aktarım
psikanalizde aktarım olgusu üstteki yazarın dediği gibi bir şey maalesef değildir.
aslında aktarım terimi freud'la birlikte başlamıştır, karşı-aktarım hakkında da ferenczi'nin yazıları, çalışmaları vardır.
aktarımı kabaca şöyle tanımlarız, bir kişinin geçmişteki bir figürüyle, nesnesiyle bu annesi olabilir, bakım veren kişilerden biri olabilir sahnelediği yaşadığı bir olayı, şimdi ve bu zamanda terapistiyle veya çevresindeki diğer kişilerle de yaşıyor olması demektir.
misal geçmişte annesi tarafından yeterli bakımı alamamış, evde dinlenmemiş, sözü yok sayılmış biri terapistinin bu minvaldeki yaptığı en ufak bir hareketi "terapistim beni dinlemiyor, beni yeterince sahiplenmiyor" olarak algılayabilir ancak o düşüncesi aslında geçmiştek annesiyle kurduğu ilişkideki davranışın tekrarlanmasıdır, yani aktarımdır. "transferans" da denir.
biz bunu yorumlarken şöyle düşünürüz, hasta bir şey söyledi, acaba bu durum geçmişinde nereye dayanıyor, bu olguda onun geçmişindeki hangi anı tekrar sahneleniyor?
psikanalizde gel zaman git zaman aktarım olgusu terapinin ana konusu haline gelmiş, aktarımda terapist aldığı rolle birlikte eski meseleleri gündeme alıp bilinçdışı süreçleri bilince aktarmayı ve burada çözmeyi hedeflemiştir.
uzun lafın kısası umarım herkes kendi aktarımını bulup çözümleyebilir ve iyi hisseder.
sağlıklı günler, saygılarımla.
aslında aktarım terimi freud'la birlikte başlamıştır, karşı-aktarım hakkında da ferenczi'nin yazıları, çalışmaları vardır.
aktarımı kabaca şöyle tanımlarız, bir kişinin geçmişteki bir figürüyle, nesnesiyle bu annesi olabilir, bakım veren kişilerden biri olabilir sahnelediği yaşadığı bir olayı, şimdi ve bu zamanda terapistiyle veya çevresindeki diğer kişilerle de yaşıyor olması demektir.
misal geçmişte annesi tarafından yeterli bakımı alamamış, evde dinlenmemiş, sözü yok sayılmış biri terapistinin bu minvaldeki yaptığı en ufak bir hareketi "terapistim beni dinlemiyor, beni yeterince sahiplenmiyor" olarak algılayabilir ancak o düşüncesi aslında geçmiştek annesiyle kurduğu ilişkideki davranışın tekrarlanmasıdır, yani aktarımdır. "transferans" da denir.
biz bunu yorumlarken şöyle düşünürüz, hasta bir şey söyledi, acaba bu durum geçmişinde nereye dayanıyor, bu olguda onun geçmişindeki hangi anı tekrar sahneleniyor?
psikanalizde gel zaman git zaman aktarım olgusu terapinin ana konusu haline gelmiş, aktarımda terapist aldığı rolle birlikte eski meseleleri gündeme alıp bilinçdışı süreçleri bilince aktarmayı ve burada çözmeyi hedeflemiştir.
uzun lafın kısası umarım herkes kendi aktarımını bulup çözümleyebilir ve iyi hisseder.
sağlıklı günler, saygılarımla.
devamını gör...
kemal sunal replikleri
"hem bu dünyada öyle güzellikler var ki şu çiçeklere, ağaçlara bak onları koparıp ezip çiğnemek günah değil mi? dünyada sevgi denen bir şey var."
devamını gör...
crossing the bridge the sound of istanbul
2005 yapımı, 1 saat 30 dakikalık, belgesel-müzikal fatih akın filmi.
ara ara tekrar izlemelik film nedir sorusunun cevabıdır benim için.
dünyaya, insanın yaşamına, kültüre nice göndermeler yapar. istanbul’dan hüzünlendiren keyiflendiren, özlenen manzaralar da sunar. ara ara beyoğlu'nun ara sokaklarında da gezdirir. keşan'a da götürür.
donçiç yukarıda yazmış, kalanları da ben ilave edeyim. kimler var başka:
mercan dede, selim sesler, sezen aksu, replikas.
nur içinde yatsın özellikle selim babayı istiklaldeki mekanlarda da olsa canlı dinlemiş olmak çok keyifli hatıralar.
zevkler değişiyor, popüler müzik değişiyor ancak o yıllara ve o yıllara kadar olan müziğe meraklı gençler izlemeli. 30’luk ve üzeri ablalar abiler zaten izlemiştir ancak izlemedilerse hafta sonu kısıtlamalarında yapılabilecekler listesinde ilk sıraya alsınlar.
müzik ve istanbul severler için kıymetli bir hazinedir bu film.
keşke daha iyi kayıtlara ulaşabilsek.
youtube da hem altyazılı hem orjinal kaydı var.
film türkçeye;
''istanbul hatırası: köprüyü geçmek'' diye çevrilmiş.
son olarak alexander hacke gerçekten hissetmiş çok keyif almış çekimlerde.
ara ara tekrar izlemelik film nedir sorusunun cevabıdır benim için.
dünyaya, insanın yaşamına, kültüre nice göndermeler yapar. istanbul’dan hüzünlendiren keyiflendiren, özlenen manzaralar da sunar. ara ara beyoğlu'nun ara sokaklarında da gezdirir. keşan'a da götürür.
donçiç yukarıda yazmış, kalanları da ben ilave edeyim. kimler var başka:
mercan dede, selim sesler, sezen aksu, replikas.
nur içinde yatsın özellikle selim babayı istiklaldeki mekanlarda da olsa canlı dinlemiş olmak çok keyifli hatıralar.
zevkler değişiyor, popüler müzik değişiyor ancak o yıllara ve o yıllara kadar olan müziğe meraklı gençler izlemeli. 30’luk ve üzeri ablalar abiler zaten izlemiştir ancak izlemedilerse hafta sonu kısıtlamalarında yapılabilecekler listesinde ilk sıraya alsınlar.
müzik ve istanbul severler için kıymetli bir hazinedir bu film.
keşke daha iyi kayıtlara ulaşabilsek.
youtube da hem altyazılı hem orjinal kaydı var.
film türkçeye;
''istanbul hatırası: köprüyü geçmek'' diye çevrilmiş.
son olarak alexander hacke gerçekten hissetmiş çok keyif almış çekimlerde.
devamını gör...
waris dirie
1965 somali doğumlu insan hakları aktivisti. kadın sünnetine karşı yürütülen mücadelenin yüzü. birleşmiş milletler elçisi. ödüllü oyuncu, yazar. kadın. insan.
cesurdur waris dirie.
tüm dünyaya kadın sünnetinin ne olduğunu yüksek sesle söyleyebilen ilk kadın olma özelliğini taşır. ona bunu yapan kadını, elleriyle onu 3 yaşındayken sünnet olmaya götüren annesini, ona bunun yapılmasını toplumsal bir doğru olarak kabul etmiş ülkesini, bu uygulamanın dayandırıldığı dinini sevmeye devam eden inanılmaz bir kadın. tüm hesaplarını kapatmış, tüm nefretlerinden arınmış; haklı davasının peşinde koşmak dışında bir gayesi kalmamış bir kadın.
waris dirie 3 yaşında fgm mağduru olmuş,
waris dirie düzene karşı gelebilmek için bilinmeze doğru yola çıkmaya korkmamış,
waris dirie kim olduğunu ne olduğunu hiç unutmamış,
waris dirie kendisini kurtarmak dışında amaçlar gütmüş,
waris dirie tüm zorluklara rağmen asla pes etmemiş,
waris dirie yıllardır süren mücadelesini sanatın tüm kolları vasıtasıyla insanlara anlatmayı denemiş,
waris dirie bir nebze farkındalık yaratabilmek uğruna kendi utancını milyonlara deklare etmiş,
belki de çağımızın en önemli kadını.
kadına şiddet, toplumda geri plana itilme gibi bir konu olmadığı için bu, bırak mazur kalanları, uzak diyarlarda yaşandığını duyan/bilen ve üzülenlerin bile 3 maymunu oynama kolaycılığını seçtikleri bu vahşiliğin karşısında dimdik durabilmek ve onun tabiriyle bu suçu engelleyebilmek için her yolu denemiş, denemeye de devam edecek olandır waris dirie.
kendisiyle yapılan röportajlar, yer aldığı programlar, çekimler ve diğer tüm diğer videolar için buradan
bu da bir konuşması*
ladies and gentlemen,
i thank you for the opportunity to speak today
at the austrian parliament.
but it is especially important to me
as a woman from africa.
because women in africa
are the most deprived people
in the world –
and so many
have no voice.
so for me,
this is also a great opportunity
to raise awareness.
you all know
that the situation for woman in africa
is simply unfair.
according to the world bank,
woman in our countries
produce more than 80 percent of the food,
and do more than 90 percent of the work.
but still,
in many african countries
they are denied the right to own land.
and in total,
they own less than five percent
of the wealth.
they are the ones
that keep our societies going,
that care for the food,
the children and unity.
but our societies fail
to recognise their rights.
in many african countries,
a woman is worth nothing.
you can sell her.
you can buy her.
you can use her
and you can disown her.
most girls and women
have no access to education.
most girls and women
have no access to the health service.
in sub-saharan africa,
one woman out of 16
dies during pregnancy and giving birth.
this is not just a natural thing:
in europe,
where there is good health service,
it is only one out of almost 3.000.
fgm is one part of this situation –
and it is the most disturbing
and the horrendous part of it.
fgm ruins the lives of the girls and women affected.
many die from it,
and the ones
that survive
suffer serious health problems
for the rest of their lives.
we are talking about more than 90 percent
of the women in some african countries.
the un estimates
that two million girls are mutilated
every year.
that means only today,
6.000 girls have to undergo
this criminal act.
6.000 tomorrow.
6.000 lives are ruined day by day.
let me be very clear on this:
fgm is not a tradition.
fgm is not culture.
fgm has nothing to do with religion.
fgm is nothing but a crime.
this has to change.
and the change is in our hands.
unfortunately fgm spreads
over asia,
the arabic countries,
the united states,
canada
and europe.
european politicians
have to take action
against this crime.
cesurdur waris dirie.
tüm dünyaya kadın sünnetinin ne olduğunu yüksek sesle söyleyebilen ilk kadın olma özelliğini taşır. ona bunu yapan kadını, elleriyle onu 3 yaşındayken sünnet olmaya götüren annesini, ona bunun yapılmasını toplumsal bir doğru olarak kabul etmiş ülkesini, bu uygulamanın dayandırıldığı dinini sevmeye devam eden inanılmaz bir kadın. tüm hesaplarını kapatmış, tüm nefretlerinden arınmış; haklı davasının peşinde koşmak dışında bir gayesi kalmamış bir kadın.
waris dirie 3 yaşında fgm mağduru olmuş,
waris dirie düzene karşı gelebilmek için bilinmeze doğru yola çıkmaya korkmamış,
waris dirie kim olduğunu ne olduğunu hiç unutmamış,
waris dirie kendisini kurtarmak dışında amaçlar gütmüş,
waris dirie tüm zorluklara rağmen asla pes etmemiş,
waris dirie yıllardır süren mücadelesini sanatın tüm kolları vasıtasıyla insanlara anlatmayı denemiş,
waris dirie bir nebze farkındalık yaratabilmek uğruna kendi utancını milyonlara deklare etmiş,
belki de çağımızın en önemli kadını.
kadına şiddet, toplumda geri plana itilme gibi bir konu olmadığı için bu, bırak mazur kalanları, uzak diyarlarda yaşandığını duyan/bilen ve üzülenlerin bile 3 maymunu oynama kolaycılığını seçtikleri bu vahşiliğin karşısında dimdik durabilmek ve onun tabiriyle bu suçu engelleyebilmek için her yolu denemiş, denemeye de devam edecek olandır waris dirie.
kendisiyle yapılan röportajlar, yer aldığı programlar, çekimler ve diğer tüm diğer videolar için buradan
bu da bir konuşması*
ladies and gentlemen,
i thank you for the opportunity to speak today
at the austrian parliament.
but it is especially important to me
as a woman from africa.
because women in africa
are the most deprived people
in the world –
and so many
have no voice.
so for me,
this is also a great opportunity
to raise awareness.
you all know
that the situation for woman in africa
is simply unfair.
according to the world bank,
woman in our countries
produce more than 80 percent of the food,
and do more than 90 percent of the work.
but still,
in many african countries
they are denied the right to own land.
and in total,
they own less than five percent
of the wealth.
they are the ones
that keep our societies going,
that care for the food,
the children and unity.
but our societies fail
to recognise their rights.
in many african countries,
a woman is worth nothing.
you can sell her.
you can buy her.
you can use her
and you can disown her.
most girls and women
have no access to education.
most girls and women
have no access to the health service.
in sub-saharan africa,
one woman out of 16
dies during pregnancy and giving birth.
this is not just a natural thing:
in europe,
where there is good health service,
it is only one out of almost 3.000.
fgm is one part of this situation –
and it is the most disturbing
and the horrendous part of it.
fgm ruins the lives of the girls and women affected.
many die from it,
and the ones
that survive
suffer serious health problems
for the rest of their lives.
we are talking about more than 90 percent
of the women in some african countries.
the un estimates
that two million girls are mutilated
every year.
that means only today,
6.000 girls have to undergo
this criminal act.
6.000 tomorrow.
6.000 lives are ruined day by day.
let me be very clear on this:
fgm is not a tradition.
fgm is not culture.
fgm has nothing to do with religion.
fgm is nothing but a crime.
this has to change.
and the change is in our hands.
unfortunately fgm spreads
over asia,
the arabic countries,
the united states,
canada
and europe.
european politicians
have to take action
against this crime.
devamını gör...
aşırı düşünmek
muhtemelen size kafayı yedirtecek davranıştır. günde 2 kereden fazla derinlemesine düşünmeyiniz, manyak olursunuz.
devamını gör...
z kuşağı
gelecek adına kendilerine çok güvendiğim bir kuşaktır. bazı zamanlar, umutsuzluk içinde gördüğüm bu kuşaktan, umutlarını hiçbir zaman kaybetmemelerini rica ediyorum. ve hayatı ve tüm canlıları sevmekten geri durmamalarını.
devamını gör...
2021'e namaz kılarak girmek
(bkz: ibadetin gizlisi makbuldür)
devamını gör...
karadenizli kadın agresifliği
diğer yöre erkeğine göre
dedikoduya daha meyyal olan karadeniz erkeği
kadınını doldurmuş kendi evden izliyor kesin.
trabzon yaylalarında, değil başka ilden başka köyden gelene bile ev yaptırmazlar.
dünyada her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var
trabzon'da her hakkını arayan kadının arkasında 'benim de hakkımı ara, benim de hakkımı ara' diyen bir erkek var.
dedikoduya daha meyyal olan karadeniz erkeği
kadınını doldurmuş kendi evden izliyor kesin.
trabzon yaylalarında, değil başka ilden başka köyden gelene bile ev yaptırmazlar.
dünyada her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var
trabzon'da her hakkını arayan kadının arkasında 'benim de hakkımı ara, benim de hakkımı ara' diyen bir erkek var.
devamını gör...
erkek gibi durmasan çok güzelsin
devamını gör...
musicbuddy
yağmurlu bir eylül akşamı.
devamını gör...
rüyadayken rüyada olduğunun farkına varmak
kötü bir durum aslında. bişeyler yapayım rüyaya renk gelsin diyorsun olmuyor. sonra uyanma süreci hızlanıyor falan. üzülüyor insan.
devamını gör...
canım anam dövmesi
masum ve kekodur.
devamını gör...
göz altı morlukları
akşamları morlukların üzerine koyacağınız soğuk patates dilimleri ile en az seviyeye indirilebilecek morluk.
devamını gör...
kadına şiddet uygulayan erkek
kadına şiddet uygulayan erkek rezalet iğrenç bir insandır. erkeğe şiddet uygulayan kadın rezalet iğrenç bir insandır. şiddet rezalet bir olaydır. mecbur kalınca başvurulmalıdır. şiddetin her türlüsü vahim bir durumdur. bir insan sizden zayıfsa ona şiddet uygulamak insan olmamaktır canavarlaşmaktır.
devamını gör...
alsancak
cuma-cumartesi akşamları çimlerde boş yer bulamayabileceğiniz yer. pandemi olmayan zamanlarda tabiki
devamını gör...
çemberimde gül oya
izlediğim en ama en güzel türk dizisidir. gerçek olmasına bile inanamam çoğu zaman. her dizinin tekrarı 30 kere verilirken bu dizinin tekrarının ana akım medya kanallarının hiçbirinde verilmemesi beni şaşırtmaz. çünkü dizi birbirinden çok farklı düşünceleri, hayatları olan insanların bir çatı altında , türkiye'nin en acımasız zamanlarındaki dayanışmasını anlatır. emeği, yardımlaşmayı ilke edinmenin saflık değil, erdemlilik olduğunu anlatan ender dizilerdendir. "kötü" olarak tabir edilen insanları bile hangi şartların kötü yaptığını ilmek ilmek anlatır. belki de bu yüzden tekrarı verilmez. birbirinden farklı insanların uyum içinde nasıl yaşayacağı bilinmesin istenir. her bir oyuncu özenle seçilmiştir. oyunculuğunu hiç beğenmediğim tuba büyüküstün bile "zarife" karakteri ile göze batmaz. zarife'nin annesi sultan vardır ki, tam bir deryadır. en efsane cümleler hep ondan gelir
"küslük sıcak yaz gününde ipek mendili yıkayıp dala asıp mendil kuruyana kadarmış, gerisi harammış."
bir de yurdanur'un babasıyla olan bir konuşması vardır ki, insanı derinden etkiler.
yurdanur tam bir solcu olan mehmetle evlenmiştir. el bebek gül bebek büyüdüğü hayatını geride bırakmış, hem ideallerine, hem de insanlığına hayran olduğu adamla zorlu bir hayat yaşamayı tercih etmiştir. fabrikatör babası dinçer çok öfkelidir, kızı için planladığı hayat bu değildir. diziyi dikkatli izleyince aslında bu öfkenin kaynağının kızının hayatından edişe etmek değil, kendi ideallerinin gerçekleşmeme korkusu olduğunu anlarsınız. çünkü dinçer bey demokrat partilidir, çünkü ünlü bir milletvekili olmak onun için her şeyden önce gelir. ancak kızının solcu bir adamla evli olması, onun tabiri ile onu "kendi insanları" arasında güç durumda bırakmaktadır. aylardır görmediği kızı, bir başkası için iyilik istemek adına babasının fabrikasına gelir. olumsuz geçen konuşmanın ardından yurdanur babasının odasından çıkarken babası, yurdanur'un canını acıtmak için öfkeyle seslenir:
"seni sevmiyorum artık"
yurdanur buruk bir gülümsemeyle babasına döner,
"seviyorsun, sevmek zorundasın, babamsın çünkü"
der . kapının kenarında çocukluğundan kalan boy çizgilerine bakar. uzun zamandır çentik atılmamıştır. yaklaşır, şimdiki boyunu ölçerek bir çizik atar. seneler önce duvarda bıraktığı izle arasındaki mesafeyi gösterip, babasına sorar:
"bu kadarcık yer mi bizi birbirimize düşman edecek?"
"küslük sıcak yaz gününde ipek mendili yıkayıp dala asıp mendil kuruyana kadarmış, gerisi harammış."
bir de yurdanur'un babasıyla olan bir konuşması vardır ki, insanı derinden etkiler.
yurdanur tam bir solcu olan mehmetle evlenmiştir. el bebek gül bebek büyüdüğü hayatını geride bırakmış, hem ideallerine, hem de insanlığına hayran olduğu adamla zorlu bir hayat yaşamayı tercih etmiştir. fabrikatör babası dinçer çok öfkelidir, kızı için planladığı hayat bu değildir. diziyi dikkatli izleyince aslında bu öfkenin kaynağının kızının hayatından edişe etmek değil, kendi ideallerinin gerçekleşmeme korkusu olduğunu anlarsınız. çünkü dinçer bey demokrat partilidir, çünkü ünlü bir milletvekili olmak onun için her şeyden önce gelir. ancak kızının solcu bir adamla evli olması, onun tabiri ile onu "kendi insanları" arasında güç durumda bırakmaktadır. aylardır görmediği kızı, bir başkası için iyilik istemek adına babasının fabrikasına gelir. olumsuz geçen konuşmanın ardından yurdanur babasının odasından çıkarken babası, yurdanur'un canını acıtmak için öfkeyle seslenir:
"seni sevmiyorum artık"
yurdanur buruk bir gülümsemeyle babasına döner,
"seviyorsun, sevmek zorundasın, babamsın çünkü"
"bu kadarcık yer mi bizi birbirimize düşman edecek?"
devamını gör...
la isla bonita
çocukluğumdan beri en sevdiğim şarkıdır, hatta yakın arkadaşlarımda bilir ve bir yerde duydukları zaman beni ararlar, senin şarkın çalıyor diye, moralim bozuk olduğunda açar dinlerim arada, klibini izlerim, çocukluğumda yabancı şarkı programlarında çıkacak da dinleyeceğiz diye ne beklerdik, yada radyoda çıkacak diye, ne kadar sevindirdik sevdiğimiz şarkı çıkınca, denk gelirde bir gün bir kıyafet balosuna gidersem, madonnanın o klibindeki kıyafetini saçını birebir yapmayı düşünüyorum, evet o kadar severim bu şarkıyı.
devamını gör...
han duvarları
ben böyle atılmış gibi yurdun bir ucunda,
sen benden uzak, ben sana hasret dizeleriyle tanıdığım faruk nafiz çamlıbel şiiridir.
sen benden uzak, ben sana hasret dizeleriyle tanıdığım faruk nafiz çamlıbel şiiridir.
devamını gör...

