61.
tesadüfe bak
dün akşam eve giderken
sokakta taştan bir kalp buldum
üzerinde adın yazılıydı
hiç şaşırmadım!
ahmet selçuk ilkan- gitmeler bana kaldı - sayfa-18.
dün akşam eve giderken
sokakta taştan bir kalp buldum
üzerinde adın yazılıydı
hiç şaşırmadım!
ahmet selçuk ilkan- gitmeler bana kaldı - sayfa-18.
devamını gör...
62.
gönüldür kalbin özü
kör etmişler nur gözü
gel bir hür çekelim
pir olsun ruh özü
kör etmişler nur gözü
gel bir hür çekelim
pir olsun ruh özü
devamını gör...
63.
desem ki
desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
senden kopardım çiçeklerin en solmazını
toprakların en bereketlisini sende sürdüm
sende tattım yemişlerin cümlesini
desem ki sen benim için,
hava kadar lazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin.
desem ki...
inan bana sevgilim inan
evimde şenliksin, bahçemde bahar;
ve soframda en eski şarap.
ben sende yaşıyorum.....cahit sıtkı tarancı
desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
senden kopardım çiçeklerin en solmazını
toprakların en bereketlisini sende sürdüm
sende tattım yemişlerin cümlesini
desem ki sen benim için,
hava kadar lazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin.
desem ki...
inan bana sevgilim inan
evimde şenliksin, bahçemde bahar;
ve soframda en eski şarap.
ben sende yaşıyorum.....cahit sıtkı tarancı
devamını gör...
64.
gülleri sarı severim, toprağı ıslak...
türküleri yanık, şiirleri hoyrat...
havayı nemsiz, çayı demsiz...
bir seni olduğun gibi...
bir seni her şeye rağmen...
bir seni hala...
ümit yaşar oğuzcan
türküleri yanık, şiirleri hoyrat...
havayı nemsiz, çayı demsiz...
bir seni olduğun gibi...
bir seni her şeye rağmen...
bir seni hala...
ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
65.
bütün iyi kitapların sonunda
bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan
yeni bir başlangıç vardır
parmağını sürsen dünyaya, rengini anlarsın
gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
her başlangıçta yeni bir anlam vardır.
nedensiz bir çocuk ağlaması bile
çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.
edip cansever
bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan
yeni bir başlangıç vardır
parmağını sürsen dünyaya, rengini anlarsın
gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
her başlangıçta yeni bir anlam vardır.
nedensiz bir çocuk ağlaması bile
çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.
edip cansever
devamını gör...
66.
yine de biri çıksa
nasılsın dese
alışkanlıkla iyiyim diyeceğim.
cahit zarifoğlu
nasılsın dese
alışkanlıkla iyiyim diyeceğim.
cahit zarifoğlu
devamını gör...
67.
ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
işin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
hepsi ağzıma sıçtı..
- ali lidar
durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
işin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
hepsi ağzıma sıçtı..
- ali lidar
devamını gör...
68.
dağ
sabahın karşısında konuşmak ne zor!
incecik kül gibi kalıyorsun,
dağ susmaya giden yolu biliyor
sen bilmiyorsun.
taş yarılıyor bir çiçek için yol veriyor
kısacık konuşuyor çiçek:”dünya” diyor
“gördüm benimle tamamlanıyor”.
yeryüzü karşısında konuşmak ne zor!
yamaçtan aşağı bak, uçurumu gör!
– görsene kekeme!
içindeki zayıf kan, dayanıksız dil,
olmamış halgümüş bir zirvede eriyor.
birhan keskin
sabahın karşısında konuşmak ne zor!
incecik kül gibi kalıyorsun,
dağ susmaya giden yolu biliyor
sen bilmiyorsun.
taş yarılıyor bir çiçek için yol veriyor
kısacık konuşuyor çiçek:”dünya” diyor
“gördüm benimle tamamlanıyor”.
yeryüzü karşısında konuşmak ne zor!
yamaçtan aşağı bak, uçurumu gör!
– görsene kekeme!
içindeki zayıf kan, dayanıksız dil,
olmamış halgümüş bir zirvede eriyor.
birhan keskin
devamını gör...
69.
ah güzel ahmet abim benim
gördün mü bak
dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket
gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar.
ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar
diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
mendilimde kan sesleri.
gördün mü bak
dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket
gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar.
ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar
diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
mendilimde kan sesleri.
devamını gör...
70.
derdim başka
sanma ki derdim güneşten ötürü;
ne çıkar bahar geldiyse?
bademler çiçek açtıysa?
ucunda ölüm yok ya.
hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
güneşle gelecek ölümden
ben ki her nisan bir yaş daha genç,
her bahar biraz daha aşığım;
korkar mıyım?
ah, dostum, derdim başka...
orhan veli kanık
sanma ki derdim güneşten ötürü;
ne çıkar bahar geldiyse?
bademler çiçek açtıysa?
ucunda ölüm yok ya.
hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
güneşle gelecek ölümden
ben ki her nisan bir yaş daha genç,
her bahar biraz daha aşığım;
korkar mıyım?
ah, dostum, derdim başka...
orhan veli kanık
devamını gör...
71.
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
düşmanımdır ikisi..
sana gelince...
yazıyorsun..
okuyorum..
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık!..
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
düşmanımdır ikisi..
sana gelince...
yazıyorsun..
okuyorum..
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık!..
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
devamını gör...
72.
ben sana mecburum / attila ilhan
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun.
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşamüstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu.
fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun.
belki haziran'da mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir sileb sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
belki korsun kırılmışsın telaş içindesin
kötü rüzğar saçlarını götürüyor.
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin...
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun.
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşamüstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu.
fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun.
belki haziran'da mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir sileb sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
belki korsun kırılmışsın telaş içindesin
kötü rüzğar saçlarını götürüyor.
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin...
devamını gör...
73.
oysa herkes öldürür sevdiğini,
kulak verin bu dediklerime,
kimi bir bakışıyla yapar bunu,
kimi dalkavukça sözlerle,
korkaklar öpücük ile öldürür,
yürekliler kılıç darbeleriyle,
kimi gençken öldürür sevdiğini,
kimi yaşlı iken.
şehvetli ellerle boğar kimi,
kimi altından ellerle.
merhametli kişi bıçak kullanır,
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
kimi yeterince sevmez.
kimi fazla sever.
kimi satar,
kimi de satın alır.
kimi gözyaşı döker öldürürken,
kimi kılı kıpırdamadan.
çünkü herkes öldürür sevdiğini;
ama herkes öldürdü diye, ölmez.
kulak verin bu dediklerime,
kimi bir bakışıyla yapar bunu,
kimi dalkavukça sözlerle,
korkaklar öpücük ile öldürür,
yürekliler kılıç darbeleriyle,
kimi gençken öldürür sevdiğini,
kimi yaşlı iken.
şehvetli ellerle boğar kimi,
kimi altından ellerle.
merhametli kişi bıçak kullanır,
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
kimi yeterince sevmez.
kimi fazla sever.
kimi satar,
kimi de satın alır.
kimi gözyaşı döker öldürürken,
kimi kılı kıpırdamadan.
çünkü herkes öldürür sevdiğini;
ama herkes öldürdü diye, ölmez.
devamını gör...
74.
devamını gör...
75.
bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde kör olasın demiyorum
kör olma da
gör benidamda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insanasen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
işsiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak nekahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu kör olsanı demiyorum
kör olma da
gör beni
hasan hüseyin korkmazgil
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde kör olasın demiyorum
kör olma da
gör benidamda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insanasen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
işsiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak nekahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu kör olsanı demiyorum
kör olma da
gör beni
hasan hüseyin korkmazgil
devamını gör...
76.
... ve insanlar, ah benim insanlarım,
yalanla besliyorlar sizi,
halbuki açsınız,
etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız.
ve beyaz sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya,
göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
insanlar, ah benim insanlarım..
nazım hikmet.
yalanla besliyorlar sizi,
halbuki açsınız,
etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız.
ve beyaz sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya,
göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
insanlar, ah benim insanlarım..
nazım hikmet.
devamını gör...
77.
bir başka ülkeye,
bir başka denize giderim," dedin,
"bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
her çabam kaderin
olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
- bir ceset gibi - gömülü kalbim.
aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yılı tükettiğim bu ülkede."
yeni bir ülke bulamazsın,
başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın.
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
başka bir şey umma -
bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
ömrünü nasıl tükettiysen burada,
bu köşecikte,
öyle tükettin demektir
bütün yeryüzünde de.
-konstantinos kavafis
bir başka denize giderim," dedin,
"bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
her çabam kaderin
olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
- bir ceset gibi - gömülü kalbim.
aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yılı tükettiğim bu ülkede."
yeni bir ülke bulamazsın,
başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın.
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
başka bir şey umma -
bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
ömrünü nasıl tükettiysen burada,
bu köşecikte,
öyle tükettin demektir
bütün yeryüzünde de.
-konstantinos kavafis
devamını gör...
78.
bu akşam yine bir bıçak gibi saplandın yüreğime. yine hazırlıksız vurdun beni. hem de en savunmasız anımda, hem de en savunmasız yerimden vurdun sonya! derlerdi de inanmazdım. özlemek bu kadar mı ağır gelir insana?
dilimde sevdiğin şarkılar dolanır şimdi, #dudaklarımdaarzu kollarımdayalnızsen ah #belkisozener ne güzel söylerdi bu şarkıyı hatırlar mısın? sen başını omzuma yaslar soluksuz dinlerdin, ben seni seyre koyulur şarkıların ritmine bırakırdım kendimi. sana mı yazılmıştı bütün şarkılar? #huysuzvetatlıkadın da sendin, #benimgüzelmanolyam da... #birtatlıhuzur bulduğum da sendin #kalamış'ta...
kalbime dokundukça o şarkı en derinden, can evimden vurdukça #selamişahin #özledim dedikçe daha bir depreşti içimdeki o bitmeyen yalnızlık. şimdi hasret makamından sevdalara özlem makamından duygular yükleyip sensizliği yudumluyorum bu rezil #istanbul akşamında.
şimdi radyoda #ömrümüzünsondemi şarkısını söyler bir kadın ve bu #eylülakşamında kalbime mıh gibi çakılır adın. #sevmektenkimusanır diyen bir adamın sesi yankılanır boşlukta. duvarlara çarpar da sensizliğim, gün gibi belirir çaresizliğim.
ey benim #fikriminincegülü, haydi gel! tut yüreğimin ellerinden. ruhum ancak o zaman huzurla dolacaktır. inan bana sevgilim, #ömrümsenisevmeklenihayetbulacaktır.
cevdet ayvaz / özlem şarkısı
dilimde sevdiğin şarkılar dolanır şimdi, #dudaklarımdaarzu kollarımdayalnızsen ah #belkisozener ne güzel söylerdi bu şarkıyı hatırlar mısın? sen başını omzuma yaslar soluksuz dinlerdin, ben seni seyre koyulur şarkıların ritmine bırakırdım kendimi. sana mı yazılmıştı bütün şarkılar? #huysuzvetatlıkadın da sendin, #benimgüzelmanolyam da... #birtatlıhuzur bulduğum da sendin #kalamış'ta...
kalbime dokundukça o şarkı en derinden, can evimden vurdukça #selamişahin #özledim dedikçe daha bir depreşti içimdeki o bitmeyen yalnızlık. şimdi hasret makamından sevdalara özlem makamından duygular yükleyip sensizliği yudumluyorum bu rezil #istanbul akşamında.
şimdi radyoda #ömrümüzünsondemi şarkısını söyler bir kadın ve bu #eylülakşamında kalbime mıh gibi çakılır adın. #sevmektenkimusanır diyen bir adamın sesi yankılanır boşlukta. duvarlara çarpar da sensizliğim, gün gibi belirir çaresizliğim.
ey benim #fikriminincegülü, haydi gel! tut yüreğimin ellerinden. ruhum ancak o zaman huzurla dolacaktır. inan bana sevgilim, #ömrümsenisevmeklenihayetbulacaktır.
cevdet ayvaz / özlem şarkısı
devamını gör...
79.
kopan ip bağlanabilir yeniden
tutar tutmasına ama
kopmuştur işte bir kere
belki karşılaşırız yine
ama orda
beni terkettiğin yerde
bulamazsın beni bir daha
bertolt brecht
tutar tutmasına ama
kopmuştur işte bir kere
belki karşılaşırız yine
ama orda
beni terkettiğin yerde
bulamazsın beni bir daha
bertolt brecht
devamını gör...
80.
yürek! onu unutacağız!
bu gece -sen ve ben!
sen verdiği sıcaklığı unutabilirisin-
ışığı unutacağım ben!
işini bitirdiğinde, ne olur söyle
ki hemen başlayayım!
çabuk ol! yoksa sen oyalanırken
ben onu hatırlarım!
| emily dickinson
bu gece -sen ve ben!
sen verdiği sıcaklığı unutabilirisin-
ışığı unutacağım ben!
işini bitirdiğinde, ne olur söyle
ki hemen başlayayım!
çabuk ol! yoksa sen oyalanırken
ben onu hatırlarım!
| emily dickinson
devamını gör...