şırıngayla vücuda enjekte edilebilen çip geliştirilmesi
keşke tek derdimiz vücudumuza çip yerleştirildi mi olsa.
devamını gör...
ortamlarda sessiz kalan insan
bir şey bilmek yada bilmemekten bağımsız olarak eğer kendini iyi ifade edemeyen, özgüvensiz biri değilse iyi bir gözlemcidir.
devamını gör...
fossa
firavun fareleri ile akrabalığı bulunan ve fazla bilinmeyen madagaskar'a özgü etobur hayvan. görünüm olarak biraz pumayı, biraz da köpeği andırıyor.
devamını gör...
anam avradım olsun
kendisine saygısı olmayan insanların yemin şekli , ne kötü.
devamını gör...
fotoğrafın hikayesi
nefretin gözleri (eyes of hate)
nazi dönemi propaganda bakanı joseph goebbels, 1933 yılının eylül ayında cenevre'deki milletler cemiyeti toplantısına katılır. life dergisi için çalışan o dönemin başarılı fotoğrafçılarından alfred eisenstaedt, önce şu fotoğrafı çekmiş:

burada alman siyasetçi mutlu gördüğümüz üzere. ama çektiği bir başka fotoğrafta goebbel'in tüm tavrı değişiyor. fotoğrafçıya korkunç bakışlar atıyor kendisi. eyes of hate.

peki neden? cevap basit. eisenstaedt'ın yahudi olduğunu öğrendiği için.
eisenstaedt yıllar sonra bu karşılaşma için şunları söylemiş:
bana nefret dolu gözlerle baktı ve sinmemi bekledi. ama sinmedim. elimde kameram varken hiç bir şeyden korkmam.
hikayenin sonunu biliyoruz. ikinci dünya savaşı biter, almanlar kaybeder.
goebbels, tüm ailesiyle beraber 1945'in mayıs ayında intihar eder.
eisenstaedt, aynı yılın ağustos ayında savaşın bitmesiyle yapılan zafer kutlamalarında çektiği v-j day in times square (1945) fotoğrafıyla ünlenir. bugün bilinen en önemli foto muhabirlerden biridir. 1995 yılında hayatını kaybeder.
konuyla ilgili güzel bir yazı için kaynak
nazi dönemi propaganda bakanı joseph goebbels, 1933 yılının eylül ayında cenevre'deki milletler cemiyeti toplantısına katılır. life dergisi için çalışan o dönemin başarılı fotoğrafçılarından alfred eisenstaedt, önce şu fotoğrafı çekmiş:

burada alman siyasetçi mutlu gördüğümüz üzere. ama çektiği bir başka fotoğrafta goebbel'in tüm tavrı değişiyor. fotoğrafçıya korkunç bakışlar atıyor kendisi. eyes of hate.
peki neden? cevap basit. eisenstaedt'ın yahudi olduğunu öğrendiği için.
eisenstaedt yıllar sonra bu karşılaşma için şunları söylemiş:
bana nefret dolu gözlerle baktı ve sinmemi bekledi. ama sinmedim. elimde kameram varken hiç bir şeyden korkmam.
hikayenin sonunu biliyoruz. ikinci dünya savaşı biter, almanlar kaybeder.
goebbels, tüm ailesiyle beraber 1945'in mayıs ayında intihar eder.
eisenstaedt, aynı yılın ağustos ayında savaşın bitmesiyle yapılan zafer kutlamalarında çektiği v-j day in times square (1945) fotoğrafıyla ünlenir. bugün bilinen en önemli foto muhabirlerden biridir. 1995 yılında hayatını kaybeder.
konuyla ilgili güzel bir yazı için kaynak
devamını gör...
ofsayta düşmemek için çaktırmadan defans oyuncusunu kesen forvet
akılllı forvet oyuncusunun yapması gereken eylem. inzaghi ve mario jardel bu futbolcular için en büyük iki örnektir. ama yapması o kadar da kolay değildir, defans oyuncusunu keserken bir gözü ile de topun ayaktan çıktığı anı dikizleyebilmesi lazım olduğundan bir parça zeka kırıntısı gerektirebilir.
edit: değerli bir yazar arkadaşım uyardı. evet bende biliyorum ofsaytın öz oğlu derler inzaghi için. ama birşeyi öğrenmek için de bir çok kez hataya düşmek gerekmez mi? tabiki gerekir diye düşünüyorum. ve bu lakap bu onun zaman zaman ofsayttan güzel kaçmış olmasına gölge düşürmez.
edit: değerli bir yazar arkadaşım uyardı. evet bende biliyorum ofsaytın öz oğlu derler inzaghi için. ama birşeyi öğrenmek için de bir çok kez hataya düşmek gerekmez mi? tabiki gerekir diye düşünüyorum. ve bu lakap bu onun zaman zaman ofsayttan güzel kaçmış olmasına gölge düşürmez.
devamını gör...
normal sözlük'te çok az kişi varmış gibi hissetmek
benim de fark ettiğim fakat dert etmediğim sorunsaldır. yani ben bir başlığa girdiğim zaman, genelde tüm entryleri okuyorum. ama ekşi sözlükte mesela bir olaya binlerce tanım giriliyor. hepsini okuyamıyorum ki, üç beş sayfa en fazla. burada ama bu sayede tüm yazarları tanıdım resmen. kim ne düşünüyor biliyorum, yazarların önceki entrylerini bile hatırlıyorum.
bu yüzden demek istiyorum ki: az olsun bizim olsun.
bu yüzden demek istiyorum ki: az olsun bizim olsun.
devamını gör...
kitap sayfaları arasına not koyarak kadına hediye eden erkek
ben bunun neden kız versiyonuyum onu anlayamadım. rehberdeki 20 kişi dışında uyuyor hepsi.
bir keresinde böyle bir hareketim olmuştu cidden. o ise beni değil, onun yazdığı mektubu oda arkadaşlarıyla kahkaha içinde okuyan kızı tercih etmişti.
bir keresinde böyle bir hareketim olmuştu cidden. o ise beni değil, onun yazdığı mektubu oda arkadaşlarıyla kahkaha içinde okuyan kızı tercih etmişti.
devamını gör...
tarafsız aydınlar
şiirlerinde ülkesinin acılarından, isyan ruhundan ve ülkesindeki insanların bitmeyen umudundan beslenen guatemala asıllı aktivist şair otto rené castillo'nun kaleminden dökülen şiir. şiirin yazıldığı orijinal dilinde* ismi ıntelectuales apolíticos ve castillo'nun yine meşhur bir şirinden ismini almış olan vámonos patria a caminar şiir derlemesinde bulunuyor. tam ismi vámonos patria a caminar, yo te acompaño olan eser şair ölmeden iki yıl önce 1965 yılında basılmıştır. dilimize tarafsız aydınlar olarak ülkü tamer tarafından çevrilen şiir ismi dahil oldukça iyi bir çeviriye sahip.
ülkü tamer çevirisi ile:
1
tarafsız aydınları
yurdumun
sorguya çekilecek
günün birinde
en basit insanları
tarafından
halkımızın.
un día,
los intelectuales
apolíticos
de mi país
serán interrogados
por el hombre
sencillo
de nuestro pueblo.
soracaklar onlara
ne yaptılar diye
ağır ağır ölürken
ulusları,
tatlı bir ateş gibi
ufacık, bir başına.
se les preguntará
sobre lo que hicieron
cuando
la patria se apagaba
lentamente,
como una hoguera dulce,
pequeña y sola.
kimse sormayacak onlara
giysilerini,
uzun öğle uykularını
yemek sonrasında,
bilmek istemeyecek kimse
anlamsız uğraşlarını,
hiçlik konusunda görüşlerini,
nasıl para kazandıklarını
felsefe yaparak.
sorguya çekilmeyecekler
yunan mitolojisi konusunda,
nasıl iğrendikleri konusunda
kendi kendilerinden,
korkuyla ölürken içlerinde bir şeyler.
no serán interrogados
sobre sus trajes,
ni sobre sus largas
siestas
después de la merienda,
tampoco sobre sus estériles
combates con la nada,
ni sobre su ontológica
manera
de llegar a las monedas.
no se les interrogará
sobre la mitología griega,
ni sobre el asco
que sintieron de sí,
cuando alguien, en su fondo,
se disponía a morir cobardemente.
sormayacaklar
nasıl vardıklarını
doğrulara
yalanın gölgesinde.
nada se les preguntará
sobre sus justificaciones
absurdas,
crecidas a la sombra
de una mentira rotunda.
2
o gün
basit insanlar,
tarafsız aydınların
kitaplarında, şiirlerinde
yer almayanlar,
her gün ekmek getirenler onlara,
süt getirenler,
çörek ve yumurta getirenler,
giysilerini dikenler,
arabalarını sürenler,
köpeklerine, bahçelerine bakanlar,
onlar için çalışanlar,
gelip soracaklar:
"ne yaptınız
acı çekerken yoksullar
içlerindeki sevgi
ve yaşam sönüp giderken?"
ese día vendrán
los hombres sencillos.
los que nunca cupieron
en los libros y versos
de los intelectuales apolíticos,
pero que llegaban todos los días
a dejarles la leche y el pan,
los huevos y las tortillas,
los que les cosían la ropa,
los que le manejaban los carros,
les cuidaban sus perros y jardines,
y trabajaban para ellos,
y preguntarán,
“¿qué hicisteis cuando los pobres
sufrían, y se quemaba en ellos,
gravemente, la ternura y la vida?”
3
tarafsız aydınları
güzel yurdumun,
cevap veremeyeceksiniz.
ıntelectuales apolíticos
de mi dulce país,
no podréis responder nada.
yiyip bitirecek sizi
bir sessizlik kuzgunu.
yüreğinizi kemirecek
zavallılığınız.
susup kalacaksınız
kendi utancınızla.
os devorará un buitre de silencio
las entrañas.
os roerá el alma
vuestra propia miseria.
y callaréis,
avergonzados de vosotros.
ülkü tamer çevirisi ile:
1
tarafsız aydınları
yurdumun
sorguya çekilecek
günün birinde
en basit insanları
tarafından
halkımızın.
un día,
los intelectuales
apolíticos
de mi país
serán interrogados
por el hombre
sencillo
de nuestro pueblo.
soracaklar onlara
ne yaptılar diye
ağır ağır ölürken
ulusları,
tatlı bir ateş gibi
ufacık, bir başına.
se les preguntará
sobre lo que hicieron
cuando
la patria se apagaba
lentamente,
como una hoguera dulce,
pequeña y sola.
kimse sormayacak onlara
giysilerini,
uzun öğle uykularını
yemek sonrasında,
bilmek istemeyecek kimse
anlamsız uğraşlarını,
hiçlik konusunda görüşlerini,
nasıl para kazandıklarını
felsefe yaparak.
sorguya çekilmeyecekler
yunan mitolojisi konusunda,
nasıl iğrendikleri konusunda
kendi kendilerinden,
korkuyla ölürken içlerinde bir şeyler.
no serán interrogados
sobre sus trajes,
ni sobre sus largas
siestas
después de la merienda,
tampoco sobre sus estériles
combates con la nada,
ni sobre su ontológica
manera
de llegar a las monedas.
no se les interrogará
sobre la mitología griega,
ni sobre el asco
que sintieron de sí,
cuando alguien, en su fondo,
se disponía a morir cobardemente.
sormayacaklar
nasıl vardıklarını
doğrulara
yalanın gölgesinde.
nada se les preguntará
sobre sus justificaciones
absurdas,
crecidas a la sombra
de una mentira rotunda.
2
o gün
basit insanlar,
tarafsız aydınların
kitaplarında, şiirlerinde
yer almayanlar,
her gün ekmek getirenler onlara,
süt getirenler,
çörek ve yumurta getirenler,
giysilerini dikenler,
arabalarını sürenler,
köpeklerine, bahçelerine bakanlar,
onlar için çalışanlar,
gelip soracaklar:
"ne yaptınız
acı çekerken yoksullar
içlerindeki sevgi
ve yaşam sönüp giderken?"
ese día vendrán
los hombres sencillos.
los que nunca cupieron
en los libros y versos
de los intelectuales apolíticos,
pero que llegaban todos los días
a dejarles la leche y el pan,
los huevos y las tortillas,
los que les cosían la ropa,
los que le manejaban los carros,
les cuidaban sus perros y jardines,
y trabajaban para ellos,
y preguntarán,
“¿qué hicisteis cuando los pobres
sufrían, y se quemaba en ellos,
gravemente, la ternura y la vida?”
3
tarafsız aydınları
güzel yurdumun,
cevap veremeyeceksiniz.
ıntelectuales apolíticos
de mi dulce país,
no podréis responder nada.
yiyip bitirecek sizi
bir sessizlik kuzgunu.
yüreğinizi kemirecek
zavallılığınız.
susup kalacaksınız
kendi utancınızla.
os devorará un buitre de silencio
las entrañas.
os roerá el alma
vuestra propia miseria.
y callaréis,
avergonzados de vosotros.
devamını gör...
canavarlar yaratıklara karşı
canavarlar yaratıklara karşı 2009 yapımı conrad vernon ve rob letterman yönetmenliğinde, maya forbes ve wallace wolodarsky senaristliğinde çekilmiş komedi, macera, çocuk, bilim kurgu, animasyon filmidir. dreamworks imzalı bir film ve farkı çok belli.
bir takım insanların başına doğa üstü olaylar geliyor ve bir anda canavara dönüşüyorlar. ve insanlar bu canavarlara alışık olmadığı, korktuğu için hapishaneye kapatılıyorlar. ta ki uzaylılar dünyayı istila edene kadar.
susan murphy, kaliforniya'da kendi halinde yaşayan bir genç kadın. tamda düğün günü başına gökten bilinmedik bir cisim düşer ve bir anda dev bir kadına dönüşür. yaklaşık 16 metre boylarında iri kıyım bir kadın. tabi devlet tarafından yakalanıp hemen askeri üste götürülür ve diğer karakterlerin yanına hapsedilir.
kakalağa dönüşmüş dr. cockroach, yarı maymun, yarı balık, yarı kertenkele kılıklı the missing link, jöle kıvamlı löp bob ve ınsectosaurus denilen kelebek adayı dev tırtıl. ekip yıkılıyor, ekip efsane, ekip izleyenleri gülmekten kırıp geçiriyor.
dev kadın önce uyum problemi yaşıyor. hem ekiple hem kendi yeni bedeniyle. güçlerini fark ettikçe ve ekibi tanıdıkça kendine olan inancı tazeleniyor, ekibe olan bakışı değişiyor ve son sürat maceraya atılıyor.
general ve başkanın dahil olduğu sahnelerde pek eğlenceli ve biraz biraz eleştirel.
dev kadına çarpan ve onu değiştiren sıvının peşinde olan uzaylı gallaxhar hedefine hem ekibi hem de dünyayı almış durumda. ekibi haklayıp kendi kolonisini oluşturup dünyaya yerleşmeyi planlıyor. peki ama ekibimiz onunla ve kopyalarıyla baş edebilecek mi?
eğlenceli diyalogları, kaliteli görselliği, farklı farklı gidilen senaryo çekilen renkli mekanları, karakterlerin karakteristik duruşları ve çizimleri izleyenleri büyülüyor. gerçekten güzel bir animasyon. keyifle izlenecek ve gülmelere doyulamayacak bir yapım.
iyi seyirler efem.
seslendirme kadrosu,
susan murphy / devkatana (başak köklükaya)
b.o.b. (fatih özacun)
dr. kakalak (ragıp savaş)
kayıp halka (umut tabak)
general w.r. monger (kerem atabeyoğlu)
gallaxhar (erkan taşdöğem)
başkan hathaway (cem kurtoğlu)
derek dietl (alican yücesoy
bir takım insanların başına doğa üstü olaylar geliyor ve bir anda canavara dönüşüyorlar. ve insanlar bu canavarlara alışık olmadığı, korktuğu için hapishaneye kapatılıyorlar. ta ki uzaylılar dünyayı istila edene kadar.
susan murphy, kaliforniya'da kendi halinde yaşayan bir genç kadın. tamda düğün günü başına gökten bilinmedik bir cisim düşer ve bir anda dev bir kadına dönüşür. yaklaşık 16 metre boylarında iri kıyım bir kadın. tabi devlet tarafından yakalanıp hemen askeri üste götürülür ve diğer karakterlerin yanına hapsedilir.
kakalağa dönüşmüş dr. cockroach, yarı maymun, yarı balık, yarı kertenkele kılıklı the missing link, jöle kıvamlı löp bob ve ınsectosaurus denilen kelebek adayı dev tırtıl. ekip yıkılıyor, ekip efsane, ekip izleyenleri gülmekten kırıp geçiriyor.
dev kadın önce uyum problemi yaşıyor. hem ekiple hem kendi yeni bedeniyle. güçlerini fark ettikçe ve ekibi tanıdıkça kendine olan inancı tazeleniyor, ekibe olan bakışı değişiyor ve son sürat maceraya atılıyor.
general ve başkanın dahil olduğu sahnelerde pek eğlenceli ve biraz biraz eleştirel.
dev kadına çarpan ve onu değiştiren sıvının peşinde olan uzaylı gallaxhar hedefine hem ekibi hem de dünyayı almış durumda. ekibi haklayıp kendi kolonisini oluşturup dünyaya yerleşmeyi planlıyor. peki ama ekibimiz onunla ve kopyalarıyla baş edebilecek mi?
eğlenceli diyalogları, kaliteli görselliği, farklı farklı gidilen senaryo çekilen renkli mekanları, karakterlerin karakteristik duruşları ve çizimleri izleyenleri büyülüyor. gerçekten güzel bir animasyon. keyifle izlenecek ve gülmelere doyulamayacak bir yapım.
iyi seyirler efem.
seslendirme kadrosu,
susan murphy / devkatana (başak köklükaya)
b.o.b. (fatih özacun)
dr. kakalak (ragıp savaş)
kayıp halka (umut tabak)
general w.r. monger (kerem atabeyoğlu)
gallaxhar (erkan taşdöğem)
başkan hathaway (cem kurtoğlu)
derek dietl (alican yücesoy
devamını gör...
ahmed arif
şu güzel tevafukun şairidir:
“nemsin be?
sevgili, dost, yar, arkadaş…
hepsi.
en çok da en ilk de leyla-sın bana.
bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın.
uçan kuşum, akan suyumsun.
seni anlatabilmek seni.
ben cehennem çarklarından kurtuldum, üşüyorum kapama gözlerini…”
“nemsin be?
sevgili, dost, yar, arkadaş…
hepsi.
en çok da en ilk de leyla-sın bana.
bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın.
uçan kuşum, akan suyumsun.
seni anlatabilmek seni.
ben cehennem çarklarından kurtuldum, üşüyorum kapama gözlerini…”
devamını gör...
sanal arkadaşlığı reel hayata taşımak
iki tane böyle arkadaşım olmuştu. biriyle 5 diğeriyle 6 sene arkadaşlığımız sürdü. sonra çeşitli sebeplerden eski samimiyet kayboldu. bundan bir 5-6 sene önceki sanal dostluklar bile daha samimiydi. şimdilerde kimse mesajlaşmayı bırakın, telefonla konuşmaktan aciz. herkes başbakan olmuş, ne zaman konuşmak istesem aşırı meşgul.
devamını gör...
din kültürü ve ahlak bilgisi
bu dersi veren öğretmenler (genelde) kendilerini ahlak abidesi sanıp herkese ders verme peşindedir.
devamını gör...
2 ocak 2021 bakan soylu'nun kadın cinayetleriyle ilgili tweet'i
mö.1760 hammurabi yasası: `eğer bir erkek ırza tecavüz eder veya öldürürse ölüm cezası alır ya da hadım edilir.`
mö.2000 hitit y: ' eğer bir adam bir kadını dağda alırsa (tecavüz ederse) suç adamındır ve o ölsün.'
mö.3000 sümer y: bir adam, bir kadını öldürürse cezası kısasdır.
ms.2021 tr yasası: eğer bir adam bir kadını öldürürse kadın tahrik etmiştir adam derhal serbest bırakılır.
mö.2000 hitit y: ' eğer bir adam bir kadını dağda alırsa (tecavüz ederse) suç adamındır ve o ölsün.'
mö.3000 sümer y: bir adam, bir kadını öldürürse cezası kısasdır.
ms.2021 tr yasası: eğer bir adam bir kadını öldürürse kadın tahrik etmiştir adam derhal serbest bırakılır.
devamını gör...
tahammül
haml: taşıma, yüklenme
tahammül: yük yüklenme, dayanma
fersa: geçen, aşan
tahammülfersa: tahammül edilemez, çekilmez, dayanılmaz
sözlükteki boş tartışmalara tahammül edemiyordu.
böylesi tahammülfersa tartışmaları ilk kez görmüş, inanamıştı.
tahammül: yük yüklenme, dayanma
fersa: geçen, aşan
tahammülfersa: tahammül edilemez, çekilmez, dayanılmaz
sözlükteki boş tartışmalara tahammül edemiyordu.
böylesi tahammülfersa tartışmaları ilk kez görmüş, inanamıştı.
devamını gör...
varoşluk belirten sözler
50 kuruş var mı len tirrek?
devamını gör...
kaçak elektrik kullanan kürt
surekli anasına sövulen ama rahatsiz olmayan kürttür.
devamını gör...
the highwaymen
2019 yılında yayınlanan netflix filmidir.
yönetmen koltuğunda john lee hancock oturuyor senaryo ise john fusco abiye ait.
filmin başrollerinde kevin costner ve woody harrelson var.
öncelikle filme çok önyargılı yaklaştım zaten önyargılı olduğum için bu zamana kadar izlememiştim.
kendimi bir kaka zannedip abi netflix filmi yaaa diyordum.
bu gece çok derin sıkıntılara düşüp can sıkıntısından açtım ve izledim ve çok beğendim. abartmadan söyleyebilirim ki yayınlanan en iyi netflix filmiydi.
film 1930ların ünlü suçluları bonnie ve clyde ikilisini yakalayıp öldürmekle görevlendirilen iki eski ihtiyar polisi anlatıyor.
zaten gerçek bir hikayeyi anlattığı için merakla izlettiriyor kendini.
filme geçecek olursak filmi çok beğendim yani gerçekten tam izlemekten keyif aldığım filmlerin tarzında yapılmış bir film.
müzikler çok başarılıydı çekim teknikleri ve kullanılan renkler çok güzeldi.
dönemi muhteşem yansıtmışlar gerçekten 2019 yılında yapıldığına çok şaşırdım arabalar , kostümler , sigaralar , şapkalar , mekanlar , silahlar ve saymakla bitmeyecek dönem ürünü filmde kendini çok güzel gösteriyor.
izlerken kendimi 1930larda dönemin texasında buldum ve keyif alarak izledim.
ayrıca filmde sevdiğim bir konu ise acımasız ve iğrenç katilleri övmeden bu filmin yapılmasıydı. bildiğiniz gibi bazı katillere toplumda hep ilgi duyulmuştur bonnie ve clyde ikilisi bunlardan sadece bir kaçıydı. bu iki katilin cenazesine 15 bin ve 20 bin kişi katıldı sonuçta.
işte film bunları romantik bulmadan çat çat hikayeyi seyirciye aktarmış. o yüzden büyük saygı duydum ve çok sevdim.
işin spolier kısmına gelecek olursak filmde bulunan ihtiyar iki polis çok iyi işlenmiş. birisi alkol bağımlısı bir moruk diğeri ise hayatı boyunca acımasızca kanun namına gözünü kırpmadan adam öldüren bir baş komiser.
filmde bulunan bu iki polis gerçek hayatta romantik birer çift olan iki katili öldüren polis amcalar ve filmin amacı o polis amcaları anlatmak olmuş.
sonuç olarak binlerce insan katil olan ikili bonnie ve clyde ikilisini tanıyor ama kimse o iki polisi tanımıyor filmde tanımamız için bize o iki polis ihtiyarı anlatıyor.
filmde başrolde bulunan iki polisin ihtiyarlık havaları çok hoşuma gitti. eski kafalılar devir değişmiş ve ayak uydurmaya çalışıyorlar. o duruma düşen iki polisi izlemekten çok keyif aldım.
mesela genç polisler yerden kovanları topluyorlar balistik rapor falan diyorlar bizim polis amcalar ellerine alıp çıkarım yapmaya çalışıyor çok komik ve keyifliydi o kısımlar.
unutmadan eklemek istediğim bir kısım ise kevin costner abinin silah dükkanından silah alışverişi yaptığı sahneydi. babacım o nasıl bir karizma o nasıl bir duruş o nasıl bir oyunculuk performansı çok karizmatiksin hayran kaldım sana respect!
son sahnede katil ikiliyi delik deşik ettikleri kısım içimi rahatlattı.
ayrıca filmin sonuna gerçek fotoğrafları ve gerçek olayları tekrar yazı halinde anlatmaları çok kıyak olmuş.
severek ve keyif alarak izledim henüz izlemeyen yazarlar varsa kesinlikle tavsiye ederim çok lezzetli bir film izleyeceksiniz bana güvenin.
resimag.com/p1/3e790982a5d2.jpeg
yönetmen koltuğunda john lee hancock oturuyor senaryo ise john fusco abiye ait.
filmin başrollerinde kevin costner ve woody harrelson var.
öncelikle filme çok önyargılı yaklaştım zaten önyargılı olduğum için bu zamana kadar izlememiştim.
kendimi bir kaka zannedip abi netflix filmi yaaa diyordum.
bu gece çok derin sıkıntılara düşüp can sıkıntısından açtım ve izledim ve çok beğendim. abartmadan söyleyebilirim ki yayınlanan en iyi netflix filmiydi.
film 1930ların ünlü suçluları bonnie ve clyde ikilisini yakalayıp öldürmekle görevlendirilen iki eski ihtiyar polisi anlatıyor.
zaten gerçek bir hikayeyi anlattığı için merakla izlettiriyor kendini.
filme geçecek olursak filmi çok beğendim yani gerçekten tam izlemekten keyif aldığım filmlerin tarzında yapılmış bir film.
müzikler çok başarılıydı çekim teknikleri ve kullanılan renkler çok güzeldi.
dönemi muhteşem yansıtmışlar gerçekten 2019 yılında yapıldığına çok şaşırdım arabalar , kostümler , sigaralar , şapkalar , mekanlar , silahlar ve saymakla bitmeyecek dönem ürünü filmde kendini çok güzel gösteriyor.
izlerken kendimi 1930larda dönemin texasında buldum ve keyif alarak izledim.
ayrıca filmde sevdiğim bir konu ise acımasız ve iğrenç katilleri övmeden bu filmin yapılmasıydı. bildiğiniz gibi bazı katillere toplumda hep ilgi duyulmuştur bonnie ve clyde ikilisi bunlardan sadece bir kaçıydı. bu iki katilin cenazesine 15 bin ve 20 bin kişi katıldı sonuçta.
işte film bunları romantik bulmadan çat çat hikayeyi seyirciye aktarmış. o yüzden büyük saygı duydum ve çok sevdim.
işin spolier kısmına gelecek olursak filmde bulunan ihtiyar iki polis çok iyi işlenmiş. birisi alkol bağımlısı bir moruk diğeri ise hayatı boyunca acımasızca kanun namına gözünü kırpmadan adam öldüren bir baş komiser.
filmde bulunan bu iki polis gerçek hayatta romantik birer çift olan iki katili öldüren polis amcalar ve filmin amacı o polis amcaları anlatmak olmuş.
sonuç olarak binlerce insan katil olan ikili bonnie ve clyde ikilisini tanıyor ama kimse o iki polisi tanımıyor filmde tanımamız için bize o iki polis ihtiyarı anlatıyor.
filmde başrolde bulunan iki polisin ihtiyarlık havaları çok hoşuma gitti. eski kafalılar devir değişmiş ve ayak uydurmaya çalışıyorlar. o duruma düşen iki polisi izlemekten çok keyif aldım.
mesela genç polisler yerden kovanları topluyorlar balistik rapor falan diyorlar bizim polis amcalar ellerine alıp çıkarım yapmaya çalışıyor çok komik ve keyifliydi o kısımlar.
unutmadan eklemek istediğim bir kısım ise kevin costner abinin silah dükkanından silah alışverişi yaptığı sahneydi. babacım o nasıl bir karizma o nasıl bir duruş o nasıl bir oyunculuk performansı çok karizmatiksin hayran kaldım sana respect!
son sahnede katil ikiliyi delik deşik ettikleri kısım içimi rahatlattı.
ayrıca filmin sonuna gerçek fotoğrafları ve gerçek olayları tekrar yazı halinde anlatmaları çok kıyak olmuş.
severek ve keyif alarak izledim henüz izlemeyen yazarlar varsa kesinlikle tavsiye ederim çok lezzetli bir film izleyeceksiniz bana güvenin.
resimag.com/p1/3e790982a5d2.jpeg
devamını gör...
düalite
ikili olma durumunu ifade eden kelime.
fizikte, parçacıkların dalga ve parçacık özelliklerini aynı anda göstermesi için de kullanılır.
fizikte, parçacıkların dalga ve parçacık özelliklerini aynı anda göstermesi için de kullanılır.
devamını gör...
