lilium (yazar)
sözlükte var olmasından kendi adıma büyük mutluluk duyduğum, düşüncelerini dile getirmekten çekinmeyen, cesur, kendini geliştirmiş ve güçlü bir kadın. kadın olduğu, zaman zaman kendi fotoğraflarını buraya yüklemeyi tercih ettiği ve birçok insanın düşündüğü ancak söylemekten kaçındığı şeyleri rahatça dile getirdiği için nickaltından ve profilinden çıkmayan birçok yazar tarafından yine aynı sebeplerden ötürü zaman zaman linç edilen yazar. bu benim gözümde kendisine özel yapılan kişisel bir muamele değildir. aynı şeyleri yapan başka bir kadın yazar da aynı kişiler tarafından aynı muameleye maruz kalacaktı. bu lilium olmuş, başka bir kişi olmuş hiç fark etmez. ne kadar kadınlara karşı pozitif ayrımcı bir platform olmak için özveri göstersek de kafayı kadınlarla bozmuş insanlarla dolu olan, kadına yapılan psikolojik/fiziksel şiddet ile taciz tecavüzün kanayan yarası olan bir ülkede yaşadığımız gerçeğini ne yazık ki değiştiremiyoruz.
kendisinin sadece attığı fotoğraflardan ötürü ilgi budalası ilan edilişini, kadınlığı üzerinden insanlığı ve doktorluğuyla ilgili atılan alakasız ve hadsiz yorumları gördükçe şaşırıyor ve üzülüyorum. ama bütün bu tepkilerin kendisiyle ilgili değil, o insanların içindeki nefret ile ilgili olduğunu da biliyorum. takma bu yorumları demeyeceğim kendisine. çünkü biliyorum ki kendini, burada anonimliğine güvenerek atılan iğrenç yorumlarla tanımlandırmayacak kadar kendisini bilen birisi. kadınların da var olduğunu kabul ettiğimiz, bir kadının sadece ve sadece kendisi için de bir şeyler yapabileceğini (ilgi çekmek için değil) bildiğimiz günlere... sevgiyle kalın sevgili yazar*
kendisinin sadece attığı fotoğraflardan ötürü ilgi budalası ilan edilişini, kadınlığı üzerinden insanlığı ve doktorluğuyla ilgili atılan alakasız ve hadsiz yorumları gördükçe şaşırıyor ve üzülüyorum. ama bütün bu tepkilerin kendisiyle ilgili değil, o insanların içindeki nefret ile ilgili olduğunu da biliyorum. takma bu yorumları demeyeceğim kendisine. çünkü biliyorum ki kendini, burada anonimliğine güvenerek atılan iğrenç yorumlarla tanımlandırmayacak kadar kendisini bilen birisi. kadınların da var olduğunu kabul ettiğimiz, bir kadının sadece ve sadece kendisi için de bir şeyler yapabileceğini (ilgi çekmek için değil) bildiğimiz günlere... sevgiyle kalın sevgili yazar*
devamını gör...
6 ocak 2021 bahçeli'nin boğaziçi üniversitesi açıklaması
korkuyorlar, tahtları titriyor. en ufak protestoda kendilerini düşünüyorlar. ayrılacakları yumuşak deri koltukları düşünüyorlar, çünkü içten içe biliyorlar ki o rahat koltuklarını hak etmiyorlar.
--- alıntı ---
bahçeli, "boğaziçi üniversitesi'nden bir gezi parkı kalkışması çıkarmaya niyetlenmek başı ezilmesi gereken bir komplo" dedi.
--- alıntı ---
kaynak ve açıklamanın tamamı: t24
--- alıntı ---
bahçeli, "boğaziçi üniversitesi'nden bir gezi parkı kalkışması çıkarmaya niyetlenmek başı ezilmesi gereken bir komplo" dedi.
--- alıntı ---
kaynak ve açıklamanın tamamı: t24
devamını gör...
gone girl
bir david fincher şaheseridir. se7en kadar bilinmiyor, fight club kadar konuşulmuyor belki ama gone girl oldukça derin aforizmalara sahip bir eserdir. bir suç hikayesidir. hem de ne suç!
amy dunne ve nick dunne adlı karakterlerimizle beraberiz. bu ikisi evli bir çift. adam kadını aldatıyor, kadın da intikam alıyor. bunu söyleyeyim bir.
amy'nin icraatları * karşısında insanın ağzı açık kalıyor. se7en'da john doe'nun arabada olduğu sahne bi beni heyecanlandırmıştı bu kadar. bir de "what's in the box?!" kısmı. ama gone girl tüm gidişatıyla, özellikle sonuyla aşırı düşündürücü bir film. evlilik üzerine de düşünebilirsiniz mesela. insan hakkında da. keskin yorumlar yapmaktan kaçınıyorum çünkü epey oldu diyebilirim izleyeli.
ama net olarak denebilir ki bu kitapta antagonist ve protagonist yer değiştirir. okuyucu veya izleyici (kitabını da göz önünde bulunduruyorum burada.) önce birisinden nefret eder, sonra ötekisinden. sonra tam tersi olur durum. asıl sorunlu karakteri de böylelikle görüyoruz.
kısmen güzel bir teması var. izlenebilir. ben kitabını okumadım ve okumayı da düşünmüyorum çünkü kalın denebilir... 432 sayfa diyor google. eh, kalın tabii. onu okuyacağıma 100 sayfalık şaheserleri okurum. hem polisiye roman okuyasım da yok. ama okumak isteyen olursa anlarım çünkü gone girl epey mantıklı bir senaryoya sahip.
filmin girişi şu şekilde: when i think of my wife, i always think of the back of her head. i picture cracking her lovely skull, unspooling her brain, trying to get answers. the primal questions of a marriage: what are you thinking?
açıkçası sahneyi hatırlayınca tüylerim diken diken oluyor... çünkü bu sözler son derece derin sözler esasında. ne düşünüyor insanlar? bu soruya cevap verebilecek bir gücümüz, bilimimiz olsa veyahut bir başka imkanımız, o zaman zaten her şey çözülürdü. hiçbir dert kalmazdı. ama hayat bu. hayatın ta kendisi. elden bir şey gelmez, yapılacak şey, her zaman tetikte olmaktır. evliliklerde de böyledir bu. insan tetikte kalmalıdır. içten içe en azından. ve bu içten içe tetikte kalma durumu mevcut olmasa dahi insan evrimine işlemiştir.
söyleyeceklerim aşağı yukarı bu kadar işte... akışta gördüm diye yazdım bi hevesle.
amy dunne ve nick dunne adlı karakterlerimizle beraberiz. bu ikisi evli bir çift. adam kadını aldatıyor, kadın da intikam alıyor. bunu söyleyeyim bir.
amy'nin icraatları * karşısında insanın ağzı açık kalıyor. se7en'da john doe'nun arabada olduğu sahne bi beni heyecanlandırmıştı bu kadar. bir de "what's in the box?!" kısmı. ama gone girl tüm gidişatıyla, özellikle sonuyla aşırı düşündürücü bir film. evlilik üzerine de düşünebilirsiniz mesela. insan hakkında da. keskin yorumlar yapmaktan kaçınıyorum çünkü epey oldu diyebilirim izleyeli.
ama net olarak denebilir ki bu kitapta antagonist ve protagonist yer değiştirir. okuyucu veya izleyici (kitabını da göz önünde bulunduruyorum burada.) önce birisinden nefret eder, sonra ötekisinden. sonra tam tersi olur durum. asıl sorunlu karakteri de böylelikle görüyoruz.
kısmen güzel bir teması var. izlenebilir. ben kitabını okumadım ve okumayı da düşünmüyorum çünkü kalın denebilir... 432 sayfa diyor google. eh, kalın tabii. onu okuyacağıma 100 sayfalık şaheserleri okurum. hem polisiye roman okuyasım da yok. ama okumak isteyen olursa anlarım çünkü gone girl epey mantıklı bir senaryoya sahip.
filmin girişi şu şekilde: when i think of my wife, i always think of the back of her head. i picture cracking her lovely skull, unspooling her brain, trying to get answers. the primal questions of a marriage: what are you thinking?
açıkçası sahneyi hatırlayınca tüylerim diken diken oluyor... çünkü bu sözler son derece derin sözler esasında. ne düşünüyor insanlar? bu soruya cevap verebilecek bir gücümüz, bilimimiz olsa veyahut bir başka imkanımız, o zaman zaten her şey çözülürdü. hiçbir dert kalmazdı. ama hayat bu. hayatın ta kendisi. elden bir şey gelmez, yapılacak şey, her zaman tetikte olmaktır. evliliklerde de böyledir bu. insan tetikte kalmalıdır. içten içe en azından. ve bu içten içe tetikte kalma durumu mevcut olmasa dahi insan evrimine işlemiştir.
söyleyeceklerim aşağı yukarı bu kadar işte... akışta gördüm diye yazdım bi hevesle.
devamını gör...
burak özçivit
mutlu aile hayatı ile dikkatimi çeken, yakışıklı, güzel bir eşe ve tüm bebekler gibi dünya güzeli bir bebeğe sahip olan, son oynadığı kuruluş osman dizisinde ki rolünden önce çalıkuşu ve kara sevda dizilerinde de çok beğendiğim türk erkek oyuncu.
devamını gör...
aşk
ey aşk!
sen nelere kadirsin..
sen nelere kadirsin..
devamını gör...
babayla girilen diyaloglar
sallanan sandalye almışımdır ve bunun taşınması gerekmektedir. ancak araba bir miktar doludur ve babam ne kadar az eşya koysa o kadar mutlu olacaktır.
bu sırada sallanan sandalyenin çok yer kaplamayan, gerektiğinde kaymasın diye altına konulabilen tahtası gözüne çarpmıştır.
+bu ne atalım bunu gerek yok buna?
-hayır baba ne atması lazım o! sandalyenin kaymasını engelliyor gerektiğinde durmasını sağlıyor atmıyoruz.
+sığmıyor arabaya koca sandalye şuna baksana. (bu sırada sandalyeyi itip kakmakta arabaya sığdırmaya çalışmaktadır.)
-baba yavaş olsana 600 lira verdim ben o sandalyeye.
+aferin iyi yapmışsın 600 tl ye sallanmak için sandalye almışsın bi de utanmadan durdurmak için önüne tahta koyuyorsun. madem sallanacaksın neden durduruyorsun ya da madem duracaksın neden sallanan sandalye alıyorsun?
-napayım baba sonsuza kadar mı sallanayım sandalyede?
+biz seni beşikte iple az sallamadık hanımefendi sen sallan ben seni durdurum. bu tahtayı da atalım hiç sevmedim.
o tahta atıldı. adam takınca takıyor. kime çekti bilmiyorum ki!?
bu sırada sallanan sandalyenin çok yer kaplamayan, gerektiğinde kaymasın diye altına konulabilen tahtası gözüne çarpmıştır.
+bu ne atalım bunu gerek yok buna?
-hayır baba ne atması lazım o! sandalyenin kaymasını engelliyor gerektiğinde durmasını sağlıyor atmıyoruz.
+sığmıyor arabaya koca sandalye şuna baksana. (bu sırada sandalyeyi itip kakmakta arabaya sığdırmaya çalışmaktadır.)
-baba yavaş olsana 600 lira verdim ben o sandalyeye.
+aferin iyi yapmışsın 600 tl ye sallanmak için sandalye almışsın bi de utanmadan durdurmak için önüne tahta koyuyorsun. madem sallanacaksın neden durduruyorsun ya da madem duracaksın neden sallanan sandalye alıyorsun?
-napayım baba sonsuza kadar mı sallanayım sandalyede?
+biz seni beşikte iple az sallamadık hanımefendi sen sallan ben seni durdurum. bu tahtayı da atalım hiç sevmedim.
o tahta atıldı. adam takınca takıyor. kime çekti bilmiyorum ki!?
devamını gör...
kamçılı orkestra şefi
kokpit fotoğrafı, kapak fotoğrafı ve nicki arasındaki uyum ile dikkat çeken şimdinin çaylağı geleceğin yazarı. hoş gelmiş, umarım tez zamanda yazar olur.
devamını gör...
anlık dalgınlıkla yapılan şeyler
çok dalgın olduğum bir gün yolda yürürken güneş gözlüğümü el yordamıyla başımda aramış ve bulamamıştım. sonra düşüp arabanın altında ezildi sanmıştım. tam aramaya gidecekken kardeşim şey demişti gözlük gözünde ya. 3 saat gülmüştük yolun kenarında buna.
devamını gör...
12 kişilik temizlikçi kadrosuna 13785 kişinin başvurması
acaba gençler iş beğenmiyor diye atıp tutan çakma sosyologlar bu oranlara ne diyecek? ülkede o kadar plansız işler yapılıyor ki binlerce üniversite mezunu mühendis, mimar, sosyal bilimci, öğretmen, sanatçı kuryelik yapıyor, kafelerde barlarda emeğini ucuzdan satıyor. üniversite okumanın anlamsızlaştığı bir konumdayız.
devamını gör...
kadınların seks yapmayı bir ödül olarak kullanması
yine erkeklerin toplaşıp seks ve kadını bir araya getirdiği başlıklardan biri.
erkeklerin bu seks odaklı kafası olmasa, ödül olarak da seks sunulmazdı sanırım. biraz da kusuru kendinizde arayın beyler.
erkeklerin bu seks odaklı kafası olmasa, ödül olarak da seks sunulmazdı sanırım. biraz da kusuru kendinizde arayın beyler.
devamını gör...
yazarların ölmek istediği yaş
120. efsaneler kulübünde falan gözüm yok. yaşamanın b..nu çıkarmak isterim.
devamını gör...
gta san andreas
nasıl oynandığını öğrenene kadar birçok kişinin yalnızca araba çalıp adam öldürdüğü, şifreleri girerek silahlar aldığı, ilk sürümünün 2004 yılında geldiği pc oyunu.
hatırlıyorum babam bize bilgisayar almış, yıl 2010. kardeşimle kavga dövüş oynuyoruz oyunu... geçenlerde tekrar indirdim, oynanışını bilerek oynadım falan da eski tadı vermedi. sanki iş bilmeden oynamakmış... hüzünlendim...
edit: oynun keyfi 4 yıldızda iken aezakmı şifresini girip polislere bay bay demektir.
hatırlıyorum babam bize bilgisayar almış, yıl 2010. kardeşimle kavga dövüş oynuyoruz oyunu... geçenlerde tekrar indirdim, oynanışını bilerek oynadım falan da eski tadı vermedi. sanki iş bilmeden oynamakmış... hüzünlendim...
edit: oynun keyfi 4 yıldızda iken aezakmı şifresini girip polislere bay bay demektir.
devamını gör...
bu başlıkta kendimizi kandırıyoruz
2021 ekim ayı işsizlik oranı 12.7
devamını gör...
gizem canbulut
ölen kişi, kendini savunamayacağı için ne güzel de bol keseden sallarlar.
katilin ifadesi trajikomiktir.
eren yıldız´ın poliste ve savcılıkta verdiği ifadeye dha ulaştı. ifadesinde, gizem´i 2 yıldır tanıdığını, 4 ay sevgili olduklarını, genç kızın ailesi istemediği için ayrıldıklarını belirten yıldız, şunları anlattı:
"ayrıldıktan kısa süre sonra instagram hesabından benim adıma yaklaşık 100 sahte hesap açıldı. bu hesaplardan da çıplak kadın ve erkek resimleri paylaşılıyor, hatta resimdeki kafa kısımları kesilip benmişim gibi sahte hesaplardan paylaşılıyordu. kimin yaptığını bilmiyordum. 8- 9 ay bu şekilde devam etti. gizem´in yaptığını düşünerek, kendisine sordum. bana sadece bir hesap açtığını söyledi. bana, `sen ekran fotoğraflarını alıp bana at, ben silmeyi biliyorum´ dedi. ben de kendisine atmaya başladım. o da fotoğraflarımı attığım hesabı kapatıyordu. bu tür kapatmaları sadece hesap sahibi yapabilir. gizem´in açtığına inandım. olaydan bir gün önce, akşam saatlerinde cep telefonundan gizem´i aradım. 'konuyu nasıl çözeceğiz?' diye sordum.
'buluşalım yüz yüze konuşalım' dedim. kabul etti. olay günü gizem´e mesaj attım. `neredesin´ dedim. 'okul civarındayım' deyince, yunus emre parkı'na geçeceğimi söyleyip, orada buluşalım dedim. ben evden çıkarken sürekli yanımda taşıdığım, bıçağın içinde bulunduğu montumu giydim. öğlen 12.00 gibi buluştuk. `bu işler senin başının altından çıkıyor. bu hesapları sen açıyorsun´ dediğimde bağırmaya başladı. sinirlendi ve `ben yapmadım´ dedi. ısrar edince kendisinin yaptığını söyledi. 'niye yaptın?' diye sorunca da aramızda itiş-kakış oldu. bana, `senin hayatını karartacağım. benim olacaksın. yoksa seni rezil ederim´ dedi. `polise şikayet edeceğim´ dedim. `istediği kadar polis araştırsın, bir şey bulamaz´ dedi. o sırada çok sinirlenmiştim. bıçakladığımı hatırlamıyorum. en son gizem´i kanlar içerisinde yerde gördüm. çok korktum. bıçağı atarak olay yerinden uzaklaştım."
eve gittikten sonra anne babasına olanları anlattığını kaydeden yıldız, "'beni polise teslim edin' dedim. ellerimi yıkadım. tişörtümü çıkardım. sonra ailem polisi aradı. gizem´in bütün amacı ve böyle davranmasının sebebi benle muhabbet etmeyi sürdürmek, başka kızlarla konuşmamı, arkadaşlık yapmamamı istemesidir" dedi.
buradan
katilin ifadesi trajikomiktir.
eren yıldız´ın poliste ve savcılıkta verdiği ifadeye dha ulaştı. ifadesinde, gizem´i 2 yıldır tanıdığını, 4 ay sevgili olduklarını, genç kızın ailesi istemediği için ayrıldıklarını belirten yıldız, şunları anlattı:
"ayrıldıktan kısa süre sonra instagram hesabından benim adıma yaklaşık 100 sahte hesap açıldı. bu hesaplardan da çıplak kadın ve erkek resimleri paylaşılıyor, hatta resimdeki kafa kısımları kesilip benmişim gibi sahte hesaplardan paylaşılıyordu. kimin yaptığını bilmiyordum. 8- 9 ay bu şekilde devam etti. gizem´in yaptığını düşünerek, kendisine sordum. bana sadece bir hesap açtığını söyledi. bana, `sen ekran fotoğraflarını alıp bana at, ben silmeyi biliyorum´ dedi. ben de kendisine atmaya başladım. o da fotoğraflarımı attığım hesabı kapatıyordu. bu tür kapatmaları sadece hesap sahibi yapabilir. gizem´in açtığına inandım. olaydan bir gün önce, akşam saatlerinde cep telefonundan gizem´i aradım. 'konuyu nasıl çözeceğiz?' diye sordum.
'buluşalım yüz yüze konuşalım' dedim. kabul etti. olay günü gizem´e mesaj attım. `neredesin´ dedim. 'okul civarındayım' deyince, yunus emre parkı'na geçeceğimi söyleyip, orada buluşalım dedim. ben evden çıkarken sürekli yanımda taşıdığım, bıçağın içinde bulunduğu montumu giydim. öğlen 12.00 gibi buluştuk. `bu işler senin başının altından çıkıyor. bu hesapları sen açıyorsun´ dediğimde bağırmaya başladı. sinirlendi ve `ben yapmadım´ dedi. ısrar edince kendisinin yaptığını söyledi. 'niye yaptın?' diye sorunca da aramızda itiş-kakış oldu. bana, `senin hayatını karartacağım. benim olacaksın. yoksa seni rezil ederim´ dedi. `polise şikayet edeceğim´ dedim. `istediği kadar polis araştırsın, bir şey bulamaz´ dedi. o sırada çok sinirlenmiştim. bıçakladığımı hatırlamıyorum. en son gizem´i kanlar içerisinde yerde gördüm. çok korktum. bıçağı atarak olay yerinden uzaklaştım."
eve gittikten sonra anne babasına olanları anlattığını kaydeden yıldız, "'beni polise teslim edin' dedim. ellerimi yıkadım. tişörtümü çıkardım. sonra ailem polisi aradı. gizem´in bütün amacı ve böyle davranmasının sebebi benle muhabbet etmeyi sürdürmek, başka kızlarla konuşmamı, arkadaşlık yapmamamı istemesidir" dedi.
buradan
devamını gör...
vatanı olmadığı halde sürekli üreyen insanların amacı
cahil oldukları içindir. cahil olmasalar vatanları olurdu.
devamını gör...
yoldaş evlense düğününde ne takarsınız sorunsalı
ne takacağımı yazarım ama pavlov haklı olarak anında beni atar, o yüzden yazamıyorum.*
cevapları merakla beklenen sorunsal.
cevapları merakla beklenen sorunsal.
devamını gör...
hayalet ıslığı
farazi kayranın muhteşem albümüdür.
albüm 14 parçadan oluşur.
cenaze,mevsim olmayan mekanlar’ yangın olarak üçe ayrılır.
farazi lezzetli beatleriyle kayra derin lirikleriyle bir bütün albüm ortaya çıkarırlar.
çıktığı günden beri her hip hop dinleyicisinin aşık olduğu albümdür.
dinlenmesi mühimdir.
bir başyapıttır.
seninle iftihar ediyorum böyle yangın görmedim ben.
ölen biriyle hangi dilde sence nerede konuşulur ?
resimag.com/p1/bf85af8dd0ed.jpeg
albüm 14 parçadan oluşur.
cenaze,mevsim olmayan mekanlar’ yangın olarak üçe ayrılır.
farazi lezzetli beatleriyle kayra derin lirikleriyle bir bütün albüm ortaya çıkarırlar.
çıktığı günden beri her hip hop dinleyicisinin aşık olduğu albümdür.
dinlenmesi mühimdir.
bir başyapıttır.
seninle iftihar ediyorum böyle yangın görmedim ben.
ölen biriyle hangi dilde sence nerede konuşulur ?
resimag.com/p1/bf85af8dd0ed.jpeg
devamını gör...
az bilinen görgü kuralları
aile ile oturulan evde, herkes o an evdeyse yemeğe beraber eşlik edilir. zaruri olmadıkça yemek masasından/sofrasından ayrılmaz.
devamını gör...
denizli'de çöpte bulunan atatürk posterleri
denizli'de çöpte atatürk posterlerinin bulunmasına ilişkin soruşturmada bir okul müdürü görevden uzaklaştırıldı.
denizli doğan demircioğlu emsan ilkokulu ’nda, aralarında çok sayıda atatürk resmi, istiklal marşı ve gençliğe hitabe’ nin yazılı olduğu tablolar çöplüğe atıldı. bir yurttaş tarafından cep telefonu ile kaydedilen görüntülerde okulun hemen yanında bulunan çöplüğe bu eserlerin atıldığı görüldü.
denizli valiliği tarafından yapılan açıklamada, konuyla ilgili il milli eğitim müdürlüğü tarafından inceleme başlatıldığının kaydedildi. açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"çeşitli basın yayın organlarında doğan demircioğlu emsan ilkokulu yakınında atatürk posteri ve istiklal marşı tablosunun çöpe atılması ile ilgili çıkan haberlere istinaden okul müdürü r.ö. görevden uzaklaştırılarak konunun aydınlığa kavuşturulması için geniş çaplı soruşturma başlatılmıştır".
buradan
devamını gör...