ankara onkoloji hastanesi tarafından gönüllü koordinasyonu düzenlenen aşı- idi bir zamanlar. biz genç nesil için aşı hakkı tanımlanmadan önce ben aşı gönüllüsü olmuş, bazı alerjilerim yüzünden arayan doktor hanımefendi tarafından elenmiştim. sonra aşımızı olduk, rızamızı verdik, çipimizi taktırdık zaten.

işin ilginç yanı şu ki, başlıkta kimse de bir gram bilgi vermemiş aşıyla ilgili. hadi ben vereyim bari. şuradan başlayalım: clinicaltrials üzerinde eru-cov-vac olarak görünüyor aşının ismi. eru erciyes university'den geliyor. cov ve vac nereden geliyor biliyorsunuz zaten. arayacaksanız turkovac diye değil erucovvac diye arayın.

faz 1 çalışmalarının detaylarına şuradan erişebileceğiniz aşı olur kendileri. hangi kriterde insanları almışlar, hangi özelliktekileri elemişler, kaç kişiyle nasıl bir çalışma yapmışlar vs gibi sorularınızın cevapları burada.

faz 2 çalışmalarının detaylarına da buradan erişebilirsiniz.

faz 3 çalışmasının detaylarına da buradan erişebilirsiniz. güncel çalışma faz 3 olduğu için neler yapılacakmış ben size anlatayım.

gönüllü sayısı: faz 1 (44), faz 2 (250), faz 3 (40800)
masking: faz 1 (double blind. yani hem araştırmacı hem gönüllü kime ne aşı yapıldığını bilmiyor), faz 2 (triple blind. yani araştırmacı ve gönüllüye ek olarak aşıyı yapan kişi de kime ne vurduğunu bilmiyor), faz 3 (triple blind).

faz 1 ve faz 2'de 2 farklı dozda aşı denenmiş, 3mcg/0.5ml veya 6mcg/0.5ml olmak üzere. faz 1'de iki doz aşı arasında 21 gün varken faz 2'de 28 gün var.

faz 1 çalışmasında ilk dozdan sonra 43 gün boyunca gönüllüler herhangi bir yan etki var mı yok mu diye izlenmiş. 12 ay boyunca da virüsün s proteinine karşı serum igg seviyeleri, nötralizan antikor seviyeleri, serum tnf-a ve ifn-g seviyeleri, il2-4-5-6 miktarları izlenmiş. yan etki araştırması primer çıktı olduğu için mart 2021 gibi tamamlanması öngörülmüş, diğer sonuçlar için mart 2022'de tamamlanması bekleniyormuş çalışmanın.

faz 2 çalışmasında primer çıktı bu sefer virüsün s proteinine karşı serum igg seviyeleri, nötralizan antikor seviyeleri, serum tnf-a ve ifn-g seviyeleri, il2-4-5-6 miktarları olmuş (çünkü aşının güvenli olduğu artık bilindiği için etkisine bakılmak istenmiş). 12 ay boyunca gönüllülerin serum antikor ve sitokin seviyelerine bakılacakmış, ki bununla birlikte yan etki var mı yok mu diye de izlenmeye devam edilecekmiş (faz 1 ile faz 2'de aradıkları şeylerin önem sırası değişmiş diyebilirim çok çok özet haliyle). 2021 nisan sonunda primer, 2022 nisan sonunda da sekonder çıktıların elde edilmesi bekleniyormuş. sonuçları almış olacaklar ki faz 3 için geniş çapta bir aşı denemesi başlatılmış (yani bu ne demek oluyor, aşı hem etkili hem de güvenli).

faz 3 için ise bilgilerimiz şöyle: 40800 gönüllüye ya 2 doz halinde deneysel aşı yapılacak, ya da coronavac (sinovac) yapılacak. coronavac ile bizim aşı içerdikleri miktar bakımından aynılar (600 subunit). aşılamalar sonrası primer çıktı olarak protection indexine bakılacak. sekonder olarak da ilk doz sonrası coronavac mı daha iyi yoksa bizimki mi ona bakılacak, hangi aşı daha güvenli ona bakılacak, hangi aşının daha immünolojik olduğuna bakılacak (seropozitiflik ve serokonversiyon). bu immünojenite hem ilk dozlar hem ikinci dozlar için bakılacak. ilk dozdan 42, 56, 70, 168 ve 224 gün sonra antikorların bağlanma becerisine bakılacak. yine aynı günlerde nötralizan antikor kapasitelerine bakılacak. ağır covid19 vakalarına karşı 2 doz turkovac yapılmış gönüllülerdeki hospitalizasyon ve ölüm oranlarına bakılacak (aşı bizi ölümden ve hastaneye yatmaktan koruyacak mı korumayacak mı), ilk doz aşıdan sonra beklenmeyen ciddi yan etkiler oluşacak mı gibi sorulara cevap aranacak. çalışma başlangıç tarihi haziran 2021 olduğu için primer sonuç tarihi için eylül 2022 yazılmış, sekonder sonuçlar için de mayıs 2023 yazılmış. 2023'e kadar milli aşımız göklerde diyemeyebiliriz, ama diyebiliriz de. bilemedim.

bu kadar bilgiyle ne yaparsınız bilmiyorum, ama bkz vermezsem çatlarım. modlardan ricam içine turkovac bakınızı verip diğer başlığı kitlemeleridir. bkz. eru-cov-vac
devamını gör...

efsane iki karakteri barından, çok pislik ve bir o kadar da güzel dizi. bazen aynen onlar gibi gülüp karşımdaki insanın da eşlik etmesini bekliyorum... yanlış yapıyorum.
devamını gör...

uzun zamandır yoktum biri demiş öldü, şimdi yazsınlar kral geri döndü...

şaka la şaka. dönüyorum ama reel hayatıma.

ulan günlerdir yok olmak niyetiyle yazdıklarımı siliyorum. sil sil bitmedi, hakikaten uzun uzun kafa şişirmişim. (burada bir gülücük var.)

ben ne yazmışım?

içinde ufak tefek insanlık öğütleyen hikayeler.
sağda solda okuduğum kendi seanslarımda yaşadığım birine faydası olur belki diye oluşturduğum psikoloji konulu içerikler.
azıcık komikli,amcamlı,kadri abili, orhan abili anılar.
eşim, bebelerim.
toplamında kimseye zararı olmayan duygularım, düşüncelerim.

en son olarak da burada gördüğüm zorbalığa ilişkin bir yazı.

ayıp mı etmişim? utanmayı gerektirecek bir şey mi yapmışım? bilemedim, belki etmişimdir.

peki başka ne olmuş?

en temel vazifesi okumak olan
modaretör durumum yoktu okuyamadım demiş.
en temel vazifesi objektif olmak olan modaretör yönetimin attığı yazarın nickaltında gitmiş yas tutmuş.
hiç tanımadığım biri seni sevmiyorum seni seveni de sevmiyorum yazmış. bir saat olayın yanlışlığını tartıştığım sözde ikna olan yazar akşamına kadın bir yazarın nickaltını bombalamış, uyarmışım utanma belasına silmiş.
öteki benlen dalga geçmiş.
beriki zorbalığa devam etmiş...

umrumda mı? kesinlikle hayır. vallahi billahi ben yine yazmaya devam edecektim. bunlar silmeye de gitmeye de inanın sebep değildi. ki karşıt görüşlü kaç yazarla görüştüm olayın yanlışlığını anlattım kim ne anladı bilmiyorum. saygı çerçevesinde yazıştık. modaretörün yaptığı da beni bağlamaz, oda sağolsun. velhasıl ben o yazı yüzünden felan toplamadım valizi. kızmadım bile kimseye. içerisinde küfür, hakaret vs. olmadığı sürece düşüncelere saygı duymak lazım.

ne tatava yaptın hoşşik ne demeye siliyon o zaman koleksiyonu?

gelin niyesini söyleyeyim ben size.

beni, buraya nokta dahi faydası olmayan üstüne kaç tane yazarı kaçıran biri gecenin bir yarısı mesajıyla rahatsız etti ve benim dışarıya açılan tek penceremin önüne pisledi. yönetime de durumu izah ettim sağolsunlar anlayışla karşıladılar ellerinden gelen yardımı yaptılar.

ki güneş'i tanıyanlar az çok bilir öyle çabuk sinirlenmez sabrı çoktur. bakın evliyim iki evladım var ve bu benim kaldırabileceğim bir şey değil. ayrıca yönetim bu insana bir şey yapılamayacağını z kuşağının bu şekilde ileteşim kurduğunu söyledi. daha önce de oldu ufak tefek umursamadım. şikayet ettim geçtim. burası anonim bir mecra bunlar oluyor ve olacak kimseyi suçlamıyorum. herkes kendinden sorumludur kötü söz sahibinindir. rahatsızlık vermek isteyen her türlü verir.

ama tekrar söylüyorum üstüne basa basa söylüyorum bu yazarın yaptığı benim kaldırabileceğim bir şey değil. bu saatten sonra azıcık kafam dağılsın diye oturduğum yerden başıma iş açmak, sinirimi bozmak istemiyorum. bebeler tüm kotamı dolduruyor zaten.

şunu da belirteyim ben kimseden taraf olmadım. yine yazayım; beni kimse kurmadı. bir yanlış gördüm ve bunu sıklıkla gördüm. yine söylüyorum hep söyleyeceğim. kötülükten kimseye hayır gelmez. burası sanal da olsa topluma açık bir yerdir. yanlış kime yapılırsa yapılsın yanlıştır. yahu daha ne diyeyim ayıptır işte ötesi var mı?

bu bilgiler ışığında çok sevdiğim defterimin son sayfasını karalayıp penceremi kapatıyorum. zira burada kalırsam aynı samimiyet ile yazabileceğimi düşünmüyorum. süte sinek düştü bir kere ve ben sinekli yoğurt yiyemeyeceğim. hakikaten çok rahatsız oldum. beni rahatsız eden yazara da ruh sağlığı diliyorum. o da sağolsun ne diyeyim. zira yaptıklarını aklı selim biri kesinlikle yapmaz.

yine söylüyorum ben vicdanımın sesini dinledim, siz de öyle yapmaya gayret edin. iyilikten kimseye zarar gelmez. bugüne kadar yazdıklarımı okumaya değer bulan, zaman ayırıp okuyan herkese çok teşekkür ederim. çoğunu sildiğim için de hepinizden özür dilerim duygum ve düşüncelerim burada kalsın istemiyorum. hepiniz sağolun varolun.

hadi bakalım yine bir ruhunuza canınıza sağlık yapıştırayım buraya. hoşçakalın.

"balıklar birbirini yiyor anne fazla uzaklara gitme seni de yerler."
devamını gör...

eskisini aratmaması.

gölge etme başka ihsan istemem
devamını gör...

bu sabah vapur var beşiktaş'taaaa...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

allah düşmanımın başına vermesin. ben uzun zamandır böyle eziyet görmedim. yemin ederim sanki bütün semt birleşmiş sizinle taşak geçiyor çok afedersiniz. hayır bir de bunu kibar kibar yaptıkları için sizi tavşan gibi bir aşağı bir yukarı koşturan insanlara teşekkür ederim diyebiliyorsunuz sadece.

şimdi şöyle anlatayım. okumalara doymayan biri olarak (kafama sıçayım) bir gün aklıma dahiyane! bir fikir geldi ve "neden ikinci üniversite kapsamında açık öğretimden bir bölüm daha okumuyorum ki üstelik öğrenci metrobüs kartı ve sıpotifay üyeliği de cabası" diyerek hevesle gidip kaydımı yaptırdım. yaptırmaz olaydım. her sınav ayrı bir macera. bu seferkini evime yakın bulmuşlar ki nişantaşı'na vermişler sağ olsunlar. sınava cep telefonu alınmadığı için cep telefonumu bir güzel evde bıraktım (çünkü henüz taksiti bitmemiş telefonu hiç tanımadığım birine emanet olarak bırakamiycim) ve sınavdan bir saat önce yollara düştüm. neyse taksiye bindim, amca okulu biliyor ama trafik çok. sınava geç kalıcam dedi ki "istersen sen in, yürüyerek şuradan dümdüz gidersen hemen aşağıda." burada kilit kelime "hemen aşağıda".
iyi dedim öyle yapayım. dümdüz yürüyorum yürüyorum yok, yürüyorum yürüyorum yok. ulan birine sorayım diyorum her taraf ya sanat galerisi ya tasarım butik ya da garsonları havalı coffee shoplar. zaten sınava gidicem diye kot-yağmurluk çıkmışım, herkes bana newyorktaki bir ingilişmenmişim gibi bakışlar atıyor. anasını satayım bi tane normal büfe yok adres soracak.
neyse sonunda birini buldum sordum "ha dedi hemen şurada yukarıda". dedim herhalde görmedim. yukarı doğru hızlandım çünküm sınava da az kaldı. e git git okul yok. başka birine daha sordum "hemen aşağıda" diye cevap verdi. ulan koskoca okulu gözden kaçırıyor olamam diyorum. bu sefer aşağı doğru koşmaya başladım çünkü sınav saatinin gelmesinin üzerine bir de sınav giriş belgesi çıkarmam gerekiyor. koş allah koş yok. birkaç polis buldum onlara sordum nefes nefese, dediler ki "hemen şu aşağıda". "o" dedim "aşağısı" dedim "sizin..." dedim sonra derin bir nefes aldım. "tam olarak nasıl bir aşağıdan bahsediyoruz burada?" diye kibarca sordum. dediler "soldan ilk sokağa gir, sağda."

böylece nişantaşı'na zorla "sol" ve "sağ" kavramlarını sokmuş oldum. neyse tavşan gibi bir aşağı bir yukarı koştuğum nişantaşı'nda çilem bitti mi? tabii ki hayır. çünkü bir de kırtasiye bulmam gerekiyor. dediler ki "okulun hemen karşısında var." okulun hemen karşısına bakıyorum kırtasiye ile yakından uzaktan alakalı bir yer yok. bu sefer alacağım cevabı önceden tahmin ettiğim için okulun aşağısına ve yukarısına biraz koşuyorum, hala yok. bir adet bakkal bulup kırtasiyeyi soruyorum "yukarıda" diyor. amcanın suratına on saniye dik dik baktıktan sonra kibarca "yukarıdan" diyorum "kastınız neresi tam olarak?" "sağa dönün o sokakta" diyor. sağa dönüp koşuyorum kırtasiye yok. geri dönüyorum manava soruyorum diyor ki "hemen aşağıda." domates kasasını yola fırlatmamak için derin bir nefes aldıktan sonra "tam olarak" diyorum "aşağıdan kastınız neresi?" "emlakçının üstü, girişi şu taraftan" diyip gösteriyor parmağıyla.

sonuç olarak sınava tam 15 dakika geç kalıyorum.

tüm yönleri "aşağı" ve "yukarı" olarak tarif eden nişantaşı. allah belanı versin nişantaşı. yolunu kaybet de bulama nişantaşı. sonsuz tasarım butikleri arasında kaybol nişantaşı. aynı sokaklarda dönüp dönüp çıkışı bulama nişantaşı. yol sorduğun herkes sana "hemen aşağıda" ve "hemen yukarıda" diye cevap versin nişantaşı.
devamını gör...

pisa kulesi italya'nın kuzeyindeki toskana bölgesinde yer alan pisa şehrinde bulunuyor. pisa kulesi katedrali'nin çan kulesi olarak 1173 yılında inşaa edilen yapıdır.bizde pizza kulesi olarak adlandırılsa da doğrusu pisa kulesidir. yapımı 199 yıl süren kule'nin 6 sütun dizisinden oluşan 8 katı mevcut.
8. katında ise 7 tane çan bulunuyor.
yaklaşık 15 bin ton ağırlığında olan pisa kulesi yumuşak bir zemin üzerine yapılmıştır. kule toprak yapısı ve temelinin güçlü olmamasının nedeniyle eğilmeye başlamıştır. kulenin eğriliği 4 metre 41 cm’dir.
yapımında birden fazla mimarın çalıştığı bilinen kule inşaasının tamamlanmasının ardından, zamanla eğilmeye başlamıştır.
pisa kulesinin yapımı 1173'te başlamıştır. 1178'de inşaatçılar kulenin 3. katına geldiklerinde kule eğilmeye başladı. kule her yıl milimetrenin onda yedisi kadar eğiliyor.
pisa kulesinin ilk katında 15, ondan sonraki 6 katında 30'ar sütun var.
dünya'nın en çok ziyaret edilen turistik yapılarından olan pisa kulesi, dünya mirasi listesinde yer alır.
italya’nın pisa şehrinde yer alan kulenin etrafındaki katedral, anıt mezarlığı ve vaftizhane de unesco listesi’nde yer alıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kitap ve rütbe pılis.
devamını gör...

"hiçsin. anladın mı, hiçsin sen"

askerde işittiğim bir söz. ailesinden uzakta 20 yaşındaki birine bu söz söylenir mi?!?!
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

herkesin bildiği çok gizli örgüt
devamını gör...

içi yağ dolu cezveyi ocakta kendi haline bırakma..
devamını gör...

islam dininin tıkandığı sayısız modern meselelerden bir tanesi. çok eski çağlarda para kıymetli madenlere dayanırdı. üretim de para arzı da çok fazla değişmediği için enflasyon denen olgu ortaya çıkmazdı. mesela hammurabi kanunlarında her ürünün sabit bir fiyatı vardır zira değişmesi için bir sebep yoktur. böyle bir ortamda paradan para (gümüşten gümüş) kazanma fikri (faiz, riba) hem devletin kontrolünde olmayan bir rant ekonomisi yaratacağı düşüncesi hem de meşru ekonomik faaliyet olan tarımı aksatabileceği gerekçesiyle ortadoğu kültüründe ve ortadoğu din geleneğinde hep bir iğrençlik olarak görülmüş ve yasaklanmıştır. ne var ki günümüzdeki faiz, kadim zamanlarda uygulanan faizden farklıdır çünkü kıymetli madenlere değil fiat paraya dayanır. islamcılar da çözüm olarak kar payı ortaklığı, katılım bankacılığı gibi faaliyetlerle faizin etrafından dolanarak yine aynı noktaya varır fakat adına faiz demez. islam'da günah addedilen şeyleri etrafından dolanarak yapınca günah olmaz biliyorsunuz. fıkıh boşuna gelişmedi. günümüzün avukatları o dönemin fıkıhçılarıydı.
devamını gör...

saatler gömebileceğiniz oyun. çok oynadım zamanında... çok detaylı oyun... türkiye özelinde konuşursak son bosphorus dlc'si muhtemelen lise ve üniversitede okutulan inkılap tarihi dersinden çok daha detaylı ve öğretici. oğlum çok komik lan nazilli basma fabrikasını falan inşa edebiliyorsunuz.

tabi türkiye'nin en büyük sorunu doğal olarak interwar arada ihtiyaç duyduğu sanayileşme... yapabildiğiniz kadar fabrika yapmalısınız. tüm bunları yaparken de ordunuzu olabildiğince modernize etmeniz gerekmekte.

mutlaka kıyı bölgelerinize tahkimat radar veya uçaksavar ekleyin. doğuda sovyetlere dalmayı planlarken arkanızdan gelebiliyorlar.

politika çok önemli oyunda. batıya yanlarsanız kafanız rahat oluyor. çünkü ingiltere amerika sovyetler üçlüsü çok güçlü. yunanistan olmasa bile aradan bulgaristanı dızzolayıp topraklarınıza katabilirsiniz.

ha ben ne oraya ne buraya modunda takılacam derseniz o iş işte biraz tehlikeli günün sonunda çünkü iki taraftan birisi mutlaka size kafayı takıp dalıyor. o yüzden aynı ismet paşanın yaptığı gibi batı tarafına girmenizde fayda var.

iç politikada da hepsini denedim. eğer demokrasiye geçerseniz işin boku çıkıyor (anladınız siz). ben yılanın başı küçükken ezilir mantığı ile ülkede demokrasiyi komple yasaklayıp basın sansürü çakıyorum içerde başınız ağrımıyor.

sovyetler ya da mihver grubundan birine meyil ederseniz. ne kadar engellerseniz engelleyin politik güç olarak karşınıza çıkıyorlar.

ordu doktrininde kara kuvvetlerinde ben daima sanayileşmeye de önem verdiğimden motorize saldırı ekolünü benimsiyorum. great rush gibi rus tarzı şeyler bizim orduya göre değil çünkü asla great rush yapabilecek kadar man powerınız yok.

oyunda tüm politik tarzları denedim arkadaşlar. oyundan maksimum verim ve keyif almanız için içerde yapabileceğiniz en mantıklı politik ilerleme sağ kemalizm oluyor. ultra tarafsız aman tadımız kaçmasın tarzı giderseniz bir yerden çok fena patlıyor. tabi bir de halkı ilk savaşın öcünü alacaz diye boostlayıp yunanistan ve bulgaristanın tepesine çökmek de çok tatmin edici ve yararlı. çünkü yunanistanda müthiş fabrika var.


haa son olarak sadabat paktına çok güvenmeyin. çünkü ırak iran afganistanın üçünü toplasan kedi osuruğu etmiyor oyunda... gerçi gerçek dünyada da öyle değiller mi ? dlkfgjdlşkfh yani paktı maktı boşverin ırak petrolüne çökün.
devamını gör...

yoktur. yemin ederim sürekli nokta yakışmış veya noktasız daha iyiydi mesajı alıyorum.

mahlasıma kafayı taktılar. ulan gel iki dakika artı oy ver desek vermezler. mahlas düşünüyorlar.
devamını gör...

ne başlıkları açanlar vardı. ilgi görmeyen her başlık dibi boylamaya mahkumdur. biz bu yönde çaba sarf ediyoruz.*
devamını gör...

bak kızım gitme şeyma ile o kitapçıya.
devamını gör...

tübitak tarafından yayınlanmakta olan bilim dergisidir. adalet ve kalkınma partisi iktidarı sonrası bilime inanmış kişilerin gözünden düşmüştür.
devamını gör...

bu tipte gibi hissedip, böyle dinliyorum*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

berlin duvarı'nın yıkılışı, sovyetler birliği'nin çöküşünün en önemli göstergesidir.
zaten 2 yıl sonra 1991 yılında sovyetler birliğinin dağılmasıyla soğuk savaş da sona ermiştir.

berlin ve berlin duvarıyla ilgili az bilinen ve ilginç bir gerçek vardır. berlin in tamamı doğu almanya sınırları içindedir.
batı berlin, batı almanya'ya bağlı olmasına rağmen doğu almanya içinde bir ada gibidir.
batı berlin’in batı almanya ile hiç sınırı yoktur.

ayrıca batılı kaynaklara göre batı almanya o dönem doğu almanya'dan ekonomik olarak daha güçlüdür ve hala sorunlu olan bölge doğu almanyadır.. ayrıca iki almanya birleşene kadar batı almanya'nın başkenti bonn'dur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim