361.
metafizik gülüm
tanrı inancı ile çelişir
tanrı
fizik ötesinin gizemini
sevimli tosbaam
içimize koydu ise
doğa yasalarını onaylaması
ballı böreğim
bizi deizme ulaştırır
tek tengti
neşeli sincabım
mantıken materyalisttir
baba oğul kutsal ruh adına
bizi kendi öz nurundan yaratan
allah adına
hiçbirimiz fizik ötesi de
olamayız
13.12.21
tanrı inancı ile çelişir
tanrı
fizik ötesinin gizemini
sevimli tosbaam
içimize koydu ise
doğa yasalarını onaylaması
ballı böreğim
bizi deizme ulaştırır
tek tengti
neşeli sincabım
mantıken materyalisttir
baba oğul kutsal ruh adına
bizi kendi öz nurundan yaratan
allah adına
hiçbirimiz fizik ötesi de
olamayız
13.12.21
devamını gör...
362.
...'ya
sorma, neden keder yüklü düşüncemle
eğlenirken sık sık tasalanışımı,
neden her şeye mahzun bakışımı ve
hayatın tatlı düşünden kaçışımı;
sorma, neden sönüp gitmiş yüreğimle
neşe dolu aşktan nefret ettiğimi,
kimseye canımsın demediğimi de,
hem bir kez seven bir daha sevemez ki.
mutlu olamaz, bir mutluluğu tadan,
o kısa bir an için verilmiş bize.
gençlikten, şehvetten ve her türlü hazdan
bil ki, yalnız keder kalır hepimize.
sorma, neden keder yüklü düşüncemle
eğlenirken sık sık tasalanışımı,
neden her şeye mahzun bakışımı ve
hayatın tatlı düşünden kaçışımı;
sorma, neden sönüp gitmiş yüreğimle
neşe dolu aşktan nefret ettiğimi,
kimseye canımsın demediğimi de,
hem bir kez seven bir daha sevemez ki.
mutlu olamaz, bir mutluluğu tadan,
o kısa bir an için verilmiş bize.
gençlikten, şehvetten ve her türlü hazdan
bil ki, yalnız keder kalır hepimize.
devamını gör...
363.
birkaç üzüm tanesiymiş hatıram
birkaç kelam fidesi
rüzgar sert esiyormuş
yüzümün sana bakan çizgilerinde
biraz saçlarımmış beyaz ve masum
biraz gözlerim
gözlerimde tutukluymuş ıstırap
salıverdiğimde gözyaşlarımı
özgürlüğe kavuşurmuş acılar
sen şimdi uyuyorsun
uyu, sevdi seni kör
dilsiz sevdi
kötürüm ve derbeder
sen şimdi rüyadasın; ayakların yürüyor
bir masalın gizli resimlerinde
talihli bir adama çay demliyorsun
buğusunda hindiba duyguları
sen şimdi mevsimlere şiirler okuyarak
çocuklara kalbini veriyorsun
hani ben hayattaydım, çaresiz bakıyordum
dağlarına, yollarına çaresiz
hayaline uzaktan bakıyordum, hazırdım
bir buluttan düşmeye
bir vadiden geçmeye
sonsuzluğun çağrısıydı varlığım
sen şimdi bir sarayda
gururla açıyorsun pencereleri
kapılar özlüyor parmaklarını
ben bir fotoğrafın sonbaharında
kuşlara bakıyorum
sen şimdi yüz yaşındasın
ömrünün rüyaları geçiyor hayalinden
ben geçiyorum yüreğimden akıp gelen
kitap dolusu şiirlerimle
kırışan dudaklarında yanık bir tebessüm
dalıp gidiyorsun karanlıklara
sen şimdi benim diyarımdasın
araftasın
berzah alemindesin
ardından ağlıyor nilüfer ve hindiba
özge bir bahçeden bakıyorsun yeryüzüne
melekler sana bakıyor
omzunda çağların biriken kederleri
şair nerde
şair nerde diyorsun.
(bkz: nurullah genç)*
birkaç kelam fidesi
rüzgar sert esiyormuş
yüzümün sana bakan çizgilerinde
biraz saçlarımmış beyaz ve masum
biraz gözlerim
gözlerimde tutukluymuş ıstırap
salıverdiğimde gözyaşlarımı
özgürlüğe kavuşurmuş acılar
sen şimdi uyuyorsun
uyu, sevdi seni kör
dilsiz sevdi
kötürüm ve derbeder
sen şimdi rüyadasın; ayakların yürüyor
bir masalın gizli resimlerinde
talihli bir adama çay demliyorsun
buğusunda hindiba duyguları
sen şimdi mevsimlere şiirler okuyarak
çocuklara kalbini veriyorsun
hani ben hayattaydım, çaresiz bakıyordum
dağlarına, yollarına çaresiz
hayaline uzaktan bakıyordum, hazırdım
bir buluttan düşmeye
bir vadiden geçmeye
sonsuzluğun çağrısıydı varlığım
sen şimdi bir sarayda
gururla açıyorsun pencereleri
kapılar özlüyor parmaklarını
ben bir fotoğrafın sonbaharında
kuşlara bakıyorum
sen şimdi yüz yaşındasın
ömrünün rüyaları geçiyor hayalinden
ben geçiyorum yüreğimden akıp gelen
kitap dolusu şiirlerimle
kırışan dudaklarında yanık bir tebessüm
dalıp gidiyorsun karanlıklara
sen şimdi benim diyarımdasın
araftasın
berzah alemindesin
ardından ağlıyor nilüfer ve hindiba
özge bir bahçeden bakıyorsun yeryüzüne
melekler sana bakıyor
omzunda çağların biriken kederleri
şair nerde
şair nerde diyorsun.
(bkz: nurullah genç)*
devamını gör...
364.
"biz kırıldık daha da kırılırız
ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
hırsız da bilmiyor çaldığını
biz yeni bir hayatın acemileriyiz
bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
şiirimiz, aşkımız yeniden,
son kötü günleri yaşıyoruz belki
ilk güzel günleri de yaşarız belki
kekre bir şey var bu havada
geçmişle gelecek arasında
acıyla sevinç arasında
öfkeyle bağış arasında.."
— cemal süreyya
ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
hırsız da bilmiyor çaldığını
biz yeni bir hayatın acemileriyiz
bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
şiirimiz, aşkımız yeniden,
son kötü günleri yaşıyoruz belki
ilk güzel günleri de yaşarız belki
kekre bir şey var bu havada
geçmişle gelecek arasında
acıyla sevinç arasında
öfkeyle bağış arasında.."
— cemal süreyya
devamını gör...
365.
elleri var özgürlüğün
1
köpürerek koşuyordu atlarımız
durgun denize doğru.
2
bu uçuş, güvercindeki,
özgürlük sevinci mi ne!
3
öpüşmek yasaktı, bilir misiniz,
düşünmek yasak,
işgücünü savunmak yasak!
4
ürünü ayırmışlar ağacından,
tutturabildiğine,
satıyorlar pazarda;
emeğin dalları kırılmış, yerde.
5
ışık kör edicidir, diyorlar,
özgürlük patlayıcı.
lambamızı bozan da,
özgürlüğe kundak sokan da onlar.
uzandık mı patlasın istiyorlar,
yaktık mı tutuşalım.
mayın tarlaları var,
karanlıkta duruyor ekmekle su.
6
elleri var özgürlüğün,
gözleri, ayakları;
silmek için kanlı teri,
bakmak için yarınlara,
eşitliğe doğru giden.
7
ben kafes, sen sarmaşık;
dolan dolanabildiğin kadar!
8
özgürlük sevgisi bu,
insan kapılmaya görsün bir kez;
bir urba ki eskimez,
bir düş ki gerçekten daha doğru.
9
yiğit sürücüleri tarihsel akışın,
işçiler, evren kovanının arıları;
bir kara somunun çevresinde döndükçe
dünyamıza özgürlük getiren kardeşler.
o somunla doğrulur uykusundan akıl,
ağarır o somunla bitmeyen gecemiz;
o güneşle bağımsızlığa erer kişi.
10
bu umut özgür olmanın kapısı;
mutlu günlere insanca aralık.
bu sevinç mutlu günlerin ışığı;
vurur üstümüze usulca ürkek.
gel yurdumun insanı görün artık,
özgürlüğün kapısında dal gibi;
ardında gökyüzü kardeşçe mavi!
oktay rifat
1
köpürerek koşuyordu atlarımız
durgun denize doğru.
2
bu uçuş, güvercindeki,
özgürlük sevinci mi ne!
3
öpüşmek yasaktı, bilir misiniz,
düşünmek yasak,
işgücünü savunmak yasak!
4
ürünü ayırmışlar ağacından,
tutturabildiğine,
satıyorlar pazarda;
emeğin dalları kırılmış, yerde.
5
ışık kör edicidir, diyorlar,
özgürlük patlayıcı.
lambamızı bozan da,
özgürlüğe kundak sokan da onlar.
uzandık mı patlasın istiyorlar,
yaktık mı tutuşalım.
mayın tarlaları var,
karanlıkta duruyor ekmekle su.
6
elleri var özgürlüğün,
gözleri, ayakları;
silmek için kanlı teri,
bakmak için yarınlara,
eşitliğe doğru giden.
7
ben kafes, sen sarmaşık;
dolan dolanabildiğin kadar!
8
özgürlük sevgisi bu,
insan kapılmaya görsün bir kez;
bir urba ki eskimez,
bir düş ki gerçekten daha doğru.
9
yiğit sürücüleri tarihsel akışın,
işçiler, evren kovanının arıları;
bir kara somunun çevresinde döndükçe
dünyamıza özgürlük getiren kardeşler.
o somunla doğrulur uykusundan akıl,
ağarır o somunla bitmeyen gecemiz;
o güneşle bağımsızlığa erer kişi.
10
bu umut özgür olmanın kapısı;
mutlu günlere insanca aralık.
bu sevinç mutlu günlerin ışığı;
vurur üstümüze usulca ürkek.
gel yurdumun insanı görün artık,
özgürlüğün kapısında dal gibi;
ardında gökyüzü kardeşçe mavi!
oktay rifat
devamını gör...
366.
her gün bir yerden göçmek ne iyi.
her gün bir yere konmak ne güzel.
bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
dünle beraber gitti, cancağızım,
ne kadar söz varsa düne ait.
şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
her gün bir yere konmak ne güzel.
bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
dünle beraber gitti, cancağızım,
ne kadar söz varsa düne ait.
şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
devamını gör...
367.
368.
sen bilmezsin ama oğuz atay demişti , sevmek yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi . işte ben o büyük yüke kalkıştım . seni sevmek gibi büyük kocaman bir iş . yanımdayken gülümsemesine bakıp içimden '' şimdi bu benim mi ? '' diye çaktırmadan sevinmek , yada aradan çok zaman geçer bazen bir kaç mevsim , bir kaç insan , bir kaç anı , bir kaç acı ... her şey biter , hesaplar ödenir , defter kapanır . sonra olmadık zamanda , olmadık bir yerde saçma sapan bir karşılaşma olur . sonra ... sonra bişey olmaz . çünkü hesap etmediğin bir kalbin vardır , o ne ayların ne yılların geçmesine aldırış etmeden ilk gün gibi taptaze seviyordur ...omuzdan öpmek diye birşey vardır . yüküne ortağım der gibi . öyle güzel .. eğer bu aşk değilse ben sana daha önce kimsenin kimseye olmadığı bir şey oldum ...
devamını gör...
369.
cemal süreya - dilekçe
sokağımsan
ben anahtarı çevirdiğim zaman
kapanan evin kapısı değil,
senin kapın olsun açılan.
adresimsen,
mektuplarım doğru dürüst gelsin;
iki kişi telefonla konuşurken
olmayalım hemen üç kişi.
kentimsen,
başka kentler de girsin araya;
daha bir sevinçle katılayım,
şenliğimsen.
herşeyi yaz tarihimsen,
ama her bir şeyi;
dilimsen,
sen de koru biraz dilliğini.
düşüncemsen,
kızkardeşim pencereyi açsın;
sorguçlu bir ışık aracılığıyla
günyenisi dolsun içeri.
uzat saçlarını frigya,
yarimsen,
yurdumsan;
söz ver anadolu.
sokağımsan
ben anahtarı çevirdiğim zaman
kapanan evin kapısı değil,
senin kapın olsun açılan.
adresimsen,
mektuplarım doğru dürüst gelsin;
iki kişi telefonla konuşurken
olmayalım hemen üç kişi.
kentimsen,
başka kentler de girsin araya;
daha bir sevinçle katılayım,
şenliğimsen.
herşeyi yaz tarihimsen,
ama her bir şeyi;
dilimsen,
sen de koru biraz dilliğini.
düşüncemsen,
kızkardeşim pencereyi açsın;
sorguçlu bir ışık aracılığıyla
günyenisi dolsun içeri.
uzat saçlarını frigya,
yarimsen,
yurdumsan;
söz ver anadolu.
devamını gör...
370.
afrika
afrika dediğin bir garip kıta
el bilir alem bilir
ki şekli bozulmasın diye akdeniz'in
hala eskisi gibi çizilir
haritalarda.
1954
üvercinka- cemal süreya.
afrika dediğin bir garip kıta
el bilir alem bilir
ki şekli bozulmasın diye akdeniz'in
hala eskisi gibi çizilir
haritalarda.
1954
üvercinka- cemal süreya.
devamını gör...
371.
haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
dört bıçak çekip vurdular dört kişi
yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
deli cafer ismail tayfur ve şaşı
maktulün onbeş yıllık arkadaşı
üçü kamarot öteki aşçıbaşı
dört bıçak çekip vurdular dört kişi
cinayeti kör bir kayıkçı gördü
ben gördüm kulaklarım gördü
vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü
hiç biriniz orada yoktunuz
demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
on üç damla gözyaşını saydım
allahına kitabına sövüp saydım
şafak nabız gibi atıyordu
sarhoştum kasımpaşa'daydım
hiç biriniz orada yoktunuz
haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
polis kaatilleri arıyordu
deli cafer ismail tayfur ve şaşı
üzerime yüklediler bu işi
sarhoştum kasımpaşa'daydım
vapuru onlar vurdu ben vurmadım
cinayeti kör bir kayıkçı gördü
ben vursam kendimi vuracaktım
— atilla ilhan
demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
dört bıçak çekip vurdular dört kişi
yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
deli cafer ismail tayfur ve şaşı
maktulün onbeş yıllık arkadaşı
üçü kamarot öteki aşçıbaşı
dört bıçak çekip vurdular dört kişi
cinayeti kör bir kayıkçı gördü
ben gördüm kulaklarım gördü
vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü
hiç biriniz orada yoktunuz
demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
on üç damla gözyaşını saydım
allahına kitabına sövüp saydım
şafak nabız gibi atıyordu
sarhoştum kasımpaşa'daydım
hiç biriniz orada yoktunuz
haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
polis kaatilleri arıyordu
deli cafer ismail tayfur ve şaşı
üzerime yüklediler bu işi
sarhoştum kasımpaşa'daydım
vapuru onlar vurdu ben vurmadım
cinayeti kör bir kayıkçı gördü
ben vursam kendimi vuracaktım
— atilla ilhan
devamını gör...
372.
373.
yırtarak geçiyor kalbimizden
hayatı da törpüleyen zaman
şuramızda bir şey var
acıya benzer
umuda benzer
böyle günlerde her şey
hem acıya, hem umuda benzer
gün ölümle başlatıyor hayatı
her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor
her sabah ölümü anlatıyor gazeteler
sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf
yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme
beynim sabırla keskin
iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını
bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir
gelirse de bilinir nerden ve nasıl
böyle ölümün yücedir adı
ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası
çünki ölümün kanıdır besleyen
bir başka baharın tohumlarını
şuramızda bir şey var
bizi onduran şey
acıya saran
umudu kuşatan
kalbim: kalbim mi desem
var kalbim: yaşayan ben
hayatla ölümle cinayetle
gazetelerde, radyolarda, eski üniversitelilerde
eski prof hocalarla
yaşayan ben: geç mi kaldık/kabul edemem
ah benim sevgili annem
oğlun da elbet yurtseverden
birgün bırakır da sizi yüzüstü
yüzüstü değil: elbette bizüstü
bırakır da: sekizyüzlük hırtları, şunları, bunları
giriverir senin sıcacık kucağına
yani hem sana karşı, hem senin için
giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına
ölüm mü dedim annem
ölüm senin gibi güzel annelerin
senin gibi güzel çocuklar feda etmiş
o tarih atlasında
bir kırmızı gül olur ancak
koksun diye çocukların bahçesi
şuramızda, tam şuramızda
kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da bizi yaşatan günler perişan
işte bir bir kırıyorlar dalıylan
yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini
çünki biliyorlar vakit dar
oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç
hayatı pekiştiren kökümüz var
dünyayı emeğe kazandırmak için
hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren
kanağacına sözümüz mü var
biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar
bir gün döneriz elbet
acısız, adsız
ölümsuyu sürünün
sürünün ölümsuyu
bir ölü bir dirinin kanıdır
besler hayatsuyu
şuramızda, tam şuramızda
tarihe nasıl anlatsam
ey anneleri korkutan
bizi yaşatan kan
günler perişan
arkadaş zekai özger. mayıs 1972.
devamını gör...
374.
rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz..
artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı,
belki bir sabah vakti, belki gece yarısı,
artık nefes almayı bırakıp gideceğiz..
ben artık korkmuyorum, herşeyde bir hikmet var,
gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar,
belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar..
birer ağaç altında sevgilimiz, annemiz,
gece değmemiş sema, dalga bilmeyen deniz,
en güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz,
ümitler içindeyim, çok şükür öleceğiz...
ziya osman saba
artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı,
belki bir sabah vakti, belki gece yarısı,
artık nefes almayı bırakıp gideceğiz..
ben artık korkmuyorum, herşeyde bir hikmet var,
gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar,
belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar..
birer ağaç altında sevgilimiz, annemiz,
gece değmemiş sema, dalga bilmeyen deniz,
en güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz,
ümitler içindeyim, çok şükür öleceğiz...
ziya osman saba
devamını gör...
375.
ne bileyim çık gel işte..
-"çok sevdiğim kitabım sende kalmış." de
- “hiç bir kitapçıda da kalmamış.”
de.
hani belki yağmur yağmıştır, üstün ıslanmıştır,
içeri buyur ederim.
hatta
- “üşümüşsündür dur bir kahve yapayım.”
derim.
otururuz, susarız.
biz susarız, özlem konuşur.
biz susarız, gözler konuşur.
ne bileyim çık gel işte.
uydur bir bahane...
-"çok sevdiğim kitabım sende kalmış." de
- “hiç bir kitapçıda da kalmamış.”
de.
hani belki yağmur yağmıştır, üstün ıslanmıştır,
içeri buyur ederim.
hatta
- “üşümüşsündür dur bir kahve yapayım.”
derim.
otururuz, susarız.
biz susarız, özlem konuşur.
biz susarız, gözler konuşur.
ne bileyim çık gel işte.
uydur bir bahane...
devamını gör...
376.
yaşayan bir ölü gibiyim
ruhunu yitirmiş boş bir beden
hissiz bir kalp
ve acıdan kalan umutsuz bir geçmiş
sahi ben neyim yada neydim
niçin izin vermiştim ki
milyonlarca parçaya bölünmesini ruhumun
ne yaşamayı başarmıştım ne de ölmeyi
beyaz bölge
ruhunu yitirmiş boş bir beden
hissiz bir kalp
ve acıdan kalan umutsuz bir geçmiş
sahi ben neyim yada neydim
niçin izin vermiştim ki
milyonlarca parçaya bölünmesini ruhumun
ne yaşamayı başarmıştım ne de ölmeyi
beyaz bölge
devamını gör...
377.
git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.
beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.
devamını gör...
378.
ey yolcu şafaklar sökecek durma ileler
zulmetlere kan mı ağlatacak meşalelerle
incitme büyük ceddini allahlı seversen.
milyarla şehidin ebedi varisisin sen sen sen.
zulmetlere kan mı ağlatacak meşalelerle
incitme büyük ceddini allahlı seversen.
milyarla şehidin ebedi varisisin sen sen sen.
devamını gör...
379.
ellerim demir parmaklıklara tutunmuş.
soğuktan damarımdaki kanım donmuş.
beynim bildiklerimi bir bir unutmuş.
gün geçtikçe ruh ve beden kabında kaybolmuş.
garipler rabbimden inayet bekler olmuş.
soğuktan damarımdaki kanım donmuş.
beynim bildiklerimi bir bir unutmuş.
gün geçtikçe ruh ve beden kabında kaybolmuş.
garipler rabbimden inayet bekler olmuş.
devamını gör...
380.
kuleden,
ses geliyor kuleden
o kaş , o göz değil mi
beni sana kul eden.
ses geliyor kuleden
o kaş , o göz değil mi
beni sana kul eden.
devamını gör...