komünist
çin bile kapitalistken, sovyetler ağzı koka koka çökmüşken bunlara sadece komünik denir.
neyse bunlara benden bir çuval patates hediye.
neyse bunlara benden bir çuval patates hediye.
devamını gör...
mini etek özgürlükse eşine giydirir misin sorunsalı
muhtemelen yetişkin bir birey olarak kendi kendine giyinip soyunmayı biliyor olacaktır ama yine de ben eşimin elini sıcak sudan soğuk suya sokmam, yalnız başına giyinip yorulmasın derseniz neden olmasın.
devamını gör...
aile bakanı'nın 23 nisan'da koltuğuna oturan çocuğa davranışı
aile ve sosyal hizmetler bakanı* olmaması gerektiğini ispatlamış kişidir. fakat, bu görevinde liyakat bekleyen bizlere göre böyledir; onu o konuma getirenler zaten kendisinden "kukla" olmasını beklediği için bir şey değişmeyecektir.
kameralar önünde söylemesi geçtim, bir çocuğun yüzüne yüzüne yetimhanede büyüdüğünü söylemek nedir ya? ister söylerken tek olun, isterseniz kameralar açık olsun.
sen bir yetişkin olarak oruçlusundur, peki. fakat karşındaki bir çocuğa çikolata vermen, hatta çocuğun çikolatayı yemesi seni günahkar yapmazdı. televizyonda bunu izleyecekler ayıplamazdı. ayıplamazlardı di mi ? ben mi yanlış düşünüyorum?
sizden bütün varlığımla tiksiniyorum.
edit: başta aile ve sağlık bakanı yazmışım. sadeceelestiriyorum'un uyarısı ile düzeltiyorum. derya yanık, aile ve sosyal hizmetler bakanımız.
kameralar önünde söylemesi geçtim, bir çocuğun yüzüne yüzüne yetimhanede büyüdüğünü söylemek nedir ya? ister söylerken tek olun, isterseniz kameralar açık olsun.
sen bir yetişkin olarak oruçlusundur, peki. fakat karşındaki bir çocuğa çikolata vermen, hatta çocuğun çikolatayı yemesi seni günahkar yapmazdı. televizyonda bunu izleyecekler ayıplamazdı. ayıplamazlardı di mi ? ben mi yanlış düşünüyorum?
sizden bütün varlığımla tiksiniyorum.
edit: başta aile ve sağlık bakanı yazmışım. sadeceelestiriyorum'un uyarısı ile düzeltiyorum. derya yanık, aile ve sosyal hizmetler bakanımız.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının izlemekten bıkmadığı filmler
aile arasında
her karakteri ayrı seviyorum, ama gülümser’i biraz fazla :)
her karakteri ayrı seviyorum, ama gülümser’i biraz fazla :)
devamını gör...
bir kadının zeki olduğunun en önemli göstergesi
karşısındakinin anlayış ve kavrayışına uygun olarak bazen az bazen çok konuşur, bazen kısa bazen uzun cümleler kurar. net olup olmamak kendi tercihidir. gülmeyi sever. ince ve yaratıcı mizah anlayışına sahiptirler*. falan filan.. bu konuda çok değişken vardır.
zeki insan için genel olarak; kolay uyum sağlayan, durumsal davranan ve kendini gerçekleştiren diyebiliriz.
ilgilenenler için 1 gösterge:
sizin atacağınız sonraki adımları düşünebiliyorsa zekidir.
mesela: iş yerinde üstünüze kahve döküldü ve üstünüze normalde giymeyeceğiniz ya da alakasız bir şey aldınız; beyaz önlük ya da yaz sıcağında uzun kollu bir şey gibi. genel olarak insanlar "n'oldu, niye bunu giydin" filan derler. gerçek zekiler "kahve mi döktün" diye sorar. çünkü ben çayı açık ve şekersiz içerim.
zeki insan için genel olarak; kolay uyum sağlayan, durumsal davranan ve kendini gerçekleştiren diyebiliriz.
ilgilenenler için 1 gösterge:
sizin atacağınız sonraki adımları düşünebiliyorsa zekidir.
mesela: iş yerinde üstünüze kahve döküldü ve üstünüze normalde giymeyeceğiniz ya da alakasız bir şey aldınız; beyaz önlük ya da yaz sıcağında uzun kollu bir şey gibi. genel olarak insanlar "n'oldu, niye bunu giydin" filan derler. gerçek zekiler "kahve mi döktün" diye sorar. çünkü ben çayı açık ve şekersiz içerim.
devamını gör...
nesimi
14. yy'ın ikinci yarısı ve 15. yy'ın başlarında yaşamış türk edebiyatı şairlerindendir. hurufilik tarikatına mensuptur. bu tarikatın savunduğu görüşler din alimleri tarafından şiddetle eleştirilmiştir. nesimi sonunun ölüm olacağını bildiği halde inandığı davadan vazgeçmeyip korkusuz bir dil ile şiirlerini insanlara ulaştırmak için çabalamıştır. bazı rivayetlere göre derisi yüzülmüş, olay birçok insan tarafından izlenmiştir.
hatta devrin müftüsü konumundaki adam gaza gelerek şehadet parmağını kaldırmış “bu öyle bir kâfirdir ki kazara pis kanı insanın bir uzvuna temas etse orasını kesmek lâzım gelir.” diyerek onu lanetlemişti. tam da o sırada derisi yüzülen nesimi’nin bir damla kanı adamın şehadet parmağına sıçramıştı. izleyenlerden biri müftünün parmağının kesilmesini söylemiş fakat müftü kendisiyle çelişerek parmağını yıkamıştı. bunun üzerine nesimi şu beyiti söylemişti:
‘‘zahida bir parmağın kessen dönüp haktan kaçar
gör bu miskin aşığı serpa sayarlar ağlamaz”
*zahid: dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren anlamına gelen
*sarpa sayarlar: baştan aşağı soyarlar.
bir başka rivayete göre ise derisinin yüzülmesi bitince nesimi ayağa kalkmış, derisini bir örtü gibi sırtına alıp izleyenlerin dehşet dolu bakışları arasında yürüyerek gitmiştir. nereye gittiği tam olarak bilinmemekle birlikte halep’in 12 kapısında bekleyen kapıcıların her biri kendi bulundukları kapıdan çıktığını iddia etmişlerdir. bu yüzdendir "nesimi 12 kapıdan aynı anda çıkıp sırlara karıştı" denmesi.
ayrıca, insanın yalnızca kendi günahlarından sorumlu olduğunu, diğer insanların hayatına burnumuzu sokmamamız gerektiğini anlatan çok güzel dizeler bırakmıştır geride:
"....
gâh giderim medreseye
ders okurum hak için
gâh giderim meyhaneye
dem çekerim kime ne
sofular haram demişler
bu aşkın şarabına
ben doldurur ben içerim
günah benim kime ne
...."
ruhu şad olsun diyelim.
hatta devrin müftüsü konumundaki adam gaza gelerek şehadet parmağını kaldırmış “bu öyle bir kâfirdir ki kazara pis kanı insanın bir uzvuna temas etse orasını kesmek lâzım gelir.” diyerek onu lanetlemişti. tam da o sırada derisi yüzülen nesimi’nin bir damla kanı adamın şehadet parmağına sıçramıştı. izleyenlerden biri müftünün parmağının kesilmesini söylemiş fakat müftü kendisiyle çelişerek parmağını yıkamıştı. bunun üzerine nesimi şu beyiti söylemişti:
‘‘zahida bir parmağın kessen dönüp haktan kaçar
gör bu miskin aşığı serpa sayarlar ağlamaz”
*zahid: dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren anlamına gelen
*sarpa sayarlar: baştan aşağı soyarlar.
bir başka rivayete göre ise derisinin yüzülmesi bitince nesimi ayağa kalkmış, derisini bir örtü gibi sırtına alıp izleyenlerin dehşet dolu bakışları arasında yürüyerek gitmiştir. nereye gittiği tam olarak bilinmemekle birlikte halep’in 12 kapısında bekleyen kapıcıların her biri kendi bulundukları kapıdan çıktığını iddia etmişlerdir. bu yüzdendir "nesimi 12 kapıdan aynı anda çıkıp sırlara karıştı" denmesi.
ayrıca, insanın yalnızca kendi günahlarından sorumlu olduğunu, diğer insanların hayatına burnumuzu sokmamamız gerektiğini anlatan çok güzel dizeler bırakmıştır geride:
"....
gâh giderim medreseye
ders okurum hak için
gâh giderim meyhaneye
dem çekerim kime ne
sofular haram demişler
bu aşkın şarabına
ben doldurur ben içerim
günah benim kime ne
...."
ruhu şad olsun diyelim.
devamını gör...
sözlük mesajına iq testi gelsin önerisi
talebinizi iq testi sonuçlarınız ile birlikte, yönetime faks olarak iletirseniz ilgileneceklerine inanıyorum.
devamını gör...
gereksiz yere pahalı olan şeyler
türkiye'de ucuz olan tek şey insan hayatı. geriye kalan herşey gereksiz pahalı zaten.
devamını gör...
daha dün yazanların bugün kafa iznine çıkması
hepsi için diyemem ama bazıları aniden gitmiyor aslında. gitmeden önce paylaşımlarında bunu hissettiriyorlar. o paylaşımlarından duygu durumlarını anlayabiliyorum. yazılarında iniş-çıkışlar, duygu değişiklikleri oluyor. satır aralarına iyi bakılırsa , aslında gidecekleri belli oluyor yazarların.
onlara belki de biraz uzaklaşmak, izole olmak iyi gelecektir. bazılarında ‘acaba çok mu dengesiz davranıyorum’ un endişesini görüyorum. insanlık hali; hepimizin sorunları var ama onların sanırım hepimizden daha fazla oluyor; uzaklaşma ihtiyacı duyacak kadar.
uzaklaşmak kendilerini daha iyi hissettirecekse en iyisini yapan yazarlardır.
onlara belki de biraz uzaklaşmak, izole olmak iyi gelecektir. bazılarında ‘acaba çok mu dengesiz davranıyorum’ un endişesini görüyorum. insanlık hali; hepimizin sorunları var ama onların sanırım hepimizden daha fazla oluyor; uzaklaşma ihtiyacı duyacak kadar.
uzaklaşmak kendilerini daha iyi hissettirecekse en iyisini yapan yazarlardır.
devamını gör...
ekşi sözlük’te çaylak olmak vs normal sözlük’te çaylak olmak
ekşide 3,5 yıl bekledim yazar olmak için.. ne hakaretler, saçma sapan şeyler duydum (bkz: çaylak) olduğum dönemde.
ekşi, sırf bel altı çalışır hale geldi. özgürlük bu olmamalı. tanım girerken bile adamlar saydırıyor. (bkz: komik) olduğunu savunuyorlar bir de..
kafayı görünce direk geldim oradaki yazar hesabımı kapatıp. tek dileğim umarım buranın suyu çıkmaz..
ekşi, sırf bel altı çalışır hale geldi. özgürlük bu olmamalı. tanım girerken bile adamlar saydırıyor. (bkz: komik) olduğunu savunuyorlar bir de..
kafayı görünce direk geldim oradaki yazar hesabımı kapatıp. tek dileğim umarım buranın suyu çıkmaz..
devamını gör...
yoğurda reçel eklemek
hincime şimdi size, bunun da bir tarihi olduğunu söyleyecek ama maalesef öyle.....
hani şu bağırsak dostu meyveli yoğurtlar var ya.. işte sizin sevmediğiniz atalarınız, ötüken'den tanrı dağları'na, urallar'dan altaylara kadar yapmış, tüketmiş.
sonra gel zaman git zaman, hazar'dan, avrupa'ya, kendileriyle birlikte göç edivermiş..
peki atalarımız bunu nasıl yapmış? malum küçükbaş yetiştiriciliği bol, süt bol, durmamış yoğurt çalmışlar. .. üzerine; doğada, kendiliğinden yetişen, çilek ve ahududu gibi böğürtlengilleri, kah tazesinden kah kurutulmuş*undan eklemiş eklemiş tüketmişler.... dolayısıyla o zebellah gibi adamlara, kırmızı kırmızı etler, ne reflü yapmış ne de ülser... siz de anca' oturun deyin ki: ayy bu avrupalılar da iyi bulmuş şu meyveli yoğurdu. hıı gülüm hıı. ensenizden gülerler.
hani şu bağırsak dostu meyveli yoğurtlar var ya.. işte sizin sevmediğiniz atalarınız, ötüken'den tanrı dağları'na, urallar'dan altaylara kadar yapmış, tüketmiş.
sonra gel zaman git zaman, hazar'dan, avrupa'ya, kendileriyle birlikte göç edivermiş..
peki atalarımız bunu nasıl yapmış? malum küçükbaş yetiştiriciliği bol, süt bol, durmamış yoğurt çalmışlar. .. üzerine; doğada, kendiliğinden yetişen, çilek ve ahududu gibi böğürtlengilleri, kah tazesinden kah kurutulmuş*undan eklemiş eklemiş tüketmişler.... dolayısıyla o zebellah gibi adamlara, kırmızı kırmızı etler, ne reflü yapmış ne de ülser... siz de anca' oturun deyin ki: ayy bu avrupalılar da iyi bulmuş şu meyveli yoğurdu. hıı gülüm hıı. ensenizden gülerler.
devamını gör...
mutlu olmak bir seçimdir
kişinin her ne olursa olsun hayata karşı duruşunu ortaya koyan seçiminin
tecelli ettiği ömürlük ruh hali.
yaşam mottom olan (bkz: caps).
tecelli ettiği ömürlük ruh hali.
yaşam mottom olan (bkz: caps).
devamını gör...
ceteris paribus
iktisatçıları krize sokan bu terim, aynı zamanda bilim felsefecilerinin de odak noktalarındandır.
deneysel araştırmalardaki bağımlı değişken dışında sabit olan bütün değişkenler, yani bağımsız değişkenlerdir. birden çok değişkenin var olduğu ve bu birden çok değişkenin etkilediği olay hakkında araştırma yaparken, inceleneni etkileyen tüm değişkenleri kullanarak bi sonuca ulaşmanın imkansız olması sebebiyle, bir değişken dışında diğer tüm değişkenlerin sabit tutulduğu varsayımlardır. bilimsel teori, hipotez ve araştırma böyle yürüdüğü için, bilim felsefecileri ortaya çıkar ve der ki : ''hoop hemşerim nereye.... bu işte bir irrasyonellik var birader bu iş böyle olmaz, siz bize bilim dediniz, ilim irfan dediniz, paradoks yok metafizik yok inanç yok dediniz. bu ne len o zaman köftehorlar'' diyerek konuya müdahil olmuşlardır. bilimciler(scientism) ve naiv bilim adamları bilimin objektifliğine zarar geleceği refleksiyle gerekçeler sıralandırsa da, bilim felsefeci abilerimiz, bilimin metafizikle yapılabileceğini, hatta bilimin dayanağının metafizik olduğunu, hatta ve hatta bilimin, dünyayı anlayabilmek için üretilmiş teorik bir dil olduğunu söylemişler. nerden bakılsa çok şık harekettir. alnından öpülesi bir cesarettir zamanının en büyük otoritesine kafa tutabilmek.
deneysel araştırmalardaki bağımlı değişken dışında sabit olan bütün değişkenler, yani bağımsız değişkenlerdir. birden çok değişkenin var olduğu ve bu birden çok değişkenin etkilediği olay hakkında araştırma yaparken, inceleneni etkileyen tüm değişkenleri kullanarak bi sonuca ulaşmanın imkansız olması sebebiyle, bir değişken dışında diğer tüm değişkenlerin sabit tutulduğu varsayımlardır. bilimsel teori, hipotez ve araştırma böyle yürüdüğü için, bilim felsefecileri ortaya çıkar ve der ki : ''hoop hemşerim nereye.... bu işte bir irrasyonellik var birader bu iş böyle olmaz, siz bize bilim dediniz, ilim irfan dediniz, paradoks yok metafizik yok inanç yok dediniz. bu ne len o zaman köftehorlar'' diyerek konuya müdahil olmuşlardır. bilimciler(scientism) ve naiv bilim adamları bilimin objektifliğine zarar geleceği refleksiyle gerekçeler sıralandırsa da, bilim felsefeci abilerimiz, bilimin metafizikle yapılabileceğini, hatta bilimin dayanağının metafizik olduğunu, hatta ve hatta bilimin, dünyayı anlayabilmek için üretilmiş teorik bir dil olduğunu söylemişler. nerden bakılsa çok şık harekettir. alnından öpülesi bir cesarettir zamanının en büyük otoritesine kafa tutabilmek.
devamını gör...
kız kıza ormana gitmek
aklıma iskandinav mitolojisindeki kadın kahinler olan volvakarla ilgili ritüelleri günümüzde devam ettirmekte olan iskandinav kadınlarını getirmiş başlık.
ünlü bir program sunucusunun kadın savaşçılar ile ilgili programında bu konu açılmış ve ilgili zat bu psikopat bacılarımızı ziyaret edip o ritüelleri yerine getirmişti. ritüel de yanlış hatırlamıyorsam şöyle: vikings dizisini izleyenler prenses aslaug'dan hatırlayacaktır. volvalar gelecekten gelen vizyonlar görürler. kehanetleri olur yani. ve bu arkadaşlar da bunu yapabilmek adına sembolik olarak bir geceyi yalnız başlarına hiçbir ışık, yardım ve malzeme olmadan zifiri karanlıkta oturup meditasyon yaparak geçiriyorlar. orman da norveç ormanları bu arada. feci derecede göt isteyen bir eylem olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım.
kendi kendine ormanın derinliklerinde ayin yapıp kendinle başbaşa kalmak da kız kıza sayılıyorsa bu da olabilir bence. swh
ayrıca:
(bkz: voluspá)*
ünlü bir program sunucusunun kadın savaşçılar ile ilgili programında bu konu açılmış ve ilgili zat bu psikopat bacılarımızı ziyaret edip o ritüelleri yerine getirmişti. ritüel de yanlış hatırlamıyorsam şöyle: vikings dizisini izleyenler prenses aslaug'dan hatırlayacaktır. volvalar gelecekten gelen vizyonlar görürler. kehanetleri olur yani. ve bu arkadaşlar da bunu yapabilmek adına sembolik olarak bir geceyi yalnız başlarına hiçbir ışık, yardım ve malzeme olmadan zifiri karanlıkta oturup meditasyon yaparak geçiriyorlar. orman da norveç ormanları bu arada. feci derecede göt isteyen bir eylem olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım.
kendi kendine ormanın derinliklerinde ayin yapıp kendinle başbaşa kalmak da kız kıza sayılıyorsa bu da olabilir bence. swh
ayrıca:
(bkz: voluspá)*
devamını gör...
kahve
serüveninde türkler kilometre taşıdır. kahve istanbul'a önce yemen'den gelmiş. saray'da içilirmiş. sonra köşklere, yalılara girmiş. zamanla halk katmanlarına yayılmış ve istanbul'da yüzlerce kahvehane açılmış.
kahvenin hatırı sayılır bir içecek olması da onun önemini hatırlatıyor bize. yemen'den geliş hikayesi, keyif vermesi, içimi için farklı özellikte bardaklar üretilmesi, sıcak közde bakır cezvede usulüne uygun pişirilmesi, az, orta, çok kavrulmuş çekirdekleri, sade, az şekerli, orta, şekerli damak lezzeti seçenekleriyle köklü bir kültür. normalde kahve, aynı kakao gibi ağaçta yetişen ve yuvarlak meyvelere sahip bir bitkidir. kahvenin ağacı yapraklarını hiçbir zaman dökmeyen, her zaman parlak ve yeşil görünüme sahiptir. ağaçta bulunan her meyvemsi yapının içinde derin çizgiye sahip iki tohum mevcuttur. bu tohumların her biri kahve taneleridir. her ne kadar dünya literatürüne türk kahvesi olarak girdiyse de iklim yapısının uygun olmayışından ötürü türkiye'de kahve yetiştirilememektedir.
kahve, bir tutku, alışkanlık, dostluk, sohbet, keyif duyguları yaşatır. kahveler, sunumu ve içimiyle kokulandı, çeşitlendi. tatlı, çikolata, lokum, pasta, kekler kahve ile buluştu.
kahvenin hatırı sayılır bir içecek olması da onun önemini hatırlatıyor bize. yemen'den geliş hikayesi, keyif vermesi, içimi için farklı özellikte bardaklar üretilmesi, sıcak közde bakır cezvede usulüne uygun pişirilmesi, az, orta, çok kavrulmuş çekirdekleri, sade, az şekerli, orta, şekerli damak lezzeti seçenekleriyle köklü bir kültür. normalde kahve, aynı kakao gibi ağaçta yetişen ve yuvarlak meyvelere sahip bir bitkidir. kahvenin ağacı yapraklarını hiçbir zaman dökmeyen, her zaman parlak ve yeşil görünüme sahiptir. ağaçta bulunan her meyvemsi yapının içinde derin çizgiye sahip iki tohum mevcuttur. bu tohumların her biri kahve taneleridir. her ne kadar dünya literatürüne türk kahvesi olarak girdiyse de iklim yapısının uygun olmayışından ötürü türkiye'de kahve yetiştirilememektedir.
kahve, bir tutku, alışkanlık, dostluk, sohbet, keyif duyguları yaşatır. kahveler, sunumu ve içimiyle kokulandı, çeşitlendi. tatlı, çikolata, lokum, pasta, kekler kahve ile buluştu.
devamını gör...
kendine bir soru sor
elindeki dosyayı teslim etmene 6 saatten az süre kalmışken nasıl bu kadar rahat olup halen boş işlerle uğraşabiliyorsun? *
devamını gör...
aşk acısıyla eğlen çabuk geçsin
olur diyorum bu başlığa.
iki üç kız, artı çay ve çekirdek eşliğinde yapalım.
şimdi ben, bu adiii, şerefsizzzz, gerizekalııı diye cümle kurayım, kızlar bedduayı patlatsın.
sonra gelsin kahkaha.
o adinin kulakları çınlasın.*
çünkü hak ediyor.
sonra da bir ferahlama gelsin, a geldi valla.
iki üç kız, artı çay ve çekirdek eşliğinde yapalım.
şimdi ben, bu adiii, şerefsizzzz, gerizekalııı diye cümle kurayım, kızlar bedduayı patlatsın.
sonra gelsin kahkaha.
o adinin kulakları çınlasın.*
çünkü hak ediyor.
sonra da bir ferahlama gelsin, a geldi valla.
devamını gör...
kuzu no honkai
tamamen boş beleş bir animedir. konusu şudur.
iki tane velet bulunmakta, bunlar öğretmenlerine aşık, bir gün bu veletlerden biri "lan madem hocalarımıza yavşıyamıyoruz, gel biz manita olalım." diyor ve sıkıcılıkla dolu bölümler başlıyor.
bölümlerinin mantığı seviş + psikolojik dram kas + ağla ve seviş + aldatarak seviş olarak ilerlerken, anime size hiçbir şey sunmuyor.
karakterlerin ses sanatçılar ve çizimler çöp değil en azından, buna bir lafım yok fakat zaten anime 23 dakikaysa 15 dk çok az hareket görüyoruz, kısaca 15 dk boyunca resim izliyoruz desem yeridir.
finaline doğru merakla gidiyorum, üst düzey bir final yapsalar bile (ki bu yapıtta nasıl bir final çıkabilir a** dedirtmiştir) puanıma pek bir etkisi olmayacak.
çünkü animede ne olay örgüsü var, ne bir düşünce var, araya ufak psikolojik durumları açıklayan sahneler sokuşturulmuş olsa bile, izleyicilerin anlamadığına yemin edebilirim.
velhasıl kelam, güzel bir anime değildir. turkanimedeki 1k olan beğenisine bakmayın. mal puanıda aynı oranda abartıdır.
seviş + seviş + daha çok seviş animesi. puan yakında eklenecektir.
iki tane velet bulunmakta, bunlar öğretmenlerine aşık, bir gün bu veletlerden biri "lan madem hocalarımıza yavşıyamıyoruz, gel biz manita olalım." diyor ve sıkıcılıkla dolu bölümler başlıyor.
bölümlerinin mantığı seviş + psikolojik dram kas + ağla ve seviş + aldatarak seviş olarak ilerlerken, anime size hiçbir şey sunmuyor.
karakterlerin ses sanatçılar ve çizimler çöp değil en azından, buna bir lafım yok fakat zaten anime 23 dakikaysa 15 dk çok az hareket görüyoruz, kısaca 15 dk boyunca resim izliyoruz desem yeridir.
finaline doğru merakla gidiyorum, üst düzey bir final yapsalar bile (ki bu yapıtta nasıl bir final çıkabilir a** dedirtmiştir) puanıma pek bir etkisi olmayacak.
çünkü animede ne olay örgüsü var, ne bir düşünce var, araya ufak psikolojik durumları açıklayan sahneler sokuşturulmuş olsa bile, izleyicilerin anlamadığına yemin edebilirim.
velhasıl kelam, güzel bir anime değildir. turkanimedeki 1k olan beğenisine bakmayın. mal puanıda aynı oranda abartıdır.
seviş + seviş + daha çok seviş animesi. puan yakında eklenecektir.
devamını gör...
birsen tezer
"delikanlı" şarkısını dinledikten sonra hayran olduğum biridir
(bkz: https://youtu.be/ad6nm_EcoP4)
(bkz: https://youtu.be/ad6nm_EcoP4)
devamını gör...
