ali erbaş'ın bayram hutbesini kılıçla okuması
bayram hutbesini roketatarla okumasından daha tercih edilesidir.
devamını gör...
hayattan öğrenilen şeyler
hayatınızda tuttuğunuz kişiler, mutlu olup olmayacağınızı belirler..
devamını gör...
yazarların karantinada kendi için yaptığı en faydalı şey
ilk defa ocakta tencerede kek yaptım..
fırınimin olmamasından sebep..
yoklukda da insanın istediğine ulaşabileceğini deneyimledim..
fırınimin olmamasından sebep..
yoklukda da insanın istediğine ulaşabileceğini deneyimledim..
devamını gör...
küçük ama panik yaratan durumlar
evde hamam böceği görmek. bir de uçanları var namıssızların.
devamını gör...
yazarların izledikleri en kötü film
recep ivedik bilmem kaç , bu film-veya serisi bir insanın kendine olan sayğısına hakarettir. izleyip beğenen insanın her türlü vatandaşlık görevleri yasaklanmalı oy falan kullanmamalı.. derhal bir doktora görünüp, doktor bey filmde bir adam tüküruyor farklı iğrenç hareketler yapıyor ve ben bunu komik buluyorum diye görünmesi lazım.. beyni incelenmeli.. gördünüz mü koşarak uzaklaşın
devamını gör...
boşluğa uzun uzun baktıran duygular
mental çöküntü, yorgunluk ve bıkkınlık gibi duygulardır.
devamını gör...
soğuk hali daha güzel olan yemekler
yaprak sarma.
devamını gör...
torpille işe giren insan
torpilinin görev süresi dolduğunda ya da o makamdan ayrıldığında sap gibi ortada kalmaktadırlar. üzülüyor muyum? hayır tabii. işe girerken kimbilir kimlerin hakkını yiyerek oraya geliyorsun ve her ay maaşını alıp gönül rahatlığıyla harcıyorsun.
son yerel seçimlerde de gördüğümüz üzere yönetimi el değiştiren illerde işten çıkarmalar epey gündem oldu. şu hayatta özellikle türkiye'deki ortamda birilerinin adamı olarak bir yerlere gelmek çok mantıklı bir iş değil.
kul hakkı nedir? nasıl yenir? başlıklı kitaba katkıda bulunabilir tümü.
son yerel seçimlerde de gördüğümüz üzere yönetimi el değiştiren illerde işten çıkarmalar epey gündem oldu. şu hayatta özellikle türkiye'deki ortamda birilerinin adamı olarak bir yerlere gelmek çok mantıklı bir iş değil.
kul hakkı nedir? nasıl yenir? başlıklı kitaba katkıda bulunabilir tümü.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük…
ama öyle, yazlıkçı yorgunluğu ile uyanmışsınız da yarım ekmek arasına domates peynirle kahvaltıyı geçiştirmişsiniz gibi bir günaydın değil elbet…
böyle boyozlu, yumurtalı, söğüş domatesli, mükellef bir izmirli kahvaltı sofrasının ortasına, laaaaaps diye ‘muhlama’ sokmuşsunuz gibi bir günaydın…
pontus kültür elçisiymişçesine bir günaydın…
tavana kadar uzayan bir günaydın…
ama öyle, yazlıkçı yorgunluğu ile uyanmışsınız da yarım ekmek arasına domates peynirle kahvaltıyı geçiştirmişsiniz gibi bir günaydın değil elbet…
böyle boyozlu, yumurtalı, söğüş domatesli, mükellef bir izmirli kahvaltı sofrasının ortasına, laaaaaps diye ‘muhlama’ sokmuşsunuz gibi bir günaydın…
pontus kültür elçisiymişçesine bir günaydın…
tavana kadar uzayan bir günaydın…
devamını gör...
yürümeyen ilişkiyi itmek
ilişki bittikten sonra elimden geleni yaptım demenin iç huzuruyla ilişkiyi bitirebilecek eylemdir. bir noktadan sonra ilişkiyi sürdürmek amacıyla değil bu iç huzurla ilişkiyi içinde bitirebilmek için yapılır. yoksa uzun bir süre şunu da yapsaydım devam eder miydi acaba sorularıyla ilişkiden kopamamanıza neden olur. *
devamını gör...
atina
kahvemi yaptım, ellerimi ovuşturdum ve fonda temaya uygun olarak an eisai ena asteri çalıyor.-yine ne güzel söylüyor iki gözümün çiçeği- şimdi yazmaya başlayabilirim.
istanbul sabiha gökçen havalimanındanathen-eleftherios venizelos havalimanına bir buçuk saat süren bir uçuşta ulaşıyorsunuz. şehir merkezine inmek için; mavi renkli hat olan metro ile syntagma yada monastiraki meydanlarına inebilir yada taksi ile yaklaşık 30 euro bir ücret karşılığında ulaşabilirsiniz. muhtemelen kalacağınız yerler buralara yakın olacaktır.
ben dafni bölgesinde kaldığım için o civardan başlayarak anlatacağım atinayı. kaldığım pansiyondan 500 metre kadar yürüyerek kırmızı renkli dafni metro istasyonuna gidiyor ve ardından 3 4 durak olmalı yanlış hatırlamıyorsam syntagma meydanına iniyordum ama önce dafninin metro istasyonunun çevresini anlatayım biraz büyük bir alanın çevreleyen kafeler,büfeler ve seyyar satıcılar bulunuyor. metro istasyonunun sol tarafında bulunan siyah konseptli kafenin peynirli kurabiyeleri çok güzel söylemeden edemeyeceğim. açık havada oturabileceğiniz bol miktarda bankta bulunuyor çevrede ancak bu civarda görülecek olanların pek bir tarihinde ve özelinde manası olmadığı için hızlı geçiyorum. syntagma meydanın bembeyaz tasarlanmış metro istasyonundan hızlıca merdivenleri tırmandığınızda önünüzde kocaman bir alan ve alanın sağ tarafında parlamento binası karşılıyor sizi. parlamento binası, önünde 10 tane sütun bulunan krem ve beyaz renklerin ağırlıkta olduğu bir yapı. parlamento binasının önünde olan boş meydanda bol miktarda evsiz insan, müzik yapan gençler, turist olduğunuzu 500 metreden koklayarak hisseden satıcılar ve dilenciler bol miktarda bulunuyor aman diyeyim dikkatli olun.
hemen karşısında bulunan binaların arasında insanların yoğunlukla yürüdüğü caddeyi göreceksiniz.ermou caddesi syntagma ve monastiraki meydanlarını bağlayan tarihi bir cadde. cadde üzerinde göreceğiniz kafelerin çoğu türkiyede göreceklerinizden pek farklı değil aslında ancak ara sokakları talan etmeniz halinde ouzo içebileceğiniz sevimli barlar ile karşılaşmanız çok olası. arnavut kaldırımlı ermou sokaklarında gezerken her köşede tarihi bir yapı görmeniz pek mümkün. caddenin sağında solunda bulunan evler genellikle 2 katlı ve alçak yapılar. caddede yürümeye devam ettiğinizde sonlarına doğru sizi the byzantine church of panaghia kapnikarea kilisesi karşılayacak. -itiraf etmeliyim, yapıldığı dönemde itibar ve tasarruf ilişkisi henüz kurulmamış olduğundan dehşete düştüm. nasıl yani?- 11. yüzyıldan kalma, meryem anaya adanmış bu ihtişamsız kilisenin üzerinde bulunan yaprak ve kalp desenleri karakteristik yapısını yansıtıyor dönemin. kiliseyi çevreleyen taşlardan örülü alçak duvarların üzerinde her daim sigara içen gençleri görmek mümkün. -yok yok duvarlarına kalp içinde isimlerini yazmıyorlar-
caddede bol miktarda müzik yapan gençleri görünce artık sonunun geldiğini anlıyorsunuz yoksa bir an hiç bitmeyecek gibi geliyor o cadde. monastiraki meydanına geldiğinizde ise kendinizi istanbul/ümraniye meydanda gibi hissediyorsunuz bir ferahlık geliyor. efendim suriyelisi nargilesini içiyor, bangladeşliler bi tövbe estağfirullah kokan yemekler pişiriyor, inanmazsınız iş makinesi izlerken çekirdek çitleyen yunan bir teyze ile tanıştım azıcık sohbet ettik az kala oğluna alıyordu beni ucuz kurtuldum. neyse garip detaylar vermeyi bırakmam gerekiyor acilen. meydanı çevreleyen binaların altlarında bol miktarda balık restoranı bulunuyor, benim deneyimlediklerim gayet lezzetliydi.
meydanda biraz oturup güneşin çökmesini bekliyorsunuz. siz bekleyin yani ben o güneşin alnında acropolise tırmanmaya çalıştım yazık günah siz etmeyin öyle şeyler. oturduğunuz herhangi bir kafede son derece lezzetlifrappeler içebilirsiniz o sırada hem biraz dinlenmek içinde çok uygun biryer.
-yazarın burada beli tutuldu, bi sigara molası verdi geri gelecek, yani inş-
bu girdiden sona kafa sözlük yazarlarından şu başlığa destek vermelerini rica ediyorum*
(bkz: moderasyon supportgirle maaş bağlasın kampanyası)
artık acropolise çıkmaya hazırım! ara sokaklardan acropolise uzanan yolu çıkarken muhtelif hediyelik eşya satan dükkanları görmek mümkün buralardan helenistik dönem detaylı taçlar,elbiseler ve sandaletler almak mümkün. bir dahaki gidişimde kombinimi tamamlamaya ant içtim. yukarı doğru tırmanış zor olacak o sebep ile mümkün mertebe rahat kıyafetler giymeye özen göstermeli ziyaretçiler. yaklaşık 1 2 km süren tırmanışın sonunda acropolis tüm ihtişamı ile sizi karşılıyor olacak. harika bir atina manzarası izleyecek olacaksınız bu sebeple bir miktar tıkınmalık nevaleyide yanınıza almanızda da fayda var.
daha çok fazla anlatılacak şey var ama tükendim. o sebep ile arada gelip bu başlığın altında anlatmaya devam edeceğim.
okuyan herkese şimdiden teşekkür eder, esenlikler dilerim.
istanbul sabiha gökçen havalimanındanathen-eleftherios venizelos havalimanına bir buçuk saat süren bir uçuşta ulaşıyorsunuz. şehir merkezine inmek için; mavi renkli hat olan metro ile syntagma yada monastiraki meydanlarına inebilir yada taksi ile yaklaşık 30 euro bir ücret karşılığında ulaşabilirsiniz. muhtemelen kalacağınız yerler buralara yakın olacaktır.
ben dafni bölgesinde kaldığım için o civardan başlayarak anlatacağım atinayı. kaldığım pansiyondan 500 metre kadar yürüyerek kırmızı renkli dafni metro istasyonuna gidiyor ve ardından 3 4 durak olmalı yanlış hatırlamıyorsam syntagma meydanına iniyordum ama önce dafninin metro istasyonunun çevresini anlatayım biraz büyük bir alanın çevreleyen kafeler,büfeler ve seyyar satıcılar bulunuyor. metro istasyonunun sol tarafında bulunan siyah konseptli kafenin peynirli kurabiyeleri çok güzel söylemeden edemeyeceğim. açık havada oturabileceğiniz bol miktarda bankta bulunuyor çevrede ancak bu civarda görülecek olanların pek bir tarihinde ve özelinde manası olmadığı için hızlı geçiyorum. syntagma meydanın bembeyaz tasarlanmış metro istasyonundan hızlıca merdivenleri tırmandığınızda önünüzde kocaman bir alan ve alanın sağ tarafında parlamento binası karşılıyor sizi. parlamento binası, önünde 10 tane sütun bulunan krem ve beyaz renklerin ağırlıkta olduğu bir yapı. parlamento binasının önünde olan boş meydanda bol miktarda evsiz insan, müzik yapan gençler, turist olduğunuzu 500 metreden koklayarak hisseden satıcılar ve dilenciler bol miktarda bulunuyor aman diyeyim dikkatli olun.
hemen karşısında bulunan binaların arasında insanların yoğunlukla yürüdüğü caddeyi göreceksiniz.ermou caddesi syntagma ve monastiraki meydanlarını bağlayan tarihi bir cadde. cadde üzerinde göreceğiniz kafelerin çoğu türkiyede göreceklerinizden pek farklı değil aslında ancak ara sokakları talan etmeniz halinde ouzo içebileceğiniz sevimli barlar ile karşılaşmanız çok olası. arnavut kaldırımlı ermou sokaklarında gezerken her köşede tarihi bir yapı görmeniz pek mümkün. caddenin sağında solunda bulunan evler genellikle 2 katlı ve alçak yapılar. caddede yürümeye devam ettiğinizde sonlarına doğru sizi the byzantine church of panaghia kapnikarea kilisesi karşılayacak. -itiraf etmeliyim, yapıldığı dönemde itibar ve tasarruf ilişkisi henüz kurulmamış olduğundan dehşete düştüm. nasıl yani?- 11. yüzyıldan kalma, meryem anaya adanmış bu ihtişamsız kilisenin üzerinde bulunan yaprak ve kalp desenleri karakteristik yapısını yansıtıyor dönemin. kiliseyi çevreleyen taşlardan örülü alçak duvarların üzerinde her daim sigara içen gençleri görmek mümkün. -yok yok duvarlarına kalp içinde isimlerini yazmıyorlar-
caddede bol miktarda müzik yapan gençleri görünce artık sonunun geldiğini anlıyorsunuz yoksa bir an hiç bitmeyecek gibi geliyor o cadde. monastiraki meydanına geldiğinizde ise kendinizi istanbul/ümraniye meydanda gibi hissediyorsunuz bir ferahlık geliyor. efendim suriyelisi nargilesini içiyor, bangladeşliler bi tövbe estağfirullah kokan yemekler pişiriyor, inanmazsınız iş makinesi izlerken çekirdek çitleyen yunan bir teyze ile tanıştım azıcık sohbet ettik az kala oğluna alıyordu beni ucuz kurtuldum. neyse garip detaylar vermeyi bırakmam gerekiyor acilen. meydanı çevreleyen binaların altlarında bol miktarda balık restoranı bulunuyor, benim deneyimlediklerim gayet lezzetliydi.
meydanda biraz oturup güneşin çökmesini bekliyorsunuz. siz bekleyin yani ben o güneşin alnında acropolise tırmanmaya çalıştım yazık günah siz etmeyin öyle şeyler. oturduğunuz herhangi bir kafede son derece lezzetlifrappeler içebilirsiniz o sırada hem biraz dinlenmek içinde çok uygun biryer.
-yazarın burada beli tutuldu, bi sigara molası verdi geri gelecek, yani inş-
bu girdiden sona kafa sözlük yazarlarından şu başlığa destek vermelerini rica ediyorum*
(bkz: moderasyon supportgirle maaş bağlasın kampanyası)
artık acropolise çıkmaya hazırım! ara sokaklardan acropolise uzanan yolu çıkarken muhtelif hediyelik eşya satan dükkanları görmek mümkün buralardan helenistik dönem detaylı taçlar,elbiseler ve sandaletler almak mümkün. bir dahaki gidişimde kombinimi tamamlamaya ant içtim. yukarı doğru tırmanış zor olacak o sebep ile mümkün mertebe rahat kıyafetler giymeye özen göstermeli ziyaretçiler. yaklaşık 1 2 km süren tırmanışın sonunda acropolis tüm ihtişamı ile sizi karşılıyor olacak. harika bir atina manzarası izleyecek olacaksınız bu sebeple bir miktar tıkınmalık nevaleyide yanınıza almanızda da fayda var.
daha çok fazla anlatılacak şey var ama tükendim. o sebep ile arada gelip bu başlığın altında anlatmaya devam edeceğim.
okuyan herkese şimdiden teşekkür eder, esenlikler dilerim.
devamını gör...
patates kızartması
mümkünse sabah saatlerinde yenmesi daha uygun olan bir kızartma türü. neden sabah saatlerin de peki?
patates kızartmasının vucutta ortalama sindirimi 12 saati buluyor. gece yatmaya yakın saatte kendinize bu kötülüğü yaparsanız, bir süre sonra nur topu gibi bir reflünüz olur.
patates kızartmasının vucutta ortalama sindirimi 12 saati buluyor. gece yatmaya yakın saatte kendinize bu kötülüğü yaparsanız, bir süre sonra nur topu gibi bir reflünüz olur.
devamını gör...
tecahül-i arif
örnek kullanımı:
"benim mi allahım bu çizgili yüz"
cahit sıtkı tarancı'nın otuz beş yaş isimli şiirinden...
"benim mi allahım bu çizgili yüz"
cahit sıtkı tarancı'nın otuz beş yaş isimli şiirinden...
devamını gör...
x şeklinde x yapan kadın ve erkekler başlıkları
görmekten bıktığım başlıklar. cidden yeter. hani sosyolojik bir tespit niteliğinde olsa neyse de o da yok ki...
devamını gör...
manavgat’a yardım kampanyası adında yardım kampanyası
ha leş kargaları, ha yağmacılar dan , ne farkları var bu dolandırıcıların ?
yahu vicdan kalmadı bu insanlarda , bu mikropların yüzünden kimse , kimseye güvenmiyor artık ve haklılar güvenmemek ile .
kim açmış ise o hesapları ,biliyor ki bir ceza almayacak yaptığı yanında kâr kalacak.
lanetliyorum böyle insanları.
yahu vicdan kalmadı bu insanlarda , bu mikropların yüzünden kimse , kimseye güvenmiyor artık ve haklılar güvenmemek ile .
kim açmış ise o hesapları ,biliyor ki bir ceza almayacak yaptığı yanında kâr kalacak.
lanetliyorum böyle insanları.
devamını gör...
sizi en çok güldüren sözlük yazarları
the matrix isn't real.
devamını gör...
sözlüğün bugün çok ponçik olması
sanıyorum ki zirvelerden kaynaklı bir durum. hoş ama.
legolas! elf gözlerin neler görüyor? istanbul'dan, ankara'dan dönüyorlar; ardından yazarları isengard'a - pardon izmir'e - götürüyor ve her yere tatlış nickaltıları bırakıyorlar aragorn..
legolas! elf gözlerin neler görüyor? istanbul'dan, ankara'dan dönüyorlar; ardından yazarları isengard'a - pardon izmir'e - götürüyor ve her yere tatlış nickaltıları bırakıyorlar aragorn..
devamını gör...
film önerileri
12 angry man.
devamını gör...
yazarların şu an bulunmak istedikleri yer
devamını gör...
