tarihte bugün
1876 - alexander graham bell, telefonun patentini aldı.
1979 - abd uzay aracı voyager 1, jüpiter ve uranüs'ün satürn gibi halkalara sahip olduğunu keşfetti. voyager 1, jüpiter'in halkalı resimlerini dünyaya gönderdi.
1979 - abd uzay aracı voyager 1, jüpiter ve uranüs'ün satürn gibi halkalara sahip olduğunu keşfetti. voyager 1, jüpiter'in halkalı resimlerini dünyaya gönderdi.
devamını gör...
unutulmayan enteresan arkadaşlar
çocukluğumdaki hatçe'nin ibram.
mahallede en az 4 tane ibrahim vardı. biri sümüklü, biri uzun ve biri de kız ibraam.
dördüncü de hatçe'nin ibram.
hatçe'nin ibram her türlü böceği yerdi. bir keresinde bir ağustos böceğini kurabiye gibi yemişti ve bu olay mahallede yıllarca konuşulmuştu.
hatçe'nin ibram'ın tek zayıf noktası, kendi el bileğini ısıran biriydi. kendi el bileğini ısıran birini görünce ağzından köpükler çıkarak bayılır, bazen altını ıslatırdı.
hatçe'nin ibram'dan en son 2000 yılında haber aldım. askere van'a gitmiş. garip bir çocuktu...
mahallede en az 4 tane ibrahim vardı. biri sümüklü, biri uzun ve biri de kız ibraam.
dördüncü de hatçe'nin ibram.
hatçe'nin ibram her türlü böceği yerdi. bir keresinde bir ağustos böceğini kurabiye gibi yemişti ve bu olay mahallede yıllarca konuşulmuştu.
hatçe'nin ibram'ın tek zayıf noktası, kendi el bileğini ısıran biriydi. kendi el bileğini ısıran birini görünce ağzından köpükler çıkarak bayılır, bazen altını ıslatırdı.
hatçe'nin ibram'dan en son 2000 yılında haber aldım. askere van'a gitmiş. garip bir çocuktu...
devamını gör...
forumsal başlıkların bilgi içerikli başlıklardan daha çok tanım alma sebebi
insanların eğlence ve sosyalleşme ihtiyacıdır. gerek krizler, gerekse pandemi kaynaklı yasaklamaların ve piyasa sarsılmasının insanlarda yarattığı yük ve stresten kaynaklıdır. samimi bir ortam bulunca, burası sözlük de olsa insanlar biraz da kafa dağıtmak istiyorlar. buna anlayış göstermek durumunda olduğumuz kanaatindeyim.
devamını gör...
jamaika
a.b.d'de kölelik bittikten sonra, siyahlara, alın size ülke denilerek gönderildiği ülkelerden biridir.
diğerleri liberya ve sierra leone.
diğerleri liberya ve sierra leone.
devamını gör...
var olduğu bilinmeyen ülkeler
mikronezya. büyük okyanus üzerinde bulunan 607 adadan oluşan bir ülkedir. ülke 4 federe devletten oluşuyor. ülke bayrağındaki 4 yıldız bu devletleri temsil ediyor.
devamını gör...
othello
şimdiye kadar hiç görmedim ben, kulak yoluyla iyileştirildiğini yürek acısının...
william shakespeare’in en ünlü trajedilerinden biridir othello. bu oyunu cinthio tarafından yazılan “moor of venice” adlı kısa hikâyesine dayanarak, 1603 yılında yazmıştır. insanları tanımak istiyorsan psikoloji kitaplarını değil, tiyatro oyunlarını okuyun derler.
oyun dört ana karakter etrafında döner: othello, karısı desdemona, muhafız komutanı cassio ve güvendiği akıl hocası iago.
othello kıbrıs’taki venedik koloni ordusunun osmanlılarla savaştığı dönemde başarılı ve saygı duyulan mağrip - mısır dışında kuzey afrika ülkelerinde yaşayan arap ya da bedevi - kökenli bir komutandır. halk ve ileri gelenler tarafından çok sevilen bu komutan desdemona’ya aşık olur.
şehrin ileri gelenlerinden birinin kızı olan desdemona da othello’yu sevmektedir. önceleri saygı duyulan othello’nun arkasından bu mağribi beyaz evliliği sonucu birçok dedikodu çıkar. her şeye rağmen evlenen othello ve desdemona’nın mutlulukları halkın dedikoduları ve iago’nun kötülükleriyle bir trajediye döner.
ırkçılık, aşk, kıskançlık ve ihanet konularına sahip olması sayesinde günümüze kadar sevilen ve okunan bir eser olarak kalmıştır. othello, 1930’lu ve 1940’lı yıllarda türkiye’de taşra şehir ve kasabalarında gezgin çadır ve halk tiyatrolarında yaygın olarak “arabın intikamı” adıyla temsil edilmiştir.
oyunun ismi her ne kadar “othello” olsa da aslında iago’nun sözde intikamını almak için ilmek ilmek işlediği entrikaları ve adeta ‘kuklalaştırdığı’ oyun kişilerini nasıl kullandığını izleriz ve şu soruları da sorarız:
ulaşılmaz olana sevgi daha mı büyüktür?
elde edilen şey cazibesini yitirir mi?
seven insan mı kıskanır? sevdiğini zannedip güvenmeyen insan mı kıskanır?
hangi yara birdenbire iyileşmiştir?
devamını gör...
othello sendromu
türk erkeklerinin %70'inde olduğunu düşündüğüm sendrom.
gel gör ki bizimkiler normal olanın bu olduğunu sanıyor. ilginç.
gel gör ki bizimkiler normal olanın bu olduğunu sanıyor. ilginç.
devamını gör...
spawn
devamını gör...
msn messenger
bir zamanların efsane mesajlaşma uygulamasıdır. ne dinliyorum özelliği, titreşim gönderme, beraber oyun oynama, internetten istediğin emojiyi bulup kaydederek kullanma şansı, çeşit çeşit animasyonlar gönderme gibi akıllardan çıkmayan özellikleri vardı.

kendisi için rengarenk nickler oluşturur *, farklı yazı fontları kullanırdık. çünkü o zaman havalı olan oydu. *

ilk mesajlaşma uygulaması olmamasına rağmen bizi bu kadar etkilemiş olmasının en büyük nedeni bence o zamanlar alternatiflerinin çok az olmasıdır. zaten cep telefonu herkeste yoktu, birinin cep telefonu olsa bile o cep telefonunda internet yoktu. sms paketleri bir yere kadardı, hem msn'ye kıyasla hiç eğlenceli değildi. doğal olarak herkes orada toplanıyordu.
şimdi birçok alternatifimiz var ama hiçbiri bir msn değil. * keşke tamamen aynı şekilde geri gelse ve biz büyüklü küçüklü -d@h@ doqrusu büyüqlü qüçüqlü- yazmaya başlasak. * senin gibi bir uygulama gelmedi be msn...

resimlerin kaynağı

kendisi için rengarenk nickler oluşturur *, farklı yazı fontları kullanırdık. çünkü o zaman havalı olan oydu. *

ilk mesajlaşma uygulaması olmamasına rağmen bizi bu kadar etkilemiş olmasının en büyük nedeni bence o zamanlar alternatiflerinin çok az olmasıdır. zaten cep telefonu herkeste yoktu, birinin cep telefonu olsa bile o cep telefonunda internet yoktu. sms paketleri bir yere kadardı, hem msn'ye kıyasla hiç eğlenceli değildi. doğal olarak herkes orada toplanıyordu.
şimdi birçok alternatifimiz var ama hiçbiri bir msn değil. * keşke tamamen aynı şekilde geri gelse ve biz büyüklü küçüklü -d@h@ doqrusu büyüqlü qüçüqlü- yazmaya başlasak. * senin gibi bir uygulama gelmedi be msn...

resimlerin kaynağı
devamını gör...
moderasyona soru sor
pavlov'u seksi bir yönetici kadın sanıyordum. affet hocam.
nickaltına yazmayacağım bir daha. yada yazarım alırım bi gıdık, belki son defa... bazı şeyleri bilemezsin hocam, ben de bilemedim. ama kırıldım. insan sadece kendi yaşanmışlıklarını, kırgınlıklarını hatırlıyor anımsayınca. eylulıngın kahkahaları üstüne tuz biber oldu. zaten hiç tatlı gelmez burukluklar.
kadın olmalıydın sen. çok yakıştırmıştım sana bu kimliği. çok yakındın kafamdaki sitenin en seksi hanımı idealime.. sürekli sitenin istatistliklerine göz attığından dolayı, inişli çıkışlı performans grafiğinin yansıtıldığı bir projeksiyon kutusunun mavi ışığı altında elinde sunum çubuğu tuttuğunu, 'lucifer dikkatimizi verelim lütfen' dediğini hayal ediyordum. evet dedim evet.. bu kadın çekip alır beni koparırım kafayı. meğerse sen de sitedeki her erkek gibiymişsin, gözümden bir damla istatistlik düştü zemine. kayboldu. güneşin yakıcılığında uçtu. günün anlamsızlığına karıştı. 3 kat aşağıda anlamsızca koşturan çocuklar vardı. defolun dedim gözümün önünden defolunn...
gerçeklik uyuşturuyormuş hocam. sabah kahve içerken farkettim. uyanmıştım artık radyo gecesinin ertesinde. hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak der gibiydi o sabah. tül perdenin genişleyip şişerek dolduğu salonda, ürpertiyle bir şeylere hazırlıksız yakalanmıştım, ilk sigaram da tatsız geldi. ben yoldaş gibi sarmam hocam üşengeç adamım paketten çıkarır yakarım. bir çırpıda çıkarıp yaktım. o havayı yakaladım anında. bozulan gizemin buruk soluğuydu alıp verdiğim karışan tütün dumanına. bir insan ancak bu kadar hiçbir şey yapmadan bir yazarı yok edebilirdi. belki de yok olmaya hazırdım. sen sennnn istatistlik kurabiyesi.. bunu sen yaptın.
anca istatistlikmiş, anca veriymiş. aşk böyle rakamsal databaselerden mi oluşuyor sanıyorsun bayım? en çok tanım girilen başlık mıydı? kim çok yazmıştı? ben söyleyeyim hiçbirisi..
hayalleriyle oynanan bir lucifer bıraktın bu sitede. en baştan dm'yi çakıp 'abisi erkeğim ben' deme nezaketini gösterebilirdin. yapmadın bunu.
boşluk oluştu içimde. bana bir yönetici kadın borçlusun, bunu unutma... unutmaaağğ oh noo.
nickaltına yazmayacağım bir daha. yada yazarım alırım bi gıdık, belki son defa... bazı şeyleri bilemezsin hocam, ben de bilemedim. ama kırıldım. insan sadece kendi yaşanmışlıklarını, kırgınlıklarını hatırlıyor anımsayınca. eylulıngın kahkahaları üstüne tuz biber oldu. zaten hiç tatlı gelmez burukluklar.
kadın olmalıydın sen. çok yakıştırmıştım sana bu kimliği. çok yakındın kafamdaki sitenin en seksi hanımı idealime.. sürekli sitenin istatistliklerine göz attığından dolayı, inişli çıkışlı performans grafiğinin yansıtıldığı bir projeksiyon kutusunun mavi ışığı altında elinde sunum çubuğu tuttuğunu, 'lucifer dikkatimizi verelim lütfen' dediğini hayal ediyordum. evet dedim evet.. bu kadın çekip alır beni koparırım kafayı. meğerse sen de sitedeki her erkek gibiymişsin, gözümden bir damla istatistlik düştü zemine. kayboldu. güneşin yakıcılığında uçtu. günün anlamsızlığına karıştı. 3 kat aşağıda anlamsızca koşturan çocuklar vardı. defolun dedim gözümün önünden defolunn...
gerçeklik uyuşturuyormuş hocam. sabah kahve içerken farkettim. uyanmıştım artık radyo gecesinin ertesinde. hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak der gibiydi o sabah. tül perdenin genişleyip şişerek dolduğu salonda, ürpertiyle bir şeylere hazırlıksız yakalanmıştım, ilk sigaram da tatsız geldi. ben yoldaş gibi sarmam hocam üşengeç adamım paketten çıkarır yakarım. bir çırpıda çıkarıp yaktım. o havayı yakaladım anında. bozulan gizemin buruk soluğuydu alıp verdiğim karışan tütün dumanına. bir insan ancak bu kadar hiçbir şey yapmadan bir yazarı yok edebilirdi. belki de yok olmaya hazırdım. sen sennnn istatistlik kurabiyesi.. bunu sen yaptın.
anca istatistlikmiş, anca veriymiş. aşk böyle rakamsal databaselerden mi oluşuyor sanıyorsun bayım? en çok tanım girilen başlık mıydı? kim çok yazmıştı? ben söyleyeyim hiçbirisi..
hayalleriyle oynanan bir lucifer bıraktın bu sitede. en baştan dm'yi çakıp 'abisi erkeğim ben' deme nezaketini gösterebilirdin. yapmadın bunu.
boşluk oluştu içimde. bana bir yönetici kadın borçlusun, bunu unutma... unutmaaağğ oh noo.
devamını gör...
zamanın en yavaş işlediği anlar
hasta olduğun gece veya diş ağrısı.
devamını gör...
knut hamsun
gerçek adı knud pedersen olup, kimi kitaplarında knud pedersen hamsund takma ismini kullanmıştır, 1885 yılında mark twain için yazdığı bir yazıda matbaacı adını yanlışlıkla knut hamsun olarak yazınca bu yanlışlık hoşuna gitmiş olmalı ki edebiyat hayatında bundan sonra bu ismi kullanmıştır.
henry ford gibi o da nazi destekçisi ünlülerdendir. 1920 de kazandığı nobel edebiyat ödülü nü 1943 yılında hitlere verilmek üzere alman propaganda bakanı joseph goebbels' e yollayacak kadar koyu bir nazidir.
hamsun, ikinci dünya savaşı'nda norveç'i işgali sırasında almanları desteklemiş bu nedenle norveç halkı karşısında itibari yok olmuş, savaştan sonra hain olarak hapsedilmiştir, 1859 doğumlu olduğu için yaşı nedeniyle aleyhindeki suçlamalar düşmüştür. bununla birlikte, almanlarla işbirliği ettiği için mahkum edilmiş ve kendisini mali açıdan bitiren bir para cezası ödemek zorunda kalmıştır.
hamsun’un nazilerle işbirliği, itibarına ciddi şekilde zarar verir, ancak ölümünden sonra eserlerine olan ilgi artar ve dünya çapında eserleri yeni dillere çevrildikçe uluslararası okuyucuların ilgisini çekmeye başlar. 1949'da, 90 yaşındayken, kısmen anı, kısmen kendini savunma niteliğindeki paa gjengrodde stier (on overgrown paths) ile dikkate değer bir edebi geri dönüş yapmıştır,
ancak norveç halkının nazi sempatizanı knut hamsun'a tepkisi çok manalı olmuş, savaş sonrası yazdığı kitaplarını ona hiç tepki vermeden, herhangi bir taşkınlıkta bulunmadan kapısının önüne teker teker bırakmışlardır.
bu norveçlilerde sanıyorum bir şey var, bir de bunların vidkun quisling denen gene ikinci dünya savaşında norveç işgali sırasında almanlarla işbirliği yapan başbakanı var ki soyadı olan quisling kelimesi ingilizcede "düşman işgal gücü ile işbirliği yapan kişi, hain" anlamına gelmektedir, anlayacağınız soyadı ingiliz dili ve edebiyatına geçmiş..
bir başka meşhur nazi sempatizanı için #154424
zaman içinde edit: #1072505 vidkun quisling
henry ford gibi o da nazi destekçisi ünlülerdendir. 1920 de kazandığı nobel edebiyat ödülü nü 1943 yılında hitlere verilmek üzere alman propaganda bakanı joseph goebbels' e yollayacak kadar koyu bir nazidir.
hamsun, ikinci dünya savaşı'nda norveç'i işgali sırasında almanları desteklemiş bu nedenle norveç halkı karşısında itibari yok olmuş, savaştan sonra hain olarak hapsedilmiştir, 1859 doğumlu olduğu için yaşı nedeniyle aleyhindeki suçlamalar düşmüştür. bununla birlikte, almanlarla işbirliği ettiği için mahkum edilmiş ve kendisini mali açıdan bitiren bir para cezası ödemek zorunda kalmıştır.
hamsun’un nazilerle işbirliği, itibarına ciddi şekilde zarar verir, ancak ölümünden sonra eserlerine olan ilgi artar ve dünya çapında eserleri yeni dillere çevrildikçe uluslararası okuyucuların ilgisini çekmeye başlar. 1949'da, 90 yaşındayken, kısmen anı, kısmen kendini savunma niteliğindeki paa gjengrodde stier (on overgrown paths) ile dikkate değer bir edebi geri dönüş yapmıştır,
ancak norveç halkının nazi sempatizanı knut hamsun'a tepkisi çok manalı olmuş, savaş sonrası yazdığı kitaplarını ona hiç tepki vermeden, herhangi bir taşkınlıkta bulunmadan kapısının önüne teker teker bırakmışlardır.
bu norveçlilerde sanıyorum bir şey var, bir de bunların vidkun quisling denen gene ikinci dünya savaşında norveç işgali sırasında almanlarla işbirliği yapan başbakanı var ki soyadı olan quisling kelimesi ingilizcede "düşman işgal gücü ile işbirliği yapan kişi, hain" anlamına gelmektedir, anlayacağınız soyadı ingiliz dili ve edebiyatına geçmiş..
bir başka meşhur nazi sempatizanı için #154424
zaman içinde edit: #1072505 vidkun quisling
devamını gör...
birçok yazarın siyasi başlıklara değinmemesi
ülkemizde siyaset kurumu en önlerde saf tutarken bilgisi olamdığı için yazılmıyor demek saçmalık olur .yazarların değinmemesini kaygı ve korkulara bağlıyorum .çünkü hükümet karşıtı olunca fetöcü,terörist damgası yeme ihtimalin çok yüksek
devamını gör...
ehemmiyet
önemli olma, dikkate değer olma anlamlarındadır.
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
şişe mantarlarının poission oranı sıfır olduğu için kuvvet altında şekil değiştirmezler. bu da onları muazzam bir tıkaç yapar.
devamını gör...
patriciler
bir dönem roma imparatorluğu tarafından kullanılan (bkz: krallık) yönetiminde en üst tabakada yer alan insanların oluşturduğu sınıftır.
bu sınıfın oy kullanma hakkı vardır.
kaynak: tarih notlarım.
bu sınıfın oy kullanma hakkı vardır.
kaynak: tarih notlarım.
devamını gör...
mutfaktan gelen tabak çanak sesleri
o evde hayat ve umut vardır.
devamını gör...
normal sözlük'ün daha kalabalık olması gerekliliği
o kalabalık başka sözlükte.. görüyoruz ki hali içler acısı.. hale.. jale.. tüm mahalle olacağına.. biz bize böyle pek bir guzeliz..
devamını gör...
yazarların en köylü özelliği
sandalyede bir dizimi karnıma çekerek oturuyorum
devamını gör...
normal sözlük'teki kaliteli yazarların sözlüğü bırakması
herkes kafasına göre yazıp mezleke havasında kurtlarını döksün yeter. kaliteli kalitesiz ayrımına hiç girilmesin. öyle ki sözlükte bir kalite kontrol ekibinede rast gelmedim açıkcası. kimi kısır yapar kimi kısır döngüye girer kendi tercihi. ne edebiyat yapanı taşlarım ne goy goy yapanı. hepsinden yapılmalı * ama insanların hevesini kırmayın derim. adam alkışlama ve yerden yere vurma ölçüsünü kaçırmasak neredeyse harikayız. * sıfatlamalar, tanımlamalara inat yazın. sıkılıyorsanız bir hava alıp gelin.. (bkz: çıkın çıkın gelin) ister sokratı konuşun ister mahmut tunceri hepinize yetecek yer var. *..
felsefede yaparız ekibimizin içinde junior atakandan kant'a kadar geniş bir yelpaze var. ufak tefek trolleme çalışmalarıda yapıyoruz. toplanma aşamasında olduğumuz fiyonklu tsm grubu ile ağır metalci rock grubumuzda var*. herkes başka kafa kalite'yi bir çıkaralım aradan.
aramıza kimse girmesin
(bkz: kalan sağlar bizimdir)
felsefede yaparız ekibimizin içinde junior atakandan kant'a kadar geniş bir yelpaze var. ufak tefek trolleme çalışmalarıda yapıyoruz. toplanma aşamasında olduğumuz fiyonklu tsm grubu ile ağır metalci rock grubumuzda var*. herkes başka kafa kalite'yi bir çıkaralım aradan.
aramıza kimse girmesin
(bkz: kalan sağlar bizimdir)
devamını gör...