kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

din de devlet de halka azla yetinmeyi, yoksulluğa isyan etmemeyi öğretir. o yüzden peygamberden ilham almaları gayet olağan.
devamını gör...

hatun kişisinin aşırı üzerine düşmek,darlamak kısıtlamaya çalışmak.daha ilişki aşamasında 30 senelik karısına davranır gibi davranmak(ki buda doğru değil onuda darlamamak lazım)neticede bunları yapınca soğuyor insanlar.kadınların yaptkları yanlışlar ise aşağı yukarı benzerlik taşıyor diyebiliriz.aşırı kıskançlık,sürekli güvensizlik hissiyatının karşı tarafa verilmesi falan uzar gider bu liste.
devamını gör...

nazım hikmet'in yazdığı yaşamaya dair şiirinin ilk üç dizesini bırakıyorum şuraya.

yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

1947
devamını gör...

youtube'da rastgele dolaşırken karşıma çıkan ve beni inanılmaz etkileyen insan.
eski çağlarda yerleşimin insanlar tarafından nasıl olduğunu resmen gözler önüne seren harika videoları var.
bir çubuğu varki tek başına dünyalara bedel.
kumsalda cazibeli kale yapmakta zorlanan biri olarak gördüklerimle ayakta alkışlamaktan ve daha fazla izleyicisi olması için buradan birilerine ulaşmaktan başka bir şey yapamayacağımı düşündüm.
o arkadaki soft müzikte insanı dinlendirilen aynı zamanda merakla şimdi ne yapacak düşüncesini oluşturuyor.
hemen bir videosunu bırakayım, dikkat edin bağımlılık yapabiliyor.
devamını gör...

'her nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi gelir." charles baudelaire.
devamını gör...

1 haftadır sözlükteyim gözlemlediğim bir olay var. şöyle ki bazı başlıklarda x yazarın aşırı saçma sapan 10 cümleden oluşan entrysi 15 beğeni almış fakat ondan daha iyi yazan birisi 0 beğeni almış. hatta bazı başlıklarda 1-2 yazar dışında oylanan bile yok. yani burada bariz bir gruplaşma var bunları yapanlarda karması yüksek olan kişiler muhtemelen. ulan sanki edebiyat, tarih, felsefe bilim yazıyor dersin fakat oda yok. bunun önüne geçilir mi geçilmez. yazarlık yaptığım inci sözlükte de bunu gördüm. yani anlayacağınız burada objektif olarak hiç tanımadığı bir yazara artı oy verebilen insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. nasıl olsa o beni oyluyor mantığıyla birbirlerinin en boş yazılarını beğeni yağmuruna tutuyorlar. bugünlük tespitim bunlar bir başka tespitte görüşmek üzere good night.
devamını gör...

aklıma evrim adlı filmi getiren çalışmaya ilişkin haber. bakalım insanlık adına iyi mi olacak kötü mü...

bir yandan da aklımda, cem yılmaz'ın "sende olanı sana koyucaz" mevzusu gelmiyor değil.
devamını gör...

50 ilk öpücük olarak türkçeye çevrilen, daha doğrusu çevrilemeyen, 2004 yapımı, bir yaz akşamı izlenmesi gerektiğini düşündüğüm tatlı bir film. başrollerde drew barrymore ve adam sandler'ı görmek mümkün. ikilinin kimyasının uyumlu olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

film, yaşadığı bir kaza sonucu geçirdiği amnesia hastalığından dolayı her sabah kaza gününe kadarki anılarını hatırlayarak uyanan bir kadın ile ciddi ilişki düşünmeyen (çünkü gerçekten hoşlandığı birisi karşısına çıkmıyor), hayattan keyif almaya bakan henry'yi konu alıyor. ''her sabah kaza gününe kadarki anılarını hatırlayarak uyanan bir kadın''dan kastım şu, hafızası yeni anıları ne yazık ki tutmuyor. bu yüzden bir önceki günü hatırlamıyor. sadece kaza gününden önceki hatıraları hatırlıyor.

kadının muzdarip olduğu hastalık anterograde amnesia fakat filmde bu hastalık ''goldfield's syndrome'' olarak geçiyor. bu hastalığa sahip kişiler, hafıza kaybına neden olan travmatik olaydan sonra yeni anılar yaratma yetisini kaybediyor ve yakın zamanda gerçekleşen olayları hatırlayamaz hale geliyor. kısaca, travmadan önceki anılar dururken travmadan sonra kazanılan anılar bellekte kalmıyor.
devamını gör...

(bkz: texas)
devamını gör...

ciddi bir gruplaşmanın sonucu olan durumdur. herkes kendi arkadaş grubundaki yazarların başlıklarına kendisini zorunlu hissettiği ve karşılığında kendi tanım ve başlıklarına destek alabilmek için destek vermek zorunda. bu yüzden başlığın ve tanımın içeriği ve niteliği çok da önemli değil aslında. nitelikli başlıklara tanım yazabilme kapasitesi sınırlı olan yazarlar ise haliyle tanım yapmıyorlar. bunun yerine başlık ve tanımlarında, yaşlarına paralel olarak hayatın sadece yüzde %10'nuna dokunabiliyorlar yada değinebiliyorlar. cinsel içerikli yada sürekli kimseye bir faydası olmayan başlıkların elden ele tepelere çıkarıldığı bir ortamda haliyle birçok kişi yazmak istemiyor. bazı yazarların "buraya eğlenmeye geliyoruz" şeklindeki tepkilerini ise yine yaşlarına vermek gerekir çünkü bu ülkede yaşayan mutsuz insanların sayısı mutlu olan ayrıcalıklı kesime nazaran oldukça fazla. ve bu durumu değiştirmek için ne yazık ki ak sakallı bir dede elinde bir değnekle gelmeyecek. farkındalık oluşturmak, sesi duyulmayanların sesi olmak yada bir haksızlığın önünde durmak öyle sanıldığı gibi çok büyük işler yapmaktan geçmiyor. bunun için herkesin sadece bir tuğla koyması yeter. eğer sözlükte geçirdiğiniz süre içerisinde eğlenmenize rağmen ülke ve dünya gündemine dair birşey öğrenmiyor, daha önce hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir konu hakkında fikir sahibi olamıyorsanız hakikaten burada geçirdiğiniz süre sizin aleyhinize işliyordur. burası tabiki bir okul değil fakat hayat da sadece lay-lay-lom'dan ibaret değildir. güneşin altında eriyen bir buz gibi her geçen saniye tükeniyoruz. biz tükenirken başkalarının ışığı ile aydınlanmıyor ve ışığımız ile birilerini aydınlatamıyorsak bugün ülkemizde yaşanan sorunların belki mislini ne yazık ki çocuklarımızın yaşayacak olması muhtemeldir.
devamını gör...

- ne oldu koluna?
- more are the.

zamanında yukarıdaki gibi bir konuşmaya şahit olmuştum. *
zeka deseniz var.
devamını gör...

benim hiç hoşnut olmadığım bir mantıktır. herhangi bir engeli olan, yaşı büyük olan veya ayakta durmasını zorlaştıracak eşyaları olan* her bireye yer verilmelidir. kadın olmak yeterli bir kriter değildir. tabiki hamile veya çocuklu bir kadınsa o ayrı, ama normal sıradan bir kadına sırf cinsiyetinden dolayı yer verilmesi durumu son derece gereksizdir.
devamını gör...

sabahtan beri pisi pisi, ne var şekerim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ak partili bursa osmangazi belediyesi aldığı karar ile belediye işçilerinin en düşük maaşını 3 bin 835 tl'ye çıkartması hadisesi.
sayın başkanmustafa dündar bu konu ile ilgili şu sözleri sarf etti ;
--- alıntı ---

biz, göreve geldiğimiz günden itibaren parayı çarçur etmedik, tasarruf ettik

--- alıntı ---
kaynak
buradan
devamını gör...

yapmayın arkadaşlar 30 nedir ki? 18-20 yaşlarınızda 30 size uzak gelebilir ama 30'ları da geçtikten sonra farkediyorsun ki aslında hiç de geç değil. ne kariyer yapmak için, ne hayatını biriyle birleştirip çocuk sahibi olmak için, ne yeni bir hayata başlamak için, ne eğitim almak için...
benim arkadaşım evli bir ev hanımıyken 40 yaşında üniversite bitirdi, 44 yaşında mali müşavir oldu. emeklerinin ekmeğini yiyor şimdi.
devamını gör...

#1836054 bahsi geçen hiyeroglafiler ayetteki firavundan 750, ayetin yazılışından ise 2900 yıl önceye aittir. bu da size kurani mucizeyi değil, kuranın yazılı halk efsanesi olduğunu gösterir.

bahsi geçen hiyeroglafi i. pepi adına yapılmış pepi i piramidinde ortaya çıkmış ve mö. 24-23. yy'a ait.

the sky will weep for you and the earth shake for you, the moorer will scream for you and the great mooring post cry out for you, feet will stomp for you and arms wave for you, as you go forth to the sky as a star, as the morning god.



yine yukarıdaki entryde bahsedilen ama kaynağı verilmeyen(aşağıya bırakıyorum) antik mısır dönemi yazıtlarını tasnifleyen bu kitaba göre piramitlerdeki bu yazıtlar; sümer, babil, asur, hitit, ugarit, arami, fenike ve israilli kadim anlatı/mitoloji/din/veya adına ne diyorsan ordan gelme ve yine o topluluklara gitme bir hikayedir. yani birisi kağıda gizlice "gök ağladı yer titredi" yazıp piramitlerin arasına sıkıştırmamış, tıpkı kendisinden önceki ve kendisinden sonra gelecek olan halk efsaneleri gibi topluma teşhir edilip, biat kültürü empoze etmek maksadıyla kutsal anlatı haline getirilmiş, dilden dile sonraki nesillere/toplumlara aktarılmıştır.

üstteki entryde manipüle edilen bilginin kaynağı-pdf-;
the ancient egyptian pyramid texts

pepi i
devamını gör...

konyalı olarak canımı sıkan durum. nüfusun %80i suriyeli olan bir mahalle var. aklınıza gelebilecek her halt orada dönüyor. uyuşturucu satıcıları, fuhuş, insan kaçakçılığı zaten en üst seviyede. gündüz vakti erkek halimle sokakta yürümeye korkuyorum, demişti bir abimiz.

suriyelilerin bastığı kafe

artık dönmeleri gerek. huzur bozuyorlar. kimisi iyi kimisi kötü ama yeter artık.

@merdumkaptan mahlaslı yazar durumu çok iyi ifade etmiş. kendisine teşekkür ediyorum. #739137
devamını gör...

emek harcamadan yemek olmaz.
devamını gör...

başka arzunuz (!)?...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim