ağlamıştım. aşk olaylarını beceremeyeceğim taa o zamanlardan belliymiş.
devamını gör...

önce kendisinin sitemini gördüm, sonra da hakkındaki malum eleştiriyi (?) okudum. müsaadenizle, turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması'nın en komik alıntısıyla söze girişeyim: ilgili eleştiri haksız. esasen "onu kınamış ve ona laflar hazırlamıştım." fakat yazıp yazıp sildim. hem üzerime vazife olmayan bir işe karışmamak, hem meseleyi uzatmamak adına; hem de zaten cevabıyla kendisini gayet güzel ifade etmiş olduğu için. meja'yı savunmak elbette bana düşmez ama pek bir severim kendisini. hatta uzaktan uzağa haset de ederim, "ulan nasıl yazabilir böyle, nasıl bilebilir bu kadar ya?" diye.* vesileyle bir iki kelamım da bulunsun burada madem. hatta geç bile kaldı.

her nedense, bütün memleketin, kaliteli insanları olabildiğince yadırgayarak küstürmek, onlar çekilince de kalan bayağı insanları kendisinden gördüğü için kıymete bindirmek gibi bir huyu var. çeşitli sebeplerden olsa gerek bu: entelektüelite yerine popüler kültüre değer verildiği için de olabilir, özgüvensizlikten de, dikkat çekme çabasından da ya da. mesela bu memlekette celal şengör gibi bir bilim insanı, yalnızca "kendi dışkısını tatması" üzerinden aşağılanıp dalga konusu yapılabilir. neden? çünkü kendisine, söylemlerine ve çalışmalarına akademik düzeyde cevap verecek biri yok. tek tük çıkarsa da, "eheh celal amca acıktıkça tuvalete gidiyorsundur" gibi aptal aptal sözde şakaların yanında esamesi okunur mu? onları değerlendirebilecek gerekli kapasitedeki kaliteli insanımız var mı? nadir.

bu bağlamda meja, kafa sözlük'ün gerekli kapasitedeki kaliteli insanlarından biri. adeta bir hazine. gözümde hep delilik ile dahilik arasındaki ince çizgide; okumaktan gözleri akmış, yazmaktan elleri titrerken canlanıyor. mesela bir yandan andromeda galaksisi hakkında okuma yapıyor, bir yandan james webb uzay teleskobu'nun fırlatılması çok geciktiği için küfürler yağdırıyor; ay'a aslında gidilmediğini iddia eden birini görünce evde "zırva!" diye haykırıyor, durup durup bir şeyler icat edip sırıtıyor gibi kendi kendine. arada bir einstein'a nazire yapıp dilini falan çıkarıyor böyle.*

üzmesin kendini içi boş, nedeni belirsiz, gereksiz eleştirilere. kendisini okurken biçare cehaletimizi bir nebze giderebiliyorsak, bir nebze olsun keyifli vakit geçirebiliyorsak; eh, ne mutlu ona. var olsun. yazsın hep, gözümüzün dibinde olsun.*

son söz: elbette herkesin herkesi eleştirebilmeye hakkı var, kimse karışamaz buna. hatta muhteşem şeyler eleştiriler, o insanın kendini geliştirebilmesi adına. ama sanki içlerini doldursak mı biraz? mesela sorsak mı bazen kendimize:

kadın gök bilimci, sen necisin?*
devamını gör...

" türkçülük dün bir kaynaktı, bugün bir çaydır. yarın coşkun bir ırmak olacak ve önünde yabancı duygu ve düşüncelerden gelen bütün engeller yıkılacaktır."
devamını gör...

evlendiğinde de, eee ne zaman çocuk yapacaksın diye soran insandır. yani bir türlü yakanı bırakmazlar.
devamını gör...

hala yaşıyorsan ne ala.
devamını gör...

selamın aleyküm yaz 6600'a gönder, aleyküm selam cebine gelsin.
devamını gör...

iki şeyi birbiri üzerine getirmek.
bir kaç kişi ile uyuşmak.
çalışıp çabalamak.
hazırlanmak.
toprağın suyu emmesi anlamına da gelir.
son zamanlarda ergenlerin birbirlerine gönderdikleri "zoom'da çok iyi eviştiler" mesajlarından dolayı merak unsuru olmuş bir kelimedir.
devamını gör...

felsefe'nin amacı çözüm bulmak değildir. onlara göre her cevap, yeni bir soru doğurur. aslolan da budur; yaradılışı sorgulurken çözüme gidemezsiniz.

felsefe'ye giriş yaparken karşınıza ilk şu çıkar; felsefe sistematiktir ve birikerek ilerler.
devamını gör...

izmir'in selçuk ilçesinde çekilen epey ürkütücü bir korku filmidir. 388@0.
devamını gör...

havacılıkta ; bir hava aracının liderliğinde ,birden fazla uçakla beraber uçuş yapılması anlamına gelir.

devamını gör...

kabe nin içinde doğan tek insan.

rivayet odur ki;

annesi fatıma kabe yi tavaf ederken sancılanır.gidecek bir yer bulamadığı için kabe nin taşına yaslanır ve allah a yalvarır. allah duasını kabul eder, kabe nin taşları yarılır. kabe nin içinde ali (as) yi dünya ya getirir. kabe nin yarıldığı yerin adı "müstecar" dır.


peygamberimizin çocukluğuna benzeyen bir çocukluk yaşamıştır. 8 yaşında iken mekke de kuraklık baş gösterir. babasının maddi durumu bozulur. babası da bir evladını o dönem maddi durumu iyi olan peygamberimize vermeyi teklif eder. peygamberimiz ali yi yanına alır. tıpkı ebu talip in onu sahiplendiği gibi o da ali yi sahiplenir. ali nübuvet evinde peygamberin sofrasında büyür. hem ruhen, hem bedenen.

peygamberimize nübuvet geldiği zaman ilk iman edenlerdendir. bir rivayete göre ikinci iman eden kişi 13 yaşındaki ali dir. ilki hz hatice dir. ali şeriati bu durumu şöyle açıklar; "o büyük el, o küçük eli tuttuğu vakit, bir devrim yaşandı."

peygamber (saa) hicret ettiği zaman, o nun yatağına yatmayı kabul eden ali(as), görüp görülebilecek en büyük fedakarlığın nasıl olduğunu gösterdi. (düşünün bir an; gaza gelip ben yatarım diyebilir her insan. ama bir gece boyunca ayakları titremeden, korkmadan durmak hiçbir canlının yapamayacağı bir fedakarlıktır. ölümün o soğuk yüzü bu derece yakın iken, koca bir gece boyunca, o ölüm yatağında korkusuzca yatmak anca bir aslana yaraşır.)


peygamberimiz(saa) hicret eden muhacirleri, ensar ile kardeşlik ahdi yaptırır iken, kendi gibi muhacir olan ali(as) yi kendine kardeş seçmiştir. bu çok özel bir ayrıntıdır.


bedir savaşında bir rivayete göre 18, diğer bir rivayete göre 24 müşrik öldürmüştür.
esedullah(allah ın arslan'ı ünvanı buradan gelir.)

uhud savaşında ali(as) abdudarroğullarından 9 kişiyi öldürdü. (bu 9 kişi uhud savaşında sancak tutan ailenin mensubudur. yani komuta kademesinde ki 9 kişiden bahsediyoruz.) bunun üzerine gökten bir nida geldi;" la fetta illa ali, la seyfa illa zülfikar." (ali den başka yiğit, zülfikar dan başka kılıç yoktur.)
hz ali (as), 70 kılıç darbesi yemiştir uhud savaşında.

hendek savaşında, kureyş ordusu bütün gücüyle savaşmaya gelmişti. medine nin etrafını hendek kazarak savunma stratejisi ile karşılayan müslümanları, hendekleri kureyşli 6 komutan tarafından aşıldı. komutanların başında ki isim amir ibn abduvedd idi. çıkıp meydan okudu; "içinizde cenneti arzulayan yok mu? hani cennetiniz?" bu komutanı tanıyan müslümanları korku sardı (bu adam tek başına bir grup askeri öldürmüş biridir. korkmaları normal bir durumdur.) hatta atının ayaklarını kesti. (gemileri yaktım demek bu.) bunun üzerine ali(as) peygamberin izni ile savaşmak istediğini söyledi. peygamber izin verdi. ve ali(as) atının ayaklarını kesen bu zalimin ayaklarını kesti. bunun üzerine amr, ali nin yüzüne tükürdü. ali, amr ı öldürmekten vazgeçti. amr; "gel yarım bıraktığın işi bitir. beni bu utanç içinde bırakma" dedi. bunun üzerine ali, amr ın yanına geldi ve dedi ki; "seni o zaman öldürseydim nefsim için öldürmüş olacaktım. benim seninle savaşım dinim içindir." dedi ve amr ı öldürdü. amr ın öldüğünü gören diğer 5 kişi kaçmaya çalıştı. ali bunlardan birini daha öldürdü. bunun üzerine kureyşliler gerisin geri kaçtılar.
bunun üzerine peygamberimiz şöyle buyurdu ;
" ali nin hendek teki darbesi, bütün insanların ve cinlerin ibadetinden daha hayırlıdır."


hayber fethi hz ali(as) nin eliyle gerçekleşmiştir. hayber kalesi kuşatılmış, bir kaç fetih denemesi başarısız olmuştu. peygamberimiz(saa) buyurdu ki;
"yarın sancağı öyle birine vereceğim ki; hem allah, hem de resulü onu sever." bunun üzerine herkesi merak sarmıştı. sabah olunca peygamberimiz ali (as) yi çağırdı. ali nin gözlerinde ağrı olduğu için ekmek yapıyordu savaşçılara. peygamberimiz ali(as) nin gözlerine elini sürdü ve ona dua etti. zırhını kendi eliyle giydirdi. ve ali meydana çıktı. hayber in en güçlü iki kahramanı haris ve merhab ı savaş meydanında yere serdi. bunun üzerine kale kapısını yerinden sökerek kendine kalkan yaptı. rivayet edilen odur ki; o gün 8 yahudi savaşçısı, zülfikar ile öldürülmüştür.

(peygamber (saa) in yaşadığı dönemde ki hz ali (as), böyle bir biyografidir. peygamber vefat ettikten sonra ki biyografi, ayrı bir entry konusudur.)
devamını gör...

valla öyle hissediyorum. aynen öyle..
devamını gör...

işin aslına bakarsanız bu tarz mevzulara çok takılmamak lazım. özellikle sosyal medya egemenliğinin her geçen gün arttığı internet ortamında, bu tarz hareketler davranış biçimi haline gelmiş durumda.

insanlardaki kendini görünür kılma çabası, beğenilme ve onaylanma isteği had safhada, karşınızda gürül gürül akan bir coşku seli var. bunun önüne yasaklarla geçebilmeniz mümkün değil. zira bunun başka sonuçları olacaktır.

şöyle ki; insanların yoğun olarak bir arada bulunduğu mecralarda, herkes kendine yakın olana doğru meyleder. küçük gruplaşmalar başlar. bu gruplaşmalar bir çembere dönüşür ve bu bağlamda kimse o çemberin dışına çıkmak istemez. kendinize yakın olanı ileti kalitesi çok da önemli olmadan beğenmeye başlarsınız. mevzu zaten al gülüm ver gülüm olayına dönmüştür.

sözlüklerde durum böyledir ve ne yazık ki, siz ne kadar kendinizi parçalasanız da bu durum değişmeyecektir. bu mevcut gerçekliğe yasaklama ve sınırlama getirdiğinizde, ilk tercih her zaman çemberin içerisine olacaktır ve sonrasında limit dolduğunda, sizin ya da başkalarının değerli gördüğü iletilerin bırakın oylanmasını, okunması durumu bile ortadan kalkacaktır. ki bu daha kötü

ayrıca bu tarz ortamlarda sözlüğün kalitesini düşürecek, insanları kin ve düşmanlığa sevk edecek ayrıştırıcı hareketler dışında, insanların ne yaptığı çokta umurunuzda olmasın derim. zira herkes kendi meşrebince bir şeyler yazıyor, çiziyor. seri artı almak sizin benim, onun, bunun hoşuna gitmiyor olsa da, bundan hoşlanan ve keyif alan insanlar var. bırakınız yapsınlar, bırakınız butonlara bassınlar.

asıl önemli olan sizin kendi tavrınızdır. durduğunuz yerdir. kendi paylaşımlarınızı kimsenin paylaşımları ile kıyaslamanıza lüzum yoktur. neyi nasıl yaptığınızı zaten biliyorsunuzdur. sizin emeğinizin hakkını verenler var olduğu müddetçe de, diğer tarafta akan gürül gürül coşku selinin umurunuzda olmaması gerekir.

serzenişinizde sonuna kadar haklı olsanız dahi bunları göz önünde bulundurun derim. okumak isteyen, keyifli ve bilgilendirici iletilere ulaşmak isteyen bir şekilde bunu başarıyor. kendi adıma söyleyeyim, her gün keyifli ve kaliteli iletileri olan yazarları bulup, yazılarının inciğini cıncığını çıkarıyorum. okuyorum ve hak ettikleri beğeniyi, o iletileri cidden beğendiğim için bırakıp ortadan kayboluyorum. bundan mahrum kalıp, iletileri okumayıp, seri artılama çılgınlığına kapılanlar aslında kendileri kaybediyorlar. çünkü sözlükte cidden kaliteli pek çok paylaşım var. bundan mahrum kalmak, onlara odaklanmamak sizin/bizim sorunumuz değil. bizatihi onların sorunu.

o yüzden bu sorunu onlara bırakalım, isterlerse kendileri çözsünler...
devamını gör...

tarihte 3 kez yıkılıp tekrardan inşa edilmiş, yapımında 10.000 işçi ile 5 yılda tamamlanmış günümüzdeki yani 3. ayasfoyanın 537 yılında yapıldığı ı. justinyanin ''seni geçtim süleyman'' tabirleriyle hikayeleşmiş ,yer altında sayısız dehlize sahip bunlar ile mucizelerin bağdaştırıldığı 7 kutsal emanetten birinin burda olduğu inanışının günümüzde de devam ettiği mimar sinan zamanında sofianın kubbe çökme sorunun payandalarla desteklendiği ve kubbenin pencere açıklıkları ile zayıflatıldığı bilinse de kimi kaynaklara göre payandaların yapı statiğine hiçbir katkısı olmadığı incelenmektedir. ayasofya ,istanbulun fethi sonrasında sembolik olarak cami tipolojine en yakın yapılardan biri olması sebebiyle camileştirilen ,bu süreçte yapının ''kıble'' yönüne göre tasarlanmadığı için içerisine girdiğinizde bir camiden farklı olarak açılı bir imam makamı konumunun yer aldığı , içerisindeki akustik düzenin islam inancındaki ibadet biçimiyle olan uyuşmazlığı sonucunda müezzin mahvelini sayısınında bu sebeple cemaat kavramında işitilebilme sorununun önüne geçmek amacı ile çoğlatığını görürüz .içerisinde ve çevresinde bir çok eğitim sağlık vb kurumlara ev sahipliği yapmış ayasofya zamanında ücretli olması ve o ücreti karşılayamıyacak bir çok türk gencimiz tarafından ziyaret edilememiş kültürel bir değerimizdir .
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

11.olduğum liste.
vallahi sıkıldım. kimse kimsenin yazdığını okumuyor. karşılıklılık esasına dayalı oluşuyor. kim daha fazla birilerine artı oy fav atarsa o karşılığında aldığı puanlarla yükseliyor. evet ben de bunu yapıyorum. oyunun kuralı bu olmuş çünkü. ben kitap istiyorum, sebebi sadece bu

ha, merak edenler için girin bakın kaç tane saçma entryim var, ne yazmışım?

bence bu artı oyu verenler görünmemeli ki okunan ve beğenilenlerin gerçekten beğenildiği belli olsun.
devamını gör...

yoldaş haber yolladı, başıboşların orası da paspas yapılacakmış diye uyardığım ikili..

yine nöbet kakalanmış bunlara cumartesi cumartesi ahahahha

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu tip başlıkların herkes için çok üzücü olduğunun farkındayım. olayın içeriği hakkında da yorum yapmayacağım çünkü çok kızgınım ve uygun kelimeleri seçmekte çok zorlanıyorum. ancak birkaç nedenle kendimi bu başlığı açmak zorunda hissettim:
1. aramızda yaşayan ve lafa gelince hepimizden daha ahlaklı olan bu rezillerin ifşa edilmesi. altın çağını yaşayan adalet sistemimizde bu rezillerin geçici de olsa tutuklanmaları ancak bu şekilde sağlanabiliyor.
2. gerçekten tecavüze uğrasaydı bugüne kadar susmazdı diyenlerin az da olsa utanması. bu konuda çok umutlu değilim.
3. toplumda hassasiyet oluşması. olumlu bir gelişme beklemiyorum ya umarım bu şekilde olumsuzluklar biraz azalır.
buradan

edit: altta bir arkadaş başlıkta hem iddia olduğunu belirtip hem de şüpheli hakkında yaratık yazmamı doğru bulmamış. başlığın iddia edilmesi şeklinde açılmasının sebebi linkteki haberin bu şekilde olması. yaratık yazmamın sebebi de haberdeki iddia ve anlatımların tutarlı ve kan dondurucu olması. kendi adına da endişelenme dostum, hiç kimse tanıdığı veya tanımadığı hiç kimse hakkında buna benzer ağır ve ayrıntılı bir iftira atmaz.

edit 2: bir başka yazar da masumiyet karinesinden, şüpheli-sanık ayrımından, iddia sahibinin bunu ispatlaması gerektiğinden bahsetmiş. öncelikle yıllardır uygulandığını görmediğim bu kavramları tekrar gördüğüm için çok duygulandığımı belirteyim. kendisine teşekkür ediyorum. altına da hakim değilsiniz işinize bakın demiş. kardeş bu memlekette tutuklamalar cmk'ya göre değil, sosyal medyadaki paylaşım sayısına göre yapılıyor. işimiz bu yani.
devamını gör...

sözlüğe girdiğinde "aman aman nerelere geldik" diyecek yazardır.

gel hele gel panayır var gel.
devamını gör...

efsane bir gruptur. şarkıları o kadar etkileyici ki kendinizi sürekli dinlemek zorundaymışsınız gibi hissettiriyor. böyle insanlar varken bizim gündemde olan şarkıcılar ne iş yapıyor merak ediyorum doğrusu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim