"demokrasi" kelimesinin etimolojik kökeni demos ve kratia kelimelerinin birleşimine dayanmaktadır. bu iki kelimenin anlamını da bir bütün halinde inceler isek rahatlıkla tahmin edebileceğiniz üzere "halk tarafından yönetim" sözcük öbeğine ulaşırız.

ancak hem günümüz hem de antik yunan döneminde bu tam olarak gerçekleşmemiştir. yaban otu olan funda mahlaslı yazar arkadaşımız antik yunan dönemine ait olan kısmı iyi özetlemiş. günümüzdeki süreçte daha çok önem kazanan kavramlar şu şekilde sıralanabilir:
-zaman
-para

bu iki kavramın önemi şurada ortaya çıkıyor. "demokratik" seçimle başa gelen parti* mensuplarının siyaset için harcadığı zaman veya para normal insanlara oranla daha fazla olduğundan dolayı, normal yurttaşlar ile karşılaşıtırıldığında bir siyasi eşitsizlik durumu otomatik olarak meydana gelmektedir. yani bu insanlar mecliste* normal insanlara oranla daha baskın olacaktır. ayrıca siyasi eşitlik kavramına vurgu yapmamın sebebi ise siyasi eşitliğin ideal demokrasi için oldukça önemli bir kavram olmasıdır. ayrıca yurttaş sayısının artışı ile birlikte yurttaşların mecliste karar alma yetkisi de düşmektedir.

sonuç olarak, pratik hayatta uygulanması neredeyse imkansız olan bir kavramdır.

yazdığım şeylerin çoğu robert a. dahl'a ait "siyasi eşitlik üzerine" isimli kitaba dayanmaktadır.
devamını gör...

tüm zamanların en tanınan burlesk sanatçısıdır. en iyisi midir bilmiyorum ama en tanınanı olduğu kesin. charlie chaplin'i sadece bir oyuncu olarak anmak çok yanlış olur. birincisi ve en önemlisi şarlo karakterini kendisi yaratmıştır. kendisi için yazılan bir karakter değil, metindeki karakteri uyarlayarak geliştirdiği bir tiplemedir şarlo. şarlo'yu bir metot oyunculuk karakteri değil bir burlesk tanrısı yapan ise charlie chaplin vizyonudur. bir oyuncunun seçtiği, içinde yer aldığı, almayı kabul ettiği, en sonunda da bir sinemacı olarak kendisini kabul ettirdiği dönemden sonra yazdığı tüm filmlerin şarlo karakterini merkezine alması onu eşsiz kılar. daha ilk filminden itibaren üstüne giydiği bir gömlektir oyuncunun. kariyerinin sonuna kadar da üstünde gururla taşımıştır.

büyük yapıtlarının hemen hepsinin senaristliğini ve yönetmenliğini de üstlenmiştir charlie chaplin. tiyatrocu bir aileden gelmiş olmasından mıdır, çok yoksulluk çektiğinden mi bilinmez sinemadan, beyaz perdeden, ışıklı dünyadan hiç haz etmez. sinema yaparak sinema eleştirir. hemen hemen tüm filmlerinde görürsünüz bunun izlerini. eleştirmediği, "dalga geçmediği" hiçbir şey yoktur denilebilir hatta. bu yüzden hem çok beğenilmiş hem çok nefret edilmiştir kendisinden sanat yaşamı boyunca. dünya çapında filmleri en çok amerika'da izlendiği dönemde bile amerika'ya girişinin yasaklı olduğu dönemler olmuştur. ne olacak bu amerikalıların ingiliz nefreti dediğinizi duyar gibiyim. görüyor ve artıyorum; ne olacak bu ingilizlerin komünist nefreti... evet iyi bir solcudur charlie chaplin. politik içerikli çokça filmi var. the gold rush, modern times, the great dictator ilk akla geleneler olsa da aslında neredeyse tüm filmlerinde (en azından benim izlediklerimin tamamında) yoksulluğun devletlerin/yönetimin/temel politik anlayışın suçu olduğu mesajını verir. e öyle değil mi zaten?

1977'de kaybettik kendisini. cesedini falan çalmaya çalıştılar. saçma sapan şeyler.
devamını gör...

soyut veya somut şeylerin harfler, kelimeler ve cümlelerle ifade edilmiş ve bu ifadelerin yazıya dökülüp yayımlanmış haline denilir efendim.
devamını gör...

-iyi bir sözlük yazarı nasıl olmalı?
+epsilondelta gibi.

nasıl hitap etmeli bilemiyorum kendisiyle merhabamız dahi yok. nickaltı yazmanın bir adabı olmalı diye düşünürüm kişinin haklarını ihlal etmeden naçizane izlenim belirtmek gibi. evvela kalemi kuvvetli sayfa sayfa yazıları sıkılmadan, keyifle okunuyor. bilgili, samimi hiç şüphesiz ve tabii tarzının yalın olması göz dolduruyor.

orijinal bir yazar, taklit etmeyen değil ; kimsenin taklit edemediği yazıların sahibi olandır.
sözünden de yola çıkarak taklit edilememesini dilerim.
devamını gör...

cumhuriyet savcısı celal kara’nın davayla ilgili şu sözleri de unutulmamalıdır: “dönen işlerin erdoğan’dan habersiz, bilgisiz ve izinsiz dönmesine imkân ve ihtimal yok. telefon konuşmalarına, aralarındaki diyaloglara bakınca kesinlikle diyorsunuz ki, perde arkasından bu işlere yol ve izin veren, erdoğan’dır.”
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
duraktan durağa bilgi yarışması serisiyle haberlere çıkan ve ali ihsan varol'a kelime oyunu'nda sorular sormuş, genç fenomen.


skeçlerinin küfürsüz, samimi olması; nokta atışlarla espri yapabilmesiyle çoğu fenomene göre başarılı buldum.
devamını gör...

showtime'ın karanlık-seksi draması.
uzun süredir böylesi bir dramaya denk gelmemiştim. (bkz: mad men)'de alevlenip yıllar sonra sönen taraflarımı yeniden yakmayı başarmıştır.

adından da anlaşılacağı gibi bir ilişki ve çevresinde gelişen cinayet-gizem türü olaylar söz konusu. ancak son yüzyılın trendi olan ''aynı konuyu daha önce denenmemiş yollarla anlatmak'' olayını bu adamlar başarmış. diziyi özgün ve çekici kılan da bu. her bir bölümü yaklaşık 1 saat süren dizide bölümler ikiye ayrılmış şekilde izleyiciye aktarılıyor. başroldeki kadın ve erkek karakterlerin gözünden aynı bölümdeki aynı anlar farklı farklı aktarılıyor. kısacası her bölümde yaşanan olayları bir kadın karakterin bir de erkek karakterin gözünden izliyoruz. kadın ve erkeğin bakış açıları, olayların hangi noktalarında durduğunu sandıkları, meseleleri nasıl değerlendirdikleri, birbirlerine olan bakışları gerçekten oldukça iyi şekilde aktarılmıştır.

çekimler hikayenin geçtiği mevsimin yaz olmasına rağmen soğuk ve yavaş. bu da diziyi çekici kılan bir diğer unsur. bana (bkz: womb) adlı filmin görüntülerini anımsatıyor. uzun çayırlar, okyanus, gökyüzü, geniş kumsallar, yollar, küçük bir kasaba, çoğu görüntünün olay değil durum içerikli olması.

bir de öyle bir şey var evet. olay görüntüsü, sahnedeki bir olayı çekip alırken; durum görüntüsü, sahnedeki anı, olaysızlığı aktarır.
devamını gör...

ne ekersen onu biçersin deyiminin kafa sözlük karşılığı.
devamını gör...

japon yapıştırıcısı.
devamını gör...

iliskiye girildikten sonraki gün kadının hamile kalması.
devamını gör...

ön yargılı olmaaa, tamam hadi oldun diyelim ama dozunu kaçırma!
devamını gör...

1902 yılında almanca'dan sözlüklere geçen wanderlust kelimesi.

"özgürlük için her şeyi geride bırakmak" demek.
devamını gör...

gemiyi karadan yürütenler var demek istediğim başlıktır.
adamlar gemiyi karadan yürütmüş şaşırdığınız şeye bak yahu ahahah.
devamını gör...

psikolojik danışman ve rehber öğretmenim.
devamını gör...

bi' fav be abim vallaha dilenci değilim.
devamını gör...

hernan jorge crespo.
fernando cavenaghi.
gaizka zabala mendiata.
claudio pizarro.
alessandro del piero.
aitor lopez rekarte.
valeri karpin.
pavel nedved.
devamını gör...

oo iki gözüm hoş geldin. sağlam bir yazar. buyursun.
devamını gör...

inşaat mühendisiyim fakat kahvedeki amcalar inşaat konusunda benden daha uzman.
devamını gör...

tıkır tıkır yürüyen ,özguveni yüksek kendinden emin kadındır. 8cm giymeseydi veya kapali olsaydida oyle olurdu.çuval bile giyseniz dim dik yürüyun kızlar.
devamını gör...

asgari ücreti isterseniz 100 bin türk lirası yapın, ekonomiyi düzeltmediğiniz sürece bu paranın gram değeri yoktur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim