hayatından insan çıkartmak için nedenler
yalan söyleyen, havalı görünmek için depresif gibi takılan insanlar beni oldukça irite etmektedir. bu tür insanlardan uzak durmak oldukça faydalıdır.
devamını gör...
sosyalizm
insan gibi ben merkezli, güç odaklı ve tahripkâr bir doğası olan bir canlınım yaşam biçimine uygun olmadığını düşündüğüm, kaynakların eşit dağılımını temel alan sistem.
ideolojik olarak uygulanabilirliği ise kapitalist ekonomik düzene entegre edilmiş olarak belirli bir düzeyde bulunmakta. günümüzde, sanayi ve hizmet sektörü odaklı büyük devletlerin çoğunda bulunan sosyal devlet yapısı örneğin. ancak bu orta yolcu sistemi bile çökertmeye doğru hızla ilerliyoruz. insanların yaptığı istisnasız her şeyin mutlaka boku çıkıyor bir yerde. sanayi toplumundaki sert kapitalist koşullarla insanları iliğine kadar sömüren devletler, aynısının lacivertini her koşulda ortak mülkiyet gibi sürdürülebilirliği olmayan bir zırvayı temel alarak yapan sözde insancıl özde dikta rejimi olan sosyalist/komünist devletler, en sonunda da tam ikisini bir araya getirip düzgün bir sistemi oturmaya başladılar diye sevinirken mantar gibi türemeye başlayan tatlı su liberali dostlarımız ve bitmek bilmeyen pembiş insan sevgileri yüzünden sistem paraziti kaynak yiyici mülteci kampına dönen medeniyet abidesi ülkeler...
konuyu daha fazla dağıtmadan kısaca toparlamak gerekirse, söz konusu insan olduğunda hiçbir sistem ve çözüm yolu tek başına yeterli değil; farklı ideoloji ve yöntemlerin entegrasyon içerisinde uygulanması gerekiyor çünkü insan çok boyutlu ve karmaşık bir varlık. çok boyutlu ve sürdürülebilir sistemler oluşturabileceğimiz yerde anlamsız bir biçimde fanatiği olduğumuz ideolojileri baskıyla uygulamaya çalışınca boğazımıza kadar foseptik çukuruna batıyoruz görüldüğü üzere.
ideolojik olarak uygulanabilirliği ise kapitalist ekonomik düzene entegre edilmiş olarak belirli bir düzeyde bulunmakta. günümüzde, sanayi ve hizmet sektörü odaklı büyük devletlerin çoğunda bulunan sosyal devlet yapısı örneğin. ancak bu orta yolcu sistemi bile çökertmeye doğru hızla ilerliyoruz. insanların yaptığı istisnasız her şeyin mutlaka boku çıkıyor bir yerde. sanayi toplumundaki sert kapitalist koşullarla insanları iliğine kadar sömüren devletler, aynısının lacivertini her koşulda ortak mülkiyet gibi sürdürülebilirliği olmayan bir zırvayı temel alarak yapan sözde insancıl özde dikta rejimi olan sosyalist/komünist devletler, en sonunda da tam ikisini bir araya getirip düzgün bir sistemi oturmaya başladılar diye sevinirken mantar gibi türemeye başlayan tatlı su liberali dostlarımız ve bitmek bilmeyen pembiş insan sevgileri yüzünden sistem paraziti kaynak yiyici mülteci kampına dönen medeniyet abidesi ülkeler...
konuyu daha fazla dağıtmadan kısaca toparlamak gerekirse, söz konusu insan olduğunda hiçbir sistem ve çözüm yolu tek başına yeterli değil; farklı ideoloji ve yöntemlerin entegrasyon içerisinde uygulanması gerekiyor çünkü insan çok boyutlu ve karmaşık bir varlık. çok boyutlu ve sürdürülebilir sistemler oluşturabileceğimiz yerde anlamsız bir biçimde fanatiği olduğumuz ideolojileri baskıyla uygulamaya çalışınca boğazımıza kadar foseptik çukuruna batıyoruz görüldüğü üzere.
devamını gör...
kur'an-ı kerim'deki bilimsel bilgiler
bir bebeğin oluşumunu detaylı bir şekilde anlatır.
anne karnındaki aşamaları tane tane açıklar.
bir arının bal yapmasını ve hangi teknikleri kullanacağını ayrıntılı şekilde izah eder.
ay güneş ve yıldız sisteminin ayda bir olan döngüsünü ve hangi yörüngeyi takip ettiğini temsilleriyle birlikte açıklar.
bitkilerde hatta meyvelerde erkek ve dişilik olduğunu belirtir.
bu bitkilerin rüzgarlarla ve kendine has tekniklerle nasıl döllendiğini söyler.
aden körfezi ile kızıldeniz’in sularının birbirine karışmadığını bile yazar. ve daha niceleri...
görmek isteyene bilimsel veri, almak isteyene de hakiki bir bilgi kaynağıdır.
anne karnındaki aşamaları tane tane açıklar.
bir arının bal yapmasını ve hangi teknikleri kullanacağını ayrıntılı şekilde izah eder.
ay güneş ve yıldız sisteminin ayda bir olan döngüsünü ve hangi yörüngeyi takip ettiğini temsilleriyle birlikte açıklar.
bitkilerde hatta meyvelerde erkek ve dişilik olduğunu belirtir.
bu bitkilerin rüzgarlarla ve kendine has tekniklerle nasıl döllendiğini söyler.
aden körfezi ile kızıldeniz’in sularının birbirine karışmadığını bile yazar. ve daha niceleri...
görmek isteyene bilimsel veri, almak isteyene de hakiki bir bilgi kaynağıdır.
devamını gör...
çocukken yapılan salaklıklar
saklanıp evdekilere şaka yapma merakım vardı bir ara. öğlen babam yemeğe gelirdi, ben de yatak odasında dolaba saklandım. içeri biri girince çıkacaktım aniden. salak gibi uyumuşum. o sırada herkes beni arıyor, komşulara soruluyor, yakın çevreye bakılıyor. "yok böyle olmayacak polise gidelim" diyorlar. annem çantasını almak için dolabı bir açıyor ben oradayım. gerisini hatırlamıyorum, beyaz bir ışık gördüm.
devamını gör...
deklanşör
"fotoğraf makinesinde, fotoğraf çekilirken basılınca objektifin açılmasını sağlayan düğme." anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...
sezai karakoç
leyla köşesi
bir de bakalım leyla köşesinden
aşkın kadın adlı penceresinden
bırakmıştı kendini yazılmış olana
susmak ve konuşmamak denen cana
evlenmişti ve görünüşte mutlu
şimdiden memnun ve gelecekten umutlu
fakat bir eksiklik ufacık bir nokta
kalbi kurcalıyordu hala
mecnun ne olmuştu neredeydi
nasıldı ne yapıyordu hali neydi
geceleri loş gölgeler arasında
kum tepelerinde ay yarasında
mecnuna benzeyen hayaller olurdu
bu anlarda sanki kalbi dururdu
bitmiş olan bir daha mı başlayacak
ne çare başlayan başlamamış
bitmiş bitmemiş olacak
gibi gelirdi ona
ürküntü geçmiş ama erememişti huzura
karanlık bitmiş fakat erememişti huzura
ay tutulmuş tutulmuş kurtulmuştu
gçnlu zaman zaman tutmuştu mustu
gün kırmıştı siyah çerçevesini
yarmıştı ışıkta ötesini berisini
baskın korkusuyla ürperen çadırların
bugün düzen ve güven, ama yarın!!
yarına bir güvence olmayan
neye yarar böyle bir şimdiki zaman
acıyla da olsa dopdolu olan hayat
boşalmıştı zemberegi boşalmış bir saat
gibi. dönmüştü bomboş bir kagıda
agızdaki tad benzemiyor eski tada
ırmak kurumuş rüzgar esmiyor
yakıcı güneşi bir parçacık bulut örtmüyor
arzu ve korku iki karanlık duygu
yüreginde birbirini kovalayıp duruyordu
ya bir gün geri dönerse mecnun
yine altüst olursa ortalık bütün
daha mi iyi olur daha mi kötü bilmiyordu
bir umut vardı gönlünde eksilmiyordu
sonra kızıyordu kendine kınıyordu kendini
kapamak istiyordu içinde eskinin kepengini
eski oldu diyelim ama neydi yeni
ve nasıl eskitmeli eskimiyeni
nasıl öldürmeli ölmeyeni
nasıl diri sayarsın ölü olanı
eski bir zehirdi belki ama yeni
andırıyordu tatsız tuzsuz bir yemegi
beklemek neyi bekledigini bilmeden
gün günü ay ayı kovalarken
beklemek bir vaktin dolusunu
öç alan kaderin zalim oyunu
her şey akılla kurulu akılla düzgün
ama aklın içinde olmalı baharat gibi
bir parça delilik
oysa mecnun almış bütün deliligi gitmiş
kupkuru bir hayat kalmış ve adeta oyun bitmiş
arzulanan zenginlik, at kumaş ve ziyafet
yetmez olur insana bir gün elbet
insan hep birşey umar bekler
ne oldugunu bilmez fakat
fakat sonradan duruldu leyla
tevekkülle huzuru buldu leyla
ruhta kopan fırtınalar dindi
gökten gönle sükunet indi
anladı ki acı tatlı soguk sıcak
geçmiş ve gelecek ayrılmak ve kavuşmak
hep aynı varoluşun dönüşümleri
aydınlanışları ve sönüşümleri
her şey havada döner durur
sonunda tanrı varlıgında yok olur
ruh hürdür vücut esir
ruh baldır beden zehir
ruh hürdür tanrı aşkıyla
baglı degil yer ve zaman kaydıyla
farketmez gelse gelmese kays (mecnun) ona
gitse gitmese ona leyla
tanrı katında buluşmuşlardır
hakikat yurduna kavuşmuşlardır
sezai karakoç
bir de bakalım leyla köşesinden
aşkın kadın adlı penceresinden
bırakmıştı kendini yazılmış olana
susmak ve konuşmamak denen cana
evlenmişti ve görünüşte mutlu
şimdiden memnun ve gelecekten umutlu
fakat bir eksiklik ufacık bir nokta
kalbi kurcalıyordu hala
mecnun ne olmuştu neredeydi
nasıldı ne yapıyordu hali neydi
geceleri loş gölgeler arasında
kum tepelerinde ay yarasında
mecnuna benzeyen hayaller olurdu
bu anlarda sanki kalbi dururdu
bitmiş olan bir daha mı başlayacak
ne çare başlayan başlamamış
bitmiş bitmemiş olacak
gibi gelirdi ona
ürküntü geçmiş ama erememişti huzura
karanlık bitmiş fakat erememişti huzura
ay tutulmuş tutulmuş kurtulmuştu
gçnlu zaman zaman tutmuştu mustu
gün kırmıştı siyah çerçevesini
yarmıştı ışıkta ötesini berisini
baskın korkusuyla ürperen çadırların
bugün düzen ve güven, ama yarın!!
yarına bir güvence olmayan
neye yarar böyle bir şimdiki zaman
acıyla da olsa dopdolu olan hayat
boşalmıştı zemberegi boşalmış bir saat
gibi. dönmüştü bomboş bir kagıda
agızdaki tad benzemiyor eski tada
ırmak kurumuş rüzgar esmiyor
yakıcı güneşi bir parçacık bulut örtmüyor
arzu ve korku iki karanlık duygu
yüreginde birbirini kovalayıp duruyordu
ya bir gün geri dönerse mecnun
yine altüst olursa ortalık bütün
daha mi iyi olur daha mi kötü bilmiyordu
bir umut vardı gönlünde eksilmiyordu
sonra kızıyordu kendine kınıyordu kendini
kapamak istiyordu içinde eskinin kepengini
eski oldu diyelim ama neydi yeni
ve nasıl eskitmeli eskimiyeni
nasıl öldürmeli ölmeyeni
nasıl diri sayarsın ölü olanı
eski bir zehirdi belki ama yeni
andırıyordu tatsız tuzsuz bir yemegi
beklemek neyi bekledigini bilmeden
gün günü ay ayı kovalarken
beklemek bir vaktin dolusunu
öç alan kaderin zalim oyunu
her şey akılla kurulu akılla düzgün
ama aklın içinde olmalı baharat gibi
bir parça delilik
oysa mecnun almış bütün deliligi gitmiş
kupkuru bir hayat kalmış ve adeta oyun bitmiş
arzulanan zenginlik, at kumaş ve ziyafet
yetmez olur insana bir gün elbet
insan hep birşey umar bekler
ne oldugunu bilmez fakat
fakat sonradan duruldu leyla
tevekkülle huzuru buldu leyla
ruhta kopan fırtınalar dindi
gökten gönle sükunet indi
anladı ki acı tatlı soguk sıcak
geçmiş ve gelecek ayrılmak ve kavuşmak
hep aynı varoluşun dönüşümleri
aydınlanışları ve sönüşümleri
her şey havada döner durur
sonunda tanrı varlıgında yok olur
ruh hürdür vücut esir
ruh baldır beden zehir
ruh hürdür tanrı aşkıyla
baglı degil yer ve zaman kaydıyla
farketmez gelse gelmese kays (mecnun) ona
gitse gitmese ona leyla
tanrı katında buluşmuşlardır
hakikat yurduna kavuşmuşlardır
sezai karakoç
devamını gör...
emeklilikte yaşa takılanlar
emeklilikte yaşa takılma meselesi tam olarak halka anlatılamadı buna üzülüyorum çünkü eğer birazcık araştırırsanız devletin bu insanlara yönelik hukuksuzluk yaptığını kanunları geçmişe yönelik uyguladığını görebilirsiniz. bildiğim kadarıyla emeklilikte yaşa takılanlar bir dernek de kurmuşlardı. hiç bıkıp usanmadan bütün sosyal, yazılı ve görsel medyayı kullanarak bu sorunu tekrar tekrar gündeme getirmek gerekiyor. bizim halkımız birazcık balık hafızalı olduğu için (gerçi nasıl balık hafızalı olmayacaksa şu memlekette 3 ayda yaşanan şeylerle isviçre'de tarih kitabı yazabilirsiniz) hiç gündemden düşmemek gerekiyor. çok aşırı derecede üzüldüğüm bir konu çünkü bu insanlar işte çalışmak istediklerinde işe alınmıyorlar çünkü yaşlısınız diyorlar devlete gidip yahu ben bunca sene prim yatırdım bana paramı ver dediklerinde dur bakalım aslanım sen daha gençsin diyor. soruyorum bu adamlar gençse neden iş gücüne alınmıyor ? yok eğer yaşlıysa neden emekli olamıyorlar?
devamını gör...
aynı şarkıyı saatlerce üst üste dinlemek
saatleri aşar bazen, günlerce, aylarca, yıllarca çevirip çevirip dinlersiniz. kimsenin fark etmediği bir şey fark etmişsinizdir o şarkıda. bir ışık, bir iz, bir renk, sizi kendinize ya da geçmişte bir kişiye, yere, olaya bağlayan ufacık bir anı kırıntısına yeniden rastlamışsınızdır o şarkıda. yıllardır duymadığınız ana dilinizi duyar gibisinizdir. o nedenle çevirip çevirip dinlersiniz. bir tabloya uzun uzun bakmak, bir manzarayı saatlerce seyre dalmak, size anlatılan bir masalın tekrar tekrar anlatılmasını istemek gibi. ister yüksek bir duyuş deyin, isterseniz sanatın gücü.
mümkündür, neden olmasın?
mümkündür, neden olmasın?
devamını gör...
pandemi insan ilişkilerini de bitirdi
çoğunlukla katıldığım bir cümle. az önce ablamla balkonda bu güzel havada buna da değindik. gerçekten de pandemi insanları yalnızlaştırdı. eskiden her gün konuştuğum eğlendiğim arkadaşlarımla artık hiç konuşamaz oldum, resmen yalnızlaştım. artık insanlar internetten tanışır, konuşur oldu. ki malum bunun da ne kadar güvenli olduğu şüpheli. yalnızlığı severim ama tüm gün yalnız olmak bir zaman sonra üzüyor insanı. sabahları birçok uğraşım oluyor o sorun değil de akşamları kendimi yalnız hissetmeye başladım. ama bunu da değerlendirip eğleniyorum bir şekilde. yine de böyle konuşup, gülüştüğümüz bazen de hararetli bir şekilde tartıştığımız o zamanları ben de özledim. yalnızlık konusunda çok sevdiğim ve bu aralar beni anlatan cümleyle bitireyim o halde:
"içimin sesi de olmasa ölürüm yalnızlıktan."
-oğuz atay
"içimin sesi de olmasa ölürüm yalnızlıktan."
-oğuz atay
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sevgili yazarlar.
güneşli günler görünüz.
güneşli günler görünüz.
devamını gör...
kadınların atatürk'e şükran duymaması
bir sene önce olmuş bir olayı örnek göstererek türk kadınına iftira atmak ne kadar etik, bana söyleyebilir misiniz? bir kadın atatürk’e şükran duymadı diye tüm “kadınlar” adına nasıl konuşabiliyorsunuz? kusura bakmayın ama bu yaptığınız büyük bir saygısızlık. ne büyük dert olmuşuz biz sizlere ya! o zaman atatürk’e saygı duymamış bir erkek bulayım, ben de erkeklerin atatürk’e saygı duymaması diye başlık açayım, doğru bir şey mi bu? gece gece sinirimi bozuyorsunuz gerçekten. bir cinsiyet adına konuşmamayı ne zaman öğreneceksiniz? kadınlara saldırmayı ne zaman bırakacaksınız? atatürk’ü sevmeyen/desteklemeyen insanlar ülkemizde var, seven/destekleyen insanlar da var, şükran duyanlar da var, duymayanlar da ve bu kısmı iyi okuyun, bir insana şükran duyup duymamanın cinsiyetlerle hiçbir alakası yok.
devamını gör...
ahmak ıslatan
(bkz: sagopa kajmer)'in 2014 yılında yayımlanmış olan "pesimist ep 6 - ahmak ıslatan" albümünde yer alan, anlamlı ve hüzün dolu bir rap parçası.
...gönlümün cennetine koyduklarım ve cehenneminde yaktıklarım
ne çok şey anlatıyor, gözlerine baktıklarım
çok şey anlatıyor, gözümden akıttıklarım
ahmak ıslatanlarım...
...gönlümün cennetine koyduklarım ve cehenneminde yaktıklarım
ne çok şey anlatıyor, gözlerine baktıklarım
çok şey anlatıyor, gözümden akıttıklarım
ahmak ıslatanlarım...
devamını gör...
back to the future radyo yayını
evet dostlar. dinlediğiniz için binlerce kez teşekkürler sizlere. biliyorum şu an sovuyorsunuz ama bu gece böyle oldu. haftaya daha eğlenceli daha seksi bir program bizleri bekliyor. beklemede kalın.
hovarda-emel müftüoğlu
yolun başında-ayşegül aldinç
beni aldattın-asya
son mektup-zerrin özer
ta uzak yollardan-nilüfer
ayrılmam-aşkın nur yengi
deli mavi-yeşim salkım
serserim benim- aşkın nur yengi
susma- aşkın nur yengi
gitme kal bu şehirde-nazan öncel
büklüm büklüm-sezen aksu
gidemem-sezen aksu
farkındayım-sezen aksu
begonvil-sezen aksu
son arzum-nilüfer
seni beklerim öptüğüm yerde-nilüfer
eğlen güzelim-ajda pekkan
kimler geldi kimler geçti-ajda pekkan
hovarda-emel müftüoğlu
yolun başında-ayşegül aldinç
beni aldattın-asya
son mektup-zerrin özer
ta uzak yollardan-nilüfer
ayrılmam-aşkın nur yengi
deli mavi-yeşim salkım
serserim benim- aşkın nur yengi
susma- aşkın nur yengi
gitme kal bu şehirde-nazan öncel
büklüm büklüm-sezen aksu
gidemem-sezen aksu
farkındayım-sezen aksu
begonvil-sezen aksu
son arzum-nilüfer
seni beklerim öptüğüm yerde-nilüfer
eğlen güzelim-ajda pekkan
kimler geldi kimler geçti-ajda pekkan
devamını gör...
akdeniz sözlük başlığının sansürlenmesi
sanılanın aksine bir sansür uygulanmamıştır.
ilgili yazar toplam 16 tanım girişi yapmış sözlüğe geldiğinden bu yana.
11 tanesi doğrudan akdeniz sözlük denen sözlük ile ilgili.
açtığı başlık ilgi görmeyince tanımını silip tekrar tanım atıyor ki yukarı çıksın insanlar katılım sağlasın.
bu doğal akışa aykırı bir eylem.
biz isteriz ki insanlar sözlüklerde daha fazla zaman geçirsin, yazsın çizsin.
kafa sözlük ya da x, y sözlük önemli değil.
ilgili yazar toplam 16 tanım girişi yapmış sözlüğe geldiğinden bu yana.
11 tanesi doğrudan akdeniz sözlük denen sözlük ile ilgili.
açtığı başlık ilgi görmeyince tanımını silip tekrar tanım atıyor ki yukarı çıksın insanlar katılım sağlasın.
bu doğal akışa aykırı bir eylem.
biz isteriz ki insanlar sözlüklerde daha fazla zaman geçirsin, yazsın çizsin.
kafa sözlük ya da x, y sözlük önemli değil.
devamını gör...
#helpturkey
global yardım çağrısıdır.
hiç bu kadar sahipsiz ve çaresiz hissettiğim olmamıştı. vatandaşı sakinleştirecek açıklama yapmaktan bile acizler. yangınların başladığı günden itibaren kriz yönetilemedi buna rağmen bir tane dahi istifa gelmiş değil.. toplu akıl tutulması yaşanıyor sanki. allah yardımcımız olsun.
hiç bu kadar sahipsiz ve çaresiz hissettiğim olmamıştı. vatandaşı sakinleştirecek açıklama yapmaktan bile acizler. yangınların başladığı günden itibaren kriz yönetilemedi buna rağmen bir tane dahi istifa gelmiş değil.. toplu akıl tutulması yaşanıyor sanki. allah yardımcımız olsun.
devamını gör...
normal sözlük için öneriler
daha az troll daha çok kalite.
devamını gör...
mimir
ne olduğu, kim olduğu bilinmeyen ancak en bilge olduğuna karar verilen iskandinav mitolojisi figürü. odin'de bunu bildiğinden olsa gerek kendisini danışmanı olarak atamıştır. öngörüleri hep tuttuğu için ona kehanet tanrısı diyenlerde vardır.
adı ''hatırlayan bilge'' anlamına gelir. evrendeki tüm sırlara vakıf olduğuna inanılır. urd kuyusunun mülkiyeti kendisine aittir. tapu senedini üzerine yapmıştır. burada bahçeli müstakil bir evi vardır. gjallarhorn adı verilen boynuzu her sabah kalktığında suya daldırır ve içer. böylece bilgeliğini korumaya devam eder.
odin, danışmanının bu bilgeliğinden çok etkilendiği için, bende azıcık şu kaynaktan nasiplensem fena olmaz der ve kılık değiştirerek urd kuyusunun yolunu tutar. mimir'den bir damla su ister. üstat, ''öyle beleşe olmaz efendi!'' diyerek çıkışır odin'e. ''bu sudan içmek istiyorsan kendinden bir şeyler vermelisin.'' diye ekler ve postayı koyar.
odin'de iki gözüm var zaten birini vereyim madem diyerek gözünü söker ve atar kuyunun içine.
bedel ödenmiştir. mimir doldurur gjallarhorn'u, iç bakalım der gülerek. odin suyu kana kana son damlasına kadar içer. aydınlanmanın kralını yaşar. tek gözü vermiştir ama artık her şeyi daha net görmektedir. geçmiş, gelecek ayağının altına serilmiştir. kıs kıs gülerek mekanı terk eder.
aradan zaman geçer odin, yardımcı olması için mimir'i, aesir tanrısı hoenir'e gönderir. hoenir, mimir sayesinde, muntazam kararlar verir. düşmanı vanir bu duruma gıcık olur, ''bir haltı da bilme be mübarek!'' diyerek mimir'in kellesini alır ve odin'e gönderir.
odin, sükunetini bozmaz. mimir'in başını alır güzelce okşar. ona büyülü sözler fısıldar. çeşit çeşit bitki karışımlarıyla bu dahiyane başı ovalar. bayağı bir uğraştıktan sonra mimir'in kellesi gözlerini açıverir. odin sorular sormaya başlar. mimir'in kellesi yine eskisi gibi bilgece yanıtlar vermektedir. durum kotarılmıştır. odin derin bir oh çeker. olan mimirin vücuduna olmuştur.
en nihayetinde odin mimir'in kellesini, kendi gözünün bulunduğu urd kuyusuna atar. gjallarhorn'u, heimdallr'a emanet eder. böylece hikaye sona erer. ta ki, boru tekrar üflenene kadar...
adı ''hatırlayan bilge'' anlamına gelir. evrendeki tüm sırlara vakıf olduğuna inanılır. urd kuyusunun mülkiyeti kendisine aittir. tapu senedini üzerine yapmıştır. burada bahçeli müstakil bir evi vardır. gjallarhorn adı verilen boynuzu her sabah kalktığında suya daldırır ve içer. böylece bilgeliğini korumaya devam eder.
odin, danışmanının bu bilgeliğinden çok etkilendiği için, bende azıcık şu kaynaktan nasiplensem fena olmaz der ve kılık değiştirerek urd kuyusunun yolunu tutar. mimir'den bir damla su ister. üstat, ''öyle beleşe olmaz efendi!'' diyerek çıkışır odin'e. ''bu sudan içmek istiyorsan kendinden bir şeyler vermelisin.'' diye ekler ve postayı koyar.
odin'de iki gözüm var zaten birini vereyim madem diyerek gözünü söker ve atar kuyunun içine.
bedel ödenmiştir. mimir doldurur gjallarhorn'u, iç bakalım der gülerek. odin suyu kana kana son damlasına kadar içer. aydınlanmanın kralını yaşar. tek gözü vermiştir ama artık her şeyi daha net görmektedir. geçmiş, gelecek ayağının altına serilmiştir. kıs kıs gülerek mekanı terk eder.
aradan zaman geçer odin, yardımcı olması için mimir'i, aesir tanrısı hoenir'e gönderir. hoenir, mimir sayesinde, muntazam kararlar verir. düşmanı vanir bu duruma gıcık olur, ''bir haltı da bilme be mübarek!'' diyerek mimir'in kellesini alır ve odin'e gönderir.
odin, sükunetini bozmaz. mimir'in başını alır güzelce okşar. ona büyülü sözler fısıldar. çeşit çeşit bitki karışımlarıyla bu dahiyane başı ovalar. bayağı bir uğraştıktan sonra mimir'in kellesi gözlerini açıverir. odin sorular sormaya başlar. mimir'in kellesi yine eskisi gibi bilgece yanıtlar vermektedir. durum kotarılmıştır. odin derin bir oh çeker. olan mimirin vücuduna olmuştur.
en nihayetinde odin mimir'in kellesini, kendi gözünün bulunduğu urd kuyusuna atar. gjallarhorn'u, heimdallr'a emanet eder. böylece hikaye sona erer. ta ki, boru tekrar üflenene kadar...
devamını gör...
murat soner
çok itici bulduğum youtuber. yaptığı çoğu analize katılmadığım ve bu yüzdende iki üç videosunu izledikten sonra takipten çıktım. kitlesinin çoğu fanatik türk dizi izleyicilerinden oluşuyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının favori tiyatro oyunu
bir sürü kaliteli bulduğum oyun vardır ancak sadece birisi gönlüme taht kurmuştur.
(bkz: cimri, -moliere-)
buradan ulaşabilirsiniz
(bkz: cimri, -moliere-)
buradan ulaşabilirsiniz
devamını gör...