your country needs you
hepimizin bildiği sam amcanın, i want you dediği afişin öncülüdür. i want you bundan ilham alınarak yapılmıştır.
1. dünya savaşında ingiliz erkeklerini orduya yazılmaya teşvik etmek amacıyla sanatçı alfred leete tarafından çizilmiştir.ilk kez london opinion derginin 1914 yılı sayısında gözükmüştür. resimde size doğru bakıp parmağı ile potansiyel askerleri işaret eden kişi ingiliz savaş bakanı lord kitcehener dır.

ayrıca i want you (uncle sam) için bkz : #335680
1. dünya savaşında ingiliz erkeklerini orduya yazılmaya teşvik etmek amacıyla sanatçı alfred leete tarafından çizilmiştir.ilk kez london opinion derginin 1914 yılı sayısında gözükmüştür. resimde size doğru bakıp parmağı ile potansiyel askerleri işaret eden kişi ingiliz savaş bakanı lord kitcehener dır.

ayrıca i want you (uncle sam) için bkz : #335680
devamını gör...
quo fata ferunt
bunca zaman nasıl olup da yazmamışım ona şaşırdım. yazıp unuttuğum her şeyi hatırlatma, varlığını hep hissettirme ve oldukça güzel tanım yazma gibi huyları var kendisinin. sağ olsun, tanımları bol olsun efenim..
devamını gör...
kafa rock radyo yayını
teker teker gelin arkadaşım crazy saturday saldırısı yapıyorsunuz resmen, türden türe doyup alcohol içip komaya mı girelim?gene mi dıjj mihraklar el attı olaya diye serzenişlendiğim program.(bkz: swh)
devamını gör...
osmanlı döneminde sözlük olsaydı alınabilecek nickler
harem ağası.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
ben de dinliyorum bu sefer programı. haluk levent konserlerine gittiğim zamanlar geldi aklıma, vay bee.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
her gün aynı saatte otobüse bindiğim bir hanımefendi var. otobüse bindiğim de gözüm direkt oturduğu yeri arıyor. yaşça belki benden büyük belki akran. ben ona bakıyorum o bana bakıyor her gün. sonra otobüsten inince usul usul arkasından yürüyorum, o pastanede duruyor ben devam ediyorum.
devamını gör...
yaşı geldiği halde evlenmeyen insan
yaşı gelmek?
devamını gör...
the hedgehog
orijinal adıl'élégance du hérisson olan, fransız yazar ve felsefe profesörü muriel barbery'nin (bkz: kirpinin zarafeti) romanından uyarlanan film*.
"paloma paris’te dış dünyanın hızlı temposundan uzak bir çevrede yaşayan 11 yaşında, oldukça zeki ve sıkkın br kızdır. 12.yaş gününde intihar etmeye karar veren paloma, ölümle randevusunun yaklaşmasına yakın ketum ve yalnız apartman görevlisi renée michel ve gizemli olduğu kadar elegan mösyö kakuro ozu gibi değişik karakterlerle tanışır. böylece paloma karamsar hayatını gözden geçirme şansı bulacaktır."filmin özeti için
filmin rotten tomatoes puanları da oldukça iyi. eleştirmen puanı:87 seyirci puanı:83.r.t.-->
fragman bende klasik bir dram filmi izlenimi uyandırdı. ve şimdiden merak ettim doğrusu.
"paloma paris’te dış dünyanın hızlı temposundan uzak bir çevrede yaşayan 11 yaşında, oldukça zeki ve sıkkın br kızdır. 12.yaş gününde intihar etmeye karar veren paloma, ölümle randevusunun yaklaşmasına yakın ketum ve yalnız apartman görevlisi renée michel ve gizemli olduğu kadar elegan mösyö kakuro ozu gibi değişik karakterlerle tanışır. böylece paloma karamsar hayatını gözden geçirme şansı bulacaktır."filmin özeti için
filmin rotten tomatoes puanları da oldukça iyi. eleştirmen puanı:87 seyirci puanı:83.r.t.-->
fragman bende klasik bir dram filmi izlenimi uyandırdı. ve şimdiden merak ettim doğrusu.
devamını gör...
mutlu olma yolunda en büyük engel
insanları gereğinden fazla takmak.
devamını gör...
dm'den fingirdeşen yazarlar
devamını gör...
migren
üstteki yazarın serzenişine hak veriyorum. her şiddetli baş ağrısı migren değil. kimseye bunu tek tek soramazsın fakat doktor tescilli olmasa da çoğu kişi migrenim var diyor. buna da hayır bak o iş öyle değil diye açıklama yapmaktan sıkılıp, peki cınım geçmiş olsun madem deyip, kendimi yormayı bıraktım.
gerçeklere dönersek; migren ciddi anlamda hayat kalitesini düşüren bir hastalık. hayattaki her şey mi baş ağrısı yapar? yaparmış. koku, sıcak, soğuk, açlık, fazla tokluk, her türlü ulaşım aracı, üzüntü, heyecan, fazla sevinç, krem, parfüm, sıcak su, soğuk su.... yazamayacağım kadar çok ve bir o kadar da hayatın içinde var olan her şey etkiliyor.
hiçbir zaman hiçbir yerde tam anlamıyla mutlu olamamak demek bu. çünkü ne kadar dikkat edersen et, illa tetikleyecek bir etken çıkıyor. herkes mutlu mesut eğlenirken, sen içten içe kendinle uğraşıyor oluyorsun. hiçbir şeye tam adapte olamamak demek bu.
saniyelik girdim mi bitti geri dönüşü yok. ilaç, cık faydası yok. raporlu raporsuz kullanılan hiçbir ilacın faydası olmadı şimdiye kadar. bitkisel yağlar, çaylar vs. hiçbir faydası olmadı.
baş ağrısı şiddetlenince kusmak kaçınılmaz zaten. gerçi tüm ilaçlar < kusmak. bir nebze de olsa faydası var.
karanlık ve sessiz bir odada uyumak lazım fakat şartları sağlasan da, gözlerin çıkacak şekilde, başını koparıp atmak isteyeceğin ağrıdan uyumak imkansız. o yatak batar, öyle bir illet. en son bir noktada vücut artık dermansız kalıyor, o zaman sızma şeklinde uyuyabiliyorsun. bitti sanma, umarım biter ama dün bu süreci yaşadıktan sonra, bugün hala ağrım devam ediyor. artık vücudum yorulmuş, dayak yemiş gibiyim. ortalama 3. gün bitiyor genelde.
hani korona çıktığında herkes bi ben geçirdim galiba diyordu da, asıl korona olanlar, geçirseniz o farkı anlarsınız diyordu ya, işte bu da onun gibi. şiddetli baş ağrısıyla, bunu yaşayan aradaki farkı anlar.
anlatılmaz yaşanır bir şey yani.
tabii umarım kimse yaşamaz.
gerçeklere dönersek; migren ciddi anlamda hayat kalitesini düşüren bir hastalık. hayattaki her şey mi baş ağrısı yapar? yaparmış. koku, sıcak, soğuk, açlık, fazla tokluk, her türlü ulaşım aracı, üzüntü, heyecan, fazla sevinç, krem, parfüm, sıcak su, soğuk su.... yazamayacağım kadar çok ve bir o kadar da hayatın içinde var olan her şey etkiliyor.
hiçbir zaman hiçbir yerde tam anlamıyla mutlu olamamak demek bu. çünkü ne kadar dikkat edersen et, illa tetikleyecek bir etken çıkıyor. herkes mutlu mesut eğlenirken, sen içten içe kendinle uğraşıyor oluyorsun. hiçbir şeye tam adapte olamamak demek bu.
saniyelik girdim mi bitti geri dönüşü yok. ilaç, cık faydası yok. raporlu raporsuz kullanılan hiçbir ilacın faydası olmadı şimdiye kadar. bitkisel yağlar, çaylar vs. hiçbir faydası olmadı.
baş ağrısı şiddetlenince kusmak kaçınılmaz zaten. gerçi tüm ilaçlar < kusmak. bir nebze de olsa faydası var.
karanlık ve sessiz bir odada uyumak lazım fakat şartları sağlasan da, gözlerin çıkacak şekilde, başını koparıp atmak isteyeceğin ağrıdan uyumak imkansız. o yatak batar, öyle bir illet. en son bir noktada vücut artık dermansız kalıyor, o zaman sızma şeklinde uyuyabiliyorsun. bitti sanma, umarım biter ama dün bu süreci yaşadıktan sonra, bugün hala ağrım devam ediyor. artık vücudum yorulmuş, dayak yemiş gibiyim. ortalama 3. gün bitiyor genelde.
hani korona çıktığında herkes bi ben geçirdim galiba diyordu da, asıl korona olanlar, geçirseniz o farkı anlarsınız diyordu ya, işte bu da onun gibi. şiddetli baş ağrısıyla, bunu yaşayan aradaki farkı anlar.
anlatılmaz yaşanır bir şey yani.
tabii umarım kimse yaşamaz.
devamını gör...
delirmemek için yapılanlar
düşünmemek.
düşünüp de delirmemek mümkün mü?
düşünüp de delirmemek mümkün mü?
devamını gör...
yazarların ilk izlediği yabancı dizi
merlin.
devamını gör...
sözlük yazarlarının siyasi fikirleri
herhangi bir siyasi fikrin beni kısıtlamasından çekindiğim için yoktur.
ki böylesi daha iyidir. bir ideolojiye bağlı olmak kişiyi gerçekten kısıtlıyor. tecrübeyle sabittir.
ki böylesi daha iyidir. bir ideolojiye bağlı olmak kişiyi gerçekten kısıtlıyor. tecrübeyle sabittir.
devamını gör...
sevgilim sevgilim nasılsın
bir barbaros hayrettin şarkısıdır.
90’lar neydi? doksanlar travmaydı, doksanlar absürt hayatın doruk noktasıydı, doksanlar hala güzellemesi yapılan bir bataklıktı.

hikaye özetle şöyle aslında: barbaros hayrettin kobra isimli grubuyla yurtdışında metal ve rock tarzı şarkılar yapan bir müzisyen abimiz. kaliteli müzikler yaptığı iddia ediliyor. sonra kalkıp müziğini türkiye’ye de dinletmek için yurda dönüyor. ama plak şirketleri reddediyor kendisini. bu tutmaz diyorlar türkiye’de. o da geri dönüp ben sizin babanızım şarkısını yapıyor ve plakçıya dinletince adam kendinden geçiyor ve hemen kaset çıkartmaya kadar veriyor.
barbaros hayrettin de tek şarkı ile bu iş olmayacağı için başka saçma şarkılar da yazıyor. bunlardan biri de sevgilim sevgilim nasılsın?. albümün a yüzünün 3. şarkısı.
barbaros’a göre bunun amacı dalga geçmek, ders vermek, mesaj iletmek.
sonra da bu şarkılara birbirinden saçma klipler çekiyor. derdini anladık müzisyen abinin ama merakım odur ki yolu bu muydu tepki vermenin? bizim gençliğimizin, çocukluğumuzun hesabını kim verecek? almanya’da pink floyd çalıp türkiye’de burnun kapıya kısılsın demek nedir? insafınız kurusun.
yine de eğer dinlemek isterseniz:
sevgilim sevgilim nasılsın
90’lar neydi? doksanlar travmaydı, doksanlar absürt hayatın doruk noktasıydı, doksanlar hala güzellemesi yapılan bir bataklıktı.

hikaye özetle şöyle aslında: barbaros hayrettin kobra isimli grubuyla yurtdışında metal ve rock tarzı şarkılar yapan bir müzisyen abimiz. kaliteli müzikler yaptığı iddia ediliyor. sonra kalkıp müziğini türkiye’ye de dinletmek için yurda dönüyor. ama plak şirketleri reddediyor kendisini. bu tutmaz diyorlar türkiye’de. o da geri dönüp ben sizin babanızım şarkısını yapıyor ve plakçıya dinletince adam kendinden geçiyor ve hemen kaset çıkartmaya kadar veriyor.
barbaros hayrettin de tek şarkı ile bu iş olmayacağı için başka saçma şarkılar da yazıyor. bunlardan biri de sevgilim sevgilim nasılsın?. albümün a yüzünün 3. şarkısı.
barbaros’a göre bunun amacı dalga geçmek, ders vermek, mesaj iletmek.
sonra da bu şarkılara birbirinden saçma klipler çekiyor. derdini anladık müzisyen abinin ama merakım odur ki yolu bu muydu tepki vermenin? bizim gençliğimizin, çocukluğumuzun hesabını kim verecek? almanya’da pink floyd çalıp türkiye’de burnun kapıya kısılsın demek nedir? insafınız kurusun.
yine de eğer dinlemek isterseniz:
sevgilim sevgilim nasılsın
devamını gör...
yazarların garip huyları
bozuk paraya dokunamam.
böcek görünce kaşınmaya başlarım.
bir çift gördüğümde en az birinin ismi sesli harf ile başlamazsa o ilişkinin devam etmeyeceğini düşünürüm.*
böcek görünce kaşınmaya başlarım.
bir çift gördüğümde en az birinin ismi sesli harf ile başlamazsa o ilişkinin devam etmeyeceğini düşünürüm.*
devamını gör...






