aldım bunu, ama vallaha billaha 1500 karmayı hak etmiyor dostlar. görüp napacan? bırakana kin mi besleyecen? edene tt mi kasacan? amaaan boşver beğendiğini et geç, ben çatara patara ediyorum hem takip başlığım zenginleşiyor miss!
devamını gör...

kanal d'de başlayan ilk bölümü yayınlanmış olan yeni dizi. başrollerini kaan urgancıoğlu ve pınar deniz paylaşıyor. ilk bölümünü izledim farklı bir konusu var, en azından şuan yayında olan diğer dizilerden farklı. dizinin geleceği var gibi şimdilik, açıkçası merak uyandırdı bende. kaan urgancıoğlu'nu emir kozcuoğlu rolünden sonra böylesine farklı bir rolde görmek hem şaşırttı hem de mutlu etti. psikopat emir kozcuoğlu gitmiiş yerine baş savcım ılgaz gelmiş, hoş gelmiş.
dizide ilk bölümden beni cezbeden iki detay var;
- dizinin müziklerini yapan kişinin toygar ışıklı olması,
- bölümün bir nietzshce sözüyle başlaması.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

umarım reyting kurbanı olmaz diyor ve başarılar diliyorum.
devamını gör...

önce bir kan testi yaptırın. sonra bir diyetisyene gidin. sağlıklı ve mantıklı olanı budur. birde kulaktan dolma bilgileri bedeninize uygulamaya çalışmayın.
devamını gör...

en sevdiğim koku.
allerjik bir bünyeye sahip olduğum için parfüm kullanamıyorum haliyle
evimde her yerde mevcuttur.
çok fonksiyonlu olarak kullanırım gül suyunu.
tatlılara ve içeceklere de katılıyor ama ben o boyuta geçemedim.
gıda olarak da sadece reçelini kullanabiliyorum.
devamını gör...

orhan veli şiiri.
bilmezler yalnız yaşamayanlar,
nasıl korku verir sessizlik insana;
insan nasıl konuşur kendisiyle;
nasıl koşar aynalara,
bir cana hasret,
bilmezler.
devamını gör...

fantezi rock arabesk, ne tarz müzik yaptıklarına anlam veremediğim müzik grubu.
devamını gör...

eski türkçede susamak gibi, sensiz kaldım, sana hasret kaldım, seni özledim anlamına gelen sözcük.
devamını gör...

"çocuğunu bende unutmuşsun "

(bkz: based on a true story)
devamını gör...

belirsizlik.
devamını gör...

bir cem yılmaz filmidir.
film 2018 de vizyona girmiştir. oyuncu kadrosunda cem yılmaz, ozan güven, seda bakan, zafer algöz ve özkan uğur yer almaktadır.
senaryo koltuğunda cem yılmaz vardır. filmin yönetmeni ise kıvanç baruönüdür.

film gora filminin devamı gibidir. aynı evrende aynı karakterlerle çekilmiştir. gora gibi çok beğenilen bir filmin devamı olduğu için seyirciler tarafından pek beğenilmedi.
ben çok beğendim. hatta goradan daha iyi bir film olduğunu düşünüyorum. romantik tayfa maalesef abi gora gibi değil yhaaa diyerek filmi gömmeye devam ettiler. beğenmediler. neyse.
film eleştirilmesine rağmen cem yılmaz’ın en çok izlenen filmi oldu.

filmin konusu robot 216, beklenmedik bir anda dünya'ya gelir ve arif'e insan gibi yaşamak, gülmek ve âşık olmak istediğini söyler. mahalle sakinleri uzaylı istemedikleri bir anda arif ve 216, bir kaza sonucu zaman makinesiyle 1969 yılına gider. geçmişe giden arif v 216 bir sürü eski sanatçıyla karşılaşır. farklı maceralara çıkarlar. zeki müren, sadri alışık, ayhan ışık, tarkan, mustafa sandal, ajda pekkan gibi büyük sanatçıları görürüz.

filmde bol bol gönderme bulunuyor. her izlediğinizde yeni bir gönderme bulabilirsiniz.
cem yılmaz ustalara saygı göstermek istemiş ve sürekli onları ihya eden göndermelerde bulunmuş.
eski filmlerine sık sık göndermelerde bulunmuş.
siyasi göndermeler, hollywood filmlerine göndermeler bir sürü göndermeler bulunuyor.

filmin tek beğenmediğim kısmı son sahnede olan olayların saçmalığıydı.
uçak falan pek olmamıştı.

film çok iyi tasarlanmış bir film. arka planını belgesel yapmışlardı orada izlediğimde ağzım açık kalmıştı. her saniyesi her detayı ince ince planlanmış. kostümler, müzikler, mekanlar hepsi çok büyük bir emeğin parçası.
hatta bazı kostümleri tek tek ajda pekkan’ın kendisi çizmiş.
zeki mürenin sahneleri belgesellerden alınmış. spor yaptığı malzemeler dahil.
çok beğendiğim izlemekten keyif aldığım başarılı bir film. türkiye standartlarının üstünde bir film olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

hamile gördüğünde o kadının seviştiğini, çıplak olduğunu ve tekrar seviştiğini düşünüp tahrik olan, bu sebeple de hamilelerin dışarı çıkmaması gerektiğini savunan yobazdır.

