karanlık madde
madde namına bir şeyin olmaması hali.
uzay boşluğu.
bu benim fikrim tabi. benim fikrimce (kesinlikle genel kültüre dayalı bir mantık ile ve bilimsel olamayacak olan fikrimce) uzayın şizofrenik, tür adedini tahmin edemediğim, birkaç eğilimi yani davranışı var. mesela paralel ve yine olasılıkla çoklu paralel - çöken uzayı gerçek dışı tutma - uzay sistemi, bu şey içinde tüm uzaylar aynı yerde ama ayrı zaman alanlarında gerçek olabiliyor. yine mesela, uzayda -olasılıkla- farklı madde yoğunluğuna sahip galaksiler ve uzay cisimleri farklı davranışlar sergiliyor, enerjisini genişleyerek tüketen, içe şöken, çarpışan ve uzaklaşan.. bir madde olmayan ve bir madde barındırmayan uzay her maddeye ve her madde bileşimine, tüm bu farklı gerçeklikleri (olay veya davranışları) aynı yerde ve aynı zamanda yaşatabilir (sürerli kılmak). uzay aslında genişlemez ya da içine çökmez, her ikisinden de fazla davranışı aynı anda ve aynı zamanda maddelere gerçek - sürerli - kılar. karanlık madde zamanın kendisi bile olabilir.
karanlık enerji çok daha gerçekçi ihtimal. yine benim değersiz (bilim dışı) fikrimce.
uzay boşluğu.
bu benim fikrim tabi. benim fikrimce (kesinlikle genel kültüre dayalı bir mantık ile ve bilimsel olamayacak olan fikrimce) uzayın şizofrenik, tür adedini tahmin edemediğim, birkaç eğilimi yani davranışı var. mesela paralel ve yine olasılıkla çoklu paralel - çöken uzayı gerçek dışı tutma - uzay sistemi, bu şey içinde tüm uzaylar aynı yerde ama ayrı zaman alanlarında gerçek olabiliyor. yine mesela, uzayda -olasılıkla- farklı madde yoğunluğuna sahip galaksiler ve uzay cisimleri farklı davranışlar sergiliyor, enerjisini genişleyerek tüketen, içe şöken, çarpışan ve uzaklaşan.. bir madde olmayan ve bir madde barındırmayan uzay her maddeye ve her madde bileşimine, tüm bu farklı gerçeklikleri (olay veya davranışları) aynı yerde ve aynı zamanda yaşatabilir (sürerli kılmak). uzay aslında genişlemez ya da içine çökmez, her ikisinden de fazla davranışı aynı anda ve aynı zamanda maddelere gerçek - sürerli - kılar. karanlık madde zamanın kendisi bile olabilir.
karanlık enerji çok daha gerçekçi ihtimal. yine benim değersiz (bilim dışı) fikrimce.
devamını gör...
güne bir gastronomi bilgisi bırak
patates kızartması için:
patatesleri parmak kalınlığında kesin. kestikten sonra soğuk suyla bütün nişastası gidene kadar yıkayın.
kızartma yapacağınız yağı iyice kızdırın. patateslerin hepsini birden atmatın. bu yağı soğutur ve patatesin yağ çekmesine neden olur. patatesleri teker teker yağın içine bırakın. pembeleşinceye kadar kaşıkla, çatalla vs karıştırmayın. karıştırmak için tencereyi sallayın. tuzunu pembeleştikten sonra atın. afiyet olsun.
yedikten sonra teşekkür edersiniz.
patatesleri parmak kalınlığında kesin. kestikten sonra soğuk suyla bütün nişastası gidene kadar yıkayın.
kızartma yapacağınız yağı iyice kızdırın. patateslerin hepsini birden atmatın. bu yağı soğutur ve patatesin yağ çekmesine neden olur. patatesleri teker teker yağın içine bırakın. pembeleşinceye kadar kaşıkla, çatalla vs karıştırmayın. karıştırmak için tencereyi sallayın. tuzunu pembeleştikten sonra atın. afiyet olsun.
yedikten sonra teşekkür edersiniz.
devamını gör...
