sahibini öldüren horoz
zavallı horozun hiçbir suçu yok, sahibi'nin andavallığı. kendisine eşşek cennetinde güzel bir kariyer diliyorum, orda devam eder bahis işlerine artık.* filipinlerde de böyle ayağına jilet bağlanmış bir horoz, polislerden birinin ölümüne sebep olmuştu. insanlar hala anlayabilmiş değiller, hayvanların oyuncak olmadığını ve bir can taşıdığını.
devamını gör...
sevginin tanımı
yoktur. her insana göre farklılık gösterir. zaten olayın güzelliği de buradadır. dünyanın öteki ucundaki bir insanın sevgi tanımıyla senin sevgi tanımın farklıdır.
ama aynı şeyleri hissedersin aynı mutlulukları aynı hüzünleri yaşarsın.
yazar şöyle diyor.
sevgi tırmananları birbirine bağlayan bir halattı. biri düşerse diğerinin hayatta kalması için halatın kesilmesi gerekiyordu . ancak sevgi, kesilmeyecek kadar kalın bir halattı ve sonunda herkes düşerdi. aptallar sevdikleriyle düşer, kötüler sevdiklerini aşağı çeker.
ama aynı şeyleri hissedersin aynı mutlulukları aynı hüzünleri yaşarsın.
yazar şöyle diyor.
sevgi tırmananları birbirine bağlayan bir halattı. biri düşerse diğerinin hayatta kalması için halatın kesilmesi gerekiyordu . ancak sevgi, kesilmeyecek kadar kalın bir halattı ve sonunda herkes düşerdi. aptallar sevdikleriyle düşer, kötüler sevdiklerini aşağı çeker.
devamını gör...
kanser hastası çocuklara yardım etkinliği
tüylerimi diken diken etmiş şahane kafa sözlük olayı.
destek olacağım hemen, süper olay.
destek olacağım hemen, süper olay.
devamını gör...
günün mottosu
''akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğime, deli olurum dünya benim kahrımı çeksin..'' klişedir ama on numara cümle..
devamını gör...
vatan kurtaran şaban
haldun taner tarafından 1965 yılında yazılan ve ilk olarak 1967'de oynanan kabare tiyatrosunun ülkemizdeki ilk örneğidir.
haldun taner, ''kabare bir dev aynasıdır. biraz büyütür her şeyi, sivilceyi çıban yapar, göze sokar gerçeği'' diyerek tanımlar kabare tiyatrosunu.
oyunun konusu ise, tapu kadastro'da memurken bir anda kendisini kültür müsteşarlığı koltuğunda bulan şaban'ın memleketin kültürüne kendince yön vermeye çalışmasıdır.
haldun taner bu konuyu işlerken sistemi eleştirmeyi, hem eleştirirken hem de güldürmeyi ihmal etmez. karşı olmak için karşı olmaz haldun taner, yüreklidir ve neyi eleştireceğini, neyin yanlış işlediğini iyi bilir. zaten bu yüzden çok önemli bir yere sahiptir.
oyun, günümüzle ne yazık ki birçok benzerlik taşıyor. bir şeylerin değişmiş olmasını o kadar çok isterdim ki. eleştirilerin eleştiri olarak kalmasını ve sadece gülüp geçmeyi çok isterdim. lakin şu durumda güldürmüyor, hüzünlendiriyor. yıllar öncesinden nasıl bir adım dahi ileride olamayız, hatta nasıl olur da geriye gitmeyi başarırız diye düşündürdüğünden hüzünlendiriyor. eh ne de olsa çürümüş bir şey var, neye baksan etrafta.
--- alıntı ---
bizim sanata ihtiyacımız yok ki, biz kendimiz sanatız. bizim müzeye de ihtiyacımız yok ki, biz kendimiz müzeyiz. bizim hayvanat bahçesine ihtiyacımız yok. biz...
--- alıntı ---
haldun taner, ''kabare bir dev aynasıdır. biraz büyütür her şeyi, sivilceyi çıban yapar, göze sokar gerçeği'' diyerek tanımlar kabare tiyatrosunu.
oyunun konusu ise, tapu kadastro'da memurken bir anda kendisini kültür müsteşarlığı koltuğunda bulan şaban'ın memleketin kültürüne kendince yön vermeye çalışmasıdır.
haldun taner bu konuyu işlerken sistemi eleştirmeyi, hem eleştirirken hem de güldürmeyi ihmal etmez. karşı olmak için karşı olmaz haldun taner, yüreklidir ve neyi eleştireceğini, neyin yanlış işlediğini iyi bilir. zaten bu yüzden çok önemli bir yere sahiptir.
oyun, günümüzle ne yazık ki birçok benzerlik taşıyor. bir şeylerin değişmiş olmasını o kadar çok isterdim ki. eleştirilerin eleştiri olarak kalmasını ve sadece gülüp geçmeyi çok isterdim. lakin şu durumda güldürmüyor, hüzünlendiriyor. yıllar öncesinden nasıl bir adım dahi ileride olamayız, hatta nasıl olur da geriye gitmeyi başarırız diye düşündürdüğünden hüzünlendiriyor. eh ne de olsa çürümüş bir şey var, neye baksan etrafta.
--- alıntı ---
bizim sanata ihtiyacımız yok ki, biz kendimiz sanatız. bizim müzeye de ihtiyacımız yok ki, biz kendimiz müzeyiz. bizim hayvanat bahçesine ihtiyacımız yok. biz...
--- alıntı ---
devamını gör...
mizah anlayışını birkaç cümle ile anlat
- tanrılar sizi ve tüm şehrinizi lanetlesin!
+ anan hariç de lan!
- iyi, anan hariç!
* çok canım sıkılıyor... (annesi)
+ anan hariç de lan!
- iyi, anan hariç!
* çok canım sıkılıyor... (annesi)
devamını gör...
filtre kahve
mide problemlerimden dolayı vücudumu mahrum bırakmak zorunda kaldığım orgazmik dünyevi nimetlerden biridir. önceleri her gün birkaç fincan içerken artık ayda bir içiyorum ki yine de sonuçlarına katlanıyorum. gelin sizinle iyi bir filtre kahve nasıl yapılır onu biraz konuşalım.*
bu yazı, kahve makinesi olmayanlar içindir ve ciddi bir yoksunluk anında yazılmaktadır...*
öncelikle, kahve çok kolay bayatlar. hele ki öğütülmüş ise ömrü çok daha kısadır. o yüzden mümkün olduğunca az miktarda almaya özen göstermelisiniz.* mümkün ise, hepimizin bildiği o meşhur kahve zincirinden de almamalısınız. gerçi birçoğu aynı ama "o" cidden çok kötü. eğer butik bir kahveci biliyorsanız oradan alabilirsiniz. bir de kağıt filtreye ihtiyacınız olacak. ilk olarak kahvenin döküleceği cam kabı* sıcak su ile çalkalıyoruz ki sıcak kahve soğuk yüzeyle birden temas etmesin. kağıt filtremizi de sıcak su ile şöyle bir temas ettiriyoruz ki kahvemize kağıt kokusu geçmesin. kahvemizin paketini açıyoruz, şöyle deriiiin bir içimize çekiyoruz.* kahveyi filtreye koyuyoruz. üstüne sıcak su ekleyeceğiz fakat su kaynama noktasında olmasın. kaynadıktan sonra bir miktar bekleyin. kahvenin üzerine çok yavaş dökmeye başlıyoruz. kahve çamur haline geldiğinde hızı biraz daha arttırabiliriz. ama yine de yavaş olacak tabi.* işlem tamamlandığında kahvenizi içeceğiniz kupayı da sıcak sudan geçiriyoruz. ve kahvemizi kupa ile buluşturuyoruz.
keyifli içmeler...
ekleme: su kalitesine değinmemişiz ki çok önemli. musluk suyu değil, içme suyu kullanmalısınız.
bu yazı, kahve makinesi olmayanlar içindir ve ciddi bir yoksunluk anında yazılmaktadır...*
öncelikle, kahve çok kolay bayatlar. hele ki öğütülmüş ise ömrü çok daha kısadır. o yüzden mümkün olduğunca az miktarda almaya özen göstermelisiniz.* mümkün ise, hepimizin bildiği o meşhur kahve zincirinden de almamalısınız. gerçi birçoğu aynı ama "o" cidden çok kötü. eğer butik bir kahveci biliyorsanız oradan alabilirsiniz. bir de kağıt filtreye ihtiyacınız olacak. ilk olarak kahvenin döküleceği cam kabı* sıcak su ile çalkalıyoruz ki sıcak kahve soğuk yüzeyle birden temas etmesin. kağıt filtremizi de sıcak su ile şöyle bir temas ettiriyoruz ki kahvemize kağıt kokusu geçmesin. kahvemizin paketini açıyoruz, şöyle deriiiin bir içimize çekiyoruz.* kahveyi filtreye koyuyoruz. üstüne sıcak su ekleyeceğiz fakat su kaynama noktasında olmasın. kaynadıktan sonra bir miktar bekleyin. kahvenin üzerine çok yavaş dökmeye başlıyoruz. kahve çamur haline geldiğinde hızı biraz daha arttırabiliriz. ama yine de yavaş olacak tabi.* işlem tamamlandığında kahvenizi içeceğiniz kupayı da sıcak sudan geçiriyoruz. ve kahvemizi kupa ile buluşturuyoruz.
keyifli içmeler...
ekleme: su kalitesine değinmemişiz ki çok önemli. musluk suyu değil, içme suyu kullanmalısınız.
devamını gör...
normal sözlük'te eksi butonunun olmaması
o kadar pozitif bir ponçiğim ki başlığı tesadüfen görene kadar asla dikkatimi çekmeyen bir durum. baktım, bulamadım. gerçekten yok!
lütfen hep böyle kalsın...
lütfen hep böyle kalsın...
devamını gör...
maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi
kendini gerçekleştirmenin en tepede bulunduğu ve bunun bize ne kadar çok mutluluk vereceğini çok güzel anlatan bir hiyerarşi.
devamını gör...
insanı yoran şeyler
insandır.
uyumsuz, geçimsiz, sosyopat, karamsar, agresif...
say say bitmiyor yahu! ne çok yormuşsunuz beni. *
uyumsuz, geçimsiz, sosyopat, karamsar, agresif...
say say bitmiyor yahu! ne çok yormuşsunuz beni. *
devamını gör...
bir tweet görseli bırak
devamını gör...
mezuniyet için yayın şartı
yök lisansüstü eğitimi düzenleyen nisan 2016 tarihli yönetmeliğinde "yayın şartı" yoktur ancak söz konusu yönetmelikte 'tez yazım kurallarını senato belirler' ibaresi geçmektedir. bu muğlaklıktan hareketle üniversite senatoları, lisansüstü eğitim-öğretim yönetmeliklerine öğrencilerin mezun olması için "yayın şartını yerine getirmeleri gerektiği" zorbalığını ekleyerek ve işbu maddeyi resmi gazetede de yayımlatarak 'mevzuat' haline getirmişlerdir.
öte yandan "yayın şartı" meselesinde üniversiteler arasında bir standart da yoktur. türkiye'deki üniversitelerin bazıları tez savunmasına girmeden önce bazıları da savunmada başarılı olduktan sonra mezun olmak için tezle ilgili makale çalışmasının yayımlanmış olmasını istemektedir. yine üniversitelerimizin büyük çoğunluğu yüksek lisans öğrencileri için bir yayın şartı getirmişken; doktora öğrencileri için bazısında bir bazısında iki yayın şartı vardır. bu yayınlara ilişkin teknik detaylar (örneğin makale çalışmasının kabul edildiğine dair kabul mektubu yeterli görülmeyip mutlaka basılmış olması, doi numarasının alınmış olması, parayla yayın yapan ve 'yağmacı' tabir edilen dergilerden birinde yayımlanmamış olmaması vb). gibi ayrıntıya yer veren üniversite senato kararları bile vardır.
yayınlarla ilgili üniversitelerin ortak yönelimi; (1) yayının öğrencinin yazdığı tez konusu veya anabilim dalıyla ilgili olması; (2) yayınlarda tez danışmanın onayının alınmış olması; (3) yayınlarda öğrencinin lisansüstü derecesini alacağı üniversitenin adının mutlaka belirtilmiş olmasıdır.
yüksek lisans veya doktora tez danışmanlığı fark etmeksizin araştırmanın yönteminin belirlenmesi, bulguların toplanması ve değerlendirilmesi, en başta öne sürülmüş hipotezleri doğrulayan ya da çürüten kendi içinde tutarlı bir sonuç yazılması durumu tezlerin konularına göre "emek yoğun olma" bakımından farklılık gösterebilir. bir başka deyişle bazı tezler araştırmanın konusu gereği emek yoğundur ve danışmanın da deneyim ve yöneticiliğinden fazlasıyla yararlanmayı gerektirebilir.
üniversiteler, senatolarında aldıkları yukarıda özünü özetlediğim kararlarla ulusal veya uluslararası yayın sayılarını arttırmaktadırlar. emek yoğun tezlerde ise danışman öğretim üyesinin adının geçmesi ile öğretim üyesinin hem yayın sayısı artmakta hem de bu bağlamda üniversiteden yayın teşviği almaktadır. ancak danışman açısından "emek yoğun olmayan", sadece öğrencinin yoğunluklu olarak çalıştığı tez konularında danışman öğretim üyesinin adının geçmesini "kişisel olarak" doğru hatta etik bulmuyorum.
bugüne kadar yönettiğim hiç bir tez çalışması için makale şartını yerine getirmeye çalışan öğrencimin makalesine adımı yazdırmadım. (akademik özgeçmişimde bırakın bir öğrenci ile yapılmış makale çalışmasını bir akademisyen ile ortak yazılmış bir makalem bile yoktur. tüm çalışmalarım tek yazarlıdır.) ancak makalelerini yayınlayıp, mezuniyet şartını bir an evvel yerine getirmeleri için anadolu'nun görece küçük üniversitelerinde yayın yapma sıkıntısı çeken editörlere öğrencilerimi yönlendirerek öğrencimin yayın yapmasını (ve mezuniyet için önemli bir eşiği geçmesini), editörün de yayın bulmasını sağladığım durumlar olmuştur.
bu satırları okuyan kişilere tavsiyem mezun olacağınız üniversitenin mezuniyet şartları arasında yayın şartı yoksa emeğinize sahip çıkmanızı ve emek harcamamış hocaların çalışmanız üzerinden puan/prim toplamalarına imkan vermemenizi, daha açık bir ifade ile danışman hocalarınızın teklifini eğip-bükmeden, açık bir dille reddetmenizi dilerim. çalışmanız iyiyse mezuniyetten sonra her halükarda yayınlatacak bir yer bulursunuz.
öte yandan "yayın şartı" meselesinde üniversiteler arasında bir standart da yoktur. türkiye'deki üniversitelerin bazıları tez savunmasına girmeden önce bazıları da savunmada başarılı olduktan sonra mezun olmak için tezle ilgili makale çalışmasının yayımlanmış olmasını istemektedir. yine üniversitelerimizin büyük çoğunluğu yüksek lisans öğrencileri için bir yayın şartı getirmişken; doktora öğrencileri için bazısında bir bazısında iki yayın şartı vardır. bu yayınlara ilişkin teknik detaylar (örneğin makale çalışmasının kabul edildiğine dair kabul mektubu yeterli görülmeyip mutlaka basılmış olması, doi numarasının alınmış olması, parayla yayın yapan ve 'yağmacı' tabir edilen dergilerden birinde yayımlanmamış olmaması vb). gibi ayrıntıya yer veren üniversite senato kararları bile vardır.
yayınlarla ilgili üniversitelerin ortak yönelimi; (1) yayının öğrencinin yazdığı tez konusu veya anabilim dalıyla ilgili olması; (2) yayınlarda tez danışmanın onayının alınmış olması; (3) yayınlarda öğrencinin lisansüstü derecesini alacağı üniversitenin adının mutlaka belirtilmiş olmasıdır.
yüksek lisans veya doktora tez danışmanlığı fark etmeksizin araştırmanın yönteminin belirlenmesi, bulguların toplanması ve değerlendirilmesi, en başta öne sürülmüş hipotezleri doğrulayan ya da çürüten kendi içinde tutarlı bir sonuç yazılması durumu tezlerin konularına göre "emek yoğun olma" bakımından farklılık gösterebilir. bir başka deyişle bazı tezler araştırmanın konusu gereği emek yoğundur ve danışmanın da deneyim ve yöneticiliğinden fazlasıyla yararlanmayı gerektirebilir.
üniversiteler, senatolarında aldıkları yukarıda özünü özetlediğim kararlarla ulusal veya uluslararası yayın sayılarını arttırmaktadırlar. emek yoğun tezlerde ise danışman öğretim üyesinin adının geçmesi ile öğretim üyesinin hem yayın sayısı artmakta hem de bu bağlamda üniversiteden yayın teşviği almaktadır. ancak danışman açısından "emek yoğun olmayan", sadece öğrencinin yoğunluklu olarak çalıştığı tez konularında danışman öğretim üyesinin adının geçmesini "kişisel olarak" doğru hatta etik bulmuyorum.
bugüne kadar yönettiğim hiç bir tez çalışması için makale şartını yerine getirmeye çalışan öğrencimin makalesine adımı yazdırmadım. (akademik özgeçmişimde bırakın bir öğrenci ile yapılmış makale çalışmasını bir akademisyen ile ortak yazılmış bir makalem bile yoktur. tüm çalışmalarım tek yazarlıdır.) ancak makalelerini yayınlayıp, mezuniyet şartını bir an evvel yerine getirmeleri için anadolu'nun görece küçük üniversitelerinde yayın yapma sıkıntısı çeken editörlere öğrencilerimi yönlendirerek öğrencimin yayın yapmasını (ve mezuniyet için önemli bir eşiği geçmesini), editörün de yayın bulmasını sağladığım durumlar olmuştur.
bu satırları okuyan kişilere tavsiyem mezun olacağınız üniversitenin mezuniyet şartları arasında yayın şartı yoksa emeğinize sahip çıkmanızı ve emek harcamamış hocaların çalışmanız üzerinden puan/prim toplamalarına imkan vermemenizi, daha açık bir ifade ile danışman hocalarınızın teklifini eğip-bükmeden, açık bir dille reddetmenizi dilerim. çalışmanız iyiyse mezuniyetten sonra her halükarda yayınlatacak bir yer bulursunuz.
devamını gör...
yapılmış en aptalca dalgınlık
gülmeyin.
üniversite yıllarında kalabalık ev takılmaları yaptığımız bir gece, fazlaca içtikten sonra tuvalete gittim. salona döndüğümde herkesi bir gülme aldı, kahkahalar gırla, gülerken devrilip halı üstünde yuvarlanan bile oldu. nooluyog alüminyum dememle elimdeki tuvalet tasını fark etmem bir oldu.
üniversite yıllarında kalabalık ev takılmaları yaptığımız bir gece, fazlaca içtikten sonra tuvalete gittim. salona döndüğümde herkesi bir gülme aldı, kahkahalar gırla, gülerken devrilip halı üstünde yuvarlanan bile oldu. nooluyog alüminyum dememle elimdeki tuvalet tasını fark etmem bir oldu.
devamını gör...
paranoid kişilik bozukluğu
patolojik bir kavramdır. niyetlerin yanlış okunduğu, şüphe ve güvensizlik ile çepeçevre sarılmış bir ruh halini ifade eder. çevresindeki insanların hep kendisini kıskandığı, arkasından işler çevirdikleri, hatta insanların onun hakkında kötü düşünceler içinde oldukları konusunda kendilerinden emindir. halbuki böyle bir durum yoktur, sadece bir sanrıdır. ama kişi düşük öz saygısı sebebiyle bu çarpıtılmış düşünceleri gerçeklik olarak algılar. bu sebeple çevresindeki insanlar ile devamlı çatışma halindedirler.
devamını gör...
1 mayıs işçi ve emekçi bayramı
işçinin ve emekçinin bayramı.
unutmamak gerekir, çevremizde ne görüyorsak, hep işçinin ve emekçinin eseridir.
unutmamak gerekir, çevremizde ne görüyorsak, hep işçinin ve emekçinin eseridir.
devamını gör...
instagram biosuna yazılan tuhaf tanımlamalar
benim gözüme batan üç tip var;
1) feleğin sillesini yediğini düşünen, atarlı giderli şeyler yazanlar;
"cam gibi gençlerdik, kırdılar keskinleştik."
"sadece gülüşümü yakala, öfkem sana ağır gelir."
"sen vurursun dikiş atarlar, ben vururum toprak atarlar."
uuuvv korktum neyse devam edeyim:)
2) polyannacılık oynayanlar;
hayat şöyle güzel, kuşlar uçuyor, kendine yakışanı yap, küçük şeylerle mutlu olmalı insan gibi zırvalayanlar. e ablacığım ben seni tanıyorum. sen öyle küçük şeylerle mutlu olan biri değilsin ki senin motton bunlar olamaz. yapma komik oluyor.
3) bilmem kimin biricik eşi, berkecan'ın annesi, onu bırak bu gözler "kendi arabasının şoförü" yazanı gördü. ya ülke kendi arabasının şoförüyle dolu. şimdi burada amaç ne? kendilerine böyle mi hitap edilsin istiyorlar? mesela hastanede sıra kendilerine geldiğinde "kendi arabasının şoförü " diye mi çağırılmak istiyorlar anlamak güç.
ha bir de bir aralar, okuduğu anaokuluna kadar yazan can yaman beyefendisi vardı ona hiç girmeyeyim.
1) feleğin sillesini yediğini düşünen, atarlı giderli şeyler yazanlar;
"cam gibi gençlerdik, kırdılar keskinleştik."
"sadece gülüşümü yakala, öfkem sana ağır gelir."
"sen vurursun dikiş atarlar, ben vururum toprak atarlar."
uuuvv korktum neyse devam edeyim:)
2) polyannacılık oynayanlar;
hayat şöyle güzel, kuşlar uçuyor, kendine yakışanı yap, küçük şeylerle mutlu olmalı insan gibi zırvalayanlar. e ablacığım ben seni tanıyorum. sen öyle küçük şeylerle mutlu olan biri değilsin ki senin motton bunlar olamaz. yapma komik oluyor.
3) bilmem kimin biricik eşi, berkecan'ın annesi, onu bırak bu gözler "kendi arabasının şoförü" yazanı gördü. ya ülke kendi arabasının şoförüyle dolu. şimdi burada amaç ne? kendilerine böyle mi hitap edilsin istiyorlar? mesela hastanede sıra kendilerine geldiğinde "kendi arabasının şoförü " diye mi çağırılmak istiyorlar anlamak güç.
ha bir de bir aralar, okuduğu anaokuluna kadar yazan can yaman beyefendisi vardı ona hiç girmeyeyim.
devamını gör...
isviçre
saatçileriyle meşhur ülkedir. ayrıca benim isveç’le karıştırdığım ülkedir. hatta yine karıştırmış olabilirim . bilmiyorum .
devamını gör...
kendinle aran nasıl sorunsalı
mesafeli. *
devamını gör...
sevgili bulunca arayıp sormayan arkadaş
o sevgili gidecektir ve o arkadaş hüüüü diye size zırlamalı dönüş yapacaktır! işte o gün öyle bir gündür kiiii intikam çanları çalacaktır!
devamını gör...