üzgünüm yobaz, ama kadınlar sevişiyor, hatta korunmasız sevişip eşleri (kocaları veya sevgilileri) içlerine boşalıyor, böylece bu kadınlar hamile kalıyor.

tekrar üzgünüm ama aynı şeyi senin validen de yapmış zamanında. keşke baban önceden önlemini alıp buna destek olmasaymış.

yobazlardan tarihsel bir örnek
devamını gör...

az önce 3. defa girmiş bulundum ve daha önce girdiğim iki seferde olduğu gibi bu defa da 'gönül dağı' çalarken denk geldim, neye delalet acaba anlamadım ki? *
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

attila ilhan'ın şiiridir.
bağzıları grubu da çok güzel söylemiştir.

ayrıca az önce spotifyda şarkıyı bulamadım kaldırılmış, youtubeda da yoktu kendi sayfalarında. sebebi nedir bilmem ama silinmesin bu şarkı. güzeldir..

devamını gör...

dostoyevski - yeraltından notlar
kafka - dönüşüm
zülfü livaneli - huzursuzluk (duygusal bir yoğunluğa neden olabilir)
halil cibran - ermiş, ermişin bahçesi
devamını gör...

ne bayramı bayrama daha 1 ay var dedik ve bayram geldi çattı. hepinizin* bayramını en içten dileklerimle kutlarım. nice bayramlara!
devamını gör...

bak ya “ izne çıktım hadi byy.” demiş bir de. hayır kim veriyor bu izinleri anlayamadım ki. izin filan yok. hadi doğru iş başına marş marş! kimse düşünmüyor mu kuzguncuktaki vişne izne çıkarsa bize vişneleri kim atacak, kim nereden bulupta vişne reçeli yapacak? her şeyide ben mi düşüneceğim ya yeter ama. bıktım bu sorumsuzluktan. ikinci bir emre kadar lütfen tüm izinler durdurulsun.
devamını gör...

demir kadın olarak bilinen belki yeryüzünde olan en güleç en kahkahacı ve yaşadığı tüm acılara rağmen güçlü kalabilmeyi başarmış insandı kendisi. çektiği acıların son bulduğuna sevinsem bile onu kaybetmenin üzüntüsü daima insanın yüreğini burkmaktadır.
devamını gör...

roman okuyan tamirci çırağı gibi fiktik bir figürü literatüre sokmuş bir şarkıdır.

-oğlum cafer ne okuyon yine?

-anna karaninayı okuyorum usta,

-ha evet, bence tolstoy bu romanında rus realizminin en iyi örneklerinden birini sergilemiş.

-öyle vallla sebati usta, sürrealist ya da geç dönem realist akımın aksine, romantik ögeleri çok yerinde kullanıyor.

-evet, hem de direk ütopik yaklaşımlar yerine bağdaştırıcı ütopik tavırları da görmezlikten gelemeyiz caferciğim.

- doğru usta, çok yerinde bir saptama oldu bu.

-peki oğlum, tüpçü sabrinin pikapının yatak sarması konusunda gerçekçi yaklaşımını öğrenebilir miyim?

-evet usta, sanırım pikapın sübapları gümbürdemiş, yani bu durumda tüpçü sabriye trajik gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatmak gerekecek, eğer yalnızca biri olsaydı revizyonist bir yaklaşımla improvize bir şekilde yeniden yoluna koyabilirdik fakat, fakat usta... tüm sübapların eğrik bir hale gelmesi sizin de yüksek takdirinizdir ki...

-anlıyorum... anlıyorum evlat,bu durumda tüpçü sabriye bu trajik yaşanmışlığı tüm çıplaklığıyla anlatmaktan başka br çare gözükmemekte... ahh zavallı sabruşka nizamettinyeviç... oysa ki henüz taksitlerini bile yeni ödemişti, yazık, bu onun için tam bir yıkım olacak.

-anlıyorum.
devamını gör...

birinci filmde herkesin hemen hatırlayacağı kırmızılı kadın metaforuna ayrı bir parantez açmak istediğim filmdir.

mopheus, neo’ya matrix simülasyonunun küçük bir kopyasında ilerlerken “gerçek olan” ile “algılanan” arasındaki farkı anlatıyor. bu sırada karşıdan gelen kırmızılı bir kadın neo’nun ilgisini çekiyor ve dikkati dağılıyor. çünkü çevredeki herkesten daha renkli daha canlı ve güzel... mopheus, neo'nun bu aldatmacaya takılacağını bildiği için ona "beni dinliyor musun yoksa kırmızılı kadına mı bakıyordun?" diye sorup tekrar bakmasını istiyor. neo kadına dönüp baktığında aslında onun "çekici bir kadın" olduğunu değil simülasyonu koruyan bir ajan olduğunu fark ediyor.

bu "kırmızılı kadın" metaforu ile görünen ve gerçeklik olarak addedilen sistemin arkasında farklı bir realitenin olduğu mesajı verilmek isteniyor. algılarımıza göre içinde bulunduğumuz evreni bir şekilde anlamlandırıp idrak ediyoruz. dokunup, görüp, kokladığımız şeyler, duyu organlarımızdan bir elektrik sinyali olarak geliyor ve beynimizde işlenip bir sonuca dönüşüyor. ancak algılarımızın ötesinde bir gerçekliğin olup olmadığını düşünmek aklımızın ucundan dahi geçmiyor. çünkü yaşam algımız, normlar, öğretilenler vs her neyse bizim algımızı bu şekilde programlıyor. belki de zihin gücümüzle erişebileceğimiz çok dafa farklı gerçeklikler varken "kırmızlı kadının" büyüsü aldatmacanın ötesine bakmamızı engelliyor.

kısacası boynumuzdaki zincirlerle mağaramızın duvarındaki yansımaları izleyip onlarla oyalanmak hepimizin hoşuna ve kolayına gidiyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim