fiziksel şiddetten daha beterdir. çünkü fiziksel şiddette aldığınız zarar zamanla iyileşir. ancak psikolojik şiddet iyileşmez, tam aksine büyür, yeşerir, yuva yapar içinize. içten içe kemirir. o korku içinize girdi mi çıkarması mümkün değil.
devamını gör...

kalemi kuvvetli ne abi abdurrahman dilipak mıyız biz anasını satim..
devamını gör...

kocası olmayan kadını
kafadan edepli yapan başlık.
(bkz: azıcık aşım kaygısız başım).
devamını gör...

babamın aşçısı, annemin temizlikçisi, kardeşimin kredi kartıyım
devamını gör...

ciğeri beş etmez insan musveddeleri binlerce liralık takım elbise ayakkabı kemer saat kombinleri yapsın günlük , onlara oy veren akıl fukaralarıda senelerdir yıkanmaktan eskimiş donundan mendil... hayat çok garip !
devamını gör...

çok ağladım bugün.
çok.
bi sürü.

hiçbiri gözlerimden silinmeyecek.
devamını gör...

yaptığı sanata lafım yok, fakat kısaca gerçek hayatından* bahsedeceğim.


- annesi ve babası doğumundan kısa süre ayrıldılar. babası bir alkolikti ve ölene dek içti. annesi ise akıl hastanesinde hayata gözlerini yumdu. charlie bir süre yetimhanelerde yaşadı ve nihayet bazı müzikhollerde sahne alarak kendini bu trajediden uzaklaştırdı. daha sonra mack sennett tarafından keşfedilip hollywood'a ayak bastı, o günden sonra gerçek yeteneği ve yaratıcılığı sayesinde durdurulamaz yükselişi başlamış oldu.

- chaplin ilk karısı mildred harris ile, mildred on beş yaşındayken onunla beraber olup, o on altı yaşındayken evlendi. engelli doğan çocukları maalesef sadece üç gün yaşadı. bir yıl sonra mildred'den ayrılan charlie, yine on beş yaşında olan lita grey ile ikinci şansını denedi. hamile kalan lita'dan çocuğunu aldırmasını istedi, ancak kızın ailesi araya girince yine on altı yaşını bekleyip lita ile evlenmek zorunda kaldı. 3 yıl sonra ayrıldılar. gerekçe ise charlie'nin lita'yı oral sekse zorlaması ve aldatması* olacaktı. charlie 625.000 dolar gibi dönemine göre çok yüksek bir meblağ ödedi ve ayrıldılar.

- chaplin, minta durfee'nin anlattığına göre, çok kötü kokuyordu. iki hafta boyunca hiç değiştirmeden aynı takım elbiseyi giyebiliyordu. sürekli çevresinden şikayet alan charlie bunu tasarruf için yaptığını savunuyordu.*

- set ortamında zalim, egoist ve zorba tavırları ile diğer oyuncuları zorluyordu. marlon brando ile a countess from hong kong filmi setinde neredeyse birbirlerine gireceklerdi. brando, chaplin için, 'korkunç derece zalim', 'egoist bir zorba ve pinti', 'muhtemelen hayatımda gördüğüm en sadist insan' gibi cümleler kurdu. gerekçesi ile insanları film setinde azarlaması ve çok aşağılayıcı ifadeler ile rencide etmesiydi. marlon brando'ya bile oyunculuk mesleğinin yüz karası olduğunu söyleyebilecek kadar yükselebilen sinirli biriydi. daha sonraları chaplin de brando'nun çalışması imkansız birisi olduğunu söyleyecekti tabii.

- luis bunuel meşhur inzivasına çekilmeden önce bütün hollywood'u ifşa etmişti. e hali ile chaplin de buradan nasibini aldı. bunuel'in iddiasına göre, chaplin evinde sürekli grup seks partileri düzenliyor ve arkadaşlarını davet ediyordu. hatta bir detay olarak charlie asla zenginlerin çağırdığı profesyonelleri çağırmaz, onun yerine amatör ve sokak işi seks işçilerini ayarlardı.

ayrıca;
- lastik ve lastikten yapılmış her şeyden tiksiniyordu. bu sebeple prezervatif de kullanmıyordu.
- sütten de nefret ediyordu, süt şişelerine dokunmak bile istemiyordu.**


ilk karısı, mildred harris.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

charlie chaplin ve mildred harris.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ikinci karısı, lita grey.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

charlie chaplin ve lita grey.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu da charlie'nin normal hali.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak; stephen weissman - chaplin: a life
luis bunuel - my last sigh.
devamını gör...

cem karaca'dan hardal'a, moğollar'dan erkin koray'a: anatolian rock revival project
(link: youtube.com/c/AnatolianRock...)

nintendo'dan sega'ya, atari'den playstation'a: cengiz's retro game room
(link: www.youtube.com/c/CengizsRe...)

sadece age of empires 2: eycofcu
(link: www.youtube.com/c/Eycofcu/f...)

güzel ses güzel coverlar: nursena yener (someone like you favorim)
(link: www.youtube.com/channel/UCV...)

sinemaya dair: sinefil kafası
(link: youtube.com/channel/UChM2Z4...)

kısa, eğlenceli: paptircem (favorim imposter vahit)
(link: www.youtube.com/c/Paptircem...)

elektronik, robotik ya da tamamen alakasız, bazen bir işe yarayan, bazen hiç bir işe yaramayan (kanal açıklamasından bi kesit): tolga özuygur
(link: www.youtube.com/c/Hallederi...)

çeviri kanalları: ümid gurbanov ve çeviri konuşmalar
(link: www.youtube.com/c/umidgurba...)
(link: www.youtube.com/c/%C3%87evi...)

deep humor
(link: www.youtube.com/c/DeepHumor...)

kısa insan hikayeleri: cep hikayeleri
(link: www.youtube.com/c/CepHikaye...)

işadamları ve şirketlerin kısa hikayeleri: storybox
(link: youtube.com/c/StoryBoxvideos::)

herkesin avukatı
(link: www.youtube.com/user/herkes...)

felsefe ve sinema: turkan bakırlı
(link: youtube.com/channel/UCH3Ez5...)

felsefe: pandora felsefe, ömer aygün
(link: www.youtube.com/c/PANDORAFE...)
(link: youtube.com/user/omeraygun::)

oyunlar, oyunlar ve oyunlar: orhun kayaalp
(link: www.youtube.com/c/OrhunKaya...)

yabancılar:

tarih: epic history tv
(link: www.youtube.com/c/Epichisto...)

bir dakikada askeri tarih: military history in a minute
(link: www.youtube.com/channel/UCa...)

crafting: craftstation
(link: www.youtube.com/c/CraftStat...)

yabancı indie şarkılar keşfetmek için: ındieair
(link: www.youtube.com/c/indie/fea...)

origami: origami with jo nakashima
(link: www.youtube.com/c/JoNakashi...)

maketler...: luke towan, laser creation-world, plasmo - plastic models, thalasso hobbyer
(link: www.youtube.com/c/LukeTowan...)
(link: www.youtube.com/channel/UC8...)
(link: www.youtube.com/c/idaemonpl...)
(link: youtube.com/c/Thalassohobby...)

garip bir sanat ve sanatçı: theo jansen
(link: www.youtube.com/user/strand...)

piyano fakat eğlenceli: vinheteiro
(link: www.youtube.com/c/Brasilian...)

logo dizayn: logofarmer's studio
(link: youtube.com/c/LogoFarmerss::)

ekleme: spesifik bir kanal keşfettim: lockpickinglawyer
kanal tamamen kilitler ve anahtarlar üzerine kurulu.
(link: youtube.com/c/lockpickingla...)

ekleme: lego technic'in dibi: brick experimemtal channel
(link: youtube.com/c/brickexperime...)

ekleme: japonca ama komik: can kıpçak
(link: youtube.com/c/cankıpçak::)
devamını gör...

normalde mitolojiden pek anlayan bir adam değilim ama benim bile ilgimi çekti hikayeler. güzel seçim olmuş, emeği geçenlerin ellerine sağlık. çalan şarkılar da oldukça hoş.
devamını gör...

kitap 1989 yılında sinemaya da uyarlanmıştır. filmin yönetmeni peter weir, başrolü john keating rolü ile robin williams'tır. aynı zamanda kendisini before sunrise, before sunset ve before midnight serisinden tanımış olabileceğimiz ethan hawke, çekingen bir öğrenci olan todd anderson'ı oynuyor. filmi yıllar önce izlemiştim. bugün sözlüğün edebiyat ve okuma kulübü aracılığıyla yeniden izledim ve tekrar izlediğim için mutluyum.

sanıyorum ölü ozanlar derneği pek çok insana öğretmen olma heyecanını, isteğini kazandırmıştır. çünkü keating karakteri esasici eğitim tarzını benimseyen öğretmenlerin aksine -disipline etmek yerine- öğrencilerin hissettikleriyle ilgilenir. eleştirel düşünme becerisi kazandırmayı amaçlar. ancak düşündüren, eleştiri için cesaretlendiren, bakış açısı geliştiren bir öğretmen olabilmenin çok da kolay olmadığını düşünüyorum. hayatına almadığın, sindiremediğin bir davranış biçimini kazandıramazsın. yeterince cesur değilsen eleştiremezsin ve eleştirel düşünme becerisi, eleştirinin önemi anlatılarak kazandırılmaz. fikrini söylediğinde cezalandırıldığın herhangi bir yerde, örneğin bir sınıfta*, cesur davranmayı öğrenemezsin.

filmin son sahnesinde, güzel bir sahne ama spoiler olabilecek bir sahne değil, çocuklardan biri haksızlığa tek başına tepki gösteriyor. müdürün kendisine bağırması üzerine oturuyor. dayanamayıp tekrar ayağa kalkıyor ve yine tepki gösteriyor. bu kez arkadaşları da ona katılıyor. müdür yine bağırıyor ve çocuktan yerine oturmasını istiyor ancak bu kez sınıfın neredeyse yarısı ilk tepkiyi gösteren çocukla aynı hareketi ortaya koyuyor. müdür çok tepkili, çok da yetkili ama yalnız. açıkçası öğretmenlere bu filmi niye önerdiklerini aklım almıyor*.

filmde en sevdiğim bölüm sanırım keating'in çocukları yürüttüğü bölümdü. üç öğrenci yürümeye başladı bir süre sonra üçü de aynı adımları atıyordu. "başkalarının karşısında inançlarınızı korumanın ne kadar zor olduğunu göstermek istedim. hepimizin kabul edilmeye ihtiyacı var ancak şimdi kendi yürüyüşünüzü kendi adım atışınızı bulmanızı istiyorum."
devamını gör...

ön yargılı yaklaştığımız insandır.
birinin hakkında ilk bakışta veya yeni tanıyınca yorum yapmak bir fikre sahip olmak son derece gereksizdir.
zaten tanıdıkça karar veririz.
devamını gör...

kediler yapılanı unutmayan varlıklardır. zamanında nasıl davrandıysan sana geri dönüşü de öyle olur.
devamını gör...

ibrahim zarap adlı şerefsizin şiddet uyguladığı kadındır. ibrahim zarap.
resimag.com/p1/71f324d5406a.jpeg
devamını gör...

sebk-i hindî; iran, hindistan, afganistan, türkiye, azerbaycan ve tacikistan gibi ülkelerin edebiyatlarında birkaç asır etkisini göstermiş bir edebî üsluptur.
sebk-i hindî, daha önceki dönemlerin üsluplarında (klasik, mahalli üslup) kullanılan çoğu unsuru da içerdiği için onlardan kesin çizgilerle ayrılamamıştır. bu sebeple de ne zaman başladığı ve ilk temsilcilerinin kimler olduğu konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
sebk-i hindî’nin ortaya çıkışı ve gelişimiyle ilgili pek çok sosyal, siyasi ve edebî etkenden söz edilir. iran ve hindistan arasındaki tarihsel ilişkiler, safeviler dönemindeki şiilik anlayışının dışlayıcı tutumu, hindistan’daki hint ve türk yöneticilerin başta şiir olmak üzere güzel sanatlara yaklaşımı sebk-i hindî’nin gelişimini etkileyen sebepler arasında sıralanır.
sebk-i hindî’nin oluşmasına sebep olan etkenlerin en önemlisi, safeviler döneminde yöneticilerin, şiiliğin aşırı yorumunu benimseyerek diğer mezheplere mensup şairlere ilgi göstermemeleridir. bu da şairlerin kendileriyle daha fazla ilgilenen hindistan’daki türk hükümdarlarının muhitlerine göç etmeleri sonucunu doğurmuştur.
sebk-i hindî tek koldan değil üç koldan gelişmiştir. bu kollar; iran kolu, ısfahan kolu ve ifrati kol olarak isimlendirilmiştir.
sebk-i hindî, türk şairleri arasında büyük bir rağbet gör mesine rağmen iran şairleri tarafından zamanla terk edilmiş, hindistan’dan gelen yabancı bir tarz olarak değerlendirilmiştir. bu üslubun temsilcilerinden saib ve şevket, bilmece söyledikleri gerekçesiyle eleştirilmişlerdir.
iran’da doğup hindistan’da gelişen ve afganistan’da da kabul gören sebk-i hindî, xvıı. yüzyıldan iti baren anadolu’da gelişen türk edebiyatını da etkilemiştir ve pek çok şair bu üslupla şiirler yazmıştır.
türk şairle rini en çok etkileyen ve örnek alınan şairler saib-i tebrizî, şevket-i buharî, urfî-yi şirazî, talib-i amulî ve kelîm-i kâşanî’dir. hatta şevket-i buharî, iran ve hindistan’dan çok, osmanlı toprakların da tanınmıştır.
bu üslubun divan şiirindeki en önemli temsilcileri olarak da xvıı. yüzyılda nailî, neşatî ve fehim-i kadîm; xvııı. yüzyılda ise şeyh galip sayılabilir.
ancak, şiirinde hint üslubunun birkaç özelliğini toplayan her şairi sebk-i hindî’nin temsilcisi saymak yanlış olur. zira zarif, nazik, ince bir dil; anlamda derinlik, hayallerde incelik devrin genel özelliğidir. tasavvuf ve ıstırap da pek çok şairde vardır. mesela; nef’î’nin şiirlerinde bu özelliklerin çoğu vardır.
sebk-i hindî’de diğer üsluplara göre daha girift bir anlam söz konusudur. bu giriftlik ise anlamdaki derinlik ve genişlikten kaynaklanmaktadır.
ol âşık-ı pâkiz ki serâ-perde-i ismet
âlûde-i hûn-ı dil olan dâmenimüzdür

(biz, o temiz âşığız ki, günahsızlık perdesi bizim gönül kanına bulaşmış olan eteğimizdir.)

sebk-i hindî şiirinde anlam bu derece genişleyip derinleştikçe hayal unsurları önem kazanmıştır. zira anlam derine indikçe gerçeğin anlatılması sınırlı kalmış ve yeterli olmamaya başlamıştır. işte bu noktadan sonra hayal unsurları devreye girmiş ve böylece de şiirde muhayyile kuvvet kazanmıştır. soyut kavramların somut kavramlarla birleştirilmesi söz konusu olmuştur. bu da insan mantığını zorlamış ve bu şekilde kurulan hayallerin insan zihninde canlandırılması da zorlaşmıştır.
bu üslupta, yaşanılan çevreden ve günlük hayattan uzaklaşılmış; insanın dış dünyasından çok, iç dünyasına yönelinmiştir. şiirde derinleşen, genişleyen ve giriftleşen mananın altında insan ruhunun ıstırabı ortaya çıkmaktadır.
sebk-i hindî şiirinin konusu ıstıraptır. ıstırabın verdiği acı ve üzüntüler, bu üzüntülerden dolayı insan ruhunun çırpınışları ve çalkantıları hemen hemen bütün sebk-i hindî şairlerinin rağbet ettikleri ve şiirlerinde inceden inceye işledikleri konulardır. şiirde yoğun bir şekilde karamsarlık havası hissedilmektedir.
hint üslubundaki anlam derinliği ve hayal enginliği eskiden beri kullanılagelen mazmunları yetersiz kılmıştır. şiirin konusu değişip insan ruhunun derinliklerine inildikçe, muhayyile genişledikçe yeni mazmunlara ihtiyaç duyulmuştur. böylece şairler ya eskiden kullanılmış olan mazmunları biraz daha geliştirerek farklı boyutlara taşımışlar ya da yeni mazmunlar arayıp bulmuşlardır.
aşağıdaki beyitte ifade edildiği tarzda kirpiklerin saz çalıp yan bakışın şarkı söylemesi nailî’ye kadar hiçbir şairde rastlanmamış bir mazmundur:
leb-i şûh-ı nigâh-ı çeşmün oldukça terennüm-sâz
eder her cünbiş-i müjgânı bir nakş-ı füsûn peydâ
(gözünün yan bakışının şuh dudağı şarkı söyleme ye başladıkça, kirpiklerinin her kıpırdanışı sihirli bir beste ortaya çıkarır.)
hint üslubunun en önemli özelliklerinden biri de şiirde tasavvufun çok geniş bir şekilde yer almasıdır. şairler, ruhlarındaki ıstırap, acı ve çalkantıları dindirmek için çareyi tasavvufa sığınmakta bulmuşlar ve bu sebeple de şiirlerinde tasavvuf sembolizmini kullanmışlardır.
ancak, tasavvufu amaç olarak görmemişler, sadece söylemek istediklerini daha rahat ifade edebilmek için bir araç olarak kullanmışlardır. mısralar arasındaki tasavvufi örüntüyü çözmek bazen mümkün olduğu hâlde çoğu zaman oldukça zordur.
türk edebiyatında sebk-i hindî’yi şiirlerinde ustaca işleyen fehim-i kadîm’in aşağıdaki beytinde de bulunan tasavvufi özellikleri anlayabilmek ve açıklayabilmek için, tasavvuf terimlerinden biri olan “hayret” kelimesinin “şaşkınlık, müridin, sâlikin zuhur eden tecelliler karşısında düşmüş olduğu ruhi durum ve tasavvufta bir merhale” manasına geldiğini bilmek gerekir:
figân kim câme-i ömrüm kabâ-yı hayret olmışdur
girîbân-ı hayâtum çâk-i dest-i firkat olmışdur
(ömrümün elbisesi, hayret cübbesi hâline geldiği ve hayatımın yakası ayrılık eliyle yırtıldığından dolayı feryât!)

bu beyitte geçen “câme-i ömrüm, kabâ-yı hayret, girîbân-ı hayat, çâk-i dest-i firkat” tamlamalarında hint üslubunun bir başka özelliği görülür. soyut kavramlar ile somut nesneler ve varlıklar arasında ilişki kurarak imgeler oluşturmak, hint üslubunun önemli özelliklerindendir.
hint tarzında mübalağa sanatı da önemli bir yer tutar. aslında mübalağa, edebiyatta eskiden beri kullanılan bir edebî sanattır. ancak sebk-i hindî’de bunun daha fazla önem kazanması, mübalağanın hem derecesinin artmasından hem de çok fazla kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
insan mantığını zorlayan hayal genişliği ve sınırsızlığı, şairlerin mübalağa sanatını çok kullanmalarına sebep olmuştur. hayalî unsurların mübalağalı bir şekilde anlatılması, insan zihnindeki müphemliği daha da fazlalaştırmış, sebk-i hindî şiirini büsbütün anlaşılmaz hâle getirmiştir.

etdik o kadar ref’-i ta’ayyün ki neşâtî
âyîne-i pür-tâb-ı mücellâda nihânuz
(ey neşatî, biz görünmeyi, yani varlığı öylesine ortadan kaldırdık ki cilalı parlak aynada bile görünmez hâle geldik.)
sebk-i hindî şairlerinin, mübalağa sanatının yanı sıra en çok kullandıkları sanatlardan biri de tezattır. özellikle manevi tezat söz konusudur.
aşağıdaki beyitte saç, hem ayaklar altında çiğnenip yerlerde sürünmekte hem de güneş topunu yakalamaktadır. yani en alçak seviyede iken en yüksek mertebeye ulaşmaktadır.

ey nailî o turra ki çevgân-ı fitnedir
pâmâl iken rubûdesidir gûy-ı âfitâb
(ey nailî! o kıvrım kıvrım olan saç bir fitne çevgânıdır. ayaklar altında sürünürken bile güneş topunu yakalar.)

mananın çok büyük önem kazandığı sebk-i hindî şiirinde söz ikinci planda kalmıştır. şairler söz güzelliği için anlamdan feragat etmemişler; bunun aksine anlamı derinleştirmek için zaman zaman sözden feragat etmişlerdir.
hint tarzı şiirlerde dil; ince, nazik ve süslüdür. bu tarzda kelimeler özenle seçilmiş, aynı anlamı veren kelimelerin en ince ve zarif olanı tercih edilmiştir. nailî, şu beytinde ince ve süslü anlatımının güzel örneklerinden birini vermiştir:
tâ cilve-geh-i berk-ı belâ hırmenimüzdür
hâkister-i dûzah çemen-i gülşenimüzdür
(harman, bela şimşeğinin cilve ettiği yer olunca, cehennem külü bizim gül bahçemizin çimenliğidir.)
berk (şimşek), duzah (cehennem), gülşen (gül bahçesi) gibi kırmızı rengi hatırlatan kelimelerin bir arada kullanıldığı beyitte şair, çok büyük belalarla, sıkıntılarla, zorluklarla karşılaştığını, bunların yanında cehennemde karşılaşılacak azabın küçük ve ehemmiyetsiz olacağını anlatmak istemiş ve bunu da ince, zarif ve süslü bir dille ifade etmiştir.
hint üslubunda, nasıl ki hayaller genişleyip anlamlar derinleştikçe mevcut mazmunlar yetersiz kalmış ve yerine yeni mazmunlar bulmak gerekmişse, dilde de kelimelerde bir kifayetsizlik ortaya çıkmış ve yeni kelimeler arayıp bulmak lüzumu hasıl olmuştur.
bunun için de şairler ya o zamana kadar hiç kullanılmamış yeni kelimeler bulmuşlar ya da halkın günlük konuşmasında yer alıp şiirde kullanılmayan kelime ve deyimleri şiire sokmuşlardır.
yeni hayalleri dillendirmek için şairler zincirleme tamlamalar kullanmayı tercih etmişlerdir. özellikle farsça kelimelerle yapılan zincirleme tamlamalar çok kullanılmıştır.
devamını gör...

fotoğraf makinesi.
devamını gör...

tarihi 8. ve 9. yüzyıla dayanan renk, çin'de seramik ve mücevherleri boyamak için kullanıldığı biliniyor. hatta auguste renoir ve van gogh'un da aralarında bulunduğu ressamların, bu toz boyayı pahalı olan deniz mavisine alternatif olarak kullandıkları biliniyor.
devamını gör...

tüm yazarların beşini beklediğidir. bende bekliyorum beklemedeyim. ibizadaki villanın aidatını ödemem gerek.
devamını gör...

sakinleştirici etkisi olan ilaçlardır.
devamını gör...

hayallerin sonsuz, yaşamın ise bir sonu olduğu gerçeğidir. aslında bu bir bakıma önümüze çıkan hiçbir fırsatı ertelememek ve osho 'nun tehlikeli yaşamak kitabını ivedilikle okumak gerektiği gerçeğidir.
devamını gör...

2400 yıl önce, danimarka'da bir bataklığa atılan ve bir ritüelde kurban edildiği düşünülen ceset.

ceset bunca yıldır bataklıkta olduğundan, doğal bir şekilde mumyalanarak korunmuş halde bulundu.

ayrıca (bkz: bataklık cesetleri)

görsel arkeofili. com'dan alıntıdır:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim