organize işler filminden akılda kalanlar
- üzeyir abi sen dilsiz değilsin.
niye hiç konuşmuyorsun ?
+ bir ara çok konuştum hiç faydasını görmedim, bıraktım...
niye hiç konuşmuyorsun ?
+ bir ara çok konuştum hiç faydasını görmedim, bıraktım...
devamını gör...
dizi
yan yana veya art arda dizilmiş benzer nesnelerin oluşturduğu bütün.
devamını gör...
böyle giyinirsen bakarız diyen yaşlımsı
bu şey kafası değil mi ya? kendi kızı karısı kardeşi bütün kadınlar namuslu geri kalan herkes kaltak, bakılması farz. senin kafatasını seveyim ben!
devamını gör...
robins (yazar)
tıp yoğunluklu içeriklere sahiptir.
çok ve dolu içeriklerle katkıda bulunmaktadır.
sözlüğün tıpçılarındandır.
çok ve dolu içeriklerle katkıda bulunmaktadır.
sözlüğün tıpçılarındandır.
devamını gör...
türkiye'de yaşayamam diyenlerin bilet paralarını vermek
türkiye cumhuriyeti başkanı mareşali süpergücü galaksinin koruyucusu sithlerin düşmanı yüce efendimiz r.t.e'nin başlattığı mükemmel kampanya.
tüh be kendi biletini alanlar olarak çok üzüldük şuan. resmen kaçırdık bomba gibi kampanyayı.
tüh be kendi biletini alanlar olarak çok üzüldük şuan. resmen kaçırdık bomba gibi kampanyayı.
devamını gör...
duyunca mutlu olunan sesler
yağmur damlalarının sesi.
devamını gör...
onursuz olabilir aşk
ah kendi de nasıl biliyor zamanında ' yeter ki onursuz olmasın aşk' dediğini.
kendiyle çelişmesi bile ne güzel sezen'in .
kendiyle çelişmesi bile ne güzel sezen'in .
devamını gör...
geceye bir 90'lar şarkısı bırak
tarkan-asla vazgeçemem.
devamını gör...
parfüm olup şişelense satın alınacak kokular
anne kokusu.
devamını gör...
elma sipariş eden adamın poşetinden iphone se çıkması
ingiltere'de yaşanan ilginç olay.
ingiltere merkezli bir perakende market zinciri olan tesco, yeni girişiminin bir parçası olarak tüketicileri fazlasıyla memnun eden bir kampanya başlattı. aslına bakacak olursak şirket, kampanya ile ilgili herhangi bir duyuruda bulunmadı bu nedenle kampanya dahilindeki ürünlerden birini sipariş edenler, hiç beklenmedik sürprizlerle karşılaşabiliyorlar.
tesco'nun söz konusu sürprizlerinden birine maruz kalan nick james isimli biri, yaşadıklarını twitter üzerinden anlattı. söz konusu paylaşıma göre james, tesco'nun click and collect (tıkla ve topla) adlı hizmetindeki siparişine bir kilo elma da eklemişti ancak tesco'nun kampanya dahilindeki sürprizi olarak 1 kilo elma ile birlikte bir iphone se 2020 de hediye aldı.
üstelik tesco'nun kampanyadaki sürprizleri iphone se ile de sınırlı değil. apple airpods, iphone 12 mini, samsung galaxy tab a7, nokia 3.4, motorola e7, galaxy watch 3, galaxy buds live ve galaxy fit 2 de tesco'nun tüketicilere siparişlerindeki bir ürün karşılığında hediye ettiği elektronik ürünler arasında bulunuyor.
kaynak:
www.webtekno.com/elma-sipar...
ingiltere merkezli bir perakende market zinciri olan tesco, yeni girişiminin bir parçası olarak tüketicileri fazlasıyla memnun eden bir kampanya başlattı. aslına bakacak olursak şirket, kampanya ile ilgili herhangi bir duyuruda bulunmadı bu nedenle kampanya dahilindeki ürünlerden birini sipariş edenler, hiç beklenmedik sürprizlerle karşılaşabiliyorlar.
tesco'nun söz konusu sürprizlerinden birine maruz kalan nick james isimli biri, yaşadıklarını twitter üzerinden anlattı. söz konusu paylaşıma göre james, tesco'nun click and collect (tıkla ve topla) adlı hizmetindeki siparişine bir kilo elma da eklemişti ancak tesco'nun kampanya dahilindeki sürprizi olarak 1 kilo elma ile birlikte bir iphone se 2020 de hediye aldı.
üstelik tesco'nun kampanyadaki sürprizleri iphone se ile de sınırlı değil. apple airpods, iphone 12 mini, samsung galaxy tab a7, nokia 3.4, motorola e7, galaxy watch 3, galaxy buds live ve galaxy fit 2 de tesco'nun tüketicilere siparişlerindeki bir ürün karşılığında hediye ettiği elektronik ürünler arasında bulunuyor.
kaynak:
www.webtekno.com/elma-sipar...
devamını gör...
klasik müziği sevdirecek eserler
erik satie ve andre rieu yazmaya gelmiştim ama yazılmış, ben de bir japon piyanist ile meclise katkı sunayım dedim, buyrun efenim yuhki kuramoto:
devamını gör...
birdenbire gelen ağlama isteği
çok alakasız bir yerde çok alakasız bir şey'e verilen tepkidir. o tepki aslında ona değildir. dolmuşsun, birikmişsin bir yerde patlamışsın ağlamasıdır. ansızın gelir, geldiğini belli etmez. kısa süre ve şiddetlidir. rahatlama vadeder.
devamını gör...
okunması gereken kitaplar
monte kristo kontu kesinlikle listemde ilk sırayı alır.evet tuğla gibidir konu yavaş ilerler ama okuyun derim kesinlikle pişman olmazsınız.
devamını gör...
guns n' roses
1985 yılında los angeles'ta kurulmuş hard rock/glam grubudur. axl rose ve slash gibi iki dahiyi bünyesinde bulundurmuş 100 milyondan fazla albüm satmıştır. daha sonra axl ve slash kavga edince slash gruptan ayrılmıştır. bu iki adam hala birbirine bok atmaya devam etmektedir.
slash in gruptan ayrılmasıyla güç kaybeden grup uzun süre albüm yapmamıştır. uzun yıllar ha çıktı ha çıkacak denen albümü chinese democracy en sonunda 2008 yılında çıkmıştır. bu albümle grup biraz toparlanmıştır fakat eski günlerine dönmesi zordur. ayrıca chinese democracy şimdiye kadar çıkan en maliyetli albümdür. sweet child of mine, don't cry, november rain, knockin on heaven's door, rocket queen en bilinen şarkılardır ama çok daha güzel şarkıları vardır. ayrıca my world gibi dünyanın en iğrenç şarkılarından birisini de yapmıştır bu grup.
slash in gruptan ayrılmasıyla güç kaybeden grup uzun süre albüm yapmamıştır. uzun yıllar ha çıktı ha çıkacak denen albümü chinese democracy en sonunda 2008 yılında çıkmıştır. bu albümle grup biraz toparlanmıştır fakat eski günlerine dönmesi zordur. ayrıca chinese democracy şimdiye kadar çıkan en maliyetli albümdür. sweet child of mine, don't cry, november rain, knockin on heaven's door, rocket queen en bilinen şarkılardır ama çok daha güzel şarkıları vardır. ayrıca my world gibi dünyanın en iğrenç şarkılarından birisini de yapmıştır bu grup.
devamını gör...
yazarların sözlükteki çaylaklık anıları
yazarların ekşi sözlük travmalarından kurtulamadıklarını gösteren bir başlık daha. yahu unutun artık orayı. bitti gitti. evet canınız çok yandı ve evet fazlasıyla aşağılandınız fakat artık burada benjamin'in kanatları altındasınız. şşş tamam!
devamını gör...
cıva
üstteki yazar arkadaşın da dediği gibi oda koşullarında sıvı olan tek metaldir.
oldukça zehirlidir.
tasarruflu ampullerin içinde de bulunur bu sebeple tasarruflu ampuller eğer kırılırsa çevresinden uzaklaşmak gerekir.
eğer ki ev içerisinde patladıysa camların açılması ve içeriye temiz hava girişinin sağlanması gerekmektedir.
oldukça zehirlidir.
tasarruflu ampullerin içinde de bulunur bu sebeple tasarruflu ampuller eğer kırılırsa çevresinden uzaklaşmak gerekir.
eğer ki ev içerisinde patladıysa camların açılması ve içeriye temiz hava girişinin sağlanması gerekmektedir.
devamını gör...
soğuk cüzdan
kripto para birimlerinin olası çevrimiçi dalgalanmalardan oluşan risklere karşı birnevi çevrimdışında tutan,internet ile iletişimini kesip koparan parçalayıp kavga edip,saçını başını yolan cüzdana denir.diğer ismi donanım cüzdanıdır.
diğer seçeneklerden kendini ayıran en büyük özelliği ise işlem yapmanız için fiziksel bir onay vermeniz gerekmesidir.
uzun vadeli yatırımcıların bebeği gibi baktıkları cüzdandır.
2 çeşit soğuk cüzdan vardır;
1- donanım cüzdan (soğuk cüzdan): usb benzeri,fiziksel olarak kullanabileceğiniz cüzdan.
2- kağıt cüzdan: belirli siteler üzerinde şifre oluşturup,kripto paralara fiziksel olarak direkt ulaşmak yerine onlara ulaşabileceğiniz bilgileri saklar.
donanım cüzdanın riski siber saldırılara açık olmasıdır.
kağıt cüzdan ise internetle çalışmadığı için siber saldırı riski barındırmaz ama kaybolma,çalınma vb. gibi olası riskleri göz önüne almanız gerekmektedir.
merak edenler için genel olarak en çok kullanılan cüzdanlar içerisinde aşağıdaki isimler vardır.
-trezor model t
-trezor one
-ledger nano s
-ledger nano x
-coinkite coldcard
e şimdi soğuk cüzdan varsa bunun ılık ve sıcak olanı yok mu? diyorsunuz. haklısınız. var var..
sıcak cüzdan ise tahmin ettiğiniz üzere,internetle bağlantısı,ilişiği bulunmayan soğuk cüzdanın tam tersidir.
internet üzerinden şifrenizle direkt olarak cüzdanınıza ulaşıp,çevrimiçi olarak işlemler yapabilirsiniz.
diğer seçeneklerden kendini ayıran en büyük özelliği ise işlem yapmanız için fiziksel bir onay vermeniz gerekmesidir.
uzun vadeli yatırımcıların bebeği gibi baktıkları cüzdandır.
2 çeşit soğuk cüzdan vardır;
1- donanım cüzdan (soğuk cüzdan): usb benzeri,fiziksel olarak kullanabileceğiniz cüzdan.
2- kağıt cüzdan: belirli siteler üzerinde şifre oluşturup,kripto paralara fiziksel olarak direkt ulaşmak yerine onlara ulaşabileceğiniz bilgileri saklar.
donanım cüzdanın riski siber saldırılara açık olmasıdır.
kağıt cüzdan ise internetle çalışmadığı için siber saldırı riski barındırmaz ama kaybolma,çalınma vb. gibi olası riskleri göz önüne almanız gerekmektedir.
merak edenler için genel olarak en çok kullanılan cüzdanlar içerisinde aşağıdaki isimler vardır.
-trezor model t
-trezor one
-ledger nano s
-ledger nano x
-coinkite coldcard
e şimdi soğuk cüzdan varsa bunun ılık ve sıcak olanı yok mu? diyorsunuz. haklısınız. var var..
sıcak cüzdan ise tahmin ettiğiniz üzere,internetle bağlantısı,ilişiği bulunmayan soğuk cüzdanın tam tersidir.
internet üzerinden şifrenizle direkt olarak cüzdanınıza ulaşıp,çevrimiçi olarak işlemler yapabilirsiniz.
devamını gör...
günaydın sözlük

günaydınnnn deyince her şey daha güzel olacakmış gibi.
bir çiçek açacakmış, bir insan gülecekmiş, bir kedi sıcak bir kucakta tüyleriyle oynandıkça mırlayacakmış, bir çocuk çizgi film izlerken huzurla uyuyakalacakmış gibi. her şey biraz “gibi”.
eee o zaman günaydın gibi
iç gösteren gözlüğüm var. yanlış anlaşılma olmasın; gözlüğüm bedeni değil, ruhu gösteriyor. *
devamını gör...
mortaks: yazının dört mevsimi
bir evrenin iki yarısı: güneş ve ay
güneş ve ay hakkında geçmişten beri birçok düşünce ortaya atılmıştır. kimileri onları sürekli birbirlerini kovalayan, ezeli iki düşman kimileri de birbirlerine tutkun iki aşık olarak tasvir etmiştir. benim zihnimdeki hikayede de onlar iki aşık. asla kavuşamayan, hep bir arada olabilmek için çırpınan ama birbirlerinden de bir o kadar uzakta olan iki aşık... iki farklı hayata sahip olan. işte onların hikayesi de böyle başladı:
aşıklardan birisi olan güneş, günü açardı. tüm parlaklığıyla herkesin gözünü kamaştırırdı. gören herkes birkaç saniyeden daha fazla bakamazdı bu aşığa. güneşin tüm parlaklığı aşkında gelirdi. o'nun içindi hepsi. gün güzelse o'nun içindi. hava güzelse o'nun eseriydi. aşkından mest olmuş bir şekilde, yaptığı her şey aşkı içindi. kimi zaman özlemin buruk acısıyla kavururdu çölleri. kimi zaman da kışın dışarıda üşüyen yürekleri ısıtırdı kendi yüreğinin sıcaklığıyla. ona göre sevgisinin göstergesiydi ışığı. çünkü aşkı olmasaydı o ışığın bir anlamı da olmazdı. o hiç var olmamış olsaydı o zaman kendi varlığının ne önemi kalırdı ki? kendi mevcudiyeti aşkının varlığına bağlıydı...
diğer aşık ay ise gece gelirdi. karanlığı severdi. gecenin ortasında mağrur ve gururlu duruşuyla herkesi kendine hayran bırakırdı. aşkı ne kadar enerji doluysa o, o kadar sakin bir yapıya sahipti. içindeki fırtınaları sevdiğinden başka kimseye göstermezdi. nitekim ondan başka kimse de görmezdi yüreğindeki yangınları. belki de ona bu kadar bağlı olmasının sebebi buydu. onu bir tek sevdiği anlardı. bir tek onun sözleri değerliydi. çünkü her zaman söylenecek doğru kelimeleri hiç zorluk çekmeden bulurdu. kalbinde kendine bile söylemediği kelimeleri ne güzel de bir araya getirirdi. adeta 'iç sesinin dış sesi'ydi. bu evrende onun karanlığını aydınlatabilecek bir tek o vardı.
bu iki aşık çok farklı olmalarına rağmen birbirlerine o farklılıklar kadar bağlıydılar. hani "gün ve gece kadar ayrı olmak" tabiri vardır ya, bizim aşıklar bu tabire hiç anlam veremezlerdi. farklı olduklarını inkar ettikleri yoktu ama aşkın ve sevginin, ne kadar ayrı olurlarsa olsunlar birleştiremeyeceği kimse olmadığının en güzel kanıtıydılar. buna rağmen insanlar sevdikleri kişide kendilerinden farklı bir taraf görünce hemen karalar bağlarlardı. bunu gören güneş ve ay insanların sevinmesi gereken yerde neden üzüldüklerini de anlamazlardı. çünkü onlar birbirleri sayesinde hayata başka bir pencereden bakabilmeyi öğrenmişlerdi. mesela güneş aslında karanlıktan korkardı. ta ki zifiri karanlık bir gecede ay onun elinden tutana kadar. o karanlığın içinde ikisi yürürken güneş ilk defa kendini böyle bir anda çok güvende hissettiğini fark etti. karanlığın barındırdığı o belirsizlik onu korkutmuyordu artık. aksine canından çok sevdiği ay ile beraber o karanlığa adım atmak, orayı keşfe çıkmak ve aşklarıyla aydınlatmak istiyordu.
ay ise her zaman o karanlıkta yaşamıştı. ruhu geceye aitti. aydınlık yerlerde duramaz hemen gölgeye kaçardı. fakat güneşin elini tutunca ışığın o kadar da kötü olmadığını düşünmeye başladı. hatta alışabilirdi de aydınlığa. sevebilirdi bile... yanında sevdiği olduktan sonra geceyi aydınlatmak bir başka güzeldi neticede.
tabii bizim aşıkların yan yana gelebildikleri zamanlar çok azdı. özlem ve hasret onların hep yanındaydı. en iyi dostlarıydı hatta. az görüşebilmelerinden dolayı ikisinin de tek isteği birlikte olabilmekti. fakat yılda yalnızca birkaç kez bir araya gelebiliyorlardı.
insanlar buna güneş tutulması diyordu ve çok az kavuşabilen bu iki aşığın beraberlikleri herkesin gözlerini kamaştırıyordu.
onlar içinse bu anlar kalp tutulmasıydı. çünkü birbirlerine yavaş yavaş yaklaşırlarken kalplerinin son derece olan hızı bir anda, karşı karşıya olduklarında, dururdu. o an insanlar o karşılaşmayla mest olmuşken, onlar bu özel anın tadını çıkarırlardı.
güneş uzun uzun bakardı sevdiğine. ay da ona karşılık verirdi. gözlerini ayıramazlardı. o kısa anların bir saniyesini bile ziyan etmek istemezlerdi. zira ikisi içinde sevdiğine bakamadığı her saniye ziyan olmuş zamandı. o an konuşmayı unuturlardı. sadece birbirlerine bakarlar ve o anın tadını çıkarırlardı. ışıl ışıl olan bakışları sevinçlerini anlatmaya yetmezdi.
o kısa anlarda konuşacak pek vakit bulamadıklarından daha sonra okumak üzere birbirlerine yazdıkları mektupları verirlerdi. hatta bu yüzdendi göğün bazen renk değiştirmesi. ikisi de mektupları okurlarken kâh güler kâh ağlarlardı. göğün rengi değişirdi onların ruh haline göre. bazen bulutlanırdı hava, güneş yüzünü göstermek istemezdi. bazen ay hiç gelmezdi, hatta bütün ışığını yitirirdi. bazen de hava o kadar güzel olurdu ki güneş doğaya ve canlılara hayat verirdi. ay ise en güzel gülümsemesini o gecelere saklardı.
hep özlerlerdi birbirlerini hep uzaklardı... ve bu uzaklık onları asıl yakınlaştıran şeydi. hallerinde memnundular. özlem, aşkın en güzel haliydi çünkü. aşkın en güzel ve en saf olan hali... çektikleri tüm acılara ve üzüntülere değerdi onların sevgisi. her ayrıldıklarında da bilirlerdi, her ayrılık bir son değil, aksine her ayrılık yeni bir başlangıçtı onların yüreğinde. kısacası onlar bu evrenin en imkansız aşkına sahiptiler ama aynı zamanda da en imkanlı aşkına...
edit: uzun zamandır yoktum herkese merhabaaa. bu benim 300. gönderim ve özel bir yazı olsun istedim. bu yüzden de sanırım yazdığım hikayeler arasında en sevdiğim hikaye olmaya aday olan hikayeyi yani ay ve güneşin hikayesini benim bakışımdan olabildiğince anlatmaya çalıştım. onlara böyle güzel bir hikaye yazmak çok farklı ve özeldi. umarım sizlerde beğenmişsinizdir. güneş ve ayın birlikteliği benim ilişkime de benzediği için onların hikayesinin bende yeri ayrıdır. tüm benzerlik ve farklılıklarına rağmen sevmekten ve sevilmekten vazgeçmeyen herkese de umut olması dileğiyle...
bir sonraki hikayede görüşmek üzere. o zamana kadar da kendinize çok iyi bakın, aşkla bakın*.
güneş ve ay hakkında geçmişten beri birçok düşünce ortaya atılmıştır. kimileri onları sürekli birbirlerini kovalayan, ezeli iki düşman kimileri de birbirlerine tutkun iki aşık olarak tasvir etmiştir. benim zihnimdeki hikayede de onlar iki aşık. asla kavuşamayan, hep bir arada olabilmek için çırpınan ama birbirlerinden de bir o kadar uzakta olan iki aşık... iki farklı hayata sahip olan. işte onların hikayesi de böyle başladı:
aşıklardan birisi olan güneş, günü açardı. tüm parlaklığıyla herkesin gözünü kamaştırırdı. gören herkes birkaç saniyeden daha fazla bakamazdı bu aşığa. güneşin tüm parlaklığı aşkında gelirdi. o'nun içindi hepsi. gün güzelse o'nun içindi. hava güzelse o'nun eseriydi. aşkından mest olmuş bir şekilde, yaptığı her şey aşkı içindi. kimi zaman özlemin buruk acısıyla kavururdu çölleri. kimi zaman da kışın dışarıda üşüyen yürekleri ısıtırdı kendi yüreğinin sıcaklığıyla. ona göre sevgisinin göstergesiydi ışığı. çünkü aşkı olmasaydı o ışığın bir anlamı da olmazdı. o hiç var olmamış olsaydı o zaman kendi varlığının ne önemi kalırdı ki? kendi mevcudiyeti aşkının varlığına bağlıydı...
diğer aşık ay ise gece gelirdi. karanlığı severdi. gecenin ortasında mağrur ve gururlu duruşuyla herkesi kendine hayran bırakırdı. aşkı ne kadar enerji doluysa o, o kadar sakin bir yapıya sahipti. içindeki fırtınaları sevdiğinden başka kimseye göstermezdi. nitekim ondan başka kimse de görmezdi yüreğindeki yangınları. belki de ona bu kadar bağlı olmasının sebebi buydu. onu bir tek sevdiği anlardı. bir tek onun sözleri değerliydi. çünkü her zaman söylenecek doğru kelimeleri hiç zorluk çekmeden bulurdu. kalbinde kendine bile söylemediği kelimeleri ne güzel de bir araya getirirdi. adeta 'iç sesinin dış sesi'ydi. bu evrende onun karanlığını aydınlatabilecek bir tek o vardı.
bu iki aşık çok farklı olmalarına rağmen birbirlerine o farklılıklar kadar bağlıydılar. hani "gün ve gece kadar ayrı olmak" tabiri vardır ya, bizim aşıklar bu tabire hiç anlam veremezlerdi. farklı olduklarını inkar ettikleri yoktu ama aşkın ve sevginin, ne kadar ayrı olurlarsa olsunlar birleştiremeyeceği kimse olmadığının en güzel kanıtıydılar. buna rağmen insanlar sevdikleri kişide kendilerinden farklı bir taraf görünce hemen karalar bağlarlardı. bunu gören güneş ve ay insanların sevinmesi gereken yerde neden üzüldüklerini de anlamazlardı. çünkü onlar birbirleri sayesinde hayata başka bir pencereden bakabilmeyi öğrenmişlerdi. mesela güneş aslında karanlıktan korkardı. ta ki zifiri karanlık bir gecede ay onun elinden tutana kadar. o karanlığın içinde ikisi yürürken güneş ilk defa kendini böyle bir anda çok güvende hissettiğini fark etti. karanlığın barındırdığı o belirsizlik onu korkutmuyordu artık. aksine canından çok sevdiği ay ile beraber o karanlığa adım atmak, orayı keşfe çıkmak ve aşklarıyla aydınlatmak istiyordu.
ay ise her zaman o karanlıkta yaşamıştı. ruhu geceye aitti. aydınlık yerlerde duramaz hemen gölgeye kaçardı. fakat güneşin elini tutunca ışığın o kadar da kötü olmadığını düşünmeye başladı. hatta alışabilirdi de aydınlığa. sevebilirdi bile... yanında sevdiği olduktan sonra geceyi aydınlatmak bir başka güzeldi neticede.
tabii bizim aşıkların yan yana gelebildikleri zamanlar çok azdı. özlem ve hasret onların hep yanındaydı. en iyi dostlarıydı hatta. az görüşebilmelerinden dolayı ikisinin de tek isteği birlikte olabilmekti. fakat yılda yalnızca birkaç kez bir araya gelebiliyorlardı.
insanlar buna güneş tutulması diyordu ve çok az kavuşabilen bu iki aşığın beraberlikleri herkesin gözlerini kamaştırıyordu.
onlar içinse bu anlar kalp tutulmasıydı. çünkü birbirlerine yavaş yavaş yaklaşırlarken kalplerinin son derece olan hızı bir anda, karşı karşıya olduklarında, dururdu. o an insanlar o karşılaşmayla mest olmuşken, onlar bu özel anın tadını çıkarırlardı.
güneş uzun uzun bakardı sevdiğine. ay da ona karşılık verirdi. gözlerini ayıramazlardı. o kısa anların bir saniyesini bile ziyan etmek istemezlerdi. zira ikisi içinde sevdiğine bakamadığı her saniye ziyan olmuş zamandı. o an konuşmayı unuturlardı. sadece birbirlerine bakarlar ve o anın tadını çıkarırlardı. ışıl ışıl olan bakışları sevinçlerini anlatmaya yetmezdi.
o kısa anlarda konuşacak pek vakit bulamadıklarından daha sonra okumak üzere birbirlerine yazdıkları mektupları verirlerdi. hatta bu yüzdendi göğün bazen renk değiştirmesi. ikisi de mektupları okurlarken kâh güler kâh ağlarlardı. göğün rengi değişirdi onların ruh haline göre. bazen bulutlanırdı hava, güneş yüzünü göstermek istemezdi. bazen ay hiç gelmezdi, hatta bütün ışığını yitirirdi. bazen de hava o kadar güzel olurdu ki güneş doğaya ve canlılara hayat verirdi. ay ise en güzel gülümsemesini o gecelere saklardı.
hep özlerlerdi birbirlerini hep uzaklardı... ve bu uzaklık onları asıl yakınlaştıran şeydi. hallerinde memnundular. özlem, aşkın en güzel haliydi çünkü. aşkın en güzel ve en saf olan hali... çektikleri tüm acılara ve üzüntülere değerdi onların sevgisi. her ayrıldıklarında da bilirlerdi, her ayrılık bir son değil, aksine her ayrılık yeni bir başlangıçtı onların yüreğinde. kısacası onlar bu evrenin en imkansız aşkına sahiptiler ama aynı zamanda da en imkanlı aşkına...
edit: uzun zamandır yoktum herkese merhabaaa. bu benim 300. gönderim ve özel bir yazı olsun istedim. bu yüzden de sanırım yazdığım hikayeler arasında en sevdiğim hikaye olmaya aday olan hikayeyi yani ay ve güneşin hikayesini benim bakışımdan olabildiğince anlatmaya çalıştım. onlara böyle güzel bir hikaye yazmak çok farklı ve özeldi. umarım sizlerde beğenmişsinizdir. güneş ve ayın birlikteliği benim ilişkime de benzediği için onların hikayesinin bende yeri ayrıdır. tüm benzerlik ve farklılıklarına rağmen sevmekten ve sevilmekten vazgeçmeyen herkese de umut olması dileğiyle...
bir sonraki hikayede görüşmek üzere. o zamana kadar da kendinize çok iyi bakın, aşkla bakın*.
devamını gör...
