yirmi dokuz diye bir yaş yoktur otuzdur o
29.90.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
hayırlı olsun, bu işi de layığıyla yaparsınız, şahsen hiç kuşkum yok, hadi allah utandırmasın şimdiden iyi yayınlar.
devamını gör...
cehenneme gidildiğinde yapılacak ilk aktivite
savaş çıkarırım gibi geliyor.
çocukken dayak yediğim bi gün şunu fark etmiştim. öyle ya da böyle dayak yiyordum. yediğim dayak aslında benimle ilgili değildi, dayağı yiyordum çünkü dövmek istiyordu. mesele buydu. öyle olunca dayak sırasında ağlamayı bıraktım. çünkü dayak ağlayınca bitiyordu. ha bir tokat yemişim ha 10 tokat, arasında bir fark göremiyordum. her türlü onur kırıcı buluyordum.
dayak sırasında beni döven kişinin gözlerinin içine bakmaya başladım. ağlamadığımı görsün diye. bu sefer ağlatana kadar dövmeye başladı. öyle olunca şunu düşünmeye başladım. öyle de öleceğim böyle de, hiç olmazsa savaşı ben kazanayım, o ağlasın. hakkat beni döven artık baktı ben ağlamıyorum, kendi ağlamaya başladı.
o günden beri aynı ruh hastalığım devam ediyor. öyle ya da böyle öleceğim kafasındayım. o yüzden pek geri adım atmam. oraya gittiğim zaman olacaklar belli. yanacağım söylenene gore. sahiden cehennem varsa ve zaten öyle ya da böyle yanıyorsam o zaman oradan çıkmak için yanarım diye düşünüyorum. her türlü zaten yanıyorsak neden öylece oturup yanalım?
bu nedenle cennet ve cehennem bana biraz ilginç gelir. insan sürekli acı verilecek, sürekli işkence edilecek ve daha önemlisi hiçbir zaman o kadarını hak ettiğini düşünecek bir varlık değil, olamaz. ya da cenneti hak ettiğini düşündüğü zaman azına razı gelecek bir varlık hiç değil. ben bu nedenle asıl kaosun cennet ve cehennem varsa oralarda çıkacağına inanıyorum.
sanki çok eğlenceli olacak gibi geliyor bana.
bi bakmışız, beni cennet ve cehenneme bile almaya layık görmüyorlar, akıl yaşımı 6 çıkarıyorlar. sahiden çok onur kırıcı olurdu bu. çok üzüldüm şu an.
çocukken dayak yediğim bi gün şunu fark etmiştim. öyle ya da böyle dayak yiyordum. yediğim dayak aslında benimle ilgili değildi, dayağı yiyordum çünkü dövmek istiyordu. mesele buydu. öyle olunca dayak sırasında ağlamayı bıraktım. çünkü dayak ağlayınca bitiyordu. ha bir tokat yemişim ha 10 tokat, arasında bir fark göremiyordum. her türlü onur kırıcı buluyordum.
dayak sırasında beni döven kişinin gözlerinin içine bakmaya başladım. ağlamadığımı görsün diye. bu sefer ağlatana kadar dövmeye başladı. öyle olunca şunu düşünmeye başladım. öyle de öleceğim böyle de, hiç olmazsa savaşı ben kazanayım, o ağlasın. hakkat beni döven artık baktı ben ağlamıyorum, kendi ağlamaya başladı.
o günden beri aynı ruh hastalığım devam ediyor. öyle ya da böyle öleceğim kafasındayım. o yüzden pek geri adım atmam. oraya gittiğim zaman olacaklar belli. yanacağım söylenene gore. sahiden cehennem varsa ve zaten öyle ya da böyle yanıyorsam o zaman oradan çıkmak için yanarım diye düşünüyorum. her türlü zaten yanıyorsak neden öylece oturup yanalım?
bu nedenle cennet ve cehennem bana biraz ilginç gelir. insan sürekli acı verilecek, sürekli işkence edilecek ve daha önemlisi hiçbir zaman o kadarını hak ettiğini düşünecek bir varlık değil, olamaz. ya da cenneti hak ettiğini düşündüğü zaman azına razı gelecek bir varlık hiç değil. ben bu nedenle asıl kaosun cennet ve cehennem varsa oralarda çıkacağına inanıyorum.
sanki çok eğlenceli olacak gibi geliyor bana.
bi bakmışız, beni cennet ve cehenneme bile almaya layık görmüyorlar, akıl yaşımı 6 çıkarıyorlar. sahiden çok onur kırıcı olurdu bu. çok üzüldüm şu an.
devamını gör...
köylü olduğu için utanmayan insan
mantık çalışmış insandır.
p'ler, q'lar, iseler, ancaklar vb.
bir şey diyecektim yoruldum.
keşke sizin kadar boş olsam.
ben mi çok doluyum.
neyse benim telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
hem yazar, hem köylü, hem anne, hem sosyalim.
siz takılın valla.
sıradaki tanım en sevdiğime gelsin.
p'ler, q'lar, iseler, ancaklar vb.
bir şey diyecektim yoruldum.
keşke sizin kadar boş olsam.
ben mi çok doluyum.
neyse benim telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
hem yazar, hem köylü, hem anne, hem sosyalim.
siz takılın valla.
sıradaki tanım en sevdiğime gelsin.
devamını gör...
geceye bir nostalji bırak
arı mayalı silgi: pembesi çilek kokar, yeşili de elma.
silmeye kıyamazdım,rengi kararır elimde kokusu biter diye.

çocukken nesneler insana bir başka görünür, daha yeni yeni tanımaya başladığınız hayatta bir kağıt parçası bile çok değerlidir.
hele hele her şeyin sınırlı sayıda olduğu ya da zorlukla edindiğiniz zamanlarda.
silmeye kıyamazdım,rengi kararır elimde kokusu biter diye.

çocukken nesneler insana bir başka görünür, daha yeni yeni tanımaya başladığınız hayatta bir kağıt parçası bile çok değerlidir.
hele hele her şeyin sınırlı sayıda olduğu ya da zorlukla edindiğiniz zamanlarda.
devamını gör...
ucemak
tanımak istediğim, saygıyı hak eden kibar kardeşimiz.yolum düşerse evinin bahçesinde demli çayını içmek istediğimi de belirteyim.
devamını gör...
normal sözlük’te kadın yancısı olmak
insan olmadan troll olmaya kalkan şeylerin yancısı olmaktan iyidir. tabii ki siz yine de yancı olmayın, olacaksanız da yanında duracağınız tiplere dikkat edin.
devamını gör...
arkadaşlık sitelerinde ciddi ilişki arayan kadınlar
boşandıktan sonra gayet güzel kullandığım sitedir. pek tabii ki yeni boşanmış biri olarak, ilk girdiğim zamanlarda "ciddi" denen ilişki türünü aramadım, kişisel tercihim. ancak aynı yönde kişisel tercihi "ciddi" olan kadın -ve erkeklere- de saygı duymak lazım. özellikle kadınların bu toplumda kadın-erkek ilişkisinde ciddiyetten başka alternatifleri yok gibi... var ama beyinleri ana babaları tarafından çocukluktan beri öyle yıkanıp şartlanıyor. kabuğunu kıran, illa evlilik diye tutturmayan ve "takılmalık/özgür" ilişki arayan kadın çok az. olanlar da bu toplumun çoğu tarafından yaftalanıyorlar. hatta arkadaşlık sitelerinde "hafif" ilişki arayan erkek çoğunluğu tarafından bile. kendileri erkek oldukları için hafif olmuyorlar ya (!) neyse...
kendi tecrübemi söyleyecek olursam, bilinçli davranırsanız istediğiniz tiplerde ilişkileri bulmak mümkün. "ciddi" olmayan ama kafama göre ilişkileri de buldum, ciddisini de buldum.
sosyalliğe gelince, artık hemen herkesin nette olduğu, feysbuk gibi sosyal ağların bile arkadaşlık sitesi gibi kullanıldığı şu devirde "hiç mi sosyal hayatınız yok" demek bana anlamsız geliyor. birincisi sosyal hayatı "fazla renkli" olmamak bir suç mu? değil. suç ise seve seve kabullenirim çünkü hayatımın hiçbir döneminde sosyal hayatım fazla geniş ve renkli olmadı. arkadaş toplantılarından toplantılarına sıkça koşmadım. partilemedim (!) birileriyle tanıştırmak isteyen arkadaş ya da akrabalarım hiç olmadı. hal böyle iken ve biraz da boyunuz haddinden uzun, aradığınız adamları da kendinizden uzun istediğinizde -bu sadece kriterlerden biri tabii- karşıt cinsten istediğiniz tipte insanlarla karşılaşmanız zorlaşıyor.
kısacası iyi ki varlar. birçok bilinçsiz, ne sitediğini tam kafasında oturtamamış insanlara hayal kırıklığı da oluyorlar ama azınlık ta olsa mutlu çiftler de yaratabiliyorlar. ama ciddi ama değil…
kendi tecrübemi söyleyecek olursam, bilinçli davranırsanız istediğiniz tiplerde ilişkileri bulmak mümkün. "ciddi" olmayan ama kafama göre ilişkileri de buldum, ciddisini de buldum.
sosyalliğe gelince, artık hemen herkesin nette olduğu, feysbuk gibi sosyal ağların bile arkadaşlık sitesi gibi kullanıldığı şu devirde "hiç mi sosyal hayatınız yok" demek bana anlamsız geliyor. birincisi sosyal hayatı "fazla renkli" olmamak bir suç mu? değil. suç ise seve seve kabullenirim çünkü hayatımın hiçbir döneminde sosyal hayatım fazla geniş ve renkli olmadı. arkadaş toplantılarından toplantılarına sıkça koşmadım. partilemedim (!) birileriyle tanıştırmak isteyen arkadaş ya da akrabalarım hiç olmadı. hal böyle iken ve biraz da boyunuz haddinden uzun, aradığınız adamları da kendinizden uzun istediğinizde -bu sadece kriterlerden biri tabii- karşıt cinsten istediğiniz tipte insanlarla karşılaşmanız zorlaşıyor.
kısacası iyi ki varlar. birçok bilinçsiz, ne sitediğini tam kafasında oturtamamış insanlara hayal kırıklığı da oluyorlar ama azınlık ta olsa mutlu çiftler de yaratabiliyorlar. ama ciddi ama değil…
devamını gör...
2 nisan 2021 covid-19 tablosu
yine bir yerlerde birinciyiz sanırım.
dışarıdaki insanlara bakıyorum, lan maskesi yok güneş gözlüğü takmış p**t. süsünden ödün vermiyor p*****nk. 150 kişi kıç kıça akraba ziyaretleri, yok yeğenimin doğum günü yok "evde sıkıldıh yavf hadi 50 kişi komşuda toplanalım" yok bilmem ne. bu milletin başına o zıkkım gelmedikçe anlamıyor, gerçi gelince de anladıklarını düşünmüyorum.
dışarıdaki insanlara bakıyorum, lan maskesi yok güneş gözlüğü takmış p**t. süsünden ödün vermiyor p*****nk. 150 kişi kıç kıça akraba ziyaretleri, yok yeğenimin doğum günü yok "evde sıkıldıh yavf hadi 50 kişi komşuda toplanalım" yok bilmem ne. bu milletin başına o zıkkım gelmedikçe anlamıyor, gerçi gelince de anladıklarını düşünmüyorum.
devamını gör...
polisiye dizi önerisi
hırsız polis sjsjsjsj.
devamını gör...
dikiş kutusu
orta okul ve lise yıllarımın içinde biriktiği, tenekeden, ekose desenli kutu.
benim zamanlarımın, kız meslek lisesi klasiği.
yiyorsa meslek dersine onsuz gel.
benim zamanlarımın, kız meslek lisesi klasiği.
yiyorsa meslek dersine onsuz gel.
devamını gör...
dr dodo
sosyal medyada tanınan bir doktordur. kitap tavsiyeleri paylaştığı instagram sayfası için link #dfambookclub etiketiyle siz de okuduğunuz kitapları paylaşabilir, yorumlayabilirsiniz.
devamını gör...
mükemmellik
çağımızın hastalığı olarak geçer aslında.*
akla çok olumlu bir cümleymiş gibi gelir. yalnız yanıltıcı...
her şey'in olması gerektiği gibi olması.
ahh kulağa ne hoş geliyor. ama bunu sürekli planlamalısın pes etmeden. o sınırdan çıkıldığında olması gereken olmadığındaki endişe halin artık bir sorun teşkil eder senin için.
mükemmeliğe takıntı durumu strese yol açar ve daha sonra bu durum kronik psikolojik rahatsızlığa kadar gidebilir. kusurlu sonucu kabul etmeme çaresizliği doğurur. insan yaratılışı hata ile harmanlar kendini. bir bütündür aslında yanlışlar ve doğrular. üst üste bir çok yanlış en sonunda mutlak doğruyu yaratır. mükemmellik misyonunu taşıyan kimse hatalarını karabasan gibi görür. fakat yağmurdan kaçarken doluya tutulur.
nedir bu dolu? mutsuzluktur.
araştırmalar bu misyonu taşıyan insanların mutluluk seviyelerinin çok düşük olduğunu göstermiş. tüm dünyada kendi alanlarında en iyi ikinci olmalarına rağmen gümüş madalya alan sporcuların mutluluk seviyelerinin 10 üzerinden 4,8 olduğu belirtilmiş. fakat şunu da belirtmek isterim yazımı çok olumsuz bir yere çektiğimi farkına vararak ekleme yapmalıyım. mükemmelliğin olumlu bir tarafından da bahsetmeliyim. burada devreye kontrol girer. ah o ne muhteşem kelime! ihtiyacın kadar alacağın kontrol'ün seni çok sağlıklı sonuçlara götürmesi.
korkmadan yapılan bir yönelimin, seni olması gereken yere getirmesi... kontrol mükemmellik kelimesinin fitilini ateşleyen kelime iken, onu gerektiği yerde kullanarak başka yerlere taşır.
her şey'in fazlası zarardır derler. ihtiyac'ın kadar al. gerisini olmayana ver.*
çok akışına bırakanlar için de ayrı bir yazı yazacağım. biraz da kendimi anlatırım. o yazı daha içten olur.*
akla çok olumlu bir cümleymiş gibi gelir. yalnız yanıltıcı...
her şey'in olması gerektiği gibi olması.
ahh kulağa ne hoş geliyor. ama bunu sürekli planlamalısın pes etmeden. o sınırdan çıkıldığında olması gereken olmadığındaki endişe halin artık bir sorun teşkil eder senin için.
mükemmeliğe takıntı durumu strese yol açar ve daha sonra bu durum kronik psikolojik rahatsızlığa kadar gidebilir. kusurlu sonucu kabul etmeme çaresizliği doğurur. insan yaratılışı hata ile harmanlar kendini. bir bütündür aslında yanlışlar ve doğrular. üst üste bir çok yanlış en sonunda mutlak doğruyu yaratır. mükemmellik misyonunu taşıyan kimse hatalarını karabasan gibi görür. fakat yağmurdan kaçarken doluya tutulur.
nedir bu dolu? mutsuzluktur.
araştırmalar bu misyonu taşıyan insanların mutluluk seviyelerinin çok düşük olduğunu göstermiş. tüm dünyada kendi alanlarında en iyi ikinci olmalarına rağmen gümüş madalya alan sporcuların mutluluk seviyelerinin 10 üzerinden 4,8 olduğu belirtilmiş. fakat şunu da belirtmek isterim yazımı çok olumsuz bir yere çektiğimi farkına vararak ekleme yapmalıyım. mükemmelliğin olumlu bir tarafından da bahsetmeliyim. burada devreye kontrol girer. ah o ne muhteşem kelime! ihtiyacın kadar alacağın kontrol'ün seni çok sağlıklı sonuçlara götürmesi.
korkmadan yapılan bir yönelimin, seni olması gereken yere getirmesi... kontrol mükemmellik kelimesinin fitilini ateşleyen kelime iken, onu gerektiği yerde kullanarak başka yerlere taşır.
her şey'in fazlası zarardır derler. ihtiyac'ın kadar al. gerisini olmayana ver.*
çok akışına bırakanlar için de ayrı bir yazı yazacağım. biraz da kendimi anlatırım. o yazı daha içten olur.*
devamını gör...
ölçek
harita üzerinde iki nokta arasındaki mesafenin, arazi üzerindeki aynı mesafeye oranıdır.
devamını gör...
kısırı kısır yapan önemli detaylar
kullanılan bulgurun esmer bulgur olması salçası,acısı ve ekşiliği.kısır dediğin bol acılı ve ekşili olur.
devamını gör...
edebiyattan anlayan kız vs mantıdan anlayan kız
ikisinden de anlıyorsa, kendinizi geliştirmenizi tavsiye ederim efenim. oturun mantınızı kendiniz açın, böyle arayışlara girmeyin derim ben.
her şeyi geçtim kadının vücudundan insan çıkıyor yahu. bırakın artık böyle sınıflandırmaları.
şiirden anlayan kadın, mantı açan kadın, edebiyattan anlayan kadın, güzel kahve yapan kadın bla bla bla
her şeyi geçtim kadının vücudundan insan çıkıyor yahu. bırakın artık böyle sınıflandırmaları.
şiirden anlayan kadın, mantı açan kadın, edebiyattan anlayan kadın, güzel kahve yapan kadın bla bla bla
devamını gör...
sabah işe giderken simit poğaça almak
mide yanmasını falan geçtim kısa zaman içinde büyük bir göbeğiniz olacağına işarettir ama işte insan o tadın bağımlısı oluyor.
devamını gör...


