sen trakyalılara kurban ol dediğim iddiadır. biz trakyalılar iyi insanlarız çoğumuz öyle bunu kanıtlayamam ama yemin edebilirim. doğu göçmenlerinin trakya'yı saçma şekilde istilasından rahatsız olduğumuz doğrudur. ama ırkçılıktan kastın bu ise çok yanlış yerdesin dostum!
devamını gör...

rus doktorlar sergey agapkin ve georgiy sapronov yeni tip koronavirüsün (covid-19) sadece akciğerleri değil, aynı zamanda beyni, kalbi, karaciğeri ve gastrointestinal sistemi de etkileyebileceğini kaydetti.
sapronov, covid-19 hastalığını geçiren bazı hastalarda, gaz değişimini engelleyen ve vücudun oksijen satürasyonunu azaltan pulmoner fibroz oluştuğunu belirtti.
kalbin covid-19'u atlatan hastalarda lezyonların görüldüğü ikinci organ olduğunu belirten sapronov, bu durumda en ciddi komplikasyonun miyokardit ve kan pıhtılaşması nedeniyle kalp kasının iletkenliğinin ihlali olabileceğini ifade etti.
dr. sergey agapkin ise, covid-19'un sinir sistemini etkileyebileceğine dikkat çekerek, geçen ilkbaharda iyileşen hastaların şu anda yüksek oranda depresyon yaşadığına vurgu yaptı. bazı hastaların halsizlik, yorgunluk ve sinirliliğin eşlik ettiği post-viral asteni sendromu yaşadığını belirtti.
hindistan'da 60 yaşındaki milind ketkar covid-19 nedeniyle akciğerlerinde oluşan iltihabın ven trombozuna neden olduğunu söyledi. ven trombozu, genelde bacaklarda oluşan kan pıhtılarından kaynaklanıyor.
doktor ben littlewood-hillsdon, covid-19'un neden uzun süren bir hastalık olduğunun henüz anlaşılamadığını söyledi. “uzun covid "in resmi bir tıbbi terim olmadığını, ancak semptomları, dünya sağlık örgütü tarafından resmi olarak tanınan iki haftalık semptom süresinden daha uzun süre devam eden kişileri tanımlamak için konuşma dilinde kullanılan bir terim olduğunu açıkladı.
devamını gör...

alman otomobillerinin çok rahat kazanacağı versustur.

adamlar otomobil değil tank yapıyor.
devamını gör...

uçan adam sabri geliyor benim aklıma. buyrun:
devamını gör...

amerika'daki alkol yasağının uygulandığı dönemde (prohibition era) amerikan hükümeti insanların yasağa riayet etmemesi sonucu alkol kaçakçılığı yapılan içkilere zehir katmaya karar verdi ve 1933 yılında bu yasağın kaldırılmasıyla toplamda 10.000 kişi izlenen bu uygulamadan ötürü hayatını kaybetti.
detaylı bilgi
devamını gör...

o güven bir kere yıkıldığı zaman ne yaparsan yap hep içinde kuşku olacak, ya yine aldatıyorsa diye düşünmekten kafayı yiyip duracaksın, o yüzden benim asla affetmem diyeceğim sorunsal.
devamını gör...

pagan müziğin en güzel örneklerinden biridir. gecenin çocukları; kurtların serenatları, muzip cadıların kıkırdamaları, çokça neşeli bir mistik müzik şöleni... arp ve flüt ile keltlerin diyarından; acem, hint diyarlarının otantik enstürmanlarına kadar yelpazesi geniş bir müzik topluluğu...


fee ra huri


wytches’ brew
devamını gör...

kısaca "ahlaki davranışlar tanrı tarafından emredildiği için mi ahlakidir, yoksa ahlaki olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir" sorusundan oluşan bir ikilemdir. bu soru din felsefesinin temel sorularından birisidir. bu soruyu "bir şey tanrı iyi dediği için mi iyidir, yoksa zaten iyi olduğu için mi tanrı o şeye iyi demektedir" şeklinde de sorabiliriz.

eğer birinci seçeneği kabul edersek, iyiliğin ve kötülüğün tek mutlak kriteri olarak tanrı'yı kabul ederiz. yani hiçbir şey kendiliğinden iyi ya da kötü olmadığını kabul etmiş oluruz. yani iyi şeylerin kendiliğinden bir anlamı yoktur ve tanrı bunları iyi kabul ettiği için iyidir demek zorunda kalırız. bu noktada gelen eleştiriler ise ilahi emirlerin keyfi olduğudur. "tanrı x yerine neden y'yi emretmiştir?" sorusunun cevabı sadece "çünkü tanrı öyle istiyor" olacaktır. bu noktada bir de david hume tarafından ortaya atılmış olgu-değer problemi eleştirisi vardır. david hume bulgusunu şöyle açıklar: "şimdiye kadar karşılaştığım bütün ahlak sistemlerinde şuna tanık oldum. ahlakçı, belli bir yere kadar normal bir biçimde akıl yürütmeye koyulmakta fakat sonunda tanrının varlığına veya insani faaliyetlere ilişkin bir dizi yargılara varmaktadır. burada insanı hayrete düşüren bir husus vardır. şöyle ki, varılan sonuçlara ilişkin ifadelerde “…dır” (is) veya “değildir” (is not) gibi yer alması gereken bağlantılar yerine zorunluluk ve ödev bildiren ifadeleri ("meli" veya "malı" takılarıyla ifade edilen fiilleri) görmekteyiz. son derece önemli olan bu değişikliğin nasıl olduğunu açıklamak mümkün değildir. her şeyden önce bu değişiklik yeni bir ilişkiyi dile getirmektedir. bunun bir gerekçesi olmalıdır. bu yeni ilişki, kendisinden tam anlamıyla farklı olan yargılardan nasıl doğmaktadır?" burda anlatılan problem sonucunda olay tamamen tanrı x'i yapmamı istiyor o halde x'i yapmalıyım durumuna dönüşmesidir. yani olgudan değere geçiş söz konusudur. burdaki geçiş ise keyfilik olarak adlandırılmıştır.

şayet ikinci seçeneği kabul edersek, bir şey kendiliğinden iyi olduğu için tanrı ona iyi demiştir olarak kabul ederiz. bu da tanrı'nın iradesinden bağımsız bir iyilik kötülük kavramı ortaya çıkarır. her şeyi tanrı yaratmış olsa da, yarattığı şeylerin iyi ya da kötü olması tanrı'ya bağlı değildir bu görüşe göre. yarattıklarının bazıları kendiliğinden iyi veya kötüdür. bu durum da temellendirmede sorunlar ortaya çıkarır. burda düşünmemiz gereken ise eğer tanrı'nın emirlerinden bağımsız ahlaki kurallar var ise, bu da tanrı'nın hakimiyetinin sınırsız olmadığını ortaya çıkarır. bu da tanrı'dan bağımsız ahlaki kuralların varlığının bir de bu kuralı ortaya koyanlar olacağını gösterir bizlere. teizmin temel argümanlarından birisi tanrısız bir ahlaki düzenin imkansız olduğudur. eğer bu seçeneği kabul edersek, bu da bizleri tanrısız ahlaki kurallarının varlığına ulaştırır.

mesela bir şeyin iyi veya kötü olması tanrı'ya bağlıdır seçeneğini kabul ettikten sonra, tanrı mutlak iyidir, kötü buyurmaz demek de bir mantık hatası ortaya çıkarır. çünkü ilk seçenekte bir şeyin kötü olmasının tanrı'ya bağlı olduğunu kabul etmiştik. diğer seçenekte kötü buyurmaz demek ortaya bir çelişki çıkarır.

iki durumda da mutlak iyinin tanımına ulaşamayız. ilk seçenekte tanrı iyi dediği için iyidir olarak kabul ederiz, ikinci seçenekte ise iyi olduğu için tanrı emretmiştir deriz.
devamını gör...

anayasa hukukçusu prof. dr. ibrahim kaboğlu'nun sözkonusu cumhurbaşkanı kararının neden hukuksuz olduğunu anlatan tweeti. buradan

1. sözleşmenin feshini amaçlayan cumhurbaşkanı kararı, anayasa açısından yok hükmündedir.

2. istanbul sözleşmesi, 6251 sayılı yasa ile tbmm'de oybirliği ile uygun bulunarak, anayasanın 90. maddesi
çerçevesinde yürürlüğe konulmuştur.

3. insan haklarına ilişkin bir uluslararası andlaşma olarak istanbul sözleşmesi m.90 gereğince normlar hiyerarşisi bakımından yasaların üstünde yer almaktadır.

4. sözleşmeden çıkışın, "usulde paralellik ilkesi" gereği, ancak tbmm'de kabul koşullarına uyularak mümkün olabileceği öne sürülse de, böyle bir işlem, türkiye'nin avrupa konseyi çerçevesinde insan hakları kazanımlarını sorgulamak anlamına geleceğinden, kazanılmış haklar için geçerli geriye götürülemezlik genel ilkesine aykırılık oluşturur.

5. cumhubaşkanı'nın 3718 sayıllı kararı, 9 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesi madde 3'e dayandırılmış olsa da, bu maddenin geçerlilik alanı, uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari andlaşmalara ilişkin olan anayasa madde 90/3 ile sınırlı olup, yasa ile uygun bulunan uluslararası sözleşmeleri kapsamamaktadır. "milletlerarası andlaşmaları onaylar ve yayımlar" kaydı (anayasa m.104/11), ancak anayasa m.90/3 veya uygun bulma yasası* sonrası işlemler için geçerli olabilir.

6. cumhurbaşkanı'nın bir kararla insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeyi feshi bir yana, cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile dahi(bazı sosyal haklar dışında) insan hakları alanında düzenleme yapamaz*cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. anayasanın
ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü
bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez.

7. cumhurbaşkanı'nın hiçbir işlemi, yasa alanında düzenleme yapamaz. kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak yetkisi sadece tbmm'ye aittir. 6251 sayılı* yasa hala yürürlüktedir ve yürürlülükte olduğu sürece cumhurbaşkanı işlemi ile sözleşmeden çekilmek olanaksızdır.

8. cumhurbaşkanı'nın bu kararı anayasa madde 2( hukuk devleti), madde 6 (kaynağını anayasadan almayan yetki kullanma yasağı), madde 7 (yasama yetkisinin devredilemezliği), madde 11( anayasanın üstünlüğü), madde 13( hak ve özgürlüklerde yasallık ilkesi), madde 87(kanun koyma ve kaldırma yetkisinin tbmm'ye aidiyeti), madde 90( uluslararası sözleşmelerin normlar hiyerarşisindeki yeri) ve madde 104( cb yetkilerinin sınırları )'e açıkça ve çok yönlü olarak aykırı olup hukuken yok hükmündedir.

9. sözkonusu 3718 sayılı c.başkanı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması için hemen danıştay'a başvurma
gereği vardır. kararda dayanak alınan ve kötüye kullanıma açık olan aynı zamanda hukuk devletine de aykırı olan 9 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesi madde 3'ün de anayasaya aykırılık itirazı önsorun yapılmalıdır.*

10. yargıya intikal ettirilen bu durum hemen avrupa konseyi'ne bildirilmelidir.

11. sorumluluk bakımından; bundan böyle olası bir kadına yönelik şiddet ve öldürme eylemi ile sözkonusu 3718 sayılı c.başkanı kararı arasında nedensellik ilişkisinin kurulması, sorumluluk hukukunun temel bir ilkesidir.

12. 100. yıla doğru demokratik cumhuriyet yanlıları ile keyfi tek adam yönetimi yanlıları arasında ayrışma derinleşirken, "insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti" yolunda anayasal dayanışma halkalarını örmek ve genişletmek her yurttaşın hakkı olduğu gibi 42 milyon kadına karşı bir görevdir.
devamını gör...

“herr mannelig” isimli parçası çok ama çok başarılı olan senfonik metal grubudur.
devamını gör...

yunanca kökenli bir kelime. bir durumu/olayı öğrenmekten korkmak anlamına gelmektedir. öğrenince büyüsünü ve gizemini kaybedeceğini düşünüp endişe ve kaygı duymasıdır.
devamını gör...

(bkz: safra bastırmak) yani ''sadece açlığı bastırmak için yemek yemek'' .

tanım: az bilinen deyimleri paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

durağa gelir gelmez otobüsün gelmesi.
devamını gör...

yalnız olmadığıma çok sevindiğim başlık. aslında uzunca yıllardır ayırt edebiliyorum ama yine birisi aniden” sağdaki 2. dosyayı uzatsana” veya “sol en alt çekmeceden alsana” derse o an bir karmaşa yaşıyorum. en uyuz olduğumda yol tarifi isteyen taksiciler o yüzden direk taksi çağırmadan konumu ve adresi girip kurtuluyorum.
ha bu arada yön duygum benimde yok. neyimiz var acaba bizim, ölecek miyiz?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
istanbul arkeoloji müzesi bahçesinde sıradan bir gün.
devamını gör...

sözlükte akan taze bir hayat da var. herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor ve bu yüzden emekte var fazlasıyla. radyo var, güzel sosyal projeler var, her daim yenilikler var, heyecanlı bir bekleyiş var. çok yazan var çok okuyan var, çok güzel dostlar çok güzel arkadaşlar var. eh daha ne olsun var oğlu var yani.
devamını gör...

çarşı, tilki ve ailemizin son üyesi lapacı.
devamını gör...

bir kafa sözlük yazarı isteğidir. özgün olabilmenin önemini kavrayan, ikinci sınıf imitasyon etkisi yaratan başlıklardan bıkmış her yazarın beni anladığını düşünüyorum. aynı duyguları farklı cümlelerle izah edebilecek kadar zengin bir dilimiz olduğuna inanıyorum.

ekleme : aşağıdaki yazar arkadaşın uyardığı gibi kastım sadece spesifik tanım içeren başlıklar içindir.

ekleme 2 : elbette aynı ülkede aynı gündemi yaşıyoruz. kastım tamamen aynı kelimeler ile başlık açılmamasıdır. gündemdeki bir olayı betimlerken ekşi’nin başlığı ile birebir aynı kelimeleri ihtiva eden başlık açılmaması, yazarın kendi özgün tarifini getirmesidir.
devamını gör...

bu şey değil mi ya hah murat dalkılıç - bi hayli klibi.

değişmek / gelişmek öncelikle kendi yararı için olmalı insanın.
devamını gör...

hollandaca sosyal ve rahat bir durumu tanımlamak için kullanılan bu kelime zaman içinde sosyal medyada farklı anlamlarda kullanılmaya başlanmıştır.
gezelligheid sevdiğin şeylerle beraber geçirilen keyifli zamanı ifade eder.
sevdiğin yerde olmanın yaşattığı mutluluk ve huzura da denir.
dışarda kar yağmıştır, buz gibi soğuk bir hava vardır ama evinizde şömine başında sevdiğiniz ile sıcak bir sohbete başlamışsınızdır… gezelligheid bozulmasın diye telefonu sessize alırsınız.*

yurdum medyası ise önce gezellig diye kelimeyi kısaltmış, sonra "ha gezellig ha güzellik, uzatmaya ne gerek var, bırakın bu gavur kelimelerini" demiştir. *
gezelligheid yaşamışsanız şu şarkıda olduğu gibi sevdiğinizi bırakmak istemezsiniz.



seninle tattım ben her mutluluğu
bırakıp gidersen bil ki yaşamam

ömrümden canımdan ne istersen al
gülü susuz seni aşksız bırakmam

üşüdüm diyorsan güneş olurum
yanarım sevginle, ateş olurum

dolarım havaya, nefes olurum
gülü susuz seni aşksız bırakmam

gönlündeki derdi siler atarım
ümit pınarıyla coşar akarım
kış göstermem sana ben hep baharım
gülü susuz seni aşksız bırakmam
.

sözlüklerde birbirine atar yapıp huzur bozan ergenler gezelligheid nedir bilmez. yerler birbirini, ete para vermezler.
arizona kertenkeleleri bile gezelligheid nedir bilir. * kendileri belgesel çekip internete koyarlar ki seyredenler neşelensin.



sevinci öğrenirsek başkalarına acı vermeyi unuturuz” – nietzsche.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim