adamcağızın önce kendine aşırı inanıp sonra da kendini kandırmaya
çalışma moduna geçişi.
kimseye ihtiyacı olmadan
kendi kendine oynayan,
evin en küçük çocuğu sendromu.
devamını gör...

bugün bir başlıkta fiyatını öğrendiğim kitap, yahu arkadaş 445 tl nedir, padişah bu kadar harcamamıştır haremine.
devamını gör...

az önce bitirdiğim netflix tarafından yayınlanan türk filmidir.

başrolünde çağatay ulusoy oynuyor.
filmi genel olarak beğendim güzel bir film ortaya çıkmış.
müzik kullanımı kamera kullanımı verilmek istenen mesaj son derece gerçek ve güzeldi.
diyaloglar biraz yavan ve romantik geldi bana orası biraz üzdü.

film çok fazla dram olmaya çalışıp son 10 dakikasında dram oluyor ve seyirciyi gerçekten üzüyor. kullanılan müzikler derbeder ve filme uygun müziklerdi.

çağatay ulusoy klasik bir oyunculuk performansı sergilemiş klasik her zaman olduğu gibi güzel ve başarılı oynamış.
performansında üste çıkan bir durum yoktu ama aşağı düşen bir durumda yoktu.
sosyal medyada görüyorum özellikle film çıktıktan sonra adam sahnede ağlıyor millet yorum yapıyor abi oyuncu yaaa fena yaaa.
olum sakin olun adam ağlıyor lan ağlamakla oyunculuk ne alaka performans değerlendirmesi iyi ağlaması mı anlamıyorum.

ayrıca her kakayı beğenmeyen tipler mutlaka filmi beğenmeyeceklerdir saygı duyuyorum.
maalesef insanlarda bir tür kaka fırlatma olayı var.
mesela bir yapım türk yapımı olduğu zaman hemen bir testis geçme hemen çamur atma olayı başlıyor.
yapmayın lütfen lan güzel film güzel filmdir kötü film kötü filmdir böyle değerlendirmek lazım.
türk yapınca kötü olmuştur mantığından uzak duralım artık ezmeyin lan kendinizi.


filmde sevdiğim kısımlar yaşanılan hayatların gerçekliği oldu
herkes sokakta kağıt toplayan sokakta uyuyan insanlar görüyor değil mi ?
sokakta yaşayan insanlar görüyoruz hatta onlardan korkuyoruz balicisi tinercisi ürkütüyor bizi.
işte film tam olarak o gördüğümüz insanların hayatının merkezine sokuyor bizi.
anne sevgisi aile sevgisi şefkat özlem gibi kavramları bilmeyen insanlar karşımıza çıkıyor.
bir sahne var ailesiz bir çocuk genç yaşta ölmek istiyor çünkü öbür dünyada annesi onu tanısın istiyor. darmadağın etti mesela o sahne çok üzüldüm.
mehmet ali’nin hastalığı garip hareketleri bize gösterildikçe mevzuyu anladım ama ona rağmen zevk aldım.
son 10 dakika zaten filmin vermek istediği mesajı çok güzel aktarıyor seyirciye.
ayrıca çağatay ulusoy ölüm sahnesi cesetinin yerde yatması falan beni delibal filmine götürdü aynı şekilde hissettirdi.
filmin ismini beğenmedim zaten filmin ismi mücadele çıkmazı olacakmış ama sonradan kağıttan hayatlar olmuş.
sebebini izleyince anladım son kısımda anlatılan mevzu filmin ismi olmuş.
bir adam kağıttan hayatlar kurmak istiyor çabalıyor falan filan.
aile sevgisi görmemiş bir insan çocukluğunu yaşıyor yaşamaya çalışıyor üzücü bir hikaye.
genel olarak 10/6.5 veririm bu filme duygulandım beğendim.


filmin girişinde bulunan iki yazı.

sokakta büyüyen kimsesiz çocuklara ithafen.

çocukların ağladığı bir dünyada kahkahalar ancak zalim olur.


son olarak (bkz: ağlama anne).
devamını gör...

vatandaşı olmasan aslında eğlenceli ülke .
devamını gör...

quasimado kesinlikle. en güzel iki çirkin olarak birbirimizle ne hoş dertleşirdik.
devamını gör...

şaka maka geçen hafta sezon finalı olduğu iddia edilen yayın.
bakıyorum öyle bir şey var mııı? yooo bu salı da 21:00 civarı buradayız *
sevgili kırk yama'nın bi müddet bizle olmayacak olması söz konusu evet, çünkü kendisi maldivlere mi gitmiş bilemeyiz.
ama eksikliğinin hissedilmemesi adına benzer beden kitle endeksi ve sese (kadın sesi is kadın sesi) sahip, kıymetli ilahiyatçı ve sosyolog sirinprof bizlerle olacak. ve belki birileri (müzik grubu olan değil) daha..
ilim irfan yuvası olan programımızda bu hafta; para tuzağı olduğunu düşündüğüm psikoloji biliminden, motivasyon kaynaklarından, tatilden, maneviyattan ve benzerlerinden bahsedeceğiz.
katılımcı fikirlerinizi mesaj yoluyla bize, eleştirilerinizi ağlayarak günlüğünüze yazabilirsiniz.*
öptük.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

onu bir kere yaptım aldım boyumun ölçüsünü.biz(bayanlar )hiç tek başına sokağa çıkamayacak mi.allahtan kötü bişey olmadı ama, nedir ama yani bir yalnız bayan gördüğünüz de salyaniz niye akiyo hemen.rahat bırakın artık bizleri. dışarı çıkamaya korkar oldum.
devamını gör...

#20487

yoldaş'ın izindeyiz, bizim bir suçumuz yok.* hep bu tanımı kullanacağım anı beklemiştim.
devamını gör...

cevap ektedir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şimdiki boşvermişliğim, bir zaman çok önemsemişliğimin sonucudur.

charles bukowski
devamını gör...

alanya sahil ve kale.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlüğün estetik cerrahı. şayet mahlasınızdan rahatsızsanız kendisine başvurabilirsiniz. randevu almanıza gerek yok. özel mesaj yoluyla kendisine ulaşmanız yeterli oluyor. siz daha herhangi bir başlığı okuma şansına erişemeden, işlemi tereyağından kıl çeker gibi hallediyor. ben kabuğumdaki çiziği aldırmıştım. gayet temiz bir operasyon oldu.

başarılı ameliyatlarının listesine şuradan ulaşabilirsiniz;

(bkz: nick değiştirmiş yazarlar veri tabanı)

gönül rahatlığı içerisinde mahlasınızı kendisine teslim edebilirsiniz. ha unutmadan, aradan üç ay geçmeden sizi yeniden ameliyat etmiyor. bu yüzden karar verirken ince eleyip sık dokumanızda fayda var.
devamını gör...

panait ısrati
(1884-1935)
rumen yazar,kendi ülkesinden tüm balkanlar’a, oradan akdeniz ülkelerine ve istanbul’a kadar uzanan yirmi yıl kadar süren yolculuklarıyla edindiği görgüyü bilgiyi, insanların hayatlarını en çok da yoksulluklarını, onların maruz kaldığı adaletsizlikleri; acı ve sevinçle yoğrulmuş yaşamları akıcı bir anlatımla sunar.
kitaplarını fransızca yazmıştır.hayranı olduğu romain roland, ıstrati’nin maceralı yaşamına ilgi duymuş, onu yazması konusunda cesaretlendirmiştir.

eserleri dilimize ilk olarak yaşar nabi nayır kazandırmıştır.son derece yalın,içten ve sürükleyici anlatım ilk kitabını okuduktan sonra diğerleriyle buluşmak için sabırsızlanmanıza yol açar.

