kadınların aklının fikrinin sekste olması
yanlış ifade. aklımız fikrimiz sekste bizim. seks’de değil.
edit: düzeltilmiş başlık.
edit: düzeltilmiş başlık.
devamını gör...
şu soğukta dahi sözlükte şiir paylaşan tuhaf herif
kafasına iki kova su döküp susturulmasını dilediğim heriftir.
sürekli yağmurlu günler, şöminenin kıvrımı, lunapark atları falan insan bi bunalır bee.
düşün.. binbir duyguyla bir şiir paylaşıyor bu adamlar. hatta başlık açıyorlar...
lucifer denilen canavar gelip üst başlık açarak 'kız mı lan o' yazıyor.
iki başlık alt alta şöyle oluyor sol frame’de
-yarin buğulu gözü(1)
-kızların ufak memesi(15)
sısısıs.
sürekli yağmurlu günler, şöminenin kıvrımı, lunapark atları falan insan bi bunalır bee.
düşün.. binbir duyguyla bir şiir paylaşıyor bu adamlar. hatta başlık açıyorlar...
lucifer denilen canavar gelip üst başlık açarak 'kız mı lan o' yazıyor.
iki başlık alt alta şöyle oluyor sol frame’de
-yarin buğulu gözü(1)
-kızların ufak memesi(15)
sısısıs.
devamını gör...
yazarların mahlaslarının anlamı
burda söyleyemeyeceğim anlamdır. zira, duymak istemezsiniz. hele ki, kedileri, seviyorsanız........
devamını gör...
yar diye diye
serdar ortaç'ın amcasının zamanında halay diye bir şeyin olmadığını iddia ettiği, 1999 tarihli bilsem ki albümünden bir şarkı. şarkının kalan sözleri de epey enterasan.
efendiyim aslında, bulunmaz eşim
malatya civarından bir yar sevmişim
bakıyoruz, gayet makul iddialar. malatya'nın civarı olarak nereyi kast ettiği tam olarak belli değil. belli bir çap vermemiş serdar bey fakat çevre iller desek; malatya, sivas, erzincan, tunceli, elazığ, diyarbakır, adıyaman ve maraş'tan biri olması lazım ilgili yârın memleketinin.
erkeklik dergahından geçmez sevdalar
babam bilmez aslında, erkekler ağlar
ilginç. erkeklik dergahından sevda geçmemesine rağmen, neden aslında erkeklerin ağladığı belli değil. sevda dışında kalan tüm mevzularda aslında erkekler ağlar mı demek istemiş? bilemiyoruz. serdar bey ve babası arasındaki erk mücadelesinin bir izdüşümü olan bu söylemdeki çelişkili ifadeler, serdar ortaç'ın bu kavgayı sonlandırabilmek için yeterince olgunlaşmadığını gözler önüne sermekte. devam edelim.
kırkından sonra amcam çeker halayı
e amcamın zamanında halay mı vardı
hayli ilginç bir başka söylemle daha karşı karşıyayız. amcasının kırkından sonra halay çekmesinden dem vurmakta olan serdar bey, halay çekmek için belirli bir yaş aralığı olduğundan ve amcasının bulunduğu kırklı yaşların da ilgili aralık dışında kaldığından bahsediyor ve bunu tiye alıyor. çok garip. bir sonraki cümle, daha da garip. ilgili albüm çıktığında takvimlerimiz 99 yılını gösteriyor. kırkından sonra söyleminden kaynaklı olarak, amcasının 40-50 yaş aralığında olduğunu varsayarsak, serdar ortaç 1949-1999 yılları arasında halay diye bir şey olmadığını iddia ediyor. bu söylemin de gerçekleri yansıtmadığını rahatlıkla onayabiliriz.
ağzın dilin kavrulsun, kapansın yollar
seven bilmez aslında erkekler ağlar
serdar beyin bu dizelerde kime ah ettiği bilinmemekle beraber, önceki dizelerde babasına ait olduğunu belirttiği ve yanlış olduğunu iddia ettiği erkeklerin ağlamadığı algısını bu kez sevenler olarak nitelendirdiği bir çoğul özneye yüklemiş. sanırım babasının da bu sevenler topluluğuna dahil olduğunu anlamamız gerekiyor.
belki ben bunu çoktan beri hak ettim
ömrümün tamamını sende tükettim
kim bilir belki sana kavuşacağım
belki de genç yaşımda yaşlanacağım
serdar bey burada yârına bir takım söylemlerde bulunuyor. aynı zamanda geçmişe yönelik belirsiz çıkarımları olduğunu ve gelecek konusunda da net fikirleri olmadığını anlıyoruz. sıkıcı dizeler, geçiniz.
yar diye, diye, diye yandım bir yar var diye
bu yaşımda azdım diye açıkta kaldım
ilk dize tamamen kafiye ve yer doldurma amaçlı yazılmış olmakla birlikte ikinci dizede biraz gariplik mevcut. serdar ortaç'ın 1999 yılında içinde bulunduğu yaş: 29. serdar bey 29 yaşın libido yüksekliğine sahip olmak için geç bir yaş olduğunu düşünmekte sanırım lakin bir hayli yanılıyor. erkeklerde testosteron üretimi yaşla birlikte bir miktar azalsa da, 29 bu azalma seyrinde değil pek. genelde 40'lardan sonra belirgin bir düşüş görünüyor. direkt testosteron seviyesine göre libido çıkarımı yapmak her ne kadar doğru değilse de internetteki libido-yaş grafikleri birbirini pek tutmuyor. biz yine de bakalım.

evet, görüleceği üzere 29 gayet libidonun yüksek olduğu bir yaş. yanılıyorsun serdar, yanılıyorsun ortaç.
koynumu sarar diye, fazlası zarar diye
en azı karar diye açıkta kaldım
bu dizelerden hiçbir şey anlamadım. "koynumu sarsın yeter, fazlası zarar. çok değil azla yetineyim" demiş sanırım serdar bey, tam da bu yüzden açıkta kalmış. e az önce libidosu yüksek diye açıkta kaldığını iddia ediyordu. ne diyeyim.
alacağın olsun serdar.
efendiyim aslında, bulunmaz eşim
malatya civarından bir yar sevmişim
bakıyoruz, gayet makul iddialar. malatya'nın civarı olarak nereyi kast ettiği tam olarak belli değil. belli bir çap vermemiş serdar bey fakat çevre iller desek; malatya, sivas, erzincan, tunceli, elazığ, diyarbakır, adıyaman ve maraş'tan biri olması lazım ilgili yârın memleketinin.
erkeklik dergahından geçmez sevdalar
babam bilmez aslında, erkekler ağlar
ilginç. erkeklik dergahından sevda geçmemesine rağmen, neden aslında erkeklerin ağladığı belli değil. sevda dışında kalan tüm mevzularda aslında erkekler ağlar mı demek istemiş? bilemiyoruz. serdar bey ve babası arasındaki erk mücadelesinin bir izdüşümü olan bu söylemdeki çelişkili ifadeler, serdar ortaç'ın bu kavgayı sonlandırabilmek için yeterince olgunlaşmadığını gözler önüne sermekte. devam edelim.
kırkından sonra amcam çeker halayı
e amcamın zamanında halay mı vardı
hayli ilginç bir başka söylemle daha karşı karşıyayız. amcasının kırkından sonra halay çekmesinden dem vurmakta olan serdar bey, halay çekmek için belirli bir yaş aralığı olduğundan ve amcasının bulunduğu kırklı yaşların da ilgili aralık dışında kaldığından bahsediyor ve bunu tiye alıyor. çok garip. bir sonraki cümle, daha da garip. ilgili albüm çıktığında takvimlerimiz 99 yılını gösteriyor. kırkından sonra söyleminden kaynaklı olarak, amcasının 40-50 yaş aralığında olduğunu varsayarsak, serdar ortaç 1949-1999 yılları arasında halay diye bir şey olmadığını iddia ediyor. bu söylemin de gerçekleri yansıtmadığını rahatlıkla onayabiliriz.
ağzın dilin kavrulsun, kapansın yollar
seven bilmez aslında erkekler ağlar
serdar beyin bu dizelerde kime ah ettiği bilinmemekle beraber, önceki dizelerde babasına ait olduğunu belirttiği ve yanlış olduğunu iddia ettiği erkeklerin ağlamadığı algısını bu kez sevenler olarak nitelendirdiği bir çoğul özneye yüklemiş. sanırım babasının da bu sevenler topluluğuna dahil olduğunu anlamamız gerekiyor.
belki ben bunu çoktan beri hak ettim
ömrümün tamamını sende tükettim
kim bilir belki sana kavuşacağım
belki de genç yaşımda yaşlanacağım
serdar bey burada yârına bir takım söylemlerde bulunuyor. aynı zamanda geçmişe yönelik belirsiz çıkarımları olduğunu ve gelecek konusunda da net fikirleri olmadığını anlıyoruz. sıkıcı dizeler, geçiniz.
yar diye, diye, diye yandım bir yar var diye
bu yaşımda azdım diye açıkta kaldım
ilk dize tamamen kafiye ve yer doldurma amaçlı yazılmış olmakla birlikte ikinci dizede biraz gariplik mevcut. serdar ortaç'ın 1999 yılında içinde bulunduğu yaş: 29. serdar bey 29 yaşın libido yüksekliğine sahip olmak için geç bir yaş olduğunu düşünmekte sanırım lakin bir hayli yanılıyor. erkeklerde testosteron üretimi yaşla birlikte bir miktar azalsa da, 29 bu azalma seyrinde değil pek. genelde 40'lardan sonra belirgin bir düşüş görünüyor. direkt testosteron seviyesine göre libido çıkarımı yapmak her ne kadar doğru değilse de internetteki libido-yaş grafikleri birbirini pek tutmuyor. biz yine de bakalım.

evet, görüleceği üzere 29 gayet libidonun yüksek olduğu bir yaş. yanılıyorsun serdar, yanılıyorsun ortaç.
koynumu sarar diye, fazlası zarar diye
en azı karar diye açıkta kaldım
bu dizelerden hiçbir şey anlamadım. "koynumu sarsın yeter, fazlası zarar. çok değil azla yetineyim" demiş sanırım serdar bey, tam da bu yüzden açıkta kalmış. e az önce libidosu yüksek diye açıkta kaldığını iddia ediyordu. ne diyeyim.
alacağın olsun serdar.
devamını gör...
uzak durulması gereken üniversite bölümleri
toplum dayatması yüzünden mutlu hissetmeyeceğiniz her bölüm. istediğiniz şeyi yapın.
devamını gör...
christina rossetti
1830–1894 yılları arasında yaşamış ingiliz şair.
aynı zamanda ünlü ressam ve şair dante gabriel rossetti'nin kardeşidir. christina, ondan daha iyi bir şair olduğu halde yaşadığı dönemde pek ünlenememiştir.
beğenmediğim tek bir şiiri yok. çok yalnız ve mutsuz bir hayat sürdüğü söylenir. belki de şiirlerindeki duygunun içinde gizli katılığın ilhamı buradan geliyordur.
...
sözler verme bana,
böylece söz vermem ben de.
ikimiz de özgür kalırız öyle ya,
asla aldatmadan, asla bağlı kalmadan diğerine.
varsın atılmadan kalsın zarlar avucumuzda
istediğinde gelirsin, gidersin istediğinde
nerden bilebilirim senin geçmişini,
ya sen benim geçmişimi nerden bilesin?
eğer söz versen kahrolursun belki de
yeniden kaybettiğin özgürlüğünden.
ben söz versem, eminim
kıvranırım kırmak için o prangayı.
aynı zamanda ünlü ressam ve şair dante gabriel rossetti'nin kardeşidir. christina, ondan daha iyi bir şair olduğu halde yaşadığı dönemde pek ünlenememiştir.
beğenmediğim tek bir şiiri yok. çok yalnız ve mutsuz bir hayat sürdüğü söylenir. belki de şiirlerindeki duygunun içinde gizli katılığın ilhamı buradan geliyordur.
...
sözler verme bana,
böylece söz vermem ben de.
ikimiz de özgür kalırız öyle ya,
asla aldatmadan, asla bağlı kalmadan diğerine.
varsın atılmadan kalsın zarlar avucumuzda
istediğinde gelirsin, gidersin istediğinde
nerden bilebilirim senin geçmişini,
ya sen benim geçmişimi nerden bilesin?
eğer söz versen kahrolursun belki de
yeniden kaybettiğin özgürlüğünden.
ben söz versem, eminim
kıvranırım kırmak için o prangayı.
devamını gör...
sevgilinin yanında yere 50 kuruş düşse alır mısın sorusu
yılların ekşici sorusudur.
"tabii ki alırım lan" demeyen bizden değildir. ben ki bir keresinde yerden son sürat yuvarlanan 1 tl'yi koştur koştur yakalamaya çalışırken az daha kamyonetin altında kalayazan bir kişiyim aliminyumm. gidip de yere düşen parayı almayacağım öyle mi? yeri hiltiyle kazar yine alırım hacı o parayı. boru mu lan, saatlerce belimiz bıkımız bükülüyor o parayı kazanmak için.
"tabii ki alırım lan" demeyen bizden değildir. ben ki bir keresinde yerden son sürat yuvarlanan 1 tl'yi koştur koştur yakalamaya çalışırken az daha kamyonetin altında kalayazan bir kişiyim aliminyumm. gidip de yere düşen parayı almayacağım öyle mi? yeri hiltiyle kazar yine alırım hacı o parayı. boru mu lan, saatlerce belimiz bıkımız bükülüyor o parayı kazanmak için.
devamını gör...
acil gerçekdışılıkta maceralar
bir max blecher kitabıdır.
bazı eserler muhteşem bir hale gelmek, artık değiştirilemeyecek o son ve eksiksiz duruma erişmek için belirli bir zamanı beklerler. edebiyat tarihi boyunca bu bahsettiğim zaman genellikler ya bir intihar öncesi ya da bir hastalık sonrası ortaya çıkmıştır. yani eserin yazarı ölümün nefesini teninde hissetmeye başladığı o korku dolu ve heyecan verici anda.
yaklaşan ölüm dokunduğu ya da kendisini hisseden her şeyi güzelleştiren bir tılsımdır sanki. uzaktan görünmesi bile yaratıcı bir işle uğraşan insanlarda kalıcı bir eser yaratma telaşına neden olur. can havliyle yazılan ya da yaratılan eserle çıkar ortaya ve bu eserler en saf, en yalansız ve en eksiksiz olan eserlerdir. bu da öyle bir kitap.
ölüm kapınızda bekliyorsa acele etmeniz gerekebilir ve eğer yatağa mahkumsanız acele edecek gücünüz sınırlı olabilir. o zaman kendi aciz bedeniniz dışında düşsel bir beden yaratıp dış dünyaya onu salmaktan başka yapacak bir şeyiniz kalmayacaktır.
maceraları sizin yerinize bu saydam gerçekliğe bulanmış beden yapacaktır. ve bu beden acele etmek zorundadır, gerçek beden kaybolmadan önce gerçekdışı bir savaşı vermek için. acilen okunması gereken bir kitap.
bazı eserler muhteşem bir hale gelmek, artık değiştirilemeyecek o son ve eksiksiz duruma erişmek için belirli bir zamanı beklerler. edebiyat tarihi boyunca bu bahsettiğim zaman genellikler ya bir intihar öncesi ya da bir hastalık sonrası ortaya çıkmıştır. yani eserin yazarı ölümün nefesini teninde hissetmeye başladığı o korku dolu ve heyecan verici anda.
yaklaşan ölüm dokunduğu ya da kendisini hisseden her şeyi güzelleştiren bir tılsımdır sanki. uzaktan görünmesi bile yaratıcı bir işle uğraşan insanlarda kalıcı bir eser yaratma telaşına neden olur. can havliyle yazılan ya da yaratılan eserle çıkar ortaya ve bu eserler en saf, en yalansız ve en eksiksiz olan eserlerdir. bu da öyle bir kitap.
ölüm kapınızda bekliyorsa acele etmeniz gerekebilir ve eğer yatağa mahkumsanız acele edecek gücünüz sınırlı olabilir. o zaman kendi aciz bedeniniz dışında düşsel bir beden yaratıp dış dünyaya onu salmaktan başka yapacak bir şeyiniz kalmayacaktır.
maceraları sizin yerinize bu saydam gerçekliğe bulanmış beden yapacaktır. ve bu beden acele etmek zorundadır, gerçek beden kaybolmadan önce gerçekdışı bir savaşı vermek için. acilen okunması gereken bir kitap.
devamını gör...
görüntülü konuşma
şu pandemi günlerinde evde olduğumuz için sevdiklerimizle yapabileceğimiz en güzel eylemlerden biri. bir nebze de olsa insanı mutlu ediyor. yanınızda olmasını istediğiniz insanlar sizden uzakta olunca ne sesleri ne görüntüleri yetmiyor ama olsun hiç yoktan iyidir.
devamını gör...
kendisine verilen tableti satan öğrenci
milletvekillerine verilen milyonluk saatler için de aynı hassasiyeti görmek isteriz. onların elinden de geri alınsın.
iş vermiyor aş vermiyor 10 yaşındaki çocuğa dava açıyor hey güzel ülkem!
iş vermiyor aş vermiyor 10 yaşındaki çocuğa dava açıyor hey güzel ülkem!
devamını gör...
engellilik
engellilik, doğuştan ya da sonradan gerçekleşebilen, fiziksel veya zihinsel olabilen kişinin yaşamında çeşitli kısıtlamalara neden olan bir durumdur. engelli bireylere toplum tarafından çoğu kez layık görülen "hasta rolü"dür. çoğu engelli bireyin daha iyi olma, içinde bulunduğu şartı değiştirme imkanı yoktur. buna rağmen, değişmeyeceğini bile bile toplumca bu hasta rolünün oynanması beklenir. sanki kişi bir süreliğine bu durumdadır ve o sürede hasta rolünü üstlenmelidir.
birey, engelli olma durumuyla tanımlanır. kişiye bu rolden kurtulmak için çok az fırsat verilir ve kişinin varlığına dair diğer özellikleri ikinci planda tutulur. "engelli ama çok iyi resim çiziyor." ifadesinde görünürde bir övgü olsa da arka plandaki engelliliği önceleme durumu gözden kaçmayacaktır. çoğu zaman engelli bireyler engellilik durumuna ilişkin tariflere maruz kalır.
engelli bireylerin durumlarıyla ilgili pozitif veya nötr tanımlamalar kullanılmaz ve yetersizlikler vurgulanır: şanssız ve özürlü gibi. hiç tanımıyor olmamıza, hayatı hakkında hiçbir bilgimiz olmamasına rağmen bir birey engelliyse aklımızdan geçen ilk birkaç sözcük de negatif ve eksikliğe yönelik tanımlamalardan biri olabilir ayrıca.
günümüzde bütün "iyileştirmelere rağmen" çalışabilecek yaşta olan engellilerin %70'inin işi yoktur.
engelli insanların* cinsellik yaşamaları sapkınlık olarak değerlendirilmektedir. engelli bireylerin cinsel olarak pasif bir yaşam sürmesi beklenir. oysa engelli bireyin cinsel eylem, arzu ve ihtiyaçlarından soyutlanmasını gerektirecek bir durum söz konusu değildir*. bazı durumlarda bu konudaki sapkınlık görüşü artış gösterebilir. *
yahudi katliamı olarak anılsa da hitler, fiziksel ve zihinsel engeli bulunan insanların da üstün ırka yakışmadığı gerekçesiyle katledilmesi emrini vermiştir. bazı alman doktorlar da kendisiyle işbirliği yapmış, bu kişilerin tespit ve gözetiminde rol almışlardır. halkın artan tepkileri sonrası hitler bu uygulamayı sonlandırma emrini vermiş olsa da engelli bireylerin öldürülmesi gizliden gizliye devam etmiştir.
engelliliğe dair kullanımı yaygın ifadelerden bazıları gündelik yaşamda insanlardan sıkça işitebileceğimiz "özürlü müsün?" "engelli misin?" benzeri ifadelerdir. bu tür ifadelerin kullanımı engelli bireyleri aykırılaştırmaktadır. ayrıca toplum gözüyle bazı olumsuz ya da bir şekilde gerektiği gibi yapılmayan eylemin engellilik durumuyla bağdaştırıldığını açık eder.
engelli olma durumu kişinin kimliğine dair sadece tek bir özelliktir, kimliğin bütününü oluşturmaz.
hepimiz engelli değilsek de birer engelli adayıyız.
birey, engelli olma durumuyla tanımlanır. kişiye bu rolden kurtulmak için çok az fırsat verilir ve kişinin varlığına dair diğer özellikleri ikinci planda tutulur. "engelli ama çok iyi resim çiziyor." ifadesinde görünürde bir övgü olsa da arka plandaki engelliliği önceleme durumu gözden kaçmayacaktır. çoğu zaman engelli bireyler engellilik durumuna ilişkin tariflere maruz kalır.
engelli bireylerin durumlarıyla ilgili pozitif veya nötr tanımlamalar kullanılmaz ve yetersizlikler vurgulanır: şanssız ve özürlü gibi. hiç tanımıyor olmamıza, hayatı hakkında hiçbir bilgimiz olmamasına rağmen bir birey engelliyse aklımızdan geçen ilk birkaç sözcük de negatif ve eksikliğe yönelik tanımlamalardan biri olabilir ayrıca.
günümüzde bütün "iyileştirmelere rağmen" çalışabilecek yaşta olan engellilerin %70'inin işi yoktur.
engelli insanların* cinsellik yaşamaları sapkınlık olarak değerlendirilmektedir. engelli bireylerin cinsel olarak pasif bir yaşam sürmesi beklenir. oysa engelli bireyin cinsel eylem, arzu ve ihtiyaçlarından soyutlanmasını gerektirecek bir durum söz konusu değildir*. bazı durumlarda bu konudaki sapkınlık görüşü artış gösterebilir. *
yahudi katliamı olarak anılsa da hitler, fiziksel ve zihinsel engeli bulunan insanların da üstün ırka yakışmadığı gerekçesiyle katledilmesi emrini vermiştir. bazı alman doktorlar da kendisiyle işbirliği yapmış, bu kişilerin tespit ve gözetiminde rol almışlardır. halkın artan tepkileri sonrası hitler bu uygulamayı sonlandırma emrini vermiş olsa da engelli bireylerin öldürülmesi gizliden gizliye devam etmiştir.
engelliliğe dair kullanımı yaygın ifadelerden bazıları gündelik yaşamda insanlardan sıkça işitebileceğimiz "özürlü müsün?" "engelli misin?" benzeri ifadelerdir. bu tür ifadelerin kullanımı engelli bireyleri aykırılaştırmaktadır. ayrıca toplum gözüyle bazı olumsuz ya da bir şekilde gerektiği gibi yapılmayan eylemin engellilik durumuyla bağdaştırıldığını açık eder.
engelli olma durumu kişinin kimliğine dair sadece tek bir özelliktir, kimliğin bütününü oluşturmaz.
hepimiz engelli değilsek de birer engelli adayıyız.
devamını gör...
normal sözlük'te sürekli islam'ı kötüleyen başlık ve tanımlara müsaade etmek
birilerinin kırmızı çizgisine giriyor diye kimse bi konu hakkinda susmak zorunda degil.siz inancinizin eleştirilemez olduğunu düşündüğünüz için moderatorler kimseyi banlamak zorunda degil.saygı çerçevesi içinde herkes fikrini yazabilir.
devamını gör...
delilik
devamını gör...
sokak hayvanlarını besliyoruz kampanyası
güzel bir kampanya.
aslında eski zamanlara kıyasla çok daha iyi bir noktada olduğunu düşünüyorum sokak hayvanlarını besleme/barındırma çabalarının. tabi ki eskiden de vardı evde pişen yemeklerden artanları hayvanlar için dışarıya bırakan insanlar ama sosyal medyanın örgütleme gücü sayesinde çok daha fazla kişinin aklına düşürülmüş oldu bu tür davranışlar.
mesela eskiden sokakta çöpe bir şey atarken, çöpün içinden kedi fırlardı. o tatlış, aç mı aç küçük karnını doyurmak için nasibini çöplerde arardı çünkü kedicik. şimdi bakıyorum, yıllardır hiç çöpten fırlayan kedi yahut bir deri bir kemik köpek görmüyorum çok şükür. hele kediler, epey besili ve tontiş oldular son yıllarda.
biz de elden geldiğince, mümkün olduğunca katılmaya çalışıyoruz bu harekete. özellikle yazın su konusu da oldukça önemli. mümkünse uzun süre güneş almayan bölgelere koyun ki çok çabuk buharlaşmasın.
bu arada, kuşlar için de iyilik yapmaya çalışan arkadaşlar mümkünse ekmek, bisküvi gibi yiyecekler vermesin. bunlar kuşlar için pek sağlıklı değil hatta uzun vadede ölümcül diyorlar. internetten küçük bir araştırmayla daha faydalı yiyecekleri bulup verirseniz çok daha iyi olur.
seviyorum hayvanlara yardım eden insanları; iyi ki varlar.
aslında eski zamanlara kıyasla çok daha iyi bir noktada olduğunu düşünüyorum sokak hayvanlarını besleme/barındırma çabalarının. tabi ki eskiden de vardı evde pişen yemeklerden artanları hayvanlar için dışarıya bırakan insanlar ama sosyal medyanın örgütleme gücü sayesinde çok daha fazla kişinin aklına düşürülmüş oldu bu tür davranışlar.
mesela eskiden sokakta çöpe bir şey atarken, çöpün içinden kedi fırlardı. o tatlış, aç mı aç küçük karnını doyurmak için nasibini çöplerde arardı çünkü kedicik. şimdi bakıyorum, yıllardır hiç çöpten fırlayan kedi yahut bir deri bir kemik köpek görmüyorum çok şükür. hele kediler, epey besili ve tontiş oldular son yıllarda.
biz de elden geldiğince, mümkün olduğunca katılmaya çalışıyoruz bu harekete. özellikle yazın su konusu da oldukça önemli. mümkünse uzun süre güneş almayan bölgelere koyun ki çok çabuk buharlaşmasın.
bu arada, kuşlar için de iyilik yapmaya çalışan arkadaşlar mümkünse ekmek, bisküvi gibi yiyecekler vermesin. bunlar kuşlar için pek sağlıklı değil hatta uzun vadede ölümcül diyorlar. internetten küçük bir araştırmayla daha faydalı yiyecekleri bulup verirseniz çok daha iyi olur.
seviyorum hayvanlara yardım eden insanları; iyi ki varlar.
devamını gör...
miran bebek için son 30 gün
up.
devamını gör...
2 şubat 2021 izmir sel felaketi
bu sene izmirin başına gelmeyen kalmadı. geçmiş olsun diyoruz ama keşke daha başka bir şeyler yapabilsek.
devamını gör...
sözlük yazarlarının asla unutmam dediği anıları
7 kasım 2020 notlarıma bugünü asla unutma üzüldün yazmışım. ama ne olsa beğenirsiniz, ne olduğunu unuttum. başka üzüntülere kısmetmiş artık. (bkz: b12 eksikliği genç yaşta bunatır)
devamını gör...
alkol
abartmadan kullanınca yıkıcı bir zararı olmayacağına inanıyorum. çevremizde bize makul bir alkol kullanımından daha fazla zarar veren onlarca şey var. mesela tükettiğimiz çoğu hazır gıdadaki e kodlu katkı maddeleri, şeker ve tuz alkolden daha zararlı.
devamını gör...
sözlüğü terk ediyoruz kampanyası
devamını gör...
yazar mahlaslarının öteki dünya versiyonu
düşün düşün akla gelmeyendir.
hıyarı cennete koysan nolcak, cehenneme koysan ne farkedecek?
bi de domestic'i var, piii..
hıyarı cennete koysan nolcak, cehenneme koysan ne farkedecek?
bi de domestic'i var, piii..
devamını gör...