kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

özgül fobi sınır içermez. her şeyden korkabilirsiniz. tabii ben böyle söyleyince iyi bir şeymiş gibi aksettirdim ancak durum yaşayan için hiç de kolay değil.
devamını gör...

çoğu kişi tarafından sanki tek kitabı 1984’müş gibi sanılan yazar.
devamını gör...

başlık değiştiği için ben de düzeltme yapmak zorunda kaldım.
bu dünya güzeli kız "bir şey diyebilir miyim?" diye izin isteyerek dahil oluyor bu röportaja...

böyle lafa giriyor 11 yaşındaki kız çocuğu; tüm derdi annesi eve ders çalışsın diye çağırırken arkadaşları ile sokakta 5 dk daha fazla oyun oynamak olması gereken bir kız çocuğu...
ağzından çıkan her söz, her soru yüreğine batıyor insanın...
"kendi kendimize bakıyoruz" diyor, "5 kişilik bir aileye 2000 tl nasıl yetsin?" diyor.
bu kız 11 yaşında, soracağı sorular bunlar değil, minicik sırtında koca bir hayat yükü, kimden sorulacak hesabı bunun?
bunları düşünüyorum çünkü halimiz bu diyor...

halimiz bu...
devamını gör...

niye hak etmeyeyim ki? demek ki okumayı seviyorlar yazdıklarımı.
hem hadi dört beş tanesi öylesine takip etti.
68 kisi de öylesine takip etmez ya hani.* *
devamını gör...

askerde havan topu eğitimi almıştık. bazı şerefsiz çavuşlar "saf" bir askere, tahtadan bomba maketini verip, bak bu bombayı topun ağzına bırakacaksın ve aşağıya gidiyormu diye topun içine bakacaksın diyorlardı.
dediğim gibi çocuk "saftı" ve harbiden, bombayı bırakınca bakıyordu. işte o zaman çok "esprili" çavuşlarımız, içimizde bomba atmayı bilmeyen mallar var dedi ve neredeyse bütün askerler çocuğa güldüler.
bu yüzden ne zaman bu filmi görsem o asker aklıma geliyor.
devamını gör...

hikayenin kahramanı erman toroğlu. kırıkkale'de maç yönetirken tribünden kendisine :
abdülhamit'in saz heyeti ananı boğaz köprüsünün ortasında şaapsın diye küfredilince maçı durdurmuş ve tribüne çıkıp sormuş :
"niye abdülhamit'in saz heyeti?"
36 kişiler de ondan
" niye boğaz köprüsünün ortasında?
her kıtadan duyulsun diye.
devamını gör...

türkçesi mizofoni olan hastalık. seslere karşı aşırı hassasiyet olarak bilinir. seçici ses duyarlılığı sendromu da deniyor. ağız şapırdatma, sakız çiğneme, ıslık, horlama, korna, komşudan gelen sesler, esneme, konuşma vb seslerden rahatsız olma.

saygısız, bencil insanlarla dolu ülkemde, aşırı gürültüden ötürü bu sendromu her gün yaşıyorum maalesef.
ancak twitter da denk geldiğim şu söz sayesinde kendimle gurur duydum..

"insanın dayanabileceği gürültü miktarıyla zihinsel yetileri arasında ters orantı vardır. kapıyı yavaşça kapatmak yerine gürültüyle çarpan bir insan yalnızca terbiyesiz değil; aynı zamanda bayağı ve dar görüşlüdür." schopenhauer.
devamını gör...

düşünüyorum da biz çocukken mutlu olmak için bir nedene ihtiyacımız yoktu. çok küçük şeyler bile bizi mutlu etmeye yeterdi. mutlu çocuklardık biz..

klasik olacak, ben senin yaşındayken diye cümle kurmak istemiyorum ama ister istemez şimdi yaşayan çocuklara bakıyorum onlar nasıl mutlu olacaklar diye düşünmeden edemiyorum açıkçası hepsinde beklenti tavan çünkü.

bizler yaşadığımız onca şeye rağmen hala mutlu olabiliyor isek yaşadığımız mutlu çocukluk anılarımızın hatırı var. ( çitlenbik ağacının tepesinden inmiyordum kendi adıma ) mutluluğu nerde aradığımız ile alakalı değil mi mutluluğumuz, bence biz mutluluğu küçücük ayrıntılarda bulan son nesiliz.
devamını gör...

eğer zahmet edip bu kitabı edinir ve kıymetli zamanınızdan biraz - yaklaşık olarak iki saat kadar- ayırırsanız efsanevi güçlere sahip bu hacimsiz ama tahrip gücü yüksek kitap hayatınızı tam olarak değiştirmese bile sizi geri dönüşü olmayan bir yola sokacak dersem çok abartmış olabilirim elbette ama en azından kitabı ne kadar beğendiğimi anlatma yolunda da ciddi adımlar atmış olurum.

size kitabın içeriğini - ki çok dolu dolu bir içerik bu- anlatacak değilim, buna niyetim olmadığı için değil sadece keyfinizin kahyası olmadığım ve dolayısıyla bu keyfi bozmaya hakkım olmadığı için. ancak şu kadarını söylemeliyim ki her kitap başlangıcında hissettiğimiz o beklenti duygusunu karşılayan bir kitap değil okuyacak olduğunuz kitap.

yanlış anlaşılmak istemem, kitap size vaat ettiklerini vaat etmediği bir şekilde karşılıyor. o zaman özetle şöyle söyleyelim; rahatsız edici derecede huzur verici, korkutucu ölçüde sevimli, bilim kurguya çok yakın bir gerçeklik, göz yaşartıcı derecede komik, insanda şaşkınlık yaratacak kadar olağan bir kitap. kitap bittiğinde keşke hiç okumamış olsaydım dediğim bir kitap. ama kötü olduğu için değil aksine muhteşem olduğu için çünkü kitabı okurken aldığı zevk paha biçilmezdi.
devamını gör...

çok dikkat çeken bir saç topuzu ve abartılı makyajı ile öne çıkan bu hanım kızımız, özellikle iç anadolu bölgesindeki düğünlerin vazgeçilmez itemleri arasında yerini daima alır.
devamını gör...

özelikle kıskançlıktan kuduran kızların bir türlü söylemeye dilinin varmadığı kelime.
devamını gör...

"çığlıklar, yardım çığlıkları allahın belaları!" diye devam eden, ölümlü dünya'da feyyaz yiğit'in canlandırdığı serbest karakterinin sözü. filmin en komik sahnesidir. net.
devamını gör...

900 kişilik nüfusu bünyesinde barındıran alaskanın talkeetna adlı şehrinde kayda değer bir belediye başkanı adayı çıkmaması üzerine stubbs isimli kedi başkanlığına adaylığını koymuş ve 1997 yılından 2017 yılına kadar 20 yıllık bir süre içerisinde mamasını yediği memleketine olan vatandaşlık görevini itinayla yerine getirmiştir.
stubbs
devamını gör...

unkapanı plakcıları derneği eski başkanı, arabesk müziğini , tanıtma , yayma ve koruma derneği patagonya şubesi.
değerli yazar , severim kendisini , iyi beyefendi yazar kardeşim, varol .
devamını gör...

yeni bir şehirde yepyeni bir insanla yeni bir hayata başlamak.
devamını gör...

fotoğraftaki yaşlı bunak için de aynı şeyi söyleyin bakayım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hayatın her alanını, hiç olmadığı kadar tarkan şarkılarıyla yaşamak. birbirimize şaşırdığımız anlarda veya iltifat etmek istediğimizde "a-acayipsin!" demek, ayrılık acılarını "dön çaresiz başım" eşliğinde sırılsıklam yaşamak, ilk şoku atlattıktan sonra da "yanlış zaman, yanlış insan" diye teselli bulmak ve daha niceleri. bir de fiko'nun** tam deniz'e* açıldığı sırada biten bir bölümün ardından neler olacağını merak etmekle geçirilen koca bir yaz mevsimi.**
devamını gör...

şu yayınları dinlerken, iyi ki böyle bir sözlüğün açılması için adım atmışım diyorum.
onur, şeref, haysiyet, gurur ne varsa duyuyorum efendim.

(bkz: kocaman alkış)
devamını gör...

evlenmemeyi tercih eden insanların diğerlerinin gözündeki konumudur .
"evde kalmış"
şahsen mutsuz bir evlilik yapmaktansa "evde kalmayı" tercih ederim .
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim