kitap bölüm bölümdür, hayatını aylaklık ederek ve türlü zevk alemlerinde sürdüren racinin aynalı baba ismini taşıyan ve şapkasına kirik ayna parçaları taşıyan biriyle tanışmasıyla başlar. bana gore bu şapkadaki aynalar , kişinin aynalı babaya baktığında gülmesini sağlasa da aslinda güldükleri, alaya aldıkları kisi özbenlikleridir. çünkü insan bir hiçtir. kendini ehemmiyetli sansa da, kürkler giyip, saraylarda otursa da varacağı yer hicliktir. aynalı baba ile racinin zaman geçirdiği yer de mezarlık olması bundandir ki raci türlü yerlere ney eşliğinde gider. (bkz: astral seyahat)e benzer. ılk bölümünde budayla tanışır ve hiçlik tepesine (bkz: nirvana)ya ulaşmaya çalışır. ama hickimse ilk elden oraya ulaşamamıştır. ıkinci bölümde ise insanın içindeki duyguların savaşına tanık oluruz. ve iyi olanlar kotu olanları yenebilecek mi yenemeyecek mi onu düşündürür. tam kötüler kazanacakken aşk kazanır. tabi buradaki aşk ilahi bir anlam içermektedir. kitap fazla metaforiktir. bir bölümünde gözlerinde soğan siskasi olan bir evde dogar. herkes görüyordur ama aslında kördür, ama deryanın icinde olup deryayı bilmeyen balık gibi farkında degillerdir kör olduklarının. bu ve bunun gibi bir-çok bölümden oluşur. ve her bölümde felsefe-din ağırlıklı tasavvufi bir yolculuk geçirir raci. ve dönüşümünü tamamlar.
aynalı baba diye birinin gerçekte olması ve filibeli ahmetin otobiyografisine benzemesi bana hep kitabın bir tarafının gerçekle iliskisi oldugunu düşündürmüştür.
devamını gör...

2 ciltlik ibn battûta seyahatnamesi.
ben ona o bana bakıyor. bir gün elbet...
devamını gör...

an itibariyle güzel bir gol. geçmiş olsun fenevbahce.*
devamını gör...

aynı zamanda zehirli bir mantarın da adıdır.

türkiye'deki ölümcül mantar zehirlenmelerinin büyük çoğunluğundan sorumludur.

yaz başlarında ve sonbahar aylarında bu mantara sıkça rastlanır.

kaynak.
devamını gör...

bazen bir kıyafet gibi üzerimde taşıdığım..
hatta çıkarınca üşüdüğüm hırkam gibi.
(bkz: kanıksamak)
devamını gör...

burayı ilerideki eşimin ismi için rezerve etmek istiyorum efendim. gün geldiğinde sevgili yönetim editlemem konusunda yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.
devamını gör...

korkunç bir hastalık. kalıcı tedavisinin mümkün olmaması çok üzücü. şizofren olduğu belgeli bir kişiyle tanıştım şimdiye kadar. adam kendini var olmayan bir şirketin müdürü sanıyordu. kartvizit bile bastırmıştı. sabah işe gidiyordu(?), akşam işten geliyordu(?), iş çantası(?) taşıyordu. en acı olanı ise bu insanlar kesinlikle yalan söylemiyor aslında. sanrıları ve varsanıları(delüzyon ve halüsinasyon) o kadar güçlü ki onun dünyasında o şirket gerçekten var ve orada çalışıyor.

ayrıca şu an tutuklu olan ve birçok kişinin tanıdığı bir dini lider de paranoid şizofreni olduğu için askere alınmamıştır.
devamını gör...

çukurova
altın koza film festivali
azim & dilber avrupa yakası (dizi)
devamını gör...

metal bir zeminde bir kayanın veya bir metal nesnenin sürtünme sesi.
devamını gör...

her önüne gelen fenomenin şarkı çıkarması gibi her siyasetçi de parti kurmaya başladı. tengri bizi menen.
devamını gör...

kültür antropolojisi profesörü olan robert edgerton, tarafından 1992 yılında yayınlanan kitap (sick societies). bu kitap antropolojinin yerleşik kalıplarına kapsamlı bir meydan okuma olup, ilkel toplumların gelenek göreneklerinin bazen toplumları hasta ettiği ve hatta ölüme (yok olmaya) sürüklediğini göstermektedir.
türk toplumunun geleceği üzerine kafa yoran herkesin okumasında fayda olduğunu naçizane düşünmekteyim.
devamını gör...

h.h.munro’nun kendine has mizahı ile kurguladığı muhteşem öykü kitabı insanlar hayvanlar ve yırtıcı hayvanlar isimli kitabının tobermory öyküsünde geçen yapay ve mitolojik sıfattır.

sisifos mitolojideki mafyatik oluşuma kafa tutup yeraltı dünyasındaki mitoloji, seks, mafya üçgenine ağır darbeler vurunca tanrıların gazabına uğramıştır.

bu gazap mitolojik tanrıların sadece acımasız değil aynı zamanda yaratıcı ve de muzip olduklarını da gösterir bize. zira sisifos boyundan büyük bir kayayı bir tepeye ite ite çıkarmaya mahkum edilmiştir. ama zirveye her varışta kaya tekrar geri yuvarlanır. ve sisifos her şeye yeniden başlamak zorunda kalır. bu ceza günümüzde boş çabaları anlatmak için kullanılan bir deyim haline de gelmiştir. zavallı sisifos!

munro’nun kitabında ise bambaşka bir sıfat olarak çıkar karşımıza ve bu sıfat munro’ya olan hayranlığımı bir üst seviyeye taşır. sisifos-çatlatan diye nitelenen şey bir arabadır çünkü.

bahsedilen külüstür araba kendinden o kadar vazgeçmiştir ki gitmek, ilerlemek için insani bir yardıma ihtiyaç duyar. hele de yokuşlarda. eğer bu tırmanışlarda onu birisi itmezse ilerlemeye niyet bile etmez. öyle bir arabadır ki bu, sisifos bu arabayla uğraşmaya kalksa kayasını özler.
devamını gör...

bir şeyler bitmemişse insanın içi burkulur doğal olarak ama ne o öyle ergen gibi? o yokken de ben alsancağı seviyordum o gitti ama çimler kaldı. canım çimler.
devamını gör...

harp okullarında ders olarak okutulması gereken bir savaştır. üstte arkadaşımın da belirttiği üzere almanların en büyük ve temel hatası, kara ordusuna ikmal hattını hava yoluyla sağlamaya çalışmalarıydı. ama tabi ostfrontta karacı ekolden gelen, mekanize piyade odaklı alman ordusu için çok büyük iki handikap vardı... bir tanesi doğru düzgün karayolu ağının olmadığı, geniş ve çamurlu sovyet düzlükleri ötekisi de rusların tarihteki en büyük müttefikleri olan yoldaş kış... tabi koskoca savaşta her şeye karar veren tek isim avusturyalı kıytırık bir onbaşı eskisi manyak ve onun hava kuvvetleri komutanı da morfin bağımlısı bir gebeş olursa ortaya çıkacak sonuca da kimse şaşırmamalıdır. dediğim gibi harp okullarında ders olarak okutulması gereken bir savaş...

tabi bir de 20. yüzyılın başında temel doktrin olan trenchwar kavramının yerle bir olmasının en belirgin kanıtlarındandır.

gerçi; trenchwar kavramının anlamsız bir şey olduğunun spoilerını, 100 yıl önce anadolu'nun ortasında, sarışın mavi gözlü bir kahraman zaten vermişti.

''hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır o satıh bütün vatandır''
devamını gör...

çiğköfte.
devamını gör...

bursa/mudanya
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben beğendiklerimi okuyorum. öbür türlü haksızlık olur verilen emeğe.
devamını gör...

"yalnız, benim omuzlarımın bunca ağır bir yükü kaldıracak kadar geniş olmadığını vurgulamam gerek..."
(bkz: theo'ya mektuplar)
devamını gör...

şaka maka efsaneleşen bir adamın*, efsaneleşen bir şarkısıdır.

olmayan aşkın acısını yaşatır, uzaklara hasret çektirir. tek başına şu "ziyadesiyle şerdeyim" cümlesi bile içinizden geçer. abartmış olabilirim, kabul ama parça gerçekten enfes. tarzınıza uymuyor olabilir, anlıyorum ancak yeni tarzlara açıksanız kesinlikle dinlemelisiniz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim