beyaz yakalı
modern bir tür köle oldukları anlaşılmasın diye bir statüleri olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılan mensubu olduğum kesim.
devamını gör...
burun estetiğinin aşırı yaygınlaşması
sadece burun yaygınlaştı demek baya masum kalıyor.
16-18 yaşlarında kızlar, erkekler jawline başta olmak üzere bir dünya estetik operasyon geçiriyor.
16-18 yaşlarında kızlar, erkekler jawline başta olmak üzere bir dünya estetik operasyon geçiriyor.
devamını gör...
çocukların sorduğu garip sorular
özel eğitim merkezinde otizme sahip bireylerle çalışıyorum. bir tanesi ile (yaş 7) aramızda geçen konuşma şöyledir:
ben: nasılsın bugün, iyi misin?
x: hiç iyi değilim. (surat düşer, ağlamaklı olunur)
ben: neden? bir şey olduysa anlatmak ister misin?
x: büyüyünce trafik olan yerlerde cam silmek istiyorum ben ama annem izin vermedi. yasak mı bu?
bir de şu vardı: "neden insan olarak doğuyoruz? ben baymak'taki sincap olmak istiyorum."
ben: nasılsın bugün, iyi misin?
x: hiç iyi değilim. (surat düşer, ağlamaklı olunur)
ben: neden? bir şey olduysa anlatmak ister misin?
x: büyüyünce trafik olan yerlerde cam silmek istiyorum ben ama annem izin vermedi. yasak mı bu?
bir de şu vardı: "neden insan olarak doğuyoruz? ben baymak'taki sincap olmak istiyorum."
devamını gör...
bir sözlük yazarına aşık olmak
kestiklerim var ama daha aşk yok..
devamını gör...
çocukların patavatsızlıkları
yaşlılara yönelik "sen ne zaman öleceksin?" sorusuyla nirvana yapar.*
devamını gör...
türkiye'nin pakistanlaşması
laik bir cumhuriyet olan türkiye'nin git gide teokratik bir hâle bürünmesini ifade eden informal bir kavramdır. 1947'de laik bir cumhuriyet olarak kurulan ve benim de çok sevdiğim, yaşamayı hayal ettiğim bir ülke olan pakistan'ın 1980 sonrası siyasal hayatı ile 2011 sonrası türk siyasal hayatı gerçekten de hemen hemen her açıdan aynı. yıllar önce ibrahim varlı birgün'deki köşesinde on bir maddeyle süreci çok güzel açıklamıştı:
--! spoiler !--
akp iktidarının gerek ışid gerekse de diğer selefi-vahhabi yapılarla kurduğu “derin” ilişkiler bumerang misali sahibini vurmaya başladı. bugünlerde bunun sayısız örneğine tanık oluyoruz. bölgedeki kaosun ortaya çıkardığı türbülansı bölgesel güce devşirme hevesi ve bu uğurda uygulanan mezhepçi dış politika nedeniyle ülke ciddi şekilde bir “pakistanlaşma” tehlikesiyle karşı karşıya. peki nedir bu pakistanlaşma? islamabad’ın afganistan, neo-osmanlıcıların suriye politikası üzerinden pakistanlaşma kavramını irdelemekte fayda var.
1- pan-islamcı lider ziya-ül hak pakistan’ın nüfuz alanını afganistan, özbekistan, tacikistan ve iran’ı kapsayacak şekilde genişletmek istedi. erdoğan-davutoğlu ikilisi de eski osmanlı hinterlandında ırak-suriye coğrafyasında benzer bir hevese kapıldı.
2- ziya-ül hak “stratejik derinlik” hayaliyle afganistan’ın başkenti kabil’de cuma namazı düşleri kurdu. tayyip erdoğan da şam’daki emeviyye camii’nde benzer bir düşün hayalini gördü.
3- pakistan’ın pan-islamist lideri bu düş uğruna afganistan’daki etnik ve siyasi krizi derinleştirdi, bunu yaparken de ülkeyi “cihat otobanı”na çevirdi. neo-osmanlıcılar da suriye’de olası bir ihvan iktidarı uğruna sınırları sonuna kadar cihatçılara açtı.
4- sovyet varlığı nedeniyle pan-islamist strateji abd’nin de desteğini aldı. peşaver, vahhabi ve selefi grupların üssüne dönüştü. ziya ül hak bir yandan dünyanın dört bir tarafından gelen cihatçıları afganistan’ın başına salarken, mücahitleri abd’ye “özgürlük savaşçıları” olarak pazarladı. akp de cihatçılar için benzer bir taktiğe başvurdu.
5- pakistan hem hizb-i islami hem taliban’ın militan kaynağını oluşturan peştunlar üzerinden afganistan’da nüfuz savaşına girişti. akp türkiyesi de aynısını öso, ahrar’uş şam gibi örgütler ve eğit-donat üzerinden sünni araplarla türkmenleri kullanarak yapmaya soyundu.
6- pakistan ülkeye sığınan üç milyona yakın afgan mülteciyi mücahit devşirme havuzuna dönüştürdü. medreseler cihat yuvası oldu. iki milyonu aşkın mültecinin yaşadığı türkiye’de de benzer bir yol izlendi. bunun için sınır hattındaki kamplarda cihatçılara silahlı eğitim verildi.
7- pakistan örneğinde abd patron, islamabad taşerondu. cıa, pakistan üzerinden yaklaşık üç milyar dolarlık eğit-donat programı’yla mücahitleri sovyetlere karşı seferber etti. bu yolla on binlerce savaşçı eğitildi. suriye’de ise abd’nin pakistan’ı akp türkiyesi oldu, aktörler değişse de roller ve misyon değişmedi.
8- taliban militanları pakistan’da finanse edildi, eğitildi, silahlandırıldı. pakistan istihbaratı ısı, taliban iktidarı ele geçirdikten sonra da her türlü desteği sürdürdü. türkiye de cihatçılara sınırsız lojistik destek sağladı, mit bu iş için seferber edildi, tır’lar dolusu silahlar taşındı.
9- 11 eylül 2001’de ikiz kule saldırılarının ardından pakistan, taliban’la işbirliğine mesafe koymaya çalışınca silahlar asıl sahibine döndü. akp de uluslararası toplumun tepkisi üzerine sınır kontrollerini biraz sıkılaştırınca cihatçılar diş göstermeye başladı. ırak ve suriye’den dönen cihatçılar kan dökmeye başladı.
10- pakistan binlerce silahlı mücahidi ve cihatçı grupları keşmir’de hindistan’a karşı kullandı. akp ise silahlı islamcı grupları suriye kürtlerine ve ırak’taki şii yönetime karşı kullandı, kullanmayı sürdürüyor da. abd afpak stratejisi çerçevesinde insansız uçaklarla afganistan ve pakistan’da sivilleri vurmaya başladı. abd menşeili iha’lar benzer şekilde şimdi de türkiye-suriye sınırında ölüm yağdırıyorlar.
11- islamabad başta iran ve türkmenistan olmak üzere komşu ülkelere taliban’ı kontrol edeceği garantisini verdi. akp de “ılımlı” muhalifler ve ihvan konusunda uluslararası topluma güvenceler sundu. pakistan, taliban’ı kontrol edemediği gibi türkiye de eğitip donattığı grupları kontrol edememeye başladı. tehrik-i taliban zaman içinde pakistan’ı kan gölüne çevirdi. ışid ve türevi cihatçılar da türkiye’de benzer şekilde can almaya başladı.
pakistan’ın tarihi ve bugünkü durumu, türkiye için adeta bir ders. pan-islamcı yayılmacı hayaller peşinde koşan gerici iktidarların ülkeyi sürüklediği uçurumu görmek açısından adeta bir laboratuvar...
www.birgun.net/haber/11-mad...
--! spoiler !--
--! spoiler !--
akp iktidarının gerek ışid gerekse de diğer selefi-vahhabi yapılarla kurduğu “derin” ilişkiler bumerang misali sahibini vurmaya başladı. bugünlerde bunun sayısız örneğine tanık oluyoruz. bölgedeki kaosun ortaya çıkardığı türbülansı bölgesel güce devşirme hevesi ve bu uğurda uygulanan mezhepçi dış politika nedeniyle ülke ciddi şekilde bir “pakistanlaşma” tehlikesiyle karşı karşıya. peki nedir bu pakistanlaşma? islamabad’ın afganistan, neo-osmanlıcıların suriye politikası üzerinden pakistanlaşma kavramını irdelemekte fayda var.
1- pan-islamcı lider ziya-ül hak pakistan’ın nüfuz alanını afganistan, özbekistan, tacikistan ve iran’ı kapsayacak şekilde genişletmek istedi. erdoğan-davutoğlu ikilisi de eski osmanlı hinterlandında ırak-suriye coğrafyasında benzer bir hevese kapıldı.
2- ziya-ül hak “stratejik derinlik” hayaliyle afganistan’ın başkenti kabil’de cuma namazı düşleri kurdu. tayyip erdoğan da şam’daki emeviyye camii’nde benzer bir düşün hayalini gördü.
3- pakistan’ın pan-islamist lideri bu düş uğruna afganistan’daki etnik ve siyasi krizi derinleştirdi, bunu yaparken de ülkeyi “cihat otobanı”na çevirdi. neo-osmanlıcılar da suriye’de olası bir ihvan iktidarı uğruna sınırları sonuna kadar cihatçılara açtı.
4- sovyet varlığı nedeniyle pan-islamist strateji abd’nin de desteğini aldı. peşaver, vahhabi ve selefi grupların üssüne dönüştü. ziya ül hak bir yandan dünyanın dört bir tarafından gelen cihatçıları afganistan’ın başına salarken, mücahitleri abd’ye “özgürlük savaşçıları” olarak pazarladı. akp de cihatçılar için benzer bir taktiğe başvurdu.
5- pakistan hem hizb-i islami hem taliban’ın militan kaynağını oluşturan peştunlar üzerinden afganistan’da nüfuz savaşına girişti. akp türkiyesi de aynısını öso, ahrar’uş şam gibi örgütler ve eğit-donat üzerinden sünni araplarla türkmenleri kullanarak yapmaya soyundu.
6- pakistan ülkeye sığınan üç milyona yakın afgan mülteciyi mücahit devşirme havuzuna dönüştürdü. medreseler cihat yuvası oldu. iki milyonu aşkın mültecinin yaşadığı türkiye’de de benzer bir yol izlendi. bunun için sınır hattındaki kamplarda cihatçılara silahlı eğitim verildi.
7- pakistan örneğinde abd patron, islamabad taşerondu. cıa, pakistan üzerinden yaklaşık üç milyar dolarlık eğit-donat programı’yla mücahitleri sovyetlere karşı seferber etti. bu yolla on binlerce savaşçı eğitildi. suriye’de ise abd’nin pakistan’ı akp türkiyesi oldu, aktörler değişse de roller ve misyon değişmedi.
8- taliban militanları pakistan’da finanse edildi, eğitildi, silahlandırıldı. pakistan istihbaratı ısı, taliban iktidarı ele geçirdikten sonra da her türlü desteği sürdürdü. türkiye de cihatçılara sınırsız lojistik destek sağladı, mit bu iş için seferber edildi, tır’lar dolusu silahlar taşındı.
9- 11 eylül 2001’de ikiz kule saldırılarının ardından pakistan, taliban’la işbirliğine mesafe koymaya çalışınca silahlar asıl sahibine döndü. akp de uluslararası toplumun tepkisi üzerine sınır kontrollerini biraz sıkılaştırınca cihatçılar diş göstermeye başladı. ırak ve suriye’den dönen cihatçılar kan dökmeye başladı.
10- pakistan binlerce silahlı mücahidi ve cihatçı grupları keşmir’de hindistan’a karşı kullandı. akp ise silahlı islamcı grupları suriye kürtlerine ve ırak’taki şii yönetime karşı kullandı, kullanmayı sürdürüyor da. abd afpak stratejisi çerçevesinde insansız uçaklarla afganistan ve pakistan’da sivilleri vurmaya başladı. abd menşeili iha’lar benzer şekilde şimdi de türkiye-suriye sınırında ölüm yağdırıyorlar.
