dondurma kabından sarma çıkması
hani nerde?
bir tane de benim dolabımdan çıksa.
üşeniyorum sarmıyorum, sarınca bir öğünde bitiyor, komşular yollayınca hemen bitiyor.
olan dolaplar konum atabilir mi?
bir tane de benim dolabımdan çıksa.
üşeniyorum sarmıyorum, sarınca bir öğünde bitiyor, komşular yollayınca hemen bitiyor.
olan dolaplar konum atabilir mi?
devamını gör...
dünyanın en güçlü zehri
botoksta kullanılan ilacın da kaynağı olan clostridium botulinium ( umarım doğru yazdım).
herkes daha soyut zehirlerden bahsetmiş ama bende biraz ‘düz adam sami’lik olduğu için başlığı ilk anladığım şekilde değerlendirdim.
dünyanın en kuvvetli ve tehlikeli bakterisi olup, efsaneye göre bir tatlı kaşığı dolusu bakterinin ,tüm insanlığı yok edeceği söylenir. vücuda girmesi halinde (botox uygulamaları hariç) vücudu hızlı şekilde felç ederek, ölüme sebebiyet verir.
herkes daha soyut zehirlerden bahsetmiş ama bende biraz ‘düz adam sami’lik olduğu için başlığı ilk anladığım şekilde değerlendirdim.
dünyanın en kuvvetli ve tehlikeli bakterisi olup, efsaneye göre bir tatlı kaşığı dolusu bakterinin ,tüm insanlığı yok edeceği söylenir. vücuda girmesi halinde (botox uygulamaları hariç) vücudu hızlı şekilde felç ederek, ölüme sebebiyet verir.
devamını gör...
ceza hukukunda seri yargılama usulü
2019 yılında 7188 sayılı kanun'un 23. maddesiyle yapılan bir düzenleme ile ceza muhâkemesi kanununa eklenmiş bir yargılama usulüdür. bazı suçlar için öngörülmüştür. bu suçlar: türk ceza kanunu'nda yer alan hakkı olmayan yere tecavüz, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma, gürültüye neden olma, parada sahtecilik, mühür bozma, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçları ile 6136 sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanun'un 13 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen, 6831 sayılı orman kanunu'nun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen, 1072 sayılı rulet, tilt, langırt ve benzeri oyun alet ve makinaları hakkında kanun'un 2 nci maddesinde belirtilen, 1163 sayılı kooperatifler kanunu'nun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suçlardır.
okuyucuların anlayabileceği şekilde anlatmak gerekirse; seri yargılama usulünde, klasik anlamda bir yargılama yoktur. bir şüpheli, seri yargılama usulü ile görülecek bir suçun şüphelisi ise, ona savcılık tarafından önce bir müdafi (avukat) görevlendiriliyor. şüpheliye avukatı huzurunda seri yargılama usulünü kabul edip etmediği soruluyor. şüpheli ve avukatı kabul ettiğinde savcılık, bir seri yargılama usulü teklif tutanağı hazırlayarak asliye ceza mahkemesine gönderiyor. bu teklif tutanağında, cumhuriyet savcısının hazırladığı, yargılama konusu suç ile ilgili olarak şüphelinin suçu işlediğini kabul ederek cezasını belirleyen bir kısa karar metni bulunuyor. yâni, savcılık, asliye ceza mahkemesine diyor ki; ‘‘bu adam suçu işlemiş, sen karar için zahmet etme, ben ceza kısa kararını hazırladım. bu kararı eğer maddi bir hatası yoksa sen de değiştirmeden veriver’’, diyor.
asliye ceza mahkemesi de daha önce suç şüphelisi iken bir anda sanık durumuna düşmüş olan kişinin savunmasını alıyor, ardından savcılığın hazırladığı kararı yapıştırıp, dosyayı itiraza açık olmak üzere kapatıyor.
anlaşılacağı üzere, seri yargılama usulünde mahkemenin bir yargılamasından ziyade, savcılığın sanki bir havâle dairesi niteliğine ircâ edilmiş bir mahkeme işlemi söz konusudur. seri yargılama usulünü kabul eden sanıkların buradaki avantajı ise kendilerine ceza ya da özel ceza kanununa göre verilecek cezanın ½ oranında indirilerek verilmesidir. dolayısıyla, bu durumla karşı karşıya kalacak şüphelilerin, eğer dosyalarında atılı suçu işlediklerine dair güçlü deliller yoksa seri yargılama usulünü reddetmeleri, ama dosyada isnad edilen suça dair önemli deliller var ise seri yargılama usulünü kabul etmeleri akıllıca olur düşüncesindeyim.
okuyucuların anlayabileceği şekilde anlatmak gerekirse; seri yargılama usulünde, klasik anlamda bir yargılama yoktur. bir şüpheli, seri yargılama usulü ile görülecek bir suçun şüphelisi ise, ona savcılık tarafından önce bir müdafi (avukat) görevlendiriliyor. şüpheliye avukatı huzurunda seri yargılama usulünü kabul edip etmediği soruluyor. şüpheli ve avukatı kabul ettiğinde savcılık, bir seri yargılama usulü teklif tutanağı hazırlayarak asliye ceza mahkemesine gönderiyor. bu teklif tutanağında, cumhuriyet savcısının hazırladığı, yargılama konusu suç ile ilgili olarak şüphelinin suçu işlediğini kabul ederek cezasını belirleyen bir kısa karar metni bulunuyor. yâni, savcılık, asliye ceza mahkemesine diyor ki; ‘‘bu adam suçu işlemiş, sen karar için zahmet etme, ben ceza kısa kararını hazırladım. bu kararı eğer maddi bir hatası yoksa sen de değiştirmeden veriver’’, diyor.
asliye ceza mahkemesi de daha önce suç şüphelisi iken bir anda sanık durumuna düşmüş olan kişinin savunmasını alıyor, ardından savcılığın hazırladığı kararı yapıştırıp, dosyayı itiraza açık olmak üzere kapatıyor.
anlaşılacağı üzere, seri yargılama usulünde mahkemenin bir yargılamasından ziyade, savcılığın sanki bir havâle dairesi niteliğine ircâ edilmiş bir mahkeme işlemi söz konusudur. seri yargılama usulünü kabul eden sanıkların buradaki avantajı ise kendilerine ceza ya da özel ceza kanununa göre verilecek cezanın ½ oranında indirilerek verilmesidir. dolayısıyla, bu durumla karşı karşıya kalacak şüphelilerin, eğer dosyalarında atılı suçu işlediklerine dair güçlü deliller yoksa seri yargılama usulünü reddetmeleri, ama dosyada isnad edilen suça dair önemli deliller var ise seri yargılama usulünü kabul etmeleri akıllıca olur düşüncesindeyim.
devamını gör...
biontech kurucularının yılın atatürkçüsü ödülünü reddetmesi
atatürkçü düşünce derneği politik bir örgüt olduğu için, başarılarının politize edilmesini istememişlerdir. sonuçta buldukları aşı tüm insanlığa hizmet edecek bir buluştur. evrensel olmasını istemişlerdir. bence reddetmelerinde bir mahsur yok.
burada bizim oturup düşünmemiz lazım. 2 tane bilim insanı, bunlar bizim vatandaşımız ama ne kadar acı ki imkan olmadığı için başka bir ülkede çığır açıcı işlere imza atıyorlar, salgının seyrini değiştiriyorlar, ve bunu alman vatandaşı olarak yapıyorlar. biz ise çıkıp bunları başaran insanlar türk demekle övünüyoruz sadece. kim bilir bu ülkeden gitmiş nice beyinler var da ileride başkalarının başarısı olurken biz sadece türk olmaları ile övüneceğiz...
burada bizim oturup düşünmemiz lazım. 2 tane bilim insanı, bunlar bizim vatandaşımız ama ne kadar acı ki imkan olmadığı için başka bir ülkede çığır açıcı işlere imza atıyorlar, salgının seyrini değiştiriyorlar, ve bunu alman vatandaşı olarak yapıyorlar. biz ise çıkıp bunları başaran insanlar türk demekle övünüyoruz sadece. kim bilir bu ülkeden gitmiş nice beyinler var da ileride başkalarının başarısı olurken biz sadece türk olmaları ile övüneceğiz...
devamını gör...
1. nesil yazarlardan özür dilemek
uludağ vb yerlerden gelen ruh hastalarını gördükten sonra göz altlarıma dolan damla damla gerçeklik.
pırasa başlılarım siz çok özel yazarlarmışsınız değerinizi bilememişiz. haggaten içtenlikle yaptığım bir çağrı bu. keşke gidenler de geri gelse. tekrardan çileden çıkartsak sizi ama dostça, kardeşçe sarılsak memelerinizi ellesem, sevinsek.
üzmezdim sizi. tüm entelliğinize katlanırdım. zaten giden bir iki çok seksi hanım oldu arada, onlarla olan yarım kalmışlık mahvediyor beni. bu olmamışlık çok acı.
site kimlere kaldı. çok üzgünüm. duygusal bir anımdayım.
pırasa başlılarım siz çok özel yazarlarmışsınız değerinizi bilememişiz. haggaten içtenlikle yaptığım bir çağrı bu. keşke gidenler de geri gelse. tekrardan çileden çıkartsak sizi ama dostça, kardeşçe sarılsak memelerinizi ellesem, sevinsek.
üzmezdim sizi. tüm entelliğinize katlanırdım. zaten giden bir iki çok seksi hanım oldu arada, onlarla olan yarım kalmışlık mahvediyor beni. bu olmamışlık çok acı.
site kimlere kaldı. çok üzgünüm. duygusal bir anımdayım.
devamını gör...
abdülaziz şukella
o artık bir kafa sözlük yazarı.
hoş geldi.*
hoş geldi.*
devamını gör...
sözlük yazarlarını bugün şaşırtan şeyler
az önce denk geldim gelmez olaydım. sadece şaşırmak değil içim bulandı. bir insan (!) neden çocuk derisinden yapılmış ayakkabı giymek ister?
ingiltere, yaklaşık 1610'lar. sayası soluk krem renginde, astarsız, yüksek topuklu ve kare burunlu, tamamen elde dikilmiş, çocuk derisinden bir ayakkabı. şu anda british museum'da.
ingiltere, yaklaşık 1610'lar. sayası soluk krem renginde, astarsız, yüksek topuklu ve kare burunlu, tamamen elde dikilmiş, çocuk derisinden bir ayakkabı. şu anda british museum'da.
devamını gör...
30 aralık 2022 normal sözlük yılbaşı çekiliş etkinliği
tavuk döner ayran için,
1604.
şaka bir yana,
bağış fikri.. o ne güzel düşünce!! fikirlerinize sağlık..
1604.
şaka bir yana,
bağış fikri.. o ne güzel düşünce!! fikirlerinize sağlık..
devamını gör...
üstünde ne var sorusu
allahın rahmeti ve bereketi*
devamını gör...
madem öldürmeyecektin niye bu kadar ağrıdın
hem migren hem sinuzitim oldugu icin bunu diyip duruyorum kafamin icinde.. cekenler bilir sadece :(
devamını gör...
sizi engelledim diye mesaj atan yazar
nahif.
derim ki, bunu bildirdiğinize bahtiyar oldum, acep ne yanım size nobran gelmiş ola? der ki, şöyle şöylenizi sevmedim, der ki, böyle böylenizi nahoş buldum.
işte o an, bir nezaketle dostluk başlar.
tüm önyargılar un ufak olur.
der ki, neçe sohbeti güzel adam/kadınmış meğerise, der ki, ah tanrım bir hata etti kulun, ah der, beyefendi/hanımefendi kusuruma bakmayın, ben sizi yanlış tanımışım...
bu da böyle bir anımdır.
derim ki, bunu bildirdiğinize bahtiyar oldum, acep ne yanım size nobran gelmiş ola? der ki, şöyle şöylenizi sevmedim, der ki, böyle böylenizi nahoş buldum.
işte o an, bir nezaketle dostluk başlar.
tüm önyargılar un ufak olur.
der ki, neçe sohbeti güzel adam/kadınmış meğerise, der ki, ah tanrım bir hata etti kulun, ah der, beyefendi/hanımefendi kusuruma bakmayın, ben sizi yanlış tanımışım...
bu da böyle bir anımdır.
devamını gör...
nerden ablan oluyorum
genç olduğum halde koca koca adamlar bana da böyle diyor. hiç hoş değil, evet. kibar kibar evet efendim demek, buyrun, tabii gibi ifadeler kullanmak varken her önüne gelene abla demek bana samimiyetsiz geliyor.
devamını gör...
yaprak sarma fan kılap
insan duygularıyla acımasızca oynayan yazar, çakma yaprak sarması şeyi.
bana "gel nasıl güzel sarma olur, sana öğreteyim" dedi, bi güzel yanına çekti. allah sizi inandırsın anca carcarcar çene, daha soğan bile hazır değil, yapraklar desen tekrar salamuraya attı kendini, tuz bozuldu bak düşün, tuz!
sarmadan filan vazgeçtim, "ablam bi çay / su bişi ver, ölüyorum" diyorum, "niyetliyim ben" diyor.
allahını seven çekip çıkarsın beni buradan, ya da polis jandarma haber verin!*
şaka şaka, güzel dert dinliyor, güzel yazıyor, güzel insan, güzel kardeş..
bana "gel nasıl güzel sarma olur, sana öğreteyim" dedi, bi güzel yanına çekti. allah sizi inandırsın anca carcarcar çene, daha soğan bile hazır değil, yapraklar desen tekrar salamuraya attı kendini, tuz bozuldu bak düşün, tuz!
sarmadan filan vazgeçtim, "ablam bi çay / su bişi ver, ölüyorum" diyorum, "niyetliyim ben" diyor.
allahını seven çekip çıkarsın beni buradan, ya da polis jandarma haber verin!*
şaka şaka, güzel dert dinliyor, güzel yazıyor, güzel insan, güzel kardeş..
devamını gör...
la vie d'adele
2013 yılında cannes film festivali'nde altın palmiye ödülü kazanan abdellatif kechiche'in senaryosunu yazıp yönettiği filmdir. film baş karakter adèle (adèle exarchopoulos)'in lise yıllarınaki ergen halinden yetişkin bir insan haline gelene kadarki sürece odaklanır. adèle bu süreçte tutku ve özgürlüğü hayatına giren ressam emma (emma seydoux) ile olan birlikteliğiyle keşfecektir. oldukça erotik olan ve uzun süren sevişme sahneleri ile tartışmalara konu olmuştur. pek çok kişi o yüzden bu filme "baya porno bu, kim neden sevsin ki?" demiştir. sevişme sahnelerinin uzun ve abartılı olmasına katılmakla beraber, bu bu filmin çok iyi bir film olmasını engellememektedir. nitekim film içerdiği duyguları seyiriciye geçirmek yani seyiriciye karakterlerin hislerini yaşatmak konusunda çok iyidir. baş karakterimiz büyürken ve bir yandan hayatı, ilişkileri ve cinselliği keşfederken siz de adeta sapık gibi bütün bunları yaşar, olayın tam anlamıyla içine girersiniz. bu filmi ilk seyrettiğimde 19 yaşında, yalnız, bütün arkadaşları tarafından terkedilmiş bir üniversite birinci sınıf öğrencisi olarak beni yaşadığım sefil hayattan alarak ergen bir fransız kızın tutku dolu ilişkisinin içerisine çekmiş ve 179 dakikalığına da olsa başka bir dünyaya gitmeme vesile olmuştur. bu yüzden bende yeri ayrı olan bir filmdir.
devamını gör...
eş cinselliğe karşı çıkanları aşağılamaya kalkmak
dünya sizin görüş, düşünce ve inançlarınız kısacası sizin etrafınızda dönmüyor. ezemediğiniz, hakaret edemediğiniz, kendinize benzetemediğiniz her birey ve düşünce karşısında aman efendim biz aşağılandık savroları saçıyorsunuz etrafa.
yok efendim hastalıkmış tedavi edilmeliymiş, yok efendim gençlere örnek oluyormuş vsvs siz bu eşcinselliği ne sanıyorsunuz acaba?
çıkın şu ufacık, bencil dünyanızdan artık. sizden sempati, sevgi, ilgi alaka bekleyen yok. ben eminim ki sizi gözleri bile görmüyor. ciddiye bile almıyorlar. hoş alınacak yanınızda yok zaten ama ben yine de bir sinirlendim.
savunulmaya, haklarında güzellemeler yazılmaya ihtiyaçlarıda yok evet. kendi hayatlarını kendi istedikleri gibi yaşıyorlar. çok afedersiniz size giren çıkan mı var???
ama size ne ama bize ne?
burnunuzu her şeye sokmadan, insanların hayatlarına müdahale edemeden yaşayamaz mısınız siz? hoş balık baştan kokar ne görürseniz onu yapıyorsunuz sizde. gökten inmedi başımızdakilerde birileri oy verdi seçti.
aynı kabadayılık aynı başkalarının hayatlarına saldırma konusunda özgüven aynı saygısız tavırlar. neyse sakinim zaten şu başlığa bile bir tane eşcinsel, biseksüel arkadaşımız yazmamış. kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz. komiğiz gerçekten!
yok efendim hastalıkmış tedavi edilmeliymiş, yok efendim gençlere örnek oluyormuş vsvs siz bu eşcinselliği ne sanıyorsunuz acaba?
çıkın şu ufacık, bencil dünyanızdan artık. sizden sempati, sevgi, ilgi alaka bekleyen yok. ben eminim ki sizi gözleri bile görmüyor. ciddiye bile almıyorlar. hoş alınacak yanınızda yok zaten ama ben yine de bir sinirlendim.
savunulmaya, haklarında güzellemeler yazılmaya ihtiyaçlarıda yok evet. kendi hayatlarını kendi istedikleri gibi yaşıyorlar. çok afedersiniz size giren çıkan mı var???
ama size ne ama bize ne?
burnunuzu her şeye sokmadan, insanların hayatlarına müdahale edemeden yaşayamaz mısınız siz? hoş balık baştan kokar ne görürseniz onu yapıyorsunuz sizde. gökten inmedi başımızdakilerde birileri oy verdi seçti.
aynı kabadayılık aynı başkalarının hayatlarına saldırma konusunda özgüven aynı saygısız tavırlar. neyse sakinim zaten şu başlığa bile bir tane eşcinsel, biseksüel arkadaşımız yazmamış. kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz. komiğiz gerçekten!
devamını gör...
motor takılmış gibi tanım girerken aniden durgunlaşmak
bazen böyle başlıkların arasında gezer dururken, ah şuna da gireyim buna da gireyim, * bu komik yazayım diyerek fersah fersah dolanırken bir anda ya başlık bulamaz insan, ya da bir dönüp de bakayım ne yazmışım diye ara verir. işte o ara aslında bütün hızın kesildiği ve bilmeksizin kendini sükunetin kollarına bıraktığı andır kişinin.
döner bakarsın ki tanımlar almış yürümüş ama içleri boş. öyle gelir ya bazen insana. ki geneli öyle oluyor.
ve diyorsun ki kendine dur yeter artık... bunca kelime heder oldu tanımlarında oysa o harfler ne umutlarla birleşmişti ve kelime olmuştu. o kelimeler cümle. cümleler paragraf. paragraflar ormana dönmeli yurdumda. neyse ki kağıtlara yazmıyoruz bu tanımları yoksa ne israf ne israf.
internet olmasa mesela mektuplaşma yoluyla tanım yazsak ve onlar bir gazetede toplansa, ne kadar saçma olurdu.
ben başlığı unuttum ve bitiriyorum.
bu tanım muhtemelen tek kalacak ama alıştım üzülmeyin.
döner bakarsın ki tanımlar almış yürümüş ama içleri boş. öyle gelir ya bazen insana. ki geneli öyle oluyor.
ve diyorsun ki kendine dur yeter artık... bunca kelime heder oldu tanımlarında oysa o harfler ne umutlarla birleşmişti ve kelime olmuştu. o kelimeler cümle. cümleler paragraf. paragraflar ormana dönmeli yurdumda. neyse ki kağıtlara yazmıyoruz bu tanımları yoksa ne israf ne israf.
internet olmasa mesela mektuplaşma yoluyla tanım yazsak ve onlar bir gazetede toplansa, ne kadar saçma olurdu.
ben başlığı unuttum ve bitiriyorum.
bu tanım muhtemelen tek kalacak ama alıştım üzülmeyin.
devamını gör...



