madonna
an itibarı ile karşıma düşmüş, kendisini dinleten efsane.
devamını gör...
agent orange
1 kasım 1955 başlayan 15 mayıs 1975'e kadar 21 yıl süren, savaşın çok uzaması sebebiyle iç baskılara dayanamayan amerikanın, savaşı bir an önce bitirme çabası ile attığı vietnam savaşında tarım ilacıdır. ağaçların yapraklarını dökmek ve düşman askerleri açığa çıkarmak için kullanılmıştır. ayrıca vietnam halkının gerillara yardım etmesini engellemek amacıyla bitkileri öldürerek aç kalmalarını sağlamaya çalışmıştır. bu anlamda sivillerede yönelik saldırıdır.
etkilerini aşağıdaki fotoğrafta görebiliriz.
''
''
abd bu savaşta 80 milyon litre agent orange kullanmıştır. vietnamlılar için geri dönülemez sağlık sorunları ve doğum kusurlarına neden olmaya devam ediyor.
yapılan araştırmalar ilacın insanın gen yapısını değiştirdiğini göstermiştir. içindeki dioksin sebebiyle en az 4 kuşağı etkilediğini söylenmiştir. vietnam topraklarının % 15 i etkilenmiş 4 yüz bin vietnamlı bu ilaçtan dolayı ölmüştür.
savaştan sonra 2 milyon kişi kanser olması ise ilacın etkilerinin uzun soluklu olduğunun göstergesidir.
bu savaşta abd 58 bin askerini kaybetmesine karşı, bu görüntülerin amerikan askerleri üzerinde çok büyük travma yaratması sonucu 60 bin asker intihar etmiştir.
sevili dostlar; vietnam, kore ve bu tarım ilacının kullanıldığı diğer yerle de yaşayan kurbanlar; silahların birincil üreticileri olan monsanto ve dow chemical'a isimli şirketlere dava açmış ve 2006 yılında 63 milyon abd doları cezasına mahkum edilmişlerdir.
dünyanın ve insanlarının yüzyıllar boyu sürecek yıkım ve travmalarının bedeli çok az...
böyle bir ülkedir amerika....
www.history.com/topics/viet...
etkilerini aşağıdaki fotoğrafta görebiliriz.
''
''abd bu savaşta 80 milyon litre agent orange kullanmıştır. vietnamlılar için geri dönülemez sağlık sorunları ve doğum kusurlarına neden olmaya devam ediyor.
yapılan araştırmalar ilacın insanın gen yapısını değiştirdiğini göstermiştir. içindeki dioksin sebebiyle en az 4 kuşağı etkilediğini söylenmiştir. vietnam topraklarının % 15 i etkilenmiş 4 yüz bin vietnamlı bu ilaçtan dolayı ölmüştür.
savaştan sonra 2 milyon kişi kanser olması ise ilacın etkilerinin uzun soluklu olduğunun göstergesidir.
bu savaşta abd 58 bin askerini kaybetmesine karşı, bu görüntülerin amerikan askerleri üzerinde çok büyük travma yaratması sonucu 60 bin asker intihar etmiştir.
sevili dostlar; vietnam, kore ve bu tarım ilacının kullanıldığı diğer yerle de yaşayan kurbanlar; silahların birincil üreticileri olan monsanto ve dow chemical'a isimli şirketlere dava açmış ve 2006 yılında 63 milyon abd doları cezasına mahkum edilmişlerdir.
dünyanın ve insanlarının yüzyıllar boyu sürecek yıkım ve travmalarının bedeli çok az...
böyle bir ülkedir amerika....
www.history.com/topics/viet...
devamını gör...
kırk bakire kapısı
bugün bulgaristan sınırları içerisinde bulunan kaliakhra burnu'nda osmanlı 15. yüzyılda buraya geldiğinde yeniçerilerin eline düşmek istemeyen dobrucalı 40 genç kız, saçlarını birbirlerinin saçına bağlayarak uçurumdan karadeniz'e atlamışlar. bu sebepten burnun taştan kapı kalıntısına kırk bakire kapısı denmiş.
devamını gör...
yalnızlık
bununla ilgili harika bir video ...yalnız fazla da kalmamak lazım anlaşılan.
devamını gör...
emboli
damar içerisinde meydana gelen tıkanıklık. başlıca 3 çeşidi var.
1. tromboemboli. damarların herhangi birinde mevcut pıhtı (bkz: thrombus) kopup gidip başka bir damarı tıkadığında oluşan embolidir. akciğeri vurursa pulmoner emboli, koroner damarları vurursa kardiyak emboli, karaciğer arterini vurursa hepatik arter embolisi vs gibi adlandırılır. organına, damarına göre falan fişman.
2. lipoemboli. yağ kaynaklı olanlar. şişkoysanız damar tıkanıklığı olur yani. yediğinize içtiğinize dikkat edin.
3. gaz embolisi. bu da damar içine hava enjekte ederseniz, ya da vurgun yerseniz falan olur.
damarına göre de arter mi ven mi diye sınıflandırılıyor. elim değmişken onu da şeyapayım.
1. arteriyel emboli. arterler bir organa kan götüren damarlar. atardamar halk arasında. giriş noktaları. bunlar tıkanırsa hedef organa kan gitmez. kan gitmezse beslenemez. beslenemezse nekrotik doku ölümü gerçekleşir. nekroz olursa da organ hasar görür, hatta iflas edebilir. mesela
renal arter: böbrek atardamarı.
pulmoner arter: akciğer atardamarı.
koroner arter: kalp atardamarı (aorta değil. aorta, ya da aort, kalpten çıkan kanı vücuda pompalar. kalbi beslemez. kalp, içi kan dolu olmasına rağmen o kan ile beslenmez. koroner arterler kalbe kan götürüp besleyen damarlardır).
hepatik arter (arteria hepatica communis): karaciğer atardamarı.
karotid arter (arteria carotis communis): şahdamarı. beyne giden atardamarlar.
gibi gibi arterler emboli olduğunda ilgili organ oksijensiz kalır, ve yeterince süre oksijensiz kalırsa enfarktüs gelişir.
2. venöz emboli. ven de arterin tam tersi. toplardamar. en fazla emboli görülen venler femoral venler :
)
bu da bulunduğu yerde kan akışını engeller. o bölgede şişkinlik yapar.
ağrı, şişkinlik, kızarıklık, sıcaklık ve yüzeysel damarların belirginleşmesiyle karakterizedir. hepsi olacak diye bişey yok tabi. bu ilk başta arteriyel olana göre daha az baş ağrıtan bişey gibi görünüyor olabilir ama değil. kopan bir parça pıhtı, dolaşıma katılıp kalbe ulaşır. venöz dolaşımda olduğu için ulaşacağı yer sağ atriyum. sonra sağ ventrikul. sonra pulmoner arter. akciğer atardamarını tıkar, hasta nefes alamaz, boğulur. zamanında müdahale edilmezse öldürebilir bile, şakası yok.
filmlerdeki "enjektörden fışkırtılan bir miktar sıvı" var ya hani, hah işte emboli olmasın diye yapılıyor o.
ayrıca bakınız: derin ven trombozu
1. tromboemboli. damarların herhangi birinde mevcut pıhtı (bkz: thrombus) kopup gidip başka bir damarı tıkadığında oluşan embolidir. akciğeri vurursa pulmoner emboli, koroner damarları vurursa kardiyak emboli, karaciğer arterini vurursa hepatik arter embolisi vs gibi adlandırılır. organına, damarına göre falan fişman.
2. lipoemboli. yağ kaynaklı olanlar. şişkoysanız damar tıkanıklığı olur yani. yediğinize içtiğinize dikkat edin.
3. gaz embolisi. bu da damar içine hava enjekte ederseniz, ya da vurgun yerseniz falan olur.
damarına göre de arter mi ven mi diye sınıflandırılıyor. elim değmişken onu da şeyapayım.
1. arteriyel emboli. arterler bir organa kan götüren damarlar. atardamar halk arasında. giriş noktaları. bunlar tıkanırsa hedef organa kan gitmez. kan gitmezse beslenemez. beslenemezse nekrotik doku ölümü gerçekleşir. nekroz olursa da organ hasar görür, hatta iflas edebilir. mesela
renal arter: böbrek atardamarı.
pulmoner arter: akciğer atardamarı.
koroner arter: kalp atardamarı (aorta değil. aorta, ya da aort, kalpten çıkan kanı vücuda pompalar. kalbi beslemez. kalp, içi kan dolu olmasına rağmen o kan ile beslenmez. koroner arterler kalbe kan götürüp besleyen damarlardır).
hepatik arter (arteria hepatica communis): karaciğer atardamarı.
karotid arter (arteria carotis communis): şahdamarı. beyne giden atardamarlar.
gibi gibi arterler emboli olduğunda ilgili organ oksijensiz kalır, ve yeterince süre oksijensiz kalırsa enfarktüs gelişir.
2. venöz emboli. ven de arterin tam tersi. toplardamar. en fazla emboli görülen venler femoral venler :
)bu da bulunduğu yerde kan akışını engeller. o bölgede şişkinlik yapar.
ağrı, şişkinlik, kızarıklık, sıcaklık ve yüzeysel damarların belirginleşmesiyle karakterizedir. hepsi olacak diye bişey yok tabi. bu ilk başta arteriyel olana göre daha az baş ağrıtan bişey gibi görünüyor olabilir ama değil. kopan bir parça pıhtı, dolaşıma katılıp kalbe ulaşır. venöz dolaşımda olduğu için ulaşacağı yer sağ atriyum. sonra sağ ventrikul. sonra pulmoner arter. akciğer atardamarını tıkar, hasta nefes alamaz, boğulur. zamanında müdahale edilmezse öldürebilir bile, şakası yok.
filmlerdeki "enjektörden fışkırtılan bir miktar sıvı" var ya hani, hah işte emboli olmasın diye yapılıyor o.
ayrıca bakınız: derin ven trombozu
devamını gör...
şekspir müzikali
haluk bilginer'in oynadığı enfes tiyatro oyunu. canlı izlemeyi çok isterdim. belki bir gun yeniden sahnelenirse diye umut etmeyi bırakmayacağım yine de. youtube'da tamamını bulabilirsiniz. insanı alıp bir ömür yaşatıyor. bütün şarkıları ve oyunculuklarıyla, gerçekten müthiş bir oyun. izleyin, keyfiniz yerine gelsin.
işte linki de burda
işte linki de burda
devamını gör...
aldanı- aldatı
özdemir asaf şiiri.
“benim düşlerimin içinde
o uyuyordu, duyuyordum.
ben bir uykusunda onun,
bir düş'ünde bulundum..
uyuyordu,duyuyordu,
avundum.
ıı
benim düşlerimin içinde
o uyumuyordu, biliyordum.
ben ne bir uykusunda onun,
ne de bir düş'ünde bulundum..
bulunsaydım,
vururdum.“
“benim düşlerimin içinde
o uyuyordu, duyuyordum.
ben bir uykusunda onun,
bir düş'ünde bulundum..
uyuyordu,duyuyordu,
avundum.
ıı
benim düşlerimin içinde
o uyumuyordu, biliyordum.
ben ne bir uykusunda onun,
ne de bir düş'ünde bulundum..
bulunsaydım,
vururdum.“
devamını gör...
halkın tepkisizlik sebebi
şimdi bu adamlar memleketi yiyor, yarın muhalefet gelip yiyecek, benim gibiler için hiç bir şey değişmeyecek. ben şimdi niye gösteri yapıpta hayatımı berbat edeyim. benim annem kalp hastası, polis beni almaya kapıya gelse annem korkudan ölür. bunlardan sonra gelip ülkeyi yiyecek muhalefet partileri gösteri yapsın. bu adamlar mecliste birbirine bağırıp çağırıp, biraz sonra gidip beraber yemek yiyor, çay içiyor. bence bu soru sıradan vatandaşa değil, muhalefet partilerine sorulmalı.
devamını gör...
18 aydır işsiz olan müzisyenin intihar etmesi
bu sadece pandemi den dolayı olan bir olay değil türkiye'nin sanatta olan yerini gözler önüne seren bir olaydır.
bizde sanata ve sanatçıya olan saygı vardır ama galiba onların burada yeri yokmuş gibi davranılıyor. buradaki bir sanatçı yurtdışına giderse daha çok ilgi görür diye düşünüyorum.
bizde sanata ve sanatçıya olan saygı vardır ama galiba onların burada yeri yokmuş gibi davranılıyor. buradaki bir sanatçı yurtdışına giderse daha çok ilgi görür diye düşünüyorum.
devamını gör...
floresan ışığı
bildiğimiz ve çoğumuzun hayatında var olan beyaz ışık. hastaneler, morglar, fabrikalar, depolar, kasaplar, süpermarketler beyaz ışıkla dolu. orhan pamuk bu konu ile ilgili bir yazısında değinmişti. zamanında yazarın annesi perdelik kumaş almak için gittiği perdecide, perdelik kumaşın topunu tezgahtar ile birlikte dışarı çıkararak rengini doğal ışıkta incelermiş ki, floresandan gelen beyaz ışık yanıltıp aldatmasın. o dönemler beyaz ışık soğuk, hüzün verici, uğursuz sayılırmış.
devamını gör...
çakıl taşları
şebnem ferah'ın mükemmel şarkılarından biridir. nakaratını her seferinde bir şeyler sorgulatır, insanı garip duygulara sokar.
şarkının sözleri;
benim çakıl taşlarım var
irili ufaklı
kaybolduğumda
yere yayıp yol yaptığım
çakıl taşlarım var
her yerden topladığım
boşluğa düştüğümde
oyunlar yaratıp oynadığım
benim bir sözlüğüm var
unutulmuş bir dil
oysaki içinde
her şeyin anlamı gizli
benim bir gözlüğüm var
sol camı kırıldı
taktığım zamanlarda
içini gösteren adeta
sen hiç, hiç oldun mu?
birden duruldun mu?
bulanıkmış, berrakmış
her suyu içtin mi?
altında ağ olmadan
yerden yükseldin mi?
tam zevkine varmışken
birden yere düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
benim hiç boyanmamış
dört duvarım var
çatlaklarından sızıp
içinden geçtiğim
benim hiç yıkılmamış
duvarlarım var
dikkatle baktığımda
ardını gördüğüm adeta
sen hiç, hiç oldun mu?
birden duruldun mu?
bulanıkmış, berrakmış
her suyu içtin mi?
altında ağ olmadan
yerden yükseldin mi?
tam zevkine varmışken
birden yere düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
benim bir hikâyem var
sonunu yazmadığım
benim bir sevgilim var
henüz tanışmadığım
benim umudum var
benim umudum
benim umudum var
benim umudum
sen hiç, hiç oldun mu?
birden duruldun mu?
bulanıkmış, berrakmış
her suyu içtin mi?
altında ağ olmadan
yerden yükseldin mi?
tam zevkine varmışken
birden yere düştün mü sen?
hiç oldun mu?
birden duruldun mu?
bulanıkmış, berrakmış
her suyu içtin mi?
altında ağ olmadan
yerden yükseldin mi?
tam zevkine varmışken
birden yere düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
şarkının sözleri;
benim çakıl taşlarım var
irili ufaklı
kaybolduğumda
yere yayıp yol yaptığım
çakıl taşlarım var
her yerden topladığım
boşluğa düştüğümde
oyunlar yaratıp oynadığım
benim bir sözlüğüm var
unutulmuş bir dil
oysaki içinde
her şeyin anlamı gizli
benim bir gözlüğüm var
sol camı kırıldı
taktığım zamanlarda
içini gösteren adeta
sen hiç, hiç oldun mu?
birden duruldun mu?
bulanıkmış, berrakmış
her suyu içtin mi?
altında ağ olmadan
yerden yükseldin mi?
tam zevkine varmışken
birden yere düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
benim hiç boyanmamış
dört duvarım var
çatlaklarından sızıp
içinden geçtiğim
benim hiç yıkılmamış
duvarlarım var
dikkatle baktığımda
ardını gördüğüm adeta
sen hiç, hiç oldun mu?
birden duruldun mu?
bulanıkmış, berrakmış
her suyu içtin mi?
altında ağ olmadan
yerden yükseldin mi?
tam zevkine varmışken
birden yere düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
benim bir hikâyem var
sonunu yazmadığım
benim bir sevgilim var
henüz tanışmadığım
benim umudum var
benim umudum
benim umudum var
benim umudum
sen hiç, hiç oldun mu?
birden duruldun mu?
bulanıkmış, berrakmış
her suyu içtin mi?
altında ağ olmadan
yerden yükseldin mi?
tam zevkine varmışken
birden yere düştün mü sen?
hiç oldun mu?
birden duruldun mu?
bulanıkmış, berrakmış
her suyu içtin mi?
altında ağ olmadan
yerden yükseldin mi?
tam zevkine varmışken
birden yere düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
düştün mü sen?
devamını gör...
ramazanda bir hadis hatırlat
“kim benim üzerime yalan uydurursa, cehennemdeki yerini hazırlasın”
buhari, ilim, 38; müslim, zühd, 72; ebû davûd, ilim, 4; tirmizi, fiten, 70; müsned, 1/70.
buhari, ilim, 38; müslim, zühd, 72; ebû davûd, ilim, 4; tirmizi, fiten, 70; müsned, 1/70.
devamını gör...
efe aydal'ın fikirlerinin hiçbir vasfının olmadığı gerçeği
engelle
başlıklarını engelle
1.#99532
başlıklarını engelle
1.#99532
devamını gör...
neden ağladığını bilmeden ağlamak
gözyaşı geldi mi tutamayız ki, usulca akar yanaklarımızdan damla damla. o zaman ağlamazsak içimize zehir akar. güzeldir ağlamak, güçlendirir kişiyi. tadı da tuzludur o da güzel. her şeyiyle güzeldir sonucu bizim faydamıza olur.
devamını gör...
rolls-royce
rolls royce "ingiliz kökenli araç üreticisi"
bilgi tanımı:
1904 yılında charles rolls ve henry royce tarafından kurulmuştur. bilinenin aksine ( aslında şuan gördüğüm kadarıyla çoğunlukla doğrusu biliniyor ama olsun ) sadece araç değil, uçak motorlarından tutun, güçlü gemi motorlarına, deniz motorları ve aksamlarına kadar üreten bir firmadır. biz araç markası olarak rolls royce olarak bilsek de şirketin genel adı " rolls royce - motor cars " olarak geçmektedir. şimdi gelelim asıl dikkatleri çeken meseleye. araçlara:
bu markayı diğer birçok markadan ayıran en önemli özellik sanırım araçlarına verdiği özen, malzeme kalitesi, el işçiliği, vs. konulardır.
evet el işçiliği. rolls royce marka araçların tamamı el üretimidir. bu da bu araçların bu kadar pahalı olmasının ardında yatan 1. sebeptir.
aracın parçaları otomasyon bir şekilde robotlar ile değil, bildiğiniz elle birleştirilir. aslında bu aracın malzeme kalitesinin ve uzun ömrünün ardında yatan sebeplerden birisi de budur. bu adamlar araçlarına ağaç kaplamalar yapıyor, deri döşemeleri 1 ayda ellerinde dikiyor, camları özenle yerleştiriyorlar. eski model mercedeslerin o el işçiliği kalitesini bilirsiniz. şuan günümüzdeki fabrikasyon araçların aksine daha bir kaliteli oturaklı hissettirir. işte rolls royce'un olayı da budur. şöyle ki 1965 yılında elektrikli otomatik camlı arabalar üretiyorlardı bu adamlar.
rivayet: ne kadar doğrudur bilinmez ama rastgele olarak 2 rolls royce'un aynı mekanda bulunma olasılığı imkansıza yakınmış. ( az üretimden dolayı böyle söylüyorlar )
dipnot: bagajda şampanya seti, araç kapısında rolls royce şemsiyesi gibi şeyler neredeyse bütün rolls royce araçlarında opsiyon olarak gelir.
edit : imla.
bilgi tanımı:
1904 yılında charles rolls ve henry royce tarafından kurulmuştur. bilinenin aksine ( aslında şuan gördüğüm kadarıyla çoğunlukla doğrusu biliniyor ama olsun ) sadece araç değil, uçak motorlarından tutun, güçlü gemi motorlarına, deniz motorları ve aksamlarına kadar üreten bir firmadır. biz araç markası olarak rolls royce olarak bilsek de şirketin genel adı " rolls royce - motor cars " olarak geçmektedir. şimdi gelelim asıl dikkatleri çeken meseleye. araçlara:
bu markayı diğer birçok markadan ayıran en önemli özellik sanırım araçlarına verdiği özen, malzeme kalitesi, el işçiliği, vs. konulardır.
evet el işçiliği. rolls royce marka araçların tamamı el üretimidir. bu da bu araçların bu kadar pahalı olmasının ardında yatan 1. sebeptir.
aracın parçaları otomasyon bir şekilde robotlar ile değil, bildiğiniz elle birleştirilir. aslında bu aracın malzeme kalitesinin ve uzun ömrünün ardında yatan sebeplerden birisi de budur. bu adamlar araçlarına ağaç kaplamalar yapıyor, deri döşemeleri 1 ayda ellerinde dikiyor, camları özenle yerleştiriyorlar. eski model mercedeslerin o el işçiliği kalitesini bilirsiniz. şuan günümüzdeki fabrikasyon araçların aksine daha bir kaliteli oturaklı hissettirir. işte rolls royce'un olayı da budur. şöyle ki 1965 yılında elektrikli otomatik camlı arabalar üretiyorlardı bu adamlar.
rivayet: ne kadar doğrudur bilinmez ama rastgele olarak 2 rolls royce'un aynı mekanda bulunma olasılığı imkansıza yakınmış. ( az üretimden dolayı böyle söylüyorlar )
dipnot: bagajda şampanya seti, araç kapısında rolls royce şemsiyesi gibi şeyler neredeyse bütün rolls royce araçlarında opsiyon olarak gelir.
edit : imla.
devamını gör...
her çocuk müslüman olarak doğar
efendimiz muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) sözüdür,hadis-i şeriftir. müslüman kelime manası itibariyle teslim olan demektir. kişi fıtrat gereği tam bir teslimiyet duygusu ile doğar ailesi kendi fikirleriyle çocuğun fıtratında bulunan iyi ve kötü kodlardan herhangi birini ön plana çıkartır. zaten hristiyan, yahudi, mecusi, atesit, agnostik nihilist vb. din ve fikir akımlarından herhangi birini benimseyen birey ailesinden eğitim alırken -yalan konuşmamak, hırsızlık yapmamak,zina etmemek- iyi yönlerini ortaya koyuyorsa o kişi zaten ister istemez islam dinine girer. çünkü hidayet kalbin bozulmamasiyla gerçekleşir. şimdi gelelim bu hadisi destekler nitelikteki ayete... allah subhanehu ve teâlâ bir ayette şöyle der. fe elhemehe fucurahe ve takvahe"biz insanın fıtratına (genetik kodlarına) iyiliği de kötülüğü de işledik"
bu arada sözü söyleyen şahıstan ziyade sözün doğruluğu dikkate alınmalıdır... doğru bir tartışma için en azından ?
bu arada sözü söyleyen şahıstan ziyade sözün doğruluğu dikkate alınmalıdır... doğru bir tartışma için en azından ?
devamını gör...
toplum sözleşmesi
(bkz: toplum sözleşmesi) rousseau'nun dört kitaptan oluşan, mülkiyet, eşitlik, özgürlük, yasa, devlet gibi konulara ele alıp insan ve toplumun gelişimini bu kavramlar üzerinden değerlendiriyor. özgür bireyin toplumla ve devletle ilişkisinin bilhassa üzerinde duruyor birinci bölüm " insan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur" diye başlar. ayrıca rousseau vatandaşlığı ise kitapta şu şekilde tanımlamıştır "biz bütün vatandaşlar kendi çıkarlarımızdan yine hepimizin ortak çıkarları için fedakarlık yaparız. devlet burada sadece bir rol üstlenici konumundadir aslında ve anayasa dedigimiz toplum sözleşmesi, hepimizin tabi olduğu ve kapsayıcı nitelik taşır. kısacası, kendini topluma bağlayan kişi, hiç kimseye bağlanmamış olur ve kendi üzerinden başkasına tanımış olduğu hakların aynını elde etmeyen hiçbir üye bulunmadığına göre de,herkes hem yitirdiginin tam karşılığını, hem de elindekini korumak için daha çok güç kazanmış olur". yine tek ve mutlak bir hükümet biçimi olmadığını devletlerin nüfusuna göre yönetim biçimlerinin de değişiklik göstermesi gerektiğini savunur. rousseaunun bu eseri aynı zamanda fransız devriminin öncülerine de esin kaynağı olmuştur.
-hükümet ya da yüksek yönetim diye yürütme gücünün yasal yoldan kullanılmasına; hükümdar ya da görevli diye de, bu yönetim işini üstüne alan kimseye ya da bütüne diyorum. sy 34
-hükümet ya da yüksek yönetim diye yürütme gücünün yasal yoldan kullanılmasına; hükümdar ya da görevli diye de, bu yönetim işini üstüne alan kimseye ya da bütüne diyorum. sy 34
devamını gör...
miras
ölüm veya gaiplik durumunda mirasçılarına kalan mallara, borçlara ve haklara miras denir. miras eğer vasiyet ile belirtilmişse bir kişiye de kalabilir. bazı yörelerde kız çocuğa ya bırakılmıyor ya da erkek kardeşlerden daha az veriliyor. bunu hâla yapan aileler var. bu gibi haksız paylaşımlarda mahkemeye başvurulabilir. kanunlar önünde eşit olarak paylaştırılacağından adaletsiz bir mal paylaşımıda ortadan kalkar.
devamını gör...

