1.
gerçekten hayatımda okuduğum en gereksiz şeylerden biri, bir r. d. laing kitabı.
kendisi psikiyatristmiş. sonra hindistan falan derken çizmiş kafayı herhalde. psikiyatrik tanıların insanları ötekileştirmeye çanak tuttuğu gerekçesi ile anti-psikiyatri akımının önde gelen kuramcılarından biri olmuş falan.
şu okumaya çalıştığım metinden sonra allah olsa kendisine itibar etmem mümkün değil. beni daha iyi anlamanız adına, sadece 1 örnek sayfa bırakmak isterim:
evet çok farkındayım, kitapta toksik ilişki dediğimiz şeyi, narsistik ve bağımlı kişilik bozukluğunu veya nereden baktığımıza bağlı olarak narsisizmin tezahürlerini falan bulabiliriz. bu sonsuz döngüyü, kişinin kendi zihnine kısılmışlığını ve kendisine dayattığı yaşamın kısırlığını falan da bu bitimsiz saçmalıktan anlayabiliriz. tam olarak bunu anlatmayı amaçlamış, şiirsel bi yol, deneysel bi metin falan diye zırvalayabiliriz.
ben artık yıldım gerçekten aptal görünmemek için her şeyin orasına burasına aman ne kadar da derin anlamlar ve açıklamalar sıkıştırmaktan. ne bir okuma zevki sunuyor okuyucuya, ne bir olay anlatıyor ne bir şey hissettiriyor. ne de az kelamla çok anlam gibi bir düsturu var. sanıyor musunuz ki bu 111 sayfanın sonunda kendinizle alakalı, hayatınızdaki düğümlerle alakalı bir katarsis yaşama veya aydınlanma imkanı buluyorsunuz?
şu kitabın karşıma edebiyat diye çıkması = bir tutam bokun karşıma sanat diye çıkması. sonsuzca cahil ve sığ olmayı göze alıyor ve ikisinde de sanata dair hiçbir şey bulamıyorum. aramayı da reddediyorum.
teşekkürler.
kendisi psikiyatristmiş. sonra hindistan falan derken çizmiş kafayı herhalde. psikiyatrik tanıların insanları ötekileştirmeye çanak tuttuğu gerekçesi ile anti-psikiyatri akımının önde gelen kuramcılarından biri olmuş falan.
şu okumaya çalıştığım metinden sonra allah olsa kendisine itibar etmem mümkün değil. beni daha iyi anlamanız adına, sadece 1 örnek sayfa bırakmak isterim:
evet çok farkındayım, kitapta toksik ilişki dediğimiz şeyi, narsistik ve bağımlı kişilik bozukluğunu veya nereden baktığımıza bağlı olarak narsisizmin tezahürlerini falan bulabiliriz. bu sonsuz döngüyü, kişinin kendi zihnine kısılmışlığını ve kendisine dayattığı yaşamın kısırlığını falan da bu bitimsiz saçmalıktan anlayabiliriz. tam olarak bunu anlatmayı amaçlamış, şiirsel bi yol, deneysel bi metin falan diye zırvalayabiliriz.
ben artık yıldım gerçekten aptal görünmemek için her şeyin orasına burasına aman ne kadar da derin anlamlar ve açıklamalar sıkıştırmaktan. ne bir okuma zevki sunuyor okuyucuya, ne bir olay anlatıyor ne bir şey hissettiriyor. ne de az kelamla çok anlam gibi bir düsturu var. sanıyor musunuz ki bu 111 sayfanın sonunda kendinizle alakalı, hayatınızdaki düğümlerle alakalı bir katarsis yaşama veya aydınlanma imkanı buluyorsunuz?
şu kitabın karşıma edebiyat diye çıkması = bir tutam bokun karşıma sanat diye çıkması. sonsuzca cahil ve sığ olmayı göze alıyor ve ikisinde de sanata dair hiçbir şey bulamıyorum. aramayı da reddediyorum.
teşekkürler.
devamını gör...
2.
#3176251
hala gülüyor ve hala durduramıyorum kendimi.
kurt kışı geçirir ama...
(link: )
düğümler, başıma vurdu yine.
hala gülüyor ve hala durduramıyorum kendimi.
kurt kışı geçirir ama...
(link: )
düğümler, başıma vurdu yine.
devamını gör...