(tematik)

aysuns isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

zekai tunca, (d. 1944, ankara). türk sanat müziği sanatçısı.
devamını gör...

benim gılman sayısında bi karışıklık var, bakiyemiz var hamdolsun.
devamını gör...

üçünü iptal eder bir tek ataturk'le kahvalti yapmak isterdim. kahvaltiyla da sinirlandirmazdim gun sonuna kadar konusmak, dinlemek isterdim. (gece gece guzel hayaller kurdurtmayin yahu)
devamını gör...

öztürk - yalnızım
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
konserdeyken etraftaki uzunlar tarafından işte böyle sıkıştırılmak.
devamını gör...

su tasarrufu için duş 5 dakikada alınmalıdır argümanı üzerinden yürüyeceğim.
evet duş 5 dakikada rahat rahat alınabilir. çünkü askerde iken banyo süremiz 5 dakika idi. en başta bu süreyi bilerek hareket edince 5 dakikada bal gibi de duş alınıyor.
ikincisi duşu beş dakikada alıyorum deyip musluğu açıp 5 dakika beklerseniz yine bir sürü su israfı olur.
en iyisi bir kova bir de tas alın, kovayı doldurun, sabun bezi (keseyi) ıslatıp vücudunuzu sabunlayın, bu esnada su akmadığı için su israfı sıfır olur. sonra da kovadaki su ile durulanın. böyle yaparsanız bir kova (yaklaşık 20 litre ) su ile duş alabiliyorsunuz.
devamını gör...

şirket sahibinin standartını gösterir direk,

çalışma hayatıma başladığım ilk iki şirket max 10 kişinin çalıştığı, orta ölçekli şirketlerdi, ama sahipleri maaşlı çalışırken, büyük şirketlerde, çok iyi şartları gördükleri ve şirket kültürünü bildikleri için, aynı kuralları kendileri de uyguluyorlardı, ve bende kurumsal kültürü, ceo luk yapmış bir insandan gördüğüm için, sonradan hiç alışamadığım bir şeydir cumartesi günü mesaisi.

daha sonra dış ticaret yapmamıza rağmen cumartesi günü tam gün çalıştıran bir patronum oldu, kendisi de kalitesiz biriydi, hiçbir işimiz olmamasına rağmen, "evde napıcaksınız, şirkete gelin" diyordu ya, sağolsun kendisinin yurt dışından, türkiye saatiyle 17:55 te bize ulaşacak şekilde, son dakika mailleri de meşhurdu, cumartesi günü akşam saat 5 te yani çıkmamıza bir saat kala, "hadi bu gün erken çıkın, hadi hadi" diyorlardı ya, şaka gibiydi.

4 yıl çalıştım orada ama, işe girerken cumartesi büyük sıkıntı demiştim, hatta pek profesyonel değil ama telefonda sormuştum, görüşmeye gidince de "cumartesi çalıştığınız için, küçük bir şirket olduğunuzu düşünmüştüm" demiştim,
4 yıl bu lafımı bana soktu patronum,
"bak o gün öyle bizi bişeye benzetemedin ama, kaç yıl oldu" filan diye, sonradan sana özel bir şey yapalım dediler ama o da benim içime sinmedi, bizi esir gibi tutardı, yalandan toplantılar filan, anılarını, hayatını anlatırdı, zorla dinletiyordu bize,
benim evi barkı kapatıp ailemin yanına dönmemde büyük etkisi vardır bu şirketin, istediğim zaman istifayı basamamak çok şişiriyor beni...

bu pandemide esas olanın iş olduğunu anlamışlardır umarım patronlar,
birçok işyerine bir katkısı olduğunu da sanmıyorum, hele yarım gün tam saçmalık, git gel, öğlene kadar bir kaç saat çalışmak için, tamamen çalışandan ne koparsam kardır mantığı, buraya başka söyleyecek kelime bulamadığım için çok özür dileyerek, tamaaamen *bneliklerinden, başka birşey değil.

dünyada haftada 4 gün çalışmaya başlamış millet, biz hala cumartesi gününü konuşuyoruz ya, daha ne kadar ileriye gidebilir bu ülke, geri gitmek konusunda...


devamını gör...

en büyük erdemin düşünmek olduğunu bilen ve düşüncelerini sözlüğe yazmaya karar veren birinin lafıdır.
devamını gör...

evrenin bana adeta sınan diye gönderdiği erkek.
sınanıyorum ben de. imtihan diyorum. bu hayatta buna katlanırsam öbürsü dünyada çok yakışıklı hurilerle mükafatlandırılacağımı düşünüyorum. neredeyse beni imana getirecek herif.
çok şık genellemeler yapıcam şimdi sıkı durun.

-bu adamların garip bir huyu var,düşündüğü ve sonuna kadar savunduğu bir şeyi size her koşulda empoze etmeye çalışması ve bol bol eleştirmesi. siz hep yanlışmışsınız gibi dikteler dikteler...
-ev ekonomisini bilir bak,o konuda harika! bana göre harika oldukları tek şey bu. araya sıkıştırayım dedim.
-ailesine,varsa, özellikle anasına düşkündür saygıda kusur etmez ama annesi de onunla aynı fikirde değilse anasını da fişler.
-baskılar. psikolojik savaşlarda çok iyidir.
-kavga etmeyi sever ama gününde değilse size sessizliğini vererek kudurtmak isteyecektir.bildiğin konuşmaz. geçen günden patlamıştır çünkü o anda sizin kavga etmek istemeniz onun kendisi istemedikten sonra pek de umrunda değildir.
-temizlik takıntısından ziyade düzen takıntısı vardır. hijyen çerçevesinde düzenli olan herşey onu rahatlatır.bazen bir kadından daha iyi dolap düzenleyebilir. evet evet var böyle alametleri.
-hızlı yemek yer , iştahlıdır ama kilo aldığında hayıflanır, yine hızlı yer "ben hızlı mı yiyorum ya anlamıyorum" diye sorar. aslında bir bakıma cevabını bildiği soruları sorup sizi çıldırtabilir arada.
-işkoliktir,dönem dönem. bazen bir çalışma aşkı gelir prensip ağına düşer,kendini döngüye sokar. dahasını ister.
-parayı sever,güzel giyinmeyi seven bir erkektir. parasını da güzel ve pahalı kıyafetlere yatırmakta bir beis görmeyecektir. arada sizin de onun gibi olmanızı ister. para veriyim de git üstüne başına bir şeyler al, deyip rencide edebilitesi olası.
-hayatında biri varsa olabildiğince sadıktır diyemeyeceğim ben de gördüğüm türevi sevgilisini aldatmıştı.
-adaletli olduğu falan söyleniyor da ben adaletine pek rastlayamadım.işine hangisi geliyorsa o anda o'na adaleti verecek ötekini itin dötüne sokacaktır.yüksek sesle uyararak hem de.

bilincim açık halde 25 senedir gördüklerim bunlar. ha bir de doğum gününde kutlamayı unutun ama hediye almayı unutmayın. çok sinirlenip ama ben sana güzel bir şey almıştım diyebiliyorlar.
eyyorlamam bu kadar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ne diyeyim ki? sanki iyiye gidecek ? iyiyi unutmak ne kadar acıymış, ne kadar anlatılamazmış. o '' kalem '', işte o kalem. madem defterin sayfaları kapkara, neden yazdın ki, neden daha da ağırlaştırdın ki ?
içim bağırıyor, gözlerim bağırıyor, ruhum bağırıyor. bağırıyor da dile gelemiyor. her şeye sırt çevirmek kolay mı sanki ?
ama olmayınca olmuyor, gitmiyor bu yük artık. o kadar eziyor ki, o kadar ışığı kapatıyor ki, düş kurmaya bile kapıyı açtırmıyor.
ben zaten vazgeçtim her şeyden, zaten bitirdim içimdeki duyguları. artık bekleme zamanı benim için. en zor beklemek bu olsa gerek. çünkü en gerçek bekleme bu.

bekliyorum,
umutlar semada kaybolmuşken
gönül prangalardan kıpırdayamazken
gözden yanağa izler oluşmuşken
artık kaybedecek bir şey kalmamışken
ruhum dünyadan kopmuşken
aciz bedenim toprağa hasretken
kulaklarım bir sese hasretken
heyhat, bunca yüke rağmen yürek çırpınırken

bekliyorum....
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

özellikle antik çağ'da insanların ölülerini muhafaza ettikleri, genellikle yeryüzünde sergilenen ve çoğunlukla taştan oyulan, sandık şeklinde mezarlara verilen addır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

eski mısırlılar ölümden sonra hayatın devam ettiğine inanıyorlardı ve bu durumda lahitler, içinde bulunanlar için ebedi bir mesken görevi görüyordu. firavunların ve varlıklı sakinlerin lahitleri, oymalar ve resimlerle özenle dekore ediliyordu.

ilk lahitler mısır firavunları için tasarlanmış ve saraylarının mimarisini yansıtmıştır. mısırlılar, bir kişinin adını hatırlamanın bu kişinin ölümden sonra yaşamaya devam etmesini garanti edeceğine inanıyordu, bu nedenle bir lahit aynı zamanda içinde gömülü kişi veya kişilerin adını da içeriyordu. dış süslemeler bazen ölen kişinin başarılarını da içerebiliyordu.

lahitlerde ayrıca tipik olarak ölüye adanmış bir yiyecek listesi, ruhun geçmesi için bir kapı ve merhumun dünyayı görmeye devam edebilmesi için gözler bulunuyordu. enin sonunda lahitler, mumyanın vücudunun kıvrımını takip ederek, içindeki kişiye benzeyecek şekilde oyulmaya başlanmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
lahitlerin içerisinde birden fazla tabut bulunması mümkündür. genellikle eğimli çatıları vardı. on üçüncü yüzyılın sonlarından itibaren lahitler, mezarlığa daha kolay çekilebilmeleri için kızaklara veya koşuculara konulmuştur.


kaynak 1, 2


edit: değerli yazarımız nizanimçi lahitlerin ilk kez mısırda kullanıldığı konusunda bir hatayı düzeltti: lahitlerin ilk örnekleri sadece mısırda değil mezopotamyada da görülmüş.
bu konuda güvenilir bir kaynak da bıraktı, incelemek isteyenler buradan ulaşabilir.
devamını gör...

her konu her insanla konuşulmaz ki.
yahu bir insan bunu nasıl becerebilir?
ayrıca (bkz: herkesle aram iyi olsun insanı) gibi insanlar olabilir.
devamını gör...

2002 yılı trt 1 ekranlarında yayınlanan gençlik dizisi. aynı evde yaşayan 3 kuzenin hayatı konusuydu. bir dönem arda kural 'ın da kadrosunda bulunduğu dizidir.
devamını gör...

heptim hiç oldum.
devamını gör...

h2o sendromu diyorum ben görünce...

sözlük neydi,
bence bir terimin, bir durumun hiçbir yerde okuyamayacağınız tanımıydı..

şahsen bilgi de arasam, sözlükte okumayı beklediğim bilgi, yazarın kendi bakış açısıyla gördüğü, farkettiği, yeni ve farklı, başka yerde duymadığım bir şeydir...

su=h2o tanımı zaten bin beşyüz yerde aynen bu şekilde yazıyor, sözlüklerden önce de yazıyordu, yazılmaya da devam edecek,
senin varsa bi numaran, yaz, görelim...

dümdüz ansiklopedik yazıyı, öyle bilgiyi ben niye sözlükte arayımki..
en fazla yorumunu yaparsın, yine sende oluşan fikri anlatırsın, link verirsin..
ama o link te olan bilgiyi buraya yazmak çok saçma...

tamam kopyalayıp yapıştırmıyorsun da, orada okuduğunu öğrenmişsin, kopyalamadan aynısını kafandan yazıyorsun.. varmı sana ait *bir ek, *bir katkı, ...?

şahsen başlıklara yazmadan önce üşenmiyorum, okuyorum bütün tanımları, ama bu, "sarının bir tonudur, yeşil renkli bir meyvedir" tanımlarının, okuyana vakit kaybettirdiğini, yazana da bir faydası olmadığını düşünüyorum,

yine bu başlık altında öğrendiğim,
ilk tanımda, bildiğimiz standart klasik sözlük anlamının yazılması, yeterli ve mantıklıymış zaten, ama ondan sonrası gerçekten, ekleyeceğiniz bir şey yoksa, kuru kalabalık bana göre,

başlıkların altını, birbirinin aynısı, niteliksiz tanımlarla doldurmanın, sözlüğe bir katkısı yok, hatta zararı var.
bknz. diğer sözlükler...

tekrar aynı şeyi söyleyeceğim, illaki süper olması lazım demiyorum, yanlış anlaşılmasın.. ama,

"iyi/kötü, bi numaranız yoksa, tanım yazmayın..."
devamını gör...

at gözlüğünü yavaşça çıkarması gereken insandır.
devamını gör...

tüm rezil anılarım film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor.
devamını gör...

biz insanlık olarak güzel dünyamızı yaşanamayacak bir hale getirmişiz, bu nedenle mars’ta kolonileşmişiz. ama bu kolonide sosyalist bir düzen işliyor. bu önemli bir detay. her şeyimize karışılıyor. 1984 vari bir ortamdı yani. big brother’dan başka kimseyi sevemezsin bile, o kadar. anneciğime sarılamadım bile, yasak diye uyardılar beni. berbat bir ortam kısaca. yaşadığımız yere gelince, kocaman apartmanlar içindeki minnacık dairelerden bir tanesindeydik. sonra deprem olacağı anonsu geçti, herkeste bir telaş, apartman kocaman ve çok katlı olunca insan da boldu tabi, koşuştura koşuştura depremden korunacak bir yerler aramaya başladık. bir yer bulup çömeldim sonunda, deprem olsun diye bekliyorum ama bir stres oldum, yani o depremi yaşamış kadar oldum. o kadar korktum ki anlatamam. sonra etrafta bir aydınlık gördüm, bir baktım apartman en alt kattan yanmaya başlamış. ben de bizi kandırıyorlar, yanacağız diye bağırıp en üst katlara doğru kaçmaya başladım. altlar alev içindeydi çünkü. kaçıyorum kaçıyorum yol bitmiyor anacım. o yangın olayı da tatbikatmış, hiçbir şeycikler olmadı bana. ama olmuş kadar korkuttu beni şu rüya.
devamını gör...

beni de hatırlarsınız artık gençler. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim