yeni chp
bu partide sezgin tanrıkulu denilen ajanlığı tescilli bir kürtçü, mehmet bekaroğlu gibi atatürk'e ''kefere kemal'' diyen bir işidci genel başkan yardımcılığı yapıyor. hdp'nin şehir görmüş halidir yeni chp. atatürk ve altı ok ile uzaktan yakından alakaları yoktur. akp ile eşit oranda nefret biriktiren sevimsiz tiplerin doluştuğu bir oluşumdur.
devamını gör...
nilgün marmara
eşinin, o öldükten sonra, kendi kendine takılırdı, aslına bakarsanız şiir yazdığını bile bilmiyordum cümlesinden, hayatını anlayabileceğimiz şairemiz.
devamını gör...
imrenilen sözlük yazarları
her yazarın farklı bir üslubu, farklı konularda bilgi dağarcığı, farklı bir dünya görüşü var. bu yüzden her yazarın imrenilecek bir yönü var; tek kişi bazlı bir genelleme yapamam bu konuda. sadece , buradaki farklılığı seviyorum. her türden sebzenin olduğu sebze çorbası gibi, açık büfe kahvaltı gibi.
devamını gör...
yalnızken yapılacak en güzel aktivite
temizlik.
ne istersem atıyorum, kimse ses çıkaramıyor.
çocukların odalarının altını üstüne getiriyorum.
birde müzik açıyorum, bangır bangır.
içimdeki çılgın temizlikçi ortaya çıkıyor.
günün sonunda muhakkak bir yerimi yaralayıp finali yapıyorum.
ne istersem atıyorum, kimse ses çıkaramıyor.
çocukların odalarının altını üstüne getiriyorum.
birde müzik açıyorum, bangır bangır.
içimdeki çılgın temizlikçi ortaya çıkıyor.
günün sonunda muhakkak bir yerimi yaralayıp finali yapıyorum.
devamını gör...
drifting home
animasyonunu çok başarılı bulduğum bir 2022 netflix filmi. konu da çok güzel ama bu kadar uzun olması gereksiz olmuş. bir buçuk saatlik bir filmde de konu toparlanabilirdi. bu tarz filmleri çok sevmediğim için eksi yönleri daha çok olunca da biraz sıkıldım. hatta son bir saati 1.5 hızlandırıp öyle izledim. hiçbir şey farketmedi, altyazıları bile kolaylıkla okudum. karakterlerin mimikleri çok iyiydi ama bunu da başarılı buldum.
konu kardeş gibi büyüyen iki çocuğun bazı sebeplerden artık konuşmaması ve birbirlerinden uzaklaşmaları anlatılıyor. anılarla dolu eski evleri artık yıkılacakken ve hakkında hayaletli ev söylentileri yayılmışken son bir ziyaret yapıyorlar eve. sonra yağmur yağıyor seller boşanıyor derken gözlerini bir açıyorlar koca bina sanki bir okyanus içinde yüzüyor. e bu çocuklar aç aç nasıl dayanacaklar, buraya nasıl geldiler konularına bir cevap buluyorlar gibi ama asıl sorun başka. burdan nasıl kurtulacaklar? fantastik ögelerin de içinde bulunduğu, insani ilişkileri ve sorunları irdeleyen, çocuklar üzerinden bunların anlatıldığı ama büyükler için yapılmış bir film. film güzel ama hızı 1.5 yapıp izleyin.
konu kardeş gibi büyüyen iki çocuğun bazı sebeplerden artık konuşmaması ve birbirlerinden uzaklaşmaları anlatılıyor. anılarla dolu eski evleri artık yıkılacakken ve hakkında hayaletli ev söylentileri yayılmışken son bir ziyaret yapıyorlar eve. sonra yağmur yağıyor seller boşanıyor derken gözlerini bir açıyorlar koca bina sanki bir okyanus içinde yüzüyor. e bu çocuklar aç aç nasıl dayanacaklar, buraya nasıl geldiler konularına bir cevap buluyorlar gibi ama asıl sorun başka. burdan nasıl kurtulacaklar? fantastik ögelerin de içinde bulunduğu, insani ilişkileri ve sorunları irdeleyen, çocuklar üzerinden bunların anlatıldığı ama büyükler için yapılmış bir film. film güzel ama hızı 1.5 yapıp izleyin.
devamını gör...
hekate
hekate, anadolu asıllı bir tanrıçadır. kendisine yunan mitolojisinde yer bulmuştur. sıklıkla üç yüzlü bir tanrıça olarak betimlenir. ayla ve denizle ilişkilendirilmiş büyüye hükmeden tanrıçadır. cehennemin kapılarını koruduğu da söylenir. ayın şekilleri olarak hilal-dolunay-sondördünü, başka bir deyişle bakire-anne-kocakarıyı temsil eder. diğer suratlarının demeter ve persephone olduğu söylendiği gibi selene ve artemis olarak da geçer. simgeleri ay ve köpektir.
devamını gör...
küçükken bahçelerden meyve aşıran yazarlar
aralarına dahil olduğum ancak aşağıda anlattığım anı ile tövbe ettiğim yazarlardır.
hiç unutmam yaz tatilindeyiz. yan komşumuz yıllardır tanıdığımız, artık ailemizden sayılan insanlar. çocuklarıyla da yaşıt olduğumuz için kardeş gibi büyüdük hep. biz nereye gitsek onları götürüyoruz, onlar nereye gitse bizi alıyorlar.
yine o günlerden biriydi, pikniğe gideceklerdi ve bizi de götürdüler kardeşimle. gittiğimiz alan meyve bahçeleri ile dolu evlerin önünden dereler akan, salıncaklar, oyuncaklar ne ararsan var olan rüya gibi bir yerdi benim için.
arkadaşlarla oynamaya başladık ama oynamak da bir yere kadar sevgili yazarlar, meyve bahçelerine takıldı gözümüz. aynı meyvelerden pikniğe gelirken getirmiş olmamız bizi bağlamıyor, gördük bir kere tırmanıp toplayacağız hepsinden. yaptık da efendim, çeşit çeşit erik, elma, kayısı ne varsa topladık. yetmezmiş gibi tişörtlerimizin eteklerine doldurup "eve de götürelim, annemler de yer." diyerek açgözlülük de yaptık.*
yok hayır, yakalanmadık; hikaye burada başlamıyor.
yedik topladığımız meyveleri, planladığımız gibi eve de getirdik. bizimkiler sordu, "nereden geldi bu meyveler?" diye. anlattık, izin alarak toplama konusunda öğüt verdiler, sonra babam "bunlar ilaçlı gibi duruyor sanki, baksana dışına, yıkamadan yemediniz inşallah?" dedi. * "hıhım, elbette" diyerek konuyu geçiştirdik.
evet olay burada başlıyor sevgili yazarlarım.
ertesi gün kardeşimle öğleden sonra uykusuna yatmıştık. hayatımda hiç o kadar derin uyuduğumu hatırlamıyorum. kapı çalmış duymamışız, telefonla aramışlar duymamışız, cama taş atılmış duymamışız. ben uyuyorum tüm bu seslerin rüyamda olduğunu sanıyorum. kardeşim uyandırdı "abla, kapı çalıyor koş bak."* bir uyandım, babam kapıyı yumrukluyor, adımızı haykırıyor. pişkin pişkin "yaa tamam geldik baba ne bağırıyorsun, anahtarını neden almadın?" diye adama kızıyorum. bir yandan da kardeşim arkamdan tin tin geliyor, kıs kıs gülüyor.* babam kapıya bir omuz daha atsa kırılacak çünkü görüyorum kapı yerinden oynamaya başlamış, sesimi duyunca sakinleşti. ben kapıyı açar açmaz arkamdan koşturmaya başladı. kardeşim önde ben arkada babam benim arkamda evde koştuğumuzu düşünün sevgili yazarlar.* kardeşim zeki, en yakın sığınak olan tuvalete girdi, babam onu bıraktı arkamdan koşuyor, hemen odama girdim, kapıyı kapadım. babam kapıya kadar geldi, yüksek ihtimal dişlerini sıktı, iki üç kere duvara vurdu gitti.
meğerse bizim yediğimiz eriklerden zehirlendiğimizi sanmış bu yüzden paniklemiş. saatlerce kapıyı bacayı zorlamışlar girmek için, son çare babam kapıyı kırmaya çalışmış.
düşündükçe gülüyorum ama çocuklarının zehirlendiğini sanarak çaresizce kapıya vuran babam aklıma geldikçe utanıyorum da.
her neyse efendim, işte o gün bugündür kimsenin bahçesinden izinsiz yaprak bile koparmadım ama meyveleri silmeden yemeye devam ettim.*
hiç unutmam yaz tatilindeyiz. yan komşumuz yıllardır tanıdığımız, artık ailemizden sayılan insanlar. çocuklarıyla da yaşıt olduğumuz için kardeş gibi büyüdük hep. biz nereye gitsek onları götürüyoruz, onlar nereye gitse bizi alıyorlar.
yine o günlerden biriydi, pikniğe gideceklerdi ve bizi de götürdüler kardeşimle. gittiğimiz alan meyve bahçeleri ile dolu evlerin önünden dereler akan, salıncaklar, oyuncaklar ne ararsan var olan rüya gibi bir yerdi benim için.
arkadaşlarla oynamaya başladık ama oynamak da bir yere kadar sevgili yazarlar, meyve bahçelerine takıldı gözümüz. aynı meyvelerden pikniğe gelirken getirmiş olmamız bizi bağlamıyor, gördük bir kere tırmanıp toplayacağız hepsinden. yaptık da efendim, çeşit çeşit erik, elma, kayısı ne varsa topladık. yetmezmiş gibi tişörtlerimizin eteklerine doldurup "eve de götürelim, annemler de yer." diyerek açgözlülük de yaptık.*
yok hayır, yakalanmadık; hikaye burada başlamıyor.
yedik topladığımız meyveleri, planladığımız gibi eve de getirdik. bizimkiler sordu, "nereden geldi bu meyveler?" diye. anlattık, izin alarak toplama konusunda öğüt verdiler, sonra babam "bunlar ilaçlı gibi duruyor sanki, baksana dışına, yıkamadan yemediniz inşallah?" dedi. * "hıhım, elbette" diyerek konuyu geçiştirdik.
evet olay burada başlıyor sevgili yazarlarım.
ertesi gün kardeşimle öğleden sonra uykusuna yatmıştık. hayatımda hiç o kadar derin uyuduğumu hatırlamıyorum. kapı çalmış duymamışız, telefonla aramışlar duymamışız, cama taş atılmış duymamışız. ben uyuyorum tüm bu seslerin rüyamda olduğunu sanıyorum. kardeşim uyandırdı "abla, kapı çalıyor koş bak."* bir uyandım, babam kapıyı yumrukluyor, adımızı haykırıyor. pişkin pişkin "yaa tamam geldik baba ne bağırıyorsun, anahtarını neden almadın?" diye adama kızıyorum. bir yandan da kardeşim arkamdan tin tin geliyor, kıs kıs gülüyor.* babam kapıya bir omuz daha atsa kırılacak çünkü görüyorum kapı yerinden oynamaya başlamış, sesimi duyunca sakinleşti. ben kapıyı açar açmaz arkamdan koşturmaya başladı. kardeşim önde ben arkada babam benim arkamda evde koştuğumuzu düşünün sevgili yazarlar.* kardeşim zeki, en yakın sığınak olan tuvalete girdi, babam onu bıraktı arkamdan koşuyor, hemen odama girdim, kapıyı kapadım. babam kapıya kadar geldi, yüksek ihtimal dişlerini sıktı, iki üç kere duvara vurdu gitti.
meğerse bizim yediğimiz eriklerden zehirlendiğimizi sanmış bu yüzden paniklemiş. saatlerce kapıyı bacayı zorlamışlar girmek için, son çare babam kapıyı kırmaya çalışmış.
düşündükçe gülüyorum ama çocuklarının zehirlendiğini sanarak çaresizce kapıya vuran babam aklıma geldikçe utanıyorum da.
her neyse efendim, işte o gün bugündür kimsenin bahçesinden izinsiz yaprak bile koparmadım ama meyveleri silmeden yemeye devam ettim.*
devamını gör...
sahip olunan en eski tarihli kitap
aşk çölü- 1954 yılında basılmış. ve ilk baskı benim elimde. sahafta buldum. ve manevi deĝeri hiçbir şeyle ölçülemez. tekrar basılmış hali değil, o gün yani 67 yıl önce basılan háli ellerimde.
ve nazım hikmet - kuvayı milliye. o da ilk baskılardan olmalı.
yılmaz güney' in endişe adlı kitabı var bi de 1974 yazıyor içinde. ve kitap imzalı.. .söyleyeceklerim bu kadar .
ve nazım hikmet - kuvayı milliye. o da ilk baskılardan olmalı.
yılmaz güney' in endişe adlı kitabı var bi de 1974 yazıyor içinde. ve kitap imzalı.. .söyleyeceklerim bu kadar .
devamını gör...
azam ali
büyüleyici bir sese ve yeteneğe sahip sanatçı.
eşi loga ramin torkian ile beraber çalışır. eşi de bir çok enstrümanı çalabilme yeteneğine sahiptir.
iranda doğup devrimden sonra hindistan'a gidip ilk gençlik yıllarını orada geçirir. daha sonra abd' ye gider ve hala orada yaşamaya devam ediyor.
şarkı söylemediği dil yoktur desem abartı olmaz sanırım. türkçe, kürtçe, farsça, ingilizce, hindistanda konuşulan bilumum dil ve hatta ölü diller.
etnik şarkıları elektronik öğelerle birleştiren bir tarzı var.
türkiye'de defalarca konser vermesine rağmen hep kaçırdım. konserine en çok gitmek istediğim sanatçıdır.
eşi loga ramin torkian ile beraber çalışır. eşi de bir çok enstrümanı çalabilme yeteneğine sahiptir.
iranda doğup devrimden sonra hindistan'a gidip ilk gençlik yıllarını orada geçirir. daha sonra abd' ye gider ve hala orada yaşamaya devam ediyor.
şarkı söylemediği dil yoktur desem abartı olmaz sanırım. türkçe, kürtçe, farsça, ingilizce, hindistanda konuşulan bilumum dil ve hatta ölü diller.
etnik şarkıları elektronik öğelerle birleştiren bir tarzı var.
türkiye'de defalarca konser vermesine rağmen hep kaçırdım. konserine en çok gitmek istediğim sanatçıdır.
devamını gör...
kitap ayracına para vermeyip parayı kitap ayracı olarak kullanmak
öyle güzel ayraçlar var ki görseniz 'para mı vercem ulan ayraca' demez, üstüne bir de koleksiyon yaparsınız. ama görmeniz lazım önce. kitapta çok güzel duruyor, bir heybet veriyor, harikalığına harikalık katıyor. bi' görseniz ama...
t: muhteşem ayraçlara henüz rastlamamış okur davranışı.
t: muhteşem ayraçlara henüz rastlamamış okur davranışı.
devamını gör...
yaşar kemal
yaşar kemal 1923 yılında osmaniye'nin hemite köyünde dünyaya gelmiş. babasının adı sadıktır. sadık bey, van'dan osmaniye'ye göçleri sırasında yola bulup ölümden kurtardığı, besleyip büyüttüğü yusuf adındaki evlatlık oğlu tarafından öldürülmüştür. henüz beş yaşlarındayken babasının ölümüne şahit olan yaşar kemal 12 yaşına kadar kekeme kalmıştır. bir kurban kesimi sırasında kaza sonucu bir gözünü kaybetmiştir.* bu arada sadık bey'in ölümünden sonra yaşar kemal'in amcası olan tahir bey tüm mirasını dağıtıp yaşar kemal'in annesiyle evlenmiştir.
yaşar kemal ilkokul sondayken o zamanlar yukarı toroslar'da az buçuk bir üne sahip destancı aşık rahmi ile tanışır.
aşık rahmi, yaşar kemal'e ufak bir saz hediye eder ve onu yanına çırak olarak almak ister fakat yaşar kemal'i okuma fikri daha çok cezbetmektedir bundan ötürü ortaokula gitmeyi tercih edip eğitimi için adana'ya gider. hem fabrikalarda çalışmış hem okulunu okumuş fakat ortaokul son sınıftayken okulu bırakmak zorunda kalmış maalesef ki.
tam tarihini hatırlamakta biraz güçlük çekiyorum fakat 1950'li yılların ortalarında yaşar kemal adını yaşar kemal olarak değiştirmiştir.* ismini değiştirme sebebiyse cumhuriyet gazetesinde çalışmasıyla ilgilidir. cumhuriyet gazetesine girmeden 6-7 ay öncesine kadar mapus hayatı yaşıyordu yaşar kemal. abidin dino'nun yaşar kemal'in polisler tarafından tespit edilip işten çıkartılmaması adına verdiği tavsiye sonucu adını yaşar kemal yapmıştır.
yaşar kemal ilkokul sondayken o zamanlar yukarı toroslar'da az buçuk bir üne sahip destancı aşık rahmi ile tanışır.
aşık rahmi, yaşar kemal'e ufak bir saz hediye eder ve onu yanına çırak olarak almak ister fakat yaşar kemal'i okuma fikri daha çok cezbetmektedir bundan ötürü ortaokula gitmeyi tercih edip eğitimi için adana'ya gider. hem fabrikalarda çalışmış hem okulunu okumuş fakat ortaokul son sınıftayken okulu bırakmak zorunda kalmış maalesef ki.
tam tarihini hatırlamakta biraz güçlük çekiyorum fakat 1950'li yılların ortalarında yaşar kemal adını yaşar kemal olarak değiştirmiştir.* ismini değiştirme sebebiyse cumhuriyet gazetesinde çalışmasıyla ilgilidir. cumhuriyet gazetesine girmeden 6-7 ay öncesine kadar mapus hayatı yaşıyordu yaşar kemal. abidin dino'nun yaşar kemal'in polisler tarafından tespit edilip işten çıkartılmaması adına verdiği tavsiye sonucu adını yaşar kemal yapmıştır.
devamını gör...
30 yaşından sonra enstrüman çalmayı öğrenmek
bazı insanlar ne yazık ki çocukken hobi edinecek lükse sahip olmayabiliyorlar. enstrüman, resim, bale, basketbol vesaire kurslara gidip hobi edinerek, en masum yaşlarını güzelliklerle dolu dolu geçirmek yerine akla hayale gelmeyecek şeyler yaşıyorlar.
bu nedenledir ki kaç yaşında olursa olsun ve ne yapıyorsa yapsın bir insanı aa yaşına bak bir de yaptığına bak şeklinde yargılamamalıyız. enstrüman öğrenmenin yaşı olmaz. çünkü kaç yaşına gelirseniz gelin enstrümanla vakit geçirdikçe ruhunuzu dinlendirici bir etkisi var. fakat belirli bir yaştan sonra öğrenmek gittikçe zorlaştığı ve sorumluluklar epeyi arttığı için 30 yaşından sonra enstrüman çalmayı öğrenen insanı koskocaman tebrik etmek gerektiğini düşünüyor ve tebriklerimi iletiyorum. *
bu nedenledir ki kaç yaşında olursa olsun ve ne yapıyorsa yapsın bir insanı aa yaşına bak bir de yaptığına bak şeklinde yargılamamalıyız. enstrüman öğrenmenin yaşı olmaz. çünkü kaç yaşına gelirseniz gelin enstrümanla vakit geçirdikçe ruhunuzu dinlendirici bir etkisi var. fakat belirli bir yaştan sonra öğrenmek gittikçe zorlaştığı ve sorumluluklar epeyi arttığı için 30 yaşından sonra enstrüman çalmayı öğrenen insanı koskocaman tebrik etmek gerektiğini düşünüyor ve tebriklerimi iletiyorum. *
devamını gör...
10000 karma puanı
an itibariyle geçtiğim karma puanı.
(bkz: bu gurur hepimizin)
(bkz: bu gurur hepimizin)
devamını gör...
sözlük kavgası
herkes kalbinin ekmeğini yer birader. burada klavye karşısındayım diye ağır abi ayakları oynayabilirsiniz. bir hataya düşüp bana bulaşırsanız gazeteye çıkarsınız. sözlükte başlayan kavga ölümle sonlandı diye manşet olursunuz.
benim dedem sicilya doğumlu. biz babadan oğula mafyayız.
benim dedem sicilya doğumlu. biz babadan oğula mafyayız.
devamını gör...
normal sözlük
sıkıntı yaşayan yazara anında yardımcı olan sözlüktür. tadından yenmeyen sözlüktür.
*
nickaltı bildirimi de var, nick bildirimi de. yepişyeni bir özellik.*
wawwww.
aya çıkmak isteseler, onu da yapacaklar demek ki.
*
tanıtım ve medyada bir kopukluk var, onu da bu seferlik ben yapıyorum sevabına.
*
nickaltı bildirimi de var, nick bildirimi de. yepişyeni bir özellik.*
wawwww.
aya çıkmak isteseler, onu da yapacaklar demek ki.
*
tanıtım ve medyada bir kopukluk var, onu da bu seferlik ben yapıyorum sevabına.
devamını gör...
yazarların hayalleri
almanca öğrenip almanya'ya yerleşme hayalim var. bir de bilim kurgu romanı yazma düşüncem var kaç yıldır. bakalım hayat bize neler yaşatacak.
devamını gör...
normal sözlük'ten kimler geldi kimler geçti
harbiden öyle yahu. kimler geldi kimler geçti. biz burada iyisiyle kötüsüyle ne numuneler tanıdık. bütün o iyi insanlar güzel portakallarına binip gittiler.
yemin ederim ben gitmeyeceğim. herkes gitsin ben kalacağım. yeni gelen bıcırıklara burada biz kimleri tanıdık diye anlatacağım.
lucifer bir gün gidecek. rahmetli ne sapıktı ulan diyeceğim.
sevişme konusu olacak durumumuz yoktu diye bir deyyus vardı diyeceğim her tanımında sevişirdi diyeceğim.
yemin ederim ben gitmeyeceğim. herkes gitsin ben kalacağım. yeni gelen bıcırıklara burada biz kimleri tanıdık diye anlatacağım.
lucifer bir gün gidecek. rahmetli ne sapıktı ulan diyeceğim.
sevişme konusu olacak durumumuz yoktu diye bir deyyus vardı diyeceğim her tanımında sevişirdi diyeceğim.
devamını gör...
türk yazarlardan çaresizliği en iyi anlatan sözler
devamını gör...
