721.
uzaktaki bahar kokusuna demlenirken şiir
enginlere, yükseklere diktim sevgileri
badısaba çek ellerini sevgilimin saçlarından *
enginlere, yükseklere diktim sevgileri
badısaba çek ellerini sevgilimin saçlarından *
devamını gör...
722.
söyle bana hindiba
sen nasıl bu kadar hayal incesi
sen nasıl bu kadar mutluluk çağı
sen nasıl bu kadar tarih öncesi
devamını gör...
723.
ve başlar sıkıntısı kuralsız bir çelişkinin
yapışkan bir sevişmenin sancısı doldurur
boşlukları
ve tutku aç bir güve gibi kemirirken sevdayı
dölün pasıyla bulanırken sevginin beyazlığı
ah şimdi kim inandırabilir bu eski çocuğa
aşkın ve dostluğun varlığını
bir gün ansızın yiter dostalar ve sevgililer
etin ve kemiğin sıcaklığıyla solar sevdalar
işte o gün her şey ölür
arkadaş zekai özger - beyaz ölüm kuşları
yapışkan bir sevişmenin sancısı doldurur
boşlukları
ve tutku aç bir güve gibi kemirirken sevdayı
dölün pasıyla bulanırken sevginin beyazlığı
ah şimdi kim inandırabilir bu eski çocuğa
aşkın ve dostluğun varlığını
bir gün ansızın yiter dostalar ve sevgililer
etin ve kemiğin sıcaklığıyla solar sevdalar
işte o gün her şey ölür
arkadaş zekai özger - beyaz ölüm kuşları
devamını gör...
724.
bu yaşa geldim içimde bir çocuk hala
sevgiler bekliyor sürekli senden.
insanın bir yanı nedense hep eksik
ve o eksiği tamamlayayım derken,
var olan aşınıyor azar azar zamanla.
sevgiler bekliyor sürekli senden.
insanın bir yanı nedense hep eksik
ve o eksiği tamamlayayım derken,
var olan aşınıyor azar azar zamanla.
devamını gör...
725.
ismet özel --- münacaat.
bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.hata yapmak
fırsatını adem’e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.çeşme var, kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı
solduracaktık.oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış, bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.hata yapmak
fırsatını adem’e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.çeşme var, kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı
solduracaktık.oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış, bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
devamını gör...
726.
hadi gel..
bırak mecburiyetleri merdiven diplerine,
aşkta mantık hiç olmadı ki,
eğriyi doğruyu,
yanlışı sil de gel...
hadi gel...
kalemime mürekkep,
sayfalarıma şiir ol..
şiirim ol,
ezberim ol,
işle yüreğime hece hece,
bütün sayfaları yak ta gel...
hadi gel...
bütün özlemlerini,
geceye çizer,
saçlarına yıldızlar takarım,
yıldızları gülüşlerine ekle de gel...
hadi gel...
nemrutta güneşin doğuşunu,
akdeniz de güneşin batışı,
şahit olsun sevişmelerimize,
tenindeki üşümeleri,
yüreğindeki özlemleri unut ta gel...
hadi gel...
hiç bir şairin yazmadığı,
ve hiç bir aşığın okumadığı şiirim ol..
yüreğim seni anlatmak,
seni yazmak,
seni okumak,
seni ezberlemek istiyor,
bütün ezberleri bozda gel...
hadi gel...
sılayı vuslatı gurbeti bitir gözlerimde,
gözlerime cennet,
dudaklarıma mühür,
bedenime ateş ol..
yüreğime başkent ol..
yüreğim seni istiyor...
bırak mecburiyetleri merdiven diplerine,
aşkta mantık hiç olmadı ki,
eğriyi doğruyu,
yanlışı sil de gel...
hadi gel...
kalemime mürekkep,
sayfalarıma şiir ol..
şiirim ol,
ezberim ol,
işle yüreğime hece hece,
bütün sayfaları yak ta gel...
hadi gel...
bütün özlemlerini,
geceye çizer,
saçlarına yıldızlar takarım,
yıldızları gülüşlerine ekle de gel...
hadi gel...
nemrutta güneşin doğuşunu,
akdeniz de güneşin batışı,
şahit olsun sevişmelerimize,
tenindeki üşümeleri,
yüreğindeki özlemleri unut ta gel...
hadi gel...
hiç bir şairin yazmadığı,
ve hiç bir aşığın okumadığı şiirim ol..
yüreğim seni anlatmak,
seni yazmak,
seni okumak,
seni ezberlemek istiyor,
bütün ezberleri bozda gel...
hadi gel...
sılayı vuslatı gurbeti bitir gözlerimde,
gözlerime cennet,
dudaklarıma mühür,
bedenime ateş ol..
yüreğime başkent ol..
yüreğim seni istiyor...
devamını gör...
727.
ağlasın tüm filmler
mutlu bitseler bile
susup kalsın şiirler
şeydası küsmüş güle
ama bunları göze aldım
bile bile yalnız kaldım
ardından bakakaldım
ne güzeldik oysa biz
mutlu bitseler bile
susup kalsın şiirler
şeydası küsmüş güle
ama bunları göze aldım
bile bile yalnız kaldım
ardından bakakaldım
ne güzeldik oysa biz
devamını gör...
728.
"bugün oturdum ölümü düşündüm
yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken"
ahmet erhan
yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken"
ahmet erhan
devamını gör...
729.
ben bu garip yeryüzünde
garibansam suç benim mi
gece gündüz dertli dertli
geziyorsam suç benim mi
bir dostum yok sorulayım
sevdiğim yok sarılayım
kime kızıp darılayım
kimsesizsem suç benim mi
suç benim mi suç benim mi
garibansam suç benim mi
suç benim mi suç benim mi
kadersizsem suç benim mi
olmadı hiç anlayanım
olmadı hiç arayanım
ölsem olmaz ağlayanım
kimsesizsem suç benim mi
garibansam suç benim mi
gece gündüz dertli dertli
geziyorsam suç benim mi
bir dostum yok sorulayım
sevdiğim yok sarılayım
kime kızıp darılayım
kimsesizsem suç benim mi
suç benim mi suç benim mi
garibansam suç benim mi
suç benim mi suç benim mi
kadersizsem suç benim mi
olmadı hiç anlayanım
olmadı hiç arayanım
ölsem olmaz ağlayanım
kimsesizsem suç benim mi
devamını gör...
730.
kelimelerin küçük melekler olduğuna inanırım.
bir güzel söz söylersin;
hayat verirsin,
huzur verirsin,
umut verirsin...
birilerinin umudu,
birilerinin huzuru,
birilerinin mutluluğu olmak lazım.
yoksa hayat ne ki?
rodrigo gitar konçerto
bir güzel söz söylersin;
hayat verirsin,
huzur verirsin,
umut verirsin...
birilerinin umudu,
birilerinin huzuru,
birilerinin mutluluğu olmak lazım.
yoksa hayat ne ki?
rodrigo gitar konçerto
devamını gör...
731.
ama kim? ben miyim burda bir esrime mi
nedir bu kuşların uçuşunda gördüğüm?
aptalca beklerim o hiç sökmeyecek şafağı.
ismet özel
nedir bu kuşların uçuşunda gördüğüm?
aptalca beklerim o hiç sökmeyecek şafağı.
ismet özel
devamını gör...
732.
böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil
aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalsa seninle yatmak günah
daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil
senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
bir çok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil
birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil
burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
aklıma kadeh tutuşların geliyor “çiçek pasajı’nda” akşam üstleri
asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
bütün kara parçalarında
afrika hariç değil
cemal süreya
devamını gör...
733.
sen hep aynı iklimde gül bana,
mevsimi boşver.
sana en güzel gülüşler
biriktiriyorum içimde,
geldiğinde bölüşürüz diye sevgili.
(bkz: attila ilhan)
mevsimi boşver.
sana en güzel gülüşler
biriktiriyorum içimde,
geldiğinde bölüşürüz diye sevgili.
(bkz: attila ilhan)
devamını gör...
734.
içimde sen yokken üşüyorum
çiğ tutuyor yüreğim ve ıslak bir kaldırım taşından daha çok ezilmiş gibi hissediyorum.
ölüm daha kolay geliyor örneğin.
hayat iliklerimden boşanırcasına acı.
yüzümdeki çizgileri saçımdaki akları sayıyorum
bir, iki, üç, beş, yedi, dokuz, on
seni anımsatıyor çalan şarkılar ve ben sesimin yettiği kadar kalbimle söylüyorum şarkıları sen duymuyorsun
ölesiye özlüyorum üşüyorum kar altında, içimde sen yokken üşüyorum...
karlar düşer
çiğ tutuyor yüreğim ve ıslak bir kaldırım taşından daha çok ezilmiş gibi hissediyorum.
ölüm daha kolay geliyor örneğin.
hayat iliklerimden boşanırcasına acı.
yüzümdeki çizgileri saçımdaki akları sayıyorum
bir, iki, üç, beş, yedi, dokuz, on
seni anımsatıyor çalan şarkılar ve ben sesimin yettiği kadar kalbimle söylüyorum şarkıları sen duymuyorsun
ölesiye özlüyorum üşüyorum kar altında, içimde sen yokken üşüyorum...
karlar düşer
devamını gör...
735.
kabrimi gösteren taş parçasından
yıllarla silinmiş olsa da adım
bir zaman, ey yolcu, ben de yaşadım.
çılgın heveslerim vardı benim de,
benim de ra' şeler gezdi tenimde.
alnımda bahtımın kırılmaz tacı,
ben de ey yolcu, şen, yahud kavgacı
adımlarla gezdim hayat yolunu
ve bir avuç toprak oldum en sonu.
ahmet hamdi tanpınar- ölü şiiri
yıllarla silinmiş olsa da adım
bir zaman, ey yolcu, ben de yaşadım.
çılgın heveslerim vardı benim de,
benim de ra' şeler gezdi tenimde.
alnımda bahtımın kırılmaz tacı,
ben de ey yolcu, şen, yahud kavgacı
adımlarla gezdim hayat yolunu
ve bir avuç toprak oldum en sonu.
ahmet hamdi tanpınar- ölü şiiri
devamını gör...
736.
devamını gör...
737.
kullar dinini unuttu . mahşer gününü unuttu.yollar yönünü unuttu. ben seni hiç unutmadım.
devamını gör...
738.
"severken hiçbir böcek
hiç bir kuş yalnız değildir;
ölümdür yaşanan tek başına,
aşk iki kişiliktir."
ataol behramoğlu
hiç bir kuş yalnız değildir;
ölümdür yaşanan tek başına,
aşk iki kişiliktir."
ataol behramoğlu
devamını gör...
739.
yineli
bitti temmuz, yine bitti
kırlangıçlar çekip gitti, yine gitti
kaldık yine kaygularla başbaşa yine kaldık
yarın yine yapraklar, yarın yine yağmurlar
ardından yine soğuk, ardından yine tipi
yine palto, yine gocuk, yine odun, yine kömür
yine sövgü karakışa, yine bahara selam
ederler yine tombul, gelirler yine cılız
kiralar yine azgın, kuyruklar yine dilsiz
yine mızmız sıkıntı, yine hep vıdıvıdı
yine hep televizyon, yine hep ortadoğu
uykular da beter yine, uykular da kara kuru
yine bezgin sabahlar, yine yılgın akşamlar
yine hep dalavera, yine hep o kuruntu
yine umut, yine düş, yine hep bekleroğlu
ama belki kış da güzel
ama belki kar da güzel
ama insan olana
hasan hüseyin korkmazgil
bitti temmuz, yine bitti
kırlangıçlar çekip gitti, yine gitti
kaldık yine kaygularla başbaşa yine kaldık
yarın yine yapraklar, yarın yine yağmurlar
ardından yine soğuk, ardından yine tipi
yine palto, yine gocuk, yine odun, yine kömür
yine sövgü karakışa, yine bahara selam
ederler yine tombul, gelirler yine cılız
kiralar yine azgın, kuyruklar yine dilsiz
yine mızmız sıkıntı, yine hep vıdıvıdı
yine hep televizyon, yine hep ortadoğu
uykular da beter yine, uykular da kara kuru
yine bezgin sabahlar, yine yılgın akşamlar
yine hep dalavera, yine hep o kuruntu
yine umut, yine düş, yine hep bekleroğlu
ama belki kış da güzel
ama belki kar da güzel
ama insan olana
hasan hüseyin korkmazgil
devamını gör...
740.
cemal safi'den gelsin. sen bilmiyordun
gitmek istiyordum gitme diyordun
beni karanlığa itme diyordun
eşkiya kalbime hükmediyordun
herkesten farkındım sen bilmiyordun
sen beni üzüyor incitiyordun
ben sana kırgındım sen bilmiyordun
kalbimi kırıyor acıtıyordun
ben sana dargındım sen bilmiyordun
sen benim uykumu kahreden korkum
sen zehir zemberek sen zehir zakkum
sen benim cezamdın ben sana mahkum
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
sen yangın çıkarır ben söndürürdüm
sevmesem dünyanı ters döndürürdüm
seni sürüm sürüm süründürürdüm
ben senin korkundum sen bilmiyordun
sen bana günahtın sen bana yasak
helale uzaktı düştüğüm tuzak
ben sana tutkundum ben sana tutsak
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
bir yavuz hırsızdın dikleniyordun
sustukça sabrıma yükleniyordun
sen hiç beklemiyor bekleniyordun
ben sana yorgundum sen bilmiyordun
sen benim uykumu kahreden korkum
sen zehir zemberek sen zehir zakkum
sen benim cezamdın ben sana mahkum
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
gitmek istiyordum gitme diyordun
beni karanlığa itme diyordun
eşkiya kalbime hükmediyordun
herkesten farkındım sen bilmiyordun
sen beni üzüyor incitiyordun
ben sana kırgındım sen bilmiyordun
kalbimi kırıyor acıtıyordun
ben sana dargındım sen bilmiyordun
sen benim uykumu kahreden korkum
sen zehir zemberek sen zehir zakkum
sen benim cezamdın ben sana mahkum
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
sen yangın çıkarır ben söndürürdüm
sevmesem dünyanı ters döndürürdüm
seni sürüm sürüm süründürürdüm
ben senin korkundum sen bilmiyordun
sen bana günahtın sen bana yasak
helale uzaktı düştüğüm tuzak
ben sana tutkundum ben sana tutsak
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
bir yavuz hırsızdın dikleniyordun
sustukça sabrıma yükleniyordun
sen hiç beklemiyor bekleniyordun
ben sana yorgundum sen bilmiyordun
sen benim uykumu kahreden korkum
sen zehir zemberek sen zehir zakkum
sen benim cezamdın ben sana mahkum
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
devamını gör...