normal sözlük aşık atışması
bir baktim ki karma puanım 500'e ermiş ,
heves ettim gezdim çarşıda rozetleri satır satır.
nihayet anladim ki, benim etim budum hiçmiş,
bir lord of the rings'e 1500 puan biçilmiş.
heves ettim gezdim çarşıda rozetleri satır satır.
nihayet anladim ki, benim etim budum hiçmiş,
bir lord of the rings'e 1500 puan biçilmiş.
devamını gör...
exterminatus
warhammer evreninde imperium'un son çaresi.
bir gezegen asla geri dönülmeyecek şekilde bozulduğunda, (mesela (gbkz: chaos) tüm gezegeni ele geçirmiş, popülasyonun çoğunu corrupt etmiş, hükümeti valiyi falan kendi saflarına katmış, etrafta cult'ler cirit atıyorsa, bir tyranid hive fleet gezegene inmişse ya da bir ork waaagh!'ı ile uğraşılıyorsa) adeptus astartes marineleri bile gidip gerekli kişileri öldürüp ortamı temizlemekten aciz duruma düşerşerse başvurulur.
gezegen tüm canlılarıyla birlikte yokedilir.
exterminatus emri verme yetkisine tüm imperium'da sadece inquisitor'lar sahiptir.
inquisitor gerekli emri verdiğinde bir astropath en yakındaki space marine birliğine haber verir, ortama intikal eden space marine birliği gerekli görülen yöntemlerden birini kullanarak gezegeni yokeder.
bu yöntemler şöyledir;
virüs bombası: gezegene, biyolojik maddeleri yiyen bir virüs içeren bir bomba atılır, virüs bitkiler ve tek hücreliler dahil tüm canlıları yer, geride sadece bir tür çamur bırakır, bu esnada ortaya yüksek derecede yanıcı bir gaz çıkar, eninde sonunda bu gaz alev alır ve gezegen çapında apokaliptik bir ateş fırtınası yaşanır, yangın söndüğünde gezegen artık sadece çıplak kayadan ibarettir, içerdiği hava bile yangınla beraber yokolmuştur. gezegen sterildir. (sonra ihtiyaca göre adeptus mechanicus dünyayı tekrar terraform etmeyi seçebilir)
cyclonic torpidolar: bunlar basit olarak dev nükleer bombalardır, (birkaç milyon tsar bomba gücünde düşününüz), genelde iki aşamalıdırlar, ilk aşamada yörüngeden atılan torpido kendini bir melta charge vasıtasıyla gezegenin çekirdeğine gömer, sonra patlar. bu gezegenin parçalanmasına, parçalanmasa bile son derece dengesiz bir hale gelmesine ve üstündeki yaşamın bitmesine neden olur. daha çok necron tomb world'lerde kullanılır.
atmospheric incinerator torpido: bu torpido gezegenin alçak yörüngesinde patlar ve atmosferi ateşe verir, gezegenin tüm atmosferi yanarak yokolur ve yüzeyi de sıcaklıktan cama dönüşür, bu şekilde yokedilen gezegenlerin günlerce uzaydaki bir kor parçası gibi ışıldadığı rapor edilmiştir.
bir gezegen asla geri dönülmeyecek şekilde bozulduğunda, (mesela (gbkz: chaos) tüm gezegeni ele geçirmiş, popülasyonun çoğunu corrupt etmiş, hükümeti valiyi falan kendi saflarına katmış, etrafta cult'ler cirit atıyorsa, bir tyranid hive fleet gezegene inmişse ya da bir ork waaagh!'ı ile uğraşılıyorsa) adeptus astartes marineleri bile gidip gerekli kişileri öldürüp ortamı temizlemekten aciz duruma düşerşerse başvurulur.
gezegen tüm canlılarıyla birlikte yokedilir.
exterminatus emri verme yetkisine tüm imperium'da sadece inquisitor'lar sahiptir.
inquisitor gerekli emri verdiğinde bir astropath en yakındaki space marine birliğine haber verir, ortama intikal eden space marine birliği gerekli görülen yöntemlerden birini kullanarak gezegeni yokeder.
bu yöntemler şöyledir;
virüs bombası: gezegene, biyolojik maddeleri yiyen bir virüs içeren bir bomba atılır, virüs bitkiler ve tek hücreliler dahil tüm canlıları yer, geride sadece bir tür çamur bırakır, bu esnada ortaya yüksek derecede yanıcı bir gaz çıkar, eninde sonunda bu gaz alev alır ve gezegen çapında apokaliptik bir ateş fırtınası yaşanır, yangın söndüğünde gezegen artık sadece çıplak kayadan ibarettir, içerdiği hava bile yangınla beraber yokolmuştur. gezegen sterildir. (sonra ihtiyaca göre adeptus mechanicus dünyayı tekrar terraform etmeyi seçebilir)
cyclonic torpidolar: bunlar basit olarak dev nükleer bombalardır, (birkaç milyon tsar bomba gücünde düşününüz), genelde iki aşamalıdırlar, ilk aşamada yörüngeden atılan torpido kendini bir melta charge vasıtasıyla gezegenin çekirdeğine gömer, sonra patlar. bu gezegenin parçalanmasına, parçalanmasa bile son derece dengesiz bir hale gelmesine ve üstündeki yaşamın bitmesine neden olur. daha çok necron tomb world'lerde kullanılır.
atmospheric incinerator torpido: bu torpido gezegenin alçak yörüngesinde patlar ve atmosferi ateşe verir, gezegenin tüm atmosferi yanarak yokolur ve yüzeyi de sıcaklıktan cama dönüşür, bu şekilde yokedilen gezegenlerin günlerce uzaydaki bir kor parçası gibi ışıldadığı rapor edilmiştir.
devamını gör...
beklentileri azaltarak yaşamak
beklenti azaldıkça daha kolay mutlu oluyorum ben. en azından yaşıyorum ya diyebiliyorum. ben fazla azaltmışta olabilirim tabi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarından aforizmalar
sürekli ve mutlak bir düzen yoktur. düzen arayışımız birer kandirmacadır. kaosu yaratan biziz zaten;bilerek ve isteyerek.
devamını gör...
kırmızı dudaklı yarasa balığı
makyajını abartı bulduğum balıktır.
devamını gör...
ölürüm türkiyem'in çalıntı olması
bir iddia.
bu konuda mustafa yıldızdoğan'ın ifadesi doğruysa epey komik duruma düşerler yalnız:
--- alıntı ---
"beni her şeyle itham edebilirler ama hırsızlıkla asla. 'vatan, bayrak ve allah.' diyen, siyaset ve politika üstü bir tavırla ortaya koyduğum, 1992 yılında bestelediğim bu parça, yıllarca ülkemde dinlendi. bu zamana kadar 'bu parçanın müziği bana aittir' dememişimdir. bu benim ailemden gördüğüm edep ve üslubumdan kaynaklanan bir güzelliktir. 15 temmuz sonrasında bu parça yine parlamıştır. çünkü bu tür eserler asırda bir gelir. dün, vatan ve bayrak hainleri, millet düşmanları birleşmiş, benim hırsızlık yaptığımı söylüyor. sosyal medyadada paylaşılan ve bir müzik grubunun fotoğrafına yer verilen videoda, kürtçe şarkı duyuluyor. videodaki resim, 2 yıl önce çekilmiştir. bunu siyah beyaz yapmışlar. bu yayınlanan videonun kime ait olduğu ve hangi şirkete ait olduğu ortada yok. dolayısıyla nereden çıktığını da bilmiyorum."
--- alıntı ---
bu konuda mustafa yıldızdoğan'ın ifadesi doğruysa epey komik duruma düşerler yalnız:
--- alıntı ---
"beni her şeyle itham edebilirler ama hırsızlıkla asla. 'vatan, bayrak ve allah.' diyen, siyaset ve politika üstü bir tavırla ortaya koyduğum, 1992 yılında bestelediğim bu parça, yıllarca ülkemde dinlendi. bu zamana kadar 'bu parçanın müziği bana aittir' dememişimdir. bu benim ailemden gördüğüm edep ve üslubumdan kaynaklanan bir güzelliktir. 15 temmuz sonrasında bu parça yine parlamıştır. çünkü bu tür eserler asırda bir gelir. dün, vatan ve bayrak hainleri, millet düşmanları birleşmiş, benim hırsızlık yaptığımı söylüyor. sosyal medyadada paylaşılan ve bir müzik grubunun fotoğrafına yer verilen videoda, kürtçe şarkı duyuluyor. videodaki resim, 2 yıl önce çekilmiştir. bunu siyah beyaz yapmışlar. bu yayınlanan videonun kime ait olduğu ve hangi şirkete ait olduğu ortada yok. dolayısıyla nereden çıktığını da bilmiyorum."
--- alıntı ---
devamını gör...
kadınları cinsel obje olarak görmek
kadınları cinsel obje olarak görenlerin insan olmaması.
devamını gör...
kitaplardaki cümlelerin altını çizmek
t: kitaba metaforik davranmamak, romantik bir nesne olarak görmemek.
altını, üstünü, sağını, solunu her yerini çizerim. "ulan be, cümleye bak" dediklerimin hem altını çizerim hem yanına şekilli şukullu işaretler yaparım. kitabı katlayarak okuyan tip de benim bu arada. affım yoktur.
başlarda ben de masumdum. iki büklüm ederdim kitabı öyle okurdum, aradan aradan. yanlışlıkla bir çizik attım mı kafayı yerdim. sonra bir gün üç saniye falan düşündüm ve bunun mantıksız olduğuna karar verdim.
altını çizmek hatıradır, kitabın içinde anı biriktirmek gibi. dönüp baktığında bazen "ben niye burayı çizdim ki?" dersin bazen de niye çizdiğini hatırlarsın. ayrıca kitabın içinde kısayol oluşturmak için de gerekli diye düşünüyorum. elli saat bir yere yazacağıma ilgili yeri çiziyorum işte.
eğer kitaplarla sürekli haşır neşir biriyseniz, özellikle akademik olanlarla, kötü haberim var: bir gün o cümlelerin altları çizilecek.
haa, kitabın sayfalarını kıvırma olayı var bir de, o hakikaten çok çirkin duruyor.
altını, üstünü, sağını, solunu her yerini çizerim. "ulan be, cümleye bak" dediklerimin hem altını çizerim hem yanına şekilli şukullu işaretler yaparım. kitabı katlayarak okuyan tip de benim bu arada. affım yoktur.
başlarda ben de masumdum. iki büklüm ederdim kitabı öyle okurdum, aradan aradan. yanlışlıkla bir çizik attım mı kafayı yerdim. sonra bir gün üç saniye falan düşündüm ve bunun mantıksız olduğuna karar verdim.
altını çizmek hatıradır, kitabın içinde anı biriktirmek gibi. dönüp baktığında bazen "ben niye burayı çizdim ki?" dersin bazen de niye çizdiğini hatırlarsın. ayrıca kitabın içinde kısayol oluşturmak için de gerekli diye düşünüyorum. elli saat bir yere yazacağıma ilgili yeri çiziyorum işte.
eğer kitaplarla sürekli haşır neşir biriyseniz, özellikle akademik olanlarla, kötü haberim var: bir gün o cümlelerin altları çizilecek.
haa, kitabın sayfalarını kıvırma olayı var bir de, o hakikaten çok çirkin duruyor.
devamını gör...
size göre ilk üçe giren kitaplar
devamını gör...
aronya meyvesi
aronya meyvesi, chokeberry olarakta bilinen süper meyvedir.
anavatanı kuzey amerika'dır. odunsu çalı formunda, çok yıllık bir bitkidir.sağlık yönünden yararları çok olup, yüksek miktarda c vitamini, antosiya ve flavanoidler içeren bir meyvedir.
gıda ve eczacılık sanayiinde kullanılmakta olup kuru ve taze meyve olarak değerlendirilir. şarap, reçel, şurup, meyve suyu ve çay olarakta tüketilir.
yapılan araştırmalar sonucunda 2 aronya çeşidi viking ve nero olarak üreticilere tanıtılmış ve yetiştiriciliği yaygınlaştırılmaya başlanmıştır.
bağışıklık sistemini güçlendirir, soğuk algınlığına karşı metabolizmanın direncini artırır,beyin ve sinir sistemini besler, yaşlanmaya karşı mücadele için yüksek antioksidana sahiptir. antosiya miktarı 100 gr çilekte 30 mg, mürverde 529 mg iken aronya da 800 mg'dır.
aronya bahçesi kurulacak yere dikimden 6 ay önce çiftlik gübresi karıştırılarak toprak, organik maddece iyileştirmelidir.
damlama sulama sistemi yapılmalıdır. dikimden itibaren 5 yıl budama yapılmaz.çiçeklenmesi mayıs ayında başlar. farklı iklim ve toprak şartlarında adaptasyonu iyidir.
hasat, ağustos sonu eylül başı elle veya makine ile yapılabilir. +4 derece de 2 ay bozulmadan muhafaza edilir. dikimi takip eden 2-3 yıldan itibaren verim alınır. tam verim 5 yaşında olur ve bitki başına 5-15 kg verim olur.
kısaca, aronya sağlık meyvesidir.
tarım ile uğraşanlara tavsiyem olup, getirisi de yüksek bir meyvedir.
buradan
anavatanı kuzey amerika'dır. odunsu çalı formunda, çok yıllık bir bitkidir.sağlık yönünden yararları çok olup, yüksek miktarda c vitamini, antosiya ve flavanoidler içeren bir meyvedir.
gıda ve eczacılık sanayiinde kullanılmakta olup kuru ve taze meyve olarak değerlendirilir. şarap, reçel, şurup, meyve suyu ve çay olarakta tüketilir.
yapılan araştırmalar sonucunda 2 aronya çeşidi viking ve nero olarak üreticilere tanıtılmış ve yetiştiriciliği yaygınlaştırılmaya başlanmıştır.
bağışıklık sistemini güçlendirir, soğuk algınlığına karşı metabolizmanın direncini artırır,beyin ve sinir sistemini besler, yaşlanmaya karşı mücadele için yüksek antioksidana sahiptir. antosiya miktarı 100 gr çilekte 30 mg, mürverde 529 mg iken aronya da 800 mg'dır.
aronya bahçesi kurulacak yere dikimden 6 ay önce çiftlik gübresi karıştırılarak toprak, organik maddece iyileştirmelidir.
damlama sulama sistemi yapılmalıdır. dikimden itibaren 5 yıl budama yapılmaz.çiçeklenmesi mayıs ayında başlar. farklı iklim ve toprak şartlarında adaptasyonu iyidir.
hasat, ağustos sonu eylül başı elle veya makine ile yapılabilir. +4 derece de 2 ay bozulmadan muhafaza edilir. dikimi takip eden 2-3 yıldan itibaren verim alınır. tam verim 5 yaşında olur ve bitki başına 5-15 kg verim olur.
kısaca, aronya sağlık meyvesidir.
tarım ile uğraşanlara tavsiyem olup, getirisi de yüksek bir meyvedir.
buradan
devamını gör...
geceye bir fotoğraf bırak
devamını gör...
en tatlı sabahlar ne ile başlar sorunsalı
çokokrem ' le başlamadığı kesin.
devamını gör...
beyaz peyniri 2 yılda yüzde 100 zamlanışının belgesi
fetoculerin oyunudur bu belge melge hikaye. 800gram peynir hala 28 liraya bulunabilmektedir. turkiyenin ekonimisi cok iyi. avrupada 200 gram peynire 2 euro veriyoruz allahtan korkun biraz nankorluk etmeyin.
marka: tahsıldaroglu
tahsildaroğlu beyaz peynir 800 g
%26 indirim orani
38,45 tl eski fiyat
28,45 tl indirimli fiyat
www.carrefoursa.com/tahsild...
edit: baslik basa kalmis. agiz tadiyla bi trolluk bile yapamadik.
marka: tahsıldaroglu
tahsildaroğlu beyaz peynir 800 g
%26 indirim orani
38,45 tl eski fiyat
28,45 tl indirimli fiyat
www.carrefoursa.com/tahsild...
edit: baslik basa kalmis. agiz tadiyla bi trolluk bile yapamadik.
devamını gör...
lucifer abdulseyidbincabbar durumumuz yoktu sevisemedik
cennetten kovulan tayfadır. hatta tepeyi de bunlar terk etmiştir.
devamını gör...
seni anlıyor ve yapısal olarak parçalanıyorum
bir yazarın yaşadığı varoluşsal ve edebi sorunlara verilebilecek en güzel karşılıklardan, en samimi teselli cümlelerinden, en içten hayıflanma ifadelerinden biridir. bakınız olarak kalamayacak kadar anlamlıdır ve bir tanımla taçlandırmaya değer.
bakınız sözcüğüne bakınız vererek christopher nolan ile aşık atabilecek kadar girift bir zihnim olduğunu gösterdikten sonra bu cümle hakkında bir iki söz etmek isterim. ve ben bir şeyi istersem yaparım.
çağımızın toplumundaki bireysellik hevesi ve tutkusu insanları birbirinden uzaklaştırmaya başladı iyiden iyiye. ve bu uzaklaşma artık dünya toplumunun bir pangea değil ayrık kıtalardan oluşan zavallı bir gezegene dönüşmesine neden oldu.
kendi bacağından asılmakta ısrarcı olan sürü kaçkını koyunlar gibi yaşarken insanların bizi anlamasını bekliyoruz. ancak biz onları anlamaktan aciziz. bu durum da döngüsel bir anlayışsızlığın villain bir pacman gibi varlığımızı ve zihinsel bütünlüğümüzü tehdit etmesine neden oluyor.
ama sonra bir gün birisi çıkıyor ve kapatılmayan parantezin verdiği tamamlanmamışlık duygusu ile paramparça olmuş yazarı anladığını söylüyor. ve başlık sahibi yazar kendini gandalf’ın fly you fools diye bağırdığı yüzük kardeşlerinden biri gibi hissediyor.
çünkü dertli yazarı anlayan yazar, kendini derin bir empatiye bulayarak kendi bütünlüğünü de kaybetmeye meyyal. bu, kendi bacağından asılmak zorunda bırakılan bütün koyunların acısını kendi bileğinde hissetmek değil de nedir?
parantez hala kapanmamış olsa da o parantezin sonsuza uzanan boşluğunda yalnız olmadığımı bilmek güzel.
bakınız sözcüğüne bakınız vererek christopher nolan ile aşık atabilecek kadar girift bir zihnim olduğunu gösterdikten sonra bu cümle hakkında bir iki söz etmek isterim. ve ben bir şeyi istersem yaparım.
çağımızın toplumundaki bireysellik hevesi ve tutkusu insanları birbirinden uzaklaştırmaya başladı iyiden iyiye. ve bu uzaklaşma artık dünya toplumunun bir pangea değil ayrık kıtalardan oluşan zavallı bir gezegene dönüşmesine neden oldu.
kendi bacağından asılmakta ısrarcı olan sürü kaçkını koyunlar gibi yaşarken insanların bizi anlamasını bekliyoruz. ancak biz onları anlamaktan aciziz. bu durum da döngüsel bir anlayışsızlığın villain bir pacman gibi varlığımızı ve zihinsel bütünlüğümüzü tehdit etmesine neden oluyor.
ama sonra bir gün birisi çıkıyor ve kapatılmayan parantezin verdiği tamamlanmamışlık duygusu ile paramparça olmuş yazarı anladığını söylüyor. ve başlık sahibi yazar kendini gandalf’ın fly you fools diye bağırdığı yüzük kardeşlerinden biri gibi hissediyor.
çünkü dertli yazarı anlayan yazar, kendini derin bir empatiye bulayarak kendi bütünlüğünü de kaybetmeye meyyal. bu, kendi bacağından asılmak zorunda bırakılan bütün koyunların acısını kendi bileğinde hissetmek değil de nedir?
parantez hala kapanmamış olsa da o parantezin sonsuza uzanan boşluğunda yalnız olmadığımı bilmek güzel.
devamını gör...
yazılı olmayan kurallar
daha kesinleşmeden sağda solda muhabbeti yapılan iş elinde patlar
devamını gör...
helios
redwood ulusal ve eyalet parkında bulunan 114.58m boyu ile dünyanın en uzun ikinci ağacıdır.
devamını gör...
sevmek zamanı
metin erksan’ın hem yönetmenliği hem de yapımcılığını üstlendiği filmdir. siyah beyaz olan filmde müşfik kenter ve sema özcan arasında döner genel hikaye. hatta müşfik kenter etrafında döner başlarda. kısaca filmin hikayesi, boyacı halil'in resmin sahibi meral'e aşık olmasıdır. fakat dönemine göre konuyu farklı ele alması, çekildiği dönemden farklı bir bakış açısıyla çekilmesi ile öne çıkmıştır.
hiç görmeden, tanımadan aşık olmak, aşkın tek taraflılığının kaybolmasının verdiği güvensizlik, hatta bir ilişkinin çıkmazlığı gibi derin konular işlenmiştir filmde. konun işleniş biçimi ve o eski türk sineması tadını vermesinden dolayı favori filmimdir. genelde insanlar sıkıcı olmasından yakınır fakat birçok kez izlemişliğim vardır, hala da izlerim.
hiç görmeden, tanımadan aşık olmak, aşkın tek taraflılığının kaybolmasının verdiği güvensizlik, hatta bir ilişkinin çıkmazlığı gibi derin konular işlenmiştir filmde. konun işleniş biçimi ve o eski türk sineması tadını vermesinden dolayı favori filmimdir. genelde insanlar sıkıcı olmasından yakınır fakat birçok kez izlemişliğim vardır, hala da izlerim.
devamını gör...
bir araya gelince muazzam olan şeyler
kahve-çikolata
bira-midye tava
bira-pizza
rakı-peynir
akıl-bilim
özgürlük-adalet
bira-midye tava
bira-pizza
rakı-peynir
akıl-bilim
özgürlük-adalet
devamını gör...
bisiklet alacaklara tavsiyeler
bisiklet almayı kafanıza koyarsanız hemen almaya çalışın çünkü her geçen gün zamlanıyor. almadan önce hangi amaçla kullanacağınızı düşünün. büyük ihtimalle işe gitmek ve kısa turlar yapmak için kullanırsınız bundan dolayı şehir bisikleti ya da trekking bisikleti alın. trekking bisikleti mtb (dağ bisikleti) şehir bisikleti karışımıdır şehirde rahatlıkla kullanılır. dağda kullanmayacaksanız mtb almayın çünkü asfaltta teker kalınlığından sürülmez, ağırdır çoğunlukla çift amortisördür süspansiyon tüm enerjinizi alır. arka amortisör eğer downhill freeride gibi uğraşlarınız yoksa gereksizdir zaten downhill ve freeride amortisörler giriş seviyesi bisiklet parasıdır. alacağınız trekking bisiklette büyük ihtimal ön amortisörlüdür. amortisör kilitlenebilir olsun düz yolda kapatır çukurlu yollarda arazide açarsınız.burda güzel anlatmışlar şehirler arası yolculuk gibi uzun turlar yapacaksanız yol bisikleti alabilirsiniz. eğer dağ bisikleti alıp şehirde kullanma hatası yaparsanız iç lastik ve jantın uyumuna bağlı ince lastik takabilirsiniz.
kadro ölçüsüne dikkat edin. jant ölçüleri için buraya bakın

vites sistemlerinin sıralaması

alacağınız bisikletin freni disk frenli olabilir. iki çeşit disk fren vardır biri mekanik biri hidrolik. mekanik disk almayın çünkü v frenin (bildiğimiz bisiklet freni) disk takılmış hali gibidir konfor sağlamaz aksine sizi iyice zorlar. hidrolik disk vardır bir de bu frende kabloların içinde hidrolik sıvı olur ve hidrolik gücüyle frenleme yapılır. frene basması rahattır. ama pahalıdır bakımı zordur ağırlığı artırır. v fren alırsanız baradine gibi kaliteli marka pabuç ve kaliteli plastik olmayan (çünkü plastik esner) fren bacakları varsa iyi frenleme elde edebilirsiniz.
ağırlık mevzusun gelirsek alabileceğiniz en hafif bisikleti alın. dağ bisikleti alacaksanız maksimum 13-14 kilo, şehir bisikleti alacaksanız maksimum 11-12 kilo, yol bisikleti alacaksanız maksimum 9-10 kilo olsun. karbonfiber kadrolu falan alırsanız profesyonelsinizdir buraları okumazsınız. normal kullanıcı için alüminyum kadro iyidir.
lastik konusuna gelirsek bisikleti alınca üstünde çıkan lastikler büyük ihtimalle iyi değildir. bunları ileride ömrü bitmeden değiştirin. ülkemiz yolları göz önüne alınarak en doğru lastik tercihi patlak korumalı yani zırhlı lastikler olacaktır. örneğin 3 mm ve 5 mm'ye kadar patlak korumalı schwalbe marathon serisi lastikleri önerebilirim. continental ve michelin'in de bisiklet lastikleri fiyat/performans olarak iyi seviyede lastiklerdir. zırhlı lastiklerin dezavantajları ağır olmalarıdır ama çok faydalı olduklarından göz ardı edebiliriz.
bisikletinizin kadrosu yani gövdesi kaliteli olsun çünkü üstündeki parçaları değişerek bisikletinizi yükseltebilirsiniz. bu yüzden ömür boyu kadro garantisi veren trek, scott, specialized, merida, giant, cube, cannondale, focus, orbea, b'twin gibi markaları tercih edin. garanti süreçleri hakkında bilgim yok almadan iyi araştırın. pahalı geldiyse whistle, carraro, salcano, bianchi, kron gibi yerli üretim bisikletlerin giriş ve orta seviye modellerini öneririm. sıfırı artık olmasa da sedona güzeldir.
bisikleti satın almadan araştırmalar yapın aklınızda fikir oluşsun öyle alın çünkü satıcılar sizi dolandırmaya çalışır. kadro boyuna kullanım amacına dikkat edin. bayide deneyin fiyatını pahalı söyler sizi kazıklamaya çalışırlar ondan dolayı denediğinizi internetten alın. garantinin bozulmaması için servislerde kurdurun büyük ihtimal ücretsiz kurarlar. kullanıcı kitapçığın da ücretsiz demesine rağmen ücretli kuran markalalar var.
son olarak bi teker bisiklete dair her şey bu kanalların videolarını güzel buluyorum izleyin kafanıza takılanları sorun yorumlarda çoğunlukla cevaplarlar. ingilizce biliyosanız yabancı kanallara forumlara bakın. türkçe olarakbisiklet forum okuyabilirsiniz üye olun soru sorun eminim güzel cevaplar gelecektir.
güvenlik ekipmanları almayı unutmayın. hiç bir şey alamıyorsanız sadece kask alın.
bunlar benim düşüncelerim katılmadığınız, yanlış, yüzeysel, eksik kalmış yerler olabilir bundan dolayı çok yerden okuyun araştırın.
kazasız sürüşler dilerim.
kadro ölçüsüne dikkat edin. jant ölçüleri için buraya bakın

vites sistemlerinin sıralaması

alacağınız bisikletin freni disk frenli olabilir. iki çeşit disk fren vardır biri mekanik biri hidrolik. mekanik disk almayın çünkü v frenin (bildiğimiz bisiklet freni) disk takılmış hali gibidir konfor sağlamaz aksine sizi iyice zorlar. hidrolik disk vardır bir de bu frende kabloların içinde hidrolik sıvı olur ve hidrolik gücüyle frenleme yapılır. frene basması rahattır. ama pahalıdır bakımı zordur ağırlığı artırır. v fren alırsanız baradine gibi kaliteli marka pabuç ve kaliteli plastik olmayan (çünkü plastik esner) fren bacakları varsa iyi frenleme elde edebilirsiniz.
ağırlık mevzusun gelirsek alabileceğiniz en hafif bisikleti alın. dağ bisikleti alacaksanız maksimum 13-14 kilo, şehir bisikleti alacaksanız maksimum 11-12 kilo, yol bisikleti alacaksanız maksimum 9-10 kilo olsun. karbonfiber kadrolu falan alırsanız profesyonelsinizdir buraları okumazsınız. normal kullanıcı için alüminyum kadro iyidir.
lastik konusuna gelirsek bisikleti alınca üstünde çıkan lastikler büyük ihtimalle iyi değildir. bunları ileride ömrü bitmeden değiştirin. ülkemiz yolları göz önüne alınarak en doğru lastik tercihi patlak korumalı yani zırhlı lastikler olacaktır. örneğin 3 mm ve 5 mm'ye kadar patlak korumalı schwalbe marathon serisi lastikleri önerebilirim. continental ve michelin'in de bisiklet lastikleri fiyat/performans olarak iyi seviyede lastiklerdir. zırhlı lastiklerin dezavantajları ağır olmalarıdır ama çok faydalı olduklarından göz ardı edebiliriz.
bisikletinizin kadrosu yani gövdesi kaliteli olsun çünkü üstündeki parçaları değişerek bisikletinizi yükseltebilirsiniz. bu yüzden ömür boyu kadro garantisi veren trek, scott, specialized, merida, giant, cube, cannondale, focus, orbea, b'twin gibi markaları tercih edin. garanti süreçleri hakkında bilgim yok almadan iyi araştırın. pahalı geldiyse whistle, carraro, salcano, bianchi, kron gibi yerli üretim bisikletlerin giriş ve orta seviye modellerini öneririm. sıfırı artık olmasa da sedona güzeldir.
bisikleti satın almadan araştırmalar yapın aklınızda fikir oluşsun öyle alın çünkü satıcılar sizi dolandırmaya çalışır. kadro boyuna kullanım amacına dikkat edin. bayide deneyin fiyatını pahalı söyler sizi kazıklamaya çalışırlar ondan dolayı denediğinizi internetten alın. garantinin bozulmaması için servislerde kurdurun büyük ihtimal ücretsiz kurarlar. kullanıcı kitapçığın da ücretsiz demesine rağmen ücretli kuran markalalar var.
son olarak bi teker bisiklete dair her şey bu kanalların videolarını güzel buluyorum izleyin kafanıza takılanları sorun yorumlarda çoğunlukla cevaplarlar. ingilizce biliyosanız yabancı kanallara forumlara bakın. türkçe olarakbisiklet forum okuyabilirsiniz üye olun soru sorun eminim güzel cevaplar gelecektir.
güvenlik ekipmanları almayı unutmayın. hiç bir şey alamıyorsanız sadece kask alın.
bunlar benim düşüncelerim katılmadığınız, yanlış, yüzeysel, eksik kalmış yerler olabilir bundan dolayı çok yerden okuyun araştırın.
kazasız sürüşler dilerim.
devamını gör...
