faydalı mobil uygulamalar
(bkz: seek)
etrafınızda görüp de ne olduğunu merak ettiğiniz tüm bitki ve hayvanların isimlerini, türlerini, sınıflarını gösteren uygulama. telefonunuzun kamerasını kullanıyor. öğrenmek istediğiniz bitki ya da hayvana kameranızı gösteriyorsunuz ve uygulama arka planda çalışan arama motoruyla size bu canlıyı tanımlıyor.
etrafınızda görüp de ne olduğunu merak ettiğiniz tüm bitki ve hayvanların isimlerini, türlerini, sınıflarını gösteren uygulama. telefonunuzun kamerasını kullanıyor. öğrenmek istediğiniz bitki ya da hayvana kameranızı gösteriyorsunuz ve uygulama arka planda çalışan arama motoruyla size bu canlıyı tanımlıyor.
devamını gör...
that '70s show
bir sitcom bağımlısı olarak bu dizinin yeri de ayrıdır bende.birbirini takip eden inanılmaz derecede komik olaylar,aile ve arkadaşlığın en güzel şekillerinin gösterildiği bu diziyi kesinlikle izleyin kesinliklee. pişman olmayacaksınız.ah o bodrumda olmak,lise yıllarına ait o güzel dostlukları kurabilmek ve öyle anılar biriktirebilmek...
devamını gör...
2250 yılında normal sözlük başlıkları
(bkz: ateş yakmak için taş önerileri)
(bkz: taş nasıl yontulur sorunsalı)
tanım: 2250 yılında olabilecek kafa sözlük başlıklarını paylaştığımız başlık.
(bkz: taş nasıl yontulur sorunsalı)
tanım: 2250 yılında olabilecek kafa sözlük başlıklarını paylaştığımız başlık.
devamını gör...
insanı mutlu eden ucuz şeyler
1 liralık çikolata ve çay evet fakirim
devamını gör...
yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
benim yazmaya ihtiyacım vardı, yazdıklarımın birileri tarafından okunmasına. bir yandan da okumaya ihtiyacım vardı, hiç tanımadığım insanların fikirlerine. yeni bir platforma ihtiyacım vardı. hem kendim olabileyim hem yeni insanlar tanıyabileyim. birden kendimi burda buldum sonrası da zaten malum.
devamını gör...
kişinin kendi yaptığı espriye gülmesi
hem de kahkahayla gülerim. gülmeye ihtiyacım var n’apayım?
devamını gör...
makar devuşkin
sözlüğümüzün biricik bilimcisi. yazdıklarının takipçisiyiz. yolu açık olsun hep.
devamını gör...
kahkaha
hiç bitmesin dediğimiz o muhabbetlerin en güzel yansımasıdır.
tam o anda içinizden dolu dolu bir 'iyi ki' geçirirsiniz.
var mı be kahkaha gibisi!*
tam o anda içinizden dolu dolu bir 'iyi ki' geçirirsiniz.
var mı be kahkaha gibisi!*
devamını gör...
insan ruhuna en iyi gelen şey
gün batımında denizin üzerinde sırt üstü yatıp, gökyüzünü izlemek. iki mavi arasındaki huzur, ruhuma da bedenime de çok iyi geliyor.
devamını gör...
ahlat ağacı
3 saat filmi izledikten sonra "bu filmi nasıl bu kadar doğal nasıl bu kadar akıcı çekmişler?" diyerek diğer günlerde herhalde yaklaşık 6 saat kamera arkası görüntüleri izledim. öyle bir filmdir.
devamını gör...
gözlük kullananların korkulu rüyası
kucağa bebek alıp sevmek.
yeni yeni konuşmaya ya da oynamaya başlayan bebeği, gözünüzde gözlük varken kucağınıza aldınız mı hapı yuttunuz demektir. hadi kucağınıza kediyi aldınız, kedi sıkılınca ya da kızınca patisini rastgele hedef gözetmeden sallar. ama o yüzünüze sevimli ve sinsi sinsi gülen bebek bir anda o minicik eliyle gözlüğünüze yapışıverir. erken davranıp elindeki gözlüğü yere atıp kırmadan kurtarabilirseniz ne mutlu size.
yeni yeni konuşmaya ya da oynamaya başlayan bebeği, gözünüzde gözlük varken kucağınıza aldınız mı hapı yuttunuz demektir. hadi kucağınıza kediyi aldınız, kedi sıkılınca ya da kızınca patisini rastgele hedef gözetmeden sallar. ama o yüzünüze sevimli ve sinsi sinsi gülen bebek bir anda o minicik eliyle gözlüğünüze yapışıverir. erken davranıp elindeki gözlüğü yere atıp kırmadan kurtarabilirseniz ne mutlu size.
devamını gör...
get out
sunken place* sahnesinde trainspotting'in just a perfect day sahnesine yapılan ufak gönderme ile kalbimi çalmış 2017 yapımı jordan peele filmi. bu filme ırkçılık hakkında bir eleştiri gözüyle bakmak tarantino'nun inglourious basterds filmine faşizm karşıtı bir film demek ile aynı şey bana kalırsa. quentin tarantino inglourious basterds filminde açık açık hitler'i öldürdüm artık daha fazla ikinci dünya savaşı ve yahudi mağduriyeti temalı film çekmeyin dese bile insanlar bu filmi de tarantino'nun eleştirdiği filmler ile aynı kategoride değerlendirme hatasına düşmüştü, get out filminde de benzer bir hataya düşülüyor. evet filmde çok fazla ırkçılık karşıtı düşünce var ve kendini hissettiriyor bu durum ama aynı zamanda sadece bir ırkı küçümseyen tarafa değil aşırı yücelten tarafa -açıkça liberallere de- güzel sallıyor peele. filmin atmosferi, orta düzey oyunculuklar ve kısmen yenilikçi bir senaryo ile kara mizah ile harmanlanmış vasat üstü bir gerilim filmi. tek sorun izleyiciyi salak yerine koyuyor olması. iq seviyesi ortalamanın biraz üstünde olan biri rahatlıkla filmin yarısına gelmeden olay örgüsünü zaten az biraz çözebiliyorken film daha gelişme bölümüne geçmeden bütün detayları gözümüze sokmaya çalışıyor. ortalama bir filmde bu bariz detaylar güzel dursa bile bu tarz gerilim filmlerinde izleyicinin senaryoyu öngörmesi biraz tat kaçırıyor. the 100 dizisinin 6.sezonunu oluşturan - farklı biçimde işleniyor- birinin bedenini ele geçirme durumu da kendi türüne göre yenilikçi bir yaklaşım olmuş denilebilir. film rahat ilk 20 içine girse bile listemde, oldukça etkileyici olacakken son anda vasatın biraz üstü kalmış gibi. yine de izlenmeden ölünmemesi gereken filmler listesine oldukça rahat girer. ayrıca filmi överken soundtrack için ek olarak başlık açmak gerek o kadar iyiydi.
trainspotting- just a perfect day
get out- sunken place
dean armitage: fire. ıt's a reflection of our own mortality. we're born, we breathe, and we die. even the sun will die someday. but, we are divine. we are the gods trapped in cocoons.”
soundtrack list: open.spotify.com/album/0L7V...
trainspotting- just a perfect day
get out- sunken place
dean armitage: fire. ıt's a reflection of our own mortality. we're born, we breathe, and we die. even the sun will die someday. but, we are divine. we are the gods trapped in cocoons.”
soundtrack list: open.spotify.com/album/0L7V...
devamını gör...
me and earl and the dying girl
içindeki mizahın düzeyi ne kadar sinefil olduğunuzla ilgili olan bir garip alfonso gomez rejon filmi. ben bunu izlersem kesin ağlamaktan baygınlık geçiririm diyerek 6 yıl kaçıp sonunda boşluğuma denk geldiğinden daha yeni izleyip geldim, mutsuzum sözlük. coming of age sevdiğimden mütevellit film beni gerçek anlamda tatmin etti. belirli türlerin kendi dışına çıkmasını kısmen sevsem bile bir türe ait belirli klişelerin de yakıştığı filmler oluyor, bu film de onlardan biri. yine de yan karakterler klişe olmasına rağmen ben ana karakterleri orijinal buldum. sadece greg ve earl'ün çektiği filmler bile tek başına muazzam bir komedi unsuru oluşturuyor. filmde kült filmlere yapılan göndermelerden bildiklerimi de yazayım ama benim gözden kaçırdığım onlarcası mevcuttur yüksek ihtimalle.
- gross encounters of the turd king şüphesiz 70'lerden kalma steven spielberg filmi close encounters of the third kind.
- can't tempt muhtemelen jean luc godard'ın şu an yılını hatırlamadığım contempt'ine bir gönderme.
- anatomy of a burger -ki bunda kusana kadar güldüm- otto preminger'in 50'lerde çektiği anatomy of a murder yüksek ihtimalle.
- 02:48pm cowboy john schlesinger'ın midnight cowboy filmine bir gönderme.
-monorash akira kurosawa'nın rashomon'u.
-grumpy cul de sacs tahminimce -ki kesin değil- martin scorsese'in 73'de çektiği mean streets.
-eyes wide butt* stanley kubrick'in meşhur eyes wide shut filmine bir gönderme.
-ate 1/2 of my lunch muhtemelen federico fellini'nin 8 1/2 filmine çok bariz bir gönderme.
- la gelee muhtemelen marker'ın 60'lar efsanesi la jetee.
-nose ferret 2* friedrich wilhelm murnau'nun nosferatu -oha ne ara 1920'lere geldik- efsanesi.
-burden of screams muhtemelen les blank'in burden of dreams'ine bir gönderme ki izlemediğimden kelime oyunu hariç tüm espiriyi kaçırdım muhtemelen.
-death in tennis -canlandırmaları da çok iyiydi bunun*- visconti'nin aşmış death in venice'ine bir gönderme.
-brew vervet david lynch'in meşhur blue velvet'i.
-pooping tom muhtemelen powell'in peeping tom'una bir gönderme ki sanırım the rad shoes yine powell'in the red shoes filmine selam çakıyor.
-ingmar bergman'a da the seventh seal'ı the seven seals yaparak ufak bir gönderme çakmışlar.
-second helpings of dinner muhtemelen john frankenheimer'ın seconds filmi ama emin olamadım.
-vere'd he go yine içtiğim birayı burnumdan getiren bir alfred hitchcock-vertigo göndermesiydi.
- a box o'lips wow -bu sahnede gerçek anlamda gülmeyen biri var mı hiç bilmiyorum- francis ford coppola'nın apocalypse now filmine muhteşem bir referans.
-don't look now because a creepy ass dwarf is about to kill you tahminimce roeg'in don't look now filmine bir gönderme.
- rosemary baby carrots roman polanski'nin rosemary's baby filmine çok ama çok şirin bir referans.
-raging bullshit scorsese'nin bildiğimiz raging bull filmi ama benim için artık raging bullshit.*
bunlar benim fark ettiklerim ama bunlar dışında benim gözden kaçırdığım, anlamadığım veya izlemediğimden ötürü tahmin edemediğim çok fazla gönderme vardı. the battle of all deer - the battle of the algiers veya scabface - scarface, a sockwork orange - a clockwork orange, yellow submarine sandwich - yellow submarine, senior citizen cane - citizen kane gibi çok bariz göndermeleri yazmaya gerek yok zaten o filmleri izlemeyeni dövüyorlar.
bütün bu sinefil turnusolü olan mizahın dışında dram da çok dozundaydı. ekran süresi daha uzun olabilecek bir filmmiş çünkü duygu geçişleri bazen soluk bir biçimde aktarıldı ama ben bunu açıkçası filmin anlatıcısı greg ile bütünleşmiş buldum. ne kadar insanda daha fazla sahne görme hissiyatı uyandırsa da anlatıcının karakteri ile bütünleşmiş bir anlatımı var. ek olarak kamera açılarının bu kadar yerinde olduğu çok az film izlemişimdir ki ben çok fazla film izlerim. sanat ve görüntü yönetmenleri elleri öpülesi insanlar, keşke beni evlat edinseler.
yaniii neticede puanım 6.5 falan aşağı yukarı. aynı yıldızın altında gibi insanı izlerken sıkıntıdan bayıltacak filmler yerine bu tarz bir film her türlü daha cazip. çok beklentiye girmeden izlenildiğinde öyle sakin bir pazar gecesi bira -cips eşliğinde akan bir film. benim gibi ağlak bir insansanız final sahnesinde ne ağlaması ya gözüme bir şey kaçtı yalanını söylemeye hazırlanın sözlük ahalisi, keyifli izlemeler!
edit: düzeltme.
- gross encounters of the turd king şüphesiz 70'lerden kalma steven spielberg filmi close encounters of the third kind.
- can't tempt muhtemelen jean luc godard'ın şu an yılını hatırlamadığım contempt'ine bir gönderme.
- anatomy of a burger -ki bunda kusana kadar güldüm- otto preminger'in 50'lerde çektiği anatomy of a murder yüksek ihtimalle.
- 02:48pm cowboy john schlesinger'ın midnight cowboy filmine bir gönderme.
-monorash akira kurosawa'nın rashomon'u.
-grumpy cul de sacs tahminimce -ki kesin değil- martin scorsese'in 73'de çektiği mean streets.
-eyes wide butt* stanley kubrick'in meşhur eyes wide shut filmine bir gönderme.
-ate 1/2 of my lunch muhtemelen federico fellini'nin 8 1/2 filmine çok bariz bir gönderme.
- la gelee muhtemelen marker'ın 60'lar efsanesi la jetee.
-nose ferret 2* friedrich wilhelm murnau'nun nosferatu -oha ne ara 1920'lere geldik- efsanesi.
-burden of screams muhtemelen les blank'in burden of dreams'ine bir gönderme ki izlemediğimden kelime oyunu hariç tüm espiriyi kaçırdım muhtemelen.
-death in tennis -canlandırmaları da çok iyiydi bunun*- visconti'nin aşmış death in venice'ine bir gönderme.
-brew vervet david lynch'in meşhur blue velvet'i.
-pooping tom muhtemelen powell'in peeping tom'una bir gönderme ki sanırım the rad shoes yine powell'in the red shoes filmine selam çakıyor.
-ingmar bergman'a da the seventh seal'ı the seven seals yaparak ufak bir gönderme çakmışlar.
-second helpings of dinner muhtemelen john frankenheimer'ın seconds filmi ama emin olamadım.
-vere'd he go yine içtiğim birayı burnumdan getiren bir alfred hitchcock-vertigo göndermesiydi.
- a box o'lips wow -bu sahnede gerçek anlamda gülmeyen biri var mı hiç bilmiyorum- francis ford coppola'nın apocalypse now filmine muhteşem bir referans.
-don't look now because a creepy ass dwarf is about to kill you tahminimce roeg'in don't look now filmine bir gönderme.
- rosemary baby carrots roman polanski'nin rosemary's baby filmine çok ama çok şirin bir referans.
-raging bullshit scorsese'nin bildiğimiz raging bull filmi ama benim için artık raging bullshit.*
bunlar benim fark ettiklerim ama bunlar dışında benim gözden kaçırdığım, anlamadığım veya izlemediğimden ötürü tahmin edemediğim çok fazla gönderme vardı. the battle of all deer - the battle of the algiers veya scabface - scarface, a sockwork orange - a clockwork orange, yellow submarine sandwich - yellow submarine, senior citizen cane - citizen kane gibi çok bariz göndermeleri yazmaya gerek yok zaten o filmleri izlemeyeni dövüyorlar.
bütün bu sinefil turnusolü olan mizahın dışında dram da çok dozundaydı. ekran süresi daha uzun olabilecek bir filmmiş çünkü duygu geçişleri bazen soluk bir biçimde aktarıldı ama ben bunu açıkçası filmin anlatıcısı greg ile bütünleşmiş buldum. ne kadar insanda daha fazla sahne görme hissiyatı uyandırsa da anlatıcının karakteri ile bütünleşmiş bir anlatımı var. ek olarak kamera açılarının bu kadar yerinde olduğu çok az film izlemişimdir ki ben çok fazla film izlerim. sanat ve görüntü yönetmenleri elleri öpülesi insanlar, keşke beni evlat edinseler.
yaniii neticede puanım 6.5 falan aşağı yukarı. aynı yıldızın altında gibi insanı izlerken sıkıntıdan bayıltacak filmler yerine bu tarz bir film her türlü daha cazip. çok beklentiye girmeden izlenildiğinde öyle sakin bir pazar gecesi bira -cips eşliğinde akan bir film. benim gibi ağlak bir insansanız final sahnesinde ne ağlaması ya gözüme bir şey kaçtı yalanını söylemeye hazırlanın sözlük ahalisi, keyifli izlemeler!
edit: düzeltme.
devamını gör...
yazarların uyumama sebepleri
uyumaya çalışmak bazı problemleri daha da arttırıyor olabilir
devamını gör...
maydanoz olmak
olur olmaz her şeye karışmak. etki ve yetkisi bulunmadığı halde konuşmak, eyleme geçmek.
ayrıca (bkz: salça olmak)
ayrıca (bkz: salça olmak)
devamını gör...
şükrü erbaş
"ne olurdu kokunun da fotoğrafı olsaydı
sesin fotoğrafı.
boşluğun fotoğrafı.
parmak uçlarındaki karıncanın
ruhtaki üşümenin . .
ölüm kimseyi bu kadar yalnız bırakmazdı..."
sesin fotoğrafı.
boşluğun fotoğrafı.
parmak uçlarındaki karıncanın
ruhtaki üşümenin . .
ölüm kimseyi bu kadar yalnız bırakmazdı..."
devamını gör...
(tematik)
varlıksal niceleyiciler
''bazı'' niceleyicisine varlıksal niceleyici denir.
''en az bir'' anlamına gelir.
''en az bir'' anlamına gelir.
devamını gör...
yine bana hüsran bana yine hasret var
t: kayahan'ın (bkz: esmer günler) isimli güfte/bestesinin içinde geçen iki mısradır:
"sen beni bırakıp böyle gitmezdin hiç, yapmazdın
ayları geçti ayrılık, sen delisin
sen beni bırakıp böyle gitmezdin hiç, yapmazdın
ayları geçti ayrılık sen delisin
yapma yapma
sende mi aklıma sığmıyor sende mi?
sen misin her şeyi silmekten bahseden?
böyle gitmek var mıydı?
demek yine bana hüsran
bana yine hasret var
yine bana esmer günler düştü eyvah
yine bana hüsran bana yine hasret var
yine bana sensiz günler düştü
yapma yapma
sende mi aklıma sığmıyor sende mi?
sen misin her şeyi silmekten bahseden?
böyle gitmek var mıydı?
demek yine bana hüsran
bana yine hasret var
yine bana esmer günler düştü eyvah
yine bana hüsran bana yine hasret var
yine bana sensiz günler düştü
sen beni bırakıp böyle gitmezdin hiç, yapmazdın
ayları geçti ayrılık, sen delisin
sen beni…"
*
"sen beni bırakıp böyle gitmezdin hiç, yapmazdın
ayları geçti ayrılık, sen delisin
sen beni bırakıp böyle gitmezdin hiç, yapmazdın
ayları geçti ayrılık sen delisin
yapma yapma
sende mi aklıma sığmıyor sende mi?
sen misin her şeyi silmekten bahseden?
böyle gitmek var mıydı?
demek yine bana hüsran
bana yine hasret var
yine bana esmer günler düştü eyvah
yine bana hüsran bana yine hasret var
yine bana sensiz günler düştü
yapma yapma
sende mi aklıma sığmıyor sende mi?
sen misin her şeyi silmekten bahseden?
böyle gitmek var mıydı?
demek yine bana hüsran
bana yine hasret var
yine bana esmer günler düştü eyvah
yine bana hüsran bana yine hasret var
yine bana sensiz günler düştü
sen beni bırakıp böyle gitmezdin hiç, yapmazdın
ayları geçti ayrılık, sen delisin
sen beni…"
*
devamını gör...
normal sözlük tahmini ne zaman büyür sorusu
okşayınca
devamını gör...
entele otu
hindistan da yetişen ve bit otu olarak da bilinen toksik bir bitki. çok eski tarihlerde saçlarda ki bitler için kullanılırken saç uzatma konusunda da epey başarılı olduğu kanıtlanmış. fakat kullanılırken kesinlikle çok dikkatli olunması gerekiyor zira, açık bir yaraya temas halinde zehirlenme ihtimali var. gözle teması halinde ise kör etme ihtimali çok yüksel.
piyasada çok fazla sahtesi bulunabiliyor. hatta entele otu içeren spreyler falan var hepsi yalan ve aldatmaca inanmayın. güzel tarifler var, doğru yerden alırsanız fayda görürsünüz. fakat dikkatli olmak şart.
piyasada çok fazla sahtesi bulunabiliyor. hatta entele otu içeren spreyler falan var hepsi yalan ve aldatmaca inanmayın. güzel tarifler var, doğru yerden alırsanız fayda görürsünüz. fakat dikkatli olmak şart.
devamını gör...