normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
oliver twist
kapkaranlık bir atmosfer. sefalet içindeki insanlar.darağaçlarının gıcırtısı. pislik içinde sokaklar. açlıkla terbiye edilen ezilmişler. onlar ezdikçe, kendi ezilmişliklerini unutan, yok sayan diğerleri. işte böyle bir dünyaya doğar oliver twist.
ismi alfabetik sıraya göre konulur düşkünlerevinde. ancak sanki isim dickens tarafından “kaderin bir cilvesi” olarak verilmiştir küçük oliver’a. oliver düşkünlerevinde çektikleri yetmezmiş gibi bir cenaze levazımatçısının yanına çırak verilir. burda da aynı şeyler vardır. onu ezmek için bekleyen ezilmişler. öyle bir durum hüküm sürmektedir ki haklıysanız ve güçsüzseniz bu sizin haksız olduğunuz anlamına gelmektedir. oliver buraya fazla dayanamayarak kaçar ve londra’ya doğru taban tepmeye başlar ve burda da onu hırsızlar, yankesiciler ve dolandırıcılar beklemektedir. ama oliver’ın hamurunda dürüstlük olduğu için onlarına arasında barınamaz. charles dickens’ın kurduğu labirentte tesadüflerin da yardımıyla büyük güçlükler yaşayarak çıkış yoluna doğru yönelir oliver. asıl ailesinin kimler olduğunu öğrenir. neden bir hırsız olması için insanların onu zorladığının farkına varır. çok iyi kalpli insanlarla karşılaşır ki bunların tamamı zengin ve asildir.
hırsızlık yapmak için zorla sokulduğu bir evde vurulur oliver ve hayatı değişmeye başlar. bu olayla birlikte sanki londra üzerindeki sis ağır ağır dağılır. aydınlık orataya çıkmaz elbette ama tam karanlık da sayılmaz londra. insanın ruhunun temiz olması durumunda şartların onu kötü yola sürükleyemeyeceğinin bir örneğidir oliver twist. baskısı hiç bitmeyen kitapların yazarı charles dickens’in gözünden bir londra panaroması ve ezilmiş ve aşağılanmışların resmi geçididir. sonu mutlu biten roman yine de gotik diyebileceğimiz bir kasvet havasındadır. o hava bazen dağılır gibi olur ama asla tam olarak kaybolmaz.
2005 yılında roman polanski tarafından sinemaya aktarılır oliver twist ve başarılı bir uyarlamadır bu. kitapta verilmeye çalışılan hava filmde ele tutulur bir hal alır. roman polanski’nin başarılı yönetmenliği ile charles dickens’in gözlerinden londra’yı ve londra’nın ara sokaklarını, en tenha köşelerini, kötülüğe meykleden ya da kötülükten kaçmaya çabalayan insanlarını izleyebiliriz.
roman polanski’nin bu başarılı çalışmasında 36 sene önce ise yeşilçam olaya el atmış ve daha önce pollyanna‘da da bahsettiğimiz gibi zeynep değirmencioğlu’nu oliver twist rolüyle karşımıza çıkarmıştır. filmde charles dickens’dan izler bulmak elbette ki mümkün değildir. derinliği olmayan salya sümük bir film çevrilmiş olan bu filmin yönetmeni orhan aksoy, senaristi(!) ise hamdi değirmencioğlu’dur. cik’lerle acı dozu artırılan filmi ismi ise ayşecik ile ömercik’tir.
oliver twist, okudukça sizi farklı katmanlarda dolaştıran, bazen sinir bozucu derecede karanlık ama dickens’in büyüleyici üslubuyla kendinizi kaptırmaktan kaçınamayacağınız bir roman.
ismi alfabetik sıraya göre konulur düşkünlerevinde. ancak sanki isim dickens tarafından “kaderin bir cilvesi” olarak verilmiştir küçük oliver’a. oliver düşkünlerevinde çektikleri yetmezmiş gibi bir cenaze levazımatçısının yanına çırak verilir. burda da aynı şeyler vardır. onu ezmek için bekleyen ezilmişler. öyle bir durum hüküm sürmektedir ki haklıysanız ve güçsüzseniz bu sizin haksız olduğunuz anlamına gelmektedir. oliver buraya fazla dayanamayarak kaçar ve londra’ya doğru taban tepmeye başlar ve burda da onu hırsızlar, yankesiciler ve dolandırıcılar beklemektedir. ama oliver’ın hamurunda dürüstlük olduğu için onlarına arasında barınamaz. charles dickens’ın kurduğu labirentte tesadüflerin da yardımıyla büyük güçlükler yaşayarak çıkış yoluna doğru yönelir oliver. asıl ailesinin kimler olduğunu öğrenir. neden bir hırsız olması için insanların onu zorladığının farkına varır. çok iyi kalpli insanlarla karşılaşır ki bunların tamamı zengin ve asildir.
hırsızlık yapmak için zorla sokulduğu bir evde vurulur oliver ve hayatı değişmeye başlar. bu olayla birlikte sanki londra üzerindeki sis ağır ağır dağılır. aydınlık orataya çıkmaz elbette ama tam karanlık da sayılmaz londra. insanın ruhunun temiz olması durumunda şartların onu kötü yola sürükleyemeyeceğinin bir örneğidir oliver twist. baskısı hiç bitmeyen kitapların yazarı charles dickens’in gözünden bir londra panaroması ve ezilmiş ve aşağılanmışların resmi geçididir. sonu mutlu biten roman yine de gotik diyebileceğimiz bir kasvet havasındadır. o hava bazen dağılır gibi olur ama asla tam olarak kaybolmaz.
2005 yılında roman polanski tarafından sinemaya aktarılır oliver twist ve başarılı bir uyarlamadır bu. kitapta verilmeye çalışılan hava filmde ele tutulur bir hal alır. roman polanski’nin başarılı yönetmenliği ile charles dickens’in gözlerinden londra’yı ve londra’nın ara sokaklarını, en tenha köşelerini, kötülüğe meykleden ya da kötülükten kaçmaya çabalayan insanlarını izleyebiliriz.
roman polanski’nin bu başarılı çalışmasında 36 sene önce ise yeşilçam olaya el atmış ve daha önce pollyanna‘da da bahsettiğimiz gibi zeynep değirmencioğlu’nu oliver twist rolüyle karşımıza çıkarmıştır. filmde charles dickens’dan izler bulmak elbette ki mümkün değildir. derinliği olmayan salya sümük bir film çevrilmiş olan bu filmin yönetmeni orhan aksoy, senaristi(!) ise hamdi değirmencioğlu’dur. cik’lerle acı dozu artırılan filmi ismi ise ayşecik ile ömercik’tir.
oliver twist, okudukça sizi farklı katmanlarda dolaştıran, bazen sinir bozucu derecede karanlık ama dickens’in büyüleyici üslubuyla kendinizi kaptırmaktan kaçınamayacağınız bir roman.
devamını gör...
gerçekleşmeyeceğini bildiğin halde bir hayali kurmak
depresyona girmemek için. ruhu öldürürsek yaşamda bitmiş olur.
hayal etmek=motivasyon
oyalanmamız lazım bu hayatta akıl sağlığımız için çünkü gerçekler çoğu zaman çok sıkıcı ve basit bir hayat sunuyor önümüze. insan eğlenmek istiyor, mutlu olmak istiyor hep aynı dertler içimizi çürütüyor. bu vasatlıktan kurtulmak için hayal eder insan gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini düşünmeden.
hayal etmek=motivasyon
oyalanmamız lazım bu hayatta akıl sağlığımız için çünkü gerçekler çoğu zaman çok sıkıcı ve basit bir hayat sunuyor önümüze. insan eğlenmek istiyor, mutlu olmak istiyor hep aynı dertler içimizi çürütüyor. bu vasatlıktan kurtulmak için hayal eder insan gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini düşünmeden.
devamını gör...
the devil’s advocate
filmin başında harika bir avukatın nasıl olduğunu öğreneceğimi sanarken bambaşka bir hikayeyle karşıma gelen,çok daha derin anlamlar çıkan izlemeye bayıldığım al pacino'nun oynadığı film.
filmin kibir ve hırsın şeytanın en sevdiği özellik olduğu ve bunlarla insanları nasıl elinde oynattığı mesajını çok güzel bir şekilde verdiğini düşünüyorum.
dava kaybetmeyen kevin lomax'ın sahne aldığı davaların hepsinin de şeytani fikirlerin sonucu olması da şeytanın el attığını gösterir nitelikte.
kevin lomax'ın john milton'un çoçuğu olduğunu nedense en başlarda anlamıştım,bence bu kadar hızlı bu mesaj verilmemeliydi.
dine karşı son kısımlarda olan isyan kibirin zirve noktası oldu.
ancak sonucu gören kevin lomax'ın gerçek hayata döndükten sonra sonucu görüp doğru olanı yapması çok iyiydi.
gerçekten izlenmesi gereken bir film. keyifli seyirler.
filmin kibir ve hırsın şeytanın en sevdiği özellik olduğu ve bunlarla insanları nasıl elinde oynattığı mesajını çok güzel bir şekilde verdiğini düşünüyorum.
dava kaybetmeyen kevin lomax'ın sahne aldığı davaların hepsinin de şeytani fikirlerin sonucu olması da şeytanın el attığını gösterir nitelikte.
kevin lomax'ın john milton'un çoçuğu olduğunu nedense en başlarda anlamıştım,bence bu kadar hızlı bu mesaj verilmemeliydi.
dine karşı son kısımlarda olan isyan kibirin zirve noktası oldu.
ancak sonucu gören kevin lomax'ın gerçek hayata döndükten sonra sonucu görüp doğru olanı yapması çok iyiydi.
gerçekten izlenmesi gereken bir film. keyifli seyirler.
devamını gör...
işverenlerin yeni mezuna 3 bin lira teklif etmesi
devamını gör...
devletine güvenmeyip mafya babasına inanmak
"bir delil olsa da inanacağım yok" diyen aktrollerin açacağı bir başlıktır.
devamını gör...
sedat peker'in internet sitesine erişimin engellenmesi
hahahaha peki ya youtube?
komiksiniz be sahiden komik.*
komiksiniz be sahiden komik.*
devamını gör...
yazarların psikolojik durumunun 3 kelime ile özeti
“sadece uyumak istiyorum.” diye yapacağım özet.
devamını gör...
beni ben yapan insanlar
kişinin nasıl yaşadığının, mevcut yaşa nasıl geldiğinin, neler atlatıp nelere bağımlı kaldığının, kısacası karakterinden fiziki özelliklerine kadar heykeltraş gibi nasıl şekillendirildiğinin kanıtı olan insanlardır.
ailemizden arkadaş ve dostlarımıza kadar herkes herkesten sorumludur. yaşlanıyorsak bile, bunun dizaynı ve içeriğinin sorumlusu mevcut çevremizdir.
ailemizden arkadaş ve dostlarımıza kadar herkes herkesten sorumludur. yaşlanıyorsak bile, bunun dizaynı ve içeriğinin sorumlusu mevcut çevremizdir.
devamını gör...
fransız astronotun kabeyle ramazan bayramı kutlaması

spacex'in falcon 9 roketiyle 23 nisan'da uluslararası uzay istasyonu'na (ıss) gönderilen fransız astronot thomas pesquet, kabe'nin bütün parlaklığıyla göründüğü ve mekke'nin gece uzaydan çekilmiş fotoğrafını paylaşarak müslümanların ramazan bayramı'nı kutladı.
fransız astronot thomas pesquet, twitter hesabından, "hayırlı bayramlar" (eidmubarek) etiketiyle ingilizce ve fransızca olarak "mekke! o kadar parlak ki göz kamaştırıyor" mesajını paylaştı.
kaynak; sputniknews
devamını gör...
şarap sunumu
tirbüşonla çıkarılan mantar bir bez yardımıyla tutularak koku testi yapılır ve küflenme olup olmadığı kontrol edildikten sonra boş bir ekmek tabağına bırakılır. ardından şişeden az miktarda şarap bir kadehe dökülür ve 45 derecelik açıyla göz hizasına kaldırılarak rengi kontrol edilir. daha sonra kadehin sapından tutarak hafifçe sallanır. kaliteli bir şarap çeperlerden yağ gibi bir kıvamla dibe inmelidir.
eğer yıllanmış bir şarabın sunumu yapılıyorsa dekantasyon yapılmalıdır. bu işlem için kadehteki şarap özel bir sürahi olan dekantere dökülüp dekanter yan çevrilerek döndürülmelidir. dekantasyondan sonra şarap 20 dakika dinlenmeye bırakılmalıdır.
eğer yıllanmış bir şarabın sunumu yapılıyorsa dekantasyon yapılmalıdır. bu işlem için kadehteki şarap özel bir sürahi olan dekantere dökülüp dekanter yan çevrilerek döndürülmelidir. dekantasyondan sonra şarap 20 dakika dinlenmeye bırakılmalıdır.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
müthiş bir levent yüksel eseri.
devamını gör...
türklerin öğrenemediği şeyler
başkasının hayatına burnunu sokmamak. herkes yaşam şekli bir canlıya ve bir canlının özgürlüğüne zarar vermediği sürece dilediği gibi yaşayabilir, buna hiç kimse de karışamaz. ancak maalesef ki günümüzde birinin dini, dili, ırkı, yaşam şekli gibi kendisini ilgilendirmeyen konularda yorum yapan, fikir beyan eden ve insanları kendi doğrularına göre şekillendirmek isteyen çok fazla insan mevcut.
devamını gör...
su orucu
yaklaşık 5 yıldır kanserle savaşıyorum ben. geçen zaman içinde kemoterapiler, ameliyatlar artık belli bir andan sonra çekilmez hale geliyor.
bunun üzerine yaptığım araştırmalar neticesinde karşıma çıkan bir mesele bu su orucu .
tabii sadece su yok işin içinde,
önce lavman yapıyorsun, sonra içine konulan bazı farklı kimyasalların olduğu bir buhar makinesinin bulunduğu odada bu buharı içine çekiyorsun, tüm bunları yaparken de sadece su tüketerek en az 21 gün hatta bir aya kadar uzayan bir süreçte bunu uyguluyorsun .
ılk etapta başlayayım diye düşündüm ama aklıma bazı sorular geldi . şöyle ki ,
biz kanser hastalarının bağışıklığı zaten düşük, vücudu dirençli tutmanın tek yolu iyi bir beslenme ve moral. tüm bu süreçte vücud bu gücü nereden alacak , bulacak .
ıyi birşey yapayım derken , telafisi mümkün olmayan bir yola girilebilir mi gibi sorular .
modern tıp hekimlerinin bu konulara yaklaşımı zaten malum , konuşturmazlar bile ,
sonuçta nasıl bir etki yapacağının bilinmemesi sebebiyle vaz gectigim olay .
ancak hala soru işaretlerine sebep olan , acaba dedirten durum .
bunun üzerine yaptığım araştırmalar neticesinde karşıma çıkan bir mesele bu su orucu .
tabii sadece su yok işin içinde,
önce lavman yapıyorsun, sonra içine konulan bazı farklı kimyasalların olduğu bir buhar makinesinin bulunduğu odada bu buharı içine çekiyorsun, tüm bunları yaparken de sadece su tüketerek en az 21 gün hatta bir aya kadar uzayan bir süreçte bunu uyguluyorsun .
ılk etapta başlayayım diye düşündüm ama aklıma bazı sorular geldi . şöyle ki ,
biz kanser hastalarının bağışıklığı zaten düşük, vücudu dirençli tutmanın tek yolu iyi bir beslenme ve moral. tüm bu süreçte vücud bu gücü nereden alacak , bulacak .
ıyi birşey yapayım derken , telafisi mümkün olmayan bir yola girilebilir mi gibi sorular .
modern tıp hekimlerinin bu konulara yaklaşımı zaten malum , konuşturmazlar bile ,
sonuçta nasıl bir etki yapacağının bilinmemesi sebebiyle vaz gectigim olay .
ancak hala soru işaretlerine sebep olan , acaba dedirten durum .
devamını gör...
sözlükte canlılık yok diye trolleri ölümüne savunmak
moderasyonu yermekten bıkmadınız ha! onlar gayet işinde gücünde ve ilgililer sorunlarımıza. sen de gelip burda “daddy gibi ben de giderim” atarı yapıyosun. e gerçekleştir madem. hadi sağdan sağdan.
- ooo bayramlık ağzımı açmamı gerektiren editler bunlar. lakin ben at gözlükleriyle dünyaya bakan biri ile akşama kadar laf dalaşı içersinde bulunamam. o mixerlik olaylarınızın içinde bulunan her arkadaş biliyor kimin ne yaptığını ve söylediğini, hatta objektif bakabilenler benim arkadaş grubuma yöneliyor. çevrendekiler azalırken fark etmen gerekiyodu aslında ama malum, gözlüklerin getirdiği kısıtlı bakış açısı.
- ooo bayramlık ağzımı açmamı gerektiren editler bunlar. lakin ben at gözlükleriyle dünyaya bakan biri ile akşama kadar laf dalaşı içersinde bulunamam. o mixerlik olaylarınızın içinde bulunan her arkadaş biliyor kimin ne yaptığını ve söylediğini, hatta objektif bakabilenler benim arkadaş grubuma yöneliyor. çevrendekiler azalırken fark etmen gerekiyodu aslında ama malum, gözlüklerin getirdiği kısıtlı bakış açısı.
devamını gör...
ölmek istemek
"yaşarken yaşayın! insan, yaşamını tamamlayıp öldüğü zaman, ölüm, taşıdığı dehşeti yitirir! insan doğru zamanda yaşamazsa, asla doğru zamanda ölemez."
nietzsche ağladığında
devamını gör...
normal sözlük kadınlarının güzel olması
hayatında bir kere bile sözlükteki kadınları görmemiş kişinin belki düşer umuduysa açtığı sazan başlığıdır.
ciddi ciddi bunlara kanıp mesaj atan falan oluyor mu acaba o daha da komik.
ciddi ciddi bunlara kanıp mesaj atan falan oluyor mu acaba o daha da komik.
devamını gör...
ingilizcedeki en güzel kelime
rosebud’dır.
orson wells’in ve dünya sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak sayılan - sayanlar arasında ben de varım- yurttaş kane filminde charles foster kane’in ölmeden hemen önce dudaklarından güçlükle dökülen ve gül goncası anlamına gelen sözcüktür.
sözcüğün ne anlama geldiği araştırılır filmde bir gazeteci tarafından. yani aslında bu sözcüğün neyi çağrıştırması gerektiği.
ben sözcüğü her duyduğumda gözümün önüne bir kadın gelir. genç yaşta yaşadıkları ile olgunlaşmış ve güzelleşmiş bir kadın.
rosebud sözcüğü zihnimdeki sözlüğün ilk sözcüğüdür. ve onunla ne yapacağım sadece beni ilgilendirir. çünkü;
there's only one person who's going to decide what ı'm going to do and that's me.
orson wells’in ve dünya sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak sayılan - sayanlar arasında ben de varım- yurttaş kane filminde charles foster kane’in ölmeden hemen önce dudaklarından güçlükle dökülen ve gül goncası anlamına gelen sözcüktür.
sözcüğün ne anlama geldiği araştırılır filmde bir gazeteci tarafından. yani aslında bu sözcüğün neyi çağrıştırması gerektiği.
ben sözcüğü her duyduğumda gözümün önüne bir kadın gelir. genç yaşta yaşadıkları ile olgunlaşmış ve güzelleşmiş bir kadın.
rosebud sözcüğü zihnimdeki sözlüğün ilk sözcüğüdür. ve onunla ne yapacağım sadece beni ilgilendirir. çünkü;
there's only one person who's going to decide what ı'm going to do and that's me.
devamını gör...

