brothers düğüm salonu radyo yayını
sevgili kafadaşlar ve yoldaş benjamin franklin;
bugün bizim yayından önce başka bir yayın olmadığına göre neden böyle bir giriş yaptığımı açıklayabilirim ki herkes vaziyet alsın. efendim, öncelikle geçtiğimiz hafta çarşamba günü ilk yayını yapmakta olan bize, tüm şuursuz konuşmalarımıza ve heyecandan titreyen seslerimize rağmen kulak verdiğiniz, gerek yayın esnasında gerekse sonrasında destek olduğunuz için teşekkür etmek istiyorum. bu hafta zımba gibi hazırlandık! ilk yayın heyecanını da üzerimizden attık. misleeerr gibi eski sevgili gömeceğiz! şimdi gelelim ve'nin sağ kısmına. ben buradan sevgili yoldaş'a bir şiirle seslenmek istiyorum.
sen ki buraların admini
bir şarkı istiyormuşsun aylardan beri
duyduk sevgili yoldaş kırmışlar kalbini
çare bizde, takip et bizi! **
sanırım mesaj yerine ulaşmıştır. spoiler vermiş oldum ama dedim ya vaziyet almanız lazım. malumunuz cimilli ibo hazırlıksız dinlenmez. #865041
bugün saat 21:00'de eski sevgililerimizin bize attığı kazıkları, efendime söyleyeyim ne kadar rererö insanlar olduklarını, onları ne de güzel unuttuğumuzu, bizden sonra nasıl bir daha iflah olmadıklarını falan konuşacağız. sizlerden de hikayelerinizi bekliyoruz! sevgilisi tarafından üstelik de kuzeniyle birlikte olmak suretiyle aldatılan danla biliç'in askerleri olarak bebek'te üç beş tur atmaya ne dersiniz bizimle? pandemi sonrasında tabi!
abv korona!
bugün bizim yayından önce başka bir yayın olmadığına göre neden böyle bir giriş yaptığımı açıklayabilirim ki herkes vaziyet alsın. efendim, öncelikle geçtiğimiz hafta çarşamba günü ilk yayını yapmakta olan bize, tüm şuursuz konuşmalarımıza ve heyecandan titreyen seslerimize rağmen kulak verdiğiniz, gerek yayın esnasında gerekse sonrasında destek olduğunuz için teşekkür etmek istiyorum. bu hafta zımba gibi hazırlandık! ilk yayın heyecanını da üzerimizden attık. misleeerr gibi eski sevgili gömeceğiz! şimdi gelelim ve'nin sağ kısmına. ben buradan sevgili yoldaş'a bir şiirle seslenmek istiyorum.
sen ki buraların admini
bir şarkı istiyormuşsun aylardan beri
duyduk sevgili yoldaş kırmışlar kalbini
çare bizde, takip et bizi! **
sanırım mesaj yerine ulaşmıştır. spoiler vermiş oldum ama dedim ya vaziyet almanız lazım. malumunuz cimilli ibo hazırlıksız dinlenmez. #865041
bugün saat 21:00'de eski sevgililerimizin bize attığı kazıkları, efendime söyleyeyim ne kadar rererö insanlar olduklarını, onları ne de güzel unuttuğumuzu, bizden sonra nasıl bir daha iflah olmadıklarını falan konuşacağız. sizlerden de hikayelerinizi bekliyoruz! sevgilisi tarafından üstelik de kuzeniyle birlikte olmak suretiyle aldatılan danla biliç'in askerleri olarak bebek'te üç beş tur atmaya ne dersiniz bizimle? pandemi sonrasında tabi!
abv korona!
devamını gör...
sözlükte hep aynı yazarları görmek
hani meşhur bir film vardı ya birbirine ilgi duyan başkahramanlar birbirine duygularını seni görüyorum diyerek dillendiriyorlardı.
yani sözün özü şu ki; algıda seçicilik var bu işte. yani severek veya sevmeyerek okuduğunuz bazı yazarlar dimağınızda kalmış ve hep farkında olmadan onları takipliyor olabilirsiniz.
filmin adı neydi yahu! dilimin ucunda ama bir türlü adını koyamadım. neyse detay vereyim de illa ki biriniz yazar. hani farklı bir evrene gidiyorlardı ve oradaki yerel kılıkla onlar gibi davranıyorlardı.
proje amacından sapıyor ve sonradan keşif için gidenler yerlilerin lehine hareket ediyorlardı. bunun üzerine proje sahiplerinin talimatı ile bi acayip savaş patlak veriyordu.
olaylar sarpasarıyor ve sonradan gidenlerden biri beklenen kahraman ilan edilip ona seçilmiş kişi muamelesi yapılıyor, bi acayip itaate girişiyorlardı. o da bir anda bu misyonu üstleniyordu.
mavi tenli şirinler kasabası gibi bir yerdi mekan. doğa ile müthiş bir uyum ve adeta orman ile yerlilerin aynı gibi davrandığı bir yerde geçiyordu olaylar.
bide çok güzel ve el değmemiş doğa görüntüleri çoktu filmde. hatta kahramanımız uçan ejderha tarzı bir yaratığı ehlileştiriyordu ya la!!
konu nerelere geldi yahu!!!
bir gün sonra gelen edit:
arkadaşlar filmin adını hatırladım…
(bkz: avatar)
yani sözün özü şu ki; algıda seçicilik var bu işte. yani severek veya sevmeyerek okuduğunuz bazı yazarlar dimağınızda kalmış ve hep farkında olmadan onları takipliyor olabilirsiniz.
filmin adı neydi yahu! dilimin ucunda ama bir türlü adını koyamadım. neyse detay vereyim de illa ki biriniz yazar. hani farklı bir evrene gidiyorlardı ve oradaki yerel kılıkla onlar gibi davranıyorlardı.
proje amacından sapıyor ve sonradan keşif için gidenler yerlilerin lehine hareket ediyorlardı. bunun üzerine proje sahiplerinin talimatı ile bi acayip savaş patlak veriyordu.
olaylar sarpasarıyor ve sonradan gidenlerden biri beklenen kahraman ilan edilip ona seçilmiş kişi muamelesi yapılıyor, bi acayip itaate girişiyorlardı. o da bir anda bu misyonu üstleniyordu.
mavi tenli şirinler kasabası gibi bir yerdi mekan. doğa ile müthiş bir uyum ve adeta orman ile yerlilerin aynı gibi davrandığı bir yerde geçiyordu olaylar.
bide çok güzel ve el değmemiş doğa görüntüleri çoktu filmde. hatta kahramanımız uçan ejderha tarzı bir yaratığı ehlileştiriyordu ya la!!
konu nerelere geldi yahu!!!
bir gün sonra gelen edit:
arkadaşlar filmin adını hatırladım…
(bkz: avatar)
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
amerika adını italyan kaşif americo vespucci'den değil, galli bir bristol tüccarı olan richard ameryk'ten almıştır.
devamını gör...
yazarların en nefret ettiği batıl inançlar
burdurun 100 nüfuslu bir köyüne rum komşular ve dedemler yan yana iki kerpiç ev yapıyor, biri onların oluyor biri dedemlerin. mübadele döneminde onlar gidiyor ev dazlak gibi kalıyor ıssız bir yerde, komşu falan hak getire kimse yok. çevresinde bir sürü devasa ağaç, korku filmlerinden fırlamış gibi. tavanı naylon, kuma sabitlemek için aralıklı tahtalar çakmışlar ama gece üzerinden yılanlar fareler geçiyor. naylon opak ama yattığınız yerden kabartıları görebiliyorsunuz. neyse bir hafta sonu yine nadide köyümüze gittik ben 5-6 yaşlarındaydım. akşam olunca ekstra korkutucu olan ağır havalı, loş ışıklı evimize köyde yaşayan yaşlı bir teyze misafir geldi. sakız çiğnediğimi görünce, ''gece sakız çiğnemek ölü eti çiğnemekmiş'' dedi. onu duyunca o kadar korktum ki olduğu gibi attım. teyze gitti uyku vakti geldi döşekleri hazırladık yattık, gözüme bir dakika uyku girmiyor. tavandan gelen tıpırtıları ölülerin ayakları sanıyorum, sobanın çıtırtılarında yerimden sıçrıyorum. tuvaletim gelmiş ama gidemiyorum mesanem patlayacak, zaten tuvalet evin dışında, 100 metre ilerisinde. annemi uyandırmayı düşünsem de muhtemelen tuvalete varamadan korkudan altıma edeceğim. günlerce mide bulantısından yemek yiyemedim ve o günden sonra kekemelik başladı, ilkokul bitene kadar psikoloğa gitmek zorunda kaldım. o teyzeye buradan selamlarımı iletiyorum. allah belanı versin.
devamını gör...
direkt samimileşen insan
sen hayırdır diyesim geliyor. nerden geliyor bu rahatlık çözebilmiş değilim. oldukça rahatsız, gergin hissetmeme neden oluyor bu durum. nezaket ve kişisel sınırlar diye bir durum var. oturup anlatmak istiyorum böylelerine.
devamını gör...
3 bin sma hastası çocuğun sadece izlenmesi
son zamanlarda çeşitli sosyal medya hesapları üzerinden aileler seslerini duyurmaya çalışmakta ve duyarlı kişiler, gruplar ya da ünlüler bir şekilde yardım kampanyaları gerçekleştirmekteydi. insanlar az da olsa kendi çaplarında yardım edebilmekteydi. ama internet üzerinden yapılacak kampanyalara kısıtlama gelmesine yönelik yeni teklif meclisten geçerse, bu imkanlarını da kaybedecek aileler. gerçekten zor zamanlar bekliyor onları...
devamını gör...
miko
canım miko'm normal * sözlüğün hayatıma renk katanı, iyi ki doğmuş, iyi ki'm olmuş. *
bu platformu yazıp çıktığım, içimdekini akıttığım yerden kanlı canlı arkadaşlıklara dönüştürmeme vesile olan insandır benim için.
şimdi yazarlığından falan bahsetmek istemiyorum, onu daha önce yaptım. bu giri kutlama için. ve bu şarkı da onun için* :
iyi ki doğdun
bu platformu yazıp çıktığım, içimdekini akıttığım yerden kanlı canlı arkadaşlıklara dönüştürmeme vesile olan insandır benim için.
şimdi yazarlığından falan bahsetmek istemiyorum, onu daha önce yaptım. bu giri kutlama için. ve bu şarkı da onun için* :
iyi ki doğdun
devamını gör...
her yerde karşımıza çıkan trendyol reklamları
benim için artık alışveriş yapmama sebebidir.
devamını gör...
elminster the wise
kullanıcı adını deli gibi kıskandığım başka bir yazar. bana da bir tane bulsa keşke diye içimden geçirmiyor değilim.
kaza da yapmış, neyse ki iyi ve harika tanımlarıyla sözlüğe kalite katmaya devam edecek. umarım ki çabucak iyileşir ve bir daha da böyle acı tecrübeler yaşamaz.
hoş geldiniz sayın güzel nickli yazar, keyifli sözlükler.
kaza da yapmış, neyse ki iyi ve harika tanımlarıyla sözlüğe kalite katmaya devam edecek. umarım ki çabucak iyileşir ve bir daha da böyle acı tecrübeler yaşamaz.
hoş geldiniz sayın güzel nickli yazar, keyifli sözlükler.
devamını gör...
yazarların en çok özlemini duyduğu şey
dertsiz tasasız bir sabaha uyanmak.
devamını gör...
dadaizm
20. yüzyılın başlarında avrupa'da yenilikçi bir akım olarak karşımıza çıkmıştır. 1916 yılında hugo ball'ın etkisiyle isviçre'de, 1920 yıllarında ise paris'te yayılmaya başlamıştır. 1. dünya savaşı'na tepki olarak çıkan ve gelişen bu akım modern toplumun estetik tabularını yıkarak anlamsızlığı ve mantıksızlığı savunmuştur. edebiyat alanında bir başkaldırı olarak kabul edilen bu akımın en önemli temsilcisi tristan tzara'dır.
*
*
devamını gör...
baş
sözlüğümüzün ambleminde top niyetine kullanılan vücut parçasıdır.
canlılarda, beyin, gözler, kulaklar, burun ve ağız gibi organları kapsayan vücudun üstünde veya önünde bulunan bölümdür. aynı zamanda kafa, ser olarak da adlandırılır.
bir topluluğun önde geleni, yöneteni içinde baş kelimesi kullanılmaktadır.
canlılarda, beyin, gözler, kulaklar, burun ve ağız gibi organları kapsayan vücudun üstünde veya önünde bulunan bölümdür. aynı zamanda kafa, ser olarak da adlandırılır.
bir topluluğun önde geleni, yöneteni içinde baş kelimesi kullanılmaktadır.
devamını gör...
aşk ve kül
mehmet coşkundeniz kitabı.
“dışarıdan diledikce içeriden yoksullasıyorsun!"
“dışarıdan diledikce içeriden yoksullasıyorsun!"
devamını gör...
atatürk'e küfreden çocuk
geleceğim nargile emcükleyip ağzından yuvarlak duman çıkartacak, pembe dar kıyafetiyle mağazalarda "kara cuma bize saldırıdır" diyecek bir tipin küçüklüğü. kendisinin bir suçu yok ama seni dünyaya getirmek için anne babanın nikahını kıyan memura saygılarımı sunuyorum.
aile içinde olan konuşmalardan etkilendiği kaçınılmaz bir gerçek ama üzülmesin ergenlik zamanları böyle atar gider olur, yarın ateist bir kız görür her şeyi inkar eder sonuçta henüz karakter şekillenmemiş.
aile içinde olan konuşmalardan etkilendiği kaçınılmaz bir gerçek ama üzülmesin ergenlik zamanları böyle atar gider olur, yarın ateist bir kız görür her şeyi inkar eder sonuçta henüz karakter şekillenmemiş.
devamını gör...
osage
kendilerine wazhazhe diyen ama nasıl olduysa fransızların bu kelimeyi osage diye anlayıp kaydettiği, siouan dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
iroqoui saldırılarıyla ohio vadisinden batıya kaçtılar. bugünkü missouri, kansas civarlarında yaşamaya başladılar. bölgeye gelen fransızlarla kürk ticareti yapıp kanka oldular ve beraber ispanyollara karşı savaştılar. fransız ve kızılderili savaşında, ingilizleri destekleyen choctaw kabilesiyle savaştılar.
beyazlarla sıkı fıkı oldukları için sık sık salgın hastalık kaptılar ve çoğu öldü. amerikalılar geldikten sonra onlarla antlaşma yaptılar ve hiç savaşmadan topraklarının çoğunu sattılar. doğudan sürülüp topraklarına giren kabileler ve bölgedeki diğer kabilelerle son toprakları için savaştılar.
en sonunda amerikalılara son topraklarınıda satıp, bugün yaşadıkları oklahoma'daki bir rezervasyona yerleştiler.
tam herşey bitti artık savaşmadan yaşayacağız derken, 1920'lerde rezervasyon topraklarında petrol bulundu. toprakların yeniden satılması yada petrolü kimin çıkaracağı gibi konularda anlaşamadılar. 60 civarı kızılderili birkaç yıl içinde kim vurduya gitti. ama osage'ler topraklarını satmadılar ve o zamandan beri kabile üyeleri çıkan petrolün parasını yiyorlar. o yüzden amerikadaki zengin birkaç kabileden biri oldular.
iroqoui saldırılarıyla ohio vadisinden batıya kaçtılar. bugünkü missouri, kansas civarlarında yaşamaya başladılar. bölgeye gelen fransızlarla kürk ticareti yapıp kanka oldular ve beraber ispanyollara karşı savaştılar. fransız ve kızılderili savaşında, ingilizleri destekleyen choctaw kabilesiyle savaştılar.
beyazlarla sıkı fıkı oldukları için sık sık salgın hastalık kaptılar ve çoğu öldü. amerikalılar geldikten sonra onlarla antlaşma yaptılar ve hiç savaşmadan topraklarının çoğunu sattılar. doğudan sürülüp topraklarına giren kabileler ve bölgedeki diğer kabilelerle son toprakları için savaştılar.
en sonunda amerikalılara son topraklarınıda satıp, bugün yaşadıkları oklahoma'daki bir rezervasyona yerleştiler.
tam herşey bitti artık savaşmadan yaşayacağız derken, 1920'lerde rezervasyon topraklarında petrol bulundu. toprakların yeniden satılması yada petrolü kimin çıkaracağı gibi konularda anlaşamadılar. 60 civarı kızılderili birkaç yıl içinde kim vurduya gitti. ama osage'ler topraklarını satmadılar ve o zamandan beri kabile üyeleri çıkan petrolün parasını yiyorlar. o yüzden amerikadaki zengin birkaç kabileden biri oldular.
devamını gör...
murat 131
1971 yılında ilk aşkımız tofaş tarafından üretilmeye başlanan italyan fiat lisanslı 124 diğer bir deyişle hacı murat modelinin halefi olarak 1976 yılında üretimine başlanmış ve daha sonra kuş familyası isimleri ile çeşitlenerek 1987 yılına kadar üretimine devam edilmiş efsanedir.
bu araçlarla ilgili sayfalarca anlatsam bitmeyecek türlü eğlenceli anılarım olsa da ben tanım çerçevesinden çıkmadan anlatmaya devam edeceğim. 1976 ile 1981 arasında üretilen murat 131 5 kapılı sedan kasa olarak üretilmiş, halk arasında 'badem far' ve 't-stop' olarak nam salmıştır. bu kasanın çok özel meraklıları olup son yıllarda nostaljik ses sistemleri ile aracı donatarak yüksek sesle taverna müziği dinleyen bir tarikat haline dönüşmüşlerdir.
buradan sonra işler biraz daha karışmış ve mevzuya kuşlar girmiştir. şahin ve kartal isimleri literatüre 1981 yılında girmiş, takvimler 1982'yi gösterdiğinde ise serinin ağır abisi doğan kanatlanmış, seri iki ayrı sedan ve bir station vagon olarak uzun yıllar memleketimizin usta pilotları tarafından anadolu topraklarında keyifle uçmuşlardır. (küçük kardeş serçe ile ilgili başka bir başlığa yazarız)
doğan zamanında bülent ecevit'e makam araçlığı yapmak şerefine nail olmuş, çoğu kimse bilmez fabrikasyon klimalı donanımları bulunan, ankarada üretildiği yıla göre k, l, m, harf grubu plakalar ile trafiğe çıkan ve tek harf gruplu bu plakaları taşımayanların 'piç plaka' olarak anıldığı, ankaralılarca makbul olmadığı bir dönem efsanesiydi.
1975 model 124'üme arkadaş olsun diye aralarından bir tane alacak olsam sanırım bu 1987 model sım stock bir 131 doğan olurdu.
bu araçlarla ilgili sayfalarca anlatsam bitmeyecek türlü eğlenceli anılarım olsa da ben tanım çerçevesinden çıkmadan anlatmaya devam edeceğim. 1976 ile 1981 arasında üretilen murat 131 5 kapılı sedan kasa olarak üretilmiş, halk arasında 'badem far' ve 't-stop' olarak nam salmıştır. bu kasanın çok özel meraklıları olup son yıllarda nostaljik ses sistemleri ile aracı donatarak yüksek sesle taverna müziği dinleyen bir tarikat haline dönüşmüşlerdir.
buradan sonra işler biraz daha karışmış ve mevzuya kuşlar girmiştir. şahin ve kartal isimleri literatüre 1981 yılında girmiş, takvimler 1982'yi gösterdiğinde ise serinin ağır abisi doğan kanatlanmış, seri iki ayrı sedan ve bir station vagon olarak uzun yıllar memleketimizin usta pilotları tarafından anadolu topraklarında keyifle uçmuşlardır. (küçük kardeş serçe ile ilgili başka bir başlığa yazarız)
doğan zamanında bülent ecevit'e makam araçlığı yapmak şerefine nail olmuş, çoğu kimse bilmez fabrikasyon klimalı donanımları bulunan, ankarada üretildiği yıla göre k, l, m, harf grubu plakalar ile trafiğe çıkan ve tek harf gruplu bu plakaları taşımayanların 'piç plaka' olarak anıldığı, ankaralılarca makbul olmadığı bir dönem efsanesiydi.
1975 model 124'üme arkadaş olsun diye aralarından bir tane alacak olsam sanırım bu 1987 model sım stock bir 131 doğan olurdu.
devamını gör...



