hangi yazar gözünde nasıl canlanıyor sorusu
devamını gör...
mastürbasyon
her canlının ihtiyaç duyduğunda kendi kendini tatmin etmesidir. basit ve etkili eylemdir. kimseye bakmayın ağzı olan konuşuyor, yapın.
devamını gör...
the boys
bu diziyi hala izlemediniz mi? çok şey kaçırıyorsunuz.
garth ennis ile darick robertson'ın aynı isimli çizgi romanından uyarlanan dizi, eric kripke tarafından amazon prime video için geliştirilmiştir. dizi, güçlerini suistimal eden süper kahramanlara karşı savaşan the boys isimli bir ekibi konu almaktadır.
dizi, süper kahramanların vought adlı evrensel bir şirket tarafından dünya üzerinde markalaştırıldığı ve çeşitli yollarla pazarlandığı bir evrende geçiyor. dünyaya (ve ülkeleri amerika'da) halkın kahramanları, iyiliğin timsali ve tanrı tarafından gönderilen kutsal koruyucular olarak tanıtılan süper kahramanların, aslında narsist, kibirli, dejenere birkaç tip olduğunun gizlenmesi, tüm imajlarının birer illüzyondan ve pazarlama hilesinden ibaret olduğu ve bunu ortaya çıkarmaya çalışan the boys ekibini işliyor.
konusu ayrı, senaryosu ayrı hoşuma gitti ki evet, merakla izledim, klişelere düştükleri minik birkaç yer haricinde oldukça orijinal bir yapım olduğunu söyleyebilirim. çoğu sahnede beni rahatsız etmeyi, germeyi ve ters köşe yapmayı başardılar efenim.
dizi, hughie campbell adlı gencin sevgilisinin kaldırımın ortasında parçalanması ile başlıyor. kız arkadaşının a-train (seven grubu üyelerinden bir süper kahraman) tarafından öldürülmesi üzerine hayatını, inandıklarını sorgulamaya başlayan hughie'ye, billy butcher adındaki gizemli bir adam, intikam alması için yardım edeceğini söyleyerek ulaşıyor ve macera startını veriyor. the boys'un lideri ve eski bir cıa ajanı olan billy, süper güçleri olan kimseye güvenmeyen ve onlardan nefret eden, onların çoğu kirli işine şahitlik etmiş bir adamdır ve karısının kaybolmasından homelander'ı (seven grubu lideri süper kahraman, dünyadaki yenilmez güç) sorumlu tutmaktadır.
izleyin; sizi içine çekecek bir dizi. bence bayılacaksınız.
garth ennis ile darick robertson'ın aynı isimli çizgi romanından uyarlanan dizi, eric kripke tarafından amazon prime video için geliştirilmiştir. dizi, güçlerini suistimal eden süper kahramanlara karşı savaşan the boys isimli bir ekibi konu almaktadır.
dizi, süper kahramanların vought adlı evrensel bir şirket tarafından dünya üzerinde markalaştırıldığı ve çeşitli yollarla pazarlandığı bir evrende geçiyor. dünyaya (ve ülkeleri amerika'da) halkın kahramanları, iyiliğin timsali ve tanrı tarafından gönderilen kutsal koruyucular olarak tanıtılan süper kahramanların, aslında narsist, kibirli, dejenere birkaç tip olduğunun gizlenmesi, tüm imajlarının birer illüzyondan ve pazarlama hilesinden ibaret olduğu ve bunu ortaya çıkarmaya çalışan the boys ekibini işliyor.
konusu ayrı, senaryosu ayrı hoşuma gitti ki evet, merakla izledim, klişelere düştükleri minik birkaç yer haricinde oldukça orijinal bir yapım olduğunu söyleyebilirim. çoğu sahnede beni rahatsız etmeyi, germeyi ve ters köşe yapmayı başardılar efenim.
dizi, hughie campbell adlı gencin sevgilisinin kaldırımın ortasında parçalanması ile başlıyor. kız arkadaşının a-train (seven grubu üyelerinden bir süper kahraman) tarafından öldürülmesi üzerine hayatını, inandıklarını sorgulamaya başlayan hughie'ye, billy butcher adındaki gizemli bir adam, intikam alması için yardım edeceğini söyleyerek ulaşıyor ve macera startını veriyor. the boys'un lideri ve eski bir cıa ajanı olan billy, süper güçleri olan kimseye güvenmeyen ve onlardan nefret eden, onların çoğu kirli işine şahitlik etmiş bir adamdır ve karısının kaybolmasından homelander'ı (seven grubu lideri süper kahraman, dünyadaki yenilmez güç) sorumlu tutmaktadır.
izleyin; sizi içine çekecek bir dizi. bence bayılacaksınız.
devamını gör...
bir zamanlar çok yakın olduğun dostla aranın birdenbire fena halde bozulması
eğer kinci biriyse tüm kirli çamaşırlarınızı ortaya dökmesi kaçınılmazdır. işte bu yüzden en yakın arkadaşınız da olsa eline koz vermeyin yarını düşünün.
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
instagramdan keşfettiğim
takip ettiğim
bir müzisyenden gelsin
hem müziği güzel
hem şovu
hem kendisi.
takip ettiğim
bir müzisyenden gelsin
hem müziği güzel
hem şovu
hem kendisi.
devamını gör...
feminist erkek
feminizmin cinsiyetten kaynaklı pozitif ayrımcılığa karşı olmak anlamına geldiğinin farkına varmış erkektir.
devamını gör...
discobolus
mutlaka herkesin bir televizyon programında, bir belgeselde, bir kitapta, posterde.... mutlaka bir yerde denk geldiği ünlü disk atann adam! günümüzdeki popülerliği antik dönemde de aynı olan bu eser, yunanların geç klasik döneminde bronzdan yapıldı. size kötü bir haber vereyim, bu heykelin orijinali ne yazık ki mevcut değil lakin roma dönemine ait mermer kopyaları mevcut.
bu güzel heykeli yaratan güzel heykeltıraşımız da myron isminde bir zat. bu arkadaşımız kafayı olimpiyatlar ile bozmuş bir heykeltıraş, öyle ki sırf bu yüzden mermer ile çalışmaktan çok, bronz ile çalışıyor. çünkü bronz, mermere oranla hareketli heykel yapmak çok çok daha ideal. aynı zamanda bronz, heykele oranla çok daha hafif, taşınması çok daha olası. e tabi, adam ticaret kısmını da düşünmüş yapacağı heykellerin, dahası da bulunduğu kent için değil, başka kentler için de bir şeyler yapmak istemiş.
her neyse, yaratıcıdan çok yaratılanı ele alalım. disk atma, antik dönemde atletlerin discus adında ağır bir diski olabildikçe uzağa atmak istedikleri etkinliğin ismi.
sevgili myron da, bu etkinlikte yer almış bir sporcunun, disk atarken anlık bir görüntüsünü beyninde canlandırıp yapmış. bu arada, bunun da ismi rhythmos'tur, ince bir harmoni ve denge durumu anlatır rhythmos sözcüğü.
discobolus
bu güzel heykeli yaratan güzel heykeltıraşımız da myron isminde bir zat. bu arkadaşımız kafayı olimpiyatlar ile bozmuş bir heykeltıraş, öyle ki sırf bu yüzden mermer ile çalışmaktan çok, bronz ile çalışıyor. çünkü bronz, mermere oranla hareketli heykel yapmak çok çok daha ideal. aynı zamanda bronz, heykele oranla çok daha hafif, taşınması çok daha olası. e tabi, adam ticaret kısmını da düşünmüş yapacağı heykellerin, dahası da bulunduğu kent için değil, başka kentler için de bir şeyler yapmak istemiş.
her neyse, yaratıcıdan çok yaratılanı ele alalım. disk atma, antik dönemde atletlerin discus adında ağır bir diski olabildikçe uzağa atmak istedikleri etkinliğin ismi.
sevgili myron da, bu etkinlikte yer almış bir sporcunun, disk atarken anlık bir görüntüsünü beyninde canlandırıp yapmış. bu arada, bunun da ismi rhythmos'tur, ince bir harmoni ve denge durumu anlatır rhythmos sözcüğü.
discobolus
devamını gör...
anneyle olan ilişki
kıyamet kopacağı zaman dünyada hiç, iyi bir insanın kalmayacağını söylemişlerdi küçükken. ben de "ohhh, annem yaşadığı sürece kopmayacak o zaman." diyerek rahatlamıştım. küçücüktüm ama onun içindeki iyiliğin farkındaydım. hala da öyle düşünürüm. kötülük istemez benim annem, merhametlidir. herkes mutlu olsun ister.
bizi yetiştirirken de hep adil olmaya çalışmıştır iki evladı arasında. ne biliyorsa ne kadar öğrendiyse öğretmiş, hep gururla arkamızda olmuştur. tabii ki bizim de küçük sürtüşmelerimiz oldu ergenlikle gelen ama ailem benim dağım, en çok da annem. büyüdükçe kıymetini daha da çok anlıyorum.
eşim askere gittiğinde tatil olduğu için ailemin yanındaydım. acemilik dönemi bitince askerliğinin kalanını bir dağ karakolunda, terörün de yoğun olduğu bir yerde yapacağını öğrendiğim an çok korkmuştum ve yalnız kalmak istediğimi söyleyip odama kapanmıştım. kara kara düşünürken sessizce girdi içeri. bir an birbirimize baktık. benden önce, gözlerinden süzülen yaşları gördüm. hiç konuşmadı. sessizce aktı gözyaşlarımız. içimi çeke çeke sarıldım, kollarında uyudum. kaç yaşına gelirsem geleyim, ne kadar güçlü olursam olayım, o benim her şeyim.
bizi yetiştirirken de hep adil olmaya çalışmıştır iki evladı arasında. ne biliyorsa ne kadar öğrendiyse öğretmiş, hep gururla arkamızda olmuştur. tabii ki bizim de küçük sürtüşmelerimiz oldu ergenlikle gelen ama ailem benim dağım, en çok da annem. büyüdükçe kıymetini daha da çok anlıyorum.
eşim askere gittiğinde tatil olduğu için ailemin yanındaydım. acemilik dönemi bitince askerliğinin kalanını bir dağ karakolunda, terörün de yoğun olduğu bir yerde yapacağını öğrendiğim an çok korkmuştum ve yalnız kalmak istediğimi söyleyip odama kapanmıştım. kara kara düşünürken sessizce girdi içeri. bir an birbirimize baktık. benden önce, gözlerinden süzülen yaşları gördüm. hiç konuşmadı. sessizce aktı gözyaşlarımız. içimi çeke çeke sarıldım, kollarında uyudum. kaç yaşına gelirsem geleyim, ne kadar güçlü olursam olayım, o benim her şeyim.
devamını gör...
minari
koreli bir ailenin gurbet hikayesini izlediğimiz, lee ısaac chung tarafından yazılıp yönetilen dram filmidir.
film genel olarak çok güzel alt metinler içeren sakin bir film olmuş.
seyirci izlerken karakter analizi yaparken buluyor kendisini yeterince analiz edenler filmden keyif alacaklardır.
ben şahsen böyle usul usul işleyen ve bir anlam çıkarmamızı sağlayan dram filmlerine bayılıyorum hem ders alıyorum hem hüzne boğulmadan dram izliyorum.
film dediğim gibi koreli bir ailenin amerika'da bir eyalete taşınıp çiftçilik ile uğraşmasını anlatıyor.
bir gurbet ve çaresizlik hikayesi yazan ve yöneten abimiz şiirsel bir anlatımla bize aktarıyor olanları.
araları son derece negatif bir çift , kalbi hasta tatlı küçük bir çocuk , küçük yaşında sırtına fazlasıyla yük binmiş kız kardeş ve garip büyükanne.
geçim sıkıntısı yüzünden aralarında problem olan çiftimizin erkek bireyi ailesine bakma derdinde ve bunu çiftçilik yaparak yapmak ve amerika'da kore ürünleri satarak parayı kırmak istiyor.
kadın birey ise eve benzemeyen evden ve sürekli geçim sıkıntısı yaşamaktan bezmiş durumda üstelik küçük oğlu kalp hastası.
böyle kurgulanmış bir hikayenin içindeki hakikatleri aramaya çalışıyoruz filmi izlerken ayrıca güzel müzik kullanımı ve ortalama üstü bir sinematografi sunuyor.
hikayenin sonunda doğru yere ekilen minari tohumu aileye umut veriyor. gariban minari tohumu kimseden hizmet beklemeden kendi halinde büyüyor ve yetişiyor en sonunda ailenin elinde sadece minari kalıyor.
baba uğraşıyor çabalıyor ama minari tohumundan alacağı faydayı alamıyor sonuç olarak minariye kalıyor.
anne taşındıkları yeri ve o evi sevmiyor ama o çevre ailenin küçük oğlunun sağlığına kavuşmasını sağlıyor.
anneanne torununa güzel öğütler veriyor ve sabah inme iniyor sağlığını kaybediyor.
yine anneanne yanlışlıkla babanın bütün emeklerini hiç ediyor ama ailenin yan yana aynı ortamda uyumalarını sağlıyor ve aile beraber olmanın önemini anlıyor.
benim anladığım hakikatler bunlardı üstüne bol bol düşünülmesi gereken güzel bir film olmuş.
ha unutmadan film 6 dalda aday olmuş ve filmin yapımcılığını brad pitt üstlenmiş.
tavsiye edebileceğim lezzetli bir film izleyecek yazarlara iyi seyirler.
film genel olarak çok güzel alt metinler içeren sakin bir film olmuş.
seyirci izlerken karakter analizi yaparken buluyor kendisini yeterince analiz edenler filmden keyif alacaklardır.
ben şahsen böyle usul usul işleyen ve bir anlam çıkarmamızı sağlayan dram filmlerine bayılıyorum hem ders alıyorum hem hüzne boğulmadan dram izliyorum.
film dediğim gibi koreli bir ailenin amerika'da bir eyalete taşınıp çiftçilik ile uğraşmasını anlatıyor.
bir gurbet ve çaresizlik hikayesi yazan ve yöneten abimiz şiirsel bir anlatımla bize aktarıyor olanları.
araları son derece negatif bir çift , kalbi hasta tatlı küçük bir çocuk , küçük yaşında sırtına fazlasıyla yük binmiş kız kardeş ve garip büyükanne.
geçim sıkıntısı yüzünden aralarında problem olan çiftimizin erkek bireyi ailesine bakma derdinde ve bunu çiftçilik yaparak yapmak ve amerika'da kore ürünleri satarak parayı kırmak istiyor.
kadın birey ise eve benzemeyen evden ve sürekli geçim sıkıntısı yaşamaktan bezmiş durumda üstelik küçük oğlu kalp hastası.
böyle kurgulanmış bir hikayenin içindeki hakikatleri aramaya çalışıyoruz filmi izlerken ayrıca güzel müzik kullanımı ve ortalama üstü bir sinematografi sunuyor.
hikayenin sonunda doğru yere ekilen minari tohumu aileye umut veriyor. gariban minari tohumu kimseden hizmet beklemeden kendi halinde büyüyor ve yetişiyor en sonunda ailenin elinde sadece minari kalıyor.
baba uğraşıyor çabalıyor ama minari tohumundan alacağı faydayı alamıyor sonuç olarak minariye kalıyor.
anne taşındıkları yeri ve o evi sevmiyor ama o çevre ailenin küçük oğlunun sağlığına kavuşmasını sağlıyor.
anneanne torununa güzel öğütler veriyor ve sabah inme iniyor sağlığını kaybediyor.
yine anneanne yanlışlıkla babanın bütün emeklerini hiç ediyor ama ailenin yan yana aynı ortamda uyumalarını sağlıyor ve aile beraber olmanın önemini anlıyor.
benim anladığım hakikatler bunlardı üstüne bol bol düşünülmesi gereken güzel bir film olmuş.
ha unutmadan film 6 dalda aday olmuş ve filmin yapımcılığını brad pitt üstlenmiş.
tavsiye edebileceğim lezzetli bir film izleyecek yazarlara iyi seyirler.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
bahçende ki çiçek gibiyim,
yağmur yağmaz, rüzgar esmez.
günden güne solacağım,
gözlerinde yanacağım.
siyahlar
söz ve müziği bana ait olan bir şarkının sözleridir aynı zamanda.
yağmur yağmaz, rüzgar esmez.
günden güne solacağım,
gözlerinde yanacağım.
siyahlar
söz ve müziği bana ait olan bir şarkının sözleridir aynı zamanda.
devamını gör...
sevgililer günü
gereksiz bir gün. güneş bugün de aynı yerden doğdu, aynı yerden batacak. çalışan varsa bugün de çalışıyor, okuyan varsa bugün de okuyor. bugün de insanın yemek, tuvalet, temizlik ihtiyacında bir değişiklik yok. bugün de telefon görüşmesi yapacak, whatsapp'ta bir arkadaş ya da akrabalarınızla yazışacak, bugün de hava soğuksa üşüyeceksiniz.
hayatınızda en ufak bir değişiklik yapmayan gün sıradandır.
hayatınızda en ufak bir değişiklik yapmayan gün sıradandır.
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
tanımlarda denk geldiğimde nedense içimi ısıtan yazar.
devamını gör...
uzak mesafe ilişkisi yaşayanlara tavsiyeler
hep kötücül bakıyorsunuz duruma.
asla yürümez gitmez ilerlemez diye bir şey yok. eğer kişi aldatmak istiyorsa bunun yakın mesafe uzak mesafeyle bi ilgisi yoktur.
sevip sevmememe isteyip istememe ile alakası vardır.
yakın mesafe ilişkisi nedir ayrıca.
gözünün ucunda olmak mıdır.
aldattı mı acaba şuan kimle y.tıyor acaba dur bi bakim yakınım zaten demek mi.
siz olayı çok başka yere götürmüşşünüz dostlar
aşın bunu.
sevgi varsa eğer her şey vardır.
asla yürümez gitmez ilerlemez diye bir şey yok. eğer kişi aldatmak istiyorsa bunun yakın mesafe uzak mesafeyle bi ilgisi yoktur.
sevip sevmememe isteyip istememe ile alakası vardır.
yakın mesafe ilişkisi nedir ayrıca.
gözünün ucunda olmak mıdır.
aldattı mı acaba şuan kimle y.tıyor acaba dur bi bakim yakınım zaten demek mi.
siz olayı çok başka yere götürmüşşünüz dostlar
aşın bunu.
sevgi varsa eğer her şey vardır.
devamını gör...
14 şubat için antik öyküler
mitolojiyi çok seven biri olarak merakla beklediğim radyo programı.
edit: beklentimi karşılayan bir program oldu. öyküler günün anlam ve önemini çok güzel özetlediler.
edit: beklentimi karşılayan bir program oldu. öyküler günün anlam ve önemini çok güzel özetlediler.
devamını gör...
ivanmilinski
her yerde nickini görebileceğimiz yazar.
kendini sözlüğe adamıştır.
akışta gezerken sürekli denk gelirim. bu durumdan pek memnunum açıkçası. güzel tespitleri var çünkü. az, öz, keyifli...
fevri olmaması ve orta yolcu oluşundan oturaklı biri olduğuda pek belli. (yaşı merak edilmiş bu yorumu onun için yaptım.) kendisinin bir ağırlığı var burda buda cabası.
durgun bir nickaltı oldu bu benim için hayırlısı. sanırım yazarın sakinliği bana yansıdı bir şekilde. hayırlara vesile olsun hah. neyse sulandırmadan gideyim.
keyifli sözlükler sayın yazar.
kendini sözlüğe adamıştır.
akışta gezerken sürekli denk gelirim. bu durumdan pek memnunum açıkçası. güzel tespitleri var çünkü. az, öz, keyifli...
fevri olmaması ve orta yolcu oluşundan oturaklı biri olduğuda pek belli. (yaşı merak edilmiş bu yorumu onun için yaptım.) kendisinin bir ağırlığı var burda buda cabası.
durgun bir nickaltı oldu bu benim için hayırlısı. sanırım yazarın sakinliği bana yansıdı bir şekilde. hayırlara vesile olsun hah. neyse sulandırmadan gideyim.
keyifli sözlükler sayın yazar.
devamını gör...
ekşi sözlük
vallahi sevseniz de sevmeseniz de, övseniz de gömseniz de türkiye’nin şu an en iyi sözlüğüdür. ulan sözlük 1999 yılında kurulmuş, sitenin içi bildiğin ansiklopedi gibi. hangi şarkıyı aratsam o şarkının hakkında muhakkak 100’den fazla entry girilmiştir. müzik grubu, sanatçı, kitap ismi, film daha neler neler.
kimsenin bilmediği metal şarkıları aratıyorum anında karşıma çıkıyor. sözlük dediğin böyle olur işte. her türlü bilgiyi arattığınızda karşınıza çıkmalıdır. bak misal ben bu sözlükte bazı şarkıları aratıyorum karşıma çıkmıyor neden? herkes bir yere odaklanmış, farklılık yapılmıyor. ayrıca ifade özgürlüğüne de düşkün oldukları için yazarları pek kısıtlamıyorlar bu da çok güzel bir şey. her konu hakkında insan entry girmeli, başlık açmalıdır.
fazla uzatmayayım. yani diyeceğim şudur ki; sözlüğü sözlük yapan özgürlüktür. özgürlüğün de hakkını ekşi sözlük sonuna kadar veriyor. yazar olmak için çaba gösterip, çaylak onay sırasında bekleyip sonra başka sözlüklerde o sözlüğü gömmek cidden vasat bir davranıştır. sezar’ın hakkını sezar’a versek iyi olmaz mı? bence şahane olur.
edit: tamam bir sözlüğün iyi yönlerini yazdığımız kadar kötü yönlerini de yazmak lazım. o konuda hemfikiriz. ama her sözlüğün kötü yönü yok mu azizim? her sözlükte çapsızlar, aktroller, eli şeyinde olan ergenler, provokatif başlık açıp milleti galeyana getirenler? var. ben sözlüğün işleyişini, özgürlüğe olan düşkünlüğünü sevdim. her konudan bilgi arattığım zaman önüme çıkmasını sevdim. olay bu.
kimsenin bilmediği metal şarkıları aratıyorum anında karşıma çıkıyor. sözlük dediğin böyle olur işte. her türlü bilgiyi arattığınızda karşınıza çıkmalıdır. bak misal ben bu sözlükte bazı şarkıları aratıyorum karşıma çıkmıyor neden? herkes bir yere odaklanmış, farklılık yapılmıyor. ayrıca ifade özgürlüğüne de düşkün oldukları için yazarları pek kısıtlamıyorlar bu da çok güzel bir şey. her konu hakkında insan entry girmeli, başlık açmalıdır.
fazla uzatmayayım. yani diyeceğim şudur ki; sözlüğü sözlük yapan özgürlüktür. özgürlüğün de hakkını ekşi sözlük sonuna kadar veriyor. yazar olmak için çaba gösterip, çaylak onay sırasında bekleyip sonra başka sözlüklerde o sözlüğü gömmek cidden vasat bir davranıştır. sezar’ın hakkını sezar’a versek iyi olmaz mı? bence şahane olur.
edit: tamam bir sözlüğün iyi yönlerini yazdığımız kadar kötü yönlerini de yazmak lazım. o konuda hemfikiriz. ama her sözlüğün kötü yönü yok mu azizim? her sözlükte çapsızlar, aktroller, eli şeyinde olan ergenler, provokatif başlık açıp milleti galeyana getirenler? var. ben sözlüğün işleyişini, özgürlüğe olan düşkünlüğünü sevdim. her konudan bilgi arattığım zaman önüme çıkmasını sevdim. olay bu.
devamını gör...
entel görünme başlangıç paketi
kemik çerçeve gözlük, paketin vazgeçilmezidir.
ben de aldım; üzerinize afiyet biraz miyop astigmatım. eh her güzelin bir kusuru vardır değil mi? böyle ceylan gözlerin de ufak bir nazar boncuğu olacak haliyle. efenim, ben de gözlüklerimi kemik çerçeve olarak tercih ettim nitekim neden tercih etmeyeyim? hadi ama biraz zeki ve bilgili görünmekten kimseye zarar gelmez. bu gözlük sayesinde, dış görünüşten, iqma +15 puan direkt yükleniyor. konuşmanıza bile gerek yok. "hı hımm...seni anlıyorum." diyerek daha çok sessiz takıldığınızda, hemen diyorlar ki "tanrım çok şey biliyor olmalı"...
boş verin, kasmayın; bir gözlük yetiyor.
gerçi, prensip olarak insan sevmediğim ve çirkin görmeye katlanamadığımdan etrafı net görmemek için zaten pek gözlük kullanmıyorum ama arada canım entel olmak isteyince takıyorum.
ben de aldım; üzerinize afiyet biraz miyop astigmatım. eh her güzelin bir kusuru vardır değil mi? böyle ceylan gözlerin de ufak bir nazar boncuğu olacak haliyle. efenim, ben de gözlüklerimi kemik çerçeve olarak tercih ettim nitekim neden tercih etmeyeyim? hadi ama biraz zeki ve bilgili görünmekten kimseye zarar gelmez. bu gözlük sayesinde, dış görünüşten, iqma +15 puan direkt yükleniyor. konuşmanıza bile gerek yok. "hı hımm...seni anlıyorum." diyerek daha çok sessiz takıldığınızda, hemen diyorlar ki "tanrım çok şey biliyor olmalı"...
boş verin, kasmayın; bir gözlük yetiyor.
gerçi, prensip olarak insan sevmediğim ve çirkin görmeye katlanamadığımdan etrafı net görmemek için zaten pek gözlük kullanmıyorum ama arada canım entel olmak isteyince takıyorum.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
hayatım değildin, hayatımın vazgeçilmez parçası da değildin. parçalar çıkarıldığında eksik kalır çıkarılan yerler. o eksik yer senin gidişinle daha da güzel olacak inanıyorum. eksiklik güzel olur mu hiç? olacak. ne mutlu...
devamını gör...


