küçümseme, aşağılama, azımsama, saygısızlık... bunlar birbirlerinden çok ayrılabilecek kavramlar değiller bana kalırsa.

adettendir önce tanım girelim, kelime köküne falan değinelim sonra zaten konu dallanıp budaklanacak.

dil derneği ve tdk aynı tanımlamış; değer ve önem vermemek, küçük görmek, küçüksemek
nişanyan da diyor ki, küçük-se önerildi ancak küçümenden dolayı küçümse uygun bulunup yaygınlaştı.
peki. geçiyorum sıkıcı yerleri artık müsaadenizle arkadaşlar.

bir durum, bir insan, bir an/anı aslında genel olarak küçümsediğiniz her şey son tahlilde size aynı şeyi yaşatmak gibi kötü bir ortak alışkanlığa sahip; elinizde patlamak. tabirimi maruz görün ya da görmeyin durumu pişman olmak ile açıklayamazdım. burayı daha sonra açıklamaya çalışacağım ama öncesinde küçümsemeyi, bir insanın hissine yönelttiğinizde olanlardan söz etmek istiyorum. boyut değişiyor çünkü böyle yaptığınızda, karşınızdaki kişiyi incitmiş, kırmış oluyorsunuz... ve bu tamamen başka bir şey.

isteyerek veya istemeyerek hepimiz yapıyoruz maalesef bunu zaman zaman. ya içinde bulunduğumuz psikolojik durum ya konuyla empati yapacak yerlerimizin ağrıyor olması ya karşımızdakine saldırmak istiyor oluşumuz ya da dümdüz hödüklükten düşüyoruz bu hataya. birisi için önemli olan bir konunun diğeri için önemli olmayışı tabi ki anlaşılır, kabul edilir bir şey. ama birbirine değer veren insanların dünyasında hassasiyetler paylaşılmıyor olsa da küçümsenmiyor olmalı. ideal dünyada böyle bu en azından. farzı misal yaptık, bunu fark ettiğimizde yahut bize bunu yaptıran duygumuzu geçiştirdiğimizde telafi etmenin yollarını aramak gerekiyor. küçümsemek, bunu bir duygu durumuna yöneltmek, bunun farkındalığını yaşamak size bir üzüntü vermiyorsa da küçümsenen için bunun geçerli olmadığını unutmamak gerekiyor. daha önce saygı başlığında da buna benzer bir şeyler söylemiştim, zaten tanıma başlarken de bunların birbirinden çok ayrılamaz kavramlar olduğunu düşündüğümü belirttim. bağ kuramadığımız, hissetmediğimiz, bize geçmeyen duygu durumlarını önemsizleştirmemek, kişinin karşısındaki insana duyduğu saygıdan temelleniyor ve nihayetinde de gerçekleniyor. anlık düşülen hatalarda, farkında olmayarak işlenen kabahatlerde telafi için uğraş göstermek de...

elimizde patlıyor dediğim, kendimizden başka bir insanı ilgilendirmeyen küçümsemeler için ise ayrı bir pencere açmak lazım. bir işi olduğundan daha değerli, önemli, vazgeçilmez görmek, bir eşyayı haddinden fazla sevmek, önemsemek ya da bir ana, anıya, onu canlı tutmaya gereğinden fazla anlam yüklemek tabi ki kişiye yük yaratabilme, onu çıkmaza sokabilme, duruma göre kendisine yabancılaştırabilme tehlikelerine gebe sırasıyla. ne olursa olsun işinden istifa etmeyebiliyorsun mesela, bir tokayı koca denizde saatlerce arayabiliyorsun* veya hiç hak etmediği halde bir insanı aklından, kalbinden çıkarmamak için performanslara sürüklenebiliyorsun. kimisi bunları yaşayacağına küçümseyip elinde patlaması riskini almayı daha güvenli bir alan olarak belirlemiş olabiliyor. tanıdım böyle insanlar. gayet makul görünüyor değil mi? ama değil. neden mi?

hayatta bir insanın en çok koruması, gözetmesi gereken şeyi özgüveni. çünkü tüm hayatı aslında bu temel üzerinde yükseliyor insanın. hiç yanılmıyor olmasına, hiç yanlış yapmamasına, kendi hatası yüzünden başına hiç kötü bir şey gelmiyor olmasına gerek yok. ama bilinçli olarak, mücadeleden kaçmak için, kolay yoldan gitmek için kendini bölüm sonu canavarına doğru yuvarlamak bambaşka bir konu...

maazallah içi boş, narsistik hatta patolojik bir "özgüvenle" kalakalırsın ortada.
devamını gör...
küçücük çocuktan yetmiş yaşında adama kadar herkes kendinin en değerli, en yüce, en saygıdeğer olduğuna inanıyor. etrafındaki herkesi sebepli sebepsiz küçümsüyor.
kendilerine illa ki bir sebep buluyorlar. kimisi daha zengin olmasını, kimisi daha uzun olmasını, kimisi daha güzel olmasını, kimisi de daha bilgili olmasını, kimisi mesleğini bir argüman olarak kullanıyor. bazen de kıskançlıktan karşı taraf kasıtlı küçümseniyor. bir de insanlar kendilerini iyi hissetmek için karşı tarafı küçümsüyor. karşısında bir güç yoksa insanoğlunun yapacaklarının haddi hesabı yok. genelde basit, sıradan insanların yaptığı davranış olarak öne çıkıyor. her bireyin bu durumu sosyal ilişkilerinde sıklıkla yaşıyor.
devamını gör...
10 yıllık basketbolcu, kaçırılan bir şutla dalga geçmez. o bilir ki, sayıdan çok denemek önemlidir. her isabetin ardında binlerce başarısız deneme vardır. gerçek bir ressam, senin çizgilerinin yamuk olmasına gülmez. çünkü kendi eli de defalarca titredi. fırçayı tutan el, önce sabırsızlığı öğrenir, sonra ustalığı. yıllarını müziğe vermiş bir kemancı, parmakların notaya takılmasını küçümsemez. çünkü her gamın, her titrek yay vuruşunun ardında yüzlerce prova ve sabır vardır.

gerçek bir avukat, ilk duruşmandaki heyecanını küçümsemez. çünkü kendi sesinin ilk kez titrediği günü unutmaz. tecrübe, hataların değil, onlardan öğrenmenin birikimidir. yıllardır sahnede konuşan biri, kelimeleri karıştırmanı garipsemez. çünkü akıcı konuşmayı değil, düşünmeyi önceleyen bir yürekle geldiğini anlar. yıllardır meditasyon yapan biri, zihninin dağılmasına güler geçer. çünkü o da önce düşüncelerini kovalamaya çalıştı. sonra onlara sadece bakmayı öğrendi. gerçekten zengin biri, senin fakirken kazandığın paraları küçümsemez. çünkü o da bir zamanlar yoksulluğu yaşamış, o günleri hâlâ hatırlar.

seni küçümseyenler seni kıskananlar ve asla senin gibi olamayacak olanlardır.
devamını gör...
ya da sadece kötüdür. içindeki kötülüğü ve kendine yapılan küçümsemeyi bastıramaz. karşısındaki kişiyi kendi yandığı yerden yakmayı düşünür. insanlar bazen sadece kötüdür. küçük kötüler ...
devamını gör...
tehlikeli bir şeydir. küçümsediğiniz şeyin ya da kişinin zaman içerisinde başınıza iş açması ihtimali %90 gibi bir şeydir. buna ister mörfi dersiniz, ister kader, ister karma ya da neyi seviyorsanız işte.
devamını gör...
hayatımız boyunca en kötü, en çirkin yanımız insanları hor görüp onların zayıf yönlerini küçümsemek olsa gerek.
charles dickens

akıl kıtlığı sendromu.
devamını gör...
nasıl ki spor yaptıktan sonra kas ağrısı kaçınılmazsa, insanlarla sosyalleşince de küçümsenmeye maruz kalmak bazen kaçınılmaz oluyor. herkes kendini ana karakter sanıyor malum. genellikle bu küçümsemenin arkasında kıskançlık yatıyor. kimisi boyunuzu kıskanır, kimisi maddi durumunuzu; kimisi karakterinizdeki iyiliği, samimiyeti, hatta dürüstlüğü… kıskanacak bir şey bulmakta ustadır bazı insanlar.

çünkü herkesin bir eksik tarafı, bir kusuru mutlaka vardır. ve ne gariptir ki, küçümsedikleri şeyler genellikle çok basit, sudan sebepler olur. artık bu tür tepkilere üzülmek yerine sevinir oldum. çünkü bu, karşımdaki kişiyle arama mesafe koymam için bana erken bir sinyal veriyor. kendi kendime “ne zavallı ruh hali” diyorum. belli ki sevgiyi, saygıyı yeterince tatmamış, görmemiş bir hayat sürmüş. üstelik yaş da fark etmiyor; bu duygular yediden yetmişe herkeste çıkabiliyor.

çoğu zaman işin kökeninde derin bir yetersizlik duygusu yatıyor. belki adını koyamıyorlar, ama içten içe yaşıyorlar bunu. ne güzel söylemiş peyami safa:
"yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır; zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır."
devamını gör...
bir ilişkiyi gerçekten bitirecek tek bir şey vardır: küçümseme. bir kez küçümseme noktasına gelindiğinde, geri dönüşü yoktur.

diğer tüm sorunlar iletişimle çözülebilir. aldatma bile yumuşatılabilir.
devamını gör...
hayat şartları poha kestikçe durumu eyi olanların verdiği nazar ayarı. bakış açısı.
devamını gör...
çok çirkin bir davranış. bir sıkıntısını paylaşan birine " dert ettiğin şeye bak", "buna mı takıldın?" "boşver gitsin" gibi abuk ve işe yaramaz cümlelerle o kişinin derdini küçük görenlere ayar oluyorum. ya da bir başarısını gördüğü insana "abartma canım", "atla deve değil ya", "ne var bunda herkes yapar" diye alaya almak falan felaket kötü bir şey. kimsenin kimseyi küçük görmek, aşağılamak, yargılamak, alaya almak hakkı yok, bunu herkesin kabul etmesi lazım.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"küçümseme" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim