kadınların sözde hiç yapmadığı eylem, hep erkekler
devamını gör...

cumhurbaşkanı erdoğan: 'her eve buzdolabı giriyorsa refah seviyesi var demektir'
berat albayrak: “dolarla mı maaş alıyorsun? ve dolar borcun mu var? diye tv kanallarında konuşmalar yapması.
t. düşünebilen bir varlık olan insana karşı yapılan, senin düşünme yetin aslında yok denilmek istenilen açıklamalardır.
devamını gör...

prof.dr.ahmet taner kışlalı, kültür bakanlığı yaptığı dönemde bale sanatçıları için türkiye şartlarında point denilen pabuçlardan bulmak oldukça güç olduğundan rusya'ya yaptığı bir ziyarette yanında boş ve büyükçe bir bavul götürmüş,içini kaliteli rus bale pabuçları ile doldurmuş ve türkiye'ye döndüğünde havaalanında büyük heyecanla sanatçılara dağıtmıştır*.
devamını gör...

ketçap mayonez de olsun mu?
devamını gör...

iyi bir cocuk olursaniz gorebileceginiz, minik mavi yaratiklar*. (bkz: ve kötü büyücü gargamel vardı, o kötüydü)

intro
devamını gör...

en güzel (popüler) şarkıları:

gittin gideli


hasretinle yandı gönlüm


aldırma gönül


seni seven öldü (haberin var mı)


mehmet emmi

devamını gör...

bertolt brecht tarafından kaleme alınmış, arkasında gerçek bir hikaye yatan şiir. tarih 1933 yılını gösterdiğinde almanya'da "bozguncu" adı altında pek çok şair ve yazarın eserleri bir bir yasaklanıyor ve toplatılıp meydanlarda yakılıyordu. fahrenheit 451 kitabından fırlamış gibi dehşet verici ve distopik bu ortamda alman yazar oskar maria graf oldukça trajik bir durumun ortasında buldu kendini. kitapları yakılmak ve yasaklanmak şöyle dursun beyaz listeye eklenmiş ve okunması gerekliliğine karar verilmişti dönemin hükümeti tarafından. o dönemler ülkesinde bulunmayan graf hükümete bir mektup yazdı. aşağı yukarı şöyle diyordu mektupta graf: " ben kitaplarımda her zaman doğruları söyledim, beni de yakılacaklar listesine alın. kitaplarımı yakın çünkü ben sizden değilim. ben yalanlar anlatmıyor, doğruları söylüyorum!"

brecht bu olay üzerine die bücherverbrennung yani kitaplar yakılıyor şiirini yazmaya karar veriyor. die gedichte von bertolt brecht in einem band isimli şiir derlemesinin 694. sayfasında yer alan şiir mehmed kemal'in acılı kuşak kitabının 142.sayfasında karşımıza çıkıyor ve orada şiir kitap yakılıyor ismi ile okuyucuya sunuluyor.


buyurunca hitler hazretleri
zararlı fikirlerle dolu kitapların yakılmasını
halkın önünde, alanlarda,
öküzler odun yığınlarına araba araba kitap taşıdı.
gözden düşmüş şairlerden biri,
hem de en iyilerinden biri,
şöyle bir göz gezdirdi yakılacak listesine,
gitti aklı başından:
unutulmuştu kendi adı.
hemen seğirtti çalışma odasına,
sanki öfkesinden kanatlanmıştı.
o saat bir mektup karaladı zorbalara:
'benimkileri de yakın! ' dedi. 'benimkileri de!
yapamazsınız bana bu kötülüğü,
kenarda bırakamazsınız beni!
ben de hep gerçeği söylemedim mi kitaplarımda?
neden davranırsınız bana yalancıymışım gibi?
yakın benimkileride! '
devamını gör...

her an izlendiğimi,birinin beni gözetlediğini düşünüyorum.

sağımdaki solumdaki , yukarıdaki tarafından değil harbi harbi birinin beni izlediğini hissediyorum.
devamını gör...

buradan
devamını gör...

tedaviyi de internetten aratıp uygulamaya kadar gidebilecek bir süreç. şarlatan çok gerçekten ilaç (!) satan siteler falan çok var maalesef çoğu insan bunlara inanıyor.
internette gerçekten inanılmaz bir bilgi kirliliği var özellikle haber siteleri sosyal medya da falan. halk sağlığı genel müdürlüğünün sitesi, hekim derneklerinin sitesi (nefroloji derneği falan) gibi yerlere bakılıp doğru yönlendirilip faydalı da olabilir bu durum ama çoğu zaman böyle olmuyor maalesef.
onun dışında sağlık okur yazarlığının artması,bazı semptomların bilinmesi istenen bir şey mesela kadınlara kendi memesini muayene etme eğitimi falan veriliyor ama önemli olan bilgiye doğru yoldan ulaşmak.
devamını gör...

bırak bir hakikat incitsin seni, bir umut teselli edeceğine.
devamını gör...

cem yılmaz tabiriyle, elvis'in bünyeyi terk etmesi sonucu ortaya çıkan hadise. uzak durulması gereken insan tipi.
devamını gör...

serf, ortaçağ avrupası'nda, miras yoluyla kendisine tahsis edilen arazide toprak ağası adına çalışan köylü anlamına gelmektedir. toprağın ve ürünün mülkiyeti toprak ağasına ait olmakla birlikte, serfler yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılayacak kadar ürünü kendilerine ayırabiliyorlardı. kölelik sistemine çok benzeyen bu sistemin tek farkı serflerin satılamamasıdır.
devamını gör...

bozuk kaset gibi başa sarmak.
beklenen değişimin gelmemesi ile boşa sarmak.
tekrar eden döngü'nün sıkıcılığına savaş açmak.
gün geçtikçe daha da azalmak, içini karartmak.
devamını gör...


mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. hayat sana karanlık, manasız gelir. insan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar. hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı, ağzını açmayı bile istemez.
hiçbir insanın, hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın. hava sıkıcı ve manasızdır. ya fazla sıcak ya fazla soğuk ya fazla yağmurludur. gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin peşinde, bir tutam otun arkasından koşan keçiler gibi dilleri bir karış dışarı fırlayarak dolaşırlar.
aklını başına derleyip bu ruh haletini tahlil etmek istersin. insan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir.

kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarılırsın. çünkü nedense hepimizde maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır bunu yapmazsak büsbütün çılgına döneriz.
mamafih insanlarda bu merak olmasa doktorlar açlıktan ölürlerdi. bu depresyon kelimesine yapışıp iç sıkıntısının uçsuz bucaksız denizinde bocalarken karşına uzun zamandan beri görmediğin bir ahbap çıkar. kılık kıyafetinin düzgünce olduğunu görür görmez derhal aklına kendi meteliksizliğin gelir ve gafil dostundan talihin varsa bir iki lira borç alırsın...

işte ondan sonra mucize başlar. şiddetli bir rüzgar ruhundan bir sis tabakasını sıyırıp götürmüş gibi içinin birdenbire aydınlandığını, bir hafiflik, bir genişlik duyduğunu görürsün. eski sıkıntı pır deyip uçmuştur. gözlerin etrafa memnuniyetle bakar ve sen de gevezelik edecek bir arkadaş aramaya başlarsın.
işte, iki gözüm, ciltlerce kitabın, saatlerce tefekkürün yapamadığı işi iki kirli kağıt başarır.

sen ruhumuzun bu kadar ucuz bir bedel mukabilinde takla atmasını haysiyetine yediremediğin için belki daha asil sebepler peşinde koşarsın, gökyüzünde birkaç yüz metre daha yükselen bir bulut yahut ensene doğru esen serince bir rüzgar yahut o esnada aklına gelen zekice bir fikir, sana bu değişmenin sebebi gibi görünmek ister.
fakat söz aramızda, iş bunun tamamıyla tersinedir, cebimize giren iki lira sayesindedir ki havanın biraz açıldığını görmek, rüzgarın serinliğini hissetmek hatta akıllıca şeyler düşünmek mümkün olmuştur...


(bkz: içimizdeki şeytan)
devamını gör...

gölge oyununda bir karakter.elinde içki şişesi, bir elinde tabanca ya da kama vardır. mahallenin kabadayısıdır , belalı bir adamdır. olayların karmaşıklaştığı anda gelip kaba kuvvetle olayı çözer.
devamını gör...

kalan 364 gün de yalnız deĝilmişiz gibi. olsun. insan kendi kendiyle vakit geçirmeyi yalnızlık olarak algılamamalı. ınsanın en iyi arkadaşı kendisidir. bu da yeter.
devamını gör...

ciddi hatta soğuk adamımdır. öyle çok gülmeyi sevmem.
devamını gör...

henüz yaşamadıklarımızdır.
devamını gör...

daha şimdiden ikonik bir karakter olmayı başarabilen ve çevresini mükemmel yansıtan bir karakter.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim