkürler" diyorlar...
hani hep "üzerinde ölü toprağı serpilmiş gibisin" dediğin o kızın,
artık o toprağı üzerinden atmaya başladı...
senin gibi olmamı hiç istemezdin,
ben yazarak kendim olma yolunu seçtim işte, daha ne olsun...
devamını gör...

dalgınlığa gelmesi mümkün degil.belki o da sizi oltalıyordur?
devamını gör...

mide problemi yaşayan, erkekliğini abuk subuk şeylerde göstermeyen erkektir.
devamını gör...

eyvallah kelimesinden çok hoşlanmasam da hangi sebepten olursa olsun peki denilmesini hiç sevemiyorum çok soğuk bi kelime gibi geliyo bana ya .
devamını gör...

hieronymus bosch-deliliğin tedavisi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1993 yılında bm'nin “güvenli bölge” ilan ettiği, srebrenitsa'da yaşanan katliamların anlatılacağı program olacak sanırım.
bm'nin ''koruma gücü'' altında ''korunan'' srebrenitsa'ya, sırplar saldırmış ve 11 temmuz 1995’te ise işgal etmişlerdi.

1991 yılı yugoslavya nüfus sayımının resmi kayıtlarına göre, srebrenitsa'da 7.000 kişilik bir nüfus vardı.
31 aralık 2009 taihinde bosnada toplu mezarlardaki iskeletlere yapılan araştırmalara göre;
en büyük toplu mezar.
zvornik'tir. 8.736 ile zirvede...
b ratunats, 2.255 kişi ile ikinci sırada
sıkı durun; üçüncü sırada ise ''güvenli bölge'' srebrenitsa 1148 iskeletle yer alıyor.
bakın bu rakamlarda daha ''kaybolanlar'', ''kovulanlar'' yok!
sadece iskeleti bulunan toplu mezarlar bunlar.

günümüzde ise halen toplu mezar keşfediliyor. en son keşif;
www.aa.com.tr/tr/dunya/bosn...

o sebeple sinirleri zorlayacak bir program yapacağa benziyorsunuz...
sabır diliyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim