ağlayan çocuğu susturma teknikleri
siz de ağlayın siz daha çok ağlayın, susuyorlar.
devamını gör...
sabahattin ali
kendi ölüm şeklini de öngörmüş gibi kuyucaklı yusuf'u; yeşilçam absürtlüğüne kaynak oluşturacağını bilse yazmaktan vazgeçeceği kürk mantolu madonna'yı; psikolojik tahlilleri ile bizim toprakların dostoyevski'si diye nitelendirsek abartmış olmayacağımız içimizdeki şeytan isimli kitapların yazarıdır. ne yazık ki ölümü, bir başkaları tarafından tayin edilmiş; şahsi tarih yorumuma göre bu ülkenin tarihine kara leke olarak geçmiştir.
devamını gör...
progressive rock
yaşama sebebim denebilir. bütün hayatını müziğe adayan biri olarak progressive müziği keşfettiğimden beri yeniden yaşamaktan zevk almaya başladım.
1940-1950'lerde rock n' roll'un yayılmasıyla genç müzisyenler rock adı altında kendi müziklerini icra etmeye başlıyor. çıkış yeri abd ve ingiltere desek yanlış olmaz. jazz'dan etkilenerek çıkan bu yeni tür yeniliğe ve etkileşime o kadar açık ki sürekli kendini geliştirerek, kendine eklemeler yaparak yüzlerce farklı türe bölünüyor. ilerici rock da bunlardan birisi ve belki de en önemlisi. altın dönemini 60'larda yaşayan tür deneysel-psikedelik açıdan zengin, adı gibi yenilikçi ve ilerici, geçmiş türlerden farklı ve daha derin bir müziğe dönüşüyor. ilerici rock da kendi içinde çeşitleniyor elbette. en bilinen gruplar pink floyd, yes, gentle giant, genesis, camel, the moody blues, supertramp, renaissance, styx, eloy, jethro tull, the alan parsons project, king crimson... elbette progressive metalde de düzinelerce kaliteli grup var.
şu unutulmamalı ki müzik siyah ve beyaz değildir. türler birbirinden etkilenir. sadece rock diye bir şeyden bahsetmek çok sağlıklı olmayacaktır progressive altında da. progressive rock klasik döneminde yoğunlukla ingiliz etkisi altındadır. bugün hala türü devam ettiren gruplar olsa da klasik dönem albümlerinin tadını hiçbir şeyden alabileceğimi(zi) zannetmiyorum.
1940-1950'lerde rock n' roll'un yayılmasıyla genç müzisyenler rock adı altında kendi müziklerini icra etmeye başlıyor. çıkış yeri abd ve ingiltere desek yanlış olmaz. jazz'dan etkilenerek çıkan bu yeni tür yeniliğe ve etkileşime o kadar açık ki sürekli kendini geliştirerek, kendine eklemeler yaparak yüzlerce farklı türe bölünüyor. ilerici rock da bunlardan birisi ve belki de en önemlisi. altın dönemini 60'larda yaşayan tür deneysel-psikedelik açıdan zengin, adı gibi yenilikçi ve ilerici, geçmiş türlerden farklı ve daha derin bir müziğe dönüşüyor. ilerici rock da kendi içinde çeşitleniyor elbette. en bilinen gruplar pink floyd, yes, gentle giant, genesis, camel, the moody blues, supertramp, renaissance, styx, eloy, jethro tull, the alan parsons project, king crimson... elbette progressive metalde de düzinelerce kaliteli grup var.
şu unutulmamalı ki müzik siyah ve beyaz değildir. türler birbirinden etkilenir. sadece rock diye bir şeyden bahsetmek çok sağlıklı olmayacaktır progressive altında da. progressive rock klasik döneminde yoğunlukla ingiliz etkisi altındadır. bugün hala türü devam ettiren gruplar olsa da klasik dönem albümlerinin tadını hiçbir şeyden alabileceğimi(zi) zannetmiyorum.
devamını gör...
el âlem ne der
zerre faydası dokunmayan ve asla da dokunmayacak olan kimliksiz insan sürüsünün boktan dedikodularından çekinildiğinde kullanılan bir söz.
ahh şu sosyal varlık olayı olmayacaktı ki gör o zaman huzuru. ama yook ucunda ölüm olsa bile gruptan dışlanmama psikoloji ağır basacak illa. sanki taş devrindeyiz sanki vahşi hayvanlardan korunmak için penguenler gibi birbirimize sokulmamız lazım.
nurten teyzenin, hikmet dayının o 'bilge' dünya görüşüne kimse muhtaç değil. onay almamız da gerekmiyor. zaten insanın bi kendine sorması lazım ben kimim de ona buna nutuk çekiyorum neyim lan ben dünkü bok diye. *
ahh şu sosyal varlık olayı olmayacaktı ki gör o zaman huzuru. ama yook ucunda ölüm olsa bile gruptan dışlanmama psikoloji ağır basacak illa. sanki taş devrindeyiz sanki vahşi hayvanlardan korunmak için penguenler gibi birbirimize sokulmamız lazım.
nurten teyzenin, hikmet dayının o 'bilge' dünya görüşüne kimse muhtaç değil. onay almamız da gerekmiyor. zaten insanın bi kendine sorması lazım ben kimim de ona buna nutuk çekiyorum neyim lan ben dünkü bok diye. *
devamını gör...
az bilinen görgü kuralları
kadın elini uzatmadıkça elini sıkmamak. - erkekler için-
bunun cinsiyet 'üstünlüğü' ile uzaktan yakından alakası yok sadece bazı kültür ve dinlerde kadınlara dokunulması tabudur.
kadının bunu benimseyip benimsediğini bilemezsiniz.
size dokunduğunda kendini çok kötü ve kirli hissedebilir.
hiç yoktan can sıkmaya gerek yok.
bunun cinsiyet 'üstünlüğü' ile uzaktan yakından alakası yok sadece bazı kültür ve dinlerde kadınlara dokunulması tabudur.
kadının bunu benimseyip benimsediğini bilemezsiniz.
size dokunduğunda kendini çok kötü ve kirli hissedebilir.
hiç yoktan can sıkmaya gerek yok.
devamını gör...
whistle (yazar)
artık kuzenine açılsada rahatlasak. ama kuzeni reddederse işte o zaman eyvahlar olsun iki katı yandık.
devamını gör...
turgay tanülkü
1953 uşak doğumlu sinema ve tiyatro oyuncusudur.
gönlü büyük, güzel adamdır. hikayesini öğrendikçe hak vereceksiniz. hikayesinde bazı tutarsızlıklar olduğu hakkında yazılar okuduğum, ancak yaptıkları ve hayatını değiştirdiği insanları gördükten sonra yaptıklarını takdir etmekten kendimi alamadığım usta oyuncudur.
1970 yılında siyasi sebeplerle cezaevine girer, 1977 yılına kadar cezaevinde kalır. ancak bu süre içerisinde ankara devlet konservatuvarı tiyatro yüksek bölümünden 1976'da mezun olur. cezaevinden çıktıktan sonra körler okulu, çocuk ıslahevleri ve türkiye'de 8 bölge cezaevinde, toplamda ise 11 cezaevinde tiyatro grupları kurar dokuz eylül, bilkent gibi üniversitelerde ve konya, kastamonu, tokat ve ısparta'da tiyatro oluşumlarında çalışır.
cezaevinde gördüğü işkenceler dolayısıyla çocuğu olmayacağını öğrendikten sonra kendini, çocuklarını okutabilecek durumu olmayan mahkumların çocuklarını okutmaya adamış. çocukların eğitimiyle ilgilenmiş, masraflarını karşılamış. tiyatrodan kazandığı para yetmeyince de pazarlarda çalışmış, çay ocağı işletmiş. oradan kazandıklarıyla destek olmuş çocuklara. daha sonra da eşiyle birlikte, sokağa ve suça yönelmesinler diye almaya karar vermişler bu çocukları.
''1981’de ilk kez bir çocuğun bakımını üstlendim. şimdi 45 yaşında. oğullarım, kızlarım, torunlarım var. çocuklarımın bir kısmına dostlarım bakıyor. beş ayrı evde büyüyorlar. küçük olanlar uşak’ta köyde yaşıyor. çocuklarına bu evlerde ve halen çalışarak bakıyor. büyüyüp para kazanan çocukları, daha küçük olanlara destek oluyor. ilkokul, ortaokul, liseyi uşak’ta okuyorlar. üniversiteyi istanbul, ankara, izmir’de kazanmak zorundalar. 17 tanesi üniversitede öğrenim görüyor. ikisi savcı, biri avukat oldu. toplam 101 evladım var. ailemiz gün geçtikçe gelişiyor.''
tedx konuşmasını da buraya bırakıyorum. hayat hikayesini ve yaptıklarını kendisinden dinlemek oldukça etkileyici.
evlat edindiği çocuklarla ilgili röportajı;
behzat ç. dizisindeki oyunculuğuyla da ciğerimizi deşmiştir.
rol aldığı diziler;
- eşkıya dünyaya hükümdar olmaz 2015- şahin ağa
- behzat ç. bir ankara polisiyesi 2010 konuk oyuncu
- sevgili düşmanım 2008 muhtar
- dur yolcu 2008 şükrü
- kırmızı ışık 2008 ahmet
- bir varmış bir yokmuş 2008 kara ziya
- duvar 2007 erol
- ikrimin ince gülü 2007 hüseyin
- yalan dünya 2007 kemal
- kuzey rüzgarı 2007-2008 abdo
- aloya 2006 çerçici
- arka sokaklar 2006 konuk oyuncu
- acı hayat 2005 sabri
- savcının karısı 2005 mazlum
- şeytan ayrıntıda gizlidir 2004 komiser ercan
- şubat soğuğu 2004 komiser mesut
- büyük buluşma 2004
- cennet mahallesi 2004 konuk oyuncu
- hırçın menekşe 2003 himmet
- kırık ayna 2003 hamza
- hayat bilgisi 2003 hazalın babası
- kurtlar vadisi 2003-2004 şahin ağa
- beşik kertmesi 2002 davulcu yaşar
- aşkına eşkıya 2001
- aşk hırsızı 2000
- ikinci bahar (dizi) 2000 - konuk oyuncu (34. bölüm)
- küçük besleme 1999 cengiz
- ferhunde hanımlar 1993 belalı
- kıssadan hisseler 1991
gönlü büyük, güzel adamdır. hikayesini öğrendikçe hak vereceksiniz. hikayesinde bazı tutarsızlıklar olduğu hakkında yazılar okuduğum, ancak yaptıkları ve hayatını değiştirdiği insanları gördükten sonra yaptıklarını takdir etmekten kendimi alamadığım usta oyuncudur.
1970 yılında siyasi sebeplerle cezaevine girer, 1977 yılına kadar cezaevinde kalır. ancak bu süre içerisinde ankara devlet konservatuvarı tiyatro yüksek bölümünden 1976'da mezun olur. cezaevinden çıktıktan sonra körler okulu, çocuk ıslahevleri ve türkiye'de 8 bölge cezaevinde, toplamda ise 11 cezaevinde tiyatro grupları kurar dokuz eylül, bilkent gibi üniversitelerde ve konya, kastamonu, tokat ve ısparta'da tiyatro oluşumlarında çalışır.
cezaevinde gördüğü işkenceler dolayısıyla çocuğu olmayacağını öğrendikten sonra kendini, çocuklarını okutabilecek durumu olmayan mahkumların çocuklarını okutmaya adamış. çocukların eğitimiyle ilgilenmiş, masraflarını karşılamış. tiyatrodan kazandığı para yetmeyince de pazarlarda çalışmış, çay ocağı işletmiş. oradan kazandıklarıyla destek olmuş çocuklara. daha sonra da eşiyle birlikte, sokağa ve suça yönelmesinler diye almaya karar vermişler bu çocukları.
''1981’de ilk kez bir çocuğun bakımını üstlendim. şimdi 45 yaşında. oğullarım, kızlarım, torunlarım var. çocuklarımın bir kısmına dostlarım bakıyor. beş ayrı evde büyüyorlar. küçük olanlar uşak’ta köyde yaşıyor. çocuklarına bu evlerde ve halen çalışarak bakıyor. büyüyüp para kazanan çocukları, daha küçük olanlara destek oluyor. ilkokul, ortaokul, liseyi uşak’ta okuyorlar. üniversiteyi istanbul, ankara, izmir’de kazanmak zorundalar. 17 tanesi üniversitede öğrenim görüyor. ikisi savcı, biri avukat oldu. toplam 101 evladım var. ailemiz gün geçtikçe gelişiyor.''
tedx konuşmasını da buraya bırakıyorum. hayat hikayesini ve yaptıklarını kendisinden dinlemek oldukça etkileyici.
evlat edindiği çocuklarla ilgili röportajı;
behzat ç. dizisindeki oyunculuğuyla da ciğerimizi deşmiştir.
rol aldığı diziler;
- eşkıya dünyaya hükümdar olmaz 2015- şahin ağa
- behzat ç. bir ankara polisiyesi 2010 konuk oyuncu
- sevgili düşmanım 2008 muhtar
- dur yolcu 2008 şükrü
- kırmızı ışık 2008 ahmet
- bir varmış bir yokmuş 2008 kara ziya
- duvar 2007 erol
- ikrimin ince gülü 2007 hüseyin
- yalan dünya 2007 kemal
- kuzey rüzgarı 2007-2008 abdo
- aloya 2006 çerçici
- arka sokaklar 2006 konuk oyuncu
- acı hayat 2005 sabri
- savcının karısı 2005 mazlum
- şeytan ayrıntıda gizlidir 2004 komiser ercan
- şubat soğuğu 2004 komiser mesut
- büyük buluşma 2004
- cennet mahallesi 2004 konuk oyuncu
- hırçın menekşe 2003 himmet
- kırık ayna 2003 hamza
- hayat bilgisi 2003 hazalın babası
- kurtlar vadisi 2003-2004 şahin ağa
- beşik kertmesi 2002 davulcu yaşar
- aşkına eşkıya 2001
- aşk hırsızı 2000
- ikinci bahar (dizi) 2000 - konuk oyuncu (34. bölüm)
- küçük besleme 1999 cengiz
- ferhunde hanımlar 1993 belalı
- kıssadan hisseler 1991
devamını gör...
erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular
başlıyorum. işsizim, evet.
@meaksi
hiçbiri. hoşlanmanın güldürülmekle bir ilgisi yok. şehir efsanesi o.
@kedi yiyen fare
acıktırdın. hiç iyi olmadı bu saatte bu.
@orsalesta anafor
1- bu konuda ahkâm kesmek istemiyorum. ancak şunu söyleyebilirim; esas mükemmel olan bana göre yaratıcıdır. yarattıklarına kendi özelliklerinden bazılarını (doğruluk, adalet gibi...) dağıtmıştır yine bana göre. evren de bundan payını birazcık almış sadece.
2- aslında bir yaratıcıyı kabul eden insanlar için tek bir din vardır çünkü yaratıcı tutarsız olamaz, olmamalı. bu nedenle sürekli olarak farklı emirleri din adı altında göndermesi garip olurdu. öte yanda ise insanlar var; her şeyi zamanla bozan, çığrından çıkaran, yozlaştıran... bu nedenle her toplumun tek olan o dini kendi gelenek göreneklerine uydurup bambaşka suretlere soktuğunu düşünüyorum. siyasi partiler gibi aslında biraz da... hani tüzükleri okusanız mükemmeldir ama siyasilerin davranışları tüzüklere uymaz ya... onun gibi işte.
3- özümsemek hayat boyu ondan vazgeçmemek anlamına gelebilir. sadece savunmak ise yarın başka bir görüşe sahip olabileceğiniz anlamına gelebilir. tabii bana göre...
4- nedendir bilmem ama maden tetkik arama genel müdürlüğü'nün müzesini hep çok sevmişimdir.
5- açık konuşmak gerekirse öyle bir yazar yok benim için. çok farklı türlerde yüzlerce kitap okudum ama kafama kazınan "off be! işte buydu." dediğim bir kitap ya da yazar adı veremem gerçekten.
6- piyano, keman, saksafon arasında kalırım sanırım. tercih etmem çok zor olurdu.
7- umutla...
8- bilimsel olurdu. aklımda vardı kuantum fiziğiyle ilgili bir proje ama şimdilik rafta duruyor.
9- kesinlikle hayır. belli başlı bazı özelliklerimiz büyük bir kısmımızda aynı olabilir ama asla bir insan diğerinin kopyası olamaz karakter bakımından. bu nedenle insanlar hakkındaki genellemelerden hoşlanmam.
@lucifer
sana çirkin gibi mi görünüyorum *
@lahmacuncudanterasagelenkurum
o tablonun nasıl bir ortamda yapılmış olduğuna ilişkin birkaç tahmin vardı. bunlardan biri, krakatoa volkanı ile ilgiliydi. depremler ve volkanlar da özel ilgi alanım olduğundan, tablonun gerçekten bu volkanın patlamasından sonra gökyüzünde ortaya çıkan kızıllık nedeniyle yapılmış olması ihtimalinin doğru olmasını umuyorum. zaten tablonun ilk ismi doğanın çığlığı'dır. sonradan çığlık olarak değiştirildi. eğer tabloyu yaparken motivasyonu gerçekten bu doğa olayı ise ressamın, oldukça etkileyici bir görüntü olmalıydı karşısında. bu şartlar altında orada olmak isterdim.
evde bulaşık makinesi yok. yani "seve seve" elde yıkıyorum.
@imperactus
bu soruyu pas geçiyorum. zira bunu bahsi geçen durumdaki kadınlara sormak gerekiyor.
@personanongrata
travma sebebi değil bu durum. hayatın olağan akışında her türlü duyguyu yaşamak var; olumlu ya da olumsuz. illa ki vardır travma yaşayanlar da ama herkes öyle değil tabii ki. reddedilenin genelde erkek olmasının nedeni, bu konularda ilk hamleyi çoğunlukla erkeklerin yapıyor olması. doğruluğu yanlışlığı tartışılır tabii bu ilk hamlenin erkekten gelmesi gerektiği konusunun.
@brigadier
1- benim için güç, bilgidir. bazen sahip olduğunuz en ufak bir bilgi hayatınızı bile kurtarabilir.
2- felsefe ile pek ilgilendiğimi söyleyemem. bu nedenle bu kısmı geçiyorum.
3- bu soruya cevap vermek istemiyorum. nedeni şu; tarihte gelmiş geçmiş tüm liderleri tanımıyoruz aslında. hepimizin tanıdığı çok ünlü isimler dışında liderler de var. hepsini bilmeden bir değerlendirme yapmak yanlış ve haksızlık olur. örneğin büyük asoka'yı birçok kişi tanımaz ama insani yönünün ağır basması sonucu geçirdiği değişim dikkate şayandır bence.
4- ilgi alanım dışında olduklarından pek konuşmak istemiyorum. şimdi ters bir şeyler söyleyip hayranlarının şimşeklerini de üzerime çekmeyeyim *
5- klişe olacak sanırım bunun cevabı; her şeyi aşırı hızlı tüketmek ve sonra tüketecek şey bulamayınca bunalıma girmek. bunun çözümü, değerlerimizi biraz olsun hatırlamak. bir şeyleri yaşamak için çok aceleci olmamak, kıymet verilecek şeyleri iyi seçmek ve bu konuda yanlış ata oynamamak.
6- bir şey için yaşamanın şart olduğunu söyleyemem ama ille de bir isim vermem gerekirse, hedefleri için yaşamalı. hedefler insanı motive ediyor ve hayata bağlıyor bana göre. nasılına gelince; düzgün yaşamalı. hedeflerine ulaşmak için gereken hırsı, başkalarının üzerine basmak için kullanmamalı mesela...
7- aslında genel olarak çok farklı olduğunu düşünmüyorum. sadece bazen gerçekte yaşamak ya da yapmak istediğimiz bazı şeyleri bilinç gerisinde tutup bastırıyoruz ama bu bizi çift kişilikli yapmaya yeterli değil bana kalırsa. her ne kadar sorunun iması o olmasa da...
8- kısa bir cevap vereceğim buna; bence hayır.
@celâli
kadınların da askere gitmesi gerektiğini söyleyebilirim. gerek savunma amaçlı öğrenecekleri şeyler, gerek bazı durumlara maruz kalıp karakter şekillenmesine katkıda bulunmak... bu tür açılardan bakınca bize de gerektiğini düşünüyorum genellikle.
insan öldürmeye gelince... tek başına bir kavram olarak çok korkunç duruyor ama bir düşman olarak düşündüğünüzde ve o düşmanı öldürmeye elinizin varmaması durumunda onun size, sevdiklerinize, vatanınıza yapabileceklerini düşündüğünüzde bakış açısı bir parça değişiyor. maalesef değişiyor, evet. iki ucu pis değnek derler ya, tam da öyle işte!
@meaksi
hiçbiri. hoşlanmanın güldürülmekle bir ilgisi yok. şehir efsanesi o.
@kedi yiyen fare
acıktırdın. hiç iyi olmadı bu saatte bu.
@orsalesta anafor
1- bu konuda ahkâm kesmek istemiyorum. ancak şunu söyleyebilirim; esas mükemmel olan bana göre yaratıcıdır. yarattıklarına kendi özelliklerinden bazılarını (doğruluk, adalet gibi...) dağıtmıştır yine bana göre. evren de bundan payını birazcık almış sadece.
2- aslında bir yaratıcıyı kabul eden insanlar için tek bir din vardır çünkü yaratıcı tutarsız olamaz, olmamalı. bu nedenle sürekli olarak farklı emirleri din adı altında göndermesi garip olurdu. öte yanda ise insanlar var; her şeyi zamanla bozan, çığrından çıkaran, yozlaştıran... bu nedenle her toplumun tek olan o dini kendi gelenek göreneklerine uydurup bambaşka suretlere soktuğunu düşünüyorum. siyasi partiler gibi aslında biraz da... hani tüzükleri okusanız mükemmeldir ama siyasilerin davranışları tüzüklere uymaz ya... onun gibi işte.
3- özümsemek hayat boyu ondan vazgeçmemek anlamına gelebilir. sadece savunmak ise yarın başka bir görüşe sahip olabileceğiniz anlamına gelebilir. tabii bana göre...
4- nedendir bilmem ama maden tetkik arama genel müdürlüğü'nün müzesini hep çok sevmişimdir.
5- açık konuşmak gerekirse öyle bir yazar yok benim için. çok farklı türlerde yüzlerce kitap okudum ama kafama kazınan "off be! işte buydu." dediğim bir kitap ya da yazar adı veremem gerçekten.
6- piyano, keman, saksafon arasında kalırım sanırım. tercih etmem çok zor olurdu.
7- umutla...
8- bilimsel olurdu. aklımda vardı kuantum fiziğiyle ilgili bir proje ama şimdilik rafta duruyor.
9- kesinlikle hayır. belli başlı bazı özelliklerimiz büyük bir kısmımızda aynı olabilir ama asla bir insan diğerinin kopyası olamaz karakter bakımından. bu nedenle insanlar hakkındaki genellemelerden hoşlanmam.
@lucifer
sana çirkin gibi mi görünüyorum *
@lahmacuncudanterasagelenkurum
o tablonun nasıl bir ortamda yapılmış olduğuna ilişkin birkaç tahmin vardı. bunlardan biri, krakatoa volkanı ile ilgiliydi. depremler ve volkanlar da özel ilgi alanım olduğundan, tablonun gerçekten bu volkanın patlamasından sonra gökyüzünde ortaya çıkan kızıllık nedeniyle yapılmış olması ihtimalinin doğru olmasını umuyorum. zaten tablonun ilk ismi doğanın çığlığı'dır. sonradan çığlık olarak değiştirildi. eğer tabloyu yaparken motivasyonu gerçekten bu doğa olayı ise ressamın, oldukça etkileyici bir görüntü olmalıydı karşısında. bu şartlar altında orada olmak isterdim.
evde bulaşık makinesi yok. yani "seve seve" elde yıkıyorum.
@imperactus
bu soruyu pas geçiyorum. zira bunu bahsi geçen durumdaki kadınlara sormak gerekiyor.
@personanongrata
travma sebebi değil bu durum. hayatın olağan akışında her türlü duyguyu yaşamak var; olumlu ya da olumsuz. illa ki vardır travma yaşayanlar da ama herkes öyle değil tabii ki. reddedilenin genelde erkek olmasının nedeni, bu konularda ilk hamleyi çoğunlukla erkeklerin yapıyor olması. doğruluğu yanlışlığı tartışılır tabii bu ilk hamlenin erkekten gelmesi gerektiği konusunun.
@brigadier
1- benim için güç, bilgidir. bazen sahip olduğunuz en ufak bir bilgi hayatınızı bile kurtarabilir.
2- felsefe ile pek ilgilendiğimi söyleyemem. bu nedenle bu kısmı geçiyorum.
3- bu soruya cevap vermek istemiyorum. nedeni şu; tarihte gelmiş geçmiş tüm liderleri tanımıyoruz aslında. hepimizin tanıdığı çok ünlü isimler dışında liderler de var. hepsini bilmeden bir değerlendirme yapmak yanlış ve haksızlık olur. örneğin büyük asoka'yı birçok kişi tanımaz ama insani yönünün ağır basması sonucu geçirdiği değişim dikkate şayandır bence.
4- ilgi alanım dışında olduklarından pek konuşmak istemiyorum. şimdi ters bir şeyler söyleyip hayranlarının şimşeklerini de üzerime çekmeyeyim *
5- klişe olacak sanırım bunun cevabı; her şeyi aşırı hızlı tüketmek ve sonra tüketecek şey bulamayınca bunalıma girmek. bunun çözümü, değerlerimizi biraz olsun hatırlamak. bir şeyleri yaşamak için çok aceleci olmamak, kıymet verilecek şeyleri iyi seçmek ve bu konuda yanlış ata oynamamak.
6- bir şey için yaşamanın şart olduğunu söyleyemem ama ille de bir isim vermem gerekirse, hedefleri için yaşamalı. hedefler insanı motive ediyor ve hayata bağlıyor bana göre. nasılına gelince; düzgün yaşamalı. hedeflerine ulaşmak için gereken hırsı, başkalarının üzerine basmak için kullanmamalı mesela...
7- aslında genel olarak çok farklı olduğunu düşünmüyorum. sadece bazen gerçekte yaşamak ya da yapmak istediğimiz bazı şeyleri bilinç gerisinde tutup bastırıyoruz ama bu bizi çift kişilikli yapmaya yeterli değil bana kalırsa. her ne kadar sorunun iması o olmasa da...
8- kısa bir cevap vereceğim buna; bence hayır.
@celâli
kadınların da askere gitmesi gerektiğini söyleyebilirim. gerek savunma amaçlı öğrenecekleri şeyler, gerek bazı durumlara maruz kalıp karakter şekillenmesine katkıda bulunmak... bu tür açılardan bakınca bize de gerektiğini düşünüyorum genellikle.
insan öldürmeye gelince... tek başına bir kavram olarak çok korkunç duruyor ama bir düşman olarak düşündüğünüzde ve o düşmanı öldürmeye elinizin varmaması durumunda onun size, sevdiklerinize, vatanınıza yapabileceklerini düşündüğünüzde bakış açısı bir parça değişiyor. maalesef değişiyor, evet. iki ucu pis değnek derler ya, tam da öyle işte!
devamını gör...
18 ocak 2021 istanbul taksiciler esnaf odası'nın yargıtay'a uber başvurusu
gönlüm taksicilerin kazanmasından yana ama bu şartlarda değil.
turistten fazla para al, yolu uzatıp fazla para al...
bu saçmalıklar ortadan kalmadığı sürece taksiciler haksızdır.
turistten fazla para al, yolu uzatıp fazla para al...
bu saçmalıklar ortadan kalmadığı sürece taksiciler haksızdır.
devamını gör...
teoman duralı
şaban teoman duralı.
inanılmaz bir birikim.
felsefe merakı olmayan arkadaşlar henüz tanımamış olabilir hocayı.
herhangi bir programını açıp sadece 5 dakika kulak vererek dinlemeniz, sevmeniz * için yeterli.
şu sıra trt2 de "felsefe söyleşileri" programının tekrarlarına denk gelirseniz mutlaka izleyin, inanılmaz genel kültür, her sözü ders, bilgi.
kendi hayat hikayesini anlattığı röportajı aşağı linke bırakıyorum. ilgilenenlere...
inanılmaz bir birikim.
felsefe merakı olmayan arkadaşlar henüz tanımamış olabilir hocayı.
herhangi bir programını açıp sadece 5 dakika kulak vererek dinlemeniz, sevmeniz * için yeterli.
