dün gece korkudan dua ederken aklıma takılmış sorudur. google'da bir cevap bulamadım.

şimdi bildiğimiz gibi dualar arapça. (türkçesini okuyunca kabul olunuyor mu o konuyu bilmiyorum). arapçanın telaffuzu türkçeye pek uygun değil. yanlış telaffuzlar yanlış anlamlara yol açabilir. açıyordur da bence.

var mıdır bunun bir çözümü diye merak ettim. illa arapça telaffuz mu öğrenmek zorundayım ben. önemli olan sadece niyet mi yoksa. kafam çok karışık..
ya ayetel kürsi'yi yıllardır yanlış okuyor ve cinleri kendimize çekiyorsak?
devamını gör...

tamirat, onarım; tadilat, değişim; tesisat, döşem/donanım olarak geçiyor tdk'de. evet az önce hepsine tek tek baktım, burada kast edilen ve zihnimden geçen aynı şey mi, diye.
babası bir fabrikada makine bakım ustası olan bir emekçinin kızı olarak tamirat işleri hep hayatımda oldu sanırım. çünkü koca makineleri tamir eden babama hayranlık duyardım,düşünsenize pıt pıt iki civata sök, biraz yağla ve her şey yoluna girsin. resmen makineyi yenmek gibi geliyordu. ve de çok havalı.
pratik olduğu kadar tembel bir adamdı da babam bir de kimseye muhtaç yetişmemizi de istemiyordu sanırım. bu yüzden ilk kez bisikletimin lastiği patladığı zaman gittik bir tamir seti aldık. babam yaptı ama şu şekilde : hadi bakalım, dedi. bunlar yama, bir leğene su dolduruyorsun lastiği şişirip içinde gezdiriyorsun. hava kaçıran yeri tespit edip kuruladıktan sonra şu yapışkan* ile yapıştırıp 30 sn kadar sonra yamayı yapıştırıyorsun, şamreli lastiğe takıp şişirdin mi senin olayın tamam.
gerçekten de tamamdı. bir daha hiç yarı yolda kalmadım.
geçenlerde eve gittiğimde yeğenim anlatıyor: teyze dikenlerden geçiyorum lastik hemen patlıyor, dedem bıktı tamire götürmekten.
döndüm babama nasıl ya dedim, ben onun yaşındayken yama takımım vardı. şimdi küçük kurbağanın niye yok. düşündü babam, gülümsedi. sahi sana hepsini öğretmiştim değil mi? minicik ellerinle zincirini falan hep kendin yağlardın, dedi.

sonra geçenlerde çamaşır makinesine bakıyorum, su alırken inliyor resmen. evde çoğu şeyi tamir eden, etmiyorsa tembellikten yanına yaklaşmayan bir adam. hadi şuna bak bozulmasın iyice dedim birkaç kez. tamam, dedi. hep tamam, der. ama kayınpeder toprağındandır kendisi birazcık tembel. dedim ki en son, sen bunu daha minicikken öğrendin, yapabiliyorsan tamah etme. çeşmeden çıkardım hortumu - kireç sökücü falan hazır- oysaki sadece biraz kum varmış orada, basınçlı su ile mis gibi oldu iki dakikada. tesadüf bu ya o gün babam bizdeydi. eşime anlatıyorum makinede hiçbir şey yokmuş bak hemen hallettim, kaç zamandır seni boşuna beklemişim, diye. işte o anda babamın sesini duydum. yüzünde bir gülümseme; çocukken de böyleydin sen, hiç kimseye ihtiyacın olmazdı, dedi. işte o an dünyalar benim oldu. makineleri yenen o adamın kızı oluverdim birden, gören de çamaşır makinesini icat ettim sanar. yüzümde öyle bir gülümseme...
devamını gör...

kadınlar eşya değildir . malesef toplumumuzda büyük ahlaki sorunlar vardır. (bkz: kadınların evde kalması)(bkz: erkektir yapar)(bkz: kadın dediğin)
devamını gör...

korona bebeğim izin verirse* ölene kadar gezmek istiyorum. istanbul'da doğup büyüdüm ama gezdiğim yerlerin sayısı bir elin parmağını geçmez.* o yüzden bu yaz için biraz heyecanlıyım, bakalım artık.
devamını gör...

yeşil yol olarak izlediğimiz efsane film. beni ağlatan nadir filmlerden biridir.
devamını gör...

geçen cumartesi evernevergreen’le düzenlediğimiz etkinliğe, mükemmel çizimleriyle katılan, güldüren, gülmekten ağlatan herkese teşekkürler.*

geçen hafta nelere güldük burada:

konsept şu: bir odaya doluşup bir şeyler çiziyoruz ve diğerleri ne çizdiğimizi tahmin etmeye çalışıyor. çizimin lanet kötülüğü ve tahminlerin komikliğiyle birlikte acayip eğlenceli bir aktiviteye dönüşüyor.

bu hafta hem gartic.io hem gartic.phone oynayacağız. gartic.phone için sevgili wylde sizlere aşşağıda yardımcı olacak. phone oynamak için wylde ne istiyorsa onu yazın.* listeleri o tutuyor.

gartic.io oynamak için yaz beni pablo mellisho demeniz yeterli. odalar 50 kişi, bekleniyorsunuz.
devamını gör...

kış günlerinin vazgeçilmezidir.her yörede bilinmesede iç anadolu bölgesinde bilinir ve çokça tüketilir.hele ki yanında hamur varsa ve arabaşı çorbası serbest gezmiş hindilerin et suyundan yapılmışsa tadına doyum olmaz.peki neden kış mevsimleri tercih edilir onu şu şekilde açıklayalım;yaz mevsiminde hindi eti lastik gibi olur pek tadı olmaz,ama kışın bu güzel hayvanlar poyraza karşı kabarmayı çok severler buda etlerinin yağ tutmasını sağlar sonuçta çorbasıda çok güzel olur.
devamını gör...

iskenderiye kütüphanesinden daha çok kitap bulunduran, üstelik bedava site. çöldeki vaha. gerçekten dev hizmet.
devamını gör...

1950 ile 1970 yılları arasında yaptığı zihin kontrolü çalışmalarıyla tarihe geçen ispanyol doktor. "bize çip takacaklar" mevzusunun da esas çıkış noktalarından biridir çalışmaları.

ispanya iç savaşı'nın hemen öncesinde doktorluk unvanını kazanmıştı delgado. başlarda göz doktoru olmak istiyordu babası gibi ama bazı makaleler okuduktan sonra beyin daha çok ilgisini çekmeye başladı.

bugün çok net biliyoruz ki, beynimiz elektrik sinyalleri yayıyor ve bu sinyallerin manipülasyonu mümkün. delgado da bunu başaran en ünlü isim.

***

delgado, stimoceiver adlı bir alet icat eder. bu aletle beynin yaydığı sinyalleri kontrol etmek mümkündür. insanlar ve hayvanlar üzerinde çeşitli deneyler yapan delgado, 20 yıl içerisinde bu konu hakkında 134 makale yayımladı. deney sonuçları oldukça ilginçti: sakin hayvanları vahşileştirme, vahşi hayvanları sakinleştirme, 2 kişinin birbirine aşık olmasını sağlama vesaire...

***

delgado bunları ilk başta, kablolu birtakım aracıların beyne yerleştirilmesi aracılığıyla yapıyordu. ancak zamanla yöntemi geliştirmiş ve çip + uzaktan kumanda ile işi halletmeye başlamıştı. yaklaşık 50-60 yıl önce bu aşamaya gelmiş olan bir işin günümüzde hangi aşamaya geldiği bilinmez ama özellikle "bize aşıyla çip takacaklar" iddiasının çıkış noktası budur, başta dediğim gibi. yani çip konusu insanları takip etmek amacıyla değil, zihin kontrolü sağlama amacıyla birlikte anılmaktadır literatürde.

delgado'nun en meşhur deneyinden bir parça izleyelim. matadora saldırmak üzere olan bir boğanın, düğmeye basıldığı an durduğunu videodan izleyebilirsiniz:

devamını gör...

bundan bize ne?
(bkz: a.c.a.b) ya da (bkz: 1312) düzenin bekçileri intihar ediyormuş diye üzülecek değiliz.
bu mesele sadece türkiye için değil.
dünyanın her yerindeki polislere karşı bu şekilde düşünüyorum.

konu türkiye ise buyurun.
yılda kaç kişi karakollarda işkence, taciz ve tecavüze uğruyor?
yılda kaç tane çocuk evet çocuk polis kurşunu ile katlediliyor?
polis öyle bir havaya girmiş ki hakkında yakalama veya arama kararı olan kişiye sanki infaz kararı çıkmış gibi davranıyor.
şüpheli konumundaki kişilere ceza verecek cürete sahipler.
şimdi de psikolojik nedenlerden dolayı intihar edenler için bizim de üzülmemize kamuoyu oluşturmada yardımcı olmamız talep ediliyor.
yok öyle yağma.
gidin süslü süleyman'a dert yanın.
oh olsun tişörtleri giyerken iyiydi!

bizi enterese etmeyen olay.
devamını gör...

japonca bir kelime. kötü giden durumlara karşılık vazgeçmeyen ve tekrar ayağa kalkıp savaşan kişilere denmektedir.

-hepimiz hayatımızın belirli dönemlerinde zor zamanlar yaşayabiliyor ve düşebiliyoruz. tekrar ayağa kalkabilecek, tekrar hayata sarılabilecek gücü bulamıyoruz kendimizde.
devamını gör...

yüz yılda bir olma ihtimali olup dünya çapında gerçekleşen bir salgın dönemine denk gelindiği takdirde formda kalmak ve tüm gün evden çıkmadığım/çıkamadığım için enerjimi atmama yarayan eylemdir.
14 mart'ta okulların kapanması dolayısıyla gitmem gereken bir işim olmadığı için ve de zorunluluktan dışarıda olanlara risk teşkil etmemek/riske girmemek için hayatımı 90 metrekareye sığdırdım.
fibromiyerji sebebiyle başladığım ama salondakileri gördükçe vaaav ben de bundan istiyorum, diyerek devam ettirdiğim spor serüvenim de bu zamanlarda sekteye uğramaya başladı. eve kapandığımız ilk günler herkes gibi zamanımın çoğunu yemeye ayırdım ben de. sonra baktım ki minnoş göbeğim iyice yumuşak bir hale bürünüyor, bedensel bir yorgunluk olmadığından uyku kalitem iyice düşüyor, hadi dedim bu evde de yapılabilir. sonra o video senin bu video benim derken sevgili inanç akbaş'a rastladım. yaklaşık 15 ila 20 dakikalık kısa videolarına denge, plates, fitness hareketlerini harmanlayarak birer konsept oluşturmuş kendileri. kardiyovasküler bir antrenman ile önce nabız yükseltiyorum . sonra üst vücut için bu video ile devam ediyorum, tabii pet şişe yerine dumbıl kullanıyorum. eğer bacak çalışacaksam bu video, sıkı birkarın istiyorsam da bu linkten devam ediyorum.
her videonun başında ısınma, sonunda da esneme bölümleri var yaklaşık 3-5 dakika kadar. ben sadece ilk videoda ısınıp son videoda esneyerek her videonun başlangıcında olan ısınma hareketlerini ve de sonunda bulunan esneme hareketlerini atlayarak 4 videoyu birleştirip yaklasık 50-60 dakika süren bir tüm vücut kombini yapıyordum ilk zamanlar. ve bunu bir gün spor bir gün dinlenme şeklinde ayarlanmıştım. ve sonuç olarak düzenli yapılan iki ay sonunda ciddi bir fark yarattı vücudumda. yazın bu spor haftada en fazla ikiye düştü ama yüzme ile perçinlediğim için yine çok boşlamamış oldum. havaların soğuması ile tekrar insansız alanlar azalmaya başlayınca inanç hoca ile daha çok buluşmaya başladım. şimdi yukarıda paylaştığım linkler haricinde seçtiğim 6 video ile birliktileğimizi sürdürüyoruz. bu arada beni yüzyüze gören ya da sosyal medyadan takip eden arkadaşlarımın bir çoğu sırrımı sordu. herkesin kendini saldığı bir dönemde ben nasıl karın kasları olan birine dönüşmüştüm? biraz sağlıklı beslenme, biraz disiplin ve harika dövmeli bu adam sayesinde.
sözlüğe üye olduktan sonra ilk girdi ne olsun diye düşünürken spor yapıyordum. dedim evet bu olsun, benim bu adama vefa borcum var. *bu arada kombin hareketlerinin, iyi performansının yanında inanılmaz kötü müzikleri olan videolar. ben çözümü hareketleri öğrendikten sonra sesi kısıp kendi müziğimi açmakta buldum. lafı da epey uzattım. eğer üşenmeyip buraya dek okuduysanız inanıyorum o sporu yapacak motivasyon da içinizde gizlidir. sağlıkla kalın. *
devamını gör...

hem kendisine hem de karşısındaki insana saygısızlık yapan insandır.

ben 1 dakika geç kalsam utanırım defalarca özür dilerim.
devamını gör...

(bkz: insanı kanser eden şeyler)
devamını gör...

edebiyat, müzik, sinema gibi güzel sanat alanlarında besteci, yorumcu, söz yazarı, oyuncu, dansçı, yönetmen, müzik yapımcıları vb. hak sahiplerinin eserlerinin ticari amac olmaksızın özel ve şahsi kullanımlar için kopyalanmasından kaynaklı zararları telafi etmeyi hedefleyen, bazen mecliste soru önergesi olarak da sunulan bir tazminattır. bu harç, kullanıcıların görsel veya işitsel eserler gibi içerikleri kopyaladıkları cihaz üzerinden alınır.
devamını gör...

"baylar, yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık."

yeraltından notlar

dostoyevski
devamını gör...

anlamını nihal atsız'ın bozkurtlar kitabından öğrendiğim albız kelimesi ile yapılmış olan ve "şeytan götürsün" anlamına gelen tamlama. lanet olsun anlamında kullanılır ve her duyduğumda bana cımbız kelimesini hatırlatır.
devamını gör...

3 yıldır kuaföre gitmiyorum çünkü neden her işi kendim çözebiliyorum. kuaförler bir para tuzağı ve dedikodu kazanıdır net.
devamını gör...

bu hafta felsefenin ne olduğunu anlatırken çocuklarla üzerine konuştuğumuz sözü iliştireyim.
''kendini bilmek, tüm bilgeliğin başlangıcıdır. '' - aristoteles
devamını gör...

insana 5 dakika boyunca hayatı sorgulatan ardından çay içiren eylem.
pandemi döneminde kartı cihaza dokunduracaksın sadece hepsi bu kadar ama market vs yerlerde insanların kartı kasiyere uzatıp temassız dediklerini duyunca boş boş bakıyorum, kasiyerin kartı almasına zaten "allahınız yok mu lan" nidalarıyla karışmak istiyorum ama döverler diye korkuyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim