az önce iliklerime kadar dışlandığımı hissederken ardından yanıma gelene bakın
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yenir mi ki bu?
devamını gör...

bu aralar ben de kafayı yemekte çok haklıyım ve tabii ki mutlu değilim. ya ne olacağıdı?

hala mod olan ve sevdiğimiz yazar. böyle böyle sözlüğü üstüne yaparlar ha benden demesi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
şarap içiyorum bu beyle
devamını gör...

romanı iki defa okudum. 3. okumam da yakın zamanda olabilir.
hakkında bir iki şey yazacağım.

öncelikle şunu söyleyebilirim ki kurgusal metinde tesadüf yoktur. yazar, yaratıcı gibi çalışıp inşa eder. dolayısıyla metinde geçen isimler de tesadüfi olarak seçilmemiştir.

romana uyarlayacak olursam.
mümtaz, nuran, fatin, ihsan bence tesadüfi seçilmemiştir.

mümtaz geçmişi çalkantılarla dolu bir hayat geçirmiştir.(babasının öldürülmesi, bir kadına aşık olması, amcası ihsanın yanına gelip farklı bir hayat tarzına geçiş yapması.)

ben mümtaz-nuran-fatin üçlüsünü şu şekilde kuruyorum. (şu anda düşündümde divan edebiyatındaki aşık, maşuk, rakip üçlüsünü andırdı.)

mümtaz kelime anlamı olarak seçkin demektir. nuran ise ışık. fatin fitne çıkaran anlamına gelmektedir. mümtaz geçmişin onca yaşanmışlığına rağmen hayatına bir ışık gibi doğan nuran ile karşılaşır. zamanın romanları gibi boğaz gezmeleri, sefaları yapılır, bir sürü mekanda bir sürü yaşanmışlık biriktirilir. ama bir süre sonra araları açılır, fatin fitne çıkararak nuru söndürür. nuran mümtaz'ın hayatından çıkarak mümtazın hayatını alt üst olmuş şekilde karanlıklar içinde bırakır.
nuran ışık getirdi aydınlattı, gitti, nur da gitti, mümtaz'ın hayatından.

söylenecek pek çok şey var ama bir şeyler elimden geldiğince çiziktirmek istedim.

edit: fatin değil fahir'miş, karakterim adı. uzun zaman önce okuyunca insanın aklından değişiveriyor.
devamını gör...

bir erkek olarak belirli periyodlarda kullandığım ve memnun olduğum kişisel bakım ürünü.

amacı bölgeyi minik minik tahrip ederek orayı onarmak amacıyla yenilemek ve daha güzel görünmesini sağlamak.
gerçekten etkili önerilir ancak uygulanışını iyice araştırmalı ve ilk uygulamada fazla sert davranılmamalı. hatta kendine güvenilmiyorsa ilk sefer için paraya kıyılıp işin uzmanına gidilmeli.

dermaroller ucunda iğneler bulunan bir silindirdir. tabi uygulanacak bölgeye göre iğnelerin boyutları değişir. ben yüzüm için (elmacık kemiği, göze çok yakınlaşmadan ama hafifte yakın, burun, alın) kullanıyorum. zaten erkek neresi için kullansın başka. 0.50 mm olanını aldım. konunun uzmanı daha iyi yönlendirebilir.
youtube dan uygulanışı ile ilgili çokça video izledikten sonra uygulayacağım her bölgede yıldız çizerek 6 sefere üzerinden geçiyorum. e yüzüm kıpkırmızı oluyor ve haliyle kanayan yerlerde oluyor. alev atıyor insanın yüzü. tamamladıktan sonra hyaluronik asit içerikli kağıt yüz maskesini yapıyorum. bu maske yatışmasını ve beslenmesini daha çabuk onarılmasını sağlayacak.normalde 15 dk durması yeterli ki maskede de öyle yazıyor. ancak lazer epilasyonumu yapan güzellik uzmanı hanım dermadan sonra kuruyana kadar tutun dedi. aynı hanım eğer soyulmasını istiyorsanız redox-c de kullanın demişti. deri değişimi isteyenler deneyebilir.
kritik konu ise uyguladıktan sonra uygulanılan bölgenin güneş görmemesi. bu çok önemli. 3 gün güneş görmeyecek derma yaptığınız bölge. kısa süreli yada arabayla çıkılacaksa (ki önerilmez) güneş kremi sürülmeli.
devamını gör...

halk dilinde döl eşi ismi de kullanılan annemizin karnında, içinde 9 ay 10 gün beklediğimiz içi tuzlu suyla dolu bir kesecik.
bebeğe dönüşen hücrelerin geldiği kısım. teknolojik açıdan benzetmede bulunursak bebeğin üretildiği 3 boyutlu yazıcı görevini yürüten yedek bir organ.

görevi anne ile bebek arasında besin ve oksijen iletimini sağlamaktır. anneden bebeğe bu maddeler geçerken de bebekten de anneye karbondioksit ve üre gibi metabolizmal artıklar geçer.

plasentanın gelişmesi de hamileliğin üçüncü aylarında tamamlanır. anne karnında üç aydan sonra cenin evresinde oluşumu tamamlanır. bir ucu bebeğe, diğer ucu da rahim duvarına bağlıdır. plasenta, hayati bir değer taşıyan, doğum bittikten sonra da işi biten geçici bir organdır. 500 gram kadar ağırlığa ve 3 cm. kadar da kalınlığa sahip olan, bebeğe zarar gelmemesi için de esnek yapıda olan bir organdır.

plasenta, anne ile bebek arasında bir duvar vazifesi görür. hamilelik sırasında annenin vücudundaki virüsler plasenta sayesinde bebeğe bulaşmıyor. anne karnındaki bebeğin solunum, dolaşım, iç organlarının işlevlerini bebek dünyaya gelinceye kadar yerine getirir.
devamını gör...

istanbul sözleşmesi saçmalıktır. abicim zaten var da ne oldu? cinayetlerin ne kadarını önledi? bu sözleşme gerizekalıların yüreğini soğutmaları adına çıkmıştır. kadın cinayetlerini hatta cinayetleri durdurmanın tek yolu eğitimden geçer. "onlar yapsın biz cezayı keseriz" diye bir sistem olamaz. böyle bir mantık olamaz, buna inanan ve savunan mantık hiç olamaz. gerekli eğitimi veremeyen bireylerin sorunudur bu. zaten ülke de adalet yok, eğitim yok. eğitimi anne-baba çocuğuna verebildiği kadar vermelidir. bunların yanlış olduğunu, kimseye yararı olmayacağını, kadınların sinirlenme anında fevri bir hareketle aşağılanmaması ve herhangi bir hakaret dahi edilmemesi gerektiğini en iyi yolla çocuğa geçirmek gerekiyor. herşeyden bihaber adamlar anne-baba olursa, eğitim olmaz, adaleti sokaklar sağlarsa, isterse en büyük ceza gelsin ne fayda? hayır bi de müslüman adamın kabul edip etmemesine takılmış tanımlarda.

ayrıca şuna da açıklık getirmekte fayda var; islam hukuk karşısında sadece bazı konularda erkek kuralı koyar. nedir bunlar? mesela karar verirken duygu değişimi yaşama ihtimali varsa erkek şartı konur. çünkü erkekler kadınlara göre daha net olabiliyor. mesela taciz olayı geçiren bir kadın mahkemeye çıktığı vakit bunu onaylamaktan korkabilir, ya da farklı bir duyguya kapılabilir. bundan mütevellit erkek şartı konur ki, haklı olduğu davayı savunabilsin. tabi bu değişir, verdiğim sadece bir örnek yani. daha muhalefet olmayı bilmiyoruz bence.

eğitimsiz ortam da istediğiniz kuralı koyun, bu kural gerçekleşemez. bir maymun birine zarar veriyorsa, birine zarar vermenin yanlış olduğunu öğretmeden ceza keserseniz, bunun sizin hatanız olduğunu sanacak ve sadece sizden kaynaklı olduğunu varsayacak. eğer düzgün bir eğitimden geçirirseniz bırakın varsayımı böyle olayların olma ihtimali en aza iner. önce eğitim.
devamını gör...

köy yerlerinde yiğit lakabıyla anılır felsefesi ile konulmuş güldüren lakaplardır.
mesela her köyde bir topal lakaplı insan vardır.
topal ahmat. topal recep gibi gibi.
devamını gör...

59 61 20 6f 6e 75 20 62 75 6e 75 20 62 c4 b1 72 61 6b c4 b1 6e 20 64 61 20 c5 9f 75 20 4d 75 73 74 61 66 61 20 4b 65 6d 61 6c 20 41 74 61 74 c3 bc 72 6b 20 64 c3 bc c5 9f 6d 61 6e 6c 61 72 c4 b1 6e 61 20 6b 61 72 c5 9f c4 b1 20 62 69 72 20 c5 9f 65 79 20 79 61 70 c4 b1 6e 20 6c c3 bc 74 66 65 6e 21
devamını gör...

genelde o his konusunda beni yanıltmayan insandır. belki de zihnimizde şartlandırıyoruz en başta,bilmiyorum. ama böyle hissedip yanıldığım hiç olmadı.
devamını gör...

başka bir yalnız ile köprü kurana dek yaşanılan durumdur. yalnızlık mecburiyet değil, tercih olmalıdır yoksa acı verebilme özelliği ile tanışmak an meselesi olabilir.
devamını gör...

eski eşin taciz, cinayet vs gibi yüz kızartıcı bir suçu yoksa, neden çocuğunun soyadını değiştirmek ister ki bir insan? ayrıca neden kendi soyadı değil de başka bir adamın soy adı? insan hayret ediyor gerçekten.
devamını gör...

şu ifşalar deniz baykal'ın, cübbelinin pornosundan beter, bir tane delikanlı çıkıp aksini ispatlayamıyor. demek ki bunların brazzers menşeili seks tapeleri çıksa allah rızası için diye yutturacak seviyeye getirmişler kitleyi.
devamını gör...

babaların her isteğe cevap verirken söylediği söz.
devamını gör...

bir yanımda artemis, bir yanımda aphrodite vardı. ön taraflardan hektor'un sesini duyuyordum, "bu ilk değil!" diye bağırıyordu. "sonuncusu da olmayacak! bu bereketli doğu toprakları, her zaman batının kan döktüğü yerler oldu!" diye devamını getirmişti.

kapının ardından akhalıların seslerini duyabiliyordum, gökyüzünü mavi yapan ışığın nedenini de biliyordum oysa ki...

athena onların yanındaydı, tıpkı hera, poseidon, hephaistos, hermes gibi. athena en sevdiğim tanrıça olmasına rağmen, ona karşı gelmek beni öylesine ürpertiyordu ki, hemen yanımda bulunan, ismini bilmediğim bir troyalının, bana "kazanacağız!" demesini bile zar zor duyuyordum.

ve işte, tam o anda, tüm troyalıları çıldırtan bir şey oldu. gökyüzünü kırmızıya boyamış bir varlık, bulunduğumuz yere iniyordu. kırmızı gözleri, giydiği savaş kaskından bile daha korkutucuydu.

ares, en ön kısma indiğinde, herkes çılgın gibi savaşmak için can atıyordu. birazdan ya kan dökecek ya da ölecektik ve bunun sebebi tek bir kadındı...

ah helen...

önce herkes sessiz oldu, sonra kapıların açılma sesini duydum...

işte böyle başladı büyük bir savaş, mottom bile hazırdı.
doğunun çocukları, batıya karşı geliyordu.
devamını gör...

şu zamanda kadın erkek fark etmeksizin gayet normal olan durumdur. isteyen istediği yaşta aile kursun ama ben 30dan önce olması yerine 30dan sonra olmasını tercih ederim. ortada bi tren var da biz ona yetişmeye mi çalışıyoruz? bir şeyleri aceleye getirmenin bi manası yok bence. her şeyin bir zamanı var. ve bu zaman herkes için farklı olabilir. benim önceliğim kendim, kendi hayallerim, kendi hayatım. bunu rayına oturttuktan sonra aile kurmak isterim. kaldı ki bunun da 30dan önce olacağını sanmıyorum. yani demem o ki bence artık normalleşmesi gereken durum. isteyen 30unda aile kurar, isteyen 50sinde. 20yaşında aile kurmaktan daha sağlıklıdır diye düşünüyorum.
devamını gör...

şu tarikatlar cemaatler kapatılsın ardından imam hatiplere kilit vurulsun tekel bayileri sonra kapatırız. ama şu tarikatlarla cemaatlere el atalım ilk önce.

okey mi? siz bi düşünün bunları.
devamını gör...

süryanilerin bir koludur ve hristiyan katolikliği benimsemişlerdir.
devamını gör...

sapla samanın karıştığı iddia.

"dış görünüş önemli" dediğimizde anlaşılan şey, bir kişinin mutlaka çok güzel ya da yakışıklı olması gerekliliği ama bu kanı yanlış bir kanı. dış görünüş, her insanın etkileneceği bir insan tipinin var olduğu anlamına gelir. sanılanın aksine herkes kusursuzluk aramaz insanlarda. çoğu insana bunlar kusur gibi görünse de, kimisi kilolu insanlardan hoşlanır, kimisi kalın bacaklılardan, kimisi kısa boylulardan vesaire... yani aşırı kaba bir tabir olacak ama her malın bir alıcısı vardır.

"benim için dış görünüş önemli değil" diyen bir insan büyük ihtimalle bunu kastediyordur; hoşlanacağı kişinin dergi kapağından fırlamış kadar yakışıklı ya da podyumdan düşmüş kadar güzel olması gerekmediğinden. elbette gördüğü zaman etkileneceği bir şey vardır herkesin. ancak bu şeyin herkes tarafından harika olarak kabul görmesi gerekmez. o kişiye hitap etmesi yeterlidir.

bu nedenle dış görünüşün önemli olmadığını söyledikten sonra bir kişiye "tipim değil" diyen insanları linç etmeyin. elektrik almak denilen şey budur işte. dünyanın en yakışıklı ya da güzel kişisinden bile etkilenmeyebilirsiniz. bu tamamen kişinin zevkiyle, karakteriyle, önemsediği şeylerle alakalı bir durum. dış görünüş bu bakımdan her şeydir belki ama güzel ya da yakışıklı olmak, bir kişiye hitap etmediği sürece hiçbir şey değildir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim