sözlük kulüpleri
3 ay kadar önce başlattığımız sözlük kulüpleri projemizde birtakım geliştirmelere gitmek istiyoruz.
bu kapsamda atacağımız ilk adım, nicelik yerine nitelikli bir kulüp ağı oluşturmak oldu.
öncelikli olarak, aktif olmayan kulüpleri kapatıyoruz.
devam edeceğimiz kulüpler ;
kitap edebiyat kulübü
bilim sanat kulübü
dizi film kulübü
sağlıklı yaşam kulübü
fenerbahçeliler kulübü
satranç kulübü
kamp doğa kulübü
çalışma kulübü
radyo kulübü
olacak.
yeni kulüp başvuruları için ön üye şartı getirdik.
yeni bir kulüp açmak için 10 kişilik hazır bir üye grubu ve iki adet eş başkan gerekmekte.
bu kapsamda atacağımız ilk adım, nicelik yerine nitelikli bir kulüp ağı oluşturmak oldu.
öncelikli olarak, aktif olmayan kulüpleri kapatıyoruz.
devam edeceğimiz kulüpler ;
kitap edebiyat kulübü
bilim sanat kulübü
dizi film kulübü
sağlıklı yaşam kulübü
fenerbahçeliler kulübü
satranç kulübü
kamp doğa kulübü
çalışma kulübü
radyo kulübü
olacak.
yeni kulüp başvuruları için ön üye şartı getirdik.
yeni bir kulüp açmak için 10 kişilik hazır bir üye grubu ve iki adet eş başkan gerekmekte.
devamını gör...
kaliteli sitcom dizisi
ebru cündübeyoğlu ve hakan yılmaz'ın oynadığı yalancı romantik dizisi de güzeldi. arada açıp izlerim.
devamını gör...
insanın özü
her insanın hayatında gelmek istediği bir nokta vardır. bazıları sevgiyi arar durur bazılarıda iş güç hırsına kapılır, sel olup akıp gider. insanın özünü yine insanın kendi belirler.
devamını gör...
manşinel ağacı
kuzey amerika'nın güneyindeki tropik bölgelere,orta amerika'ya,karayipler'e ve güney amerika'nın kuzey bölgelerine özgü bir ağaçtır. sütleğen(euphorbia) cinsine aittir ve hippomane mancinella olarak da bilinir.yeşil olan meyvesi ise zehirli olup 'sahil elması' ya da 'zehirli guava' olarak isimlendirilmiştir.zaten bu ağacın ispanyolca adı arbol de la muerte yani ölüm ağacıdır.hatta guiness rekorlar kitabı'nın söylediğine göre kendisi dünyanın en tehlikeli ağacı oluyor.
bu ağaçların hemen önünde uyarı tabelaları veya gövdelerinde kırmızı çarpılara rastlanabilse de meyvesi yaban elmasına benzeyip güzel kokulu olduğu için yanlışlıkla tüketilebilir.bu da şiddetli kusma ve ishal sonucu ciddi dehidratasyon yaratabilir.bu da ağacın asıl ölüm tehlikesidir.ayrıca ağacın meyvesi de dahil her yerinde mevcut olan süt kıvamındaki yoğun salgısı cilt ile temas edip yanık benzeri şiddetli kabarcıklara neden olabilir.bu reaksiyonun nedeni ise özsuda yer alan toksinler ve daha da önemlisi forboldür.toksinler mikroorganizmalar tarafından salınır fakat forbol doğal olarak ağaç tarafından üretilen organik bir esterdir. forboller suda çok iyi çözünür ve bu nedenle yağmur yağdığında bu ağaçların altında durmak riskli olur.
bu ağaçlar doğal ekosistemde önemli bir yere sahip olduğu için onları kesmek ve yok etmek söz konusu değil.oluşturdukları sık çalılıklar erozyona karşı toprağı koruyor.
bu ağaçların hemen önünde uyarı tabelaları veya gövdelerinde kırmızı çarpılara rastlanabilse de meyvesi yaban elmasına benzeyip güzel kokulu olduğu için yanlışlıkla tüketilebilir.bu da şiddetli kusma ve ishal sonucu ciddi dehidratasyon yaratabilir.bu da ağacın asıl ölüm tehlikesidir.ayrıca ağacın meyvesi de dahil her yerinde mevcut olan süt kıvamındaki yoğun salgısı cilt ile temas edip yanık benzeri şiddetli kabarcıklara neden olabilir.bu reaksiyonun nedeni ise özsuda yer alan toksinler ve daha da önemlisi forboldür.toksinler mikroorganizmalar tarafından salınır fakat forbol doğal olarak ağaç tarafından üretilen organik bir esterdir. forboller suda çok iyi çözünür ve bu nedenle yağmur yağdığında bu ağaçların altında durmak riskli olur.
bu ağaçlar doğal ekosistemde önemli bir yere sahip olduğu için onları kesmek ve yok etmek söz konusu değil.oluşturdukları sık çalılıklar erozyona karşı toprağı koruyor.
devamını gör...
aşkı anlatan en güçlü söz
''sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin,
sana kafir dediler, diş biledim hakka bile.''
sana kafir dediler, diş biledim hakka bile.''
devamını gör...
popüler olduğu için saldırmak
genel olarak beceriksiz ve kendi yaptıkları ile bir yere gelemeyen, yeteneksiz insanların sıklıkla başvurduğu bir yöntem. öenmsiyormuyuz? tabi ki hayır. kudursunlar efendim hasetlerinden çatır çatır çatlasınlar. çok da şeyimdeydi afedersin.
devamını gör...
hastanede tanıştığı kişiye 1 milyon 400 bin lira kaptıran kadın
"ablacım kusura bakma ama sen salak mısın?" diye tokatlamak istiyorum kendisini.
devamını gör...
türkiye yüzde 99 müslüman bir ülke değildir
2017-2019 anketi istatistiklerini içerir.
2017-2019 anket araştırmalarında sadece 2 yılda ateist ve deist oranında %7 artış yaşanmış.
vatandaşa sorulan soru şu:
"kendinizi dini anlayış bakımından nasıl tanımlarsınız?"
cevaplar şöyle:
%89.5: "allah'ın varlığına ve birliğine inanıyorum"
%4.5: "bir yaratıcı olduğunu düşünüyorum ama dinlere inanmıyorum"
%2.7: "bir yaratıcı olup olmadığından emin değilim"
%1.7: "bir yaratıcı olduğunu düşünmüyorum"
%1.7: "cevap yok"
türkiye, nüfusunun %89.5'i "müslüman", %4.5'i "deist", %2.7'si "tanrı'nın varlığından şüphe eden", %1.7'si "ateist" bir ülke.
türkiye, daha önce gerçekten %99'u müslüman olan bir ülke miydi?
evet aşağı yukarı öyleydi.
ne kadar zaman önce öyleydik?
sadece iki yıl öncesine kadar.
sadece iki yılda deist ve ateist oranı %7 puan arttı.
optimar şirketi buna benzer son araştırmayı 2017 yılında yapmış.
o gün bu soru iki aşamalı sorulmuş.
"kendinizi herhangi bir dine mensup hissediyor musunuz?"
cevap:
%96.1: "evet"
%1.7: "hayır"
%2.2: "cevap yok"
bunun üzerine şu ikinci soru sorulmuş:
"sakıncası yoksa kendinizi hangi dine ait hissediyorsunuz söyleyebilir misiniz?"
cevap: %99.9: "müslüman"
inanç araştırmaları cevap almanın çok kolay, ama gerçek cevabı almanın zor olduğu araştırmalardır.
o nedenle çapraz sorularla desteklenmesi gerekir.
genel baskının ve muhafazakar mahalle baskısının yüksek olduğu toplumlarda, bir de iktidarda islami bir parti varsa, bu sorunun cevabını almak daha da zordur.
bu dramatik değişim %7 puanın da çok üzerinde olabilir.
türkiye dinden neden uzaklaşıyor?
bu sonuç, "dindar" ve "kindar nesil" tezinin, "belagat şehveti" üslubunun ve "nefret söyleminin" çöküşünü ilan ediyor.
metin sadeleştirilmiştir.
kaynak: www.hurriyet.com.tr/yazarla...
2017-2019 anket araştırmalarında sadece 2 yılda ateist ve deist oranında %7 artış yaşanmış.
vatandaşa sorulan soru şu:
"kendinizi dini anlayış bakımından nasıl tanımlarsınız?"
cevaplar şöyle:
%89.5: "allah'ın varlığına ve birliğine inanıyorum"
%4.5: "bir yaratıcı olduğunu düşünüyorum ama dinlere inanmıyorum"
%2.7: "bir yaratıcı olup olmadığından emin değilim"
%1.7: "bir yaratıcı olduğunu düşünmüyorum"
%1.7: "cevap yok"
türkiye, nüfusunun %89.5'i "müslüman", %4.5'i "deist", %2.7'si "tanrı'nın varlığından şüphe eden", %1.7'si "ateist" bir ülke.
türkiye, daha önce gerçekten %99'u müslüman olan bir ülke miydi?
evet aşağı yukarı öyleydi.
ne kadar zaman önce öyleydik?
sadece iki yıl öncesine kadar.
sadece iki yılda deist ve ateist oranı %7 puan arttı.
optimar şirketi buna benzer son araştırmayı 2017 yılında yapmış.
o gün bu soru iki aşamalı sorulmuş.
"kendinizi herhangi bir dine mensup hissediyor musunuz?"
cevap:
%96.1: "evet"
%1.7: "hayır"
%2.2: "cevap yok"
bunun üzerine şu ikinci soru sorulmuş:
"sakıncası yoksa kendinizi hangi dine ait hissediyorsunuz söyleyebilir misiniz?"
cevap: %99.9: "müslüman"
inanç araştırmaları cevap almanın çok kolay, ama gerçek cevabı almanın zor olduğu araştırmalardır.
o nedenle çapraz sorularla desteklenmesi gerekir.
genel baskının ve muhafazakar mahalle baskısının yüksek olduğu toplumlarda, bir de iktidarda islami bir parti varsa, bu sorunun cevabını almak daha da zordur.
bu dramatik değişim %7 puanın da çok üzerinde olabilir.
türkiye dinden neden uzaklaşıyor?
bu sonuç, "dindar" ve "kindar nesil" tezinin, "belagat şehveti" üslubunun ve "nefret söyleminin" çöküşünü ilan ediyor.
metin sadeleştirilmiştir.
kaynak: www.hurriyet.com.tr/yazarla...
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
eyyyyyy yo, selamlar!
bir süredir çok sevgili aykut ile türkçe parçalardan sample kullanılan global işlere yer vermek istediğimiz bir kaçak yayın planlıyoruk fakat siz güzel insanlar da bilirsiniz ki bazı şeyler anlık gelişiyor yani planların hiçbir anlamı veya önemi kalmıyor bu durumda. bulunduğum bu gün -22.8.21 pazar günü- dahilinde akşam 19.15 sularında kaçak bir yayın ile bu yapmak istediğimizi yapabilmek adına bir takım girişimlerde bulunmayı düşünmekteyiz. evet, biz. genelde bizzat kendim düşünüp uygulardım ancak bu defa çok da güzel bir dost eşlik edecek. bu şekilde kafa sözlük radyo kulübü ve kafa sözlük müzik kulübü olarak ilk ofişıl ortak yayınımızı gerçekleştirmiş olacağız.
yeteri kadar boş yaptığım düşüncesindeyim bu yüzden daha fazla kafa açmayayım, heppppinizi beklemekteyiz.
bir süredir çok sevgili aykut ile türkçe parçalardan sample kullanılan global işlere yer vermek istediğimiz bir kaçak yayın planlıyoruk fakat siz güzel insanlar da bilirsiniz ki bazı şeyler anlık gelişiyor yani planların hiçbir anlamı veya önemi kalmıyor bu durumda. bulunduğum bu gün -22.8.21 pazar günü- dahilinde akşam 19.15 sularında kaçak bir yayın ile bu yapmak istediğimizi yapabilmek adına bir takım girişimlerde bulunmayı düşünmekteyiz. evet, biz. genelde bizzat kendim düşünüp uygulardım ancak bu defa çok da güzel bir dost eşlik edecek. bu şekilde kafa sözlük radyo kulübü ve kafa sözlük müzik kulübü olarak ilk ofişıl ortak yayınımızı gerçekleştirmiş olacağız.
yeteri kadar boş yaptığım düşüncesindeyim bu yüzden daha fazla kafa açmayayım, heppppinizi beklemekteyiz.
devamını gör...
yazarların garip huyları
en ufak olumsuzlukla içime kapaniyorum..
devamını gör...
adistrofi metrisi
meğer en çok bunu severmiş yolladıklarımın arasından şarkısı..
bilmez mişim, öylesine dinledi, sevdi ama özel bi yere koyamadı demiştim. yanılmışım. sonra türkçe şarkıların da yüzdebidolumanyakküsurunu da hem bilirmiş hem de sevmişmiş, bi de yine çok sevdiği yunanca bi şarkı varmış ama adını hatırlayamamış çünkü aşıkmış!
göztepeliymiş, "gençliğimin katilisin göztepe mi yazayım duvarlara?" dedi, orada o saniye imana gelmiş olabilirim, gerçi yazacağımı yanlış yazdım ama olumlu dedi anladı, su kaldırıyor evet..
yarın modern tıbbın hizmetine girecek, yüzde bir milyon eminim ki eskisinden de sağlıklı kalkacak o ameliyathaneden ama işte böyle, uzakta, elden bişi gelmeden beklemek yok mu, o öldürüyor adamı, hof.
sonra gelecek, anlarsınız zaten geldiğini, her yer hanımeli kokuyor o geldiğinde, sonra burnu var, valla bak? burnu çok güzel.
bugün bi kahve yaptı, hayatımda içtiğim en güzel kahveydi, elleri vardı, o elleriyle kahve yaptı bana, çamurdu felandı ama yine de içtim, çok güzeldi.
sonra gitti, ben dik durdum o da dik durdu, çabuk gel dedim, tamam dedi, sözüne inandım, sözüme inandı.
bugün başka bir gündü, çok başkaydı.
şarkıyı / şarkısını / şarkımı / şarkımızı dinlemek lazımdı..
ve beklemek..
tek kelimene bakarım.
bilmez mişim, öylesine dinledi, sevdi ama özel bi yere koyamadı demiştim. yanılmışım. sonra türkçe şarkıların da yüzdebidolumanyakküsurunu da hem bilirmiş hem de sevmişmiş, bi de yine çok sevdiği yunanca bi şarkı varmış ama adını hatırlayamamış çünkü aşıkmış!
göztepeliymiş, "gençliğimin katilisin göztepe mi yazayım duvarlara?" dedi, orada o saniye imana gelmiş olabilirim, gerçi yazacağımı yanlış yazdım ama olumlu dedi anladı, su kaldırıyor evet..
yarın modern tıbbın hizmetine girecek, yüzde bir milyon eminim ki eskisinden de sağlıklı kalkacak o ameliyathaneden ama işte böyle, uzakta, elden bişi gelmeden beklemek yok mu, o öldürüyor adamı, hof.
sonra gelecek, anlarsınız zaten geldiğini, her yer hanımeli kokuyor o geldiğinde, sonra burnu var, valla bak? burnu çok güzel.
bugün bi kahve yaptı, hayatımda içtiğim en güzel kahveydi, elleri vardı, o elleriyle kahve yaptı bana, çamurdu felandı ama yine de içtim, çok güzeldi.
sonra gitti, ben dik durdum o da dik durdu, çabuk gel dedim, tamam dedi, sözüne inandım, sözüme inandı.
bugün başka bir gündü, çok başkaydı.
şarkıyı / şarkısını / şarkımı / şarkımızı dinlemek lazımdı..
ve beklemek..
tek kelimene bakarım.
devamını gör...
mezarlığın yanında ikamet etmek
bu dünyanın geçici olduğunu bize her zaman hatırlatır. o yüzden kısacık ömrümüzde gereksiz hırslarımızı bir kenarı bırakalım.
devamını gör...
pentagram
türkiye’nin gururu olan türk heavy metal grubudur be. zaman zaman thrash metalde yapmışlardır lakin şarkılarında buram buram heavy metal kokuyor resmen. öyle şahane albümleri, öyle şahane şarkıları var ki pentagram hayranlarını adeta coşturan cinsten. bu grup hakkında çok şey yazılır çizilir azizim, metal/rock kariyerleri boyunca birçok başarılı iş yapmışlardır. hangisinden bahsedelim ki? ben bazı albümlerinden bahsetmek istiyorum.
ilk pentagram albümü dinleyiciler tarafından speed metal olarak adlandırılmış çünkü albümün içindeki şarkılarda sertlik ve agresiflik mevcuttur. ardından trail blazer albümünü çıkarmışlar ve bu albümde thrash metal olarak adlandırılmış, bu albüme ait şarkılarda bir o kadar sert, fazlasıyla agresif ve de bol miktarda da isyan mevcuttur. pentagram sonra yumuşamaya karar vermiş ki anatolia albümüyle bunu dinleyiciye kanıtlamışlar adeta. kendi tarzlarını ortaya koymak istemişler açıkçası.
ardından, unspoken ve bir albümleriyle pentagram artık kendi tarzını oluşturmuş, daha geniş kitleye ismini duyurmuştur. aslında pentagram türkiye’de değil de avrupa’da ya da herhangi bir iskandinav ülkesinde kurulmuş olsaydı şu an iron maiden gibi, disturbed gibi ünlü bir grup olmuştu lakin türkiye’de rock ve metal müziğe değer verilmediği için de adamlar ancak bu kadar ellerinden geleni yapmışlar. yine de sağlam hayran kitlesi vardır ve pentagram’ın hiçbir konserini kaçırmazlar. bu başarılı abilerimiz yurt dışında da konser vermişler, orada da seslerini duyurmuşlar ve çok da sevilmişler. yalnız yurt dışında pentagram değil de mezarkabul ismini kullanmışlar.
gruptan zaman zaman ayrılanlar, katılanlar da olmuştur. misal ogün sanlısoy aslında bir pentagram üyesidir. halen grubun bazı etkinliklerine katılır lakin bağımsız şekilde albüm çıkarır. grubun mimarları olan hakan utangaç ve cenk ünnü hakikaten şahane adamlar, ortaya böyle harikulade bir grup çıkartmak cidden her yiğidin harcı değildir. sevgi ve saygıyla.
severek dinliyoruz efendim kendilerini, umarım rock ve metal dünyasından hiçbir zaman eksik olmazlar. *
ilk pentagram albümü dinleyiciler tarafından speed metal olarak adlandırılmış çünkü albümün içindeki şarkılarda sertlik ve agresiflik mevcuttur. ardından trail blazer albümünü çıkarmışlar ve bu albümde thrash metal olarak adlandırılmış, bu albüme ait şarkılarda bir o kadar sert, fazlasıyla agresif ve de bol miktarda da isyan mevcuttur. pentagram sonra yumuşamaya karar vermiş ki anatolia albümüyle bunu dinleyiciye kanıtlamışlar adeta. kendi tarzlarını ortaya koymak istemişler açıkçası.
ardından, unspoken ve bir albümleriyle pentagram artık kendi tarzını oluşturmuş, daha geniş kitleye ismini duyurmuştur. aslında pentagram türkiye’de değil de avrupa’da ya da herhangi bir iskandinav ülkesinde kurulmuş olsaydı şu an iron maiden gibi, disturbed gibi ünlü bir grup olmuştu lakin türkiye’de rock ve metal müziğe değer verilmediği için de adamlar ancak bu kadar ellerinden geleni yapmışlar. yine de sağlam hayran kitlesi vardır ve pentagram’ın hiçbir konserini kaçırmazlar. bu başarılı abilerimiz yurt dışında da konser vermişler, orada da seslerini duyurmuşlar ve çok da sevilmişler. yalnız yurt dışında pentagram değil de mezarkabul ismini kullanmışlar.
gruptan zaman zaman ayrılanlar, katılanlar da olmuştur. misal ogün sanlısoy aslında bir pentagram üyesidir. halen grubun bazı etkinliklerine katılır lakin bağımsız şekilde albüm çıkarır. grubun mimarları olan hakan utangaç ve cenk ünnü hakikaten şahane adamlar, ortaya böyle harikulade bir grup çıkartmak cidden her yiğidin harcı değildir. sevgi ve saygıyla.
severek dinliyoruz efendim kendilerini, umarım rock ve metal dünyasından hiçbir zaman eksik olmazlar. *
devamını gör...
bugünün işini yarına bırakan insan
düşünüyorum o halde varım üşeniyorum o halde yarın diye düşünmesi çok muhtemeldir.
devamını gör...
derslere askerlerin girdiği karanlık dönem
bizim derse de girmişti böyle üst düzey rütbeli. o zamanlar yunanistan ile aramız kötü, ha savaştık savaşacağız. bu konuyu oradan bir açtı ve "allah'ın izniyle beş dakikada atina'yı alırız, sonra da akropolis tapınağının orada cuma namazını kılarız "demişti de, bizi iyi bir gaza getirmişti.
devamını gör...
çorap teki canavarı
makinede esrarengiz bir şekilde kaybolan çorapların sorumlusu olduğunu düşündüğüm mistik varlık.
bir düzine çorap askeri nizama geçerek gider borusundan makineyi terk etmiyorsa tabii.
bir düzine çorap askeri nizama geçerek gider borusundan makineyi terk etmiyorsa tabii.
devamını gör...
#türkiyedinsizleşiyor
sözlüğe bir ali erbaş atanmalı.
ve bir de kürtaj dede.
ay çok pardon telefonunu çıkar diyen dayıyı unutmuşum. umarım alınmaz.
'türkiye'nin dini elden gidiyeahh' kokan başlık.
ve bir de kürtaj dede.
ay çok pardon telefonunu çıkar diyen dayıyı unutmuşum. umarım alınmaz.
'türkiye'nin dini elden gidiyeahh' kokan başlık.
devamını gör...
erol simavi
sedat simavi'nin küçük oğlu ve veliahtı.
1953'te babalarının vefatı üzerine abisi haldun simavi ile beraber hürriyet gazetesinin başına geçen erol simavi, bu esnada 23 yaşında bir ışık lisesi mezunudur. 1960'larda abisinin hisselerini alarak günaydın gazetesini çıkarması üzerine erol simavi ileriki yıllarda gazetenin tek patronu haline gelecektir.
hürriyet, uzun yıllar orduya en yakın gazeteydi. bunun da etkisiyle mi bilmem ama erol simavi bıyığını balta kesmez bir patrondu. başbakanlık yemeğinde, o günlerde medyada hızla büyüyerek anap merkez medyasını oluşturmaya çalışan asil nadir'le "gel hürriyet'i de sana satarım, turgut bey'e de aracılığı için avanta veririz" diye dalga geçmişliği vardır. keza özal suikastında da adının geçtiği, özal'ın da bunu bildiği ama simavi'nin gücünden çekinerek ona dokunmadığı iddia edilirdi. bir başka hakkında sıkça anlatılan rivayet de ibrahim tatlıses'e fiil-i livata ettirip fotoğraflarını çekerek ona şantaj yaptığı... belki bunlar rivayet, ama piyasanın en çapkın adamı olduğu, elinden ne nükhet duru'nun ne de gönül yazar'ın kurtulduğu bir gerçek. keza gazinocular kralı fahrettin aslan ile ilişkileri (fahri bey'in oğlu sacit aslan'ım yeni kitabında da gündeme geldi) ve masonluğu da öyle. gazetenin 40. kuruluş yıldönümü vesilesiyle emin çölaşan'a verdiği röportajda kendisi kabul etmiş hem de.
90'ların başında oğlunun ölümüyle hayata küsen ve kendini emekli ederek monaco prensliğine taşınan simavi, hürriyet'i yabancı bir medya grubuna (maxvell) satmak isterken son anda bu işe taş konmuş, daha sonra da gazeteyi aydın doğan'a satmıştı. (burayı sabahattin önkibar aktarır, hatta önkibar'ın o dönem konuştuğu bir general "evet hürriyet'i gavura bırakamazdık" diye taş koyanın kimler geldi olduğunu itiraf etmiş). 2015'te ölen erol bey'i eski çalışanları her daim sitayişle anar. örneğin emin çölaşan, kendisini sendikaya izin veren, toplu sözleşmeye harfiyen uyan, ayrıca tüm baskıyı göğüsleyen ve "şu haberi geçme, şu yazıyı yazma" demeyen bir patron olarak betimler (kovulduk ey halkım unutma bizi kitabında). göcek'teki domuz adası'nın da sahibidir ayrıca, ada kendisinden sonra eşi belma simavi'ye kalmıştır.
1953'te babalarının vefatı üzerine abisi haldun simavi ile beraber hürriyet gazetesinin başına geçen erol simavi, bu esnada 23 yaşında bir ışık lisesi mezunudur. 1960'larda abisinin hisselerini alarak günaydın gazetesini çıkarması üzerine erol simavi ileriki yıllarda gazetenin tek patronu haline gelecektir.
hürriyet, uzun yıllar orduya en yakın gazeteydi. bunun da etkisiyle mi bilmem ama erol simavi bıyığını balta kesmez bir patrondu. başbakanlık yemeğinde, o günlerde medyada hızla büyüyerek anap merkez medyasını oluşturmaya çalışan asil nadir'le "gel hürriyet'i de sana satarım, turgut bey'e de aracılığı için avanta veririz" diye dalga geçmişliği vardır. keza özal suikastında da adının geçtiği, özal'ın da bunu bildiği ama simavi'nin gücünden çekinerek ona dokunmadığı iddia edilirdi. bir başka hakkında sıkça anlatılan rivayet de ibrahim tatlıses'e fiil-i livata ettirip fotoğraflarını çekerek ona şantaj yaptığı... belki bunlar rivayet, ama piyasanın en çapkın adamı olduğu, elinden ne nükhet duru'nun ne de gönül yazar'ın kurtulduğu bir gerçek. keza gazinocular kralı fahrettin aslan ile ilişkileri (fahri bey'in oğlu sacit aslan'ım yeni kitabında da gündeme geldi) ve masonluğu da öyle. gazetenin 40. kuruluş yıldönümü vesilesiyle emin çölaşan'a verdiği röportajda kendisi kabul etmiş hem de.
90'ların başında oğlunun ölümüyle hayata küsen ve kendini emekli ederek monaco prensliğine taşınan simavi, hürriyet'i yabancı bir medya grubuna (maxvell) satmak isterken son anda bu işe taş konmuş, daha sonra da gazeteyi aydın doğan'a satmıştı. (burayı sabahattin önkibar aktarır, hatta önkibar'ın o dönem konuştuğu bir general "evet hürriyet'i gavura bırakamazdık" diye taş koyanın kimler geldi olduğunu itiraf etmiş). 2015'te ölen erol bey'i eski çalışanları her daim sitayişle anar. örneğin emin çölaşan, kendisini sendikaya izin veren, toplu sözleşmeye harfiyen uyan, ayrıca tüm baskıyı göğüsleyen ve "şu haberi geçme, şu yazıyı yazma" demeyen bir patron olarak betimler (kovulduk ey halkım unutma bizi kitabında). göcek'teki domuz adası'nın da sahibidir ayrıca, ada kendisinden sonra eşi belma simavi'ye kalmıştır.
devamını gör...
yürümek
ilham arıyorsanız ve detayları fark ediyorsanız dünyanın en güzel ve en acı aktivitesidir. öyle ki bir zaman sonra uzun mesafelerde otobüse binmek size zulüm gibi gelecektir.
devamını gör...
