sevilen türkünün en vurucu sözleri
devamını gör...
erkeklerin ekseriyetle cimri olması
erkekleri yolunacak kaz, maddi bir gelir kapısı olarak gören asalak yaşam formlarının hezeyanı. senin paran benim param, benim param benim param dimi.
devamını gör...
sen beyaz bir kadınsın
attilâ ilhan'ın 'ben sana mecburum' kitabındaki 'imkansız aşk' bölümünde yer alan şiir:
***
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
ben ki tek damla şarap içmedim
ekmeğin beyaz, zeytinin siyah olduğunu biliyorum
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
benim kusturucu sarhoşluğum
yoksulluğum
yüzüme bakmasan da
yağmura düşürsen de gözlerini
gözlerime bakmasan da ne kadar
o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
uykularımda nefesinin sıcaklığı
o kadar
hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
gözbebeklerimde duran
umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgârın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu
yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu
senin
iyimserliğin
ben bu tezgâhı kurdumsa senin için kurdum
senin için dokuduğum basma ve pazen
denizin yeşilinden süzdüğüm balık
göğün mavisinden çaldığım kuş
senin için
felsefe okudumsa
iktisat okudumsa gece yarıları
boğazım kurumuş, içim bir kalabalık
sıcacık mısralar okudumsa yunus'tan
senin için okudum
geceyarıları
sen beyaz bir kadınsın
uzaktaki
gözlerin aklımdan çıkmıyor
sen beyaz bir kadınsın
karanlıkları dinleyen
uzaktaki
sarmaşıkları duyuyor musun rüzgârda
yorgun başını
üşümüş yastığına koyuyor musun
uyuyor musun
***
ekleme: şair şiiri hakkında şöyle diyor:
alışılmış toplumcu théme'lerini* bir aşk şiirine yedirme deneyi. dikkati çeken, toplumcu sanatçının sevgilisini kendinden uzakta, handiyse* erişilmez gibi görmesi. onu içinde duyuyor ama bir ve beraber değiller, belki bir ve beraber olmalarının olanağı da yok
***
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
ben ki tek damla şarap içmedim
ekmeğin beyaz, zeytinin siyah olduğunu biliyorum
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
benim kusturucu sarhoşluğum
yoksulluğum
yüzüme bakmasan da
yağmura düşürsen de gözlerini
gözlerime bakmasan da ne kadar
o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
uykularımda nefesinin sıcaklığı
o kadar
hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
gözbebeklerimde duran
umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgârın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu
yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu
senin
iyimserliğin
ben bu tezgâhı kurdumsa senin için kurdum
senin için dokuduğum basma ve pazen
denizin yeşilinden süzdüğüm balık
göğün mavisinden çaldığım kuş
senin için
felsefe okudumsa
iktisat okudumsa gece yarıları
boğazım kurumuş, içim bir kalabalık
sıcacık mısralar okudumsa yunus'tan
senin için okudum
geceyarıları
sen beyaz bir kadınsın
uzaktaki
gözlerin aklımdan çıkmıyor
sen beyaz bir kadınsın
karanlıkları dinleyen
uzaktaki
sarmaşıkları duyuyor musun rüzgârda
yorgun başını
üşümüş yastığına koyuyor musun
uyuyor musun
***
ekleme: şair şiiri hakkında şöyle diyor:
alışılmış toplumcu théme'lerini* bir aşk şiirine yedirme deneyi. dikkati çeken, toplumcu sanatçının sevgilisini kendinden uzakta, handiyse* erişilmez gibi görmesi. onu içinde duyuyor ama bir ve beraber değiller, belki bir ve beraber olmalarının olanağı da yok
devamını gör...
mezar taşına yazılması istenen söz
benim için var olmayan söz. ölüp gitmişim, ne yazdığından bana ne o saatten sonra!
dağa taşa bir şey yazdırmaktansa adımı tarihe (özellikle bilim tarihine) güzel bir şekilde yazdırmayı tercih ederim.
dağa taşa bir şey yazdırmaktansa adımı tarihe (özellikle bilim tarihine) güzel bir şekilde yazdırmayı tercih ederim.
devamını gör...
enneagram
dokuz başlık altında kişilik tiplerinin yer aldığı bir sistemdir. kısa süren bir test ile kendi kişilik tipinizi, güçlü ve geliştirilmesi gereken yönlerini size sunar. sonuç olarak; olmaktan korktuğumuz yerde bulabiliriz kendimizi, özellikle mükemmeliyetçi olanlar için kabullenmesi zor olabilmektedir.
devamını gör...
enişte deyince akla gelenler
aykut enişte.
en masum, en komik, en iyi niyetli enişte.
en masum, en komik, en iyi niyetli enişte.
devamını gör...
muhteşem yüzyıl
2011-2014 yıllar arasında show tv ve star tv'de yayınlanan yönetmenliğini taylan biraderler (1-103), yağız alp akaydın (104-139), mert baykal (104-139), senaristliğini meral okay (1-56), yılmaz şahin'in (57-139) yaptığı dram ve tarih dizisidir.
başrollerinde,
halit ergenç
meryem uzerli
vahide perçin
nebahat çehre
okan yalabık
nur fettahoğlu
selma ergeç
10. osmanlı padişahı kanuni sultan süleyman (halit ergenç) ve kanuni sultan süleyman'ın hasekisi kanuni'ye dört şehzade ve bir sultan doğurmuş nikahlı karısı hürrem sultan'ın (meryem uzerli) etrafında dönen olayları, hayatlarını ve saray temaşasını, saray içindekilerin hırslarını, kavgalarını, aşklarını senaristin kendince kurguladığı biçimde konu alan bir dizi.
meral okay, diziyle ilgili bir kurgu olduğunu ve bu sebeple gerçekleri yansıtmak zorunda olmadığını söylemiş' tarihimizi karalıyorlar' diyenlere ya da bu dizinin osmanlı tarihini yanlış yansıttığını iddia edenlere kısa bir cevap vermiştir.
dizinin yapımcılığını timur savcı üstlenmiş tims stüdyolarında 4 sezon çekilmiş ve diziye çok başarılı oyuncuları dahil etmişlerdir. yazmak istedim ama elim o kadarına gitmedi çok fazlaca kişi dahil olmuş kadroya.
işin aslına bakılırsa ben birkaç bölümüne arkadaşlarımın evlerinde denk geldim onun dışında izlemedim. ama çok fazla izleyicisi vardı. beğeniyle takip ediliyordu. benim pek tarzım olmadığından ve son yıllarda pek türk yapımları izlemediğimden tercih etmedim.
neysem iyi seyirler...
başrollerinde,
halit ergenç
meryem uzerli
vahide perçin
nebahat çehre
okan yalabık
nur fettahoğlu
selma ergeç
10. osmanlı padişahı kanuni sultan süleyman (halit ergenç) ve kanuni sultan süleyman'ın hasekisi kanuni'ye dört şehzade ve bir sultan doğurmuş nikahlı karısı hürrem sultan'ın (meryem uzerli) etrafında dönen olayları, hayatlarını ve saray temaşasını, saray içindekilerin hırslarını, kavgalarını, aşklarını senaristin kendince kurguladığı biçimde konu alan bir dizi.
meral okay, diziyle ilgili bir kurgu olduğunu ve bu sebeple gerçekleri yansıtmak zorunda olmadığını söylemiş' tarihimizi karalıyorlar' diyenlere ya da bu dizinin osmanlı tarihini yanlış yansıttığını iddia edenlere kısa bir cevap vermiştir.
dizinin yapımcılığını timur savcı üstlenmiş tims stüdyolarında 4 sezon çekilmiş ve diziye çok başarılı oyuncuları dahil etmişlerdir. yazmak istedim ama elim o kadarına gitmedi çok fazlaca kişi dahil olmuş kadroya.
işin aslına bakılırsa ben birkaç bölümüne arkadaşlarımın evlerinde denk geldim onun dışında izlemedim. ama çok fazla izleyicisi vardı. beğeniyle takip ediliyordu. benim pek tarzım olmadığından ve son yıllarda pek türk yapımları izlemediğimden tercih etmedim.
neysem iyi seyirler...
devamını gör...
guy fawkes
v for vendetta'da bahsi geçen katolik ingiliz askeri (1570 - 1606).
protestan devlet adamlarını hedef alan başarısız bir saldırı sonrası idam edilmiştir.
protestan devlet adamlarını hedef alan başarısız bir saldırı sonrası idam edilmiştir.
devamını gör...
bedelli askerlik yapıp erkeğim diye dolaşmak
enteresan tespitimsi gerçekten.
günlük hayatta "erkeğim diye dolaşmak" gibi garip bir çaba sarfettiğimi zaten hatırlamıyorum da bundan sonra daha dikkat ederim ayol.
günlük hayatta "erkeğim diye dolaşmak" gibi garip bir çaba sarfettiğimi zaten hatırlamıyorum da bundan sonra daha dikkat ederim ayol.
devamını gör...
bir filmin tamamını anlatan tek repliği
"sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi saim bey.
sen mi büyüksün. hayır ben büyüğüm,ben, yaşar usta.."
(bkz: bizim aile)
sen mi büyüksün. hayır ben büyüğüm,ben, yaşar usta.."
(bkz: bizim aile)
devamını gör...
bir erkekten alınan en güzel iltifat
babamdan aldigim en guzel iltifattir.
“keske her babanin senin gibi bir kizi olsa”
daha kimse bu iltifatin ustune cikamadi.
“keske her babanin senin gibi bir kizi olsa”
daha kimse bu iltifatin ustune cikamadi.
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
dubai’de dilenciler aylık ortalama 70.000 dolar kazanmaktadır. hatta çoğu dilenci pos makinesi taşıyabiliyor. *
devamını gör...
hasan can kaya
espirileri umut sarıkaya'dan çalıntı olan kişi. umut sarıkaya olmasaydı ne yapardı şu komedyenler.
devamını gör...
youtube'dan tüm videolara reklam koyma kararı
bilgisayar için adguard
telefon için opera browser
televizyon için ise telefondan ekran paylaşımı.
bu şekilde yıllardır reklam musibetini görmüyorum.
telefon için opera browser
televizyon için ise telefondan ekran paylaşımı.
bu şekilde yıllardır reklam musibetini görmüyorum.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük
her sabah o minik hapları içmem hayatta kalmam için çok önemli.
öte yandan da onlardan her bir tane alışımda kalanlar bana hayatın ne kadar da kısa olduğunu anlatıyor.
ve günaydınla birlikte içimde bir yerlerde şu çalıyor:
her sabah bir sayfa daha eksilip gidiyor ömrümden
gönlümün yıkıntılarında can çekişiyor umutlarım
yok aslında bu sabah mutsuz falan uyanmadım, tatlı tatlı yazmak istedim.ama nereden çıktı bunlar şimdi.
insan ne huzursuz varlık, sürekli mutsuzluğun kapanı var içinde, ortaya çıkmayı bekleyen.
oysa gülümsemek lâzım, bu düşük enerjiyi bir yana bırakmak,
ihtiyacı olan birinin yanında olduğunu hissettirmek,
bir çocuğun gülüşünü, çiçeğin açışını farketmek,
gökyüzünün sonsuz mavisini…
yettiğince ömrümüz,unutmamak gerek bir toz tanesi olduğumuzu.
belki de önemsememek gerek kendimizi bu kadar.
her sabah o minik hapları içmem hayatta kalmam için çok önemli.
öte yandan da onlardan her bir tane alışımda kalanlar bana hayatın ne kadar da kısa olduğunu anlatıyor.
ve günaydınla birlikte içimde bir yerlerde şu çalıyor:
her sabah bir sayfa daha eksilip gidiyor ömrümden
gönlümün yıkıntılarında can çekişiyor umutlarım
yok aslında bu sabah mutsuz falan uyanmadım, tatlı tatlı yazmak istedim.ama nereden çıktı bunlar şimdi.
insan ne huzursuz varlık, sürekli mutsuzluğun kapanı var içinde, ortaya çıkmayı bekleyen.
oysa gülümsemek lâzım, bu düşük enerjiyi bir yana bırakmak,
ihtiyacı olan birinin yanında olduğunu hissettirmek,
bir çocuğun gülüşünü, çiçeğin açışını farketmek,
gökyüzünün sonsuz mavisini…
yettiğince ömrümüz,unutmamak gerek bir toz tanesi olduğumuzu.
belki de önemsememek gerek kendimizi bu kadar.
devamını gör...
sıfır takipçisi olan bir yazarı ciddiye almak
bunu düşünen demek ki fikre, tanıma göre değil takipçi sayısına göre beğeni veriyor. bana ne takipçi sayısından ,yazdığı güzelse beğeni alır. böylece motive olur dediğim durumdur.
devamını gör...
sözlükteki bitmez vedaların yazarları
bana saçma geliyor böyle şeyler. tamam herkese tek tek özelden yazamazsınız ama herkese duyurup gittikten 2 gün sonra geri dönmek biraz şov.
ben de gittim bir ara 4 5 gün falan. sessiz sedasız gittim sessiz sedasız döndüm. bir yerim de eksilmedi.
ben de gittim bir ara 4 5 gün falan. sessiz sedasız gittim sessiz sedasız döndüm. bir yerim de eksilmedi.
devamını gör...
kurşun maskeler vakası
inanılmaz derecede ilgimi çeken bir olaydır, olay 1966 yılında, 2 brezilyalı mühendisin şüpheli ölümlerinin ardındaki enteresan gizemle benim ilgimi inanılmaz çekmiştir. açıkçası bu tarz ölümlerin arkasında beşeri,insanı olaylardan çok daha çok fenomenlerin ihtimalini göz önünde bulundurmak eğlencelidir ama işin ucunda ölüm var, komplo teorileri güzel de olsa mantık çerçevesinde olayı açıklayıp yorumlayacağım.
iki mühendisin cesedi, bir tepede bir çocuk tarafından bulunuyor, cesetlerin gözlerinde kurşundan maskeler ve üstlerinden notlar çıkıyor,
notlar çok detaylı değil, belli bir yerde buluşma, kapsülleri alma ile ilgili. kapsüller derken muhtemelen bir takım ilaçlar, ama işin ilginç tarafı toksikolojide bir şey çıkmıyor, diğer bir garip tarafı ise bedenlerin dışında hiç bir zedelenme ve deformasyon olmamasına rağmen, iç organlarda çürüme tespit ediliyor, bu kadar kısa sürede organlar çürümez, önce beden çürür. sinirimi bozan kısımda bu.
siyah pantolon,siyah tişört ve siyah ayakkabılar bana heaven's gate tarikatını anımsatsa da tarikat ile ilgili bir ipuçu yok, mühendisler muhtemelen bir şekilde tehdit aldılar diye düşünüyorum, hiç bir alıkoymaya dair, blackmaile dair hiç işaret yok, polisler 0 noktasına geri dönüyor davada.
şimdi bu elemanların neden kurşun maskeleri vardı ? radyasyondan korunmak için falan yazıyormuş notlarda, neden ?
radyasyondan korunmalarının sebebi neydi ?
neden madem bir ilaç aldılar toksikolojide bir şey çıkmıyor ?
neden görgü tanıklarına göre heyecanlı ve gerginlermiş ilk buluştukları barda ?
çok acayip bir olay, gerçekten kafamı **kti.
edit:aslında tahmin etmek istemediğim bir ihtimali var, ama bu yol çok büyük bir aptallık olurdu.
kaynak
kendi teorim biraz uçuk ama şöyle, bu iki mühendis bir bilim tarikatı üyesiydi, muhtemelen inandıkları simülasyon teorisi argümanıydı, simülasyondan çıkmak için bir takım ritüellerle next level seviyesine geçmeyi inandırmışlardı kendilerine, tıpkı heavens gate tarikatı tarzı, ama daha singular ve dışa kapalı. brezilya'da bol bol yetişen digitalis adlı bir bitki var, çok güçlü ve sinsi bir zehir elde ediliyor bu bitkiden.
asıl amacı sakinleştirici, hatta bitki, kalp ilacı olarak tıpta kullanılmakta, farmakolojide baya yaygın. lakin doz aşımında inanılmaz güçlü bir zehir olduğu söylenir.
kapsül olarak üretilmiş, ekstra bir kaç toksik kimyasal ile de karıştırılıp kapsül haline getirilmiş olabilir, inandıkları tarikatın sözü geçen kimsesinden bu ilacı alıyorlar, barda buluşup simülasyondan çıkacaklarına inandıkları tepeye doğru gidip, yutuyorlar.
bitkinin özü organları çürütmez belki ama, esktra toksik kimyasallar organlara zarar vermiş olabilir, belli bi süre içerisinde de zehir örneği bulmak imkansız hale geliyor, çünkü bir reaksiyonla uçucu hale geliyor.
diğer bir teorim; dünya dışı yaşam formları ile bir şekilde iletişim kurmayı başardılar, yuttukları kapsüller bu dünyadan değil.
bir şeyler ters gitti.
iki mühendisin cesedi, bir tepede bir çocuk tarafından bulunuyor, cesetlerin gözlerinde kurşundan maskeler ve üstlerinden notlar çıkıyor,
notlar çok detaylı değil, belli bir yerde buluşma, kapsülleri alma ile ilgili. kapsüller derken muhtemelen bir takım ilaçlar, ama işin ilginç tarafı toksikolojide bir şey çıkmıyor, diğer bir garip tarafı ise bedenlerin dışında hiç bir zedelenme ve deformasyon olmamasına rağmen, iç organlarda çürüme tespit ediliyor, bu kadar kısa sürede organlar çürümez, önce beden çürür. sinirimi bozan kısımda bu.
siyah pantolon,siyah tişört ve siyah ayakkabılar bana heaven's gate tarikatını anımsatsa da tarikat ile ilgili bir ipuçu yok, mühendisler muhtemelen bir şekilde tehdit aldılar diye düşünüyorum, hiç bir alıkoymaya dair, blackmaile dair hiç işaret yok, polisler 0 noktasına geri dönüyor davada.
şimdi bu elemanların neden kurşun maskeleri vardı ? radyasyondan korunmak için falan yazıyormuş notlarda, neden ?
radyasyondan korunmalarının sebebi neydi ?
neden madem bir ilaç aldılar toksikolojide bir şey çıkmıyor ?
neden görgü tanıklarına göre heyecanlı ve gerginlermiş ilk buluştukları barda ?
çok acayip bir olay, gerçekten kafamı **kti.
edit:aslında tahmin etmek istemediğim bir ihtimali var, ama bu yol çok büyük bir aptallık olurdu.
kaynak
kendi teorim biraz uçuk ama şöyle, bu iki mühendis bir bilim tarikatı üyesiydi, muhtemelen inandıkları simülasyon teorisi argümanıydı, simülasyondan çıkmak için bir takım ritüellerle next level seviyesine geçmeyi inandırmışlardı kendilerine, tıpkı heavens gate tarikatı tarzı, ama daha singular ve dışa kapalı. brezilya'da bol bol yetişen digitalis adlı bir bitki var, çok güçlü ve sinsi bir zehir elde ediliyor bu bitkiden.
asıl amacı sakinleştirici, hatta bitki, kalp ilacı olarak tıpta kullanılmakta, farmakolojide baya yaygın. lakin doz aşımında inanılmaz güçlü bir zehir olduğu söylenir.
kapsül olarak üretilmiş, ekstra bir kaç toksik kimyasal ile de karıştırılıp kapsül haline getirilmiş olabilir, inandıkları tarikatın sözü geçen kimsesinden bu ilacı alıyorlar, barda buluşup simülasyondan çıkacaklarına inandıkları tepeye doğru gidip, yutuyorlar.
bitkinin özü organları çürütmez belki ama, esktra toksik kimyasallar organlara zarar vermiş olabilir, belli bi süre içerisinde de zehir örneği bulmak imkansız hale geliyor, çünkü bir reaksiyonla uçucu hale geliyor.
diğer bir teorim; dünya dışı yaşam formları ile bir şekilde iletişim kurmayı başardılar, yuttukları kapsüller bu dünyadan değil.
bir şeyler ters gitti.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
bir gün, evime misafirliğe gelen arkadaşlarımla bira içip 101 oynamak üzere hazırlık yapmış, masaya oturduğumuzda, taşlardan bir tane siyah 3’ün eksik olduğunu farketmiştim. bir arkadaşımla gidip, evimin karşısındaki kahvede iki çay içip, kahveden siyah üç çalmıştık…
birkaç gün, cengiz atay’ın kumar fişi gibi elimde o siyah 3’ü tespih gibi taşıyıp; “bu benim cehenneme giriş kapım” diye ortalıkta dolaşmıştım.
birkaç gün, cengiz atay’ın kumar fişi gibi elimde o siyah 3’ü tespih gibi taşıyıp; “bu benim cehenneme giriş kapım” diye ortalıkta dolaşmıştım.
devamını gör...
