edebiyat / biyografi-otobiyografi
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

bir fakir baykurt eseri. (literatür yayınları, istanbul: 2020).

fakir baykurt‘un eşekli kütüphaneci adlı kitabına konu olan kişi mustafa güzelgöz'dür. mustafa, gerçek bir vatansever ve cumhuriyet çocuğudur. yıl 1943'tür. genç mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak ürgüp tahsin ağa kütüphanesi’ne çıkar. mustafa, görevine başlar. günler geçer. kütüphaneye pek gelen-giden olmaz. "insanlar kitaba gelmiyorsa, kitabı insanların ayağına götürme" meselesini kafasında tahayyül eder:


'çalışırken depoda kitaplara bakıyordum. kendi kendime düşündüm. biz burada kitaplara bekçilik yapmak için mi bulunuyoruz? benim işim sadece burada kitapları beklemek mi? hayır!' zamanın koşulları elverişsizdi. adeta yokluk içindeydik. ne yapabilirsek kendi gücümüz, kendi becerimizle yapmak zorundaydık. bana düşen, bu insanların ayaklarına kadar kitabı nasıl götüreceğimdi."


hayalini amirlerine açar. o dönem de şimdiki gibi, “aman bir şey yapmayalım da başımıza bir iş gelmesin. çalışsan da aynı maaş, çalışmasan da” zihniyeti aynen vardır. bıyıklı, solgun kahverengi takım elbiseli, kravatlı, asık yüzlü, sigara kokan, ülkesine gram faydası olmayan bürokratları zorlukla ikna eder ve bir eşek (adı: yüksel) alır. iki tane de sandık yaptırır. sandıkların üstüne "kitap iade sandığı” yazar ve nevşehir'in 36 köyünü dere tepe gezmeye başlar. gittiği yerlerde:


“beyim diyor, bizim yolumuz, köprümüz, çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? anlatıyorum ona: “eğer kitaplığınız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur.” diyaloglarını yaşar.


kitapları çocuklara emaneten dağıtmaya başlar. verirken:


“çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. on beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak” der.


gel zaman git zaman sadece çocuklar değil, bu haraketlilik büyüklerin de ilgisini çeker ancak mustafa kadınların gelmediğini görünce zenith ve singer’e mektup yazar, onlardan dikiş makinası ister. zenith 9, singer 1 adet dikiş makinası yollar. dikiş makinasında iş görmek için kadınlar gelmeye başlayınca, ortaya bir kuyruk çıkar. kuyruktakiler sıkılmasın diye kadınlara okumaları için kitap verir. okuma yazma bilmeyenler için halkevi'nde okuma-yazma kursları başlatır. kapadokya bölgesinde halı dokumacılık faaliyetlerini yeniden canlandırır.

mustafa'nın ünü etrafa yayılır. diğer devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup, çay-sigara içip, iş yapmazken, mustafa’nın eşeği yüksel yediği otu hepsinden fazla hak etmektedir.

ancak ne yazık ki türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz. çocuklar okuma alışkanlığı kazansın diye eşeği “yüksel” ile nevşehir’in köylerini dolaşıp seyyar kütüphane hizmeti veren, kadınları kütüphaneye çeken, okuma yazma ve halıcılık kursları başlatan mustafa'nın yaptığı işler hakkında bir sebeple soruşturma başlatılır. soruşturmayı yürüten müfettişinin raporuna göre "kütüphanecilik görevinin dışına çıkmış ve ödenekleri menfaati için kullanmıştır”.

işbu soruşturma sonucu aldığı para cezası ve manevi baskılar sonucu mustafa, incinmiş ve erken emekliye ayrılmıştır.

bugüne kadar nevşehir’den nice milletvekili, vali, bürokrat gelip geçmiştir ancak neredeyse hiç birinin ismi hatırlanmamaktadır. oysa vefalı nevşehir halkı mustafa güzelgöz ve eşeği yüksel'in heykelini dikmiştir.

@elbarto ukdesidir.
devamını gör...
(bkz: fakir baykurt)'un ölmeden önceki son eseri. kitap başlangıcındaki önsözden önce birkaç söz'de ışık baykurt "az sonra okumaya başlayacağınız bu roman, fakir baykurt'un son çalışması oldu. tedavi olmak için yattığı almanya'nın essen kentindeki hastaneye giderken çantasında bu roman vardı. 6 eylül 1999 günü yattığı hasta yatağında da bu romanın son düzeltmelerini yapmayı sürdürdü; hakkında küçük küçük notlar aldı, gücü yetene, bitene dek...
adını eşekli kütüphaneci'yi kendi koydu. doğaldır ki, bir müdahalemiz olamazdı.
..." şeklinde kitabın son günlerine yer vermiş.

kitapta mustafa güzelgöz'ün hikayesi anlatılmış. yalın ve hoş bir anlatım ile. yıl 1943 mustafa güzelgöz eşekle köylere kitap taşır. insanların hayatlarına çok büyük katkıları olur. öyle ki ekonomik kalkınmalar dahi görülüyor. mustafa güzelgöz kafasına koyduğunu yapıyor, çok başarılı oluyor bu yolda hiç beklemediği ödül ve takdirler alıyor. ancak hiçbir başarı cezasız kalmayacağından emekli olmak zorunda kalıyor.

okuması keyifli bir kitap. okuduktan sonra kitap instagramda çok fazla karşılaştığım bir kitap oldu.
devamını gör...
fakir baykurt'un berlin'deki hastane yatağında ölmeden önce üzerinde çalıştığı kitap. nevşehir'in ürgüp ilçesinde yaşayan mustafa güzelgöz'ün yaşanmış hikayesini anlatıyor.

ürgüp kaymakamının futbol takımındaki gençleri çalıştırması için ürgüpte kalmasını istediği mustafa güzelgöz'e kütüphane memurluğu vermesi ile başlayan hikaye. herkes gibi insanların kütüphanelere gelmesini beklemeyen , insanlara kitap götürmek isteyen bir kütüphaneci. nasıl yapacağını düşünürken kaymakamlar, belediye başkanları, ankara istanbul gezerek çözüm arayan, önüne hep taş da koysalar o taşları kaldırıp yolunda yürüyen , halk okursa gelişir, halk okursa her şey yapılır diyen mustafa güzelgöz'ün en son bulduğu eşeklerle kitap taşıma fikrini bunun neler yaptığını anlatan kitap. durun daha güzel özetleyeyim. mübadele sırasında yaşadıkları ürgüp'ten yunanistan'a dönmek zorunda olan yaşlılarımızdan birinin torunu dimitros. anneannesi o kadar çok anlatıyor ki ürgüp'ü gidip görmek, toprağından ve suyundan yunanistan'a götürmek , hep duyduğu mantıdan, yoğurttan ve pekmezden yemek için yola düşüyor. sorup soruştururken onu aziz babaya götürüyorlar. baba dediysem aldanmayın henüz 30larında anca bir adam. antika dükkanı var. alıp dimitros'u evlerine götürüyor ve işte hikaye burda başlıyor. meşhur esekli kütüphanecinin hikayesi. aziz'in babası mustafa güzelgöz. hikayesini dimitros'a anlatmaya başlıyor, dimitros da tek tek not alıyor. hem hayalinde bu kütüphaneyi canlandırıyor hem heyecanla dinliyor. bizim vefakar mustafa guzelgöz insanlar okusun diye elinden geleni yapıyor. kadınlar okusun diye çabalıyor. kapatılan halkodalarını kütüphane yapmak için uğraşıyor kitap bulmak için uğraşıyor. çünkü halk okursa gelişir. halk okursa cahillik biter. halk okursa şehir kalkınır. sevdiriyor da okutmayı ama bir şikayet ve müfettişle emekli oluyor. halk sorgulamayı hala öğrenememiş, karşı çıkmayı bilmiyor. artık kütüphane ve kitap gelmeyecek neden demiyor, tekrardan istemiyor kabul ediyor. ve sonraki memur 'gelen gelir ben zorla getiremem' diyip masasında oturuyor. amerika'da bile adını duyurmuş eşekli kütüphaneci ise verdiği emekle halka olan hizmeti ile hep akıllarda kalıyor.
türkiye gerçeklerini çok güzel anlatmış bir kitap. kitaba olan uzaklığı, insanın bıkkınlık ve vurdumduymazlığını, elini taşın altına koyanın elinin nasıl ezildiğini...
seni iyi ki tanıdım mustafa güzelgöz. senin gibi insanların bir tane bile olsa var olduğunu bilmek ne mutlu bir şey. okumaya, kitaba verdiğin önemi okumak.. keşke herkes bu kadar önem verse.
belki size bir şey katmaz ama bazı gözümüzü kapattığımız gerçekleri gösterir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"eşekli kütüphaneci (kitap)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim