kusma hissi uyandıran insan davranışları
namaz kılıp paraya tapmak, facebook'ta özlü söz yazarak sık sık kendi fotoğrafını paylaşmak, torpille işe girip kul hakkından bahsetmek, hayvanlara kötü davranmak, kadınlara el kaldırmak, vergi kaçırmak, adam kayırmak gibi davranışlardır.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük, günaydın diğerleri, günaydın yaşanmamış hayatım.
gece çok çene, sabah normal vakitte uyanamama, türkan'dan fırça yeme, çay içme, olsa da koklasak çiçeği. bi de yavru ördekler çok güzel!
gece çok çene, sabah normal vakitte uyanamama, türkan'dan fırça yeme, çay içme, olsa da koklasak çiçeği. bi de yavru ördekler çok güzel!
devamını gör...
bluetooth kulaklık tavsiyesi
ahh en sevdiğim konu gelmiş *sennheiser tabiki en güzeli fakat azcık tuzlu. ben şu an jbl kullanıyorum, şükürler olsun bozulma olmadı fakat garanti sistemleri çok iyi çalışıyo, sorun olduğu anda değişim veya para iadesi yapıyolar. dışarıdan ses almıyo ancak ses ayarlamaları sonrasında bile o coşkulu havayı alamıyorum canım sıkılıyo. sennheiser ın dış kulaklığını denedim, asla ve asla dışarıdan ses almamakla birlikte, sanki beş altı hoparlör aynı anda açılmış gibi çok temiz bir ses vermekte. biraz pahalı ama güzel kullanımda ömürlük.
devamını gör...
çocukken yapılan salaklıklar
su şişesini eğip bükerek bisikletin arka lastiği ile sele arasına sıkıştırıp , sürerken motor sesi çıkartmaya çalışıyorduk mahallece.
devamını gör...
yazarların yaşlandıklarını hissettiği ilk an
üst üste gelen sıkıntılar bitip feraha erdiğim zaman. insan yaşarken fark etmiyor da sıkıntılı zamanları bitip geriye baktığında artık ben eski ben değilim diyor.
devamını gör...
kadın kısmının sürekli bir yerlerini boyaması
hic makyaj yapmam, çünkü bana yakışmıyor. hatta makyaj malzemem bile yok.
lakin yapan ve kendine yakıştıran hemcinslerime de arka çıkmaktan geri durmam. sürün sürüştürün kardeşlerim. sefanız olsun.
lakin yapan ve kendine yakıştıran hemcinslerime de arka çıkmaktan geri durmam. sürün sürüştürün kardeşlerim. sefanız olsun.
devamını gör...
tanımların sonuna nokta koyma gerekliliği
noktanın bize gelişi maliyetli olmadığından rahat rahat kullanarak aştığımız gereklilik.
sorun cebinde akrep olup hiç maliyetine gelen noktayı kullanmaktan çekinen yazarlar.
sorun cebinde akrep olup hiç maliyetine gelen noktayı kullanmaktan çekinen yazarlar.
devamını gör...
kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası (yazar)
dün aylık puan tablosu'nda 1 sıra gerilemesine rağmen bugün yaptığı atak sayesinde aylık puan tablosu'nda yeniden 2. olmayı başaran yazar. acaba ne olacak, köylü yazardan ironiler, kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası'nı geçebilecek mi yoksa kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası aylık puan tablosu'nda ilerlemeye devam mı edecek? bir sonraki bölümde...
devamını gör...
tarihi şahsiyetler yazar olsa açacağı başlıklar
fransa kraliçesi marie antoinette - (bkz: pastanın ekmekten daha doyurucu olması)
devamını gör...
nokta
en ayrıştırıcı, en gaddar, en acımasız, en hata kabul etmez, en kısıtlayıcı noktalama işaretidir.
belki onun suçu değildir bu, belki sürekli uzun tanımlar yazıp bu tanımlar içinde uzun uzun cümleler kuran bir yazar olduğum için benim hoşuma gitmiyordur bu işaret, belki yazdığım cümleler bitmesin istediğim için sevmiyorumdur noktayı. eşeğin sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş. bak yine geldi. neyse bu tanımdaki noktalara aldırmadan yazacağım. bakın bu önemli bir nokta.
nokta; sizin canla başla yazdığınız el emeği göz nuru cümlelerinizi bitirir, hem de hiç acımadan, gözlerinin yaşına bakmadan. nokta cümlelerin ölümüdür bir anlamda. daha uzun sürmek isteyen nice cümle bir noktanın giyotini ile son bulmuştur. öyle anidir ki gelişi acımasızlığını değerlendirecek zaman bile bulamazsınız.
nokta; sıraya koyar sayıları. kendince bir kast sistemioluşturma derdindedir. ister ki kendinden başka hiçbir noktalama işareti bu kudrete sahip olamasın, olamazlar da zaten. nokta ortalarda dolaşıyorsa bilin ki orda bir sınıf çatışması vardır. ö ve i harflerine sesleniyorum. ayaklanın artık. noktalarınızdan başka kaybedecek neyiniz var.
nokta; bazı sözcüklere karşı o kadar faşizan bir tavır takınır ki. kesip atar. kendi kafasına göre kurallar koyup türk dil kurumunu da buna ikna eder propaganda bakanı noktalı virgül aracılığıyla. mustafa kemal atatürk yazmak varken m.k.atatürk yazdırır bize. ankara’nın bütün hayat kadınlarının birlik olup ortaya çıkartmayacaklarını düşündükleri bir adamın elinde oyuncak olup atatürk orman çiftliği ismini atatürk’e hakaret eder tarzda kısaltır. ama orda gönülçelen bir hareketle az da olsa affettirir kendini. selam olsun sosyal medya üst geçit sorumlusu i.melih’e.
bu yazıda tam 28 nokta kullandım, milliyetçi hareket partisinin 28. yılı olsa ne güzel olurdu.
belki onun suçu değildir bu, belki sürekli uzun tanımlar yazıp bu tanımlar içinde uzun uzun cümleler kuran bir yazar olduğum için benim hoşuma gitmiyordur bu işaret, belki yazdığım cümleler bitmesin istediğim için sevmiyorumdur noktayı. eşeğin sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş. bak yine geldi. neyse bu tanımdaki noktalara aldırmadan yazacağım. bakın bu önemli bir nokta.
nokta; sizin canla başla yazdığınız el emeği göz nuru cümlelerinizi bitirir, hem de hiç acımadan, gözlerinin yaşına bakmadan. nokta cümlelerin ölümüdür bir anlamda. daha uzun sürmek isteyen nice cümle bir noktanın giyotini ile son bulmuştur. öyle anidir ki gelişi acımasızlığını değerlendirecek zaman bile bulamazsınız.
nokta; sıraya koyar sayıları. kendince bir kast sistemioluşturma derdindedir. ister ki kendinden başka hiçbir noktalama işareti bu kudrete sahip olamasın, olamazlar da zaten. nokta ortalarda dolaşıyorsa bilin ki orda bir sınıf çatışması vardır. ö ve i harflerine sesleniyorum. ayaklanın artık. noktalarınızdan başka kaybedecek neyiniz var.
nokta; bazı sözcüklere karşı o kadar faşizan bir tavır takınır ki. kesip atar. kendi kafasına göre kurallar koyup türk dil kurumunu da buna ikna eder propaganda bakanı noktalı virgül aracılığıyla. mustafa kemal atatürk yazmak varken m.k.atatürk yazdırır bize. ankara’nın bütün hayat kadınlarının birlik olup ortaya çıkartmayacaklarını düşündükleri bir adamın elinde oyuncak olup atatürk orman çiftliği ismini atatürk’e hakaret eder tarzda kısaltır. ama orda gönülçelen bir hareketle az da olsa affettirir kendini. selam olsun sosyal medya üst geçit sorumlusu i.melih’e.
bu yazıda tam 28 nokta kullandım, milliyetçi hareket partisinin 28. yılı olsa ne güzel olurdu.
devamını gör...
kar şiirleri
"kar yağarken yağan o sessizliği" anlatan şiirlerdir. sezai karakoç'un kar şiiri bunlardan biridir.
"karın yağdığını görünce
kar tutan toprağı anlayacaksın
toprakta bir karış karı görünce
kar içinde yanan karı anlayacaksın
allah kar gibi gökten yağınca
karlar sıcak sıcak saçlarına değince
başını önüne eğince
benim bu şiirimi anlayacaksın
bu adam o adam gelip gider
senin ellerinde rüyam gelip gider
her affın içinde bir intikam gelir gider
bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın
ben bu şiiri yazdım âşık çeşidi
öyle kar yağdı ki elim üşüdü
ruhum seni düşününce ışıdı
her şeyi beni anlayınca anlayacaksın"
"karın yağdığını görünce
kar tutan toprağı anlayacaksın
toprakta bir karış karı görünce
kar içinde yanan karı anlayacaksın
allah kar gibi gökten yağınca
karlar sıcak sıcak saçlarına değince
başını önüne eğince
benim bu şiirimi anlayacaksın
bu adam o adam gelip gider
senin ellerinde rüyam gelip gider
her affın içinde bir intikam gelir gider
bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın
ben bu şiiri yazdım âşık çeşidi
öyle kar yağdı ki elim üşüdü
ruhum seni düşününce ışıdı
her şeyi beni anlayınca anlayacaksın"
devamını gör...
içki tüm kötülüklerin anasıdır
ne kötülükler var dünyada içkiye sıra gelene kadar ooo.
devamını gör...
entry girdiğin başlığın aşağıya kayışını izlemek
bu benim lanetim olabilir.yazıyorum çiziyorum sonra bakıyorum benden sonra neler yazılmış,yok!kaç adım aşağıda.resmen başlık kapatıcı gibi hissediyorum kendimi*
sözlük hassas kalpler için cehennemdir.*
sözlük hassas kalpler için cehennemdir.*
devamını gör...
kutsala saygı duymanın saçmalık olması
bana göre yanlış bir önerme.
öncelikle içinizden saygı duymama hakkıyla, karşınızdakine alenen saygısızlık yapma "hakkı"nı birbirinden ayırmalısınız. bu ikisi aynı şeyler değil. bir düşünceyle içinizden alay etme hakkına sahipsiniz ama onu dile getiren ve kutsal olarak gören kişinin yüzüne karşı bunu yapmanız, en basitinden terbiyesizlik olarak görülür.
bir insanın düşüncelerine ya da kendisine saygı duymak için, kutsalın tanımını yapmanıza gerek yok. saygıyı karşınızdaki kişiye duymanız gerek. "saygı hak edilir." diyenler olabilir. o farklı bir tartışmanın konusu. mesela daha yeni tanıdığınız ve saygıyı ne derece "hak ettiğini" bilmediğiniz bir insanın değerlerine saygısızlık yapma hakkını kendinizde göremezsiniz. oysa yazar arkadaşı haklı bulursak, bunun da normal görülmesi gerekirdi.
eğer konu din ise elmayla armut karıştırılmamalı. bir arkadaş domuz eti yiyene saygısızlık örneğini vermiş. ben bir müslüman olarak karıncayı incitmezken, birileri uyguladığı vahşete müslümanlığı kılıf yapmaya çalışabilir. böyle bir durumda sadece onları baz alarak, benim gibi kendi halinde insanların da bulunduğu ve diğerlerinin yaptıklarını hiç onaylamayan bir gruba saygısızlık etme hakkınız var mı? yanlış olarak, aynı genellemeyi karşınızdaki bir grup da yapınca kızıyorsunuz. demek ki bu doğru bir şey değil. kendinize yapıldığında zorunuza giden hareketleri başkalarına da yapmamalısınız.
burada ne yazarsak yazalım, başlığı açan arkadaşımızın görüşünde olan birçok insan kendi görüşünden geri adım atmayacak büyük ihtimalle. işin en acı kısmı da bu çünkü toplumdaki tahammülsüzlüğün nedeni tam olarak bu türden görüşler. konu din ve dinsizlik olduğunda ise iki taraf da aynı hata içerisinde ne yazık ki. bu da bize, sonsuza dek sürüp giden bir kan davasının taraflarıymışız gibi zarar veriyor.
son olarak (bkz: kime göre neye göre)
öncelikle içinizden saygı duymama hakkıyla, karşınızdakine alenen saygısızlık yapma "hakkı"nı birbirinden ayırmalısınız. bu ikisi aynı şeyler değil. bir düşünceyle içinizden alay etme hakkına sahipsiniz ama onu dile getiren ve kutsal olarak gören kişinin yüzüne karşı bunu yapmanız, en basitinden terbiyesizlik olarak görülür.
bir insanın düşüncelerine ya da kendisine saygı duymak için, kutsalın tanımını yapmanıza gerek yok. saygıyı karşınızdaki kişiye duymanız gerek. "saygı hak edilir." diyenler olabilir. o farklı bir tartışmanın konusu. mesela daha yeni tanıdığınız ve saygıyı ne derece "hak ettiğini" bilmediğiniz bir insanın değerlerine saygısızlık yapma hakkını kendinizde göremezsiniz. oysa yazar arkadaşı haklı bulursak, bunun da normal görülmesi gerekirdi.
eğer konu din ise elmayla armut karıştırılmamalı. bir arkadaş domuz eti yiyene saygısızlık örneğini vermiş. ben bir müslüman olarak karıncayı incitmezken, birileri uyguladığı vahşete müslümanlığı kılıf yapmaya çalışabilir. böyle bir durumda sadece onları baz alarak, benim gibi kendi halinde insanların da bulunduğu ve diğerlerinin yaptıklarını hiç onaylamayan bir gruba saygısızlık etme hakkınız var mı? yanlış olarak, aynı genellemeyi karşınızdaki bir grup da yapınca kızıyorsunuz. demek ki bu doğru bir şey değil. kendinize yapıldığında zorunuza giden hareketleri başkalarına da yapmamalısınız.
burada ne yazarsak yazalım, başlığı açan arkadaşımızın görüşünde olan birçok insan kendi görüşünden geri adım atmayacak büyük ihtimalle. işin en acı kısmı da bu çünkü toplumdaki tahammülsüzlüğün nedeni tam olarak bu türden görüşler. konu din ve dinsizlik olduğunda ise iki taraf da aynı hata içerisinde ne yazık ki. bu da bize, sonsuza dek sürüp giden bir kan davasının taraflarıymışız gibi zarar veriyor.
son olarak (bkz: kime göre neye göre)
devamını gör...
en sevilmeyen kelimeler
izmle biten kelimelerin birçoğu.
devamını gör...
intihar notu
kimi zaman suçlama kimi zaman teselli amacı ile yazılan notlar. lautréamont, 'sans autres renseignements.' yazarak zirveye çıkarmıştır işi. muhtemelen ben de uyduruk bir kağıda 'daha fazla bilgi yok' yazar ve çenemin altına dayadığım bir 38'lik ile veda ederdim. suçlanacak veya teselli edilecek kimse yoktur bazen, yalnızca kendin olmaya tahammül edemezsin belki de hayatın kendisine.
devamını gör...
insanı deli eden sesler
ne zaman balkona sigara içmeye çıksam, o çöp kamyonunun saatine denk geliyorum, köşede beni bekliyor sanki, haldır haldır bir saat gürültüsünü dinlemek zorunda kalıyorum, üstelik eve girince bile rahatsız edici derecede sinir bozucu, başka ülkelerde de böylemi çok merak ediyorum, bu iş gürültüsüz olmuyormu acaba ya..
birde oturduğumuz bölge kentsel dönüşümle yenilendiği için, bizim bulunduğumuz sokak, komple 80 hane iken, şimdi kaba bir hesapla 800 hane filan olduğundan, gökyüzüne doğru istiflendik, kent değil kamp olduk resmen, ve bu yüzden anormal bir paket servis motorsiklet trafiği var, camı açmak balkonda oturmak filan, fonda hep bir motor sesi ile yaşıyoruz, maalesef dönüştüğümüz değil, eski halimiz kentmiş asıl.
birde oturduğumuz bölge kentsel dönüşümle yenilendiği için, bizim bulunduğumuz sokak, komple 80 hane iken, şimdi kaba bir hesapla 800 hane filan olduğundan, gökyüzüne doğru istiflendik, kent değil kamp olduk resmen, ve bu yüzden anormal bir paket servis motorsiklet trafiği var, camı açmak balkonda oturmak filan, fonda hep bir motor sesi ile yaşıyoruz, maalesef dönüştüğümüz değil, eski halimiz kentmiş asıl.
devamını gör...


