kitaplığından ödünç kitap vermeyen insan
ödünç kitap vermem, istediği bir kitap varsa satın alır ve hediye ederim. çünkü kitabı okurken altını çizmiş ya da not almışsınızdır doğal olarak hislerinizi, düşüncelerinizi de ödünç vermiş olursunuz.
devamını gör...
uyurken yastığa sarılmak
kafayı sarıldığın yastığın altına sokuşturduğunda daha güzel olan sarılma şekli. şu şekil...
bu da, bu işi benim gibi alışkanlıktan değil, yalnızlıktan yapanlara gelsin:
bu da, bu işi benim gibi alışkanlıktan değil, yalnızlıktan yapanlara gelsin:
devamını gör...
karanfil sokak
karanfil sokak; ankara'nın çankaya ilçesinde bulunan bir sokaktır. ünlü türk edebiyatçısı sabahattin ali'nin bir dönem yaşadığı sokağın ismidir de aynı zamanda. *
devamını gör...
serkan is my girl
allah kahretsin yine takıldı aklıma.
serkan is my gooorllll serkan is my gorl.
serkan is my gooorllll serkan is my gorl.
devamını gör...
kuzu no honkai
tamamen boş beleş bir animedir. konusu şudur.
iki tane velet bulunmakta, bunlar öğretmenlerine aşık, bir gün bu veletlerden biri "lan madem hocalarımıza yavşıyamıyoruz, gel biz manita olalım." diyor ve sıkıcılıkla dolu bölümler başlıyor.
bölümlerinin mantığı seviş + psikolojik dram kas + ağla ve seviş + aldatarak seviş olarak ilerlerken, anime size hiçbir şey sunmuyor.
karakterlerin ses sanatçılar ve çizimler çöp değil en azından, buna bir lafım yok fakat zaten anime 23 dakikaysa 15 dk çok az hareket görüyoruz, kısaca 15 dk boyunca resim izliyoruz desem yeridir.
finaline doğru merakla gidiyorum, üst düzey bir final yapsalar bile (ki bu yapıtta nasıl bir final çıkabilir a** dedirtmiştir) puanıma pek bir etkisi olmayacak.
çünkü animede ne olay örgüsü var, ne bir düşünce var, araya ufak psikolojik durumları açıklayan sahneler sokuşturulmuş olsa bile, izleyicilerin anlamadığına yemin edebilirim.
velhasıl kelam, güzel bir anime değildir. turkanimedeki 1k olan beğenisine bakmayın. mal puanıda aynı oranda abartıdır.
seviş + seviş + daha çok seviş animesi. puan yakında eklenecektir.
iki tane velet bulunmakta, bunlar öğretmenlerine aşık, bir gün bu veletlerden biri "lan madem hocalarımıza yavşıyamıyoruz, gel biz manita olalım." diyor ve sıkıcılıkla dolu bölümler başlıyor.
bölümlerinin mantığı seviş + psikolojik dram kas + ağla ve seviş + aldatarak seviş olarak ilerlerken, anime size hiçbir şey sunmuyor.
karakterlerin ses sanatçılar ve çizimler çöp değil en azından, buna bir lafım yok fakat zaten anime 23 dakikaysa 15 dk çok az hareket görüyoruz, kısaca 15 dk boyunca resim izliyoruz desem yeridir.
finaline doğru merakla gidiyorum, üst düzey bir final yapsalar bile (ki bu yapıtta nasıl bir final çıkabilir a** dedirtmiştir) puanıma pek bir etkisi olmayacak.
çünkü animede ne olay örgüsü var, ne bir düşünce var, araya ufak psikolojik durumları açıklayan sahneler sokuşturulmuş olsa bile, izleyicilerin anlamadığına yemin edebilirim.
velhasıl kelam, güzel bir anime değildir. turkanimedeki 1k olan beğenisine bakmayın. mal puanıda aynı oranda abartıdır.
seviş + seviş + daha çok seviş animesi. puan yakında eklenecektir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının başarıları
okulu temsil ettim bilgi yarışmasında ortaokulda. boru değil. 3. tura geldik. annemi falan çağırdı müdür, övdü beni. 2 kız vardı, ortada da ben mikrofonla soruların son yanıtını veriyorum. sözcü yaptılar vır vır konuşuyorum diye.
behçet hastalığını kim bulmuştur sorusuna behçet necatigil dedim. tüm salon güldü. o ara dengem bozuldu. hoşlandığım kız güldü. babam yarıldı zaten. salonun içinde sap gibi kaldım. sunucu spiker de güldü.. lanet herif.
takım arkadaşlarım bile gülüyor.
yine de başarılıydım. hamburger ısmarlamıştı müdür odasında. çok havalı olduk. daha da başarım olmadı. hep geceleri puşkin okuyarak ağlıyorum. hep yastığıma sarılıyorum. içime kapandım.
behçet hastalığını kim bulmuştur sorusuna behçet necatigil dedim. tüm salon güldü. o ara dengem bozuldu. hoşlandığım kız güldü. babam yarıldı zaten. salonun içinde sap gibi kaldım. sunucu spiker de güldü.. lanet herif.
takım arkadaşlarım bile gülüyor.
yine de başarılıydım. hamburger ısmarlamıştı müdür odasında. çok havalı olduk. daha da başarım olmadı. hep geceleri puşkin okuyarak ağlıyorum. hep yastığıma sarılıyorum. içime kapandım.
devamını gör...
ak parti ile ülkemiz 50 yıl ileri gitti
ben ikna oldum.
devamını gör...
yeryüzündeki değişimler
bu başlık altında dünya ve türkiye üzerindeki pek çok bölgenin geçmiş uzay görüntüleriyle günümüzdeki görüntülerini sunacağım. nüfusun hızla artması doğayı olabildiğince tahrip etmekte, doğal alanlar yok olmakta ve ekosistem zarar görmektedir. bu olumsuzluklar günümüzde büyük bir sorun gibi gözükmese de uzun süreçte etkisini bizden sonraki nesiller görecektir.
ilk olarak artvin'in hopa ilçesindeki değişimi göreceğiz. görseli incelediğimizde konut sayısının arttığı, kıyı bölgesine dolgu alanların yapıldığı, nehir yatağının kontrole alındığı ve nehir üzerine birkaç köprü yapıldığı gözükmektedir.
ilk olarak artvin'in hopa ilçesindeki değişimi göreceğiz. görseli incelediğimizde konut sayısının arttığı, kıyı bölgesine dolgu alanların yapıldığı, nehir yatağının kontrole alındığı ve nehir üzerine birkaç köprü yapıldığı gözükmektedir.
devamını gör...
mesajlaşarak konuşmak vs arayarak konuşmak
yer, zaman ve mekana göre değişkenlik gösteren iletişim türüdür. kıyaslamak doğru olmaz. o an gelir mesaj atarsınız bir an gelir ararsınız.
devamını gör...
coldplay
bi devlet kursam marşını clocks, hava kuvvetleri marşını viva la vida yaparım.
dile kolay, yukarıdakilere ilave trouble, yellow, scientist, in my place, paradise, dont panic, we never change, a rush of blood to the head diye uzayan liste.
tek bir grup için fazla sayıda güzel şarkıları var.
bir gün türkiye ye gelir misiniz diye beklemeyeceğim artık, ben gelecem konsere her neredeyse.
dile kolay, yukarıdakilere ilave trouble, yellow, scientist, in my place, paradise, dont panic, we never change, a rush of blood to the head diye uzayan liste.
tek bir grup için fazla sayıda güzel şarkıları var.
bir gün türkiye ye gelir misiniz diye beklemeyeceğim artık, ben gelecem konsere her neredeyse.
devamını gör...
muhabbet kuşu öldü diye ağlayan erkek
kalbi naif insandan zarar gelmez, seviniz bu arkadaşları. ergen ejder beye bakmayınız siz!
devamını gör...
elbarto
sözlükte yazılan birçok başlık ve tanımları gerçekten okuduğunu, bu nedenle de sözlükte yazılanlara hakim olduğunu düşündüğüm kıymetli ve bir o kadar dikkatli bir yazar. imla kurallarına dikkat etmesi, benzer başlıkların açılmış olduğuna hakimiyeti, vakit ayırıp ve önemseyip bkz ve gbkz kullanması sözlüğe ve yazmaya verdiği önemi de göstermektedir. yıldızlı bakınızlarda "gülücük" ifadesini kullanan ilk yazarlardan sanırım... keyifle takip ediyorum, sayın yazar arkadaşımı.*
devamını gör...
alttaki yazara seri oy atıyoruz
vira bismillah.
devamını gör...
ak parti ile ülkemiz 50 yıl ileri gitti
kendine göre konuşuyor, 3000 bin dolarlık takım elbise ile rezidans kattan konuşması çok kolay. o yüksekten manzara hoş gelir tabii. halkın içine in bir, göreyim seni, yine aynı konuşabilecek misin?
devamını gör...
aynı filmi defalarca izlemek
pulp fiction repliklerini bile artık ezbere bildiğim halde, hangi platformda görsem tekrar izlemeden geçemediğim tek film olmuştur . bazı filmler insanlar için gerçekten de unutulmaz olabiliyor .
devamını gör...
diyarbakır köy okulu yardımımızın ulaşması
gözlerim doldu, keşke daha fazlasına gücümüz yetse. emeği geçenlere bize bu imkanı verenlere kocaman teşekkürler.
bir yazar arkadaşın belirttiği gibi selde zarar görenler için de bir organizasyon yapılmalı diye düşünüyorum.
bir yazar arkadaşın belirttiği gibi selde zarar görenler için de bir organizasyon yapılmalı diye düşünüyorum.
devamını gör...
mısır'ın ölüler kitabı
milattan önce on dokuzuncu yüzyıla tarihlenmiş, eski mısır ''günlük yaşam için gerekli büyüler'' kitabı. ilk bulunduğu zaman eski mısır'ın incil'i benzetmeleri yapılmış olsa da bu kitap mısır dininin kutsal bir kitabı değil, seçkin ruhların öbür dünyaya gittikleri zaman zengin bir yaşama kavuşmalarına yardımcı olacak bir el kitabı idi.
bin yıldan uzun süredir kullanılan kitabın içinde iki yüze yakın büyü bulunur. birçok farklı büyünün bulunduğu birçok nüsha olsa da büyüler milattan önce 650 yılında düzenlenmiştir. büyüler genelde kefenlere, mezarlara, tapınaklara kazınıyordu. çoğu da papirüs dediğimiz kağıtlara yazılırdı. çoğunlukla hiyeroglif şeklinde veya sadeleştirilmiş şekillerle yazılırlardı.
zaman ilerledikçe konuşulan dil de değişti. yeni krallık zamanında, orta mısır dilini anlayan kişi az olmalıydı ki süslemeler giderek önem kazandı. bazı nüshalarda sadece bu geleneksel süslemeler kullanıldı. bu süslemeler daha sonraki yıllarda mezarlarda dekorasyon amacıyla da kullanıldı.
1999 yapımı the mummy filminde de bu kitap işlenir. kitap okunduktan sonra 3000 yıllık bir mühür kalkar ve lanetler dünyaya salınır.
bin yıldan uzun süredir kullanılan kitabın içinde iki yüze yakın büyü bulunur. birçok farklı büyünün bulunduğu birçok nüsha olsa da büyüler milattan önce 650 yılında düzenlenmiştir. büyüler genelde kefenlere, mezarlara, tapınaklara kazınıyordu. çoğu da papirüs dediğimiz kağıtlara yazılırdı. çoğunlukla hiyeroglif şeklinde veya sadeleştirilmiş şekillerle yazılırlardı.
zaman ilerledikçe konuşulan dil de değişti. yeni krallık zamanında, orta mısır dilini anlayan kişi az olmalıydı ki süslemeler giderek önem kazandı. bazı nüshalarda sadece bu geleneksel süslemeler kullanıldı. bu süslemeler daha sonraki yıllarda mezarlarda dekorasyon amacıyla da kullanıldı.
1999 yapımı the mummy filminde de bu kitap işlenir. kitap okunduktan sonra 3000 yıllık bir mühür kalkar ve lanetler dünyaya salınır.
devamını gör...
çıplak kadın fotoğrafı ile paylaşım yapan ilçe başkanı
dikkat cekme babında yapilmis hareket ki öyle de belirtilmis. boyle bir paylasima gerek var miydi esasinda yokmus. gorevinden alinmasina luzum var miydi bilemem ama bulundugu makam itibariyla yapacagi paylasimlara, bilhassa kullacagi gorsellere dikkat etmesi gerekliydi tabii ki. gorseldeki ablayi da kizarmis piliçe benzettim bu arada, masallah bayagi besili de bir sey.
devamını gör...
her şeyi kafaya takan kişilerin ortak özellikleri
kişisel algılıyor olmaları bence.
bi ortama giriyorum, aynı anda 3 kişi seviyorsa 3 kişi sevmiyor. o an herkese farklı farklı davranma ihtimalim yokken birinin beni sevme ve beni sevmeme olayı sahiden benimle mi ilgidir? sevmek isteyen seviyor, istemeyen sevmiyor.
ara ara "ya diyorlar ben seni ilk başta hiç sevmedim biliyor musun?" ya da çok havalı zannediyordum diyen oluyor. ama birkaç kişi yaaa ne kadar tatlısın diyor ilk baştan. sarılıp yanak sıkıyorlar. arkadan saldırıp saçımı başımı yolan yine oldu. gidip rapor aldım.
hep gittiğim markette bi çalışan kız vardı. maske taksan hem senin hem de müşteriler için daha iyi olur demiştim, o günden sonra selamımı hiç almadı. beni eledi kafasında. yerine yeni bir kız gelmiş, 2 gün içinde nasılsın canım demeye başladık birbirimize. ben yine benim, mekan değişmedi, insanlar değişti. o yüzden ortamın enerjisi değişti bence.
yani ben sahiden kendimi konu insanlar olduğu zaman hiç kimse olarak görüyorum çoğu zaman. karakterimin bazen tamamen önemsiz olduğuna inanıyorum. beni seven sevecek, sevmeyen sevmeyecek. olay benimle ilgili değil.
biri arkasından işler çevireceğimi düşünecek, başka biri yok diyecek civciv yapmaz. biri masum diyecek, biri şeytan. biri ne iyi kadın yahu diyecek, biri kötü ilan edecek. haliyle çok takmamak lazım. ben mesela takmıyorum. çok ama çok sevdiğim insanları kafaya takıyorum bir süre, üzülüyorum da ama o da geçiyor. çünkü beni üzme sebebi yine kendi yargıları ya da üzülüyor olmam benim o kişiye yüklediğim anlamlar ile ilgili.
bilen vardır seri katiller kurbanlarını yürüyüşüne göre seçer. yürüyüşünden senin av mı yoksa avcı mı olacağına karar verir. ben sosyal ilişkilere böyle bakıyorum. insanlar bakıyor, av mısın avcı mısın karar veriyor ve seni kurban edebileceğine inanıyorsa sana iyi insan özellikleri yüklüyor. işte o noktadan sonra iyi bir insan haline geliyorsun.
durum buyken çok takmamak lazım.
bi ortama giriyorum, aynı anda 3 kişi seviyorsa 3 kişi sevmiyor. o an herkese farklı farklı davranma ihtimalim yokken birinin beni sevme ve beni sevmeme olayı sahiden benimle mi ilgidir? sevmek isteyen seviyor, istemeyen sevmiyor.
ara ara "ya diyorlar ben seni ilk başta hiç sevmedim biliyor musun?" ya da çok havalı zannediyordum diyen oluyor. ama birkaç kişi yaaa ne kadar tatlısın diyor ilk baştan. sarılıp yanak sıkıyorlar. arkadan saldırıp saçımı başımı yolan yine oldu. gidip rapor aldım.
hep gittiğim markette bi çalışan kız vardı. maske taksan hem senin hem de müşteriler için daha iyi olur demiştim, o günden sonra selamımı hiç almadı. beni eledi kafasında. yerine yeni bir kız gelmiş, 2 gün içinde nasılsın canım demeye başladık birbirimize. ben yine benim, mekan değişmedi, insanlar değişti. o yüzden ortamın enerjisi değişti bence.
yani ben sahiden kendimi konu insanlar olduğu zaman hiç kimse olarak görüyorum çoğu zaman. karakterimin bazen tamamen önemsiz olduğuna inanıyorum. beni seven sevecek, sevmeyen sevmeyecek. olay benimle ilgili değil.
biri arkasından işler çevireceğimi düşünecek, başka biri yok diyecek civciv yapmaz. biri masum diyecek, biri şeytan. biri ne iyi kadın yahu diyecek, biri kötü ilan edecek. haliyle çok takmamak lazım. ben mesela takmıyorum. çok ama çok sevdiğim insanları kafaya takıyorum bir süre, üzülüyorum da ama o da geçiyor. çünkü beni üzme sebebi yine kendi yargıları ya da üzülüyor olmam benim o kişiye yüklediğim anlamlar ile ilgili.
bilen vardır seri katiller kurbanlarını yürüyüşüne göre seçer. yürüyüşünden senin av mı yoksa avcı mı olacağına karar verir. ben sosyal ilişkilere böyle bakıyorum. insanlar bakıyor, av mısın avcı mısın karar veriyor ve seni kurban edebileceğine inanıyorsa sana iyi insan özellikleri yüklüyor. işte o noktadan sonra iyi bir insan haline geliyorsun.
durum buyken çok takmamak lazım.
devamını gör...
