sağlık bakanlığı özel hastanelere gitmeye teşvik ediyor
(bkz: kopenhag kriterleri)
diyeceksiniz epsilon amma komplo teorisi uretiyon ya da nasıl bir kafan var hep uçlarda. ab*'ye üye olmak için öncelikle siyasi ve ekonomik kriterleri sağlamak gerekir.*bu aslında basitçe avrupalı olmak istiyorsanız, avrupa'nın çarklarına uyumlu olmak zorundasınız demek. yani kapitalizm ya da liberalizmin her neyse istediği gibi sosyal devletten uzaklaşıp, kapitalizmin istediği tüket daha çok tüket anlayışı ile devletin geri planda kalıp serbest piyasa düzenine müdahale etmemesini istiyorlar.bu da anayasanin 3.maddesindeki sosyal devlet anlayışı ile ters. çıkıp da hadi biz hastaneleri okulları özelleştirelim diyemezler.belki de yeni anayasada olacak bilemeyiz haliyle sözde sosyal devlet özde kapitalist devlet anlayisa, kurbağayi alıştırır gibi alıştırıyorlar.
mesela, sinavlar zor. birinciler nerden çıkıyor ozel kolejlerden. devlet ne diyor aslında para ver özele git.
doktor sayisi yetersiz hastane yoğun dişçi bile bulunmuyor. devlet ne diyor ozele git. mecbur birakarak işletiyor sistemi.
kapitalist amerikanın kucağına düşmüş bir ülke için çok mu garip geliyor hayır. insan ya ne olacağğdı der gibi bakıyor. yazık guzel ulkeme..
diyeceksiniz epsilon amma komplo teorisi uretiyon ya da nasıl bir kafan var hep uçlarda. ab*'ye üye olmak için öncelikle siyasi ve ekonomik kriterleri sağlamak gerekir.*bu aslında basitçe avrupalı olmak istiyorsanız, avrupa'nın çarklarına uyumlu olmak zorundasınız demek. yani kapitalizm ya da liberalizmin her neyse istediği gibi sosyal devletten uzaklaşıp, kapitalizmin istediği tüket daha çok tüket anlayışı ile devletin geri planda kalıp serbest piyasa düzenine müdahale etmemesini istiyorlar.bu da anayasanin 3.maddesindeki sosyal devlet anlayışı ile ters. çıkıp da hadi biz hastaneleri okulları özelleştirelim diyemezler.belki de yeni anayasada olacak bilemeyiz haliyle sözde sosyal devlet özde kapitalist devlet anlayisa, kurbağayi alıştırır gibi alıştırıyorlar.
mesela, sinavlar zor. birinciler nerden çıkıyor ozel kolejlerden. devlet ne diyor aslında para ver özele git.
doktor sayisi yetersiz hastane yoğun dişçi bile bulunmuyor. devlet ne diyor ozele git. mecbur birakarak işletiyor sistemi.
kapitalist amerikanın kucağına düşmüş bir ülke için çok mu garip geliyor hayır. insan ya ne olacağğdı der gibi bakıyor. yazık guzel ulkeme..
devamını gör...
swh
oldukça işlevli olan bir kısaltma aynı zamanda çok iyi bir bkz olabilir.
devamını gör...
vincent van gogh
van gogh ile ilgili şu güzel alıntıyı paylaşmak geçti hatırımdan.
“bugün van gogh, ona yemek vermeyecek restoranların duvarlarını, onu akıl hastanesine kapatacak doktorların muayenehanelerini ve onu hapse tıktıracak avukatların yazıhanelerini süslüyor.”
eduardo galeano
“bugün van gogh, ona yemek vermeyecek restoranların duvarlarını, onu akıl hastanesine kapatacak doktorların muayenehanelerini ve onu hapse tıktıracak avukatların yazıhanelerini süslüyor.”
eduardo galeano
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
hüviyetsiz büyücüm,
gözlerini çaldığın ölülerin kusursuz dinginliğiyle
hep susan bir kadının ağzından sarkmak nasıldır,
yitirdiklerimin tadını da alıyor musun?
son mermimle uyurken ben koyun koyuna
ve potansiyel suçlu iken solgun kahkahalar
söyle
deniz ay ışığını ağırlar mı bir gün gözlerimde?
-hangi oyunun kuralı bu
bir kadehte devriliyor çağlar...
uyanırsan bir gün o boşluğa
tutarsız yağmurlarla yıkanmışsa düşlerin
geride kalmışsan
koşuyorsan
ve direniyorsan hâlâ
- güverteden kristal gürültüler geliyor
seslerin düeti gözyaşı kadar sıcak
ve denize aitmiş gibi tuzlu ve ıslak
iki parmak arasına sıkışmışsa gecelerin
son mermini sabah akşam diziyorsan boğazına
sövgülerini büyütüyorsan keman sesi yerine
ölü kadınların parmaklarını arala
ki geçsin rüzgar
avuçlarını yara yara
nedir beklediğin
ey geçmişi kayıp!
hep yarına mı doğar sesin?
sır değil artık gördüklerin
-işittim ve itaat ettim
mühürlü düşlerim ağzının kilidine sokuldu
kırıldı dişlerin
gölgeler krallığı dediğin nedir ki
antik şehirlerden kalma bir koleksiyondur sesi,
ezeli ve ebedi,
camların düşlerle buğulanması en fazla
bir ipeği okşar gibi yumuşak
ve tarihi hiçe sayarak
gözlerini çaldığın ölülerin kusursuz dinginliğiyle
hep susan bir kadının ağzından sarkmak nasıldır,
yitirdiklerimin tadını da alıyor musun?
son mermimle uyurken ben koyun koyuna
ve potansiyel suçlu iken solgun kahkahalar
söyle
deniz ay ışığını ağırlar mı bir gün gözlerimde?
-hangi oyunun kuralı bu
bir kadehte devriliyor çağlar...
uyanırsan bir gün o boşluğa
tutarsız yağmurlarla yıkanmışsa düşlerin
geride kalmışsan
koşuyorsan
ve direniyorsan hâlâ
- güverteden kristal gürültüler geliyor
seslerin düeti gözyaşı kadar sıcak
ve denize aitmiş gibi tuzlu ve ıslak
iki parmak arasına sıkışmışsa gecelerin
son mermini sabah akşam diziyorsan boğazına
sövgülerini büyütüyorsan keman sesi yerine
ölü kadınların parmaklarını arala
ki geçsin rüzgar
avuçlarını yara yara
nedir beklediğin
ey geçmişi kayıp!
hep yarına mı doğar sesin?
sır değil artık gördüklerin
-işittim ve itaat ettim
mühürlü düşlerim ağzının kilidine sokuldu
kırıldı dişlerin
gölgeler krallığı dediğin nedir ki
antik şehirlerden kalma bir koleksiyondur sesi,
ezeli ve ebedi,
camların düşlerle buğulanması en fazla
bir ipeği okşar gibi yumuşak
ve tarihi hiçe sayarak
devamını gör...
sevişelim mi demenin kibar yolları
üstünü çıkar söylediklerin anlaşılmıyor
devamını gör...
saç uzatan erkeklere tavsiyeler
akraba ziyaretine gitmemek olabilir. gittiğiniz takdirde kız yerine koyulup, esprilere konu olmanız an meselesidir.
devamını gör...
claranın dağdan aşağı yuvarlanan tekerlekli sandalyesi
anladığım kadarıyla yeni bir mahlas ile kendisine yeni bir sözlük sayfası açmak istemiş olan yazar. umarım bu yeni sayfa bu sefer hak ettiği gibi olur.
devamını gör...
bir insanın sizden hoşlandığını anlamanın yolları
ne zaman onun tarafına baksam o bana bakıyor oluyordu.
devamını gör...
kavgaya aldırmayıp dürümü yiyen dayı
adam yayılıp keyif yapıyor da sanki gamsız diyorlar. çok saçma. ne bileyim sigara içip tip tip baksa belki o zaman adama gamsız demekte haklı olabilirler ama şu durumda mümkün değil. ya haber değeri olsun diye olayı abarta abarta anlatıyorlar ya da açın halinden anlamıyorlar. açsam ve ayaküstü bir şeyler yiyorsam dünya umurumda olmazdı.
devamını gör...
aylak adam
nickimden de anlaşılacağı üzere okuduğum en çarpıcı kitaptır. biraz uzun bir şey olacak hadi hayırlısı.
bay c. maddi bakımdan sıkıntısız biridir ve bir şeyler aramaktadır. kendisine anlam katacak bir şeyler. ona varoluşunu atfedecek bir uğraş. bu yüzden onu sık sık sokakta, sinemada, sergilerde boş boş vakit geçirirken buluruz. oyalanmaktadır. hep arar, arar ve arar.
spoi alert*
asla bulamayacaktır aradığını bay c. her seferinde aradığı şeye teğet geçer. ''...eğer o sokağa girseydi onunla karşılaşacaktı...''. bu arayışın açıklamasını romanın sonuna doğru açıklamasını yapar. tutamak sorunu der buna. tutmağı olmayan insan devrilir. kimi mevkisine tutunur, kimi parasına, kimi gücüne. fakat bay c. başka bir şey aramaktadır. ona dokunabileceği, sevebileceği bir kadın. bu arama ise romantik bir arama değildir. kendisine bir varoluş sebebi aramaktadır bay c. . ona tekrardan varoluşunu hissettirebilecek bir insan.
-bence- burada aradığı şeyi bulamamasından daha ilginci hep ona teğet geçmesidir. ironiktir her şey. anlamsızdır. toplumun bireye atfettiği bütün değerler, hatta hayatın ta kendisi absürttür, trajikomiktir. birey yalnızlık içinde yaşar, yaşar ve yaşar. bay c. de bu durumdadır. bay c. hiç kimsedir. yoldan geçen bir adam, trafikte korna bastığın biri ya da ekmek sırasında önünde durandır. hiç kimsenin hiçbir şeyidir.
romanın sonunda ise -bence çok güzel bir bitişti- bay c. bulamayacağının farkına varır. kimse onu anlamayacaktır, hiçliği kabullenmiştir artık. ''...sustu, konuşmak gereksizdi. biliyordu, anlamazlardı.''
bay c. maddi bakımdan sıkıntısız biridir ve bir şeyler aramaktadır. kendisine anlam katacak bir şeyler. ona varoluşunu atfedecek bir uğraş. bu yüzden onu sık sık sokakta, sinemada, sergilerde boş boş vakit geçirirken buluruz. oyalanmaktadır. hep arar, arar ve arar.
spoi alert*
asla bulamayacaktır aradığını bay c. her seferinde aradığı şeye teğet geçer. ''...eğer o sokağa girseydi onunla karşılaşacaktı...''. bu arayışın açıklamasını romanın sonuna doğru açıklamasını yapar. tutamak sorunu der buna. tutmağı olmayan insan devrilir. kimi mevkisine tutunur, kimi parasına, kimi gücüne. fakat bay c. başka bir şey aramaktadır. ona dokunabileceği, sevebileceği bir kadın. bu arama ise romantik bir arama değildir. kendisine bir varoluş sebebi aramaktadır bay c. . ona tekrardan varoluşunu hissettirebilecek bir insan.
-bence- burada aradığı şeyi bulamamasından daha ilginci hep ona teğet geçmesidir. ironiktir her şey. anlamsızdır. toplumun bireye atfettiği bütün değerler, hatta hayatın ta kendisi absürttür, trajikomiktir. birey yalnızlık içinde yaşar, yaşar ve yaşar. bay c. de bu durumdadır. bay c. hiç kimsedir. yoldan geçen bir adam, trafikte korna bastığın biri ya da ekmek sırasında önünde durandır. hiç kimsenin hiçbir şeyidir.
romanın sonunda ise -bence çok güzel bir bitişti- bay c. bulamayacağının farkına varır. kimse onu anlamayacaktır, hiçliği kabullenmiştir artık. ''...sustu, konuşmak gereksizdi. biliyordu, anlamazlardı.''
devamını gör...
17 ağustos 1999 gölcük depremi
deprem kelimesinin anlamını bilmeyen bana yasayarak ogrettiren, bir daha benzerinin yasanmamasını dilediğim hadisedir.
devamını gör...
artık güzel başlıkların açılmaması
"o güzel başlıklar o güzel atlara binip çekip gittiler."
devamını gör...
eski sevgiliyle arkadaş olmak
bir yerde okumuştum ve gayet mantıklı bulmuştum. tam sözlerini hatırlayamıyor olsam da şöyle açıklayabilirim;
"eski sevgiliniz ile halen arkadaşsanız ya birbirinizi unutamamışsınızdır ya da birbirinizi hiç sevmemişsinizdir."
"eski sevgiliniz ile halen arkadaşsanız ya birbirinizi unutamamışsınızdır ya da birbirinizi hiç sevmemişsinizdir."
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük ,uyanış 07:00 ve görevlerimi tamamladım,yatış 07:20 insallah tekrar uyuyabilirim. çünkü hava yağmurlu ,kapalı ,serin ve tam uyumalık bir sonbahar günü en sevdiğim.
devamını gör...
anıt sayaç
2021 başlayalı 12 gün oldu. kaybımız ise sayıyla 10..!
devamını gör...
migren
tam bir baş belasıdır. yani tam tabiri ile baş belasıdır. standart bir baş ağrısının kaprisli ve ısrarcı halidir. asla dikkatin kendi üzerinden başka bir yöne kaymasına müsade etmez.
her şey tetikleyebilir migreni. zaten kendisi dolu bir silah gibidir ve nerde, ne zaman başlayacağı hiç belli olmaz. geldiğini belli etse de yapılacak pek bir şey yoktur. migren bir deprem korkusudur.
migrenden mustarip olan herkes bilir ki migrenin dolu bir silah gibi olduğunu. patlamak için minik bir dokunuş yeter. çok hassas bir tetik beyin çeperlerinde nükleer patlamalara neden olabilir.
insan kendini avutmak ister migrenin dahilerde görüldüğü safsatası ile ama mide bulantısı da başlayınca sahip olunduğuna inanılan dehanın içinizdeki hortuma hiçbir etkisinin olmadığını görmek thomas edison’ın hışmına uğramış nikola tesla’ya döndürecektir kişiyi.
belki uyku bir çare olabilir, eğer uyku uyunabilecek gibiyse. ancak asla değildir, migrenzedeler bilir bunu. o zaman yapılacak tek şey uygun bir anda pi’yi üç alıp placebo’nun etkisini göstermesini beklemek ve melodisi zihinde yankılanan şarkının son dizesindeki isteği yerine getirmektir.
bubblegun
muhattabına da burdan sesleniyorum: şu sakızı tükür at artık.
her şey tetikleyebilir migreni. zaten kendisi dolu bir silah gibidir ve nerde, ne zaman başlayacağı hiç belli olmaz. geldiğini belli etse de yapılacak pek bir şey yoktur. migren bir deprem korkusudur.
migrenden mustarip olan herkes bilir ki migrenin dolu bir silah gibi olduğunu. patlamak için minik bir dokunuş yeter. çok hassas bir tetik beyin çeperlerinde nükleer patlamalara neden olabilir.
insan kendini avutmak ister migrenin dahilerde görüldüğü safsatası ile ama mide bulantısı da başlayınca sahip olunduğuna inanılan dehanın içinizdeki hortuma hiçbir etkisinin olmadığını görmek thomas edison’ın hışmına uğramış nikola tesla’ya döndürecektir kişiyi.
belki uyku bir çare olabilir, eğer uyku uyunabilecek gibiyse. ancak asla değildir, migrenzedeler bilir bunu. o zaman yapılacak tek şey uygun bir anda pi’yi üç alıp placebo’nun etkisini göstermesini beklemek ve melodisi zihinde yankılanan şarkının son dizesindeki isteği yerine getirmektir.
bubblegun
muhattabına da burdan sesleniyorum: şu sakızı tükür at artık.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının yaşadığı şehirler
yakında telefon numaramın isteneceğinden korktuğum gerçeği.
devamını gör...
ladyboy
tayland,vietnam ve flipinler gibi asya ülkelerinde trans bireyleri tanımlarken kullanılan söz. "hanım oğlan" olarak da bilinirler. gerçek kadından zaman zaman ayırt edilmeleri zordur. o bölgeye giden türklerin sıklıkla karıştırıp ladyboylara asıldıkları bilinen bir gerçektir.
devamını gör...
sözlük yazarlarının favori normal sözlük yazarları
biz bu hayata başkalarının favorisi olan insanları görmeye gelmişiz. (bkz: bugünde kimsenin favorisi olamadık)
devamını gör...
iki diktatörlük altında: stalin ve hitler'in mahkumu
gün zileli'nin türkçeye kazandırdığı margarette buber-neumann'ın kendi anılarına dayanarak yazdığı hem gulag hem de nazi toplama kamplarında yaşadıklarını* anlatan kitaptır. kendisi alman komünist partisi üyesi iken alman toplama kamplarından birisine gönderilmektedir ve stalin ile hitler'in komünist mahkumların takası için anlaşmasından sonra bu sefer de sscb tarafından tutuklanarak gulaglara sürülmüştür. en azından halen stalin'i savunan kardeşlerimiz varsa gerçek anılara dayanan bu kitabı okumalarını şiddetle tavsiye etmekteyim.
devamını gör...