unutulacaksın."seni tanıyan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın"
devamını gör...

(bkz: insan ne ile yaşar) kitabına hayran olduğum usta rus edebiyatçı.
devamını gör...

(bkz: hayvan çiftliği) ve özellikle(bkz: 1984) kitabı ile tanınan yazardır.
devamını gör...

uzun zamandır düşünmekte olduğum hede.
babadan zengin değilsin, dededen kalma malın mülkün yok, günde 3-4 saatini avlanmak için harcayıp bütün gün keyif çatma lüksüne sahip bir ilkel kabile insanı da değilsin, niye çocuk yapmaya heves ediyorsun?

sabah uykunu alamadan koştura koştura, metrobüslerde sürünerek işe gidiyor, haftada 6 gün, günde patron artık kaç saat kilitlerse it gibi çalışıp balık istifi otobüslerde, metrobüslerde sürünerek evine dönüyorsun, kıç kadar bir beton kafese dünyanın parasını sayıyorsun, gırtlağına kadar borç içindesin, yapacağın çocuğun hayatı da bundan farklı mı olacak sanıyorsun?
o çocuğun eğitimi ne olacak? senden daha iyi şartlarda iş bulabilecek mi? adam gibi bir evi olacak mı? senden daha beter durumda bir sistem kölesi olmayacağının garantisi var mı?

babadan dededen zengin değilsen, kirada malın mülkün, tarlan tapanın yoksa, her gün sabahın köründe kalkıp işe gitmek zorundaysan, bu sistemden yaka silktiysen, o yapabileceğin en güzel eylem çocuk sahibi olmaktan imtina etmektir. sistemi değiştiremiyorsan bari o sistemi ayakta tutacak yeni köleler doğurma. yaşadığın sefil hayata gelecek nesilleri ortak etme.
devamını gör...

o nasıl bir introydu, tit-re-dim!
devamını gör...

tüy renkleri beslenmelerine göre değişir. yiyecekleri ne kadar karotin içeriyorsa tüyleri de o kadar pembe renktedir. karotin içeren besinlerden mahrum kaldıklarında tüy renkleri beyaza doğru döner.
devamını gör...

çok naif bir gelenektir. evlenmek istediğiniz kadının ailesine kendinizi tanıtıp onlardan müsaade almaktır. anlamsızca serenomilere dökmenin gerekliliği de yoktur.
kaldı ki her toplumda benzeri isteme adetleri bulunur. ruslarda da benzeri bir tanısma faslı vardır tek fark, rusya da kadınlar evlenmek istedikleri erkek için drohma verır. ya da eskiden mostar lı erkekler, evlenmek istedikleri kadınların babalarına, kızlarını ne kadar cok sevdiklerini göstermek adına mostar köprüsünden nehire atlarlarmıs. daha mı az kırıcı oluyor bu? gelenek gelenektır adı ustunde. modernıze edecegınız her gelenek vasfını ve anlamını kaybeder elbette.
devamını gör...

şahsım.
zamanında fazla atraksiyon yapıp, güzel günlerin gelmesini beklerdim. hiçbir işe yaramadığını keşfettiğimden beri, bari kendimi fazla yormayım diyip, uyuyarak bekliyorum. gelecek birgün biliyorum.
devamını gör...

günümüzde arkadaş ayarlamasıyla da olan durum. sonunda evlenen mutlu olan da var ama mutsuz olursanız vay halinize, bitince aracı olan birçok kişiyle olan dialogda bitiyor.
devamını gör...

(bkz: gaunter o'dimm)
belki buradan görürse, (bkz: sexting) başlığında hayatım boyunca okuduğum en iyi mektubu okudum. bi gün sohbet etmemiz mümkün olursa, hikayelerini çok dinlemek istiyorum.
devamını gör...

birbirinden nefret eden insanların sırılsıklam aşık olabilecek olma olasılıklarını ifade eden cümle. bu klişe ilk nerden hortlamıştır merak içindeyim.
devamını gör...

cahillige gel... bakiniz hemsireyi dovme sebebi cocugun caninin acimasi. e be ruh hastasi cikardigin su olay cocugu daha cok korkuttu ya. dön bir cocugun haline baksana geri zekali.

dip not; ne olur su tur cahilleri savunacak nitelikte yorumlar yapmayin, gordukce yemin ederim ulkemden umudu kesiyorum...
devamını gör...

belli bir yaştan sonra önemi kalmıyor. dün doğum günümdü, pandemi etkisiyle zaten kutlayamazdık. telefonla arayıp kutlayan dostlarımın sesini duymak için bir vesile oldu. ben insanlar için elimden geleni yapmak isterim.
devamını gör...

vallahi ben bunu çok yaşıyorum. kişi geliyor, güzel güzel muhabbet ediyoruz kültürel konular, hayat dersleri, tatlı anılar. uzun uzun anlatıyor karşı taraf, her cümleden olgunluk ve hayat tecrübesi akıyor. entelektüel de birisi belli. sonra konuşma arasında girdiğim tanımları okuyorum, utanıyorum. ben de entelektüel biriyim yemin ederim, sadece içimdeki olgunlaşamamış düşüncelerimi buraya tükürüyorum. özür dilerim.
devamını gör...

hastasıyız kızılın.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
"peki neden şiir, anlatsana biraz?" kafasında beklediğim yayın..

gerçi yapımcı arkadaşın "katılmazsan..........." diye savurduğu tehditler de var işin içinde ama neyse. *

iyi yayınlar, herkese keyifli saatler..
devamını gör...


mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. hayat sana karanlık, manasız gelir. insan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar. hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı, ağzını açmayı bile istemez.
hiçbir insanın, hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın. hava sıkıcı ve manasızdır. ya fazla sıcak ya fazla soğuk ya fazla yağmurludur. gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin peşinde, bir tutam otun arkasından koşan keçiler gibi dilleri bir karış dışarı fırlayarak dolaşırlar.
aklını başına derleyip bu ruh haletini tahlil etmek istersin. insan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir.

kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarılırsın. çünkü nedense hepimizde maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır bunu yapmazsak büsbütün çılgına döneriz.
mamafih insanlarda bu merak olmasa doktorlar açlıktan ölürlerdi. bu depresyon kelimesine yapışıp iç sıkıntısının uçsuz bucaksız denizinde bocalarken karşına uzun zamandan beri görmediğin bir ahbap çıkar. kılık kıyafetinin düzgünce olduğunu görür görmez derhal aklına kendi meteliksizliğin gelir ve gafil dostundan talihin varsa bir iki lira borç alırsın...

işte ondan sonra mucize başlar. şiddetli bir rüzgar ruhundan bir sis tabakasını sıyırıp götürmüş gibi içinin birdenbire aydınlandığını, bir hafiflik, bir genişlik duyduğunu görürsün. eski sıkıntı pır deyip uçmuştur. gözlerin etrafa memnuniyetle bakar ve sen de gevezelik edecek bir arkadaş aramaya başlarsın.
işte, iki gözüm, ciltlerce kitabın, saatlerce tefekkürün yapamadığı işi iki kirli kağıt başarır.

sen ruhumuzun bu kadar ucuz bir bedel mukabilinde takla atmasını haysiyetine yediremediğin için belki daha asil sebepler peşinde koşarsın, gökyüzünde birkaç yüz metre daha yükselen bir bulut yahut ensene doğru esen serince bir rüzgar yahut o esnada aklına gelen zekice bir fikir, sana bu değişmenin sebebi gibi görünmek ister.
fakat söz aramızda, iş bunun tamamıyla tersinedir, cebimize giren iki lira sayesindedir ki havanın biraz açıldığını görmek, rüzgarın serinliğini hissetmek hatta akıllıca şeyler düşünmek mümkün olmuştur...


(bkz: içimizdeki şeytan)
devamını gör...

fakirliğin nedeni ekonomik, varoşluğun nedeni sosyolojiktir.
devamını gör...

reddedilince, beynimiz fiziksel bir acı yaşamış gibi harekete geçer.
yani reddedilme acısı çok gerçek bir acıdır.
reddedilmeyi fiziksel bir yaralanmaya benzetiyorsak, bunun bir ilacı, bir tedavisi olmalı.
yaralanan kişi, tek çözümü kendini kabul ettirmek olarak düşünebilir.
tek tedavi yönteminin, "duygularına karşılık alması" olduğunu düşünebilir ve bu yüzden de ısrar eder.
fakat bu ısrar sonucu değiştirmeyeceği gibi tekrar tekrar reddedilme, mevcut yaranın daha da büyümesi durumunu ortaya çıkaracaktır.
nazlanma veya kendini ağırdan satmayı istemek gibi bir durum söz konusu değilse, bir kadın hayır diyorsa orada bırakın.
bitmiştir ya.
siz ısrar ettikçe kendini geri çekecektir.
ısrara devam ettiniz diyelim, sizi asla kabul etmeyeceği gibi son noktaya geldiğinizde yani pes ettiğinizde, kendisine olan saygısını yitirmiş bir insan olacaksınız ki bu, reddedilme acısından daha büyük bir acıdır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim