abuk sabuk 1 film
kemal sunal'ın, izleyici güldürü beklerken ciddiyet üzerine oyunculuğunu sergilediği filmi.
devamını gör...
sıfır takipçisi olan bir yazarı ciddiye almak
sözlüğü facebook gibi kullananların derdidir.
devamını gör...
gece sözlükte oluşan elit ortam
yaklaşık 15-20 dakika sonra başlayacaktır.
tuvalet, diş fırçalama derken anca o vakti bulur yatmam.
tuvalet, diş fırçalama derken anca o vakti bulur yatmam.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının müzik aletleri
türkiye'de bıraktığım;
1- fender usa stratocaster 2006 - 60th anniversary diamond

2- fender usa standard jazzbass 2008 olympic white / maple
3- squier strat (epey bi modiye edilmiş modeli meçhul)
yaşadığım ülkede idarelik aldığım squier bullet stratım var şimdilik bir de roland cube amfim.
1- fender usa stratocaster 2006 - 60th anniversary diamond

2- fender usa standard jazzbass 2008 olympic white / maple
3- squier strat (epey bi modiye edilmiş modeli meçhul)
yaşadığım ülkede idarelik aldığım squier bullet stratım var şimdilik bir de roland cube amfim.
devamını gör...
jagermeister
tüm üretim sürecinin içerisinde bulunmaktan kıvanç duyduğum muhteşem likör. aslında ortaya çıkmasında büyük emeğim var lakin curt mast denen kuzu postundaki kurt, beni bu mevzuda fena kazıkladı. bazı arkadaşlar belirtmiş bunun babasının bir sirke fabrikası vardı. işler kötüye gidince, fabrikanın yönetimi bu hergeleye geçti anında fabrikayı şarap fabrikasına çevirdi. laf aramızda şaraptan da iyi anlıyordu. yani özetle işi kıvırdı. tabi sonrasında doğal olarak eli biraz para gördü. parayı bulunca da başladı uçuk kaçık fikirler üretmeye. neymiş efendim dünyanın en güzel likörünü yapacakmış. e yap dedim, seni tutan mı var? ''yapacağım elbette ama yaptığım karışımları ilk sen deneyeceksin dostum!'' diye tutturdu. eh konu bedava içki olunca, tosbağa da olsan hayır diyemiyorsun. kabuğumun en yumuşak yerinden vurdu beni allahsız.
1930'ların başında karışımları yapmaya başladı bizim curt. yapıyor, getiriyor, içiyoruz. her seferinde ''ıhh olmamış, şurası eksik, burası eksik.'' diye geri gönderiyorum bunu. dile kolay 4 senemiz böyle geçti. 4 sene bilfiil içkiyi bedavaya getirdim. yalnız bazı karışımlar rezildi onunda altını çizmem lazım. aslında kendimi insanlığın mükemmel içkiye ulaşması için feda ettim ama kıymetim bilinmedi. bak işte bu değersizlik hissi çok fena. içki bütün kötülüklerin anasıdır diyorlar ama bence bütün kötülüklerin anası değersizlik hissi. adama her şeyi yaptırır. hayatı insana zehir eder. neyse konumuz bu değil. 1934 yılının baharında bu yine çıktı geldi yanıma; ''al bakalım bu sefer beğenecek misin? '' diye meraklı gözlerle hazırladığı karışımı bana uzattı. şişeyi kafama dikmemle birlikte resmen boğazımda havai fişekler patladı. allahım o nasıl bir tat. içtikçe içesim geliyor. yahu dedim ne ettin? olmuş mu diyor hala bana, şişe bitmiş adamın sorduğu soruya bakar mısınız? orada anlamalıydım zaten bundan adam olmayacağını ama içkinin güzelliğinin de etkisi ile; ''budur abicim!'' deyivermişim. muhteşem olmuş cidden. aldığı müspet yanıt sonrası bayağı bir mutlu oldu bu. ne koydun bunun içine? diye sordum. 56 farklı bitki özünü birbirine karıştırmış manyak. say bakayım şunları dedim. kaldı öyle afalladı resmen. 10-12 tanesini ancak saymıştır. meğer adam sırrını güvende tutuyormuş da haberimiz yokmuş. ben de hafızası zayıf bu hergelenin diye düşünüyorum.
eee dedim bu karışıma ne isim vereceksin? ne bileyim sen söyle dedi. kafam güzel tabi, ego da tavan yapmış, ''muhteşem tosbağa'' koy deyiverdim. patlattı bu kahkahayı. tamam bakarız dedi ve çekti gitti. bir daha heriften haber alamadık iyi mi? sonra öğrendim ki karışıma ''usta avcı'' ismini koymuş. şişeye de tosbağa resmi basmak yerine geyik resmi basmış. adam akıllı. benim gibi allahsız tosbağayı böyle bir karışımın alameti farikası edecek değil ya! işin içine dini de sokup, mevzuyu mis gibi pazarlamış. aziz hibertus denen sözde azize ithaf etmiş içkiyi. avcıyı koruyan azizden dünyaya hayır mı gelir? gelmez ama kasaya ciddi gelir getiriyor. adam da bir yönde haklı.
şimdi demem o ki; siz, siz olun bunun 70'liğini ya da 100'lüğünü tak diye içmeyin. sağlıklıdır, zindelik verir, insana iyi gelir, avcı içkisi, aziz içkisi falan diye güvenmeyin. sonra sapıtırsınız ve alternatif bir tarih bile yazabilirsiniz. ben öyle yapıyorum misal. bu arada 70'liği asgari 240 tl oldu. 100'lüğü de 340 tl. allah'tan ekonomi iyi herkes alıp içebiliyor. yoksa halimiz nice olurdu değil mi ama?
1930'ların başında karışımları yapmaya başladı bizim curt. yapıyor, getiriyor, içiyoruz. her seferinde ''ıhh olmamış, şurası eksik, burası eksik.'' diye geri gönderiyorum bunu. dile kolay 4 senemiz böyle geçti. 4 sene bilfiil içkiyi bedavaya getirdim. yalnız bazı karışımlar rezildi onunda altını çizmem lazım. aslında kendimi insanlığın mükemmel içkiye ulaşması için feda ettim ama kıymetim bilinmedi. bak işte bu değersizlik hissi çok fena. içki bütün kötülüklerin anasıdır diyorlar ama bence bütün kötülüklerin anası değersizlik hissi. adama her şeyi yaptırır. hayatı insana zehir eder. neyse konumuz bu değil. 1934 yılının baharında bu yine çıktı geldi yanıma; ''al bakalım bu sefer beğenecek misin? '' diye meraklı gözlerle hazırladığı karışımı bana uzattı. şişeyi kafama dikmemle birlikte resmen boğazımda havai fişekler patladı. allahım o nasıl bir tat. içtikçe içesim geliyor. yahu dedim ne ettin? olmuş mu diyor hala bana, şişe bitmiş adamın sorduğu soruya bakar mısınız? orada anlamalıydım zaten bundan adam olmayacağını ama içkinin güzelliğinin de etkisi ile; ''budur abicim!'' deyivermişim. muhteşem olmuş cidden. aldığı müspet yanıt sonrası bayağı bir mutlu oldu bu. ne koydun bunun içine? diye sordum. 56 farklı bitki özünü birbirine karıştırmış manyak. say bakayım şunları dedim. kaldı öyle afalladı resmen. 10-12 tanesini ancak saymıştır. meğer adam sırrını güvende tutuyormuş da haberimiz yokmuş. ben de hafızası zayıf bu hergelenin diye düşünüyorum.
eee dedim bu karışıma ne isim vereceksin? ne bileyim sen söyle dedi. kafam güzel tabi, ego da tavan yapmış, ''muhteşem tosbağa'' koy deyiverdim. patlattı bu kahkahayı. tamam bakarız dedi ve çekti gitti. bir daha heriften haber alamadık iyi mi? sonra öğrendim ki karışıma ''usta avcı'' ismini koymuş. şişeye de tosbağa resmi basmak yerine geyik resmi basmış. adam akıllı. benim gibi allahsız tosbağayı böyle bir karışımın alameti farikası edecek değil ya! işin içine dini de sokup, mevzuyu mis gibi pazarlamış. aziz hibertus denen sözde azize ithaf etmiş içkiyi. avcıyı koruyan azizden dünyaya hayır mı gelir? gelmez ama kasaya ciddi gelir getiriyor. adam da bir yönde haklı.
şimdi demem o ki; siz, siz olun bunun 70'liğini ya da 100'lüğünü tak diye içmeyin. sağlıklıdır, zindelik verir, insana iyi gelir, avcı içkisi, aziz içkisi falan diye güvenmeyin. sonra sapıtırsınız ve alternatif bir tarih bile yazabilirsiniz. ben öyle yapıyorum misal. bu arada 70'liği asgari 240 tl oldu. 100'lüğü de 340 tl. allah'tan ekonomi iyi herkes alıp içebiliyor. yoksa halimiz nice olurdu değil mi ama?
devamını gör...
(tematik)
meyve
sağlıklı beslenmek için günde en az 2 porsiyon yenmesi gereken yiyeceklerdir.
lif açısından (bkz: sebze) kadar olmasa da zengindirler.
lakin günde 2 porsiyondan fazla yenmesi özellikle şeker hastaları için oldukça zararlıdır.
lif açısından (bkz: sebze) kadar olmasa da zengindirler.
lakin günde 2 porsiyondan fazla yenmesi özellikle şeker hastaları için oldukça zararlıdır.
devamını gör...
portakal
çok sevdiğim bi sözün içinde geçen meyve.
“portakal’ı mandalina’ya çeviremezsin.”
burda ele alınan konu insan karakteridir.
“portakal’ı mandalina’ya çeviremezsin.”
burda ele alınan konu insan karakteridir.
devamını gör...
yks'ye 96 gün kalması
çevremdeki kimsenin geri sayım yapmasına izin vermezken burda görünce bi nefesimin kesilmesine sebep olan başlık. çok teşekkürlerimi iletiyorum gerçekten de.**
devamını gör...
12 nisan 2021 libya’ya 150 bin aşı verilecek olması
haram olsun.
devamını gör...
sözlükte smile kullanılmaması
* işaretinin içine dilediğiniz şekilde emoji, smile ne koyuyorsanız koyabilirsiniz. ama tanıma görünür şekilde yazmak format dışı efenim. günlük bilgilendirmemi yaptığıma göre ben kaçar.* bir de cümle sonlarına nokta lütfen. tüm formatı okumuş biri olaraktan söyleyeyim.*
edit: başlık başa kalmış.*
edit: başlık başa kalmış.*
devamını gör...
yazarların telefon zil sesi melodileri
keman violin trimmed.
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
sanat eserimiz, bence yaşadığımız döneme çok uygun ve yine bir buhran döneminde doğmuş olan etkileyici ve ödüllü bir resim:
korkunun şekilleri- maynard dixon.

oldukça etkileyici ve ürkütücü değil mi?
resimde pelerinler, korkuyla felç olmuş yüzleri gizleyen kefenler gibi görünür. dört şekilden sadece biri, yüzün olması gereken yerde sadece bir yüz deliği ile izleyiciye bakıyor. dördünün geri kalanı burada herhangi bir yüze sahip olmayabilir veya hiç yüzüne sahip olmayabilir. korku, kişiyi tehlike karşısında çok yüzsüz kılar. yüzlerin görünmemesinin aksine ayakları oldukça görünürdür, çünkü korku durumunda yani "savaş veya kaç" durumunda, yüzler kaybolsa bile ayaklar önemlidir.
peki ressam bu resmi nasıl bir motivasyonla resmetti? bu resim, 1930’larda yani büyük buhranın sancıları ile ortaya çıktı. günümüzdeki duruma benzer olarak, herkes kadar ressamlar da bu buhranda ekonomik olarak kötü durumdaydı. ressam dixon, bu eseri ile 1931'de, san francisco sanat derneği'nin yıllık sergisine girer ve oldukça önemli ressamları yenerek en popüler resim ödülünü alır. ödül 1500 dolardır ve ve dixon bu para için “hayatımı kurtardı” der ve o dönemki ruh halini anlatmak için şu cümleleri kurar; “hala belirsiz, uğursuz, tetdit edici formlarla çevrili olma hissim vardı. kendimi ondan özgürleştirme, onu dışsallaştırma, sistemimden çıkarma ihtiyacımdan korkunun şekillerini üretme fikri doğdu.” dixon, eserindeki figürler için “çok uğursuz cübbeli figürler” ifadesini kullanır.
korkunun şekilleri- maynard dixon.

oldukça etkileyici ve ürkütücü değil mi?
resimde pelerinler, korkuyla felç olmuş yüzleri gizleyen kefenler gibi görünür. dört şekilden sadece biri, yüzün olması gereken yerde sadece bir yüz deliği ile izleyiciye bakıyor. dördünün geri kalanı burada herhangi bir yüze sahip olmayabilir veya hiç yüzüne sahip olmayabilir. korku, kişiyi tehlike karşısında çok yüzsüz kılar. yüzlerin görünmemesinin aksine ayakları oldukça görünürdür, çünkü korku durumunda yani "savaş veya kaç" durumunda, yüzler kaybolsa bile ayaklar önemlidir.
peki ressam bu resmi nasıl bir motivasyonla resmetti? bu resim, 1930’larda yani büyük buhranın sancıları ile ortaya çıktı. günümüzdeki duruma benzer olarak, herkes kadar ressamlar da bu buhranda ekonomik olarak kötü durumdaydı. ressam dixon, bu eseri ile 1931'de, san francisco sanat derneği'nin yıllık sergisine girer ve oldukça önemli ressamları yenerek en popüler resim ödülünü alır. ödül 1500 dolardır ve ve dixon bu para için “hayatımı kurtardı” der ve o dönemki ruh halini anlatmak için şu cümleleri kurar; “hala belirsiz, uğursuz, tetdit edici formlarla çevrili olma hissim vardı. kendimi ondan özgürleştirme, onu dışsallaştırma, sistemimden çıkarma ihtiyacımdan korkunun şekillerini üretme fikri doğdu.” dixon, eserindeki figürler için “çok uğursuz cübbeli figürler” ifadesini kullanır.
devamını gör...
size göre ilk üçe giren kitaplar
devamını gör...
üniversiteyi şehir dışında okumak
kesinlikle yapılması gerekendir. çektiğiniz zorluklar bile güzeldir. kendi başınıza yaşamayı öğrenir, ailenin baskısı altında kalmaktan kurtulursunuz. öğrenci hayatını sonuna kadar yaşar, güzel dostluklar biriktirirsiniz. seneler sonra hüzünlü bir gülümseyle hatırlarsınız biriktirdiğiniz güzel anıları.
devamını gör...
haldun dormen
abd'de yale üniversitesi'nde tiyatro bölümünde okuyup,yönetmenlik diploması almıştır.
devamını gör...
kafa sözlük
herhangi bir dine, dile, ırka, mesleğe veya cinsiyete dair aşağılayıcı/provoke edici/saldırgan bir başlığı gündemde gördüğüm an hesabımı kapatıp gideceğim sözlüktür. sözlük için önemsiz bir hamle olsa da benim için önemli.
günlük hayatta sürekli birbirine hırlayan, diş gösteren, tükürükler saçarak iğrenç düşüncelerini birbiri üstüne kusan insanlar gördüğüm yeter. izin verirseniz evime geldiğimde güzel insanların yazdığı güzel şeyleri okumak istiyorum.
günlük hayatta sürekli birbirine hırlayan, diş gösteren, tükürükler saçarak iğrenç düşüncelerini birbiri üstüne kusan insanlar gördüğüm yeter. izin verirseniz evime geldiğimde güzel insanların yazdığı güzel şeyleri okumak istiyorum.
devamını gör...
1 mart 2021 türkiye’de koronavirüs risk haritası
devamını gör...
böyle güzelsin hep böyle kal
kaan boşnak'ın zamanın ötesinde, her duyguyu barındıran, arkadan konuşturmayan, küstürmeyen çok güzel bir şarkısı.
çölde güneş gibi yalnız olanların dinlediği bir şarkıdır. melodisi hem melankolikler içindir, hem de eğlencelidir. canımızın içidir.
sevmezseniz hatrım için tekrar dinleyin. yok canım ne zorla dinletmesi. *
ha batuhan kordel'in yorumu da var, çok güzeldir. dilerseniz ondan da dinleyebilirsiniz.
edit: imla.
çölde güneş gibi yalnız olanların dinlediği bir şarkıdır. melodisi hem melankolikler içindir, hem de eğlencelidir. canımızın içidir.
sevmezseniz hatrım için tekrar dinleyin. yok canım ne zorla dinletmesi. *
ha batuhan kordel'in yorumu da var, çok güzeldir. dilerseniz ondan da dinleyebilirsiniz.
edit: imla.
devamını gör...
ssuuddee
sozluge geldigim ilk gunlerde tam bilmedigim icin noktalama isaretleri kullanmamistim, gunluk hayatimda da kullanmiyorum. fakat yaklasik ayni gun farkedip dogru sekilde yazmaya baslamistim. bazi yazar arkadaslara da tavsiyem saldirgan bir uslup yerine uyarilicak konuyu kibarlikla soylemeleri, belki boylece ciddiye alinabilirler.
devamını gör...

