temmuz ayında hırka giyen insan
memelerim* çıkarken annem giydirirdi. 3-4 sene yaz sıcağında kocaman bir hırka ile durdum. çocuk yaşta şu muameleye bak.
devamını gör...
evrim teorisinin çürümüş olması
eğer darwin'in 1859'da yayımladığı 'türlerin kökeni' adlı kitabında sınırlarını çizdiği evrim kuramından söz ediliyorsa, 'bilimsel düşüncenin yanlışlanabilirliği' ilkesi bağlamında doğru olan önermedir. darwin'in pek çok hipotezinin yanlış olduğu, evrimsel biyologlar tarafından net biçimde ortaya konmuştur.
ancak eğer evrimin kendisinden, yani tüm canlıların ortak bir atadan türeyip milyonlarca yılda yaşanan değişiklikler sonucu bugünkü haline gelmesinden söz ediliyorsa, bu çürütülebilecek bir düşünce değil, bizzat doğal bir gerçekliktir; ışık gibi, kütle çekimi gibi, ateş yakıldığında duman çıkması gibi doğal bir gerçeklik.
ancak eğer evrimin kendisinden, yani tüm canlıların ortak bir atadan türeyip milyonlarca yılda yaşanan değişiklikler sonucu bugünkü haline gelmesinden söz ediliyorsa, bu çürütülebilecek bir düşünce değil, bizzat doğal bir gerçekliktir; ışık gibi, kütle çekimi gibi, ateş yakıldığında duman çıkması gibi doğal bir gerçeklik.
devamını gör...
hede
sözlük jargonunda ''şey'' yerine kullanılan kelime.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en sevdiği yazar
dünya edebiyatında dostoyevski türk edebiyatında kesinlikle oğuz atay
devamını gör...
irite eden söz kalıpları
benim en çok rahatsız olduğum kalıp
(bkz: boş yapma)
(bkz: boş yapma)
devamını gör...
bir erkeğin sizinle ilgilendiğini anlamanın yolu
benimle evlenen adama günde iki kez beni seviyor musun diye soruyorum ben bana sormayın böyle şeyleri ben bilmem dedirten başlık.
devamını gör...
seminole
kuzey amerika'da yaşayan, muskogee dili konuşan bir kızılderili kabilesidir. georgia ve alabama civarında yaşayan creek kabilesinden bazı boyların, diğer boyların baskısından dolayı florida'ya kaçması üzerine, "uzağa gidenler" anlamında simanoli olarak adlandırıldılar.
diğer güneydoğu kabileleri gibi tarım, avcılık, balıkçılık ile geçiniyorlardı. renkli tunik elbiseler giyiyorlardı.
florida'ya ilk gelen ispanyol'larla küçük çatışmalar olsada sonra sorun yaşamadılar. daha sonra burayı ispanya'dan ele geçiren a.b.d ordusuyla yıllarca savaştılar, hatta a.b.d - kızılderili savaşları içinde ekonomik olarak en masraflı savaş bu kabileyle yapıldı. reis osceola atıldığı hapishanede öldü. sonunda yenildiler ve çoğu yakalandı. yakalananlar, "beş uygar kabile"den biri olarak cherokee, chickasaw, creek, choctaw kabileleri ile birlikte mississippi nehri'nin batısına sürüldüler.
bugün oklahoma ve florida'daki rezervasyonlarda yaşıyorlar.
diğer güneydoğu kabileleri gibi tarım, avcılık, balıkçılık ile geçiniyorlardı. renkli tunik elbiseler giyiyorlardı.
florida'ya ilk gelen ispanyol'larla küçük çatışmalar olsada sonra sorun yaşamadılar. daha sonra burayı ispanya'dan ele geçiren a.b.d ordusuyla yıllarca savaştılar, hatta a.b.d - kızılderili savaşları içinde ekonomik olarak en masraflı savaş bu kabileyle yapıldı. reis osceola atıldığı hapishanede öldü. sonunda yenildiler ve çoğu yakalandı. yakalananlar, "beş uygar kabile"den biri olarak cherokee, chickasaw, creek, choctaw kabileleri ile birlikte mississippi nehri'nin batısına sürüldüler.
bugün oklahoma ve florida'daki rezervasyonlarda yaşıyorlar.
devamını gör...
haz duyulan küçük sapıklıklar
bisiklet sürerken dönüşlerde anlamsız derecede yere yakınlaşıp kendimizi motorcu sanmak
devamını gör...
kamp yapmak
seneler sonra üniversite arkadaşları ile ege'de buluşarak deneyimledigim aktivitedir.
acayip şüphelerim vardı,hijyen açısından, güvenlilk acisindan kalabalıktık ve 2 gece kaldık
sıkıntı yaşamadık ve itiraf ediyorum doğayla iç içe olmak inanilmazz etkileyiciydi.
akşam hava kararınca ulaştık kamp alanına, çadır kuruldu yataklar sisirildi vs.arkasindan mangallar içkiler sohbet vs derken wc olayını napiyoruz oldum, allah'tan vardı wc ama oldukça uzakta. gece bir kaç kez gittik.
ilk gece yorgunluktan mışıl misil uyumuşum sabah erkenden kalktım çadırı açtım. manzara müthiş herkes uyanmış.
acayip sıkışmıştım wc den deniz daha yakındı. ben bir denize giriyim dedim. herkes anladı gülmeye başladı ama kimse bişey demedi denize koştum resmen su harikaydı ama git git derinleşmiyor.
didim akbük bilen bilir muhteşem bir denizi var ama altınıza yapmamak için o kadar uzun süre yürümeniz lazım ki anlatamam. benim için ilginç bir deneyimdi.
acayip şüphelerim vardı,hijyen açısından, güvenlilk acisindan kalabalıktık ve 2 gece kaldık
sıkıntı yaşamadık ve itiraf ediyorum doğayla iç içe olmak inanilmazz etkileyiciydi.
akşam hava kararınca ulaştık kamp alanına, çadır kuruldu yataklar sisirildi vs.arkasindan mangallar içkiler sohbet vs derken wc olayını napiyoruz oldum, allah'tan vardı wc ama oldukça uzakta. gece bir kaç kez gittik.
ilk gece yorgunluktan mışıl misil uyumuşum sabah erkenden kalktım çadırı açtım. manzara müthiş herkes uyanmış.
acayip sıkışmıştım wc den deniz daha yakındı. ben bir denize giriyim dedim. herkes anladı gülmeye başladı ama kimse bişey demedi denize koştum resmen su harikaydı ama git git derinleşmiyor.
didim akbük bilen bilir muhteşem bir denizi var ama altınıza yapmamak için o kadar uzun süre yürümeniz lazım ki anlatamam. benim için ilginç bir deneyimdi.
devamını gör...
korece
köken bakımından ailemiz olan dil.
koreliler 15. yüzyıla kadar çin yazı sistemini kullansalar da bu yazı sisteminin öğrenilmesi zor olduğundan çosôn hanedanlığından kral sejong, bilim hızlı ilerlesin, halk zorluk çekmesin diye 한글 (hangıl)'ı yaptırıyor.
ayrıca şu anda öğrenmekte olduğum dil. yıllardır kültürüyle ilgilendiğimden ve kültür için dilin çok önemli bir unsur olduğunu bildiğimden, biraz da merak ettiğimden öğrenmeye başladım. yukarıdaki yazarımızın bts örneğini vermesinden dolayı değil yani. lütfen biraz daha geniş çerçeveden bakmaya çalışalım.
koreliler 15. yüzyıla kadar çin yazı sistemini kullansalar da bu yazı sisteminin öğrenilmesi zor olduğundan çosôn hanedanlığından kral sejong, bilim hızlı ilerlesin, halk zorluk çekmesin diye 한글 (hangıl)'ı yaptırıyor.
ayrıca şu anda öğrenmekte olduğum dil. yıllardır kültürüyle ilgilendiğimden ve kültür için dilin çok önemli bir unsur olduğunu bildiğimden, biraz da merak ettiğimden öğrenmeye başladım. yukarıdaki yazarımızın bts örneğini vermesinden dolayı değil yani. lütfen biraz daha geniş çerçeveden bakmaya çalışalım.
devamını gör...
acısını tek başına yaşayan insan
çektiği acıyı belli ederse, etrafında bulunan kişilerin üzüleceğini ve acı çekeceğini ya da acısını belli etmenin bir zayıflık göstergesi olduğunu düşünen insandır.
devamını gör...
sınavda kesin soru çıkar denilen yerden hiç soru çıkmaması
öğrencilik hayatımda yaşadığım durumlardan birisidir. evet bazı derslerde aldığın notlar ya da ders hocasının önem verdiği yerler gerçekten de çıkar sınavda. ama bazı derslerde özellikle bu saçma durumun geçerli olduğunu düşünüyorum.
biz arkadaşlarla şöyle yapardık; kendimizce sınavda çıkacak yerleri belirledikten sonra, “ya bundan da soru çıkmaz” dediğimiz yerleri de not alırdık. gerçekten de burdan sorular çıkardı. son sınıfa kadar bu stratejiyi sürdürdük ve başarılı sonuçlandı. önerimdir.*
sonradan edit: sınav sorularını dersi anlatan hocanın değil de başkasının hazırlamış olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
biz arkadaşlarla şöyle yapardık; kendimizce sınavda çıkacak yerleri belirledikten sonra, “ya bundan da soru çıkmaz” dediğimiz yerleri de not alırdık. gerçekten de burdan sorular çıkardı. son sınıfa kadar bu stratejiyi sürdürdük ve başarılı sonuçlandı. önerimdir.*
sonradan edit: sınav sorularını dersi anlatan hocanın değil de başkasının hazırlamış olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
devamını gör...
sevgiliyi eve bırakmak
yapılması gereken son derece düşünceli ve kibar bir davranış.
devamını gör...
28 şubat normal sözlük darbesi
#493624
ateist kaplumbağa'ya katıldığım durum.
ne adam sandıklarımız store'a koştu, karma puanları harcamak için. yok şu rozet bitmeden alayım vs.
hele anında diğer sözlük hesaplarına gidenler, onlar adına çok utandım.
ben tanımımın son harfini bile kurtarmaya çalıştım. direndim. son noktayı da koydum. göndere basamadan yenik düştüm.
geçmiş olsun.
ateist kaplumbağa'ya katıldığım durum.
ne adam sandıklarımız store'a koştu, karma puanları harcamak için. yok şu rozet bitmeden alayım vs.
hele anında diğer sözlük hesaplarına gidenler, onlar adına çok utandım.
ben tanımımın son harfini bile kurtarmaya çalıştım. direndim. son noktayı da koydum. göndere basamadan yenik düştüm.
geçmiş olsun.
devamını gör...
kimliksiz hikayeler
e)
başımı kaldırıp bakıyorum etrafımda bir sürü kapı var. renk renk, küçüklü büyüklü bir çok kapı, kimisi albenili yepyeni, kimisi ise yaşanmışlıkları üzerinde, bir şekilde hırpani...
şöyle bir dönüyorum, izliyorum tek tek. sonra yaklaşıyorum dokunuyorum her birine. birinin tenine dokunup okşamak gibi. kimisi pütürlü minik kıymıkları ile yaralıyor, kimisi ahşap olmasına rağmen pürüzsüz, kimisi de plastik suni ve hissiz.
hangisinden adım atacağıma karar veremiyorum. biliyorum ki birçok kez yanlış kapıdan içeri girmiş ; kimi zaman kırılmış, kiminde kırmış ve nicesinde de yara bere içinde mücadele etmek zorunda kalmıştım.
derin bir nefes aldım. aralarında en doğal görünen, yılların izi ile hafif eskimiş ama hala şıklığını koruyan en solumdaki kapıya doğru bir adım attım. yavaşça çevirdim kulbu. içeriden kahkaha sesleri geliyordu. minik bir çocuğun bir uçurtmanın etrafında koşturmacasını izliyordum. birden burnuma bir koku geldi, portakal kokusuyla harmanlanmış bir kahve kokusu. insanın içini ferahlatırken iştahını da açan bu kokuyu takip ettim. arka planda bir piyano sesi duyuyordum,insanın içine işliyor hafiften bir hüzün dolduruyordu. yavaş ama temkinli adımlarla ilerliyordum. bilmem neden birden gökyüzü kararıverdi, yıldızlar süsledi her yanı. parlak ışıkları aydınlattı yolumu. ileri doğru bir göz attım. baktım. baktım. baktım. gördüğüme inanamıyordum. bir masada huzur, oturmuş bana gülümsüyordu. etrafından yansıyan aurora öyle ışıl ışıldı ki... kuzey ışıklarını gördüğüme yemin edebilirdim. yaklaştım. konuşmaya başladı. anlattı. o anlattıkça ben mutlu oldum. o sustu, ben başladım. doyumsuz bir sohbetin içinde kayboluyordum.
sonra biri seslendi arkamdan "çabuk, çabuk buradan çıkmalısın! hadi, şimdi doğru zaman değil! "
başımı kaldırıp bakıyorum etrafımda bir sürü kapı var. renk renk, küçüklü büyüklü bir çok kapı, kimisi albenili yepyeni, kimisi ise yaşanmışlıkları üzerinde, bir şekilde hırpani...
şöyle bir dönüyorum, izliyorum tek tek. sonra yaklaşıyorum dokunuyorum her birine. birinin tenine dokunup okşamak gibi. kimisi pütürlü minik kıymıkları ile yaralıyor, kimisi ahşap olmasına rağmen pürüzsüz, kimisi de plastik suni ve hissiz.
hangisinden adım atacağıma karar veremiyorum. biliyorum ki birçok kez yanlış kapıdan içeri girmiş ; kimi zaman kırılmış, kiminde kırmış ve nicesinde de yara bere içinde mücadele etmek zorunda kalmıştım.
derin bir nefes aldım. aralarında en doğal görünen, yılların izi ile hafif eskimiş ama hala şıklığını koruyan en solumdaki kapıya doğru bir adım attım. yavaşça çevirdim kulbu. içeriden kahkaha sesleri geliyordu. minik bir çocuğun bir uçurtmanın etrafında koşturmacasını izliyordum. birden burnuma bir koku geldi, portakal kokusuyla harmanlanmış bir kahve kokusu. insanın içini ferahlatırken iştahını da açan bu kokuyu takip ettim. arka planda bir piyano sesi duyuyordum,insanın içine işliyor hafiften bir hüzün dolduruyordu. yavaş ama temkinli adımlarla ilerliyordum. bilmem neden birden gökyüzü kararıverdi, yıldızlar süsledi her yanı. parlak ışıkları aydınlattı yolumu. ileri doğru bir göz attım. baktım. baktım. baktım. gördüğüme inanamıyordum. bir masada huzur, oturmuş bana gülümsüyordu. etrafından yansıyan aurora öyle ışıl ışıldı ki... kuzey ışıklarını gördüğüme yemin edebilirdim. yaklaştım. konuşmaya başladı. anlattı. o anlattıkça ben mutlu oldum. o sustu, ben başladım. doyumsuz bir sohbetin içinde kayboluyordum.
sonra biri seslendi arkamdan "çabuk, çabuk buradan çıkmalısın! hadi, şimdi doğru zaman değil! "
devamını gör...
ay’a gidemezsek yapılması muhtemel açıklamalar
dış mihraklar aya giden yolu tıkamışlar, yol yapım çalışmalarına başladık.*
devamını gör...