zarta
inanılmaz keyifli mobil genel kültür oyunu. oyun şöyle;
bir soru soruyor sana atıyorum tr nin başkenti
sen cevabı bilsen de doğru cevabı yazamıyorsun amacın doğru cevaba en takın cevabı yazmak
ne kadar çeldirici bir cevap yazarsan rakiplerini düşürme olasılığın artar
atıyorum 5 kişiyle oynuyoruz diyelim herkes rakibinin düşeceğini düşündüğü bir cevap yazar
herkes yazdıktan sonra soru şıklı bir şekilde tekrar gelir
5 kişiyse 6 şık gelir 5 rakibinin cevabı artı bir de doğru cevap
ikinci aşamada sen doğru cevabı vermelisin eğer rakiplerinden birinin cevabını işaretlersen rakip 2 puan kazanır
mesela diyelim ki ingiltere'nin başkentini sordu sen londra olduğunu biliyosun ama atıyorum manchester yazdın
rakibini çeldirecek şeyler yazmalısın
bu kadar....
oda kurup özelden oda numarası atabilirsiniz. kişi sayısı çoğaldıkça eğlencesi artıyor*
bir soru soruyor sana atıyorum tr nin başkenti
sen cevabı bilsen de doğru cevabı yazamıyorsun amacın doğru cevaba en takın cevabı yazmak
ne kadar çeldirici bir cevap yazarsan rakiplerini düşürme olasılığın artar
atıyorum 5 kişiyle oynuyoruz diyelim herkes rakibinin düşeceğini düşündüğü bir cevap yazar
herkes yazdıktan sonra soru şıklı bir şekilde tekrar gelir
5 kişiyse 6 şık gelir 5 rakibinin cevabı artı bir de doğru cevap
ikinci aşamada sen doğru cevabı vermelisin eğer rakiplerinden birinin cevabını işaretlersen rakip 2 puan kazanır
mesela diyelim ki ingiltere'nin başkentini sordu sen londra olduğunu biliyosun ama atıyorum manchester yazdın
rakibini çeldirecek şeyler yazmalısın
bu kadar....
oda kurup özelden oda numarası atabilirsiniz. kişi sayısı çoğaldıkça eğlencesi artıyor*
devamını gör...
ayrılığı anlatan en güzel cümle
hayatımın orta yerine koydum seni orada duramadığın için benden özür dileyeceksin.
devamını gör...
bir günaydını çok görmek
güüüünaaaaaayyydııııın, günaydın, günaydın, günaydın....
bende boldu dağıtayım dedim. malum bayram, çocukları sevindirmek iyi olur. *
bende boldu dağıtayım dedim. malum bayram, çocukları sevindirmek iyi olur. *
devamını gör...
türk gencinin ömrünü mahveden üç şey
cehalet, cahillik ve cühelalık..
devamını gör...
cinsel ilişki olmadan ilişki yürür mü sorunsalı
cinsel ilişki iyi bir ilişkinin yüzde 10'u kötü bir ilişkinin yüzde 90'ıdır.
devamını gör...
kuzey ege
türkiye'de en huzurlu tatili yapabileceğiniz bölgedir. muğla, antalya, aydın ve izmir gibi herkesin bildiği kalabalık yerlerde tatil yapmak yerine kuzey ege'de tatil yapmak çok daha iyidir, fiyat açısından nispeten uygundur.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
devamını gör...
pequot
a.b.d'nin connecticut eyaleti ve civarında yaşayan, algonkin dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
beyazlar gelmeden önce avcılık, balıkçılık ve tarımla uğraşıyorlardı. bölgelerine gelen hollanda'lılarla ticaret yaptılar. massachusetts'e yerleşen ingiliz'lerin topraklarına gelmesi üzerine savaş başlattılar.
pequot savaşının başlarında ingilizleri yenselerde, bazı kabilelerin ingilizlere destek vermesi üzerine yenildiler. kabilenin çoğu katledildi ve geri kalanlar bermuda adası'na köle olarak satıldı. kaçabilen az sayıda insan diğer kabilelerin içinde yaşadılar. sonradan bunlara küçük bir toprak parçası verildi. kabilenin bazı üyeleri hristiyan olup bir kiliseye katılarak michigan eyaletine gittiler.
kabilenin üyeleri dil ve kültürünü kaybetmiştir. bugün çoğu connecticut'da ve bazılarıda michigan'da yaşamaktadır.
beyazlar gelmeden önce avcılık, balıkçılık ve tarımla uğraşıyorlardı. bölgelerine gelen hollanda'lılarla ticaret yaptılar. massachusetts'e yerleşen ingiliz'lerin topraklarına gelmesi üzerine savaş başlattılar.
pequot savaşının başlarında ingilizleri yenselerde, bazı kabilelerin ingilizlere destek vermesi üzerine yenildiler. kabilenin çoğu katledildi ve geri kalanlar bermuda adası'na köle olarak satıldı. kaçabilen az sayıda insan diğer kabilelerin içinde yaşadılar. sonradan bunlara küçük bir toprak parçası verildi. kabilenin bazı üyeleri hristiyan olup bir kiliseye katılarak michigan eyaletine gittiler.
kabilenin üyeleri dil ve kültürünü kaybetmiştir. bugün çoğu connecticut'da ve bazılarıda michigan'da yaşamaktadır.
devamını gör...
mabel matiz
dm'den yürüdüğüm adam *
devamını gör...
tarihi çok mu geçmiş
görüp de ibret alır mıyız bilmem ama ekmek israfının en büyük sebebi, "ben bayat ekmek yemem" diyen kibirli insanlardır. evde bayat ekmek varsa, bakkala çocuğu gönderip taze ekmek aldırılmaz, aldırılmamalıdır.
devamını gör...
yazarların radyodan istek şarkısı
izel- ah yandım.
devamını gör...
waterloo muharebesi
çağcıl kaynaklarda 'waterloo savaşı' olarak da anılsa aslında 'waterloo muharebesi' (ing. battle of waterloo; fr. la bataile de mont-saint-jean), bir savaş olmaktan ziyade kesinlikle muharebedir; çünkü bir gün içinde (18 haziran 1815) olup, bitmiştir. nitekim tdk sözlüğüne göre muharebe kelimesi, 'savaşta yapılan çarpışmalardan her biri' anlamına gelir. (türkçeye arapçadan geçmiştir.) (örneğin ligny muharebesi, waterloo’dan iki gün önce 16 haziran 1815’te olmuştur.)
waterloo muharebesi, belçika'nın brüksel şehrinin 14,5 km ve waterloo kasabasının (o dönemde köy) 2 km uzağında gerçekleştiği için bu isimle anılır.
aslında muharebede fransız ordusu, hem moral hem de askeri teçhizat bakımından üstündür. nitekim bonaparte, ilerleyen yaşına ve hastalığına rağmen yine de iyi bir iş çıkarmak üzereyken bu muharebede talihi ters dönmüştür. muharebeyi kazanmak için elindeki tüm enstrümanları kullanmaktan çekinmemiştir: örneğin, o güne dek hiç yenilmemiş ve hiç kaçmamış imparatorluk muhafızlarını (le garde imperiale) dahi yedi tabur olarak savaşa sürmüştür. muhafızların görünmesi (muharebenin sonlarına doğru) orduya yeni bir canlılık getirmiştir. ancak wellington, tehlikeyi daha muhafızlar yürümeye başlarken görmüştür. eli silah tutan herkesi meşhur yokuşunun arkasına silah doldurtup yere yatırmıştır. yaşlı muhafızlar, merkezi kırdık sanarak yokuşu tırmanıp tepesine geldiklerine ingilizler ayağa kalkarak çok yoğun bir yaylım ateşiyle ilk bel sırayı düşürmüştür. muhafızlar direnmiştir ancak ilk anlık şaşkınlığı üzerlerinden atamamıştır. çok yoğun zayiat verip çekilmeye başladıklarında ise fransız ordusunda moral sıfıra inmiştir. zira yaşlı muhafızların kaçtığını daha gören duyan olmamıştır. onlar da kaçıyorsa bu iş bitmiştir diye düşünülmüştür.
muhafızlar kaçmaya başladıkları zaman wellington, hücum işareti vermiştir. birleşik prusya, hollanda ve geriye ne kaldıysa ingiliz ordusu, fransız ordusuna son bir hücuma kalkmış ve sonuçta fransa yenilmiştir.
savaşın hemen sonunda ingilizler kaçmayan ancak teslim de olmayan yaşlı muhafızlara artık savaşın bittiğini, silahlarını indirmelerini telkin etmiştir ancak muhafızlar ölmeyi seçmiştir. “la garde meurt, elle ne se rend pas!” (muhafız ölür, teslim olmaz) diyerek silahlarını ingilizlere doğrultmuş ve nihayetinde vurulmuşlardır.
fransız ordusu, 51 bin kişiyle geldiği meydanda 28 bin ölü ve yaralı, 8 bin esir ve 15 bin kayıp bırakmıştır. ingilizler ve müttefikleri hollandalılar 17 binlik ordularından 3500 ölü, 10.200 yaralı, 3300 kayıp vermiştir. prusyalıların 7 binlik kolordusunun 1200’ü ölü, 4400’ü yaralı, 1400’ü kayıptır. (bu da öyle bir savaş alanı zayiatıdır ki o sayıya ulaşmak için 15 saat boyunca her beş dakikada bir tam yüklü bir jumbo jetin düşmesi ve kimsenin kurtulamaması gereklidir.)
wellington'un biyografilerinden biri bu muharebe hakkında yapılabilecek en doğru yorumu yapmıştır. şöyle özetlenebilir: "napolyon boneparte, wellington'un ispanya'da verdiği savaşları incelemeye tenezzül etmemişti, hatta bu savaşlarda wellington'un evire çevire benzettiği soult'un öğütlerini bile dinlemedi. bu yüzden napolyon savaş meydanına çıktığında, kare formasyonlarında ingiliz piyadesinin ne yapabileceğini bilmiyordu. onları daha önceki savaşlarda darmadağın ettiği kıta avrupasının yarım askerleri sandı. gerçekten de ingilizlerin yanında savaşan belçikalı ve hollandalılar napolyon'un beklediği gibi darmadağın oldu ama çoğu ispanya'da demir dük'ün emri altında savaşmış ingiliz piyadesi, bazı birlikler son adamına kadar ölse de yerinden kıpırdamadı. napolyon hatasının bedelini önce tüm süvarileriyle, sonra tüm ordusuyla ödedi."
tarihçilerin bir çoğuna göre bu muharebe, 19. yüzyılın en önemli muharebelerinden biridir. öyle ki; avrupa'nın kaderi bu muharebe ile değişmiştir.
bu muharebeyi victor hugo da 'sefiller' adlı eserinde destansı bir dille anlatır. hugo, yukarıdaki cümleyi desteklercesine, "waterloo bir muharebe değildir, dünyanın yüzünün değişmesidir" der.
son not: bu muharebenin kader anı, (bkz: stefan zweig) (bkz: insanlığın yıldızının parladığı anlar) isimli kitabından okunabilir.
waterloo muharebesi, belçika'nın brüksel şehrinin 14,5 km ve waterloo kasabasının (o dönemde köy) 2 km uzağında gerçekleştiği için bu isimle anılır.
aslında muharebede fransız ordusu, hem moral hem de askeri teçhizat bakımından üstündür. nitekim bonaparte, ilerleyen yaşına ve hastalığına rağmen yine de iyi bir iş çıkarmak üzereyken bu muharebede talihi ters dönmüştür. muharebeyi kazanmak için elindeki tüm enstrümanları kullanmaktan çekinmemiştir: örneğin, o güne dek hiç yenilmemiş ve hiç kaçmamış imparatorluk muhafızlarını (le garde imperiale) dahi yedi tabur olarak savaşa sürmüştür. muhafızların görünmesi (muharebenin sonlarına doğru) orduya yeni bir canlılık getirmiştir. ancak wellington, tehlikeyi daha muhafızlar yürümeye başlarken görmüştür. eli silah tutan herkesi meşhur yokuşunun arkasına silah doldurtup yere yatırmıştır. yaşlı muhafızlar, merkezi kırdık sanarak yokuşu tırmanıp tepesine geldiklerine ingilizler ayağa kalkarak çok yoğun bir yaylım ateşiyle ilk bel sırayı düşürmüştür. muhafızlar direnmiştir ancak ilk anlık şaşkınlığı üzerlerinden atamamıştır. çok yoğun zayiat verip çekilmeye başladıklarında ise fransız ordusunda moral sıfıra inmiştir. zira yaşlı muhafızların kaçtığını daha gören duyan olmamıştır. onlar da kaçıyorsa bu iş bitmiştir diye düşünülmüştür.
muhafızlar kaçmaya başladıkları zaman wellington, hücum işareti vermiştir. birleşik prusya, hollanda ve geriye ne kaldıysa ingiliz ordusu, fransız ordusuna son bir hücuma kalkmış ve sonuçta fransa yenilmiştir.
savaşın hemen sonunda ingilizler kaçmayan ancak teslim de olmayan yaşlı muhafızlara artık savaşın bittiğini, silahlarını indirmelerini telkin etmiştir ancak muhafızlar ölmeyi seçmiştir. “la garde meurt, elle ne se rend pas!” (muhafız ölür, teslim olmaz) diyerek silahlarını ingilizlere doğrultmuş ve nihayetinde vurulmuşlardır.
fransız ordusu, 51 bin kişiyle geldiği meydanda 28 bin ölü ve yaralı, 8 bin esir ve 15 bin kayıp bırakmıştır. ingilizler ve müttefikleri hollandalılar 17 binlik ordularından 3500 ölü, 10.200 yaralı, 3300 kayıp vermiştir. prusyalıların 7 binlik kolordusunun 1200’ü ölü, 4400’ü yaralı, 1400’ü kayıptır. (bu da öyle bir savaş alanı zayiatıdır ki o sayıya ulaşmak için 15 saat boyunca her beş dakikada bir tam yüklü bir jumbo jetin düşmesi ve kimsenin kurtulamaması gereklidir.)
wellington'un biyografilerinden biri bu muharebe hakkında yapılabilecek en doğru yorumu yapmıştır. şöyle özetlenebilir: "napolyon boneparte, wellington'un ispanya'da verdiği savaşları incelemeye tenezzül etmemişti, hatta bu savaşlarda wellington'un evire çevire benzettiği soult'un öğütlerini bile dinlemedi. bu yüzden napolyon savaş meydanına çıktığında, kare formasyonlarında ingiliz piyadesinin ne yapabileceğini bilmiyordu. onları daha önceki savaşlarda darmadağın ettiği kıta avrupasının yarım askerleri sandı. gerçekten de ingilizlerin yanında savaşan belçikalı ve hollandalılar napolyon'un beklediği gibi darmadağın oldu ama çoğu ispanya'da demir dük'ün emri altında savaşmış ingiliz piyadesi, bazı birlikler son adamına kadar ölse de yerinden kıpırdamadı. napolyon hatasının bedelini önce tüm süvarileriyle, sonra tüm ordusuyla ödedi."
tarihçilerin bir çoğuna göre bu muharebe, 19. yüzyılın en önemli muharebelerinden biridir. öyle ki; avrupa'nın kaderi bu muharebe ile değişmiştir.
bu muharebeyi victor hugo da 'sefiller' adlı eserinde destansı bir dille anlatır. hugo, yukarıdaki cümleyi desteklercesine, "waterloo bir muharebe değildir, dünyanın yüzünün değişmesidir" der.
son not: bu muharebenin kader anı, (bkz: stefan zweig) (bkz: insanlığın yıldızının parladığı anlar) isimli kitabından okunabilir.
devamını gör...
hayatta bir kez olsun yapmak istenilen meslek
arkeolog. güneşin altında bir mozaik için aylarca iğneyle kuyu kazmak ama sonunda tarihin bir sayfasını daha aydınlatmak. harika bir histir eminim.
devamını gör...
anna karenina
sophie marceau, sean bean, alfred molina gibi iyi oyuncuların olduğu 1997 yapımı filmi de olan kitaptır. 2012 yılında bir versiyonu daha çekilmiştir.
devamını gör...
ceyda düvenci'nin kızının regl olmasını sosyal medyadan duyurması
aylar oldu buna. şimdi neden fırsattan fesat çıkarılıyor ki?
milyonlarca erkeğin sünneti alkışlarla kutlanırken genç bir kızın ilk regl oluşu neden tiksinilip ayıplanıyor anlamak kábil değil. gerdek çarşafını yedi sülaleye göstermek isteyen erkekler regli sevmiyor. anladım ki insanoğlu bir tek kendi döktüğü kanı göstermeyi seviyor. okey.
milyonlarca erkeğin sünneti alkışlarla kutlanırken genç bir kızın ilk regl oluşu neden tiksinilip ayıplanıyor anlamak kábil değil. gerdek çarşafını yedi sülaleye göstermek isteyen erkekler regli sevmiyor. anladım ki insanoğlu bir tek kendi döktüğü kanı göstermeyi seviyor. okey.
devamını gör...

