genel olarak kadınlar için biraz zor bir sorunsaldır. sadece saçı 5 dakikada yıkıyoruz efenim.
devamını gör...

ailem 7 kuşaktır köyde yaşıyor. hiç köyden ayrılmamış insanlar. ben eğitim nedenli köyden çıkan tek kişiyim. bizim köyde hiç bulgaristan göçmeni yok ama bizimkiler hiç sevmez. onlar çok cimridir, bir savaş durumunda ilk kaçacak olanlardandır, bizim gibi devlet sevdalısı değildir derler hep. ailem tarih boyunca hiç savaşa şahit olmamış, ailemizde hiç şehit bile yok ama şehirlileri terörist olarak görürler. aldığım eğitime rağmen kendimi hiç geliştiremediğim için aynı şekilde düşünüyorum.

yazılan olumsuz tanımların meali budur. hayatları boyunca belki 1-2 göçmen görüyorlar, hepsi bir anda sosyolog haline geliyor. sosyolog, avukat, hakim, asker, savcı, öğretmen falan ne ararsan hepsi olarak geziyorlar. küçük celal şengörler ya, bayılıyorum hepsine. ayküsü 80 olan insanların şu kendine ve bilgisine güveni beni hep şaşırtmıştır.

gerçek yorumuma gelecek olursam çoğunu severim. evlilik nedenli akrabam olan bulgaristan göçmeni insanlardan hiçbir yanlış görmedik onca yıldır. özgürlük anlayışları, sağlam içici olmaları, eğlence varsa kasılmıyor olmaları ve misafir ağırlama anlayışları nedenli hepsi aşkımdır. bunun yanında patronum yine bulgaristan göçmeni, adamla tanıştıktan sonra özel sektörün beni nasıl sömürdüğünü daha iyi anlamış oldum. sabah kahvaltı, aralarda meyve ikramı, öğle yemeği, bir süre sonra tatlı ikramı ve mesaiye kalınca pizza ile besliyor çalışanlarını. ara ara içmeye götürüyor, dans ettirip getiriyor. yine göçmen arkadaşlarımın hepsi yemeğini, evini, sevgisini paylaştıran insanlardı.

bitirmeden önce şunu söylemem gerekiyor. babam, annem, babaannem, büyükannem falan hep farklı ülkelerden gelmiştir. yine evlilik nedenli farklı farklı kültürlerden insanlar katıldı aramıza. hepsinin ortak özelliği sevmediği insanlara bir selamı, bir çayı, bir iyiliği çok görmeleridir. biz terslik görünce iyilik ile cevap vermeyiz. o yüzden bi de karşı taraf sorgulamalı acaba beni neden sevmediler de böyle ters davranıyorlar diye.

bulgaristan göçmenleri kalp siz ben.
devamını gör...

günde 5 demlik çay içebilme potansiyeline sahibim.
devamını gör...

kına gecesi gelini ağlatıp sonra kaldırıp oynatmak.
devamını gör...

tüm ağaçların rengarenk yapraklarla donandığı, sonbahar mevsimi.
hava ne soğuktur, ne sıcak. kışa adaptasyon mevsimidir.
yağmur ile nemlenir.
biraz hüzün biraz kasvet barındırır.
ama yormaz.
sonbahar, duygulara sakin bir şekilde ayar verir.
arada, hava ılıyınca, yanda taşınan ince bir üst giyimle, ısınılıp mutlu olunur.
okulların, dizilerin, hayatın kaldığı yerden devamıdır.
ister istemez, ağustos böceği olmaktan, karıncaya dönüştürür.
tertip düzen mevsimidir.
benim gibi, tertip düzen sevenlere iyi gelir.
devamını gör...

malum coğrafya kaderdir haliyle artık günümüzde mahremiyet egitimi her zamankinden daha fazla gerekli hatta zorunlu olmuştur. peki bunu ne zaman nasıl çocuklarımıza öğretmek gerekir?*

yoldan geçen her 4 insandan 1'inin bildiği gibi kişilik temel taşları 0-6 yaş arasında oluşur.* haliyle mahremiyet eğitimini sonraki yaşlarda ögretcem demeyin herşeyin bir zamanı var. mesela tuvalet eğitimi 10 yaşında başlar mı başlamaz heh sus şimdi.

nedir la bu mahremiyet*.mahremiyetten kasıt kişinin özel bolgesinin,özel alanının korunması *,başkasının da bu özel alanlarının farkında olması, onlar ile kendi arasında set çekebilmesi ve böylece çocuğun hayır diyebilme beceresi kazanmasıdır. *
iyi de epsilon nasıl öğretcez? kaç yaşında öğretcez?*bak kardeşim mahmuda * anlatır gibi anlatıyom dinle:

2 yaşında hafif hafif başlayacak bu egitim. kim yapacak tabi ki ilk tercih anne. korkutmadan,ürkütmeden, endişelendirmeden çocuğuna gizli kalması gereken yerleri tanımlayacaksın bunlar:dudak,göğüs,kalça,bacak arası. anlatacaksın oturup karşına bak delikanlı ya da genç hanım diye degil, gün içerisinde tuvalet egitiminde vs. yeri geldikce degineceksin.

çocuklara,anne baba ya da ebeveynleri yanında olduğu müddetçe bu mahremiyet alanlarını doktora gosterebilcegini onun dışında kimseye göstermemesi,dokundurmamasi gerektiği anlatılmalıdır.

yabancı bireyle asla odada yalnız kalmamalıdır.

egitim verirken ayıp,günah, yasak haram gibi ifadeler yerine "mahrem" sözcüğünü kullanılması onun bu eğitimi sindiremesinde ve duygusal gelişiminde iyi olur.

şimdi diyeceksiniz çocuğu ben yaptım ben rahat rahat dokunurum. yok öyle dünya. o bir birey ve ne kadar çocuğunuz da olsa onun bedeninde dokunma hakkı rızası alınarak ve dokunma nedeni açıklanarak yapılabilir. aksi durumda eğitim yarım olur. ne demişler ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz .haliyle ilk siz örnek olacaksınız. aslında bu hayır diyebilme becerisinin de kazanılmasını sağlar. *

söylememe gerek yok ama bazen karşılaşıyorum özel bölgelere el kol şakası yapılmamalıdır sözle bile saka yapmayın. titiz olun bu konuda.

wc eğitimi verilirken bu 18 aylıkken baslar. başkaların önünde tuvalet yapmaması, wc de yalnız olunması gerektiği anlatılmalıdır. mesela, kıyafet değişeceği zaman ortamda insanların içinde değil de başka odaya alınıp orada değişimi yapılması son dere önemlidir. baska durum mesela, annesi olsaniz bile genital bolgelere odaklanmadan kıyafet degisimi yapmak, banyo yaptırmak da son derece bu eğitim için önemlidir. unutmayın, yok teyze imiş yok dayı imis yok abisi imiş diyip ulu orta çocuğun üstünü değiştirmeyin ayar etmeyin adamı. yanlış yaparsınız.

sona doğru geliyoz*. çocuğunuz sizle iletişimi sağlıklı olsun. olasi bir mahremiyet ihlaline size bunu bildirebilsin ya da o an icersinde bu ihlali bagirarak,kacarak, yardim isteyerek belirte bilsin.hatta sadece ihlal durumu değil ihlal ihtimalinde bile size bu durumu bildirebilsin ve cocuga "yok ya yapmaz o" gibisinden karşılık vermekten ziyade takipçisi olacağınızı belirten ifadelerle karşılık verin.

sonuç olarak; siz örnek olun ki o da doğrusunu öğrensin hayatında uygulasın.
devamını gör...

moderasyon tarafından üstte tutulmasını rica ettiğim başlık.

daha yakın zamanda bir evladımızı kaybettik zaten; birini daha kaybetmeyelim lütfen.

(bkz: up)
devamını gör...

elinde migros fişi gibi bir listeyle gelmeyenin dövüldüğü başlık.

insan olması yeterli. insanlıktan kastımın bilişsel ve ahlaki olarak insanlık olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım. yoksa nefes alan her iki ayaklıyı insan saydığımız için dünyayı bok götürüyor zaten.

bunun dışında, kişilik özellikleri için kriter belirlemek abes kaçar. marketten bisküvi mi alıyoruz alüminyum?
devamını gör...

misafirin ayakkabılarını düzlemek.
düzgün çıkarsınlar ayaklarından niye biz düzlüyoruz ki?
devamını gör...

samimi olan bir çok insan olduğuna inanıyorum. güzel eğlenceli etkinliklerde oluyor. insan insanı görmeden de arkadaşı olabiliyormuş.
devamını gör...

hastalık hastalarıdır,hangi doktora giderlerse gitsinler farketmez o doktorlar iş bilmez 6 sene boşuna okuyup birde boşuna uzmanlık yapmışlardır kesin.
devamını gör...

jean christophe grange'in "kongoya ağıt" isimli kitabını uygun bir fiyatla geçen yıl bu siteden aldım. kargoya hemen verdiler kitap çabuk ulaştı buraya kadar sorun yok. ama kitabın son 200 sayfasına girerken ciddi anlamda silik sayfalar ve bariz eksik olan yerler fark ettim.

olabilir dedim arar konuşurum sorun yok. tabi bu arada yaklaşık 20 gün civarı geçti.* aradım müşteri hizmetlerini bağlandım. dedim durum böyle böyle. ben sze faturası ile bu kitabı göndereyim, sizde bana yenisini yollayın bu böyle olmaz.

olumlu yaklaşırlar diye düşünürken beş dakika bekletilmem ve akabinde gelen "beyefendi, yasal iade süremiz 15 gün. maalesef talebinizi gerçekleştiremeyeceğiz" şeklinde über saçma bir dönüş yaptılar..

tabi böyle saçma salak bir laf öbeğinin karşısında sessiz kalamazdım ve tüm sakinliğimi muhafaza ederek tane tane telefondaki görevli ile konuşmaya başladım: " hay hay nasıl isterseniz. fakat farketmiş olmalısınız burada hata tamamen size ait, fazlası ile boş vakte sahip biriyim, ve bu konuyu tüketici mahkemesine taşıyacağımdan hiç şüpheniz olmasın" şeklinde bir çıkış yapmamla birlikte bir dakika bir dakika hemen dönüş yapacağım diyerek araya tekrar müzik verdiler.

bir dakika dahi geçmeden bir geri dönüş ve bingo:" fatura ile birlikte iade adresimize gönderin hemen halledelim beyefendi"..

peki buna ne gerek vardı sevgili kitapseç? neden bu muamele? bir kitap yüzünden ölecek değilsiniz be kardeşim. ben o muameleyi gördükten sonra bir daha kitap alır mıyım oradan? bedava olsa almam. çünkü zihniyet bozuk, kalite yerlerde. esnaf dükkanı mantığı.
devamını gör...

ıslak havlularla, kauçuk sopalarla... çılgınlar gibi, umarsızca dövmek... insanın içine sular serpen, kızgın kumlardan serin sulara atlıyormuş hissi veren rahatlama yöntemidir.
devamını gör...

"biz haber etmeden haberimizi alırsın,
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

gözümüzün dilinden anlar,
elimizin sırrını bilirsin.

namuslu bir kitap gibi güler,
alnımızın terini silersin.

o gider, bu gider, şu gider,
dostluk, sen yanıbaşımızda kalırsın."

gerçek dostlara selam olsun.
devamını gör...

2005 yapımı tim burton yönetmenliğinde, john august ve roald dalh senaristliğinde çekilmiş çocuk, komedi, fantastik, macera filmidir.

kitaptan uyarlama bir film kendileri. çatlak çikolata fabrika sahibi willy wonka'nın halka çikolataların içinden çıkan bileti getiren 5 çocuğu fabrikasını gezdireceğini açıklamasıyla başlıyor her şey.

ilk çocuk augustos golup sürekli çikolata yiyen hafif tombul bir çocuk kendileri. ikinci çocuk veruca salt ailesinin ne isterse yaptığı şımarık bir kız. üçüncü çocuk violet beaurge kafayı birincilikle bozmuş annenin kafayı birincilikle bozmuş itici kızı. dördüncü mike teavee kafayı bilgisayar oyunlarıyla bozmuş agresif ve wonka'yı sürekli aşağılamaya çalışan bir çocuk. ve son çocuk charlie çikolata fabrikası hayranı, fakir bir ailenin akıllı çocuğu.

wonka bu turu isterken bir amaca hizmet ediyor. hem çocuklara dersler vermek onları yola getirmek hem de yerine bir varis seçmek.

wonka'nın babasıyla yaşadığı kötü deneyimler de yansıyor filme. sanırım bu garip hallerinin nedeni kötü ebevy ilişkisi.

wonka'yı efsane oyunculuğuyla johnny depp canlandırıyor.

umpa lumpalar hele ki o garip gurup umpa lumpalar evlerden ırak diyor aranızdan ayrılıyorum.

keyifli ama zaman zaman sıkıcı olan bir film. gerçi çok beğenilmiş ama sanırım ben modum da değildim.

keyifli seyirler efem...

seslendirme ekibi,
willy wonka (sungun babacan)
charlie bucket (burak urans)
büyükbaba joe (erol günaydın)
bay bucket (sefa zengin)
bayan beauregarde (zeynep özden ayyıldız)
bay salt (nüvit candaner)
dr. wonka (kaya akarsu)
bay teavee (ali ekber diribaş)
violet beauregarde (hazal erdal)
veruca salt (ece tuncacı)
mike teavee (ömer can duna)
anlatıcı (mazlum kiper)
büyükbaba george (erhan abir)
devamını gör...

yeni gelenlerin tanımlarda adını çok gördükleri yazarlar hakkında fikir sahibi olmalarını sağlamaktadır.
bu yazar uçurulmuşsa uçurulma nedeni, yazarkenki tutumu vs. hakkında diğer yazarların da görüşlerini öğrenebiliriz.
başlığı açan yazar başlığı açılan yazarın arkadaşıysa tanımlarda çok tatlı bir ortam oluşuyor bence.
devamını gör...

bir durum karşısında hangi seçenek gerçekleşirse gerçekleşsin sonucun değişmeyeceğini, her durumda aynı sonucun alınacağını ve ne olursa olsun yapılanların aynı kapıya çıkacağını anlatan deyimdir.

ayvaz, kelime anlamı olarak “ koca, erkek” anlamlarına gelir ancak başka anlamları da vardır. bu anlamlardan biri “ savaş gemilerinde çalışan cerrah yardımcısı” diğeri ise “ büyük konaklarda mutfakta çalışan uşak”tır. bu deyimde hangi anlamda kullanıldığına emin değilim.

benim karşıma ilk kez çıkışı ise polonyalı edebiyat dahisi witold gombrowicz’in pornografi isimli kitabında oldu. osman fırat baş’ın çevirisini yaptığı kitabın 146. sayfasında karşıma çıkan deyimin anlamış baktım ilk olarak ve kullanıldığı yere bire bir uyduğunu fark ettim ki bu beni çok etkiledi.

ama sonra her zaman olduğu gibi aklıma bambaşka bir düşünce geldi. acaba türkçede bile çok fazla kullanılmayan bu deyimin orijinal karşılığı neydi? deyimlerin kelime kelime çevrilemeyeceği herkesin malumudur. o zaman bu durumda çevirmenin harika bir iş yaptığını söylemek yanlış olmayacaktır.

velhasılı; ne olursa olsun, etkilenmiş olsam da bu bir şey değiştirmeyecek çünkü ayvaz kasap hep bir hesap.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

biriniz kahvaltı hazırlayın lütfen.
devamını gör...

bu insanlara karşı sormasalar da “iyiyim teşekkür ederim sen nasılsın” diye iğneleyici bir laf sokasım geliyor.
nezaket önemli bir erdem ve herkeste bulunmuyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim