japon kültüründe kişilerin, gerçek duygu ve düşüncelerini içinde bulundukları topluma göre uydurmaları, buna uygun hareket etmeleri ve gerçek kişiliklerini/isteklerini yansıtmamalarıdır. honnenin tersidir.
devamını gör...

1963 erzurum doğumlu halk müziği sanatçısı.
sesiyle, hanımefendiliğiyle, kişiliğiyle, her şeyiyle tam bir sanatçı olan aysun gültekin'in kendine has güçlü bir okuyuş tarzı vardır.
devamını gör...

(bkz: yemek yediği kaba pislemek).
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ağlatman beni.
devamını gör...

rüya gibi meslek.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yapılmaması gerekendir. sizleri “eski” yapan sorun ne ise önünüze tekrar çıkacaktır. ben bu sorunları aşarım diyorsanız. neden ayrıldınız lan o zaman diye sorarlar? aşk bu! bitireceksen buna değmeli. sağlam durun! bir süre sonra yüzünü unutursunuz. ama yüzsüzlügünü asla! hayatınıza yeni biri girecektir. ve dokunacaktır sizin yaralarınıza. iyileştirecektir. siz de gerçek aşk buymuş diyeceksiniz. eski sevgili ise arada bir aklınıza gelecek bir “tanıdık” ya da “tanıyamadık” olacaktır.

erkek ya da kadın fark etmez;
“kaşarların peşinden koşan, fareden başka nedir ki?”

beyne format atın. hayatı kaçırmayın.
devamını gör...

türkiye ortalamasına iki gömlek üstün bilim adamı.
çok geniş bir bilgi birikimine sahip bir bilim insanıdır. ateisttir ve bunu söylemekten hiç çekinmez. eğer tartışma ortamlarına denk gelirseniz veya izlerseniz "tartışacağın konuyu önce adam gibi öğrenin, ondan sonra gelin" tavrını görecek ve hatta duyacaksınız. bu tavrı eleştirilse de bence doğru ve haklı bir tavırdır. dünya çapındaki bilim insanlığı mevzusuna hiç girmiyorum. hemen herkes duymuştur bir şeyler.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günaydın sözlük.
mutlu mu yoksa sinirli mi olduğumu anlayamadığım bir güne 'merhaba' dedim. haremlik selamlik diye karate kursuna kaydettiren babama ne desem kifayetsiz.
bari aikidoya kaydımı yaptırsaydın. aikido 2. seviye kahverengi kuşağım vardı. *
bu kursu tavsiye eden de bayburtlu bir komşumuz. kızları çarşaflı falan...
'baba onlar ninja kategorisinden direkt girmişlerdir' deyince; yarıla yarıla güldü bir de...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

cengiz aytmatov'un babaannesinden dinlediği masalların tadında kaleme aldığı, uçsuz bucaksız bozkırın ortasında dostuna son vazifesini yerine getiren boranlı yedigey'in bu ıssızlığın içinde geçirdiği hayatını izliyoruz roman boyunca. bozkırda trenler doğudan batıya, batıdan doğuya sürekli gelip gidiyorlar ve kimsesizliğin ortasında birbirine sarılan üç-beş insan yitip gitmemek için birbirlerine dayanarak bütün zorluklara göğüs germeye çalışıyorlar. kah hava şartlarının zorluğu, kah yönetimin suçsuz bir adamın hayatını haksız yere elinden almaya çalışması, kah tabiatı gereği coşan bir hayvanı zapt etmenin zorluğu. bozkırın ortasında mücadele hiç bitmiyor ilk andan itibaren ve siz bu mücadelede yazarın harika üslubu ile bir anda direniyor, kasılıyor ve acıya, üzüntüye, yorgunluğa ortak oluyorsunuz. bir milletin geçmişini de boraanlı yedigey'in geçmişiyle gözden geçiriyoruz ve dönemin yönetimine yönlendirilen eleştiriler de göze çarpıyor. özellikle mankurt hikayesi üzerinden sovyet rejimine yönlendirilen oklar yerini bulmuş. baştan sona kolay kolay elden düşmeden akıp giden, yoğun duyguların okuyucuya güzel bir biçimde aktarıldığı ve insanı uçsuz bucaksız bozkırlara sürükleyen başarılı yapıt.
devamını gör...

aynı durumu yaşamaktayım lakin bir farkla alt/üst rezalet tiplemelere sahip insanla dolu. saat farketmeksizin 24 saat boyunca çile çektirmek için ellerinden geleni yapıyorlar diyebilirim. üst katta iki davar var 16 yaşlarında ikizler annelerine çıkıp koşmasalar iyi olmaz mı ev sallanıyor artık dediğim zaman ama onlar (bkz: çocuk) dedi bana. benden uzunlar ne çocuğu bunlar dedim lakin hala koşuyorlar. sanarsınız evin içinde olimpiyatlara hazırlanıyor veletler. aşağı katta olan tiplemeler zaten reziller bu kadar iğrenç insan topluluğu hayatımda görmedim. 6 tane çocuk yapmışsın iyi hoş güzel lakin senin insanları rahatsız etmeye ne hakkın var sesinle? gerçekten baş edilemeyen insanlar ve arsızlar. bu durumda olanlara sabır ve temiz atlet don diliyorum. (bkz: katil olman için elinden geleni yapan komşu)
devamını gör...

yapılan şakalar komik olmaktan çok itici geliyorsa bulunduğunuz yere ait değilsinizdir.
devamını gör...

tek sevdiğim belirsizlik çeşidi olan yayın.

akşama party? tamam. yaz beni cenku balım
devamını gör...

arthur’un istanbul’da yaşayan türk mektup arkadaşının olduğu bir bölümü var önyargılarla alakalı. türkçesi biraz kırpılmış ingilizcesini izleyebilirsiniz.
(bkz: dear adil)
buradan
devamını gör...

okan bayülgen'in bir ara geceyarısı sunduğu programda bununla ilgili skeci vardır. çekirdek yiyiciler isimli skeçte, bayülgen ve yanında oturan oyuncu hem konuşuyorlar hem de hızlı hızlı çekirdek çitliyorlar, çekirdek kabukları da dağ gibi birikip boylarını geçiyor.
devamını gör...

sözlük modası başladığında wikipedia bile yoktu.sosyal medya icat olmamıştı.şimdi ise hepsi var.sözlükler ansiklopedi değil ki bilgiyi buradan alalım.arada bilgi paylaşıyoruz arada geyik ve sosyalleşme için kullanıyoruz.
devamını gör...

jose saramago tarafından yazılan, bilinmeyen adayı bulmayı kafasına koyan bir adamın kraldan bir tekne istemesiyle hikaye başlıyor. adamın bilinmeyen bir ada bulmaya olan inancı saraydaki temizlikçi kadını da ona bağlıyor. ve o da artık bilinmeyen bu adayı bulmak için bu tanımadığı adamın peşine düşüyor.tayfası olmayan bu teknede bu adam ve bu kadın birbirilerini buluyor ve bilinmeyen adayı bulmak için yolculuğa çıkıyor.
--- alıntı ---

~ben bir bilinmeyen adayı bulmak istiyorum. o adaya ayak bastığımda kim olduğumu öğrenmek istiyorum.

~bilmiyor musun ki kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin.

--- alıntı ---
devamını gör...

yahya kemal beyatlı'nın şu güzel şiiridir:

artık demir almak günü gelmişse zamandan
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,

biçare gönüller! ne giden son gemidir bu!
hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
devamını gör...

bir anglus oblong kitabıdır.

eskiden çocukların masallarla arası çok iyiydi. şimdi de öyle mi bilmiyorum. ama masalların çocuklara verdiği mesajların önemli olduğuna inanıyorum. la fontaine hikayelerini mesela oldum olası sevemedim. çocukken de sevmezdim, hala da sevmem. bütün kahramanlarında bir uyanıklık, kurnazlık, sahtekarlık. karganın zaafından faydalanıp rızkını çalan tilkiden, tilkiye düz tabakta çorba ikram edip intikam alan leyleğe kadar her kahramanda kötücül duygular baskın.

masalların daha yapıcı, çocukları daha iyi bir insan olmaya teşvik eden mesajlar vermesinden yanayım ben.

ancak bu kitap öyle bir kitap değil. burada anlatılan masallar annelerin çocuklara asla anlatamayacağı türden. debbiler tarafından zorbalığa uğrayan helga’nın intikamından, aptal bir vampire dönüşen betsy’nin hikayesine kadar her öyküde hayatın gerçek yüzünü gösteren ve okuyanın yüzüne tokat gibi çarpan masallar bunlar. annesine benzememek için uğraşan rosie’nin hikayesi ise benim favorilerimden.

angus oblong bu masallarda pedagojik bir uygunluk, ahlaki mesajlar ya da mutlu sonlar vaat etmiyor. gerçeğin keskin yüzünün teninizde dolşaması için elinden geleni yapıyor sadece.
devamını gör...

bir çocuğu düşecekken görüp müdahale edecek yakınlıkta olamamak *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim