kuzey ege'de görülen deniz salyaları
sözlükte bu konuda girilen görüş sayısı “kumpirin 40 tl olması” başlığının beşte biri değil. kumpir önemli elbette de, denizlerimiz elden gidiyor arkadaşlar hu.
ülkede bilimin sesini duymamak nedeniyle başımıza gelen bu durum giderek tehdit eden bir hal alıyor.
belki bir duyan olur:
yıllardır marmara denizi'ni araştıran deniz bilimci prof. dr. cemal saydam, ülkemiz denizlerinde yaşanan çevre felaketi ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. prof. saydam, tüm denizlerimizin çok kötü durumda olduğunun altını çizerek “yüzeyde yapılan temizlik çalışması iğne ile kuyu kazmak gibi. dipten oluşuyor, gördüğünüz kısım buzdağının görünen kısmı. mesela marmara denizi'ne kıyısı olan her kentin arıtma tesislerini verimli şekilde çalıştırması gerek. iski hariç kimse arıtma çalıştırmıyor. ya da zaten bir çok noktada zaten arıtma yok. iski de göz önünde olduğu için çalıştırıyor” dedi.
müsilajın geçtiğimiz senelerde de olduğunu, bu sene karadeniz'de balıkçıların balık tutmasını engelleyecek noktaya geldiğini anlatan saydam, “ama bu yıl marmara denizi'ne aşırı girdilerden dolayı olağanüstü çoğaldı. bunun olacağını öngörüyorduk. ‘marmara'nın üzerine bu kadar gitmeyin' dedik, çevre bakanlığına defalarca raporlar uyarılar sunduk ama bizleri kimse dinlemedi. bu artışı iklim değişikliğine bağlamanın sorunu çözeceğini sandılar diyen saydam, “birbirimizi suçlamanın zamanı geçti . bütün marmara havzasını tüm trakya'yı içine alan bir çerçevede bakarsanız bu soruna ancak 6/7 yıllık bir sürede çözüm bulabilirsiniz. tüm bunlar varken bile hala fabrikasından kırmızı boyayı marmara'ya veren işletmeler var. böyle insanların ibret için acımasızca cezalandırılması lazım. araştırın tek bir ceza göremezsiniz.
bilim insanlarına soruyorlar ‘ne yapacağız?' diye. ama adam gidip öte yandan zararlı atığını hala denize bırakıyor. böyle devam ederse kısa süre sonra önce marmara elimizden gidecek ve fakir bir ülkenin çocukları olacağız” dedi.
saydam, marmara denizi'nin ölmediğini ama can çekiştiği vurgulayarak “bunlar daha iyi günlerimiz. bir kere balığı unutun denizin dibi ağzı açık ölü balık kaynıyor. tedbir alınmaz ise daha da kötü olacak, koku sorunu da baş gösterecek” uyarısında bulundu.
umarım bir okuyan olur bütün bunları, en ağırı ise en sonunda geliyor:
balıklar şu an göç edemiyor. marmara'dan geçemiyor balıklar, karadeniz ve ege arasındaki bağlantı kesildi. balıklar göç etmeye alışmış, sistem onun üzerine kurulu. şimdi sistem bozuldu. ne olacağını kestiremiyoruz ama bir şeyler olacağını görüyoruz.
* balık popülasyonu hiç görülmemiş bir şey yaşıyor. 12 bin sene önce marmara'dan geçiş yokmuş, karadeniz ile ege ayrı ayrı denizmiş. şimdi 12 bin yıl öncesine döndük. denizler bağlı ama geçişi tıkadık. ne olacak? yaşayıp göreceğiz.
sesi duyan var mı?
ülkede bilimin sesini duymamak nedeniyle başımıza gelen bu durum giderek tehdit eden bir hal alıyor.
belki bir duyan olur:
yıllardır marmara denizi'ni araştıran deniz bilimci prof. dr. cemal saydam, ülkemiz denizlerinde yaşanan çevre felaketi ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. prof. saydam, tüm denizlerimizin çok kötü durumda olduğunun altını çizerek “yüzeyde yapılan temizlik çalışması iğne ile kuyu kazmak gibi. dipten oluşuyor, gördüğünüz kısım buzdağının görünen kısmı. mesela marmara denizi'ne kıyısı olan her kentin arıtma tesislerini verimli şekilde çalıştırması gerek. iski hariç kimse arıtma çalıştırmıyor. ya da zaten bir çok noktada zaten arıtma yok. iski de göz önünde olduğu için çalıştırıyor” dedi.
müsilajın geçtiğimiz senelerde de olduğunu, bu sene karadeniz'de balıkçıların balık tutmasını engelleyecek noktaya geldiğini anlatan saydam, “ama bu yıl marmara denizi'ne aşırı girdilerden dolayı olağanüstü çoğaldı. bunun olacağını öngörüyorduk. ‘marmara'nın üzerine bu kadar gitmeyin' dedik, çevre bakanlığına defalarca raporlar uyarılar sunduk ama bizleri kimse dinlemedi. bu artışı iklim değişikliğine bağlamanın sorunu çözeceğini sandılar diyen saydam, “birbirimizi suçlamanın zamanı geçti . bütün marmara havzasını tüm trakya'yı içine alan bir çerçevede bakarsanız bu soruna ancak 6/7 yıllık bir sürede çözüm bulabilirsiniz. tüm bunlar varken bile hala fabrikasından kırmızı boyayı marmara'ya veren işletmeler var. böyle insanların ibret için acımasızca cezalandırılması lazım. araştırın tek bir ceza göremezsiniz.
bilim insanlarına soruyorlar ‘ne yapacağız?' diye. ama adam gidip öte yandan zararlı atığını hala denize bırakıyor. böyle devam ederse kısa süre sonra önce marmara elimizden gidecek ve fakir bir ülkenin çocukları olacağız” dedi.
saydam, marmara denizi'nin ölmediğini ama can çekiştiği vurgulayarak “bunlar daha iyi günlerimiz. bir kere balığı unutun denizin dibi ağzı açık ölü balık kaynıyor. tedbir alınmaz ise daha da kötü olacak, koku sorunu da baş gösterecek” uyarısında bulundu.
umarım bir okuyan olur bütün bunları, en ağırı ise en sonunda geliyor:
balıklar şu an göç edemiyor. marmara'dan geçemiyor balıklar, karadeniz ve ege arasındaki bağlantı kesildi. balıklar göç etmeye alışmış, sistem onun üzerine kurulu. şimdi sistem bozuldu. ne olacağını kestiremiyoruz ama bir şeyler olacağını görüyoruz.
* balık popülasyonu hiç görülmemiş bir şey yaşıyor. 12 bin sene önce marmara'dan geçiş yokmuş, karadeniz ile ege ayrı ayrı denizmiş. şimdi 12 bin yıl öncesine döndük. denizler bağlı ama geçişi tıkadık. ne olacak? yaşayıp göreceğiz.
sesi duyan var mı?
devamını gör...
kretase
dinazorların sonu olan dönem.
mezozoik dönemin son 3 alt döneminden en sonuncusudur.
günümüzden 142 milyon yıl ile 65 milyon yıl önce yaşanmıştır.
bu dönemde pangea kıtası tamamen ayrılmasını tamamlamaya başlamış, bildiğimiz dünya şekli artık neredeyse bugün olduğu şekline bürünmüştür.
dönemin bitimi, 65 milyon yıl önce dev bir göktaşının dünyaya çarpmasıyla gelir.
günümüzdeki meksika'nın yucatan yarımadası'na 12 km çapında bir göktaşı çarpar.
şok dalgaları dünyanın çevresini sayısız kere dolaşır.
tüm kıtalar dev tsunamiler ile vurulur.
göktaşının indiği yerin 1500 km uzağında bile yangınlar çıkar, ateş fırtınaları gezegeni kavurur geçer.
göktaşı, düştüğü yerde 200 km çapında ve 30 km derinliğinde bir krater oluştur.
100 gigaton (1 milyar ton) sülfürün atmosfere girmesi hava sıcaklığında 25 santigrat derecelik bir düşüşe neden olur ve bu en az 15 yıl boyunca devam eder.
gezegen buzul çağına girer.
dünya üzerinde yaşayan canlıların %75'i ölür.
dinozorlar artık tarih olmuşlardır, ancak kalıntıları hala günümüz paleantolojisine ışık tutmaktalar.
sonra mı?
artık dünya gezegeni yeni bir hayata başlamıştır.
memeli hayvanların yükselişi günümüze kadar devam edecektir.
işte kretase döneminin hikayesi budur.
mezozoik dönemin son 3 alt döneminden en sonuncusudur.
günümüzden 142 milyon yıl ile 65 milyon yıl önce yaşanmıştır.
bu dönemde pangea kıtası tamamen ayrılmasını tamamlamaya başlamış, bildiğimiz dünya şekli artık neredeyse bugün olduğu şekline bürünmüştür.
dönemin bitimi, 65 milyon yıl önce dev bir göktaşının dünyaya çarpmasıyla gelir.
günümüzdeki meksika'nın yucatan yarımadası'na 12 km çapında bir göktaşı çarpar.
şok dalgaları dünyanın çevresini sayısız kere dolaşır.
tüm kıtalar dev tsunamiler ile vurulur.
göktaşının indiği yerin 1500 km uzağında bile yangınlar çıkar, ateş fırtınaları gezegeni kavurur geçer.
göktaşı, düştüğü yerde 200 km çapında ve 30 km derinliğinde bir krater oluştur.
100 gigaton (1 milyar ton) sülfürün atmosfere girmesi hava sıcaklığında 25 santigrat derecelik bir düşüşe neden olur ve bu en az 15 yıl boyunca devam eder.
gezegen buzul çağına girer.
dünya üzerinde yaşayan canlıların %75'i ölür.
dinozorlar artık tarih olmuşlardır, ancak kalıntıları hala günümüz paleantolojisine ışık tutmaktalar.
sonra mı?
artık dünya gezegeni yeni bir hayata başlamıştır.
memeli hayvanların yükselişi günümüze kadar devam edecektir.
işte kretase döneminin hikayesi budur.
devamını gör...
helallik isteyen rte’nin yazlık sarayı
vatandaşlarından helallik isteyen akpli cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan beyefendinin kullanacağı 300 odalı yazlık saray sonunda bitmiş ve kullanıma hazırmış . ne mutlu bizlere.
tam da yaz dönemine girerken hiç bir itibardan tasarruf etmeyerek inşaatı hızla bitirilen bu saray ile ülkemizi yönetmekten bitap düşen liderimiz gönlünce dinlenip enerji toplayacak ve yepyeni kanun hükmünde kararnameler, yasa ve bakan değişiklikleri ile ülkemizi sadece almanya’nın değil bütün dünyanın kıskandığı bir ülke durumuna sokacak.
bu yazlık saray ile alakalı z kuşağındaki arkadaşları biraz bilgilendirmek gereği hasıl oldu tabi şimdi .
önce sarayın resmi:

biraz da bilgi :
zamanında muğla'nın marmaris ilçesi okluk koyu'ndaki 8. cumhurbaşkanı merhum turgut özal'ın yaz tatillerini geçirdiği mütevazi 4 odalı cumhurbaşkanlığı konuk evi yıkıldı. yerine 300 odalı yazlık saray ve hemen dibine de üç bloktan oluşan hizmetli ve koruma için personel lojmanları inşa edildi. ayrıca 10 bin 966 metrekarelik sahil alanı ise özel kum ve çakılla doldurulup plaj haline getirildi. plaj içerisinde güneşlenme ve dinlenme amaçlı bungalovlar yer alıyor. bungalovların ucunda ise denize girmek için iskele ve ayrıca bir yat parkı inşa edildi . uydudan da net olarak görünen ve 13 bin 166 metrekare kapalı inşaat alanına sahip üç ana bloktan oluşan cumhurbaşkanlığı konuk evi'nde havuzlar, hobi ve eğlence alanları bulunuyor.
bu arada yazlık saray çevresinde bulunan yaklaşık 200 dönümlük arazi cumhurbaşkanlığı arazisine dâhil edildi. okluk koyunda bulunan birçok işletme ve evler kamulaştırıldı ve tasfiye edildi. okluk koyu yanısıra komşu sazanlı, hırsız, değirmenbükü ve ingiliz koylarının da yazlık sarayın güvenliği için deniz turizmine kapatıldı.
sanırım bu kadar bilgi yeterli ancak bir şey daha var,
okluk koyu’nın sembol isimlerinden olan turgut yücel, dedelerinden kalan arazisinin kamulaştırılmasına karşı 2018 yılından bu yana verdiği mücadeleyi kaybetti. hiçbir sağlık sorunu bulunmayan 57 yaşındaki turgut yücel’in bayramın ilk günü geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.
evet helallik demiştik, şimdi bizlerin de bir zamanlar koylarında yüzebilir cennet marmaris koylarındaki hakkımızda böylece kadük edilmiş oldu ama tabi karar yine de sizindir
hakkınızı helal edebilirsiniz….
selam ve dua ile.
buradan
tam da yaz dönemine girerken hiç bir itibardan tasarruf etmeyerek inşaatı hızla bitirilen bu saray ile ülkemizi yönetmekten bitap düşen liderimiz gönlünce dinlenip enerji toplayacak ve yepyeni kanun hükmünde kararnameler, yasa ve bakan değişiklikleri ile ülkemizi sadece almanya’nın değil bütün dünyanın kıskandığı bir ülke durumuna sokacak.
bu yazlık saray ile alakalı z kuşağındaki arkadaşları biraz bilgilendirmek gereği hasıl oldu tabi şimdi .
önce sarayın resmi:

biraz da bilgi :
zamanında muğla'nın marmaris ilçesi okluk koyu'ndaki 8. cumhurbaşkanı merhum turgut özal'ın yaz tatillerini geçirdiği mütevazi 4 odalı cumhurbaşkanlığı konuk evi yıkıldı. yerine 300 odalı yazlık saray ve hemen dibine de üç bloktan oluşan hizmetli ve koruma için personel lojmanları inşa edildi. ayrıca 10 bin 966 metrekarelik sahil alanı ise özel kum ve çakılla doldurulup plaj haline getirildi. plaj içerisinde güneşlenme ve dinlenme amaçlı bungalovlar yer alıyor. bungalovların ucunda ise denize girmek için iskele ve ayrıca bir yat parkı inşa edildi . uydudan da net olarak görünen ve 13 bin 166 metrekare kapalı inşaat alanına sahip üç ana bloktan oluşan cumhurbaşkanlığı konuk evi'nde havuzlar, hobi ve eğlence alanları bulunuyor.
bu arada yazlık saray çevresinde bulunan yaklaşık 200 dönümlük arazi cumhurbaşkanlığı arazisine dâhil edildi. okluk koyunda bulunan birçok işletme ve evler kamulaştırıldı ve tasfiye edildi. okluk koyu yanısıra komşu sazanlı, hırsız, değirmenbükü ve ingiliz koylarının da yazlık sarayın güvenliği için deniz turizmine kapatıldı.
sanırım bu kadar bilgi yeterli ancak bir şey daha var,
okluk koyu’nın sembol isimlerinden olan turgut yücel, dedelerinden kalan arazisinin kamulaştırılmasına karşı 2018 yılından bu yana verdiği mücadeleyi kaybetti. hiçbir sağlık sorunu bulunmayan 57 yaşındaki turgut yücel’in bayramın ilk günü geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.
evet helallik demiştik, şimdi bizlerin de bir zamanlar koylarında yüzebilir cennet marmaris koylarındaki hakkımızda böylece kadük edilmiş oldu ama tabi karar yine de sizindir
hakkınızı helal edebilirsiniz….
selam ve dua ile.
buradan
devamını gör...
ılımlı olmak
bugüne kadar bir zararını görmedim.boyle durumlarda insanlar bazen siz aptalmışsınız gibi davranır, bırakın öyle yapsınlar. sonunda hep fevri insanlar zarar görür nasıl olsa. keskin sirkenin küpüne zarar
naiflik ruhumuzda var, fevri olamıyoruz
naiflik ruhumuzda var, fevri olamıyoruz
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ölüm tercihleri
fikirlerimden dolayı toplum tarafından linç edilerek öldürülmeyi çok havalı bulurdum bir zamanlar ama şimdi vito corleone gibi yeterince ihtiyarladıktan sonra portakal bahçesinde torunumla oynarken küçük bir heart attackla tahtalıköye yol alabilirim gibi.
devamını gör...
zwei gefangene
alman yazar, şair ve çevirmen paul heyse tarafından sappho ve gabriele reuter motifi kullanılarak yazılmış olan eser. roman heyse'nin edebi gelişimini incelemek için de oldukça önemli bir noktada. heyse'nin eserleri çoğunlukla apolitik bir kavramı, sanatsal bir idealizmi temsil eder. sanat parlatılmalı, soylulaştırmalı, zamansal olanı ebedi olanın ışığında temsil etmelidir. eserlerinde erdemli, entelektüel ve duyarlı karakterler yaratır fakat zwei gefangene heyse'nin bu belirli özelliklere sahip karakterleri için kırılma noktalarından biridir aynı zamanda. clara bir bakıma bu soylu ruh'u temsil etse de eserin diğer ayağı olan josef heyse'nin yaratmayı hedeflediği o 'kahraman'dan oldukça uzaktadır çünkü esere de ismini vermiş olan bu mental ve zihinsel zincirlerini kıran iki mahkumun ilerledikleri yolda josef bir kahramandan ziyade clara'yı trajik bir sona doğru götüren faktör rolünü üstlenir. heyse'nin l'arrabbiata'sında da kendine yer bulan aşk yoluyla kendini gerçekleştirme teması zwei gefangene'de de tekrarlanır ki l'arrabbiata'da laurella üzerinden verilen bu tema bu romanda clara üzerinden aktarılmaktadır. clara'nın kendi özgürlüğü olarak gördüğü josef'in ihanetinden sonra kendisini kısıtlayıcı bir etken olarak görerek yaşamına son verme isteği çok ince bir şekilde işlenmiş heyse trajedisidir ki heyse eserde bunu bir cömertlik olarak sunmaktan kaçınmaz.
gezogen und unterhielt sich leise und eifrig mit dem kinde. dabei brildte fie von zeit zu zeit ihre überquellenben augen gegen das weiche haar und das rosentränzchen, bas die kleine trug. aber niemand bekümmerte sich darum, der am wenigsten, bem biese verftohlenen thränen galten. jener lange, tabellos gefleidete junge mann mit bem bitn nen blonden haar am scheitel mußte ber bräutigam fein. er benahm sich, auf einem der sophas ausgestreckt, die ei garre zwischen den weißen zähnen, mit einer möglichst füh len, gönnerhaften herablaffung gegen ein paar fleinstädtisch geschmiegelte bettern, die vor ihm standen und jeden feiner bişe mit unmäßigem lachen honorirten. dazwischen gähnte der gegenstand ihrer bewunderung völlig zwanglos unb machte endlich den vorschlag, ob sie sich nicht ins neben zimmer flüchten und einen tarok spielen wollten. erst als ber keltere der bettern, während der jüngere die bee capital" fand, die besorgniß äußerte, die alten damen würden diese absonderung vielleicht noch übler nehmen als bie jungen, verzichtete der bräutigam auf seinen ein fall, erklärte aber, von tanzen könne für ihn gleichwol feine rebe sein, er sei viel zu groß für seine kleine frau und tanze überhaupt nur mit fremben weibern. p.11
gezogen und unterhielt sich leise und eifrig mit dem kinde. dabei brildte fie von zeit zu zeit ihre überquellenben augen gegen das weiche haar und das rosentränzchen, bas die kleine trug. aber niemand bekümmerte sich darum, der am wenigsten, bem biese verftohlenen thränen galten. jener lange, tabellos gefleidete junge mann mit bem bitn nen blonden haar am scheitel mußte ber bräutigam fein. er benahm sich, auf einem der sophas ausgestreckt, die ei garre zwischen den weißen zähnen, mit einer möglichst füh len, gönnerhaften herablaffung gegen ein paar fleinstädtisch geschmiegelte bettern, die vor ihm standen und jeden feiner bişe mit unmäßigem lachen honorirten. dazwischen gähnte der gegenstand ihrer bewunderung völlig zwanglos unb machte endlich den vorschlag, ob sie sich nicht ins neben zimmer flüchten und einen tarok spielen wollten. erst als ber keltere der bettern, während der jüngere die bee capital" fand, die besorgniß äußerte, die alten damen würden diese absonderung vielleicht noch übler nehmen als bie jungen, verzichtete der bräutigam auf seinen ein fall, erklärte aber, von tanzen könne für ihn gleichwol feine rebe sein, er sei viel zu groß für seine kleine frau und tanze überhaupt nur mit fremben weibern. p.11
devamını gör...
ehvenişer
hiçbir zaman "az iyi"ye, "ne yapalım mecburuz"a, "koşullar böyle"ye ve "ehvenişer"e razı olmayın!
kuantum olumlama, r. şanal
devamını gör...
evde kadın beslemek
ne besliyorsun yeğenim sen? açacağın başlığa sektireyim ya! biri de çıkıp ay hoşt ayol dememiş. şiddetle kınıyorum vallahi.
devamını gör...
american horror story
her sezonunu severek izlediğim rahatsız edici ve enteresan dizi serisi.tabi arada fire verenler oldu ama olsun resmin bütününe bakmak lazım. benim için ; jessica lange ve evan peters oyunculuklarıyla da bayağı etkileyiciydiler. favori sezonlarım ise kesinlikle asylum ve coven’dır. izleyin izlettirin efendim.
devamını gör...
selanik göçmenleri müslüman değil haberi
'' selanik göçmenlerinin %90 ı müslüman değil, sabetayisttir" bunu vaaz diye dile getiren mahluk, düzce/akçakoca müftüsü şaban soytekinoğlu'dur. eeeyy sofuu senden alâ kafir mi olur..
devamını gör...
umudunuzu kıran insanlar
birileri umudumuzu mu kırıyor?
yoksa umudumuz mu kırılgan?
yoksa umudumuzu başkası değil de biz mi kırıyoruz?
yoksa kırılgan bir umuda mecbur mu bırakılıyoruz?
bence umudumuzu kıran yine bizleriz.
her ne olursa olsun umudumuzu yönetmek elimizde.
ama zor ama kolay.
böyle de kişisel gelişim kitabı gibi oldu.*
yoksa umudumuz mu kırılgan?
yoksa umudumuzu başkası değil de biz mi kırıyoruz?
yoksa kırılgan bir umuda mecbur mu bırakılıyoruz?
bence umudumuzu kıran yine bizleriz.
her ne olursa olsun umudumuzu yönetmek elimizde.
ama zor ama kolay.
böyle de kişisel gelişim kitabı gibi oldu.*
devamını gör...
israil'in mescid-i aksa'ya saldırması
"
israil isteseydi dümdüz ederdi demiş arkadaşlar. bu etmemiş halleri mi? her gece saat 4’te müslümanların evleri aranıyor. bizim memlekette en ufak bir olay olsa bir müdehale olsa nerede özgürlük deriz. (hükümet yanlısı değilim.) ama başkaları müslümanlara yapınca haketmişlerdir vs vs ve sürekli biraz tarih okuyun. farkında olarak veya olmayarak hakaret ediyorsunuz. bir tek siz okumuyorsunuz. kaldı ki olaylarla hiç ilgisi yok. eğer zulüm görmekle ilgili olasaydı israil’in derdi sadece müslümanlar değil, almanlar da olurdu. yemiyor o ayrı mesele. müslümanlar geri kalmış, maalesef o daha da ayrı mesele. o yüzden ona buna kılıf bulup birilerini bir şeyle yaftalamayı bırakın. amalarınızı kenara bırakın. bir zulüm var. onu görün lütfen.

israil isteseydi dümdüz ederdi demiş arkadaşlar. bu etmemiş halleri mi? her gece saat 4’te müslümanların evleri aranıyor. bizim memlekette en ufak bir olay olsa bir müdehale olsa nerede özgürlük deriz. (hükümet yanlısı değilim.) ama başkaları müslümanlara yapınca haketmişlerdir vs vs ve sürekli biraz tarih okuyun. farkında olarak veya olmayarak hakaret ediyorsunuz. bir tek siz okumuyorsunuz. kaldı ki olaylarla hiç ilgisi yok. eğer zulüm görmekle ilgili olasaydı israil’in derdi sadece müslümanlar değil, almanlar da olurdu. yemiyor o ayrı mesele. müslümanlar geri kalmış, maalesef o daha da ayrı mesele. o yüzden ona buna kılıf bulup birilerini bir şeyle yaftalamayı bırakın. amalarınızı kenara bırakın. bir zulüm var. onu görün lütfen.
devamını gör...
kürtler en seküler en ilerici etnik gruptur
peki şeyhler, şıhlar ne olacak?
ya ağalar,aşiretler ve töreler?
kumalık, çocuk gelin, berdel ve başlık parası?
şunu izleyip hala seküler diyecek kimse var mıdır?
ne zaman izlesem ağlarım o kadınlara içim yanar.
bu ülkede seküler bir kesim yok. semt olarak seküler insanların yaşadığı yerler var. fakat ülke, genel olarak bağnaz insanlarla dolu.
eğer türkiye'de olanlardan dışarı çıkarsak ırak'ta kadın sünnetini yapanlar kim?
bu da linki...
ya ağalar,aşiretler ve töreler?
kumalık, çocuk gelin, berdel ve başlık parası?
şunu izleyip hala seküler diyecek kimse var mıdır?
ne zaman izlesem ağlarım o kadınlara içim yanar.
bu ülkede seküler bir kesim yok. semt olarak seküler insanların yaşadığı yerler var. fakat ülke, genel olarak bağnaz insanlarla dolu.
eğer türkiye'de olanlardan dışarı çıkarsak ırak'ta kadın sünnetini yapanlar kim?
bu da linki...
devamını gör...
kendini anlatamamak
anlatamadığım için yazıyorum
devamını gör...
impossible (yazar)
kafa izninde olan kaliteli bir yazar. gelir diye bekledim ama iyice özletti kendini. gün içinde girip tanımlarını okurum sürekli. tekrar yazmaya başlaması lazım artıkkkkk. biraz daha devam edersem "geri dön tülay" moduna bağlayıp ağlayacağım.*
devamını gör...
köpeksiz sokaklar istiyoruz
ben de sokaksız köpek istiyorum. ah insanoğlu sanki dünya senin malın. sokağı da sahiplen, ormanı da sahiplen yetmedi uzayı da sahiplen.
devamını gör...
terk ettikten sonra geri dönen sevgili
demet akalın'dan "afedersin" eşliğinde 3 hayır ile uğurlayabilirsiniz kendisini.
devamını gör...
gazoz olma efsane ol
bilinçaltı mesajı, "ağır abiler, cesurlar bu gazozu içer, balonlar değil" olan gazoz reklamı.
devamını gör...
10 bin karma puan
olmuşum. beni siz var ettiniz*.
devamını gör...