mutluluk (kitap)

2002 yılında yayımlanan 2007 yılında filme de uyarlanan zülfü livaneli kitabıdır. ülkemizin doğu ve batı bölgelerinde geçer olaylar. erkek ve kadın rolleri, töre gibi kavramlar, mutluluğu arayan !!! üç karakter üzerinden işlenmektedir.
....
"meryem, hayatında ilk kez kendisine sen değil de siz diye hitap edildiğinin farkına varmıştı. acaba mucize dedikleri bunlar mıydı?"

mutluluk kitabı zülfü livaneli tarafından kaleme alınan ve toplumun kanayan yarası olan töre cinayetlerine dem vurdu. her ne kadar günümüzde eskisi kadar varlığımı sürdürmese de halen kız çocukları amcaları, babaları, dayıları yani yakın çevresinin tecavüzüne uğruyor. zülfü livaneli bu kitabında bu konuyu muhteşem bir uslüp ve eleştirel bakış açısıla çok güzel ifade ediyor.

livaneli'nin en güzel kitaplarından biridir. ana karakterleri meryem, cemal ve irfan kurudal'dır. romanda üçünün mutluluğu arayışını okuruz aslında. abdullah oğuz filme uyarlamıştır; murat han (cemal) ve özgü namal (meryem) antalya film festivali'nde ödül almıştır.
filmin müziği olan denize doğru yine livaneli'den çıkmış, huzur verici bir fon müziğidir.
bizi anlatan, içimizden çıkmış diyebileceğimiz bir romandı. doya doya okudum.

yıllar önce okuduğum zuluf livaneli kitabı. tore olayları falan vardı, epey de acikliydi hani. o zamanlar çok kitap okuyordum, bunu da o ara bitirdim sanırım. üç kişi var, romanda. bu kişilerin dışında önemli kimse yok. töre cinayeti gibi şeyler, çok fenaydı.

zülfü livaneli imzalı roman.

van'da yaşayan meryem isimli genç bir kızın yaşadıklarını ve irfan adında profesörü konu ediniyor. tecavüze uğradığı için ahırlığa kilitlenen meryem'i öldürme görevi askerden yeni dönen ve duygularını kaybetmiş hissiz cemal'e düşüyor.
olaylar gelişiyor.

zülfü livaneli imzalı eser olup fantastik bir yan da taşıdığı söylenebilir, kitapta anlatılan kuştan dolayı fanstastik bir yan da barındırıyor.

tecavüze uğradığı için izbe bir ahıra kapatılmış meryem'in öldürülmesi gerektiğini düşünen ailesinin onu askerden yeni dönen cemal ile öldürmeye çalışmalarını konu edindiği söylenebilir.

öldüreceğini söylemeyip istanbul'a gideceksin diye kandırmalarını meryem'in irfan adında bir profesör ile yollarının kesişmesini ve toplumun kadına bakışını ustalıkla anlatıyor.

ama yazarın meryem'i fiziksel olarak çok güzel betimlemesi sanki güzel olursa affedilmeye değer ama çirkin olsaydı o kesinlikle bir suçlu olurdu gibi bir mesaj mı vermek istediği tartışılır.

haksızlığa uğrayan kişi güzel olduğu zaman suçu bağışlanır ya da haksız olduğu anlaşılır.

meryem çirkin olsaydı profesör irfan ondan etkilenmeyecekti belki de.

töre, namus, cinayet kavramlarına parmak basan bir eser olduğu söylenebilir.