pame radyo yayını
"bu gece benim gecem"* dedirten, "istediğimiz soruları bilemesek iki saate de uzar mı" diye sorduran, sevgili marikaki'nin yine enfes anlatılarıyla bezeli, ege mavisinin yağmur olup yağacağı şu pazar gecesinin bize iltimas geçtiği yayını.
büdüt: yayının hemen öncesinde yumuşak bir geçiş için bir eldar mansurov bestesi çalmakta olan radyo moderasyonuna, ince düşünülmüş hareketi için teşekkürler.
büdüt: yayının hemen öncesinde yumuşak bir geçiş için bir eldar mansurov bestesi çalmakta olan radyo moderasyonuna, ince düşünülmüş hareketi için teşekkürler.
devamını gör...
türk olmak
türk olmakla gurur duyuyorum kimseyi de türk değilsin diye öteki görmüyorum. sıradan bir durum hiç değildir. türk milletinin içinden 100 yılda 1 mutlaka dünyayı kasıp kavuran bir lider çıkmıştır. atilla, timur, fatih, metehan, atatürk'e kadar gider. zira gazi mustafa kemal atatürk'te öyle düşünmüş ve demiş ki: "benim yaradılışımda bir fevkalâdelik varsa, o da türk olarak dünyaya gelmemdir." şimdi atatürk gibi çağının üzerinde bir lider aptal sen dahisin kral.
devamını gör...
son çıkan telefonların birbirine benzemesi
tuşlu telefonlar, sırf ekran olmadığı için değişik tasarımlar sunabiliyordu. ama komple ekran olan akıllı telefonlar aynı tasarımı dolaşıma sokuyorlar. farklı görünen tarafı home tuşu olur ya da marka logosu.
devamını gör...
oruç tutmayacak yazarlar
tutanları eleştirip kendi görüşlerini dayatmaya çalışan yazarlar içeren başlık. ramazanda şov yapıp çevreye zarar veriyormuş müslümanlar. bilip bilmeden yazıp çizmek bu olmalı. ben hiç şaşalı sofralarda bulunmadım şahsen. çevreyi de elimden geldiğince korurum en azından başka canlılara zarar vermem. inandığım dinin tüm gereklerini yerine getiren bir insan değilim ama ramazanın atmosferini seviyorum. bir sofrada aile bireyleriyle buluşup dua edip ne varsa onu yemek, her şeyin göze az görünmesine rağmen her seferinde bir tas çorbayla doymak muazzam bir his. eleştirilen şeylerin bir kısmına hak veriyorum, ibadetin gösterişi olmaz ama yaşadığımız toplumun değerlerini aşağılayarak asla bir yere varılamayacağını daha kaç kere tecrübe edeceğiz?
devamını gör...
rebel in the rye
danny strong tarafından yazıp yönetilen, kenneth slawenski'nin ''j.d salinger a life raised high'' adlı eserinden uyarlanan amerikan yapımı filmdir. türkçe'ye çavdar tarlasındaki çocuklar olarak çevrilen catcher in the rye adlı romanın yazarı j.d salinger'in romanı yazma hikayesi ve devam eden süreci anlatmaktadır. filmin baş rollerinde nicholas hoult ve kevin spacey gibi ünlü isimler yer alıyor.
romandaki holden karakterini ve olayları kendisinden yola çıkarak yazdığını bilenler ve filmi bunu bilerek izlemeye başlayanlar ayrıntıları direk farkedecektir.(kibrit yakmayı sevmesi, parti ve davetlerdeki insanları sahtekar bulması vs.) bilmeyenler içinse önce kitabı okumalarını tavsiye ederim. film içerisinde kitaptan alıntılar ve çok ince anektodlar da mevcut. j.d salinger'i hiç tanımayan birisi filmi izleyerek hayatı hakkında fikir sahibi olabilir.
yazdığı gibi yaşayan çok fazla yazar-şair olduğunu sanmıyorum. dehanın ve bu dehanın getirdiği başarının sıradan karakterler için imkansız olduğunu düşünüyorum. tolstoy-kafka-bukowski-nietszche hiçbiri normal bir hayat sürüp aynı zamanda büyük şaheserler yaratmamışlardır. kimisi kumar kimisi alkol kimisi melankoli bağımlılığının pençesinde sürüklenip gitmişlerdir. bu noktada j.d salinger yolun henüz başında biraz da takınçlı bir şekilde tüm bu keşmekeşten ve şöhretten kaçarak inzivaya çekiliyor ve yayınlamayı bırakıyor. filmde özellikle bu kısımlarda empati yaparsanız baş role hak verirsiniz, en azından ben verdim.
genel olarak izlemekten keyif aldığım bir film oldu. ne çok sıkıcı ne çok akıcı bir şekilde ilerleyen 7/10 kalitede bir film olduğunu düşünüyorum. ama başta da bahsettiğim gibi bence filmi izlemeden önce kitabı mutlaka okumalısınız. aşağıya filmde geçen ve çok beğendiğim iki cümleyi bırakacağım. şahsi görüşüm olarak 1. cümle dehanın bir insanı nasıl gerçek bir yazara dönüştürdüğünü ispatlarken 2. cümle ise j.d salinger'in nasıl gerçek bir yazar olduğunun kanıtı.
elinde ister tüfek ister kalem olsun; zihnin hep hikayeler üzerinde çalışıyor.
editör-muzbalığını ayrı yazmamız gerekmez mi
salinger- hayır.
editör- neden
salinger- öyle yazarsak mantıklı olur çünkü.
romandaki holden karakterini ve olayları kendisinden yola çıkarak yazdığını bilenler ve filmi bunu bilerek izlemeye başlayanlar ayrıntıları direk farkedecektir.(kibrit yakmayı sevmesi, parti ve davetlerdeki insanları sahtekar bulması vs.) bilmeyenler içinse önce kitabı okumalarını tavsiye ederim. film içerisinde kitaptan alıntılar ve çok ince anektodlar da mevcut. j.d salinger'i hiç tanımayan birisi filmi izleyerek hayatı hakkında fikir sahibi olabilir.
yazdığı gibi yaşayan çok fazla yazar-şair olduğunu sanmıyorum. dehanın ve bu dehanın getirdiği başarının sıradan karakterler için imkansız olduğunu düşünüyorum. tolstoy-kafka-bukowski-nietszche hiçbiri normal bir hayat sürüp aynı zamanda büyük şaheserler yaratmamışlardır. kimisi kumar kimisi alkol kimisi melankoli bağımlılığının pençesinde sürüklenip gitmişlerdir. bu noktada j.d salinger yolun henüz başında biraz da takınçlı bir şekilde tüm bu keşmekeşten ve şöhretten kaçarak inzivaya çekiliyor ve yayınlamayı bırakıyor. filmde özellikle bu kısımlarda empati yaparsanız baş role hak verirsiniz, en azından ben verdim.
genel olarak izlemekten keyif aldığım bir film oldu. ne çok sıkıcı ne çok akıcı bir şekilde ilerleyen 7/10 kalitede bir film olduğunu düşünüyorum. ama başta da bahsettiğim gibi bence filmi izlemeden önce kitabı mutlaka okumalısınız. aşağıya filmde geçen ve çok beğendiğim iki cümleyi bırakacağım. şahsi görüşüm olarak 1. cümle dehanın bir insanı nasıl gerçek bir yazara dönüştürdüğünü ispatlarken 2. cümle ise j.d salinger'in nasıl gerçek bir yazar olduğunun kanıtı.
elinde ister tüfek ister kalem olsun; zihnin hep hikayeler üzerinde çalışıyor.
editör-muzbalığını ayrı yazmamız gerekmez mi
salinger- hayır.
editör- neden
salinger- öyle yazarsak mantıklı olur çünkü.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının sevdiği özdeyişler
alışkanlıklar bırakılmazlarsa, zamanla ihtiyaç haline gelirler.
st. agustine.
tanım : sevdiğimiz özdeyişleri paylaştığımız başlıktır.
st. agustine.
tanım : sevdiğimiz özdeyişleri paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
the book thief
markus zusak' en iyi kitaplarından biridir. kitapta liesel'in evlatlık verilmesi için çıktığı yolculuktan-evlatlık verilmesi ve ondan sonra yaşadığı olaylar anlatılır. kardeşini yolculukta kaybetmesi ve mezarı kazmak için gelen adamların cebinden düşen siyah kitabı çaktırmadan alması ilk kitap hırsızlığıdır ve bu kitap hırsızlığı devam edecektir. daha sonra yeni ailesine alışma serüveni anlatılır kitapta. zamanla üvey annesine ve babasına alışır. hatta arkadaş bile edinir (rudy) . okula başlayacağı zaman yaşıtlarından çok çok geridedir. üvey babası sayesinde kitap okumayı öğrenir. babası her gece liesel'ın çaldığı kitabı ona okur. 2. kitap hırsızlığı yakılmak için toplanan ve yakılan kitaplarının arasından kimseye çaktırmadan çaldığı "omuz silkiş" kitabıdır. 3. çaldığı kitap ise çamaşır toplamak için gittiği valinin karısına aittir. okumayı günden güne ilerletir. hitler döneminde toplanıp öldürülen,işkenceler edilen yahudi max ile tanışması ,münih'in bombalanması ve daha birçok olay anlatılır kitapta. kitabın aynı zamanda filmi de bulunmaktadır ama filmi yerine kitabı okumanızı tavsiye ederim. çünkü filmde bazı kısımlar üstünkörü geçilmişken, kitapta konulara daha ayrıntılı yer verilmiştir.tavsiye edilir.
--- alıntı ---
caddenin her yerinde insanlar vardı ama boş olsa, yabancı bundan daha yalnız olamazdı.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
caddenin her yerinde insanlar vardı ama boş olsa, yabancı bundan daha yalnız olamazdı.
--- alıntı ---
devamını gör...
bluetooth kulaklık tavsiyesi
philips'in bizzat aktif kullanıcısı olduğum şu modelini şiddetle tavsiye edebileceğim başlıktır.
philips shb3175
şekil a'da görülen fıstığın dahili mikrofonu ve üzerinde kontrol tuşları yer almakta. bluetooth özelliğine ek olarak çift girişli, sökülüp takılabilir bir kablosu da mevcut ve şarjı bittiği taktirde şarkıya kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. aynı şekilde kablo kulaklığa ayrı bir girişle bağlı olduğundan kopma gibi durumlarda yeni kablo da alabilirsiniz. bluetooth'un bozulması durumunda da bu özellik kulaklığın çöp olmasını engelliyor zaten. bunun dışında, gelen aramaları tek tuşla, telefonu cepten çıkarmadan yanıtlayıp sonlandırabilirsiniz.
bluetooth açık olduğunda kulaklığın son ses derecesi telefonun ses açma tuşunun derecesiyle birlikte daha da artıyor ki bu çok hoşuma gitti açıkçası.
ve en güzel özelliği ses kalitesinin bu fiyattaki bir ürün için mükemmel olması. bu fiyatta falan dediğime bakmayın; ben dinlerken stüdyonun içinde gibi hissediyorum. bas konusunda mükemmel ve bütün türleri ortalamanın çok üzerinde bir kaliteyle dinleyebilirsiniz. ki ben melodik death metal dinleyicisi olarak özellikle müzik zevki benimle benzer olan arkadaşlara tavsiye ederim bu kulaklığı.
ha bir de, kulaklığık tasarımı itibariyle her insanın kafasına rahatsızlık vermeden uyum sağlayarak takılabilecek bir yapıya sahip.
aynı zamanda hoparlör kısımları kafa bandının içine gelecek şekilde katılabiliyor da.*
philips shb3175
şekil a'da görülen fıstığın dahili mikrofonu ve üzerinde kontrol tuşları yer almakta. bluetooth özelliğine ek olarak çift girişli, sökülüp takılabilir bir kablosu da mevcut ve şarjı bittiği taktirde şarkıya kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. aynı şekilde kablo kulaklığa ayrı bir girişle bağlı olduğundan kopma gibi durumlarda yeni kablo da alabilirsiniz. bluetooth'un bozulması durumunda da bu özellik kulaklığın çöp olmasını engelliyor zaten. bunun dışında, gelen aramaları tek tuşla, telefonu cepten çıkarmadan yanıtlayıp sonlandırabilirsiniz.
bluetooth açık olduğunda kulaklığın son ses derecesi telefonun ses açma tuşunun derecesiyle birlikte daha da artıyor ki bu çok hoşuma gitti açıkçası.
ve en güzel özelliği ses kalitesinin bu fiyattaki bir ürün için mükemmel olması. bu fiyatta falan dediğime bakmayın; ben dinlerken stüdyonun içinde gibi hissediyorum. bas konusunda mükemmel ve bütün türleri ortalamanın çok üzerinde bir kaliteyle dinleyebilirsiniz. ki ben melodik death metal dinleyicisi olarak özellikle müzik zevki benimle benzer olan arkadaşlara tavsiye ederim bu kulaklığı.
ha bir de, kulaklığık tasarımı itibariyle her insanın kafasına rahatsızlık vermeden uyum sağlayarak takılabilecek bir yapıya sahip.
aynı zamanda hoparlör kısımları kafa bandının içine gelecek şekilde katılabiliyor da.*
devamını gör...
biontech vs sinovac
ağrı sızısına rağmen biontech, evet.
devamını gör...
gamzedeyim deva bulmam
gamzedeyimin gamze değil gam zede olması mükemmelliğiyle yorumlayan herkesten dinlemeyi sevdiğim bi şarkı.
devamını gör...
harvard business review
kur artıyor ekonomi iyileşiyor ve haliyle çöreğim ben doğalgazımın elektriğimin derdindeyim (ben alaçatıda lahmacuna 1000 lira gömemiyorum) ne harvard ı ne business ı ne review i işsizim la ben diyorsunuz. hay hay çöreğiniz sizin dertlerinizi duymaz mı görmez mi? görür.
harvard business review'e para bayılmamak için yapabileceğiniz yöntemler kısaca şunlardır. harvard business review (hbr diyeceğim artık içime gına geldi üç kelime yaz üç kelime yaz)'ın günlük bedava okuma kotası vardır ve bu sayede 3 tane diye hatırladığım makalenizi güzelce okursunuz. hürriyetle 25 kupona değil bedavaya.
ben internetimi kullanmak istemiyorum ama dergiye bayılacak gündemi takip edecek halim yok diyen kafacılar harvard business review'in online kitapçılarda dergiyle aynı fiyata gelen kitaplarını edinebilirler çünkü bu kitaplar aslında dergilerden konuyla ilgili yapılan seçmecelerdir. ay yok benim ona da verecek param yok diyorsanız hırs yapın yeni hürrem sultan siz olun ve aylık puan tablosunda sıranızı kapıp 25 telelik kuponunuzu alırsınız. bu kuponla gider dergiyi de alabilirsiniz. türkçe olan dergisi için konuşuyorum gayet güncel gayet güzel konular konuşulmakta. ha bir para kaybı asla değildir ama okumazsanız bittiniz gibi bir durum yoktur.
özetle kaliteli bir management ve business dergisidir.
harvard business review'e para bayılmamak için yapabileceğiniz yöntemler kısaca şunlardır. harvard business review (hbr diyeceğim artık içime gına geldi üç kelime yaz üç kelime yaz)'ın günlük bedava okuma kotası vardır ve bu sayede 3 tane diye hatırladığım makalenizi güzelce okursunuz. hürriyetle 25 kupona değil bedavaya.
ben internetimi kullanmak istemiyorum ama dergiye bayılacak gündemi takip edecek halim yok diyen kafacılar harvard business review'in online kitapçılarda dergiyle aynı fiyata gelen kitaplarını edinebilirler çünkü bu kitaplar aslında dergilerden konuyla ilgili yapılan seçmecelerdir. ay yok benim ona da verecek param yok diyorsanız hırs yapın yeni hürrem sultan siz olun ve aylık puan tablosunda sıranızı kapıp 25 telelik kuponunuzu alırsınız. bu kuponla gider dergiyi de alabilirsiniz. türkçe olan dergisi için konuşuyorum gayet güncel gayet güzel konular konuşulmakta. ha bir para kaybı asla değildir ama okumazsanız bittiniz gibi bir durum yoktur.
özetle kaliteli bir management ve business dergisidir.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'in açtığı başlık
yönetim a dese neden b demedi diyecek bir kesim var sözlükte. allah hepimizi böylelerinin şerrinden korusun.
o da insan değil mi kardeşim, o kadar kusur kadı kızında da olur. böyle küçük şeyleri takıp kendinizi ve başkalarını yormaya değmez bence.
o da insan değil mi kardeşim, o kadar kusur kadı kızında da olur. böyle küçük şeyleri takıp kendinizi ve başkalarını yormaya değmez bence.
devamını gör...
şibumi
yarım bırakılamayacak kadar akıcı ve iyi bir kitaptır.
devamını gör...
monoton
"durağan" anlamına da gelir.
devamını gör...
amazon
dünyanın en uzun nehirlerinden bir tanesi.
jeff bezosun şirketine bu ismi vermesinin sebebi ise sözlükte şirketine isim ararken bu kelimenin hoşuna gitmesi ve a harfi ile başlayan bir ismin internet aramalarında daha avantajlı olacağını dusunmesidir.
jeff bezosun şirketine bu ismi vermesinin sebebi ise sözlükte şirketine isim ararken bu kelimenin hoşuna gitmesi ve a harfi ile başlayan bir ismin internet aramalarında daha avantajlı olacağını dusunmesidir.
devamını gör...
prosopagnosia
kişinin beyninde yüzleri tanımakla görevli olan bölgenin gelişmediği veya sonradan bir hasara maruz kaldığı nörolojik bir bozukluktur. prosopagnozi terimi, yunanca’da “yüz” ve “bilgi eksikliği” anlamına gelen “prosopo” ve “agnosia” sözcüklerinden türemiştir. ayrıca kelime anlamı olarak “yüz körlüğü” şeklinde ifade edilebilir.
buradan
buradan
devamını gör...
yazarların isimlerinin anlamı
bal arısıymış. yeni öğrendim.*
devamını gör...
evlerinde dişlerini sıkarak bekleyen yüzde 52
sıkmayın kardeşim implant çok pahalı.sonra takma dişe mahkum olursunuz tak tak tak..gece suya koyması falan ayrı iş..
devamını gör...

