denizli
çınar, bayramyeri gibi gezilesi yerleri olan, traventerleriyle ünlü, kızının tozunun horozunun meşhur olduğu şehir.
devamını gör...
sinemada izlenen ilk film
bernardo bertolucci’nin müthiş filmi the last emperor’dur.
o zamanlar babam kuzeyde bir şehirde öğretmenlik yapmaktaydı. kuzeydeki bu şehir şu an olduğu gibi o zaman da kültür sanatla ilişkili değildi ya da ilişkisi tamamen medyatik ve göstermelik bir ilişki idi.
babam ve babamın öğretmen arkadaşları şehrin daha sonra porno film göstermeye başlayan ve zamanla kendi kendini yok eden sinema salonunda iyi filmler göstermek için kolları sıvadığında seçtikleri ilk film bu olmuştu.
sinemaya girdiğimde kocaman bir perde ile karşılaşmak beni çok şaşırtmıştı. bu kadar kalabalık bir alanda olmanın verdiği korku salon kararıp film başladığında yerini yeni tanık olunan bir olayın verdiği heyecana bırakmıştı.
filmden hiçbir şey anlayacak yaşta değildim ama filmdeki imparatorun benden çok da küçük olmaması dikkatimi çekmiş ve anlam vermeye çalışmıştım olan bitene. sinemadan çıktığımıza yusuf atılgan’ın bahsettiği sinemadan çıkan adam karakterinin bir minyatürü idim. heyecanım o günden bugüne kadar hiç dinmedi.
o filmi tekrar izlemedim hiç. aklımda kalmış olan birkaç sahne ile idare ediyorum.
o zamanlar babam kuzeyde bir şehirde öğretmenlik yapmaktaydı. kuzeydeki bu şehir şu an olduğu gibi o zaman da kültür sanatla ilişkili değildi ya da ilişkisi tamamen medyatik ve göstermelik bir ilişki idi.
babam ve babamın öğretmen arkadaşları şehrin daha sonra porno film göstermeye başlayan ve zamanla kendi kendini yok eden sinema salonunda iyi filmler göstermek için kolları sıvadığında seçtikleri ilk film bu olmuştu.
sinemaya girdiğimde kocaman bir perde ile karşılaşmak beni çok şaşırtmıştı. bu kadar kalabalık bir alanda olmanın verdiği korku salon kararıp film başladığında yerini yeni tanık olunan bir olayın verdiği heyecana bırakmıştı.
filmden hiçbir şey anlayacak yaşta değildim ama filmdeki imparatorun benden çok da küçük olmaması dikkatimi çekmiş ve anlam vermeye çalışmıştım olan bitene. sinemadan çıktığımıza yusuf atılgan’ın bahsettiği sinemadan çıkan adam karakterinin bir minyatürü idim. heyecanım o günden bugüne kadar hiç dinmedi.
o filmi tekrar izlemedim hiç. aklımda kalmış olan birkaç sahne ile idare ediyorum.
devamını gör...
pandemide düğünlerin hız kesmeden devam etmesi
toplumun vazgeçilmeyen alışkanlıkları vardır. deprem de olsa, salgın da olsa, şehitler de olsa bu böyledir,hiç değişmez. biri acı çekerken diğeri umursamaz, sevinir. ateş düştüğü yeri yakar der, geçiştirilir. elbette ki hayat devam ediyordur ama bazı konularda duyarlı olmak hepimizin zorunlu görevi olmalı. kimseye zarar vermeden acısı da olsa saygı duyarak anlayış gösterilmeli.
bahse konu düğünler ile ilgili de, elbette devletin koymuş olduğu kurallar uygulanıp ona göre hareket edilmelidir. etrafta görülen o kadar çok şey var ki, düğüne gelmedin, yok şöyle yok böyle gereksizler boş söylemler ve dedikodular ile insanları kırmakta hoş değildir.
covid 19 salgını nedeni ile hayatımızda bir çok şeyin artık eskisi gibi olmadığını toplumun anlamasının kolay kolay olmayacağı da aşikar.
bahse konu düğünler ile ilgili de, elbette devletin koymuş olduğu kurallar uygulanıp ona göre hareket edilmelidir. etrafta görülen o kadar çok şey var ki, düğüne gelmedin, yok şöyle yok böyle gereksizler boş söylemler ve dedikodular ile insanları kırmakta hoş değildir.
covid 19 salgını nedeni ile hayatımızda bir çok şeyin artık eskisi gibi olmadığını toplumun anlamasının kolay kolay olmayacağı da aşikar.
devamını gör...
bir çocuğun en büyük şansı
ailedir elbette. aile içinde de annedir.
iyi bir anneye sahip olup da ayakları üzerinde duramayan neredeyse hiç insan görmedim.
baba ve diğer kardeşler ne kadar kötü olursa olsun anne eğer iyiyse, layıkıyla koruyup kollayabiliyorsa, arkasında durup destek verebiliyorsa, güzel huy ve davranışlar gösterebiliyorsa işte bu çocuğun hayattaki en büyük şansı anne oluyor.
annelik, çocuğun yaşam bulduğu tek yuva. nefes aldığı, sığındığı ilk yer.
annelik kutsallaştırması yapmıyorum. sadece çocuk için kilit nokta olduğunu dile getiriyorum.
kötü bir anneye sahip olan çocuklar için hayat hep eksiktir.
anneden sonra gelir diğer aile üyeleri. baba için dağ gibi arkamda kavramını kullanırlar. pek de inanmam. kardeş bağların bilmiyorum. kardeşi olanlar anlayabilir.
aileden sonra ise öğretmenler. anaokulu ve ilkokul öğretmenleri ne kadar kıymetli bir çocuğun hayatında.
eğitim ailede başlar diye meşhur bir söz vardır. doğrudur.
lakin ya aile eğitim verecek kapasitede değilse?
ülkemizin sorunları baştan tartışmanın anlamı var mı?
yoksul, on çocuklu bir ailenin yanında mı daha avantajlı bir çocuk yoksa kendi geçimini sağlayacak kadar geliri olan, iki çocuğa sahip bir ailede büyütülmek mi daha avantajlı?
böyle durumlarda öğretmen faktörü devreye giriyor.
azami insani davranışlar yüklese çocuklara yetecek.
ama öğretmen şansı da denk gelmeyince çocuk ne yapsın?
kendi farkındalığını oluşturup kendine çeki düzen veren insan sayısı çok azdır.
bizim toplum içindeki sorunlarımızın temelinde işte bu kötü çocukluk dönemleri geçiyor.
eğitelemeyen, gözardı edilip unutulan, sevilmeyen, dışlanan, sürekli şiddetin gölgesinde büyüyen çocuklar da büyünce edindikleri bu olumsuz davranışları toplum içinde sergilemeye başlıyorlar.
iyi bir anneye sahip olup da ayakları üzerinde duramayan neredeyse hiç insan görmedim.
baba ve diğer kardeşler ne kadar kötü olursa olsun anne eğer iyiyse, layıkıyla koruyup kollayabiliyorsa, arkasında durup destek verebiliyorsa, güzel huy ve davranışlar gösterebiliyorsa işte bu çocuğun hayattaki en büyük şansı anne oluyor.
annelik, çocuğun yaşam bulduğu tek yuva. nefes aldığı, sığındığı ilk yer.
annelik kutsallaştırması yapmıyorum. sadece çocuk için kilit nokta olduğunu dile getiriyorum.
kötü bir anneye sahip olan çocuklar için hayat hep eksiktir.
anneden sonra gelir diğer aile üyeleri. baba için dağ gibi arkamda kavramını kullanırlar. pek de inanmam. kardeş bağların bilmiyorum. kardeşi olanlar anlayabilir.
aileden sonra ise öğretmenler. anaokulu ve ilkokul öğretmenleri ne kadar kıymetli bir çocuğun hayatında.
eğitim ailede başlar diye meşhur bir söz vardır. doğrudur.
lakin ya aile eğitim verecek kapasitede değilse?
ülkemizin sorunları baştan tartışmanın anlamı var mı?
yoksul, on çocuklu bir ailenin yanında mı daha avantajlı bir çocuk yoksa kendi geçimini sağlayacak kadar geliri olan, iki çocuğa sahip bir ailede büyütülmek mi daha avantajlı?
böyle durumlarda öğretmen faktörü devreye giriyor.
azami insani davranışlar yüklese çocuklara yetecek.
ama öğretmen şansı da denk gelmeyince çocuk ne yapsın?
kendi farkındalığını oluşturup kendine çeki düzen veren insan sayısı çok azdır.
bizim toplum içindeki sorunlarımızın temelinde işte bu kötü çocukluk dönemleri geçiyor.
eğitelemeyen, gözardı edilip unutulan, sevilmeyen, dışlanan, sürekli şiddetin gölgesinde büyüyen çocuklar da büyünce edindikleri bu olumsuz davranışları toplum içinde sergilemeye başlıyorlar.
devamını gör...
değer görmek
insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biridir.
içimizdeki eksiklik ve yetersizlik duygularının çoğunu öldürür bu durum.
sizi hayata, yaşama tekrar bağlar.
ben de varım ve hissediyorum varlığımı dersiniz.
çocukken hele değer alma kotanız dolduysa hayatta kolay kolay duygusal olarak zorluk çekmesiniz.
doğduğunuz evde aileniz en savunmasız, küçük ve yardıma muhtaç halinizle bile size değer verdiyse işte o zaman değerli bir varlık olduğunuz zihninize kazılır.
yetişkinlik döneminde - özellikle duygusal yönden. meslek, iş, aşk, dostluk vs- tercihleriniz daha sağlıklı ve tutarlı olur.
kendinize olan inancınız daha yüksektir.
değersiz hissettiğiniz hiç bir ortamda zorunluluk olmadığı sürece fazla kalmazsınız.
işte bu yüzden çok önemlidir değer görmek.
eğer hayatınızda kendinizi değersiz hissettiren kişiler var ise
umarım en kısa zamanda kurtulursunuz.
umarım bizi iten, döven, söven, hakaret eden insanlar yerine yüzümüzü okşayan, saçımızı koklayan, varlığımıza saygı duyan ve çizgilerimizi geçmeyen, sırtımızı sıvazlayan insanlarla hayatımızın her alanında, her yaşımızda karşılaşırız.
içimizdeki eksiklik ve yetersizlik duygularının çoğunu öldürür bu durum.
sizi hayata, yaşama tekrar bağlar.
ben de varım ve hissediyorum varlığımı dersiniz.
çocukken hele değer alma kotanız dolduysa hayatta kolay kolay duygusal olarak zorluk çekmesiniz.
doğduğunuz evde aileniz en savunmasız, küçük ve yardıma muhtaç halinizle bile size değer verdiyse işte o zaman değerli bir varlık olduğunuz zihninize kazılır.
yetişkinlik döneminde - özellikle duygusal yönden. meslek, iş, aşk, dostluk vs- tercihleriniz daha sağlıklı ve tutarlı olur.
kendinize olan inancınız daha yüksektir.
değersiz hissettiğiniz hiç bir ortamda zorunluluk olmadığı sürece fazla kalmazsınız.
işte bu yüzden çok önemlidir değer görmek.
eğer hayatınızda kendinizi değersiz hissettiren kişiler var ise
umarım en kısa zamanda kurtulursunuz.
umarım bizi iten, döven, söven, hakaret eden insanlar yerine yüzümüzü okşayan, saçımızı koklayan, varlığımıza saygı duyan ve çizgilerimizi geçmeyen, sırtımızı sıvazlayan insanlarla hayatımızın her alanında, her yaşımızda karşılaşırız.
devamını gör...
nazım hikmet ran
“aynı daldaydık, aynı daldaydık.
aynı daldan düşüp ayrıldık.
aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yıllık.
yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından.”
dizeleriyle anmak istediğim, 58 yıl önce aramızdan ayrılan türk şiirinin en büyük ismi.
aynı daldan düşüp ayrıldık.
aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yıllık.
yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından.”
dizeleriyle anmak istediğim, 58 yıl önce aramızdan ayrılan türk şiirinin en büyük ismi.
devamını gör...
zor kişilik testi
bir yazarin da link birakmadigi testtir.
aranizda mi yaptiniz testi nedir?
aranizda mi yaptiniz testi nedir?
devamını gör...
yazılı olmayan görgü kuralları
misafirliğe gidilirken eli boş gidilmez,
toplu taşıma araçlarında telefonla yüksek sesle konuşulmaz,
iş yeri dışında evde de kapısı kapalı olan odaya kapı çalınmadan girilmez vb.
toplu taşıma araçlarında telefonla yüksek sesle konuşulmaz,
iş yeri dışında evde de kapısı kapalı olan odaya kapı çalınmadan girilmez vb.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
dün ataklarım çok zorladı. erkenden de uyudum zaten. bugün kuş gibi hafiflemiş uyandım ve kınalıada'ya geçiyorum. günübirlik olsa bile biryerlere kaçmak iyi gelecek.
devamını gör...
amentü
ismet bey 74 yılında müslümanca bir yaşama geçişinin ilanı ve adeta bir deklarasyon olarak bu şiiri sezai karakoç’un diriliş dergisinde yayımlar. satır araları dikkatle incelendiğinde bu dönüşümün, yeni bir kavrayışın açıkça dizelere serpiştirildiğini fark ediyor insan. bu arka planına hiç bakmaksızın da çok güçlü çok yalın bir şiirdir kendileri.
“ölümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.“
“ölümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.“
devamını gör...
beğeni garantili başlık açma taktikleri
benimkilere bakın, tam tersini açın dediğim taktik.
devamını gör...
anka lüx maşrapa
maşrapa almak için de fiyat teklifi verilmesini gördüğüm plastik kap.
devamını gör...
nesimi çimen
mazlum çimen'nin babası, sivas katliamında yitirdiğimiz müzisyen, ozan.
şelpe ve cura ustasıdır, şathiyeleri yorumlaması da enfestir.
bir halk şairi, sivas olayları ve onun için şöyle yazmıştır:
"çimen olduk çiğnediler
çöl mü olsak daha eydi
akarsu*yduk çimmediler
göl mü olsak daha eydi"
edit: imla
şelpe ve cura ustasıdır, şathiyeleri yorumlaması da enfestir.
bir halk şairi, sivas olayları ve onun için şöyle yazmıştır:
"çimen olduk çiğnediler
çöl mü olsak daha eydi
akarsu*yduk çimmediler
göl mü olsak daha eydi"
edit: imla
devamını gör...
jose luis chilavert
1982 ile 2004 yılları arasında futbol oynamış olan paraguylı eski milli kaleci.kariyeri boyunca arjantin, paraguay ve fransa da forma giymiş. rogerio ceni'nin ardından 67 gol ile dünyanın en çok gol atan ikinci kalecisi. aynı zamanda milli forma ile 7 gol sayısına ulaşabilen ayrıca bir maçta hat-trick yapabilen tek kaleci.
devamını gör...
bugün kendin için ne yaptın sorusu
açık havada oturdum, gökyüzünü seyrettim. serçelerin söylediği şarkılara kulak verdim. kedi besledim, sevdim onun gırıltısında taşikardimi dindirdim.
devamını gör...
kanayan diş mantarı
yerine göre "şeytan dişi" veya "çilekler ve krema" olarak da bilinen bu mantar, isimlerini tahmin edilebileceği üzere, yüzeyinden salgıladığı kan kırmızısı salgıdan alıyor. kuzeydoğu amerika ve orta avrupa'da bulunan bu mantar türünün yüzeyindeki bu salgı, ironik bir biçimde pıhtılaşma önleyici bir kimyasal olan "atromentrin" içeriyor.
bu mantarlar her ne kadar zehirli olmasalar da, aşırı acı olmalarından ötürü yenilebilir değiller. bu acılığı azaltmak için kullanılan kurutma işlemleri bile pek işe yaramıyor.
bu mantarlar her ne kadar zehirli olmasalar da, aşırı acı olmalarından ötürü yenilebilir değiller. bu acılığı azaltmak için kullanılan kurutma işlemleri bile pek işe yaramıyor.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
venezuelalı arkadaş pek hevesli girişmiş
aşık atışmasını sokak dövüşüne çevirmiş
bilemdimkibirden pek iyi niyetliymiş,
vişne dal'ı kötü niyetlinin gözüne girermiş.
aşık atışmasını sokak dövüşüne çevirmiş
bilemdimkibirden pek iyi niyetliymiş,
vişne dal'ı kötü niyetlinin gözüne girermiş.
devamını gör...
allahım sen sabır ver
(bkz: innallahe maassabirin)
devamını gör...


