501.
~
tutunmaya değer olan
sana tutunup
bırakmayacak olandır.

rupi kaur / süt ve bal - sayfa 102
devamını gör...
502.
~
kalbin kırıldıysa
ve bırakıp gittiyse seni
ona yetip yetmediğini
sorgulama
aslında
öyle çok yettin ki
taşıyamaz oldu seni

rupi kaur / süt ve bal - sayfa 103
devamını gör...
503.
~
kokunu seviyorum en çok
topraklara
bitkilere
bahçelere
benziyor kokun
hepimizden
daha insan.

rupi kaur / süt ve bal - sayfa 50
devamını gör...
504.
~
insanlar gider
ama
terk edişleri
kalır daima.

rupi kaur / süt ve bal - sayfa 126
devamını gör...
505.
dünyada ne kadar

dünyada ne kadar kuş varsa
bir fazlası senin soluğunda
bana bir ninni söyle
savurup atsın yorgunlukları
ormanın savaşını bağışla
bağışla kuytunun sessizliğini
gözlerimin arkasında çatlayan
tohumun coşkusunu anla
uçurumlardan örülmüştür çünkü
sıradağları yaratan sevda

ülkü tamer

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
506.
anne

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


-ahmet erhan
devamını gör...
507.
sonra bir kadın çıkıverir karşına
bugüne kadar gördüğün,
bütün sahte kahkahaların arasından ufak bir tebessümle ben buradayım der.
gözlerine papatya bahçelerini sıkıştırmış bir kadın,
seni darmadağın yapar
sadece gülümser
o kadınlar ölmesinler...
devamını gör...
508.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
509.
mustafa


portakalı soydum mustafa
başucuma seni koydum

bak mezar genişliğinde bir yatak
kendimi dibe öylece sunduydum

kılıç ince, kan ince, ölüm ince
bu kınanmışlığı ben uydurdum

her adamda bir kadın duma duma dum

içimde oynaşanın karaydı gözleri
biri vardı mustafa artık adımı çağırmıyor

onlar bunu da aşk şiiri sanıyor, sansınlar
onların şemsiyeleri büyük
ıslanmıyorlar

bu gökleri yıkmalı mustafa bu gökleri yıkmalı
insanın dibinde dipsizliği var

beni serin tut mustafa
serin tut beni
diriliğin içinde söz var

dönmek, uzak evlerde o çocuklar


gonca özmen
devamını gör...
510.
daha önce bıçaktan hiç su içmedim
hiç kısılmadı kerpetene bıyıklarım
gururlu bir gemiyim oldum bittim
sabah olur yelkenlerimi saklarım
özgürlük dediğim yerde demirledim

üstüme varma bulutları tutamam
böyle paldır küldür gideceklerdir
gelmezsen farketmez kimseyi aramam
asıl sevdiklerim en içimdekilerdir
onlarla yaşarım eğer yaşarsam

olur mu gecemi yeşile çalmak
yıldız çivilemek parmakuçlarıma
ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak
hiç doğmamayı isterdim ama
bir kere doğmuşum ölmek yasak

attila ilhan*
devamını gör...
511.
ilkini sevmeye mecburdum
çok iyiliği oldu bana
ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim
sevdiğim ikinci kadınsın sen
ilkinin yerini alman mümkün değil
o öğretti bana sevmeyi
o öğretmese sevemezdim seni bile
inan o tuttuğu için ellerimden
yürümeyi öğrendim, koşabildim sana
onun gözlerine benzediği için gözlerin
alamadım gözlerimi senden
sana aşığım, seni seviyorum
sevdiğim ikinci kadınsın sen
hayatım boyunca omzumda taşıyorum onu
ve sen her sabahımdasın
kıskanma
alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
kalbim şimdi senin
onun kadar sev beni yeter
o doğurdu, sen öldürme...
devamını gör...
512.
ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair
hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya...

ne güzel şey hatırlamak seni.
sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipek dokumalıyım.
ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...
devamını gör...
513.
şimdi sen kalkıp gidiyorsun. git.
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. gitsinler.
oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık
sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
sanki hiç olmamıştı

oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karakoy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik

oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik.

cemal süreya - aşk
devamını gör...
514.
futbol oynayan çocuklar
cahit koytak


yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
uykularından balçık akıyor
umulmadık goller peşinde hepsi
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
karanlık sofralarda morfin alıyor anneleri
ah bilseler olup biteni
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
gülleler taşıyorlar ayaklarında
hırsından ağlıyor kimileri
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
top yukardayken uyukluyor
tempo o kadar ağır
ve çekilmez ki
hakem düdüğüyle durmadan
oyuna çağırıyor düşenleri
ve yardıma melekleri
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
azgın kamçısıyla sonbahar
dövüyor akasyaları iğdeleri
gövdeleri boşluğa savuruyor oyun
ve çocuklar kaynayan toprağı tırmalıyor
kararan göğü
gözümüzdeki kalın perdeleri...
ve yağmur yutuyor bütün golleri
devamını gör...
515.
cüneyd
a. halet çelebi

bakanlar bana
gövdemi görürler

ben başka yerdeyim

gömenler beni
gövdemi gömerler

ben başka yerdeyim

aç cübbeni cüneyd

ne görüyorsun

görünmeyeni

cüneyd nerede
cüneyd ne oldu

sana bana olan
ona da oldu

kendi cübbesi altında
cüneyd yok oldu
devamını gör...
516.
"başımda yokluk denen rüzgar uğuldamakta
kireçli bir toprağa dikilen bir ağacım
boy atarken yabani otlar aynı toprakta
benim köküm kurudu yandı, susuzum, açım.

bir kavmi uykusundan uyandırır bu haller
doğar aç midelerden nur topu ihtilaller
bir diyarda almazsa herkes irfan hakkını
her çekilen hançerin boş kalacaktır kını."
— faruk nafiz çamlıbel

ustura dergisinde denk geldim. çok şaşırdım faruk nafiz'in böyle dizelerinin olduğuna. gençliğinde yazmış.
devamını gör...
517.
ölen dostunun en afili resmini taşırmışçasına yakanda
cenaze töreninde
bir belirsizlik kalmıştı ayrıldığımız günün takvime yansıyan
aynalı sesinde

katil
silerken bıçaktaki kanın gürültüsünü ipekten daha ipek bir mendille
cesetler, meşguldür; garip bir bıçak yarası izi vardır tanrının ensesinde

leyleklerle birlikte çekip giden gökyüzü kadar lacivertsin şimdi içimde.*
devamını gör...
518.
bana ait ne varsa seni korkutuyor
sana ait ne varsa hiçbiri benim değil

atilla ilhan
devamını gör...
519.
gitme demiyorum, hobi olarak gene git
biraz dolaş, hava al, hava ver, ekonomiye can ver
köpeğini gezdir mesela, parklar hepimizin
elimde senedin var sen kaybedersin

kutuna gidebilirsin yahut sinemaya
hava güzel olacakmış yarın şemsiyeni alma
sen yokken ben biraz uyurum, elma soyarım
çıkmışken ceketimi de terziye verirsin

gitme demiyorum, hobi olarak gene git
saçlarını boyat, ne bileyim balyaj yaptır
sahafları dolaş mesela, ucuz oluyormuş
elimde elinin izi var, yıkarım görürsün bak

suyuma gidebilirsin yahut yoğurt almaya
hava sıcak olacakmış yarın öğlene kalma
sen yokken ben biraz özlerim, çekirdek yerim
çıkmışken raketimi de servise verirsin

gitme demiyorum sevgilim, hobi olarak gene git
hatta ayı yogi olarak git, kobi olarak git mesela, kredi al
yüzde on büyü, değişiklik olsun

gitme yani
bak, hobi lazımsa ben olurum hobi
devamını gör...
520.
senelerce, senelerce evveldi;
bir deniz ülkesinde... ve belki de
birbirine aktardığım defterlerin hepsinde
bu şiir vardı:
senelerce, senelerce evveldi;
biz seninle orada, o deniz ülkesinde tanıştık

uzak denizler, uzak yakınlıklar içinde
bir kadırgada iki korsan
tarih, yarın, ütopya dolu sandıklar arasında
birbirimizi yaralarından tanıdık
dışı korsan, içi iç denizlerde yaşayan çocuklardık
konuşamadıklarımız bir bulut kalınlığında
duruyordu aramızda
oysa konuşsak yada dokunsak birbirimize
çekip gidecekti içimizdeki o korkunç noksanlık
batık gemilerin deniz diplerini saran
umutsuzluğu vurmuştu yüzümüze
birbirimizden ve aşkın keşfedilmemiş gizlerinden
ürküyorduk
bir definenin ikiye paylaştırılmış haritasında
bilmeden
birbirimize doğru ilerliyorduk.

kadırga - murathan mungan
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"güne bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim