1.
türkiye cumhuriyeti devletinin iş kanunu ile ile ilgili mevzuatları içerir.
işveren ve işçinin haklarını, yükümlülüklerini açık ve net bir biçimde içeren açık ara türkiye cumhuriyeti devletinin en önemli ancak yükümlülükleri en az yerine getirilen kanundur.
nedenini anlatacağım. türkler olarak kanunların ve mevzuatların avukatlar, hakimler ve savcılar için yazıldığı, bizim onları bilmemize gerek olmadığı gibi bir yanılgı içerisindeyiz. bilinçli olan her vatandaş haklarını ve haklarını içeren kanun ve mevzuatları öğrenmelidir.
şimdi bu kanunu önemli kılan nedir bunlara değinmek istiyorum.
gelişmiş ülkelerin en temel özelliklerinden biri de işveren ve işçi arasındaki güvenin kanunlar aracılığıyla güvence altına alınmasıdır. her ne kadar bu kanun işçinin hakkını koruyormuş gibi görünse bile esasında işverenleri de koruma altına alır. ülkedeki üretim alanlarında güven yaratmak için bu kanunun çok sıkı şekilde uygulanması gerekir. avrupa'da iş kanunları oldukça sıkıdır ve sık sık işverenler denetlenir, cezaları ise çok ağırdır.
ülkede sağlıklı bir üretim kültürü oluşturulmak isteniyor ise iş kanunu mevzuatları sürekli güncellenmeli, üretim yerlerinin mevzuatlara uyup uymadığı sıkıca denetlenmelidir. aksi takdirde işveren ve işçi açısından sürekli problemler yaşanacağı gibi sağlıklı bir üretim kültürü oluşmaz. midyata pirince giderken eldeki bulgudan olunur.
türkiye de tck iş kanunu gayet açık ve net şekilde mevzuatlar dahilinde belirlenmiş ancak denetleme ve idare konusunda çok büyük sorunlar yaşandığı için ülkedeki üretim kültürünün neredeyse içine sıçacak, işveren yanlısı bir hale bürünmüştür.
mesela bir örnek vermem gerekirse iş sözleşme yapmak işverenin bir yükümlülüğüdür ancak bu sözleşmeyi yapmamanın cezası işverene işçi başı 300 türk lirasıdır. burada devletin neredeyse idari ufak cezalarla işvereni mevzuatlara uymama konusunda teşvik ettiğini görebilirsiniz. bu yüzden türkiye avrupa ülkeleri arasında en fazla asgari ücretli çalışana sahip, en sık iş kazasının görüldüğü ülkedir.
söz konusu mevzuatlara uyulup uyulmadığının denetlenmesi olduğunda devlet oldukça yetersiz kalmakta ve işverenleri resmen mevzuata uymama konusunda teşvik etmektedir. mesela bir örnek daha. çalıştığınız iş yerinde bir usulsüzlük gördünüz ve iş yerinden ayrıldınız. ardından işyerinizi bu usulsüzlüğün yapıldığına dair şikayet ettiğinize gerekli merciiler şikayetinizi almayacaklar. çünkü bu arkadaşlara göre usulsüzlük yapılan işyerini şikayet etmek için oranın çalışanı olmak gerekiyor...
kısacası bu kanun ve içerdiği mevzuatlar türkiye cumhuriyeti devletinin kalbidir. çünkü bir ülkenin kalbi üretimine, işçi haklarına bağlı olarak atar veya atmaz.
işveren ve işçinin haklarını, yükümlülüklerini açık ve net bir biçimde içeren açık ara türkiye cumhuriyeti devletinin en önemli ancak yükümlülükleri en az yerine getirilen kanundur.
nedenini anlatacağım. türkler olarak kanunların ve mevzuatların avukatlar, hakimler ve savcılar için yazıldığı, bizim onları bilmemize gerek olmadığı gibi bir yanılgı içerisindeyiz. bilinçli olan her vatandaş haklarını ve haklarını içeren kanun ve mevzuatları öğrenmelidir.
şimdi bu kanunu önemli kılan nedir bunlara değinmek istiyorum.
gelişmiş ülkelerin en temel özelliklerinden biri de işveren ve işçi arasındaki güvenin kanunlar aracılığıyla güvence altına alınmasıdır. her ne kadar bu kanun işçinin hakkını koruyormuş gibi görünse bile esasında işverenleri de koruma altına alır. ülkedeki üretim alanlarında güven yaratmak için bu kanunun çok sıkı şekilde uygulanması gerekir. avrupa'da iş kanunları oldukça sıkıdır ve sık sık işverenler denetlenir, cezaları ise çok ağırdır.
ülkede sağlıklı bir üretim kültürü oluşturulmak isteniyor ise iş kanunu mevzuatları sürekli güncellenmeli, üretim yerlerinin mevzuatlara uyup uymadığı sıkıca denetlenmelidir. aksi takdirde işveren ve işçi açısından sürekli problemler yaşanacağı gibi sağlıklı bir üretim kültürü oluşmaz. midyata pirince giderken eldeki bulgudan olunur.
türkiye de tck iş kanunu gayet açık ve net şekilde mevzuatlar dahilinde belirlenmiş ancak denetleme ve idare konusunda çok büyük sorunlar yaşandığı için ülkedeki üretim kültürünün neredeyse içine sıçacak, işveren yanlısı bir hale bürünmüştür.
mesela bir örnek vermem gerekirse iş sözleşme yapmak işverenin bir yükümlülüğüdür ancak bu sözleşmeyi yapmamanın cezası işverene işçi başı 300 türk lirasıdır. burada devletin neredeyse idari ufak cezalarla işvereni mevzuatlara uymama konusunda teşvik ettiğini görebilirsiniz. bu yüzden türkiye avrupa ülkeleri arasında en fazla asgari ücretli çalışana sahip, en sık iş kazasının görüldüğü ülkedir.
söz konusu mevzuatlara uyulup uyulmadığının denetlenmesi olduğunda devlet oldukça yetersiz kalmakta ve işverenleri resmen mevzuata uymama konusunda teşvik etmektedir. mesela bir örnek daha. çalıştığınız iş yerinde bir usulsüzlük gördünüz ve iş yerinden ayrıldınız. ardından işyerinizi bu usulsüzlüğün yapıldığına dair şikayet ettiğinize gerekli merciiler şikayetinizi almayacaklar. çünkü bu arkadaşlara göre usulsüzlük yapılan işyerini şikayet etmek için oranın çalışanı olmak gerekiyor...
kısacası bu kanun ve içerdiği mevzuatlar türkiye cumhuriyeti devletinin kalbidir. çünkü bir ülkenin kalbi üretimine, işçi haklarına bağlı olarak atar veya atmaz.
devamını gör...
2.
türkiye'de maalesef işçilerin varlığından bile haberlerinin olmadığı kanun. herif 20 yıldır çalışıyor ama fazla mesai ücretini hesaplamayı bilmiyor ya da daha fazla yıllık izin için pazarlık yapabileceğinden haberi yok. çoğunun ihbar tazminatı diye bir şeyin varlığından haberi yok. inanılmaz bir cehalet var. türkiye sömürgeci patronlar için bir cennet.
devamını gör...