filmde bir karakterin kötü sözünü diğer karakterin duymaması
başlık "echabrenef7091" tarafından 05.12.2023 20:49 tarihinde açılmıştır.
1.
vardır böyle bir şey. başlık karakter sınırlaması nedeniyle filmde olduğunu söylesem de aslında dizilerin de birçoğu içerir bu duyamama veya duyamamış gibi yapma sahnesini. bir normal karakter (yani kötüyse bile esas kötü karakterimizden yine iyi) ile bir gerçek kötü karakter bir mekânda konuşmaktadır. kötü karakterin sinsice, haince, alçakça planı veya planları vardır. bu planlarını saklar ve iyi bir insan gibi görünüp karşıdaki kişiyle son derece normal diyaloglara girer. diyalog esnasında görece daha iyi olan karakter gayet normal, gayet kabul edilebilir bir cümle kurar. kötü karakter de bu cümlenin üzerine iğneleyici bir üslupla, adeta ''siz görürsünüz ulan zındıklar!'' ifadesiyle yeni bir cümle kurar. bu kurduğu cümle sessiz bir tonda kurulur ki karşı taraf o hain planları anlamasın. fakat karşı taraftan şöyle bir soru yönelir bu kötü karaktere.
''bir şey mi dedin?''
kötü karakterin de ''evet ya, şunu şunu dedim.'' diyecek hâli yok tabii. ''yok canım bir şey demedim.'' diyecektir. diğer karakter de bunun üzerine ''ha, tamam o zaman.'' der ve kendi işine gücüne gider. akabinde kötü karakter de planını uygulamaya koyup ortalığı bir mikser misali karıştırır durur. bu anlamsız olayın neden yaşandığını düşünürüm hep. yani sen zaten kötü karakter olarak planını açık etmek istemezsin, e peki neden sessiz de olsa söylüyorsun yapacağın şeyi? peki sen iyi adam, veya kadın, sen neden bütün konuşmayı can kulağıyla dinleyip tam kötü karakterin kendini ele verdiği cümlesini sırf kısık sesle söyledi diye duymuyorsun? esrar perdesi aralanacak be adam! ya da kadın. biraz dikkatlice dinlesen ortaya serilecek kötü karakterin haince, aşağılıkça, alçakça planları. ne kötülükler karşı konulamaz hâle geldi bu bir anlık gafletle, ne olaylar nerelere geldi. senaryolar bim labirentlerine döndü, hesaplar karıştı.
bak şöyle bir diyalog hep vardır dizi ve filmlerde:
kötü karakter: işe mi gidiyorsun? hayırlı kazançlar. (bu sırada yüzde en sahte, 5 yaşındaki çocuğun bile anlayabileceği yapmacık bir gülümseme)
görece iyi karakter: evet işe gidiyorum, bugün çok yoğunum. sen ne yapacaksın?
kötü karakter: ben de melahat'e portakal suyu hazırladım. gideyim götüreyim de iyileşsin. (portakal suyuna ilaç katmıştır ve kadını zehirlemek istemektedir fakat kendini iyi niyetli gösterip duygu sömürmeyi de ihmâl etmemektedir)
görece iyi karakter: çok iyi düşünmüşsün.
kötü karakter: (kısık sesle ve fettan gözlerle) daha neler düşündüm, sen meraklanma.
görece iyi karakter: bir şey mi dedin?
kötü karakter: yok yok bir şey demedim, sen işe geç kalma.
görece iyi karakter: ha iyi o zaman. görüşürüz kendine iyi bak.
şu basmakalıp diyalog ve türevleri artık hangi senaristler tarafından yazılıyorsa onlara bir çift sözüm var. ey senaristler, artık bu tarz dizi ve filmlerde iyi karakterleri duyma yetileri daha yüksek kişilerden seçin ki kötü karakterlerin kısık sesli diyaloglarını dahi duyup tehlikeye karşı harekete geçebilsinler. bir kulak-burun-boğaz doktoruna götürün, test yaptırın, duyma seviyelerini ölçün ve gereğini yapın. bıktık lan kötülerin kendini ele vermesinin gözden kaçmasından! neyse sakinim. öyle işte.
''bir şey mi dedin?''
kötü karakterin de ''evet ya, şunu şunu dedim.'' diyecek hâli yok tabii. ''yok canım bir şey demedim.'' diyecektir. diğer karakter de bunun üzerine ''ha, tamam o zaman.'' der ve kendi işine gücüne gider. akabinde kötü karakter de planını uygulamaya koyup ortalığı bir mikser misali karıştırır durur. bu anlamsız olayın neden yaşandığını düşünürüm hep. yani sen zaten kötü karakter olarak planını açık etmek istemezsin, e peki neden sessiz de olsa söylüyorsun yapacağın şeyi? peki sen iyi adam, veya kadın, sen neden bütün konuşmayı can kulağıyla dinleyip tam kötü karakterin kendini ele verdiği cümlesini sırf kısık sesle söyledi diye duymuyorsun? esrar perdesi aralanacak be adam! ya da kadın. biraz dikkatlice dinlesen ortaya serilecek kötü karakterin haince, aşağılıkça, alçakça planları. ne kötülükler karşı konulamaz hâle geldi bu bir anlık gafletle, ne olaylar nerelere geldi. senaryolar bim labirentlerine döndü, hesaplar karıştı.
bak şöyle bir diyalog hep vardır dizi ve filmlerde:
kötü karakter: işe mi gidiyorsun? hayırlı kazançlar. (bu sırada yüzde en sahte, 5 yaşındaki çocuğun bile anlayabileceği yapmacık bir gülümseme)
görece iyi karakter: evet işe gidiyorum, bugün çok yoğunum. sen ne yapacaksın?
kötü karakter: ben de melahat'e portakal suyu hazırladım. gideyim götüreyim de iyileşsin. (portakal suyuna ilaç katmıştır ve kadını zehirlemek istemektedir fakat kendini iyi niyetli gösterip duygu sömürmeyi de ihmâl etmemektedir)
görece iyi karakter: çok iyi düşünmüşsün.
kötü karakter: (kısık sesle ve fettan gözlerle) daha neler düşündüm, sen meraklanma.
görece iyi karakter: bir şey mi dedin?
kötü karakter: yok yok bir şey demedim, sen işe geç kalma.
görece iyi karakter: ha iyi o zaman. görüşürüz kendine iyi bak.
şu basmakalıp diyalog ve türevleri artık hangi senaristler tarafından yazılıyorsa onlara bir çift sözüm var. ey senaristler, artık bu tarz dizi ve filmlerde iyi karakterleri duyma yetileri daha yüksek kişilerden seçin ki kötü karakterlerin kısık sesli diyaloglarını dahi duyup tehlikeye karşı harekete geçebilsinler. bir kulak-burun-boğaz doktoruna götürün, test yaptırın, duyma seviyelerini ölçün ve gereğini yapın. bıktık lan kötülerin kendini ele vermesinin gözden kaçmasından! neyse sakinim. öyle işte.
devamını gör...