doğan cüceloğlu
silifke'de doğmuş, 11 çocuklu ailenin en küçük çocuğu.
10 yaşında annesini kaybetmiş,
ilkokulda sarhoş bir iğnecinin sinirine yaptığı iğne yüzünden bir bacağı diğerinden 2.5 cm kısa kalmış,
babasının ortaokuldan sonra onu okutmak istememesi üzerine valizini alıp ankara'ya abisinin yanına gitmiş, liseyi orada okumuş.
lisedeki hocasının sayesinde psikolojiye yönelmiş, istanbul'da üniversitede psikoloji bölümünü bitirmiş.
doktora eğitimi için bursla amerika'ya gittiğinde ingilizceyi pek iyi bilmediğini fark edip çaresiz hissetmiş, intiharı düşünmüş,
intihar edeceği günün sabahında rahmetli annesinin sesini duyup vazgeçmiş ve mücadeleye devam edip, başarılı bir şekilde derslerini vermiş.
amerika'da evlenmiş (eşinin adı emily), çocukları olmuş.
röportajda "annen yok, kimsen yok" derken boğazının düğümlenmesi içime dokundu.
buradan
hayatı bir mücadele hikayesi.
öldüğünü alışverişten dönen eşi yıldız cüceloğlu fark etmiş, allah rahmet eylesin.
10 yaşında annesini kaybetmiş,
ilkokulda sarhoş bir iğnecinin sinirine yaptığı iğne yüzünden bir bacağı diğerinden 2.5 cm kısa kalmış,
babasının ortaokuldan sonra onu okutmak istememesi üzerine valizini alıp ankara'ya abisinin yanına gitmiş, liseyi orada okumuş.
lisedeki hocasının sayesinde psikolojiye yönelmiş, istanbul'da üniversitede psikoloji bölümünü bitirmiş.
doktora eğitimi için bursla amerika'ya gittiğinde ingilizceyi pek iyi bilmediğini fark edip çaresiz hissetmiş, intiharı düşünmüş,
intihar edeceği günün sabahında rahmetli annesinin sesini duyup vazgeçmiş ve mücadeleye devam edip, başarılı bir şekilde derslerini vermiş.
amerika'da evlenmiş (eşinin adı emily), çocukları olmuş.
röportajda "annen yok, kimsen yok" derken boğazının düğümlenmesi içime dokundu.
buradan
hayatı bir mücadele hikayesi.
öldüğünü alışverişten dönen eşi yıldız cüceloğlu fark etmiş, allah rahmet eylesin.
devamını gör...
hayır diyememek
karmaşaya sebep olur.
halihazırda çalıştığım ama ayrılmayı düşündüğüm bir iş var.
ayrıca beni bekleyen bir anaokulu.
ayrıca hanımlara hoca.
ayrıca iki çocuğa bakıcı.
ve ben bunların hepsine evet demişim.*
sonrasında da çeşitli zorluklar çıkararak onların beni bırakmasını sağlıyorum.son kalan yere de zaruri evet kalıyor.
halihazırda çalıştığım ama ayrılmayı düşündüğüm bir iş var.
ayrıca beni bekleyen bir anaokulu.
ayrıca hanımlara hoca.
ayrıca iki çocuğa bakıcı.
ve ben bunların hepsine evet demişim.*
sonrasında da çeşitli zorluklar çıkararak onların beni bırakmasını sağlıyorum.son kalan yere de zaruri evet kalıyor.
devamını gör...
güne bir söz bırak
''kimseyi mumla arayacak değilim beni bulmak isteyen ışığımdan tanır.''
devamını gör...
samsun’da sokak ortasında eşi tarafından şiddete uğrayan kadın
bu nasıl bir ruh halidir, bir insan çocuğunun yanında nasıl bu kadar vahşi olabilir ?
görüntüler yürek parçalayıcı, çevredekilerin çaresizliği yine öyle. toplumsal bir cinnet krizinin eşiğindeyiz. tüm tarafların birbiriyle didişmeyi bırakıp acilen bu konuda fikir birliği yapmaları lazım. çok üzücü, çok.
buradan
uyarı: görüntüler hassas içerik barındırmaktadır.
ek: olay samsun belediye önünde yaşanmış. kadının hayati tehlikesi var.
ek 2: annenin durumu iyi ve bilinci açıkmış.
görüntüler yürek parçalayıcı, çevredekilerin çaresizliği yine öyle. toplumsal bir cinnet krizinin eşiğindeyiz. tüm tarafların birbiriyle didişmeyi bırakıp acilen bu konuda fikir birliği yapmaları lazım. çok üzücü, çok.
buradan
uyarı: görüntüler hassas içerik barındırmaktadır.
ek: olay samsun belediye önünde yaşanmış. kadının hayati tehlikesi var.
ek 2: annenin durumu iyi ve bilinci açıkmış.
devamını gör...
yeşil nick alınca kendini hulk gibi hissetmek
an itibariyle içinde bulunduğum halet-i ruhiye.
diğerleri hıyar gibi hissedebilir ama ben hulk gibi hissediyorum.
diğerleri hıyar gibi hissedebilir ama ben hulk gibi hissediyorum.
devamını gör...
forrest gump
iq'suna bağlı olarak tabir-i caizse zihinsel engeli olduğuna karar verilen forrest gump'ın okul hayatını, askerliğini, aşkını anlatan mükemmel başyapıt.

öncesinde romanken beyaz perdeye uyarlanmıştır. akıllarda kalan en ünlü repliği forrest'ın aşkısı olan jenny'nin "run forrest run" dediği repliktir. jenny sayesinde forrest milli atletlerden hızlı koşmaya başlamıştır. *
filmde eleştirdiğim birkaç nokta vardı ancak içime işleyen en önemli kısım forrest'ın annesinin okul müdürüyle yattığı kısım oldu. müdürün pişkin pişkin "annen senin için her şeyi yapar evlat," demesi açıkçası üzdü beni. bir başka nokta ise başrolümüzün hep başarılı olması. masa tenisi'nde, askerde, okulda... o hep başarılıdır. keşke biraz da kaybedişini görseydik de hayatta kaybetmenin de kazanmak kadar önemli olduğunu görebilseydik.
annem hep şöyle derdi; "hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir."
benim koşmam da bununla ilgiliydi sanırım. 3 yıl, 2 ay, 14 gün ve 16 saat koştum.
edit: düzeltme.

öncesinde romanken beyaz perdeye uyarlanmıştır. akıllarda kalan en ünlü repliği forrest'ın aşkısı olan jenny'nin "run forrest run" dediği repliktir. jenny sayesinde forrest milli atletlerden hızlı koşmaya başlamıştır. *
filmde eleştirdiğim birkaç nokta vardı ancak içime işleyen en önemli kısım forrest'ın annesinin okul müdürüyle yattığı kısım oldu. müdürün pişkin pişkin "annen senin için her şeyi yapar evlat," demesi açıkçası üzdü beni. bir başka nokta ise başrolümüzün hep başarılı olması. masa tenisi'nde, askerde, okulda... o hep başarılıdır. keşke biraz da kaybedişini görseydik de hayatta kaybetmenin de kazanmak kadar önemli olduğunu görebilseydik.
annem hep şöyle derdi; "hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir."
benim koşmam da bununla ilgiliydi sanırım. 3 yıl, 2 ay, 14 gün ve 16 saat koştum.
edit: düzeltme.
devamını gör...
melisho (yazar)
mahlası bana melisa ismini anımsatıyor. severim kendisini.
edit : yok melisa değilmiş arkadaşlar :((
edit : yok melisa değilmiş arkadaşlar :((
devamını gör...
huzursuz bacak sendromu
iki bacağı da kesip atma hissi uyandıran şeydir.
devamını gör...
sözlük yazarlarının çocuklarına vermek istedikleri isimler
oha siz çocuğunuza koyacak isim bile düşünmüşsünüz.insanlar birbirine güvenip çocuk yapıyor ya şaka gibi.neyse kucak dolusu mutluluklar arkaaşlarım.
devamını gör...
b sınıfı film
önceden "iki film bir arada" diye sinemalarda gösterim olurdu. bir tane esas film bir tane de esas filmden önce gösterilen düşük bütçeli film. işte o düşük bütçeli film b sınıfı film olarak adlandırılır.
1929 yılında abd'de büyük buhran olarak adlandırılan ekonomik kriz çıkınca bundan sinema salonlarıda etkilenir, çoğu sinema salonu kapanır. ayakta kalanlar da işlerini devam ettirmek için ufak tefek hediyeler vermeye, çekiliş yapmaya başlarlar ama bu da belli bir yere kadar onları idare eder. daha sonra tek bilet fiyatına iki film gösterelim fikri ortaya atılır ve bu seyircinin ilgisini çeker.
ama bu seferde yapım şirketleri o ikinci filmi çekeceğiz diye çok zorlanırlar ve masrafları bir anda ikiye katlanır. düşük bütçeli filmler bu noktada devreye girer. yapım şirketleri ekstradan yapım masrafları ödemek yerine, esas filmlerin çekildiği stüdyolarda film ekibini maksimum kapasitede kullanarak tek maliyetle iki film çekmeye başlarlar.
ancak 2. dünya savaşından sonra amerikan yüksek mahkemesi bir karar alır ve film dağıtımı ve sinema salonlarının artık film stüdyolarına ait olamayacağı kararını verir. bundan sonra büyük stüdyolar artık b sınıfı film sektöründen çekilirler ve artık b sınıfı film terimi yalnızca düşük bütçeli, düşük kaliteli filmler için kullanılmaya başlanır.
bu filmler ünlü yönetmen quentin tarantino'ya filmlerinde hep ilham kaynağı olmuştur. yakın zamanda yazdığım iki örnek b sınıfı film aşağıdadır:
#290923
#261701
1929 yılında abd'de büyük buhran olarak adlandırılan ekonomik kriz çıkınca bundan sinema salonlarıda etkilenir, çoğu sinema salonu kapanır. ayakta kalanlar da işlerini devam ettirmek için ufak tefek hediyeler vermeye, çekiliş yapmaya başlarlar ama bu da belli bir yere kadar onları idare eder. daha sonra tek bilet fiyatına iki film gösterelim fikri ortaya atılır ve bu seyircinin ilgisini çeker.
ama bu seferde yapım şirketleri o ikinci filmi çekeceğiz diye çok zorlanırlar ve masrafları bir anda ikiye katlanır. düşük bütçeli filmler bu noktada devreye girer. yapım şirketleri ekstradan yapım masrafları ödemek yerine, esas filmlerin çekildiği stüdyolarda film ekibini maksimum kapasitede kullanarak tek maliyetle iki film çekmeye başlarlar.
ancak 2. dünya savaşından sonra amerikan yüksek mahkemesi bir karar alır ve film dağıtımı ve sinema salonlarının artık film stüdyolarına ait olamayacağı kararını verir. bundan sonra büyük stüdyolar artık b sınıfı film sektöründen çekilirler ve artık b sınıfı film terimi yalnızca düşük bütçeli, düşük kaliteli filmler için kullanılmaya başlanır.
bu filmler ünlü yönetmen quentin tarantino'ya filmlerinde hep ilham kaynağı olmuştur. yakın zamanda yazdığım iki örnek b sınıfı film aşağıdadır:
#290923
#261701
devamını gör...
ensest ilişki yaşama özgürlüğü
özgürlük veya üzerine iki kelam edilebilecek konu değildir. dikkat çekecem diye malzeme yapılan iğrenç bir eylemdir. ben mecbur muyum burada devamlı midemi bulandıran paylaşımlar görmeye? veya herkesin aklı selim mi? bu başlıklar kimlerde ne kafalar oluşturuyor ihtimaller silsilesi! benim yazdığım tanımda hak gibi eleştiri olduğunda forumsal diye silen, veya t*ş**k yazdığımda ikinci a ya yıldız koymadım diye % 51 sansür yok sildim diyen moderasyon bu burda böylece kalsın he mi? sizin ben alüminyumunuza koyayım! bunu da hakaret küfür diye silin hadi ama alüminyum sadece bir element, yerseniz!
haa bu tanım da silinirse eleştiriye katlanamadığınızın kanıtı olarak farklı şekle sokup başucu eseri yapacağım!
haa bu tanım da silinirse eleştiriye katlanamadığınızın kanıtı olarak farklı şekle sokup başucu eseri yapacağım!
devamını gör...
haçlar tepesi
hill of crosses, kryzių kalnas.
litvanyanın kuzeyinde 150 bin nüfuslu 4. büyük sanayi şehri olan siauliai* kırsalında bulunan, hristiyanların inanç ve fedakarlık sembolü olarak gördüğü, yaklaşık 200 binin üzerinde haç ile doldurulmuş tepecik.
litvanyanın ulusal haç merkezi olarak anılan bu tepe barışçıl direncin en önemli örneklerinde kabul edilir. avrupada en son hıristiyan olan ülke olan litvanyanın sovyet rusyaya karşı göstermiş olduğu direncin sembolüdür.
şehir 1236 yılında kurulmuş ve 14. yüzyılda alman şövalyelerden oluşan teutonic şövalyeleri* tarafından işgal edilmiş sonrasında 1975 de rusyanın himayesine geçmiştir. 1918 yılında litvanyaya geri verilen şehir üzerinde rusyanın tacizerinin devam etmesinden dolayı 1931 yılında polonyalılar ve litvanyalılar ruslara karşı ayaklanmıştır. bu ayaklanmada ölen binlerce litvayalının mezarlarının bile olmaması sonucu, ölenlerin aileleri tarafından bu bölgedeki ufak tepeciğe haçlar dikilmeye başlanmış ve ölenler için gelip dua ettikleri bir yer haline gelmiş.
2. dünya savaşında almanya tarafından işgal edilen şehir savaşın sonunda tekrar rusyanın yönetimine geçti. bu süreçlerde sürekli yakıp yıkılıp zarar gören şehir litvanyalılar tarafından tekrar tekrar ayağa kaldırıldı. şehir rusyanın yönetimindeyken bu tepedeki haçlar üç kez talan edildi fakat hırs tepeciği haline gelen bu sembolik yeri yaşatmak adına litvanyalılar bu geleneği sürdürdüler.
1993 yılında papa 2. john paul tepeyi ziyaret etmiş ve litvanyalılara teşekkür etmiştir. papanın ziyaretinden sonra hristiyan cemaati tarafından daha fazla rağbet gören yer günümüzde halen popüler olan bir turizm yeri haline gelmiştir. gelenlerin geleneği devam ettirmesinden dolayı günden güne artan haç sayıları şimdilerde 400 bine yaklaşmıştır. 1,5 mt. ve daha büyük haçlar için özel izin alınması gerekmektedir.
litvanyanın kuzeyinde 150 bin nüfuslu 4. büyük sanayi şehri olan siauliai* kırsalında bulunan, hristiyanların inanç ve fedakarlık sembolü olarak gördüğü, yaklaşık 200 binin üzerinde haç ile doldurulmuş tepecik.
litvanyanın ulusal haç merkezi olarak anılan bu tepe barışçıl direncin en önemli örneklerinde kabul edilir. avrupada en son hıristiyan olan ülke olan litvanyanın sovyet rusyaya karşı göstermiş olduğu direncin sembolüdür.
şehir 1236 yılında kurulmuş ve 14. yüzyılda alman şövalyelerden oluşan teutonic şövalyeleri* tarafından işgal edilmiş sonrasında 1975 de rusyanın himayesine geçmiştir. 1918 yılında litvanyaya geri verilen şehir üzerinde rusyanın tacizerinin devam etmesinden dolayı 1931 yılında polonyalılar ve litvanyalılar ruslara karşı ayaklanmıştır. bu ayaklanmada ölen binlerce litvayalının mezarlarının bile olmaması sonucu, ölenlerin aileleri tarafından bu bölgedeki ufak tepeciğe haçlar dikilmeye başlanmış ve ölenler için gelip dua ettikleri bir yer haline gelmiş.
2. dünya savaşında almanya tarafından işgal edilen şehir savaşın sonunda tekrar rusyanın yönetimine geçti. bu süreçlerde sürekli yakıp yıkılıp zarar gören şehir litvanyalılar tarafından tekrar tekrar ayağa kaldırıldı. şehir rusyanın yönetimindeyken bu tepedeki haçlar üç kez talan edildi fakat hırs tepeciği haline gelen bu sembolik yeri yaşatmak adına litvanyalılar bu geleneği sürdürdüler.
1993 yılında papa 2. john paul tepeyi ziyaret etmiş ve litvanyalılara teşekkür etmiştir. papanın ziyaretinden sonra hristiyan cemaati tarafından daha fazla rağbet gören yer günümüzde halen popüler olan bir turizm yeri haline gelmiştir. gelenlerin geleneği devam ettirmesinden dolayı günden güne artan haç sayıları şimdilerde 400 bine yaklaşmıştır. 1,5 mt. ve daha büyük haçlar için özel izin alınması gerekmektedir.
devamını gör...
din istismarını önlemenin yolları
bence yok.
tüm iktidar sahiplerinin en iyi kullanandığı alan din istismarı.
sağın da solun da en büyük kozu.
milletçe dinsiz olsak ne kullanacaklar acaba?
tüm iktidar sahiplerinin en iyi kullanandığı alan din istismarı.
sağın da solun da en büyük kozu.
milletçe dinsiz olsak ne kullanacaklar acaba?
devamını gör...
küçük prens
çocuk kitabı gibi dursa da hepimizin okuması gereken, iç dünyamızla yüzleştiğimiz ince ama muazzam kitaplardan. benim de başucu kitaplarım arasında yer alır. kitaptaki her kahraman bir şeyi sembolize ediyor, eleştiriyor ve üzerinde düşündürüyor. kitap boyunca zihinlere kazınan onlarca alıntı var, işte onlardan bazıları.
her gün aynı saatte gelsen daha iyi olur," dedi tilki. "örneğin öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. saat ilerledikçe de içimdeki mutluluk artar. dört oldu mu içim kıpır kıpır olur ve ufaktan meraklanırım; mutluluğun değerini anlamaya başlarım! ama sen herhangi bir anda çıkıp gelirsen, yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez..
'peki insanlar nerde?' dedi küçük prens.' insan kendisini çölde çok yalnız hissediyor. '
'insanların içinde de öyle hissedersin.' dedi yılan. 'arada pek fark yoktur.'
"senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir."
"sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin" dedi tilki. "insanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. her şeyi dükkandan hazır alırlar. ve arkadaşlar dükkanlarda satılmadığı için de insanların arkadaşları yok artık. eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!"
"vereceğim sır çok basit: insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. gerçeğin mayası gözle görülmez."
her gün aynı saatte gelsen daha iyi olur," dedi tilki. "örneğin öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. saat ilerledikçe de içimdeki mutluluk artar. dört oldu mu içim kıpır kıpır olur ve ufaktan meraklanırım; mutluluğun değerini anlamaya başlarım! ama sen herhangi bir anda çıkıp gelirsen, yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez..
'peki insanlar nerde?' dedi küçük prens.' insan kendisini çölde çok yalnız hissediyor. '
'insanların içinde de öyle hissedersin.' dedi yılan. 'arada pek fark yoktur.'
"senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir."
"sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin" dedi tilki. "insanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. her şeyi dükkandan hazır alırlar. ve arkadaşlar dükkanlarda satılmadığı için de insanların arkadaşları yok artık. eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!"
"vereceğim sır çok basit: insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. gerçeğin mayası gözle görülmez."
devamını gör...





