341.
bülent parlak / sonra canan önce canan

insan
sevdiğine son kez bakamaz
oysa ben
deşilen bir yaranın nereye akacağını bilmeden,
ellerim ceplerimde, bir gitmek sakladım
bir gitmek ki;
suriye kadar dağıldım her seferinde
bunu kimse fark etmedi
ne kazandığım zaferler,
ne rusya, ne united states of america

tek yapmam gerekeni beceremediğim günden beri
nereden başlamamam gerekse her şeye
oradan başladım
bileklerime bir jilet kadar yakınken dünya
yola; kanlı bir kahkaha gibi çıktım mesela.
yâr dedim;
sana
güneşle salyangoz arasındaki mesafe kadar
mahkûm edildim
adımı değiştirdim fırsat buldukça
adım ki kendini taşımaktan izleri silinir

kapısı bir kış günü telaşla çalındığında
vaaza ve akıl vermeye başlayan karıncaların
suçu gibi hayat
biraz küstah,
henüz ilk sayfasında bütün kahramanları öldürülen bir
roman gibi
biraz da.
bana kalırsa boynuma
ütülü elbiseler giyen adamlar gibi sarılmaktan
vazgeç.
çünkü ben her sabah
suyun söndüremediği yerlere çelenk,
aynalara kırışık taşıdım

yeni bir çağ,
dostlarımızı bile gözümüzün bir yerlerden ısırmadığı
o sabah başladı

evet
ben hiç terk edilmedim
ben hep yok edildim

bağırdım ağzımı elimle kapatarak
keşke doğru yaptıklarımdan değil,
yanlış yaptıklarımdan pişman olsaydım

kimse tarafında alkışlanmayan bir meziyetse bu
size adres sorduğumda tereddütsüz söyleyin
elli metre ileri git, sağa dön ve
asla bir daha geri gelme

ne kalacaksa yaşadığım bunca çıldırmaktan geriye
vaktinde gelmeyen her şey kadar haindir
devamını gör...
342.
yaseminlerin sabahı / şükrü erbaş

gökyüzü bulut bulut uyanıyordu
tanrının büyük yalnızlığından
ağaçlar birer ses salkımıydı kuşların ağzında
ayın puslu cümlesinde evler okunaksız harflerdi

yasemin kokularından bir ışık sokaklarda
gittim denizin lacivert bahçesine oturdum
ölümün mü hecesiydim yaşamın mı bilmiyorum
arzuyla vazgeçiş canımda halkalanıyordu
ses değil sessizlik değil zaman değil mekân değil
ağzımda bir çocuktan kalma süt kokuları
kirpik ırmakları dil pınarları parmak yağmurları
kayaların masalını dinliyordum kumlardan
dağlar gecenin merhametinde çıkıyordu sabaha
ey yalnızlığın yaprak döken mahşeri
ayrılığın büyük harfiydi her şey
sen bir deniz kıyısında gonca zamandın
ben eski şarkılardan eskiydim kimsesizdim
içimde dünyanın bütün akşamları
tuttum ağzının sabahına sözler söyledim
ey güzelliğin ölümden büyük yaşama gücü
yalnız ölenler unutur birbirini
seni sevmeye yeni başladım…
devamını gör...
343.
insana haksızlığı öğretmeden
yoksulu sevmek nedendir bildiremezsin
ailenin seçilmemiş bir örgütlenme olduğunu
insanın örgütlenme ihtiyacını yaşatarak göstermeden
bildiremezsin
bencilliğin mantıksal formülasyonunu
matematiksel olarak dahi ezberletsen
insana
sahip olacağı ideolojiyi bilimsel yolla
öğretmezsen
bencillik nedir öz savunma nedir
bildiremezsin

insana
sevgiyi, sadece
yansıttığı kendi öz savunması olduğunun
bilincinde olmayan ailesiyle öğretirsen
analitik olarak tanımayı başaramadığı şeyleri
sevmeyi
öğretemezsin

vicdan ve bilim
dialektik olarak bir araya getirilmeden
hareket ederek birleşip sevgi üretmezler
vicdan ve bilimin
kendi kendine üreteceği şey karşısında zar atıp
inanç oluşturabilirsin
bu ilim
bir gün
başkalarının ilminin hışmına uğradığında
ezbere dialektik
asli yoldaşın insanı sevmende sana yardımcı olamayacak

vicdan ve teorik şefkatin
herkeste aynı dönemde oluşmasını bekleyemeyiz
birileri biri diğerleri öteki ile hareket ederken
tekniğin yıldızı yol göstericimiz olacak


26.11.21 ~ 08:50

şiiri öldürdüğüm için verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.
devamını gör...
344.
karıma mektup

bir tanem!
son mektubunda:
"başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.

"seni asarlarsa
seni kaybedersem;"
diyorsun;
"yaşayamam!"

yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.

ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
fakat
emin ol ki sevgili;
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
nâzım'a!

ben,
alaca karanlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarı kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...

karım benim!
iyi yürekli,
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim;
ne diye yazdım sana
istendiğini idamımın,
daha dava ilk adımında
ve bir şalgam gibi koparmıyorlar
kellesini adamın.
haydi bunlara boş ver.
bunlar uzak bir ihtimal.
paran varsa eğer
bana fanila bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı,
ve unutma ki
daima iyi şeyler düşünmeli
bir mahpusun karısı.

nazım hikmet ran
devamını gör...
345.
hazır rakı içiyorken,

burası dalyan kahvesi
ortalık süt mavisi
apostol bu ne biçim meyhane
tabağımda bir bulut
kadehimde gökyüzü.

-oktay rifat.
devamını gör...
346.
yoksulluk dediğin ömürler söker
katranı kaynatsan olur mu şeker
cinsi bozuk olan cinsine çeker
aslı ham demirden mücevher olmaz

narmanlı aşık sümmani
devamını gör...
347.
ismet özel

hayatsız kalmıştım. birden dürin
chopin’in yedi numaralı valsiyle
balkonda belirdi
cildi çürüyen istanbul’un üstünden korkulu göz
sonbahar üstüne çöktü. süsünden öldü şehir
hüznünden oldu. bir de o gün şevki bey
biraz çekil kardeşim demesin mi chopin’e
ravii meçhul
ama inanmak serbest
ben kimseye yetim olduğumu
söylemedim üstelik vesayet altında falan değilim. sadece
hayatsız kalmıştım. büyüyünce geçti.
devamını gör...
348.
sen gelince bir mutluluk ülkesiyim,
cıvıl cıvıl;
az gelişmiş toplum gibi, sen gidince,
boynum bükük

oktay rifat
devamını gör...
349.
hatunumun gözleri elâdır da
içinde hâreler var yeşil yeşil :
altın varak üstüne yeşil yeşil meneviş.
kardeşlerim, bu ne biçim iş,
şu dokuz yıldır eli elime değmeden,
ben burda ihtiyarladım,
o orda.
kalın, beyaz boynu kırışan kızım,
imkânsızdır ihtiyarlamamız bizim,
etin gevşemesine bir başka tâbir gerek,
zira ki ihtiyarlamak :
kendinden başka hiç kimseyi sevmemek demek.

nazım hikmet
devamını gör...
350.
buna nasıl ayrılık bu nasıl veda
gözlerin kal diyor dudakların git
bakışın anahtar gözlerin kilit
ellerin aç diyor dudakların git

ayrılık dönüşü olmayan nehir
yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir
kaç sevda kül oldu böyle kimbilir
gözyaşın kal diyor dudakların git.

gidersem bir daha dönmeyeceğim
kalırsam kalbime yenileceğim
çözemedim seni delireceğim
gözlerin kal diyor dudakların git
(bkz: ahmet selçuk ilkan)
devamını gör...
351.
seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni anlatabilmek seni,
namussuza, halden bilmeze,
kahpe yalana.
devamını gör...
352.
gözlerinden öperim. o güzel burnuna yıldızlarca öpücük... kendine iyi bak. bir daha hiçbir ana doğurmaz seni. bir daha hiçbir cihan bulamaz seni.
tekrar öperim.
senin.


ahmed arif
devamını gör...
353.
metin altıok.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
354.
biz batan güne sahip çıktığımızda
ay, bitlis’te sarı tütün
ya da bir akarsu imgesi
gibi yiğit ve bütün
bir ağıttı
kadınlarımızda
onlar hüznü bir çeyiz
çileyi ince bir nergis
ve gülerken bir dağ silsilesi
taşırlar
ve birer acıdan ibarettiler
kayıtlarımızda...

hilmi yavuz, doğunun kadınları
devamını gör...
355.

ben sana b.. demem
b...r duyar ar eder.
bir zerren düşse b..a
onu da murdar eder.


neyzen tevfik.
devamını gör...
356.
küçük sinek
senin yaz oyununu
benim düşüncesiz elim
bozup dağıttı

bir sinek değil miyim
senin gibi ben de
ya da sen de benim gibi
bir insan değil misin

ben de oynuyorum işte
içip şarkı söylüyorum
ta ki kör bir el gelip de
kırana dek kanadımı

düşünce hayatsa eğer
ve güç ve nefese
ve ölümse
düşüncenin yokluğu

demek ki ben
mutlu bir sineğim
ister yaşayayım
ister öleyim

william blake-sinek
devamını gör...
357.
...
bir kıyamettir kopacak ufuklarda:
denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin?
bayramlar, seyranlar mı dersin, şenlikler, cümbüşler mi?
gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı
heeeeey!
ne duruyorsun be, at kendini denize!
geride bekleyenin varmış, aldırma.
görmüyor musun? her yanda hürriyet.
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol
git gidebildiğin yere.

orhan veli kanık
devamını gör...
358.
birgün benimde şiirim paylaşır heyecanı ile yaşıyorum.
devamını gör...
359.
ve ben
o günden
çok daha sonra:
sağ kalırsam eğer,
şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
duvarlara
son kavgadan benim gibi sağ kalan
ihtiyarlara,
bayram akşamlarında keman
çalacağım...
devamını gör...
360.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"güne bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim