spawn
üst ekleme- eğer 2 günde değişmezse aylık puan tablosundan gelecek ödülü ihtiyacı olan bir yere bağışlar mısınız?
tanım: doğumgününde sözlüğe bye diyen yazar.
yeteri kadar mide bulandırıcı olayı gördükten sonra, yönetimin bir kısmına yönetimde başarılar, diğer kısmına da koruyup kolladıkları ile mutlu mesut sözlükçülük oyununda başarılar diliyorum.
20 yıldan sonra herhangi bir sözlük için bu derece kafa yoramam.*
kalın sağlıcakla.**
tanım: doğumgününde sözlüğe bye diyen yazar.
yeteri kadar mide bulandırıcı olayı gördükten sonra, yönetimin bir kısmına yönetimde başarılar, diğer kısmına da koruyup kolladıkları ile mutlu mesut sözlükçülük oyununda başarılar diliyorum.
20 yıldan sonra herhangi bir sözlük için bu derece kafa yoramam.*
kalın sağlıcakla.**
devamını gör...
akıllı telefonlardan önce gençlerin yaptıkları şeyler
normal yaşıyorduk oğlum napıcaz. genciz işte, yönelimimize göre karıya kıza ya da erkeğe adama falan yürüyoduk yine. konsere bilmemneye gidiyoduk, sokakta bira içip kusuyoduk yani ne olabilir.
akıllı telefondan önce dendiğine göre, akılsız telefonların mevcut olduğu dönemden bahsediliyor sanırım, 2000-2010(+1/2) arası. bilgisayarımız vardı msn’e giriyoduk. hoşlandığımız kıza “şşş akşam mesene’ye gelsene” diye sms atıyoduk. sms vardı, 160 karakter tutan. tanesi 2 kontördü. sonra avea bi kampanya yaptı, 100 kontöre 1000 sms verdi, sıkıntı yaşadık. şu keyboard layout’la benim klavyedeki hızımdan daha hızlı yazabilen kız arkadaşlarımız oldu:
sıranın altına telefonu koyup bakmadan falan yazıyorlardı, çohacayip.
mp3 çalarlarımız vardı. spotify yerine oradan takılıyoduk. forumlar vardı, sosyal medyanın öncülü. turkishmusic.org’da sezen aksu’ya ayıplı şeyler söyleyip kavga ediyolardı.
genel olarak böyleydi işte. daha mı sıkıcıydı? yoo. daha mı eğlenceliydi? yoo. her nesil bi öncekine göre kendini daha şanslı görüyor, her nesil bir sonrakini kendine göre daha kadirbilmez biliyor ama öyle bir şey yok. herkes kendi zamanında kendi gençliğini yaşıyor işte bir şekilde. benim şimdiki nesilde tek üzüldüğüm şey, gençliklerinin pandemiye denk gelmesi. hiç istemezdim ne lise çağlarımın ne üniversite çağlarımın bu döneme denk gelmesini. it ayağı yemiş gibi gezmeleri gereken günlerde maske - mesafe - temizlik. pekih.
akıllı telefondan önce dendiğine göre, akılsız telefonların mevcut olduğu dönemden bahsediliyor sanırım, 2000-2010(+1/2) arası. bilgisayarımız vardı msn’e giriyoduk. hoşlandığımız kıza “şşş akşam mesene’ye gelsene” diye sms atıyoduk. sms vardı, 160 karakter tutan. tanesi 2 kontördü. sonra avea bi kampanya yaptı, 100 kontöre 1000 sms verdi, sıkıntı yaşadık. şu keyboard layout’la benim klavyedeki hızımdan daha hızlı yazabilen kız arkadaşlarımız oldu:

sıranın altına telefonu koyup bakmadan falan yazıyorlardı, çohacayip.
mp3 çalarlarımız vardı. spotify yerine oradan takılıyoduk. forumlar vardı, sosyal medyanın öncülü. turkishmusic.org’da sezen aksu’ya ayıplı şeyler söyleyip kavga ediyolardı.
genel olarak böyleydi işte. daha mı sıkıcıydı? yoo. daha mı eğlenceliydi? yoo. her nesil bi öncekine göre kendini daha şanslı görüyor, her nesil bir sonrakini kendine göre daha kadirbilmez biliyor ama öyle bir şey yok. herkes kendi zamanında kendi gençliğini yaşıyor işte bir şekilde. benim şimdiki nesilde tek üzüldüğüm şey, gençliklerinin pandemiye denk gelmesi. hiç istemezdim ne lise çağlarımın ne üniversite çağlarımın bu döneme denk gelmesini. it ayağı yemiş gibi gezmeleri gereken günlerde maske - mesafe - temizlik. pekih.
devamını gör...
tartışırken sakin kalabilen insan
tartışmayı savaş gibi görmeyen insandır. bir insanla her konuda aynı görüşte olmak mümkün değildir. zaten gerekli de değildir. bazen aynı görüşte olduğunuz insanlarla bile konunun detaylarında fikir ayrılığı yaşamanız mümkün. işte böyle zamanlarda unutulmamalıdır ki; sağlıklı bir tartışmanın öğretileri çok kıymetlidir. insanın ufkunu genişletir. farklı bir pencereden bakma imkanı sağlar.
sakin.
sakin.
devamını gör...
seni seviyorum cümlesine verilen en acı cevaplar
devamını gör...
bugün bu ülkede bir kadın yakılarak katledildi
insanlar artık devekuşu gibi kafasını sokmaktan başka bir şey yapmıyor.
futbol kavgası, akp-chp kavgası yapmaktan başka bir şey yapmıyor. kimse sorunları düşünmüyor,sadece zaman geçiriyor.
futbol kavgası, akp-chp kavgası yapmaktan başka bir şey yapmıyor. kimse sorunları düşünmüyor,sadece zaman geçiriyor.
devamını gör...
helena paparizou
2005 eurovision'da yunanistan'ı my number one isimli şarkısıyla temsil ederek, birinci olmuş olan şarkıcıdır.
devamını gör...
yaran fıkralar
3 komutan aralarında konuşurlarken konuşma konuşmayı açar vede alevlenir.
komutanlar iddiaya girerler. iddianın konusu askerlerin cesaretleridir. komutanlar kendi askerinin daha cesur olduğunu kanıtlayan komutan iddiayı kazanacaktır.
karacı komutan başlar ve askerini çağırır.
askerine tankın paletlerinin altına yatmasını söyler ve tankada hareket etmesini emreder. komutanın emri olduğu gibi uygulanır ve komutan diğerlerine dönerek askerlerinin gözü kapalı ölüme gidebilecek kadar cesur olduğunu gururla anlatır.
sıra havacı komutandadır.
o da askerine havadaki uçaktan paraşütsüz atlamasını emreder. komutanın emri aynen uygulanır ve diğerlerine dönerek kendi askerlerinin ölüme karşı olan bu cesaretini gururla anlatır.
en son denizci komutana sıra gelmiştir.
askerine gemiden köpekbalıklarının gezdiği denize atlamasını emreder. asker bir denize bakar bir komutanına bir denize bir komutana ve döner komutanına der ki;
- yiyiyosa sen atla .mınakoyim!
askerin bu cevabından sonra karacı ve havacı komutanlar gülmekten ve dalga geçmekten kendilerini alıkoyamazlar.
ancak denizci komutan bu cevaptan sonra kahkahayı patlatır ve der ki;
- işte asıl cesaret budur.
komutanlar iddiaya girerler. iddianın konusu askerlerin cesaretleridir. komutanlar kendi askerinin daha cesur olduğunu kanıtlayan komutan iddiayı kazanacaktır.
karacı komutan başlar ve askerini çağırır.
askerine tankın paletlerinin altına yatmasını söyler ve tankada hareket etmesini emreder. komutanın emri olduğu gibi uygulanır ve komutan diğerlerine dönerek askerlerinin gözü kapalı ölüme gidebilecek kadar cesur olduğunu gururla anlatır.
sıra havacı komutandadır.
o da askerine havadaki uçaktan paraşütsüz atlamasını emreder. komutanın emri aynen uygulanır ve diğerlerine dönerek kendi askerlerinin ölüme karşı olan bu cesaretini gururla anlatır.
en son denizci komutana sıra gelmiştir.
askerine gemiden köpekbalıklarının gezdiği denize atlamasını emreder. asker bir denize bakar bir komutanına bir denize bir komutana ve döner komutanına der ki;
- yiyiyosa sen atla .mınakoyim!
askerin bu cevabından sonra karacı ve havacı komutanlar gülmekten ve dalga geçmekten kendilerini alıkoyamazlar.
ancak denizci komutan bu cevaptan sonra kahkahayı patlatır ve der ki;
- işte asıl cesaret budur.
devamını gör...
müslüman olup gelişen ülke
yoktur maalesef.
türkiye cumhuriyeti tüm eksilerine rağmen, bütün coğrafyaya ve dünyaya bu konuda örnek teşkil edecek bir rol model olma yolunda ilerlerken , gelinen noktada bu misyondan oldukça uzaklaşıldığı apaçık ortada .
şimdi birileri gelip her zaman olduğu gibi ' bunun dinle alakası yok , insan merkezli bir sorun bu ' diyecektir .ya da ben bunu yazdıktan sonra demekten vazgeçecek, ama kafasında bir yerde bu düşünceyi taşımaya devam edecektir .
o zaman da şu sonuca varılır, özellikle müslüman toplumlarda müslümanlık son derece kötü, çağ dışı biçimde yaşanıyor. yani geldik insan faktörüne yine .
peki bu insan , olması gerektiği gibi yaşamadığı 'din ' olgusunu neden hic dilinden veya şeklen üzerinden düşürmez, neden sürekli bu olguyu ön plana çıkarma ihtiyacı hisseder ?
birşeyleri saklamak , gizlemek için mi ,
ya da aidiyet duygusunu yaşadığı tek ve büyük topluluk bu minvalde buluştuğu için mi ,
sebebi her ne olursa olsun,
din ile yatıp, din ile kalkmak dindar olmak, gerçekten inanmak iman etmek değildir.
kutsal kitabının ilk kelimesinin ' oku ' olduğu bir zümrenin, buna kulak asmayıp, uygarlaşma medenileşme yolunda hiçbir çaba göstermeyip,
sosyal medyada , basında, buradaki gibi sözlüklerde, sokakta , çarşıda pazarda 'din' temalı konuları öne çıkarma girişiminin abesle iştigal etmekten öte hic bir kıymeti harbiyesi yoktur .
bu durum, okumayıp, sorgulamayıp, sadece biat kültürüne kendini teslim etmiş olan müslüman toplumların geri kalmışlığı gerçeğini değiştirmeyecek, bu yol bu şekilde izlendikçe de, bundan en büyük zararı yine din görmeye devam edecektir .
edit: haa önceden, çok eskiden böyle değildik, sonradan bozulduk diyenler daha büyük bir yanılgının içine düşüyorlar.
o zaman da ben , 1500 yıldır dinini öğrenemeyen toplumlar derim , iş daha da vahim hale gelir .
bu kadar zaman geçmiş ne zaman doğru gerçek dini öğrenip yaşayacaksın, veya bunu iyi yaşadığını iddia ettiğin dönemlere ne oldu, neden sahip çıkmadın derim.
onun için çok gerilere gitmek bizi bu konuda kurtarmadığı gibi daha büyük sorumluluklara sokar degerli yazar arkadaşlarım.
türkiye cumhuriyeti tüm eksilerine rağmen, bütün coğrafyaya ve dünyaya bu konuda örnek teşkil edecek bir rol model olma yolunda ilerlerken , gelinen noktada bu misyondan oldukça uzaklaşıldığı apaçık ortada .
şimdi birileri gelip her zaman olduğu gibi ' bunun dinle alakası yok , insan merkezli bir sorun bu ' diyecektir .ya da ben bunu yazdıktan sonra demekten vazgeçecek, ama kafasında bir yerde bu düşünceyi taşımaya devam edecektir .
o zaman da şu sonuca varılır, özellikle müslüman toplumlarda müslümanlık son derece kötü, çağ dışı biçimde yaşanıyor. yani geldik insan faktörüne yine .
peki bu insan , olması gerektiği gibi yaşamadığı 'din ' olgusunu neden hic dilinden veya şeklen üzerinden düşürmez, neden sürekli bu olguyu ön plana çıkarma ihtiyacı hisseder ?
birşeyleri saklamak , gizlemek için mi ,
ya da aidiyet duygusunu yaşadığı tek ve büyük topluluk bu minvalde buluştuğu için mi ,
sebebi her ne olursa olsun,
din ile yatıp, din ile kalkmak dindar olmak, gerçekten inanmak iman etmek değildir.
kutsal kitabının ilk kelimesinin ' oku ' olduğu bir zümrenin, buna kulak asmayıp, uygarlaşma medenileşme yolunda hiçbir çaba göstermeyip,
sosyal medyada , basında, buradaki gibi sözlüklerde, sokakta , çarşıda pazarda 'din' temalı konuları öne çıkarma girişiminin abesle iştigal etmekten öte hic bir kıymeti harbiyesi yoktur .
bu durum, okumayıp, sorgulamayıp, sadece biat kültürüne kendini teslim etmiş olan müslüman toplumların geri kalmışlığı gerçeğini değiştirmeyecek, bu yol bu şekilde izlendikçe de, bundan en büyük zararı yine din görmeye devam edecektir .
edit: haa önceden, çok eskiden böyle değildik, sonradan bozulduk diyenler daha büyük bir yanılgının içine düşüyorlar.
o zaman da ben , 1500 yıldır dinini öğrenemeyen toplumlar derim , iş daha da vahim hale gelir .
bu kadar zaman geçmiş ne zaman doğru gerçek dini öğrenip yaşayacaksın, veya bunu iyi yaşadığını iddia ettiğin dönemlere ne oldu, neden sahip çıkmadın derim.
onun için çok gerilere gitmek bizi bu konuda kurtarmadığı gibi daha büyük sorumluluklara sokar degerli yazar arkadaşlarım.
devamını gör...
15 yaşında girdiği hapishaneden 83 yaşında çıkan adam
15 yaşından 83 yaşına kadar 68 yıl eder. cezaevinde bu kadar uzun iyi yaşamış diyebileceğim adam.
68 yıl yatacak kadar suçu neydi ki acep?
68 yıl yatacak kadar suçu neydi ki acep?
devamını gör...
eski kafa radyo yayını
canlar dostlar merhaba
yine bir pazar yine bir eski kafa.....
saatlerinizi ayarlarınız lütfen saat 20.00'a tam olarak
bu sefer değişik bir liste ile karşınızda olmayı düşünüyorum ama bakarsın vazgeçerim.
hop dinleyin bir de maça kadar kimse yayından ayrılamaz ayrıca ayrılan olursa kötülük yaparım hayati hamzaoğlu kahkahalarımla rüyalarımıza girerim
yine bir pazar yine bir eski kafa.....
saatlerinizi ayarlarınız lütfen saat 20.00'a tam olarak
bu sefer değişik bir liste ile karşınızda olmayı düşünüyorum ama bakarsın vazgeçerim.
hop dinleyin bir de maça kadar kimse yayından ayrılamaz ayrıca ayrılan olursa kötülük yaparım hayati hamzaoğlu kahkahalarımla rüyalarımıza girerim
devamını gör...
the devil’s advocate
filmin başında harika bir avukatın nasıl olduğunu öğreneceğimi sanarken bambaşka bir hikayeyle karşıma gelen,çok daha derin anlamlar çıkan izlemeye bayıldığım al pacino'nun oynadığı film.
filmin kibir ve hırsın şeytanın en sevdiği özellik olduğu ve bunlarla insanları nasıl elinde oynattığı mesajını çok güzel bir şekilde verdiğini düşünüyorum.
dava kaybetmeyen kevin lomax'ın sahne aldığı davaların hepsinin de şeytani fikirlerin sonucu olması da şeytanın el attığını gösterir nitelikte.
kevin lomax'ın john milton'un çoçuğu olduğunu nedense en başlarda anlamıştım,bence bu kadar hızlı bu mesaj verilmemeliydi.
dine karşı son kısımlarda olan isyan kibirin zirve noktası oldu.
ancak sonucu gören kevin lomax'ın gerçek hayata döndükten sonra sonucu görüp doğru olanı yapması çok iyiydi.
gerçekten izlenmesi gereken bir film. keyifli seyirler.
filmin kibir ve hırsın şeytanın en sevdiği özellik olduğu ve bunlarla insanları nasıl elinde oynattığı mesajını çok güzel bir şekilde verdiğini düşünüyorum.
dava kaybetmeyen kevin lomax'ın sahne aldığı davaların hepsinin de şeytani fikirlerin sonucu olması da şeytanın el attığını gösterir nitelikte.
kevin lomax'ın john milton'un çoçuğu olduğunu nedense en başlarda anlamıştım,bence bu kadar hızlı bu mesaj verilmemeliydi.
dine karşı son kısımlarda olan isyan kibirin zirve noktası oldu.
ancak sonucu gören kevin lomax'ın gerçek hayata döndükten sonra sonucu görüp doğru olanı yapması çok iyiydi.
gerçekten izlenmesi gereken bir film. keyifli seyirler.
devamını gör...
normal sözlük yılbaşı tebrikleşmesi
her seyin daha adil oldugu, yagma ve talan duzeni ile haramilerin saltanatinin son buldugu bir yil diliyorum.
devamını gör...
lan bırak (yazar)
yeni rütbesiyle (bkz: memati)’lerin papucunu dama atan yazarımız.
yeni rütbesi hayırlı olsun, herkes ayağını denk alsın*.
yeni rütbesi hayırlı olsun, herkes ayağını denk alsın*.
devamını gör...
moderatörler mesaj kutumuzu görüyor mu sorunsalı
haci ben kendi mesaj kutumdakileri okuyamiyorum bir de yazarlarinkine mi bakacagim yapma gozunu sevem ya.
(bkz: don't feed the troll) plz ya.
(bkz: don't feed the troll) plz ya.
devamını gör...
geceye psikolojik bir telkin bırak
gözlerini sadece kendi kusurlarını görmek için açan kimse, ruhunun yeni bir hayat bulduğunu görür.
attâr
attâr
devamını gör...
doğrusunu unutturan sözler
allah yardım cımbız olsun söylemidir.
devamını gör...
the office
esasında ingiliz bbc yapımı bir ricky gervais dizisi. lakin amerikan nbc uyarlaması olanı daha popüler olmuş, daha güzel olmuş, adeta bir efsane olmuştur. komedi dizisi denince akla gelen dizilerden biridir. mockumentary tarzında olması sebebiyle kendine has bir hava edinebilmiş, mükemmel tasarlanan karakterleri de tuzu biberi olmuştur.
dünya televizyonlarına michael scott gibi şahane bir karakter kazandırmıştır.
dünya televizyonlarına michael scott gibi şahane bir karakter kazandırmıştır.
devamını gör...


