yaşamın kuralı doğan
devamını gör...
berserk (manga)
ilk animesi(97 yılındaki) ve mangasına min +24 yaş sınırı getirilmesi gereken bir yapım öyle bir yapim ki ambiyans ve karakterleri ve o insana tarifsiz hisler yaşatan her tarafınizi çaresizlik ve korku ile saran o müzikleriyle izlediğim yüzlerce animenin arasında benim için çok farklı bir yerdedir.
berserk i ilk izlediğim zaman 17 yaşındaydım bir gecede bitirmiştim ve bir hafta etkisinden kurtulamadim heralde bir görsel yapımda travmatik etki bırakan tek yapımdır berserk. öyle bir final yapar ki aradan 12 yıl geçmiş olduğu hâlde düşündüğüm zaman halen kasvet basar.
öyle bir finaldir ki boğazınıza yumruğu vurur hiç bir şekilde çekmeden öylece bitirir.
çizim yeteneği bu dünyadan olmayan kentura miura nin 1989 da başladığı mangasidir. halen devam etmekle olup manga hikayesini bir finale baglamamasindan yapılan animesi hikayenin bir kısmını barındırır. bünyesinde kaotik şekilde cinsellik ve şiddet unsurları barındıran berserk i miura nin nasıl bir ruhsal durumda oluşturduğunu halen aklım almıyor.
berserk i ilk izlediğim zaman 17 yaşındaydım bir gecede bitirmiştim ve bir hafta etkisinden kurtulamadim heralde bir görsel yapımda travmatik etki bırakan tek yapımdır berserk. öyle bir final yapar ki aradan 12 yıl geçmiş olduğu hâlde düşündüğüm zaman halen kasvet basar.
öyle bir finaldir ki boğazınıza yumruğu vurur hiç bir şekilde çekmeden öylece bitirir.
çizim yeteneği bu dünyadan olmayan kentura miura nin 1989 da başladığı mangasidir. halen devam etmekle olup manga hikayesini bir finale baglamamasindan yapılan animesi hikayenin bir kısmını barındırır. bünyesinde kaotik şekilde cinsellik ve şiddet unsurları barındıran berserk i miura nin nasıl bir ruhsal durumda oluşturduğunu halen aklım almıyor.
devamını gör...
necmettin erbakan
siyasetçi, mühendis, akademisyen ve türkiye cumhuriyeti 23. başbakanı. istanbul erkek lisesi mezunu, okul birincisi. itü makine mühendisliği mezunu. lise birinciliği sebebiyle o dönem üniversiteye sınavsız giriş hakkı olmasına rağmen sınava girmeyi tercih ettiği belirtilir. özal ve demirel itü’den dönem arkadaşlarıdır. doktorasını almanya’da yapmış, 27 yaşındayken itü'de doçent olmuştur. 1964’te ise profesör olmuştur. siyasi hayatına bakıldığında kurduğu partiler hep aynı “bahane” ile kapatılmıştır. türk siyasi tarihinin en büyük dayatmaları ve kara lekelerinden ikisini yaşayanlardan biri erbakan’dır.
1-28 şubat post-modern darbesi
2-genel başkanı olduğu refah partisi’nin 1995 yılı genel seçiminden %21.4 oranı ile birinci parti çıkmasına rağmen diğer siyasi partilerin hiçbirinin koalisyona yanaşmaması (!!) sebebiyle hükümet kurma hakkının kendisinden alınıp %19.65 oy oranıyla ikinci parti olan anap’a verilmesidir ve onun da %19.18 oy oranıyla üçüncü parti olan doğru yol partisi ile koalisyon kurmasıdır. kurulan bu koalisyon kısa süreli aşk ilişkisi gibi sona erince bu kez doğru yol ve refah partisi bir koalisyona girmiştir. erbakan bu koalisyon hükümetinde 1 yıl başbakan olarak görev yapmıştır. bu 1 yıllık süreçte ülkenin ekonomik kalkınmasının nasıl olduğunu, (örn: türkiye ekonomisinde %7,5 oranında büyüme) ne kadar büyük bir kalkınma yaşandığını dönemin kaynaklarından öğrenmek mümkün. ama yetmedi. birileri yine o meşhur “bahaneyi” kullanmak için start bayrağını salladı. erbakan istifaya zorlandı ve başbakanlık görevini koalisyon ortağı tansu çiller'e devretmek için dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel'e istifasını sundu. tiyatronun ikinci perdesi burada başladı. demirel yeni hükümet kurma görevini nedense hali hazırda zaten hükümet ortağı olan doğru yol partisi genel başkanı tansu çiller'e değil, anap genel başkanı mesut yılmaz'a verdi. yılmaz’ın vekil sayısı hükümet kurmaya yetmediği için bu sefer ülkenin başına zaten bela olan koalisyon hükümetine iki değil üç parti ile devam edilmek üzere anap, dsp ve dtp ile (dyp’den ayrılanlar tarafından kurulan parti) hükümet kuruldu. sonrasında 28 şubat süreci başlamıştır.
halk hangi demokratik (!) düzlemde temsil edilmiş, demokrasi nasıl işlememiş, askeri vesayet nasıl tıkır tıkır çalışıp sivil irade yok sayılmış, anti militaristler nasıl gıkını çıkarmamış... işte 90’lı yıllar bu konuda tam bir utanç harikası!
1-28 şubat post-modern darbesi
2-genel başkanı olduğu refah partisi’nin 1995 yılı genel seçiminden %21.4 oranı ile birinci parti çıkmasına rağmen diğer siyasi partilerin hiçbirinin koalisyona yanaşmaması (!!) sebebiyle hükümet kurma hakkının kendisinden alınıp %19.65 oy oranıyla ikinci parti olan anap’a verilmesidir ve onun da %19.18 oy oranıyla üçüncü parti olan doğru yol partisi ile koalisyon kurmasıdır. kurulan bu koalisyon kısa süreli aşk ilişkisi gibi sona erince bu kez doğru yol ve refah partisi bir koalisyona girmiştir. erbakan bu koalisyon hükümetinde 1 yıl başbakan olarak görev yapmıştır. bu 1 yıllık süreçte ülkenin ekonomik kalkınmasının nasıl olduğunu, (örn: türkiye ekonomisinde %7,5 oranında büyüme) ne kadar büyük bir kalkınma yaşandığını dönemin kaynaklarından öğrenmek mümkün. ama yetmedi. birileri yine o meşhur “bahaneyi” kullanmak için start bayrağını salladı. erbakan istifaya zorlandı ve başbakanlık görevini koalisyon ortağı tansu çiller'e devretmek için dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel'e istifasını sundu. tiyatronun ikinci perdesi burada başladı. demirel yeni hükümet kurma görevini nedense hali hazırda zaten hükümet ortağı olan doğru yol partisi genel başkanı tansu çiller'e değil, anap genel başkanı mesut yılmaz'a verdi. yılmaz’ın vekil sayısı hükümet kurmaya yetmediği için bu sefer ülkenin başına zaten bela olan koalisyon hükümetine iki değil üç parti ile devam edilmek üzere anap, dsp ve dtp ile (dyp’den ayrılanlar tarafından kurulan parti) hükümet kuruldu. sonrasında 28 şubat süreci başlamıştır.
halk hangi demokratik (!) düzlemde temsil edilmiş, demokrasi nasıl işlememiş, askeri vesayet nasıl tıkır tıkır çalışıp sivil irade yok sayılmış, anti militaristler nasıl gıkını çıkarmamış... işte 90’lı yıllar bu konuda tam bir utanç harikası!
devamını gör...
alttaki yazara bir mesaj bırak
teşekkürler efenim:)
umarım hep mutlu olursun, güzel şeyler seni bulsun.
umarım hep mutlu olursun, güzel şeyler seni bulsun.
devamını gör...
uyuyor numarası yapıp kahvaltının hazırlanmasını beklemek
ay ne güzeldir...
bkz: ölü ayağına yatmak
bkz: ölü ayağına yatmak
devamını gör...
denizanası
akdeniz'de egeye göre daha çok bulunan, deniz zevkinizin içine edebilecek yumuşakçalar grubuna ait olan yaktı mı acıtan deniz canlısı.
devamını gör...
büyük boy prezervatif
böyle düşmez dediğim gereksiz başlık.
devamını gör...
bir insanla ilişkiyi kesmek için yeterli sebepler
özgüven eksikliğidir. sizin söylediğiniz her şeyi kendi üzerine alıp saldırganlaşma gibi huyları vardır. kendinden emin insana küfür de etseniz sinirleri çelik gibi sağlamdır. davranışları daha öngörülebilir. özgüveni düşük insanlardan uzak durmak da fayda vardır bence.
devamını gör...
çocukken sevilmemenin acısı
okula gidene kadar pek fark edilmeyen, okula başladıktan sonra diğer anne, babaların çocuklarına gösterdikleri sevgi ve imtinayı gördükçe ukdeye dönüşen bir şeydir.
yıllar geçer, zaman seni büyütür ama sevilmeyen yanın hep o küçük çocuktur..
yıllar geçer, zaman seni büyütür ama sevilmeyen yanın hep o küçük çocuktur..
devamını gör...
şu an seni anlatan şarkı sözü
kalbim bir gezegen
dünyadan çok uzakta
kimse gelemez bana..
dünyadan çok uzakta
kimse gelemez bana..
devamını gör...
sağcı şairlerin pek kalıcı olmaması
ismet özel hepsini uçurdu gitti bence.
devamını gör...
ekim'de maskelere veda edeceğiz iddiası
bunlara inanmayı bırakalı çok oldu.
türkiye, hazirandan itibaren yoğun bir aşılama programına giriyor. 1 haziran’dan itibaren 50 yaş üstündeki herkes aşılanacak. bilim kurulu üyesi prof. dr. serap şimşek yavuz ise yüzde 70 aşılama olduğu takdirde salgının kontrol altına alınacağını ve ekim ayı gibi maskelere veda edileceğini açıkladı.
türk klinik mikrobiyoloji ve enfeksiyon hastalıkları derneği (klimik) genel sekreteri ve bilim kurulu üyesi prof. dr. serap şimşek yavuz, sanal olarak gerçekleştirilen “infeksiyon hastalıkları kongresi” öncesi covid-19 salgınındaki gidişat ile ilgili bilgi verdi.
milliyet gazetesinden mert inan'ın haberine göre, ingiltere, abd ve israil’deki aşılama çalışmalar sayesinde bu ülkelerde vaka ve ölüm sayılarının büyük oranda azaldığını, salgının kontrol altına alındığını da dile getiren prof. dr. yavuz şunları söyledi:
mrna aşılarının tek dozuyla hastalığı yüzde 70, ölümleri ve hastane yatışını yüzde 80, iki doz uygulandığında hastalığı yüzde 90, ölüm ve hastane yatışlarını yüzde 95 azalttığını biliyoruz. ülkemizde de söylendiği gibi 120 milyon doz mrna aşısı gelmesi halinde, yaz döneminde yapılacak yoğun aşılamalarla ekim ayı gibi bu hastalığı tamamen kontrol altına alabileceğimizi düşünüyoruz.
covid-19 aşıyla engellenebilen bir hastalık haline geldi. yeterli aşılama yapabilen ülkelerde enfeksiyonun ve ölümlerin belirgin olarak azaldığını görüyoruz. toplumun yüzde 70’inin aşılanmasıyla toplumsal bağışıklık oluşturulduğunda maske takılması gerekmeyecek. ancak bu hastalığın ortadan kalkmayacağını, grip gibi bir hastalık haline geleceğini, belli aralarla aşıların tekrarlanacağını öngörüyoruz. ancak şu aşamada kısıtlamalar gevşetildiği anda vaka sayılarının artması kaçınılmaz olacak.”
buradan
türkiye, hazirandan itibaren yoğun bir aşılama programına giriyor. 1 haziran’dan itibaren 50 yaş üstündeki herkes aşılanacak. bilim kurulu üyesi prof. dr. serap şimşek yavuz ise yüzde 70 aşılama olduğu takdirde salgının kontrol altına alınacağını ve ekim ayı gibi maskelere veda edileceğini açıkladı.
türk klinik mikrobiyoloji ve enfeksiyon hastalıkları derneği (klimik) genel sekreteri ve bilim kurulu üyesi prof. dr. serap şimşek yavuz, sanal olarak gerçekleştirilen “infeksiyon hastalıkları kongresi” öncesi covid-19 salgınındaki gidişat ile ilgili bilgi verdi.
milliyet gazetesinden mert inan'ın haberine göre, ingiltere, abd ve israil’deki aşılama çalışmalar sayesinde bu ülkelerde vaka ve ölüm sayılarının büyük oranda azaldığını, salgının kontrol altına alındığını da dile getiren prof. dr. yavuz şunları söyledi:
mrna aşılarının tek dozuyla hastalığı yüzde 70, ölümleri ve hastane yatışını yüzde 80, iki doz uygulandığında hastalığı yüzde 90, ölüm ve hastane yatışlarını yüzde 95 azalttığını biliyoruz. ülkemizde de söylendiği gibi 120 milyon doz mrna aşısı gelmesi halinde, yaz döneminde yapılacak yoğun aşılamalarla ekim ayı gibi bu hastalığı tamamen kontrol altına alabileceğimizi düşünüyoruz.
covid-19 aşıyla engellenebilen bir hastalık haline geldi. yeterli aşılama yapabilen ülkelerde enfeksiyonun ve ölümlerin belirgin olarak azaldığını görüyoruz. toplumun yüzde 70’inin aşılanmasıyla toplumsal bağışıklık oluşturulduğunda maske takılması gerekmeyecek. ancak bu hastalığın ortadan kalkmayacağını, grip gibi bir hastalık haline geleceğini, belli aralarla aşıların tekrarlanacağını öngörüyoruz. ancak şu aşamada kısıtlamalar gevşetildiği anda vaka sayılarının artması kaçınılmaz olacak.”
buradan
devamını gör...
bal yerine reçel yapan arı (yazar)
düşüncelerini en güzel haliyle cümlelere dökebilen bir yazardır kendileri. tanımlarını dikkatle okuma fırsatını şu an buldum önceden okusaymışım keşke diyorum, neyse bu da benim ayıbım olsun. uçan balonları, gökkuşağını, ilkbaharı sevdiğini düşünmekteyim. varlığın daim olsun sevgili arıcım*.
devamını gör...
hande erçel
bugün sokakta aynısından 10 tane gördüm neden bu kadar abartıldığını anlamadığım kadındır. ayrıca bir şey fark ettim yanaklı estetikle göçürtülmüş sanırım.
devamını gör...
normal sözlük'te büyük harf olmaması
allah yazmayı denemelisiniz.
devamını gör...
hayattan zevk alınmasına engel olan şey
russell’ın dediğine göre birçok insan bu soruya ‘yaşamak için mücadele’ cevabını verirmiş.russell bu sözü önemsiz olan bir şeye değer kazandırmak için bulunmuş yanlış bir deyim olduğunu doğrusunun da ‘başarı için mücadele’ olduğunu söyler. bu mücadeleyi yapanların ise korktukları şey sabah kahvaltısını bulamamak değil servetini arttıramama olasılığıdır.rekabetten bahsediyor sonra korkunç ve inatçı olduğunu söylüyor.tedavisi ise ölçülü bir hayatta , makul ve sakin zevklerin rolünü kabul etmekle mümkündür. diyor en sonunda.
ben bu soruyu ilk okuduğumda hayat zevkine engel olan şeyin mecburiyetlerimiz olduğunu düşündüm. yaşamaya mecburuz en başında, sevmeye mecburuz, yemek yemek ,müzik dinlemek bile mecburiyetlerimizden kaynaklanıyor ,çalışmak ,para kazanmak ,insanlarla tanışmak vs. hayatta kalabilmek için mecburuz tüm bu şeylere. ama tüm bu şeylerin aynı zamanda yaşama zevk kattığı da yadsınamaz. yani kısır bir döngü oldu benim için bu cevap.
ben bu soruyu ilk okuduğumda hayat zevkine engel olan şeyin mecburiyetlerimiz olduğunu düşündüm. yaşamaya mecburuz en başında, sevmeye mecburuz, yemek yemek ,müzik dinlemek bile mecburiyetlerimizden kaynaklanıyor ,çalışmak ,para kazanmak ,insanlarla tanışmak vs. hayatta kalabilmek için mecburuz tüm bu şeylere. ama tüm bu şeylerin aynı zamanda yaşama zevk kattığı da yadsınamaz. yani kısır bir döngü oldu benim için bu cevap.
devamını gör...
kamikaze
japonca'da tanrı anlamına gelen kami ve rüzgar anlamına gelen kaze kelimelerinin birleşiminden oluşan terim.
moğol imparatoru kubilay han 1281'de japonya üzerine bir sefere çıkmıştır ve savaşla geçen haftalardan sonra japonları yenilginin eşiğine getirmiştir. ancak bu sırada kopan tayfun ve fırtınalar moğol ordusunu yok etmiştir. işte japonlar bu fırtınaya kamikaze demişlerdir; yani tanrının rüzgarı veya ilahi rüzgar.
(bkz: dünya tarihinde orta asya)
(bkz: peter b. golden)
moğol imparatoru kubilay han 1281'de japonya üzerine bir sefere çıkmıştır ve savaşla geçen haftalardan sonra japonları yenilginin eşiğine getirmiştir. ancak bu sırada kopan tayfun ve fırtınalar moğol ordusunu yok etmiştir. işte japonlar bu fırtınaya kamikaze demişlerdir; yani tanrının rüzgarı veya ilahi rüzgar.
(bkz: dünya tarihinde orta asya)
(bkz: peter b. golden)
devamını gör...
eğitim sisteminin köle yetiştiriyor olması
olmayan şeyleri tartışmaya gerek yok, çocuklar, gençler şuan farkında olmadan hayal kuruyorlar, 20 yaşında gerçekleri gördüklerinde iş işten geçmiş oluyor, ne eğitim, ne öğrenilmiş bir meslek oluyor ellerinde.
20 yaşında ama hiç bir birikim yok, sudan çıkmış balık gibi ne yapacağını bilmeden anne,babaya yine muhtaç bir şekilde, evde veya düz işçi gurubunda asgari ücrete tabi bir yaşam.
allah hepimizin, özelikle gençlerin yardımcısı olsun.
20 yaşında ama hiç bir birikim yok, sudan çıkmış balık gibi ne yapacağını bilmeden anne,babaya yine muhtaç bir şekilde, evde veya düz işçi gurubunda asgari ücrete tabi bir yaşam.
allah hepimizin, özelikle gençlerin yardımcısı olsun.
devamını gör...
günah keçisi
ingilizce karşılığı "scapegoat" olan benzetme, isim.
devamını gör...