şu sıra trt2 de "felsefe söyleşileri" programının tekrarlarına denk gelirseniz mutlaka izleyin, inanılmaz genel kültür, her sözü ders, bilgi.
kendi hayat hikayesini anlattığı röportajı aşağı linke bırakıyorum. ilgilenenlere...
devamını gör...
avını öldürmeden yiyen hayvanlar
(bkz: çinliler)
devamını gör...
mad woman (yazar)
eveett böyle uzun uzun nickaltı girmeyeli olmuş biraz*. ben de buradaki yaşıtım olan canım dostum için özel bir nickaltını borç bilirim. hem de tam ben ona nickaltı girecekken kendisinin bana nickaltı girmiş olduğunu görmem ve o güzel yazısını okumam ay hemen ben de yazayımmm.
öncelikle senin çok güzel bir kalbin var. tanıştığım için çok çok mutlu olduğum birisisin. seni dinlemek çok zevkli. sana yardım edebilmek büyük mutluluk. benim gibi düşünen birisine rastlamak ne büyük şans...
en ihtiyacım olan anda bana en ihtiyacım olan cümleleri sen söyledin ve onlara o kadar ihtiyacım vardı ki benim için o sözlerin yeri ayrı ve senin yerin çok daha ayrı...
bana cesaret verdin aynı zamanda. güzel sözlerin ve dileklerin de hep yanımda. canımsın sen canım vallahi diyorum*.
umarım dileklerinin en güzelleri en iyileri seni bulur. istediğin ve hayal ettiğin her şeye en kısa zamanda ulaşırsınnn*.
öncelikle senin çok güzel bir kalbin var. tanıştığım için çok çok mutlu olduğum birisisin. seni dinlemek çok zevkli. sana yardım edebilmek büyük mutluluk. benim gibi düşünen birisine rastlamak ne büyük şans...
en ihtiyacım olan anda bana en ihtiyacım olan cümleleri sen söyledin ve onlara o kadar ihtiyacım vardı ki benim için o sözlerin yeri ayrı ve senin yerin çok daha ayrı...
bana cesaret verdin aynı zamanda. güzel sözlerin ve dileklerin de hep yanımda. canımsın sen canım vallahi diyorum*.
umarım dileklerinin en güzelleri en iyileri seni bulur. istediğin ve hayal ettiğin her şeye en kısa zamanda ulaşırsınnn*.
devamını gör...
normal sözlük online listesi
kim kimi stalklıyor,kim hangi başlıkta ne kadar oyalanmış, babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi ?
devamını gör...
çirkin bir kadın olmak
sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin,
sana kafir dediler, diş biledim hak'ka bile
tamam; buraya yazmak haddim değil ama naçizane bir kaç kelam edeyim, hissettiklerimi söyleyeyim. bir ara benim de aşkıma çirkin demişlerdi. darılmadım zira onlarda güzelliği görecek göz yoktu.
elbette güzel olmak hayata bir sıfır önde başlatır hem er kişiye hem de kadına. meriçlik gibi olmasın ama, çirkinlik, kadının kendine yakışanı şey etmemesidir. bunu bütün kalbimle söylüyorum efendiler; ruhu güzel olan çirkin olamaz, zeki kadın çirkin olamaz. bir kadının/erkeğin ruhu çirkinse işte o zaman çirkinlikten bahsedebiliriz. vicdan muhasebesi yaptığınızda içiniz rahatsa kesinlikle ve kesinlikle güzelsinizdir.
sana kafir dediler, diş biledim hak'ka bile
tamam; buraya yazmak haddim değil ama naçizane bir kaç kelam edeyim, hissettiklerimi söyleyeyim. bir ara benim de aşkıma çirkin demişlerdi. darılmadım zira onlarda güzelliği görecek göz yoktu.
elbette güzel olmak hayata bir sıfır önde başlatır hem er kişiye hem de kadına. meriçlik gibi olmasın ama, çirkinlik, kadının kendine yakışanı şey etmemesidir. bunu bütün kalbimle söylüyorum efendiler; ruhu güzel olan çirkin olamaz, zeki kadın çirkin olamaz. bir kadının/erkeğin ruhu çirkinse işte o zaman çirkinlikten bahsedebiliriz. vicdan muhasebesi yaptığınızda içiniz rahatsa kesinlikle ve kesinlikle güzelsinizdir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
körü körüne inanan biri değilim. neye inanıp neye inanmadığımı; neye, ne kadar inanmam gerektiğini de bilmiyorum. benim inanç sistemime göre iyi bir insan olmak her şeyden daha mühim. tüm dinlerin özünde bu olmalı. kendim için hep “işine geldiğinde ve işine geldiğince müslüman” diye düşündüm.
yine de beni yönlendiren bi iç ses hep oldu. ciddi hatalar yapmaktan uzaklaştıran, birini üzmemeye, kırmamaya, hep hoş tutmaya çalışan bir iç ses. beni iyi insan olmaya iten, sevme duygusu aşılayan, enerji veren bir iç ses. buraya kadar her şey normal.
kendim için çok bir şey istemedim. insanın kendi için bir şeyler isteme aşaması; dua kısmı olmalı. kendim için dua etmeyi çoğu zaman unuttum. etsem bile sınırlı, standart, olması gereken şeyleri diledim.
ben bu kadar eksikken etrafımdaki insanların benim için dua etmesi bana tuhaf geliyor. iş yerine inanma sınırları belli olan biri geliyor, “yine çok güzel olmuşsun (ki o olay öyle değil. güzel gören kendisi) allah senin karşına senin gibi güzel, nahîf, iyi ve kibar bir insan çıkarsın.” diyor.
o kişiyi boynum bükük uğurluyorum. durup düşünüyorum. imkansızlıklara gebeyim. mutlulukla karışık bir hüznüm var. ve bu mevsime en çok hüzün yakışıyor…
ortaya karışık bir şeyler çıkarttım. yazdıklarımdan daha karışık olmalıyım.
ve aklımda tüm gün boyunca dolaşan cemal süreya şiiri…
fotoğraf
“durakta üç kişi
adam kadın ve çocuk
adamın elleri ceplerinde
kadın çocuğun elini tutmuş
adam hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
kadın güzel
güzel anılar gibi güzel
çocuk
güzel anılar gibi hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi güzel…
yine de beni yönlendiren bi iç ses hep oldu. ciddi hatalar yapmaktan uzaklaştıran, birini üzmemeye, kırmamaya, hep hoş tutmaya çalışan bir iç ses. beni iyi insan olmaya iten, sevme duygusu aşılayan, enerji veren bir iç ses. buraya kadar her şey normal.
kendim için çok bir şey istemedim. insanın kendi için bir şeyler isteme aşaması; dua kısmı olmalı. kendim için dua etmeyi çoğu zaman unuttum. etsem bile sınırlı, standart, olması gereken şeyleri diledim.
ben bu kadar eksikken etrafımdaki insanların benim için dua etmesi bana tuhaf geliyor. iş yerine inanma sınırları belli olan biri geliyor, “yine çok güzel olmuşsun (ki o olay öyle değil. güzel gören kendisi) allah senin karşına senin gibi güzel, nahîf, iyi ve kibar bir insan çıkarsın.” diyor.
o kişiyi boynum bükük uğurluyorum. durup düşünüyorum. imkansızlıklara gebeyim. mutlulukla karışık bir hüznüm var. ve bu mevsime en çok hüzün yakışıyor…
ortaya karışık bir şeyler çıkarttım. yazdıklarımdan daha karışık olmalıyım.
ve aklımda tüm gün boyunca dolaşan cemal süreya şiiri…
fotoğraf
“durakta üç kişi
adam kadın ve çocuk
adamın elleri ceplerinde
kadın çocuğun elini tutmuş
adam hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
kadın güzel
güzel anılar gibi güzel
çocuk
güzel anılar gibi hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi güzel…
devamını gör...
gmp
açılımı good manufacturing practice şeklinde olan kısaltma.
standart, kaliteli bir farmasötik ürünün üretilmesi, ambalajlanması ve sunulması için belirlenmiş kurallar dizisidir. amacı; ilacın ya da kozmetik ürünün güvenli olduğundan, gereken saflığı ve kaliteyi taşıdığından emin olmaktır.
standart, kaliteli bir farmasötik ürünün üretilmesi, ambalajlanması ve sunulması için belirlenmiş kurallar dizisidir. amacı; ilacın ya da kozmetik ürünün güvenli olduğundan, gereken saflığı ve kaliteyi taşıdığından emin olmaktır.
devamını gör...
petrificus totalus (yazar)
oldum olası kendini etkili şekilde ifade edebilen insanlara gıpta ile bakmışımdır. sözcüklerle oynayarak onların gerçek güçlerini gösterebilmek ya da aklından geçenleri insanlara olduğu gibi aktarabilmek değil midir asıl büyü?
işte petrificus totalus, mahlasıyla müsemma, bu güce sahip bir büyücüdür.* tatlı mı tatlı dilli, naif mi naif; okumaya doyum olmayan bir yazardır bu semalarda.
gördüğüm kadarıyla az ama öz yazıyor şimdilik. keşke çok ama öz yazsa. biz okuruz neticede.*
işte petrificus totalus, mahlasıyla müsemma, bu güce sahip bir büyücüdür.* tatlı mı tatlı dilli, naif mi naif; okumaya doyum olmayan bir yazardır bu semalarda.
gördüğüm kadarıyla az ama öz yazıyor şimdilik. keşke çok ama öz yazsa. biz okuruz neticede.*
devamını gör...



