sevgilisine tektaş alamayan erkek
sevdiğim, tektaş yerine tek bir taş bile alıp getirse kabulümdür. canım sevdiğim.
devamını gör...
bilgi kategorisi
başıma bir iş gelmeyecekse istismar edileceğini düşündüğüm kategori.
zaten halihazırda copy paste tayfa varken bunu yapmak, üstüne de karma kapitülasyonu vermek biraz ürkünç.
umarım yazarlarımız copy paste yapmak yerine kendi fikirlerini de ifade ederler, bir çiçek hakkında da olsa.
ama her şeye rağmen bunun çok tatlı bi hareket olduğunu da kabullenmek gerek.
şikayetlere cevabını ıslahat yaparak verdi benjamin yoldaş, sağolsun.
devamı da gelmeli, cinsiyetçi başlık spamlayanların, solcu sağcı kavgası yapmaya çalışanların, birbirini ifşalayanların da kulaklarının çekilmesi gerekiyor.
o da olur heralde zamanla, umuyoruz.
tekrar teşekkürler yönetim, her ne kadar sizle bozuşsam, yolunuza mayın döşesem de sempatim hep sizinle.
zaten halihazırda copy paste tayfa varken bunu yapmak, üstüne de karma kapitülasyonu vermek biraz ürkünç.
umarım yazarlarımız copy paste yapmak yerine kendi fikirlerini de ifade ederler, bir çiçek hakkında da olsa.
ama her şeye rağmen bunun çok tatlı bi hareket olduğunu da kabullenmek gerek.
şikayetlere cevabını ıslahat yaparak verdi benjamin yoldaş, sağolsun.
devamı da gelmeli, cinsiyetçi başlık spamlayanların, solcu sağcı kavgası yapmaya çalışanların, birbirini ifşalayanların da kulaklarının çekilmesi gerekiyor.
o da olur heralde zamanla, umuyoruz.
tekrar teşekkürler yönetim, her ne kadar sizle bozuşsam, yolunuza mayın döşesem de sempatim hep sizinle.
devamını gör...
sözlüğün en zeki ve güzel kadını
zeki müren de bizi görecek mi gibi başlık. eyyyy sözlük ahalisi siz kimsiniz ya huuu! pardon gaza geldim, ama sevdiğim insanlar kimi gördünüz, kimi 10 ıq testi gücünde değerlendirdiniz de gene kadınlarımızı meze yapma uğraşı içindesiniz. az yeni bir şeyler üretin biz de sebeplenelim. bak sizin yüzünüzden şimdi gidip kır pidesi alıp kendime saygım yok kahvaltısı yapacam!
devamını gör...
adolf hitler
almanya'yı ve dünyayı büyük bir savaşa sürüklemeyi aklına koyduğu zaman, alman çocuklarını savaş fikrine alıştıracak oyuncaklar imal ettiriyor. milyonlarca kurşun asker yaptırıyor. bu askerler bir savaş karargahındaki çeşitli pozisyonları gösteriyor. sadece çarpışan askerler yok bunların içinde. cephe gerisi de var. kimisi tıraş oluyor, kimi akordeon çalıyor, kimi askerler de dev uçak pervaneleri taşıyor.
devamını gör...
hüseyin nihal atsız
1940'ların dünya siyasetinde komünist rusya'nın etkileri kadar nazi almanyası'nın fikirleri de kendine taraftar bulmuştur. ırkçılık o zamanın konjonktüründe siyasi bir akımdır. atsız'ın ırkçı olduğu doğrudur ama bunu pespaye şekilde yapmamış makaleler ile bilimsel zemine yaymaya çalışmıştır.
atsız kendi sözleriyle ırkçılığı şöyle tarif etmiştir;
--- alıntı ---
"ırkçılık, birtakım şarlatan maskaraların ileri sürdüğü gibi kan tahlîl etmek, kafatası ölçmek veya yedi ced saymakla alâkalı değildir. ırkçılık, yabancı hiçbir şuuru benimsememek, ona sâhip çıkmamak dâvâsıdır!"
--- alıntı ---
türk tarifi ise şudur;
--- alıntı ---
"türk soyundan gelenlerle kendini bir türk kadar türk hissedenlere türk denilir."
--- alıntı ---
atsız, ilk zamanlar manevi babası rıza nur'un etkisiyle kemalizm'e eleştiriler getiren, siyasal islamcı menderes ve demokrat parti iktidarının izlediği politikaları görünce aksine mustafa kemal atatürk'ü yücelten yazılar kaleme almıştır.
atsız, görüşleri nedeniyle hayatı sürgünde geçen bir akademisyen, ırkçılık turancılık davası'nda yargılanmış bir dava adamı, türk edebiyatının en güzel aşk şiirini ''geri gelen mektup'' yazacak kadar usta bir şair, seküler bir türk milliyetçisi ve fikir adamıdır.
ırkçılığından önce konuşulması gerekenler bunlardır.
kaynak 1
kaynak 2
kaynak 3
atsız kendi sözleriyle ırkçılığı şöyle tarif etmiştir;
--- alıntı ---
"ırkçılık, birtakım şarlatan maskaraların ileri sürdüğü gibi kan tahlîl etmek, kafatası ölçmek veya yedi ced saymakla alâkalı değildir. ırkçılık, yabancı hiçbir şuuru benimsememek, ona sâhip çıkmamak dâvâsıdır!"
--- alıntı ---
türk tarifi ise şudur;
--- alıntı ---
"türk soyundan gelenlerle kendini bir türk kadar türk hissedenlere türk denilir."
--- alıntı ---
atsız, ilk zamanlar manevi babası rıza nur'un etkisiyle kemalizm'e eleştiriler getiren, siyasal islamcı menderes ve demokrat parti iktidarının izlediği politikaları görünce aksine mustafa kemal atatürk'ü yücelten yazılar kaleme almıştır.
atsız, görüşleri nedeniyle hayatı sürgünde geçen bir akademisyen, ırkçılık turancılık davası'nda yargılanmış bir dava adamı, türk edebiyatının en güzel aşk şiirini ''geri gelen mektup'' yazacak kadar usta bir şair, seküler bir türk milliyetçisi ve fikir adamıdır.
ırkçılığından önce konuşulması gerekenler bunlardır.
kaynak 1
kaynak 2
kaynak 3
devamını gör...
hanfendi
5. solo albümünde bulunan, söz- müziği mabel matiz'e ait olan şarkıdır.
klip güzel, alıştığımız mabel matiz klibi fakat şarkı vasat. ilk defa bir mabel matiz şarkısını beğenemedim nedense. döne döne dinlesem de sevemedim.
ayrıca bu şarkı için mabel matiz “en iyimser şarkılarımdan” diyerek şarkısında gündelik, ikili konuşmalara yer vermiştir.
klip güzel, alıştığımız mabel matiz klibi fakat şarkı vasat. ilk defa bir mabel matiz şarkısını beğenemedim nedense. döne döne dinlesem de sevemedim.
ayrıca bu şarkı için mabel matiz “en iyimser şarkılarımdan” diyerek şarkısında gündelik, ikili konuşmalara yer vermiştir.
devamını gör...
le corbusier
asıl adı (bkz: charles-edouard jeanneret) olan ünlü isviçre asıllı fransız mimar ve şehir plancısıdır. 'kompakt şehir' kavramının geliştiricisidir. modernizm ve uluslararası tarzın öncülerindendir. 1911 yılında istanbul'a uğrayan ünlü plancı, gördüklerini eskiz çalışmaları ile birlikte kayıt altına almıştır. dilimize (bkz: alp tümertekin) çevirisi ile kazandırılan bu eser (bkz: şark seyahati) adıyla (bkz: iş kültür yayınları) tarafından basılmıştır.
kendisinin istanbul seyahati, mimarlık anlayışına büyük bir etki edecektir. hatta öyle ki cumhuriyetin ilanı sonrası istanbul'u modern bir görüntüye buluşturmak isteyen genç ülkenin kurucusuna yazdığı mektupta şehrin dokusunun korunması gerektiğini belirten tutkulu planlarını aktarmıştır.
ayrıca çevirisi yine bir mimar olan teknik okullu (bkz: samih rifat) tarafından yapılan (bkz: mimarlık öğrencileriyle söyleşi) kitabı (bkz: yky) tarafından yayınlanmıştır. bunun yanında sayısız eseri dilimize çevrilmiştir.
kendisinin istanbul seyahati, mimarlık anlayışına büyük bir etki edecektir. hatta öyle ki cumhuriyetin ilanı sonrası istanbul'u modern bir görüntüye buluşturmak isteyen genç ülkenin kurucusuna yazdığı mektupta şehrin dokusunun korunması gerektiğini belirten tutkulu planlarını aktarmıştır.
ayrıca çevirisi yine bir mimar olan teknik okullu (bkz: samih rifat) tarafından yapılan (bkz: mimarlık öğrencileriyle söyleşi) kitabı (bkz: yky) tarafından yayınlanmıştır. bunun yanında sayısız eseri dilimize çevrilmiştir.
devamını gör...
farsça
dilimizdeki birçok sözcüğün kökeni olan, acemce olarak da adlandırılan dildir.
devamını gör...
maske takmanın olumlu yönleri
seni tanımamaları. konuşmak istemediğin insanlarla konuşmam. bir de buna gözlük şapka eklenince tam olur.
devamını gör...
yan kalbim
ezginin günlüğü'nün dargın mıyız albümünde yer alan en güzel şarkılarından birisidir.
başlığı bu vakte kadar neden açılmamış hayret?
"gözlerim doluyor aman, sen neredesin?
gözlerim doluyor aman, sen neredesin?
ellerim donuyor aman, sen neredesin?
ellerim donuyor aman, sen neredesin?
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
seni diye tuttum kedimi, dizlerime yatırdım
seve seve tüylerini, uykulara götürdüm
çekmecemde resmin vardı, baka baka bitirdim
gözlerimde sana güller, papatyalar getirdim
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
gözlerim dalıyor aman, sen neredesin?
gözlerim dalıyor aman, sen neredesin?
herkes geliyor aman, sen neredesin?
herkes geliyor aman, sen neredesin?
seni diye tuttum kedimi, dizlerime yatırdım
seve seve tüylerini, uykulara götürdüm
çekmecemde resmin vardı, baka baka bitirdim
gözlerimde sana güller, papatyalar getirdim
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan"
spotify
başlığı bu vakte kadar neden açılmamış hayret?
"gözlerim doluyor aman, sen neredesin?
gözlerim doluyor aman, sen neredesin?
ellerim donuyor aman, sen neredesin?
ellerim donuyor aman, sen neredesin?
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
seni diye tuttum kedimi, dizlerime yatırdım
seve seve tüylerini, uykulara götürdüm
çekmecemde resmin vardı, baka baka bitirdim
gözlerimde sana güller, papatyalar getirdim
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
gözlerim dalıyor aman, sen neredesin?
gözlerim dalıyor aman, sen neredesin?
herkes geliyor aman, sen neredesin?
herkes geliyor aman, sen neredesin?
seni diye tuttum kedimi, dizlerime yatırdım
seve seve tüylerini, uykulara götürdüm
çekmecemde resmin vardı, baka baka bitirdim
gözlerimde sana güller, papatyalar getirdim
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan"
spotify
devamını gör...
tenis sporunun ülkemizde tutmaması
çünkü tenis sporunda bol küfür ve hebele hübele homo erektus hareketlerinin yapılabildiği bir tribün kültürü bulunmamaktadır.
devamını gör...
sen gel diyorsun
uzak mesafe ilişkisi yaşayanların dinlemesi muhtemel olan parçadır. bazen yanında hissettirir bazen çok uzakta.
devamını gör...
bir sözlük yazarına aşık olmak
cinsiyeti nasıl ayırt edip bir de aşık oluyorsunuz ya.
devamını gör...
terapi yerine geçebilecek şey
uyumak *
devamını gör...
mutsuz olup derdini anlatmayan arkadaş
ya size yeteri kadar güvenmediği için anlatacaklarını kendine karşı koz olarak kullanmanızdan korkuyordur ya da derdine derman olamayacağınızı bildiği için anlatmayı lüzumsuz buluyordur.
belki de kendi kendine saçma sapan dertler yaratan dert bağımlısı bir gerizekalıdır. bilemiyorum.
belki de kendi kendine saçma sapan dertler yaratan dert bağımlısı bir gerizekalıdır. bilemiyorum.
devamını gör...
tuhaf
sözlükteki en güzel kelimelerden biridir. hem anlam olarak hem de fonetik açıdan. kullanmaktan çok ama çok keyif alırım. garip anlamına gelen sözcük kullanan kişinin yüklediği anlamları da saygı ve minnetle alır ve kabul eder.
daha önce karşılaşmadığımız ve karşılaştığımız zaman da tam olarak nereye koyacağımızı bilemediğimiz olaylar karşısında kullanabileceğimiz bu sözcük kendinden emin ve tam bir devrimci ruh taşıdığı için de delikanlıdır.
ama tabii bu tanım yeterince açıklayıcı olmadığı ve ben asla kısa tanım yazamadığım için örneklendirmem gerekecek.
mesela hepimizde huy olan mavi rengin üzerine düşen kırmızı tuhaftır. tuhaftır çünkü biz hep ara rengin peşindeyiz ve rengarenk olmak için feda ettiğimiz her şey gökyüzünde yarım ay şeklinde bize göz kırpar.
göz demişken; her göz yuvarlak değildir ve bu da tuhaftır. çünkü tuhaf güzeldir. tam yuvarlak olmayan gözlerin içinde diğer renklere kafa tutan bir renk varsa eğer bu daha da tuhaftır. tanım anlamsızlaştıkça köprüden önceki son çıkışı kaçırma korkusu dolsa da içime uzattıkça uzatasım var cümleleri. çünkü mavi, yeşil, siyah ve kahverengi her şeyin rengi olabilir. sadece bir renk göze özeldir.
daha belalı tanımlar da yazmışımdır elbette ama ilk defa bir tanımın içinde sıkışıp kalmış gibi hissediyorum. sanki son cümleden önce bir kuş cıvıltısı duyacakmışım gibi. her zaman duyuyor muyum acaba o kuş sesini? ve bu yazdıklarım kendini asan yüz kiloluk zenciden daha mı anlamsız?
serbest çağrışımı doğduğu güne lanet ettirdiğimize göre bu tanımı bitirmeden önce en tuhaf doğa olayı olan yağmurdan da bahsedelim. neden aramadan yapalım bunu? yağmur sadece sevdiği insanların tenine değer yağdığı zaman, diğerlerinin ıslaklığı kozmik bir yanılsamadır.
bu tuhaf tanımı anlamsız örneklerle süsleyerek hem sözcüğün anlamını hem de benim bu sözcüğü neden bu kadar sevdiğimi anlatabilmiş olduğumu umuyorum.
tuhaf güzel bir sözcüktür ve ben tuhaf insanların hangi kitapları okumadığını bilirim.
daha önce karşılaşmadığımız ve karşılaştığımız zaman da tam olarak nereye koyacağımızı bilemediğimiz olaylar karşısında kullanabileceğimiz bu sözcük kendinden emin ve tam bir devrimci ruh taşıdığı için de delikanlıdır.
ama tabii bu tanım yeterince açıklayıcı olmadığı ve ben asla kısa tanım yazamadığım için örneklendirmem gerekecek.
mesela hepimizde huy olan mavi rengin üzerine düşen kırmızı tuhaftır. tuhaftır çünkü biz hep ara rengin peşindeyiz ve rengarenk olmak için feda ettiğimiz her şey gökyüzünde yarım ay şeklinde bize göz kırpar.
göz demişken; her göz yuvarlak değildir ve bu da tuhaftır. çünkü tuhaf güzeldir. tam yuvarlak olmayan gözlerin içinde diğer renklere kafa tutan bir renk varsa eğer bu daha da tuhaftır. tanım anlamsızlaştıkça köprüden önceki son çıkışı kaçırma korkusu dolsa da içime uzattıkça uzatasım var cümleleri. çünkü mavi, yeşil, siyah ve kahverengi her şeyin rengi olabilir. sadece bir renk göze özeldir.
daha belalı tanımlar da yazmışımdır elbette ama ilk defa bir tanımın içinde sıkışıp kalmış gibi hissediyorum. sanki son cümleden önce bir kuş cıvıltısı duyacakmışım gibi. her zaman duyuyor muyum acaba o kuş sesini? ve bu yazdıklarım kendini asan yüz kiloluk zenciden daha mı anlamsız?
serbest çağrışımı doğduğu güne lanet ettirdiğimize göre bu tanımı bitirmeden önce en tuhaf doğa olayı olan yağmurdan da bahsedelim. neden aramadan yapalım bunu? yağmur sadece sevdiği insanların tenine değer yağdığı zaman, diğerlerinin ıslaklığı kozmik bir yanılsamadır.
bu tuhaf tanımı anlamsız örneklerle süsleyerek hem sözcüğün anlamını hem de benim bu sözcüğü neden bu kadar sevdiğimi anlatabilmiş olduğumu umuyorum.
tuhaf güzel bir sözcüktür ve ben tuhaf insanların hangi kitapları okumadığını bilirim.
devamını gör...
knightfall
puanım 7.5
edit: izlemenizi sağlar mı bilmem lakin la casa de papel'deki uyuz arturo burada da var. *
iki sezonu ayrı ayrı incelenmesi gereken film. çünkü neredeyse birbirinden tamamen kopuk konular.
ilk sezonda akra kuşatmasından kaçan tapınakçılar kutsal kase'nin peşine düşüyor. papa kutsal kaseyi avrupa'yı kendi himayesi altında toplamak için istiyor. bu dönemde fransa ile tapınakçıların arası giderek açılırken, diğer yandan papa ile tapınakçılar arasında kutsal kase konusunda anlaşmazlıklar var. paris tapınağının üstadı olan başkahramanımız landry ise "ışık kardeşliği" denilen bir oluşumla işbirliği yaparak kase'yi güvende tutmaya çalışıyor. peki finalde ne oluyor? yaralı sevgilisini iyileştirmek için o kâseden su içiriyor ancak bir işe yaramıyor. bunun üzerine sinirden kâseyi ağaca fırlatıp kırıyor. ee, herkes bunun için mi öldü yahu? diyebilirsiniz... haklısınız. evet yüzlerce insan bunun için öldü.
ikinci sezona bir geliyoruz ki ne ışık kardeşliği var, ne kutsal kap var. fransız kralı sakal uzatmış. william de nogaret isimli yılan da sinekkaydı tıraş olmuş. kral filip'in oğluyla tanışıyoruz bu sezon, anakin skywalker kılıklı prens louis. bu sezonun ana konusu ise tapınakçıları ortadan kaldırmak için papa-fransa işbirliği. ne yapıp edip adamları mahkemeye yargılayıp infaz etmeye başlıyorlar. tabi film bu noktada gerçeklikten iyice uzaklaşıyor ve bir kısım tapınakçı kaçıyor. landry ve arkadaşları cüneyt arkın gibi bütün adamları doğraya doğraya gidiyorlar. sonra ne oluyor biliyor musunuz? landry kralın sarayına gidip filip'e meydan okuyor. filip'in oğlu ve yancısı landry'e karışmıyorlar, yanından sessizce gidip arkalarından kapıyı kapatıyorlar. film iyiden yeşilçam'a bağlamışken, o şekilde de bitiyor. kötü kral landry tarafından öldürülüyor ve mutlu son.
edit: izlemenizi sağlar mı bilmem lakin la casa de papel'deki uyuz arturo burada da var. *
iki sezonu ayrı ayrı incelenmesi gereken film. çünkü neredeyse birbirinden tamamen kopuk konular.
ilk sezonda akra kuşatmasından kaçan tapınakçılar kutsal kase'nin peşine düşüyor. papa kutsal kaseyi avrupa'yı kendi himayesi altında toplamak için istiyor. bu dönemde fransa ile tapınakçıların arası giderek açılırken, diğer yandan papa ile tapınakçılar arasında kutsal kase konusunda anlaşmazlıklar var. paris tapınağının üstadı olan başkahramanımız landry ise "ışık kardeşliği" denilen bir oluşumla işbirliği yaparak kase'yi güvende tutmaya çalışıyor. peki finalde ne oluyor? yaralı sevgilisini iyileştirmek için o kâseden su içiriyor ancak bir işe yaramıyor. bunun üzerine sinirden kâseyi ağaca fırlatıp kırıyor. ee, herkes bunun için mi öldü yahu? diyebilirsiniz... haklısınız. evet yüzlerce insan bunun için öldü.
ikinci sezona bir geliyoruz ki ne ışık kardeşliği var, ne kutsal kap var. fransız kralı sakal uzatmış. william de nogaret isimli yılan da sinekkaydı tıraş olmuş. kral filip'in oğluyla tanışıyoruz bu sezon, anakin skywalker kılıklı prens louis. bu sezonun ana konusu ise tapınakçıları ortadan kaldırmak için papa-fransa işbirliği. ne yapıp edip adamları mahkemeye yargılayıp infaz etmeye başlıyorlar. tabi film bu noktada gerçeklikten iyice uzaklaşıyor ve bir kısım tapınakçı kaçıyor. landry ve arkadaşları cüneyt arkın gibi bütün adamları doğraya doğraya gidiyorlar. sonra ne oluyor biliyor musunuz? landry kralın sarayına gidip filip'e meydan okuyor. filip'in oğlu ve yancısı landry'e karışmıyorlar, yanından sessizce gidip arkalarından kapıyı kapatıyorlar. film iyiden yeşilçam'a bağlamışken, o şekilde de bitiyor. kötü kral landry tarafından öldürülüyor ve mutlu son.
devamını gör...
21 aralık
21 aralıkta nar kırma ritüeli var bir de. narın bolluk, bereket, çoğalma ve doğruluğu temsil ettiğine inanıldığından 21 aralık akşamı evin içinde nar patlatılıyormuş. bir nevi batıl inanç ama zevkli olduğundan son birkaç senedir evimde gerçekleştirdiğim bir eylem. işe yaramadı diyemem.
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
türkiye' de twitter haricinde hiç adalet sarayı yoktur.
devamını gör...
