birlikte güldük, ağladık, kızdık, hüzünlendik, demek milyonluk olduk ha sözlükçüm birlikte nice milyonlara diyelim. * çekiliş var mı çekiliş?
devamını gör...

barbielerin koskocaman şato gibi evleri vardi ya hani vakti zamaninda şimdi hala var mi bilemiyorum. benim ukdem odur.. annem parasi olmadigi icin alamamisti bana. oyle de kaldi gecip gitti..
devamını gör...

annem hic almadi ve kullanmadi, ben de hic almadim ve kullanmiyorum. “anasina bakip kizini al” deyimi en cok bu konuda gecerli olmustur. *
devamını gör...

young-ho, seul'de üniversite sınavına hazırlanan bir gençtir. sınava hazırlandığı 3. yılında çocukluk arkadaşlarından birine bir mektup göndermeye karar verir.

so-hee, busan'da annesiyle beraber 2. el kitapları sattığı bir kitapçı işletir. bir gün kimden olduğunu bilmediği bir mektup alır ve mektuplara cevap vermeye başlar.

bu mektuplaşmalarda kurallar gayet basittir.
1- soru sormak yok.
2- buluşmak yok.
3- birbirlerini aramak* yok.

filmde olaylar bu mektuplaşmalar etrafında gerçekleşir. filmin tanıtımında da belirtildiği üzere bu film bir beklemenin hikayesidir.

film ile alakalı spoiler içermeyen görüşüm aşağıdadır.

bu filmi dün akşam başrolün* wikipedia sayfasında gezinirken buldum, konusunu ve tanıtımını beğendim, bu sabah da filmi izledim.

filmin sakin, güzel ve hoş bir film olduğunu düşünüyorum. filmin temposu çok yüksek değil bu nedenle elinize çayınızı, kahvenizi alıp kafanız rahat bir şekilde izleyebilirsiniz. film hakkında sakin, sıcak ve hoşdan başka yazabileceğim çok bir şey yok aslında. hikayesini sevdim, karakterlerini sevdim, anlatmak istediklerini sevdim, sonunu sevdim. filmde de defalarca belirtiği gibi bu film bir beklemenin hikayesi. bu nedenle size çok ağır dram veya çok yoğun bir romantizm vaat etmiyor.

sevdim, hoş bir film. böyle bir film için puanım 7,5/10.
devamını gör...

enerjinizi sömürüyor, sürekli bir şeylerden şikayet ediyor olması yeterli.
devamını gör...

evet 2 gün için kullandığım izin. neden izne çıktım, kapris miydi neydi siz karar verin.

geçen hafta kankacılık muhabbeti üzerine kırılan kalplerden sonra, bir daha bu muhabbetin hortlaması üzerine, kendimi tutamayıp bana yakışmayacak bir tanım yaparım ve birilerini kırarım diye çıktım. bu bir nevi kendimi bir şeyler yazmamak için frenleme yöntemiydi. çünkü muhabbet gerçekten (göremiyorsunuz ama) taa burama kadar gelmişti.

üstelik sadece bu muhabbet, bazı insanları huzursuz etmek ve kızdırmak için yapılmıştı. kaosla beslenmediğimden ve aksine kaos enerjimi ve yazma şevkimi düşürdüğünden kısa süre sakinleşmek için kullandım efendim.

ha kapris miydi, değil miydi siz karar verin.
devamını gör...

sağlam göz kapatıldığında dahi devam eden çift görmeye denir.
nedenleri arasında astigmatizm,katarakt yet alır.
devamını gör...

sadece giyinikken saksı olabilen insan:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ben yagami light.
kelime şakası severim.
devamını gör...

şiiri kelimelerin içinden çekip çıkartıyor tarkovski ... onu renklere dönüştürüyor, yağmura, ateşe, rüzgara bölüyor! şiir gerçeğe büründükçe, gerçekte şiire bürünüyor ve zaman ben'im diye fısıldıyor kulaklara. peki bu şenliğin kaynağı nedir?

-bir nehir ve dibindeki çakıl taşının hikayesi gibi. taş akan suya direnir, gittikçe daha derine gömülür, yosun bile tutar belki, peki ya su? su hiç umursamaz bağrındaki taşı. o sadece akar, hızlanır, yavaşlar, durulur, bulanır ama ille de akar gideceği yere kadar.

bir olay yok, kurgu yok, gizem yok. yağmur var, ateş var, rüzgar var, sessizlik ve tüm bunların harmanlandığı bir zaman yolculuğu. anılarla yoğurulmuş bir ayna. öyle sahneler var ki an'ı çoğaltıyor, sıcak bir fincanın masada bıraktığı buğunun an be an yok oluşunu izletiyor. sonrasında ne fincan var, ne de fincanı tutan bir kimse.

gece yatınca aklımıza hücum eden dakikalar hatta saniyeler içinde bin bir yöne sürüklenen fakat muhakkak içinde olduğunuz anları toplayın ve işte size zerkalo! içselleştirilmiş bir aynaya bakıyoruz, peki karşıda ne var?

tarkovski, şiiri gösteren adamdır. ve bunu sadeliğin güzelliğiyle, an'ların sonsuzluğa nasıl işlendiğini göstererek yapar.
1975 yapımı bu film üzerine bir çok eleştiri getirilmiş olsa da herhangi bir anlam arayışına girmeden izleyenler için kendi akışı içinde ve dupduru olduğu için güzel.


insanın bedeni tıpkı yalnızlık gibi.
kulakları ve gözleri kocaman bulutlar çizer.
artsız arasız ruhumuz ve derinin üstünde.
eldiven gibi giyilmiş yara yara üstüne,
engellerin arasından gökyüzüne yükselir.
buzdan iradenin ve
kuş kanatlarının üstünde
ve kendi ormanlarının
canlı hapishanesinde
parmaklarının arasından işitir
yedi denizin kükreyen ve
parıltılı boru sesini.
ruhumuz bedensiz
bir günahkar sanki
ve sanki cevapsız bir bilmece…
ne eylem, ne düşünce ve ne tek bir satır gelir
kimsenin raks etmediği o yerde
raks edip dönenden…
ve ben rüyamda
bana bir başka kılıkta
başka bir ruh gibi görünürüm.
inançsızlıktan umuda koşar,
ispirto üzerindeki alev gibi
gölgesini salmadan gezer yeryüzünde
ve yadigar olarak masada bırakır
leylak kokusunu…
koş çocuğum
taşı bu bedeni güçlüysen
ve bakır halkanı kovala
bu evrende elinde sopayla,
artık her adım
yaklaştırırken onu
yeryüzü neşeli ve kuru
bir şekilde çınlar kulaklarında…


devamını gör...

insan hayattan sıkılıyor sözlükten sıkılmış çok mu? yalnız günün 24 saatini sözlükte geçirenler için bu durum cidden kaçınılmazdır. arada bi dışarıya çıkmak veya da arkadaşlarınızla vakit geçirmek sözlükten sıkılmanızı önleyecektir zira özlüyorsunuz ve sözlüğe girdiğinizde daha iştahlı enerjik şekilde tanım giriyorsunuz.

bu durumda ben dışarıyı öneriyorum, temiz hava cidden işe yarıyor ne derseniz deyin. ha dışarıya çıktığınızda da sözlükte takılmayın, sözlüğü özleyin azıcık. bakın işe yaramazsa bu dediğim gelin nickime tükürün ulan. *
devamını gör...

insan gönül rahatlığıyla ölemiyor bile.
devamını gör...

ponçik.
devamını gör...

deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan'ın idamlarının ardından attila ilhan tarafından yazılmış bir şiirdir. müjganın buradaki anlamı kirpiktir. ayrıca şiir ahmet kaya tarafından büyük bir ustalıkla seslendirilmiştir.

şiirin ortaya çıkış hikayesini ise attila ilhan şöyle anlatır:
“12 mart sonrasının kahır günleriydi. bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: deniz’lere kıymışlardı. karşıyaka’dan izmir’e geçmek için vapura bindim. deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı… acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra… vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm."

şenlik dağıldı, bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o, mahur beste çalar, müjganla ben ağlaşırız
gitti dostlar, şölen bitti, ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız

bir yangın ormanından püskürmüş, genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri, aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan, ortalık karardı
devamını gör...

ambalajı güzel ama tadı kötü çikolataya benzer.
eskiden belki iyi bir okuldu ama şuanki hali her türlü berbat. öğrenci kitlesiyle, hocalarıyla sıradan bir taşra üniversitesinden farkı yok. eskiden bugüne kalan tek güzel şey kampüsüdür sanırım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"osmanlı torunuyum" diye övünen insandır. fakat bilmesi gereken bir şey var. osmanlı bir hanedanlıktır yani nüfuzlu sülaledir. osmanlı torunu olabilmek için o sülaleye mensup olması gerekiyor.
devamını gör...

kafayı mı yediniz yapman guzum etmen.
devamını gör...

kendi ölümünün en kötü yanı noksan kalacak hedeflerindir.

zira hayatın merkezine kendimizi yerleştiririz. önümüzden değil de kenarlardan yeriz. hâl böyleyken erek veya hedeflerimiz -∞'dan başlayıp +∞'a değin gider.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim