441.
yeryüzünde yalnız benim serseri,
yeryüzünde yalnız ben derbederim.
herkesin dünyada varsa bir yeri,
ben de bütün dünya benimdir derim.
yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
aradım bir ömür, arkadaşımı.
ölsem dikecek yok mezar taşımı;
halime ben bile hayret ederim.
gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
ne kendisine yar, ne kimseye yar,
bir rüya uğrunda ben diyar diyar,
gölgemin peşinden yürür giderim...
necip fazıl kısakürek
yeryüzünde yalnız ben derbederim.
herkesin dünyada varsa bir yeri,
ben de bütün dünya benimdir derim.
yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
aradım bir ömür, arkadaşımı.
ölsem dikecek yok mezar taşımı;
halime ben bile hayret ederim.
gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
ne kendisine yar, ne kimseye yar,
bir rüya uğrunda ben diyar diyar,
gölgemin peşinden yürür giderim...
necip fazıl kısakürek
devamını gör...
442.
ben öyle seviyorum,
hesapsız, kitapsız, beklentisiz.
öyle küçük şeylerden mutlu
oluyosun böyle olunca,
bir gülse acaba bana mı güldü diye düşünüyosun
o ihtimali bile seviyosun
hem uzaktan sevmek iyidir
pişmanlık yok
hayal kırıklığı yok
ayrılık yok
ben seni değil resmini tanıyorum
belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın
hesapsız, kitapsız, beklentisiz.
öyle küçük şeylerden mutlu
oluyosun böyle olunca,
bir gülse acaba bana mı güldü diye düşünüyosun
o ihtimali bile seviyosun
hem uzaktan sevmek iyidir
pişmanlık yok
hayal kırıklığı yok
ayrılık yok
ben seni değil resmini tanıyorum
belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın
devamını gör...
443.
düşü ne biliyorum
kimdi o kedi, zamanın
eşyayı örseleyen korkusunda
eğerek kuşları yemlerine,
bana ve suçlarıma dolanan?
gök kaçınca üzerimizden ve
yıldız dengi çözüldüğünde
neydi yaklaşan
yanan yatağından aslanlar geçirmiş
ve gömütünün kapağı hep açık olana?
yedi tül ardında yazgı uşağı,
görüldüğünde tek boyutlu düzlüktür o
ve bağlanmıştır körler
örümcek salyası kablolarla birbirine
sevişirken,
iskeletin sevincini aklın yangınına
döndüren, fil kuyruğu gerdanlıklarla.
yine de, o, zaman kedisi
pençesi ensemde, üzünç kemiğimden
çekerken beni kendi göğüne,
bir kahkaha bölüyor dokusunu
düşler maketinin,
uyanıyorum küstah sözcüklerle:
ey, iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini
gördüm ben!
/nilgün marmara/
kimdi o kedi, zamanın
eşyayı örseleyen korkusunda
eğerek kuşları yemlerine,
bana ve suçlarıma dolanan?
gök kaçınca üzerimizden ve
yıldız dengi çözüldüğünde
neydi yaklaşan
yanan yatağından aslanlar geçirmiş
ve gömütünün kapağı hep açık olana?
yedi tül ardında yazgı uşağı,
görüldüğünde tek boyutlu düzlüktür o
ve bağlanmıştır körler
örümcek salyası kablolarla birbirine
sevişirken,
iskeletin sevincini aklın yangınına
döndüren, fil kuyruğu gerdanlıklarla.
yine de, o, zaman kedisi
pençesi ensemde, üzünç kemiğimden
çekerken beni kendi göğüne,
bir kahkaha bölüyor dokusunu
düşler maketinin,
uyanıyorum küstah sözcüklerle:
ey, iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini
gördüm ben!
/nilgün marmara/
devamını gör...
444.
445.
insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.
ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
william shakespeare
sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.
ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
william shakespeare
devamını gör...
446.
sabah yıldızı gökte güneşlenirken
denizden ay’a yansıyan ışıklar
ruhuma doğru akan yaslarıa
mezarımdan kazılırken topraklar
mermerin çivileri dövüşünü dinliyorum
isa’ya doğru yaklaşırken takvimler
ağaçlar tohumlarına gömülüyor
gömülen umutlar fışkırırken damarlarda
darağacımdan uzaklaşıyorum koşa koşa
ipler genişlerken boynumda yavaş yavaş
dünya karanlıkta, ay yalnız, güneş ağlıyor
gümüşler fışkırıyor kollarımdan
atınlar gömülüyor tünellere
güneşin doğumdan batışını izliyorum huzurla
gözlerim açılırken geleceğime
rüyalarımda öldürüyorum kendimi
rüyalarımda yaşatıyorum kedimi
ve açtığımda o gizemli kutuyu
zehirliyorum ciğerlerini schrödinger’in kedisinin
siz de görüyor musunuz zamanı benim gibi?
dil çıkarıyorum karmanın saçlarına
yaşamak istemezcesine keşfediyorum hayatı
atomlar parçalanırken gökte
günahlarını topluyorum
bütün bir toplumun…
barışı istiyorum bütün savaşlarda,
gözüme batan kirpiğimi büyütüyorum;
dağlar ovalar geçen mızraklara,
atalarıma değmiş gibi küfürlerle…
-koza
denizden ay’a yansıyan ışıklar
ruhuma doğru akan yaslarıa
mezarımdan kazılırken topraklar
mermerin çivileri dövüşünü dinliyorum
isa’ya doğru yaklaşırken takvimler
ağaçlar tohumlarına gömülüyor
gömülen umutlar fışkırırken damarlarda
darağacımdan uzaklaşıyorum koşa koşa
ipler genişlerken boynumda yavaş yavaş
dünya karanlıkta, ay yalnız, güneş ağlıyor
gümüşler fışkırıyor kollarımdan
atınlar gömülüyor tünellere
güneşin doğumdan batışını izliyorum huzurla
gözlerim açılırken geleceğime
rüyalarımda öldürüyorum kendimi
rüyalarımda yaşatıyorum kedimi
ve açtığımda o gizemli kutuyu
zehirliyorum ciğerlerini schrödinger’in kedisinin
siz de görüyor musunuz zamanı benim gibi?
dil çıkarıyorum karmanın saçlarına
yaşamak istemezcesine keşfediyorum hayatı
atomlar parçalanırken gökte
günahlarını topluyorum
bütün bir toplumun…
barışı istiyorum bütün savaşlarda,
gözüme batan kirpiğimi büyütüyorum;
dağlar ovalar geçen mızraklara,
atalarıma değmiş gibi küfürlerle…
-koza
devamını gör...
447.
"bir kişi bile değilim yalnızlıktan
gözlerim ormanlara asılı
ağaçlar, kırlar ve şehirler geçiyor kaputumdan
o kadar geçiyorlar ki, sadece duruyorum
bir an bir yerde ölümü tanımazlığımdan."
edip cansever .
gözlerim ormanlara asılı
ağaçlar, kırlar ve şehirler geçiyor kaputumdan
o kadar geçiyorlar ki, sadece duruyorum
bir an bir yerde ölümü tanımazlığımdan."
edip cansever .
devamını gör...
448.
bir seviyor sevmiyor oyunu kadardır,
papatyanın ömrü..
mai derun
papatyanın ömrü..
mai derun
devamını gör...
449.
ne güzel adamlar var;
seven,
özleyen,
bekleyen,
ihanet nedir bilmeyen
aşık olabilen
ve birde kadınlar var ;
böyle adamlara hiç denk gelmeyen...
seven,
özleyen,
bekleyen,
ihanet nedir bilmeyen
aşık olabilen
ve birde kadınlar var ;
böyle adamlara hiç denk gelmeyen...
devamını gör...
450.
bir yokluğun tebasıydı
gözlerin
düşerken dudaklarından
hazan yaprakları gibi sözlerin
varlığının bilinci
nefesim
yokluğunun acısı
nefsim olmuştu
bir yokluğun hikayesiydi
her dilde söylenen o kutsal şarkı
hayattan hayalden yoksul
nefesten candan yoksul ...
s.m.kuru
gözlerin
düşerken dudaklarından
hazan yaprakları gibi sözlerin
varlığının bilinci
nefesim
yokluğunun acısı
nefsim olmuştu
bir yokluğun hikayesiydi
her dilde söylenen o kutsal şarkı
hayattan hayalden yoksul
nefesten candan yoksul ...
s.m.kuru
devamını gör...
451.
sevgili anneciğim,
binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda
kocaman bir dağ lalesi gibi
ve kapkara göbeğini dünyaya fırlatacakmış gibi duran.şimdi mucizevi bir yerdeyim
muc’ın ucuz evinde
sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem
duvarlara hep senin resmini çiziyor
di’li geçmiş zamanda birçok resim,
hep gülümsüyorsun...
didem madak
binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda
kocaman bir dağ lalesi gibi
ve kapkara göbeğini dünyaya fırlatacakmış gibi duran.şimdi mucizevi bir yerdeyim
muc’ın ucuz evinde
sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem
duvarlara hep senin resmini çiziyor
di’li geçmiş zamanda birçok resim,
hep gülümsüyorsun...
didem madak
devamını gör...
452.
bir mum yak,
aydınlat kalbinin aydınlığını,
elini siper et söndürmesin rüzgar,
o minik alevini.
seviyorum ben seni,
nefes bile almıyorum söndürmemek için,
o minik alevini.
dedim ya sana, bir mum yak,
aydınlat kalbinin karanlığını.
belki karanlıktandır beni göremeyişin,
belki de nefes almayışımdandır hissetmeyişin beni.
ne olmuşsa nasıl olmuşsa olmuş,
sana kızacak değilim,
sadece bir mum yak sevgilim.
s.m.k
aydınlat kalbinin aydınlığını,
elini siper et söndürmesin rüzgar,
o minik alevini.
seviyorum ben seni,
nefes bile almıyorum söndürmemek için,
o minik alevini.
dedim ya sana, bir mum yak,
aydınlat kalbinin karanlığını.
belki karanlıktandır beni göremeyişin,
belki de nefes almayışımdandır hissetmeyişin beni.
ne olmuşsa nasıl olmuşsa olmuş,
sana kızacak değilim,
sadece bir mum yak sevgilim.
s.m.k
devamını gör...
453.
cennette huriler varmış kara gözlü:
içkinin de oradaymış en güzeli.
desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
sen sofusun, hep dinden dem vurursun,
bana da sapık, dinsiz der durursun.
peki, ben ne görünüyorsam oyum:
ya sen? ne görünüyorsan o musun?
hayyam.
içkinin de oradaymış en güzeli.
desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
sen sofusun, hep dinden dem vurursun,
bana da sapık, dinsiz der durursun.
peki, ben ne görünüyorsam oyum:
ya sen? ne görünüyorsan o musun?
hayyam.
devamını gör...
454.
"elimi uzatsam tutabilirdim seni, öyle yakındın. zamana kokun sinmişti. belki de uzaktın günlerce koşsam yetişemezdim sana. zamana kokun sinmişti."
-rüyalarım bir şiir olsaydı bu olurdu.
-rüyalarım bir şiir olsaydı bu olurdu.
devamını gör...
455.
ülkü tamer - konuşmak
aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten
iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci
çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen
aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten
iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci
çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen
devamını gör...
456.
"gökteki yıldızlar kadar dizeler yazılsa da
kendime kendimden başka kendim yok..."
| hüzün mevsimi - arkadaş zekai özger
kendime kendimden başka kendim yok..."
| hüzün mevsimi - arkadaş zekai özger
devamını gör...
457.
güneşin battığı an uymuş bir bebek gibi anılar öyle güzel öyle tatlı
devamını gör...
458.
459.
bir şey var aramızda
senin bakışından belli
benim yanan yüzümden.
dalıveriyoruz arada bir
ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki, gülüşerek başlıyoruz söze.
bir şey var aramızda.
onu buldukça kaybediyoruz isteyerek.
fakat ne kadar saklasak nafile
bir şey var aramızda,
senin gözlerinde ışıldıyor.
benim dilimin ucunda.
senin bakışından belli
benim yanan yüzümden.
dalıveriyoruz arada bir
ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki, gülüşerek başlıyoruz söze.
bir şey var aramızda.
onu buldukça kaybediyoruz isteyerek.
fakat ne kadar saklasak nafile
bir şey var aramızda,
senin gözlerinde ışıldıyor.
benim dilimin ucunda.
devamını gör...
460.
yarden yandı bağrım,
dosttan yandı bağrım,
görmedi bağrımı diğer yarım,
görmedi gönül han'ım..
bu sensizliğin çığırı değildir han'ım,
göstermedi sevgisini diyen,
sensindir han'ım,
diyeceğim çoktur da edeceğim yoktur,
edeceğim var ise takatim yoktur,
sana demeye varan dilim suskundur,
suskun dilimi diyemedim han'ım..
@karachay
dosttan yandı bağrım,
görmedi bağrımı diğer yarım,
görmedi gönül han'ım..
bu sensizliğin çığırı değildir han'ım,
göstermedi sevgisini diyen,
sensindir han'ım,
diyeceğim çoktur da edeceğim yoktur,
edeceğim var ise takatim yoktur,
sana demeye varan dilim suskundur,
suskun dilimi diyemedim han'ım..
@karachay
devamını gör...