tamam shud vakası
tamam shud vakası uzun süredir çözülemeyen bir cinayet vakası, her şey avustralya’da somerton sahili’nde bulunan bir cesetle başladı.
avustralya’nın somerton sahili’nde bulunduğu için adı somerton adamı gizemi olarak anılan vaka bugün bile araştırmacıların ve meraklı insanların ilgisini çekmeye devam ediyor. avustralya, adelaide‘ın somerton sahilinde, iyi giyimli, ceketinin yakasında yarısı içilmiş bir sigara izmariti olan bir ceset bulunuyor. daha da ilginci cebinden, üzerinde sonlandırıldı, tamamlandı anlamına gelen “tamam shud” yazılı bir not çıkıyor.
günler süren araştırmalara, olay anında ve sonrasında bulunan şaşırtıcı ipuçlarına rağmen yetkililer vakanın çözümüne yaklaşamıyorlar bile. bugün, üzerinden 72 yıl geçmiş olmasına rağmen somerton adamı gizemini korumaya devam ediyor. işte somerton adamı ve tamam shud vakası hakkında her şey.
30 kasım 1948 tarihinde saat 19.00’da john bain lyons ve eşi avustralya, adelaide’ın somerton sahilinde dolaşarak eşsiz manzarasının keyfini çıkarıyordu. çift, engelli çocuklar yurdunun hemen karşısındaki dalgakırana yaslanmış halde oturan bir adam fark etti. adam ayaklarını uzatmış ve birini diğerinin üzerine atmıştı.
adam tertemiz giyinmişti, üzerinde takım elbisesi ve cilalı ayakkabıları vardı, bu kıyafetler sıcak bir yaz akşamı ve sahil için hiç de uygun görünmüyordu. çift yaklaşık 2 metre mesafeden adama seslendi, adam sağ kolunu ağzının hizasına kadar kaldırdı sonra kolu tekrar yere düştü. lyons çifti adamın sarhoş olduğu ve sigarasını yakmaya çalıştığını zannetti, geceyi mahvetmemek adına bu sarhoş adamdan uzaklaşmanın iyi bir fikir olduğuna karar verip oradan uzaklaştılar.
sahilde bulunduğu fotoğraf
aradan 30 dakika geçtikten sonra bir başka çift de dalgakırana yaslanmış halde oturan adamı gördü. sol kolu açılmış ve yere düşmüş ve yüzü tamamen sivrisineklerle kaplanmış haldeydi. çift adamın çok derin bir uykuda olduğu kanısına vardı. hatta kendi aralarında, yüzüne konan bu kadar çok sivrisinekten rahatsız olmadığına göre ölümüne uyuyor diye şakalaştılar.
ertesi sabah, 1 aralık 1948, saat 6.50 civarında sahilde ata binen bir grup insan adamın etrafını sarmıştı. önceki gün adamı fark etmiş olan john lyon, sabah yüzmesinden çıkmıştı ki eşiyle birlikte sarhoş adama rastladıkları yerde toplanan kalabalığı gördü. lyon kalabalığa yaklaştığında bir anda, dün gördükleri adamın artık ölü olduğunu fark etti.
resim 2
somerton adamı adı verilen cesedin ilk incelemesinde kesin ölüm sebebi belirlenemedi. sinekkaydı tıraş olmuş adamın vücudunda bıçak veya kurşun yarası ya da herhangi bir bere yoktu, olay yerinde hiç kana da rastlanmamıştı. ölümünün sessiz ve huzur içinde gerçekleştiği kanısı hakim oldu.
üç saat sonra, ceset adelaide kraliyet hastanesi’ne sevk edildi. dr. john barkley bennet ölüm zamanının sabah 02.00 civarı olduğunu tahmin etti. ardından cesedi patolog john matthew dwyer inceledi, o noktada ölüm katılığı gerçekleşmişti. patolog kulak arkalarındaki ve boynundaki morlukların çok derin olduklarını fark etti ve ölümün ardından bedenin yerinden oynatılmadığını belirledi. adamın kıyafetleri çok temizdi. içinde boxer short ve atlet, üzerinde beyaz bir gömlek, kırmızı bir kravat, açık kahve pantolon, kahverengi süveter ve kahverengi kruvaze bir kaban vardı. ayakkabıları cilalıydı. doktorlar ceplerinde henley beach yönüne bir tren bileti, north glenelg yönüne bir otobüs bileti, metal bir tarak, bir paket sakız, bir paket sigara, bir mendil ve bir paket kibrit buldular.
ancak adamın kıyafetlerinin iç kısmındaki tüm etiketler kesilmişti. pantolon ceplerinin biri bilinmeyen tipte turuncu bir iplikle tamir edilmişti.
bavul
çoğu kişi, kıyafetlerinden ve ceplerinden çıkan eşyalardan dolayı adamın amerikalı olduğunu düşündü. ilginç bir şekilde, somerton adamının üzerinden cüzdan çıkmadı, göğüs cebinde ise dedektif thomas cleland tarafından üzerinde “tamam shud” yazan katlanmış bir kağıt parçası bulundu. farsçada bu ifade bitti, tamamlandı anlamına geliyordu. kelimeler gösterişli bir el yazısıyla yazılmıştı ve bu kağıt parçasının, 12. yüzyıl şairlerinden ömer hayyam’ın “rubaiyat” isimli kitabının yeni zelanda baskısından yırtılmış olduğu bulundu.
adamın vücuduyla alakalı olarak dwyer, göz bebeklerinin küçük ve sıra dışı, dış hatlarının dengesiz ve boyutlarının neredeyse aynı olduğunu not etti. göz bebeklerinin bu derece küçülmesine belli ilaçlar sebep olmuş olabilirdi. sakinleştirici bir ilaç (barbitürat) buna sebep olabilirdi, ancak kesin bir bulgu yoktu. adamın midesinde kan olduğu belirlendi. dwyer, midedeki kanın sebebinin tahriş edici bir zehirden kaynaklanabileceğini söyledi ve midede herhangi bir yiyecek maddesi görmediğini ekledi.
adam orta yaşlarda, muhtemelen 40’larındaydı ve atletik bacaklara sahipti. ayakkabılar ayağını sıkmış olabileceği için ayak baş parmakları garip şekilde ezilmişti. bazıları bu ezikler sebebiyle adamın balet olabileceğini dahi düşündü.
adli tıpçı thomas cleland, digitalis ve strofantin isimli vücutta hızla çözülen ve ardından iz bırakmayan iki tür zehir kullanılmış olabileceğini öne sürdü. somerton adamına bu iki zehirden biri verilmiş ve otopsi yapılmadan önce bu zehirlerin izleri silinmiş olabilirdi.
adamın cesedi
ancak kan ve idrar tahlilleri geldiğinde her şey normal görünüyordu. sonuç olarak kalp krizi geçirdiği, somerton adamının bu yüzden öldüğü hükmüne varıldı. ancak kalp krizini tetikleyen şey büyük ihtimalle, adama isteği dışında habersiz olarak veya zorla verilmiş olan zehirdi .ardından parmak izi incelemesi yapıldı, ancak ne fbı’ın ne de scotland yard’ın veri tabanında herhangi bir eşleşme bulunamadı.
tamam shud ifadesinin ardındaki gizem
bölgedeki yerel tren istasyonunda bulunan terk edilmiş bir binadan bir telefon geldi. ertesi gün, polis adelaide tren istasyonunda kahverengi bir valizin bulunduğunu haber aldı. valizde, somerton adamının kıyafetlerinde tamir için kullanılan ipin aynısı vardı. ip son derece nadir bulunan ve avustralya’da üretilmeyen bir ip olduğu için teşhisi kolay olmuştu. dahası valizde bulunan kıyafetler tam da somerton adamının bedenindeydi ve valizdeki atlet, çamaşırhane torbası ve kravatın üzerinde “t. keane” veya “t. kean” yazısı vardı. ancak bütün bunlar da kimlik tespiti için yetersiz ipuçlarıydı.
tamam shud
bazıları valiz içerisinde bulunan kıyafetlerin kadın kıyafetleri olduğunu ileri sürdü. ancak valizde kıyafetlerin yanı sıra bir fırça, bir bıçak, tornavida, kalemler ve bir makas da bulundu. nihayetinde tüm dünya somerton adamından ve yarattığı gizemden haberdar olmuştu. birkaç ay sonra dedektiflerin ofisine bir adam geldi, elinde bulunması zor olan rubaiyat kitabının bir baskısını tutuyordu ve onun da son sayfasındaki “tamam shud” yazısı yırtılıp alınmıştı. adam, önceki yılın aralık ayında, kayın biraderi ile yola çıktıklarını ve aracı somerton plajı yakınlarında bir yere park ettiklerini söyledi.
valiz
araca geri döndüklerinde aracın zemininde değişik bir kitap olduğunu fark ettiler. her ikisi de kitabın birbirlerine ait olduğunu düşündü ve alıp torpido gözüne koydular. ancak, somerton adamı ile ilgili haberler ortalıkta dolaşmaya başlayınca kitabı incelemeye karar veren ikili, kitabın haberlerde geçen kitapla aynı olduğunu ve son sayfasının yırtılmış olduğunu hemen fark ettiler.
kitabı dedektif lionel leane inceledi ve listelenmemiş iki telefon numarası ve alan kodları olduğunu gördü. ilk telefon numarasından bir şey çıkmadı, ancak ikinci telefon numarası onları somerton plajı bölgesinde yaşayan ve jestyn olarak bilinen genç hemşireye yönlendirdi. jestyn’in ismi halka açıklanmadı, kendisiyle görüşmeye gidildiğinde somerton adamını tanımadığını söyledi. ancak somerton adamının yüz maskesini gördüğünde neredeyse bayılacaktı.
jestyn polisle konuşma konusunda isteksizdi, ancak alfred boxall isimli bir adama kitabın bir kopyasını hediye ettiğini söyledi. polis bu ipucunu takip edince alfred boxall’ın hayatta olduğunu, jestyn’in kendisine hediye ettiği kitabın da hala kendisinde olduğunu keşfetti.
hemşire jestyn ve oğlu
mor ışık altında kitapta ilginç kodlar olduğu görüldü. hiçbir anlam ifade etmeyen harfler 5 sıra halinde yan yana yazılmış, ikinci sıradaki harflerin üstü çizilmişti. ilk üç sıra, alttaki iki sıradan üzerine çift çizgi çekilmiş bir “x” işareti ile ayrılmıştı. istihbaratta çalışan şifre kırıcılar bu harflerin ne anlama geldiğini çözemedi, bunun üzerine belki amatör şifre kırıcılar bir şeyler bulur umuduyla bu satırlar gazetelerde paylaşıldı:
w [veya belki m] rgoababdwtbımpanetp
mlıabo aıaıqc
ıttmtsamstgab
gizemli kelimeler
polis somerton adamının 14 haziran 1949 tarihinde gömülmesine karar verdi. 1958 yılında adli tıp nihai raporunu açıkladı, sonuç kısmında şunlar yazıyordu: “cesedin kime ait olduğu bilinmiyor… nasıl öldüğü veya ölüm sebebi bilinmiyor.”
teoriler
son yıllarda, somerton adamı gizemi ve tamam shud ifadesi yeniden gündem oldu ve insanlar olay hakkında yeniden teoriler üretmeye başladı.
ilk popüler teori jestyn tarafından reddedilmesinin ardından somerton adamının intihar ettiği yönündeydi. ayrıca jestyn’in, tıpkı somerton adamına benzeyen, bu yüzden somerton adamından olduğu iddia edilen bir çocuğu da vardı. araştırmacılar, somerton adamının ailesi olmayan bir hayatı istemediğini bu yüzden canına kıydığını düşündüler.
somerton adamının vücudunda kavga veya cinayet olduğu izlenimi veren herhangi bir yara bere izi olmaması sebebiyle bu teorinin daha akla yatkın olduğu görüşündeydiler. ayrıca, tamam shud notunun jestyn ile bağlantısı da vardı. son olarak, vücudunda hiç zehir bulunmaması da somerton adamının kendi kendini zehirlemiş olabileceğinin bir göstergesiydi.
daha çarpıcı ikinci teori ise somerton adamının çok fazla şey bilen bir casus olduğuydu. ölüm şekli çok sıra dışıydı ve doktorların ifadesine göre kullanılan zehirler çok bilinen zehirler değildi. zehir son derece ölümcül ve bilinmeyen bir zehirdi, öyle ki verilen kişiyi anında öldürüyor, ancak birkaç saat içinde geride hiç iz bırakmayacak şekilde kayboluyordu, bu sebeple de yapılan testlerde ortaya çıkmıyordu. böyle bir zehri temin edebilmiş olması onun çevresinin çok geniş olduğuna işaret ediyordu.
resim
dahası, somerton adamının hikayesi tüm dünyada yankı bulmuşken kimse onu teşhis etmeye gelmemişti. ayrıca karmaşık harflerden oluşan şifreler ve anlam verilemeyen tamam shud ifadesi somerton adamının bir casus olduğu veya birileri tarafından öldürülmek istendiği teorilerini destekliyordu.
vaka hakkında hala ipuçları ortaya çıkıyor. avustralyalı emekli polis memuru gerry feltus, kendi yürüttüğü araştırmalar neticesinde 1959 yılında bir görgü tanığının, somerton adamını başka birinin omzunda taşıyarak plaja getirdiğini ve dalgakırana yaslayıp oturtarak gittiğini gördüğünü söylediğini ortaya çıkarmıştır. görgü tanığının somerton adamının oturtulduğunu söylediği yer tam da bulunduğu yerdir.
yeri
jestyn’in kızı da araştırmaya dair detayları toplamıştır. kendisi somerton adamının dedesi olduğuna ve annesiyle onun bir sovyet casusluk ağına dahil olduklarına inanmaktadır. jestyn’in kızı somerton adamının mezardan çıkarılıp yeniden incelenmesi talebinde de bulunmuştur. o zamana kadar konuşulacak her şey spekülasyondan öte geçmeyecektir. anlaşılan o ki bu dosya asla kapanmayacak, bir başka deyişle “tamam shud” olmayacaktır.
avustralya’nın somerton sahili’nde bulunduğu için adı somerton adamı gizemi olarak anılan vaka bugün bile araştırmacıların ve meraklı insanların ilgisini çekmeye devam ediyor. avustralya, adelaide‘ın somerton sahilinde, iyi giyimli, ceketinin yakasında yarısı içilmiş bir sigara izmariti olan bir ceset bulunuyor. daha da ilginci cebinden, üzerinde sonlandırıldı, tamamlandı anlamına gelen “tamam shud” yazılı bir not çıkıyor.
günler süren araştırmalara, olay anında ve sonrasında bulunan şaşırtıcı ipuçlarına rağmen yetkililer vakanın çözümüne yaklaşamıyorlar bile. bugün, üzerinden 72 yıl geçmiş olmasına rağmen somerton adamı gizemini korumaya devam ediyor. işte somerton adamı ve tamam shud vakası hakkında her şey.
30 kasım 1948 tarihinde saat 19.00’da john bain lyons ve eşi avustralya, adelaide’ın somerton sahilinde dolaşarak eşsiz manzarasının keyfini çıkarıyordu. çift, engelli çocuklar yurdunun hemen karşısındaki dalgakırana yaslanmış halde oturan bir adam fark etti. adam ayaklarını uzatmış ve birini diğerinin üzerine atmıştı.
adam tertemiz giyinmişti, üzerinde takım elbisesi ve cilalı ayakkabıları vardı, bu kıyafetler sıcak bir yaz akşamı ve sahil için hiç de uygun görünmüyordu. çift yaklaşık 2 metre mesafeden adama seslendi, adam sağ kolunu ağzının hizasına kadar kaldırdı sonra kolu tekrar yere düştü. lyons çifti adamın sarhoş olduğu ve sigarasını yakmaya çalıştığını zannetti, geceyi mahvetmemek adına bu sarhoş adamdan uzaklaşmanın iyi bir fikir olduğuna karar verip oradan uzaklaştılar.
sahilde bulunduğu fotoğraf
aradan 30 dakika geçtikten sonra bir başka çift de dalgakırana yaslanmış halde oturan adamı gördü. sol kolu açılmış ve yere düşmüş ve yüzü tamamen sivrisineklerle kaplanmış haldeydi. çift adamın çok derin bir uykuda olduğu kanısına vardı. hatta kendi aralarında, yüzüne konan bu kadar çok sivrisinekten rahatsız olmadığına göre ölümüne uyuyor diye şakalaştılar.
ertesi sabah, 1 aralık 1948, saat 6.50 civarında sahilde ata binen bir grup insan adamın etrafını sarmıştı. önceki gün adamı fark etmiş olan john lyon, sabah yüzmesinden çıkmıştı ki eşiyle birlikte sarhoş adama rastladıkları yerde toplanan kalabalığı gördü. lyon kalabalığa yaklaştığında bir anda, dün gördükleri adamın artık ölü olduğunu fark etti.
resim 2
somerton adamı adı verilen cesedin ilk incelemesinde kesin ölüm sebebi belirlenemedi. sinekkaydı tıraş olmuş adamın vücudunda bıçak veya kurşun yarası ya da herhangi bir bere yoktu, olay yerinde hiç kana da rastlanmamıştı. ölümünün sessiz ve huzur içinde gerçekleştiği kanısı hakim oldu.
üç saat sonra, ceset adelaide kraliyet hastanesi’ne sevk edildi. dr. john barkley bennet ölüm zamanının sabah 02.00 civarı olduğunu tahmin etti. ardından cesedi patolog john matthew dwyer inceledi, o noktada ölüm katılığı gerçekleşmişti. patolog kulak arkalarındaki ve boynundaki morlukların çok derin olduklarını fark etti ve ölümün ardından bedenin yerinden oynatılmadığını belirledi. adamın kıyafetleri çok temizdi. içinde boxer short ve atlet, üzerinde beyaz bir gömlek, kırmızı bir kravat, açık kahve pantolon, kahverengi süveter ve kahverengi kruvaze bir kaban vardı. ayakkabıları cilalıydı. doktorlar ceplerinde henley beach yönüne bir tren bileti, north glenelg yönüne bir otobüs bileti, metal bir tarak, bir paket sakız, bir paket sigara, bir mendil ve bir paket kibrit buldular.
ancak adamın kıyafetlerinin iç kısmındaki tüm etiketler kesilmişti. pantolon ceplerinin biri bilinmeyen tipte turuncu bir iplikle tamir edilmişti.
bavul
çoğu kişi, kıyafetlerinden ve ceplerinden çıkan eşyalardan dolayı adamın amerikalı olduğunu düşündü. ilginç bir şekilde, somerton adamının üzerinden cüzdan çıkmadı, göğüs cebinde ise dedektif thomas cleland tarafından üzerinde “tamam shud” yazan katlanmış bir kağıt parçası bulundu. farsçada bu ifade bitti, tamamlandı anlamına geliyordu. kelimeler gösterişli bir el yazısıyla yazılmıştı ve bu kağıt parçasının, 12. yüzyıl şairlerinden ömer hayyam’ın “rubaiyat” isimli kitabının yeni zelanda baskısından yırtılmış olduğu bulundu.
adamın vücuduyla alakalı olarak dwyer, göz bebeklerinin küçük ve sıra dışı, dış hatlarının dengesiz ve boyutlarının neredeyse aynı olduğunu not etti. göz bebeklerinin bu derece küçülmesine belli ilaçlar sebep olmuş olabilirdi. sakinleştirici bir ilaç (barbitürat) buna sebep olabilirdi, ancak kesin bir bulgu yoktu. adamın midesinde kan olduğu belirlendi. dwyer, midedeki kanın sebebinin tahriş edici bir zehirden kaynaklanabileceğini söyledi ve midede herhangi bir yiyecek maddesi görmediğini ekledi.
adam orta yaşlarda, muhtemelen 40’larındaydı ve atletik bacaklara sahipti. ayakkabılar ayağını sıkmış olabileceği için ayak baş parmakları garip şekilde ezilmişti. bazıları bu ezikler sebebiyle adamın balet olabileceğini dahi düşündü.
adli tıpçı thomas cleland, digitalis ve strofantin isimli vücutta hızla çözülen ve ardından iz bırakmayan iki tür zehir kullanılmış olabileceğini öne sürdü. somerton adamına bu iki zehirden biri verilmiş ve otopsi yapılmadan önce bu zehirlerin izleri silinmiş olabilirdi.
adamın cesedi
ancak kan ve idrar tahlilleri geldiğinde her şey normal görünüyordu. sonuç olarak kalp krizi geçirdiği, somerton adamının bu yüzden öldüğü hükmüne varıldı. ancak kalp krizini tetikleyen şey büyük ihtimalle, adama isteği dışında habersiz olarak veya zorla verilmiş olan zehirdi .ardından parmak izi incelemesi yapıldı, ancak ne fbı’ın ne de scotland yard’ın veri tabanında herhangi bir eşleşme bulunamadı.
tamam shud ifadesinin ardındaki gizem
bölgedeki yerel tren istasyonunda bulunan terk edilmiş bir binadan bir telefon geldi. ertesi gün, polis adelaide tren istasyonunda kahverengi bir valizin bulunduğunu haber aldı. valizde, somerton adamının kıyafetlerinde tamir için kullanılan ipin aynısı vardı. ip son derece nadir bulunan ve avustralya’da üretilmeyen bir ip olduğu için teşhisi kolay olmuştu. dahası valizde bulunan kıyafetler tam da somerton adamının bedenindeydi ve valizdeki atlet, çamaşırhane torbası ve kravatın üzerinde “t. keane” veya “t. kean” yazısı vardı. ancak bütün bunlar da kimlik tespiti için yetersiz ipuçlarıydı.
tamam shud
bazıları valiz içerisinde bulunan kıyafetlerin kadın kıyafetleri olduğunu ileri sürdü. ancak valizde kıyafetlerin yanı sıra bir fırça, bir bıçak, tornavida, kalemler ve bir makas da bulundu. nihayetinde tüm dünya somerton adamından ve yarattığı gizemden haberdar olmuştu. birkaç ay sonra dedektiflerin ofisine bir adam geldi, elinde bulunması zor olan rubaiyat kitabının bir baskısını tutuyordu ve onun da son sayfasındaki “tamam shud” yazısı yırtılıp alınmıştı. adam, önceki yılın aralık ayında, kayın biraderi ile yola çıktıklarını ve aracı somerton plajı yakınlarında bir yere park ettiklerini söyledi.
valiz
araca geri döndüklerinde aracın zemininde değişik bir kitap olduğunu fark ettiler. her ikisi de kitabın birbirlerine ait olduğunu düşündü ve alıp torpido gözüne koydular. ancak, somerton adamı ile ilgili haberler ortalıkta dolaşmaya başlayınca kitabı incelemeye karar veren ikili, kitabın haberlerde geçen kitapla aynı olduğunu ve son sayfasının yırtılmış olduğunu hemen fark ettiler.
kitabı dedektif lionel leane inceledi ve listelenmemiş iki telefon numarası ve alan kodları olduğunu gördü. ilk telefon numarasından bir şey çıkmadı, ancak ikinci telefon numarası onları somerton plajı bölgesinde yaşayan ve jestyn olarak bilinen genç hemşireye yönlendirdi. jestyn’in ismi halka açıklanmadı, kendisiyle görüşmeye gidildiğinde somerton adamını tanımadığını söyledi. ancak somerton adamının yüz maskesini gördüğünde neredeyse bayılacaktı.
jestyn polisle konuşma konusunda isteksizdi, ancak alfred boxall isimli bir adama kitabın bir kopyasını hediye ettiğini söyledi. polis bu ipucunu takip edince alfred boxall’ın hayatta olduğunu, jestyn’in kendisine hediye ettiği kitabın da hala kendisinde olduğunu keşfetti.
hemşire jestyn ve oğlu
mor ışık altında kitapta ilginç kodlar olduğu görüldü. hiçbir anlam ifade etmeyen harfler 5 sıra halinde yan yana yazılmış, ikinci sıradaki harflerin üstü çizilmişti. ilk üç sıra, alttaki iki sıradan üzerine çift çizgi çekilmiş bir “x” işareti ile ayrılmıştı. istihbaratta çalışan şifre kırıcılar bu harflerin ne anlama geldiğini çözemedi, bunun üzerine belki amatör şifre kırıcılar bir şeyler bulur umuduyla bu satırlar gazetelerde paylaşıldı:
w [veya belki m] rgoababdwtbımpanetp
mlıabo aıaıqc
ıttmtsamstgab
gizemli kelimeler
polis somerton adamının 14 haziran 1949 tarihinde gömülmesine karar verdi. 1958 yılında adli tıp nihai raporunu açıkladı, sonuç kısmında şunlar yazıyordu: “cesedin kime ait olduğu bilinmiyor… nasıl öldüğü veya ölüm sebebi bilinmiyor.”
teoriler
son yıllarda, somerton adamı gizemi ve tamam shud ifadesi yeniden gündem oldu ve insanlar olay hakkında yeniden teoriler üretmeye başladı.
ilk popüler teori jestyn tarafından reddedilmesinin ardından somerton adamının intihar ettiği yönündeydi. ayrıca jestyn’in, tıpkı somerton adamına benzeyen, bu yüzden somerton adamından olduğu iddia edilen bir çocuğu da vardı. araştırmacılar, somerton adamının ailesi olmayan bir hayatı istemediğini bu yüzden canına kıydığını düşündüler.
somerton adamının vücudunda kavga veya cinayet olduğu izlenimi veren herhangi bir yara bere izi olmaması sebebiyle bu teorinin daha akla yatkın olduğu görüşündeydiler. ayrıca, tamam shud notunun jestyn ile bağlantısı da vardı. son olarak, vücudunda hiç zehir bulunmaması da somerton adamının kendi kendini zehirlemiş olabileceğinin bir göstergesiydi.
daha çarpıcı ikinci teori ise somerton adamının çok fazla şey bilen bir casus olduğuydu. ölüm şekli çok sıra dışıydı ve doktorların ifadesine göre kullanılan zehirler çok bilinen zehirler değildi. zehir son derece ölümcül ve bilinmeyen bir zehirdi, öyle ki verilen kişiyi anında öldürüyor, ancak birkaç saat içinde geride hiç iz bırakmayacak şekilde kayboluyordu, bu sebeple de yapılan testlerde ortaya çıkmıyordu. böyle bir zehri temin edebilmiş olması onun çevresinin çok geniş olduğuna işaret ediyordu.
resim
dahası, somerton adamının hikayesi tüm dünyada yankı bulmuşken kimse onu teşhis etmeye gelmemişti. ayrıca karmaşık harflerden oluşan şifreler ve anlam verilemeyen tamam shud ifadesi somerton adamının bir casus olduğu veya birileri tarafından öldürülmek istendiği teorilerini destekliyordu.
vaka hakkında hala ipuçları ortaya çıkıyor. avustralyalı emekli polis memuru gerry feltus, kendi yürüttüğü araştırmalar neticesinde 1959 yılında bir görgü tanığının, somerton adamını başka birinin omzunda taşıyarak plaja getirdiğini ve dalgakırana yaslayıp oturtarak gittiğini gördüğünü söylediğini ortaya çıkarmıştır. görgü tanığının somerton adamının oturtulduğunu söylediği yer tam da bulunduğu yerdir.
yeri
jestyn’in kızı da araştırmaya dair detayları toplamıştır. kendisi somerton adamının dedesi olduğuna ve annesiyle onun bir sovyet casusluk ağına dahil olduklarına inanmaktadır. jestyn’in kızı somerton adamının mezardan çıkarılıp yeniden incelenmesi talebinde de bulunmuştur. o zamana kadar konuşulacak her şey spekülasyondan öte geçmeyecektir. anlaşılan o ki bu dosya asla kapanmayacak, bir başka deyişle “tamam shud” olmayacaktır.
devamını gör...
direksiyonu avuç içiyle çevirmek
karizmatik falan değildir sadece saçmalıktır. en iyisi doğru düzgün araba kullanmaktır.
devamını gör...
geceye az bilinen bir şarkı bırak
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
en sevdiğin şiir?
onu anlattığım
onun beğendiği
anlaşılmıyor musun?
bazen belki de çoğu zaman
birlikte anlaşamamak
anlaşamamakta uzlaşmak
çözeriz merak etme
az gittik uz gittik
uzlaştık yani
hadi gel biraz daha gidelim
bu yol nereye çıkıyor
biliyor musun
ben de bilmiyorum boşver
bilen baksın şu falımıza*
yok yok bakmasın
inanmam ben öyle şeylere
akıl, bilim dururken
fal da neymiş
sen kahveden haber ver
içimdeydi istanbul
bir sesti
bir histi
usulca çağırıyordu
sakin dinliyordum
sessiz
ankara'nın sizi çağırdığı oldu mu hiç?
tamam tamam senin yerin ayrı kızma hemen.*
onu anlattığım
onun beğendiği
anlaşılmıyor musun?
bazen belki de çoğu zaman
birlikte anlaşamamak
anlaşamamakta uzlaşmak
çözeriz merak etme
az gittik uz gittik
uzlaştık yani
hadi gel biraz daha gidelim
bu yol nereye çıkıyor
biliyor musun
ben de bilmiyorum boşver
bilen baksın şu falımıza*
yok yok bakmasın
inanmam ben öyle şeylere
akıl, bilim dururken
fal da neymiş
sen kahveden haber ver
içimdeydi istanbul
bir sesti
bir histi
usulca çağırıyordu
sakin dinliyordum
sessiz
ankara'nın sizi çağırdığı oldu mu hiç?
tamam tamam senin yerin ayrı kızma hemen.*
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
kahve sevmiyorum. (pardon fake hesabıma geçmeyi unutmuşum)
devamını gör...
insana umudunu kaybettiren şeyler
bu ülke de yaşamak..
her gün bu da yaşamak mı?? diye sorgulanır..
her gün bu da yaşamak mı?? diye sorgulanır..
devamını gör...
trt belgesel'de hep fakirlik belgeselleri yayınlanması
seyrederken su bulamayan, kaburgası meydana çıkmış, lapa ile beslenen afrikalı halkı görünce halimize şükretmemize sebep oluyor. ama bir taraftan da su, elektrik, doğal gaz faturaları yok, pantolon bile giymiyorlar, o yüzden kafalar da rahat olunca insanı değişik düşüncelere sevk ediyor.
devamını gör...
buna mı kırıldın derler diye anlatılamayanlar
en iyisi birbirine içini dökmektir yargıya varmadan.
yargılar devam ettikçe insanda bir süre sonra savunma mekanizması oluşturup anlatmamaya başlıyor veya geçiştirmeye çalışıyor. olan kişiye oluyor.
her bir yargı o yarayı daha da açıyor.
yani tecrübe bunlar ama her insanda böyle olduğuna eminim.
yargılar devam ettikçe insanda bir süre sonra savunma mekanizması oluşturup anlatmamaya başlıyor veya geçiştirmeye çalışıyor. olan kişiye oluyor.
her bir yargı o yarayı daha da açıyor.
yani tecrübe bunlar ama her insanda böyle olduğuna eminim.
devamını gör...
samsun’da sokak ortasında eşi tarafından şiddete uğrayan kadın
kadir şeker olayı oldu diye her şeye göz mü yumulsun bu ülkede? 3-5 kişi toplanıp ayırmaya inse ne olurdu ki? kanıt için video yine çekilsin gerçekten kimse inemedi mi yani ayırmaya... küçücük çocuk bile korkup ağlarken bir şeyler yapmaya çalışıyor.
insanlardaki seyirci etkisinden nefret etmeye başladım. bir olay olunca direkt telefonunuzdan video çekmeye bayılıyorsunuz madem gidin kameraman olun.
edit: olay yeniyken fazla sinirimden seyirci etkisiyle izleyen insanlara kızmıştım fakat onları suçlamıyorum, yanlış anlaşılsın istemem. sadece olaya çok üzüldüm.
insanlardaki seyirci etkisinden nefret etmeye başladım. bir olay olunca direkt telefonunuzdan video çekmeye bayılıyorsunuz madem gidin kameraman olun.
edit: olay yeniyken fazla sinirimden seyirci etkisiyle izleyen insanlara kızmıştım fakat onları suçlamıyorum, yanlış anlaşılsın istemem. sadece olaya çok üzüldüm.
devamını gör...
brothers düğüm salonu radyo yayını
tsk zamanları, şırnak'ta yeni gelmiş askercağızlarımıza silah eğitimi veriyoruz.
60mm komando havanına geldi sıra, tek kişinin kullandığı basit bir boru. olayı nedir? havan mermisini içine bırakmadan önce dibine barut hakkı denilen, atılacak mesafeye göre ayarlanan barut yaprakları koyuyoruz, mermiyi bırakınca dipteki iğneyle oluşan tetiklemeyle barut alev alıyor mermi fırlayıp gidiyor.
benim barut hakkını koymayı unutmam, mermiyi havana bıraktıktan sonra o yarım saniyede bunun farkına varıp şimdi ne olacak bakışım, merminin kendi ivmesiyle çıkıp 3 metre ötemize düşmesi ama patlamaması, çünkü havan mermisinin de pimini çıkartmayı unutmam.
ve evet, o vakitler haberlere "eğitim zayiatı" olarak çıkmamamızın yegane sebebi o minnak pimdir.
60mm komando havanına geldi sıra, tek kişinin kullandığı basit bir boru. olayı nedir? havan mermisini içine bırakmadan önce dibine barut hakkı denilen, atılacak mesafeye göre ayarlanan barut yaprakları koyuyoruz, mermiyi bırakınca dipteki iğneyle oluşan tetiklemeyle barut alev alıyor mermi fırlayıp gidiyor.
benim barut hakkını koymayı unutmam, mermiyi havana bıraktıktan sonra o yarım saniyede bunun farkına varıp şimdi ne olacak bakışım, merminin kendi ivmesiyle çıkıp 3 metre ötemize düşmesi ama patlamaması, çünkü havan mermisinin de pimini çıkartmayı unutmam.
ve evet, o vakitler haberlere "eğitim zayiatı" olarak çıkmamamızın yegane sebebi o minnak pimdir.
devamını gör...
öğretmen maaşları
ne hikmetse, ana-babalarının bir tanesiyle baş edemediği veletlerden 30 kadarıyla her gün uğraşmak zorunda olan eğitim emekçilerine çok görülen maaştır.
devamını gör...
sabah yapılan ilk iş
aç karna olan ilacımı içmek.
devamını gör...
doğru eşi bulma yöntemi
doğru eş yoktur.
seçimler vardır ve sonuçlarına katlanacak demir gibi bir yürek.
seçimler vardır ve sonuçlarına katlanacak demir gibi bir yürek.
devamını gör...
çocukken aşık olunca yapılanlar
sınıfça voleybol oynarken gelen topu hep ona doğru atmaktır.
devamını gör...