541.
hemen yazıyım bir tane 21:21

sözlerinin sonu yok, bitmez tek nefeste
özlemin sonu yok, sığmaz bir ömüre
zulüm etme bana yeter, gel ömrüme...

lan ben ne diyorum, üç şiir tek kalemde
üstelememek lazım, saçma olsa bilene
kusura bakma sözlük, son şiirim yazmıştım o zalime
devamını gör...
542.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
543.
..
beni delinme
beni parçalanma isteği
beni taylarını saldığı gün cam yiyen bir at
beni kardeşlerini çiğneyen genlerim
beni tam ortasında kaldığım dünya
beni allah
günde beş defa
olmamışım diye geri çağırıyor
..
seyyidhan kömürcü - kendinin ağacı
devamını gör...
544.
sen iki ters bir düz
kırgınlıklar örerken beş numara şişle
yumuşacık kakaolu kekler yapardı
karşı evin annesi
imrenirdim...
mutfağındaki eksik malzemeden bihaber
tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim dişlerimin arasına
bilmezdim anne.
karşı evin babasında bitermiş iş
bunu görmezdim.
hep başın ağrırdı
başın, hep ağrırdı
sırf bu yüzden bile bazı zamanlar
seni sevmezdim,
küçüktüm anne.
bilseydim evinde su faturası ödenmemiş,
çeşmeden akmayan suya
isyan etmezdim.
sen iki kere ikinin dört ettiğini
ekmek hesabından bilirken
mis kokulu çamaşırlar asardı karşı evin annesi,
özenirdim.
ellerindeki çamaşır suyu kokusundan rahatsız
çocukça bir küskünlük eklerdim gecelerime.
oysa ellerin ruhuma akarmış saçlarımdan
ömrümü tararmış titreyen parmakların,
bilmezdim anne,
büyümek denen illet dayanıncaya dek kapıma.
ellerinin ne muhteşem olduğunu bilmezdim.
küçüktüm anne.
yoksa
gün aşırı patlayan sarı ampulü
mumla yamayacak yüce gönlünü
ezecek kadar ezilmezdim.
sen çalı süpürgesiyle süpürürken dış kapının ağzını
taze boyalı saçlarını savurarak süzülürdü karşı evin annesi
ayağında yüksek topuklu bir isyan
düşündüm de şimdi
ne iğreti dururdu o topukların üstünde dursan.
senin çatlamış ayakların vardı anne.
sabun kokardın en beyazından
incecik bir yemeniyle gizlerdin
ölünce her bir teli yılan olacak sandığın sırma saçlarını
çok yeni anladım anne.
ağaran her saç telinden üstüme düşen payımı...
çocuktum anne.
bir bisikletim olsa bütün mutluluklar benimdi.
babam eve sarhoş gelmiş, geç gelmiş
hepsi sabah sokağa çıktığımda biterdi.
bilmezdim anne.
karşı evden arta kalan çantalar dolusu giysi
üstümüze cuk otururken
ruhuna azap olur akarmış
bilmezdim benim annem.
gözünün yaşıyla her bayram arifesi vitrinlere bakarmış
sen ilkokul fişlerimi kardeşimle hecelerken
telefonu keşfetmiş karşı evin annesi.
bilsen ne cahildin, ne görgüsüzdün gözümde.
yak deseler yakacağım yık deseler yıkacağım o dakika dünyayı
ne şu eski divan kalacak
ne çiçekli perdeler
şimdiki aklımla ah bir sorsalar bana
desem;
"o tertemiz günlerim
hani şimdi nere deler."
ben ay sonunu nasıl getireceğim diye
hesaplar yaparken bir gün
oğlum nefes nefese yararak ortalığı girdi içeri
"yumuşacık kakaolu kekler yapmış"
dedi karşı evin annesi.
çok geç anlıyor insan anne.
ille de kendi annesi...
ille de kendi annesi...

deniz inan, karşı evin annesi
devamını gör...
545.
her gecenin sonunda gözlerimi sana açarım
sanki biraz gözlerim kamaşır, senle dolup taşarım

yollar karmaşık olsada sonunda sen varsın
yolun başındayım, yolun sonunda bekliyen yâr'sın

uzar yollar, bilirim ama beklersin beni içten ve umutlu
günler geçecek bazen senli bezen ise sensiz ve hüzünlü

mavininicindekidünya
devamını gör...
546.
gülleri sarı severim, toprağı ıslak.
türküleri yanık, şiirleri hoyrat!
havayı nemsiz, çayı demsiz …
bir seni olduğun gibi,
bir seni herşeye rağmen.
bir seni, hala…*

ümit yaşar oğuzcan.
devamını gör...
547.
umit yaşar oğuzcan'ın "bir gün anlarsın " şiirini bırakıyorum bu güne o zaman herkesin bir anlaşılması dileğiyle.


uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
ne çarşaf halden anlar ne yastık.
girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
onun unutamadığın hayali,
sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
vurursun başını soğuk taş duvarlara.
büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
duyarsın,
ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
niçin yaratıldığını.
bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
dolar gözlerin, için burkulur.
sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
sevilen gözlerin erişilmezliğini.
o hiç beklenmeyen saat geldi mi?
düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
uzanır, gökyüzüne ellerin.
ama çaresiz,
ama yorgun,
ama bitkin.
bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

bir gün anlarsın hayal kurmayı;
beklemeyi, ümit etmeyi.
bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
lanet edersin yaşadığına...
maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
o zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
devamını gör...
548.
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir toprak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam.
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç…
ahmed hamdi tanpınar
devamını gör...
549.
şiir niyetine
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
550.
"büyük insanlık gemide güverte yolcusu
tirende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.
büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.

ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.

büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor."

(bkz: nazım hikmet ran)
devamını gör...
551.
edgar allan poe, annabel lee
devamını gör...
552.
benim gövdem yıllar boyu sevmekle tarazlandı
öyle bir çalımlarla gecenin çitlerinden atlardım
bir güneş sayardım kendimi denizin karşısında
çünkü çam kokularına sürtünüp ağırlaşan ruhların
inanmazdım dosyalara sığacağına
gittikçe ışıldardım dükkânlar kararırken
hüznün o beyaz etrafına sakallarım batardı.

ismet özel
devamını gör...
553.
...yarasını seninle soğutanların dili uzayıp gözü açılacak önce, sonra yabancılaşıp uzaklaşacaklar.

...hatır bilmezliği ile müsemmadır.
- bazı insanlar, dertlenme hiç.
devamını gör...
554.
elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git...
bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!

yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı
andırıyor ışıksız evinde pencereler.
biraz yeşermek için beklesin artık kışı
çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler.

bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna,
buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz:
benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna,
hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz.

bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü,
alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim.
değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü,
kimlerin rüyasına girdiğini bilirim.

gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü
daha candan görürüm senden uzaklaşınca.
sararırsın dönüşte görünce öksüzünü:
bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca.

elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git.
bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!

faruk nafiz çamlıbel
devamını gör...
555.
dolar olmuş 17.10
yok hiç mutlu son
tayyip başta devam ederse
kıçına giyimeye bulamıycan don
devamını gör...
556.
"içsen de bir kadeh hayat iksirinden,
zamansız ayrıldım bilinsin fikriye'den,
bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
ümid-i aşkım saracak onu cefakar ellerinden"
devamını gör...
557.
ben senden önce ölmek isterim

ben
senden önce ölmek isterim.
gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
ben zannetmiyorum bunu.
ıyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni gorebilesin
fedakarliğimi anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
ve toz oluyorum
yaşiyorum yanında senin.
sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
toprağa beraber dalacagız.
ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
ben
daha ölümü düşünmüyorum.
ben daha bir çocuk doğuracağım
hayat taşıyor içimden.
kaynıyor kanım.
yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
ama ölüm de korkutmuyor beni.
yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
ıçimden bir şey : belki diyor.

nazım hikmet
devamını gör...
558.
"beni bu güzel havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum.
eve ekmekle tuz götürmeyi;
böyle havalarda unuttum.
şiir yazma hastalığım;
hep böyle havalarda nüksetti.
beni bu güzel havalar mahvetti."
— orhan veli kanık
devamını gör...
559.
siga

yürek devlet devlet çarpınca durur mu?
can tenden ayrılsa da, bu sevda durulur mu?
bize yaşamak düştüyse böyle nâçar!
bir kör kurşuna sitemkâr olunur mu?

sözüm sana dostum evvel!
bir şehit tut kalbinden
enflasyon azsın, dolar dalgalansın
vatan yine sağolsun!

sen penguence giyin, öteki çince söylesin
ama yeryüzü beklemekte, müntakim, adil
söylesin ve bilinsin.

vatan yine sağolsun!
eviniz dar'üs-selam, arabanız ford granada
pahalı pahalı imzalar kondurdunuz adımıza
ama kursağın insan eti, düşünebilirsen
yetim gözleri üzerine sofran.

uzak nedir bildin mi, eritre mi, patani mi?
eviniz dar'üs-selam, arabanız ford granada
de bana cami kapıları niçin açık?
ara sıra tapınmak için mi?
siyah bir cübbeye sığar mı tanrı?
ya buyrukları?
bu yeni dini size kim indirdi?

eviniz dar'üs-selam, arabanız ford granada
enflasyon azdı, dolar dalgalandı, dilen dostum
secde yerin altınlarla kaplandı
de bana, müşrikler böyle ödüllendirilmedi mi?

eviniz dar'üs-selam, arabanız ford granada.
alkış çekersin, terazin hassas
secde yerinde gözlerin oynaş, kalbin mütmain
eğildikçe, eğildikçe, eğildikçe
kaydımızı efendiler zimmetine geçirdi!

şu saçları lime lime dün senin hemşiren değilmiydi?
topuklarına cahiliyeden kalma bir zil mi istersin?
validenin baş örtüsü küflenmiş sandıklarda
bin bir nazar üstüne, hemşirenin ilmi derin
giysileri döl bereketi, dostum daha ne istersin?

yükseklerden başlamadı mı her alçalış?
onun indirdiği ile hükmetmeyen kimlerdir, bilmezmisin?
de bana kime secde edersin?
vatan yine sağolsun!
ama bu din hangi din?

ekmek aziz, can aziz
peki baki olan ne, rızkı veren kim?
ana saçı süpürge, kadın telli duvaklı
dudaklarında devri kâdim
başköşede sâdabâdı saltanat
fetva ehli ibrahim sanatını susar
peki eceli tayin eden kim?

kadınlar kan kusuyor, gözleri kuru
peki hangisi hayvâni, moskovada kirletilen mi?
karınları piç tohumlar, özgür hanfendiler mi?
peki hangisi insan?
karaköylerde bir vergi rekortmeni!
öyle ya eviniz dar'üs-selam, arabanız ford granada.

bu gün kaç yıldız aktı gökten, sezdin mi?
erkekliğin kabarır, çocukların gürbüz
ama bak siperlerde saklambaç oynanmıyor artık!
analar ölümle ikiz
gül kokan ağızlarda savaş nârası!
aç gözlerini, farzet sonsuz yaşadın
sûreleri yarım, ayetleri yüz üstü bıraktın!

şeyhmus özüdağlı
devamını gör...
560.
kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez.
yol olsan kimse geçmez.
elin adamı ne anlar senden?

çıkarsın bir dağ başına bir ağaç bulursun.
tellersin, pullarsın, gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün.
bir de bulutları görürsün.
bir de bulutları görürsün.
köpürmüş gelen bulutları,
başka ne gelir elden?

çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı,
tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı !
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"güne bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim