kutup yıldızı
kuzey yıldızı olarak da bilinen polaris isimli yıldız. gökyüzünde kuzey kutup noktasını gösterdiğinden bu isimle anılır. güney yarım küre için bu durum geçerli değildir.
dünya sabit hareket etmez. presesyon adını verdiğimiz bir hareket yapar. bu nedenle kutup yıldızı her zaman aynı değildir. 26.000 yıllık bir döngü ile bu yıldız sürekli olarak değişir. şu an bu döngünün hemen hemen yarısında bulunduğumuzdan, bundan yaklaşık 13.000 yıl sonra yeni kutup yıldızı vega olacak.
dünya sabit hareket etmez. presesyon adını verdiğimiz bir hareket yapar. bu nedenle kutup yıldızı her zaman aynı değildir. 26.000 yıllık bir döngü ile bu yıldız sürekli olarak değişir. şu an bu döngünün hemen hemen yarısında bulunduğumuzdan, bundan yaklaşık 13.000 yıl sonra yeni kutup yıldızı vega olacak.
devamını gör...
yaran fıkralar
bir fransız, bir alman ve bir türk müzede ‘adem ve havva cennet bahçesinde’ tablosuna bakıyorlarmış.
alman: “bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? adem ile havva mutlaka alman olmalı” demiş.
fransız, alman’a karşı çıkmış: “havva ne kadar güzel, adem ne kadar yakışıklı. bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz fransız olmalılar.”
türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:
“bunlar kesin türk’tür. üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama hâlâ kendilerini cennette sanıyorlar.”
alman: “bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? adem ile havva mutlaka alman olmalı” demiş.
fransız, alman’a karşı çıkmış: “havva ne kadar güzel, adem ne kadar yakışıklı. bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz fransız olmalılar.”
türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:
“bunlar kesin türk’tür. üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama hâlâ kendilerini cennette sanıyorlar.”
devamını gör...
son senfoni
bir robert seethaler romanıdır.
daha sonra kendisi hakkında bir tanım yazmayan düşündüğüm için uzun uzun yazarı anlatmayacağım ama hızlı okunan ve etkileyiciliği üst düzey romanlar okumak istiyorsanız bence robert seethaler’in toprak, bütün bir ömür, tütüncü çırağı romanlarına bir göz atın.
bu kitap bir besteci ve orkestra şefi olan gustav mahler’in son seyahatini yani belki de son senfonisini anlatıyor. gustav mahler 14 kardeşinin sekizini çok küçük yaşta kaybedip ölümle erken tanışan, ilk konserini 14 yaşında veren, kendinden 20 yaş küçük eşinden olan kızlarından birini difteri yüzünden kaybeden bir müzisyen. ve yaşadığı bunca şeyi müzikle tedavi etmeye çalışan bir dahi.
kitap büyük müzik dahisinin son gemi seyahatini anlatırken geri dönüşlerle müzisyenin hayatına da derin bakışlar atıyor. gemide büyük saygı gören müzisyeni ise ara ara gemide çalışan ve onun hizmetine tahsis edilen bir çocuk ile sohbet ederken görüyoruz. bu bir tesadüf olmasa gerek.
mahler öldüğünde sadece elli yaşındaydı ama sanki yüzyıllar boyunca bu dünya üzerinde kalmış gibi yaşadı ve eserler bıraktı. nasıl bir müzik tutkusu olduğunu anlamak için hayatına bakmak yeterlidir belki ama ölmeden önce söylediği son sözler de bize bir ipucu verecektir:
“ mozart, mozart.”
daha sonra kendisi hakkında bir tanım yazmayan düşündüğüm için uzun uzun yazarı anlatmayacağım ama hızlı okunan ve etkileyiciliği üst düzey romanlar okumak istiyorsanız bence robert seethaler’in toprak, bütün bir ömür, tütüncü çırağı romanlarına bir göz atın.
bu kitap bir besteci ve orkestra şefi olan gustav mahler’in son seyahatini yani belki de son senfonisini anlatıyor. gustav mahler 14 kardeşinin sekizini çok küçük yaşta kaybedip ölümle erken tanışan, ilk konserini 14 yaşında veren, kendinden 20 yaş küçük eşinden olan kızlarından birini difteri yüzünden kaybeden bir müzisyen. ve yaşadığı bunca şeyi müzikle tedavi etmeye çalışan bir dahi.
kitap büyük müzik dahisinin son gemi seyahatini anlatırken geri dönüşlerle müzisyenin hayatına da derin bakışlar atıyor. gemide büyük saygı gören müzisyeni ise ara ara gemide çalışan ve onun hizmetine tahsis edilen bir çocuk ile sohbet ederken görüyoruz. bu bir tesadüf olmasa gerek.
mahler öldüğünde sadece elli yaşındaydı ama sanki yüzyıllar boyunca bu dünya üzerinde kalmış gibi yaşadı ve eserler bıraktı. nasıl bir müzik tutkusu olduğunu anlamak için hayatına bakmak yeterlidir belki ama ölmeden önce söylediği son sözler de bize bir ipucu verecektir:
“ mozart, mozart.”
devamını gör...
nocturne
italyanca notturno kelimesinden gelen ve geceye özgü anlamı taşıyan kelimedir. müzikte geceden ilham alan ve geceye atıf yapan müzikal bir kompozisyondur. yani nocturne için bir nevi gece müziği de denebilir. en bilindik "gece müzisyeni" ise frédéric chopin'dir. herkesin bildiği eserlere imza atmıştır. aşağı bazılarını koydum:
nocturne op. 9 no. 2:
nocturne no. 20 in c sharp minor:
bunlar bilindiktir zaten ama ben daha az bilinenlerini ve daha çok sevdiklerimi de atayım:
nocturne op. 48 no. 1:
nocturne op. 27 no. 2:
nocturne op. 55 no. 1:
nocturne op. 9 no. 2:
nocturne no. 20 in c sharp minor:
bunlar bilindiktir zaten ama ben daha az bilinenlerini ve daha çok sevdiklerimi de atayım:
nocturne op. 48 no. 1:
nocturne op. 27 no. 2:
nocturne op. 55 no. 1:
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının almış olduğu en güzel iltifat
gırtlak kanseri olduğu için boynuna açılan delikten nefes alan birisine yemeklerin tadını alıp alamadığını sormuştum, çok şaşırıp iltifat etmişti, kimsenin şimdiye kadar bunu sormadığını söylemişti.
bu arada merak edenler için yazayım, yemeklerin tadını alırken aynı anda kokusunu da alıp bütün olarak algılıyoruz. nezleyken yemeklerden tat alamayız ya… o da artık burnundan nefes almadığı için yemeklerin tadını tam olarak algılayamıyormuş. cevabı tam hatırlamıyorum açıkçası, yıllar oldu, sadece beni zeki hissettirmişti onu hatırlıyorum.
bu arada merak edenler için yazayım, yemeklerin tadını alırken aynı anda kokusunu da alıp bütün olarak algılıyoruz. nezleyken yemeklerden tat alamayız ya… o da artık burnundan nefes almadığı için yemeklerin tadını tam olarak algılayamıyormuş. cevabı tam hatırlamıyorum açıkçası, yıllar oldu, sadece beni zeki hissettirmişti onu hatırlıyorum.
devamını gör...
insan haklarını icat eden ülke
fransa'dır 1789 yılında bu meseleleri meclisinde konuşmuş ve insanların temel haklarının olduğunu resmen kabul etmişlerdir.(!)
böyle bir olayda öncü olup, sonra sayısız soykırımlar yaparsan ne derler sana? "ele verir talkını kendi yutar salkımı"
fransa insan haklarını kabul ettikten sonra neler yaptı?
-cezayirde 132 yıllık işgalde 1 milyonda fazla insan öldürdüler kaynak
-1994 yılında ruanda'da 100 gün içinde 800.000 insan öldürdüler. sömürgecilik bu dönemde fiilen yasak olduğundan katliam hükümet eli ile yapılmıştır ama hükümetin şuanki afganistan hükümetinin amerika ile münasebeti ne ise ruanda hükümetinin fransa ile münasebeti aynıdır kaynak
-300 yıl boyunca afrika kıtasının 3 de 1'ini sömürgelerinde tuttular şuan dahi sistemi değişmiş ve bazı haklar tanıyıp hükümetleri istedikleri kişilerden getirmek suretiyle bu sömürge devam etmektedir, mesela cezayirdekiler fransa'ya sürekli göç halindedir ve fransa'da alt kadame işlerde düşük ücretle çalışırlar.
ironik.
böyle bir olayda öncü olup, sonra sayısız soykırımlar yaparsan ne derler sana? "ele verir talkını kendi yutar salkımı"
fransa insan haklarını kabul ettikten sonra neler yaptı?
-cezayirde 132 yıllık işgalde 1 milyonda fazla insan öldürdüler kaynak
-1994 yılında ruanda'da 100 gün içinde 800.000 insan öldürdüler. sömürgecilik bu dönemde fiilen yasak olduğundan katliam hükümet eli ile yapılmıştır ama hükümetin şuanki afganistan hükümetinin amerika ile münasebeti ne ise ruanda hükümetinin fransa ile münasebeti aynıdır kaynak
-300 yıl boyunca afrika kıtasının 3 de 1'ini sömürgelerinde tuttular şuan dahi sistemi değişmiş ve bazı haklar tanıyıp hükümetleri istedikleri kişilerden getirmek suretiyle bu sömürge devam etmektedir, mesela cezayirdekiler fransa'ya sürekli göç halindedir ve fransa'da alt kadame işlerde düşük ücretle çalışırlar.
ironik.
devamını gör...
güne bir şiir bırak
ben ölünce, sevdiceğim,
hüzünlü şarkılar söyleme ardımdan;
güller dikme baş ucuma,
ya da koyu gölgeli bir selvi ağacı:
yeşil çimenler olsun üstümde
yağmurda ve çiyle ıslanan;
ve istersen, hatırla,
istersen unut.
görmeyeceğim gölgeleri,
hissetmeyeceğim yağmuru;
şarkısını duymayacağım
bülbülün, sanki acıyla söylediği:
ne çöken ne kalkan alacakaranlıkta
düşler görürken,
bakarsın hatırlarım,
bakarsın unuturum.
cin pazarı ve seçme şiirler, christina rossetti
hüzünlü şarkılar söyleme ardımdan;
güller dikme baş ucuma,
ya da koyu gölgeli bir selvi ağacı:
yeşil çimenler olsun üstümde
yağmurda ve çiyle ıslanan;
ve istersen, hatırla,
istersen unut.
görmeyeceğim gölgeleri,
hissetmeyeceğim yağmuru;
şarkısını duymayacağım
bülbülün, sanki acıyla söylediği:
ne çöken ne kalkan alacakaranlıkta
düşler görürken,
bakarsın hatırlarım,
bakarsın unuturum.
cin pazarı ve seçme şiirler, christina rossetti
devamını gör...
sineklerin tanrısı
başlangıçta çocuklar için yazılmış gibi bir izlenim bırakan, ancak yaşanan olaylarda ahlâk, kitle psikolojisi ve otorite gibi kavramları güzel işlediği söylenen bir eser.
söylenen diyorum çünkü iki defa okumaya niyetlenmeme rağmen bir türlü bitiremedim. bendeki çevirisi mi kötüydü* anlamadım ama inanılmaz gereksiz betimlemelerle dolu. okurken yorulduğumu hissediyordum, o derece.
ne yazık ki üçüncüye şans vereceğimi düşünmüyorum. tıpkı jack london'ın yıldız gezgini gibi yarım bıraktığım ve pes ettiğim bir kitap olarak hafızamda yer edinecek.
söylenen diyorum çünkü iki defa okumaya niyetlenmeme rağmen bir türlü bitiremedim. bendeki çevirisi mi kötüydü* anlamadım ama inanılmaz gereksiz betimlemelerle dolu. okurken yorulduğumu hissediyordum, o derece.
ne yazık ki üçüncüye şans vereceğimi düşünmüyorum. tıpkı jack london'ın yıldız gezgini gibi yarım bıraktığım ve pes ettiğim bir kitap olarak hafızamda yer edinecek.
devamını gör...
aristokrates
mesajı bir dakika açabilir mi dediğim yazar.
edit: neyse şey diyecektim, aynı başlığa birden fazla entry girerse flooddan silinir, uzaklaştırma bile alır, sonraki entrylerini ilk entrye edit olarak toplamasını tavsiye edecektim.
edit: neyse şey diyecektim, aynı başlığa birden fazla entry girerse flooddan silinir, uzaklaştırma bile alır, sonraki entrylerini ilk entrye edit olarak toplamasını tavsiye edecektim.
devamını gör...
foto parçalanma
çok yüksek enerjili bir fotonun bir atom çekirdeğiyle etkileşim süreci. bu etkileşim neticesinde atom çekirdeği parçalanır, ortama çekirdek içindeki nötron, proton gibi hafif parçacıklar dağılır.
bu süreç yıldızlarda süpernova aşamasından hemen önce ortaya çıkar. çekirdekler öyle süratli bir şekilde parçalanır ki, yıldızın çekirdeğinde milyonlarca yıl boyunca olup biten her şey geriye döner. yıldız yaşamı boyunca çekirdeğinde hafif elementleri nükleer füzyonla birleştirip ağır elementlere dönüştürmüştür. ancak foto parçalanma ile bu ağır elementler tekrar ilk hallerine dönene, hatta ondan da geriye giderek proton ve nötronlarına ayrışana kadar parçalanır. bu süreç ile yıldızın çekirdeği, kendisini ayakta tutan desteği kaybettiğinden, büyük bir hızla çöker ve süpernova gerçekleşir.
bu süreç yıldızlarda süpernova aşamasından hemen önce ortaya çıkar. çekirdekler öyle süratli bir şekilde parçalanır ki, yıldızın çekirdeğinde milyonlarca yıl boyunca olup biten her şey geriye döner. yıldız yaşamı boyunca çekirdeğinde hafif elementleri nükleer füzyonla birleştirip ağır elementlere dönüştürmüştür. ancak foto parçalanma ile bu ağır elementler tekrar ilk hallerine dönene, hatta ondan da geriye giderek proton ve nötronlarına ayrışana kadar parçalanır. bu süreç ile yıldızın çekirdeği, kendisini ayakta tutan desteği kaybettiğinden, büyük bir hızla çöker ve süpernova gerçekleşir.
devamını gör...
doğru söyleyip heves kırmak vs yalan söyleyip motive etmek
heves kırmadan da doğru söylenebilir. ne söylediğin değil, nasıl söylediğindir önemli olan.
devamını gör...
osmanlı döneminde olası normal sözlük başlıkları
devamını gör...
2250 yılında normal sözlük başlıkları
devamını gör...
model şarkılarında geçen en güzel sözler
"kamaşıyor gözlerim bebeğim,
öyle gülmek olur mu gözünü seveyim?"
model grubunun mey şarksında geçen cümlelerdir.
öyle gülmek olur mu gözünü seveyim?"
model grubunun mey şarksında geçen cümlelerdir.
devamını gör...
bu başlıkta kendimizi kandırıyoruz
ben şizofren değilim
(bunun beğenilmemesi gerekiyordu bu kötü bir şey....)
(bunun beğenilmemesi gerekiyordu bu kötü bir şey....)
devamını gör...
arto tunçboyacıyan
2005 yılında “armenian navy band” grubu ile “le voyage en arménie” isimli bir albüm çıkarmış olan ermeni asıllı müzisyendir.
dinlemeyi sevdiğim iki güzel parça.
dolma mama
zeytuni zar
dinlemeyi sevdiğim iki güzel parça.
dolma mama
zeytuni zar
devamını gör...