kapalıyken sonradan açılmaya karar veren kadın
dinimizin en önemli unsurlarından olan "hoşgörü" başlığı altında onun hayatı diyerek elestirmememiz gereken olaydır. artık eleştirenleri geçtim bir de iki yüzlüler var. son zamanlarda gözlemlediğim olay şu ki bazı insanlar bu olay tanımadıkları ya da uzaktan tanıdık olan kişilere olunca bir şey demeyip efenim bize düşmez derken yakın eş dost akrabanin başına gelince tepki gösteriyorlar. neden? sinirleniyorum bu duruma çünkü ikiyüzlülük bence.
devamını gör...
normal sözlük gece modu
telefonum bozuldu sandım. iniyordu yüreğime.
devamını gör...
ferhan şensoy'un mektubuna aa'nın sansür uygulaması
yazıklar olsun. bunu artık gericilik ile de açıklayamayız. bildiğin kötülük ve kötü niyetli olmak.
ayrıca ferhan şensoy ile rasim öztekinin 40 yıllık dostlukları düşünülünce üstadın yazdığı mektup duygulandırmıştır.
ayrıca ferhan şensoy ile rasim öztekinin 40 yıllık dostlukları düşünülünce üstadın yazdığı mektup duygulandırmıştır.
devamını gör...
kişide kaçma isteği uyandıran muhabbetler
apartmandan çıkarken komşunun sorduğu nereye gidiyorsun sorusu.
onlar sormadan ben çok acelem var görüşmek üzere diyorum.
kimi peşimden sesleniyor.
komşularım, seviyorum sizi, ama bu soruyu hiç sevmiyorum.
sormayın daaa.
onlar sormadan ben çok acelem var görüşmek üzere diyorum.
kimi peşimden sesleniyor.
komşularım, seviyorum sizi, ama bu soruyu hiç sevmiyorum.
sormayın daaa.
devamını gör...
bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini neye güldüğünden zekâsını anlarsın
mevlana'ya ait olduğu rivayet edilen söz. tam hali "bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın." şeklinde ama başlık sınırına takılıyor.
bu söze katılanlar da var, katılmayanlar da.
katılmayanlar "gülmek hepimizin ihtiyacı. ancak herkesin güldüğü şeyler farklı. buradan bir insanın akıl seviyesini ölçmek mümkün değil." düşüncesini savunuyor.
katılanlar ise "gülmek tabii ki hepimizin ihtiyacı. ancak mesela engelli bir bireyle alay edecek ve ona gülecek kadar insanlıktan çıkmak bambaşka bir şey." düşüncesini savunuyor ki aslında bu sözle anlatılmak istenen şey de bu. hepimiz farklı şeyleri komik buluyoruz. komik bulduğumuz herhangi bir şeye gülmek farklı, gülerken insani değerleri göz önüne almadan her şeyle dalga geçmek farklı. bir nevi "osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur" durumu.
nasıl güldüğünden akıl seviyesini anlamak kısmına gelince... bu kısma da katılmayanlar olabilir ancak burada da anlamamız gereken şey -en azından bana göre- ayarsızlık. bir de bu sözün söylendiği zamanı düşünerek değerlendirirseniz eğer konuyu, o zamanlar insanların büyük bir kısmı için edep, hayâ önemliydi ve her yerde, ulu orta kahkahalar atmak muhtemelen çok da hoş karşılanmıyordu. bu nedenle nasıl güldüğünüz terbiyenizin bir göstergesi olabilirdi.
bu söze katılanlar da var, katılmayanlar da.
katılmayanlar "gülmek hepimizin ihtiyacı. ancak herkesin güldüğü şeyler farklı. buradan bir insanın akıl seviyesini ölçmek mümkün değil." düşüncesini savunuyor.
katılanlar ise "gülmek tabii ki hepimizin ihtiyacı. ancak mesela engelli bir bireyle alay edecek ve ona gülecek kadar insanlıktan çıkmak bambaşka bir şey." düşüncesini savunuyor ki aslında bu sözle anlatılmak istenen şey de bu. hepimiz farklı şeyleri komik buluyoruz. komik bulduğumuz herhangi bir şeye gülmek farklı, gülerken insani değerleri göz önüne almadan her şeyle dalga geçmek farklı. bir nevi "osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur" durumu.
nasıl güldüğünden akıl seviyesini anlamak kısmına gelince... bu kısma da katılmayanlar olabilir ancak burada da anlamamız gereken şey -en azından bana göre- ayarsızlık. bir de bu sözün söylendiği zamanı düşünerek değerlendirirseniz eğer konuyu, o zamanlar insanların büyük bir kısmı için edep, hayâ önemliydi ve her yerde, ulu orta kahkahalar atmak muhtemelen çok da hoş karşılanmıyordu. bu nedenle nasıl güldüğünüz terbiyenizin bir göstergesi olabilirdi.
devamını gör...
tutunamayanlar kürk mantolu madonna aylak adam
yahu kitap kitaptır kardeşim. okursun geçersin. hani cem yılmaz diyor ya fakirin fakire zulmü gibisi yok diye.
her şeyi bir kalıba sokmak zorunda mısınız?
tamam anladık okuyorsunuz. anladık kültürlüsünüz.
okuyan okuduğu üzerinden,
okumayan okumadığı üzerinden,
beriki de okuyanları sınıflandırarak,
üstünlük çabasında.
bırakın milletin ne yaptığını da siz ne yapıyorsunuz ona bakın!
t*: edebiyatımızdan üç eserin isimlerinin yan yana yazılmasıyla meydana gelmiş başlık.
her şeyi bir kalıba sokmak zorunda mısınız?
tamam anladık okuyorsunuz. anladık kültürlüsünüz.
okuyan okuduğu üzerinden,
okumayan okumadığı üzerinden,
beriki de okuyanları sınıflandırarak,
üstünlük çabasında.
bırakın milletin ne yaptığını da siz ne yapıyorsunuz ona bakın!
t*: edebiyatımızdan üç eserin isimlerinin yan yana yazılmasıyla meydana gelmiş başlık.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında. ne içinde yaşayabiliyorum zamanın ne de kendimi aradan sıyırıp kabuğuma çekilebiliyorum. aklım anlamını sorguluyor yaptıklarımın. aslında her şeyin bi anlamı olmak zorunda değil, hatta çoğu zaman ama sorguluyor işte. sonra çok eleştiriyor, beğenmiyor. kendimi biraz çekip nefes almak istesem de hayallerimi getiriyor gözümün önüne. artık o hayaller benim mi ondan bile emin olamıyorum ama işte bi umut tutunuyorum. onlar da olmasa elimde ne kalır neyle ilerlerim bilmiyorum çünkü. sıkı sıkıya tutunmaya çalıştıkça elimden kayıyor,elimi kanatıyor.
bazen ipin ucunu kaçırıyorum, bi elim pes ediyor. dönüp bakıyorum ona perişan olmuş. bi nedenle olmalı diyorum, diğer elimle daha da fazla kendime çekiyorum ipi. sanırım yaşıyorum, ne içinde ne de büsbütün dışında; bazen hissederek bazen de hissizleşerek, bazen bilmeden ve bazen de içimden gelerek.
bazen ipin ucunu kaçırıyorum, bi elim pes ediyor. dönüp bakıyorum ona perişan olmuş. bi nedenle olmalı diyorum, diğer elimle daha da fazla kendime çekiyorum ipi. sanırım yaşıyorum, ne içinde ne de büsbütün dışında; bazen hissederek bazen de hissizleşerek, bazen bilmeden ve bazen de içimden gelerek.
devamını gör...
bi bitmediniz dedirtenler
kulaktan duyma sözle bilgiyi sonuna kadar savunan insanlar
devamını gör...
geceye bir formül bırak
hayatın her anında işe yarayan
yol=hız*zaman ( x=v.t) formülünü bırakıyorum.
gençler sınavda kullansın, daha az genç olanlar gezerken kullansın.
en sevdiğim ders olan (!) fizikten, tek aklımda kalan.
yol=hız*zaman ( x=v.t) formülünü bırakıyorum.
gençler sınavda kullansın, daha az genç olanlar gezerken kullansın.
en sevdiğim ders olan (!) fizikten, tek aklımda kalan.
devamını gör...
kitap alıntıları
depresyona kimileri daha yatkındır yapı olarak.
bu yatkınlıklarının kökenine bakacak olursak ailede psikolojik rahatsızlıklar yaşayan ebeveynler olması etkili. bu tür bir ortamda yetişen çocuklar gerekli bakım ve ilgiyi alamayabiliyorlar. çocuk bakıma muhtaçken yaşadığı psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklı ebeveyni kendine bile bakım veremeyebiliyor.
ebeveynin yaşadığı bu duygusal buhranlarına maruz kalan çocuk kendi duygusal dengesini düzenleyemiyor. ya çok hassas bir kişilik geliştirip ebeveyni gibi oluyor yada kendi duygularını yalıtıp kendini bu şekilde korumaya alıyor.
otoriter, kaygılı, eleştirel, tutarsız, kayıtsız( ilgisiz), şiddetin ve alkolün olduğu aile ortamında yetişmiş çocuklarda ilerde yaşadıkları en ufak olumsuzluklarda ve hatta kendi karamsar düşünceleri ile sürekli depresyona girebiliyorlar. hatta kimileri hiç çıkmıyor depresyondan.
bağımlı kişilik yapıları olan kişilerin depresyona ve diğer psikolojik rahatsızlıklara çok daha yatkın olduklarını görüyorum.
bu şartlarda yetişmeyen kişiler bile ileride yaşadıkları ile depresyona girebilirler. travmalar, iflas, kayıplarda depresyon nedenlerinden.
ilişkiler de narsist eşler ve insanlar buna en çok zemin hazırlayan insanlar oluyor.
tabi benim bu yazmaya başlamama neden olan hayatımızda ki önemli kişilerin bizdeki etkileri ile depresyona girmemiz.
kendimizi gerçekleştirmek için gerekli alana sahip olmamızı engelleyen kişiler yavaş yavaş bizi depresyona itebilirler. sinsi sinsi işgal eden kişiler vardır. genelde bizim iyiliğimizi istediklerini iddia ederek bunu yaparlar.
karşı çıktığımız da ise öfkeli, saldırgan yanlarını açığa çıkarırlar.
bir şekilde karşısındakini sindirmeye çalışırlar.
eğer zayıf bir kişiliğimiz var ise boyun eğeriz. ve depresyon kaçınılmaz olur. ama kendimizi koruyabiliyor ve ifade edebiliyorsak (karşıdakinin anlamasına gerek yok) depresyon yerine belki normal bir üzüntü ile atlatabiliyoruz. yapmamız gereken artık bir kurban rolünden çıkıp, kafamızda ki korkularımız kafamızda yenmek. bizim içimizde var olan korkuları başkaları keşfedip bizi bununla kontrol etmeye başlarlar. eğer korkularımız yoksa kimse korkutarak bizi kontrol altına alamaz.
ziya ünlütürk
bu yatkınlıklarının kökenine bakacak olursak ailede psikolojik rahatsızlıklar yaşayan ebeveynler olması etkili. bu tür bir ortamda yetişen çocuklar gerekli bakım ve ilgiyi alamayabiliyorlar. çocuk bakıma muhtaçken yaşadığı psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklı ebeveyni kendine bile bakım veremeyebiliyor.
ebeveynin yaşadığı bu duygusal buhranlarına maruz kalan çocuk kendi duygusal dengesini düzenleyemiyor. ya çok hassas bir kişilik geliştirip ebeveyni gibi oluyor yada kendi duygularını yalıtıp kendini bu şekilde korumaya alıyor.
otoriter, kaygılı, eleştirel, tutarsız, kayıtsız( ilgisiz), şiddetin ve alkolün olduğu aile ortamında yetişmiş çocuklarda ilerde yaşadıkları en ufak olumsuzluklarda ve hatta kendi karamsar düşünceleri ile sürekli depresyona girebiliyorlar. hatta kimileri hiç çıkmıyor depresyondan.
bağımlı kişilik yapıları olan kişilerin depresyona ve diğer psikolojik rahatsızlıklara çok daha yatkın olduklarını görüyorum.
bu şartlarda yetişmeyen kişiler bile ileride yaşadıkları ile depresyona girebilirler. travmalar, iflas, kayıplarda depresyon nedenlerinden.
ilişkiler de narsist eşler ve insanlar buna en çok zemin hazırlayan insanlar oluyor.
tabi benim bu yazmaya başlamama neden olan hayatımızda ki önemli kişilerin bizdeki etkileri ile depresyona girmemiz.
kendimizi gerçekleştirmek için gerekli alana sahip olmamızı engelleyen kişiler yavaş yavaş bizi depresyona itebilirler. sinsi sinsi işgal eden kişiler vardır. genelde bizim iyiliğimizi istediklerini iddia ederek bunu yaparlar.
karşı çıktığımız da ise öfkeli, saldırgan yanlarını açığa çıkarırlar.
bir şekilde karşısındakini sindirmeye çalışırlar.
eğer zayıf bir kişiliğimiz var ise boyun eğeriz. ve depresyon kaçınılmaz olur. ama kendimizi koruyabiliyor ve ifade edebiliyorsak (karşıdakinin anlamasına gerek yok) depresyon yerine belki normal bir üzüntü ile atlatabiliyoruz. yapmamız gereken artık bir kurban rolünden çıkıp, kafamızda ki korkularımız kafamızda yenmek. bizim içimizde var olan korkuları başkaları keşfedip bizi bununla kontrol etmeye başlarlar. eğer korkularımız yoksa kimse korkutarak bizi kontrol altına alamaz.
ziya ünlütürk
devamını gör...
düğünde çeyrek altın takmak
bundan 10 yıl önce düğünde çeyrek takarken utanarak takardık, şimdi milletin gözüne soka soka takılan zengin ibaresi takı oldu arkadaş.
vay anasını sayın seyirciler.
vay anasını sayın seyirciler.
devamını gör...
şimdi değil ise ne zaman düşüncesi
konfor alanımızdan çıkmaya cesaret edebildiğimiz zaman. o cesaret nasıl gelir, onu bulmak lazım önce. bunun için belki bir motivasyon kaynağı şarttır. bir de sonrası için yol haritası çizmek lazım. yoksa konfor alanını terk edip, amacım ne benim, nereye gidicem, ne yapıcam derken var olanı da bozma durumu olabilir.
devamını gör...
asmayıp da besleyelim mi
aklıma hep bu şarkı gelir.çok ta yerinde anlatmışlar..
evreni gördüm
sıkı olaydı
binlerce insan
ölürken "netekim"
bir şey yapmazdı
sadece bakardı
bu kadar kaos
bize fazlaydı ki
erdal'ı gördüm
darağacında
onaltı yaşında
ölürken "netekim"
bir şey yapmazdı
sadece bakardı
sonrası serbest
sonrası pazar...
devamını gör...
zlatan ibrahimovic
nev'i şahsına münhasır futbolcu.
bana göre en iyisi.
şuan 39 yaşında ac milan takımında oynuyor. mütevazılık olgusuna zıt giden bir adamdır, delikanlıdır, eyvallahı yoktur.
bana göre en iyisi.
şuan 39 yaşında ac milan takımında oynuyor. mütevazılık olgusuna zıt giden bir adamdır, delikanlıdır, eyvallahı yoktur.
devamını gör...
bursa'da gezilecek yerler
neden bilmiyorum ama aklıma direkt şehzade mustafa'nın türbesini getiren başlık. hâlbuki osmanlı'ya sapına kadar kıl bi insanım.
ama o türbede üzerine düşünülecek çok şey bulunabileceğinden eminim...
ama o türbede üzerine düşünülecek çok şey bulunabileceğinden eminim...
devamını gör...
güzel kadın vs zeki kadın
neden sürekli yarış atı gibi yarıştırıldığımızı anlamadığım kıyaslama. o kadın mı bu mu, şöyle mi böyle mi... bir insan ille de bunlardan birini tercih etmek zorunda mı yahut ikisini hatta daha fazlasını birden tercih edemez mi?
neyse, gece gece sinirimi bozmayacağım.
neyse, gece gece sinirimi bozmayacağım.
devamını gör...
gece gece gelen ne yapıyorum lan ben hissi
her gece gelirler şöyle bir yoklayıp giderler. kendini güzelce motive bile edersin ama işte sabahına aynı tas aynı hamam
devamını gör...
sözlük dergi yazılarını bekliyor
görünce beni çok çok mutlu eden bir etkinlik oldu, emeğinize sağlık.
devamını gör...
ev hediyesi
en risksiz olanı borcamdır. borcama her zaman ihtiyaç vardır. ben evlenirken annem; 'borcam almayalım hediye gelir mutlaka' dedi. ben de almadım ve bir insan evladı da çıkıp borcam getirmedi.
devamını gör...
