8 mart dünya emekçi kadınlar günü
hediyeymiş çiçekmiş ya da ucuz, içi boş kutlamaları görmek istemiyorum. kadınlardan uzak dursunlar, dövmesinler, öldürmesinler yeter.
devamını gör...
panna meena ka kund
hindistan'ın pembe şehir olarak adlandırılan jaipur şehrinde yer alan ve sanat eseri niteliğindeki su kuyusunun ismidir. neden sanat eseri sayıldığına geçmeden önce su kuyularına bir göz atalım;

görsel kaynak: panna meena
bu kuyular yağmur sularını biriktirmek amacıyla yapılmış olup hindu dilinde farklı şekillerde adlandırılıyor. bunlardan bazıları; barav, bawdi, baoli, kalyani, vaav gibi. kuyuların sadece su deposu değil dini seremonilerin gerçekleştiği ve insanların serinlediği yerler olması sebebiyle de bölge halkı için önemi büyük.
genel olarak basamaklarla biriken sulara inilecek tarzda tasarlanan yukarıdaki su kuyusu 16. yüzyılda inşa edilmiş ve geleneği bozmayarak geometrik basamaklardan oluşmuş. hem tarihi eski hem de görsel olarak bir şölen vaat ettiği için turistlerin ve fotoğrafçıların uğrak mekanı olduğu söylenebilir.

kuyulardaki sular mevsim şartlarındaki yağmura göre yükselip alçalıyor, merdivenli olması sayesinde de insanların kuyulara ulaşması daha kolay oluyor. suların en çok yükseldiği ve kuyunun en çok dolduğu dönem muson yağmurları yağdığı zamanlar.

görsel kaynak : panna meena
hindistan'da yer alan en önemli ve en ünlü kuyu kara şövalye yükseliyor filmine set olması sebebiyle abhaneri bölgesinde yer alan chand baori kuyusu. kuyu sadece filme set olduğu için değil 33 metreye varan derinliği ile dünyanın en derin su kuyusu unvanına sahip olduğu için de adından söz ettirir.
kaynak 1 : panna meena'ya gider
kaynak 2 : buradan da gidebilirsiniz

görsel kaynak: panna meena
bu kuyular yağmur sularını biriktirmek amacıyla yapılmış olup hindu dilinde farklı şekillerde adlandırılıyor. bunlardan bazıları; barav, bawdi, baoli, kalyani, vaav gibi. kuyuların sadece su deposu değil dini seremonilerin gerçekleştiği ve insanların serinlediği yerler olması sebebiyle de bölge halkı için önemi büyük.
genel olarak basamaklarla biriken sulara inilecek tarzda tasarlanan yukarıdaki su kuyusu 16. yüzyılda inşa edilmiş ve geleneği bozmayarak geometrik basamaklardan oluşmuş. hem tarihi eski hem de görsel olarak bir şölen vaat ettiği için turistlerin ve fotoğrafçıların uğrak mekanı olduğu söylenebilir.

kuyulardaki sular mevsim şartlarındaki yağmura göre yükselip alçalıyor, merdivenli olması sayesinde de insanların kuyulara ulaşması daha kolay oluyor. suların en çok yükseldiği ve kuyunun en çok dolduğu dönem muson yağmurları yağdığı zamanlar.
görsel kaynak : panna meena
hindistan'da yer alan en önemli ve en ünlü kuyu kara şövalye yükseliyor filmine set olması sebebiyle abhaneri bölgesinde yer alan chand baori kuyusu. kuyu sadece filme set olduğu için değil 33 metreye varan derinliği ile dünyanın en derin su kuyusu unvanına sahip olduğu için de adından söz ettirir.
kaynak 1 : panna meena'ya gider
kaynak 2 : buradan da gidebilirsiniz
devamını gör...
barbarları beklerken (john maxwell coetzee)
bir john maxwell coetzee romanıdır. ama öyle böyle bir roman değildir. insanı tüylerini diken diken eder, edebiyat aşkını yeniler, taptaze bir hale getirir, dünyayı anlamanın ve sonrasında kurtarmanın sözcüklerin gücüyle mümkün olabileceğini anlamasına yardımcı olur. büyük romandır, okundukça daha da büyür.
büyük yunan şair kavafis’in aynı isimli şiirinin sadece son kısmını okuduğunu söyleyen coetzee bize eşsiz bir yorum sunmuştur bu romanla. şiirin son kısmı şöyle:
peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?
bir çeşit çözümdü onlar sorunlarımıza
sahiden barbarlar olmasa ne yapardık biz dünya ahalisi olarak? sorunlarımıza nasıl çözümler bulurduk? mecburen kendimize düşman olarak yeni barbarlar yaratırdık. şimdi yazarken fark ettim de zaten durmadan bunu yapıyoruz.
iki bacaklı olanları düşman edinmeye karar verdiğimizden beri george orwell’ın kehanetleri ile korkulu düşlerden uyanıyoruz dev bir böceğe dönüşecek cesareti bile gösteremeden.
çok da zor bir şey değil insanlık için kendine barbarlar yaratmak. birkaç küçük formülle iş kolaylıkla çözülebilir. ten rengine bakarak en kestirme yoldan bir barbar oluşturulabilir, ırka göre yaratmak da mümkündür ama bu biraz zaman alacaktır. siyasi görüşe göre, cinsiyete göre, dini inanca ya da inançsızlığa göre de barbar inşaası gerçekleştirebilir. insan niyet etsin yeter. yeter ki istesin insan! kötü olan her şeyi yapmaya muktedirdir.
barbarlarımız olmadan yapamayız biz çünkü bize bir düşman gerek. bizim bir savaşımız var: düşmanını arayan savaş. aslolan savaştır, düşman nasıl olsa bulunur.
vietnamlı barbarları unutmadık mesela, uygur türklerinin barbarlığını,kızılderililerin bar bar bağırdıkları savaş naralarını, afro-amerikalıların simsiyah barbarlığını, cezayir’de fransa’ya karşı yapılan barbar ayaklanmalar hala aklımızda. ikiz kulelere saldıran barbarlarla ilgili kafamız karışık çünkü suçu tam olarak birine yıkamadığımız için genel olarak müslüman barbarları seçmeyi tercih ettik. her kimse o barbar, bize çok iyiliği dokundu çünkü barbarlar savaş ekonomisini canlı tutar. konu onların barbar olup olmadığı değildir, bizim onlara barbar dememiz yeterlidir.
coetzee hayali bir sınır bölgesinde barbarları bekleyen insanları anlatır. barbarlar o kadar korkunçtur ki onları görmeseler bile hissederler ne kadar ürkütücü olduklarını, onlara bir şey yapmamış olsalar da bir savaş hazırlığı içinde olma ihtimalleri her zaman vardır.
barbarları beklerken duyduğumuz korku şiddetle bastırılabilir ancak. bunun içindir ki bir albay sınır bölgesine gelir ve sahip olduğu tüm kudretle bölge halkını barbarlara karşı korur.
biz de bekleyelim barbarlarımızı zira onlar olmadan biz birer hiçiz.
büyük yunan şair kavafis’in aynı isimli şiirinin sadece son kısmını okuduğunu söyleyen coetzee bize eşsiz bir yorum sunmuştur bu romanla. şiirin son kısmı şöyle:
peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?
bir çeşit çözümdü onlar sorunlarımıza
sahiden barbarlar olmasa ne yapardık biz dünya ahalisi olarak? sorunlarımıza nasıl çözümler bulurduk? mecburen kendimize düşman olarak yeni barbarlar yaratırdık. şimdi yazarken fark ettim de zaten durmadan bunu yapıyoruz.
iki bacaklı olanları düşman edinmeye karar verdiğimizden beri george orwell’ın kehanetleri ile korkulu düşlerden uyanıyoruz dev bir böceğe dönüşecek cesareti bile gösteremeden.
çok da zor bir şey değil insanlık için kendine barbarlar yaratmak. birkaç küçük formülle iş kolaylıkla çözülebilir. ten rengine bakarak en kestirme yoldan bir barbar oluşturulabilir, ırka göre yaratmak da mümkündür ama bu biraz zaman alacaktır. siyasi görüşe göre, cinsiyete göre, dini inanca ya da inançsızlığa göre de barbar inşaası gerçekleştirebilir. insan niyet etsin yeter. yeter ki istesin insan! kötü olan her şeyi yapmaya muktedirdir.
barbarlarımız olmadan yapamayız biz çünkü bize bir düşman gerek. bizim bir savaşımız var: düşmanını arayan savaş. aslolan savaştır, düşman nasıl olsa bulunur.
vietnamlı barbarları unutmadık mesela, uygur türklerinin barbarlığını,kızılderililerin bar bar bağırdıkları savaş naralarını, afro-amerikalıların simsiyah barbarlığını, cezayir’de fransa’ya karşı yapılan barbar ayaklanmalar hala aklımızda. ikiz kulelere saldıran barbarlarla ilgili kafamız karışık çünkü suçu tam olarak birine yıkamadığımız için genel olarak müslüman barbarları seçmeyi tercih ettik. her kimse o barbar, bize çok iyiliği dokundu çünkü barbarlar savaş ekonomisini canlı tutar. konu onların barbar olup olmadığı değildir, bizim onlara barbar dememiz yeterlidir.
coetzee hayali bir sınır bölgesinde barbarları bekleyen insanları anlatır. barbarlar o kadar korkunçtur ki onları görmeseler bile hissederler ne kadar ürkütücü olduklarını, onlara bir şey yapmamış olsalar da bir savaş hazırlığı içinde olma ihtimalleri her zaman vardır.
barbarları beklerken duyduğumuz korku şiddetle bastırılabilir ancak. bunun içindir ki bir albay sınır bölgesine gelir ve sahip olduğu tüm kudretle bölge halkını barbarlara karşı korur.
biz de bekleyelim barbarlarımızı zira onlar olmadan biz birer hiçiz.
devamını gör...
gereksiz abartılan şeyler
sevgili olayı.. herkesin bi sevgilisi olmalı mecburmuş gibi hissettirmek zorunda değilsiniz ki
devamını gör...
cehalet ve aptallık çağı
içinde bulunduğumuz çağ.
bilişim çağının bilgiye kolay erişim getirmesiyle tam tersi olması beklenirken, bilginin sorgusuz kabulü ile birlikte cehalet çağına sürüklenmiş bulunduk. bilgiye erişimin zor olduğu dönemlerde insanlar bilgiye ve çözüme ulaşmak için epey çaba sarfederken içinde bulunduğumuz çağda dijital ortamda gördüğümüz herhangi bir şeyi koşulsuz kabul ediyoruz. dijital ortamda görülen çoğu bilginin bir kaynağı ya da temeli olmamasına rağmen sorgulanmıyor. gelelim bunun 'bence' sebeplerine:
- bilgi kirliliği
arama motorlarında bir şey arayalım ya da aramayalım önümüze alakalı-alakasız yüzlerce bilgi yığılıyor. bunların %90 kadarı 'çöp' bile olmayacak kalitede. siyasi bir örnekle gidelim: siyah arka plana beyaz yazı ve mevzu bahis şahsın fotoğrafının yapıştırılmasıyla bir kaynak yaratılıyor. evet yaratılıyor çünkü doğru ya da yanlış olması önemli değil. nasıl olsa bunun alıcısı olan milyonlarca aptal var.
-gönüllü cehalet
covid ve pandemi konusunda iyice ayyuka çıkan konu bu oldu. zavallı bill gates örneğinden gidelim mesela. bu adam afrika'da çocuk felcinin kökünü kurutan adam.(vakfıyla birlikte tabii). milyar dolarlar harcayıp yüzbinlerce hatta milyonlara insanı aşıladı. geleceğe dair doğru tahminler yürüttüğü için(ki tutmayan çok tahmini de vardır) covid'i icat edip test ve aşı yoluyla beynimize çip yerleştirdiği iddia ediliyor(hem de bedava). buna neden gönüllü cehalet diyoruz? bunun zırva olduğunu herkes biliyor ama cehaleti tercih eden bir kitle var. bu insanlar kandırılmıyorlar, cehaleti tercih ediyorlar.
özetlemek gerekirse içinde bulunduğumuz dünyadan ve z kuşağından(şimdilik) çok ümitlenmememiz gereken çağın adıdır.
(bkz: çoğulcu cehalet) konusunda görüşmek üzere.
bilişim çağının bilgiye kolay erişim getirmesiyle tam tersi olması beklenirken, bilginin sorgusuz kabulü ile birlikte cehalet çağına sürüklenmiş bulunduk. bilgiye erişimin zor olduğu dönemlerde insanlar bilgiye ve çözüme ulaşmak için epey çaba sarfederken içinde bulunduğumuz çağda dijital ortamda gördüğümüz herhangi bir şeyi koşulsuz kabul ediyoruz. dijital ortamda görülen çoğu bilginin bir kaynağı ya da temeli olmamasına rağmen sorgulanmıyor. gelelim bunun 'bence' sebeplerine:
- bilgi kirliliği
arama motorlarında bir şey arayalım ya da aramayalım önümüze alakalı-alakasız yüzlerce bilgi yığılıyor. bunların %90 kadarı 'çöp' bile olmayacak kalitede. siyasi bir örnekle gidelim: siyah arka plana beyaz yazı ve mevzu bahis şahsın fotoğrafının yapıştırılmasıyla bir kaynak yaratılıyor. evet yaratılıyor çünkü doğru ya da yanlış olması önemli değil. nasıl olsa bunun alıcısı olan milyonlarca aptal var.
-gönüllü cehalet
covid ve pandemi konusunda iyice ayyuka çıkan konu bu oldu. zavallı bill gates örneğinden gidelim mesela. bu adam afrika'da çocuk felcinin kökünü kurutan adam.(vakfıyla birlikte tabii). milyar dolarlar harcayıp yüzbinlerce hatta milyonlara insanı aşıladı. geleceğe dair doğru tahminler yürüttüğü için(ki tutmayan çok tahmini de vardır) covid'i icat edip test ve aşı yoluyla beynimize çip yerleştirdiği iddia ediliyor(hem de bedava). buna neden gönüllü cehalet diyoruz? bunun zırva olduğunu herkes biliyor ama cehaleti tercih eden bir kitle var. bu insanlar kandırılmıyorlar, cehaleti tercih ediyorlar.
özetlemek gerekirse içinde bulunduğumuz dünyadan ve z kuşağından(şimdilik) çok ümitlenmememiz gereken çağın adıdır.
(bkz: çoğulcu cehalet) konusunda görüşmek üzere.
devamını gör...
kaybettiğimiz yakınlarımızı chat robotu olarak diriltme projesi
microsoft'un ölen kişilerin kişisel bilgilerini kullanarak sohbet robotu yapmaya olanak tanıyan projesi. patentini de almış.
kaynak: www.indyturk.com/node/30367...
kaynak: www.indyturk.com/node/30367...
devamını gör...
havalar nasıl olursa olsun sizin havanız iyi olsun
hava durumu sunumuna; renk getiren, işve-cilve getiren hülya uğur söylemi.
devamını gör...
kristal kafatası
tarih öncesi çağlardan kalma olduğu ve özel birtakım doğaüstü güçlere sahip olduğu iddia edilen, kristalden yapılma kafatası modeli. özelliği, iddiaya göre, altından tutulan bir ışığın, kristal olduğu halde kafatasının hiçbir yerinden yansımadan doğruca gözlerinden çıkmasıydı.
böyle bir kafatasının varlığı ilk kez, anna mitchell-hedges adlı maceracı bir kadın tarafından ortaya atıldı. anna, bu kafatasını belize taraflarında, çökmüş bir tapınağın kalıntıları arasında bulduğunu iddia etti. müzede bile sergilenen kafatasının, anna tarafından bir müzayededen satın alındığı ve ne mayalarla ne azteklerle ilgisi olduğu kanıtlandı. hatta kafatası 19. yüzyılda, kuyumculuk aletleri kullanılarak yapılmıştı, yani oldukça yeni sayılırdı.
benzer şekilde başka bazı kafatasları daha piyasaya çıkarak müzelerde sergilenmiş, ancak hepsinin yakın dönemlerde yapıldığı, bilimsel araştırmalar sonucunda kanıtlanmıştır.
böyle bir kafatasının varlığı ilk kez, anna mitchell-hedges adlı maceracı bir kadın tarafından ortaya atıldı. anna, bu kafatasını belize taraflarında, çökmüş bir tapınağın kalıntıları arasında bulduğunu iddia etti. müzede bile sergilenen kafatasının, anna tarafından bir müzayededen satın alındığı ve ne mayalarla ne azteklerle ilgisi olduğu kanıtlandı. hatta kafatası 19. yüzyılda, kuyumculuk aletleri kullanılarak yapılmıştı, yani oldukça yeni sayılırdı.
benzer şekilde başka bazı kafatasları daha piyasaya çıkarak müzelerde sergilenmiş, ancak hepsinin yakın dönemlerde yapıldığı, bilimsel araştırmalar sonucunda kanıtlanmıştır.
devamını gör...
normal sözlük'te futbol konuşulmaması
genel olarak mutlu olduğum konulardan biridir. hiç konuşulmasın demiyorum. ölçülü olmalı.
her şeyin fazlası sıkıyor. içimiz dışımız siyaset, futbol, ilişkiler veya pandemi olunca da olmuyor işte.
her şeyin fazlası sıkıyor. içimiz dışımız siyaset, futbol, ilişkiler veya pandemi olunca da olmuyor işte.
devamını gör...
sınavda kesin soru çıkar denilen yerden hiç soru çıkmaması
bir ihtimal.
@ucemak da demiş, @kilosierra da demiş, ben de diyeyim;
aslında bu durum genelde öğrencilerin birbirine "buradan kesin çıkar." demesi sonucu yaşanıyor. bazen dinlediğini anlamamak, bazen derslere düzenli girmemek sonucunda yani... bir arkadaşa ders çalıştırırken fark etmiştim, onun önemsediği ve altını çizdiği yerlerin aslında hiç de öyle sınavda çıkacak cinsten yerler olmadığını.
hocaların neyi önemsediği ve sınavda büyük ihtimalle neyi soracağı, eğer dersleri düzenli takip eden biriyseniz, genellikle son derece açık oluyor. bugüne dek hiç yanılmadım bu konuda ve hiç başıma gelmedi bu durum. hocalar kendileri belli ediyor farkında olarak ya da olmayarak, esas önemli konunun ne olduğunu.
@ucemak da demiş, @kilosierra da demiş, ben de diyeyim;
aslında bu durum genelde öğrencilerin birbirine "buradan kesin çıkar." demesi sonucu yaşanıyor. bazen dinlediğini anlamamak, bazen derslere düzenli girmemek sonucunda yani... bir arkadaşa ders çalıştırırken fark etmiştim, onun önemsediği ve altını çizdiği yerlerin aslında hiç de öyle sınavda çıkacak cinsten yerler olmadığını.
hocaların neyi önemsediği ve sınavda büyük ihtimalle neyi soracağı, eğer dersleri düzenli takip eden biriyseniz, genellikle son derece açık oluyor. bugüne dek hiç yanılmadım bu konuda ve hiç başıma gelmedi bu durum. hocalar kendileri belli ediyor farkında olarak ya da olmayarak, esas önemli konunun ne olduğunu.
devamını gör...
21'inci yüzyılda istanbul'da gerçekleşecek büyük istanbul depremi
her geçen gün yaklaşan, inkar edilemez gerçek. umarım izmir depremi bir nebze olsun yöneticileri kendine getirir ve sürekli halının altına süpürülen bu istanbul yapılaşması problemi için bir şeyler yapar.
devamını gör...
sözlük yazarlarının gittikleri ilk yabancı ülke
bosna hersek.
devamını gör...
geçmişe not
geçmiş ama bitmemiş. bitseydi gelip buraya yazarak , onun vermiş olduğu ruhani darlığı azaltmaya çalışmazdın. oysa sen dediklerinden ve yaptıklarından pişman değilsin ama hissettiklerin... keşke demiyorsun lakin olmasa daha iyi olurmuş. hssetmesen daha iyi olabilirmiş.
devamını gör...
lisede aşık olmak
sonradan hatırlanıp gülünüp geçilecek olay.ulan ne salakmışız be.
devamını gör...
leon the professional
türkçemize "sevginin gücü" olarak çevrilmiş, başrollerini jean reno ve o dönemler henüz 13 yaşında natalie portman'ın paylaştığı, shape of my heart* soundtrack'iyle akıllara kazınan sevimli filmdir.
filmin esası kesinlikle aşkın yaşı yoktur olarak anlaşılmamalıdır. bunu savunan pedofili insanlara itibar edilmemeli, onları sert bir cisimle dövmeliyiz.
burada aslında anlatılmak istenen, baba şefkatinden uzak, aile kavramını tatmamış bir kız çocuğuyla otoriter, suratı asık, taş kalpli olarak tanıdığımız yetişkin adamın kurduğu masum arkadaşlıktır. bu duyguyu aşk ile meşk ile karıştıranın yatacak yeri yok dediğim filmdir.
filmin esası kesinlikle aşkın yaşı yoktur olarak anlaşılmamalıdır. bunu savunan pedofili insanlara itibar edilmemeli, onları sert bir cisimle dövmeliyiz.
burada aslında anlatılmak istenen, baba şefkatinden uzak, aile kavramını tatmamış bir kız çocuğuyla otoriter, suratı asık, taş kalpli olarak tanıdığımız yetişkin adamın kurduğu masum arkadaşlıktır. bu duyguyu aşk ile meşk ile karıştıranın yatacak yeri yok dediğim filmdir.
devamını gör...
yazarlardan riyakarlık örnekleri
komik gözüküp değerler söz konusu olunca aniden fazlasıyla ciddi olmak.
gidip gelmek de diyebiliriz.
hangisi gerçek, onu allah bilir.
riyakarlık mı denge mi, onu da allah bilir.
gidip gelmek de diyebiliriz.
hangisi gerçek, onu allah bilir.
riyakarlık mı denge mi, onu da allah bilir.
devamını gör...
her köşe başında olması istenen bir şey
hayatı sıfırlama butonu.
devamını gör...
normal sözlük kelimelik turnuvası
merhabalar turnuvacı portakallar!
ikinci turumuzun kuraları çekildi, gruplar aşağıdaki gibi.
yine önceki maçlarda olduğu gibi herkes kendi grubundaki yarışmacıyla iki maç (toplamda 8) yapıyor, maç sonucunun skorunu bana mesaj olarak atıyor ki tabloya işleyebilelim.*
maç süresini yine 12 saat olarak seçiyoruz.
her gruptan en yüksek puanı alan ilk iki kişi yani toplamda 4 kişi final oynuyor.
maçlarımız perşembe gecesine kadar biterse harika olur, en olmadı cuma olsun lütfen, sevgiler..
takıldığınız anlamadığınız bir yer olursa sormaktan çekinmeyin lütfen başarılar diliyorum.*
ikinci turumuzun kuraları çekildi, gruplar aşağıdaki gibi.
yine önceki maçlarda olduğu gibi herkes kendi grubundaki yarışmacıyla iki maç (toplamda 8) yapıyor, maç sonucunun skorunu bana mesaj olarak atıyor ki tabloya işleyebilelim.*
maç süresini yine 12 saat olarak seçiyoruz.
her gruptan en yüksek puanı alan ilk iki kişi yani toplamda 4 kişi final oynuyor.
maçlarımız perşembe gecesine kadar biterse harika olur, en olmadı cuma olsun lütfen, sevgiler..
takıldığınız anlamadığınız bir yer olursa sormaktan çekinmeyin lütfen başarılar diliyorum.*
devamını gör...
namaz kılan insan hak yemez kötülük etmez
hak yemeyen, kötülük yapmayan insan, namazda kılıyorsa tadından yenmez.
(bkz: ideal kul)
(bkz: ideal kul)
devamını gör...
it dalaşı
farklı ülkelere ait savaş uçaklarının, birbirlerine karşı yaptıkları tehdit amaçlı manevralar için kullanılan tabir.
devamını gör...