kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
dün çektim...
devamını gör...

rus şair hatta şairlerin şairi boris pasternak veya tam adıyla boris leonidoviç pasternak yalnızca şair olarak anılmaması gereken bir isim. rainer maria rilke, paul verlaine ve william shakespeare gibi edebiyatın önemli isimlerinin eserlerini rusçaya çevirmiştir şairliğinin yanı sıra. pasternak sanatın içine doğmuştur ve çağdaşlarının aksine görece rahat bir hayata gözlerini açmıştır. belki biraz bu durumdan ötürü belki de birinci dünya savaşına katılamayacak durumda olmasından eserlerinde savaşın tahribatı görülmez, daha çok doğa ile iç içe ve aşk üzerine yazmıştır ama döneminin şartları gereği toplumdan da tam olarak kopması mümkün olmamış bu yüzden kendi şiir anlayışının içine yedirmiştir bu durumu. hayatı boyunca çoğu kez eserleri sansüre uğramış, yasaklanmış ve hatta hayatının sonlarına doğru kanser ile mücadele ederken ülkesinden sürülme ihtimali ile karşı karşıya kalmıştır ve zaten en sonunda da kansere yenik düşmüştür. erken dönem eserlerine bakıp kendisine sembolist demek ne kadar doğru olur bilmiyorum bana kalırsa pasternak sınırlandırılabilecek bir isim olmamıştır zaten hiç. 50 yaşlarının ortalarındayken olga ivinskaya ile tanışmış ve daha sonra şiirlerinde onun izleri de görülmüştür.

cemal süreya çevirisi ile öyledir öyle başlar şiiri:


insan iki yaşında da öyle başlar işte
ezgilerin karanlığına sıyrılır kucaklardan,
cıvıl cıvıl cıvıldar, mırıldar bir süre,
derken, üçüne doğru, sözler dökülür ağzından.

öyledir işte, yavaşça başlarsın anlamaya,
kapılıp bir türbinin büyük gürültüsüne,
sen misin bu, bir başkası mı yoksa,
yabancılaşmıştır evin, bir gölgedir annen de

bu zalim leylâk parıltısının nedir derdi?
bu dökülen, bu inen bir park kanepesine,
nedir? çocukları kaçırmak gibi bir şey mi?
öyledir işte, kuşlar öyle doluşur içine.

arttıkça artan kıvamını bulan acılardan:
yüreğinde ulaşılamayanın özlemi, uzak yıldızlar,
faust gibi olduğun, kafan bulandığı zaman
öyledir, öyle başlar çingene çalgıcılar.

uçaraktan yüce yüce gök katlarından
çevrili alanlar görürsün, evsiz topraklar,
ve denizler bir iççekiş kadar ansızın,
işte tıpkı öyle doğar heceler ve uyaklar.

yulafların üstünde, sırtüstü,yaz geceleri,
yakarır durur: her şey yerini alsın diye,
sakınarak gözünden şafağı ve evreni
öyle olacaktır, öyledir dalaşımız güneşle.

öyledir, öyle başlar yaşamak, dizelerle.
devamını gör...

ibrahim tatlıses isimli türkücünün yayınladığı programdır.

birkaç gün önce haluk levent, hüseyin turan gibi usta sanatçılar gelmişti onlar için çok kısa bir süre izlemiştim.

bu tip insanlar olmadığı sürece asla izlemem.
devamını gör...

gomercan’ı hep takım elbiseler içinde, insan kaynaklarındaki kıza yürüyen, taze mühendis bir profilde hayal etmiştim.

öyle ki zincirlikuyu metro’da aldığı filtre kahveden, çalıştığı plazanın 18. katına kadar yalnızca 2 yudum alacak ve gün boyu o mug’la gezecek bir cimrilik vibe’ı da vermişti.

fakat profil resminde görüyorum ki, bildiğin kemılın kemıl olduğu günleri özleyen bizim gibi biri. umut sarıkaya falan da seviyodur hea bu, can gox da dinliyodur. *
devamını gör...

izinde kötü gidince hasretimi dindirdiğim müstakil bağ evi. acısını en güzel şekilde çıkarıyorum.bahçede çay ve kahve keyfi, folluktan alınan ılık yumurta.dalından koparılmış taptaze meyve ve sebze.tertemiz hava,kuş sesleri, yaprakların hışırtısı,toprağın kokusu. özledikçe telefonumda kayıtlı fotoğraflara bakıyorum. ordaymış gibi hissediyorum. dairelerde sürünüyoruz.cezaevi resmen.
devamını gör...

bütün sağlık çalışanlarına, başta hemşireler olmak üzere,bütün çalışanların tıp bayramını kutlarım, bu pandemik dönemde şehit olan sağlık çalışanlarına allah'tan rahmet dilerim.
hepsine canı gönülden çok teşekkür ediyorum.
hakkınızı helal edin.
devamını gör...

bir insanın çocuk dogurabilecek fiziki olgunluğa ulaşması 20 yaşını buluyor bizim ülkemizde 13 - 15 yaşında evlendirilip çocuk doğuran çocuklar var ve bunun doğru olduğunu düşünen beyinsiz insanlar var. pedofiliyi yasallaştırmaktır bu.
devamını gör...

akp'li biri ile gündemi konuşmak. aman böyle bir hataya düşmeyin canım yazar kardeşlerim.
devamını gör...

mimarlık ve askeri alanlarda çok gelişmiş imparatorluk.
ben biraz roma imparatorluğu ve koleksiyonerlik ile ilgili bir kaç şey söylemek istiyorum.

öncelikle roma imparatorluğu savaşçı bir imparatorluktu. ancak kendilerinden önce dünyanın bir çok yerine yayılmış olan helen kültürü sanatsal bir kültürdü. bu yüzden roma her zaman bir şekilde köklerini yunan kültürü'ne dayandırmaya tarihsel olarak köklerinde yunan kültürü olduğunu kanıtlamaya çalıştılar.

hatta sırf bu çabaları sayesinde koleksiyonerlik ortaya çıktı ve ilk koleksiyoncular da romalı ultra zenginlerdi. roma ordusu bir yeri fethettiğinde oradaki zenginlerin evlerini veya tapınakları yağmalayarak özellikle heykelleri toplardı. başlarda bu toplama işi çok acemice olduğu için ve askerlerin hangi heykel önemli hangisi değerli bilemedikleri için bir çok önemli eser yok oldu.

m.ö.146 yılında tarihçi polybius'un anlattığına göre konsül mummius korinth’i ele geçirdiğinde askerler sanat eserleri ve anıtlara değer vermeden yok ederler.

yavaş yavaş bilinçli bir yağmalama anlayışı gelişti ve romalı generaller de bu yağmalama ile başlattıkları koleksiyonerliği sevmeye ve villalarında bu heykelleri sergilemeye başladılar. sefere çıktıklarında yanlarında bu eserlerden anlayan uzmanları bile götürmeye başladılar.

başlarda roma'ya getirilen bu eserler savaştaki galibiyetin bir göstergesi olarak roma'daki tapınaklara sunuluyordu. ancak generaller yavaş yavaş bu eserlerden kendilerine de ayırıp villalarına götürmeye başladılar. zamanla bu villalar birer açık hava müzesine dönüşüyordu. bunlardan en ünlüsü ise imparator hadrian'ın tivoli'deki villasıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

görsel kaynağı: buradan

bu villa o kadar büyüktü ki içerisinde tapınaklar, hamam, kütüphaneler, tiyatro, bağlantı yolları, çeşitli salonlar, görevlilerin kaldığı yapılar, sütunlu yapılar, havuzlar gibi bir çok yapıyı barındırıyordu. özellikle bu havuzların etrafında kaidelerin üzerinde az önce bahsettiğimiz heykeller sergileniyordu. suyun yansıması sayesinde bu heykeller daha da ilgi çekici hale geliyordu. aslında bu villa bile başlı başına roma'nın mimari yeteneği ile helen kültürü'nün sanatsal yönünün birleşmesinin muazzam bir örneğidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görsel kaynağı: buradan

elbette sadece yağma ile gelen eserler sergilenmiyordu bu villalarda. zamanlar roma'ya getirilen veya gelen heykeltıraşlar burada da eserler vermeye başladılar. özellikle bahsettiğimiz villa'da bir yarışmada birinci olduktan sonra sergilenmeye başlayan bir amazon heykeli hem kendi döneminde hem de günümüzde sanat tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. sebebi ise bu heykele arkadan baktığınızda bir erkeğin sırtına bakıyorsunuz önden baktığınızda bir kadının gövdesine bakıyorsunuz. aslında bu eser amazon görüntüsünü en güzel gösteren eserdir desem yanlış olmaz.

roma imparatorluğu, koleksiyonculuk ve villa kelimelerini bir arada kullandığımız zaman bir villayı daha anmamız gerekiyor ki o da tiberius'un villası'dır. bu villa sperlonga mağarasını da içine alarak büyük bir alanı kaplıyor. özellikle mağaranın içinde sergilenen heykel grubu ile bahsettiğimiz helen kültürü sevdasına da güzel bir örnektir. bu heykel grubu konusunu odysseia destanından alır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görsel kaynağı: www.archaeologs.com/i/307/s...
önde ortada scylla grubu olarak anılan bir heykel grubu, yanlarda pasquino ve palladion'un kaçırılışı konularını işleyen heykel grupları bulunur. en arkada ise en meşhur ve en karmaşık heykel grubu bulunur. bu heykel grubunun konusu ise odysseus’un polyphemos’u kör edişi.'dir. bu heykeller roma kopyaları olsa da yunan mitolojisinden ve odysseia'dan konuları işlemesi açısından önemlidir.

özellikle roma'da kopya eserler de çok fazla yapılırdı. günümüze kadar kalmayan bazı eserlerin neye benzediğini bu kopyalar sayesinde biliyoruz.
devamını gör...

leyla ile mecnun 1.leyla
devamını gör...

boks geçmişi olan bir insan olarak boks öğrenin önerisinde bulunabilirim. napcaz bıçağa mı yumruk atacağız diye düşünecek arkadaşlar çok minimon. hepsine bayılıyorum.

savunma sporu bilmek değişik bir şey. bir kez çok aniden bir sokak köpeği yüzüme saldırdı, köpeğe yumruk atarken buldum kendimi. bunu planlamadım o panik anında. kendimi yumruk atarken buldum. bu duruma son derece tepki gösteren hayvansever arkadaşlardan özür diliyorum. hayvanın yüzümü parçalamasına izin veremedim. burnumu o köpekten daha çok seviyorum. ayrica burnuma ihtiyaç duyuyorum. bir anda yüz mesafeme zıplayıp nefesini hissettiğim an başını okşayamadım. o da çok ayrı bir mesele.

bunun yanında karanlıkta karşıma bööö yaparak iki farklı zamanda iki farklı kişi çıktı. korkmaya fırsat bulamadım, bir hırsız neden bööö yapsın diye düşünemedim, hırsız sandım ve yumruk attım. iki seferinde isabet ettirebildim.

haliyle olaya böyle bakmak lazım. biri bıçak çektiği zaman beyniniz en iyi neyi biliyorsa onu yapıyor. yani savunma sporu bilmeyen biri şaşırıyor ve öylece kalıyor. savunma sporu bilen biri ise doğru anı kollayıp kendini savunuyor. siz beyninizin verdiği o kararı ancak yumruk atınca fark ediyorsunuz.

bir bıçaktan yumrukla kaçmak mümkün müdür?

bu da garip bir meseledir. bizim türk insanı genellikle yumruk atarken ya da bıçak çekerken savrulur. çünkü bir insana zarar verebilmek için vücut gücünüzü doğru şekilde kullanmak zorundasınız. bıçak çeken kişi çok büyük ihtimalle savrularak üstünüze gelecek. haliyle yumruk ile uzaklaştırmak mümkün. eminim günde 100 kişi bıçak sallıyorsa bizim beyinsizlerin yarısı ilk seferinde savrulduğu için isabet ettiremiyordur.

çok daha başarılı olmak için çok yakına gelip bıçaklamalıdır ki hiçbir boksör kol mesafesi kaldığı zaman öylece bakmaz. en baştan önlemi alır.

ha arkadan bıçaklanma mevzusu olur, ne bileyim bıçağı kalem kullanan john wick ustalığı ile kullanır orasını bilemem. geçmiş olsun o zaman.

yakın mesafeyi kapsayan savunma sporları var, çok nefis hareketler var. onlar öğrenilebilir, bazı insanlar için daha etkilidir. ben öğrendim, bir insanın kolunu yakalamak çok ciddi bir disiplin ve soğukkanlılık istiyor. haliyle benim için çok etkili olmadı. ben hala boksu tercih ediyorum.

ve şunu belirtmem gerek. hanımlar çubuk kraker kollu, omuzları olmayan, solucan gibi ortalarda gezen tiplerin şiddetine uğramayın. ha bu demek değil 2 metrelik adamların şiddetine mi uğrayalım? lütfen.. kendinizi savunmayı öğrenin bu topraklarda. çünkü gerekli. sevgiler.
devamını gör...

"anderson, yüksek sesle konuşma. bütün sokağın iq'sunu düşürüyorsun."

benedict'in oynadığı diziden...

edit: başlıktaki isim düzeltilse güzel olurdu.
devamını gör...

ilk romanını 20'li yaşlarında yazmış yeraltı edebiyatına oldukça hakim bir yazardır.
özellikle az adlı romanı içimdeki oğuz atay sevgisini perçinlemiştir.
daha ve kinyas ve kayra romanları da alışılmışın dışında hikayeler anlatan kaliteli kitaplardır.
devamını gör...

bunu tekniğe, şarta bağlayan insanlardan uzak durunuz.
meditasyon duru olmanın, saf bilinç olmanın halidir.
şartlarla meditasyona giremezsin.
o koşullanma sende beklenti yaratır
devamını gör...

karikatürist metin fidan'ın naif köşesinin ismi.
devamını gör...

dünya hiçbir şey hissetmeyenlere aittir. eylem adamı olmanın birinci şartı, duyarsız olmaktır.

fernando pessoa
devamını gör...

eee biz de karşılaşıyoruz turistle, bizi de aşılayın o zaman diye düşündürten haberdir. şaka bir yana canımız turistten değersiz, tekrardan gördük bunu.

dışişleri bakanı mevlüt çavuşoğlu, almanya’da mevkidaşı heiko maas ile bir görüşme gerçekleştirdi. ikili, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

libya’da duruma ilişkin değerlendirmeler yapan mevlüt çavuşoğlu, “iki gün önce ben de libya'daydım. libya'da yeni kurulan hükümete destek vermemiz lazım. ülkede bulunan çok sayıda yabancı ve paralı askerin çekilmesi konusunda hem fikiriz. libya'ya verilen desteğin geri çekilmesi doğru değil. yabancı savaşçı ile meşru mevcudiyet karıştırılmamalı” dedi.

bakan çavuşoğlu, koronavirüs aşısını geliştiren türkiye kökenli bilim insanlarına da değinerek, “özlem türeci ve uğur şahin'in başarıları ile türkiye ve almanya olarak gurur duyduk” ifadelerini kullandı.

çavuşoğlu, almanya ile kurulan ilişkilerle ilgili, “ikili ticaretimiz hızlı şekilde artıyor. bu sene 40 milyar doların üzerine çıkabileceğini görebiliyoruz” açıklamasını yaptı.

türkiye’de aşılama süreciyle ilgili vaatlerde bulunan çavuşoğlu, “turizm sezonuna güvenli bir şekilde girebilmek ve vatandaşlarımızın güvenliği için bazı tedbirler aldık, turistin görebileceği herkesi mayıs sonuna kadar aşılayacağız” dedi.

buradan
devamını gör...

(bkz: türkiye)
devamını gör...

hababam sınıfı'nın ikinci ve en çok hasılat yapan serisi.
edebiyat öğretmenleri semra hoca' ya yaptıklarından dolayı öğrencilerin disiplin kuruluna verildiği filmdir.
devamını gör...

o sırada yıllardan beri televizyona çıkan erdoğan'ın özel davetlisi bülent ersoy:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim