hayatın nasıl gittiğini şarkı sözü ile anlatmak
tutun kollarımdan düşerim şimdi.
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
ne kadar süslenirsen süslen, gülümseyebildiğin kadar güzelsin.
devamını gör...
çok iyi yalan söylemek
marifet olmayan hareket. kafası azıcık da olsa çalışan ve hafızası normal seviyede olan bir insan bunu rahatlıkla yapar. esas mesele dürüst kalmayı başarmakta.
boş romantizm kasmak değil bu. gerçekten dürüstlük herkesin harcı değil. ben sonunda kaybedeceğimi bile bile hep doğruyu söylemeyi seçtim bugüne dek. fakat günün sonunda baktığımda, toplam sonucun kaybetmek değil aslında kazanmak olduğunu da gördüm.
çok iyi yalan söylemeyin. geç olmadan doğruyu söyleyin. daha çok takdir toplarsınız.
boş romantizm kasmak değil bu. gerçekten dürüstlük herkesin harcı değil. ben sonunda kaybedeceğimi bile bile hep doğruyu söylemeyi seçtim bugüne dek. fakat günün sonunda baktığımda, toplam sonucun kaybetmek değil aslında kazanmak olduğunu da gördüm.
çok iyi yalan söylemeyin. geç olmadan doğruyu söyleyin. daha çok takdir toplarsınız.
devamını gör...
astroloji ve mitoloji arasındaki ilişki
bu yazı astroloji ve mitolojiyi daha iyi anlamak isteyenler için bir rehber niteliğinde yazılmıştır.
astrolojiden ve mitolojiden anlamayan bir çok insan var, bu astroloji ve mitoloji uzmanları içinde geçerli. "yahu astrolog nasıl astrolojiden anlamasın" diyenler astrologlar size yıldızların konumunu söyleyebilir, buna göre oluşan etkileri söyleyebilir, zodyak kuşağı hakkında bir çok şey söyleyebilirler ama işin mantığını bilmezler. mitoloji uzmanları size bütün mitolojik hikayeleri, tanrıları vs anlatabilirler ama hiç biri size tüm bunların çıkış noktasını ve işin arka planını anlatamaz, çünkü bunları bilmek ayrı bir uzmanlık alanı. dolayısıyla işin arka planını ve çıkış noktasını bilmeden ne astrolojiyi nede mitolojiyi doğru düzgün anlayabilirsiniz. astroloji ve mitoloji arasındaki bağı çoğunuz aklının ucundan bile geçirmemiştir fakat ikisi doğrudan ilintilidir burda anlatacaklarım ezoterik bilgilerdir. halkın bildiği şeyleri yani işin egzoterik boyutunu zaten biliyorsunuz. sabırla okumanız dileğiyle.
insanoğlunun felsefi birikimi bütün mitolojilerde çok önemli bir yeri olan hermes trimegistus'a dayanır. hermesin öğretilerinin çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. hermesin bilgeliği bütün inançlarda ve tarihi dönemlerde mevcuttur. mısır mitolojisinde thot, yunan ve roma mitolojisinde hermes, pers mitolojisinde hürmüz, hz ademin torunu enok, kuranda hz idris ve daha birçok yerde farklı isimlerle tek bir kişiden bahsedilir. hermesin önemi şudur antik çağlardaki bütün bilimlerin dayanak noktası olarak kabul edilir. simya, astroloji, matematik, geometri, maji, felsefe, terzilik, mimari vs gibi bir çok bilimin temelini hermesin attığı söylenir.
tüm bu bilimlerin en önemlisi ise astroloji ve simyadır. simya ayrı bir yazının konusu olduğu için şimdilik sadece astrolojiden bahsedeceğiz. astrolojinin önemli olmasının sebebi ise günlük hayatımıza doğrudan etkisi olmasındandır. güneşin ayın, yıldızların ve gezegenlerin hareketleri zaman ve ölçü birimlerini tayin etmemize olanak sağlamıştır. eski çağlarda gökyüzündeki olaylar günlük hayatta bir çok durumu anlamlandırmak için referans alınmıştır, zamanla bir çeşit haritaya dönüşmüştür. gezegenlerin konumları ve ilişkileri belli bir rutine dayalıdır. bu rutin işleyiş insan hayatına doğrudan etki eder. hermesin bazı öğretilerinin yazılı olduğu zümrüt tabletlerde bu durumu anlatan önemli bir prensipten bahsedilir. "aşağıdaki yukarıdaki gibidir." yeryüzündeki olayların gökyüzündeki olaylarla ilişkili olduğunu bu şekilde açıklar hermes.
astroloji bu ilişkileri inceleyen bir alandır. burda önemli olan husus yeryüzü ve gökyüzü arasındaki bu bağın izahı. yazımızın konusu bu olmadığı için sadece bir soru işareti olarak kalsın şimdilik bu konu. gelelim astrolojiyle mitoloji arasındaki bağlantıya. eski çağlarda göksel olaylar anlatılırken günümüzdeki gibi merkür retrosu, venüsün dar açılar yapması vs gibi bir terminoloji yoktu. insanlar gezegenleri ve yıldız-yıldız kümelerini benzeşim, çağrışım yada etkilerine göre isimlendirmişler. bu isimlendirmeler o kadar çoktur ki her kültürde ve millette farklılık göstermiştir. göksel olaylar anlatılırken isimlendirmenin yanında birde kişileştirmeye ihtiyaç duymuşlar. mesela marsın etkileri savaşla, venüsün kadınlarla aşkla bereketle, merkürün başka bir şeyle ilgisi var. kişileştirmeye ihtiyaç duymalarının sebebi göksel unsurların, doğa olayları ve akabinde insana etki eden gücünü ifade edecek bir terminolojinin bulunmamasından kaynaklıdır. mesela baharın başlangıcında zodyak kuşağındaki belli bir yıldız kümesi güneşin etkisine girer o sırada belirli bir gezegen konumunu almıştır, göksel olayları takip edenlerde bu konumlanmadaki göksel unsurları baharın gelişiyle bereketle aşkla vs özdeşleştirerek yorumlamışlardır.
zamanla bazı insanlar bereketi yada öfkeyi, savaşı yada diğer şeyleri bu yıldızlardan kaynaklan olaylar olarak algılamaya başlayınca yıldızlar tanrısal özelliklere kavuşmuş oldu. derken iş öyle bir boyuta geldiki insanlar mars adında bir savaş tanrısına, zeus/jüpiter adında bir baş tanrıya, inanna/iştar/venüs/kibele adında bir bereket tanrısına vs inanmaya başladı. hermesin aslında kainatın işleyişini anlatmak için öğrettiği felsefe başka boyutlara taşındı. bizim mitoloji diye bildiğimiz efsanelerin mitlerin çıkış kaynağı astrolojidir. mitoloji salt astrolojik olayların hikayeleştirilmesinden oluşmaz elbette. gerçek hayattaki önemli kişi ve olaylarlada harmanlanmış aynı zamanda hayal ürünü pek çok fanteziyide bünyesine katmıştır. her toplum kendine uyarlamış ve yerelleştirmiştir.
okuyucuyu fazla sıkmamak adına örnekleme ve detaylandırmadan uzak durdum aklınıza takılan yada paylaşmak eklemek istediğiniz şeyler varsa sorabilirsiniz.
astrolojiden ve mitolojiden anlamayan bir çok insan var, bu astroloji ve mitoloji uzmanları içinde geçerli. "yahu astrolog nasıl astrolojiden anlamasın" diyenler astrologlar size yıldızların konumunu söyleyebilir, buna göre oluşan etkileri söyleyebilir, zodyak kuşağı hakkında bir çok şey söyleyebilirler ama işin mantığını bilmezler. mitoloji uzmanları size bütün mitolojik hikayeleri, tanrıları vs anlatabilirler ama hiç biri size tüm bunların çıkış noktasını ve işin arka planını anlatamaz, çünkü bunları bilmek ayrı bir uzmanlık alanı. dolayısıyla işin arka planını ve çıkış noktasını bilmeden ne astrolojiyi nede mitolojiyi doğru düzgün anlayabilirsiniz. astroloji ve mitoloji arasındaki bağı çoğunuz aklının ucundan bile geçirmemiştir fakat ikisi doğrudan ilintilidir burda anlatacaklarım ezoterik bilgilerdir. halkın bildiği şeyleri yani işin egzoterik boyutunu zaten biliyorsunuz. sabırla okumanız dileğiyle.
insanoğlunun felsefi birikimi bütün mitolojilerde çok önemli bir yeri olan hermes trimegistus'a dayanır. hermesin öğretilerinin çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. hermesin bilgeliği bütün inançlarda ve tarihi dönemlerde mevcuttur. mısır mitolojisinde thot, yunan ve roma mitolojisinde hermes, pers mitolojisinde hürmüz, hz ademin torunu enok, kuranda hz idris ve daha birçok yerde farklı isimlerle tek bir kişiden bahsedilir. hermesin önemi şudur antik çağlardaki bütün bilimlerin dayanak noktası olarak kabul edilir. simya, astroloji, matematik, geometri, maji, felsefe, terzilik, mimari vs gibi bir çok bilimin temelini hermesin attığı söylenir.
tüm bu bilimlerin en önemlisi ise astroloji ve simyadır. simya ayrı bir yazının konusu olduğu için şimdilik sadece astrolojiden bahsedeceğiz. astrolojinin önemli olmasının sebebi ise günlük hayatımıza doğrudan etkisi olmasındandır. güneşin ayın, yıldızların ve gezegenlerin hareketleri zaman ve ölçü birimlerini tayin etmemize olanak sağlamıştır. eski çağlarda gökyüzündeki olaylar günlük hayatta bir çok durumu anlamlandırmak için referans alınmıştır, zamanla bir çeşit haritaya dönüşmüştür. gezegenlerin konumları ve ilişkileri belli bir rutine dayalıdır. bu rutin işleyiş insan hayatına doğrudan etki eder. hermesin bazı öğretilerinin yazılı olduğu zümrüt tabletlerde bu durumu anlatan önemli bir prensipten bahsedilir. "aşağıdaki yukarıdaki gibidir." yeryüzündeki olayların gökyüzündeki olaylarla ilişkili olduğunu bu şekilde açıklar hermes.
astroloji bu ilişkileri inceleyen bir alandır. burda önemli olan husus yeryüzü ve gökyüzü arasındaki bu bağın izahı. yazımızın konusu bu olmadığı için sadece bir soru işareti olarak kalsın şimdilik bu konu. gelelim astrolojiyle mitoloji arasındaki bağlantıya. eski çağlarda göksel olaylar anlatılırken günümüzdeki gibi merkür retrosu, venüsün dar açılar yapması vs gibi bir terminoloji yoktu. insanlar gezegenleri ve yıldız-yıldız kümelerini benzeşim, çağrışım yada etkilerine göre isimlendirmişler. bu isimlendirmeler o kadar çoktur ki her kültürde ve millette farklılık göstermiştir. göksel olaylar anlatılırken isimlendirmenin yanında birde kişileştirmeye ihtiyaç duymuşlar. mesela marsın etkileri savaşla, venüsün kadınlarla aşkla bereketle, merkürün başka bir şeyle ilgisi var. kişileştirmeye ihtiyaç duymalarının sebebi göksel unsurların, doğa olayları ve akabinde insana etki eden gücünü ifade edecek bir terminolojinin bulunmamasından kaynaklıdır. mesela baharın başlangıcında zodyak kuşağındaki belli bir yıldız kümesi güneşin etkisine girer o sırada belirli bir gezegen konumunu almıştır, göksel olayları takip edenlerde bu konumlanmadaki göksel unsurları baharın gelişiyle bereketle aşkla vs özdeşleştirerek yorumlamışlardır.
zamanla bazı insanlar bereketi yada öfkeyi, savaşı yada diğer şeyleri bu yıldızlardan kaynaklan olaylar olarak algılamaya başlayınca yıldızlar tanrısal özelliklere kavuşmuş oldu. derken iş öyle bir boyuta geldiki insanlar mars adında bir savaş tanrısına, zeus/jüpiter adında bir baş tanrıya, inanna/iştar/venüs/kibele adında bir bereket tanrısına vs inanmaya başladı. hermesin aslında kainatın işleyişini anlatmak için öğrettiği felsefe başka boyutlara taşındı. bizim mitoloji diye bildiğimiz efsanelerin mitlerin çıkış kaynağı astrolojidir. mitoloji salt astrolojik olayların hikayeleştirilmesinden oluşmaz elbette. gerçek hayattaki önemli kişi ve olaylarlada harmanlanmış aynı zamanda hayal ürünü pek çok fanteziyide bünyesine katmıştır. her toplum kendine uyarlamış ve yerelleştirmiştir.
okuyucuyu fazla sıkmamak adına örnekleme ve detaylandırmadan uzak durdum aklınıza takılan yada paylaşmak eklemek istediğiniz şeyler varsa sorabilirsiniz.
devamını gör...
je-
çok hızlı davrandım galiba, sonunu getiremeden satır bitti.
devamını gör...
manus
anatomiden aşina olduğum latince bir kelimedir. başına bir de ossa koyduk mu tamamdır. birinci sınıfta el kaslarını ilk gördüğümde "bu ne ya böyle, hepsini nasıl ezberleyeceğiz? " demiştim. halbuki öğrenmem gerekenler arasında en kolaylarındanmış, bilememişim.....
devamını gör...
yazarların şu an yapmak istedikleri şey
hiçbir şey düşünmeden uyuyabilmek.
devamını gör...
thk kayyımına zimmet davası
adnan zengin beyfendiye, zimmetine para geçirdiği iddiasıyla 2019 yılında açılan dava.
valla bravo, diyecek bir şey bulamadım. yaptıysa da hayırlı işler, bol kazançlar dileyeyim bari.
thk kayyum heyeti üyeliğinin yanı sıra içişleri bakanlığı’na bağlı sivil toplumla ilişkiler genel müdürlüğü’nde işlemler ve mevzuat daire başkanlığı görevini de yürüten adnan zengin hakkında 2019 yılında değeri 5 milyon tl olan 2,5 dönüm büyüklüğündeki araziyi zimmetine geçirdiği iddiasıyla dava açıldı.
buradan
valla bravo, diyecek bir şey bulamadım. yaptıysa da hayırlı işler, bol kazançlar dileyeyim bari.
thk kayyum heyeti üyeliğinin yanı sıra içişleri bakanlığı’na bağlı sivil toplumla ilişkiler genel müdürlüğü’nde işlemler ve mevzuat daire başkanlığı görevini de yürüten adnan zengin hakkında 2019 yılında değeri 5 milyon tl olan 2,5 dönüm büyüklüğündeki araziyi zimmetine geçirdiği iddiasıyla dava açıldı.
buradan
devamını gör...
müslümanların en büyük hataları
kuranı türkçe okumamak.
bu yüzden de müslüman olarak kalmaya devam etmek.
ha diğer semavi dinler çok mu şey? değil.
bu yüzden de müslüman olarak kalmaya devam etmek.
ha diğer semavi dinler çok mu şey? değil.
devamını gör...
erdoğan'ın kanal istanbul’a karşı çıkanlar atatürk ve cumhuriyet düşmanıdır sözü
ey reis-i cumhur fanları, hadi bunu açıklayından öte tanım giremeyeceğim türkiye cumhuriyeti, cumhurbaşkanı beyanı.
devamını gör...
tanımı artı almadı diye sözlüğe küsen yazar
espirisine gülünmeyen adamla çok yakın açıdan empati kurma şansı bulmuş yazardır.
devamını gör...
akbaşlı
geleneksel ve yöresel düğünlerde, düğün alayının en arkasından giden yaşlı kadına verilen isim.
devamını gör...
19 yaşındakilere tavsiyeler
tavsiye versek bile herkes kendi kafasına göre yaşayacak bunu hepimiz bilmiyor muyuz? hangimiz anlatılan tavsiyeler karşısında uygulamaya geçebildik. "haa evet bu böyleyse bunu böyle yaparım." demekten öteye geçemedik hiçbir zaman. hayatı tavsiyelere göre yaşasaydık ilk insandan sonrasının yaşamı hep mükemmel olurdu. hayat yaşadığımız çıkmazlarda nasıl direndiğimizdir zannımca.
insan olun, hayvanları sevin, ağlayın, dibe batın ama kendiniz kalın.
insan olun, hayvanları sevin, ağlayın, dibe batın ama kendiniz kalın.
devamını gör...
türk halkının cahil kalma nedeni
bence halkımız cahil değil sadece fazla "çıkarcı" dediğim neden.
devamını gör...
anonim olmanın verdiği rahatlık
yargılanmaktan korkmadan tüm zayıflıklarınızı anlatabilmeniz. müthiştir.
hep güçlü görünmek, güçlü olmak zorundayız. yaşama karşı, çevremize karşı. diz çökmek zorunda kaldığımızda derteleşecek birini arıyor gözler. bir şeyler söylemek gerekiyor. bir çaresizliği anlatmak istiyor insan. bir çift gözün o bitkinliğe ortak olmasını istiyor. seni hiç tanımayan, senin de tanımadığın biri oluyor bazen bu kişi. olmayan bir omuzdur, kafamızı koyup uzaklara bakmak istediğimiz.
yaşam. her şeyiyle bize tuzak kurmayı biliyor. zayıf hissediyorum bu aralar. koca arturo bandini, kırılgan bir çocuk gibi. yaslanıp sızlanabileceği bir omuz arıyor. yaşam işte. neydim değil, ne oldum dedirtiyor bir anda. dün berrak bir zihinle, şu veya bu diyerek yargılar ortaya koyarken; bir gönülde sığıntı olabiliyor insan. tüm kanatları kesilmiş gibi hissedebiliyor. kafasını kaldırıp gökyüzüne "nedir bu, nedendir ?" diye bağırmak isteyebiliyor. birilerinin sesini duyup "bundandır" demesini istiyor. çözüm mü ? değil. lakin birinin duyduğunu bilmek istiyor işte. bir şarkı ona gerekenleri söylediğinde, onun cevabını yaşayan, yaşamış birilerine söylemek isteği vardır. anonimken, bu kolaydır işte. anonimlik güzeldir.
bizi saklanmaya, gözlerle anlatmaya zorlayan yaşama karşı bir çözüm üretmişiz. hiç tanımadığımız, bizi kınamayan bir insanın bizi anlamasıdır meselemiz. üzücüdür gerçekten. bir vazgeçişin derin hüznünü, vazgeçmeyenlerden başka kim bilebilir ki ?
hep güçlü görünmek, güçlü olmak zorundayız. yaşama karşı, çevremize karşı. diz çökmek zorunda kaldığımızda derteleşecek birini arıyor gözler. bir şeyler söylemek gerekiyor. bir çaresizliği anlatmak istiyor insan. bir çift gözün o bitkinliğe ortak olmasını istiyor. seni hiç tanımayan, senin de tanımadığın biri oluyor bazen bu kişi. olmayan bir omuzdur, kafamızı koyup uzaklara bakmak istediğimiz.
yaşam. her şeyiyle bize tuzak kurmayı biliyor. zayıf hissediyorum bu aralar. koca arturo bandini, kırılgan bir çocuk gibi. yaslanıp sızlanabileceği bir omuz arıyor. yaşam işte. neydim değil, ne oldum dedirtiyor bir anda. dün berrak bir zihinle, şu veya bu diyerek yargılar ortaya koyarken; bir gönülde sığıntı olabiliyor insan. tüm kanatları kesilmiş gibi hissedebiliyor. kafasını kaldırıp gökyüzüne "nedir bu, nedendir ?" diye bağırmak isteyebiliyor. birilerinin sesini duyup "bundandır" demesini istiyor. çözüm mü ? değil. lakin birinin duyduğunu bilmek istiyor işte. bir şarkı ona gerekenleri söylediğinde, onun cevabını yaşayan, yaşamış birilerine söylemek isteği vardır. anonimken, bu kolaydır işte. anonimlik güzeldir.
bizi saklanmaya, gözlerle anlatmaya zorlayan yaşama karşı bir çözüm üretmişiz. hiç tanımadığımız, bizi kınamayan bir insanın bizi anlamasıdır meselemiz. üzücüdür gerçekten. bir vazgeçişin derin hüznünü, vazgeçmeyenlerden başka kim bilebilir ki ?
devamını gör...
ibretlik hikayeler
idam sehpasına ilk papaz çıkarılır.
– son sözün nedir?
der ki:
– ben allah’a inanıyorum, o beni kurtaracaktır.
allah... allah...diye bağırır
giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır:
– onu serbest bırakın; allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur.
böylece papaz idam edilmekten kurtulur...
sıra hakime gelir, ona da sorarlar:
– demek istediğin en son söz nedir?
– ben papaz gibi allah’a inanmıyorum. ama adalete güveniyorum.
adalet... adalet... adalet... diye bağırır
giyotini indirirler, giyotin hakimin de boynuna birkaç santim kala durur...
bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar:
– adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın.
böylece hakim de boynunun kesilmesinden kurtulur...
sıra fizikçiye gelir. ona da
– son sözünü söyle derler
– ben ne allah’a inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hakim..
bildiğim tek şey şudur:
giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor.
görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar...
toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir!..
gerçekleri kimler ve neden söyler/söylemelidir?..
papaz, bilimsel eğitim almadığı için ilahi adaleti bekliyor ve allah'ın (ilahi) adaleti dağıtacağına inandığı için beşeri adalete güvenmiyor
hakim, allah'a inanmıyor, neden orada olduğu ile neyle yargılandığını da sorgulamıyor.kendilerinin karar verdiği adalete güveniyor bilimin ispatlanabilir gerçek olduğunu , bilimsel eğitim almayanların yanlış karar verebileceği gerçeğinden uzak düşünüyor..
fizikçi ise ne allah'a inanıyor, ne adalete güveniyor her şeyin bilimsel akılla ve mantıkla olacağına ve bilimin doğruları söylemek olduğu inancıyla,
"giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor." diyerek doğruları söylüyor..
bilim adamları,aydınlar ve devrimciler doğruları söyler /söylemek zorundalar, giyotinle idamı göze alabilecek kadar gerçektirler.
önemlisi,
papaz gibi , herşeyi allah'a havale ederek hiç bir sorumluluk almadan yaşamak mı?..
ya da,
hakim gibi, egemenlerin kendi çıkaraları için yaptığı kanunlardan, doğru adalet bekleyerek mi?
yoksa
fizikçi gibi, geleceği aydınlatmak, çocuklara yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için doğruları söyleyerek onurlu ölmek mi?...
anadolu topraklarında doğruları söyleyenler ve aydınlık yarınların özgürlüğü için savaşanlar hep olmuştur/olacaktır..
devamını gör...
türkiye’nin en iyi müzik grubu
ıtirazım var.
1 - pentagram
2 - groza
3 - sapık inek
4 - kurban
5 - vitamin
6 - çilekeş
7 - makine
8 - zakkum
9 - malt
10 - dorian
örnek makine /
(link: )
1 - pentagram
2 - groza
3 - sapık inek
4 - kurban
5 - vitamin
6 - çilekeş
7 - makine
8 - zakkum
9 - malt
10 - dorian
örnek makine /
(link: )
devamını gör...
elmas yüzük etkisi
tam güneş tutulmaları sırasında ay'ın yüzey şekilleri nedeniyle meydana gelen doğa olayı. ay, güneş'in önünü tamamen kapatmaya yakınken veya tutulma bittiğinde ay yavaş yavaş güneş'in önünden ayrılırken görülür.

ay da diğer gök cisimleri gibi tamamen pürüzsüz, bilye gibi bir küre değil. üzerindeki derin bölgeleri ve dağlık alanları tam karşıdan bakarken algılayamayabiliriz ama gökyüzünde daire gibi gördüğümüz görüntüsünün kenarlarına doğru olan bu yüzey şekilleri nedeniyle, arkasında kalan güneş'in ışıkları tam olarak aynı anda kaybolmaz. derin olan kısımlardan bir süre daha görünmeye devam eder. böylece elmas yüzüğü görebiliriz.

ay da diğer gök cisimleri gibi tamamen pürüzsüz, bilye gibi bir küre değil. üzerindeki derin bölgeleri ve dağlık alanları tam karşıdan bakarken algılayamayabiliriz ama gökyüzünde daire gibi gördüğümüz görüntüsünün kenarlarına doğru olan bu yüzey şekilleri nedeniyle, arkasında kalan güneş'in ışıkları tam olarak aynı anda kaybolmaz. derin olan kısımlardan bir süre daha görünmeye devam eder. böylece elmas yüzüğü görebiliriz.
devamını gör...
yazmak
yazmak rahatlamaktır. kelimelere dökemediğiniz hislerinizi, duygularınızı, öfkenizi, kızgınlığınızı, küskünlüğünüzü, sevginizi her şeyi daha rahat kağıtlara dökebilirsiniz. ruhunuz huzur bulur yazarak. kullanılmayan eşyalarla dolu bir oda misali, içinizi boşaltırsınız. illa birine de yazmak gerekmez. kendiniz için yazarsınız, yazmak için yazarsınız. bazen sizi anlamayan, dinlemeyen birine yazarsınız. her ne sebeple yazarsanız yazın, yazmak en ucuz hobi ve en basit trapidir.
devamını gör...
