geberen rasim'in şişko kızı mısın
akape seçmeni bir osmanlı torunudur.
bayrağı sever.
ezanı sever.
askerini polisini sever.
süslü süleyman ve uzunu sever.
kadın, ağaç ve hayvan düşmanıdır.
evet genel profili budur.
bayrağı sever.
ezanı sever.
askerini polisini sever.
süslü süleyman ve uzunu sever.
kadın, ağaç ve hayvan düşmanıdır.
evet genel profili budur.
devamını gör...
sussam olmuyor susmasam olmaz
hayat böyledir çoğu kez. ne yapacağını şaşırtır insana.
sussam gönül razı değil söylesem tesiri yok falandır.
ayrıca (bkz: hakim bey) şarkısının sözüdür.
sussam gönül razı değil söylesem tesiri yok falandır.
ayrıca (bkz: hakim bey) şarkısının sözüdür.
devamını gör...
getir
beş para etmez bir uygulama.
devamını gör...
normal sözlük’ün hayatınızda yarattığı değişiklikler
gün içerisinde daha az sıkılmaya başladım. sosyal medya vb daha az ihtiyac duymaya başlamamla bir yandan izole olmuş gibi hissettirirken bir yandan burada anonim olarak fikirlerimi belirtip başkalarının fikirlerini okurken sosyalleşmiş gibi hissettirdi.
devamını gör...
gece çatırdayan eşyalar
çaresi basit.
eve sokaktan bir kedi al ve her şeyi ona yor.
artık huzurla uyu.
yat yat, kedidir o kedi...*
eve sokaktan bir kedi al ve her şeyi ona yor.
artık huzurla uyu.
yat yat, kedidir o kedi...*
devamını gör...
başak cengiz
tanımadığı bir cani tarafından tasarlanarak vahşice katledilen bir kadın.
bu hanımefendinin başına gelen ve onu bu dünyadan ayıran olayın adı ise tek kelime ile "vahşet"tir.
haberlerin içeriğini okurken kanım dondu. "tasarlayarak canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme"dir bu. ceza en ağır şekilde çektirilmelidir. ancak bu kadarı da yetmez. yetmiyor. ne yazık ki tüm bunlar gideni geri getirmeyecek. ailesi, sevdikleri, arkadaşları ne durumdalardır şimdi kim bilir? ben tanımadığım halde düşünürken bile boğuluyorum ki onları hayal bile edebiliyorum. elden bir şey gelmiyor ne yazık ki sabır dilemekten başka.
bir şeyler eksik bu ülkede veya olan şeyler yetmiyor. zira öyle olmasa kadın cinayetleri, hayvan katliamları, ormanlarda gerçekleştirilen sabotajlar bu denli olmazdı. ben bu toplumun rehabilite edilmesi gerektiğini düşünüyorum. her mahalleden sorumlu uzman psikolog olmalı, aynı aile hekimi gibi. kanunlar daha da caydırıcı hale getirilmeli ve boşlukları doldurulmalı. doldurulmalı ki, bu olayda olduğu gibi çıkıp caninin avukatı " psikolojisi bozuk, deli, mümeyyiz mahcur olduğundan ceza alamamalı" gibi ifadeler söyleyemesin. akli dengesi yerinde değilse neden dışarda? hadi dışarda diyelim neden bu adamın elinde samuray kılıcı var? normal şeyler değil bunlar, inanın değil.
bu hanımefendinin başına gelen ve onu bu dünyadan ayıran olayın adı ise tek kelime ile "vahşet"tir.
haberlerin içeriğini okurken kanım dondu. "tasarlayarak canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme"dir bu. ceza en ağır şekilde çektirilmelidir. ancak bu kadarı da yetmez. yetmiyor. ne yazık ki tüm bunlar gideni geri getirmeyecek. ailesi, sevdikleri, arkadaşları ne durumdalardır şimdi kim bilir? ben tanımadığım halde düşünürken bile boğuluyorum ki onları hayal bile edebiliyorum. elden bir şey gelmiyor ne yazık ki sabır dilemekten başka.
bir şeyler eksik bu ülkede veya olan şeyler yetmiyor. zira öyle olmasa kadın cinayetleri, hayvan katliamları, ormanlarda gerçekleştirilen sabotajlar bu denli olmazdı. ben bu toplumun rehabilite edilmesi gerektiğini düşünüyorum. her mahalleden sorumlu uzman psikolog olmalı, aynı aile hekimi gibi. kanunlar daha da caydırıcı hale getirilmeli ve boşlukları doldurulmalı. doldurulmalı ki, bu olayda olduğu gibi çıkıp caninin avukatı " psikolojisi bozuk, deli, mümeyyiz mahcur olduğundan ceza alamamalı" gibi ifadeler söyleyemesin. akli dengesi yerinde değilse neden dışarda? hadi dışarda diyelim neden bu adamın elinde samuray kılıcı var? normal şeyler değil bunlar, inanın değil.
devamını gör...
pame radyo yayını
bir an önce karşı kıyıya geçmek için sabırsızlıktan 22:30 olan yayın saatini 22:00 diye duyurduğum radyo programı*
devamını gör...
mehmet günsür’ün silik bir tip olduğu gerçeği
abimiz bildiğin yakışıklı. hatta abi demeye bile dili varmıyor insanın. bir aurası, duruşu, ruhu var bu adamın.
boş laf.
boş laf.
devamını gör...
üniversiteyi seks yapmadan bitirmek
oysaki yapana çift diploma veriliyor, nasıl böyle birşeyden mahrum kalırsınız.
devamını gör...
ilkokulda dışlanmak
en büyük travmalarımdan biridir. hiçbir zaman yaşıtlarıma ayak uydurabilen bir insan olmadım. daha farklı zevklerim ve ilgi alanlarım vardı. hem ilgi alanlarım hem dış görünüşüm yüzünden yıllarca dışlandım, ötekileştirildim. şimdi bile hala canımı sıkar bu konu.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
(k) endi mahlasim serendipce
(a) niden gelen mutluluk mu sence
(f) ütursuzca konuşmak gerekirse
(a) şk güzel be sevelim sevilelim bence
(a) niden gelen mutluluk mu sence
(f) ütursuzca konuşmak gerekirse
(a) şk güzel be sevelim sevilelim bence
devamını gör...
wolfgang amadeus mozart
“tanrının sesi”
herhalde hayatı hakkında en çok yanlış bilgi verilmiş kişidir. peki ama nereden çıktı bu uydurma tarih? yoksulluk içinde yaşadığı, alkolik derecede içtigi, kimsesizler mezarlığına gömüldüğü vs.
tüm bu yanlış bilgilerin temelinde o ünlü tiyatro müzikali ve sonrasında yapılan film vardır. (bkz: amadeus)
wolfgang amadeus mozart’ın hayatını konu alan 1984 yapımı filmdir. bir film olarak bakıldığında çok iyidir.
ilk olarak tiyatro eseri olarak sahneye konulmuştur. bir mozart hayranı olan ingiltere kraliçesi, oyunun yazarı peter shaffer’e;
“bu mozart değil! sizin bunu yapmaya hakkınız yok” diyerek sağlam giydirmiştir.
ancak oyun o kadar beğenilmiştir ki, ülkemizde de defalarca sahnelenmiştir. nisan ayında oyun istanbul’da tekrar sahnelenecek. okan bayülgen’ in mozart’ı, selçuk yöntem’in antonio salieri’ yi canlandırgı oyunu izlemeyi çok isterim.
asıl kıyamet filmden sonra kopar.
nedeni ise film, tarihi hatalarla doludur ve bu bilerek yapılmıştır. oyunun yazarı, filminde senaryosunu yazmış peter shaffer’dir.
tarihi kesitler anlatan filmler genelde hatalarla doludur. çünkü sinema, kurgu işidir. aksi halde zaten film değil, belgesel olurlar. tarih, film ya da dizilerden öğrenilmez. okumak gerekir.
özellikle sanat tarihi uzmanları, filmin gerçeği yansıtmadığını, tarihi gerçeklerin saptırıldığını belirtmişlerdi.
müzikal ve film; mozart’ın ömrünün son 10 yılını geçirdiği viyana günlerini anlatır. (25 yaşına kadar doğdugu şehir salzburg’da yaşamıştır.)
müzikal ve film bu ya! bir kötü karakter gereklidir. bu rol ünlü besteci salieri’ye verilmiştir. film ve tiyatro oyunu boyunca mozart’a düşmanlık beslemiş ve türlü oyunlar yapmıştır. oysa gerçekte olan salieri, mozart’a destek olmuş, onu viyana’da aristokrasi ile tanıştırmış yakın dostudur.
mozart yaşadığı dönemde en çok kazanan müzisyendi. yoksulluk içinde yaşadığı doğru değildir. ancak ömrünün son zamanlarında maddi sıkıntılara girmişti.
nedeni ise, osmanlı’nın viyana kuşatmasıdır. aristokrasi viyana’dan ayırılır, savaş hazırlıkları yapılır. mozart uzunca bir dönem konser veremez, opera sahneleyemez. borçlu olarak ölür. ancak hiç bir zaman yokluk içinde yaşamamıştır. tam aksine, hizmetçiler, atlı arabalar, özel uşakları olan biriydi. ama filmde ve oyunda dram yaratmak için yoksul olarak verilmiş.
avusturyalılar, mozart için “ o tanrının sesiydi. inanılmaz bir dahi ama biraz da deliydi” derler. tanrının sesi benzetmesi, ölümünden sonra 19. yy. yapılmıştır. ama filmde, yaşarken bu söz kullanılır.
en çok hata ise ölümü ve cenazesi hakkındadır. o dönem avrupada veba salgını vardır. ancak mozartın bu nedenlemi öldügü bilinmemekte. son günlerinde rahatsızlanır ve hastaneye gider. ancak veba teşhisi değil, romatizmal sorun denir. son 2 hafta boyunca yüksek ateş, halsizlik yaşar. annesi, çok sevdigi kız kardeşi ve eşinin anılarında, vebadan tek kelime edilmemiştir. dolayısıyla ölüm sebebi net olarak bilinmemekte.
cenaze töreni viyana’nın en büyük katedrali “aziz stephan dom” da yapılır. mozart, viyanalılar tarafından tanınan ve sevilen birisidir. ancak o dönem kral ll. joseph tarafından, salgın için alınan önlemler vardır. aristokratlar şehir mezarlığında kendilerine ait mezara, avamlar ise toplu mezara gömülürlerdi. mozart, orta halli bir müzisyen ailenin çocuğudur ve avamdır. o dönem cenaze törenleri sonrası, cenazeler viyana surlarına kadar getirilir ve burada mezarcılara verilirdi. aile define katılamazdı. burada açılan toplu mezarlara gömülme işlemi yapılırdı. kısa bir süre sona mozart’ın gerçek değeri anlaşılmıştır. o bir dahidir. eşi constanze, mezarı bulmak için uğraşmışsada nafile. çünkü, mozart’ında içinde oldugu toplu mezara mozart’ın ölmünden sonrada binlerce kişi gömülmüştür.
buraya filmde ve oyunda ki yanlışlıkları tek tek yazmayacağım. çünkü ben filmi beğenmiştim. izleyin derim. ama asıl tiyatro oyununu görmek gerekir.
sözlerimizi mozart’ ın ünlü eseri "rondo alla turca" ile bitirelim. türk marşı diye bilinen eser aslında yanlış çeviri kurbanıdır.
rondo, dans demektir. alla turca ise türk usulü. sonatın gerçek anlamı “ türk usulü dans”dır. ancak bu şahane sonata avrupada “türkish march” denir. ve bu şekilde türkçeye çevrilir.
avusturyalılar tarafından dünyada mozart eserlerini en iyi yorumlayan müzisyenlerden biri ise fazıl say olarak gösterilir.
amadeusagider
herhalde hayatı hakkında en çok yanlış bilgi verilmiş kişidir. peki ama nereden çıktı bu uydurma tarih? yoksulluk içinde yaşadığı, alkolik derecede içtigi, kimsesizler mezarlığına gömüldüğü vs.
tüm bu yanlış bilgilerin temelinde o ünlü tiyatro müzikali ve sonrasında yapılan film vardır. (bkz: amadeus)
wolfgang amadeus mozart’ın hayatını konu alan 1984 yapımı filmdir. bir film olarak bakıldığında çok iyidir.
ilk olarak tiyatro eseri olarak sahneye konulmuştur. bir mozart hayranı olan ingiltere kraliçesi, oyunun yazarı peter shaffer’e;
“bu mozart değil! sizin bunu yapmaya hakkınız yok” diyerek sağlam giydirmiştir.
ancak oyun o kadar beğenilmiştir ki, ülkemizde de defalarca sahnelenmiştir. nisan ayında oyun istanbul’da tekrar sahnelenecek. okan bayülgen’ in mozart’ı, selçuk yöntem’in antonio salieri’ yi canlandırgı oyunu izlemeyi çok isterim.
asıl kıyamet filmden sonra kopar.
nedeni ise film, tarihi hatalarla doludur ve bu bilerek yapılmıştır. oyunun yazarı, filminde senaryosunu yazmış peter shaffer’dir.
tarihi kesitler anlatan filmler genelde hatalarla doludur. çünkü sinema, kurgu işidir. aksi halde zaten film değil, belgesel olurlar. tarih, film ya da dizilerden öğrenilmez. okumak gerekir.
özellikle sanat tarihi uzmanları, filmin gerçeği yansıtmadığını, tarihi gerçeklerin saptırıldığını belirtmişlerdi.
müzikal ve film; mozart’ın ömrünün son 10 yılını geçirdiği viyana günlerini anlatır. (25 yaşına kadar doğdugu şehir salzburg’da yaşamıştır.)
müzikal ve film bu ya! bir kötü karakter gereklidir. bu rol ünlü besteci salieri’ye verilmiştir. film ve tiyatro oyunu boyunca mozart’a düşmanlık beslemiş ve türlü oyunlar yapmıştır. oysa gerçekte olan salieri, mozart’a destek olmuş, onu viyana’da aristokrasi ile tanıştırmış yakın dostudur.
mozart yaşadığı dönemde en çok kazanan müzisyendi. yoksulluk içinde yaşadığı doğru değildir. ancak ömrünün son zamanlarında maddi sıkıntılara girmişti.
nedeni ise, osmanlı’nın viyana kuşatmasıdır. aristokrasi viyana’dan ayırılır, savaş hazırlıkları yapılır. mozart uzunca bir dönem konser veremez, opera sahneleyemez. borçlu olarak ölür. ancak hiç bir zaman yokluk içinde yaşamamıştır. tam aksine, hizmetçiler, atlı arabalar, özel uşakları olan biriydi. ama filmde ve oyunda dram yaratmak için yoksul olarak verilmiş.
avusturyalılar, mozart için “ o tanrının sesiydi. inanılmaz bir dahi ama biraz da deliydi” derler. tanrının sesi benzetmesi, ölümünden sonra 19. yy. yapılmıştır. ama filmde, yaşarken bu söz kullanılır.
en çok hata ise ölümü ve cenazesi hakkındadır. o dönem avrupada veba salgını vardır. ancak mozartın bu nedenlemi öldügü bilinmemekte. son günlerinde rahatsızlanır ve hastaneye gider. ancak veba teşhisi değil, romatizmal sorun denir. son 2 hafta boyunca yüksek ateş, halsizlik yaşar. annesi, çok sevdigi kız kardeşi ve eşinin anılarında, vebadan tek kelime edilmemiştir. dolayısıyla ölüm sebebi net olarak bilinmemekte.
cenaze töreni viyana’nın en büyük katedrali “aziz stephan dom” da yapılır. mozart, viyanalılar tarafından tanınan ve sevilen birisidir. ancak o dönem kral ll. joseph tarafından, salgın için alınan önlemler vardır. aristokratlar şehir mezarlığında kendilerine ait mezara, avamlar ise toplu mezara gömülürlerdi. mozart, orta halli bir müzisyen ailenin çocuğudur ve avamdır. o dönem cenaze törenleri sonrası, cenazeler viyana surlarına kadar getirilir ve burada mezarcılara verilirdi. aile define katılamazdı. burada açılan toplu mezarlara gömülme işlemi yapılırdı. kısa bir süre sona mozart’ın gerçek değeri anlaşılmıştır. o bir dahidir. eşi constanze, mezarı bulmak için uğraşmışsada nafile. çünkü, mozart’ında içinde oldugu toplu mezara mozart’ın ölmünden sonrada binlerce kişi gömülmüştür.
buraya filmde ve oyunda ki yanlışlıkları tek tek yazmayacağım. çünkü ben filmi beğenmiştim. izleyin derim. ama asıl tiyatro oyununu görmek gerekir.
sözlerimizi mozart’ ın ünlü eseri "rondo alla turca" ile bitirelim. türk marşı diye bilinen eser aslında yanlış çeviri kurbanıdır.
rondo, dans demektir. alla turca ise türk usulü. sonatın gerçek anlamı “ türk usulü dans”dır. ancak bu şahane sonata avrupada “türkish march” denir. ve bu şekilde türkçeye çevrilir.
avusturyalılar tarafından dünyada mozart eserlerini en iyi yorumlayan müzisyenlerden biri ise fazıl say olarak gösterilir.
amadeusagider
devamını gör...
lucifer (yazar)
anormal yoğun ve karışık bir dönem geçiren meme uzmanı yazar. not: sekse her daim devam sısısıs
hepinize selamlar arkadaşlar, yoldaşcığım yalarım naber? iyisindir umarım beybili. birbilen hocam gıdıktan alırım bilirsin.. samanyolu, özleştik yavrumm birgün elbet kadehlerimizi tokuştururuz, zippo, biriciğimm hatunların göbişinden puding dillicez inş birgün, doublecross, sözlüğe meme şart 85 b, kadıköycüğüm bebeğim döneceğim elbet çok az kaldı, düiünmen yeter, ivanımm aşkımm kalp hırsızımm sısısıs seni anmaya kelimelerim yetmez biliyorsun mevzuyu yanığım sana...larktwa özledin mi beni bitanem? summer prensesim buyrunn, armullah hocam bu ne leş bi yazı oldu bütünüyle, affola, yerin ayrı biliyorsun, kuzgun.. ahh kuzgunn gid bırdan, yoldaşşş yavuklumm bende özledim seni.. özledin beni farkındayım sısısıs
herkese saygılar, selamlar. b.k gibi bi nickaltı oldu, önemli mi? değil.
85 b yeni yazar varsa.. dm pliz.
hepinize selamlar arkadaşlar, yoldaşcığım yalarım naber? iyisindir umarım beybili. birbilen hocam gıdıktan alırım bilirsin.. samanyolu, özleştik yavrumm birgün elbet kadehlerimizi tokuştururuz, zippo, biriciğimm hatunların göbişinden puding dillicez inş birgün, doublecross, sözlüğe meme şart 85 b, kadıköycüğüm bebeğim döneceğim elbet çok az kaldı, düiünmen yeter, ivanımm aşkımm kalp hırsızımm sısısıs seni anmaya kelimelerim yetmez biliyorsun mevzuyu yanığım sana...larktwa özledin mi beni bitanem? summer prensesim buyrunn, armullah hocam bu ne leş bi yazı oldu bütünüyle, affola, yerin ayrı biliyorsun, kuzgun.. ahh kuzgunn gid bırdan, yoldaşşş yavuklumm bende özledim seni.. özledin beni farkındayım sısısıs
herkese saygılar, selamlar. b.k gibi bi nickaltı oldu, önemli mi? değil.
85 b yeni yazar varsa.. dm pliz.
devamını gör...
pala
ne yazık ki, afrika'daki bazı siyahların kullanmayı sevdikleri kesici alet. ateşli silahı olsa bile, yakaladıkları birini bununla öldürüyorlar.
devamını gör...
fiyatının hakkını veren yiyecekler
zeytinyağı. kilosu 50 tl.
devamını gör...
hayat güzeldir
orijinal adı la vita e bella olan yönetmenliğini roberto benigni'in yapımcılığını gianluigi braschi, elda ferri'nin senaristliğini roberto benigni
ve vincenzo cerami'nin üstlendiği 1997 yapımı drama olmasına rağmen zaman zaman gülümseten ve yahudi kamplarını ve orada bulunan insanların çektiği acılarını, korkularını ve insanlığa sürülen kara lekeyi konu almış bir italyan filmidir.
oyuncuları,
roberto benigni
nicoletta braschi
giorgio cantarini
giustino durano
sergio bini bustric
guido (roberto benigni) yahudidir. eşi bir italyan ve 2. dünya savaşında eşinden ayrılarak minik oğluyla birlikte yahudi kamplarına gönderilirler. hayata tutunma çabasıyla çocuğunu korumak ve tüm bu yaşananları ona hissettirmemek için elinden geleni yapan fedakar bir babadır. zaman zaman tebessüm ettirmiş zaman zaman boğazıma bir düğüm bırakmıştır.
değişik bir dramdır bu film. guido'nun dora'ya (nicoletta braschi) olan aşkı oğlu giosue'ye (giorgio cantarini) olan düşkünlüğü ve sevgisi takdire şayandır.
benim için bu film pek kıymetlidir. abimle beraber defalarca izlediğimiz ve guido'ya her seferinde hayran kaldığımız ve üzerine saatlerce konuştuğumuz bir film. abime çok benzetirdim. insanlara sevgiyle yaklaşır, özveriyle ilişkilerini nakış nakış işlerdi. herkesi herkesi düşünür zor zamanlarında destek olmak için çabalardı. kendi durumunun hiç bir ehemmiyeti yoktu. sonumuzda zaten pek farklı olmadı. iyi insanlar erken gidiyor değil mi?
yıllardır izlemedim. ara ara açıp izleyesim geliyor sonra boşver banu diyorum boşver. anılar olduğu yerde çok daha güzel.
iyi seyirler efem.
ve vincenzo cerami'nin üstlendiği 1997 yapımı drama olmasına rağmen zaman zaman gülümseten ve yahudi kamplarını ve orada bulunan insanların çektiği acılarını, korkularını ve insanlığa sürülen kara lekeyi konu almış bir italyan filmidir.
oyuncuları,
roberto benigni
nicoletta braschi
giorgio cantarini
giustino durano
sergio bini bustric
guido (roberto benigni) yahudidir. eşi bir italyan ve 2. dünya savaşında eşinden ayrılarak minik oğluyla birlikte yahudi kamplarına gönderilirler. hayata tutunma çabasıyla çocuğunu korumak ve tüm bu yaşananları ona hissettirmemek için elinden geleni yapan fedakar bir babadır. zaman zaman tebessüm ettirmiş zaman zaman boğazıma bir düğüm bırakmıştır.
değişik bir dramdır bu film. guido'nun dora'ya (nicoletta braschi) olan aşkı oğlu giosue'ye (giorgio cantarini) olan düşkünlüğü ve sevgisi takdire şayandır.
benim için bu film pek kıymetlidir. abimle beraber defalarca izlediğimiz ve guido'ya her seferinde hayran kaldığımız ve üzerine saatlerce konuştuğumuz bir film. abime çok benzetirdim. insanlara sevgiyle yaklaşır, özveriyle ilişkilerini nakış nakış işlerdi. herkesi herkesi düşünür zor zamanlarında destek olmak için çabalardı. kendi durumunun hiç bir ehemmiyeti yoktu. sonumuzda zaten pek farklı olmadı. iyi insanlar erken gidiyor değil mi?
yıllardır izlemedim. ara ara açıp izleyesim geliyor sonra boşver banu diyorum boşver. anılar olduğu yerde çok daha güzel.
iyi seyirler efem.
devamını gör...
bir yazar sizi takip etmeye başladı
sevilen bir bildirim tabi ki,ancak dün patır patır geldi bir sürü kişi.dedim ben burada bir şey mi yapacağım acaba,neler oluyor? kim bunlar ve amaçları ne?*
sonra saydım 8 kişi gelmiş ama yine de bir an korktum yani.
sonra saydım 8 kişi gelmiş ama yine de bir an korktum yani.
devamını gör...
hayvan çiftliği
çocuklarda okuyabilir ama kesinlikle çocuk kitabı değildir.
"hayvanlar eşittir diğerleri daha eşittir. herkesin özgürlüğü bidir" bunlar (bkz: instagram) sözleri ve (bkz: youtube) populer video yorumlarıdır. bu kısmı geçelim.
kitap, dönemin toplumsal yapısını, insan ilişkilerini vs... anlatmamaktadır. doğru anlamak, doğru bakmak lazım. bu kitap (bkz: janjan) lı kapağı yüzünden değil yazarın hayal kırıklığına uğradığı ve tabiri caizse kırıldığı sosyalizme kızgınlığını anlattığı için baş yapıttır. büyük ses getirme sebebi aslen budur. (hele hayvanlarla faşizmi anlatmış diyenler var ki kafa sözlükten önce mutlaka türkçe sözlük okumalıdırlar.)
hayvan çiftliği (bkz: sosyalizm) ve dolayısıyla (bkz: komünizm)e yapılmış çok ağır bir eleştiridir. (bkz: sscb) (bkz: george orwell) ezilen hayvanların devrimle başa geçmesinin ardından gücü eline alan devrimcilerin nasılda kapitaliste evrildiğini gözler önüne sermektedir. birileri eşek gibi çalışmakta, birileri köpekleri eline alıp kapitalistleri mumla aratmaktadır. kitabın final sahnesinde yoldaş domuz, çizmelerini çekip insanlarla pişpirik oynamaya karar götürmektedir işi. halbuki yoldaş at dışarıda eşek gibi çalışıyor. ne ala memleket. "hani sosyalisttik. kardeş... hani eşittik. hani bizim devrimimiz eşitlik üzerineydi" diye sormadan okunan bir hayvan çiftliği okunmuş sayılmaz. hayvan çiftliği kitabına başyapıt deyipte ben sosyalistim diyenleride şaşkınlık içinde izlemekteyim.
bu tavır, "ankara havaları leş gibi, dinleyen maldır." deyip (bkz: oğuz yılmaz) -allah rahmet eylesin.- müptelası olmaktan farksızdır.
not: ankara havası candır. dinledim, dinliyorum, dinleyeceğim. teşbihte hata olmaz.
"hayvanlar eşittir diğerleri daha eşittir. herkesin özgürlüğü bidir" bunlar (bkz: instagram) sözleri ve (bkz: youtube) populer video yorumlarıdır. bu kısmı geçelim.
kitap, dönemin toplumsal yapısını, insan ilişkilerini vs... anlatmamaktadır. doğru anlamak, doğru bakmak lazım. bu kitap (bkz: janjan) lı kapağı yüzünden değil yazarın hayal kırıklığına uğradığı ve tabiri caizse kırıldığı sosyalizme kızgınlığını anlattığı için baş yapıttır. büyük ses getirme sebebi aslen budur. (hele hayvanlarla faşizmi anlatmış diyenler var ki kafa sözlükten önce mutlaka türkçe sözlük okumalıdırlar.)
hayvan çiftliği (bkz: sosyalizm) ve dolayısıyla (bkz: komünizm)e yapılmış çok ağır bir eleştiridir. (bkz: sscb) (bkz: george orwell) ezilen hayvanların devrimle başa geçmesinin ardından gücü eline alan devrimcilerin nasılda kapitaliste evrildiğini gözler önüne sermektedir. birileri eşek gibi çalışmakta, birileri köpekleri eline alıp kapitalistleri mumla aratmaktadır. kitabın final sahnesinde yoldaş domuz, çizmelerini çekip insanlarla pişpirik oynamaya karar götürmektedir işi. halbuki yoldaş at dışarıda eşek gibi çalışıyor. ne ala memleket. "hani sosyalisttik. kardeş... hani eşittik. hani bizim devrimimiz eşitlik üzerineydi" diye sormadan okunan bir hayvan çiftliği okunmuş sayılmaz. hayvan çiftliği kitabına başyapıt deyipte ben sosyalistim diyenleride şaşkınlık içinde izlemekteyim.
bu tavır, "ankara havaları leş gibi, dinleyen maldır." deyip (bkz: oğuz yılmaz) -allah rahmet eylesin.- müptelası olmaktan farksızdır.
not: ankara havası candır. dinledim, dinliyorum, dinleyeceğim. teşbihte hata olmaz.
devamını gör...

