bi keresinde ataşehirden buraya 5 vasıta değiştirerek gidince hakikaten orası tekirdağ geyiklerine hak verdiğim istanbul ilçesi.tekirdaga tek otobüs daha kısa zamanda giderdim çok net.
devamını gör...

listeye 9. sıradan giriş yapmışım.
çok pis gaza geldim sol şeridi boşaltın freni patlamış kamyon gibi geliyorum.
devamını gör...

takipçileriyle circle jerk yapmaya üşenen bir yazarın kodlamayı planladığı bot. duyduğuma göre bunu yazmaya da üşeniyormuş. bir üşengeçlik paradoksuna girip karadeliğe dönüşmüş yazarımız en sonunda. babaannesinin gözleri neden bu kadar büyük, dişleri neden bu denli keskinmiş, bilmiyormuş.
devamını gör...

depresyon.
devamını gör...

"kızım bir tır gördüm "

ne zaman bunu duysam babama kredi çekip para verdim. o da parayı hiç etti. borcu bana kaldı.
benim için bundan tehlikelisi yok .
devamını gör...

bazılarının çayı ve tostu mükemmel olur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel benim mizah anlayışım bu. bu kadar. içinde kedi olan veya olmayan her şeye ama her şeye gülerim. her şeye.
devamını gör...

ne kadar komikli bir başlık. büyürken aileleri tarafından erkekliğin dünyanın en önemli şeyiymiş düşüncesi aşılanan insanların düşündüğü bir durumdur işte. kimse kimseden üstün değildir.
devamını gör...

çünkü! keşke diyipte dönmek istiyeceğin iyi bir geçmişin ve geçmişin pençesinden kurtulamayan ruhun gelecek umudu kaybolmuştur.

çünkü! her defasında düşündükçe satırı unutur kalemi yutarsın, şimdiki aklınla yeniden başlayabilsen hikayeye pişmanlıkların olmazdı belki şu anki kadar. acın duygun dilini keser, elini kelepçeler tüm duygunu olanca ağırlığı ile omzuna çöker.

çünkü! başlanılamayan her hikayenin ardında dipsiz bir cehennem ve zifiri bir karanlık var, o yorgun adamı/kadını uzak bir yerde! bir dağ ateşi kendine misafir edip acılarının halayına katsan da alevi! ufkun en kızıl anın da fırtına kopar, karanlık çöker, yağmur düşer, ateş söner ve göremezsin ne kağıdı ne kalemi ne de kelimeleri nakşedersin!

başlayamazsın hikayene bitiremezsin.
çünkü güzel olan herşeyin tadı, yarım kalmıştır hayatında, herşeyin olumsuz tarafı kendi hayatın merkezinde yaşamak ve alışmak dışında.
devamını gör...

bebek arabası ve pazar arabası kullanmayı ve hatta şemsiye kullanmayı bilmeyenler o yola hiç çıkmasınlar rica edeceğim.
devamını gör...

benim de bir insan tarafım vardı
bakma böyle kötü olduğuma
benim de dileklerim vardı
benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan
yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi
hergün bir kadın ağlar benim yüzümde
büyük dertler içinde benim ellerim
anlamıyor musun?
sen sevildiğin için güzelsin bu kadar
ben sevilmediğimden böyle çirkinim.
devamını gör...

puantilizm, yani noktacılık adıyla bilinen bilimsel resim tekniğini ustalıkla kullanan fransız post-izlenimci ressam georges seurrat, bu eseri 1884-1886 yılları arasında yaptı. nokta darbelerini minik fırça darbeleriyle harmanlayan ve zıt renkleri başarıyla kullanan seurrat, bilim insanı arkadaşları michel eugene chevreul ve ogden rood’dan esinlenerek bu yöntemi benimsedi. paul signac, van gogh, henri edmund cross gibi ressamların da puantilizm tekniğini kullandığını belirtelim.
örnekleri;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şimdi başıma üşüşenler olacaktır "cinsiyetçi başlık açıyor." diye ama gerçekten böyle bir şey var.

benimki yakınma falan değil, sadece bir tespitten ibaret sinyoritalar. kadınlarımız, normalde giyse bile günlük hayatta eteği daha az tercih etmeye başladı. etek, daha önceleri kadınların günlük hayatının bir parçasıyken, içinde bulunduğumuz zaman için özel günlerde ya da ciddi ortamlarda giyilen bir kıyafete büründü. bunun sebebinin kot pantolon gibi daha az bakım isteyen ama tarz olan kıyafetlere artan talepten kaynaklı olduğunu düşünüyorum. zira bir erkek olarak, kumaş veya keten pantolon üstüne gömlek giymekten büyük keyif alsam da, allah'ın günü ütü yapmak bir yerden sonra can sıkıcı oluyor. bu konuda elbette ki kadın yazarlar daha makul bir açıklamada bulunabilir. *

edit: bir kız arkadaşımla bir keresinde sohbet ederken kot pantolon vb. kıyafetlerle kadınların toplum içinde daha az dikkat çektiğini söylemişti. bir de kadın yazarlardan dinlemek adına bu hikayeyi eklememiştim ama sağ olun, ne cinsi sapıklığım kaldı ne röntgenciliğim.

gel gelelim başlıkta mini etek giyen kadın, dizüstü etek giyen kadın gibi bir ayrım yapmıyorum. maksadım bir moda devrimi mi oluyor yoksa bunun altında toplumsal bir neden mi yatıyoru tartışmak iken gene birkaç klavye efendisi beni olmayacak şeylerle itham ediyor. bir erkek hakkını, kadınlar olarak hakkınızı savunmaya çalışsın, ama sen çıkıp "kadınları dikizliyorsun" gibi bir söylemde bulun. gerçekten akla mantığa yatıyor mu bu söylediklerin? ne kadar kolay bir erkeği röntgencilikle itham etmek. tabii, erkektir nihayetinde yapar böyle şeyler!

siz kadınlar olarak bunları hak etmediniz ama biz de erkekler olarak bunları hak etmedik. önünüze gelen her erkeği vajina sevdalısı a*salak zannetmemeniz dileğiyle...
devamını gör...

merhaba. param pulum yok. ben sana bakarım aslanım diyecek avratlar dm lütfen.
devamını gör...

özellikle diş ağrılarında etkili bir ilaç.
devamını gör...

aile faciası demeyelim de ekseriyetle çiftlerden birinin beceriksizliğinin sebep olduğu, asıl duraktan önce otobüsten inip yaya kalmak diyelim.
biri yüzünden ikisi de yaya kalıyor bir süre. sonra herkesin kendine yeni bir varış belirlemesi gerekiyor. ortada kalmamak için. varıştan kastım yeni bir insandan çok yeni bir düzen.
her iki tarafın sorumluluğunu bilmesi sayesinde, varsa çocuk da bu durumdan olumsuz etkilenmiyor.
sorumluluk almak, anne olduğunu baba olduğunu unutmamak gerekiyor.
eşten boşanılıyor çocuktan değil.
yetişkin olanın, kendininde dahil sorumluluğunu alabilenin, pekala üstesinden gelebileceği, hatta oradan daha da dolu çıkabileceği, her evlinin başına gelebilecek, dünyalık bir durum.
olduğu kadar olmadığı kader bir hal.
devamını gör...

merhaba sevgili romalılar! iş bu entry ile size bir nebze de olsa yardımcı olarak görselli şeyler aktaracağım...

öncelikle anasayfadan başlayalım...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

size sözlüğü 5 parçaya bölerek anlatmayı amaçlıyorum.
turkuaz renginden başlayalım. karşımızda kafa sözlük yazısı mevcut, kendisine her bastığımızda sayfayı yenilemiş oluruz. hemen altında; akış, gündem, online, rastgele, radyo, kitap-film, sözlük içi, bilgi, müzik, yardım, takip, tematik ve portakal sekmeleri mevcut...

***bu sekmeler mobilde şu şekildedir***

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
online yazısının yanındaki üç noktaya tıklayıp kalan sekmeleri açabilirsiniz.

akış: yazılan son tanımları sol frame'e getiren butondur.
gündem: haber başlıklarının yoğun olduğu ve belli bir tanım sayısına ulaşan başlıkların bulunduğu popüler mekan.
online: anlık sözlükte aktif yazarların listelendiği sekmedir.
rastgele: tanım yazmak istiyorum ama başlık da açasım yok ne yapsam sorunsalına birebir gelen ilaç gibi sekme, kendisine tıkladığınız takdirde size birbirinden farklı 50 başlık sıralayacak, siz butona her bastığınızda başlıklar değişecektir.
radyo: 7/24 yayın yapılan, kulağınızın pasını silebileceğiniz muhabbetli veyahut müzikli sekmemiz. bazen her ikisi de oluyor elbet. kim bilir? konuk bile olabilirsiniz.
kitap-film: kitap ve film adlarını kolayca bulabileceğiniz sekmemiz.
sözlük içi: sözlük içi meseleleri yakınen takip edebileceğiniz sekmemiz.
bilgi: fularımı takarım tanımlarımı okurum tadında biriyseniz bilgi sekmesi tam size göre! ışıl ışıl olmak isterseniz tıklamanız yeterli.
müzik: ruhu biraz olsun yatıştırabilmek adına uğranılan sekmemiz. içinde tür tür parçalar bulabilirsiniz.
yardım: herhangi bir acil durum, duyurulması gereken fikir alınması gereken bir konuda başvurulan etiket. hızlıca verim almak için yardım kategorisi ile ilgili modlardan yardım alabilirsiniz. üstelik sizden yardım talebinde bulunan yazarlar olacaktır. onları da bu sekmeden rahatlıkla bulabilir, belki dertlerine derman olabilirsiniz.
takip: takip ettiğiniz yazarları veyahut başlıkları gösteren sekmedir. sözlük içerisinde yazar takibinin yanı sıra başlık takibi de mümkündür. bunu hemen başlığın sağ üst köşesindeki takip et butonu ile yapabilirsiniz.
tematik: sol cenah ile ilgilenmiyor ve ışıl ışıl olmak istiyorum boğulacaksam da teknik bilgilerde boğulayım diyen yazarlarımızın isteklerine kulak verilerek hazırlanan pırıltılı sekmemiz.
portakal: portakallı içerik cenneti. son 48 saatin en beğenilen tanımlarının sıralandığı sekmedir.

üstteki uzun çubuktan dilediğimiz başlığı arayabilir veyahut başlık açıp @ ile yazar arayabiliriz. arama çubuğumuzun yanındaki büyüteçin bir yanında yer alan aşağı ok işareti detaylı arama butonumuzdur.
mobilde de şu şekilde...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

böylece turkuaz rengi çerçeveyi bitirmiş bulunuyoruz.

***
fıssstık yeşili alanımıza gelelim, burası sözlüğümüzün sol frame'idir ve pek bir ekşını yoktur. siz hangi sekmeye tıklarsanız oranın başlıklarına geçiş sağlar, istatistiklere geçerseniz de o bölümün kendi sekmelerine bölünür.
bu alanın en altına indiğinizde devamı... butonu gelir. tıklarsanız 2. sayfaya geçersiniz.

böylece fıssstık yeşili kutucuğumuzu da bitirmiş bulunmaktayız.

***
hemen altındaki pespembe alanımıza gelelim. bu kısım mobilde şöyle görünür...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

karşımıza istatistikler, puan tablosu, iletişim maili ve instagram ikonu çıkıyor.
iletişim mailine tıklarsanız sizi mail uygulamanıza yönlendirir.
haftalık puan tablosu: bu tablomuz her hafta güncellenir. kraliyet arması için arada bakınız.
instagram ikonu: sizi sözlüğün instagram hesabına ışınlar.
istatistikler: yazar sayıları, tanım sayıları, başlık sayıları, yazarların lokasyonları, ikametleri, yaşları ve daha sayamadığım bir çok özelliği barındıran sekmedir.
bkz:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

böylece pespembe kutucuğumuzu da bitirmiş bulunmaktayız.

***
mavi mavi masmavi, bildirimli, mesajlı, kokpitli alanımıza gelelim şimdi de...

bildirim butonu aldığımız oylardan silinen veyahut yayınlanan tanımlarımıza varası bize her şeyi rapor geçen butonumuzdur.
mesaj ise gelenin gidenin uçanın kaçanın yazdığı veyahut bizim cevapladığımız mesajlardan oluşan kısımdır.
bir de kokpit var ki bu kısım bir miktar kompleks. görünümü şöyledir...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

profilim: sözlük içi size dair her şeyin var olduğu sekmedir. şöyle bir şeydir...*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
*
hakkında & istatistikler sekmesine göz atalım...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
*
bir de bana özel sekmesi altındaki yayında olmayanlar kısmına göz atalım...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

taslaklarım: o anlık yazmak istemediğimiz ve sonraya bıraktığımız tanımlarımızı içeren sekmedir.
sabaha bıraktıklarım: akşamdan yazıp sabah 5 civarı yayınlansın sıcak sıcak görünsün istediğimiz tanımlar için kullanılan sekmedir. tanım butonları arasındaki seçeneklerden bulabilirsiniz.
sildiklerim: öz eleştiri yapıp veyahut artık görünmesin istediğimiz tanımlar için var olan sekmedir.
uçurulanlar: format kurallarına uymayan tanımlarımızın moderasyon tarafından gönderildiği sekmedir. buradan tanımı düzenleyip onaya tekrar sunabilirsiniz.
onay bekleyenler: silinip tekrar düzenlediğimiz tanımların onay sırasında beklerken göründüğü sekmedir. burada tanımımızın onaylanıp onaylanmadığına bakabiliriz.

profil ayarları: lokasyon cinsiyet yaş ve sosyal medya hesaplarımızı ekleyebileceğimiz sekmedir.
*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hesap ayarları: sözlük esabınızla bağlantılı birtakım ayarlar silsilesidir...
*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kafa store sekmesine de göz atalım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

*
takip listem: 1500 karma puanı basıp kafa store'dan takipçi görme özelliğini satın aldığınız takdirde kısa yoldan ulaşabileceğiniz hayran kitlenizin listesidir.
silinenler: formata aykırı görülen ve dahi silinen tanımlarınıza bir şans daha verilen listeye verilen isimdir.
onay bekleyenler: tanım silindiii, düzenlediniz, yayına alınıp alınmadığını takip edeceğiniz sekmedir.
sildiklerim: bunu ben mi yazmışım hiç sanmıyorum deyip de hoşunuza gitmeyen, veya sonra düzenlerim şimdi kimse görmesin dediğiniz tanımların toplandığı alan.

son olarak ukde bırakma olayını anlatıyorum. başlık açma kutucuğuna ilgili başlığı yazıp enterladığınız takdirde karşınıza şöyle bir şey çıkar...

canımız kanımız turunculu bölümümüzde bizi sözlüğümüzün sloganı veee sıkça sorulan sorular karşılıyor.
slogana alıştık ama nedir bu sıkça sorulan sorular?
formattan, radyoya, küfür sınırlarımızdan, benjaminin rus olması ihtimaline kadar her sorunun aydınlığa kavuştuğu alandır. giriniz okuyunuz aydınlanınız.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ukde bırak derseniz kokpit sekmesindeki ukte sekmesine gidecektir.

keyifli sözlükler dilerim.

edit görünümlü büdüt: ayrıca bkz. kafa sözlük arama çubuğu fasiliteleri
ayrıca bkz. entry butonları hakkında
devamını gör...

çakal insandır, bayılırım.

benim baba tarafında bir davranış bozukluğu var. hepsinde var ama. bir işi birkaç kez yaparsan o iş senin üstüne kalır. bir şeyleri yapabildiğini anladıkları an tüm sorumlulukları senin üzerine yıkarlar. bir odaya girersin, orada 9 kişi vardır ve toplam aykü anca 90 falandır. en fazla. bu aptal insanlar olduğu için böyle değildir ama, aptal gibi davranarak sorumluluklardan kaçtıkları için böyledir. rolüne adapte oluyor hepsi. aykülerini düşünce gücüyle düşürüyorlar. bilim araştırmalı bu insanları.

benim yaşları 90 olan akrabaları görmüşlüğüm var. kafadan hepsi 4 işlem yapan, 70 yıl öncesini tarih ve saat ile anlatan insanlardı. ama bu insanlar bir iş yapması gerekiyorsa hebele hübele diye konuşmaya başlarlar. hafıza sanki bir daha gelmeyecekmiş gibi gider hepsinde.

mesela elektrik süpürgesine bakar ve bu nasıl çalışıyor diye sorar. bunu soran insan kendi döneminde iyi eğitim almış, kaptan olmuş, ülke ülke gezmiş, çok farklı kültürler görmüş, oturup birkaç saat içinde bir romanı bitiren babam bu arada. bakıyor ve bu nasıl çalışıyor diye soruyor. yapması gereken tek şey eve giren kafam kadar böceği içine çektirmek. ben birkaç kez bir şeyler nasıl çalışıyor gösterirken baktım o işi kendim yapıyorum, babam ortamdan kaçmış, akıllandım. bir bak bakalım diyorum, acaba neresine basmak gerekiyor. öyle dikkatle bakıyor ve asla hamle yapmıyor. bir kez izledim, 2 dakika falan öylece baktı. elini falan kaldırmadı, ayağı kaldırmadı, sadece baktı. baska işleri yapması gerekirse yine sadece bakıyor. ya lanet olsun tamam ben yaparım dediğin ana kadar..

