aşk ve güzellik tanrıçası ayzıt
ayzıt bal porsuğu arkadaşımızın anlattıklarının üstüne ayrıca çocukları ve hayvanları korur. insanlara sevgiyi öğretir. simgesi kuğulardır. hatta bu yüzden kuğular kutsal kabul edilir ve onlara dokunulmaz.
hayvanları ve çocukları koruyuculuğu ise umay ana ile ortak özellikleridir.
bir gün kızım olursa adını alacağı tanrıça.
hayvanları ve çocukları koruyuculuğu ise umay ana ile ortak özellikleridir.
bir gün kızım olursa adını alacağı tanrıça.
devamını gör...
yahşi batı
cem yılmazın en sevdiğim filmlerinden biridir. hem espriler hem kurgu olarak benim için mükemmel bir filmdir. ayrıca sonunda gösterdiği nunçaku hikayesini çekmediği her gün kendisine küfür ediyorum.
filmin yönetmenliğini ömer faruk sorak üstlenmiştir. senaryo koltuğunda ise cem yılmaz bulunuyor.
film 2009 yılı yapımı bir filmdir.
oyuncu kadrosunda cem yılmaz, ozan güven, demet evgar, zafer algöz gibi başarılı isimler bulunuyor.
filmin konusu 19. yüzyılda özel görev için abd başkanına hediye götüren iki kişiyi anlatır. aziz vefa ve lemi galibin başından geçen olayları izleriz.
film bence cem yılmaz’ın en iyi üç filminden birisi. bu filmde geçen olaylar ve mizahi öğeler bence türkiye’nin çok üzerinde. ne zaman açıp izlesem sıkılmayacağım harika göndermelerin olduğu başarılı bir komedi.
hem o dönemi çok iyi yansıtması hem o dönemin unsurlarını kullanması ve bunları kullanırken sık sık göndermeler yapılması bu filmi başka bir seviyeye taşıyor.
yer yer yapılan eleştiriler ve tespitler filmi izlediğim ilk andan beri beni acayip içine çekiyor. her izlediğimde başka bir detayı fark ediyorum.
filmin bir başka güzel kısmı ise kostümlerin ve dekorun usta işi olması. kusursuza yakın bir şekilde planlanmış bir film. yahşi batı denen dünya iyi gözlemlenmiş ve iyi yerine getirilmiş.
ayrıca bu film için zafer algöz’ün oyunculuğuna ayrı bir parantez açmak gerekiyor. inanılmaz bir performans inanılmaz bir oyunculuk. inanılmaz. filmi başka bir seviyeye çıkarıyor.
hala izlemeyen olduğunu düşünmüyorum ama izlemeyen varsa izlesin. dediğim gibi cem yılmaz’ın en iyi filmlerinden bir tanesi. en iyi üç filminden bir tanesi hatta.
filmin yönetmenliğini ömer faruk sorak üstlenmiştir. senaryo koltuğunda ise cem yılmaz bulunuyor.
film 2009 yılı yapımı bir filmdir.
oyuncu kadrosunda cem yılmaz, ozan güven, demet evgar, zafer algöz gibi başarılı isimler bulunuyor.
filmin konusu 19. yüzyılda özel görev için abd başkanına hediye götüren iki kişiyi anlatır. aziz vefa ve lemi galibin başından geçen olayları izleriz.
film bence cem yılmaz’ın en iyi üç filminden birisi. bu filmde geçen olaylar ve mizahi öğeler bence türkiye’nin çok üzerinde. ne zaman açıp izlesem sıkılmayacağım harika göndermelerin olduğu başarılı bir komedi.
hem o dönemi çok iyi yansıtması hem o dönemin unsurlarını kullanması ve bunları kullanırken sık sık göndermeler yapılması bu filmi başka bir seviyeye taşıyor.
yer yer yapılan eleştiriler ve tespitler filmi izlediğim ilk andan beri beni acayip içine çekiyor. her izlediğimde başka bir detayı fark ediyorum.
filmin bir başka güzel kısmı ise kostümlerin ve dekorun usta işi olması. kusursuza yakın bir şekilde planlanmış bir film. yahşi batı denen dünya iyi gözlemlenmiş ve iyi yerine getirilmiş.
ayrıca bu film için zafer algöz’ün oyunculuğuna ayrı bir parantez açmak gerekiyor. inanılmaz bir performans inanılmaz bir oyunculuk. inanılmaz. filmi başka bir seviyeye çıkarıyor.
hala izlemeyen olduğunu düşünmüyorum ama izlemeyen varsa izlesin. dediğim gibi cem yılmaz’ın en iyi filmlerinden bir tanesi. en iyi üç filminden bir tanesi hatta.
devamını gör...
az gelişmiş ülkelerde tartışılan konular
kadınların tayt giymesi
kadınların yürümesi
kadınların makyaj yapmasındaki amaç
kadınların yüksek lisans yapmasının nedeni
siyaseti zaten #716448 güzel açıklamış.
kadınların yürümesi
kadınların makyaj yapmasındaki amaç
kadınların yüksek lisans yapmasının nedeni
siyaseti zaten #716448 güzel açıklamış.
devamını gör...
sayısalcı kadınların çok sıkıcı olması
niye öyle diyorsunuz beyfendi? alındım, gücendim.
devamını gör...
recep tayyip erdoğan'ın sevilmemesi
18 yılda ülkeyi sattı savdi.. hala seviyor olanlara beddualarimi yolluyorum..
devamını gör...
lil uzi vert'in alnına elmas diktirmesi
yarın bir gün, o elması almak için, onun kafasını kesmeye hazır binlerce siyah kardeşinden, kendini koruması gerekiyor.
devamını gör...
normal sözlük hikayesi
kapıdaki jennifer lopez'di. kıskançlığıyla bilinen benjamin arkasını dönüp, içerideki eylüling'e ''jennifer lopez mıçımı yesindir'' dedi ve jennifer bu söze alındı.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
devamını gör...
kalp ritmini hızlandıran şeyler
göz göze gelmek.
devamını gör...
çinli bilim insanlarının ses dalgalarıyla yağmur yağdırması
şuan dünya pandemi ile boğuşsa da yakın gelecekte dünyayı bekleyen kuraklık tehlikesine karşı olumlu bir haber.
çin'in başkenti pekin'deki tsinghua üniversitesi'nden araştırmacılar, düşük frekanslı ses dalgalarıyla "bulutları hareketlendirerek" daha fazla yağış elde edilebileceğini gözlemledi.
kaynak:buradan okuyabilirsiniz
çin'in başkenti pekin'deki tsinghua üniversitesi'nden araştırmacılar, düşük frekanslı ses dalgalarıyla "bulutları hareketlendirerek" daha fazla yağış elde edilebileceğini gözlemledi.
kaynak:buradan okuyabilirsiniz
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan sözlük yazarı
1. resim değil fotoğraf.
2. size ne?
başlık düzenlenmiş. thanks.
t: kendisine verilen hakkı kullanan sözlük yazarıdır.
o kutucuk oraya boşuna koyulmamış.
2. size ne?
başlık düzenlenmiş. thanks.
t: kendisine verilen hakkı kullanan sözlük yazarıdır.
o kutucuk oraya boşuna koyulmamış.
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
bu ekibin düşüncelerinde kaybolmaya hazır olun kafa sözlük ailesi! düşüncelerinin derinliği, sorgulamanın en tatlı hali ile ve verilen mesajlar kesinlikle beni etkiledi. emeklerinize, her hücrenize teşekkürlerimi sunuyorum sevgili agora meyhanesi!
devamını gör...
hayal edilen araç vs sahip olunan araç
2000’lerin başında yani lisede öğrenci olduğum dönem şuanki sahip olduğum aracın 5-6 model altını hayal ederdim.-98-99 model olanı- kısmet oldu ve epeydir opel astra’ya biniyorum.
ancak bu işin sonu yok. öyle çok büyük hayaller kurmam pek. genelde gerçekçi düşünmeye gayret ederim. buna rağmen şimdilerde başka bir araç hayali kuruyorum bile.
zaten iktisat bilimi de bunu der. ihtiyaçlar sınırsız. imkanlar ve kaynaklar sınırlı. bunu dengeleyebilmek de kabiliyet ister. bir şey hayal edersiniz. sonra hayal ettiğiniz şeye ihtiyaç duyduğunuzu düşünür, almaya çalışırsınız.
size hayal kurduran ve genellikle bunu prestij veya saygınlık vadederek yapan pazarlamacılar iken size yol gösterip almanızı sağlayanlar ise bankacılar olur. tabii sonrası size kalmış elbette. ya borç batağına girer debelenirsiniz ya da ayağınızı yorganınıza göre uzatıp bu fikirden sıyrılırsınız.
tercih sizin!
ha bu arada ne diyordu ekonomist arkadaşlar: ytd
eyyorlamam buğedar.
haydi hayırlı tıraşlar.
ancak bu işin sonu yok. öyle çok büyük hayaller kurmam pek. genelde gerçekçi düşünmeye gayret ederim. buna rağmen şimdilerde başka bir araç hayali kuruyorum bile.
zaten iktisat bilimi de bunu der. ihtiyaçlar sınırsız. imkanlar ve kaynaklar sınırlı. bunu dengeleyebilmek de kabiliyet ister. bir şey hayal edersiniz. sonra hayal ettiğiniz şeye ihtiyaç duyduğunuzu düşünür, almaya çalışırsınız.
size hayal kurduran ve genellikle bunu prestij veya saygınlık vadederek yapan pazarlamacılar iken size yol gösterip almanızı sağlayanlar ise bankacılar olur. tabii sonrası size kalmış elbette. ya borç batağına girer debelenirsiniz ya da ayağınızı yorganınıza göre uzatıp bu fikirden sıyrılırsınız.
tercih sizin!
ha bu arada ne diyordu ekonomist arkadaşlar: ytd
eyyorlamam buğedar.
haydi hayırlı tıraşlar.
devamını gör...
radyo yayınlarının tanıtımında yapılan çifte standart
sözlükte çifte standart olduğu fikrine katılıyorum ancak bu çifte standardın yönetim tarafından getirildiği fikrine katılmıyorum. sevgili uykusuzkahvenin yayında söylediği bir şey vardı "bizler radyo için dışarıdan profesyonel hizmet almadık. teknik kadro kurmadık. her şeyi amatör ruhla kendi içimizde yapmaya çalışıyoruz."
bu güne kadar yayın yapan arkadaşlarının bir tekinin bile radyo sektöründe en ufak bir şansı yok. bu da bir sır değil. ancak sözlük radyosunda aranan da zaten profesyonel işler yapanları maaşla radyoya getirmek değil. kendi aramızda kendi yağımızla kendi helvamızı kavurmak. kimin sektör stardartında program hazırladığı değil yani mesele. kimin elini taşın altına koyduğu ve çekmediği.
daha önce sözlük yazarlığı geçmişi olan birisinin, yeni sözlük yazarlığına başlamış birisini tenkit etmesi anlaşılabilir, çünkü ortada keşfedilmiş bir bağdat zaten var. işin doğrusu biliniyor. ancak sözlük radyosu işi öyle değil. görev alanlar daha önce radyoculuk yapmamışlar. kervanı yolda düzüyorlar. bağdatı keşfetmek zorundalar. hata yapmak ve hatalardan doğruyu bulmak zorundalar.
hataları olacak, değişklikler olacak. bir şeyler denenecek. bu yayın esnasında ses kesilmesi de olabilir teknik hata olarak. o zaman da "yayında sansür var" mı denilecek? elbette bazı şeyleri deneme yanılma ile bulmak zorundalar. önceden başlıklar sabitlenmiyordu evet ancak önceden radyonun kendine ait bir kategorisi de yoktu. deneniyor bir şeyler. sözlük gelişiyor, radyo gelişiyor. sözlük ilk kaydolduğumuz günki gibi mi? bir şeyi yapıp sonra vazgeçtiler. "yazarlara iltimas" diye ortaya mı atlandı. sözlükte bir ara moderasyon tek çatı altında toplandı. sonra işlevselliği azalttığı görüldü ve eski haline döndü. bbu bir deneme yanılmaydı ve gayet olağandı. kimse komplo teorileri üretmedi o konuda. ve belki de ileride yine o sisteme dönülecek.
eğri oturup doğru konuşalım. sek'in programı istenen etkiyi uyandırmadıysa bunun sorumlusu yönetim değil. kimse farklı bir kulp bulmaya çalışmasın. radyo işi sözlük gibi bireysel bir iş değildir. ekip işidir. radyonun amacı da sözlükte polemik oluşturmak değil sözlüğü bir adım daha ileri taşımaktır.
bu gibi ithamlar zedelenen kişisel egoyu tamir adına ancak radyoya ve dolayısı ile sözlüğe zarar verme pahasınadır.
ne uykusuzkahvenin ne de yoldaşın reklam derdi olmayan, reyting kaygısı taşımayan, daha fazla yazarın katılımcı olması için uğraşılan bir radyoda yazar kayıracağını söyleyemez. söyleyen için bir üst paragraf geçerlidir.
support süresini aşmıştır, diğerleri aştırılmamıştır. deneme yanılmadır. bir başlık sabitlenmiştir sonra sabitlenme işi bırakılmıştır. deneme yanılmadır. eğer ki supoort tekrar süresini aşarsa ya da tekrar bir başka yayın başlığı sabitlenirse yani eğer bir uygulama değişikliği bir seferden fazla gerçekleşirse haklılığı tartışılır. o zamana kadar kendi egonuz için kime neye zarar verdiğinizi umursamadığınız düşünürüm.
hepiniz aklı başında yaşını almış sayılacak bireylersiniz. tamam kendinizde haklı olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. ancak bu haklı olduğunuzu düşünmek sonucu giriştiğiniz eylem hak almak için olmalıdır, zarar vermek için değil. sizin yaptığınız ise aramadığınız hakkınız için karşıya zarar verme çabası olarak adlandırılır.
özetle : birden fazla tekrarlanmayan, uygulamadaki değişiklikler, işin doğrusunu bulmaya çalışırken ki deneme yanılmadır. birden fazla tekrarlanmayan değişiklikleri kişisel algılayıp şato önüne yığılmayın. elinizdeki meşaleleri kenara koyup cadı avını bırakın.
bu güne kadar yayın yapan arkadaşlarının bir tekinin bile radyo sektöründe en ufak bir şansı yok. bu da bir sır değil. ancak sözlük radyosunda aranan da zaten profesyonel işler yapanları maaşla radyoya getirmek değil. kendi aramızda kendi yağımızla kendi helvamızı kavurmak. kimin sektör stardartında program hazırladığı değil yani mesele. kimin elini taşın altına koyduğu ve çekmediği.
daha önce sözlük yazarlığı geçmişi olan birisinin, yeni sözlük yazarlığına başlamış birisini tenkit etmesi anlaşılabilir, çünkü ortada keşfedilmiş bir bağdat zaten var. işin doğrusu biliniyor. ancak sözlük radyosu işi öyle değil. görev alanlar daha önce radyoculuk yapmamışlar. kervanı yolda düzüyorlar. bağdatı keşfetmek zorundalar. hata yapmak ve hatalardan doğruyu bulmak zorundalar.
hataları olacak, değişklikler olacak. bir şeyler denenecek. bu yayın esnasında ses kesilmesi de olabilir teknik hata olarak. o zaman da "yayında sansür var" mı denilecek? elbette bazı şeyleri deneme yanılma ile bulmak zorundalar. önceden başlıklar sabitlenmiyordu evet ancak önceden radyonun kendine ait bir kategorisi de yoktu. deneniyor bir şeyler. sözlük gelişiyor, radyo gelişiyor. sözlük ilk kaydolduğumuz günki gibi mi? bir şeyi yapıp sonra vazgeçtiler. "yazarlara iltimas" diye ortaya mı atlandı. sözlükte bir ara moderasyon tek çatı altında toplandı. sonra işlevselliği azalttığı görüldü ve eski haline döndü. bbu bir deneme yanılmaydı ve gayet olağandı. kimse komplo teorileri üretmedi o konuda. ve belki de ileride yine o sisteme dönülecek.
eğri oturup doğru konuşalım. sek'in programı istenen etkiyi uyandırmadıysa bunun sorumlusu yönetim değil. kimse farklı bir kulp bulmaya çalışmasın. radyo işi sözlük gibi bireysel bir iş değildir. ekip işidir. radyonun amacı da sözlükte polemik oluşturmak değil sözlüğü bir adım daha ileri taşımaktır.
bu gibi ithamlar zedelenen kişisel egoyu tamir adına ancak radyoya ve dolayısı ile sözlüğe zarar verme pahasınadır.
ne uykusuzkahvenin ne de yoldaşın reklam derdi olmayan, reyting kaygısı taşımayan, daha fazla yazarın katılımcı olması için uğraşılan bir radyoda yazar kayıracağını söyleyemez. söyleyen için bir üst paragraf geçerlidir.
support süresini aşmıştır, diğerleri aştırılmamıştır. deneme yanılmadır. bir başlık sabitlenmiştir sonra sabitlenme işi bırakılmıştır. deneme yanılmadır. eğer ki supoort tekrar süresini aşarsa ya da tekrar bir başka yayın başlığı sabitlenirse yani eğer bir uygulama değişikliği bir seferden fazla gerçekleşirse haklılığı tartışılır. o zamana kadar kendi egonuz için kime neye zarar verdiğinizi umursamadığınız düşünürüm.
hepiniz aklı başında yaşını almış sayılacak bireylersiniz. tamam kendinizde haklı olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. ancak bu haklı olduğunuzu düşünmek sonucu giriştiğiniz eylem hak almak için olmalıdır, zarar vermek için değil. sizin yaptığınız ise aramadığınız hakkınız için karşıya zarar verme çabası olarak adlandırılır.
özetle : birden fazla tekrarlanmayan, uygulamadaki değişiklikler, işin doğrusunu bulmaya çalışırken ki deneme yanılmadır. birden fazla tekrarlanmayan değişiklikleri kişisel algılayıp şato önüne yığılmayın. elinizdeki meşaleleri kenara koyup cadı avını bırakın.
devamını gör...
adanalıların ortak özellikleri
adanalı olmaları. tamam kabul iğrençti.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çocukluk fotoğrafları
birkaçınız hariç hepiniz çok tatlış çocuklarmışsınız ha. o birkaçınız da kuzenlerime benziyor, tokatlamalık çocuklardı, kusura bakmayın.
devamını gör...
küfürbaz
sövgücü anlamına gelir. günlük hayatının vazgeçilmez öğesidir çoğu insan için. ne kadına ne de erkeğe hiç yakıştıramam. yapmayın, etmeyin hocam.
devamını gör...
nikola tesla
gerçek bilim tanrısı.
thomas edison'un kapitalist çalışma yapısından hayatı boyunca nefret etmiş, hatta "bana ne edison'un ampulünden" demiş insan. ayrıca edison'un doğru akım sevdasının yanlış olduğunu anlamış, alternatif akım üzerine inanılmaz çalışmalar yapmış kişi.
başka kimsede duymadığım bir yeteneğe sahipti tesla. tasarladığı alet ne kadar komplike ve ayrıntılı olursa olsun, aletin çalışmasını kafasında simüle edebiliyordu.
daha doğru anlatmak gerekirse, günümüzde tasarım aşamasında olan herhangi bir icat, önce bilgisayarlarda, maketlerde modellenir, hatalarına ve zayıf yanlarına bakılır, gerekirse yeniden düzenlenir, mükemmelliğe ulaşınca seri üretime geçilir.
tesla, bu denemelerin hepsini beyninde gerçekleştirip, modeli en ince ayrıntısına kadar kafasında çalıştırdıktan sonra üretime geçen "dahi" kelimesinin zbamm diye oturduğu bir adamdı.
hitler'den ve nazilerden nefret etti. aynen ekşi sözlükten aldığım bir cümleyle açıklamak gerekirse "hitler'in kesinlikle durdurulması gerektiğine inanıyordu (2. dünya savaşı sırasında bir alman gemisi elektrik atlaması sonucunda batmıştı, bu olayda tesla'nın parmağı olduğu düşünülüyor)."
yapabildiklerinin adeta sınır yoktu.
kablosuz (havadan) elektrik iletebileceğini iddia etti, bilim çevreleri götleriyle güldüler. tesla'nın cevabı ise kurduğu sistemle havadan elektrik ileterek kilometrelerce ötedeki ampulleri yakmak oldu.
kendisi için deli dendi, dahi dendi, uzaydan-gelecekten geldi, ruhunu sattı, ancak büyücülük yaparak bu kadar inanılmaz bir bilim adamı haline geldi bile dendi.
bazı kayıtlarda yapay deprem üretebildiği, ama kötüye kullanılırsa dünyanın büyük bir tehlikeye gireceğini farkettiği için bu deneyi sonlandırıp tüm notlarını ve düzenekleri yok ettiği yazılı. bunların kanıtı yok tabii ki.
ama her ne olursa olsun, tesla şu anda yaşasaydı, bilim dünyası çok farklı gelişmelere gebe olabilirdi.
bu herifi bir araştırın, nasıl harcanıp gittiğini, sisteme uymadığı için nasıl aşağı çekildiğini bir okuyun. inanın burda anlattıklarım çok yetersiz aslında
kendisi zamanının walter bishop'uydu desek pek fazla sallamış olmayız.
thomas edison'un kapitalist çalışma yapısından hayatı boyunca nefret etmiş, hatta "bana ne edison'un ampulünden" demiş insan. ayrıca edison'un doğru akım sevdasının yanlış olduğunu anlamış, alternatif akım üzerine inanılmaz çalışmalar yapmış kişi.
başka kimsede duymadığım bir yeteneğe sahipti tesla. tasarladığı alet ne kadar komplike ve ayrıntılı olursa olsun, aletin çalışmasını kafasında simüle edebiliyordu.
daha doğru anlatmak gerekirse, günümüzde tasarım aşamasında olan herhangi bir icat, önce bilgisayarlarda, maketlerde modellenir, hatalarına ve zayıf yanlarına bakılır, gerekirse yeniden düzenlenir, mükemmelliğe ulaşınca seri üretime geçilir.
tesla, bu denemelerin hepsini beyninde gerçekleştirip, modeli en ince ayrıntısına kadar kafasında çalıştırdıktan sonra üretime geçen "dahi" kelimesinin zbamm diye oturduğu bir adamdı.
hitler'den ve nazilerden nefret etti. aynen ekşi sözlükten aldığım bir cümleyle açıklamak gerekirse "hitler'in kesinlikle durdurulması gerektiğine inanıyordu (2. dünya savaşı sırasında bir alman gemisi elektrik atlaması sonucunda batmıştı, bu olayda tesla'nın parmağı olduğu düşünülüyor)."
yapabildiklerinin adeta sınır yoktu.
kablosuz (havadan) elektrik iletebileceğini iddia etti, bilim çevreleri götleriyle güldüler. tesla'nın cevabı ise kurduğu sistemle havadan elektrik ileterek kilometrelerce ötedeki ampulleri yakmak oldu.
kendisi için deli dendi, dahi dendi, uzaydan-gelecekten geldi, ruhunu sattı, ancak büyücülük yaparak bu kadar inanılmaz bir bilim adamı haline geldi bile dendi.
bazı kayıtlarda yapay deprem üretebildiği, ama kötüye kullanılırsa dünyanın büyük bir tehlikeye gireceğini farkettiği için bu deneyi sonlandırıp tüm notlarını ve düzenekleri yok ettiği yazılı. bunların kanıtı yok tabii ki.
ama her ne olursa olsun, tesla şu anda yaşasaydı, bilim dünyası çok farklı gelişmelere gebe olabilirdi.
bu herifi bir araştırın, nasıl harcanıp gittiğini, sisteme uymadığı için nasıl aşağı çekildiğini bir okuyun. inanın burda anlattıklarım çok yetersiz aslında
kendisi zamanının walter bishop'uydu desek pek fazla sallamış olmayız.
devamını gör...

