türk tipi teselli yöntemleri
daha iyisi olacaktır ondan olmamıştır. *
devamını gör...
29 ocak 2021 gaziantep galatasaray maçı
spor toto süper lig 22. hafta karşılaşması. karşılaşmanın başlama saati 19:00. maçı tecrübeli hakem mete kalkavan yönetecek. yardımcılıklarını ise ceyhun sesigüzel ve serkan ok yapacak. maçın 4. hakemi ise murat erdoğan. var hakemleri henüz açıklanmadı.
galatsaray da wba'ya transfer sürecinde olan diagne, sakatlıkları bulunan feghouli, oğulcan, falcao, emre taşdemir, şener özbayraklı ve gözünden yaralanan omar maç kadrosunda yoklar.
yeni transferler henry onyekuru ve halil dervişoğlu ise kadroda olacak. ligin ilk haftasındaki maçı galatasaray istanbul da 3-1'lik skorla kazanmıştı.
galatsaray da wba'ya transfer sürecinde olan diagne, sakatlıkları bulunan feghouli, oğulcan, falcao, emre taşdemir, şener özbayraklı ve gözünden yaralanan omar maç kadrosunda yoklar.
yeni transferler henry onyekuru ve halil dervişoğlu ise kadroda olacak. ligin ilk haftasındaki maçı galatasaray istanbul da 3-1'lik skorla kazanmıştı.
devamını gör...
üç nokta
hak ettiği değeri görmeyen, yanlış bilinen, eksik öğrenilen dolayısıyla da hakkı verilmeyen işarettir.
şimdi hadi aralayalım perdeyi hep birlikte bakalım içeride neler varmış, ne zaman, niçin bu "..." kullanılmalıymış.
en önemli görevi eksiltili cümleleri tamamlamaktır. kimi zaman içimize dert olmuş söyleyemediklerimizi hissettirmek için kullanırız.
oysa çok değer vermiştim ama...
işte o ama'dan sonrası bir sürü kırgınlığı, pişmanlığı, acıyı gizler. kimi zaman da artık ne desem boş cümlesini saklar içinde.
sonra karşımızdaki kitleye saygımızdan ya da uygun düşmeyeceğinden hakaret ya da küfür anlamı taşıyan kelimeleri gizler. kafa sözlük en başında yasaklı kelimeler fikrini içinde barındırdığı için birkaç harfin yerini dolduruveririz üç nokta ile. formata uyar, modların gazabından korur bizi.
bir başka görevi de cümlenin başında ve sonunda kullanılmasıdır ki alıntılanan bölümün öncesinin ve sonrasının olduğunu, derine inmek isteyene devamı var okuyabilirsiniz, burada yalnızca bir kısmına değindim fikrini vermektir.
bazen de yanıtlamak istemediklerimiz için kullanılır. değer biçmemekten ya da suskunluğu işaret etmesi bakımından. sonlandırıverir ilişkiyi böylelikle.
- beni anlıyor musun?
- ...
bir de bazen içimizde çoğalan taşan birçok ünlemi kuvvetlendirmek için kullanılır.
ah!.. ben seni çok sevmiştim.
şimdi hadi aralayalım perdeyi hep birlikte bakalım içeride neler varmış, ne zaman, niçin bu "..." kullanılmalıymış.
en önemli görevi eksiltili cümleleri tamamlamaktır. kimi zaman içimize dert olmuş söyleyemediklerimizi hissettirmek için kullanırız.
oysa çok değer vermiştim ama...
işte o ama'dan sonrası bir sürü kırgınlığı, pişmanlığı, acıyı gizler. kimi zaman da artık ne desem boş cümlesini saklar içinde.
sonra karşımızdaki kitleye saygımızdan ya da uygun düşmeyeceğinden hakaret ya da küfür anlamı taşıyan kelimeleri gizler. kafa sözlük en başında yasaklı kelimeler fikrini içinde barındırdığı için birkaç harfin yerini dolduruveririz üç nokta ile. formata uyar, modların gazabından korur bizi.
bir başka görevi de cümlenin başında ve sonunda kullanılmasıdır ki alıntılanan bölümün öncesinin ve sonrasının olduğunu, derine inmek isteyene devamı var okuyabilirsiniz, burada yalnızca bir kısmına değindim fikrini vermektir.
bazen de yanıtlamak istemediklerimiz için kullanılır. değer biçmemekten ya da suskunluğu işaret etmesi bakımından. sonlandırıverir ilişkiyi böylelikle.
- beni anlıyor musun?
- ...
bir de bazen içimizde çoğalan taşan birçok ünlemi kuvvetlendirmek için kullanılır.
ah!.. ben seni çok sevmiştim.
devamını gör...
üstteki yazarın yaşını tahmin et
(bkz: formatın cılkını çıkartmak)
devamını gör...
gece 11'den sonra rotbalans ayarı kaçan yazarlar
benim biri. dengem şaştı. başlık giremiyorum. yapacak bir şey yok. dükkânı kapatıp gideyim bari.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
devamını gör...
yazarların zengin olduklarında yapacakları şeyler
attila ilhan'ın ağustos çıkmazı şiirinde dediği gibi; 'hevesim olsa param olmuyor, param olsa hevesim' o yüzden hiçbir şey yapamazdım.
devamını gör...
kafa sözlük diye bir yer varmış üye olucam lan
mizah üstadı, şen kahkahaların kaynağı, yedi düveli güldüren kafa sözlük yazarı. öyle bir tanım girdi ki kıçım ikiye yarıldı gülmekten. çay içiyordum ekrana püsür püsür püskürttüm inanın. yahu böyle komik de olunmaz ki. ben zannettim ki herhalde ölümüm gülmekten olacak. o kadar çok güldüm ki apartmandaki komşular mutluluğumdan şikayetçi oldular. şimdi ifadeye vermeye gidiyorum.
bizim komisere de gösterdim yazdıklarını, o da gül gül yarıldı. komiser amire, amir müdüre gösterdi, herkes çok güldü. bak inan bana, zincirleme reaksiyona sebep oldu yazdıkların.
bişiy diyim mi? sen bu yazdıklarını cem yılmaz'a göstersen komedyenliği bırakır utancından. mizah literatürüne adını altın harflerle mi yazdıracaksın be adam.
haha.
bizim komisere de gösterdim yazdıklarını, o da gül gül yarıldı. komiser amire, amir müdüre gösterdi, herkes çok güldü. bak inan bana, zincirleme reaksiyona sebep oldu yazdıkların.
bişiy diyim mi? sen bu yazdıklarını cem yılmaz'a göstersen komedyenliği bırakır utancından. mizah literatürüne adını altın harflerle mi yazdıracaksın be adam.
haha.
devamını gör...
bir kelime ile içini dökmek
yoruldum.
devamını gör...
normal sözlük belgesel veri tabanı
naçizane bir ekleme de ben yapayım: yarı belgesel yarı kurgu niteliğindeki netflix projesi alien worlds (belgesel). olası dünya dışı yaşam formlarının imgelemi üzerine izlediğim en güzel yapımlardandı.
devamını gör...
argo konuşan kadınlar
istediği gibi konuşan kadındır. "kadınlar şöyle yapsın, böyle etsin, bunu konuşsun, onu konuşmasın please" şeklindeki çakma hanımefendi miyavlamalarına döner ve der ki nezaketsiz *öt, anahtarsız açılır. yani sen nasıl davranırsan ben de öyle davranırım.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının akrostişleri
karardı içim dinleyin enteller
artık yeter vicdansız zalimler
rahatta mısınız ey zenginler?
ahım tutarsa bir görürsünüz ebenizi
ne ettik biz diye öpersiniz eteğimi
tıynetim gereği affederim belki
imkanlar dahilinde verirseniz bana seyahat izni
neden derseniz çokamelli burası
annemlerdeyim sanki yeter dahası...*
artık yeter vicdansız zalimler
rahatta mısınız ey zenginler?
ahım tutarsa bir görürsünüz ebenizi
ne ettik biz diye öpersiniz eteğimi
tıynetim gereği affederim belki
imkanlar dahilinde verirseniz bana seyahat izni
neden derseniz çokamelli burası
annemlerdeyim sanki yeter dahası...*
devamını gör...
uyarma
çalışandan yapması beklenen görev ve sorumluluklarına gösterdiği özensiz liği ortadan kaldırmak için verilen ceza, ikaz etme, ihtardır.
devamını gör...
müslümanları ateist yapacak bilgi
müslüman oldukları daha iyi. cennet/cehennem olmasa, şu anki yaptıkları pisliklerin 100katını yaparlar. bilinçsiz insanlara ateistlik yaramaz.
devamını gör...
normal sözlük'teki yoksulluk sınırı
166 puanlı bir yazarın gözünden mahallemizin sosyo-ekonomik görünümü şöyle;
karma puana göre;
0-500 : yokluk sınırı
internet çöplüğunden avatar ayıklar, kafa store a girip çıktığında, sanki arkadan güvenlik gelip ceplerini arayacakmış gibi tedirgindir.
500-1500: yoksulluk sınırı
alım gücü çok düşük olduğundan almadan önce kırk kez düşünür, aldıktan sonra da gözü hep almadıklarında kalmıştır.
1500-3000: orta sınıf
iki gruba ayrılır: 1- yoksulluk günlerinden intikam alırcasına harcayıp yeniden yoksul olanlar 2- elit olmak için yoksulmuşcasına hiç harcamayanlar.
3000-5000: elitler
en pahalısını almaktan hiç çekinmezler, artık karma puanın nasıl kazanıldığını çözmüşlerdir.
+5000 : zevkleri için yaşayanlar
sanki senin puanın ne kadar azsa, bunların puanı o kadar artıyor, sen ne kadar zorlanıyorsan, bunlar o kadar eğleniyomuş gibidir. sanki havuz başındaki partilerine seni de davet edip sana hep birlikte güleceklermiştir.
karma puana göre;
0-500 : yokluk sınırı
internet çöplüğunden avatar ayıklar, kafa store a girip çıktığında, sanki arkadan güvenlik gelip ceplerini arayacakmış gibi tedirgindir.
500-1500: yoksulluk sınırı
alım gücü çok düşük olduğundan almadan önce kırk kez düşünür, aldıktan sonra da gözü hep almadıklarında kalmıştır.
1500-3000: orta sınıf
iki gruba ayrılır: 1- yoksulluk günlerinden intikam alırcasına harcayıp yeniden yoksul olanlar 2- elit olmak için yoksulmuşcasına hiç harcamayanlar.
3000-5000: elitler
en pahalısını almaktan hiç çekinmezler, artık karma puanın nasıl kazanıldığını çözmüşlerdir.
+5000 : zevkleri için yaşayanlar
sanki senin puanın ne kadar azsa, bunların puanı o kadar artıyor, sen ne kadar zorlanıyorsan, bunlar o kadar eğleniyomuş gibidir. sanki havuz başındaki partilerine seni de davet edip sana hep birlikte güleceklermiştir.
devamını gör...
seni köpek tasmasıyla gezdireceğim
sen elalemin karısının iç çamaşırını ağzını almaya bir iç işleri bakanı olarak utanmaz isen, bu şahsın lafları sana devede kulak. adam mafya babası der herkes ve tehdit de gayet normal gelir hiç kusura bakma sülü!
devamını gör...
davara efsanesi
animenin yapımcısı göktuğ özgül'ün diğer çalışmalarını görmek için @goktug_art isimli instagram hesabını takip edebilirsiniz veya aşağıdaki siteye göz atabilirsiniz.
www.artstation.com/goktugozgul
şimdi en sevdiğim bölüm geliyooooor; eleştiri
animeleri çok severim, boş vakitlerimde anime de izlerim tamam mı? öncelikle göktuğ özgül'ün emeğine sağlık. şimdi eleştirelim bakalım.
animasyon, anime, film, dizi gibi yapımlar yedinci sanat olan sinema ürünüdür. (bkz: septem artes liberates)
kültürel anlamda sinemaya bakıldığında bazı ulusların veya yönetmenlerin belirgin, farklı, sıradışı sanat anlayışları vardır ki yapıtlarından bunu anlayabiliyoruz. örneğin kore sineması son yıllarda dikkat çekiyor. başka bir örnek de japon anime ve mangalarıdır. bu sanatın kökeni japon tiyatrosu kabukidir. meşhur naruto animesi aslında bir kabuki tiyatrosudur. kabuki yapıtlarında japon halkının kültürel değerleri işlenir. erdem, saygı, yardımlaşma, toplum yararı, aile şerefi, shogun sistemi vb konular işlenir. doğal olarak japon animelerinde de bu değerler işlenir. izlediğim animelerin hemen hemen hepsinde bir japon felsefesi ve kültürel değeri vardı. bir kaç anime serisi bitiren herkes az çok japonya'daki toplumsal düzeni anlayabilir. bu bağlamda anime ve mangalar her ne kadar 'kurgusal' ve 'fantastik' olsalar da sosyolojik olarak tutarlıdır.
örneğin pokemon anime serisinde ana karakter ash ketchum (satoshi)pokemon eğiticisi ana karakter 21 sezon 1409 bölüm şampiyon olamıyor kaynak. peki o zaman bu anime izleyicisine ne anlatmaya çalışıyor? önemli olan 'şampiyon' olmak değil; hayatta somut bir amaç edinmek, dostluk bağları kurmak, düşmanlarına dahi saygılı olmak gibi japon kültürüne has değerleri izleyicisine aşılıyor. diyaloglar, karakterler, kullanılan dildeki sadelik düşünüldüğünde hedef izleyici kitlesinin çocuklar olduğu hemen anlaşılıyor. bu da tüm dünya çocuklarına (yani gelecek nesle) sağlam bir 'japon' hayranlığı yani kültür emperyalizmi aşılıyor. aynı zamanda kendi halkının çocuklarına da bunu aşılıyor. japon halkı ikinci dünya savaşı'nda atom bombasının hedefindeki bir toplum olarak tüm dünya'ya 'ezik japonlar' dedirtmemek için çok çalıştı. buna rağmen dünya'nın en borçlu ülkesi hala japonya. üstelik intihar oranı (% 0,0025) en yüksek ülke de japonya'dır. bu açıdan bakıldığında pokemon animesi kültür tarihi için daha derin bir anlam ifade ediyor.
peki davara efsanesi isimli türk yapımı anime bize ne anlatıyor? hiç birşey.
kurukafa baskılı siyah t-shirt giyen ergen bir genç ana kahraman olarak karşımıza çıkıyor. lisede benim böyle sınıf arkadaşlarım vardı. hard metal dinlemekten beyinleri sulanmış, asosyal, içine kapanık, hiç sevgilisi olmayan, kişisel bakımına özen göstermeden toplum içine çıkan, 31ci tayfa dediğimiz ergen arkadaşlarım vardı lisede. çocuklar için kötü örnek olan bu kurukafa seven asosyal kahramanımız pek özgün bir kişilik değil. biraz ben10 özentisi gibi duruyor. kumral saçlı ve renkli gözlü olduğuna göre türkiye'nin kıyı kesimlerinde doğmuş olmalı.
okulun mimarisine bakınca akp iktidarındaki okul mimarisine hiç benzemiyor. akp döneminde okullar toki, cumhurbaşkanlığı külliyesi gibi dört köşeli basık çatılarıyla hemen dikkat çekiyor. estetik zzevkten yoksun okullarımız var.
yüzlerce defa okul gezisiyle yerebatan sarnıcı'nı geziyorlarmış. hani bir yabancı izlese sanır ki türkiye'd eğitim sistemi japonya gibi. biz çocuklarımıza sürekli antik kentler, bizans kalıntıları, harabeler filan gezdiriyoruz sanacak. halbuki sabah veriyoruz okul servisine 8 saat kafa dinliyoruz. akşam da çocuk yorgun bir şekilde eve geliyor. burada çocuklar memnun, aileler memnun, hükümet memnun. peki kim memnun değil? öğretmenler.
ana kahramanımız okulu kırıp gollom'un kocaman kulaklı haliyle savaşa girecek ama saçma bir kulak şakası yapıyor. bir de ukala ukala tirat atıyor. bu davranış şeklini en çok amerikan çizgi filmlerinde görüyoruz. ben10, powerpuff girls gibi çizgi filmlerde düşmanı aşağılama, laf sokma gibi davranışlar çocuklara aşılanıyor. oysa pokemon animesinde düşmanı aşağılayan ifadeler kullanılmıyor. tam tersine düşmanla adil bir savaş olması için teşvik ediliyor. genellikle roket takımı hep teknolojik silahlarla uçan balonla geliyor. tıpkı abd'nin atom bombası gibi, değil mi?
temaya ve seçilen renklere bakarsak istanbul'u akdeniz iklimini ve denizleri sembolize eden mavi tonlarını kullanmış. ancak davara'nın da mavi bir dev olması beni rahatsız etti. buradan anlıyoruz ki davara karakteri aslında hint mitolojisindeki mavi tanrılardan esinlenilmiş. tıpkı avatar filmi gibi.
sonuç olarak davara efsanesi ne bir görsel şölen ne de didaktik bir eser. sanatçı çizim yeteneği doğrultusunda hiç bir öğretisi ve alt metni olamayan 'bir hikaye' anlatmaya çalışıyor. bu yüzden basit, tatsız, ilgi çekmeyen, lisans bitirme projesinden öteye gidemeyecek bir ürün olmuş. ürün de demek istemiyorum yapıt da demek istemiyorum. adını sen koy. çünkü pazarlanacak bir tarafı yok. ne muhteşem yüzyıl ne kurtlar vadisi, ne de koreden ithal ettiğimiz senaryolarla yeniden kurgulanan sıkıcı türk dizilerigibi.
yani türkler anime yapamaz. kendi tarihinden ders çıkartamayan bir ulus kendi kültürel değerlerini başka uluslara aşılayamaz. osmanlı imparatorluğu kültür mirasını sahiplendik ama tarihimizle yüzleşmedik. sahte bir saltanat dizisi çekildi. arap ülkelerine de konusu derin devlet ve mafya örgütlenmesi olan kurtlar vadisi'ni ihraç ettik. ikisi de 'savaş' temasını işliyor değil mi? türkler o zaman kaostan beslenen bir millettir. ben bir yabancı olsam ve şu dizilere maruz kalsam kafamdaki türk imajı şöyle olur; mafyatik, imparatorluk özlemi içinde, davranışlarının sonunu düşünmeyen, kahraman olmak için yaşayan, toplumsal bir amaç uğruna hareket etmeyen, bencil, merkezcil, dost edinmeyen, dostlarına güvenmeyen, kavgacı, eleştiriye kapalı, aniden öfkelenen ...
şimdi lütfen bu soruyu siz cevaplayın.
türkler hangi kültürel değerlerini sahiplenmelidir?
www.artstation.com/goktugozgul
şimdi en sevdiğim bölüm geliyooooor; eleştiri
animeleri çok severim, boş vakitlerimde anime de izlerim tamam mı? öncelikle göktuğ özgül'ün emeğine sağlık. şimdi eleştirelim bakalım.
animasyon, anime, film, dizi gibi yapımlar yedinci sanat olan sinema ürünüdür. (bkz: septem artes liberates)
kültürel anlamda sinemaya bakıldığında bazı ulusların veya yönetmenlerin belirgin, farklı, sıradışı sanat anlayışları vardır ki yapıtlarından bunu anlayabiliyoruz. örneğin kore sineması son yıllarda dikkat çekiyor. başka bir örnek de japon anime ve mangalarıdır. bu sanatın kökeni japon tiyatrosu kabukidir. meşhur naruto animesi aslında bir kabuki tiyatrosudur. kabuki yapıtlarında japon halkının kültürel değerleri işlenir. erdem, saygı, yardımlaşma, toplum yararı, aile şerefi, shogun sistemi vb konular işlenir. doğal olarak japon animelerinde de bu değerler işlenir. izlediğim animelerin hemen hemen hepsinde bir japon felsefesi ve kültürel değeri vardı. bir kaç anime serisi bitiren herkes az çok japonya'daki toplumsal düzeni anlayabilir. bu bağlamda anime ve mangalar her ne kadar 'kurgusal' ve 'fantastik' olsalar da sosyolojik olarak tutarlıdır.
örneğin pokemon anime serisinde ana karakter ash ketchum (satoshi)pokemon eğiticisi ana karakter 21 sezon 1409 bölüm şampiyon olamıyor kaynak. peki o zaman bu anime izleyicisine ne anlatmaya çalışıyor? önemli olan 'şampiyon' olmak değil; hayatta somut bir amaç edinmek, dostluk bağları kurmak, düşmanlarına dahi saygılı olmak gibi japon kültürüne has değerleri izleyicisine aşılıyor. diyaloglar, karakterler, kullanılan dildeki sadelik düşünüldüğünde hedef izleyici kitlesinin çocuklar olduğu hemen anlaşılıyor. bu da tüm dünya çocuklarına (yani gelecek nesle) sağlam bir 'japon' hayranlığı yani kültür emperyalizmi aşılıyor. aynı zamanda kendi halkının çocuklarına da bunu aşılıyor. japon halkı ikinci dünya savaşı'nda atom bombasının hedefindeki bir toplum olarak tüm dünya'ya 'ezik japonlar' dedirtmemek için çok çalıştı. buna rağmen dünya'nın en borçlu ülkesi hala japonya. üstelik intihar oranı (% 0,0025) en yüksek ülke de japonya'dır. bu açıdan bakıldığında pokemon animesi kültür tarihi için daha derin bir anlam ifade ediyor.
peki davara efsanesi isimli türk yapımı anime bize ne anlatıyor? hiç birşey.
kurukafa baskılı siyah t-shirt giyen ergen bir genç ana kahraman olarak karşımıza çıkıyor. lisede benim böyle sınıf arkadaşlarım vardı. hard metal dinlemekten beyinleri sulanmış, asosyal, içine kapanık, hiç sevgilisi olmayan, kişisel bakımına özen göstermeden toplum içine çıkan, 31ci tayfa dediğimiz ergen arkadaşlarım vardı lisede. çocuklar için kötü örnek olan bu kurukafa seven asosyal kahramanımız pek özgün bir kişilik değil. biraz ben10 özentisi gibi duruyor. kumral saçlı ve renkli gözlü olduğuna göre türkiye'nin kıyı kesimlerinde doğmuş olmalı.
okulun mimarisine bakınca akp iktidarındaki okul mimarisine hiç benzemiyor. akp döneminde okullar toki, cumhurbaşkanlığı külliyesi gibi dört köşeli basık çatılarıyla hemen dikkat çekiyor. estetik zzevkten yoksun okullarımız var.
yüzlerce defa okul gezisiyle yerebatan sarnıcı'nı geziyorlarmış. hani bir yabancı izlese sanır ki türkiye'd eğitim sistemi japonya gibi. biz çocuklarımıza sürekli antik kentler, bizans kalıntıları, harabeler filan gezdiriyoruz sanacak. halbuki sabah veriyoruz okul servisine 8 saat kafa dinliyoruz. akşam da çocuk yorgun bir şekilde eve geliyor. burada çocuklar memnun, aileler memnun, hükümet memnun. peki kim memnun değil? öğretmenler.
ana kahramanımız okulu kırıp gollom'un kocaman kulaklı haliyle savaşa girecek ama saçma bir kulak şakası yapıyor. bir de ukala ukala tirat atıyor. bu davranış şeklini en çok amerikan çizgi filmlerinde görüyoruz. ben10, powerpuff girls gibi çizgi filmlerde düşmanı aşağılama, laf sokma gibi davranışlar çocuklara aşılanıyor. oysa pokemon animesinde düşmanı aşağılayan ifadeler kullanılmıyor. tam tersine düşmanla adil bir savaş olması için teşvik ediliyor. genellikle roket takımı hep teknolojik silahlarla uçan balonla geliyor. tıpkı abd'nin atom bombası gibi, değil mi?
temaya ve seçilen renklere bakarsak istanbul'u akdeniz iklimini ve denizleri sembolize eden mavi tonlarını kullanmış. ancak davara'nın da mavi bir dev olması beni rahatsız etti. buradan anlıyoruz ki davara karakteri aslında hint mitolojisindeki mavi tanrılardan esinlenilmiş. tıpkı avatar filmi gibi.
sonuç olarak davara efsanesi ne bir görsel şölen ne de didaktik bir eser. sanatçı çizim yeteneği doğrultusunda hiç bir öğretisi ve alt metni olamayan 'bir hikaye' anlatmaya çalışıyor. bu yüzden basit, tatsız, ilgi çekmeyen, lisans bitirme projesinden öteye gidemeyecek bir ürün olmuş. ürün de demek istemiyorum yapıt da demek istemiyorum. adını sen koy. çünkü pazarlanacak bir tarafı yok. ne muhteşem yüzyıl ne kurtlar vadisi, ne de koreden ithal ettiğimiz senaryolarla yeniden kurgulanan sıkıcı türk dizilerigibi.
yani türkler anime yapamaz. kendi tarihinden ders çıkartamayan bir ulus kendi kültürel değerlerini başka uluslara aşılayamaz. osmanlı imparatorluğu kültür mirasını sahiplendik ama tarihimizle yüzleşmedik. sahte bir saltanat dizisi çekildi. arap ülkelerine de konusu derin devlet ve mafya örgütlenmesi olan kurtlar vadisi'ni ihraç ettik. ikisi de 'savaş' temasını işliyor değil mi? türkler o zaman kaostan beslenen bir millettir. ben bir yabancı olsam ve şu dizilere maruz kalsam kafamdaki türk imajı şöyle olur; mafyatik, imparatorluk özlemi içinde, davranışlarının sonunu düşünmeyen, kahraman olmak için yaşayan, toplumsal bir amaç uğruna hareket etmeyen, bencil, merkezcil, dost edinmeyen, dostlarına güvenmeyen, kavgacı, eleştiriye kapalı, aniden öfkelenen ...
şimdi lütfen bu soruyu siz cevaplayın.
türkler hangi kültürel değerlerini sahiplenmelidir?
devamını gör...
amerika birleşik devletleri deyince akla gelenler
kahrolasıca belgeseller. benim aklıma hep hiroşima ve nagazaki geliyor.
devamını gör...

