normal sözlük aşık atışması
sabah sabah yazılmaz mı mani
geç patlayana afyon denir mi yani
gün aymış çoktan
mazeretin de böylesi hani
geç patlayana afyon denir mi yani
gün aymış çoktan
mazeretin de böylesi hani
devamını gör...
kızılay'ın günde 1 lira kazanan esnafı icraya vermesi
eskişehir'de, kızılay'ın mülkünde kiracı olan esnafın , kirasını ödeyemediği için icraya verildiği durum.
eskişehir’de yaşayan ömer kaya, kızılay’a ait iş merkezinde bir dükkan kiraladı. corona virüsü salgını nedeniyle iş yapamayan kaya, 3 bin 500 tl’lik kirasını ödeyemedi. evli ve üç çocuk babası esnaf, kızılay’a olan birikmiş kira borçları nedeniyle icraya verildi.
covid sebebiyle yaklaşık bir yıldır doğru düzgün iş yapamayan, günde sadece 1 çay satıp, 1 lira kazanan esnafa bunu buradan yapan kızılay,
yılbaşı hediyesi olarak medya kuruluşlarına koli koli soda gönderiyor .buradan .
eskişehir’de yaşayan ömer kaya, kızılay’a ait iş merkezinde bir dükkan kiraladı. corona virüsü salgını nedeniyle iş yapamayan kaya, 3 bin 500 tl’lik kirasını ödeyemedi. evli ve üç çocuk babası esnaf, kızılay’a olan birikmiş kira borçları nedeniyle icraya verildi.
covid sebebiyle yaklaşık bir yıldır doğru düzgün iş yapamayan, günde sadece 1 çay satıp, 1 lira kazanan esnafa bunu buradan yapan kızılay,
yılbaşı hediyesi olarak medya kuruluşlarına koli koli soda gönderiyor .buradan .
devamını gör...
normal sözlük kraliyet arması
şahıs olarak çok da önemsemediğim ama sözlüğün aktif hale gelmesi açısından gerekli bulduğum bir konu. sözlüğe girdiğimden beri dikkatimi çekiyor. çok iyi tanımlar oluyor bazı başlıklar altında ama (+) oy almamış. ben veriyorum dönüyorum bakıyorum ya 1’de kalmış ya 2. zaten oy verenlerde genelde aynı kişiler. neden oy vermiyorsunuz sözlük ahalisi? * sözlük yeni olduğu için sürekli yeni başlıklar açılıyor, evet yerinde. ama üzerinde yazılması gereken pek çok başlıkta sol tarafta kurban edilip bir kaç tanım yazılmış şekilde aşağılarda kalıyor.
k’arma puanı bu sebeple destekliyorum. inşallah verim katar.
k’arma puanı bu sebeple destekliyorum. inşallah verim katar.
devamını gör...
kendini başkalarıyla kıyaslamak
insan, bir başkasıyla kendini ne için, hangi durumda ve niye kıyaslama gereği duyar ki? böyle düşünmek psikolojik olarak beyni ve bedeni yorar, hasta eder, yıpratır. düşünen ve bilen insan, içinde yaşadığımız bu dünya da her kişilikten bir tane olduğunu ve herkesin ayrı ayrı hayat şartlarının olduğunu bilir.
devamını gör...
fagositoz
''yalancı ayak'' adı verilen sistem ile gerçekleştirilen işlemdir.
devamını gör...
günaydın sözlük
sisli ılık ankara' dan günaydın sözlük.
yolda otlayan koyunlar gördüm.
bozkıra yayılmış bir yığın kahverengi top gibi görünüyorlardı.
dün öğrendiğim bir testte koyun aşk demekmiş.
hadi hayır olsun.
yaşamak aşktır zaten.
ıçindeki bazı şeyleri sorgulamadan sebepsiz sonuçsuz sevmektir.
bu günde seni seviyorum hayat.
sende beni sev.
yolda otlayan koyunlar gördüm.
bozkıra yayılmış bir yığın kahverengi top gibi görünüyorlardı.
dün öğrendiğim bir testte koyun aşk demekmiş.
hadi hayır olsun.
yaşamak aşktır zaten.
ıçindeki bazı şeyleri sorgulamadan sebepsiz sonuçsuz sevmektir.
bu günde seni seviyorum hayat.
sende beni sev.
devamını gör...
sözlükteki kaliteli yazarların nickaltına entry girilmemesi
kesinliklen benimdir. buram buram kalite kokmama rağmen nickaltı girilmiyor. çok üzgünüm.
devamını gör...
normal sözlük'ün gececi yazarları
üyesi olduktan sonra uyku düzenimi bozan topluluk.
devamını gör...
efkaristiya
kimi kiliselerde yılda birkaç kez, kimilerinde haftada bir düzenlenen, hz. isa'nın havarileriyle birlikte yediği son akşam yemeğinin anıldığı ayin.
devamını gör...
yazarların akşam menüleri
dünden kalanlar artı ekmek.
her akşamda yemek yapılmaz.
hem yazar olup, hem yemek nasıl yapalım?
her akşamda yemek yapılmaz.
hem yazar olup, hem yemek nasıl yapalım?
devamını gör...
biri de beni sevsin
inan olsa dükkan senin dediğim yazar.
benim de bir tane var sevenim, onu da yeni buldum daha önceden ben de bu haldeydim..
benim de bir tane var sevenim, onu da yeni buldum daha önceden ben de bu haldeydim..
devamını gör...
halychtidae
genç, dinamik, eğlenceli ve bıcır bıcır yazan yazarımız.*
devamını gör...
26 nisan lezbiyen görünürlük günü
sizin gözünüze sokuyorlar çünkü her yerde görünmek gibi bir bahaneleri yok. çünkü toplumda bir insandan ziyade lgbtq üyeleri negatif bir biçimde görülüyorlar ve homofobiye maruz kalıyorlar. ondan gözümüze soksunlar. soksunlar ki onların bizden farkının olmadığını görelim.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
bir çocuk; kahverengi gözlü, siyah saçları alabulus traşlı, güleç yüzünde çilleri olan, kepçe kulakları her daim kızarık, küçücük burnu çoğu zaman akma halinde olan, kolları vücuduna oranla uzun, minicik ellerindeki parmakları dolgun dolgun, genelde pantolonu belinden düşen, beyaz tenli bir çocuk.
bir sokak, çıkmaz bir sokak, üzerinde elektrik telleri olan, yeri gelince çocukların çift kale maç yaptığı, yeri gelince en ateşli tartışmalara ev sahipliği yapan, kenarında beyaz badanalı evlerin hanımeli ile örülü çitlerinin bulunduğu, cılız ışıklarıyla ancak kendisinin farkedilmesini sağlayan lambalarının olduğu, yemek kokularının birbirine karıştığı, delik deşik asfaltında fakirliğin yalın ayak yürüdüğü bir sokak.
minicik ellerinde kocaman hayaller tutan çocuk.
bir tarafından yaşamları sıkıştıran çıkmaz sokak.
çocuk çok sever sokağını. gece gündüz dışarıda. sokak çeker onu içine. çektikçe sokak, korkmaya başlar çocuk. düşen pantolonunu çekerken kocaman hayallerini, minicik elleriyle tutmakta zorlanır çocuk. bir de akan burnu yok mu?
çıkar sokaktan, evine çok uzak olmayan, arada bir gittiği boş arsanın hemen hemen ortasında olan selvi ağacının serin gölgesine oturur. öylece kalır orda. bir an yüreğine uçurtma sevdası ip salar.
sevda bu işte yüreğe düştü mü, hemen harekete geçirir insanı.
çocuk minicik elleriyle, minicik bir uçurtma yapmayı başarır. heyecanlıdır, mutludur.
yaptığı uçurtmayı havalandırmaya çalışır. tutar ipinden koşturmaya başlar. arkasına da bakamadan edemez çocuk. onun bir an önce yükselmesini görmek ister. görmez ki hiç önünü, düşer defalarca. bir çocuk, kısacık bir sürede bu kadar çok düşmüş müdür acaba?
işte daha ilk gün dizlerini paramparça eder çocuk. paramparça eder de dizlerini, ancak bir türlü havalandıramaz uçurtmayı. yine de mutludur çocuk. yüreğine sevda düşmüştür bir kere. o sokağın çıkmaz kısmından, bir çıkış ihtimali bulmuştur ya.
günler birbirini kovalarken çocuk yavaş yavaş uçurtmayı havalandırmayı başarır. yükselir uçurtma, güler çocuk.
uçar uçar, tellere takılır. elektrik tellerine. mutludur yine de çocuk. yeniden yapar uçurtmayı. yeniden takılır tellere.
sürekli sürekli takılır tellere. çocuk bıkmadan usanmadan tekrar tekrar dener. bir çocuk hiç bu kadar çok teli uçurtma ile süslemeyi başarabilmiş midir acaba? sokak sakinleri sürekli elektrik kesintilerinden muzdarip şekilde çocuğa kızarken bile mutludur çocuk.
gökyüzünün masmavi göründüğü bulutsuz bir günde çocuk o bir sürü teli atlatmayı başararak uçurtmasını yükseklere doğru gönderir. ip salmaya başlar hayallerine. en sonunda ipi biter. imdadına, mahalleli yetişir. uçurtmaya ip eklerken mahalleli, kocaman hayaller taşımaktan yorulan minicik elleri rahatlamaya başlayan çocuk daha kolay ip salar. uçurtma yükseldikçe yükselir. artık görünmez olmaya başlar.
çocuk bırakır elinden ipi. evine gider, uyur. yorulmuştur çocuk. sabah kalktığında mutsuz olduğunu hisseder. gridir çocuk. ankara’nın kış mevsimine hakim olan gri havası kadar gridir.
bir sokak, çıkmaz bir sokak, üzerinde elektrik telleri olan, yeri gelince çocukların çift kale maç yaptığı, yeri gelince en ateşli tartışmalara ev sahipliği yapan, kenarında beyaz badanalı evlerin hanımeli ile örülü çitlerinin bulunduğu, cılız ışıklarıyla ancak kendisinin farkedilmesini sağlayan lambalarının olduğu, yemek kokularının birbirine karıştığı, delik deşik asfaltında fakirliğin yalın ayak yürüdüğü bir sokak.
minicik ellerinde kocaman hayaller tutan çocuk.
bir tarafından yaşamları sıkıştıran çıkmaz sokak.
çocuk çok sever sokağını. gece gündüz dışarıda. sokak çeker onu içine. çektikçe sokak, korkmaya başlar çocuk. düşen pantolonunu çekerken kocaman hayallerini, minicik elleriyle tutmakta zorlanır çocuk. bir de akan burnu yok mu?
çıkar sokaktan, evine çok uzak olmayan, arada bir gittiği boş arsanın hemen hemen ortasında olan selvi ağacının serin gölgesine oturur. öylece kalır orda. bir an yüreğine uçurtma sevdası ip salar.
sevda bu işte yüreğe düştü mü, hemen harekete geçirir insanı.
çocuk minicik elleriyle, minicik bir uçurtma yapmayı başarır. heyecanlıdır, mutludur.
yaptığı uçurtmayı havalandırmaya çalışır. tutar ipinden koşturmaya başlar. arkasına da bakamadan edemez çocuk. onun bir an önce yükselmesini görmek ister. görmez ki hiç önünü, düşer defalarca. bir çocuk, kısacık bir sürede bu kadar çok düşmüş müdür acaba?
işte daha ilk gün dizlerini paramparça eder çocuk. paramparça eder de dizlerini, ancak bir türlü havalandıramaz uçurtmayı. yine de mutludur çocuk. yüreğine sevda düşmüştür bir kere. o sokağın çıkmaz kısmından, bir çıkış ihtimali bulmuştur ya.
günler birbirini kovalarken çocuk yavaş yavaş uçurtmayı havalandırmayı başarır. yükselir uçurtma, güler çocuk.
uçar uçar, tellere takılır. elektrik tellerine. mutludur yine de çocuk. yeniden yapar uçurtmayı. yeniden takılır tellere.
sürekli sürekli takılır tellere. çocuk bıkmadan usanmadan tekrar tekrar dener. bir çocuk hiç bu kadar çok teli uçurtma ile süslemeyi başarabilmiş midir acaba? sokak sakinleri sürekli elektrik kesintilerinden muzdarip şekilde çocuğa kızarken bile mutludur çocuk.
gökyüzünün masmavi göründüğü bulutsuz bir günde çocuk o bir sürü teli atlatmayı başararak uçurtmasını yükseklere doğru gönderir. ip salmaya başlar hayallerine. en sonunda ipi biter. imdadına, mahalleli yetişir. uçurtmaya ip eklerken mahalleli, kocaman hayaller taşımaktan yorulan minicik elleri rahatlamaya başlayan çocuk daha kolay ip salar. uçurtma yükseldikçe yükselir. artık görünmez olmaya başlar.
çocuk bırakır elinden ipi. evine gider, uyur. yorulmuştur çocuk. sabah kalktığında mutsuz olduğunu hisseder. gridir çocuk. ankara’nın kış mevsimine hakim olan gri havası kadar gridir.
devamını gör...
bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük
sürekli gerçekleştiremeyeceği hedefler koyup şüphesiz gerçekleştirememek.
yetersizlik, beceriksizlik ve öz güvensizlik duygusunu da beraberinde getirir.
yetersizlik, beceriksizlik ve öz güvensizlik duygusunu da beraberinde getirir.
devamını gör...
mutlu eden basit şeyler
çikolatalı süt
kar küreleri
pamuk şeker
yağmurlu hava
...
yeter ki mutlu olasımız olsun. bahane çoook.
kar küreleri
pamuk şeker
yağmurlu hava
...
yeter ki mutlu olasımız olsun. bahane çoook.
devamını gör...



