geçmişten günümüze fırlatılmış bir kemik.
devamını gör...
başlık sol frame'de karşıma çıkınca, terry pratchett'in ınteresting times kitabında cohen the barbarian'ın hakkında söylediği kelamı buraya ekleyim dedim.

“barbarism? hah! when we kills people we do it there and then, lookin' 'em in the eye, and we'd be happy to buy 'em a drink in the next world, no harm done. ı never knew a barbarian who cut up people slowly in little rooms, or tortured women to make 'em look pretty, or put poison in people's grub. civilization? ıf that's civilization, you can shove it where the sun don't shine!”

uygarlık biçimin/şeklin anlama/manaya üstün gelmesidir
devamını gör...
uygar : çağdaş
uygarlık : çağdaşlık

bu yüzden uygar olabilmek için lütfen geriye bakmayalım , tarih deki olaylar bizi ne kadar meşgul ederse o kadar uygarlıktan uzak kalacağız.
devamını gör...
türkiye'de var mı? sanmam.
devamını gör...
(bkz: sümer)ler ile başlamıştır.
devamını gör...
"mantığın işlevi, yaşama sanatını geliştirmektir" sözüyle whitehead, dünyadaki amacımızın yalnızca anlamla önem kazanacağını vurguluyor. şayet buradan yürürsek; "çok üretmek gelişim göstergesi olabilir mi" sorusu, yaşamımızdaki anlam eksikliğini ve kaygılarımızı gösterebilir. bu sorunun temelinde, bağlı bulunduğumuz değerlerle etkileşim halinde olan ilkeler ve çoğunlukla ona yön veren seçimlerimiz vardır elbette. örneğin, siyasi tarihimizdeki en popüler goygoylardan biri olan "komünizm tehlikesi", bu kaygının sürdürülebilirliği açısından ibretliktir.

şu an son derece saçma, hatta aptalca olarak nitelendirdiğimiz bu devlet politikası, yurt genelinde milyonlarca insanın hayatına mal oldu.

yani, fiziken açıklanmasına gerek duyulmayan bir yapı olan devlet, varlığını fiilen kanıtlayabilen insanların değerlerini yerle bir etti. esas sorulacak soruysa şu: bu tür politik eylemlerle değer üretimini karşı karşıya getiren menfaat çarkı, varlığını hangi güce dayandırır? bir zaman sonra, yüz milyon amerikalı ile aynı akıbete uğramamıza neden olacak o şey, neye ve hangi racona göre bize tehdit oluşturuyor? çin mi? sovyetler mi? kosigin-brejnev hükümeti mi? hem tehlikeden bahsedeceksek, hepsi tek merkezden tavşana kaç tazıya tut demiyorlar mı?

sonrasında meydan, iktisadi/sosyal gelişimi keşifle harmanlamaktan ve insanlığa hizmet etmekten uzak, bomba meraklısı ruh hastalarına kaldı.

ruhumuzu mekaniğe teslim etmeye hazır şu anki halimizi, hasan özbekhan çok iyi anlatmış: "yapabileceğimiz her şeyi yapmaya zorunlu değiliz".

keza, bugünkü "yapay zeka" tartışmalarının hararet dozunu yükselten en önemli etkenlerden biri de, sonumuzun belirsizlik derecesinin artışı. yanlış anlaşılmasın; "yapay zeka sonumuz olur" kısmında değilim. maddeyi yıkım için dönüştürenler, hazırladıkları sonu kabullenmeyecekler. medeniyet algısını, bir halkın ve coğrafyanın imhası üzerine oluşturanların, sonlarının aynı şekilde olacağını hazmedememeleri kastettiğim. burada düşünülmesi ve acilen uygulamaya konulması gereken ilke, elbette "çok üretim iyidir" düşüncesinin dışındaki bireyler dizgesidir.

insan etkenini ve etkinliğini esas alarak harekete geçirilecek bu ilkeler, anlam ihtiyacımızı bizden bağımsız sonuçlarla buluşturacaktır. bunu yapabilmek içinse, bilişsel bileşenleri oluşturup geliştirecek her bir eylemi ciddiyetle incelememiz gerekiyor. nedir bilişsel bileşen? bireyin tutum nesnesine ilişkin; bilgi, düşünce ve inançlarından oluşan bileşendir. tutum olarak adlandırılan mefhum; psikolojik bir nesneye karşı oluşan düşüncelerimizle hislerimizi, bize atfederek organize eden eğilimdir. az evvel bahsettiğimiz bilişsel bileşenin, duygusal ve davranışsal olmak üzere iki kardeşi var; birbirlerinden bağımsız değiller elbette.

bu sayko kardeşlerin durumuna bi' çentik atıyorum şimdilik. daha sonraki girilerde ayrıntılı bir tahlil yapacağız.

insanı homo ludens olarak tanımla(n)dığımız zamandan şu anki yaşam biçimimize ulaşana kadar, çok fazla aşama kaydetmiş olmamız gerekiyordu. ancak, sırf hayatımızı sürdürmek için amaçtan ve anlamdan uzaklaşmamıza sebep olan etkinliklerle oyun sahamızı gereğinden fazla genişlettik. sadece oyun sahamız genişlemedi elbette. homo sapıens neyi arzuladıysa, neyi istediyse; isminden uzaklaşarak gerçeği bir hiçe feda etti. çünkü sapıens bu zorlu yolculuğunda, yaşamını iyileştirebilmek için daha iyi ve kalıcı yöntemler keşfetmeliydi. oysa o aksine yöneldi.

buradaki hırsı ve mücadeleyi daha doğru tanımlamak ve anlamak için, homo negans ve homo espefans ile tanışmak gerekiyor.

biri "hayır" diyebilen, ötekiyse "umut" edebilen insan; ikisi de kendilerine, hayatta kalma güdüsünden daha büyük "dertler" edinmiş.

çıkar çatışmalarını destekleyen ve hayatta kalabilmek için birçok şeye rızası olsun olmasın "evet" diyen insan, günümüz dünyasının özetidir. bizi hayvanlardan ayıransa, gerçeği ararken sevgiyle bütünleşmek ve varoluşumuzu, ucunda ölüm bile olsa "hayır" diyerek anlamlandırmaktır.
devamını gör...
bir kültür yazılı bir dile, bilime, felsefe ve yüksek derecede uzmanlaşmış iş bölümüne, karmaşık bir teknolojiye ve siyasal sisteme sahip olma durumunu aldığında uygarlık halini alır. diğer adı medeniyettir efem..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"uygarlık" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim