bir clipper kadar olmasa da iyi olduğunu düşündüğüm bir çakmak markasıdır.
devamını gör...

hukuk derslerine çalışmak değil de hukuk derslerine çalıştığını sanmak...
devamını gör...

takipçilerime bakmayacaağım, gizli hayranlarım olarak kalabilirler.
devamını gör...

senin aklın yok, sen bunları düşünemezsin demenin imalı yoludur.

iletişimde bir hatadır akıl vermek. "sen kimsin ki akıl veriyorsun?" gibi tepkilerden tutunda "bi sen mi akıllısın " gibi tepkilere kadar karşı tarafı ofkelendirebilecek seviyeye getirir ve o kişi kendini kapatır.

örnek; "bir anne şunları desin; bulaşık,çamaşır,temizlik yordu bıktım artık. "
kendinizi bu annenin yerine koyun ve şöyle tepkiler aldığınızı düşünün:

"bulaşık makinesi al, çamaşırları biriktir"

"tebrikler einstein valla ben düşünememiştim " gibi tepki verirsiniz değil mi?
işte bu durumlarda akıl vermek sorunu çözmez sorunu daha da kötüleştirir.

nasıl olmalı?

"çamaşır yorar asması zor iş şöyle yapalım.. , bulaşıklar çok çıkıyor ve de yoruldugunun farkındayım haliyle sinirleniyorsun" annenin yerine koyup böyle bir tepki aldığımızda nasil hissederiz.

sonuç olarak: akıl verme, beni anladığını göster ve yardımcı ol.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

oha siz çocuğunuza koyacak isim bile düşünmüşsünüz.insanlar birbirine güvenip çocuk yapıyor ya şaka gibi.neyse kucak dolusu mutluluklar arkaaşlarım.
devamını gör...

1963 yılında genç bir adam gece evinin banyosuna giriyor, ışığı kapatıyor, sonra küvetin musluğunu açıyor ve bir süre suyun sesini dinliyor, gitarını eline alıyor ve iki saat boyunca aynı melodiyi devamlı çalıyor, dünya müzik tarihinin en önemli şarkılarından biri işte böyle yazılıyor.
devamını gör...

sizleri tarihte bir yolculuğa çıkarayım. “de hadi takılın peşime”

mauthausen, ikinci dünya savaşı sırasında toplama kampı olarak kullanılmış, ausschwitz’ten sonra en büyük ikinci kamptır. yıl 1938 - 1945

ben bu toplama kampını ilk kez ziyaret ettiğimde, sanırım 17 yaşındaydım ki ben ve teoman zaten hep onyediyizdir. bu kampı birkaç kez görme fırsatı bulmuştum

mauthausen; yukarı avusturya eyaletinde, tuna nehri kenarına kurulmuş bir köydür. viyana’ya yaklaşık 120 km. avusturya’nın bir başka büyük şehri linz’e 20 km uzaklıktadır. kamp alanı ise köyün hemen dışında oldukça büyük bir alana kurulmuştur. ve artık ziyaretçilere açılan bir “anıt” olmuştur.

dışarıdan bakıldığında etrafı surlarla çevrili bir yapıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tam ortadaki büyük kapıdan içeri girelim. içeri girdiğinizde büyük bir avluya çıkarsınız. kampa getirilen esirler (çoğu yahudi ve sovyet askeri) bu avluda önce çıplak olarak soyundurulur ve büyük hortumlarla toplu halde yıkatılırlardı. kış yaz aynı şekilde. daha sonra esirlerin fotoğrafları çekilir ve avlunun bittiği yerde başlayan merdivenlerden, yerleşkenin olduğu alana girerlerdi. bu anlanda tek katlı, birbirine bağlı şekilde kulübe benzeri barınaklar vardır. mauthausen’de kaç esir kaldığı bilinmiyor. ölen sayısı ise bulunan ve belgelenen yaklaşık 320 bin kişi kadardır. ilk kurulan kamplardan biridir ancak, müttefiklerin işgalden kurtardıkları son kamptır.

hadi şu barakalara girelim;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

içeride sıralı şekilde dizilmiş bir ranza sistemi var. bu alanda bir yatağı 4-5 kişi aynı anda paylaşır ve vardiya sistemine göre çalıştırılan esirler, günün farklı saatlerinde bu alanı kullanırlardı. yani 24 saatte bir yatağı 12-15 kişi kullanırdı. esirler, taş ocaklarında çalışırdı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu barakadan çıkıp karşıya geçelim. karşı baraka bugün müzeye çevrilmiştir. içeride fotoğraflar, eşyalar, kıyafetler vs görebilirsiniz. ayrıca o dönemin canlı tanıklarının anlattıkları belgesel filmler gösterilir. bu barakadan da çıkalım ve dışarıdan barakanın altına inen merdivenlere yönelenim. bu bodrum katını eminin çok duydunuz.
gaz odaları
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu alanda zehirli gazla(zyklon b)öldürülen esirler, yine hemen yakınında bulunan fırınlarda yakılırlardı. ancak ölen sayısı çok fazla olduğundan, fırınların dışında toplu mezarlara da gömülürlerdi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir diğer öldürme şekli ise; “ölüm merdivenleri”

basamak sayısını hatırlamıyorum ancak, yaklaşık her bir basamağı 50 cm yüksekliğinde olan merdiven, taş ocağı ile kampı birbirine bağlar. ayakta durmaya bile gücü olmayan esirler, sırtlarına taşlar yüklenip bu merdivenlerden çıkmak zorundaydılar. durmak, dinlenmek yok. duran kişi orada vurulurdu. binlerce kişi hayatını bu merdivenlerde kaybetmiştir. bu nedenle almanca “todestiege” yani “ölüm merdiveni” denir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hitler’in çılgın deneylerini duymuşsunuzdur. çocukların gözlerine kimyasallar vererek, mavi gözlü yapma deneyi, kadınları insan ve hayvan spermleri ile hamile bırakarak daha güçlü bir ırk yaratma deneyi gibi. bu konu çok detaylıdır. başka bir yazıda anlatalım. ancak bu deneylerin bir çoğu bu kampta yapılmıştır. çok sayıda kadın ve çocuk esir bu kampta yapılan tıbbi deneyler sonucunda ölmüştür.

sovyet kızıl ordu, 1945 yılında avusturya’yı işgalden kurtarır. 5 mayıs 1945 günü ise direnen son kale mauthausen alınır. 5 mayıs avusturya’da resmi tatildir ve “faşizimden kurtulma günü” olarak kutlanır. anma töreni bu kampta yapılır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bugün viyana’nın merkezinde sovyet askerleri için yapılmış bir anıt vardır. bu anıtta almanca ve rusça, minnet ve saygı belirten bir yazı vardır. kızıl ordu kelimesi bu anıtta yazılıdır. almanca “das heldendenkmal der roten armee” kahraman kızıl ordu anıtı yazılıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu toplama kampı hakkında yazılacak çok ayrıntı var ama konuyu uzatmayalım. bedava rehber bu kadar gezdirir diyelim.

kaynak: gözümle gördüğüm ve lanet olası hafızam.
devamını gör...

yaşamak için çalışmak yerine çalışmak için yaşıyor zorunda kalmak. bu modern çağın getirdiği illet bir hastalık. farkında bile olmadan zamanımız doluyor bu dünyada. ve kaçımız "yaşadık" diyebilir ki?
devamını gör...

tanrının varlığını sorgulayan ve aslında bana göre pek de paradoks olmayan soru.

tanrının (ya da allah'ın diyeyim ben) varlığına inanan biri olarak şöyle bakıyorum olaya: allah böyle bir taş yaratabilir ama bunun yerden kalkmasını sağlayacak şekilde tüm fizik kuvvetlerini de yeniden düzenleyebilir. bu durumda başlangıçta yerden kaldırılamayacak özellikte yaratılmış olan taşı, fizik kuvvetlerinin (mesela kütle çekiminin) yeniden düzenlenmesi ile kaldırılabilir bir hale getirebilir. o halde "demek ki fizik kuvvetleri değişmese taşı kaldıramayacaktı." demektense "bu fizik kuvvetlerini kendisinden başkası değiştiremeyeceğinden, o taşı kaldırılabilir hale getiren de ancak o olabilir. böylece hem böyle bir taşı yaratabilir ve her şeyi yaratabilmeye gücünün yettiğini kanıtlamış olur hem de taşı kaldırılabilir hale "dönüştürerek" yine her şeye gücünün yettiğini söylediği ifadesiyle ters düşmemiş olur" diye düşünürüm.

bilemiyorum anlatabildim mi aklımdakini.

benzer bir düşünce şurada daha derli toplu şekilde yazılmış, okumak isterseniz:
link

bu da yazıdan bir kesit:


ilk başta bu soru bizim cevabımızı kısıtlamış gibi geliyor fakat önermeyi değil de olayı/işi/eylemi tekilliğe döktüğümüz zaman sorunun cevabı ortaya çıkıyor. örneğin; insan tek bir olay/iş/eylem karşısında aynı zamanda hem kazanan hem kaybeden olabilir mi? bunu örneklerle açıklamaya çalışacağım.

birinci örneğim satranç oyunu üzerine. karşılıklı iki kişi ile oynanan ve bir kazanan bir de kaybedenin olduğu bir zeka oyunu. şimdi bu oyunu tekilliğe düşürelim, kendi kendimize oynadığımızı düşünelim. oyun sonuçlandığında kazanan bensem kaybeden kim, kaybeden bensem kazanan kim? bir araya gelemeyecek zıt iki olgu tekilliğe düştüğü anda bir arada bulundu. bu bir paradoks mudur?

1. ben kendimi yenmiş oldum. demek ki ben kendimden daha zekiyim.

2. ben kendime yenilmiş oldum. demek ki ben kendimden daha aptalım.

bu durumda ben kendime karşı her zaman kazanan aynı zamanda her zaman kaybedenim. bu oyunu kendi kendime sonsuz kerede oynasam her zaman kazanan ve her zaman kaybeden ben olacağım.

hangisi benim belirleyici özelliğim oldu? kazanan ben mi, kaybeden ben mi, kendine göre zeki olan ben mi, kendine göre aptal olan ben mi?
devamını gör...

"duygularınızı değiştirmeleri olanaksızdı; siz kendiniz bile değiştiremezdiniz duygularınızı, isteseniz bile. yaptığınız, söylediğiniz ya da düşündüğünüz her şeyi en küçük ayrıntısına kadar açığa çıkarabilirlerdi; ama nasıl işlediğini sizin bile bilmediğiniz,yüreğinizin içi,sırrını korurdu."
devamını gör...

anı yaşıyoruz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yer bir anda kayabiliyor ayaklarımızın altından.
akılda yaşayamadıklarımız.
nafile mi, yoksa yeniden bir şans verilir mi?
film şeridi yok gözlerin önünde, çaresizlik var, yaşanmak isteyipte yaşanamamışlıkların pişmanlığı var, belki geç kalmışlık var...

evet bir şans daha.
peki şimdi nereden başlasak yeni hayata?
nerede kalmıştık?

anda.
siz de buyrun beklerim.
devamını gör...

orada olmak üzere birazdan evden çıkıp, yola koyulacağım zirvedir. son anda görüp gelmek isteyenler olabilir belkim diye düşünüldüğünden, bi uplayayım başlığı dedim.
devamını gör...

asıl adı nagoya kadınlar maratonu (the nagoya women's marathon) u olan bu maraton 2010 yarışına kadar 名古屋国際女子マラソン veya nagoya kokusai joshi marathon isimleri ile anılmakta idi. bu maratonda diğer klasik maratonlar gibi 42.195 m dir. sadece kadınlara özgü olan bu maraton her yılın mart ayında japonya nın nagoya kentinde yapılmaktadır. yarı maraton 21.0975 m) ve çeyrek maraton (10.500 m) içeren nagoya şehir maratonu ile aynı anda gerçekleştirilmektedir. nagoya kadınlar maratonuna sadece kadınlar katılmakta iken nagoya şehir maratonu nda hem kadınlar hemde erkekler koşabilmektedir. bugüne kadar en iyi derece 2020 yılında mao ichiyama ya ait 2:20:29 luk skordur. 2021 yılında koşuyu 2:21:51 sürede mizuki matsuda birinci gelmiştir. dünyanın en büyük kadın maratonu olma özelliği taşıyan bu maratonun birincisine verilecek olan ödül 2022 yılı için $250.000 dır. ödüle ilişkin haber linki burada olmakla birlikte koşmak isteyen türk kadın sporucuları için linkini buraya bırakıyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

japonlar genel bilinen etiyopya gibi ülkelerin aksine koşu sporunda çok başarıldırlar. ve dünyanın en çok maraton koşulan ülkesi japonyadır.
devamını gör...

2010 tarihinde gösterime girmiş 130 dakikalık bir micheal meore filmi, daha doğrusu belgeseli.

--- spoilerımsı birşeyler---

belgesel ilk olarak roma imparatorluğunun ihtişamı, ömrü ve çöküşü üzerine kısa bir özet ile başlıyor. ardından ekranda şöyle bir soru beliriyor: ''sonraki medeniyetler bizi nasıl anacak?''

film direkt bir kapitalizm eleştirisi ile giriş yapıyor konuya. kamu kuruluşlarının nasıl özel şirketlerce parsellendiği, sigorta şirketlerinin asıl varlık sebepleri, morgıç (evet morgıç) denen hedenin insanların başına neler açtığını, artık orta sınıf diye bir sınıfın kalmadığını, dünya toplumlarının giderek yalnızca zengin ve fakir sınıfı olmak üzere ikiye ayrılışını, wall street şeytanlarını, artık devletlerin bankaların üzerinde değil bankaların devletler üzerindeki mutlak hakimiyetini, devasa paraların legal mafya olan şirketler arasında nasıl akışının sağlandığı, toplumun nasıl oyuna getirildiği, insanların evlerinden zorla nasıl atıldığını, ronald reagan'ın başkan olmasının ardından yatan sebepleri, citibank'ı, toplumun iradesi ile reddedilen önergenin kongre üyeleri ile yapılan gizli kapaklı bireysel anlaşmalar sonrası nasıl kabul edildiğini, bunun sonucunda devlet hazinesinden wall street'e aktarılan 700 milyon doların bugün nerede olduğuna dair kimsenin bir fikri olmadığını, ultra zengin o 12 ailenin aslında bile isteye sömürdükleri ve ezdikleri halkın iradesinden nasıl korktuklarını, işçi sınıfının çok kalabalık olmasından yakınmalarının tek sebebinin demokratik oy sahibi olmaasını (çünkü zengin ile fakirin oyu eşit, bu nasıl olabilir?), ölü köylü dead peasants insurance adında bir uygulama ile şirket çalışanlarına yaptıkları sigorta ile şirketlerin nasıl devasa paralar kazandıklarını (örneğin genç kadın bir çalışanın ölümünden bankanın kazandığı para 81 milyar dolar -şaka gibi ama evet-), george bush ile wall street'in birbirlerini nasıl beslediğini, amerikan toplumunun obama seçimi kazandığı anda döktüğü mutluluk gözyaşlarını ve daha unuttuğum pek çok detay/kemik noktayı günümüz gerçek örnekleriyle bire bir anlatan bir yapım.

elbette tüm bunlar capitalism'in father'ı abd'de gerçekleşen olaylar. tüm dünyanın öz yansıması.
devamını gör...

birisi benim gerisini tanimiyorum
devamını gör...

akut'un çıkartmış olduğu güvendeyim uygulaması bunlardan biridir.

yangın ,sel ,deprem gibi tabii afet durumlarında önceden kaydetmiş olduğunuz cep telefonu numaralarına, tek dokunuşla güvendeyim mesajı gitmektedir.özellikle deprem sonrası telekomünikasyon alt yapılarının zarar görmesi ve yapılan sık aramalardan dolayı şebekenin bir türlü düzgün çalışmaması durumunda,tek bir dokunuşla sms yolu ile sevdiklerinize olası konumunuz ve güvende olduğunuz mesajı iletilmektedir.böyle bir kaos anında ,insanın sevdiği kişiden böyle bir haber alınca ne kadar rahatlayacağını düşünürsek bence çok iyi düşünülmüş bir uygulama.
devamını gör...

bana “istanbul’dan clisson’a nasil gidilir?” gibi abuk bir soru googlelattiran, afisini gordugum an gozlerimin dolmasina neden olan, efffffsonello line-upli metal/hard rock muzik festivali.
cildirirsin.

gun icinde durup durup afisini aciyorum; anlik akil tutulmami yasayip, agzimin kenarindan akan salyalarimi temizleyip hayatima devam etmeye calisiyorum. (bkz: o ney gardaş yarısını bana ver)

pandemiyle heba olan 2 yilin acisini cikarmak aha boyle yapilir diyor herifler. bolum sonu canavarini tum tuslara basarak gecmek gibi; 350 grupluk festival ne demek lan, oldu olacak toplanak allah diyek.

bucketlist’imin #1 numerosu olarak, simdiye kadarki tum birikimimi ve bugunden sonra kenara atacaklarimi feda edecegim sana aslanim.

ya pi la cak.
devamını gör...

ne demek kalbimizdesin. hani ben bu sözlüğün herşeyiydim. hani sözlüğü üzerime yapacaktınız. noldu şimdi.
devamını gör...

2002 dünya kupasında hasan şaş'ın brezilya'ya attığı golü ilkokul müsamere salonunda izledim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim