her gelen bir öncekinden de beter oluyor gerçekten.

yaşında verilmeyen eğitim zarardan başka hiçbir şey sağlamıyor çocuklara. bir çocuğun hayatını etkileyecek bir karar bu, öyle basit bir şey değil.

ay kime anlatıyoruz göndermeyin çocuklarınızı olsun bitsin ya. şunları kâle almaya gerek yok. kendileri çalsın kendileri oynasın, çok sıkıldım.
devamını gör...

kız yurdunda yaşamak başlı başına tuhaf zaten. gecenin körü sabahın bilmem kaçında sürekli koridorda bağıranlar, saat fark etmeksizin elektrikli süpürge çamaşır makinası çalıştıranlar, sevgilisiyle kavga edenler, sevgilisiyle kavga edip sözde fenalaşıp ambulans çağıranlar,zırt pırt rahatsız olacağını düşünmeden odana gelenler,yemekhanede resmen ulusa sesleniş yaparak dedikodu yapanlar,sanki 3 yaşında veletmiş gibi banyoyu tuvaleti pis bırakanlar, uyarınca üste çıkmaya çalışanlar. sürekli kız ortamı samimi olsun gibi saçma bir mottoyla gereksiz özel hayat soruları. daha devam ederim ama bunu okuyup yurtta kalmak isteyen kişilere kötü örnekleme yapmamak için burada bırakıyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sevgili babacığım,nasıl bu kadar uzun bekleyebiliriz ki?rüzgarda savrulan yapraklar gibiyiz.ne garip bir dünya!bavullar,soğuk tren istasyonları,anlayamadığımız sözler ve davranışlar.geceleri çok korkuyoruz!ama mutluyuz.

* puslu manzaralar-landscape in the mist (1988)
devamını gör...

ali atay, feyyaz yiğit ve aziz kedi tarafından yazılan ve ali atay tarafından yönetilen filmdir. film için söylenebilecek özet cümlesi “ fikir güzel”dir. ölümlü dünya’nın ardından gelmesi ise filmin yeterince iyi sayılmamasına bir başka neden olabilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ben bir filmi değerlendirirken 13 soru sorarım kendime ve bunların en az dördüne cevap alabilirsem filmle ilgili bir fikir sahibi olmuş sayayım kendimi.

kaçta?
ben filmi 21.00 seansında izledim ve akşam vakti izlenebilecek bir film olarak görebilsem de bir sinemanın en güzel saatlerinden biri olan seansı boşa harcamış hissine kapıldım.

hangi?
ben filmde en çok mehmet özgür ve feyyaz yiğit’in oyunculuğunu beğendim ama sahne olarak iyi polis-daha iyi polis sahnesini seçerim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ne ile?
film her ali atay filminde olduğu gibi müziklerle zenginleştirilmiş ve bence bu konuda oldukça başarılı.

niçin?
çünkü film biraz aceleye gelmiş izlenimi de uyandırırken bir yandan da karikatür karakter sayısı fazla. bu da filmi vasatın biraz üstüne çıkartıyor.

ne olmuş?
bir cinayeti çözmeye çalışan cinayet masası ekibi çok ilginç bir şekilde süslenmiş cesetlerle karşılaşmış.

kimi?
tabii ki serkan keskin’i. gözüm en çok serkan keskin’i aradı filmde.

nerde?
internet üzerinde herhangi bir platformda çünkü bu film için sinemaya gitmeye gerek yok bence.

ne belli?
belli işte. film iyi bir fikir olarak yola çıkmış ama bir yerlerde bir şeyler eksik kalmış. yine de izlenebilir bir film olduğunu söyleyebilirim.
devamını gör...

içerisinde bulunduğum yegane kulüptur, burada olmaktan çok mutluyum. son 4-5 aydır aktif olan bir kulüp. kitap okuma temelli ama bazen filmler de belirleyip izliyoruz. oldukça farklı meslek grupları olduğu için tartışmalar çok yönlü oluyor. özellikle tarihçi ve edebiyatçı arkadaşlarımızın görüşleri, karakterlerin psikolojik incelemeleri derken çok keyifli oluyor. bana birçok şey kattı. her toplantıdan sonra bir yığın not alıp onları irdeliyorum kendime farklı şeyler katabilmek adına da bir yol oluyor.
ayrıca öyle sıkı sıkı disiplinli bir grup değil. sen üç toplanti yoktun hadi şimdi by by diyen yok.
katılabildiğiniz kadar katılıyorsunuz o kadar.
kısacasi ben daha uzun süre kalirim buralarda.
devamını gör...

babamla birlikte dükkanda çalışırken yanımıza bir adam geldi ve çakmak sordu. ben de dükkanda varolan tek bir çakmağı aramaya koyuldum. zaten göt kadar dükkan bulurum diye düşündüm. dakikalarca aradım ama bulamadım. kusura bakmayın dedim adama, bulamadım. peki teşekkürler dedi ve gitti. sonra babam da bana seslenip , kafamın içine kazıdığım o muhteşem* hayat dersini verdi:

'lan olum bu kadar yorulma yorulma, sanane adamın sigarasından, bok yemek isteyen kaşığını yanında taşıyacak, başkasında aramayacak.'

benim gibi, bir başkasını kendinden fazla düşünen bir gerizekâlı için güzel bir ders oldu. başkası için gereğinden fazla çabaladığımı anladığım bazı zamanlarda aklıma bu sözü getiriyorum.
devamını gör...

baykuşun kör olduğunu her dokundugumda gördüm.
devamını gör...

sevecen tavırları ile gönlümüzde taht kuran, sıcak kanlı tavırları ile insanın hemen kanının kaynadığı moderatörümüz. bir şey sorarsınız anında cevap verir, mesajınızı boş ve geri dönüşsüz bırakmaz. anladığım kadarıyla normalde de elinden geldiğince güler yüzlü bir insan. eylülingi sevmeyende ne biliyim be.
not: hani olmuşta sert bir tavır yada engel falan yediyseniz bazı şeylerin ipini kaçırmışsınız, çizgiyi aşmışsınız demektir. samimi olmak ile lakayıt olmak arasındaki ince çizgiyi kaçırmayın bence. yoksa yapmaz öyle şeyler ihihihhi.
devamını gör...

söyleyince eline ne geçecek ki? birine yakışıklı olduğunu söyleyip gururunu okşarken , diğerine niye yüzünü beğenmedim deyip gururunu kırıyorsun?

onun elinde olmayan yakışıklılık, diĝerinin elinde mi?
devamını gör...

toplumsal sistemlerin maddi temel üzerinde yükseldiği ve bu temelin çizdiği çerçevede şekillendiğini söylemesi, sanırım sosyal "bilimlere" yaptığı en büyük katkıdır. yani bir toplumdaki kurumlar, inançlar, ideolojiler vb. toplumun maddi alt yapısı (teknoloji, coğrafya, iklim vb.) tarafından şekillendirilir. ancak bu noktada yaptığı bir hata toplumun sınıfsal yapısını da alt yapı olarak kabul etmesidir. aslında sınıfsal yapı da son kertede maddi alt yapı tarafından şekillendirilir.

bunun haricinde gelecek ile ilgili yaptığı tahminlerin en önemli iki tanesi tutmamıştır. bunlar; kapitalizmin gittikçe daha fazla sefalet yaratacağı, proleteryanın gittikçe daha fazla büyüyerek sonunda kapitalist sistemi alaşağı edeceğine yönelik kehaneti ve sosyalizmin, yani ekonominin tek bir merkezden planlı bir şekilde yönetilmesinin üretim araçlarını daha verimli kullanacağı ve böylece toplumun refah seviyesinin muazzam bir şekilde artırılacağı ve sınıfsız, devletsiz bir topluma geçişi mümkün kılacağı iddiasıdır. kapitalizm, 20. yüzyıldaki gelişmeler ile birlikte, demokratik batı ülkelerinde (ve sonradan bu sistemi başarı ile adapte edebilmiş japonya, güney kore ve tayvan gibi ülkelerde de) maddi refahı üyelerine sunabilen bir ekonomik sistem olmuştur. sosyalizm deneyen ülkeler ise ekonomik anlamda tam bir felaket olmuşlardır ve kapitalist ülkere göre oldukça geri bir noktada kalmışlardır. hatta sosyalist ekonomi uygulandığı her örnekte bırakın maddi refahı artırmayı ekonominin çökmesi ile sonuçlanmıştır.

sonuçta marx'ın yaptığı şey, hristiyanlıkta falan da görülen, binlerce yıldır insanların hayallarini süsleyen cennet bahçesinde yaşam tahayyülünün sözde bilimsel bir temele oturtulmasıdır. hayatta yapılmak zorunda olan tüm mücadelelerin bitmesi, savaşların olmaması, çalışma zorunluluğunun ortadan kalkması, insanların hepsine ne yaptıklarından bağımsız olarak temel ihtiyaçlarının sunulması, rekabetin olmaması, herkesin eşit olması gibi hayaller ve istekler. tüm bunlar hristiyanlığın cennetin krallığı hayalinde de gördüğümüz isteklerdir. (bu hayalin psikolojik kökenleri için nietzcshe'nin ahlakın soykütüğü üstüne kitabına bakmanızı öneririm.) marx bu hayale sözde bilimsel bir kılıf geçirmiştir. bu cennet bahçesini gerçek dünyada gerçekleştirecek şey teknolojik gelişmedir ona göre. teknolojik gelişme sayesinde üretimin seviyesi muazzam ölçüde artıralacak ve böylece her türlü yokluk, rekabet, savaşlar bitecektir. marx'ın teknolojik gelişmeye yüklediği bu anlam ideolojik bir wishful thinking'ten ibarettir ve bilimsellikle bir alakası yoktur.

komünist ve marksist ideolojinin daha detaylı bir incelemesi için bakınız: kafasozluk.com/entry/240078
devamını gör...

konuştuğum yazarlarda rastlamadığım durum.
devamını gör...

ortak karar verilmiş bir kararın aksini savunabilecek, doğru olduğu bir çok kişi tarafından onaylansa da, olayın hakkında kanıtlar dahi olsa körü körüne inanılan yanlış inançlar.

delüzyon veya hezeyan da denmektedir. gerçeğe uymayan, gerçek dışı düşünceyi tanımlayan terimlerdir. hatta o kadar ileri boyutları vardır ki duyu organlarının bile gerçekte var olmayan, olmamış ve olmayacak algıları algılaması durumudur. beyindeki sistematik bir bozulma sonucu uydurma boyutuna geçme halidir.

sanrılar genelde nörolojik bir bozulma olarak görülsede nedeni tam olarak anlaşılmamıştır. herhangi bir hastalıkla ilişkinlendirilmemiş bir neden ya da sebeptir.

babam gitmeden 4, 5 sene önce bu tarz bir olay başımıza gelmişti. yaşı 70 civarıydı çok yorulmuş ve uykusuz kalmıştı. eve gelip uyuyacağım dedi. biraz uyuduktan sonra annemi yanına çağırdı ve şu malzemeleri bana ver dedi. annem hangilerini diye sordu. görmüyor musun avanak kadın karşıda malzemeler duruyor dedi. ben de kapıdan onlara bakıyorum. 15 dakika kadar anneme bağırdı çağırdı. etrafta aletler olduğunu ve o aletleri vermesi gerektiğini söylüyor ve hakaretler ediyordu. (normalde tercih etmediği bir hitaptır hakaret.)

beni çağırdı. kızım şu aletleri, malzemeleri getir şu işi halledelim geç kaldık dedi. pantolonunu işaret ettiğini gördüm. ve yanına getirdim. tut şimdi şunu dedi. tuttum garip şeyler yapmaya başladı. katlıyor, bürüyor, indiriyor, kaldırıyor. bana bir yandan sende kaldır kaldır ya dur bu kadar hızlı olmaz diyordu. çek şimdi it çocuğum it şunu falan. annemden sivri bir şey istedi. annem korktu getirmeye. ben gidip şiş getirdim. pantolona geçirdi şişi heh şimdi oldu bak dedi. bunları al götür adam teslime gelirse fiyatı 250 lira dedi. tamam bana dedim.

sonra bir yattı ertesi gün akşama kadar uyudu. uyandığında hiçbirini hatırlamıyordu. bilmiyorum belki buna örnek değildir ama o an ne olduysa beyin sanırım başka bir boyuta geçti. uyumuyordu kesinlikle. o 1 saat ömrümüzden 3, 4 ay götürdü. doktor falan çağırdık ama doktor geldiğinde uyandıramadık. ay sinirden saatlerce kahkaha atmıştım o gün. annemin hele aklı çıkmıştı kadının. küfürler falan havada uçuşmuştu çünkü. tamam çok sakin bir adam değildi babam ama böyle bir tavır kolay kolay takınmazdı hele ki anneme.
devamını gör...

beni böyle sev...
beni onarmaya, beni değiştirmeye, beni 'korumaya' çalıßma. beni sadece olduğum gibi sev.
îçine birilerini almakta zorlandığım sınırlarımdan geçmeye çalışma. seni, sınırlarım içine almamı bekle.
benim için kendini yok sayma.
benim için büyük fedakârlıklar yapma.
benim için kendini unutma.
bana, kendi düşüncelerini, özenle büyüttüğün bahçelerini gezdir.
bana anlatma, bana göster.
beni taşıma, beni tamamlama. sadece benimle yürü.
anınızı, günümüzü küçük bir şey için mahvetme. anlar hayatı tamamlar.
yıpranacaksak, buna değsin.
bana mecbur olma.
beni mecbur bırakma.
birlikte olmasak da olalım.
ama birlikte daha iyi olalım.
beni böyle sev; sakin ve büyülü.
devamını gör...

bu cümleyi kimse için kurmadım henüz. insan ilişkilerinin diğer her şeyden daha önemli olduğunu düşünüyorum. ne ölümüne üzülürüm, ne dirisine uğrarım.
devamını gör...

nüfusu 33 bin olan ülke. ülke demeye bin sahit.

bizim istanbul'da esenler, esenyurt gibi ilçelerin nüfusu 1 milyon zaten.
devamını gör...

fiyatına bakmadan alışveriş yapmak
devamını gör...

asgari ücret.
devamını gör...

(bkz: kafa sözlük'ün cılkının çıkması)

yakında bırakır giderim buraları. bu başlık ve diğer aptalca başlıklar altındaki iq ortalaması maksimum 70 falandır. sözlük iyice ekşidi.

ya kardeşim sözlük'ün en seksi yazarını bulsan ne yapacaksın? s.....cek misin?

ne kadar aptal aptal başlıklar bunlar ya?
devamını gör...

ilk derslere mutlaka girin, hocanın kendini tanıttığı ve tarzını bir şekilde öğrenebileceğiniz derstir.
lise kafasından çıkın.
özel okuldaysanız bilin ki sizin verdiğiniz paralar direkt hocalara gitmiyor, gereksiz imalar yapmayın. devlet okulundaysınız kimlerdensin konusuna girmeyin.
her derse girin ve anlamaya çalışın olmuyorsa hocanıza sormaktan ve ek kaynak istemekten çekinmeyin. - 1. sınıftan ders kalınca uzun yıllar verilmiyor dikkat-
öğrenim sürecinizde mutlaka birden cok hobi edinin ve o işi iyi yapın - kaya tırmanışı, dans, kamp..vs- ve bol bol gezin çok paraya gerek yok çadır candır.
bir de burası davranış eğitim yeri değildir, hocalarınız size akademik birikimlerini aktarmakta mükelleftir. davranış ve dış görünüşünüze laf ederlerse boş verin bu onların ayıbıdır. -hemen laf etmeyin, sürdürürse şikayet edin-

arkadaşlarınızı iyi seçme durumu biraz zor ama her şeyinizi çat diye açmayın, birlikte gezin eğlenin, için, zom olun ama her şeyinizi anlatmayın.. zaman içinde gerçek arkadaşlar kalıyor günlük arkadaşlar ayıklanıyor.
ön yargılı olmayın, hemen kutuplaşmayın.

nereyi kazanmış olursanız olun siz başardınız! bunu unutmayın ve elinizden gelenin en iyisini yapın!
şimdiden hepinize, süper bir serüven diliyorum!
devamını gör...

lise edebiyat dersinde hepimizin beynine kazınan,yıllar geçse de unutulmayan bir sagudur.
hadi itiraf edin hepiniz başlığı okuyunca devamını söylediniz.
alp er tunga öldi mü.
ıssız ajun kaldı mu.
ödlek öçin aldı mu.
emdi yürek yırtılır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim