benzin çekmek
fena baş ağrısına sebep olan durum. ilk başlarda güzel kafası vardır ancak sonraları hiç etkisi olmaz.
edit: zararlıdır, önerilmez, evde denemeyiniz.
edit: zararlıdır, önerilmez, evde denemeyiniz.
devamını gör...
herkes doğduğu ilde yaşasaydı ne olurdu sorunsalı
o kadar adam sivas'a sığmazdı diye düşünüyorum. kırşehir hele 3 kırşehir kadar avrupa da var diyolla.
devamını gör...
tardiye
divan edebiyatında beş dizelik bentlerden oluşan bir musammat türüdür.
her bendin ilk dört dizesi kendi arasında kafiyelidir. beşinci mısralar ise birbirleriyle uyaklıdır.
“mef’ûlü / mefa’îlün / faûlün" gibi aruzun belirli kalıbıyla yazılan tardiyeye tard u rekib de denir.
lise edebiyat derslerinden hatırlayacağımız üzere divan şiirinde tardiyenin en güzel örneklerini şeyh galip vermiştir.
hüsn-ü aşk isimli eserinde aşk, kalb şehri yolculuğunda bir sihirbazın büyüsü ile bir kuyuya düşmüştür. hüsn’den haber getiren sühan isimli ihtiyarı görünce
“mansur gibi (enelhak dediği için asılan mutasavvıf) darağacının üstüne çıktım. feryadım, israfil suru ile okunan bir ezan sesi gibidir. gam, boğazımı, boğum boğum olan bir ney haline getirdi. etrafımı belâ ordusu sardı. o padişahtan bir haber gelmeyecek mi” diye yakınmış ve
"hoş geldin eyâ berîd-i cânân
bahşet bana bir nüvîd-i cânân
cân ola fedâ-yı iyd-i cânân
bî-sûd ola mı ümîd-i cânân
yârin bize bir selâmı yok mu
ey hızr-ı fütâdegân söyle
bu sırrı idüp ıyân söyle
ol sen bana tercemân söyle
ketm etme yegân yegân söyle
gâm defterinin tamâmı yok mu
yâ rabb ne intizârdır bu
geçmez nice rûzgârdır bu
hep gussa vü hârhârdır bu
duysam ki ne şîve-kârdır bu
vuslat gibi bir merâmı yok mu
çıkdım ser-i dâra hem-çü mansûr
âvâzım ezân-ı nefha-i sûr
gal kıldı gülûmu şâh u mansûr
oldum sipeh-i belâya mahsûr
ol pâdişehin peyâmı yok mu
kâm aldı bu çarhdan gedâlar
ferdâlara kaldı âşinalar
durmaz mı o ahdler vefâlar
geçmez mi bu etdiğim duâlar
hâl-i dilin intizâmı yok mu
dil hayret-i gâmla lâl kaldı
gâlib gibi bî-mecâl kaldı
gönderdiğim arz-ı hâl kaldı
el’an bir ihtimâl kaldı
insâfın o yerde nâmı yok mu" demiştir.
günümüz türkçesi ile…
hoş geldin, ey habercisi cananın
gel de ver müjdesini cananın
bayramına canım feda cananın
ümidinde yok mu fayda cananın
yarin bize bir selamı yok mu
ey düşkünlerin hızır'ı, söyle
apaçık eyle bu sırrı, söyle
halime sen ol tercüman, söyle
teker teker saklamadan söyle
gam defterinin tamamı yok mu
nasıl bir bekleyiş, ya rahman bu
hiç geçmez mi, nasıl bir zaman bu
duydum düşkünlüğünü naza bunun
verdiği hep sıkıntı eza bunun
kavuşmak gibi bir meramı yok mu
keyf aldı talihden dilenenler
yarına kaldı iyi bilinenler
nerede o ahdler, o vefalar
geçmez mi bu ettiğim dualar
gönül halinin intizamı yok mu
gamla şaşkın gönül dilsiz kaldı
galip gibi mecalsiz kaldı
gönderdiğim arzıhal kaldı
şimdi bir tek ihtimal kaldı
insafın o yerde namı yok mu. hüsn-ü aşk eserini okurken bu beyitler alır götürür bizi farklı diyarlara...
