orijinal adı: down and out in paris and london
yazar: george orwell
yayım yılı: 1933
paris'te yaşamını ingilizce dersleri vererek sürdüren bir yazarın soyulması sonucu parasızlık ile mücadelesini anlatır. paris'teki bu sefil hayattan kurtulma hayali ile türlü zorluklarla londra'ya kaçan yazarı daha zorlu koşullar beklemektedir.
yazar: george orwell
yayım yılı: 1933
paris'te yaşamını ingilizce dersleri vererek sürdüren bir yazarın soyulması sonucu parasızlık ile mücadelesini anlatır. paris'teki bu sefil hayattan kurtulma hayali ile türlü zorluklarla londra'ya kaçan yazarı daha zorlu koşullar beklemektedir.
- tipografik mükemmellik sertifikası
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "adolfhitler" tarafından 28.12.2020 13:55 tarihinde açılmıştır.
1.
george orwell'in yazdığı, avrupa'nın en büyük iki kenti olan paris ve londra'da yaşadığı sefaleti tüm gerçekliğiyle anlattığı, son derece etkileyici bir eser. bu kitap yaşadığımız dünyada köleliğin hiçbir zaman(modern zamanlarda bile) ortadan kalkmayıp görünüm değiştirdini anlatıyor.
devamını gör...
2.
‘ beş parasız kalmaktan o kadar çok bahsetmiştiniz ki; eh,işte beş parasız kaldınız ve hala ayaktasınız’.
kitaptan alıntı ile başlamak istedim. aslında kitabın tüm özeti bu cümlede saklı. george orwell’ın belki de en esprili dille yazdığı romanı, aslında kendi yaşadıklarını anlattığı bir otobiyografi.
ingiliz bir yazarın paris’te yokluk halindeki yaşamı, para kazanmak için aşçı yamaklığı dahil işler yapması, sonrasında londra’daki bir arkadaşıyla irtibata geçip ,orada engelli bir gence öğretmenlik yapması için ülkeye dönüş yapması… dönüşünden sonra ise engelli gencin ailesiyle tatilde olması ve bir küsür ay sonra gelecek olmasıyla kelimenin tam anlamıyla beş parasız olarak ingiltere’de o fakirhane senin bu sokak benim diyerek dolaşmasını ve edindiği gözlemlediği insanları anlatmaktadır.
kitap ile ilgili şöyle bir husus var. kitabı ilk roman olarak okudum. kendi hikayesini anlattığını düşündüm elbet , çünkü fakirlik ancak yaşayan biri tarafından böyle güzel anlatılabilirdi. google’dan kitap ile ilgili yaptığım araştırmada ise bazıları kendi hayatını anlattığı bazıları ise roman olduğunu yazmıştı. aradığım cevabı yine kendi kitabı olan ‘wigan iskelesi yolu’ kitabında buldum. bu kitabın nasıl doğduğunu en ince ayrıntısına kadar anlatmış.
peki kitap nasıl doğdu?
işçi sınıfının koşulları ve fakirliğini bilen ama fiziksel olarak açlık çekmenin ne demek olduğunu bilmeyen orwell, saygıdeğer dünyasından çıkmaya karar vermiş. aşağının en aşağısı diye tabir edilen berduşlar,dilenciler,fahişeler,suçlular gibi toplum dışına itilmiş insanların arasına girmeye karar vermiş. ismini değiştirip , her şeyini satarak , hiçbir şeyi olmadan hayata baştan başlayabilirdi ama tabi ki eğitimli ve arkadaş çevresi olan biri için bu riskli bir karar olurdu. bu nedenle kapsamlı bir plan yapmış kendileri. uygun bir şekilde kılık değiştirerek, limehouse ,whitechapel gibi yerlere gidip ucuz pansiyonlarda kalacak ve biraz öncr bahsettiğim aşağının aşağısında insanlarla ahbaplık edecekti. bu süreç için sadece kılığını değil, şivesini de değiştirmesi ve onlardan biri olduğunu hissettirecek şekilde rol yapması gerekecekti. onları tanımak için aylarca,onlar gibi,onların yaşadığı koşullarda yaşayarak ‘sonunda aşağının en aşağısındakiler arasında olmanın, işçi sınıfından insanlarla bütünüyle eşit olmanın garipliği’…ni deneyimleyecekti.
bu kitaptaki anlatılanlar biraz değiştirilmiş olsa da tamamen yazarın başından geçenlerdir. kitabın son bölümlerinde berduşlar için kalınabilecek ucuz yerleri de anlattığı ve koşullarını incelediği bir bölüm de bulunmaktadır.
dili sade, esprili. yazarın her kitabını okurken sanki yanında arkadaşım duruyor ve bana anılarını anlatıyormuş gibi hissediyorum. başarılı ve tekrar okuyacağım kitaplarından biri.
kitaptan alıntı ile başlamak istedim. aslında kitabın tüm özeti bu cümlede saklı. george orwell’ın belki de en esprili dille yazdığı romanı, aslında kendi yaşadıklarını anlattığı bir otobiyografi.
ingiliz bir yazarın paris’te yokluk halindeki yaşamı, para kazanmak için aşçı yamaklığı dahil işler yapması, sonrasında londra’daki bir arkadaşıyla irtibata geçip ,orada engelli bir gence öğretmenlik yapması için ülkeye dönüş yapması… dönüşünden sonra ise engelli gencin ailesiyle tatilde olması ve bir küsür ay sonra gelecek olmasıyla kelimenin tam anlamıyla beş parasız olarak ingiltere’de o fakirhane senin bu sokak benim diyerek dolaşmasını ve edindiği gözlemlediği insanları anlatmaktadır.
kitap ile ilgili şöyle bir husus var. kitabı ilk roman olarak okudum. kendi hikayesini anlattığını düşündüm elbet , çünkü fakirlik ancak yaşayan biri tarafından böyle güzel anlatılabilirdi. google’dan kitap ile ilgili yaptığım araştırmada ise bazıları kendi hayatını anlattığı bazıları ise roman olduğunu yazmıştı. aradığım cevabı yine kendi kitabı olan ‘wigan iskelesi yolu’ kitabında buldum. bu kitabın nasıl doğduğunu en ince ayrıntısına kadar anlatmış.
peki kitap nasıl doğdu?
işçi sınıfının koşulları ve fakirliğini bilen ama fiziksel olarak açlık çekmenin ne demek olduğunu bilmeyen orwell, saygıdeğer dünyasından çıkmaya karar vermiş. aşağının en aşağısı diye tabir edilen berduşlar,dilenciler,fahişeler,suçlular gibi toplum dışına itilmiş insanların arasına girmeye karar vermiş. ismini değiştirip , her şeyini satarak , hiçbir şeyi olmadan hayata baştan başlayabilirdi ama tabi ki eğitimli ve arkadaş çevresi olan biri için bu riskli bir karar olurdu. bu nedenle kapsamlı bir plan yapmış kendileri. uygun bir şekilde kılık değiştirerek, limehouse ,whitechapel gibi yerlere gidip ucuz pansiyonlarda kalacak ve biraz öncr bahsettiğim aşağının aşağısında insanlarla ahbaplık edecekti. bu süreç için sadece kılığını değil, şivesini de değiştirmesi ve onlardan biri olduğunu hissettirecek şekilde rol yapması gerekecekti. onları tanımak için aylarca,onlar gibi,onların yaşadığı koşullarda yaşayarak ‘sonunda aşağının en aşağısındakiler arasında olmanın, işçi sınıfından insanlarla bütünüyle eşit olmanın garipliği’…ni deneyimleyecekti.
bu kitaptaki anlatılanlar biraz değiştirilmiş olsa da tamamen yazarın başından geçenlerdir. kitabın son bölümlerinde berduşlar için kalınabilecek ucuz yerleri de anlattığı ve koşullarını incelediği bir bölüm de bulunmaktadır.
dili sade, esprili. yazarın her kitabını okurken sanki yanında arkadaşım duruyor ve bana anılarını anlatıyormuş gibi hissediyorum. başarılı ve tekrar okuyacağım kitaplarından biri.
devamını gör...
3.
çok sevdiğim romanlardan biridir. george orwell kendi yaşamının bir kısmını anlatmaktadır bu romanda. ''50 papel'im vardı 45'ini oda kirasına verdikten sonra son paramla ekmek alabilirdim ve yol param kalmazdı.'' tarzı hesaplamalarla adeta bir ülke simülasyonunda hissetim kendimi tahmin edin bakalım hangi ülke?* hep okurken bir sonraki sayfayı merak ettim, türkçe çevirisinin de iyi olduğunu düşündüğüm bir kitaptır.
devamını gör...
4.
orwell'ın 1984 ya da hayvan çiftliği kadar bilinmeyen, ama çok çok iyi olan bir kitabı.
avrupa'da işsiz bir kişinin yaşadığı sefaleti anlatıyor. sade ve espiritüel bir anlatımı var.
avrupa'da işsiz bir kişinin yaşadığı sefaleti anlatıyor. sade ve espiritüel bir anlatımı var.
devamını gör...
5.
sevdiğim, güzel bir kitap. içindeki tasvirler gerçekten beni yoksul hissettirdi. kendi hayatından alıntılar olduğuna dair bir şeyler okumuştum ama ne kadar doğru bilmiyorum. okuduğum yayınevi de çevirisi de saçma gibiydi gerçi, yakın zamanda kuvvetli bir kalemi olan bir çevirmenden okumak için internetten araştıracağım.
devamını gör...
"paris ve londra'da beş parasız" ile benzer başlıklar
londra
35