şaka maka fatih'in istanbul 'u aldığı gerçeği

beşik ulemalığının hala sürdürülmesi sorunsalı
devamını gör...

eh işte katıldığım başlıktır.
öncelikle adam özenmiş değer vermiş fikir belirtmiş bir sayfa yazı ortaya çıkarmış hala adama şöyle yazmış bunu yanlış yazmış falan diyorlar gerçekten şaka gibi.
şimdi birisi doğru bir cümle söylediği zaman yaptığı yazım yanlışları o cümlenin doğruluğunu götürür mü ?
ama bu metin bir farkındalık yaratırken bence bir çözüm bulmalıdır.
şimdi bütün goy goy yapan insanlar günde 500 tanım giren yazarlar toplanıp yan tarafta başlık açalım ikiye bölünelim madem sonra birbirimize portakal fırlatırız.
insanların bir yere yaklaşım alanı farklılık gösterebiliyor.
mesela bazı insan buraya gerçek dünyadan kaçmak için geliyor siyaset gündem bunalıyor ve sıkılıyor o yüzden eğleneyim yazıyor ki çok normaldir kuralları ihlal etmediği sürece istediği gibi eğlenmeli insan.
bende uzun süredir gözlemlemelerime dayanarak burada bir yazar olarak şunları sormak ve söylemek istiyorum.
neden herkes bir şekilde çığırtkanlık yapmak yerine bir çözüm üretmeye çalışmıyor?
neden herkes adam akıllı başlıklar açıp sonra ilgi görmeyince pes ediyor ?
neden herkes son derece ciddi ve soğukkanlı takılmaya çalışıyor?
ben günde 500 tanım giren bir yazar olarak bir sürü inceleme yazısı yazdım ve hiç bir şekilde görülmedi görülmesin zaten.
son derece değerli bilgilerle donattım başlıkları tanımlar girdim ilgi görmedi görmesin zaten.
ben ilgi görmedi diye yazı yazmayı bırakayım mı?
öncelikle benden yaşça büyük bir abinin açtığı farkındalık başlığı için kendi adıma teşekkür ederim gerçekten ses çıkaran insanlar değerli insanlardır.
ama neden o adamı beğenen hak veren insanlar bir şeyler yapmıyorlar sıkılıp usanıp gidiyorlar.
herkes verimli başlıklar açsın madem herkes değerli tanımlar girsin herkes ciddi olsun madem.
çığırtkanlığa gelince en önde olanlar tuğla taşıyalım gelin dediğimizde hep geride kalıyorlar.
edebiyat topluluğunda insanlar kitap okuyorlar bu sözlüğe yorum giriyorlar ve ilgi görmüyorlar bıraksınlar mı yazmayı bırakalım mı yazmayı.
öncelikle bence haddim olmayarak mevzu tamamen böyledir.
ilgi istediği için yazı yazan yazarın yazarlığını seveyim.
tutsun diye yazsaydık atardık biz insan gibi önünüze koyuyoz.
devamını gör...

asena atalay'ın kocası caner erkin'i boynuzlaması.
devamını gör...

“özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir
özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir

suya giden bir adam mesela omzunu eğri tutsa
güneş, su ve adamın omzundaki eğrilik senindir

ayağa kalkarsın, adına uygunsun ve haklısın
kararan dünya bildiğin gibi sık sık senindir

kararan dünya yeni bir güle bir ateş parçasıdır
bir ateş parçasından arta kalan soylu karanlık senindir

bir deneyli geçmişi aldın geldin yeniyi güzel boyadın

ben bilirim sen de bil ilk aydınlık senindir

benim sevdiğim su senin suyunun öz kardeşidir
senin suyunun bıraktığı güçler artık senindir

çünkü bir silah gibi tutarsın tuttuğun her şeyi
her yeri bir uyarma diye tutan ıslık senindir

senindir ey sonsuzveren ne varsa hayat gibi
tutma soluğunu, genişle, öz ve kabuk senindir

ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir.”

turgut uyar’ın aşk dolu, okudukça anlamlar yükleyeceğiniz şiiri.
devamını gör...

ya sakallarıyla ilgili bir şey ya da tamirat/tadilatla ilgili bir şey yaptığı an. bir şeyler tamir ediyorken durup düşünüp sakallarıyla oynuyorsa geçmiş olsun. sana, bana. hepimize. bari gözlerini kısma allahsız demek gelir içinizden, demezsiniz. öyle işte. neyse.

çoksel anket doldururum. sıradaki!
devamını gör...

cuma günlerini namaz sebebiyle severim, camilerin önünde dilenerek geçiniyoruz efendim. topladığım paralarla aldığım biraları, zevkle içmeme sebep olan likit radyo yayını sayesinde, cuma gecelerini de çok seviyorum.
not: allam inş ramazan’da cuma namazları yasaklanmaz, ameno!
devamını gör...

- tatlım, toz alır mısın?
- tamam anne.
bir saat geçer
- kızım toz almayacak mıydın?
- tamam anne.
bir saat daha geçer
- anne toz bezi nerde?
- zahmet etme yavrum ben hallettim.

buradaki anne benim.
devamını gör...

biyolojik evrim, "değişerek üremek" olarak tarif edilebilir. mikroevrim ve makroevrim olarak ayırabiliriz.
mikroevrim, bir popülasyonda nesilden nesile meydana gelen gen frekanslarındaki değişikliktir. makroevrim ise, ortak bir atadan birçok nesil sonrasında yeni türlerin türemesidir.
devamını gör...

günümüz hacı hocaların bade artıklarını yıllardan sonra bile tir tir titreten, ismini gördüklerinde kaçacak delik aramalarına neden olan türkiye cumhuriyeti kurucusu, ulu önder, başkomutan, gazi mustafa kemal atatürk'ün söylediği, 1920 anayasının 6. maddesi başlangıcı olan "hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir" cümlesindeki "kayıtsız şartsız" anlamına gelen osmanlıca tanım.
günümüzde, günümüz türkçesi ile "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" şeklinde tbmm kürsüsünün arkasında türkiye büyük millet meclisi'nin temel ilkesi olarak yazmaktadır.
eski hali:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
harf devriminden sonra:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
günümüz:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak: resimler wikipedia'dan alınmadır.
devamını gör...

up.
en kısa sürede bulunması dileğiyle.
devamını gör...

''en yüksek makamdayım büyük resmi görüyorum'' sözlerinin sahibidir ayrıca.
ben progressive rock dinliyorum, bi yerlerde kadro kaparım umarım.
devamını gör...

bir john fante romanıdır. (bkz: arturo bandini) karakerinin çocukluğunu, ailesini anlatır. favori kitaplarımdan biridir.

tam olarak nereden başlayacağımı bilmiyorum; muhteşem bir adam doğrusu, arturo bandini. arturo, küçük bir çocuktur. kardeşleri; altına ıslatan federico, sinsi sarışın august, duvar ustası, reislerin reisi babası svevo bandini ve adeta bir rahibe olan annesi marie ile aynı evde yaşarlar. küçük bir evdir, çok yoksuldurlar. soğuk havalar, kar kış kıyamet nedeniyle babasının işleri durgundur. svevo bandini gururlu, heybetli bir adamdır. her sabah erkenden uyanıp kar kürer, svevo bandini; arturo'nun hayatında önemli izleri olan bir adamdır.

fante, arturo bandini'nin çocukluğunu, ailevi sorunlarını, sefaleti anlatır. arturo, rosa pinelli adında bir kıza aşık olur. sefaletin içinde bir adam oluşu, adam olurken aşık oluşu, kaybetmeyi, dişlerini sıkmayı, yoksulluğu, masumiyeti kaybedişi, kısacası sağlam bir insanın tüm pişme sürecini anlatır fante. öyle bir yaşamdır ki bu, arturo bandini çıkar ortaya. öyle, şu veya bu diyerek önemsizleştirebileceğiniz, kıyaslayabileceğiniz bir adam değildir arturo dominic bandini. hayat ocağında pişmiştir, yoksulluğun, yoksuzluğun içinde pişmiştir.

arturo, sağlam olan, güçlü olan şeyleri hayatına model alır. o yüzden kitabı okurken duygulardan arınmışlığı hissedersiniz. kuru romantizm, laf kalabalığı yoktur. but, buttur anlayacağınız. ağlamak, sızlanmak yoktur; sefaletimizi okuyan, sefaletimizi seyredenin yürekleri sızlayabilir ancak; bizim buna harcayacak enerjimiz yoktur. sızlanmayız, sızlananın da ağzına bir tane tokat atıp kendine getirmemiz gerekir.

arturo bandini için, birilerinin kurula kurula uydurduğu şımarık normlar, ahlaki kurallar yoktur. kendi sınıfını kabul etmiştir; kendi heveslerini, güdülerini, arzularını rahat bırakmıştır ve onlarla barıştığı için de onlar tarafından zehirlenmemiştir. güzel bir kadın bacağı gördüğünde ona hasta olur. bu pişmeyi de diğer kitaplarında, (bkz: toza sor) ve (bkz: los angeles yolu) gibi romanlanlarında anlatır.

bu kitapları analiz ederken kısa kesmek zorunda kalmak o kadar üzüyor ki beni anlatamam. ancak bunu da burada kesmemiz lazım. iyi okumalar dilerim.
devamını gör...

yıllar önceki senle bir kitaplık sohbettir aslında. o satırları okuyan geçmişte kalmış seni düşündürür biraz da. bazı kitaplar vardır ki her yaşta farklı şey gösterir insana.
devamını gör...

her sabah gün doğmadan uyananlara oldum olsası imreniyorum. zamanını verimli kullanan, akıllı insandır zannımca.
yazarlarımızdan tavsiyelerini bekliyorum.
devamını gör...

sözlükte kendi çizgisinde giden hiçbir yazarın eskiyeceğini düşünmüyorum. genel olarak herkese gelen artı oy düştü. online yazar arkadaşlarımızın sayısının azalmasına bağlıyorum bu durumu. yaz geldi, ülkemiz normalleşmeye başladı, sözlük yazarları da sözlüğe eskisi kadar zaman ayıramamaya başladı. kimseyi de suçlamıyorum, ben de eskiye göre daha az tanım artılıyorum. üstteki yazar moralini bozmasın. ben de şu anki durumumda olmadığım zamanlar aldığım az artılar ve az takipçiye sahip olmamdan muzdariptim. tanımı artı almadı diye sözlüğe küsen yazar diye başlık bile açmıştım ahshshahahahhaa. istediğiniz artı oy olsun, atarız canım, ne olacak.
devamını gör...

at nalı çakmak için kullanılan küçük çiviye verilen ad.
anadolu’da çivi anlamında da kullanılır.
şairlerimizin şiir dizelerinde sıkça kullandığı söz öbeği.
devamını gör...

aydınlandım.*
devamını gör...

üzülme! bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur.
devamını gör...

ben de bu ayetin başını sonunu almadan yorum yapıyorsunuz diyenlerin hastasıyım. ayet açıkça kadını dövebilirsiniz diyor bizimkiler sonrasını oku diyor. ne yazacak sonrasında.. deeeerrrmişim mi yazacak.
devamını gör...

sokrates'in tanrıdan geldiğine inandığı doğru ve yanlışı ayırmamıza sebep olan iç ses. bir nevi vicdan.
ilahi olan ile ölümlü olan arasındaki her şey daimoniktir.
-sokrates
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim