her gün sadece bir tanımını beğenen yazar
sürekliliği olan yazardır. der ki senin tanımlarını okuyorum, seni takip ediyorum ama çok da şımartmıyorum. beni kızdırırsan hiç affetmem giderim diye de aba altından sopa gösteriyor. böylesi gizemli takipçilerimizi seviyoruz efendim.
devamını gör...
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak
üniversiteye yeni başlamışız, davranış bilimleri dersi var. psikoloji anabilim binasına girdik, heyecanlı heyecanlı bekliyoruz. sınıfa 60 yaşlarında bir prof girdi. herkesi bir süzdü.
"bakın çocuklar." dedi tanışma faslından sonra. "bu ülkenin en büyük sıkıntısı, bilgisi olmayanların fikir sahibi olmasıdır. siz, siz olun bilmediğiniz şeyler hakkında fikir sahibi olduğunuzu düşünmeyin. bu size bu derste öğreteceğim he şeyden daha faydalı olacak."
özetle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak, cahillikten başka bir şey değildir. ve cahillik insana en büyük zararı veren şeylerin başında gelir..
"bakın çocuklar." dedi tanışma faslından sonra. "bu ülkenin en büyük sıkıntısı, bilgisi olmayanların fikir sahibi olmasıdır. siz, siz olun bilmediğiniz şeyler hakkında fikir sahibi olduğunuzu düşünmeyin. bu size bu derste öğreteceğim he şeyden daha faydalı olacak."
özetle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak, cahillikten başka bir şey değildir. ve cahillik insana en büyük zararı veren şeylerin başında gelir..
devamını gör...
kolay gelsin deyince cevap vermeyen bakkal
cevap vermeyerek amacının ne olduğunu aslında kendisi de bilmez. öyle esmiştir bir hava işte denk gelmiştir.
devamını gör...
obur dünya
koca mustafa kemal'i yedin yine doymadın mı? ayı oğlu ayı dünya...
devamını gör...
güneş
yeryüzünde yaşamanın en büyük sebebidir. güneş'te ısı vardır, ışık vardır, renk vardır ama hayat belirtisi yoktur.
işte bundan dolayı karıncalar, güneş ışığı ile yollarını görürken ya da bal arısı güneş ışığı ile gözleri ışıldayıp kanatları ısınırken, koskoca güneş bunlardan habersizdir.
güneş, dünya için bir sebeptir.
işte bundan dolayı karıncalar, güneş ışığı ile yollarını görürken ya da bal arısı güneş ışığı ile gözleri ışıldayıp kanatları ısınırken, koskoca güneş bunlardan habersizdir.
güneş, dünya için bir sebeptir.
devamını gör...
neutral milk hotel
kısaca nmh, yaklaşık 20 yıl önce psikodelik esintiler içeren alternatif/bağımsız müzik ve indie rock türünde başarılı albümler yayınlamalarına rağmen bir süre sonra sessizce ortadan kaybolan kendine has müzik grubudur.ilk albümleri 1996 yılında piyasaya çıkardıkları on avery island 'dır. 1998'de ise benim de favorim olan in the aeroplane over the sea albümünü çıkarmışlardır.bu albümün giriş şarkısı olan king of carrot flowers part 1'ı elbette ki unutmamalıyız zira nmh'in her şarkısı özeldir ama bu şarkı cidden bir başkadır.
ilk dinleyişinizde melodileri size hitap etmeyebilir ama her bir şarkıyı eğer çevirisi eşliğinde dinlerseniz inanıyorum ki sevmeyi geçelim,en saygı duyduğunuz gruplardan biri olacaktır neutral milk hotel.
in the aeoplane over the sea;
holland,1945 (enerji ve mutluluk yüklemesi yapıyormuş gibi kulağa gelen melodisi sizi aldatmasın. zira naziler tarafından katledilen yahudi çocuklarından, silahlardan ve üzerine sinekler konmuş ölü bedenlerden bahsediyor)
bu ise king of carrot flowers part 1,buyrun;
ilk dinleyişinizde melodileri size hitap etmeyebilir ama her bir şarkıyı eğer çevirisi eşliğinde dinlerseniz inanıyorum ki sevmeyi geçelim,en saygı duyduğunuz gruplardan biri olacaktır neutral milk hotel.
in the aeoplane over the sea;
holland,1945 (enerji ve mutluluk yüklemesi yapıyormuş gibi kulağa gelen melodisi sizi aldatmasın. zira naziler tarafından katledilen yahudi çocuklarından, silahlardan ve üzerine sinekler konmuş ölü bedenlerden bahsediyor)
bu ise king of carrot flowers part 1,buyrun;
devamını gör...
iz sürmek
yaşar kemal'in ince memed romanında adı geçen topal ali isimli vatandaşın ustası olduğu iştir.
devamını gör...
iq ortalaması düşük ortamlar
nargile kafeler.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
spawn'ın bizimle paylaştığı ve değerli şiir hakkında bir ek bilgiyi de radyoyu dinlerken keşfettim.
buyrun.
kuboyama aikichi ilk ölen olmuş ama diğer ölen 22 kişi de ne kadar erken vefat etmiş. okuyunca üzüldüm.
buyrun.
kuboyama aikichi ilk ölen olmuş ama diğer ölen 22 kişi de ne kadar erken vefat etmiş. okuyunca üzüldüm.
devamını gör...
ötekileştirmek
dünyada ve ülkemizde; kendi dışında düşünenlere, görünenlere yapılan şeydir. farklılıklara saygısı ve tahammülü olmayan insan göstergesidir. maalesef sözlükte de ara sıra yapılmaktadır.
devamını gör...
sevdiğin insanın ağzından su içer misin sorunsalı
içmem. kırmızı çizgim. içeceksin diyip beni kabataş meydanında üstü çıplak deri eldivenli 20-30 erkek dövsün yine kabul edemiyorum bu durumu. hatta 4 çocuğumun bardağını, kaşığını ve dahi çatalını bile kullanmam. mümkünse aynı havluyu yine kullanmak istemem. her şeylerim bana özeldir. işyerinde bardağımı kullanırlar diye mutfağa bile bırakmayan, onu yanında gezdiren bir ruh hastasıyım ben. bardak hep masanın üzerindedir. kendim su içsem mutlaka yıkayıp tekrar kullanıyorum bu arada.
öbüşüyoruz diye aynı sakızı ya da diş fırçasını kullanmıyoruz. o halde neden aynı bardağı kullanalım? çocukken böyle şeylerden tiksinmezdim, bir gün aynı şişeden su içmek istediğim bir arkadaşım tüm iç organlarını şişenin içine bıraktığını gördüğüm günden beri kişisel eşyalar konusuna aşırı dikkat ediyorum. havluyla ağzının içini silen insan gördüm. çatalı ve kaşığı boğazına sokup sokup çıkaran nice ruh hastası gördüm. insanların çoğu aşırı pis kusura bakmasınlar.
mesela yemek yiyorsun, 4 gün boyunca hacı sabancı çakması. kibar. hayatı boyunca hiç acıkmamış sanki, öyle bir isteksiz yemek yeme şekli. arayı iyi tutuyorsun, aradan zaman geçiyor, açıyor lahmacunu içine 4 kilo yeşillik, 1 kilo domates tıkıyor, var gücüyle kapatıyor onu, ağzına bir koyuyor yarısını yiyebilliyor hayvan. ağzındakini 3 kez çiğniyor ve ayrandan bir yudum alıyor.
şu insana güvenip hiçbir eşyamı ortak kullanmam.
ha başlık sevdiğinin ağzından demiş. edep, ar ve haya gibi aynı anlama gelen ne varsa tek bir bünye içinde şiddetli şekilde toplamış bir insan olarak işin ne kadar fanteziye kaçabileceğini görebiliyor olsam bile yine ben işin içine bardak falan kattım. tam bir kabataş geliniyim. edepli, dizleri üzerinde ve olabildiğine eşine bağlı. maşallah.
öbüşüyoruz diye aynı sakızı ya da diş fırçasını kullanmıyoruz. o halde neden aynı bardağı kullanalım? çocukken böyle şeylerden tiksinmezdim, bir gün aynı şişeden su içmek istediğim bir arkadaşım tüm iç organlarını şişenin içine bıraktığını gördüğüm günden beri kişisel eşyalar konusuna aşırı dikkat ediyorum. havluyla ağzının içini silen insan gördüm. çatalı ve kaşığı boğazına sokup sokup çıkaran nice ruh hastası gördüm. insanların çoğu aşırı pis kusura bakmasınlar.
mesela yemek yiyorsun, 4 gün boyunca hacı sabancı çakması. kibar. hayatı boyunca hiç acıkmamış sanki, öyle bir isteksiz yemek yeme şekli. arayı iyi tutuyorsun, aradan zaman geçiyor, açıyor lahmacunu içine 4 kilo yeşillik, 1 kilo domates tıkıyor, var gücüyle kapatıyor onu, ağzına bir koyuyor yarısını yiyebilliyor hayvan. ağzındakini 3 kez çiğniyor ve ayrandan bir yudum alıyor.
şu insana güvenip hiçbir eşyamı ortak kullanmam.
ha başlık sevdiğinin ağzından demiş. edep, ar ve haya gibi aynı anlama gelen ne varsa tek bir bünye içinde şiddetli şekilde toplamış bir insan olarak işin ne kadar fanteziye kaçabileceğini görebiliyor olsam bile yine ben işin içine bardak falan kattım. tam bir kabataş geliniyim. edepli, dizleri üzerinde ve olabildiğine eşine bağlı. maşallah.
devamını gör...
pedofili
normal bir insan için iğrenç lik, bilim insanları için hastalık.
bu insanlar en yakınımızda olabilir, çocuklarımıza dikkat edelim, bu tip sapıklar yüzünden artık tanımadığın bir çocuğu bırak sevmeyi,başını okşama yı, gülemüyorsun bile.
bence en tehlikeli sapıklık tır, cezası cinsel organından aşmak olmalı .
bu insanlar en yakınımızda olabilir, çocuklarımıza dikkat edelim, bu tip sapıklar yüzünden artık tanımadığın bir çocuğu bırak sevmeyi,başını okşama yı, gülemüyorsun bile.
bence en tehlikeli sapıklık tır, cezası cinsel organından aşmak olmalı .
devamını gör...
havuçlu tarçınlı kek
ıssız adam filmini akla getiren vazgeçilmez kek.
devamını gör...
simülasyon argümanı
tüm gördüklerimizin, tüm duyduklarımızın, tüm hissettiklerimizin, kısacası yaşadığımız her şeyin ve evrendeki her zerrenin, aklımızın alamayacağı kadar gelişmiş bir bilgisayardaki benzetimden kaynaklı olabileceğini iddia eden teoridir.
günümüzün teknolojisi ile bizim gibi aptal ve bok üreten bir ırkın dahi çok ileri düzeyde benzetimler yapabildiği düşünülürse, göz ardı edilemeyecek ve varoluşumuzu açıklayabilecek bir teori olarak önemli bir köşede durmaktadır.
hatta, bu teorinin bir ötesindeki teoride ise aslında olası tüm evrenlerin birbirleri içindeki simülasyonlar olduğudur. yani, bizim evrenimiz, aslında xena evrenindeki, kokoti ırkının yaptığı bir simülasyon olabilir, daha acıklısı ise bu evrenin, ergen bir kokotinin bitirme ödevi olması ihtimalidir.
ya da bir başka iç karartan ihtimal ise her şeyi kıçımızdan uydurduğumuz ihtimalidir. belki de bazı şeyleri bu kadar boktan yapan da budur.
günümüzün teknolojisi ile bizim gibi aptal ve bok üreten bir ırkın dahi çok ileri düzeyde benzetimler yapabildiği düşünülürse, göz ardı edilemeyecek ve varoluşumuzu açıklayabilecek bir teori olarak önemli bir köşede durmaktadır.
hatta, bu teorinin bir ötesindeki teoride ise aslında olası tüm evrenlerin birbirleri içindeki simülasyonlar olduğudur. yani, bizim evrenimiz, aslında xena evrenindeki, kokoti ırkının yaptığı bir simülasyon olabilir, daha acıklısı ise bu evrenin, ergen bir kokotinin bitirme ödevi olması ihtimalidir.
ya da bir başka iç karartan ihtimal ise her şeyi kıçımızdan uydurduğumuz ihtimalidir. belki de bazı şeyleri bu kadar boktan yapan da budur.
devamını gör...
albrecht dürer
alman ressam, gravürcü ve teorist. anlatmaya nereden başlasam bilemedim gerçekten.
italyan rönesansını alman stiliyle karıştırmada en başarılı isim olmuştur ki bu da kuzey rönesansının başlamasındaki en büyük etkenlerden biridir.
dürerin zamanında reformdan dolayı kilise resimleri çizmede azalma olmuştu, sanatçılar da bu boşluğu portrelerle doldurmaya başlamıştı. dürerin otoportreleri de uzun yıllar sanatçıların ilham kaynağı olmuştur. aynı zamanda seri otoportre yapan ilk ressamdır.
isminin baş harfleriyle oluşturduğu logonun tarihteki bilinen ilk logo olduğu söylenir. ı. maximillan'ın himayesine girdiğinde de ondan imtiyaz hakkı talep etti, bunun da tarihte bilinen ilk telif hakkı olduğu söylenir.
dürer egzotik nesnelere ve hayvanlara epey düşkündü, meşhur gergedan çizimi bunun örneklerinden biridir. dürer hayatında hiç gergedan görmemişti, çizimi ise bir tasvirden yola çıkarak yaptı. sanat tarihinin en çok kopyalanan hayvan figürü olarak tarihe geçti. yüzyıllar boyunca insanlar gergedan hayvanını dürerin çiziminden görerek tanıdı.
dini resimlerinden ziyade gravür ve suluboya eserleriyle tanınır, zaten kendi de bu yöntemlere kafayı o kadar takmıştı ki bir tavşanın incecik tüylerini bile tek tek gösterebilecek bir teknik düzeye ulaşmıştır.
a rhinoceros (gergedan)
a young hare
self portrait at the age of twenty eight
kanuni sultan süleyman
blaurackenflügel
italyan rönesansını alman stiliyle karıştırmada en başarılı isim olmuştur ki bu da kuzey rönesansının başlamasındaki en büyük etkenlerden biridir.
dürerin zamanında reformdan dolayı kilise resimleri çizmede azalma olmuştu, sanatçılar da bu boşluğu portrelerle doldurmaya başlamıştı. dürerin otoportreleri de uzun yıllar sanatçıların ilham kaynağı olmuştur. aynı zamanda seri otoportre yapan ilk ressamdır.
isminin baş harfleriyle oluşturduğu logonun tarihteki bilinen ilk logo olduğu söylenir. ı. maximillan'ın himayesine girdiğinde de ondan imtiyaz hakkı talep etti, bunun da tarihte bilinen ilk telif hakkı olduğu söylenir.
dürer egzotik nesnelere ve hayvanlara epey düşkündü, meşhur gergedan çizimi bunun örneklerinden biridir. dürer hayatında hiç gergedan görmemişti, çizimi ise bir tasvirden yola çıkarak yaptı. sanat tarihinin en çok kopyalanan hayvan figürü olarak tarihe geçti. yüzyıllar boyunca insanlar gergedan hayvanını dürerin çiziminden görerek tanıdı.
dini resimlerinden ziyade gravür ve suluboya eserleriyle tanınır, zaten kendi de bu yöntemlere kafayı o kadar takmıştı ki bir tavşanın incecik tüylerini bile tek tek gösterebilecek bir teknik düzeye ulaşmıştır.
a rhinoceros (gergedan)
a young hare
self portrait at the age of twenty eight
kanuni sultan süleyman
blaurackenflügel
devamını gör...
rimbaud
son günlerde ufak çaplı bir kafa izninde gibi görünen en sevdiğim yazarlardan biri. tanımlarından tanıdığım kadarıyla etrafını güzelleştiren biri. umarım kendi gibi insanlarla karşılaşır ve toksik insanları kafasına takmaz.
devamını gör...
neşe karaböcek
gece efkarının vazgeçilmezleriden, severiz.
devamını gör...
evliliğin cinselliği azaltması
bu karşılıklı çekim ve hayat şartları ile alakalı olan bir durum.
12 saat fabrikada çalışan birini baz alalım, sabah 6 da uyanıyor ve eve geri gelmesi akşam 21:00.
aradan geçmiş 15 koca saat, zaten adamın temelini sevmişler afedersin, nasıl sevişecek bu adam?
uyuyakalır la yaparken.*
12 saat fabrikada çalışan birini baz alalım, sabah 6 da uyanıyor ve eve geri gelmesi akşam 21:00.
aradan geçmiş 15 koca saat, zaten adamın temelini sevmişler afedersin, nasıl sevişecek bu adam?
uyuyakalır la yaparken.*
devamını gör...

