381.
ceset
kilitli bir kapı ardında soğuyan ceset
dirisinden de somut,
daha mahçup dalmış gözleri..
yüzündeki soğukluk,
katilinin parmak izleriyle yitiriyor
keskinliğini...
anımsıyordu;
sona yaklaşıyordu yeniden,
fakat bu, bu çok ayrı olmalı!
içinde yaşadığı anlamı yitik bu boşluk;
naifçe çıkan soluğuna karşılık,
bir hediye kondurmuştu göz kapaklarına
nihayet, ölmüştü!
bir cesetten çok ölüydü artık hatırlarda..
kilitli bir kapı ardında soğuyan ceset
dirisinden de somut,
daha mahçup dalmış gözleri..
yüzündeki soğukluk,
katilinin parmak izleriyle yitiriyor
keskinliğini...
anımsıyordu;
sona yaklaşıyordu yeniden,
fakat bu, bu çok ayrı olmalı!
içinde yaşadığı anlamı yitik bu boşluk;
naifçe çıkan soluğuna karşılık,
bir hediye kondurmuştu göz kapaklarına
nihayet, ölmüştü!
bir cesetten çok ölüydü artık hatırlarda..
devamını gör...
382.
bir çiçek sergicisi der ki
bin dokuzyüz on iki miydi, bin dokuz yüz elli iki miydi
günesli bir öğle miydi, çiçekler gölgesiz miydi
ellerim kirli miydi
neydi
çiçeklere su mu serpiyordum, bir karanfil çok mu uzaklardan gelmisti
bilmem ki
benim bütün yasamımda hep karanfiller olmustur
her zaman hatırlarım
sanki bir karanfilden sürekli doğmusumdur
bin dokuz yüz on iki doğumlu bir karanfili
karım göğsüme takmıstı. simdi ben çok yaslıyım
simdi ben nedense çok yaslıyım
herkesi ayrı ayrı tanımam
ruhi bey'i đçerenköy'den tanırım
đçerenköy'ü iyi bilirim de ondan
kaç yıl önceydi, simdi unuttum
babasını da tanırım
kaç yıl önceydi, bilemem
üryani eriği gibi gözleri vardı
çizmeleri, kamçısı
ruhi bey, benden çiçek alırdı
o zamanlar sokak sokak dolasırdım
çiçek alanları iyi bilirdim
ruhi bey de çiçek alırdı
nedense benden alırdı. çünkü ben çiçekleri çok biçimli tutarım
kuskonmazları sevmem, kullanmam
çiçeklerin aralıklarına bakarım
sanki ben onları hep yeniden yaratırım, yontarım
bin dokuz yüz kırk üçde biri öldü
boynu değil, bir karanfilin sapıydı, yana düstü
düsünce öldü
bir ölülük sindi ellerime
bir ölülük bana sindi
ona sergimde her zaman bir yer ayırırım
kimseler bilmez
ben iste gizli gizli onu sularım
karanlık bir karanfilliği
yoklukta bir karanfilliği
o gün bugündür bütün çiçekler
karanfildir benim için.
bir gün de bir demet karanfilim yandı
bir demet karanfilin penceresi, kapısı
nedense yandı
önce giyinik bir ev görünümündeydi, öyleydi
takındı kırmızılarını sonra
süslendi
bir bosluk edindi orda kendine
hemen oracıkta bir bosluk
açtı semsiyesini ve gitti.
ben simdi oğlumun yanında kalırım
onun kırmızı yapraklardan yapılmıs
bir zamandısılığı vardır
beni anlamaz
anlamaz, niye anlasın
anlasılmak -değil mi ama- sanki kimsenin olamaz
ben kendime bir karanfil mezarı satın aldım
beni oraya gömecekler
ruhi bey cenazeme gelecek
ama hangi ruhi bey
doğrusu biraz sasırdım
đçerenköy'deki ruhi bey gelmez
o sadece karanfil satın alır
ölümü pek beğenmez
simdiki ruhi bey ölüme daha yatkındır
yasamaya da
ölümle yasam arasında bunalır bunalır
ben bu kadarını anlarım
o gelir beni kaldırır
bir karanfil kalabalığına arrtık katılır
geçen gün gördüm
acımayı unuttum
sevinmeyi unuttum
ben her seyi artık unutuyorum
ama ogeçerken ne yalan söyleyeyim suramda bir ağrı duydum
ağrı da değildi belki, hani, nasıl
gövdemi yeniden buldum
acılar acılara eklenince ağırlasıyor
gövdem de ağırlasıyor
ruhi beyle kocaman bir demet karanfil oluyoruz
su üstümdeki bosluk kadar
bir demet
yok artık pek konusmuyoruz
benim sözlerim eskidi
onunki de eskidi
zaten kelimeler sonludur
öyle değil mi
donuk donuk bakısıyoruz
ben ölüme iyice yakın
o yasamaktan uzak
öyle bir gök içinde durmus gibiyiz
karanfiller ölürken
karanfillerden bir deniz.
*edip cansever
devamını gör...
383.
rüyalar bile geceleri bekler
gizlice görünmek için
yüreğimdesin, saklısında içimin
gizlice sevgilim
kimse bilmesin üzgünlüğümü
taşırım ölümüm gibi bu duyguyu
en gizli kuytularında ömrümün
bir yer var gizlice sevgilimin uyuduğu
gizlice sevgilim, yaşam kadar acı
canımı tutuşturan özlem gibi
özlüyorum derin yok oluşta
gizlice sevgilimi
ataol behramoğlu - gizlice sevgilim
gizlice görünmek için
yüreğimdesin, saklısında içimin
gizlice sevgilim
kimse bilmesin üzgünlüğümü
taşırım ölümüm gibi bu duyguyu
en gizli kuytularında ömrümün
bir yer var gizlice sevgilimin uyuduğu
gizlice sevgilim, yaşam kadar acı
canımı tutuşturan özlem gibi
özlüyorum derin yok oluşta
gizlice sevgilimi
ataol behramoğlu - gizlice sevgilim
devamını gör...
384.
sıran geldi! deseler günün birinde savaşa itseler beni,vurulsam; kan değil adın fışkırır yırtık dudaklarımdan
mayakovski
devamını gör...
385.
sormak istersen bayım;
ben sizden değilim, diğerlerinden de..
ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden,
tehdit savurmayanlardan,
dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım.
ben, hâlâ şiir okuyanlardanım.
gabriel garcía márquez
devamını gör...
386.
kerem gibi
bu da türküsü - hasret gültekin
bu da türküsü - hasret gültekin
devamını gör...
387.
böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
laleli\'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil
aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil
senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
bir çok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil
...
cemal süreya- üvercinka
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
laleli\'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil
aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil
senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
bir çok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil
...
cemal süreya- üvercinka
devamını gör...
388.
çok yaşlanmadan,
henüz sana dokunabiliyorken,
elim ayağım tutuyor,
titremiyorken,
seninle saatlerce yürüyebiliyor, yorulmadan konuşuyorken,
hala seni kucaklayıp kaldırabiliyorken,
ı̇çim hala soğumadan,
toprağa karışmadan,
sesim yok olmadan.
hala varken, henüz gitmemişken sarıl bana..
sıkı sarıl, olur mu?
gerçekten özlediğinde,
bunları istediğinde,
farkına vardığında,
yanında olamayabilirim...
henüz sana dokunabiliyorken,
elim ayağım tutuyor,
titremiyorken,
seninle saatlerce yürüyebiliyor, yorulmadan konuşuyorken,
hala seni kucaklayıp kaldırabiliyorken,
ı̇çim hala soğumadan,
toprağa karışmadan,
sesim yok olmadan.
hala varken, henüz gitmemişken sarıl bana..
sıkı sarıl, olur mu?
gerçekten özlediğinde,
bunları istediğinde,
farkına vardığında,
yanında olamayabilirim...
devamını gör...
389.
....
sinirimden gülüyorum doktor,
çünkü sinirlerim artık gülmek için,
kafamın neşelenmesini beklemiyor
hep ama hep başkalarının yazdıklarını silmeye çalıştım.
mürekkeple yazmışlar, oysa ben kurşun kalem silgisiydim.
azaldığımla kaldım...
oğuz atay.
sinirimden gülüyorum doktor,
çünkü sinirlerim artık gülmek için,
kafamın neşelenmesini beklemiyor
hep ama hep başkalarının yazdıklarını silmeye çalıştım.
mürekkeple yazmışlar, oysa ben kurşun kalem silgisiydim.
azaldığımla kaldım...
oğuz atay.
devamını gör...
390.
sessiz gemi
artık demir almak günü gelmişse zamandan,
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
biçare gönüller! ne giden son gemidir bu!
hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
yahya kemal beyatlı
artık demir almak günü gelmişse zamandan,
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
biçare gönüller! ne giden son gemidir bu!
hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
yahya kemal beyatlı
devamını gör...
391.
ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrahim
güneşi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrahim
gönlümü put sanıp kıran kim
asaf halet çelebi - ibrahim
devamını gör...
392.
‘mendil melankolikse kurumasını beklemek aptallıktır’ dedi, adam.
gözyaşı akar yatağını bulur.
mevzuubahis değildir her gecenin şeb-i yelda olması; zira hiçbir geçmiş yeterince geçmemiştir.
saman alevi gibi sevip, saman alevi gibi terk edenleri,
saman alevi gibi unutarak cezalandırmayı;
zaman alevinden öğrendi.aşk, ateşin oksijene olan tutkusudur.
aşk, oksijenin yanma korkusudur.belki de bu yüzden soluk almak muhteşem,
son nefesi veriyor olmak zor
ve ölüm,
en büyük elveda olmuştur.
cüneyt ergün
devamını gör...
393.
seni düşünmek güzel şey
ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
fakar artık ümit yetmiyor bana.
ben artık şarkı dinlemek değil ,şarkı söylemek istıyorum .
ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
fakar artık ümit yetmiyor bana.
ben artık şarkı dinlemek değil ,şarkı söylemek istıyorum .
devamını gör...
394.
karşı
gerin, bedenim, gerin;
doğan güne karşı.
duyur duyurabilirsen,
elinin, kolunun gücünü,
ele güne karşı.
bak! dünya renkler içinde!
bu güzel dünya içinde
sevin sevinebilirsen,
insanlığın haline karşı.
durmadan işleyen saatlerde
dişli dişliye karşı;
dişlilerin arasında,
güçsüz güçlüye karşı.
herkes bir şeye karşı.
küçük hanım, yatağında, uykuda,
rüyalarına karşı.
gerin, bedenim, gerin,
doğan güne karşı.
orhan veli
devamını gör...
395.
dünyayı sığdırırdın avuçlarına.
oysa ellerin,
bildiğimiz kadardı.
bazen şaşırırdım.
"nasıl beceriyorsun?"
diye takıldığım çok
olmuştu.
"gönlün genişse, her şey sığar!"
demiştin.
insanca, bilgeceydi...
~cemil yüksek
devamını gör...
396.
bir kurt bir geyiği kovalıyordu yüreğimde.
geyik soluk soluğaydı, yorgundu, bitkindi.
karların üzerinde akıp giden bir yıldız gibiydi.
koşuyordu.
koşmak kurtuluş değildi belki,
ama bir ümitti.
koşmalıydı.
oysa birer namlu ağzıydı kurdun gözleri.
avına güvenle, şehvetle yaklaşıyordu.
yeni bilenmiş, sedef saplı bıçaklara benziyordu dişleri.
bütün dileği et ve kandı.
istese geyiğe hemen yetişebilirdi
ama uzasın istiyordu bu şehvetli koşu
bu bütün damarlarına yayılan sarhoşluk
bitmesin istiyordu.
ben seni düşünüyordum.
çünkü geceydi.
sevişme zamanıydı insanların.
(bkz: ümit yaşar oğuzcan)*
geyik soluk soluğaydı, yorgundu, bitkindi.
karların üzerinde akıp giden bir yıldız gibiydi.
koşuyordu.
koşmak kurtuluş değildi belki,
ama bir ümitti.
koşmalıydı.
oysa birer namlu ağzıydı kurdun gözleri.
avına güvenle, şehvetle yaklaşıyordu.
yeni bilenmiş, sedef saplı bıçaklara benziyordu dişleri.
bütün dileği et ve kandı.
istese geyiğe hemen yetişebilirdi
ama uzasın istiyordu bu şehvetli koşu
bu bütün damarlarına yayılan sarhoşluk
bitmesin istiyordu.
ben seni düşünüyordum.
çünkü geceydi.
sevişme zamanıydı insanların.
(bkz: ümit yaşar oğuzcan)*
devamını gör...
397.
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının.
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır.
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor,
usul usul
(bkz: attila ilhan)adım sonbahar
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının.
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır.
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor,
usul usul
(bkz: attila ilhan)adım sonbahar
devamını gör...
398.
kızıma sunulan çiçek
nazenindir beyaz gül ve nazenindir
sunan elleri
ki daha çorak ve solgundur ruhu
zamanın cansız akışından.
gülnazeninliği ve zarifliği -nazenin ama
yine de şaşılası bir yabanıllık
gizliyorsun şefkatli gözlerinde,
mavidamarlı çocuğum benim.
james joyce
nazenindir beyaz gül ve nazenindir
sunan elleri
ki daha çorak ve solgundur ruhu
zamanın cansız akışından.
gülnazeninliği ve zarifliği -nazenin ama
yine de şaşılası bir yabanıllık
gizliyorsun şefkatli gözlerinde,
mavidamarlı çocuğum benim.
james joyce
devamını gör...
399.
400.
kumral ada mavi tuna kitabında, kuzguncuk'ta eski bir aşk hikayesinin kahramanı genç bir doktorun -aşık olduğu evli kadın için- yazdığı, sonradan şarkı olan şiirdir ;
"temmuzun on sekizi
ağlattı ikimizi
boğazın sularına
düşsün mehtabın izi..
ey ilahi sevgili
doymadım aşkın tadına
sarı kelebek derim
sevdamızın adına.."
şeklindedir.
"temmuzun on sekizi
ağlattı ikimizi
boğazın sularına
düşsün mehtabın izi..
ey ilahi sevgili
doymadım aşkın tadına
sarı kelebek derim
sevdamızın adına.."
şeklindedir.
devamını gör...