her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır
kadınlar başarılı erkelerin arkasında durmak için yaratılmış varlıklar değildir. kendi başarılarını elde edilebilecek zeka ve donanıma sahip icne ruhlu,zarif kimselerdir. bi başkasının değil kendi yollarına pek tabi ışık olmasını bilirler.
devamını gör...
öz güveni yüksek çocuk yetiştirmenin incelikleri
okul öncesi öğretmenliği okuma nedenim bu incelikleri öğrenen biri olmayı istememle ilgili.
bir sürü şey okuyorum. en temel şey çocuğun kendine ait bir alanı olması gerektiği.
bostana girer gibi odasına dalmayın yani.
bir sürü şey okuyorum. en temel şey çocuğun kendine ait bir alanı olması gerektiği.
bostana girer gibi odasına dalmayın yani.
devamını gör...
orman yangını çıkan yerlere gidip çay dağıtmak
sel felaketi yaşanan bölgede çay dağıtan reisten beklediğimiz güzellik. hadi reis, çık otobüsün üstüne de çay fırlat vatandaşa. bu zor günler ancak bu şekilde atlatılır.
devamını gör...
yazarların uyumama sebepleri
düşünce uykuyu kaçırır. düşünmek ıstırabı göze almaktır.
devamını gör...
bedevi
bu savaş, bedevi uygarlığının geri dönüşünü hazırlıyor.
bedevi uygarlığı demekle neyi kastediyorum? bahçenizde bir gül varsa ve bu gülün önünden bir bedevi geçse, bedevi gülü koparır ama koklamaz, yemez ve alıp götürmez: yere atar. bir arazide bir çalı ya da bir bitki görse, onu kökünden söker ve atar. çölde bekçisiz bir ev bıraksanız, bedevi önce onun tahtalarını koparıp yakar, sonra evi her defasında biraz daha yıkar, taşlarını teker teker söker. çevremizdeki bu arazinin tamamı vaktiyle yunanlıların ve romalıların mermerden anıtlarıyla doluydu. ne oldu peki? bedeviler onları yaktı, anıtları yakıp kireç elde etti. geriye kalanları da çöl yuttu. bedevinin en iyi müttefiki kumdur: rüzgarların keyfine göre biçimlendirdiği sarı sonsuzluk, göçebelerin arı sütü. afrika'nın bu kıyısının doğal yaşamı: bedevi uygarlığı. sizin uygarlığınız geçicidir yalnızca. firavunlara ait rhakotis'ten başlayarak iskenderiye'nin otuz yüzyıllık tarihine bakacak olursanız, bu sürenin yalnızca on yüzyılının olaylarla geçtiğini zorlukla saptarsınız. geriye kalan süre bembeyazdır, çöldür. örneğin arapların fethinden bu yana, sizin rönesansınıza kadar olup bittiğini bildiğiniz nedir? çok az şey, yedi yüzyıllık sarı kum, bedevi uygarlığı. ve şimdi ben, bu uygarlığın geri gelişini görüyorum.
stratis tsirkas, başıboş kentler 3, iskenderiye
okuduğum en güzel bedevi tanımı olmakla birlikte, her akla gelişinde barbar kelimesinin altını çiziyor zihnimde.
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
teoman
güzel bir gün ölmek için
güzel bir gün ölmek için
devamını gör...
manuela escobar
dünyaya diğer kız çocuklarına nazaran daha şanslı gelen, babasının uğruna 2 milyon dolar yaktığı kızdır.
yanılmadınız; ünlü mafya pablo escobar'ın kızı kendisi.
yanılmadınız; ünlü mafya pablo escobar'ın kızı kendisi.
devamını gör...
tez anket
bilsem okunmuş pirinç falan yutardım. *
devamını gör...
huzur sokağı
birleşen yollar adıyla 1970 yılında sinemaya da uyarlanan kitap. başrolünü türkan şoray ve izzet günay'ın paylaştığı, türk sinemasında dini filmlerin çekilmeye başladığının işareti olan, bir o kadar da yeşilçam klişeleriyle dolu filmi yücel çakmaklı yönetmişti. kitap olanı ise mümkünse on sekiz yaşından önce okunmamalı, okutulmamalı. insanı hayattan soğutmak, nefretle, kinle doldurmak için yazılmış gibi bir kitap çünkü.
devamını gör...
29 ekim cumhuriyet bayramı
29 ekim cumhuriyet bayramımız kutlu olsun, atatürk'ün de dediği gibi ''ne mutlu türküm diyene''.
minnet ve saygı ile anıyoruz.
minnet ve saygı ile anıyoruz.
devamını gör...
pasif agresiflik
pasif agresiflik bir kişilik bozukluğudur. bu kişiler kendilerini güvende hissetmediklerinden düşünce, duygu, isteklerini ya da rahatsız oldukları durumları tam ve doğru şekilde ifade etmez bazen edemezler. bazen imaya bazende kabule giderler. kabul etselerde bu durumu tam manasıyla benimsemez hatta durumu çaktırmadan bozmaya, sabote etmeye çalışabilirler.
dışarıdan bakıldığında detaysız incelendiğinde çok uyumlu ve anlayışlı görünebilirler fakat iç dünyaları daha karmaşıktır. daha fazla nefret ve kötü duygular barındırırlar. dışta sağladıkları kabul ediş içte derin fırtınaların dahada artmasına neden olur.
bu kişiler hayatları boyunca sahip olmak isteyipte sahip olamadıkları her şey için başkalarını suçlama eğilimindedirler. öne çıkmayı, görev almayı başaramaz buna rağmen bunu becerenleri ya da bu görevi dağıtanları suçlar daha çok yüreklendirmedikleri için onları düşmanı olarak görürler.
dış dünyaya güvenemedikleri ve bu bağı kuramadıkları için etrafa hep şüpheyle bakarlar ama diğer yandan onaylanma, desteklenme, yönlendirilme, takdir görme beklerler. isteklerini tam manasıyla dile getirmedikleri ve öne çıkmadıkları için devamında ki olmayan başarı içinde yine başkalarını suçlarlar.
buna kendi hayatımdan bir kişiyle örnek verebilirim. bir dönem bir firmada çalışıyordum. gayet güzel devam ediyor ve gayet iyi bir patronum vardı. bir süre sonra patronumuzun mühendis kardeşi de aramıza katıldı. ben zaten orada 1 seneye yakın çalışıyor ve tüm iç işleyiş benim üzerimdeydi. bu arkadaş geldiğinde ben patron kardeşi olduğu için bir adım geriye çekildim ve 2. adam olmasına izin verdim kendimce ama bu durum onu rahatsız etti. bu işlerle ben ilgilenmek istemiyorum sen devam et dedi. peki deyip aynı işe devam ettim.
bu şekilde abisinin teşviklerin de hep geri durdu. bu süreçte bir dönem bana ilgisi var sandım biraz gözlemledim ama kendini geri çekti. gel zaman git zaman başka firmadan bir kişiyle görüşmeye başladım. bir kaç hafta sonra ofise geldiğimde firma adına kendisine verdiğimiz telefonun paramparça olduğunu gördüm. zaten öncesindede bana karşı buz gibi davranmaya selam vermemeye beni görmezden gelmeye başlamıştı. telefonu sordum düştü dedi. nasıl düşme bu paramparça olmuş dedim. yani masadan düşen eski model kamerasız bilmem nesiz telefonlar öyle param parça olmaz. yüzüme bakıp ofisten çıktı.
sonra ben patronuma durumu anlattım. 'bilgim var' dedi. 'senin ona saygılı davranmadığını düşünüyor' dedi. 'nasıl yani?' dedim. 'elemanların benden sonra seni sayıyor olması. bir çok konuda karar mekanizmasının sen olmans bozulmuş, ona danışmaman rahatsız etmiş' dedi. 'iyi de ben kendisine ilk geldiğinde bunu sundum beni karıştırma aynı sistemle devam et dedi' dedim. ben bilmiyorum ayrılmak istiyor ay sonu gidecekmiş dedi.
ben tabi şok. ne olduğunu anlamadım. sonradan patronla bir konuşma daha yaptık o gittikten sonra tabi. benim yan firmadan biriyle görüşüyor olmam onu rahatsız etmiş ve abisine beni işten çıkarmasını söylemiş. abisi de bizi ilgilendirmez. işe yansıtmıyor, ahlaksal bir sorunda yok demiş. bu sefer beni saymıyor, bana danışmıyor, beni azarlıyor bilmem ne demeye başlamış. patronum tabi beni ve onu tanıdığından yanlış anlaşılma vardır çağıralım ve konuşalım demiş. kabul etmemiş ve işten ayrıldı.
çok ilginç bir durumdu. bu olaydan sonra biraz detaylı düşünüp sonunun ne olabileceğini araştırmıştım ve pasif agresif kişilik bozukluğu olabileceğine kanaat getirmiştim. tabi uzman değilim ama psikolojiyle zaman zaman yakından ilgilendiğim oldu. malum bir bölümde sosyoloji. bence bir uzman tarafından detaylı incelense teşhis kesinlikle bu olacaktı. sadece benle değil zaten eski sevgilisiyle, abisiyle, personellerle vsvs bu tarz sorunları olmuştu.
neyse efem tüm bunların dışında pasif agresif taklidi yapan insanlar vardır. ama tabi onların durumu bunlar kadar karmaşık değildir. amaç sadece ortamda sivrilik yapmamak ya da iş ortamında üstün gözüne batmamak için yapılan bir kabulleniştir. anlık içsel sıkıntı yaşansada zararı bu kadar yoğun değildir. anı geçiştirmek için yapılır ve hayata daha az problemle devam edilir.
yinede dikkat edelim efem fazla taklit aslı yaşatabilir aman aman.
dışarıdan bakıldığında detaysız incelendiğinde çok uyumlu ve anlayışlı görünebilirler fakat iç dünyaları daha karmaşıktır. daha fazla nefret ve kötü duygular barındırırlar. dışta sağladıkları kabul ediş içte derin fırtınaların dahada artmasına neden olur.
bu kişiler hayatları boyunca sahip olmak isteyipte sahip olamadıkları her şey için başkalarını suçlama eğilimindedirler. öne çıkmayı, görev almayı başaramaz buna rağmen bunu becerenleri ya da bu görevi dağıtanları suçlar daha çok yüreklendirmedikleri için onları düşmanı olarak görürler.
dış dünyaya güvenemedikleri ve bu bağı kuramadıkları için etrafa hep şüpheyle bakarlar ama diğer yandan onaylanma, desteklenme, yönlendirilme, takdir görme beklerler. isteklerini tam manasıyla dile getirmedikleri ve öne çıkmadıkları için devamında ki olmayan başarı içinde yine başkalarını suçlarlar.
buna kendi hayatımdan bir kişiyle örnek verebilirim. bir dönem bir firmada çalışıyordum. gayet güzel devam ediyor ve gayet iyi bir patronum vardı. bir süre sonra patronumuzun mühendis kardeşi de aramıza katıldı. ben zaten orada 1 seneye yakın çalışıyor ve tüm iç işleyiş benim üzerimdeydi. bu arkadaş geldiğinde ben patron kardeşi olduğu için bir adım geriye çekildim ve 2. adam olmasına izin verdim kendimce ama bu durum onu rahatsız etti. bu işlerle ben ilgilenmek istemiyorum sen devam et dedi. peki deyip aynı işe devam ettim.
bu şekilde abisinin teşviklerin de hep geri durdu. bu süreçte bir dönem bana ilgisi var sandım biraz gözlemledim ama kendini geri çekti. gel zaman git zaman başka firmadan bir kişiyle görüşmeye başladım. bir kaç hafta sonra ofise geldiğimde firma adına kendisine verdiğimiz telefonun paramparça olduğunu gördüm. zaten öncesindede bana karşı buz gibi davranmaya selam vermemeye beni görmezden gelmeye başlamıştı. telefonu sordum düştü dedi. nasıl düşme bu paramparça olmuş dedim. yani masadan düşen eski model kamerasız bilmem nesiz telefonlar öyle param parça olmaz. yüzüme bakıp ofisten çıktı.
sonra ben patronuma durumu anlattım. 'bilgim var' dedi. 'senin ona saygılı davranmadığını düşünüyor' dedi. 'nasıl yani?' dedim. 'elemanların benden sonra seni sayıyor olması. bir çok konuda karar mekanizmasının sen olmans bozulmuş, ona danışmaman rahatsız etmiş' dedi. 'iyi de ben kendisine ilk geldiğinde bunu sundum beni karıştırma aynı sistemle devam et dedi' dedim. ben bilmiyorum ayrılmak istiyor ay sonu gidecekmiş dedi.
ben tabi şok. ne olduğunu anlamadım. sonradan patronla bir konuşma daha yaptık o gittikten sonra tabi. benim yan firmadan biriyle görüşüyor olmam onu rahatsız etmiş ve abisine beni işten çıkarmasını söylemiş. abisi de bizi ilgilendirmez. işe yansıtmıyor, ahlaksal bir sorunda yok demiş. bu sefer beni saymıyor, bana danışmıyor, beni azarlıyor bilmem ne demeye başlamış. patronum tabi beni ve onu tanıdığından yanlış anlaşılma vardır çağıralım ve konuşalım demiş. kabul etmemiş ve işten ayrıldı.
çok ilginç bir durumdu. bu olaydan sonra biraz detaylı düşünüp sonunun ne olabileceğini araştırmıştım ve pasif agresif kişilik bozukluğu olabileceğine kanaat getirmiştim. tabi uzman değilim ama psikolojiyle zaman zaman yakından ilgilendiğim oldu. malum bir bölümde sosyoloji. bence bir uzman tarafından detaylı incelense teşhis kesinlikle bu olacaktı. sadece benle değil zaten eski sevgilisiyle, abisiyle, personellerle vsvs bu tarz sorunları olmuştu.
neyse efem tüm bunların dışında pasif agresif taklidi yapan insanlar vardır. ama tabi onların durumu bunlar kadar karmaşık değildir. amaç sadece ortamda sivrilik yapmamak ya da iş ortamında üstün gözüne batmamak için yapılan bir kabulleniştir. anlık içsel sıkıntı yaşansada zararı bu kadar yoğun değildir. anı geçiştirmek için yapılır ve hayata daha az problemle devam edilir.
yinede dikkat edelim efem fazla taklit aslı yaşatabilir aman aman.
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
sözlüğün ablası, benim hiç sahip olmadığım ablam, doğum gününüz kutlu olsun nice beraber yaşlara.* umarım mussmutlu günleriniz olur ailenizle ve bizimle. iyi ki varsınız. kocaman sevgiler ve öpücükler.*
devamını gör...
türkçe imla bilgisini bir üst seviyeye çıkaracak taktikler
eski bir edebiyat ogrencisi olarak ben de sunu ekleyeyim. tirnak icinde belirtilen cumleler icin de noktalama isareti kullanilir. ornegin "nerdesin?"
devamını gör...
yazarların kendine yakıştırmadığı bir hareket
üşenmek. her şeye üşeniyorum; yemek, ders, dışarı çıkmak... o kadar zor geliyor ki bir yerden sonraa. bir de umursamazlık var. o kadar umursamaz oluyorum ki çoğu zaman. dünya yansa umrumda değil.* bir de rest çekebilmeyi öğrenmem lazım. çok affediyorum. niye?
devamını gör...
kahvaltıda kahve içen insan
benim tüm kahvaltim kahve olduğu için benim. mutluyum, günüm ayıyor.
devamını gör...
en doğru arkadaş özellikleri
bence iyi bir arkadaş herşeyden önce sana karşı samimi olmalıdır. kim etrafında yapmacık birini ister ki ? kendinize şakşakçı arıyorsanız onu bilemem... bir diğer önemli özellikte ona güven duymandır, ve elbette onunda sana güven duyması gerekir. ona sırlarını, özel sorunlarını anlattığında başkasının duymasını kimse istemez. ama onun sana güven duymasıda büyük bir önem taşır, bunu unutmamak gerekir. bence son ama en önemli özellik ise, yanında kendini tamamlanmış hissedebilmendir. bazı arkadaşların vardır ki onlarla sadece konuşursun, eğlenirsin ama öyle biride vardır ki sanki senin diğer yarın gibi, seni tamamlamıştır, hatta bazen gerçekten kardeş olduğunuz fikrine bile kapılırsın. işte o insanlar çok özeldir ve onları ne yaparsanız yapın asla kaybetmeyin *
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
ilk makarnam ya . resmen bulunduğu tencerenin şeklini almıştı
devamını gör...