o yüzden ben bu ailenin içinde hiçbir şey bilmeyen o insanlardan biri haline geliyorum. en iyi bildiğim şeyi sorsunlar, bilmiyorum derim. hatta iş yaşamım ile ilgili işlerine yarar bir şey olursa ki bu sağlık bile olabilir kolay kolay o toplara girmem. kendi işimi bile bilmem. yemeğin tuzuna bak desinler, anlamam derim. yemek pişmiş mi diye sorarlar, ben pek bilmiyorum derim. şuraya bir gir bak derler, telefon bozuk derim.

3 kez markete gidersen o noktadan sonra hep markete senin gitmen bekleniyor ya, marketin yolunu bile bilmiyor oluyorum bir noktadan sonra.

yıldım.
devamını gör...

bir robert walser kitabıdır.

robert walser pek tanınmaz nedense türkiye’deki okurlar arasında, bir kafka değildir mesela; birj.m.coetzee, bir robert musil, bir alfred döblin de değildir. ama size iyi bir haberin var, walser bu isimlerini hepsini etkilemiş dev bir yazardır. yakın zamanda bu yazarımızın tanınması için yeni bir tanım yazmaya karar verdim.

şimdi ise jakob van gunten ile tanışmadan önce onunla ilgili bazı fikirler edinme zamanı. zira eğer okuyacağınız bir roman ile ilgili önceden bir bilginiz yoksa o romanın hakkını veremeyebilirsiniz. bunu hiç istemeyiz.

robert walser’den etkilenen ve onlarca büyük yazarı etkileyen franz kafka’nın bavulunu alıp amerika’ya gitmeye karar veren kahramanı karl rossmann henüz 16 yaşındadır. j.d.salinger’ın kalplerde taht kurmuş olmasına rağmen bir türlü insanlarla uyum içinde yaşamayı başaramayan kahramanı holden caufield da bir önce bahsettiğimiz kahramanla aynı yaştadır. mark haddon’ın özel bir çocuk olan harika dedektifi christopher boone ise henüz 15 yaşındadır. tabii ki benim edebiyat tanrı’larımdan biri olan mark twain’in gözlerimizin önünde, bir ırmak yolculuğu ile büyüyen kahramanı huckleberry finn ise 13 yaşındadır.

sanki jose saramago’nun bütün isimler kitabında kaybolmuş gibi bir girizgah yaptığımın farkındayım tanıma ama başka türlüsü elimden gelmiyor çünkü jakob van gunten’in bu dev kahramanlardan yaşça büyük olduğunu ve 17 yaşında olduğunu belirtmek için bu uzun paragrafa ihtiyacım vardı.

evet, jakob van gunten 17 yaşındadır ve uşak olmak için eğitim alınan bir erkek okuluna kendi isteği ile başvurup orda eğitim almaya başlar. isminden de anlaşılacağı üzere* jakob soylu bir aileye mensuptur.

gittiği okul başlarda çok disiplinli bir okul gibi görünür, okul müdürü otoriter bir figür gibidir ama kitabın derinlerine gömüldükçe hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlayacaktır okurlar.

jakob okuldaki çocuklara ne davranış ve düşünce tarzı olarak ne de kendine gelecek için koyduğu hedefler çerçevesinde benzerlik gösterir. jakob farklı bir çocuktur ve bu fark okul müdürü ile olan ilişkisinde de kendini göstermeye başlayacaktır zamanla.

diğer karakterlerle ilişkisi de çok yoğundur jakob’un. yakın arkadaşı kraus, okul müdür bay benjamenta’nın kız kardeşi ve romanda ortaya çıkan diğer karakterler; hepsi jakob’un kibirili duruşunu etkiliyor ya da bundan etkileniyor.

roman kesinlikle okunması gereken bir başyapıt.
devamını gör...

anneannem tarafından her düğünden önce ağzıma atılan, beni nazardan koruyacağına inanılan bitkidir. bazı memleketlerde kara habbe olarak adlandırılır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim