sarı ve mavi renginin karışımı olan, bitkilerin ve doğanın rengi diyebiliriz. *nuryeşili)
arkadaşlarım arasında bana yeşil deniyor bunun sebebi yeşil rengine olan sevgim olabilir. hatta duyduğum en güzel iltifat şu olabilir ;
-nur nasıl biri ?
-yeşil gibidir nur.
bir de yeşilin nur tonu diye bir renk var aramızda.
hep içimden gözlerim yeşil olsaydı diyorum maalesef ama gözlerim yeşil değil.
yeşil renginin sadece bana degil genele huzuru ifade ettiğini düşünüyorum.
devamını gör...

gönder gelsin !
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

böyle insanlarin rehabilite edilmesi gerek.
yoksa hiçbir sağlıklı insan böyle birşey yapamaz .
devamını gör...

ben sanırım o mesajları kenan evren'e yolluyorum. bunların başka açıklaması olamaz.
devamını gör...

kişinin asıl benliğinden uzaklaştığını fark ettiği andaki ruh hali.

bakıyorum, 34 kere açmışım bugün telefonumun galerisini. önceki gün 46, daha önceki gün 72... her seferinde geçmişe bir yolculuğa çıkmak üzere basmışım defalarca o ikona. bir fotoğrafa dalıyorum bazen dakikalarca, o anı tekrar yaşıyorum kafamda. bugün mutluymuşum diyorum kendime. 3 yıl geçmiş.

yakın çekim bir fotoğrafa rastlıyorum. gülmekten kısılmış ama hala ışıldayan gözlerimin içinin parlaklığına bakıyorum hayretle. hemen yanındaki kazayaklarına dokunuyorum. mutluymuşum diyorum yine. ama üzerinden 3 yıl geçmiş.

ikimizi yan yana görüyorum birden. omzuma vuruyorum, bak ne kadar şanslısın diyorum oradaki kendime. kıymetini bilsen keşke. kalbinin o anki atışını bile hissedebiliyorum. bazen bir ses bölüyor yolculuğumu, fark ediyorum o anda. 3 yıl geçmiş.

bir yemek fotoğrafı. öylesine çekilmiş. evet diyorum hatırlıyorum bu günü, yemek harikaydı. sonra tekrar yiyorum aynısından, defalarca. aynı tadı alamıyorum.

yanımda arkadaşlarım var bu sefer, masada kocaman bir semaver ve içten gülümseyen bir sürü tanıdık yüz. ne güzeldi diyorum bu çayın tadı, halbuki daha az önce içtim aynısını, hiç benzemiyorlardı.

bir ekran görüntüsü düşüyor önüme. belli ki unutmamak için alınmış. okuyorum, incinmiyorum eskisi kadar. pas geçiyorum hislerimi, düşüncelerimi. biliyorum çünkü değiştirmeyecek hiçbir şeyi, 3 yıl geçmiş. duygularımın bile üstü küflenmiş.

ani bir hareketle kapatıyorum fotoğrafları, biliyorum sonrasında defalarca tekrar açacağımı. gerçek hayata dönmen gerek diyorum, bir iki fiske vuruyorum belki kendime. toparlanmaya çalışıyorum. yüzüme bir gülümseme oturtup kalkıyorum oturduğum yerden. gülümsemem bile aynı değil. 3 yıl geçmiş diyorum kendi kendime. bıraktığım kendime geri dönmek üzere boşlukta süzülmeye devam ediyorum.
devamını gör...

şimdilerde kendisinin öyle olduğunu düşünmüyor, hiçbir şey eskisi gibi değilmiş. zaten ocak nedir bilmezmiş bile. alparslan türkeş'e saygı duyarmış hep, şu anda da öyle. ben de kendimi bildim bileli osman öztunç, mustafa yıldızdoğan, ozan arif gibi nicelerini dinleyerek büyüdüm. çok da severim. kasetlerini hala saklar arada dinleriz. genç zamanlarını hatırlatıyormuş babama. öyle bir etkileri var sadece.
kötü bir tarafını görmedim. kolaylık dileyecek bir şey olduğunu da düşünmüyorum.
devamını gör...

o zaman siz de müdavimi olduğunuz sözlüğün, sizin keyfinizi kaçırdığı bu kısmı protesto etmek amacıyla opera kullanabilirsiniz.

ben genel olarak opera kullandığım için çok rahatım, sadece burada değil, ekşi sözlük'ün reklam kısmı da almış başını gidiyor biliyorsunuz, genel olarak sözlük deneyimlerimde rahat ediyorum, zira siz ağzımıza yüzümüze reklam giriyor deseniz de umursanan bir taraf çıkmayacaktır.
devamını gör...

inançlarını para için satabilecek omurgasızlığa sahiptirler.
devamını gör...

beğendiğin tanıma artı oy atmamak.
devamını gör...

tek pişmanlığım kelimelerimi bile hak etmeyen insanlara, saatlerce cümleler kurmaktır. diyerek herşeyi özetlemiştir.
devamını gör...

içiniz dolduysa rahatlatır.
devamını gör...

ilişkiyi sadece cinsellikten ibaret sananların yürütemeyeceği ilişki türüdür. aşk, sevgi, sadakat ve özlem denen bir şeyde var ilişki içerisinde. o nedenle gerçekten birbirini seven ve önemseyen insanların gayette güzel sonuçlarla yürütebileceğine inanıyorum.
devamını gör...

düz dünyacıların kanıt olarak videosunu ortaya sürdüğü bir garip kişi.

kendi anlatışına göre, ikiz kuleler vakasında yangın söndürmeye gittiği gün bir "aydınlanma" yaşamış. sonrasında da bir anda dünyanın şeklini sorgulamaya başlayarak bunun için bir de programa konuk olup soruları cevaplamış.

videoyu burada çürütmek çok uzun sürer çünkü çok fazla konuya değiniyor. fakat adamın profili hakkında birkaç şey yazayım.

öncelikle, bilim insanı olduğunu söylese de nereden, ne mezunu olduğuna dair bir bilgi yok. aids, kanser gibi ciddi hastalıklara tıbbi çözüm bulamayanlara "alternatif çözümler" sunan biri olduğunu iddia ediyor. ancak bizim deve sidiği içme muhabbeti yapan tiplerden farkı yok, çünkü kendi idrarını içmenin çok sağlıklı olduğunu vurgulayıp insanlara da bunu tavsiye ediyor.

sitesine bağışlar için bir bölüm koymayı ihmal etmemiş. ilginç bir şekilde güzel bir ev ve son model bir araba aldığı da görülüyor fotoğraflarında (hâlâ duruyorsa... ben bakalı epey oldu çünkü). anlaşılan o ki, bizim üfürükçü sahte hocalarımızın bir benzeri ve insanların sırtından kazandığı paralarla da paşalar gibi yaşıyor.

eğer blog hayalimi gerçekleştirirsem, düz dünya videosundaki iddialarını da tek tek ele almaya çalışacağım.
devamını gör...

"ne zaman kalkılacaktı acaba?"
çocukluğun güzel sorusu. ev ahalisi henüz uyanmamıştır, çocuksa güneşin doğuşuyla beraber ayaktadır ve çoktan neşe içinde zıplamaya başlamıştır. siz uyanın diye yapmadığını bırakmaz hatta kimileri size oyuncak fincanında hayali kahve ikram eder ve akıllarda tek bir soru vardır "ne zaman kalkılacak?". ancak yıllar geçmiştir ve siz çocukken heyecanla ama biraz da sıkkın bir biçimde sorduğunuz bu soruyu çoktan unutmuşsunuzdur. kendinizi "çok erken değil mi?", "biraz daha uyusa, ben de uyusam" diye düşünürken bulursunuz ama iş işten geçmiştir.

bu soruyu bana hatırlatansa romain rolland'ın jean christophe'udur. canı o kadar gülmek ve kıpırdamak istediği halde onu susturmuşlardır. bu cümleyi sabah aşağı yukarı bahsi geçen saatlerde okudum ve yazarın çocukluğumda sıkça sorduğum bu soruyu bulup çıkarması kendisine ve kitabına inancımı artırdı.
devamını gör...

ismi kültür - sanat - bilim kulübü olsa sanki daha iyi olurmuş gibi. sonuçta farklı görüşler olsa da sosyal bilimler de hala bilim kabul ediliyor ve tarih de bunlardan birisi. yine de siz bilirsiniz tabii.

düzenleme: hem kültür açığı da doldurulmuş olur.
devamını gör...

kaslı erkeklere çok yakışıyor. devam beyler.
devamını gör...

yeni bir yazar
ve ilk nick altı. *
aramıza hoş geldin yazarım.
bir tane tanımında utangacım diye yazmışın, burda kimse gözüne gözüne bakmaz müsterih ol, çok da açılma ama rica edecem. *
takipteyim.
keyifli sözlükler.
devamını gör...

özgürlüğün mini eteğe indirgendiği saçma bir çıkarım.

1960 lı yıllarda abd, musaddık hükümetini devirdikten sonra, kukla şah yönetimi ile beraber, iran'ın yer altı kaynaklarını sömürüyordu. bunu sömürürken aynı zaman da halkın ibadet etme örgürlüğünü kısıtlıyordu. meşhed şehrinde yer alan imam rıza türbesine ayakkabı ile girip saygısızlık eden prenses hanım ve ekibini unutmak ne mümkün. eğer bir halkın kutsalına saygısızlık özgürlük ise; evet iran özgür değildir.

islam devrimi tereyağından kıl çeker gibi gelmemiştir. 1963-1979 yılları arasında verilen 16 yıllık bir mücadelenin sonucudur. devrim olduktan sonra, devrimin ilk on yılında devrimin lider kadrosunun yüzde yetmişi öldürülmüştür.

devrimin, abd ve fransız destekli olması ile ilgili sadece tebessüm ettim. bilindiği gibi devrimin ilk işi, abd ve israil konsolosluklarını tasviye etmesidir. eğer böyle olmasaydı; 43 yıllık devrimin, abd ve batı devletleri tarafından ambargoya maruz kalması anlamsız olurdu. çünkü devrimi yaptıran güç, batılı güçler değildi. batılı güçler; hem devrimi yaptırıp, hemde ambargo uygulayacak kadar aptal değildir.

gelelim türkiye ile iran kıyaslamasına;

cumhuriyet kurulduktan sonra, 1946 yılına kadar biz kendi ayaklarımızın üstünde duran bir ülke idik. kimseye eyvallahı olmayan, özgür ve fakir bir ülke idik. 1946 yılında bir gemi geldi. adı: missouri gemisi idi. bu geminin bize vadettiği şey; "küçük bir amerika olma" hayali idi. biz bu hayali kurarken; onlar, bizden savaşarak elde edemedikleri şeyleri istiyorlardı. ve aldılar. bunu yaparken; yardım, uyum vs vs, gibi güzellemeler yaparak geldiler.

türkiye ne yazık ki hiç bir dönem tam manasıyla özgür olamamıştır. batılı sömürge güçleri ve işbirlikçileri; bu ülkeyi hiçbir zaman rahat bırakmamıştır. bugün ülkece yaşadığımız sıkıntılar siyasi bir sıkıntı gibi görünse de işin iç yüzü öyle değildir. eğer siyasi partilerin nöbet değişimleri ile sıkıntıların bertaraf olacağını düşünüyor iseniz; çok iyimsersiniz. türkiye birkaç defa özgür olmayı denemiş ve bu denemeleri hep içerideki hainler tarafından engellenmiştir. askeri darbeler, e-muhtıralar özgür olmak isteyen insanların önünde her dönem engel olmuştur. bu bağlamda batılı güçlerin dayatması, özgürlük adı altında insanlara empoze edildi. soyunmak özgürlük, kendi inancını yaşamak ise kısıtlanmak olarak algılandı.

iyi veya kötü iran ile kıyaslanmak türkiye yi küçük düşürmez. ne nükleer silah sahibi olmak iran'ın üstünlük sebebidir,ne de avrupa'nın dayattığı özgürlük anlayışı türkiye nin üstünlük sebebi olabilir.
devamını gör...

bıyıklı, göbekli, sigara alkol bağımlısı, merhametli, enayi, her şeyi çok iyi bildiğini sanan bir dayı canlandı gözümde
devamını gör...

-okulumu bitirmek ilk hedefim
-listeledigim kitaplarin hepsini en azindan hazirana kadar bitirmek
-fransizcaya duzenli vakit ayirip calismak
-vucut kondisyonumu yukseltmek, ozellikle kollarimi kuvvetlendirmek
-ilgi duydugum iki alanda kendimi gelistirmek istiyorum son olarak...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim