2007 senesinde hiç unutmam 7. sınıftayken sınıfımda bir kız vardı, (ismini vermeyeceğim kim bilir belki buradadır.) sınıfın en güzeli ve okulun popüler kızlarındandı.
kızıl saçları, masmavi gözleri ve bembeyaz bir teni vardı. peri kızı gibiydi gözümde. bende şişman, gözlüklü, inek tipli bir çocuktum.
bir gün cesaretimi toplayıp yanına gittim, hafiften kekeleyerek ona açıldım.
bana baktı, baktı, baktı...
sonra o dönemin şarkısı olan rober hatemonun "biir çok sıkıldım, ikiii yerim çok dar... " diye devam eden şarkısını söyledi. benim gözümde imajı yerle bir oldu çünkü bana doğru düzgün cevap verecek kapasitesi yoktu.
hangisi daha kötü bilmiyorum. benim aklımda ve kalbimde yaratmış olduğum o peri kızı imajının o dakikadan sonra tamamen yıkılması mı? yoksa 1 hafta boyunca herkesin benimle dalga geçmesi mi?
şimdi bu anıyı anlatırken ufak bir tebessüm ediyorum ama o zaman çok ağlamıştım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: genco erkal)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kahvemi karton bardakta içip gofretimi kendim getireceksem neden beyaz yakalıyım ben kardeşim? yok ya, yakam beyaz ama biraz ayazda kalan güruhtanım.
devamını gör...

sabah erken kalkmak zorunda olmadığını bildiğin bir kış/sonbahar akşamı geç saatte üşüyerek yatağa girmek.
devamını gör...

bozuk kaset gibi başa sarmak.
beklenen değişimin gelmemesi ile boşa sarmak.
tekrar eden döngü'nün sıkıcılığına savaş açmak.
gün geçtikçe daha da azalmak, içini karartmak.
devamını gör...

seçmenden ziyade akpartiyle alakalıdır. cahil diyerek irrite etmek, küçümsemek istemiyorum. ama araştırmayan, sorgulamayan kesim diyebilirim. ak partinin hedef kitlesi de bu gruptur. zaten sorgulamadığı için tüm gerçekliği siz belirlemiş oluyorsunuz. mevcut durum değil, söylenen gerçektir. bunu yapacak araç da varsa elinizde (medya) sistem tertemiz ilerler.

bu arada aksine çok zeki olanları vardır. mevcut düzeni inanmadığı hâlde çıkarları için kullanırlar. benim asıl dikkatimi çeken bu tayfadır.
devamını gör...

evlendiğiniz kişinin annesine anne, babasına baba demek.
devamını gör...

konaklı ağalı paşalı dizilerin tanıtımını yaptığını zannettiği şehir.
tarihi dokusunun korunması için yürütülen restorasyon projeleri ile tarihi yapısı git gide daha iyi hale geliyor. yazın aşırı kalabalık ve sıcaklardan dolayı gezmesi zordur. ilkabahar ve sonbahar mevsimleri gezmek için daha uygun hem havalardan ötürü hem de otellerde yer bulmak daha kolay.

mardine gideceklerin mutlaka görmesi gereken yerler listesi:
mardin müzesi
sabancı müzesi
kasımıye medresesi
zinciriye medresesi
kırklar kilisesi
deyrulzafaran manastırı
dara antik kenti
kafro pizza köyü
yardere köyü
midyat ve savur ilçeleri ayrı gezi programlarına dahil edilmeli bunlar mardin merkez için söylediğim yerler.
dağ kiliselerini görmek isteyenler veya kamp kurmak isteyenler için mardin dağcılık derneği düzenli etkinlikler yapıyor.
buradan ulaşabilirsiniz. aklıma bir şeyler geldikçe editlerim.

mardin'deki bazı sosyal etkinlikler ve aşağı yukarı düzenlenme tarihleri:
1. sinemardin film festivali: kasım ayı içerisinde yapılan bu festival tam 15 yıldır düzenleniyor. festivalin internet sitesine buradan ulaşılabilir.
2. mardin uluslararası uçurtma festivali: 2019'da 3. düzenlenen bu festival korona virüsten dolayı son iki yıldır yapılamıyor. nisan ayı içerisinde yapılan bu festivalin duyuruları belediyenin internet sitesinden yapılıyor.
3. mardin bienali: ilki 2010 yılında düzenlenen bienal 2021 yılında mayıs haziran aylarında düzenlendi. bienalin internet sayfasına buradan ulaşılabilir.
sadece düzenli yapılanların bir kaçını yazdım. bunların dışında özellikle fotoğraf sergileri çok fazla yapılıyor.

mardin'de ne yenir ne içilir dize soracak olanların muhakkak uğraması gereken bazı mekanları şöyle sıralayabilirim:
1. marangozlar kahvesi: hem tarihi dokusu hem de manzarası ile içilen çayın kahvenin tadı daha bir güzel oluyor.
2. mezopotamya çay bahçesi: özellikle bir tarafı ovaya bakan diğer tarafı kaleye ve tarihi dokuya bakan manzarası ile muhakkak uğranması gereken bir dinlenme noktasıdır. orada çektiğim bir fotoğraf için #1052140 numaralı girdiye bakabilirsiniz.
3. cercis murat konağı: mardin mutfağını tanıtan yerlerden biri. bu restoranın kurucusu olan kadının restoranın serüvenini anlattığı tedx konuşması buradan izlenebilir.
4. yasemin pide fırını: bu mekanın manzarası yok ancak hem uygun fiyatlı hem de kolay ulaşılabiliyor bir noktada duruyor. lahmacunu güzeldir.
5. leylan kitap cafe: mardin'in en eski cafelerinden birisidir. özellikle içerisinin tarihi dokusu eşliğinde hem kitap okuyabilir hem kahvenizi içebilirsiniz. akşamları içki servisi de var.
6. sinek cafe: hem müzikli hem içkili bir mekan. bahçesi çok güzeldir.
devamını gör...

böyle şeyler çabalayarak olmaz zaten. birini sevmeye uğraşmak ya da biri seni sevsin diye uğraşmak saçmalıktan başka bir şey değildir ayrıca gerçek de değildir. akışına bırakmak en iyisidir.
devamını gör...

aslında liverpool tarafına atfedilen bir kavram olarak doğsa da, esas adresi farklı. insanlar genel olarak liman işçilerinin futbol maçları sonrasında çıkardıkları hadiselerin ardından bu terimin kullanılmaya başladığını düşünüyor. ancak futbol ile ilgili ilk şiddet olaylarını liverpool'a bağlamak biraz yanlış. çünkü bu işleri başlatan kuzu görünümlü kurt bir camia. preston north end. adamların amblemlerinde kuzu olduğuna bakmayın. geçmişteki vukuatlarını incelediğinizde hiçte kuzu gibi olmadıklarını anlıyorsunuz zaten.

adamlar 1800'lü yılların sonu ile 1900'lü yılların başında bildiğiniz terör estirmişler. aston villa maçında çıkan olaylardan sonra preston forması giyen bir oyuncu dahi ağır şekilde yaralanıp, bilincini kaybetmiş. bildiğiniz meydan muharebesi yapmışlar ve futbolcular da arada kaynamış. 1882 yılında ise tarihteki ilk deplasman baskınını bu adamlar yapmış.queens park rangers taraftarlarını tren istasyonunda sıkıştırıp, vermişler odunu, sadece taraftarlara saldırsalar iyi. istasyonu yağmalamışlar resmen, harabeye çevirmişler. liverpool, everton, millwall falan bunların getir götürünü yapar. zaten onların mevzuları çok daha sonralara dayanıyor. hah demem o ki, dostluk maçı falan derken, preston'lu taraftarlara denk gelirseniz, onlara pek bulaşmamanızda fayda var. netice olarak dedeleri bu işlerin piriymiş, genetik aktarım denen bir şey var. dikkatli olmak lazım. o formadaki kuzu tuzak! bunu asla unutmayın * bu arada preston tarihinde çok güzel hikâyeler var. onları da bir ara fırsat bulunca yazarım. kulübün yayınladığı kendi tarihlerini anlatan kitapta okunasıdır.
devamını gör...

dark tranquillity'nin moment adlı albümünde yer alan mükemmel ötesi parça.

death metal deyince koşarak kaçanları bile kendine aşık edebilir; o derece.




where are we now?
where are we going?
to the ends of our worlds, if not further
where are we now?
where are we going?
to the other side of right

from wherever ı am
ı call to you
from wherever ı am tonight

we are strangers where we stand
do ı have to be the one to let this go forever
to see what lies unknown?
ı don't want to be the one to let this go forever

we are what we can, we can only hope to forget
this distance-created curse
of silence and waking nights
ı thought ı could see an end

to do whatever we can
to raise the stakes
to make everything count tonight

we are strangers where we stand
do ı have to be the one to let this go forever
to see what lies unknown?
ı don't want to be the one to let this go forever

so this is where we are tonight
we're at a standstill till the end

from wherever ı am
ı call to you

ı call to you
from wherever ı am
from whoever ı am tonight

we are strangers where we stand
do ı have to be the one to let this go forever
to see what lies unknown?
ı don't want to be the one to let this go forever

so this is where we are tonight
there is nowhere to go from here
devamını gör...

şehzade'lerin, padişahlık öncesi prova yaptığı baş şehirlerden biridir.
devamını gör...

tam bir baş belasıdır. yani tam tabiri ile baş belasıdır. standart bir baş ağrısının kaprisli ve ısrarcı halidir. asla dikkatin kendi üzerinden başka bir yöne kaymasına müsade etmez.

her şey tetikleyebilir migreni. zaten kendisi dolu bir silah gibidir ve nerde, ne zaman başlayacağı hiç belli olmaz. geldiğini belli etse de yapılacak pek bir şey yoktur. migren bir deprem korkusudur.

migrenden mustarip olan herkes bilir ki migrenin dolu bir silah gibi olduğunu. patlamak için minik bir dokunuş yeter. çok hassas bir tetik beyin çeperlerinde nükleer patlamalara neden olabilir.

insan kendini avutmak ister migrenin dahilerde görüldüğü safsatası ile ama mide bulantısı da başlayınca sahip olunduğuna inanılan dehanın içinizdeki hortuma hiçbir etkisinin olmadığını görmek thomas edison’ın hışmına uğramış nikola tesla’ya döndürecektir kişiyi.

belki uyku bir çare olabilir, eğer uyku uyunabilecek gibiyse. ancak asla değildir, migrenzedeler bilir bunu. o zaman yapılacak tek şey uygun bir anda pi’yi üç alıp placebo’nun etkisini göstermesini beklemek ve melodisi zihinde yankılanan şarkının son dizesindeki isteği yerine getirmektir.

bubblegun

muhattabına da burdan sesleniyorum: şu sakızı tükür at artık.
devamını gör...

doktor mehmet mutaf'ın unutulmaz klasiği.
devamını gör...

hiç kullanılmayan butondur.
rivayete göre şefkat isteyen butonmuş hiç basılmıyormuş.
devamını gör...

düşündüm de, herkesten ısrarla istediğim açıksözlülük ve dürüstlüğü,

tam da istediğim şekliyle ancak kendimden gördüğümde..

dayanabilirmiydim...
devamını gör...

tiktok esra erol'da çıkan kadınların tanımadıkları erkeklerle düet yaparak tanıştıkları, evden kaçmak için kullandıkları uygulamaydı değil mi? ben almayayım canım sağol..
devamını gör...

1999 yapımı charlie kaufman senaryosu ile karşımıza çıkan ve spike jonze yönetmenliğinde çekilmiş mükemmel film.

gerçekten özgün bir film izlemek isterseniz hiç kaçırmayın. gelelim konusuna... craig adındaki karakterimiz bir kuklacıdır. inanılmaz yetenekli ve mükemmel gösteriler yapar. filmin kukla sahneleri de gerçekten sanatsal yönü epey kuvvetli, zevkle izledim bu bölümleri. tahmin edersiniz ki yetenek para etmiyor. doğal olarak karakterimiz bir iş bulmak ve para kazanmak derdinde. sonuç olarak bir iş de bulur kendine ama ne iş... enteresan bir bina, enteresan insanlar, burası neresi?, neler oluyor? diye bakakalırsınız. işte film burada başlar.

craig iş yerinde bir geçit bulur ve bu geçit nereye açılıyor dersiniz? john malkoviç'in bedenine. böyle bir absürt durum karşısında film bize farklı mesajlar vermeye başlar. gerçekten biz kimiz? hayatta istediğimiz, arzuladığımız şeyler için neler yapabiliriz? karakterlerin dönüşümleri, hırs, para, ilişkiler inanılmaz derecede işlenir bu filmde. tabii ki beyin yakan cinsten.

senaryosu bakımından özgün olduğuna şüphe yok. insanların ihtiraslarını gördüğünüzde ve kendilerini bulduklarını farkettiğinizde şaşırmamak elde değil. hala izlemeyen varsa bir şans verin derim. pişman olmayacaksınız.
devamını gör...

seni anlıyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim