bir diktatörün gidici olduğunun en önemli göstergesi
kullandığı değerler üzerinden gerçekleştirdiği manipülasyon etkisinin azalmaya başlaması.
devamını gör...
aktif karbon
genellikle ıhlamur ağacından üretilen kömürdür. yakın zamanda gıdalarda kullanılmaya başlanmıştır. gıda dışında kozmetik ve ilaç sektöründe de kullanılır. zehirli maddelerin emilimini önlemek/azaltmak için zehirlenen kişilerin tedavisinde kullanılır. kozmetik sektöründe ise yakın zamanda özellikle cilt temizleyicilerin ve peelinglerin içerisinde kendine yer buluyor.
bonus;
restoranlarda artık yer almaya başlayan aktif karbonlu ekmek.
bonus;
restoranlarda artık yer almaya başlayan aktif karbonlu ekmek.
devamını gör...
sigara ve edebiyat
her şey söylenebilir sigara için ama ne söylense yalandır. neden sigara içildiğini anlamayanlara, neden sigaranın bırakılamadığını kavrayamayanlara ithaf ediyorum bu yazımı. sigara içenlerle ilgili binbir kötü yorum yapılır. başta kötü bir koku yaydığımızdan bahsedilir, ama o bize ait bir ten kokusudur ve biz o kokuyla mutluyuz. öleceğimiz söylenir ki anlaşılması en güç olan da budur. zira sigara içmeyenlerin ölümsüzlüğe ermediği isviçreli bilim adamlarının bile araştırmaya tenezzül etmediği bir konudur. peki o zaman anlatayım ben yine de ne var bu sigarada. bir öykü yazmak için oturduğumda illa ki bir paket sigaram olacak yanımda ( yedek bir paket daha tabii ki). düşündükçe sigaradan bir fırt çekeceğim ve fikirler üşüşecek beynime. ben bu yüzden içiyorum sigarayı. çok sıkıldığım zamanlar, elimdeki kitaba haksızlık yapmadan bir dal yaktığımda kitap daha da akıcı olmaya başlıyor. bu yüzden içiyorum.
sigarayla edebiyatın mutlak bir bağı vardır. sigara içenlerden rahatsız olanlar için söylüyorum elbette ki duman solumamak en doğal hakkınız. ama edebiyat ve sigara bağını göz ardı etmeyiniz.
edebiyatımızın en büyük isimlerinin sigarayla olan bağlarını sizinle paylaşacağım dumansız bir toplum olmaya hızlı adımlarla ilerlediğimiz şu biçare senenin son günlerinden birinde. öldürürken elimizin bile titremediği sabahattin ali. sabahattin ali’nin tütünle olan yakınlığı biraz daha aristokrat bir görüntü sergileyen pipo aracılığıyla olmuştur. ama en nihayetinde pipoda sigaranın avrupa görmüş hali değil midir? yazılarında mutlaka sigaraya ilişkin bir küçük olay vardır sabahattin ali’nin. bazen leit- motif olarak kullandığı da olmuştur.
şimdi anlatacağım isim ise türk edebiyatı’nın ince memet’i yaşar kemal. yaşar kemal de sigarayla haşır neşir olan yazarlarımızdandır. ancak o sigara yerine daha doğru bir şekilde cigara demektedir. yaşar kemal bir röportajında sigara ile ilgili şöyle bir anı anlatır ki ben bu anıyı okuduktan sonra yaşar kemal’in sigara içmesine şaşırmıştım. hüyükteki nar ağacı isimli kitabının ilk beş sayfasını kaybettiği için bu kitabı yazmaktan vazgeçen yaşar kemal, bu sayfaların anası tarafından sigara içmek isteyen komşulara sigara kağıdı olarak kullanılmak üzere verildiğini öğrenir. yıllar sonra o kitabın komşularının ciğerlerine giden ilk beş sayfasını yeniden yazar ve yayımlatır.
türk edebiyatının temel taşı ahmet hamdi tanpınar da sigara tiryakileri tayfasından. onunla ilgili kısmı ben yazmayacağım. üstadın öğrencisi olma şeref ve mutluluğuna erişmiş ahmet miskioğlu’nun satırlarıyla paylaşıyorum:tanpınar, geldi, masanın başına oturdu. sigara paketini çıkardı. büyük bir beğeniyle, insanı imrendiren bir biçimde sigarasını yaktı; derin derin çekti içine. konuşmaya başlamadan sevdiği öğrencilerine şöyle bir baktı. gerçekten seviyordu bizi, biz de onu çok seviyorduk. üç beş arkadaştan tek not tutan bendim. kalemim kâğıdım hazır, yazmaya başlayacağım artık. dedi ki;
«bir komedi oynuyoruz… ancak, aktörler değişiyor!..»
yangınların şairi metin altıok artık lanetlemeye bile dilimin varmadığı o meşum yangında hayatını kaybeden ve bence türk dilinin en büyük şairlerinden biri olan kişidir. orda ölümü beklerken bir elinde kendini savunmak için tuttuğu süpürge sapı -o resmi ne zaman görsem ağlarım- diğer elindeyse fikrine dayanak sigarasıyla bekler. bazen şiirlerini o sigara kağıdına karalar şair ki o karalamlar aydınlıktır sigaranın ucu kadar.
sondan bir önce de bir kadın yazarımızdan bahsedelim. dünya okurları tarafından geleceğe kalacak 50 yazar arasında gösterilen aslı erdoğan. son dönemin en iyi yazarı. ancak reklam peşinde koşmayan yazarımız, türk okurları tarafından pek iltifata layık görülmez nedense. kabuk adam romanını okurken sigara üstüne sigara içmiştim. sürekli tepeleme dolu kül tablalarından bahsettiği belki onlarca yazısını okudum aslı erdoğan’ın ve hem okuduklarımdan hem de içtiklerimden dolayı kendisine minnettarım.
ve kapanışı isminin bir harfini iddia sonucu kaybedecek kadar cesur ve hayalgücü kuvvetli olan, büyük insan cemal süreya ile yapıyorum. trt’de katıldığı bir programda elindeki sigarayı görmek beni anlatamayacağım kadar mutlu etmişti. ama onunla ilgili bir şey anlatmayacağım yalnızca bir şiirini buraya bırakıyorum, alırsınız;
eskiden birinci işimdi sigara içmek
şimdiyse içmemek birinci işim.
sigara ve edebiyat birbiriyle gönül bağı olan şeylerdir. bazen bir kitabı açtığınızda burnunuza bir sigara kokusu çarpar. rahatsız olmayın. yazarın parmaklarından gelmektedir o koku. ama kokudan rahatsız oluyorum diye bar bar bağıranlardansanız sigara içenleri koklamayın…
sigarayla edebiyatın mutlak bir bağı vardır. sigara içenlerden rahatsız olanlar için söylüyorum elbette ki duman solumamak en doğal hakkınız. ama edebiyat ve sigara bağını göz ardı etmeyiniz.
edebiyatımızın en büyük isimlerinin sigarayla olan bağlarını sizinle paylaşacağım dumansız bir toplum olmaya hızlı adımlarla ilerlediğimiz şu biçare senenin son günlerinden birinde. öldürürken elimizin bile titremediği sabahattin ali. sabahattin ali’nin tütünle olan yakınlığı biraz daha aristokrat bir görüntü sergileyen pipo aracılığıyla olmuştur. ama en nihayetinde pipoda sigaranın avrupa görmüş hali değil midir? yazılarında mutlaka sigaraya ilişkin bir küçük olay vardır sabahattin ali’nin. bazen leit- motif olarak kullandığı da olmuştur.
şimdi anlatacağım isim ise türk edebiyatı’nın ince memet’i yaşar kemal. yaşar kemal de sigarayla haşır neşir olan yazarlarımızdandır. ancak o sigara yerine daha doğru bir şekilde cigara demektedir. yaşar kemal bir röportajında sigara ile ilgili şöyle bir anı anlatır ki ben bu anıyı okuduktan sonra yaşar kemal’in sigara içmesine şaşırmıştım. hüyükteki nar ağacı isimli kitabının ilk beş sayfasını kaybettiği için bu kitabı yazmaktan vazgeçen yaşar kemal, bu sayfaların anası tarafından sigara içmek isteyen komşulara sigara kağıdı olarak kullanılmak üzere verildiğini öğrenir. yıllar sonra o kitabın komşularının ciğerlerine giden ilk beş sayfasını yeniden yazar ve yayımlatır.
türk edebiyatının temel taşı ahmet hamdi tanpınar da sigara tiryakileri tayfasından. onunla ilgili kısmı ben yazmayacağım. üstadın öğrencisi olma şeref ve mutluluğuna erişmiş ahmet miskioğlu’nun satırlarıyla paylaşıyorum:tanpınar, geldi, masanın başına oturdu. sigara paketini çıkardı. büyük bir beğeniyle, insanı imrendiren bir biçimde sigarasını yaktı; derin derin çekti içine. konuşmaya başlamadan sevdiği öğrencilerine şöyle bir baktı. gerçekten seviyordu bizi, biz de onu çok seviyorduk. üç beş arkadaştan tek not tutan bendim. kalemim kâğıdım hazır, yazmaya başlayacağım artık. dedi ki;
«bir komedi oynuyoruz… ancak, aktörler değişiyor!..»
yangınların şairi metin altıok artık lanetlemeye bile dilimin varmadığı o meşum yangında hayatını kaybeden ve bence türk dilinin en büyük şairlerinden biri olan kişidir. orda ölümü beklerken bir elinde kendini savunmak için tuttuğu süpürge sapı -o resmi ne zaman görsem ağlarım- diğer elindeyse fikrine dayanak sigarasıyla bekler. bazen şiirlerini o sigara kağıdına karalar şair ki o karalamlar aydınlıktır sigaranın ucu kadar.
sondan bir önce de bir kadın yazarımızdan bahsedelim. dünya okurları tarafından geleceğe kalacak 50 yazar arasında gösterilen aslı erdoğan. son dönemin en iyi yazarı. ancak reklam peşinde koşmayan yazarımız, türk okurları tarafından pek iltifata layık görülmez nedense. kabuk adam romanını okurken sigara üstüne sigara içmiştim. sürekli tepeleme dolu kül tablalarından bahsettiği belki onlarca yazısını okudum aslı erdoğan’ın ve hem okuduklarımdan hem de içtiklerimden dolayı kendisine minnettarım.
ve kapanışı isminin bir harfini iddia sonucu kaybedecek kadar cesur ve hayalgücü kuvvetli olan, büyük insan cemal süreya ile yapıyorum. trt’de katıldığı bir programda elindeki sigarayı görmek beni anlatamayacağım kadar mutlu etmişti. ama onunla ilgili bir şey anlatmayacağım yalnızca bir şiirini buraya bırakıyorum, alırsınız;
eskiden birinci işimdi sigara içmek
şimdiyse içmemek birinci işim.
sigara ve edebiyat birbiriyle gönül bağı olan şeylerdir. bazen bir kitabı açtığınızda burnunuza bir sigara kokusu çarpar. rahatsız olmayın. yazarın parmaklarından gelmektedir o koku. ama kokudan rahatsız oluyorum diye bar bar bağıranlardansanız sigara içenleri koklamayın…
devamını gör...
biriyle dertleştikten sonra gelen pişmanlık hissi
karşı tarafın dinliyormuş gibi yaptığını hissedince gelen bir histir.
devamını gör...
suit up
ayak uydurmak, uyum sağlamak, bulunulan ortama uymak anlamına gelen ingilizce bir phrasal verb’dür. bunun dışında bir spor müsabakasına katılmak için forma giymek ya da üniforma giymek anlamlarında da kullanılır.
ama tabii ki dünyaya bu anlamıyla yapılmadı bu söz. dil yaşayan, hatta insandan daha büyük bir coşku ile yaşayan bir şey olduğu için anlam değişiklikleri de kaçınılmaz oluyor.

bu kaçınılmaz anlam değişikliğine neden olan şey ise benim de sevdiğim ama tuhaf bir abartı ile sarılmış olan how i met your mother dizisi oldu.
dizinin çoğu bölümden üzerinde birbirinden şık takım elbiselerle gördüğümüz barney stinson genelde en yakın arkadaşı olan ted mosby’nin eğitiminin bir parçası olarak kurar bu cümleyi.
ted mosby asla iflah olmayacak bir romantik olduğu için bu dış görünüş ile ilgili öneriyi asla dinlemese de tam bir womanizer olan barney ona suit up diyerek yol göstermek için çaba harcamaya devam etmektedir.
ancak dizinin beşinci sezonun on ikinci bölümü girls vs. suits‘de barney listesinde bulunmayan bir kızı tavlamakla vazgeçilmezi olan takım elbise arasında seçim yapmak zorunda kalınca olaylar harika bir müzikale de dönüşür.

velhasılı efendim bu yazıyı okurken you’d better suit up.
ama tabii ki dünyaya bu anlamıyla yapılmadı bu söz. dil yaşayan, hatta insandan daha büyük bir coşku ile yaşayan bir şey olduğu için anlam değişiklikleri de kaçınılmaz oluyor.

bu kaçınılmaz anlam değişikliğine neden olan şey ise benim de sevdiğim ama tuhaf bir abartı ile sarılmış olan how i met your mother dizisi oldu.
dizinin çoğu bölümden üzerinde birbirinden şık takım elbiselerle gördüğümüz barney stinson genelde en yakın arkadaşı olan ted mosby’nin eğitiminin bir parçası olarak kurar bu cümleyi.
ted mosby asla iflah olmayacak bir romantik olduğu için bu dış görünüş ile ilgili öneriyi asla dinlemese de tam bir womanizer olan barney ona suit up diyerek yol göstermek için çaba harcamaya devam etmektedir.
ancak dizinin beşinci sezonun on ikinci bölümü girls vs. suits‘de barney listesinde bulunmayan bir kızı tavlamakla vazgeçilmezi olan takım elbise arasında seçim yapmak zorunda kalınca olaylar harika bir müzikale de dönüşür.

velhasılı efendim bu yazıyı okurken you’d better suit up.
devamını gör...
big four
aslında big four çok geniş bir tanım. konusunda en iyi olan x, y, z adet şey bir araya geldi mi, amerikalılar big x, big y, big z demeyi pek seviyorlar.
big four; thrash metalin dört büyük grubu olan metallica, megadeth, slayer ve anthrax için kullanılan bir tabirdir. şahsi fikrim olarak anthrax bu tanımın en zayıf halkasıdır. gönül onun yerine mesela exodus grubunu görmek isterdi ama ne bileyim benim dememle olmuyor.
kadro biraz eksikte olsa bulgaristan-sofya 22.06.2010 konserlerinde am i evil? şarkısını birlikte çalarak benim gibi garibanları sevindirmişlerdir:
big four; thrash metalin dört büyük grubu olan metallica, megadeth, slayer ve anthrax için kullanılan bir tabirdir. şahsi fikrim olarak anthrax bu tanımın en zayıf halkasıdır. gönül onun yerine mesela exodus grubunu görmek isterdi ama ne bileyim benim dememle olmuyor.
kadro biraz eksikte olsa bulgaristan-sofya 22.06.2010 konserlerinde am i evil? şarkısını birlikte çalarak benim gibi garibanları sevindirmişlerdir:
devamını gör...
normal sözlük galatasaraylılar kulübü
arkadaşlar kulübümüz açıldı.
ben fanatiğim,
ben az galatasaraylıyım,
ben sadece yakışıklı futbolcuları izliyorum,
ben iddaadan kazanacağım parama bakarım,
benim takım tutmuyorum ama amcamın kuzeninin kaynı galatasaraylıydı ben de galatasaraylı sayılırım vs. vs.
bütün galatasaraylı arkadaşları bekliyoruz.
katılmak için buradan
ben fanatiğim,
ben az galatasaraylıyım,
ben sadece yakışıklı futbolcuları izliyorum,
ben iddaadan kazanacağım parama bakarım,
benim takım tutmuyorum ama amcamın kuzeninin kaynı galatasaraylıydı ben de galatasaraylı sayılırım vs. vs.
bütün galatasaraylı arkadaşları bekliyoruz.
katılmak için buradan
devamını gör...
gören de adam öldürdük sanır
yorumsuz
www.yenicaggazetesi.com.tr/...
www.yenicaggazetesi.com.tr/...
devamını gör...
babanın normal sözlük nickini öğrenmesi
benim biliyorlar. sözlük dergisinde yayınlanan yazımı okutmuştum.
sonra nickaltımı okuttum. şaşırdılar. bunları sana mı yazdılar dediler. eyvallah baba eyvallah dedim geçtim. kalbim kırıldı.
sonra nickaltımı okuttum. şaşırdılar. bunları sana mı yazdılar dediler. eyvallah baba eyvallah dedim geçtim. kalbim kırıldı.
devamını gör...
şamanizm kökenli türk adetleri
ağaç duası
türkler islam dinini kabul ettikten sonra eski alışkanlıklarını olduğu gibi bir kenara atamadıkları için uzunca bir süre geçiş dönemi yaşamışlardır. bu geçiş sürecinde ise bazı alışkanlıklarından sıyrılıp kurtulmuşlar, bazılarını ise yeni dinlerine uyduruvermişlerdir. gel zaman git zaman türklere has özgün bir islamiyet yorumu ortaya çıkmıştır. müslüman türkler binlerce yıllık ananelerini farkında olmadan sürdüregelmişlerdir. bir tane de ben örnek vereyim: kaz dağlarının eteklerinde yaşayan ormancılıkla geçimlerini sağlayan tahtacılar her ağacın bir ruhu olduğuna inanırlar ve o ağacı kestikten sonra başında ''seni kestiğim için özür dilerim ama yaşamamız için bize lazımsın'' gibisinden af dilerler, dua ederler.
türkler islam dinini kabul ettikten sonra eski alışkanlıklarını olduğu gibi bir kenara atamadıkları için uzunca bir süre geçiş dönemi yaşamışlardır. bu geçiş sürecinde ise bazı alışkanlıklarından sıyrılıp kurtulmuşlar, bazılarını ise yeni dinlerine uyduruvermişlerdir. gel zaman git zaman türklere has özgün bir islamiyet yorumu ortaya çıkmıştır. müslüman türkler binlerce yıllık ananelerini farkında olmadan sürdüregelmişlerdir. bir tane de ben örnek vereyim: kaz dağlarının eteklerinde yaşayan ormancılıkla geçimlerini sağlayan tahtacılar her ağacın bir ruhu olduğuna inanırlar ve o ağacı kestikten sonra başında ''seni kestiğim için özür dilerim ama yaşamamız için bize lazımsın'' gibisinden af dilerler, dua ederler.
devamını gör...
sabaha bir ayet bırak
yarı ölüm olan uykudan uyanmanın bile kocaman umutlara meyyal olduğu sabahları daha da bereketli kılmak için aklıma gelen göğüs ferahlatan bir ayet bırakarak başlayayım.
hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez
secde suresi/17. ayet
hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez
secde suresi/17. ayet
devamını gör...
online oyuna para yatıran insan
herhangi bir hobiye para yatırmaktan çok da farklı iş yapmayan insan. kimi insan dergilere, kitaplara para harcar, kimisi kafelerde oturmaya, kimisi giyim kuşama... hoşlandığınız şeyi yapmak için harcarsınız paranızı genellikle. oyun da onlardan biri.
tabi evli barklıysanız ama işi hırsa bindirip çoluğun çocuğun rızkını oyuna yatırıyorsanız, onun kumar oynayıp evi barkı yıkmaktan bir farkı yok, onu da söylemiş olayım. her şeyin aşırısı zarar...
tabi evli barklıysanız ama işi hırsa bindirip çoluğun çocuğun rızkını oyuna yatırıyorsanız, onun kumar oynayıp evi barkı yıkmaktan bir farkı yok, onu da söylemiş olayım. her şeyin aşırısı zarar...
devamını gör...
185 cm boyunda 55 kilo alfa erkek
rüzgar az kuvvetli esse uçar da bu arkadaş.
devamını gör...
insanın kendi kendine yetmesi
bir insanın kendine yetmesi kendini sevmesiyle alakalı bir durumdur. eğer bir insan kendini sevmiyorsa kendine de yetemez. mutluluğu başka yerlerde arar. oysa ki mutluluk içimizde.
devamını gör...
iran denince akla gelenler
ilk olarak aşağıda bir yerlere özellikle eklediğim (bkz: soraya'yı taşlamak) filmi; (bkz: serçelerin şarkısı), (bkz: cennetin çocukları), (bkz: kaplumbağalar da uçar) ve daha nice filmin yaşattığı duygular geliyor.
sonrasında gezip görmeyi çok istediğim şehirleri geliyor aklıma; (bkz: tahran),(bkz: tebriz), (bkz: keşan), (bkz: şiraz) gibi gibi.
ayrıca bir de kürk mantolu madonna kitabının, içinde geçen öpüşme kelimelerinden dolayı yasak olması geliyor. garip bir mekanın garip bir döneminde yaşıyoruz*.
sonrasında gezip görmeyi çok istediğim şehirleri geliyor aklıma; (bkz: tahran),(bkz: tebriz), (bkz: keşan), (bkz: şiraz) gibi gibi.
ayrıca bir de kürk mantolu madonna kitabının, içinde geçen öpüşme kelimelerinden dolayı yasak olması geliyor. garip bir mekanın garip bir döneminde yaşıyoruz*.
devamını gör...
mezuniyetine katılmayan kişi
torpilsiz iş bulamayacağını bilen kişidir. bir de gidip bunu neden kutlasın ki?
devamını gör...
yağmur kaçağı
şair attilâ ilhan'ın yayınlanan üçüncü şiir kitabının ismi (ilk ikisi duvar ve sisler bulvarı). şair bu kitap için şöyle diyor:
"sisler bulvarı yayımlandı, çok da ilgi gördü, gel gör ki o gün bugün içimde ukde olan bir değişiklikle: şengil (salim şengil-yayıncı), gönderdiğim müsveddeyi fazla kalın bulmuş, şiirlerden bazılarını ikinci bir şiir kitabı için ayırmıştı. kısacası, sonradan yağmur kaçağı adıyla yayımlanan şiir kitabı, gerçekte benim ilk derlediğim sisler bulvarı'nın içinden bölünmüş bir parçaydı. başkalarını bilmem ama, benim için hep öyle kaldı."
aynı isimli bir de şiir vardır kitapta: yağmur kaçağı. şair, bu eseri ile ilgili de şöyle demiştir:
"yağmur kaçağı da, pia gibi, üçüncü şahsın şiiri gibi, böyle bir sevmek gibi bir kerede yazdığım şiirlerdendir. ünü büyük. 50 ve 60 yılları boyunca, kim bilir kaç delikanlı, kaç genç kıza bu şiiri okumuş, ya da yazmıştır? şimdi toplum hayatının yüksek kademelerinde seyreden bazı kişiler, özel söyleşilerimizde, diğer bazıları gibi bu şiiri de ezberden okumuşlar, ilk gençlik yıllarında sevdalarını bununla ifade ettiklerini söylemişlerdir..."
yağmurluysa hava ve yanımdaysa sevdiğim*, bu şiiri mırıldanmam kaçınılmazdır:
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem, beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek, yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan
telaş telaş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa, eylülse, ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam, yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek, yoksa beni
"sisler bulvarı yayımlandı, çok da ilgi gördü, gel gör ki o gün bugün içimde ukde olan bir değişiklikle: şengil (salim şengil-yayıncı), gönderdiğim müsveddeyi fazla kalın bulmuş, şiirlerden bazılarını ikinci bir şiir kitabı için ayırmıştı. kısacası, sonradan yağmur kaçağı adıyla yayımlanan şiir kitabı, gerçekte benim ilk derlediğim sisler bulvarı'nın içinden bölünmüş bir parçaydı. başkalarını bilmem ama, benim için hep öyle kaldı."
aynı isimli bir de şiir vardır kitapta: yağmur kaçağı. şair, bu eseri ile ilgili de şöyle demiştir:
"yağmur kaçağı da, pia gibi, üçüncü şahsın şiiri gibi, böyle bir sevmek gibi bir kerede yazdığım şiirlerdendir. ünü büyük. 50 ve 60 yılları boyunca, kim bilir kaç delikanlı, kaç genç kıza bu şiiri okumuş, ya da yazmıştır? şimdi toplum hayatının yüksek kademelerinde seyreden bazı kişiler, özel söyleşilerimizde, diğer bazıları gibi bu şiiri de ezberden okumuşlar, ilk gençlik yıllarında sevdalarını bununla ifade ettiklerini söylemişlerdir..."
yağmurluysa hava ve yanımdaysa sevdiğim*, bu şiiri mırıldanmam kaçınılmazdır:
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem, beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek, yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan
telaş telaş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa, eylülse, ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam, yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek, yoksa beni
devamını gör...


