kendisi benim sunshine'ımdır. yılların eskitemediği dostluğumuz aksine yıllandıkça daha da güzelleşmiştir. kendisi az ama öz yazar. dolu dolu tanımları ile takip edilmeye değer kıymetli bir yazardır. gerek bilgi içerikli gerek kitap dizi film analizi yaptığı müthiş tanımlarıyla ve varlığıyla sözlük için çiçek gibidir. düşüncelerinin derinliği, ruhunun güzelliği ile baş tacımdır. iyi ki vardır, burada hep var olsundur. çokca seviliyorsuuunnnn
devamını gör...

evliliğimizin yedinci yılında oldu evladımız. sebebini sorana da yedi yıl boyunca korudum iffetimi dedim kızardı başka soru sormadı.
devamını gör...

''beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu ‘aşk’ sanıyorsunuz.''

''konuşulmayan acı, kalbi parçalar.''

edit: ilk söz civan canova’nun “ful yaprakları” adlı oyunundanmış. kaynak
devamını gör...

70'li yıllarda televizyonun çıkmadığı zamanların radyo klasiği. trt radyolarında her sabah dinlenen radyo tiyatrosu. ismi gibi yarın ne olacağı merakla beklenirmiş bu piyeslerde. o zamanın heyecanı da öyle olacak ki adeta radyonun içine düşülürmüş piyes dinlerken.
devamını gör...

16. yüzyılda savaş ganimeti olarak savaşı kazanan kraliyet topçu birliğinin komutanına tanınan haktır. bu hak bazen de savaşı finanse eden şirket ve o şirketin topçu ustalarına tanınırdı.

bir savaşta en önemli silahlar olma payesini bir dönem elinde bulunduran toplara talep arttıkça bakır, kalay ve bronz fiyatları da doğru orantılı olarak artış gösterir. ve hammadde bulmak çok güçleşir. ayrıca topları hazırlamak uzun bir zaman aldığı ve bu hazırlığın hızı insanoğlunun öldürme tutkusuna yetişemediği için bariz bir kriz ortaya çıkar.

işte bu çaresizlik anlarında avrupalıların aklına harika bir fikir gelir. yaptıkları savaşların temel motivasyonu dinlerini yaymak olsa da kardeşi kanı döktükleri bu savaşlarda savaş ganimeti olarak kiliselerin ve katedrallerin çanlarına el koyarlar.

tanrısal bir mesaj iletmek için inşa edilmiş olan çanların verdiği mesajdan çok içinde barındırdığı madde ile ilgilenmedin savaşçıları bu çanları eritip top haline getirmek için çan hakkı diye bir fikir ortaya atarlar.

yani en nihayetinde tanrının mesajını ulaştırmak için yapılan çanlar birer ölüm makinesine dönüşür. belki de tanrının vermek istediği mesaj da buydu onlara göre.

öldürmeyeceksin emri her dönemde anlamını yitirmiştir nasıl olsa. bin yıldır aldığımız tek mesaj eline geçen her şeyle: öldüreceksin!
devamını gör...

kürtler de insandır
karıncayı bile incitmem
kadınlar acizdir, allah'ın emanetidir
kızını dövmeyen dizini döver
karı gibi... yapmak
devamını gör...

istisnasız her yaptığımda "kendimizce yaptık işte pişiler" dediğim, kahvaltıya derin bir sessizlikle devam etmemize neden olan yiyecek.
devamını gör...

hangi muhammed? dedirten, insanların inandığı dinin peygamberinden adıyla bahsederek aslında onun sıradan bir insan olduğunu, islam dininin de ilahi değil uydurma olduğunu iddia eden*, insanların dini inanç özgürlüklerine saygısı olmadığını açıkça ifade eden(yobazmışız!), kendi inandığı şeyin fanatiği haline gelmiş, inancın bir tercih meselesi olduğunu özümseyememiş insan beyanı.
inanmayabilirsiniz bu en doğal hakkınız. ama saygısızlık yapmak zorunda değilsiniz. tabi ben kime neyi anlatıyorum değil mi.
devamını gör...

yapmayın yitirmeyin o hevesi izin vermeyin gözünüzdeki ışığın sönmesine. hayat bu zaten illa hep güzellikler olacak değil ya kötü şeyler de olacak. hem kötü günler olmasa iyilerin tadına varamayız. samimi söylüyorum bakın her kötü şeyin illla bir sonu vardır. sabredersiniz inanın sonunda karlı çıkan siz oluyorsunuz. lütfen umudunuzu diri tutun. tutmaya çalışın. nefes aldığınız sürece umut vardır içinizde. sadece siz bulamıyorsunuzdur. bulun onu ve sahip çıkın. hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.
devamını gör...

ayıp denen bir şey var. acıkıyoruz. kebap falan diyorsunuz?
t: ilgiliyle takip edilen başlıklardır.
devamını gör...

bilgi içerikli bir video izlerken zevkle kahvemi yudumluyordum ve bir anda çöktü, hayat kalitem düştü. oysa daha ne bilgiler sığdıracaktım bu güzel kafama.

önemli edit!: arkadaşlar youtube'a gizli sekmeden girebilirsiniz!.
devamını gör...

müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşı hatice kızılyay ve dr. f. r. kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan sümer, akad ve hitit dillerinde yazılmış on binlerce tableti temizleyip, sınıflandırıp numaralandırmıştır 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturup 3 bin tabletin kopyasını yapıp katalog halinde yayımlamıştır.

yaşayan efsane.
devamını gör...

üniversitede bir hocam hep şunu söylerdi , mondrosun sevrin üç beş maddesini ezberlemeyle tarih de öğrenilmez tarih bilinci de olmaz. biz çocuklara öncesiyle sonrasının sebep-sonuç ilişkisini kafasında kurmasına müsaade etmeyip , ezberle geç diyoruz. sonra neden bugünü anlamıyorlar diye soruyoruz.

aynen bu mantıkla , mustafa kemal atatürk'ün gittiği okulları öğrenmenin , ezberlemenin bir mantığı yoktur. ancak o okullardan birine hangi şartlarda gitmiş , nasıl gitmiş ve onu atatürk yapan etkiler orada nasıl oluşmuş ancak bunların sebep-sonuç ilişkisini yaparak bir mantığa oturtabiliriz.
devamını gör...

kadının yeri.
haberlerde tartışılan konular.
sanata verilen değer.
dizilerinin konuları.
devamını gör...

hümanizm insan-merkezcilik demektir. batı bilim ve felsefe anlayışının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. tanrı-merkezci düşünceye karşı oluşturulmuş felsefi bir yaklaşımdır.

hümanizmin temel sorunu bizatihi kendisidir, insanı merkeze alan bir anlayışla ifade edilmek istenen şey esasen insancıllığı materyalist bir eksene oturtmaktır. batının reformlar ve rönesansla oluşturmaya çalıştığı yeni bilimsel ve felsefi anlayış materyalizm üzerine kuruluydu, her şeyi manevi kılıflarından soyutlamaya çalışan bu anlayışın bir tezahürüde bu ucube hümanizm anlayışıdır.

dini inancını hayatının merkezine alan ve davranışlarınıda buna göre şekillendiren bir kimse, eylemlerinde tanrıyı hoşnut etmek ve dini öğütleri baz alarak çevresine faydalı olmakla mükelleftir.

hümanizm anlayışı ise tanrıyı ve dini bu duyarlılığın, insancıllığın kaynağı ve sürdürücüsü olmaktan soyutlayarak, insanın eylemlerinde kendi hür iradesini baz alarak haraket etmesi gerektiğini salık verir. elbette insanın hassasiyetini, duyarlılığını, eylemlere yansıtması için tanrının dikte etmesine ihtiyacı yok. tanrının nasihatleri, toplumsal düzeni sağlamak ve korumak adına insanlar arasında bir işleyiş biçimi tesis etmek içindir. dayanak noktası tanrısal bir kaynak olan anlayışla, dayanak noktası herkesin şahsi anlayışı ve insiyatifine bırakılmış olan bir anlayış mı daha mantıklı ve tutarlı bir şekilde işler. eğer devlet gibi bir kurum aracılığıyla alt yapı ve hizmetler yürütülmeseydi ve tüm bu işler halkın kendi kendine organize olup işleri yürütmesine bırakılsaydı neler olacağını siz düşünün.

hümanizmde esasen rasyonellik hakimdir. sevgi, hoşgörü, yardımseverlik gibi duygusal yakıştırmalar sonradan hümanizme adapte edilen olgulardır. bunların yerine insanı merkeze alan, insanı yücelten, evrendeki en değerli şeyi insan kabul eden bu anlayışın asıl gayesi insanın konumunu tanrıdan ve dinden ayırıp yeniden evrensel değerler üzerine temellendirmektir. bu kötü bir şey değildir insanı tanrıdan ve dinden bağımsız bir şekilde de tanımlayabilirsiniz, ortaya ayrı bir şey çıkmaz, lakin insanı tanrısızlaştırmak yada tanrıya olan ihtiyacı yoksayabilmek için böyle bir anlayış geliştiriyorsanız tanrısız insan modelinin toplumsal düzeni temelden sarsıp toplumu kaosa sürükleyeceğinide hesaba katmışsınız demektir.

inançsız insanların yaşadığı toplumda neden kaos çıksın ki diye düşünebilirsiniz. toplumsal düzeni sağlayan bir çok erk vardır bunlardan biri yasa biri devlet biride din kurumudur. yasa ve devletle toplumsal düzeni sağlayabilirsiniz ama hangi yönde gelişip ilerleyeceği tamamen toplumun keyfine kalmış olur. din kurumu ise yasaları ve devleti belirli bir ideal doğrultusunda dizginler. bu durum birey içinde böyledir. hümanist felsefenin herhangi bir bağlayıcılığı yok, insana değer veren bu anlayış kulağa hoş geliyor ama öyle insanlar var ki toplumda ne kadarı bu değeri hak ediyor tartışılır. günlük yaşantımızda bile gıcık olduğumuz onlarca insan vardır muhakkak neden bunlarıda sevip yüceltelim bu gibi binlerce durum var gerçek hayatta hümanizmle idare edilebilecek kadar basit insan ilişkiler yok. iradesi sağlam sabırlı ve inançlı insanlar dahi zorlanabiliyor insan ilişkilerinde. hümanizm hem yetersiz, hem işlevsiz, hemde gerçek hayatta karşılığı olmayan bir düşüncedir.

her insanda bir ölçüde sevgi, şefkat, merhamet, hoşgörü, geçimlilik mevcut zaten bunu kullanırken dini bağlayıcılıklarını yada hümanist felsefesini hesaba katarak yapmıyor zaten fakat aksi bir şey yapacak olduğu zaman yasakları anımsayıp cayabiliyor. dinin alıkoyabilme yeteneği var ve güçlü bir motivasyon kaynağıdır. hümanizm ise kimseye zarar vermemeyi bireye salık verir sadece hatta insiyatifine bırakır öylece.

hümanizm dinsiz insanın dini gibidir adeta. ateistler ve deistler için bulunmaz bir argümandır. insan sevgisi. insan sevgisi ile peynir gemisi yürümez. herkese herşeye sevgi ve saygı duyabilirim diyen adama gülerler. insanoğlu sevgiyide nefretide, iyiliğide kötülüğüde, her türlü güzelliği ve çirkiliği kendinde barındıran bir canlı ve nerde hangi tarafının ortaya çıkacağıda belli değil. insanoğlu rasyonel olmak zorunda potansiyelini bilip ona göre haraket etmeli. tanrı ve din insanlık tarihiyle başlayan ayrılmaz tümleşik bir olgu. bunu insanın kodlarından silip atamazsınız. insan aciz ve zavallı bir yaratıkken onu en yüce varlık kabul etmek ahmaklıktan başka bir şey olamaz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

3 yaşımda verildigimde 3 sene kalacağımı biliyordum tabiki ama çok ağlamıştım o gece.
sonraki geceler de hep böyle devam etmişti.
istenmeyen olmak o yaşta çok ağır gelmişti.
devamını gör...

bu tip zirveleri çok merak ediyorum. nasıl oluyor mesela, herkesin yakasında nickinin yazılı olduğu bir kart olup birisi tanıdık birini gördüğünde, "selam. falanca başlığın altındaki filanca entryni okudum. bence çok önemli bir sosyopolitik gerçeğe parmak basmışsın, olaya bakışım değişti." falan mı diyor?

edit: nick yerine mahlas, entry yerine tanım
devamını gör...

benim üniversitedeki yakın arkadaşım böyleydi. her söylediğinin yalan olduğunu diğer arkadaşım anlamasaydı ben hala tasdikleyerek onu dinliyor olurdum.
tanım: kendini daha iyi ve diğerlerinden üstün hissetmek için kendine yalandan yeni bir dünya ören insan. yalancı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim