arandığı zaman bulunmayan şeyler
kulaklık demek istediğim başlıktır.
evin içinde sürekli kaybolur ne zaman lazım olsa 5 dakika kendisini aratır.
evin içinde sürekli kaybolur ne zaman lazım olsa 5 dakika kendisini aratır.
devamını gör...
gece gece kokoreç yeme isteği
ansızın gelen bir istektir yakaladımı bırakmaz.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
sanırım dostlarım eğer ben şu anki merdumgiriz'sem bunun sebebidir dedem. küçüklüğüm, çocukluğum, yetişkinliğim, manyaklığım hepsi onun yanında geçti hatta biraz da manyaklığımın sebebidir kendisi. aramızda mutlak bir aidiyet vardı her zaman. özgürlüğe hasret ruhum için (bkz: özgürlük), alkole bağımlı olan dedem için alkol demekti ilişkimiz. ben istediğim yere gider, gezerdim. o da istediği kadar içer, delirirdi ve günün sonunda aynı odada karşılıklı birbirimize gülümseyerek uyurduk her gece. acıktığımızda ben küçük ellerimle bir şeyler hazırlarken bize, o da sarma sigarasını içerek dikkatle izlerdi beni. yeri gelir bir baba olurdu bana, yeri geldiğinde ise bir dost, yeri geldiğinde ise ihtiyar bir dede. en uçuk kaçık fikirlerimi anlatırdım ona, kendisine illaki bir pay çıkarırdı hayallerimden. kendini sığdıracak küçük bir yer bulur, hayallerimin bir köşesinde kıvrılıp kendisine yer edinirdi. kurduğum 10 hayalin üzerine 100 de o ekler ve biz hayal dünyamızın uçsuz bucaksız sonsuzluğunda birbirimizi kovalardık.
şimdi bir rakı sofrasında dede, karşılıklı içiyoruz seninle. "ben delinin tekiyim. bipolardan şizofreniye kadar ne ararsan var bende. s*ktir et akıllıları onlar senden benden daha deli" diyen sen karşımda güzel anılarını anlatıyorsun yine. bir de anlattıklarının hangisi gerçek bir bilebilsem.
elimde, senin uzattığın bir dal sigara ve masanın üstünde kendi ellerinle hazırladığın rakılarımız. konuşuyoruz yine olacaklardan ve olmayacaklardan. evetlerden ve hayırlardan. keşkelerden ve iyi kilerden. iyilerden ve kötülerden. anason kokuyor soframız, gözlerimizde bir huzur, içimizde küçük bir hasret. çok severek balıkçı teknelerinde dinlediğin yunan ezgileri çalıyor arkada. sen anlatıyorsun ve ben yine özgürleşiyorum. tam da öğrettiğin gibi...
şimdi bir rakı sofrasında dede, karşılıklı içiyoruz seninle. "ben delinin tekiyim. bipolardan şizofreniye kadar ne ararsan var bende. s*ktir et akıllıları onlar senden benden daha deli" diyen sen karşımda güzel anılarını anlatıyorsun yine. bir de anlattıklarının hangisi gerçek bir bilebilsem.
elimde, senin uzattığın bir dal sigara ve masanın üstünde kendi ellerinle hazırladığın rakılarımız. konuşuyoruz yine olacaklardan ve olmayacaklardan. evetlerden ve hayırlardan. keşkelerden ve iyi kilerden. iyilerden ve kötülerden. anason kokuyor soframız, gözlerimizde bir huzur, içimizde küçük bir hasret. çok severek balıkçı teknelerinde dinlediğin yunan ezgileri çalıyor arkada. sen anlatıyorsun ve ben yine özgürleşiyorum. tam da öğrettiğin gibi...
devamını gör...
armysuzy
arkadaşlar saçmalamayın ben benim, benjamin benjamin. yani benjamindir herhalde :d ama benim ben olduğumdan eminim.
devamını gör...
duş alırken duş başlığından birisinin araması
bi anlık gafletle başlığı sağ kulağa götürüp alo denildiği takdirde sağ ayak üstünde zıplama suretiyle kulağa kaçırılan suyun çıkarılmasıyla sonuçlanacak hadisedir.
devamını gör...
never give up
avustralyalı şarkıcı ve söz yazarı olan sia'nın lion (film)inde dinlediğim ve sonra da dinlemeyi bırakamadığım
çok sevdiğim bir şarkısı.
türkçe çeviri haliyle şarkıda en sevdiğim kısımlar şunlar:
denize seslendim ama o beni terketti...
ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
gökyüzüne seslendim ama o bulutluydu...
ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
peki bu kısımları neden çok sevdim? bir düşünün, hüzünlüsünüz ve güneşli bir havada bir deniz kenarında olsam ne kadar güzel olurdu bu bana çok iyi gelirdi diye düşünüyorsunuz. evet bu çok güzel olur ama şöyle bir durumda var; ya hava fırtınalı olsaydı, gökyüzü karanlık, deniz ise sisle kaplı olsaydı.*
beklentilerimiz ve isteklerimiz olduğu gibi gerçekleşecek diye bir kaide yok. evet doğanın insan psikolojisinde bir etkisi olduğu gerçek ama kendimizi herhangi bir şey ile kısıtlamazsak yani mutlu olmamızı, yeniden ayağa kalkmamız için bize gereken gücün dışa bağlı olduğunu düşünmez, herhangi bir madde ya da insana atfetmezsek, gereken şeyin sadece zihnimizde olduğunu düşünürsek, bunu zihnimizde halledersek ne kadar güçlü olabileceğimizi bir düşünün.
çok sevdiğim bir şarkısı.
türkçe çeviri haliyle şarkıda en sevdiğim kısımlar şunlar:
denize seslendim ama o beni terketti...
ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
gökyüzüne seslendim ama o bulutluydu...
ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
peki bu kısımları neden çok sevdim? bir düşünün, hüzünlüsünüz ve güneşli bir havada bir deniz kenarında olsam ne kadar güzel olurdu bu bana çok iyi gelirdi diye düşünüyorsunuz. evet bu çok güzel olur ama şöyle bir durumda var; ya hava fırtınalı olsaydı, gökyüzü karanlık, deniz ise sisle kaplı olsaydı.*
beklentilerimiz ve isteklerimiz olduğu gibi gerçekleşecek diye bir kaide yok. evet doğanın insan psikolojisinde bir etkisi olduğu gerçek ama kendimizi herhangi bir şey ile kısıtlamazsak yani mutlu olmamızı, yeniden ayağa kalkmamız için bize gereken gücün dışa bağlı olduğunu düşünmez, herhangi bir madde ya da insana atfetmezsek, gereken şeyin sadece zihnimizde olduğunu düşünürsek, bunu zihnimizde halledersek ne kadar güçlü olabileceğimizi bir düşünün.
devamını gör...
gloomy sunday
devamını gör...
sosyal medya kullanmayan insan
sosyal medya kullanmayan insan karizması ile meşhur insandır. sözlükler olmasa benim de dahil olacağım gruptur. evet çok az var bizden.*
devamını gör...
ateizm derneği'nin satanistlerle canlı yayını
ahanda burada
bu kıyafetler, kılık, tavırlar ile kimse sizi ciddiye alacağını düşünmüyorum. kusura bakmayın.
her dine saygım vardır ama ne bileyim yani değişik...
bu arada canlı yayın bitmiş.
edit : 2:15:10'u açın, her izlediğimde gülüyorum ahahahaa.
bu kıyafetler, kılık, tavırlar ile kimse sizi ciddiye alacağını düşünmüyorum. kusura bakmayın.
her dine saygım vardır ama ne bileyim yani değişik...
bu arada canlı yayın bitmiş.
edit : 2:15:10'u açın, her izlediğimde gülüyorum ahahahaa.
devamını gör...
depresyon
ruh biliminde bunalım , ekonomide çöküntü anlamlarına gelen kavramdır.
devamını gör...
brothers düğüm salonu radyo yayını
- kilo mu aldın sen?
+ ........ (gözlerimi belertiyorum şu an, bilmem farkında mısın?)
- çok zayıfladın son zamanlarda, canın mı sıkkın?
+ sa-na-neeeee!!!!
sorulmaması gereken sorulara yutkunmadan verdiğimiz cevapları konuşalım da biraz enerjimiz değişmesin mi sevgili kafadaşlarım?
"ben dışınızdaki irlandalı" ile birlikte bu akşam saat 22:00'de sözlük radyosunda olacağız biz. ya siz?
+ ........ (gözlerimi belertiyorum şu an, bilmem farkında mısın?)
- çok zayıfladın son zamanlarda, canın mı sıkkın?
+ sa-na-neeeee!!!!
sorulmaması gereken sorulara yutkunmadan verdiğimiz cevapları konuşalım da biraz enerjimiz değişmesin mi sevgili kafadaşlarım?
"ben dışınızdaki irlandalı" ile birlikte bu akşam saat 22:00'de sözlük radyosunda olacağız biz. ya siz?
devamını gör...
kimsenin arayıp sormadığı biri olmak
bu yaz 2 ay telefonsuzdum. kimse farketmemis. diyeceklerim bu kadar.
devamını gör...
umut
"ne diyeyim,
umarım ihtiyacı olan birine gidiyordur
bizden aldıkları umut.
dünya adaletsiz çocuk
dünya zorba."*
insan aç susuz yaşar da umutsuz bir dakika yaşamayamaz derler. biz de öyle işte gün gelir bir şeye çok umut ederiz. dualar ederiz olsun diye. o kadar umut ederiz ki. olmayınca içimizde oluşan duyguyu biz bile çözemeyiz. gün gelir deriz ki bir daha umut etmeyeceğim alıyorlar bizden çalıyorlar umudumuzu. birkaç saniye sonra bakarız yine umut etmeye başlamışız. umut bizim elimizdeki tek şey. bu adaletsiz dünyada tutunduğumuz tek dal. gün gelir o dal kırılırsa hayaller yıkılırsa o gündür işte bizim nefessiz kalmamız, o gündür bizim ölümümüz, o gündür bizim vazgeçişimiz.
dedim ya umut öyle bir şeydir ki sizi aç susuz da yaşatır. ama o olmadan yaşayamazsınız işte. herkesin bir umudu vardır. belki de birden çok. dilerim umut ettiğiniz güzel şeyler sizi bulur. ama diyelim ki bulmadı ve umutsuzluğa düştünüz siz de benim gibi tekrar edin nazım hikmet'in dizelerini: "belki ihtiyacı olan birine gidiyordur bizden aldıkları umut."
umarım, umarım ihtiyacı olan birilerine gidiyordur...
umarım ihtiyacı olan birine gidiyordur
bizden aldıkları umut.
dünya adaletsiz çocuk
dünya zorba."*
insan aç susuz yaşar da umutsuz bir dakika yaşamayamaz derler. biz de öyle işte gün gelir bir şeye çok umut ederiz. dualar ederiz olsun diye. o kadar umut ederiz ki. olmayınca içimizde oluşan duyguyu biz bile çözemeyiz. gün gelir deriz ki bir daha umut etmeyeceğim alıyorlar bizden çalıyorlar umudumuzu. birkaç saniye sonra bakarız yine umut etmeye başlamışız. umut bizim elimizdeki tek şey. bu adaletsiz dünyada tutunduğumuz tek dal. gün gelir o dal kırılırsa hayaller yıkılırsa o gündür işte bizim nefessiz kalmamız, o gündür bizim ölümümüz, o gündür bizim vazgeçişimiz.
dedim ya umut öyle bir şeydir ki sizi aç susuz da yaşatır. ama o olmadan yaşayamazsınız işte. herkesin bir umudu vardır. belki de birden çok. dilerim umut ettiğiniz güzel şeyler sizi bulur. ama diyelim ki bulmadı ve umutsuzluğa düştünüz siz de benim gibi tekrar edin nazım hikmet'in dizelerini: "belki ihtiyacı olan birine gidiyordur bizden aldıkları umut."
umarım, umarım ihtiyacı olan birilerine gidiyordur...
devamını gör...
yazarların karantinada kendi için yaptığı en faydalı şey
kendimi tanıdım. hayatımdaki en yabancı kişi benmişim, bunu farkettim. kendim hakkımda bilmem gereken her şeyi öğrendim. hayatın koşturmacasında ister istemez kendimizi ihmal ediyoruz. karantina sayesinde kendime fazlasıyla zaman ayırdım*.
okumayı hedeflediğim ama bir türlü yeterli vakit bulamadığım için ertelediğim kitapların çoğunu okudum. yeni şarkılar, filmler keşfettim. kendime ait bir şarkı zevkim oluştu. bunların hepsi benim için çok özel.
okumayı hedeflediğim ama bir türlü yeterli vakit bulamadığım için ertelediğim kitapların çoğunu okudum. yeni şarkılar, filmler keşfettim. kendime ait bir şarkı zevkim oluştu. bunların hepsi benim için çok özel.
devamını gör...
atatürk'ü sevmemek
küçükken herkes atatürk'ü sever zannediyordum...
devamını gör...
erdoğan'ı hatırlatan şarkılar
dombra dombra şarkısıdır.
devamını gör...
temperleme
temperleme, alaşımın sertliğini azaltarak daha fazla tokluk elde etmek için çelik veya dökme demir gibi demir alaşımlarına uygulanan bir ısıl işlem tekniğidir. temperleme genellikle, metalin en sert durumuna getirmek için hızlı bir şekilde soğutulması olan söndürme işleminden sonra gerçekleştirilir. çelik sertleştiğinde aşırı derecede kırılgan ve sert hale gelebilir. bununla birlikte, sertleştirilmediğinde, çelik amaçlanan uygulama için gereken mukavemete veya aşınma direncine sahip olmayabilir. temperleme ayrıca sertleştirilmiş bir çeliğin işlenebilirliğini ve şekillendirilebilirliğini arttırır ve iç gerilimler nedeniyle çeliğin çatlaması veya kırılma riskini azaltabilir.
devamını gör...
pompei
başrolünde game of thrones adlı boku çıkmış diziden, winterfell soğuğundan yüz felci olmuşçasına kullanamadığı mimikleriyle hatırladığımız kit harington'ın yer aldığı berbat ötesi ve klasikleşmiş derecede kıytırık hollywood filmi.
bıkmadınız mı lan?
jason momoa bile daha fazla mimik çeşitliliğine sahip alüminyum.
bıkmadınız mı lan?
jason momoa bile daha fazla mimik çeşitliliğine sahip alüminyum.
devamını gör...
en ucuz şey
ülkemiz için konuşacak olursak ''insan canı''dır.
devamını gör...