11- islamabad başta iran ve türkmenistan olmak üzere komşu ülkelere taliban’ı kontrol edeceği garantisini verdi. akp de “ılımlı” muhalifler ve ihvan konusunda uluslararası topluma güvenceler sundu. pakistan, taliban’ı kontrol edemediği gibi türkiye de eğitip donattığı grupları kontrol edememeye başladı. tehrik-i taliban zaman içinde pakistan’ı kan gölüne çevirdi. ışid ve türevi cihatçılar da türkiye’de benzer şekilde can almaya başladı.
pakistan’ın tarihi ve bugünkü durumu, türkiye için adeta bir ders. pan-islamcı yayılmacı hayaller peşinde koşan gerici iktidarların ülkeyi sürüklediği uçurumu görmek açısından adeta bir laboratuvar...
www.birgun.net/haber/11-mad...
--! spoiler !--
devamını gör...
dalkavuknâme
samsatlı lukianos tarafından yunanca kaleme alınan ve asıl adı peri parasitou (asalak hakkında) olan bu eser kaynaklarda çok az geçmektedir. ingilizce çevirisi the prasite olan bu eser türkçe'ye vasilaki vuka tarafından dalkavuknâme adıyla çevrilmiştir. esere ayrıca tercüme-i letâfet âsâr der ta'rif-i san'at-ı dalkavukân-ı şöhret-şiâr adı da verilmiştir.
kitabın birçok ismi arasında çok fazla kaybolmadan içeriğine geçersek hiciv ustamız loukianous dalkavukluğu bir dalkavuğun dilinden övgüler ile anlatıyor. kitap,kahramanlarımız kârdan ve firuz arasındaki diyaloglardan oluşuyor. yazar, dalkavukluk sanatının önemini ve inceliklerini açıklıyor. överek ince mesajlarla yeriyor aslında.
kitaptaki firuz karakteri olan dalkavuk lokionos'un sözcüsü konumunda yer alıyor ve felsefecilere ve hatiplere yönelik sert eleştirilerini dile getiriyor.
eser, aslında 2. yy da yaşayan lokianous'un çok bilinmeyen bir eseri. o dönemde yazılan bu eser ancak osmanlı devleti zamanında tercüme edilmiş ve tercüme edilme süreci de bir hayli tuhaf. eseri tercüme ederken yazarın üslubunu bozmamaya çalışarak bazı noktalar islam milletine uymadığı gerekçesi ile çıkarılmış ve değiştirilmiş.
mesela mübâriz* ve bahadır, harp aletleri olmaksızın, tüccar sermayesiz, ağaç meyvesiz ve alameti güzellik olan sevgili süssüz haliyle eksiktir. aynı şekilde ikbâl sahibinin de dairesinde dalkavukları olmadıkça yücelik ve haşmette kusur ve noksanı var demektir. ve o dairenin süsten ve gösterişten uzak olacağı bellidir.
kitabın birçok ismi arasında çok fazla kaybolmadan içeriğine geçersek hiciv ustamız loukianous dalkavukluğu bir dalkavuğun dilinden övgüler ile anlatıyor. kitap,kahramanlarımız kârdan ve firuz arasındaki diyaloglardan oluşuyor. yazar, dalkavukluk sanatının önemini ve inceliklerini açıklıyor. överek ince mesajlarla yeriyor aslında.
kitaptaki firuz karakteri olan dalkavuk lokionos'un sözcüsü konumunda yer alıyor ve felsefecilere ve hatiplere yönelik sert eleştirilerini dile getiriyor.
eser, aslında 2. yy da yaşayan lokianous'un çok bilinmeyen bir eseri. o dönemde yazılan bu eser ancak osmanlı devleti zamanında tercüme edilmiş ve tercüme edilme süreci de bir hayli tuhaf. eseri tercüme ederken yazarın üslubunu bozmamaya çalışarak bazı noktalar islam milletine uymadığı gerekçesi ile çıkarılmış ve değiştirilmiş.
mesela mübâriz* ve bahadır, harp aletleri olmaksızın, tüccar sermayesiz, ağaç meyvesiz ve alameti güzellik olan sevgili süssüz haliyle eksiktir. aynı şekilde ikbâl sahibinin de dairesinde dalkavukları olmadıkça yücelik ve haşmette kusur ve noksanı var demektir. ve o dairenin süsten ve gösterişten uzak olacağı bellidir.
devamını gör...
dilimize pelesenk olmuş ayrımcı sözler
bilim adamı. oldukça saçma ama maalesef beş kişiden ikisi (o da belki) bilim insanı tabirini kullanmaktadır.
devamını gör...
bilgi içerikli tanım girmek
sözlükte henüz pek ilgi çekmeyen tanımlar. sözlüğün kimliği henüz oturmadı, veri tabanı genişlemesi devam ediyor.
bir noktada diziler, filmler, kitaplar, kişiler, terimlerle ilgili başlıklar önemli ölçüde doldurulmuş olacak. aktüele ilgi oradan itibaren artışa geçer diye tahmin ediyorum.
bir noktada diziler, filmler, kitaplar, kişiler, terimlerle ilgili başlıklar önemli ölçüde doldurulmuş olacak. aktüele ilgi oradan itibaren artışa geçer diye tahmin ediyorum.
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
"ben tek başıma çok kalabalığım gelemem" diyerek n'apacağımı bilemediğim yayın.
ama gelirim ya, çünkü uçağım ben*
iyi yayınlar, kolay gelsin.
ama gelirim ya, çünkü uçağım ben*
iyi yayınlar, kolay gelsin.
devamını gör...
çocukken yapılan salaklıklar
bogazda yüzmeyi öğrenmek. iyi ki o akıntıda boğulup ölmedik.
devamını gör...
atama
ülkemizde çoğunlukla yukarıda amcanız vey dayınız var ise yaşayabileceğiniz durumdur.
eğer ki tanıdığınız yok ise çok zordur.
eğer ki tanıdığınız yok ise çok zordur.
devamını gör...
12 eylül 1980 darbesi
ülkeyi 30-40 yıl geriye götüren, anayasası ve zihniyetiyle hala yanımızda içimizde yaşayan kara gün.
ayrıca (bkz: kenan evren ölmedi içimizde yaşıyor)
ayrıca (bkz: kenan evren ölmedi içimizde yaşıyor)
devamını gör...
kıyametin şafak vakti kopması
ya kopsun da bana zaman mekan fark etmez, yeter bu kadar doydum ben.* koptu da şafağımız kaldı.
devamını gör...
sigarayı bırakmak isteyenlere tavsiyeler
champix denen o ilacı sakın denemeyin zaten verirken intihar etmeyi düşünüyor musun diye sormalarından anlamalıydım bunun illet bir şey olduğunu. 1,5 ay boyunca gerçekten canım hiç sigara istemedi; bu konuda çok iyi ilaç ama kabuslar, abuk subuk görüntüler görüyorsunuz. bir de alkolle kullanmak doğru değilmiş. 35'lik viski içip bütün ev arkadaşlarıma saldırmışım. allah'tan anlayışlı çocuklardı canlarım. ayrıca abd'de de yasaklandı diye biliyorum.
devamını gör...
köpektapar
insanların yanlış ve hatalı eylemleri sebebiyle köpeklerin kurban edilmesinin önüne geçmeye çalıştıkları için bu sıfat layık görülen "öteki" insanlardır.
sokak köpeklerinin sokakta yaşamasının sorumlusu insanlar mıdır?
evet.
sokak köpeklerinin sokakta saldırganlaşmasına neden olanlar, yatan köpeğe tekme atan, vuran, şiddet uygulayan, taşlayan, tecavüz etmeye çalışan insan mıdır?
evet.
sokağa saldığı köpeğini kısırlaştırmayan insanlar mıdır?
evet.
doğada köpek diye bir hayvan var mıdır?
hayır.
bu durumda köpekler insanların sorumluluğunda mıdır?
evet.
insanlar köpeklerin yaşam hakkını yok sayıp, masum bir isim takarak "uyutulmasını" isteme hakkına sahip midir?
hayır.
neden?
köpeklerin bulunduğu durumdan ve "sokak köpeği" tabirinden insanlar sorumludur. sokak köpeği cinsi yoktur. kendi sorumsuzluğunu örtmek isteyen insanın bir canlının yaşam hakkını sonlandırma hakkı yoktur. insanlar bir canlıyı öldürmek yerine bir canlının sorumluluğunu almayı, ihtiyaçlarını karşılayamayacakları canlıları oyuncak gibi almamayı öğrenmelidir.
sokak köpeklerinin sokakta yaşamasının sorumlusu insanlar mıdır?
evet.
sokak köpeklerinin sokakta saldırganlaşmasına neden olanlar, yatan köpeğe tekme atan, vuran, şiddet uygulayan, taşlayan, tecavüz etmeye çalışan insan mıdır?
evet.
sokağa saldığı köpeğini kısırlaştırmayan insanlar mıdır?
evet.
doğada köpek diye bir hayvan var mıdır?
hayır.
bu durumda köpekler insanların sorumluluğunda mıdır?
evet.
insanlar köpeklerin yaşam hakkını yok sayıp, masum bir isim takarak "uyutulmasını" isteme hakkına sahip midir?
hayır.
neden?
köpeklerin bulunduğu durumdan ve "sokak köpeği" tabirinden insanlar sorumludur. sokak köpeği cinsi yoktur. kendi sorumsuzluğunu örtmek isteyen insanın bir canlının yaşam hakkını sonlandırma hakkı yoktur. insanlar bir canlıyı öldürmek yerine bir canlının sorumluluğunu almayı, ihtiyaçlarını karşılayamayacakları canlıları oyuncak gibi almamayı öğrenmelidir.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu
sayılar konusunda hassas olduğu için 1000. tanımını kendi nickaltına yazıp, bu vesile ile birkaç konuda teşekkür etmek isteyen yazar.
öncelikle merhabalar sevgili kafa sözlük yazarları.*
2 gün sonra kafa sözlüğe kayıt olalı tam 1 ay bitmiş olacak. ne zaman buraya kaydoldum, ne zaman burayı bu kadar benimsedim ve zaman nasıl bu kadar hızlı geçti hiç bilmiyorum. bildiğim tek şey buranın benim için "bir bakıp çıkacağım" diyerek girip, bir baktığım ama çıkamadığım bir yer olması.
nasılsa hoşlanmam, adapte olamam, birkaç gün takılır sonrasında varlığını unuturum dediğim bu sözlük, sabahları uyanıp günaydın görselini atarak herkesi selamladığım, tüm günün stresinden sıyrıldığım, kafamı boşaltıp eğlendiğim, gece ışıkları kapatmadan önce herkese iyi geceler dilediğim bir yer oldu. şimdi bakıyorum da tüm günüm olmuş neredeyse.*
burada hiç kimseyi tanımasanız bile geldiğiniz anda "kim bu" diye bakan gözlerle değil "yeni gelmiş sanırım, yabancılık çekmesin karşılayalım" diyen bir havayla karşılaşıyorsunuz. nasıl ki günlük hayatta yeni girdiğiniz bir ortam için sıcak karşılanmak kendinizi rahat hissettirir sanki burası da rahat hissetmeniz için elinden geleni yapan bir müessese gibi. yazarlarından tutun moderatörüne kadar herkes geniş bir anlayışa ve hoşgörüye sahip.
kendimden yola çıkarak örnek vermem gerekirse daha önceden de söylediğim gibi kendimi edebiyat ve görsellerle ifade etmeyi severim. gördüğüm herhangi bir başlık bana direkt olarak bir dize, pasaj ya da görseli çağrıştırır. bunları şahsi fikirlerimle harmanlayarak tanım yazmak kendimi ifade etmemi kolaylaştırıyor. paylaştığım tanımlardan sonra gelen mesajlar, o kadar motive edici oluyor ki kelimelerle ifade etmem mümkün değil. zaten gelen mesajlardan sonra ettiğim kemkümleri biliyorsunuz.*
her neyse lafı çok uzatmak istemiyorum, tanımı yazma nedenime geleyim; teşekkür etmek istiyorum.
geçen haftalarda kraliyet arması sahibi olup d&r'dan hediye çeki kazanmıştım, açıkçası böyle bir beklentim yokken bu ödülü almam beni hem heyecanlandırdı hem mutlu etti. indirim çekini kullanarak aldığım kitaplar bugün elime ulaştı.
hiçbir yerde görmediğim bu uygulama ve böylesine güzel bir sözlüğü kurduğu için öncelikle yoldaş benjamin franklin'e,
arma konusundaki desteği için tatlı mı tatlı hi my i run'a,
kitap seçimim konusunda yardımcı olan gaunter o'dimm'e,
tanımlarım sonrasında mesaj atıp beni aşırı mutlu eden, tanımlarımı okuyup bana katlanan ve bu kadar anlayışlı, hoşgörülü olan tüm kafa sözlük yazarlarına tek tek teşekkür ediyorum.
güzel ve güneşli günler gördüğümüz nice umut dolu günlere ulaşmak, yazmak, anlatmak, paylaşmak dileğiyle...
öncelikle merhabalar sevgili kafa sözlük yazarları.*
2 gün sonra kafa sözlüğe kayıt olalı tam 1 ay bitmiş olacak. ne zaman buraya kaydoldum, ne zaman burayı bu kadar benimsedim ve zaman nasıl bu kadar hızlı geçti hiç bilmiyorum. bildiğim tek şey buranın benim için "bir bakıp çıkacağım" diyerek girip, bir baktığım ama çıkamadığım bir yer olması.
nasılsa hoşlanmam, adapte olamam, birkaç gün takılır sonrasında varlığını unuturum dediğim bu sözlük, sabahları uyanıp günaydın görselini atarak herkesi selamladığım, tüm günün stresinden sıyrıldığım, kafamı boşaltıp eğlendiğim, gece ışıkları kapatmadan önce herkese iyi geceler dilediğim bir yer oldu. şimdi bakıyorum da tüm günüm olmuş neredeyse.*
burada hiç kimseyi tanımasanız bile geldiğiniz anda "kim bu" diye bakan gözlerle değil "yeni gelmiş sanırım, yabancılık çekmesin karşılayalım" diyen bir havayla karşılaşıyorsunuz. nasıl ki günlük hayatta yeni girdiğiniz bir ortam için sıcak karşılanmak kendinizi rahat hissettirir sanki burası da rahat hissetmeniz için elinden geleni yapan bir müessese gibi. yazarlarından tutun moderatörüne kadar herkes geniş bir anlayışa ve hoşgörüye sahip.
kendimden yola çıkarak örnek vermem gerekirse daha önceden de söylediğim gibi kendimi edebiyat ve görsellerle ifade etmeyi severim. gördüğüm herhangi bir başlık bana direkt olarak bir dize, pasaj ya da görseli çağrıştırır. bunları şahsi fikirlerimle harmanlayarak tanım yazmak kendimi ifade etmemi kolaylaştırıyor. paylaştığım tanımlardan sonra gelen mesajlar, o kadar motive edici oluyor ki kelimelerle ifade etmem mümkün değil. zaten gelen mesajlardan sonra ettiğim kemkümleri biliyorsunuz.*
her neyse lafı çok uzatmak istemiyorum, tanımı yazma nedenime geleyim; teşekkür etmek istiyorum.
geçen haftalarda kraliyet arması sahibi olup d&r'dan hediye çeki kazanmıştım, açıkçası böyle bir beklentim yokken bu ödülü almam beni hem heyecanlandırdı hem mutlu etti. indirim çekini kullanarak aldığım kitaplar bugün elime ulaştı.
hiçbir yerde görmediğim bu uygulama ve böylesine güzel bir sözlüğü kurduğu için öncelikle yoldaş benjamin franklin'e,
arma konusundaki desteği için tatlı mı tatlı hi my i run'a,
kitap seçimim konusunda yardımcı olan gaunter o'dimm'e,
tanımlarım sonrasında mesaj atıp beni aşırı mutlu eden, tanımlarımı okuyup bana katlanan ve bu kadar anlayışlı, hoşgörülü olan tüm kafa sözlük yazarlarına tek tek teşekkür ediyorum.
güzel ve güneşli günler gördüğümüz nice umut dolu günlere ulaşmak, yazmak, anlatmak, paylaşmak dileğiyle...
devamını gör...
donundan mendil yapan akp’li dayının siz de yapın yokluk çekmeyin demesi
yıllar önce aysun kayacı'nın haksız yere linçlendiğinin bir ispatı daha.
devamını gör...
nickaltı kilitleme hakkı
samimiyetsiz mesajlardan kurtulmak için başvurmak istediğim hak türü. sözlükte böyle bir şey yok maalesef. gelir mi? size bağlı.
devamını gör...
geceye bir kemal sunal repliği bırak
-adın ne?
-hz. ebubekir
-adın ne dedim?
-haaa hz.şaban
-kac yaşındasın?
-1453
hababam sınıfı*
-hz. ebubekir
-adın ne dedim?
-haaa hz.şaban
-kac yaşındasın?
-1453
hababam sınıfı*
devamını gör...