kitapları iç burkar evet ama, o kadar tatlı hoş sohbet bir yanı vardır ki, hiç tanımadığınız insanların dünyasına yolculuk yapmak, bilinmez yönleriyle onları bilmek değişik bir tat verir.kodin’de görebiliriz bunu : kodin, kaba ve herkesin çekindiği bir adamdır ama küçük adrian’la dost olur ona yüreğini açar.

ilk kitabı kira kiralina’da stavro’nun acıklı hikayesini dinleriz.kahraman,annesini ve kızkardeşini bulmak üzere yola çıkar ama bin türlü dertle boğuşmak zorunda kalır,yaşadıkları onun bugün kim olduğunu belirleyecektir.

minka abla da koca yürekli bir kadındır,yoksulların dostudur, bir lokma ekmeği varsa onu da paylaşır.

dostluk,onun için bütün sevgilerin üstündedir. annesini çok sevdiği halde bir gemiye atlayıp arkadaşının peşinden gidebilir.ardında kalanların üzüleceğini bilse de, düşüncelerini paylaşabileceği, onları dinleyeceği kimselerin yanında olmaktan kendini alamaz.

hikayelerinde insanların iç dünyasına derinlemesine yolculuk olanağı verir. zaman değil daha çok kişi olgusu ön plandadır.

keyifli okumalar dilerim.

*kira kiralina 1927, 1993 ve 2014 yıllarında ; codine de fransız rumen ortak yapımı olarak 1962’de sinemaya uyarlanmıştır.
devamını gör...

insanların ve olayların birbiri ile olan ilişkileri, insanların geçmişteki her türlü faaliyetleri, yer ve zaman, sebep-sonuç ilişkisi ile belgelere dayalı olarak inceleyen bilim dalıdır. asıl konusu insandır.
(tarih dersinden öğrendiğim kadarı ile yazdım.)
devamını gör...

(bkz: ülkenin komple katar'a satılması) şeklinde düzeltilerek her şeyin özetlenebileceği başlık.
devamını gör...

yaşamadığımız için nasıl olduğunu anlayamayacağımız ağrı.
devamını gör...

tek sorunun abinin yakışıklı olmaması olan bir pazarlama taktiği.
devamını gör...

günde 5 kahve içip 850 kere esneyen insanım, beni kanıt olarak kullanabilirsiniz dediğim tespit.
devamını gör...

1845 - 1932 yılları arasında yaşamış norveçli ressam.
harriet'in ailesi sanat konusunda destekçi bir aileydi. ablası bir piyanistti ve eğitimleri için avrupa'da dolaşırken harriet ona sık sık eşlik etmişti. bu geziler sırasında da kendi de resim üzerine çok şey öğrenmiştir.
harriet'in gençlik zamanlarında sanat akademilerinde hala sadece erkekler eğitim alabiliyordu. kadınlar ya özel ders almak zorundaydı ya da kadınlar için özel olarak açılan kısıtlı derslere katılabilirlerdi. harriet de elindeki tüm imkanları kullanarak alabileceği kadar eğitim almak üzere önce münih'e ordan da paris'e taşınmıştı. paris'te geçirdiği zamanda başka bir norveçli kadın ressam olan kitty lange kielland bir stüdyo paylaşmıştır.
1880'de paris'te sergilere katılmaya başlamış ve böylece sanatı tanınır hale gelmeye başlamıştır.
backer, çoğunlukla yerel temalara dayanan sanat eserleri üretti. çalışmaları hem yavaş hem de kapsamlıydı. bu yüzden de çağdaşlarından daha az eser verdiği düşünülüyor. izlenimcilikten etkilenmiş olmasına rağmen hiçbir zaman herhangi bir akıma tamamen ait olmamıştır. yine de çalışmaları sıklıkla çağdaşı eilif peterssen'in çalışmalarıyla karşılaştırılmıştır. backer, realizmi natüralizm ve henüz yeni olan izlenimcilikle karıştırarak kendine ait bir tarz ortaya çıkarmıştır.


solititude
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

breton interior
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kone som syr
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim