özellikle ülkemizde ne işe yaradığı anlaşılmayan, kulaktan dolma bilgiler ile hakkında atılıp tutulan tanımlanması zor sektör. kısaca bir organizasyonun kurumsal performansının iyileştirilmesi için organizasyonun stratejisi veya herhangi bir bölümünün işleyişi ile ilgili olarak verilen danışmanlık hizmeti olarak tanımlanabilir.

1886 yılında kurulan arthur d. little dünyanın ilk danışmanlık şirketidir.

günümüzde en meşhur danışmanlık şirketleri ise yaygın gruplamaları ile şöyledir:
mbb: mckinsey & company, boston consulting group, ve bain & company
big 4: deloitte, ernst & young veya ey, pricewaterhousecoopers veya pwc, ve kpmg
ülkemizde de ofisi bulunan diğer belli başlı şirketler (belirli bir sıra olmadan): accenture, oliver wyman, kearney, simon-kucher & partners ve arthur d. little

aslında yukarıda bahsedilen big 4 şirketlerinin asıl uzmanlık alanı denetimdir, yönetim danışmanlığı ikincil çalışma alanıdır, ama çok büyük şirketler oldukları için yönetim danışmanlığı pazarının da çok önemli bir kısmını oluştururlar.

sonuç olarak, sektör konusunda sorusu olan arkadaşlar gelen kutuma portakal atabilirler.

edit: gördüm ki verdiğim bakınızların hepsi boş. yavaş yavaş dolduracağım, takipte kalın
devamını gör...

ne hikmetse boşken değil de vize veya final haftasında yani o yoğunlukta gelen istektir. birikmiş slaytlar, notlar, sayfalar vardır fakat kitaplığındaki o bir kitap veya listendeki bir film sana göz kırpar, kendine çeker. bazen gün, ne ders çalışarak ne de kitap okuyarak geçer. o vicdan sızısından ikisini de yapamaz insan ve bomboş bir gün geçirip pişman olur.

nihayetinde, baharda kışı, kışın da baharı özler insan, ne uzaksa onu ister.
devamını gör...

nietzsche'nin sonsuz döngü manasına gelen kuramıdır. üstinsanı anlatmak için ya da üstinsanın oluşum evrelerini anlatabilmek için kullanılmış bir kavramdır. hoş üstinsan nedir, neye göre üstinsan, kime göre üstinsan vb. sorular da insanın aklına gelmiyor değil de neyse şimdi konumuz bu değil. -yani evet bu ama tam olarak değil*- gelelim bengi dönüşe. evrende olup biten her şeyin sonsuza değin tekrarlanması olarak açıklanabilecek bir kuramdır. fakat insan bu döngüyü fark etmemektedir. bu görüşü "şen bilim" adlı kitabında açıklayan ve bu durumun gerçekten var olup olmadığına dair bir kanıt sunmayan nietzsche şöyle der:
--- alıntı ---

eğer bir şeytan gece gündüz seni izlese , en gizli düşüncelerine girip şöyle derse ne olurdu : yaşamakta olduğun ve yaşamış olduğun bu yaşamı bir kez daha ve sayısız kez yaşamak zorundasın. yeni bir şeyle karşılaşmayacaksın , tersine her şey aynı olacak

--- alıntı ---
devamını gör...

ağlıyorum şu an
anla, tüm şiirlerim sana
yokluğun sinsi bir zehir
öldürüyor zamanla

gitmelerin, kalmaların
sözlerin, kaldırımların
sesini duymadığım her an
can çekişiyor kırgın saçlarım.
devamını gör...

ben bir garip aşığım..
köşe bucak kaçar.. kovalanirim..
bana her yer bahar bahçe..
siz atışın ben köşeden bakarım..
devamını gör...

orta avrupa'da protestan'lar ve katolik'ler arasındaki bir anlaşmazlıkla başlayan büyük savaş'tır.
devamını gör...

gerçekçi olduklarını düşünmüyorum. bildiğin hepsi romantikler. kurgular hep aynı klişelerden gidiyor. zengin-fakir, iyi-kötü gibi hep zıt karakterler rekabet halinde. özellikle hep en çok beğenilen reytingi yüksek denilen tüm dizilerde çok da ahım şahım bir senaryo da yok. hep şaşalı gösterişli mekanlar, kıyafetler, güzel kızlar, erkekler, vıcık vıcık şeylerle işi götürüyorlar. ben gerçekçilik derken yani toplumu gerçekçi bir şekilde yansıtan dizilerin çok da olmadığını söylemek istiyorum. dizilere baksan hep bu gösterişli karnı tokların entrikalı hayatlarını sunuyorlar. belki de millet demek ki böyle hayatları görmek istiyor da olabilir. millet masallara inanmak istiyor, güzel kızların, yakışıklı erkeklerin boğaza nazır evlerinde yaşadıkları aşkları, entrikaları, pervasızlığını izlemek istiyor. talep var ki bu saçmalıklara arz da var. bence dizilerin geneli böyle. toplumsal gerçekçi üç beş dizi görmüşümdür sadece. ben bu açıdan bakmak istedim geneli maalesef abuk subuk pembe diziler.
devamını gör...

zorla kendini dinletme çabası. zaten dinlemek istese dinler, duymak istese duyar, zorla güzellik olmaz. at içine ne diyeceksen ve eline koluna sahip çık bağımsızlığını ilan etmesinler.
devamını gör...

özgür mü diyorsun kendine?
egemen düşünceni işitmek isterim senin, boyunduruktan kurtulduğunu değil.
devamını gör...

nail olduğum şereftir. itirazı olan gelip vursun yumruğunu masaya. varlığım sözlük kız ve eşcinselleri arasında iç savaşa sebebiyet vermesin diye sessiz sakin takılıyorum, dokunmayın fazla.*
devamını gör...

bundan yaklaşık 2000 yıl kadar önce aydın'da tralleis isimli antik bir kent varmış ve burada çok sevdiği eşini kaybeden seikilos isimli biri yaşarmış.
bir şarkı yazmak, bir eser bırakmak istemiş ve şarkısını bir taşın üzerine işlemiş. şarkısı ve hisleri yaşasın istemiş ve en önemlisi eşlik edebilelim istemiş. ben buradaydım demiş.
birçok şiir ve şarkı yazılmış o dönem. bu şarkının farkı müzikal olarak yorumlanabilecek nota düzeniyle yazılmış en eski şarkı olması. bu durum hala şarkıyı hala çok canlı ve mistik tutuyor.
sözlerinin türkçe çevirisi şu şekilde
"ışılda henüz yaşıyorken
gamı tasayı at bir kenara
yaşam dediğin böyle kısayken
ve her şey yenik düşerken zamana"



yazıt maalesef 1966'dan bu yana ait olduğu yerde değil, danimarka milli müzesi'nde sergileniyormuş. ait olduğu yerde önce kaybolup sonra saksı altlığı olarak kullanıldığını düşününce buna çok üzülmüyorum aslında.
devamını gör...

venüsün atmasforini oluşturan toz, sülfürik asit ve karbondioksit sebebiyle güneş ışınlarının sadece % 20'si venüs'e ulaşabiliyor. bu sebeple venüs karanlıkta kalıyor. ayrıca güneş enerjisini, tutan atmosferi sebebiyle sıcak bir gezegen; 462 c*.
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
devamını gör...

ilk aklıma gelenler; hande yener yalanın batsın, göksel depresyondayım, yalın ellerine sağlık, grup gündoğarken ellerimde çiçekler.. bu şarkılar bayağı ses getirmişti. biz de sürekli dinliyorduk.
devamını gör...

kişiye göre değişir..sevmeden sevisenle dolmuş dünya.. yanlış önerme..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çok teşekkür ederim *
devamını gör...

aşırı duygusal biri olsam da mantığım hep ağır basar, belki biraz da ağır basan şey gurur da. o yüzden bu arada kalmışlıklarda hep özsaygıyı tercih ederim.
devamını gör...

bre kelini darbuka yaptığım, senin görevin ne?bize şikayet etmek mi, yoksa soruna çözüm bulmak mı? demek istediğimdir.
devamını gör...

alerji aşımı satan firma.tekel olduğu için kalitesizlik zirvede.aşının fiyatını yanlış söylemişlerdi.tam komedi.tekelleşmenin zararlarını sağlık sektöründe bile görüyoruz.
13.30dan beri hatlarına bağlıyım.hala bekliyorum.rezalet başka bir şey değil.paranızla bile ilacınıza ulaşamıyorsunuz!hala ulaşabilmiş değilim!
1 saat 15 dakika bekledim ve yüzüme kapandı telefon.yorum bile yapamıyorum!
nerdeyse bir günümü ayırdım ulaşamadım.şikayet var'a yazdığım için döneceklerdir.başka seçenek bırakmadınız.
devamını gör...

modernizmin ötesi anlamına gelen kavram olmakla beraber bu tanımın kapsamı genellikle sanat, mimarlık gibi alanlardır. eğer postmodernizm kavramını toplumlar için kullanmak istediğimizde postmodernite kavramını kullanmak gerekir. bu videoda neden kullanıldığı iyi bir şekilde özetlenmiştir. bu videoda ele alınan amaç doğrultusunda bulunduğumuz geçiş dönemini tanımlamak için kullanılan bu kavrama son moda saçmalıklar: postmodern aydınların bilimi kötüye kullanmaları başlığında da belirttiğim sıkıntılardan dolayı mesafe ile yaklaşmak gerekir. bunun sebebi ise postmodernizmin kendisinin bilim, aydınlanma, marksizm ve psikanaliz gibi pek çok kavrama karşıt bir şekilde konumlandırmasıdır. yani birisi postmodern marksist gibi bir tanım kullanıyorsa (bkz: jordan peterson), kullanan kişinin bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğunu söyleyebilirsiniz.

zannımca bu akımın yaygınlaşması 1980'ler sonrası reagan,thatcher,gorbaçov etkisi ile 1990'larda başlamıştır. bu doğrultuda kimlik ve öznenin en çok öne çıkan unsurlar olduğu söylenebilir. bu iki başlığı öne çıkarmamın sebebi ise günümüz muhalif siyasetinde çok ciddi yer işgal eden unsurlar olduğunu düşünmemden kaynaklıdır. (bkz: feminizm)(bkz: lgbti+)
belirtmem gerekir ki kesinlikle bunlar asla göz ardı edilmeyecek sorunlardır ancak bana göre nihayetinde dolaylı veya dolaysız olarak neo-liberal siyasetin etkisi kesinlikle ihmal edilmemelidir.

sonuç olarak, günümüz konjöktürünü tanımlamakta elimizdeki kavramların yetersizliğinden dolayı meydana çıkan, ele aldığı sorunların asla göz ardı edilmemesi gereken ancak çok ciddi bir revizyona ihtiyaç duyan bir kavramdır.

başlangıç için, steven best ve douglas kellner'in yazmış olduğu postmodern teori eleştirel soruşturmalar kitabını önerebilirim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim