melisho (yazar)
mahlası bana melisa ismini anımsatıyor. severim kendisini.
edit : yok melisa değilmiş arkadaşlar :((
edit : yok melisa değilmiş arkadaşlar :((
devamını gör...
stefan zweig
hacimce az ancak manaca derin kitapları olan bir yazar.
devamını gör...
gulyabani
hüseyin rahmi gürpınar'ın 1913 yılında basılan kitabıdır. konusu itibariyle yazarın cinler, periler, canavarlar gibi varlıklara karşı tutumunu ve iyi niyetli, inançlı ve saf insanların, başkaları tarafından belli menfaatler uğruna nasıl kandırıldığını anlatır. olaylar bir köşkte geçmekte; köşkün hanımefendisi, hizmetçileri ve geri kalan çalışanları etrafında dönmektedir. aralara serpiştirilmiş tekerlemeler, delilik göstergesi olan kendi kendine konuşmalar, edilen dualar, giyilen kıyafetler, yakılan mumlarla beraber gerçekleştirilen ritüeller kitabın okunurluğunu artırmakta ve kitaba eğlenceli bir hava katmaktadır. karakterler iyi işlenmiştir. natüralist bir akıma bağlı olmasından mütevellit kaba sözler ve küfürler kullanmaktan kaçınılmamıştır.
------spoiler------
muhsine isimli genç kız köyünden tanıdığı ve anne yerine koyduğu ayşe hanım'ın kendisine bir iş bulduğunu ve işin ucunda iyi para olduğunu söylemesi üzerine ayşe hanım ile beraber yollara düşer. çalışacağı yeri çok merak eder fakat işittikleri karşısında işi kabul etmemeye karar verir. köşke vardıktan ve diğer iki hizmetçi kalfa ve ruşen abla ile konuşurlarken ayşe hanım'ın kendisini orada bırakıp gitmesi üzerine hikaye başlar.
daha ilk günden korkup; muskalarla, dualarla ve şifalı otlarla çevrelenen muhsine'nin başından musibetler eksilmez. eve perilerin, cinlerin musallat olduğu ve her gece büyük bir yaygara kopardıkları hakkında duyduğu şeylerin gerçek olduğunu anlar.
korku dolu birçok gecenin, iyi saatte olsunlar tarafından gerçekleştirilen imtihanların, perilerin insan kılığına girip(?) evdeki kadınlara ilan-ı aşk etmelerinin ve korku yoluyla onlara sahip olmalarının ardından gerçekler ortaya çıkar. hanımefendinin zenginliğinin peşine düşen, onu delirtip bütün servetine el koymak isteyen yeğenleri tarafından oynanan bu haince oyun bütün köylü tarafından öğrenilir ve bu işe ortak olan herkes yüzlerine tükürülerek kınanır. her şeyin gün yüzüne çıkmasından sonra herkes rahat bir nefes alır ve yeni bir sayfa açarak mutlu mesut bir hayat yaşamaya başlarlar.
------spoiler------
------spoiler------
muhsine isimli genç kız köyünden tanıdığı ve anne yerine koyduğu ayşe hanım'ın kendisine bir iş bulduğunu ve işin ucunda iyi para olduğunu söylemesi üzerine ayşe hanım ile beraber yollara düşer. çalışacağı yeri çok merak eder fakat işittikleri karşısında işi kabul etmemeye karar verir. köşke vardıktan ve diğer iki hizmetçi kalfa ve ruşen abla ile konuşurlarken ayşe hanım'ın kendisini orada bırakıp gitmesi üzerine hikaye başlar.
daha ilk günden korkup; muskalarla, dualarla ve şifalı otlarla çevrelenen muhsine'nin başından musibetler eksilmez. eve perilerin, cinlerin musallat olduğu ve her gece büyük bir yaygara kopardıkları hakkında duyduğu şeylerin gerçek olduğunu anlar.
korku dolu birçok gecenin, iyi saatte olsunlar tarafından gerçekleştirilen imtihanların, perilerin insan kılığına girip(?) evdeki kadınlara ilan-ı aşk etmelerinin ve korku yoluyla onlara sahip olmalarının ardından gerçekler ortaya çıkar. hanımefendinin zenginliğinin peşine düşen, onu delirtip bütün servetine el koymak isteyen yeğenleri tarafından oynanan bu haince oyun bütün köylü tarafından öğrenilir ve bu işe ortak olan herkes yüzlerine tükürülerek kınanır. her şeyin gün yüzüne çıkmasından sonra herkes rahat bir nefes alır ve yeni bir sayfa açarak mutlu mesut bir hayat yaşamaya başlarlar.
------spoiler------
devamını gör...
şarkıcı kalben'in takipçisine verdiği yanıt
üslup güzelliğidir. beğenmediğimiz, karşı durduğumuz ya da eleştirdiğimiz noktaları birine nasıl ifade etmeliyizin etkili bir örneğidir.
devamını gör...
jean-leon gerome
1824-1904 yıllarında yaşamış ressam ve heykeltıraş. akademizm ve oryantalizmin en önemli temsilcilerinden.
paris'te (bkz: osman hamdi bey) ve şeker ahmed paşa'ya resim dersleri vermiştir.
osmanlı topraklarına seyahat etmiş istanbul'u, mısır'ı ve kuzey afrika'yı gezmiş ve gezdiği yerlerde gördüğü manzaralar ve tarihi olaylar eserlerinin başlıca kaynağını oluşturmuştur.
bir eseriyle mısır'a gidip napolyon boneparte'ı gize sfenks'iyle bakışırken görebilir bonaparte before the sphinx (1886),
başka bir eserinde kendinizi israil'de ağlama duvarının önünde bulabilir the wailing wall (1867),
başka bir eserinde ise diyojen'i dürüst bir adam bulabilmek için kullandığı lambasıyla uğraşırken görebilirsiniz. diogenes (1860)
aslanın minicik bir kelebeğe kükrediği bir tablosu bile var. lion snapping at a butterfly (1889)

the carpet merchant (1887) eseri oryantalizm akımının en güzel örneklerinden. 1885'te yaptığı kahire gezisinde gördüğü bir halı pazarından esinlenerek yaptığı eserde türk halılarını görüyoruz.
eserlerinde çok farklı coğrafyalardan manzaraları, bu bölgelerden farklı insanların portrelerini, köle pazarlarını, camileri, bazen tarihi bir karakter veya bir olayı ya da mitolojik karakterleri görebilirsiniz. eserlerindeki renklerin canlılığına ve detaylara özellikle hayranım.
bir kaç tane daha eser bırakıyorum çünkü neden olmasın:
the death of caesar (1867)
a joke (1882)
harem women feeding pigeons in a courtyard
le barde noir (c. 1888)
painting breathes life into sculpture (1893)
daha fazla eserini görmek isteyenler için buradan
paris'te (bkz: osman hamdi bey) ve şeker ahmed paşa'ya resim dersleri vermiştir.
osmanlı topraklarına seyahat etmiş istanbul'u, mısır'ı ve kuzey afrika'yı gezmiş ve gezdiği yerlerde gördüğü manzaralar ve tarihi olaylar eserlerinin başlıca kaynağını oluşturmuştur.
bir eseriyle mısır'a gidip napolyon boneparte'ı gize sfenks'iyle bakışırken görebilir bonaparte before the sphinx (1886),
başka bir eserinde kendinizi israil'de ağlama duvarının önünde bulabilir the wailing wall (1867),
başka bir eserinde ise diyojen'i dürüst bir adam bulabilmek için kullandığı lambasıyla uğraşırken görebilirsiniz. diogenes (1860)
aslanın minicik bir kelebeğe kükrediği bir tablosu bile var. lion snapping at a butterfly (1889)
the carpet merchant (1887) eseri oryantalizm akımının en güzel örneklerinden. 1885'te yaptığı kahire gezisinde gördüğü bir halı pazarından esinlenerek yaptığı eserde türk halılarını görüyoruz.
eserlerinde çok farklı coğrafyalardan manzaraları, bu bölgelerden farklı insanların portrelerini, köle pazarlarını, camileri, bazen tarihi bir karakter veya bir olayı ya da mitolojik karakterleri görebilirsiniz. eserlerindeki renklerin canlılığına ve detaylara özellikle hayranım.
bir kaç tane daha eser bırakıyorum çünkü neden olmasın:
the death of caesar (1867)
a joke (1882)
harem women feeding pigeons in a courtyard
le barde noir (c. 1888)
painting breathes life into sculpture (1893)
daha fazla eserini görmek isteyenler için buradan
devamını gör...
ilk alkol alma anısı
bayramda elime dökülen kolonyadan sonra elimi yaladım.
devamını gör...
eskiden sevilip şimdilerde nefret edilen şeyler
tavuk yemek.
yani bir tek ben mi varım bu tavukların değiştiğini düşünen... tadı yok, tuzu yok.
ekmek arası tavuk döner yemekten soğuttunuz anacım.
yani bir tek ben mi varım bu tavukların değiştiğini düşünen... tadı yok, tuzu yok.
ekmek arası tavuk döner yemekten soğuttunuz anacım.
devamını gör...
5 ocak 2021 içişleri'nden boğaziçi üniversitesi açıklaması
cevap veremedikleri konularda bunlar terörist diyip geçen siyasetçilerin açıklaması. erdoğan'ın sözünü dinleyin; "seçilmişleri atanmışlara yedirmeyiz." atanmış rektörlere bütün üniversiteler karşı çıkmalı.
devamını gör...
wilhelm wundt
almanya leipzig'de 1879 yılında ilk psikoloji laboratuvarını kurarak deneysel psikolojinin adımlarını atmıştır. zihnin yapısını incelemeye alan yapısalcılık ekolünün kurucusu sayılır. almanya'da leipzig üniversitesi'nde kurulan bu laboratuvar sayesinde insan davranışlarının sebepleri bilimsel ortamda araştırmaya tabi tutulmuştur. wundt özellikle "kby" olarak bilinen "konfüzyonel beden algısı" isimli konuda yaptığı çalışmaları ile kendisinden söz ettirmiştir. şu an bu çalışmaların psikolojik alanda geçerliliği bulunmamaktadır.
kaynak.
kaynak.
devamını gör...
hoşlanılan kızın biz 80 darbesinde az cop yemedik demesi
hoşlanılan kızın en az 60 yaşında olduğunu gösteren durum. siyasal bölümünde okuyor olabilir ayrıca.
devamını gör...
bilinmeyen bir kadının mektubu
1920'li yılların ilk yarısında kaleme alınmış bir stefan zweig kitabıdır. bir çırpıda okunabilir, son derece akıcıdır. 'romantik' öykülerden çok hoşlanmayan beni bile içine çekmiştir.
mektubu yazan kadının aşkına asla karşılık bulamayacağının farkında olması ama buna rağmen sevmekten vazgeçememesi, o çaresizliği, duygularının o yoğunluğu kelimelere çok güzel dökülmüş. eğer birini karşılıksız sevdiyseniz, işte o zaman kitabı çok daha hissederek ve ruhunuzda geçmek bilmeyen bir buruklukla okursunuz.
mektubu yazan kadının aşkına asla karşılık bulamayacağının farkında olması ama buna rağmen sevmekten vazgeçememesi, o çaresizliği, duygularının o yoğunluğu kelimelere çok güzel dökülmüş. eğer birini karşılıksız sevdiyseniz, işte o zaman kitabı çok daha hissederek ve ruhunuzda geçmek bilmeyen bir buruklukla okursunuz.
devamını gör...
10 yaşındaki çocuğa tecavüz etmeye çalışırken yakalanan kişi
iğrenç mahlukat, şerefsiz pedofili. artık söyleyecek bir şeyimiz kalmadı. iğrençsiniz. iğreniyorum, tiksiniyorum. bir de kendi istedi diyor ya şaka gibi.
devamını gör...
burçlarla ilgili az bilinenler
gerçeklikle alakalarının olmadığıdır.
devamını gör...
acem kızı
ruhi su o en alışık ve en âşık olduğumuz enstrümanına yani sesine yüklenince bambaşka bir hâle bürünen türkü.
dün gibi veya asırlar öncesi gibi aşina bir zaman diliminden çıkıp geliyor yanımıza, yanığımıza..
sakin sakin okunan bir türkü bu, kim kim için yaktıysa çok sakin, çok güzel sevmiş o kızı o kadar belli ki?
ne bu zamanın gel geç aşklarına benziyor ne de öyle salt bağırma ile iş yaptığını sanıyor, usulca dokunuyor, usulca vuruyor ne varsa yakıp yıkıp geçiyor.
aradan 500 sene de geçse bu ses ve bu türkü aynı şekilde vurup geçecek,hiç değişmeyecek, aynı asillik ve aynı sakinlikle bambaşka insanlara dokunacak, aynı dertten muzdarip olan bambaşka insanlara..
spotify
youtube
dün gibi veya asırlar öncesi gibi aşina bir zaman diliminden çıkıp geliyor yanımıza, yanığımıza..
sakin sakin okunan bir türkü bu, kim kim için yaktıysa çok sakin, çok güzel sevmiş o kızı o kadar belli ki?
ne bu zamanın gel geç aşklarına benziyor ne de öyle salt bağırma ile iş yaptığını sanıyor, usulca dokunuyor, usulca vuruyor ne varsa yakıp yıkıp geçiyor.
aradan 500 sene de geçse bu ses ve bu türkü aynı şekilde vurup geçecek,hiç değişmeyecek, aynı asillik ve aynı sakinlikle bambaşka insanlara dokunacak, aynı dertten muzdarip olan bambaşka insanlara..
spotify
youtube
devamını gör...
sigmund freud alıntıları
kendinize depresyon ya da düşük özgüven teşhisi koymadan önce, ilk olarak, aslında sadece hoş olmayan insanlarla çevrili olmadığınızdan emin olun. bir insan komplekslerini ortadan kaldırmaya değil, onlarla uyum sağlamaya çalışmalıdır: bunlar, dünyadaki davranışlarını meşru bir şekilde yöneten şeydir.
devamını gör...
dinlemekten bıkmayacağınız şarkılar
unutulmayacaksın mory kante.
devamını gör...
ferhan şensoy
çok üzgünüm gerçekten...
türk tiyatrosu için yaşadı, yaşattı;
türk tiyatrosu uğrunda da öldü...
rahlesinden geçmiş idiler çook büyük insanlar...
onlar ustalarını, biz ferhan abi'mizi kaybettik...
ardında çok güzel oyunlar, çok güzel şiirler, çok güzel kitaplar bıraktı...
daima hatırlanacaktır...
tüm sevenlerinin başı sağ olsun...
türk tiyatrosu için yaşadı, yaşattı;
türk tiyatrosu uğrunda da öldü...
rahlesinden geçmiş idiler çook büyük insanlar...
onlar ustalarını, biz ferhan abi'mizi kaybettik...
ardında çok güzel oyunlar, çok güzel şiirler, çok güzel kitaplar bıraktı...
daima hatırlanacaktır...
tüm sevenlerinin başı sağ olsun...
devamını gör...
vincent van gogh
vincent van gogh yaşamı boyunca resim, çizim ve eskiz olmak üzere 2000'den fazla yapıt üretti. ancak hayattayken bunlardan sadece biri satıldı. van gogh belki göremedi ancak bugün dünyanın en pahalı 20 resminden 4'ü ona ait. listede 4 tane de picasso eseri bulunuyor.
devamını gör...