şeyh galip’in şu tardiyesi de güzeldir .
yek nazrada kıldın ey yüzü gül
ayînemi âftâbe-i mül
geçti bana neş'e-i tegafül
hem eyle hem eyleme tenezzül
dil hânesi câ-yi işretindir
bir şu'lesi var ki şem'-i cânın
fânûsuna sığmaz âsmânın
bu sîne-i berk-âşiyânın
sînâ dahi görmemiş nişânın
efrûhte-i inâyetindir
şehbâl-i dil oldu evc-pervâz
kim sayd-i hümâya eyleyüp nâz
zülfünde de olmaz âşiyan sâz
affeyle ki ey şeh-i felek-tâz
perverde-i dest-i himmetindir
bir âleme olmuşum ki vâsıl
şebnemleri mihr ile mukâbil
yok, pertev-i mihre anda hâil
nezdîk ü baîdi özge menzil
kim firkatin ayn-i vuslatındır
açıldı der-i harîm-i ma'nâ
bir sûret olur hezâr da'vâ
esrâr-i hafâ hep oldu peydâ
bildim ki bu cümle şûr ü gavgâ
gavgâyı sever bir âfetindir
ey arş-kemâl ü meh-sitâre
olmak nola düşmen-i nezâre
galib sana oldu pâre pâre
bir hâne-harâb imiş ne çâre
dâm-i reh-i mihr-i tal'atindir.
“ey gül-i rana..! ömrün beş mevsimi var: aşk, hasret, yalnızlık, vuslat ve hüzün. sahi, sen hangi mevsimdesin? -” şeyh galip.
gül-i rana dışı sarı, içi kırmızı olan çok nadir rastlanan kıymetli bir güldür.
divan edebiyatında sarı taraf aşığın yüzünün sararıp solmasını, kırmızı taraf ise aşığın içinin kan ağlamasını anlatır. yüzünüz sararıp solmasın, içiniz kan ağlamasın...aşk mevsiminde ikinci bahar yaşayın. *
her bendin ilk dört dizesi kendi arasında kafiyelidir. beşinci mısralar ise birbirleriyle uyaklıdır.
“mef’ûlü / mefa’îlün / faûlün" gibi aruzun belirli kalıbıyla yazılan tardiyeye tard u rekib de denir.
lise edebiyat derslerinden hatırlayacağımız üzere divan şiirinde tardiyenin en güzel örneklerini şeyh galip vermiştir.
hüsn-ü aşk isimli eserinde aşk, kalb şehri yolculuğunda bir sihirbazın büyüsü ile bir kuyuya düşmüştür. hüsn’den haber getiren sühan isimli ihtiyarı görünce
“mansur gibi (enelhak dediği için asılan mutasavvıf) darağacının üstüne çıktım. feryadım, israfil suru ile okunan bir ezan sesi gibidir. gam, boğazımı, boğum boğum olan bir ney haline getirdi. etrafımı belâ ordusu sardı. o padişahtan bir haber gelmeyecek mi” diye yakınmış ve
"hoş geldin eyâ berîd-i cânân
bahşet bana bir nüvîd-i cânân
cân ola fedâ-yı iyd-i cânân
bî-sûd ola mı ümîd-i cânân
yârin bize bir selâmı yok mu
ey hızr-ı fütâdegân söyle
bu sırrı idüp ıyân söyle
ol sen bana tercemân söyle
ketm etme yegân yegân söyle
gâm defterinin tamâmı yok mu
yâ rabb ne intizârdır bu
geçmez nice rûzgârdır bu
hep gussa vü hârhârdır bu
duysam ki ne şîve-kârdır bu
vuslat gibi bir merâmı yok mu
çıkdım ser-i dâra hem-çü mansûr
âvâzım ezân-ı nefha-i sûr
gal kıldı gülûmu şâh u mansûr
oldum sipeh-i belâya mahsûr
ol pâdişehin peyâmı yok mu
kâm aldı bu çarhdan gedâlar
ferdâlara kaldı âşinalar
durmaz mı o ahdler vefâlar
geçmez mi bu etdiğim duâlar
hâl-i dilin intizâmı yok mu
dil hayret-i gâmla lâl kaldı
gâlib gibi bî-mecâl kaldı
gönderdiğim arz-ı hâl kaldı
el’an bir ihtimâl kaldı
insâfın o yerde nâmı yok mu" demiştir.
günümüz türkçesi ile…
hoş geldin, ey habercisi cananın
gel de ver müjdesini cananın
bayramına canım feda cananın
ümidinde yok mu fayda cananın
yarin bize bir selamı yok mu
ey düşkünlerin hızır'ı, söyle
apaçık eyle bu sırrı, söyle
halime sen ol tercüman, söyle
teker teker saklamadan söyle
gam defterinin tamamı yok mu
nasıl bir bekleyiş, ya rahman bu
hiç geçmez mi, nasıl bir zaman bu
duydum düşkünlüğünü naza bunun
verdiği hep sıkıntı eza bunun
kavuşmak gibi bir meramı yok mu
keyf aldı talihden dilenenler
yarına kaldı iyi bilinenler
nerede o ahdler, o vefalar
geçmez mi bu ettiğim dualar
gönül halinin intizamı yok mu
gamla şaşkın gönül dilsiz kaldı
galip gibi mecalsiz kaldı
gönderdiğim arzıhal kaldı
şimdi bir tek ihtimal kaldı
insafın o yerde namı yok mu. hüsn-ü aşk eserini okurken bu beyitler alır götürür bizi farklı diyarlara...
şeyh galip’in şu tardiyesi de güzeldir .
yek nazrada kıldın ey yüzü gül
ayînemi âftâbe-i mül
geçti bana neş'e-i tegafül
hem eyle hem eyleme tenezzül
dil hânesi câ-yi işretindir
bir şu'lesi var ki şem'-i cânın
fânûsuna sığmaz âsmânın
bu sîne-i berk-âşiyânın
sînâ dahi görmemiş nişânın
efrûhte-i inâyetindir
şehbâl-i dil oldu evc-pervâz
kim sayd-i hümâya eyleyüp nâz
zülfünde de olmaz âşiyan sâz
affeyle ki ey şeh-i felek-tâz
perverde-i dest-i himmetindir
bir âleme olmuşum ki vâsıl
şebnemleri mihr ile mukâbil
yok, pertev-i mihre anda hâil
nezdîk ü baîdi özge menzil
kim firkatin ayn-i vuslatındır
açıldı der-i harîm-i ma'nâ
bir sûret olur hezâr da'vâ
esrâr-i hafâ hep oldu peydâ
bildim ki bu cümle şûr ü gavgâ
gavgâyı sever bir âfetindir
ey arş-kemâl ü meh-sitâre
olmak nola düşmen-i nezâre
galib sana oldu pâre pâre
bir hâne-harâb imiş ne çâre
dâm-i reh-i mihr-i tal'atindir.
“ey gül-i rana..! ömrün beş mevsimi var: aşk, hasret, yalnızlık, vuslat ve hüzün. sahi, sen hangi mevsimdesin? -” şeyh galip.
gül-i rana dışı sarı, içi kırmızı olan çok nadir rastlanan kıymetli bir güldür.
divan edebiyatında sarı taraf aşığın yüzünün sararıp solmasını, kırmızı taraf ise aşığın içinin kan ağlamasını anlatır. yüzünüz sararıp solmasın, içiniz kan ağlamasın...aşk mevsiminde ikinci bahar yaşayın. *
devamını gör...
gülümse
sezen aksu tarihinin en önemli albümü. onno tunç ve aysel gürel ile çalıştığı bu 1991 çıkışlı albüm büyük bir satış grafiği elde etmiş. albüme ismini veren şarkının sözleri kürt siyasetçi kemal burkay'a ait. burkay' ın bu şiiri aksu ile kentlilerin bunalımına tercüman olmuş. bu albümle sezen aksu bir nevi ortak ses olmuş. ayrıca yaptığı müzik hiçbir kalıba girmemiş, hem batı müziği, hem pop, hem alaturka kalıplar taşımış.
devamını gör...
normal sözlük ocak devrimi
keşke önceden haberimiz olsaydı da tanım sayımızı şişirip şişirip karma biriktirseydik demediğim durumdur. nasılsa birikir. az olsun öz olsun.
devamını gör...
sevgilisine tektaş alamayan erkek
tek taşını kendisi alıp, tek başına kendisi takan kadınlarımızı bu başlık altına davet ediyorum.
devamını gör...
islam’da kadının yeri
kuluçka makinesi.
erkek bebek doğana kadar durmayan , durması istenmeyen bir rahim.
soyu devam etmesi için muhtaç olunan , ama reglinde o rahimden tiksinilen kadın.
mahkemede bile 1 kadının sözüne değil ancak 2 kadının yeminine zor zekat güvenilmesi.!
islamda kadının yeri yoktur. lütfen kadın doğmayınız, ve kadın doĝurmayınız. ricaaa ediciyim...
erkek bebek doğana kadar durmayan , durması istenmeyen bir rahim.
soyu devam etmesi için muhtaç olunan , ama reglinde o rahimden tiksinilen kadın.
mahkemede bile 1 kadının sözüne değil ancak 2 kadının yeminine zor zekat güvenilmesi.!
islamda kadının yeri yoktur. lütfen kadın doğmayınız, ve kadın doĝurmayınız. ricaaa ediciyim...
devamını gör...
hıdırellez
baharın yeniden canlanması ile yaşam döngüsünün başlangıcını temsil eden manevi bir bayramdır. inanan kişilerin sıkıntılı anlarında el uzattığı ve şifa olduğu bilinen hz. hızır (a.s)'ın adından gelir namı. hıdırellezin başladığı tarihlerde insanlar dua ve dileklerini dile getirir ve medet umar. bu istek ritüelleri çeşitli yöntemlerle gerçekleşmektedir:
- dilekleri bir kağıda yazıp gül ağacının altına gömmek.
- gül ağacının dibine isteğini resmetmek*.
- yatırları ziyaret etmek.
- ateş yakıp üstünden atlamak*.
- taze kuzu eti yemek*.
- yeşil* ve mavinin* olduğu ortamlarda dilekleri dile getirmek*.
hıdırellez'in ilk günlerinde rüzgar hızı ve miktarı arttığı için çiçeklenme de fazla olur; polenler havada uçuşur. alerjisi olanlar için her ne kadar karanlık günler niteliğinde olsa da, yeniden doğuş için mühim bir hadisedir. mayıs ayı bu yüzden özeldir.
- dilekleri bir kağıda yazıp gül ağacının altına gömmek.
- gül ağacının dibine isteğini resmetmek*.
- yatırları ziyaret etmek.
- ateş yakıp üstünden atlamak*.
- taze kuzu eti yemek*.
- yeşil* ve mavinin* olduğu ortamlarda dilekleri dile getirmek*.
hıdırellez'in ilk günlerinde rüzgar hızı ve miktarı arttığı için çiçeklenme de fazla olur; polenler havada uçuşur. alerjisi olanlar için her ne kadar karanlık günler niteliğinde olsa da, yeniden doğuş için mühim bir hadisedir. mayıs ayı bu yüzden özeldir.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
canım abim @rurouni kenshin'in ve tatlı mı tatlı yeğeninin sesini de duydum ya artık daha da mutluyum. ses kaydı ve şarkısı zaten efsaneee. vallahi yerimde duramıyorum. oynayalım azıcık yahu haha.
devamını gör...
black mirror
görüntü kaydeden lens teknolojisi
robot köpekler
sosyal medya fenomenliğini* dert eden binlerce genç.
dizi teknolojinin hep olumsuz yönlerini gösterse de çok etkilendiğim ve benzer şekilde gelişen bir teknoloji gördüğümde içimin ürpermesine neden olan bir dizi.
robot köpekler
sosyal medya fenomenliğini* dert eden binlerce genç.
dizi teknolojinin hep olumsuz yönlerini gösterse de çok etkilendiğim ve benzer şekilde gelişen bir teknoloji gördüğümde içimin ürpermesine neden olan bir dizi.
devamını gör...
ata (yazar)
bilgili insana saygı duyulur. bilgisini kendisine saklamayıp aktaran insanların önünde ceket iliklenir. bilgisini en güzel sözlerle ifade eden insan ise alkışlanır. yazılarını alkışlayarak takip ettiğim yazar.
devamını gör...
alması vermesinden daha keyifli olan şeyler
kyk kredisi.
devamını gör...
kremalı mantar sote
içine krema konularak yapılan mantar sote çeşididir.
bana ait tarifim şu şekilde:
- yeteri kadar mantar(kestane mantarı tercih sebebi, kültür mantarı da kabul)
diğer malzemeler (birim olarak her 500gr için x1)
- yarım çorba kaşığı tereyağı
- yarım çorba kaşığı zeytinyağı
- 1 orta boy soğan
- 2 diş sarımsak
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 çay kaşığı karabiber
- 1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber
- 1 tatlı kaşığı kekik
- 1 çorba kaşığı barbekü sosu
- yarım paket krema
hazırlanışı:
mantarları ince ince dilimliyoruz. soğanı küp küp yemeklik, sarımsağı ise minik minik hale getiriyoruz. ilk başta soğan ve sarımsağı yağda ve orta ateşte, soğanın rengi hafif pembeleşinceye kadar döndürüp ardından mantarları ekliyoruz. böylece çevirmeye devam ediyoruz.
mantarlar suyunu salıp çekene kadar (orta ateşte) pişiriyoruz, ardından tuz-karabiber ve baharatları ekliyoruz. ardından krema ve barbekü sosunu ekleyip krema iyice çekene kadar orta ateşte hafif hafif karıştırarak pişiriyoruz.
yemeği hazırladıktan sonra, yanına isterseniz patates püresi, pirinç pilavı gibi yemeklerle servis edebilirsiniz.
afiyet olsun.
bana ait tarifim şu şekilde:
- yeteri kadar mantar(kestane mantarı tercih sebebi, kültür mantarı da kabul)
diğer malzemeler (birim olarak her 500gr için x1)
- yarım çorba kaşığı tereyağı
- yarım çorba kaşığı zeytinyağı
- 1 orta boy soğan
- 2 diş sarımsak
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 çay kaşığı karabiber
- 1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber
- 1 tatlı kaşığı kekik
- 1 çorba kaşığı barbekü sosu
- yarım paket krema
hazırlanışı:
mantarları ince ince dilimliyoruz. soğanı küp küp yemeklik, sarımsağı ise minik minik hale getiriyoruz. ilk başta soğan ve sarımsağı yağda ve orta ateşte, soğanın rengi hafif pembeleşinceye kadar döndürüp ardından mantarları ekliyoruz. böylece çevirmeye devam ediyoruz.
mantarlar suyunu salıp çekene kadar (orta ateşte) pişiriyoruz, ardından tuz-karabiber ve baharatları ekliyoruz. ardından krema ve barbekü sosunu ekleyip krema iyice çekene kadar orta ateşte hafif hafif karıştırarak pişiriyoruz.
yemeği hazırladıktan sonra, yanına isterseniz patates püresi, pirinç pilavı gibi yemeklerle servis edebilirsiniz.
afiyet olsun.
devamını gör...
solcu örgütlenince terör sağcı örgütlenince ocak
devamını gör...
kadın sünneti
özellikle endonezya’da hâlâ oldukça yaygın olan insana reva görülemeyecek, berbat bir uygulamadır. uygulanış biçimleri ülkeden ülkeye hatta bölgeden bölgeye değişiklik gösterebilir.
devamını gör...
ilham getiren şeyler
tek başına yapılan uzun yürüyüşlerdir. kuluçka döneminde yalpalamış, bir şey üreteceğim ama ne, zihnimde bir şey var fakat yok gibi de, ilham perilerim istifa etmiş gibi diyenler için tavsiye olunur. ben demiyorum, william miller diyor.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük! bengaripsengüzeldünyaumutlu'daki garip benim şu an. akşam vay programa bak, vay şarkıya bak, vay yazardaki sese bak deyip hancıııı bira getir nidaları atarkene bugün böyle bön bön bakacak desenli halı ararsın kaymak!(bkz: swh) gene olsa gene yaparım bee de bunu öğleden sonra konuşalım.(bkz: sısısısı)
devamını gör...
vampir
vampir efsanelerinin çıkış noktası aslında porfiria hastalığıdır.
bu hastalıkta alyuvarlardaki hemoglobinlerde yer alan hem'in yapısında bulunan porfirin sentezinde bozukluk vardır.
hastalar güneşe çıktıklarında ciltlerinde kabarcık,kaşıntı ve şişme meydana gelir.güneş ışığına aşırı duyarlıdırlar.
ayrıca cilt tutulumundaki nekroz ve çekilmeler nedeniyle dişler açığa çıkar,yani ağızdan taşar
ayrıca tarihte bazı porfiria hastaları,gelişen anemilerini,kan içerek giderebileceklerini düşünmüşlerdir.
tüm bu sebepler nedeniyle de vampir efsane ve söylentileri ortaya çıkmıştır.
bu hastalıkta alyuvarlardaki hemoglobinlerde yer alan hem'in yapısında bulunan porfirin sentezinde bozukluk vardır.
hastalar güneşe çıktıklarında ciltlerinde kabarcık,kaşıntı ve şişme meydana gelir.güneş ışığına aşırı duyarlıdırlar.
ayrıca cilt tutulumundaki nekroz ve çekilmeler nedeniyle dişler açığa çıkar,yani ağızdan taşar
ayrıca tarihte bazı porfiria hastaları,gelişen anemilerini,kan içerek giderebileceklerini düşünmüşlerdir.
tüm bu sebepler nedeniyle de vampir efsane ve söylentileri ortaya çıkmıştır.
devamını gör...

