rıza, rıza, rıza, rıza, rıza, rıza, rıza, rıza, rıza, rıza. bunu ayırt etmek niye bu kadar zor?
devamını gör...

insan kalbinde ne taşıyorsa dünyayı öyle görür.*
goethe
devamını gör...

yoktur.
kürtçe ana dilleri olabilir ama sınırları içerisinde yaşadıkları ülkenin ana dili türkçedir ve eğitim dili de türkçedir.
devamını gör...

bunlar ateistt, bunlar teröristt.
devamını gör...

bazı insanlar bi anlamı olmadığını söylüyorlar ama bence öyle değil. tabiki beklediğiniz ve olması gerektiği zamanda gelen özür kadar etkili, affettirici ya da mutluluk verici değildir ama yine de aradan ne kadar zaman geçerse geçsin hatasının farkında olduğunu ve bi şeyleri düzeltmek istediğini gösterir bence karşınızdaki kişi özür dileyerek. ama yine de beni çok üzen bi olayın ardından uzun zaman geçtikten sonra gelen bi özür sayesinde kimseyi affedebileceğimi sanmıyorum. geç de gelse bi özür daha az üzülmeye ve iki taraf için de pişmanlık duymamaya fırsat tanır bana göre sadece.
devamını gör...

bu günün benim açımdan yeni bir başlangıç olmasını umuyorum.
başlangıç dediğime bakmayın, bana dışarıdan bakan biri için hiçbir değişiklik olmayacak büyük olasılıkla çünkü; asıl değişim savaşını kafamın içerisinde veriyorum.

#765274

daha önce yukarıdaki başlıkta sorunumu kısaca anlatmıştım. söz konusu entrynin azımsanmayacak derecede kişi tarafından okunduğunu göz önüne alırsak, benimle aynı sorunları paylaşan insanların sayısının göründüğünden daha da fazla olduğunu söyleyebiliriz belki de.

bugün itibariyle yıllardır geçirmekte olduğum anksiyete atakları, depresyon, panik atak ve paranoya gibi rahatsızlıklarımla mücadele etmek için yeni kararlar almış bulunmaktayım. bu konuda verdiğim en net karar, bahsettiğim psikiyatrik rahatsızlıkların bedenim ve beynim üzerinde kontrol sağlamasına olanak tanıyan zorlantı tipi davranış ve düşüncelerden ani ve kesin bir şekilde uzaklaşmak oldu. bunu okuyan pek çok insana mantıksız gelebilir; hastalıklı davranış ve düşünce biçimlerini öylece bırakabilsen zaten hasta olmazdın, şeklinde düşünebilirsiniz ama bu, verebilmek için tabiri caizse kendimi parçaladığım bir karar.
artık bu hastalıklı düşünce biçiminin beni yönetmesine izin vererek hayatımın kontrolünü bir hastalığa bırakmaktan vaz geçmiş bulunmaktayım. riskli mi, oldukça ama başka şansım yok. beynime yerleşen bir saplantı ne kadar kötü olursa olsun birinden kurtulduğumda yerini hemen diğeri alıyor. artık fiziksel anlamda nefes alamayacak duruma geldim. her allahın günü, göğsüme saplanan ağrılardan ve gördüğüm onca kabustan dolayı harap olmuş hâlde uyanmaktan bıktım. düşüncelerim o kadar depresif bir hâl aldı ki sadece ışık görmekten nefret ettiğim için günün çoğunu battaniyenin altında ve anksiyete atakları eşliğinde geçiriyorum. kısacası yoruldum. hayatımın en güzel yıllarındayım ve her saniyenin tadını çıkarmam gereken yerde kendimi her gün dibin de dibine vuracak şekilde bir bataklığa saplıyorum. bizzat kendi iradesizliğim yüzünden kendi kendime yapıyorum bunu.

işte tüm bu nedenlerden ötürü, yıllardır hiçbir ilacın (antidepresan, antipsikotik allah ne verdiyse kullandım, ilaç firmasında denek olsam bu kadar olmazdı.) geçirmediği bu düşünce ve davranış sorunlarından kendi çabamla uzaklaşmaya karar verdim. şundan eminim ki, bu bir deneme olmayacak; deneme yapma şansını çoktan kaybettim çünkü. hayatta hiç kimse bir sonraki günün sabahına sağ çıkıp çıkamayacağını bilemezken ben bütün verimli günlerimi korku, endişe ve paranoya içinde geçiriyorum. tam da bu nedenle buna burada dur demeye karar verdim. sadece kendim için de değil; çevremdeki ve benden bir şekilde etkilenen herkesin iyiliği için. benimki gibi rahatsızlıklarda, bir süre sonra tanıdığınız tanımadığınız herkese zarar verir hâle gelebiliyorsunuz. başınızı küçük ya da büyük bir derde sokmanız da ayrı bir risk tabii ki ve ben artık gerçekten "mikerler" dediğimiz evreye girmiş bulunmaktayım. bu nedenle artık hayatımın kalan yıllarını (veya ne kadar süre kaldıysa artık.) kendim için iyi bir şeyler yaparak, çevreme mümkün olduğunca yararlı bir insan olarak geçirmek istiyorum.

bana şans dile sözlük!

edit: ilerleme sürecini aklımda tutabilmek için buraya not almaya karar verdim. önce birer gün, daha sonra ise birer hafta arayla buraya, verdiğim kararla ilgili gelişmeleri yazacağım.

1. gün: bazı zorlantı tipi düşünceler tekrar etse de bunları davranışa dönüşmeden engellemeyi başardım. sadece birinde vaz geçmek üzereydim ki son anda kendimi durdurmayı başarabildim. korku ve endişe azalmakla birlikte hâlâ biraz mevcut ama en azından geleceğe dair umudum bir nebze artmış durumda ve ufak tefek gelecek planları yapmaya başladım. bayramdan sonra istanbul'a girmeyi düşünüyorum mesela. hem uzun bir yolculuk hem de o havayı tekrar solumak bana iyi gelecektir bence. (bunda ne var demeyin. aylardır evinden çıkmayan bir insan için ay'a giden astronot heyecanı demek bu.) bunların dışında iç sıkıntısı hâlâ devam etmekte ve muhtemelen her sabah olduğu gibi yarın sabah da anksiyete atağı ile uyanacağım ama vazgeçmek yok. gerekirse akıl hastanesine giderim ama o iğrenç takıntılara bir daha dönmeyeceğim.
ayrıca:
(bkz: her şey çok güzel olacak)
("yersen" demeden edemiyorum içimden ama hadi bakalım hayırlısı. swh)

bugünlük bu kadar efem. herkese iyi akşamlar dilerim.

2. gün: ne yazık ki bugün epeyce bir gerileme yaşadım. beklenmedik durumlar dolayısıyla anlamsız korku ve panik duyguları yeniden başladı ama elimden geldiğince direnmeye çalışıyorum. zaten önemli olan da bu. her zaman ve her koşulda ileri gitmek hayatta da mümkün değil ama önemli olan bir adım geri gidiyorsan, sonrasında iki adım ileri giderek açığını kapatabilmek. ilerleme bu şekilde sağlanır; bunu öğrendim. hayatınız her zaman sizin yaptığınız planlar çerçevesinde tıkır tıkır ilerlemiyor maalesef.
her neyse. o kadar kötü bir duruma düştüm ki şu son bir haftada; yaklaşan vize ve ödevleri bile unutmuşum.
ben takıntılardan kurtuldukça yerlerini yenileri alıyor. diğer insanları bilmiyorum ama benim beynimin çalışma prensibi bu sanki. tek bildiğim bunu değiştirmeyi başaramazsam hayatımın mahvolacağı.
hiçbir insan böyle bir zihinsel yıkımın sonunda sağlıklı kalamaz çünkü.

neyse sözlük, bugünün notunu da düştüm.
yarın daha iyi haberlerle gelmek umuduyla. iyi akşamlar.

3. gün: evet, dünün notunu bugün düşüyorum. unutkanlık feci seviyelere ulaştı. vizelere pek fazla çalışmadım falan; çok da umurunda değil galiba.
zaten anlayacak kafam da kalmadı. yemek yiyemiyorum. midem kabul etmiyor. ilaçlar yüzünden herhalde.

dün sabah, son bir haftadır süren döngü aynen devam etti. sabah anksiyete atağıyla uyandım. takıntılar yüzünden saçma sapan şeyler yaptım yine. akşama doğru düzeldi tabii ama ne fark eder ki? her akşam "düzelmiş gibi" oluyor zaten. sabah da kaldığım yerden devam ediyorum.

artık kendimi pek kontrol edebildiğim söylenemez. zihnim ve eylemlerim üzerindeki kontrolüm artık gerçekten çok zayıf ve kısıtlı.
geleceğe dair pek bir umudum da yok açıkçası. bir haftada, iyi hissetmenin nasıl bir şey olduğunu unuttum. sağlığımı tamamen değilse bile büyük ölçüde kaybettim. sağlıklı düşünemiyorum, kendimi kontrol edemiyorum ve bu, daha ne kadar böyle devam eder bilmiyorum. evde silah olmadığına şükrediyorum.(etmiyor da olabilirim tabii, bilemedim.)

her halükarda bitik durumdayım; bu çok net.

...

kaçıncı olduğunu bilmediğim gün:

bugün iyi haberlerle geldim sözlük.

son birkaç gündür kendimi kontrol edebilmek adına çok büyük bir mücadeleye giriştim ve çabalarım meyvesini vermeye başladı nihayet.

tam iki haftadır, bütün temel gereksinimlerimi ihmal ederek yaşıyordum. bitiktim, tükenmiştim ve ölecek gibiydim. gerçek anlamda...

ama sonra kendiliğinden bir şeyler oldu...
belki yaşama içgüdüm baskın geldi, bilmiyorum.

ve sonunda o kritik, s..erler eşiğini geçtim.

uzun yıllardır ilk defa, geçmiş veya gelecek yerine, içinde bulunduğum ana odaklanmaya, anı yaşamaya ve o andan keyif almaya başladım.

artık geleceğe daha umutlu bir şekilde bakabiliyorum. küçük ve kötü olasılıklara odaklanmak yerine büyük ve iyi olan olasılıklara odaklanıyorum.
takıntılarım ara ara yokluyor ama onları da kontrol altında tutmayı başarabiliyorum.

umarım her şey iyi bir şekilde devam eder.

...

"umarım her şey iyi bir şekilde devam eder."

diye bitirmişim son notumu ama tabii ki etmedi.

şimdi baktım da, buraya son notumu düşmemin üzerinden haftalar geçmiş. o arada geçen zamanda neler yaşadığımı ve hissettiğimi anlatan bir yazı da yazacağım bu başlığa bir ara. bu zaman dilimi, tamamen ayrı bir yazının konusu çünkü.

tartışmasız bir şekilde, hayatımın en berbat bir ayını geçirdim ve bunun tek sorumlusu benim; benim zihnim.

bugün itibariyle bu yazıya ufak bir ekleme yapabilecek kadar kafamı toparlayabildim ve böyle devam etmesi için elimden geleni yapacağım. buraya kesin ifadeler yazmayı tercih ediyorum zira en ufak bir şüphe kırıntısı dahi beni, başımı daha yeni yeni yüzeyine çıkarabildiğim o bataklığa tekrar saplıyor.

bunca kötü deneyimden sonra sadece şunu söyleyebilirim: ne yaparsanız yapın ama benim durumunda iseniz mutlaka profesyonel bir destek alın. eğer doktorunuz tavsiye ederse en ağır ilaçları bile kullanın fakat kesinlikle bu derece baş belası bir hastalık ile yalnız başınıza mücadele etmeye kalkmayın. bu hastalık yalnız baş edilebilecek türde bir şey değil; bundan emin olun.

...

evet sözlük, yine sayamadığım bir başka günden merhaba.

artık günleri ve haftaları sayacak gücüm kalmadı. tabii bunu diyorum ama aslında son birkaç gündür işler iyiye gidiyor. doktora gidip yeni ilaçlar aldım ve tabii ki b+ktan bedenim sağolsun, yine yan etkiler sebebiyle ilaçları bırakmak zorunda kaldım. yine de o tarihten bu yana gözle görülür bir iyileşme var.

dışarı çıkıyorum, insanlarla konuşuyorum, müzik dinliyorum ve tekrar sözlüğe dönmeye karar verdim bugün en sonunda.

bütün bunlar iyi sayılabilecek gelişmeler.

hâlâ aklımın bir köşesinde o, paranoyak ve takıntılı düşünceler dolaşmaya devam ediyor ama onları görmezden gelmeyi öğreniyorum yavaş yavaş. elbette bu, iyiye doğru gidiş süreci benim kontrolümde başlamadı tam olarak ama bir yerden sonra artık gerçekten silkinip ayağa kalkmam gerektiğini hissettim. zayıf düştükçe kontrolümü daha da kaybettiğimi fark ettim.

ve gerçekten bu şekilde olmuyor. şu an nispeten daha temiz bir zihinle bakınca, güçsüz düşüp pes ettiğim ve kendimi bıraktığım tüm o zaman dilimindeki halimi yakıştıramıyorum kendime açıkçası.

tabii bunlara rağmen, hâlâ oturmuş bir uyku düzenimin olmayışı ve arada bir yoklayan takıntılı davranışlar işleri zorlaştırsa da eskisi kadar yıpratmıyor beni artık. kendimi toparlamak için çaba sarf ettikçe beynimi daha fazla kontrol edebilmeye başladım.

doğal olarak, zaman zaman gerileme sürecine girmem son derece normal ve beklendik bir durum ancak; umarım bu günden başlayarak nispeten de olsa daha kontrollü bir yaşam tarzım olacak.

...
devamını gör...

kocamdır kendisi. zaten evlenme teklifi de etmedi. sanki iğneleyici oldu gibi değil mi? yo yo aksine, birlikte karar verdiğimiz bir durumu onun şatafatla taçlandırmaya ihtiyaç duymaması diye yorumluyorum. çünkü bundan daha güzelini yapmıştı. van'da sözleşmeli öğretmenlik yaparken kadroya geçmek için 14 şehir yazdım ve de 26. tercihi işaretledim. (türkiye'nin neresi olursa giderim diye bir madde.)
o günlerde kara kara düşünürken ben, ne olacak diye korkarken o yanıma gelip sarılarak neresi olursa olsun ben yanında olucam korkma demişti.
küçük bir ayrıntı özel sökterde çalışıyordu, tayinim o zamanlar istanbul'a çıkmıştı ve göreve eylül'de başlayacaktım. sevgilim ise temmuzda istanbul'da iş bulup evimizi tutmuştu. ve evlendik sonra. sanırım benim için bu yaptığı "benimle evlenir misin?" sözünün ve de tektaşın çok üstünde bir yerde olacak ömür boyu.
devamını gör...

şu an zabahın köründe serviste zıplayarak işe giderken yolun anlamadan geçmesini sağlaması.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel bugün ben.
devamını gör...

mutluluklar dilediğimiz başlıktır.
devamını gör...

cv'ye eklendiği takdirde başvurulara daha çabuk dönülmesini sağlayacak ünvan. teşekkürler kafa sözlük. teşekkürler türkiye. *
devamını gör...

çağının fersah fersah ilerisinde, zeki, özgün ve üretken bir kadındır. sadece kendine aşık ettiği erkeklerle hatırlandığını görseydi ağzı alay ve acı içinde yarım bir gülüşle bükülürdü. bu kadar başarılı bir kadının hatırda kalma şekli süründürdüğü erkekler mi olmalı cidden? neden psikanalizme kattıklarından, özgürlük tutkusundan, bilgiye olan aşkından, entelektüel sohbetlerinden, die erotik kitabındaki aşkınlığından bahsetmiyor da nietzscheyi ağlatışından bahsediyoruz yalnızca? kendisini erkeklerle kurduğu ilişkilerden ibaret görmeyenler için: feniçka kitabının otobiyografik özellikler taşıdığını düşünmekteyim, hayata bakışını anlamak için okunabilir. ayrıca nietzsche ile yaptığı sohbetler hakkında şuna benzer bir şey okumuştum: "bütün günü sadece konuşarak geçiriyorduk, birbirimizin zihninin en karanlık dehlizlerinde geziniyorduk, konularımızda sınır yoktu... o an bize kulak misafiri olan biri iki şeytanın yarenlik ettiğini düşünebilirdi..." ikisi hakkında özellikle bu kısmın aklımda kalmasının sebebi benim de kendi nietzschemi bulup buna benzer bir iletişim geliştirmem olabilir. tabii her nietzsche ve salome'un mutlak sonu olduğu şekilde ayrı düştük. yine de böyle bir deneyimi yaşadığım için bile minnettarım... yaşayana kadar eksikliğinin farkında olmadığım bir deneyimdi, garip ve tutkulu bir zihinsel birleşme gibiydi... insan hayatta bu tarz şeyleri sıklıkla deneyimleyemiyor...
devamını gör...

gönül kimi severse güzel odur. aşk güzelliği doğurur. dünyanın en yakışıklı erkeği benim gözümde sevgi olmayınca sıradanlaşır. benim yarim en güzelidir.
devamını gör...

bu atasözüne göre keşke bülbül baştan kafese konmasaymış ve ille de format demek zorunda kalmasaymış. elbette format önemli ona sıkı sıkıya sarılma isteği de anlaşılabilir. ama ille de iki kelimeden oluşan olsa da tanım yapma zorunluluğu biraz saçma kalıyor. yazdığınızdan misal vermek gerekirse "bir atasözü" tanımını eklemek sözlüğe ne kazandırdı? o tanımı eklememiş olsaydınızyazdıklarınız çok mu manasız kalacaktı? ve en önemlisi sözlük ne kaybedecekti?

yazılan tanım ana fikir olarak başlık ile uyumlu ise ille de "bir x'dir" gibi tanım yapma zorunluluğu olmasa da olur. hoş zaten gözüme çarpan mevcut tanımların büyük kısmında bahsedilen tarzda bir tanım cümlesi yok. *

formatı korumak için savaş açılması gereken tanım örneği bu başlık için şöyle olabilir misal; 'kaynımın ve benim çok sevdiğimiz atasözü" ya da " hadi oradan bülbül altın kafese girmişsin daha ne istiyorsun" vb. gibi.
devamını gör...

(bkz: moğollar)

moğollar'ı ilk kez 2008 senesinde karaburun'da izlemiştim. üstüne üstlük, kaldıkları otelde konaklıyorduk ve cahit berkay'la bizzat tanışma fırsatını elde ettim. gruba sonradan dahil olan, (cem karaca'nın oğlu) emrah karaca'yla da aynı şekilde tanıştık.

moğollar anadolu rock demektir. türk rock müziğinin babaları demektir.
devamını gör...

kaba saba tavır ve konuşmalar.
devamını gör...

'toprak fethedenin malıdır' diyerek anadolu'nun türk yurdu olmasını kolaylaştıran komutandır.
devamını gör...

t: kul hakkı nedir öğrenememiş cahil insan örneği.
devamını gör...

bu haytalar büyüyünceye kadar eylül-nisan arası salonda koltukta yattım. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
üstelik her gece bu pehlivan tarafından tepelendim. sürekli koltuk tepesine çıkıp üstüme atlıyordu. atladığı yer göçüyor öyle böyle hasar bırakmıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
şu da saçlarımı mıncıklıyor yalıyordu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hiç de öyle keyfi falan yoktu. gitsin de gelmesin o günler. *

not: hala üstüme atlıyor, hala yalıyor mıncıklıyorlar ama nihayet odamdayım.
devamını gör...

ön kolda n.ulnaris tarafından uyarılan m.flexor carpi ulnaris kasının iki başı arasından geçerken sıkışması sonucu oluşur.
karpal tünelden geçmeyen kaslardan biridir.
diğerisi m.palmaris longus
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim