1.
john keats'in, "merhametsiz güzel bayan" olarak çevrilecek bir şiiri ve aynı zamanda john william waterhouse'un, bu şiiri ilham kaynağı olarak kullandığı, 1893 yılında tamamladığı, hessisches landermuseum dormstadt'da sergilenen yağlıboya eseri.
"seni ne üzebilir, ey gücü-pek bahadır! yalnız dolaşıyorsun, benzinde solgunluk var. sazlar kurudu artık gölün kıyılarında. ötüşmez oldu kuşlar. "seni ne üzebilir, ey gücü-pek bahadır! ne kadar da bitkinsin, terk etmiş seni rahat, sincap doldurdu artık kışlık ambarlarını. yapıldı bitti hasat. "bir zambak görüyorum senin alnında açmış ıstırap nemi ile humma çiği taşıyan, ve solan bir gül yanağının üstünde son demini yaşayan." "bir hatuna rastladım kırlarda dolaşırken, en güzelden de güzel - gerçek bir perikızı, topuklarında saçı, keklik gibi sekişli, vahşi - ürkek bakışlı. "çiçeklerden bir çelenk ördüm onun başına, sonra bileziklerle bir kemer hoş kokulu; gözlerime baktı da sevdalı gözleriyle, inledi arzu dolu. "tuttum, onu bindirdim rahvan giden atıma ondan sonra bütün gün bilmedim gördüğümü, eğilerek bir yana çünkü çağırdı durdu bir peri türküsünü. "bayan hazlar verici kökler çıkardı bana, yaban balı topladı, kudret çiği içindi, ve sonunda dedi ki kendi peri dilinde 'çok seviyorum seni.' "sonra götürdü beni büyülü mağ'rasına, or'da gözyaşı döktü, bir ah çekti kederle, or'da kuruttum ben de o vahşi gözlerini yanan öpücüklerle. "or'da uyuttu beni tatlı ninnileriyle, bir rüya gördüm or'da - ah! bahtım ne de kara, biraz önce gördüğüm pek taze bir rüya bu bu ürperten yamaçta. solgun krallar gördüm, prensler, savaşçılar ölüm solgunluğuydu hepsinin yüzündeki; haykırarak dediler ki - "la belle dame sans merci beni de tutsak etti!" "kavruk dudaklar gördüm akşam alacasında büyük büyük açılmış müthiş bir uyarmayla. birden uyanıverdim, bur'da buldum kendimi bu ürperten yamaçta. "işte bundan dolayı buradayım şimdi ben yalnız dolaşıyorum, benzimde solgunluk var, kurumuş da olsalar sazlar göl kıyısında susmuş da olsa kuşlar. -john keats"
"seni ne üzebilir, ey gücü-pek bahadır! yalnız dolaşıyorsun, benzinde solgunluk var. sazlar kurudu artık gölün kıyılarında. ötüşmez oldu kuşlar. "seni ne üzebilir, ey gücü-pek bahadır! ne kadar da bitkinsin, terk etmiş seni rahat, sincap doldurdu artık kışlık ambarlarını. yapıldı bitti hasat. "bir zambak görüyorum senin alnında açmış ıstırap nemi ile humma çiği taşıyan, ve solan bir gül yanağının üstünde son demini yaşayan." "bir hatuna rastladım kırlarda dolaşırken, en güzelden de güzel - gerçek bir perikızı, topuklarında saçı, keklik gibi sekişli, vahşi - ürkek bakışlı. "çiçeklerden bir çelenk ördüm onun başına, sonra bileziklerle bir kemer hoş kokulu; gözlerime baktı da sevdalı gözleriyle, inledi arzu dolu. "tuttum, onu bindirdim rahvan giden atıma ondan sonra bütün gün bilmedim gördüğümü, eğilerek bir yana çünkü çağırdı durdu bir peri türküsünü. "bayan hazlar verici kökler çıkardı bana, yaban balı topladı, kudret çiği içindi, ve sonunda dedi ki kendi peri dilinde 'çok seviyorum seni.' "sonra götürdü beni büyülü mağ'rasına, or'da gözyaşı döktü, bir ah çekti kederle, or'da kuruttum ben de o vahşi gözlerini yanan öpücüklerle. "or'da uyuttu beni tatlı ninnileriyle, bir rüya gördüm or'da - ah! bahtım ne de kara, biraz önce gördüğüm pek taze bir rüya bu bu ürperten yamaçta. solgun krallar gördüm, prensler, savaşçılar ölüm solgunluğuydu hepsinin yüzündeki; haykırarak dediler ki - "la belle dame sans merci beni de tutsak etti!" "kavruk dudaklar gördüm akşam alacasında büyük büyük açılmış müthiş bir uyarmayla. birden uyanıverdim, bur'da buldum kendimi bu ürperten yamaçta. "işte bundan dolayı buradayım şimdi ben yalnız dolaşıyorum, benzimde solgunluk var, kurumuş da olsalar sazlar göl kıyısında susmuş da olsa kuşlar. -john keats"
devamını gör...
2.
xx kromozomlu bireylerden korkan bir şairin kaleminden çıkan bir ilginç şiir. kadınlarla aynı dili bile konuşamadığı için şiirin başlığı fransızcadır.
and there she lullèd me asleep,
and there ı dreamed—ah! woe betide!—
the latest dream ı ever dreamt
on the cold hill side.
ı saw pale kings and princes too,
pale warriors, death-pale were they all;
they cried—‘la belle dame sans merci
thee hath in thrall!’
onun haricinde akışı çok hoştur. okurken hülyalara daldırır. mecazi manada. :>
and there she lullèd me asleep,
and there ı dreamed—ah! woe betide!—
the latest dream ı ever dreamt
on the cold hill side.
ı saw pale kings and princes too,
pale warriors, death-pale were they all;
they cried—‘la belle dame sans merci
thee hath in thrall!’
onun haricinde akışı çok hoştur. okurken hülyalara daldırır. mecazi manada. :>
devamını gör...