yazarların garip huyları
araba sürerken hep aynı ayakkabıyı giymek. yıllardır araba sürerken kullandığım bir çift ayakkabı var. miadını çoktan dolduran. hayatı kendim için zorlaştırdığımın farkındayım ama araba sürerken o ayakkabıları giymezsem olmuyor. başka ayakkabı ile fren ve gaz pedalına basınca kendimi kötü hissediyorum. ayakkabılar her daim arabada durur ve ben arabaya binerken ayağımdaki ayakkabıları çıkarır onları giyerim. gideceğim yere vardığımda da onları çıkarır diğer ayakkabıları giyerim.
devamını gör...
19 mayıs 2021 süleyman soylu açıklamaları
içişleri bakanına yakışmayan üslupla yine asma kesme raconu. içişleri bakanı değil de bir siyasi parti lideri gibi konuşuyor.
devamını gör...
ingilizler
genelleme yapmak iyi değildir ama çoğu çakaldır, insanın yüzüne gülüp malı götürür, ırkçı olsa bile çaktırmaz, duygularını belli etmezler. güney afrikanın altın, elmas ve diger madenlerini işletir, siyahları ayakta uyuturlar ama siyah kardeşlerimize göre tarla, çiftlik sahibi hollanda kökenliler ırkçıdır, kötüdür ama ingilizler çok iyidir.
devamını gör...
normal sözlük web view
gelsin istenendir (bkz: nolur olsun)
devamını gör...
yazarların isimlerinin anlamı
özge: bilinen en yaygın anlamı yabancı veya bir başka kimsedir. iyilik, güzellik anlamlarını da taşımaktadır. iki dağın birleşim noktası ve aynı zamanda bu isim, özellikle divan şiirinde sıklıkla kullanılan bir kavramdır. şiirlerde özge, sevdiğinden ayrı kalmak anlamında kullanılmaktadır.
"benim senden özge sevdiğim mi var?"
"benim senden özge sevdiğim mi var?"
devamını gör...
suyun dili olsa
susadım diyecektir. içilmek ama içememek kötü olmalı.
tıpkı bir aynanın hiç aynaya bakamaması gibi.
tıpkı bir aynanın hiç aynaya bakamaması gibi.
devamını gör...
ev bakımı
badana yaparken dikkat edilmesi gerekenler;
- sadece iki duvar boyayacaksanız on litrelik boya almayın. fazlasıyla artıyor, ev alanı darsa gözünüze batar.
- tuval fırçası gözünüze kocaman görünse de onu almayın. mutlaka duvarda yuvarlanan fırçadan alın. denendi, onaylandı. insanın bilekleri sal beni gideyim diyor.
- ben sıçratmam, elim ayağım titremez, aniden telefonum/kapım çalmaz demeyin. unutmayın ki her an her şey olabilir. bu iş için uygun gördüğünüz gazeteleri, dergileri, reklamları sakince gereken yerlere döşeyin. bant bile kullanın parkelerin/mermerlerin duvarla birleştiği yer için.
- telefonu sessize alıp, müzik açın
- tamam şimdi her şey hazırsa, bir de çorba kasesi büyüklüğünde bir tabağınızı ve kepçenizi gözden çıkartın. tabağı ağzına kadar boya ile doldurmayın. unutmayın ki sakarlık ne menem bir şeydir. yanlışlıkla halınıza dökseniz canınızı acıtmayacak miktarda boya koyun tabağa.
- yanınızda mutlaka bez bulundurun, fırçanın asiliğinden sebebiyet koltuğa düşen beyaz boya tanelerini daha sonra çıkartırım diye düşünmeyin, kurursa çıkmayabilir. hemen orada elinizdeki fırçayı boya kutusuna koyun, ayak altınızda durmasın. koltuğu sildiyseniz sonraki noktaya geçiyorum. *
- müziksiz kılımı kıpırdatamam diyenlerden misiniz? sizi bilmem, ben öyleyim. şarkının kıpırtısına, ahengine, güzelliğine, ritmine kapılıpta eşlik etmeyin. inanın ki o fırça, hiç sıçratmazken sizin ağzınızı açtığınız saniyenin fırsatını kolluyor.
- son olarak fırçaları hemen yıkayın, kurursa çıkmaz.
- sadece iki duvar boyayacaksanız on litrelik boya almayın. fazlasıyla artıyor, ev alanı darsa gözünüze batar.
- tuval fırçası gözünüze kocaman görünse de onu almayın. mutlaka duvarda yuvarlanan fırçadan alın. denendi, onaylandı. insanın bilekleri sal beni gideyim diyor.
- ben sıçratmam, elim ayağım titremez, aniden telefonum/kapım çalmaz demeyin. unutmayın ki her an her şey olabilir. bu iş için uygun gördüğünüz gazeteleri, dergileri, reklamları sakince gereken yerlere döşeyin. bant bile kullanın parkelerin/mermerlerin duvarla birleştiği yer için.
- telefonu sessize alıp, müzik açın
- tamam şimdi her şey hazırsa, bir de çorba kasesi büyüklüğünde bir tabağınızı ve kepçenizi gözden çıkartın. tabağı ağzına kadar boya ile doldurmayın. unutmayın ki sakarlık ne menem bir şeydir. yanlışlıkla halınıza dökseniz canınızı acıtmayacak miktarda boya koyun tabağa.
- yanınızda mutlaka bez bulundurun, fırçanın asiliğinden sebebiyet koltuğa düşen beyaz boya tanelerini daha sonra çıkartırım diye düşünmeyin, kurursa çıkmayabilir. hemen orada elinizdeki fırçayı boya kutusuna koyun, ayak altınızda durmasın. koltuğu sildiyseniz sonraki noktaya geçiyorum. *
- müziksiz kılımı kıpırdatamam diyenlerden misiniz? sizi bilmem, ben öyleyim. şarkının kıpırtısına, ahengine, güzelliğine, ritmine kapılıpta eşlik etmeyin. inanın ki o fırça, hiç sıçratmazken sizin ağzınızı açtığınız saniyenin fırsatını kolluyor.
- son olarak fırçaları hemen yıkayın, kurursa çıkmaz.
devamını gör...
memleketinin adını söylemeden anlat
lokumu ve güzel tarihi evleriyle meşhurdur kendileri.
devamını gör...
gereksiz yere pahalı olan şeyler
temizlik malzemeleri.
devamını gör...
ders çalışmamak için yapılanlar
bahçeye çapa yapmaya gittim. yumurta dayanıncaya kadar boş veririm kaçarım.
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
siz hiç verdiğiniz kararın doğruluğundan tereddüt ettiniz mi? yanlış trene bindiniz veya otobüsünüzü kaçırdınız mı? eski sevgilinizle ayrıldığınıza pişman oldunuz mu? bu kararı değil de, şu kararı verseydim ne olurdu diye düşündünüz mü?
öyleyse merak etmeyin, paralel evrenlerdeki bir versiyonunuz sizin yerinize tüm bunları gerçekleştirmiş olabilir. konu ilginizi çektiyse akşam 20.00'da agora meyhanesine bekliyoruz sizi.
öyleyse merak etmeyin, paralel evrenlerdeki bir versiyonunuz sizin yerinize tüm bunları gerçekleştirmiş olabilir. konu ilginizi çektiyse akşam 20.00'da agora meyhanesine bekliyoruz sizi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en büyük zaafları
hayatımın 30 yılını bana kazık insanları affederek geçirdim. bu konuda kim daha aptal hiç tartışmayalım arkadaşlar, birinciliği kimselere kaptırmam.
devamını gör...
eurovision
"kendi toprağınızın müziğini yapın" anlayışı ile zaten müziğin evrenselliğini baştan reddetmiş olan, her sene "dostlar alışverişte görsün" mantığı ile müzikalite önemsenmeksizin milletlerin birbirine "maksatlı" puanlar verdiği; enteresan, bir o kadar da faşizan ve partizan bir tür "eğlence programı", siyasi şov.
ayrıca seneler geçtikçe müziklerin geneli de şampuan jinglelarını andırmakta. önceden parçalar ne güzel büyük orkestra eşliğinde canlı canlı çalınırdı.
ayrıca seneler geçtikçe müziklerin geneli de şampuan jinglelarını andırmakta. önceden parçalar ne güzel büyük orkestra eşliğinde canlı canlı çalınırdı.
devamını gör...
konu neydi radyo yayını
tabii ki bu akşam yine önemli konular, çok daha önemli konularla yarışacak ve bu önemli konuların başlıkları bir bir açılıp pijedilecek. bizden ciddiyet bizden efendilik bekleyen yanılır. aslında tam ciddi olacak gibi oluyoruz sonra mehmet ali erbil'in yedirdiği salam gözümüzün önüne geliyor. bizi o salam çok bozdu dostlar. o günden beri her toplantı her cenaze bize zehir oluyor. o salam yüzünden akması gereken birçok gözyaşı içeri kaçtı. konuğumuz var: cansu. canımız ciğerimiz, o da bize uydu ne yapsın. biz nasıl mali'ye uyduysak o da bize uydu. "mehmet ali büyüsü" bunun adı. yazasım varmış bugün, amma çok yazdım. bunu buraya kadar anca hasan okur herhalde. hasan naber? abi mesela sözlük, twitter ya da başka yazı mecralarında benim az önce beklenmedik şekilde fazla yazınca 'yazasım varmış bugün' dediğim gibi durumlarda genelde herkes 'konuşasım varmış bugün' diyor. halbuki doğrusu 'yazasım varmış' olacak. yazmakla konuşmak arasında büyük bir fark var. yazarken bilinç bambaşka akıyor. hatta düşünmek bence üç türlü oluyor birincisi sessiz düşünmek yani sadece düşünmek, ikincisi yazarak düşünmek, üçüncüsü konuşarak düşünmek. sessiz düşünmekte ben çok zorlanıyorum çünkü içime döndüğümde orada kayboluyorum ve sesler çok karışıyor. fakat yazarak düşünmek, yani sadece 'yazmak' ve konuşarak düşünmek çok daha iyi ve hatta medite edici geliyor. konuşarak düşünmek dediğim de şu; ben bazen açıyorum telefondan ses kaydedicisini kendimle sohbet ediyorum. o kadar iyi geliyor ki ve o kadar yalın düşünceler akıyor ki. bazen ne düşündüğümü tam olarak anlamak ya da önemli bir şeye karar vermek için bu iki yöntemden birini kullanıyorum. şiddetle tavsiye ederim hasan ve supportgirl. öptüm.
edit: supportgirl'ü öptüm. sonuna kadar okuyanı öpüyorum. öyle bir durum var.
edit: supportgirl'ü öptüm. sonuna kadar okuyanı öpüyorum. öyle bir durum var.
devamını gör...
yazarların sevdiği ön yargıları
bütün aşklar bitmeye mahkumdur.
devamını gör...
90'lı yıllara dair akılda kalanlar
mavi önlüğün üzerine kolalı dantel yakalık takıp, mahalledeki diğer çocuklarla köşebaşında buluşup okula yürümekti 90'lar. arada aile albümümüze bakıyorum, babamların zamanında okul önlükleri siyahmış mesela. fotoğraflar da öyle tabii. albüm demişken; karton kapaklı, cırt cırt jelatinleri nazikçe kaldırarak fotoğrafları albümün yapışkan yüzeyine yerleştirmek de yine 90’lara özgü bir başka güzellikti. benim en ilginç, en saçma pozları verdiğim fotoğraflar da hep bu albümlerde. bir poz hakkın var çünkü, şimdiki gibi dijital değil ki beğenmediğini silesin, güzel çıktın çıktın.
okuldan gelince sırt çantasını olduğu gibi bir köşeye fırlatıp televizyonun karşısına geçip deliler gibi akşam kuşağı çizgi filmlerini izlemek, bir nesli dolarla tanıştırıp zenginlik hayalleri kurduran richie rich, geçtiğimiz yıllarda evden bile çıkmayan asosyal tipleri sokağa döken efsane pokemon, jetgiller.
yayınlandığı döneme damgasını vurmuş, barış manço’nun adam olacak çocuk programı, süheyl-behzat uygur kardeşlerle şahane pazar ve sonrasında yapılan pazar banyosu. bunlar benim şu an aklıma gelenler.
o yıllara ait anılar şu an salak salak gülümsetse de beni; her şeyiyle çok güzeldi 90'lar. hepimizin anılarını bir araya toplasak oldukça kalın ciltli bir kitap olurdu eminim.
okuldan gelince sırt çantasını olduğu gibi bir köşeye fırlatıp televizyonun karşısına geçip deliler gibi akşam kuşağı çizgi filmlerini izlemek, bir nesli dolarla tanıştırıp zenginlik hayalleri kurduran richie rich, geçtiğimiz yıllarda evden bile çıkmayan asosyal tipleri sokağa döken efsane pokemon, jetgiller.
yayınlandığı döneme damgasını vurmuş, barış manço’nun adam olacak çocuk programı, süheyl-behzat uygur kardeşlerle şahane pazar ve sonrasında yapılan pazar banyosu. bunlar benim şu an aklıma gelenler.
o yıllara ait anılar şu an salak salak gülümsetse de beni; her şeyiyle çok güzeldi 90'lar. hepimizin anılarını bir araya toplasak oldukça kalın ciltli bir kitap olurdu eminim.
devamını gör...
siddal
sözlüğün, ince naif yeşil kadını.
biliyor musun, çok severim bende yeşili.
uzun süredir karşılıklı beğenilerde buluşuyoruz.
kadınlar ya kendilerine benzeyen ya da kendilerini benzetmek istediği kadınları beğenirler.
beğendiğim sevdiğim bir yazarın,
iltifatına mazhar olmak, beni ziyasiyle mutlu etti.
sosyal medyama da nick altıma da hoş geldin.
muhabetimiz daim olsun. *
sağlıcakla kal.
biliyor musun, çok severim bende yeşili.
uzun süredir karşılıklı beğenilerde buluşuyoruz.
kadınlar ya kendilerine benzeyen ya da kendilerini benzetmek istediği kadınları beğenirler.
beğendiğim sevdiğim bir yazarın,
iltifatına mazhar olmak, beni ziyasiyle mutlu etti.
sosyal medyama da nick altıma da hoş geldin.
muhabetimiz daim olsun. *
sağlıcakla kal.
devamını gör...
feministlik uğruna filozofları aşağılamaya kalkan cahil insan
iyi ki filozofların doğru veya yanlış, düşünmekten, düşünme aşkından başka kaygıları yok.
tarihteki gerçek düşünürler yaşadıkları dönemde kendilerini siyasilere veya topluma kabullendirmek, statü ve bir takım ayrıcalıklar elde etmek için gerçek düşüncelerini söylemekten geri kalmamışlar. en baskıcı yönetimlerde dahi alaylı veya hicivli üstü kapalı bir şekilde söylemiş, yazmışlar. machiavelli'nin prens'i en güzel örneğidir mesela bunun.
yaşadıkları dönem ve çevre, fiziksel, psikolojik rahatsızlıkları vs... beğensek de beğenmesek de hepsinin düşüncesine hükmetmiştir. mesela aynı siyaset felsefesi ve toplum sözleşmesi başlığı altında okutulan j.j. rousseau'nun ''doğa durumu'' ve t. hobbes'in ''doğa durumu'' birbirinden ne kadar farklı ve tam zıttır. birinde insanın özü iyi, diğerinde kötüdür. aynı şeyleri okuyan düşünürlerin biri anarşizm düşüncesini geliştirirken diğeri ''bırakınız yapsınlar'' der. ya da kimi büyük filozoflar evrensel bir ahlak yasasına ulaşılabileceğini düşünürken diğeri böyle bir şeyin ancak ütopyalarda mümkün olabileceğini söyler.
velhasıl filozoflar peygamberliğe veya tarikat liderliğine soyunmamışlardır, sonuna kadar eleştirmeye hakkımız vardır.
bilgimiz ve seviyemiz ölçüsünde.
tarihteki gerçek düşünürler yaşadıkları dönemde kendilerini siyasilere veya topluma kabullendirmek, statü ve bir takım ayrıcalıklar elde etmek için gerçek düşüncelerini söylemekten geri kalmamışlar. en baskıcı yönetimlerde dahi alaylı veya hicivli üstü kapalı bir şekilde söylemiş, yazmışlar. machiavelli'nin prens'i en güzel örneğidir mesela bunun.
yaşadıkları dönem ve çevre, fiziksel, psikolojik rahatsızlıkları vs... beğensek de beğenmesek de hepsinin düşüncesine hükmetmiştir. mesela aynı siyaset felsefesi ve toplum sözleşmesi başlığı altında okutulan j.j. rousseau'nun ''doğa durumu'' ve t. hobbes'in ''doğa durumu'' birbirinden ne kadar farklı ve tam zıttır. birinde insanın özü iyi, diğerinde kötüdür. aynı şeyleri okuyan düşünürlerin biri anarşizm düşüncesini geliştirirken diğeri ''bırakınız yapsınlar'' der. ya da kimi büyük filozoflar evrensel bir ahlak yasasına ulaşılabileceğini düşünürken diğeri böyle bir şeyin ancak ütopyalarda mümkün olabileceğini söyler.
velhasıl filozoflar peygamberliğe veya tarikat liderliğine soyunmamışlardır, sonuna kadar eleştirmeye hakkımız vardır.
bilgimiz ve seviyemiz ölçüsünde.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
üst üste yazma bekle araya mani
ondan uçuyor tanımlar belki
buradaki herkes sever seni
ama sen seversin melankoli.*
ondan uçuyor tanımlar belki
buradaki herkes sever seni
ama sen seversin melankoli.*
devamını gör...
